Türk Kardiyol Dern
Arş1997; 25:375-381
Williams Sendromlu Çocuklarda Klinik ve Kardiyovasküler Bulgular
Uz. Dr. Ümit B. SAMANLI, Prof. Dr. Ayşe SARIOGLU, Doç. Dr. Levent SALTlK, Prof. Dr. Ali ERTUGRUL
istanbul Üniversitesi, Kardiyoloji Enstitüsü, Çocuk Kardiyolojisi Bilim Dalı, Haseki
ÖZET
Williams sendromu, supravalvüler aort stenozu ve perife- rik pulmoner stenoz en
sıkolmak üzere periferik damar
darlıklarının sıklıkla eşlik ettiği, özel bir yüz görünümü ("elfin facies"), dışa dönük ve iyimser davranış modeli, hafif/orta derecede zihinsel ve bedensel gelişme geriliği
ile seyreden ka/ı
tımsalve progresif bir mültisistem hasta-
lığıdır. De vam etmekle olan genetik çalışmalar, 7q11.23 lokalizasyonunda yerleşen elastin gen delesyonunun bu sendromdan sorumlu olduğunu
göstermiştir.Supravalvü- ler aort stenozunun çoğu zaman progresif bir seyir gös-
terdiği, periferik pulmoner stenozun ise genellikle zaman içinde hafif/ediği bildirilmektedir. Bu çalışmada, 14 Willi- ams sendromlu
hastanın (başvuruda yaş dağılımı:1.5 ay ila 12 yıl) klinik ve kardiovasküler bulguları ve ortalama 3.7 ± 2.40 yıl (5 ay ila 8 yıl) boyunca süren izlem süreleri boyunca görülen seyir incelenmiştir. iki vakada izole SVAS, 5 vakada PPS!valvüler PS (biri takipten çıktı, biri opere oldu) , 5 vakada kombine SVAS + PPS (aort hipoplazisi + PPS'li bir hasta exitus oldu), 1 vakada Fallot tetralojisi (ilave PPS + tek koroner çıkış; mod. B-T
şant operasyonu geçirdi) ve 1 vakada aort koarktasyonu (ilave hafıf SVAS + sol koroner dilatasyonu + paraşüt mitral kapak) görüldü.
Doğalseyir yönünden SVAS 3 va- kada hafif azalma, 2 vakada orta derecede artma göster- di, iki vakada stabil kaldı; PPS ise 2 vakada azaldı, 2 va- kada hafifçe arttı ve 2 vakada stabil kaldı. Opere olan hastalarda (koarktasyon ve PPS) restenoz oluşmadı, şant
lı (Fal/ot) hasta stabil devam ediyor. Biz bu
çalışmamızda, Williams sendromunda literatürdeki genel kanıdan farklı olarak supravalvüler aort stenozunun zamanla aza-
labildiğ ine, periferik pulmoner stenozun zamanla hafıf de olsa
artabildiğine, ve ay nca kardiyak patolojilerin perife- rik damar darlıkları ile
kısıtlı olmayıpçok nadiren Fallot tetralojisi ve aort koarktasyonu gibi lezyonların da söz konusu
olabi/diğinedikkati çekmek istedik. Bu ilginç has-
talıktaki kardiak bulguları ve doğal seyri ilerde daha ge-
niş ve uzun takip/i serilerde değerlendirmenin yararlı ola-
cağı inancındayız.
Anahtar kelimeler: Williams sendromu, supravalvüler aort stenozu, periferik pulmoner stenoz, çocuklar
Williams sendromu, nadir görülen, özel bir yüz gö- rünümü ve davranış özelliği taşıyan, kalbi sık tutan
kalıtsal ve progresif bir mülti-sistem hastalığıdır. Ti-
Alındığı
tarih: 29 Nisan, revizyon: 30 Haziran 1 997
Yazı şma adresi: Uz. Dr, Ümit Bilge Samanlı Acısu Sok. Çinili Apt. 9/12 Maçka-80680 Istanbul
Tel: (0 212) 260 16 14 Fax: (0 2 12) 274 74 84
pik yüz görünümü "elfin facies" (cin yüzü) olarak ifade edilmektedir. Küçük çene, geniş ağız, dolgun dudaklar, uzun filtrum, geniş-dolgun yanaklar,
kısayassı burun, hipertelorizm ve göz çevresinde şişkin
lik dikkat çekicidir (1), Ayrıca, dişlerde düzensizlik ve şaşılık da sık görülür (2), Davranış özelliği yönün- den bu çocuklar genellikle konuşkan, neşeli ve iyi huylu olurlar. Hafif-orta derecede zeka gerilği ve so- matik gelişme geriliği sıktır. Çeşitli araştırıcılar tara-
fından % 50-100 oranında bulunduğu belirtilen kalp anemalisi ve özellikle supravalvüler aort stenozu (SV AS) ve periferik pulmoner stenoz (PPS) gibi ar- ter stenozları karakteristiktir. Bu nedenle, biz de merkezimize
başvuranWilliams sendromlu çocuk- larda kardiak bulguların dağılımını ve doğal seyrini incelemeyi, ve bunu yaparken de bu ilginç sendrom ile ilgili bilgileri yeniden gözden geçinneyi amaçla-
dık.
