• Sonuç bulunamadı

1. Türkiye Kadastrosunda Temel Sorun!

Türkiye’de, kadastro hizmetinin, ülke genelinde gereksinme duyulan alanlarýn neredeyse tümüne götürülmesi ile birlikte, 3402 sayýlý Kadastro Yasasý’nýn iþlevini yitirdiði ve yeni bir kadastro yasasýna gereksinme olduðu yönünde tartýþmalar baþlamýþ bulunmaktadýr.

Tesis / kuruluþ kadastrosu gibi adlarla da tanýmlanan faaliyetlerin ülke genelinde öngörülen tüm alanlara götürülmesinin ardýndan kadastro haritalarýndaki deðiþiklik iþlemlerini de kavrayacak þekilde yeni bir “Kadastro Yasasý”na olan gereksinmenin henüz adý konmasa da yakýn gelecekte kaçýnýlmaz hale geleceðine kesin gözüyle bakýlmaktadýr.

Devlet Planlama Teþkilatý 8. Beþ Yýllýk Kalkýnma Planý Özel Ýhtisas Komisyonu Raporu’na göre (DPT 2001: 134), 77 yýlda (1925-2002) toplam 310.854 adet kadastro haritasý üretilmiþtir. Bu haritalar, 10 farklý ölçekte, 5 farklý üretim tekniðinde, 5 farklý altlýkta üretilmiþlerdir. Kadastro haritalarýnýn niteliklerine iliþkin yapýlan incelemelere göre, büyük bir bölümünün;

· Ölçek, altlýk türü, üretim tekniði standardý yoktur,

· Farklý koordinat sistemlerinde üretilmiþlerdir ve ülke nirengi aðlarýna baðlý deðildirler,

· Yükseklik bilgilerini (arazinin topoðrafik yapýsýný) içermemektedirler,

· Kadastro haritalarýnýn dayandýðý nirengi, poligon gibi yer kontrol noktalarý önemli oranda arazide bulunmamaktadýr,

· Haritalar dolu pafta sistemi yerine, ada esasýna göre açýlmýþlardýr ve bölümleme sistemlerinde ve boyutlarýnda standart yoktur,

· Parsel yüzölçümleri, koordinat deðerleri yerine, kadastro haritalarýnýn üzerinden alýnan deðerlerle ve çoðunlukla planimetre ile hesaplanmýþtýr,

· Kadastro haritalarý ve ölçü deðerlerinin elde edildiði yýllardan günümüze, kullanýlan teknik ve teknolojide önemli geliþmeler olmuþtur. Bu bilgilerin, günümüzdeki nitelikle uyumlu duruma getirilmeleri, güncelleþtirilmeleri ve kadastral yenileme konusunda bir çalýþma yapýlmamýþtýr.

Yukarýda belirtilen çizgisel (grafik) kadastro haritalarý ile;

· Birçok ayrýntý gözden kaçýrýlmakta ve kaybedilmektedir.

· Verilerin, harita içine bir kez konulmasýndan sonra, baþka üç boyutlu verilerle iliþkilendirilmek üzere geri alýnmalarý kolay ve ucuz deðildir.

· Çizgisel harita duraðan bir belgedir, deðiþikliklerin izlenmesi ve güncel tutulmasý zordur.

· Kadastro haritalarýnýn doðru çizildikleri konusunda kuþkular vardýr, bu konuda kontrolleri zordur,

· Farklý ölçek, altlýk türü, üretim tekniði ve koordinat sistemlerinde üretilmiþ olmalarý nedeniyle, hem kendi içlerinde ve hem de diðer kullaným alanlarýyla iletiþimleri zayýftýr.

Yukarýda belirtilen niteliklerdeki kadastro haritalarýnýn ve bu haritalar üzerindeki taþýnmazlarýn sýnýrlarýnýn ve yüzölçümlerinin, 23.06.2005 tarihli Bakanlar Kurulu kararý ile kabul edilen “Büyük Ölçekli Harita ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliði”nde (RG-15.07.2005:

25876) öngörülen koordinat sistemine dönüþtürülmesi ve tanýmlanmasý gerekmektedir. Avrupa ülkelerinde bu faaliyetler kadastral yenileme (cadastre renovation) olarak adlandýrýlmakta, 20-30 yýl süren bir proje yaklaþýmý ile hedefe ulaþýlmasý planlanmaktadýr (Köktürk 1989).

