• Sonuç bulunamadı

.TÜR K TAR İ H K U RUM U BELLETEN. Cilt: XXXIX TEMMUZ 1975 Sayı: 155

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share ".TÜR K TAR İ H K U RUM U BELLETEN. Cilt: XXXIX TEMMUZ 1975 Sayı: 155"

Copied!
40
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

. TÜR K TAR

İ

H K ·U· RUM U

BELLETEN

Cilt: XXXIX

TEMMUZ 1975 Sayı: 155

(2)

DEDİGİ DEDE VE TEKKELERİ

ÖMÜR BAKIRER-SURAIYA FAROQHI

Orta Doğu Teknik Üniversite-i, Ankara

Dediği Dede ile ilgili arşiv kayıtlannda bahsi geçen iki yapıdan Doğanhisar kazasının Tekke köyündeki zaviye yıkılmışhr1• Dediği

Dede Tekkesi olarak tanınan ve halen ayakta .olan ikinci yapı ise

Ilgın'ın Mahmuthisar ve Tekke köyleri yakınında, Tekke köyünün son evlerinden takriben 300 m. ileride yüksekçe bir sırtta in§a edil-

miştir. Halen metriik olan yapı köy sakinleri tarafından, türbelere adakta bulunmak amacıyla, nadiren ziyaret edilmekte ve köyün

ulaşımının zor olması nedeniyle de köy sakinleri dışında fazla ziya- retçisi bulunmamaktadır. Çevrede bu yapı ile ilgili olabilecek ayakta bir yapı veya yapı kalıntısı mevcut d~ğildir. Yalnız yapının güney bab. köşesinde yerli kayaya oyulmuş, muhtemelen eski, bir mezar

kalıntısı ile yine güney yönde yamacın yola yakın kısmında daha önceki bir devir yapısına ait iki taş kolon yerde yatar durumdadır

~Res. 21~22).

I. Te~eke'nin Mimarisi:

Dediği Dede Tekkesi güney ve bab. cepheleri yola, ovaya ve köye nazır kuzey ve doğu cepheleri arkadaki çamlığa dönük olarak yönlenmekte ve kuzeyden güneye doğru arazinin meyline uyarak kademelenmektedir. Yapı üç bölümden oluşan esas yapı ile bunun

yalnız kuzey cephesini çevreleyen bir avludan oluşmaktadır (Şek. I,

Res. ı).

Avluya banda 140 cm. açıklıkta ı8o cm. yükseklikte, yakın zamanda kerpiçle kaba şekilde yenilenmiş bir kapıdan girilir. Kapının

önünde iki ahşap kolona dayanan bir sundurma yer almaktadır

(Res. 4). Yapıya sonradan eklenen bu avlunun doğu ve batı duvarlan 1240 ve 1280 cm. genişlikte, kuzey ve güney duvarlan 1635 cm.

uzunlukta, kareye yakın dikdörtgen planlıdır. İri moloz taşlarla inşa

1 Konyalı, İbrahim Hakkı, Nasreddin Hocanın Şehri Akfehir, Tarihi- Turistik Kılavuı;u, (Istanbul, 1945) s. 595-598.

(3)

öMüR BAKIRER- SURAIYA FAROQHI

edilen duvarlar 250 cm. yüksekliktedir. Avlunun kuzey doğu köşesi

halen yıkıktır, taşlar avlunun içine dökülmüştür. Avluda bir kısmı

dikili, bir kısmı yere düşmüş mezar taşlan mevcuttur. Avlunun güneyinde, iki ahşap kolona dayanan ahşap bir sundurmayı takip eden 155 cm. genişlikte bir giriş kapısından esas yapıya girilir (Res.

s). Bu kapının üst kısmına 8o X IOO cm. boyutlannda, üzerinde profilli çerçeve içinde karşılıklı duran, yüksek kabartma oyıılmuş

çift tavus kuşu motif i bulunan, bir devşirme taş yerleştirilmiştir 2

(Res. 6).