MA TERYEL ve METOD
İstanbul Üniversitesi, Kardiyoloji Enstitüsü, Çocuk Kardi- yolojisi Bölümüne kalp yönünden incelenmek üzere üfü- rüm nedeni ile 1988-1996
yılları arasındagönderilen 14 Williams sendromlu (6 kız, 8 erkek) çocuk
araştırmayaalındı. Çocukların yaşları başv
uruda1.5 ay ile 12
yılara-
sında değişiyordu (ort. 2.85±3.29
yıl).Bu
çalışmaya başlandığı
zaman son kez 6 ay veya daha ön ce
görülmüşolan
çocukların
aileleri ile telefon
bağlantısıkurulmaya
çalışıldı. Görüşülebilenler bir kez daha kontrole çağrıldı: Gelebi- lenlerde yeni bir fizik muayene ve ekokardiografik incele- me yapılarak son durum belirlendi. Uzak
şehirlerdeotur-
duğu için gelerneyen çocukların ise genel
gidişatı,sosyal
gelişimi
ve
şikayetleriüzerinde aileler ile telefonda
görüşmeler yapıldı. Opere olan üç hastamızın ameliyat
kayıtlarındaki anatom i. ile ilgili notlar yeniden incelendi. Kalp ka- teterizasyonu yapılmış olan sekiz hastaya (kateterde ort.
yaş:
4.1±3.76
yıl)ait anjiogramlar da pulmoner ve aortik morfoloji, periferik dal darlıkları ve koroner anamali yö- nünden yeniden gözden geçirildi. Bir
hastamızbir kez gö- rüldükten sonra takipten çıkmıştı ve tekrar bağlantı kuı·ula
madı;
bunun dışındaki hastaların izlem süreleri 5 ay (cxi- tus olan vaka) ile 8 yıl arasında değişiyordu (tümü için:
ort. 3.7 ± 2.40
yıl).Son incelemede
çocukların yaşortala-
ması
6.5±3.93 yıl idi.
BULGULAR
Klinik özellikler
Williams sendromu tanısı, yukarda giriş bölümünde
sıralanan tipik fenotipik özelliklere göre klinik ola- rak kondu (Tablo 1, Şekil l)_ Bir hastada hafif skolyoz, iki hastada hafif içe şaşılık vardı. Bir has- tada sesli uyanlara karşı aşın duyarlık (hiperakuzi) belirgin bir
şikayetidL
Birçoğunda dişlernormalden küçük ve mine oluşumu hatalı idL Dört-beş yaşın
üstündeki hastalar literatür bilgilerine uygun olarak
"iyi huylu, uysal" çocuklar olmalarına rağmen, özel- likle küçük yaştakiler ajite, çok ağlayan ve "idaresi zor" çocuklar idL Ortak özellik, geç yürümüş ve geç
konuşmuş olmalan idi (3-4 yaş civarında)_ Hafif/orta derecede zihinsel gelişme geriliği ve hafif/orta so- matik gelişme geriliği dikkati çekiyordu. Okul önce- si dönemde alanların konuşmaları rahatça anlaşıla
mıyordu. Ailelerde çocuğunu okula bir yıl geç baş
latma eğilimi mevcuttu. Son mua:yenede okul yaşın
da olan (6.5 yaş ve üstü) yedi çocuktan sadece dördü okula gidiyordu. Okula başlayanlarda büyük davra-
nış problemleri veya disiplinsizlik bulunmamakla beraber, ortama uyum sağlayabilme ve ders başansı
nın normalin altında olduğu belirtildi. Hastalardan biri özürlüler okuluna devam ediyordu.
Tablo 1. Williams sendromunda
başlıcaklinik özellikler
-Orta derecede somatik
gelişim geriliği-Orta derecede zihinsel
gelişim geriliği-Tipik yüz hatlan ("elfin facies")
• Hipertelorizm
•
Periorbiıaldolgunluk
e
Basıkburun kökü,
genişve
kalkıkburun ucu
• Uzun üst dudak,
kalındudaklar,
açıkduran
ağız.•
Geniş- dolgun yanale
• Küçükçene
•
Dişanomalileri -
Davranışözellikleri
e Çevreye dostça,
"dışadönük" yaklaşım-
Bağdokusu anomalileri
• Kifoskolyoz e
Dişanomalileri -{) killer !ez yonlar
•
Sırabismuse iris, lens ve retina damarlannda anomaliler
-Sık
kalp anomalisi (literatürde % 50-100):
• Supravalvüler aort s tenozu e Periferik pulmoner stenoz
•
Çeşitlitezyonlar
• Lezyonlar ilerleyici olabilir.
