• Sonuç bulunamadı

Etik Etik, köken olarak Grek dilinde "karakter" anlamýna gelen "ethos" sözcüðünden "ethics" diye türetilmiþ ve etik olarak kavramlaþtýrýlmýþtýr. Etik, pratik felsefenin bir konusudur. Pratik, çünkü insanlarýn nasýl davranmalarý gerektiðiyle ilgili somut ve kanýtsal bilgiler sunar, iyi ve kötü davranýþ nedir? Ýyi veya kötü nedir? Bu sorular kulaða biraz teorik gelebilir ama sýk sýk karar vermek zorunda kaldýðýmýz durumlarla karþýlaþýrýz. Yolda bulduðumuz bir cüzdan bizde kalabilir mi, yoksa kayýp bürosu veya karakola mý býrakmalýyýz?

Etik, kuram oluþturma amacýyla geliþtirilmiþ, salt entelektüel bir doyuma hizmet eden zihinsel bir çalýþma olmayýp, en baþta düþünce ile eylem iliþkisidir, diðer deyiþle etik aracýlýðýyla aktarýlan bilgi salt kuramsal olmayýp pratiðe aktarýlan, sadece pratikte varlýk gösteren “eylem üretici bilgi”dir (Pieper,1999).

Günümüzde etik üzerine yüklenen görevleri yerine getirirken aþaðýdaki yaklaþýmlar esas alýnýr:

•Etik, ahlak üretmez, ahlak üzerine konuþur,

•Etik, insan eylemlerinde, özgürlük ilkesini temel zemin olarak alýr. Böylece etik bir özgürlük öðretisi olur. Özgürlüðü düþünsel düzeyde sýnýrsýz kullanýr. Etik olmayan düþünce yoktur. Etik olmayan davranýþ vardýr.

• Özgürlüðün ne olduðunu anlamak demek, özgürlüðü istemek ve fiilen gerçekleþtirmek demektir. Pratiðe yönelik sonuçlar üretmeyen bir etik çalýþmasý amacýndan, yani özgürlüðü pratikte gerçekleþtirme amacýndan sapar.

• Etik, bir anda bir yerde ne yapýlabileceði hakkýnda yargýlara varmaz. Daha çok, eylemin ahlaki olarak kabul edilebilmesi için nasýl davranýlmasý gerektiði bilgisini aktarýr.

• Etik, kiþiyi ahlaki olarak görülen eylemi gerçekten yapmaya zorlamaksýzýn, sadece eylem yapma iradesini ahlaki açýdan belirlemesinde yardýmcý olur. Kiþi, uygulamada ahlaki açýdan yapýlmasý gereken davranýþý reddedebilir, hatta sonuçta ahlaka aykýrý davranabilir, insan özgürlüðü sadece iyi olaný yapma özgürlüðü deðildir, kötülük yapma özgürlüðü olarak da oluþabilir.

• Etiðin günlük pratikteki yararý, doðrudan eylem ve yapýp-etmeleri belirleme anlamýnda deðildir. Kiþiyi ahlaki pratiðin koþullarý ve anlamý konusunda aydýnlatarak onu hem geçmiþte ve hem de gelecekteki eylemleri açýsýndan aydýnlatan, kendisini eleþtirel olarak yargýlayabilme ve o zamana kadar sorgulamadan izlediði normlarý, deðerleri ahlakilik açýsýndan yoklayabilme becerisine kavuþturacak eylemin yapýsýný saydamlaþtýrmaktýr.

• Etik, içinde etik kavramlarýn birbiriyle iliþkilendirildiði mantýksal bir þemadýr.

Etik düþünceler mühendisliðin bir meslek alaný olmasý ile baþlamýþtýr. 19.yy sonlarýnda meslek topluluklarý mesleki etik ilkelerini oluþturmuþlardýr. Mühendislik etiði 1970'lerin sonunda bir okul disiplini olarak kabul edilmiþtir. 1980’li yýllarda projelerde daha açýk olarak tanýmlandý ve disiplinler arasý bir olgu olarak kavramlaþtý. Bir Mühendisin tasarým sýrasýndaki kararý yüzlerce yaþamý etkileyecek sonuçlara yol açabilir. Mühendislik ürünleri ölüm ile yaþam arasýnda farklarý ortaya koyan sorumluluk sahibi kiþisel yaratýcýlýktan ibarettir. Mühendislik etiði, yaratýcý faaliyetin ahlaki ilkelerini inceleyen bir disiplindir.