Buna karþýn, Türkiye’de, mevcut durumdan bir bilgi sistemine hemen geçilip geçilemeyeceði konusunda yeterli bir araþtýrma yapýlmadan, konu üzerinde bir uzlaþma saðlanmadan, çizgisel kadastro haritalarý üzerinden doðrudan sayýsallaþtýrmaya gidilerek veya teknik hatalarýn düzeltilmesi adýyla yapýlan iþlemlerle, kýsa süre içinde kadastro haritalarýnýn dijital hale getirilebileceði iddialarý yaygýndýr. Özellikle, 3402 sayýlý Kadastro Yasasý’nda yapýlan deðiþikliklerle ve buna dayalý çýkarýlan yönetmeliklerle bu yönde bir çözüm arayýþý vardýr (Çizelge-1);

Türkiye’de kadastro haritalarýnýn yenilenmesi ile ilgili iþlemler, yalnýzca ‘sýnýrlandýrma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hatalara’ rastlanýlmasý ya da ‘paftalarýn kullanýlamaz hale gelmesi’ durumlarýnda ayrýntýlý düzenlemelere konu olmuþtur. 3402 sayýlý Yasa da, 22.02.2005 gün ve 5304 sayýlý Yasa ile yapýlan deðiþikliklerle, bu önerilere ‘sayýsallaþtýrma’da eklenmiþtir.

Oysa, kadastro sisteminin bilgi sistemine hazýrlanmasý, bunlardan farklý çalýþmalarý gerektirmektedir.

Bir baþka deyiþle, tapu sicilinde kayýtlý olan yaklaþýk 35 milyon dolayýndaki taþýnmaz, hangi yöntemlere göre üretilmiþ olurlarsa olsunlar, “Büyük Ölçekli Harita ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliði”ndeki koordinat sistemine dönüþtürüldüklerinde sýnýrlarýnda ve tapu sicilinde kayýtlý yüzölçümlerinde az ya da çok deðiþiklikler olmasý

Kadastro

kaçýnýlmazdýr. Bu taþýnmazlar, sayýsal yöntemlerle üretilmiþ olsalar da, koordinat dönüþümlerinin ve deðiþimlerinin böylesi bir sonuca yol açmasý beklenmelidir.

Bu durumda, tapu sicilindeki parsel yüzölçümleri, idari iþlemlerle yaz-boz þeklinde sürekli deðiþikliklere konu olabilir mi? Bunu kýsýtlayan ve/veya engelleyen faktörler var mýdýr? Parsel sýnýrlarýnýn ve yüzölçümlerinin idari iþlemlerle deðiþtirilmesinin sakýncalarý ve yol açacaðý sorunlar nelerdir? Ýþte tam bu noktada, mevcut ‘Harita, Tapu ve Kadastro Sistemi’ bu sorulara tatminkar yanýt verememekte, vermekten de kaçýnmaktadýr.

2. Ýkinci Kadastro

1966 tarihli ve 766 sayýlý Tapulama Yasasý’nýn 46 ýncý ve daha sonra yürürlüðe giren 1987 tarihli ve 3402 sayýlý Kadastro Yasasý’nýn 22. maddelerinde evvelce kadastrosu yapýlan yerlerin ikinci kez kadastrosunun yapýlamayacaðý, yapýlmýþ ise ikinci kadastronun bütün sonuçlarý ile hükümsüz sayýlacaðý öngörülmüþ bulunmaktadýr. 3402 sayýlý Yasa’nýn 22. maddesini deðiþtiren 5304 sayýlý Yasa ile ayný hükümler tekrar edilmiþ ve ayrýca, bu konuda bir deðiþikliðe yer verilmemiþtir (Yargýtay. 1. Hukuk Dairesi, 01.05.2008, E.