Yukanda üç kısımdan oluştuğunu belirttiğimiz esas yapının

ilk girilen kısım kuzey ve güney duvarları ı 730 cm. uzunlukta, doğu

ve batı duvarları 590 cm. genişlikte dikdörtgen planlıdır. Bu mekanın

güney duvarındaki inşaat derzinden arkadaki kısma sonradan ek-

lendiği ve beden duvarlannın doğu ve batı yönde uzatılarak daha

geniş bir hacim elde edildiği görülmektedir. Batı duvarında ikişerden altlı üstlü dört adet, genişlikleri altta ıoo-ı ro cm., üstte 8o-go cm.

arasında değişen, pencere açıklığı güney duvarının doğu kanadında

ise yalnız üstte 6o cm. genişlikte bir pencere açıklığı mevcuttur. İç

mekan sekiz ahşap sütun ve kirişler kıbleye yatay iki sahın ve yedi aksa bölünür. Sahın aralannda genişlik eşittir, orta aks diğerlerine

nazaran geniş tutulmuştur. Batı kanaddaki akslarda zemin moloz

taş dolgu ile doğu kanada nazaran 8o cm. yükseltilmiş ve bu kısımda ahşap sütunlar bu dolgu üzerine oturtulmuştur. Ahşap sütunlar altta kare taban, üstte silindicik kaide olı:~ıak üzere Şekillenen devşirme.

taş kaideler üzerine otururlar. Gövdeleri sekizgen, yalı;uz doğu ve

batı duvarlarına dayanan ikisi yarım sekizgen şekillidir. Başlık mev- cut değildir, sütunlar kirişlerin altındaki yastıklara dayanırlar.

Kıbleye yatay atılmış köşe kirişinin üzerinde kıble duvanna dikey olmak üzere ahşap tavan kirişleri sık aralıkla sıralanır (Res. 7).

Beden duvarları iri moloz taşlarla sıvasız olarak örülmüş, ahşap hatıliada iki yerden bölünmüştür . (Res. 2,3).

~ Bereketi, iyiliği ve bayrı sembolize eden tavus kuşu motifi erken Hıristiyan ve Bizans ·sanatında korkuluk levhalarında sık kullanılmıştır. Burada bir pano içerisinde kullanılışı daha değişiktir. Sembolik anlamı ve bazı örnekler için bk:

İnal, Güner, "Topkapı Müzesinde 1509 No.lu Şehnamenin minyatürleri" Sanat Tarihi Yıllığı, III (ıg6g-70), s. 227, Yurdakul, Erol, "Tokat vilayetinin Gümüştop

(Dazya) köyündeki XIV üncü yüzyıla ait eski eserler," Vakıflar Dergisi, VIII (ıg6g)

s. 244 ve not. 4·

(4)

DEDİGİ DEDE VE TEKKELERİ 449

BU hacmin güneyinde yer alan I25 cm. genişlikte kemerli bir kapidan ikinci mekana girilir. Duvarlarında pencere açıklığı bUlunma-

ması nedeniyle karanlık olan bu kısım kuzeyde 558 cm., güneyde 560 cm. uzunlukta, doğuda 200 cm., batıda 2 I 5 cm. genişlikte dikdörtgen

planlıdır ve üst yapısında üçlü bir bölünme gösterir. Ortada 200 X 195 cm. ölçülerincieki kubbeli kısma doğu ve batıda sivri beşik tonozla örtülü iki eyvan açılır. Halen her iki eyvanda -da ikişer mezar mev- cuttur, ancak mezar taşları bulunmaması nedeniyle tarihlerini tespit e-tmek mümkün olmamıştır. Beden duvarları moloz taşla sıvasız olarak

örülmüş, ve halen yer yer dökülmüş olan kalın bir sıva tabakası ile

kaplanınıştır. Kubbe ve tonozlarda 22 X 22 X 4 cm. boyutlannda

tuğlalar kullauılrruş, bunların yüzeyleri daha ince bir sıva tabakası

ile bl--·:iUmüştür. Bu hacmin güney duvarında .yer alan ve üçüncü mekana geçit veren kapı I I o cm. genişlikte, I 70 cm. 'yüksekliktedir.

Kapı çerçevesi mermerden ve devşirmedir. Sövelerde ve lentoda devam eden profilasyon dıştan içe doğru basamaklanır, lentonun iç yüzünde de pal~t-lotus frizinden oluşan bir süsleme göze çarpar.