Dünya Mühendisler Birliði'nin 5 Ekim 1977'de yapýlan toplantýsýnda mühendislik etiðini þöyle belirtilmiþtir.

Temel ilke;

Mühendisler, mühendislik mesleðinin, doðruluðunu, onurunu ve deðerini, insanlarýn rahat yaþamasý için bilgi ve becerilerini kullanarak, dürüst ve tarafsýz olarak halka ve kendi iþlerine sadakatla hizmet ederek, mühendislik mesleðinin niteliðini ve prestijini arttýrarak, kendi

disiplinlerinin mesleki ve teknik prestijini arttýrmaya çalýþarak yüceltir ve geliþtirirler.

Odamýzýn sitesinde de yayýmlanan Mühendislik Etiði ilkelerine þöyle bir bakalým. Neler varmýþ içerisinde.

Temel Ýlkeler:

Mühendisler, mühendislik mesleðinin doðruluðunu, onurunu ve deðerini

I. insanlýðýn refahýnýn artmasý için kendi bilgi ve becerilerini kullanarak,

II.dürüst ve tarafsýz olarak halka, kendi iþverenlerine ve müþterilerine sadakatle hizmet ederek,

III.mühendislik mesleðinin yeteneðini ve prestijini artýrmaya çabalayarak,

IV.kendi disiplinlerinin mesleki ve teknik birliðini destekleyerek, yüceltir ve geliþtirirler.

Temel Kurallar:

1.Mühendisler, mesleki görevlerini yerine getirirken toplumun güvenliðini, saðlýðýný ve rahatýný en önde tutacaktýr 2.Mühendisler, sadece yetkili olduklarý alanlarda hizmet vereceklerdir.

3.Mühendisler, sadece objektif ve gerçekçi raporlar düzenleyeceklerdir.

4.Mühendisler, mesleki konularda iþveren veya müþteri için güvenilir vekil veya yeddiemin olarak davranacaklar ve menfaat çatýþmalarýndan kaçýnacaklardýr.

5.Mühendisler mesleki itibarlarýný hizmetlerinin liyakatine göre tesis edecekler ve diðer meslektaþlarýyla haksiz rekabete girmeyeceklerdir.

6.Mühendisler, meslek doðruluðunu, onurunu ve deðerini yüceltmek ve geliþtirmek için çalýþacaklardýr.

7.Mühendisler, mesleki ge1iþmelerini kendi kariyerleriyle devam ettirecekler ve kendi kontrolleri altýndaki mühendislerin mesleki geliþme1eri için olanaklar saðlayacaklardýr.

Maddeleri okudukça sizde sanýrým biraz duraksamýþ ya da yaþayýp gördüðünüz, aklýnýzda kalan olumlu ya da olumsuz bir aný, bir olay varsa belki biraz alaycý bir tebessüm belki biraz kýzgýnlýkla bir þeyler hissetmiþ olabilirsiniz. Teori genel olarak pratiðe birebir dökülmez bu genel bir kuraldýr.

Teoriler genelde steril ortamlar, en uygun durumlar için tasarlanýrlar. Halbuki gerçek hayat o kadar steril ve pürüzsüz deðildir. Teori ile pratiðin herhalde arasýnda ki mesafenin fersah fersah açýldýðý “etik kavramýndan” baþka bir nokta da belki yoktur. En temel soruyu sanýrým burada sormakta fayda var. Neden? Neden oluyordu bu etik deðerler uygulama kýsmýnda sekteye uðruyor ve içinde bulunduðumuz sektörü bulunduðu yerden daha ileriye götürme noktasýnda bir devinim saðlayamýyor. Bunu sadece tek bir sebebe baðlamak sanýrým zor. Bir de diðer önemli kavram olan “kurumsallaþma” ya bakalým.