376
Böbrek anomalileri
Kalp kateterizasyonu ve anjiografi yapılan sekiz ço- cuktan dördünde değişik yapısal böbrek anomalileri- nin de bulunduğu belirlendi: bir vakada çift kalisyel sistem, iki vakada ektazik kaliksler, bir vakada hi- poplazik ve ektopik böbrek görüldü; ancak hiçbirin- de üriner fonksiyon bozukluğu belirlenmedi.
Kardiovasküler bulgular
Hastalar, kardiovasküler bulgular yönünden Tablo II'de görüldüğü şekilde dört grupta toplandı. Ayrıca,
SV AS (toplam 8 vaka) ve PPS (toplam 1 1 vaka) bu- lunan hastaların seyri iki ayrı grup halinde Şekil 2 ve 3'de grafik olarak gösterildi.
1) izole supravalvüler aort stenozu: Bu grupta iki hasta bulunuyordu. Birine 1.5 yaşında, diğerine ise 6
yaşında tanı konmuştu. Bu süre içinde Doppler eko- kardiografi ile ölçülen transaortik gradientler birinci
Şekil
I. Williams sendromu ve SVAS + PPS
tanısıile 6.4
yıloırizlenen bu
hastamızda,Tablo l 'de
tanımlanantipik yüz karakteri görülmektedir
(fotoğraf,annenin izni
alınarak yayınlanınaktadır).SVAS = s upravalvüler
aorıstenozu, PPS = perife rik pulmoner
sıenoz.
Ü. B.
Saman/ıve ark.: Williams Sendromlu Çocuklarda Klinik ve Kardiyovasküler Bulgular
Tablo 2.
Hastalarımızdakikardiovasküler
bulgularınözeti
Cinsiyet Erkek:
kız oranı Başvuru yaşı:Izleme süresi 1) izole SVAS
2) Izole pulmoner arter
darlığı(PPS/PVS) 3) Kombine
sağve sol
çıkışyolu darlığıEşlik
eden anomali: Aortik hipoplazi 4)
Değişiklezyonlar
a) Aort koarktasyonu
(eşlik
eden anomaliler: SVAS,
paraşüıMY, di iate sol koroner arter)
b) Fallot tetralojisi
(eşlik
eden anomaliler: PPS, ana PA hipoplazisi, küçük LV, tek koroner
çıkış)çalısma
grubu (n=14) 8 erkek: 6
kız1.3:
ı2 ay- 12
yıl(ort. 8 ± 3.3
yıl)3.7 ± 2.4
yıl2(%14) 5 (%37) 5 (%37) 1/5
ı
(%7)
ı
(%7)
Doğal Seyir (SVAS)
80 70 60.
"'50
:ı:
~ 40 30 20 10
o
o
4 6 10 12 14Yaş(Yıl)
Şekil
2. Supravalvüler aort stenozu bulunan sekiz
hastamızdaki doğalsey ri gösteren bu grafikte herbir ç izginin
başı hastanınilk
görüldüğü yaştaki.
çizginin sonu ise
hastanınson
görüldüğü yaştaki
ıransaortik sistolik
basınç farkınıifade etmektedir.
Doğal Seyir (PPS)
120, - - - -- - - -- - - -- - , 110
100 90 80
"' 70
~
60 -E 50 40 30 20 10
Q L---~
3 5
Yaş (Yıl)
6 8
Şekil3.
Periferik pulmoner stenozlu 1 1
hastamızdan9'undaki do-
ğal
seyri gösteren bu grafikte
açıklama Şekil2'deki gibidir.
hastada 5.4 yılda 47'den 30 mm Hg'ya, diğerinde ise 5.9 yılda 38'den 13 mmHg'ye düştü.
2) izole pulmoner darlık: Bu grupta başvuru yaşı 2 ay ile 5.5 yıl arasında değişen 5 hasta bulunuyordu.