2008/2599, K. 2008/5477). Ancak, bu kuralýn üç istisnasý vardýr;

Birincisi, ‘sýnýrlandýrma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hatalarý gidermek üzere’

yapýlacak çalýþmalardýr. Bu uygulama, adý üzerinde, “… hatalarý …” gidermek üzere yapýlmaktadýr. Hata yoksa, kadastro haritalarýný yenilemede bu uygulamanýn hiçbir etkisi yoktur.

Ýkincisi ise, ‘yenileme kadastrosu’ olarak adlandýrýlan 2859 sayýlý Tapulama ve Kadastro Paftalarýnýn Yenilenmesi Hakkýnda Yasa uygulamalarýdýr. Bu Yasanýn 4. maddesindeki,

“yenileme iþlemi sýrasýnda ilk kadastro veya tapulamanýn tahdit ve tespit ettiði parsel sýnýrlarýna itibar olunmasý esas alýnýr. Parselin zemindeki sýnýrlarý deðiþmemiþ ise ölçümleme sonunda yeni bulunan deðerler aynen kabul edilir” hükmü ile ilk kadastronun temel alýnmasý öngörülmektedir. Yenileme ile tespit edilen sýnýrla ilk kadastro sýnýrýnýn çakýþmamasý durumunda, ilk kadastro sýnýrýnýn dikkate alýnmasý gerekirken, mülkiyet deðiþikliðine yol açacak þekilde yenileme kadastrosu ile tespit edilen sýnýra itibar edilmesi kabul görmemektedir (Yargýtay 16.

Hukuk Dairesi, 23.11.2007, E. 2007/3428, K. 2007/4651).

Üçüncüsü ise, kamuoyunda ‘imar affý’ olarak bilinen 2981-3290-3366 sayýlý Yasa uygulamalarýdýr. Bilindiði üzere, bu uygulamalarda da, tapu kütüðü bilgileri temel alýnmakta, bu bilgiler ýslah-imar planýna göre deðiþime uðramaktadýrlar.

Yukarýda belirtilen üç ayrýk uygulama da, kadastro haritalarýnýn yenilenmesi için kapsamlý çalýþmalarýn yapýlmasýna olanak vermemektedirler. Söz konusu uygulamalarýn ortak noktasý teknik hatalarýn giderilmesini ve/veya harita altlýklarýnýn yenilenmesini amaçlamalarýdýr.

Bu uygulamalarla, tapu sicilinde mülkiyet ve sýnýr deðiþiklikleri yaný sýra, parsel yüzölçümlerinin idari yoldan deðiþtirilmesinin hukuksal dayanaklarý da zayýftýr.

3. Tapu Sicilinin Düzeltilmesi

3.1. Tapu Memurunun Düzeltme Yetkisi

Türk Medeni Kanunu’na göre, “ilgililerinin yazýlý rýzalarý olmadýkça, tapu memuru, tapu sicilindeki yanlýþlýðý ancak mahkeme kararýyla düzeltebilir … tapu memuru, basit yazý yanlýþlýklarýný, tüzük kurallarý uyarýnca re’sen düzeltebilir.” (madde: 1027). Tapu memurunun, basit yazý yanlýþlýklarýný düzeltme yetkisi, kütükte belgesine aykýrý olarak adi yazým hatasý yapýldýðýnýn iþlem sýrasýnda saptanmasý halinde müdürce nedeni düzeltmeler sicilinde açýklanarak re’sen düzeltme yapýlmasý halinde olanaklýdýr.

Basit yazý yanlýþlýklarýný düzeltmede, tapu memuru, ilgililerin istemine gereksinme duymaz. Ancak, tapu memurunun, yapýlan düzeltmeyi ilgililere bildirmesi önerilmektedir. Buradaki düzeltme, tapu memurunun tescili gerçekleþtirirken, tescilin dayandýðý belgelere aykýrý olarak yazdýðý kaydýn, belgelerine uygun duruma getirilmesidir.

Hata tescilde deðil de, tescile esas oluþturan belgede ise, tapu memuru iþlem sýrasýnda hatayý belirlese bile re’sen düzeltme yapamaz. Adi yazým yanlýþlýklarýný aþan ve hakkýn varlýk ve içeriðine iliþkin bir yolsuzluk varsa tapu memurunca re’sen düzeltme yapýlamaz (Kurt 2004: 82).