Kurumsallaþma

Kurumsallaþma; kuruluþlarýn faaliyet gösterdikleri çevreleriyle (örgütsel çevre/örgütsel alan) olan uyum sürecini ve bu kuruluþlarda zamanla oluþan bir ilerlemeyi açýklamaktadýr (Selznick 1995). Diðer bir ifadeyle kurumsallaþma; belli bir çevrede faaliyet gösteren kuruluþlarýn yapý ve iþleyiþ özellikleri ile çevrenin özellikleri arasýndaki paralelliði ve örgütsel yapýlarda zamanla oluþan benzerliði göstermektedir (Orru, Biggart ve Hamilton 1991).

Kurumsallaþma sürecinde çevreden kuruluþa doðru yönelme ile kuruluþ-çevre uyumu ön plana çýkmaktadýr (Jepperson 1991). Kuruluþlara deðer ve denge kazandýran kurumsallaþma süreci sonunda, kuruluþlar hayatta kalma ve süreklilik kazanma amacýna ulaþmaktadýrlar. Buna göre, bir kuruluþun kurumsallaþmýþ olmasý, çevresi tarafýndan

kabul edilmiþ ve süreklilik kazanmýþ olmasý anlamýna gelmektedir.

Kurumsallaþma sürecinde kuruluþlarýn çevresel faktörlere baðlý olarak, örgüt yapýsýnda ve sistemlerinde bazý düzenlemelere gitmeleri, amaçlarýna uygun, dinamik ve çevreye karþý duyarlý, esnek bir yapý geliþtirmeleri için yapýlmasý gereken çalýþmalar yönetim kademesinden baþlamalýdýr (Steidlmeier 1993). Yöneticilerin örgütü yönetmedeki baþarýsý kurumsallaþma sürecini etkilemektedir.

Kurumsallaþmada yöneticilere düþen en büyük görev; örgüt içindeki uyumun yaratýlmasýný saðlamaktýr.

Yöneticiler, örgütlerinin geleceðe yönelik önceliklerini çalýþanlarýnýn katýlýmýný saðlayarak tespit etmek ve bu önceliklerin tüm çalýþanlar tarafýndan anlaþýlmasýný ve kabullenilmesini saðlamak için çaba göstermelidirler. Aksi takdirde, çalýþanlarýn amacý ile örgütün amacý farklý olabilecektir. Bunun sonucu olarak istenen verim ve katýlýmcýlýk saðlanamayacaktýr.

Örgüt içi uyumun saðlanmasýnda öncelikle, örgütün mevcut durumunun ele alýnmasý, amaçlarýnýn saptanmasý, amaca ulaþmak için yapýlmasý gerekenlerin belirlenmesi gerekmektedir. Bunun için kuruluþ tarafýndan, organizasyon þemasýnýn oluþturulmasý; iþ yapma sisteminin ve iþ akýþlarýnýn yazýlý hale getirilmesi; iþ profillerinin hazýrlanmasý; iþin yapýlmasýna yönelik prosedürlerin, el kitaplarýnýn ve talimatlarýn hazýrlanmasý; etkin raporlama sisteminin kurulmasý; iþ etüt ve analizlerinin yapýlarak iþ deðerlendirme ve performans deðerlendirme sistemlerinin oluþturulmasý;

görev ve sorumluluklarýn tanýmlanmasý ve yetkilerin belirlenerek yazýlý hale getirilmesi; kariyer planlarýnýn yapýlmasý; her türlü bilginin yazýlý hale getirilmesi ve bunlarýn sürekli olarak güncelleþtirilmesi gerekmektedir.

Ayrýca, örgüt içi bilgi akýþýnýn saðlanarak birimlerin sistemli ve etkin çalýþmasý saðlanmalýdýr. Bu çerçevede, yönetici ve çalýþanlarýn iþlerini bilen kiþilerden oluþmasý ve kuruluþun bilgiye dayalý bir sistem içinde sürekli araþtýrma yapýlarak ve yeniliklerin takip edilmesi suretiyle çalýþýlmasý esas olmaktadýr. Bilgiye dayalý yönetim, çalýþanlarýn belirli amaçlara ulaþmak için bilgiyi paylaþma ve öðrendiklerini üstlendiklere iþlere uygulama süreçlerini içermektedir. Bilgi temelli sistemler yoluyla kuruluþlar yaþamlarýný uzun yýllar sürdürebilmektedirler (Uzunçarþýlý, Toprak ve Ersun 2000).