Pulmoner valvüler hafif darlık bulunan 3 aylık bebek
bir kez değerlendirildikten sonra takipten çıktı ve ai- leye ulaşılamadı. Geri kalan dört vakada izleme sü- resi 3.1±0.52 yıl idi ve son değerlendirmede hastala-
rın yaşı 3.6 ile 8 yıl arasında değişiyordu. Hastalar- dan birinde ana pulmoner arter ve onun sol dalında
segmanter hipoplazi ve displastik bir pulmoner ka- pak mevcuttu. Kateterizasyonda transpulmom;r ba-
sınç farkı 80 mmHg bulundu. Darlıklar cerrahi ola- rak geniş yama rek;onstrüksiyonu yapılarak giderildi;
son ekokardiografik değerlendirmede sadece hafif bir periferik pu lmoner stenoz (ekokardiografi ile 20 mm Hg) belirlendi. Önemli periferik pulmoner dar-
lık olan diğer hasta, 3 aylıkken başvuran ve 3.4 yıl
izlenen bir kız çocuktu. Tanspulmoner basınç farkı
ekokardiografi ile 108 mm Hg, kateterizasyonda 90 mm Hg bulundu; anjiografi çift taraflı mültipl ağır
periferik pulmoner darlıklar olduğunu gösterdi (Şe
kil4). Hastanın inaperabi olduğuna karar verildi. Bu hastada belirgin nöro-motor ve l)'lental retardasyon mevcuttu. Bu gruptaki diğer iki hastada pulmoner arterin sağ ve sol dallarının çıkışını ilgilendiren hafif
darlıklar mevcuttu. Bu hastalardan birinde ayrıca
supravalvüler bölgede henüz darlığa yol açmayan bir konfigürasyon bozukluğu mevcuttu, öyle ki asandem aortun ekokardiyografik incelemesinde PW Doppler ile normal laminer akım örneği alındı.
3) Kombine sağ ve sol ventrikül çıkış yolu darlık
ları: Bu gruptaki beş hastada, ortalama başvuru yaşı
1.8 (1.5 ay ila 4 yıl), izleme süresi 4.5 ± 3.29 yıl idi.
İki hastada SV AS artarak birinci hastada transaortik
basınç gradienti 5.7 yıl içinde 20'den 68 mmHg'ya
(Şekil 5), ikinci hastada ise 6.4 yıl içinde 18'den 60 mmHg'ya çıktı. Her iki hastaya kalp kateterizasyonu
yapılması planlanmış bulunuyor. Bu iki hastadaki PPS'a gelince,
aynısüreler içinde birinci hastada transpulmoner gradient hafifçe arttı (16'dan 40 mm Hg'ye çı ktı), ikincisinde ise hafifledi (60 mmHg'den 40 mmHg'ye düştü) (Şekil 6). Bir diğer hastamıza 9
aylıkken PPS ve önemli SV AS tanısı konmuştu; ne
yazık ki beş ay sonra kateterizasyon sırasında konı
rast enjeksiyonu sırasında oluşan "stone heart" nede- niyle bu hasta kaybedildi. Anjiografi, bu bulgulara ilaveten önemli aort hipoplazisi olduğunu belgeledi.
Bir diğer hastamızda (başvuru yaşı 2 yıl), hafif PPS
ve SV AS iki yıl boyunca değişiklik göstermeden
sürdü. Bu gruptaki son hasta 4 yaşında bir kız ço-
cuktu: ekokardiografi ile 77 mm Hg transaortik gra-
dient ölçülmüştü . SV AS'un ağırlığını değerlendir-
Şekil
4. Bilateral
ağır yaygınPPS bulunan bir
hastamazınanjiog-
ramı (darlıklardan bazılan
oklarla
gösterilmiştir)Şekil
5. SV AS'I u bir hastamaza ait ekokardiogramda proksimal asandan aortta (AoA) kum saati görüntüsü mevcuttur. AoR=aort kökü. LV=sol ventrikül.
rne k için yapılan kalp kateterizasyonu ve anj iografi 40 mmHg transaortik gradie nt ve buna ilaveten PPS
varlığını (RV sistolik basınc ı 56 mmHg) ortaya koydu. Bu hastamız, sekiz yıldır kardiovasküler bul-
gularında (SV AS gradientinin 77'den 67 mmHg'ye
378
Şekil
6.
Sağpulmoner arter (RPA)
çıkışındakihafif
darlığıgöste·
ren ekokardiogram (resim. standart görüntü alt-üst çevrilerek elde
edilmiştir).
PA=pulmoner arter,
RVOT=sağventrikül
çıkışyolu.
RA=sağ
atrium.
düşmesi dışında) bir değişiklik olmadan izlenmekte- dir.