Çerçevenin hemen _üzerine 88 X I I 3 cm. boyutlannda dikdörtgen bir kitabe levhası yerleştirilmiş, bunun üst kısmı da yine süslü bir devşirme taşla sıuırlanınıştır. ·

Bu kapıdan iki hasarnakla kare planlı, kubbeli üçüncü hacme girilir. Bu kısım güney ve kuzeyde 544 ve 546 cm. genişlikte, doğu ve

batıda 530 ve 525 cm. uzunluktadır. Güney duvarında ve girişin kar-

şısında mihrap yer alır. Doğu ve batı duvarlarında, kubbenin biraz

altına açılan 35 cm. genişlikteki pencereler içerisini ancak bir miktar

aydınlatmaktadır. Beden duvarları r6o cm. ye kadar ·yükselir, bura- dan dört geniş trompl~ hasıkça kubbeye geçilir. Duvarlar 75 cm.

kalınlıktadır, üst örtüye kadar moloz taşlarla sırasız örülmüş, dış

cephede güney duvarının üst kısmında tek bir devşirme taş kUllanıl­

ınıştır 3 (Res. 3).

İç mekan üst örtüye kadar 2-2.5 cm. kalınlıkta üç kat sıvçı. ile

kaplıdır. Muhtemelen muhtelif devirlerde sürülen bu sıva köşelerde

tromp ve tromp kemerlerinin yüzeylerindeki keskin hatları yuvar-

laklaştırrruştır. Halen bu sıvaların yer yer dökülmesi nedeniyle duvar

3 Bu taşın hıristiyanlık devrine ait Yunanca yazılmış bir mezar taşı olduğu Sayın Prof. Dr. Suat Sinanoğlu ve Dr. Meliha Kulaoğlu tarafından tespit edilmiştir.

Kendilerine yazıtı okudu.kları için tekrar te§ek.kür ederiz.

Belittm C. XXXIX, 29

(5)

450 ÖMÜR BAKIRER - SURAIYA FAROQHI

örgüsünü görmek mümkün olmaktadır. Güney batı köşedeki tromp içerisindeki /). şekli ve bunu takip eden .:iıl yazısı sıva ile yüksek kabartma olarak şekillendirilmiştir (Res. ı I). Aynı trompun biraz

aşağısında ve yerden 140 cm. yükseklikte, 14 cm. genişlikte, ı6o cm.

uzunlukta, Kuran koymak için bir raf mevcuttur. Rafi.n iç mekana bakan kenarına bir kitabe oyulmuştur, ancak yüzeyi kalın bir badana

tabakası ile örtüldüğü için okumak mümkün olmamıştır. Bu rafi.

taşıyan ince destekler, yüzeylerine dizi şeklinde beş yapraklı çiçekler

oyulmuş devşirme taşlardır.

Kubbe 22 X 22 X 4 cm. boyutlarında tuğlalardan dairesel

örülmüştür. Yüzeyleri beden duvarına nazaran daha ince bir sıva

tabakası ile kaplıdır.

Mihrap gB cm. genişlikte, I 65 cm. yükseklikte basit bir nişten

ibarettir (Res. g). N işin etrafi.nı dolaşarak çerçeve meydana getirecek bir bordür dizisi mevcut değildir. Nişin I05 cm. yükseklikteki al~

losını gB cm. genişlikte, 40 cm. derinlikte yarım dikdörtgen planlıdır.

Üst losınında ·6o cm. yükseklikte, basık sivri kemerli, yarım kubbe kavsara yer alır. Mihrap ilişinin arka ve yan yüzleri, zamanın ve el

sürmeİı.İn tesiriyle parlak gri bir renk alan, devşirme mermerlerle

kaplıdır. Nişin arka yüzünde alttaki büyük, üstteki küçük olmak üzere iki ta.ş üst üste yerleştirilmiştir. Alttaki taş gB cm. genişlik ve 75 cm. yüksekliktedir, etrafi.nı alçak kabartma oyulmuş iki bordür

dola.şır. Süslemeler iki şeriili dolama, birbirine ilmeklenen bakiavalar ve köşelerinden biribirine eklenen dört yapraklı çiçeklerden oluşur.

(Res. g). !ki bordürün çerçeve! ediği orta kısımda ise bordürlere nazaran kaba bir işçilikle bir mumlu şamdan motifi oyulmuş ve muhtemelen daha önce bu kısımda mevcut başka bir tasvir bozul- muştur4. Üstteki parça g8 cm. genişlik ve ı8 cm. yüksekliktedir.