Bilgi sistemini oluþturmak için çalýþanlara, örgütün amaçlarý, iþleyiþ düzeni, görev ve yetki tanýmlarý, iletiþim kanallarý, çalýþma koþullarý hakkýnda bir örgüt içi eðitimin verilmesi gerekmektedir. Kurumsallaþmýþ kuruluþlarda eðitim faaliyetleri süreklidir. Bu eðitimin düzenli olarak gerçekleþtirilmesi, çalýþanlarý bilinçlendirmekte ve baðlýlýk duygusunu artýrmaktadýr (Akat ve Atýlgan 1992).

Çalýþanlarýn örgüte baðlýlýklarýný artýrmak için, anlamlý bir iþ yaptýklarýna inandýrmak, yaptýklarý iþin önemini takdir etmek, iþlerini sevmelerini saðlamak ve onlarý verilen iþi yapan bir üretim faktörü olarak deðil, üretime katýlan, inceleyen, araþtýran, düþünen bireyler olarak görmek gerekmektedir. Çalýþanlara adalet ve sadakat duygusu ile yaklaþýlmasý, deðer verirken onlarýn yaratýcýlýklarýný geliþtirme yönünde tutum sergilenmesi ve yönetim kademesi ile çalýþanlar arasýnda rahat bir iletiþim mekanizmasýnýn oluþturulmasý gerekmektedir.

Kuruluþlarýn çalýþanlarýna verdiði deðerler sayesinde örgüt kültürü geliþmekte, güçlenmekte, ayný zamanda kurumsallaþma düzeyi artmaktadýr.

Örgüt kültürü, deðiþen çevre koþullarýnda amaçlarýn unutulmamasýný saðlayan, yol gösterici bir kontrol aracýdýr.

Öte yandan örgüt kültürü, örgüt için neyin önemli olduðunu belirlemekte, bireylerin davranýþ biçimlerini ortaya koymakta, bireyler arasý etkileþim biçimini belirlemekte,

örgüte baðlýlýk hissi yaratarak, örgütsel kimliði oluþturmakta, ortak inanç ve deðerlere baðlýlýk yaratmaktadýr.

Kurumsallaþma olgusu bütün dünyada olduðu gibi ülkemizde de modern toplumun bir gereði olarak ortaya çýkmaktadýr. Bu çerçevede, kuruluþlarý duraðan bir unsur olarak görmemek ve onlarýn da zaman içinde deðiþim gösterdiðini kabul etmek gerekmektedir. Ancak, bu deðiþim sürecinde bazý kuruluþlar süreklilik kazanýrken, bazýlarýnýn yaþamlarý kurumsallaþamamalarý yüzünden kýsa sürmektedir. Bunun en büyük nedeni; deðiþen çevre koþullarýna gösterilen direnç, yeniliklere ve deðiþime açýk olmayan yönetim, stratejik düþünememe, iyi bir bilgi sisteminin kurulamamýþ olmasý, çevredeki deðiþim ve baskýlara uyulmamasýdýr.

Kurumsallaþmanýn ana sonucu, kuruluþlarýn deðiþim eþliðinde de olsa sürekliliklerini ve hayatta kalmalarýný saðlamaktýr. Kurumsallaþmada önemli olan; uzun vadeli stratejik unsurlara önem verilerek, güçlü, çevredeki deðiþime duyarlý, yenileþmeye açýk, etkili bir örgüt yapýsýnýn oluþturulmasýnýn yaný sýra, bu yapýnýn ihtiyacý olan, uzun süreli ve istikrarlý bir yönetim felsefesinin, etkin bir bilgi sisteminin ve örgüt kültürünün oluþturulmasý gerekmektedir.

Ancak, Kurumsallaþmanýn her þeyin kurallara baðlandýðý bir sistem olarak görülmemesi gerekmektedir. Bu sistem içinde, sürekli iyileþtirme anlayýþýyla ortak çabalarýn ve insan faktörünün ön plana çýkarýlmasý önem taþýmaktadýr.