4) Değişik lezyonlar
Bu gruptaki iki hastadan birinde (1 yaşında, kız) esas lezyon Fallot tetralojisi, ana pulmoner arter, bifur- kasyon ve sol dalda hipoplazi idi. Anjiogramlar ilave patoloji olarak bilateral mültipl PPS, küçük sol vent·
rikül ve tek koroner çıkış o lduğunu gösterdi. Hasta- ya sol modifiye Blalock-Taussig şant operasyonu
uygulandı
ve 4,8
yıllıkizleme süresi boyunca halen stabil olarak devam etmektedir. Bir
diğerçocukta esas lezyon ise ağır diskret aort koarktasyonu idi
(başvuru yaşı 12 yı l). Ayrıca tek papiller kas ve (dar-
lık yapmayan) paraşüt mitral kapak mevcuttu. anji- ografide istmustan sonra belirgin poststenotik di la- tasyon bulunduğu, ayrıca sinatübüler bileşkenin dar
göründüğü, asandan aortanın ve sol koroner arterin dilate göründüğü belirlendi (Şek il 7). bu hastamızda
da başarılı bir operasyonla koarktasyon gideri ldi . Halen ekokardiografi ile hafif SV AS (20 mmHg gra- dient) bulgusu devam etmektedir.
TARTIŞMA
Mental retardasyon ve tipik yüz görünümü ile bera- ber seyreden supravalvüler aort stenozu ilk kez 1961
yılında Williams ve ark (1) tarafından tarif edilmiştir.
Beuren daha sonra bu sendromda periferik pulmoner
stenozl arın önemine işaret etmiş ve patolojik diş ge-
liş imine dikkati çekmiştir (2).
Nadir olarak ailevi vakalara rastlanmakla beraber
Ü. B. Saman/ı ve ark.: Williams Sendromlu Çocuklarda Klinik ve Kardiyovasküler Bulgular
Şekil 7. Önemli aort koarktasyonu bulunan hastanın sol ventrikül anjiografisinde 1) diskret aort koarktasyonu (dörtlü ok lar), 2) ha- fif SVAS (ikili oklar), 3) sol koroner arterde
(kalınok), asandan
aortıa,
ve postkoarktasyon bölgesinde (AoD) dilatasyon görül·
mektedir.
Williams sendromu genellikle tek vakalar (tek mu- tasyon) halinde görülür. Yaklaşık 20,000 ile 50,000
doğumda bir rastlandığı ve bu bebeklerin yakl aşık
üçte birinin düşük doğum tartısı ile doğduğu belirtil- mektedir (3.4). Hayatın ilk 2-4 yılında büyüme geliş
me ve nöromotor gelişim yavaş olmakta dört yaşla
rından itibaren ve prepubertal dönemde "catch-up growth" görülmekte ancak yine de eri şkin boyu bi- raz kısa kalmaktad ır (5,6). Bebeklik çağı sık kolik, beslenme sorunları, gelişme geriliği, otitis media gi- bi şikayetlerle dolu olmakla beraber, Williams send- romu tanısının konmas ı genellikle 4-6 yaşi arına ka- dar gecikebilmektedir. Geniş fenetipik d eğişkenlik
görülmekle beraber
hayatınikinci
ayındanitibaren Williams sendromu tanısı konabil eceği, 18 aylıktan
itibaren ise tipik özelliklerin ortaya çıktı ğı bildiril- mektedir (6). Bizim de en küçük hastamıza tanı 1.5
aylık iken konmuştu ve 6.4 yıldır izlenmektedir.
Zeka seviyesi normalin alt sınırlarından önemli men-
ta! retardasyona kadar geniş bir dağılım gösterir.
Hastaların birçoğunda kısıtlı zihinsel kapasiteleri ile tezat oluşturan bir "dışa dönüklük" ve fazla konuş
kanlık ("coctail party speech"), ama bunun yanı sıra tanımadıkları bir yabancının peşinden gitmek gibi safça bir "iyi niyetlilik" dikkati çekmekte dir (7 ,8).
Yaş ilerledikçe progresif eklem kısıtlılığı ve hiperto- ni ortaya çıkabilir (6). Ani felç ve koma vakalarının varlığı bilinmekte, ancak bunlarda her zaman sereb- ral arter darlıklarının görülmediği bildirilmektedir
(9,10). Erişkinlerde hipertansiyon, gas trointestinal ve genitoüriner problemler sık görülür; ayrıca psikolo- jik ve adaptif sorunlardan ötürü erişk inlerde bağım
sız bir hayat kurma oranının düşük olduğu bildiril- mektedir (6,1 1.1 2.13).
Williams sendromlu hastaların %53 ile % IOO'ünde kardievasküler bozukluklar bulunu r (14,15,16), ve bo-
zuklukların da yaklaşık %90'ı supravalvüler aort ste- nozu, periferik pulmoner stenoz veya bunların kom- binasyonu şeklindedir. Supravalvüler aort stenozu özel bir önem taşır çünkü progresif olduğu ve seın p
toma yol açabildiği bilinmektedir (6. 1 6-19). Nad ir ola- rak mitral kapak prolapsusu, ventriküler septal de- fekt, biküspid aort, koroner anomaliler, aort koark- tasyonu da
bildirilmiştir(6, ll, 16-20, 22).