3.2. Kadastro Yasasý’nýn 41. maddesine Göre Düzeltme Yargýtay Ýçtihatý Birleþtirme Büyük Genel Kurulu’nun 05.12.1977 tarihli ve Esas No: 1977/4, Karar No: 1977/4 sayýlý kararýnda, “...düzeltilme olanaðý bulunan yanlýþlýk, taþýnmazlarýn tahdit ve tespitlerinde ölçü, tersimat ve hesaplarýnda düþülen yanlýþlýklardýr...burada kullanýlan ibarelerin neye iþaret ettiðine deðinmek yararlý olur...kadastro kanunundaki (tahdit ve tespit) hukuki durumu, (ölçü, çizim veya hesap) da teknik (geometrik) durumu ifade ettiklerinden, bunlardaki yanlýþlýklarýn adi (basit) yazý hatasý olarak kabul olanaðý yoktur ve taraflarýn (yazýlý) oluru ya da mahkeme kararý bulunmadýkça düzeltilemezler. Düzeltmenin gerekliliði durumunda genel hükümler uygulanýr...“ denilerek, teknik hatalarýn idari yolla düzeltilmeleri kabul edilmemiþtir.

Kadastronun kesinleþmesinden sonra düzeltme yapýlmasý gerektiðinde, Türk Medeni Kanunu’nun 1027.

maddesi (eski 935. maddesi) ve Tapu Sicil Tüzüðü’nün 85.

maddesinin (eski 107. maddesi) uygulanmasýnýn gerektiði belirtilerek, tapuda tescilden sonra iþlemlerin yanlýþ veya haksýz olduðu iddiasý ile kadastro mahkemelerinde dava açýlamayacaðý, ancak genel mahkemelerde dava açýlmasý gerektiði belirtilmiþtir.

Buna karþýn, 3402 sayýlý Kadastro Yasasý’nýn kimi hükümleri ile, kadastro tespitleri sýrasýnda, taþýnmazlarýn sýnýrlarý ve yüzölçümleri belirlenirken ölçü, sýnýrlandýrma, tersimat ve hesaplamalardan doðan hatalarýn ilgililerinin mahkemeye baþvurmalarýna gerek kalmadan idari yoldan düzeltilmeleri öngörülmüþtür.

1987 tarihli Kadastro Yasasý’nýn 41. maddesinde, önce, ‘vasýf ve mülkiyet deðiþikliði dýþýnda kalan’ ölçü, çizim ve hesaplamalardan doðan teknik hatalarýn düzeltilmesi öngörülmüþtür. Yargýtay’ýn pek çok kararýnda, bu kurala göre yürütülen iþlemlerin;

· Çapta deðiþiklik yaparak mülkiyet nakli saðladýðý,

· Düzeltme kararý ile bir mülkiyet deðiþikliði yaptýðý, gerekçesiyle iptal edilmesi üzerine bu madde uygulama kabiliyetini kaybetmiþtir. Bu kez, 3402 sayýlý Yasanýn 41.

maddesinden, 22.02.2005 tarihli ve 5304 sayýlý Yasa ile yapýlan deðiþiklikle, ‘vasýf ve mülkiyet deðiþikliði dýþýnda kalan’ ibaresi çýkarýlmýþtýr. Bu deðiþikliðin, özde bir yenilik getirmediði yaygýn bir görüþtür.

Öðretide (doktrinde), “teknik hatanýn düzeltilmesi iþlemi“, arazideki (zemindeki) sýnýrlarý doðru, ancak haritanýn yanlýþ olmasý durumunda ve çok sýnýrlý uygulanan bir düzeltme yetkisi olarak görülmektedir (Özmen-Çorbalý 1995: 1274, Kýlýç 1999: 1843). Yargýtay’ýn çapta (kadastro haritasýnda-planda) deðiþiklik yaptýðý gerekçesiyle teknik hatanýn düzeltilmesi iþlemini iptal etmesi ise öðreti ile ters düþmektedir.