Etik kavramýnda olduðu gibi kurumsallaþmayý da tarifledikçe, gerçekle örtüþmeyen birçok yan olduðunu görmemek için sanýrým kör olmaktan da daha ötede bir görüþ, düþünüþ, algýlama kaybý söz konusu olmasý lazým.

Þöyle bir kurumlarýmýzý yapýlan çalýþmalarý, insan profillerini göz önüne getiriyorum da elbette ki düzgün insanlarý ve düzgün yapýlan iþleri tenzih ederek her iki kavramdan

“kurumsallaþma” ve “etik ilkeler”den oldukça uzak olduðumuzu düþünüyorum. Bu noktada kiþilere, kurumlara bireysel ya da kurumsal örneklemelerle bakmak bizi sadece bu örneklemler içine hapseder ve geneli görmekde sanýrým zorlanabiliriz. Bununla ilgili sanýrým bir de söz vardý: “Küçük insanlar, kiþileri; orta insanlar, olaylarý; büyük insanlar ise fikirleri konuþur.” Ben büyük camiamýzýn insan ve olaylardan ziyade fikirler üzerinden gideceðinden eminim. Yoksa kiþiler ve olaylar bazýnda bizim sektörümüzü ilgilendiren hadiseleri televizyonlara kadar düþen “bahþiþ”, zimmet, rüþvet yolsuzluklarýnda, 2-B alanlarý, LÝHKAB çalýþmalarýnda, ihale süreçleri ve yaþanýlanlarda siz kendinizde çok da görmüþ ya da görmektesinizdir. Bu örneklemlerin yanýnda ben herkese olumlu bir açýdan bakma isteðimle; kimse yoktur ki bu kavramlarda (kurumsallaþma ve etik) bahsedilenlerin hayata geçmesini istemiyor olsun. Herkes bu ortak hedef konusunda hem fikir iken, sanýrým yine can alýcýyý soruyu burada yeniden sormak lazým geliyor. Neden? Neden oluyor da bir türlü olmuyor. Ve nasýl olmalý da olmalý? Ya da en azýndan nasýl müspete doðru bir gidiþat bizleri umutla bakmaya sevk etmeli?

Neden ve Nasýl’ý Kendi Penceremden Elden Geldiðince Deðerlendirmeye Çalýþayým.

Tüm her þeyin baþlangýcý ve sonu olan “ÝNSAN” en temel sebeptir. Bir þey yapýlacak bir þeyler deðiþecekse bu sadece ve sadece ÝNSAN ile olasý. Hal böyle olunca da her þey insanda baþlýyor ve bitiyor. Bundan yýllar öncesinde var olmak doðmak ile eþ anlamlý iken, bugün ise en önemli geliþmeler teknolojiden ziyade insan olmanýn ne anlama geldiðinin anlaþýlmasý ve uygulanabilmesi ile gerçekleþecektir. Yani bir bütün halinde büyük insanlýk deðerlerinin genel geçer ve olmazsa olmaz olarak uygulanabildiði bir dünyanýn var oluþu pek çok sorunu çözecektir. Bu deðerler bütünün temelinde toplumsal

iliþkilerin bileþkesi olan birey vardýr. Fakat gittiðimiz noktada ise bundan uzaklaþmakta mý yoksa yakýnlaþmakta mýdýr?

Orasýnýn cevabýný size býrakýyorum. En geniþ ve en temel anlamda sorun sanýrým buradan kaynaklanýyor. Her þeye raðmen büyük insanlýk deðerlerini var edebilmenin de umudunda olmak zorundayýz. Genel itibariyle durum böyle iken bütünden parçaya doðru ilerlemeye devam edelim.

Dünyayý geçtik sýra geldi ülkemize.