Elli dokuz Williams sendromlu hastayı yaklaşık 2 ila 28 yıl boyunca izleyen Wessel ve ark (16) bunlardan supravalvüler aort stenozu olan 45 hastada, bebek- likte 20 mmHg'den düşük gradient ölçülenlerde 20
yıl boyunca genellik le darlığın artmadığını hatta ba-
zılarında hafiflediğini, 20 mmHg'den daha fazla bir gradient ile
izlenıneye alınanhastalarda ise
darlığıngiderek
arttığınıve
bunların %60'ınınopere
olduğunu
belirtmişlerdir.Yazarlar
ayrıcaaort hipoplazisi
varlığının, postoperatuar restenoz riskini arttırdığını bildirmişlerdir. bizim serimizde (Şekil 2) ise 8 hasta- dan ikisinde SV AS giderek arttı (SV AS ve aort hi- poplazisi olan bir vaka kaybedi ldi), üçüncü azal dı
(transaortik sistolik basınç farkı 38, 47 ve 77'den sı
rasıyla 13' , 30 ve 67'ye d üştü), diğerle rinde ise deği
şiklik olmadı. Bazı serilerde çok nadir olduğu, buna
karşın postoperatuar restenez riskinin yüksek olduğu
bildirilen (16, 23, 24) aort koarktasyonu bizim serimiz- de de literatürde ki gibi çok
düşükoranda (% 7, sade- ce bir vakada) görüldü, ve postoperatuar anjiografi
tekrarı, restenez olu şmadığını göste rd i.
Aort patolojileri arasında koroner anomali ler de
önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle yüksek çıkış durumunda olan koroner orifisin supravalvüler ste- nozdan etkilenerek daralması veya yüksek basınç
nedeniyle genişlemesi ve hatta operasyon gerektiren anevrizma varlığı tarif edilmektedir (18, 25, 26). Bizim de aort koarktasyonu + SV AS olan vakamı zda hafif sol koroner arter dilatasyonu , Fallot tetralojili hasta-
mızda ise tek (sol) koroner çıkış mevcuttu.
Williams sendromunda pulmoner stenoz da, perife- rik darlıklar, sağ/sol dal darlığı veya kapak darlığı şeklinde, sık görülmektedir (2,6). Doğal seyir konu- sunda en kapsamlı çalışmalardan birini yapm ış olan Wessel ve arkadaşları (16) PPS'lu 23 hastayı ortala- ma 14,4 yıl boyunca izleyerek sistolik basınç farkla-
rının giderek düştüğünü kaydetmişlerdir. Yazarlar, PPS'u ilgilendiren 85 mm Hg'lik basınç gradientleri- nin bile adolesansta 15 mm Hg'ye düşebildi ğini bil- dirmekle ve bu nedenle PPS'un prognozunun genel olarak iyi olarak kabul edilmesi gerektiğini bildir- mektedirler. Bizim serimizde bir hasta opere olarak pulmoner darlıkları giderildi (Şekil 3), iki vakada
darlık kendiliğinden hafifledi, iki vakada aynı kaldı,
iki vakada ise literatürdeki genel kanıdan farklı ola- rak, hafifçe yükselme gösterdi.
Yurdumuzda da Williams sendromlu çocuklar ile il- gili yayınlar mevcuttur. Özme ve ark. 1 977'de iki va- kayı: Özer ve ark. ise 1993'de dört yeni vakayı ya-
yınlam ışlardır (27, 28). Bu so n çalışmada, hastalardan birine, 63 mmHg transpulmoner sistolik gradiente yol açan valvüler pulmoner stenoz nedeniyle başarılı
balon valvüloplasti uygulandığ ı, bir hastada aorta yönelik cerrahi giriş im kararı alındığı, iki hastanın
ise hafif sol ve/veya sağ ventrik ül çıkış yolu darlık
ları nedeni ile izlenıneye devam edildiği bildirilme k- tedir.