Eðer arazi doðru ancak harita yanlýþ ise, bunun nedeni, haritanýn üretilmesi sýrasýnda yapýlan bir teknik hatadýr. Haritada hatalý olarak çizilen parsel sýnýrýnýn ve buna göre bulunan parsel yüzölçümünün, teknik hatanýn

Kadastro

düzeltilmesi sonucu deðiþmesi kaçýnýlmazdýr. Bu deðiþiklik tapuya yanlýþ olarak kaydedilen yüzölçüm miktarýnýn da düzeltilmesini gerektirecektir. Türk hukuk sisteminin bu durumu tam kavrayamadýðý anlaþýlmaktadýr. Bunun nedeni, ‘Harita, Tapu ve Kadastro Sektörü’nün, baþta hukuk sistemi olmak üzere, ülkedeki herkesin takdirini kazanacak ve ulusal uzlaþmayý gerçekleþtirecek þekilde elle tutulur, doðru ve gerçekçi bir projeye veya bir öneriye bir türlü sahip olamamasýdýr. Bunun oluþturduðu genel bir güvensizlik baþta yargý olmak üzere kurum ve kuruluþlarý kendince önlemler almaya zorlamaktadýr.

3. Devletin Sorumluluðu

Türk Medeni Kanunu’na (TMK) göre, “Tapu sicilinin tutulmasýndan doðan bütün zararlardan Devlet sorumludur.” (m.1007). Bu madde, tapu sicilinin tutulmasýndan doðan zarardan devletin özel hukuk ilkeleri gereðince sorumluluðunu düzenlemektedir. Ancak, bu maddeye göre Devletin (bir diðer deyiþle Hazine’nin) sorumluluðu için zararýn tapu sicilinin tutulmasýndan kaynaklanmýþ olmasý gerekir.

Bir baþka deyiþle, TMK m. 1007 uyarýnca, Devletin sorumluluðundan söz edilebilmesi için tapu sicilinin tutulmasýnda tapu sicil müdürü ya da memurunun hukuka aykýrý bir iþleminin ve bununla zararlý sonuç arasýnda nedensellik baðýnýn varlýðý gerekmektedir. Kadastro çalýþmalarý ve faaliyetleri sýrasýndaki iþlemler tapu sicili tutma kavramý içinde yorumlanmamaktadýrlar. Bu yüzden, Hazine kadastro tespiti sýrasýnda yapýlan hatalardan TMK m. 1007 uyarýnca sorumlu tutulamamaktadýr. Yargýtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.10.1980 gün ve 1978/4-624 Esas, 1980/2478 Karar sayýlý kararý da bu yöndedir (Yargýtay 4.

Hukuk Dairesi, 26.12.2002, E. 2002/14339, K. 2002/14717).

Yargýtay’a göre, kiþilerin zararýna sebep olan hatalý tespit, kadastro çalýþmalarý sýrasýnda oluþmuþ ise, bu durum adli yargýnýn deðil idari yargýnýn yetki alanýna girmektedir (4. Hukuk Dairesi, 03.03.2008, E. 2007/7140, K. 2008/2642).

Hazine, devlete ait taþýnmazlarýn kadastro tespiti

çalýþmalarýný takip etmemiþ, aský ilaný sonrasýnda itirazlarýný yapmayarak hatalý tescilin oluþmasýna ve bunun sonucunda sicile güvenerek taþýnmazý satýn alan davacýnýn yanýlmasýna neden olmuþtur. Bu durumda, Hazine’nin yasalar uyarýnca kendisine verilen bu görevlerini yapmamasý sonucu doðan zararýn, ihmali nitelikteki idari eylemden doðduðu, bu tür idari eylemlerden kaynaklanan tazminat davalarýnýn görüleceði yerin idari yargý yerleri olduðu kabul edilmiþ bulunmaktadýr.

4. Borçlar Yasasý’nýn 215 inci Maddesi Uygulamalarý Türk hukuk sistemi, gerek öðretide (doktrinde), gerek yasalarda ve gerekse yargý kararlarýnda, “kadastro haritasý“

yerine, “plan“ ya da “kroki“ deyimini kullanmaktadýr.