Hadi bütün insanlýk olarak böylesine bir deðerler bütünü oluþturamadýk. Ülkemizde durum kötü, yetersiz insanlýk deðerlerine raðmen iþleyiþ açýsýndan belli bir standart yakalamýþ olan geliþmiþ ya da geliþmekte olan ülkelerden daha parlak olmadýðý muhakkak. Peki ya ülkemizde neden en azýndan bir standarda ulaþýlamýyor Bu noktada durumumuz nasýl? Genel anlamda ve geniþ bir çerçeveden caným ülkeme baktýðýmda ise; bundan 1-2 yýl öncesinde okuduðum Zülfü Livaneli’nin Orta Zekalýlar Cenneti kitabýnda yazdýklarý aklýma sýralanýyor. Peki ne diyordu kitapta. “Orta zekalýlar, pek bilgili olmasalar da, kurnazdýrlar ve uyumludurlar. Üzerlerinde bir sevgisizlik kabuðu taþýyan orta zekalýlar, toplumdaki saygýn yerlerini koruyabilir, insanlarýn yaþamlarý hakkýnda kararlar verebilir, hepimizi yönetebilir ve pijamalarýný giyip, balkonlarýna kýþlýk odunlarýný istif edebilirlerken, ne bizleri ne de vicdanlarý tarafýndan rahatsýz edilirler. Rasyonel toplumlardaki, ‘bir iþi, en iyi yapabilecek kiþinin üstlenmesi’

kuralý altüst olur. Örtülü orta zekalýlar, kendi dayanýþmalarýný kurarak, yetenekli insaný yok eder ve kendilerinden birini oturturlar oraya. Her dönemde, her çevrede ve her aþamada…“

Sizde etrafýnýzda gerek iþinizde gerekse de çevrenizde ve ülkemiz siyasetinde yaþanýlanlara baktýðýnýzda bahsi geçen orta zekalýlardan ne kadar da çok olduðunu fark edeceksinizdir. Bu orta zekalýlar kendilerini çok önemli ve olmazsa olmaz sayarlar hep. Kendilerini evrenin merkezine oturtup her þeyin etraflarýnda onlar için döndüðünü, onlarsýz dönmeyeceði fikriyle adeta bir ibadet halindedirler. Bunu yaparken de aslýnda bunun farkýnda da deðillerdir. Bu tipte insanlarý genelde bizimki gibi henüz sosyal, siyasal, ekonomik sistemlerini tam anlamýyla oturtamamýþ ülkelerde sýkça görürüz. Sistemsizlik hem onlarýn beslenmesi ve hem de geçim kaynaklarýdýr. Bu çoðalan ve çoðalýrken elde ettiði günlük kazançlarýn þehvetiyle gözü gittikçe dönen, yeri geldiðinde kuzu yeri geldiðinde ise kurt olan, beyin dairesinin çapý kadar düþünen, kendi çapý kadarda sistemsizlikten nemalanan bu örtülü kalabalýktan ise bir sistem kurmasýný beklemek herhalde saçmalýk olur. Çözüm üretmenin adý olan siyasetin ise üretim-istihdam-paylaþýmdan ziyade bu orta zekalýlar sistemi-siyaset açmazý içerisinde çözümsüzlük üreten, bu kýsýr döngüye sýkýþmýþ halini görmek bu konuyu anlamak adýna sis perdelerini kaldýrmaya yetiyor. En temel mesele olan sistemin kurulamamasý, sistemin kurumsallaþmamasý ülkemize bakýþta açýkça görülüyor.

Þimdi genelden bir kademe daha aþaðýya sektörümüze inelim.

Hem insanlýk düzeyinde hem de ülkemiz düzeyinde olumsuzluklar hakim iken bunun sektörümüze olumlu olarak yansýmasý sanýrým beklenilemez. Sektörümüz bu genelden kendine düþeni almakta, yapýlanmasýnda ve yazýmýn konusu olan kurumsallaþmanýn ve etiðin uygulanmasýnda sýkýntýlarý yaþamaktadýr. Sadece sektörümüzde yaþananlar kurumsallaþma ve etik kavramlarýnda mýdýr? Harita sektörümüzün sorunlarýný da þöyle bir ele aldýðýmýzda satýr baþlarý halinde þunlarý sýralayabilirim. Eðitim sorunu, yetiþmiþ insanlarýn kötü deðerlendirilmesi, kurumlarýn, projelerin politize edilmesi, diyalog eksikliði, örgütlenme ve dayanýþma sorunu, kurumsallaþmamanýn etkileri, sektörde temel felsefelerin oturtulmamýþ olmasý, kendini tanýmlama sorunu,

etik deðerlerin benimsen(e)memesi olarak sayabilirim.