izole supravalvüler stenozun, otozornal dominant
kalıtımla geçebildiği gösterilmiştir (29). Genetik ça-
lışmalar,
supravalvüler aort stenozunda ve vasküle r
gelişim bozukluklarında elastinin kritik önemi oldu-
ğunu ortaya koymuştur (19). Elastin, büyük kan da-
marlarına, akciğeriere ve deriye elastisite vere n elas- tik lifterin önemli bir komponentidir. Elastin eksikli-
ğinde patolojik olarak, büyük damarlarda medial displazi, koronerlerde ise her üç tabakada değişiklik
ler mevcuttur (25). Elastini ilgilendiren genin kromo- zom h aritas ında 7ql 1.23 bölgesinde bulunduğu ve Williams sendroml u hastaların %91 'inde bu bölgede
380
gen delesyonu olduğu gösterilmişt ir. Nickerson ve ark (19), elastin delesyonları ile kardievasküler
komplikasyonların
korelasyonunu
araştırmışlardır:SV AS olan hastaların hepsinde elastin geni delesyo- nu olduğu, delesyon olanların bazılarında SV AS bu-
lunmadığı, ayrıca fenotkipik olarak tartışmasız Wi l- liams sendromu özellikleri taşıyıp kardiak tezyon bulunmayan bazı hastalarda elastin geni delesyonu
bel irlenemediğini ortaya koymuşlardır. Çeşitli araş
tırmaların sonu çları göstermektedir ki klinik ve kar- dievasküler bulguların ortaya çıkması, elastin gen i- nin
bulunduğukromozom bölgesindeki
bozukluğunne kadar küçük veya geniş bir bölgeyi kal?sadığı,
elastin geninden başka henüz tanımlanmamış hangi genleri de ilgilendirdiği ve ayrıca gen delesyonuna büyük damarlardaki elastinin ne derece kantitatif ve- ya kalitatif cevap verdiğine bağlıdır (29, 30).
Normal aortada elastin lifleri, düz kaslar arasında,
paralel tabakalar halinde uzanırlar. Supravalvüler aort stenozunda elastin liflerinin paralel orientasya- nu bozulur ve hem düz kasları, hem elastini hem de kollajeni ilgilendiren kümeleşmelerle tam bir histo- lojik düzensizlik ortaya çıkar ("mosaic elastic disor- ganization of the aortic wall") ; bu durum lokalize deformiteler veya d iffüz hipoplazi ile
sonuçlanır.So- nuç olarak, aorta, yapısal düzeni bozulmuş olan bu bölgesinde, normal h~modinamik strese gerektiğ i gi- bi cevap veremez, ve olay kolaylıkla progresif bir hal alabilir (6. 17), Pulmoner arterler ise, benzer hi s- tolojik lezyonlara rağmen aortadan farklı olarak, pul- moner kan yatağ ındaki düşü k basınç sayesinde za- man içinde normal büyümeye imkan bulabilmekte- dirler. Elastin azalması, Williams sendromlu hasta- lardaki kalınmetalik sesi, erişkinlerde cildin erken
yaşianmasını ve sıkça hipertansiyon sapıanmasını da
açıklamaktadır (19). Bu nadir ve ilginç sendromda daha çok hastayı kapsayan uzun süreli takipierin ve
ayrıntılı genetik çalışmaların yap ıl ınası ile bu hasta-
lığ ın etyolojisi ve progresyonu ile ilgili daha kap-
samlı bir anlay ışa ulaşılacağı şüphesizdir.
Teşekkür: istanbul Üniversitesi, istanbul Ttp Fakiiltesi.
Çocuk Sağliğı ve Hastaitk/arı Ana Bilim Dalı. Genetik Bi- lim Dali'ndan Uz. Dr. Hülya Kayseri/i'ye. bu
çalişma sırasında
bize cömertçe destek
sağiatiiğıiçin
teşekkiirede-
riz.
ü. B. Samanit ve ark.: Williams Sendromlu Çocuklarda Klinik ve Kardiyovasküler Bulgular
KAYNAKLAR
ı. Williams JCP, Barratt-Boyes BG, Lowe JB: Supra- valvular aortic stenosis. Circulation ı 96 ı; 24: ı 3 ı ı- ı 8 2. Beuren AJ, Schulze C, Eberle P, Harmjanz D, Apitz J: The syndrome of supravalvular aortic stenosis, periphe- ral pulmonary stenosis, mental retardation and similar fa- cia! appearance. Am J
Cardioı ı964; 47
ı-8
ı3. Greenberg F: Williams syndrome professional sympo- sium. Am J Med Genel
(Suppı) ı990;6:85-88
4. Pankau R, Partsch CF, Gosch A, Oppermann HC, Wessel A: Slalural growlh in Williams-Beuren syndrome.
Eur J Pediatr
ı992; ı5I:75ı-5S. Parsch CF, Pankau R, Blum WF, Gosch A, Wessel A: Hormonal regulation in children and adults wilh Willi- ams-Beuren syndrome. Am J Med Genel
ı994; 5ı:25ı-76. Morris CA, Demsey SA, Leonard AO, Dilts C, Blackburn BL: Natural history of Williams syndrome:
physical characteristics. J Pediatr 1988;
ı13:319-26 7. Udwin O, Yule W : Expressive language of children
wiıh
Williams syndorome. Am J Med Genel
ı990 (Suppl);
6:ı08-14
8. Gosch A, Stading G, Pankau R: Linguistic ablities in children
wiıhWilliams-Beuren syndrome. Am J Med Ge- net
ı994; 52:29ı-39. Kaplan P, Levinson M, Kaplan BS: Cerebral artery slenoses in Williams syndrome cause slrokes in childhood.