Yüzeyini üçlü şeritlerden oluşan girift hasır örgü doldurur. Nişin yan yüzlerindeki taşlardan soldakine biribirine eklenen dörtlü yaprak-

4 Bektaşilik sembölü olan Çırağ-ı Ali sembolü ile ilişkili olması muhtemel olan bu motifin yüzeye sonradan oyulmuş olması ve esasında bu kısımda devşirme taşın önceki kullanılışı ile ilgili başka bir motif bulunması muhtemeldir. Şamdanırı üst kısmındaki dairenin şamdanla ilgisi şüphelidir ve önceki tasvirle ilgisi daha mümkündür. Çırağ ve Çırağ-ı Ali için bk: Birge, John Kingsley, The Bektashi Order of Dervishes (London, 1965), s. 259.

Eyice, Semavi, "Akyazılı Sultan Tekkesi" Belleten, Cilt XXXI, No. 124 (ı967),

s. 592, not 92, res. 28.

(6)

DEDİGİ DEDE VE TEKKELERİ 4SI

lardan oluşan süsleme sağdakinde ise üsluplaşmış palmet ve lotus yapraklanyla bunun dallarının kullanıldığı bir kompozisyon yine. alçak kabartma oyulmuştur (Res. ıo). Gerek kapıda gerekse mih- rapta kullanılan bu devşirme taşlar muhtemelen daha önce civarda veya aynı yerde bulunan bir Bizans yapısından gelmektedir ki yuka-

rıda bahsi edilef:!._d§.olonlar da böyle bir yapının varlığını destekle-

mektedir (Res. 22). •

Yukanda kısaca tanımlanan dikdörtgen plmlı içiçe

iJci

geçit

kısmı ile kare planlı bir ibadet mekanının oluşturduğu bu yapının

fonksiyonuna gelince : Çeşitli arşiv kayıtlannda yapının ve köyün

"Tekke" olarak isimlendirilmesi ye yine bu kayıtlarda devamlı olarak zaviye ve tekke mensuplanndan bahsedilmesi birinci ihtimal olarak

burasının bir tekke, dergah veya zaviye olabileceğini düşünmeye zorlamaktadır. Anadolu'da inşa edilmiş çeşitli tarikatiara ait tekke- lerin mimarisi ilk şekillerine göre henüz araştırılınamıştır s, ancak mimari yapılan bilinen örneklerde genellikle bir şeyh, ailesi ve der-

vişlerin bannmalannı sağlayacak haremlik ve selamlık kısımlan,

toplu halde ibadet yapılabilecek geniş toplantı mekam, evi, kilerevi gibi hacimierin bulunduğu 6 ve özellikle Bektaşi tekkelerinde aşevi

ve ocağın çok önemli yeri olduğu göze çarpmaktadır 7• Plan şemalan

ve gelişmeleri daha iyi takip edilebilen zaYiyelerde de özellikleri

belirlenmiş ibadet yeri yanısıra ocak ve dolaplanyla yaşamaya ~l­

verişli hale getirilmiş tabhane odalan mevcuttur s. İıicelediğimiz yapıda ise bu özelliklerin hiçbirine rastlanmamakta ve özellikle bannak ihtiyaçlanna uygun bir planlama göze çarpmamaktadır.

Burada karşılaştığımız muhtemelen bir veya fazla erenin türbeleri ile birleştirilmiş ufak bir ibadet yeri, bir mesciddir. Yapının bir tekke

s Eyice, Semavi, op. cit. s. 591.

Eyice, Semavi, "Zaviyeleı- ve Zaviyeli Cam.ileı-" !stanbul Vniversitesi iktisat Fakültesi Mecmuası, Cilt 23, Sayı ı-2 (1963), s. 29 ve not 64.

8 Arseven, Celal Esad, "Tekke" maddesi, Sanat Ansiklopedisi, Cilt 4 (İstanbul, ı9s2), s. 1960.

Şapolyo, Enveı- Behnan, "Tekkeleı--Zaviyeleı-," Önasya, Cilt

s,

Sayı sı.

Akok, Mahmut, "Hacı Bektaş Veli mimari manzumesi," Türk Etnogrqfya Dergisi, Sayı X ( 1967), s. 27-58. ·

Koşay, ffim.it Zübeyr "Bektaşilik ve Hacıbektaş Türbesi," Türk Etnografya Dergisi, Sayı X (ı967), s. 19-26.