Ýsviçre Medeni Kanunu’nun Türkiye koþullarýna uyarlanmasýyla kabul edilen Türk Medeni Kanunu’nda, 2001 yýlýnda yapýlan bir deðiþiklikle, “tapu planý“ deyimi (madde:

719) benimsenmiþtir. Yalnýzca 1987 tarihli Kadastro Kanunu’nda, “kadastro haritasý“ deyimine (madde: 1) yer verilmiþtir.

Kadastro haritasý, “kamusal bir ölçmeye”, “resmi bir ölçüme” dayanmaktadýr.

Borçlar Yasasý’nýn 215. maddesine göre, “satým

senedinde yazýlý ölçü miktarýndan” satýcý sorumludur. Tersine sözleþme olmadýkça, satýlan taþýnmaz, satýþ sözleþmesinde yazýlý ölçü tutarýný kapsamýyorsa, satýcý, eksiði için alýcýya giderim ödenek vermekle yükümlüdür (m. 215/1). Satýcýnýn bu yükümlülüðü, taþýnmazýn tapu kütüðüne yazýlý ölçü tutarý kamusal bir ölçüme dayanmadýðý saptanýrsa, geçerlidir.

Eðer, satýlan taþýnmaz kamusal bir ölçüme dayanýlarak, kütüðe yazýlý ölçü tutarýný kapsamýyorsa satýcý, özellikle garanti etmiþ olmadýkça ödence ile yükümlü deðildir (Yargýtay 13. Hukuk Dairesi, 17.11.1981, E. 1981/6627, K.

1981/7355). Borçlar Yasasý’nýn 215. maddesi, tapusuz taþýnmazlarda geçerli deðildir (Yargýtay HGK, 23.12.1981, E. 1980/13-2758, K. 1981/852).

Bir diðer deyiþle, Borçlar Yasasý’nýn 215/2. fýkrasý gereðince, “… Satýlan gayrimenkul, resmi bir mesahaya müsteniden sicilde yazýlý olan ölçü miktarýný ihtiva etmediði takdirde satýcý, tahsisen bir taahhüt altýna girmemiþse tazmin ile yükümlü tutulamaz …” (Yargýtay 13. Hukuk Dairesi, 20.12.1989, E. 1989/4854, K. 1989/7494).

Borçlar Yasasý, kiþiler arasýnda yapýlan taþýnmaz alýmý-satýmý iþlemlerinde alýcýnýn haklarýný güvence altýna almakta, ancak bunu satýcýnýn güvence vermesi þartýna baðlamaktadýr.

Eðer, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüðü, tapu sicilinde kayýtlý yaklaþýk 35 milyon dolayýndaki kadastro parselinin yer aldýðý kadastro haritalarýný yenileme adý altýnda yapacaðý bir çalýþma sýrasýnda, parsel yüzölçümlerini re’sen deðiþtirirse ne olacaktýr? Ýþte, yanýtlanmasý gereken soru budur! Devletin sorumluluðu ilkesi bu aþamada devreye girdiðinde, tapu sicilinde kayýtlý parsel yüzölçümlerinin artmasý halinde bir sorun yaþanmama olasýlýðý fazladýr, ancak, parsel yüzölçümleri azaldýðýnda parsel sahiplerinin açacaðý tazminat davalarý ile ortaya çýkacak bedeli ödeme yükümlülüðü kime ait olacaktýr? Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüðü bu yükü taþýyabilecek midir? Türkiye’de bu sorular yanýtlarý, kadastro haritalarýnýn yenilenmesini doðrudan etkilemektedir.

5. ‘Mülkiyet Hakký’ Bir ‘Ýnsan Hakký’dýr…

Mülkiyet hakký, günümüzde bireylerin temel haklarýndan ve özgürlüklerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bunun ölçüsünü de, Anayasanýn temel haklarýn ve özgürlüklerin sýnýrlanmasýna iliþkin kuralýnda (Madde:

13) yer alan, “demokratik toplum düzeninin gerekleri”

oluþturmaktadýr (Anayasa Mahkemesi’nin 21.06.1989 tarihli ve E. 1988/34, K. 1989/26 sayýlý; 21.06.1990 tarihli ve E.

1990/7, K. 1990/11 sayýlý, 29.12.1999 tarihli ve E. 1999/33, K. 1999/51 sayýlý kararlarý).