Baþlýklar halinde bu konular hem baðýmsýz hem de ayný zamanda birbiri ile yoðun bir korelasyon içerinde öncelikle dillendirilmeli daha sonrasýnda ele alýnmalý, tartýþýlmalý ve olabilindiðince az bir sapma ile hayata geçirilebilmelidir.

Yukarýda yazýlanlarýn ýþýðýnda bakýldýðýnda, ülkemiz gibi kendisini yenileme, geliþen teknolojiye adapte olma konusunda yavaþ davranan/davrandýðýmýz bir ülkede, mesleðimizin adýný koyma noktasýnda dahi anlaþamazken;

bireysel geliþimi, salt maddi geliþim gibi algýlayarak, esas anlamýyla bireysel geliþim noktasýnda bizlerin de yavaþ, umursamaz davrandýðý bir ortamda yukarýda kulaklarýmýzda sadece hoþ bir týný gibi duran kurumsallaþma, etik gibi kavramlarýn mesleðimize bir noktasýndan dahi olsa girebilme ihtimali zor görünmektedir.

Eðitimin belli aþamalarýndan geçtikten sonra üniversitede biranda sihirli bir el deðmiþçesine kiþiyi deðiþtirmesi gibi bir fikrin zor olduðu, ülkemizde en temel sorunun eðitimli, ülke meselelerine duyarlý, ulusal kavramýndan bihaber olmayan bireyler yetiþtirmek olduðu muhakkaktýr. Daha sonrasýnda ise bu bireylerden mesleðinin etik ilkelerine sahip, mesleðine her anlamda hakim mühendisler yetiþtirmektir. Gerçek anlamda bu deðerlere sahip bireylerin etkin bir þekilde kullanýlabildiði kurumsal yapýlar oluþturmaktýr. Sözün kýsasý sistem kurabilmek ve bireyleri ve kurumlarý bu sistem içerisinde en etkin ve en verimli hale getirebilmektir. Sistemi oluþtururken de temel çýkýþ noktamýzý piyasanýn, çaðýmýzýn yarattýðý insan profilinin istek ve arzularýna göre deðil onlarýn istek ve arzularýný da dikkate alarak ulusal, etik, kurumsallaþma gibi kavramlar üzerine inþa etmenin kaçýnýlmaz ve olmazsa olmaz olduðudur. Bu konuda ise umutsuz deðil her daim umutlu olabilmektir.

Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisi

Kariyer her þeye yeter mi? Tüm eksikleri tamamlar mý para? Çocuðunun büyümesini göremeyen bir anne ne kadar zengin olabilir ki kazandýklarýyla? Sevdiklerinden uzakta bir adam ne kadar yaþayabilir, dikkatini hep uzakta kalanlara vererek?

Tom ve Ellen, New York’ta yaþayan, varlýklý ve baþarýlý bir çifttir. Ýkisi de ayrý ayrý baþarýlýdýr, bir de kýzlarý vardýr:

Jackie. Tom, bir oyun sitesinin yaratýcýsýdýr, etrafýndakilerin deyimiyle “bir dahi”. Ellen ise bir cerrah. Jackie astronomiye düþkündür, gezegenlere, toz ve gaz bulutlarýna. Ama bütün bunlara olan ilgisini en çok paylaþabildiði kiþi bakýcýsý Gloria’dýr. Gloria ise çocuklarýný Filipinlerde býrakýp Amerika’ya para kazanmaya gelmiþtir. Çocuklarýný rahat ettirmek için, onlarla birlikte olmaktan vazgeçmiþ, çocuðuyla birlikte vakit geçiremeyen bir baþka kadýnýn, Ellen’in çocuðuna ikinci bir anne olmuþtur. Tom Tayland’a bir iþ gezisine gidince ve gezi hesapta olmayan bir þekilde uzayýnca herkesin hayatýndaki o yavaþ ama önemli, deðiþim gözler önüne serilir.

Ellen kýzýnýn kendisinden çok bakýcýsý ile vakit geçirip

Ellen kýzýnýn kendisinden çok bakýcýsý ile vakit geçirip

Benzer Belgeler