7 Eyice, Semavi, "Akyazılı Sultan Tckkesi," s. s84-s8s ve not 74-76.

8 Eyice, Semavi "Zaviyeler ve Zaviyeli Camiler," s. 23 v.d.

(7)

. ··.

452 öMüR BAKIRER- SURAIYA FAROQHI

tesisinin mescidi olduğu düşünülebilir, ancak başlangıçta da belirtil-

diği gibi civarda hiçbir yapı kalıntısı veya bir yapımn varlığına

-işaret edecek iz olm'aması bu düşüneeye de fazla day~ı.nak sağlama­

maktadır. Böyle bir tesisin daha az kalıcı malzemeden yapılıp zaman- la·tamamen yok olması da muhtemeldir, durum böyle ise kayıtlardan anlaşıldığına· göre tesis en az ondokuzuncu yüzyıl sonlanna kadar

yaşantısını devam ettitmiştir.

Mimari planlama yönünden esas yapı kubbeli kare mekan ve bunu kuzey yönde takip eden kapalı son cemaatten oluşan tek üniteli

bir. mescit niteliğindedir. Bu iki mekan plan, malzeme ve inşaat

yönleririden bir bütünlük göstermektedir. Buna karşılık kapalı son cemaatin açıldığı ve ikinci son cemaat mahalli olarak isimlendirile- bilecek ahşap örtülü kısmın ise sonradan eklendiği güney· duvannda görülen inşaat derzinden anlaşılmaktadır.

Kubbeli "kare mekan ve bunu takip eden kapalı veya açık bir son cemaatten oluşan mescitlere on üçüncü ve ondördüncü · yüzyıllarda Konya ve Akşehir civadannda örnekler mevcuttur 9 • Son cemaati

kapalı olan örneklerde bu kısım ya beşik tonozla: örtülü olması muh- temel yekpare bir mekandır 10 veyahut ta ikili veya üçlü bir bölüm- · leme gösterir dolayısıyla da üst yapıda tonoz ve kubbe çeşitiernesine

9 Kon yalı, --İbrahim Hakkı, Abideleri ve Kitabe~eri ile Konya Tarihi '(Konya, ı 964). Önder, Mehmet, Jvlevlana Şehri Konya, (Konya, 1962). ·

Katoğlu, Mmad, "ı3. yüzyıl Konyası'nda bir cami grubunun plfm tipi ve son cemaat yeri," Türk Etnogra(ya Dergisi, Sayı IX (ı966), s. 8r-ıoo .

Dilaver, Sadi, "Anadolu'da tek kubbeli Selçuklu mescitlerinin Mimarlık Ta- rihi yÖnünden öıiemi", Sanal Tarihi J.'ıllığı, IV (1970- 71), s. 17-29.

Kuran, Aptullah "Thirteenth and Fourteenth Century Mosqucs in Turkey,"

Arehacology Cilt 24, No. 3 (1971), s. 236-237.

Aslanapa, Oktay, Türk Sanatı, II (İstanbul, 1973), s. 66-7 ı.

Yurdakul, Erol, "Konya ve Akşehir'deki XIII. yüzyıl Selçuk mimarisinde önleri revaklı cami ve mescitler". (Ankara, 1965) (bası.lmaı:ıuş lisans tezi).

· Bakırer, Ömür, "Hacı Ferruh Mescidi,~' Vakfılar Dergisi, VIII (1969), s. 171- 179· .

Bakırer, Ömür, "A description of 13. th century Mescids in Konya" (Ankara, 1967) (bası.lı:i:ı.aınıŞ öğretim görevliliği tezi). .

Altun, Ara, "Konya'da Bulgur Tekkesi," Sanat Tarihi Y1llığı, IV, 1970-71,

s. 49·6ı: .. . .

1

°

Kapalı son cemaatleri yekpare olan mescitlerin mühim kısmında üst örtü yıkılmıştır. Konya'da Hacı Ferruli Mescidi'nde üst yapının beŞik tono~ olduğunu

kanıtlayan veriler mevcuttur ve bu şekilde onarılmıştır. Küçük Karatay mescidinde

(8)

Ö. Bakırer - S. Faroqhi

Res. ı - Güney doğudan genel görünüş

Res. 2 - Batı cephe

(9)

Ö. Bakırer-S. Faroqlıi

Res. 3 - Güney batı görünüşü

Res. 4 - Batı cephe, avluya giriş kapısı

(10)

Res. 6 - Tavus kuşlu pano

Ö. Bakırer-S. Faroqlıi

Res. 5 - Avlu, ikinci son cemaate giriş kapısı

·,

(11)

~ ..

