Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Coğrafya Bölümü, COG 129 Bilimsel Araştırma Yöntemleri
Bilimsel Gelişme
Modelleri II
Ders Notları (Hafta 9)
Bilimsel Gelişme Modelleri II
Bilimsel ilerlemeye ilişkin üçüncü model Popper’ın “sürekli devrim”idir. Popper’ın eleştirel rasyonalizm olarak da bilinen bu sistemi, mantıksal olguculuğun ve onun tümevarımsal-doğrulamaya yönelik yönteminin bütünüyle karşısında yer almaktadır. Eleştirel rasyonalizmde Popper’ın ortaya koyduğu yeni yöntem hipotetik dedüksiyon ve yanlışlanabilirliktir.
Popper’a göre, bilimsel önermeleri doğrulayabilecek örnekler hemen her zaman mevcuttur. Öyle ki, bilimsel sınır koyma ölçütü önermelerin doğrulanabilirliği üzerine kurgulandığında, her kuram kendisini doğrulayabilecek örnekler bulabilir, yeni olguları kendisini doğrulayabilecek bağlamda kullanabilir (Popper bu konuda Adler’i, Marx’ı ve Einstein’ı karşılaştırır, ilk ikisini mahkum eder). Bu konuda verilen meşhur örnek şu şekildedir: Gördüğüm tüm kuğular beyazdır, o halde kuğular beyazdır. Doğrulama prensibine dayalı (ve indüktif) olarak oluşturulan bu yargı, tek bir beyaz-olmayan kuğunun gözlenmesiyle çöker. Bu nedenle, Popper, bilimselliğin ölçütünü doğrulanabilirlik değil, yanlışlanabilirlik; doğru yöntemi de indüksiyon değil, hipotetik dedüksiyon olarak ortaya koymuştur. Yanlışlanabilirlik, bir kuramın sınanabilir ve yasaklayıcı bir sistem olmasını gerektirir. Yani kuram, fenomen ve fenomen gruplarına ilişkin yaptığı açıklama dizgesinde neyin nasıl olduğunu ifade ederken, aynı zamanda neyin nasıl olmayacağını da iddia eder (kendisini riske, ateşe atar). Kuramın yasaklayıcı bir sistem olmasının eleştirel rasyonalizm açısından önemi büyüktür. Zira, yasaklayıcı kuramın yasakladıklarının tıpkı öngörüldüğü gibi gerçekleşmemesi kuramı ayakta tutar (Özel görelilik kuramının evrendeki en yüksek hızın ışık hızı olduğunu ve bu hızın aşılamayacağını söylemesi ya da genel görelilik kuramının ışığın kütleçekimi etkisi nedeniyle -büyük gökcisimlerinin yakınından geçerken- doğrusal hareket edemeyeceğini ifade etmesi gibi örnekler kuramların yasaklayıcı özelliklerine örnek olarak verilebilir). Poppercı sistemde kuramlar en iyi ihtimalle ayakta kalabilir; nihai bir kabul söz konusu değildir.
incelemesindeki ilk adımı problem formülasyonu ve bunun çözümüne ilişkin bir kuramın oluşturduğu da kendiliğinden açıklık kazanır. Poppercı hipotetik dedüksiyon sisteminde her şey bir problemle (P1) başlar (Hayat problem çözmektir!). Bilimci, ele aldığı probleme ilişkin
açıklayıcı bir öneri ya da öneriler (TT) geliştirir.
Şekil 1. Poppercı hipotetik-dedüksiyon. Burada P1 başlangıç problemini, TT-TTn geçici teorileri, EE
hata ayıklamayı, P2 yeni problemleri ifade etmektedir (Kaynak: Holt-Jensen, 2017: 144).
