Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Coğrafya Bölümü, COG 129 Bilimsel Araştırma Yöntemleri
Bilimsel Gelişme
Modelleri I
Ders Notları (Hafta 8)
Bilimsel Gelişme Modelleri I
Bilimsel bir teori birtakım olguları veya olgusal ilişkileri açıklayan kavramsal bir sistemdir. Bu tip bir sistem, sorgulanamayan nitelikteki çekirdeklerden oluşur ve fiziksel gerçekliğe ilişkin hemen hemen tüm düşünce ve hipotezler teorinin bu çekirdek kısmından çıkarsanır. Teorinin çekirdeğini oluşturan bu düşünceler ile çekirdekten çıkarsanan düşünce ve hipotezler arasında çok sıkı bir mantıksal bağ-ilişki vardır. Örneğin, yerkabuğunun evrimine ilişkin bir kuramsal düşüncenin çekirdek kısmını, “karaların dikey yönde düzensiz olarak hareket ettiği” düşüncesi oluşturabilir. Bu doğrudan sorgulanamayacak nitelikteki kuramsal düşünceden çıkarsanan düşünceler, yeryüzündeki bitki ve hayvanların dağılışına ilişkin geniş ölçekli açıklamalar için kullanılabilir. Bu doğrultuda, Güney Amerika ile Afrika arasındaki fosil topluluklarının benzerliği, geçmişte hızlı bir tempoda yükselen karalar arasında oluşan kara köprülerinin varlığına bağlanır. Her ne kadar doğrudan sorgulanamayacak nitelikte olsa da, teorilerin çekirdekleri ve bunlardan türeyen düşünce ve hipotezlerin geçerliliği zaman içerisinde değişebilir. Nitekim, günümüz yerbilimleri çerçevesinde, yerkabuğunun geniş ölçekli evrimi levha tektoniği kuramıyla açıklanmaktadır. Bu teoriye göre, yerkabuğunun evriminde kıtaların dikey yöndeki hareketlerinden ziyade, farklı levhaların göreli hareketleri etkili olan bir süreçtir. Bu örnekten de anlaşılabileceği gibi bilimsel açıklamaya ilişkin düşünceler zaman içerisinde değişir. Peki, nasıl değişir?
Bu konuda temel olarak öne sürülen dört model söz konusudur. Bunlardan birincisi, ilerlemeci değişim modelidir. Bu modele göre bilimdeki düşüncelerin değişimi yavaş bir tempoda ama sürekli artarak gerçekleşir. Bilimdeki güncel araştırmalar daha önce yapılmış çalışmalar üzerinde kurulur, onların hataları düzeltilerek belirli olmayan bir gelecekte gerçekliğin tam bir anlayışına kavuşulur. Bu süreçte, bilinen olguların zaman içerisindeki birikimi bilginin gelişiminin bir ölçüsü olarak düşünülür. Bir olgu ya da süreç keşfedildiğinde, bu keşif tüm zamanlar için aynı kalır. Araştırma süreci, bu bakımdan, sadece var olan bilgi ve bilgi çerçevesinin zenginleştirilerek genişletilmesidir.
insanları, model çözümleri belirlenmiş bir normal bilim döneminde problem çözme uğraşısı içerisindedir.
Şekil 1. Kuhncu paradigma modeli (Kaynak: Holt-Jensen, 2017: 134)
bilimsel ilerleme ya da düşüncelerin değişimi devrimsel kesintilerle meydana gelir, ilerlemeci bir devamlı çizgi şeklinde değil.