,·,·

'::-·· (

':·--·~~-

·~~~'·'~~,···~1~~:~:,~";,·<~Jı:~~

Res. 7 - İkinci son cemaat, üst yapı

1 ~ ·:·". ·. ' .

. ..

, ... .

··~ ·:.· ,: .. . .;.• ... j .. ·~tl',' .•. , '

'_1, ..... .

·:: ·~

-~ ( " .... ;. ·~ :.

,. ~

ı . ... . ~

ı''.

,·.,

~

··· .··~·.;,.;,,···· ·'·.;·.· .

. ~ ·.~~;:~: . . . N

\ . J,:;. ;:.:··· .. .

.... : .:-... ~,f:: ~:-

! .

-·. ~.'1·:· ': ; -·~ı·

'ı:~ l· ... t -,ı·ıl ..

. . ı.\,, · .. "'··ı

. . .

·ı

~ . - ; ·. : .. ~1

J •••

.ı ı

.;

': .. !

1-•,?,

j

ılf::-,.: .r' .. ·

'

00 . . . . ' :-••ı,;ql• ' ·•,_,.;ı.,""'-o • r

t

~~ .. ~.J.. .. ,' ~ .. ·ı~fb.• ~'7-"·'' ıl~ırr.m-

· ,

~) '

\ ~

,,,

. • ...• , ·~1

.. :

,,

, ... .

. · .... . l·.:~ıı :l

• ' ... ı.

~~.~.~·',··.~'rı

Res. 8 - Birinci son cemaate giriş kapısı

0:

b:1 ~

~

...

~

~ ~

><::>

;::,...

...

(12)

Res. g - Mescit, ınihrap, genel görünüş Res. ıo - Mescit, ınihrap, nişin yan yüzü

~

0:

t::x:ı

ı::.

~ ~ ....,

Y>

~ ;:ı

'"§..

...