J Pediatr
ı995; 126:943-5
10. Wollack JB, Kaufer M, LaMonte MP, Rothman M:
Stroke in Williams syndrome. Stroke
ı996; ı7:ı43-6(abs- tracl)
ll. Lopez-Rangel E, Maurice M, McGillivray B, Fried·
man JM: Williams syndrome in adults. Am J Med Genel
ı
992; 44:720-9
12. Morris CA, Leonard CO, Dilts C, Demsey SA:
Adults
wiıhWilliams syndrome. Am J Med Genel
ı990(Suppl); 6:102-7
ı3. Gosch A, Pankau R: Social-emotional and behavioral
adjuslmenı
in children with Williams-Beuren syndrome.
Am J Med Genel 1994; 53: 335-9
14. Byornstad PG: Williams-Beuren syndrome in Nor- way. Tidsskr Nor Laegeforen 1994; 114: 25-28 (abstract)
ıs.
Hallidie-Smith KA, Karas S: Cardiac anomalies in Williams-Beuren syndrome. Arch Dis Child
ı988;53:
809-13 (abstract)
16. Wessel A, Pankau R,
KececioğluD, Ruschewski W, Bursch JH: Three decades of follow-up of aortic and pul- monary vascular J esions in the Williams-Beuren syndro- me. Am J Med Genel 1994; 52:
297-30ıı7.
Ino T, Nisbimoto K , lwahara M et al.: Progressive vascular Jesions in Williams-Beuren syndrome. Ped Cardi- ol
ı988; 9: 55-58 (abstract)
ı8.
van Son JAM, Danielson GK, Puga FJ et al.: Supra- valvular aortic stenosis: long-term results of surgical treat- ment. J Thoracic Cardiovasc Surg 1994; 107:
103-ı ı5 ı9.Nickerson E, Greenberg F, Keating MT, McCaskill C, S hatTer LG: Deletions of t he elastin gene at 7q
ı ı.23 occur in approximately 90 % of patients with Williams syndrome. Am J Hum Genel
ı995;56: 1
ı56-6ı20. Zalzstein E, Moes CA, Musewe NN, Freedom RM:
Spectrum of cardiovascular anomalies in Williams-Beuren syndrome. PediatrCardiol
ı99ı; ı2: 2ı9-2321. Kececioglu D, Kotthoff S, Vogt J: Williams-Beuren syndrome: a 30-year follow-up of natural and postoperali- ve course. E ur Heart J
ı993; 1 4:
ı458-6422. Matsuda H, Miyamoto Y, Takahashi T, Kadoba K, Nakano S, Sano T: Extended aortic and left main coro- nary angioplasty
wiıha single pericardial patch in a
paıientwith Williams syndrome. Ann T horac Surg I 991 , 52:
ı331-3
23. Williams RL, Azouz EM: Aortic anom alies in an adolescent with the Williams' elfin facie s syndrome. Pedi- atr Radio!
ı984; 14: 122-4
(absıract)24. Bergamini TM, Bemard JD, Mavroudis C, Backer CL, Muster AJ, Richardson JD: Coarctation of the ab- dominal aorta. Ann Vasc Surg
ı995;9: 352-6
25. van Son JA, Edwards WD, Danielson GK: Patho- logy of coronary arteries, myocardium and great arteri es in supravalvular aortic stenosis. J Thoracic Cardiovasc Surg
l994;ı08: 2ı-8
26. Bemard Y, Didier D, Bozio A,
ChaınpsaurG, Re- naud JC, Maurat JP: Coronary anom alies associated with the Williams-Beuren syndrome. A propos of 2 cases.
Arch Mal Coeur Vaiss 1985; 78:791-5
27. Özme Ş, Akçoral A, Saraçlar M: Supravalvüler aort
sıenozu.
Çocuk
SağiHast Derg
ı997;20: 36
28. Özer S, Şenocak F, Öztunç F, Bilgiç A, Balcı S et al.: Williams sendromlu dört
vakanınkardiyoloj ik bulgu-
ları.
Çocuk
Sağive
HasıDerg 1993; 36: 263-273
29. Morris CA, Loker J, Ensing G, Stock AD: Supraval- vular aortic stenosis coseggragates
wiıha familial 6; 7 translocation which disrupts the elastin gene. A m J Med Genel
ı993;46:737-4430. Lowery MC, Morris CA, Ewart A, et al: Strong cor-
relaıion