Mülkiyet hakký kamu yararýnýn bulunduðu hallerde sýnýrlandýrýlabilir veya tamamen kaldýrýlabilir.

Ne var ki, bu sýnýrlandýrma veya kaldýrma gerçekleþtirilirken; Avrupa Ýnsan Haklarý Mahkemesi (AÝHM) tarafýndan oluþturulan 30.5.2006 tarih 1262/02 sayýlý kararda de belirtildiði üzere “... kamu yararý ile mülkiyet hakkýndan kýsmen veya tamamen yoksun býrakýlan kiþinin hakký arasýnda makul, kabul edilebilir, hak ve adalet dengesini saðlayacak bir oranýn kurulmasý asýldýr.” Devlet tarafýndan verilen, doðru esasa ve geçerli kayda dayalý tapu ile saðlanan mülkiyet hakkýna deðer verileceði kuþkusuzdur. Kamu tarafýndan getirilen kýsýtlamalarda, kiþinin söz konusu tapuya dayalý hakkýnýn korunmasý gerekeceði muhakkaktýr. Tersi bir düþünce, devletin verdiði tapunun geçersizliðini ileri sürerek, hiçbir karþýlýk ödemeksizin iptalini istemesi, geçerli kayda dayalý mülkiyet hakký ile baðdaþmayacaðý gibi, devletin saygýnlýðýný zedeler nitelikte bir durum olacaktýr. Ancak, kiþinin mülkiyet hakký sona erdirilirken karþýlýklý hak dengesinin saðlanmasý için mülkiyet hakký sahibine tazmini nitelikte bir bedelin ödeneceði de kuþkusuzdur. Tazminatýn

Kadastro

nedeni yasa dýþý bir iþlemden deðil hak dengesinin saðlanmasýndan kaynaklandýðýndan, taþýnmazýn tam deðerini karþýlamasý da gerekli deðildir. Bu düþünce, AÝHM.’sinin bir kararýnda “... Ulusal hukuk ihlalin yol açtýðý sonuçlarý tam olarak gidermeye imkan tanýmýyorsa 41. madde AÝHM’ni uygun gördüðü adil bir tazminata hükmetmeye yetkili kýlar...” þeklinde dile getirilmiþtir. Eðer, kamu eliyle sürdürülen faaliyetlerde, kamu yararý nedeni ile taþýnmazýn tapu kaydý ve mülkiyet hakkýna getirilen kýsýtlamalar da hukuka aykýrý bir durum bulunmasa da, bu iþlemlerden dolayý taþýnmaz sahiplerinin tazminat talebinde bulunmalarý doðal haklarý kabul edilmektedir (Yargýtay 1. Hukuk Dairesi, 10.10.2007, E. 2007/5574, K. 2007/9733).

Görülüyor ki, gerek iç hukuk ve gerekse evrensel hukuk da, tapu siciline kayýtlý taþýnmaz bilgilerinde, idarelerin, kamu yararý var olsa da, yaptýklarý iþlemlerden dolayý hak kaybýna uðrayan taþýnmaz sahiplerinin tazminat talepleri saklý tutulmaktadýr.

Kadastro haritalarýnýn yenilenmesi sürecinde, “… o paftalar oluþturulduðu tarihte koþullar onu gerektirdiði için paftalar grafiktir ...” denilerek yapýlacak sayýsallaþtýrma ile tapu kütüðünde kayýtlý milyonlarca taþýnmazýn yüzölçümlerinde meydana gelecek azalmalarý parsel sahiplerinin görmezlikten gelmesi beklenemez.

Kamulaþtýrma ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararlarýnda “ bedeli peþin ödenmedikçe özel mülkiyete el konulmasý”

“insan hakký” ve “mülkiyet hakký” ihlali olarak deðerlendirilmektedir. Arsa düzenlemelerinde %40’a kadar düþülen düzenleme ortaklýk payý kesintilerinin, bedelsiz el koyma olarak deðerlendirilmemesi için, yasaya “artan deðer artýþý karþýlýðýnda” deyiminin eklendiðine dikkat edilmelidir.