Bu süreci, öne sürülen/inşa edilen önerilerin (hipotezlerin) sınanması süreci takip eder (EE). Eğer, öne sürülen açıklayıcı hipotez/ler olgusal sınamadan (test, deney, gözlem) geçtikten sonra başlangıçtaki öneriyi desteklemiyorsa, bu durumda bilimci (politikacıların tersine) fikrinde ısrar etmek yerine, fikrini değiştirir ve araştırma süreci başa döner. Eğer, öne sürülen açıklayıcı hipotezlerden biri, tüm sınamaları geçtikten sonra başlangıçtaki açıklayıcı öneriyi destekliyorsa, bu durumda öneri (hipotez) hala doğru değildir; yalnızca çalışıyordur. Bu aşamadan sonra ise çözülmesi gereken yeni problem alanları belirir (P2). Poppercı
gerçekleşir. Bu kesintisiz bir süreç olduğundan, Poppercı eleştirel razyonalizm, bilimin
sürekli devrimlerle ilerlediğini öne sürer. Kuhncu paradigma modelini kabul etmez.
Bilimsel ilerlemeye ilişkin dördüncü model, Lakatos tarafından önerilen araştırma
programlarıdır. Lakatos’a göre, bir bilim alanın birbiriyle çekişen araştırma programları
vardır. Her bir araştırma programı, kuramsal bir düzeydedir ve böyle olduğu için de yapılarında doğrudan sorgulanamayan türden bir çekirdek kısmını barındırır. Bu çekirdek kısmındaki düşünceler, söz konusu bilim alanındaki bilim insanlarının hangi soruları soracağını, bu soruları nasıl soracağını, geçerli cevapları alabilmek için hangi teknikleri kullanacağını ve hangi açıklamaları yapacağını belirler. Bunun yanı sıra, araştırma programının yapısı hangi soruların sorulmaması gerektiğini, hangi tekniklerin kullanılmaması gerektiği gibi yasaklayıcı unsurlar da içerir.
Araştırma programlarının çekirdeğini oluşturan düşünceler doğrudan test edilemediklerinden, bu çekirdeğe ilişkin düşünceler, oluşturulan bir dizi yardımcı (ad hoc) hipotez sayesinde dolaylı olarak sınanır. Bu yardımcı hipotezler, çekirdekten çıkarsanan test edilebilir düşüncelerdir. Belirli bir araştırma programına ilişkin bir hipotez yanlışlandığında, bu, tüm araştırma programını devre dışında bırakmaz (dikkat edilirse burada Popper eleştirisi vardır). Bunun yerine, çıkarsanan yardımcı hipotez reddedilir ve var olan araştırma programının çekirdeğinden bir başka hipotez çıkarsanarak test edilir. Lakatos’a göre, bir bilim alanında var olan birden fazla araştırma programının hangisinin tercih edileceği rasyonel bir seçimdir. İlgili bilim alanında biriken yeni gözlem ve deney sonuçları karşısında, daha fazla deneysel içerik üreten; yani bir bakıma yeni kestirimlerde bulunan; ayrıca, bazı gözlem ve deney sonuçlarını açıklamada sıkıntı yaşayan diğer araştırma programlarının açıklayamadıklarını açıklayan ve son olarak, fazladan deneysel içeriği belirli bir oranda doğrulanan araştırma programları ilerleticidir. Buna karşın, yeni gözlem ve deney sonuçları karşısında bunları açıklama sıkıntısı yaşayan, fazladan deneysel bir içeriği olmayan ve de açıklayamadıklarını açıklayabilmek için sürekli olarak yeni yardımcı hipotezler üreten araştırma programları ise yozlaştırıcıdır.
Eğer bir bilim alanında rekabet halinde olan iki araştırma programı varsa, bu durumda, ilerletici olan araştırma programı tercih edilir. Rasyonel tercihin anlamı budur. Dolayısıyla, araştırma programları zaman içerisinde ilerletici ve yozlaştırıcı özellikler gösterdiklerinden, bilimsel ilerleme, ilerletici araştırma programlarının rasyonel bir seçimle tercih edilmesiyle gerçekleşir.
Yararlanılan Kaynak: Inkpen, R. 2005. Science, Philosophy and Physical Geography. Routledge: Oxon.