6785 sayýlý Ýmar Yasasý’nýn 42. maddesinin 1964 yýlýnda iptalinden sonra 1972 yýlýnda Ýmar Yasasý’na eklenen bu hüküm sayesinde arsa düzenlemelerinin uygulanabildiði unutulmamalýdýr. Bu örneklerden de görüleceði üzere, grafik kadastro haritalarýnýn, idari yoldan yapýlacak iþlemlerle yenilenmesi sürecinde, tapu kütüðünde kayýtlý taþýnmaz yüzölçümlerinde yol açacaðý olasý deðiþiklikler ve yüzölçümü azalmalarýndan dolayý meydana gelecek hak kayýplarý ardýndan, “bedelleri ödenmemesi halinde” milyonlarca davanýn açýlmasý olasýlýðý bulunmaktadýr.

6. Sonuç

Dünya da, her ülkenin, sosyal ve ekonomik yaþamýnda taþýdýðý önem nedeniyle, kadastro haritalarýnda yapýlacak büyük bir yanlýþlýðýn, haritalarýn (planlarýn) kamu güveninden yararlanmasý ile asla baðdaþmayacaðý kabul edilmektedir (Karahasan 1999: 171). Bunun nedeni, kadastro haritalarýnýn devlet tarafýndan yapýlmalarý ve devletin de büyük bir yanlýþlýða düþmesine olasýlýk bile verilmemesidir.

Bu açýdan, öðretide (doktrinde) plan sýnýrlarý doðru kabul edilmekte ve hukuk sistemlerinde devlet güvencesi taþýdýðý belirtilmektedir. Türk Medeni Kanunu’nda (madde:

917), “...asýl olan plandaki sýnýrdýr...“ kuralý bunun en önemli kanýtýdýr.

1988 tarihli Büyük Ölçekli Haritalarýn Yapým Yönetmeliðine göre (madde : 259), taþýnmazlarýn yüzölçümlerinin, yalnýzca köþe noktalarýnýn koordinatlarý ile hesaplanmasý gerekmektedir. Bu yönetmelikten önce, Türkiye’nin %58’inde kadastronun tamamlandýðý bilinmektedir. Kadastro gören bu alanlarda grafik yöntemlerle (harita üzerinden ve çoðunlukla planimetre ile) bulunan ve tapu sicilinde kayýtlý olan parsel yüzölçümlerinin, bu kez, yeni kurallara göre koordinatlarla hesaplanmasý durumunda, neredeyse tamamýnýn deðiþmesi kaçýnýlmazdýr. Çünkü, planimetre ile bulunarak tapuya kaydedilen parsel yüzölçümleriyle, taþýnmaz köþe

noktalarýnýn koordinatlarý ile bulunacak parsel yüzölçümlerinin ayný olmalarý olanaksýzdýr.

Bu durumda, koordinatlarla bulunan yüzölçümlerin tapuda kayýtlý yüzölçümlerle az ya da çok olabilecek farklarýnýn kabul edilebilir sýnýrlar içinde, yani hoþgörü sýnýrý (tecviz-i hata) içinde kalmasý durumunda bile, tapuda kayýtlý milyonlarca parselin yüzölçümlerinde deðiþiklik yapýlmasý gerekmektedir. Geçmiþ yýllarda yapýlan kadastroyu hatalý kabul etmek olanaklý olmadýðýna göre, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüðü tarafýndan 3402 sayýlý Yasaya eklenen kurallarla öngörülen düzenlemelerin bu sorunu çözmeyeceði açýktýr. Çünkü, son düzenlemeler daha önce de belirtildiði üzere, yalnýzca ‘sýnýrlandýrma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hatalara’ rastlanýlmasý ya da ‘paftalarýn kullanýlamaz hale gelmesi’ durumlarýný kapsamaktadýr.

Oysa, kadastronun mekansal verilerinin bilgi sistemi kapsamýna dahil edilmesi farklý bir uygulamanýn konusudur.

Bu farkýn, hala, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüðü tarafýndan yeterince kavranamadýðý anlaþýlmaktadýr.

Bu farkýn, hala, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüðü tarafýndan yeterince kavranamadýðý anlaþýlmaktadýr.

Benzer Belgeler