(13)

~~~:-~:;,~:);~;~:

-

~.]r' .:r~·- ~\

- .

ı·.·.~r

. . . '· . . f'JJ, '• .. , ' . 'll .• •.

. .:~·,. Y~.··: '·;{ ::: .. \

,.~;-;.,;;:.;<• .• ,, .

. .,tY· .. ''t~f'•'\ . \)t_' ..;;

. Y ·::;.:·:~ . \ :·~·\;. :. ·: ~ ·: \\ ... . . .

,. ~~

..

. .

.

. ' ' .

:§f' -~'"' ,•. :.~ . \ \ \; ..

ll . ... •. ~ f \ ... , ....

·1~. · ··' ·~ \'·. ·:·: Y .•

.

· ...

'(

~

't' ... ı ·,·:::;.'.'·

. .... :- , ·.. ,, ... C · . :

,, ~ - .. •Ô"

~·~""'

\ ·;; . ':·

-·ı

·:.. ;

~-

..

. ,.. -~ıı:ıi;~~··

1 ' '

~·.

.

f.+:3~:.;~1i:~~~:~.-·':: .. ~ ·:~i;

ıııı<tf.r< . ~ ~ "~~~'~""'''l"·''' .. '

i·~t;f)llı~i.r-.a.,.

t•

~

..

: ~-h ~-<~.

";/ ' ..

~. ·•·,'~\t~;:ı;,.•.'

'. .

l'~·f.;'\?.i$\:,,"!'-"•7'1

:[.('·.' ., . .

J : ~.;,•:'

r

'1ı "'ı·~ '

,, . ....

>·''f'"t~.?.~:

\\- . .

-~·

ı:.··~

:. , ..

,,.::~?.:.'·'"~~'-!-' ;ı,·i(~

. -: .. : '!,:- .

~ :;ı, r'li,s.Ç.t~·d·:,~'...(j'•·'~:

.•

·~::?k·-=~'·,

;-..-, ....

,;~ -,."-'?.·!;;~~~!!!.;ıt.r;}\ -:;r~:."<r.ifl!

·:f'• -;. ·.\ ·r .. ' · · ,. · , . , , · .

.1, ' '

e'i~?//1 .. ,·?~' :'·• :.

i :. -

~

· ..

1

,.,. . .

,?i'· ..•

Res. ı ı - Meseit, güney batı köşedeki tromp içindeki yazı ·

Res. 1 2 -Yapının güney batı köşesin­

d~ki mezar taşlarından, ön yüz

0:

ll:ı

!=:)

~ ;;;

""

:--:ı

~ c::

~ ;::,..

...

(14)

Res. 13- Res. ı2'deki mezar taşının

arka yüzü Res. 14 - Güney batı köşedeki mezar taşlarınd:m

0:

b:ı ~

;;ı ....

~

;s ~

~

....

(15)

Res. ıs - Güney batı köşedeki mezar

taşlarından

Res. ı6-Güney balı köşedeki mezar taşla­

rmdan, ön yüz

0:

b::ı

ı::.

~ ~

...,

~

~ ti

-<:)

;::;..

....

(16)

Res. I 7 - Res. I 6 daki mezar taşının arka yüzü

•••!·'

Res. I8- Avludaki mezar taşlarından,

arka yüz

0:

ttı ı::,

:::-

;;;

....

~

~ ci '§..

....

(17)

Res. ı 9 - Güney batı köşedeki mezar

taşlarından

Res. 20 - Güney batı köşedeki mezar

taşlarından, arka yüz

0:

tt:ı

~ ;.;-.

...

~ ....

~

~ ;:;

'C)

...

~

.

(18)

Ö. Bakım-S. Faroqhi

Res. 2 ı - Güney batı köşedeki yerli kayaya oyulmttş tür be

Res. 22 - Sırtın güney yamacında kolon

(19)

Ö. Bakırer-S. Faroqhi

Res. 23 - Güney duvarında duvar örgüsü içinde kullanılmış mezar taşı

(20)

. ,. · -

.-,F- .. --~

i

ı .

Ö. Baku·er-S. Faroqlzi

~Q~--- ~~

!Li -

ı i

ı

. ı 1

ı ı =:·( .

~~~~~~---~ J~ f ~ ~~ · ---~~~

ı ı-~4f

·1 ~i

~i

ı

1

···ı

Şekil

. • . _ım__~

·-

--""

SC ALE 1150

.

ı- Yapının planı

..

...

"' ""

.!. _ L ~q· i

a_ .-r:

t:

i

~-:r~·

ll

v

,.._ N

-i ı

(21)
(22)

DEDİGİ DEDE VE TEKKELERİ 453

rastlanıru. Kapalı son cemaatleri bölümlenmiş örneklerden bazı­

lannda mekanlardan birinin türbe olarak kullamldığı da göze çarp- maktadır12. incelediğimiz örnekte kapalı' son cemaat planda bir

bütünlüğe sahiptir, ancak üst yapıda tonoz, kubbe, tonoz çeşitlernesi

göstermektedir, ve tonozlu iki yan kanatta mezarlar mevcuttur.

Ancak bu mezariann tarihleri tespit edilemediği için başlangıçta bu iki eyvanın türbe olarak planlarup planlanmadığı konusunda birşey

söylemek mümkün değildir. Mevcut kayıtlarda türbelerle ilgili bir bilgiye rastlanmaması da durumu aydınlatmamaktadır. Ünüçüncü ve andördüncü yüzyıllarda inşa edilmiş tek üniteli mescitlerden son cemaati açık olanlarda genellikle son cemaatin bir köşesine eklenen minare bulunmasına karşılık kapalı son cemaati olanlarda minarenin

bulunmaması daha yaygındır ki bu da incelediğimiz örnekte minare

bulunmamasına aydınlık getirmektedir ıa.

ise beşik tonoz olması muhtemeldir. Aynı gruptan Aksinne, Erdemşah ve Zenbur1

mescitlerinde ise üst yapı değişmiştir. ·

Katoğlu, Murad, op. cit. plan 2, 3, 4·

Dilaver, Sadi, op. cit. s. ıg-2o, şek.

Bakırer, Ömür, "Hacı Ferruh Mescidi," şek. ı.

11 Konya'da Başarabey mescidinde aynen incelediğimiz mescitte olduğu gibi planda kesin bir bölünme olmamakla beraber üst örtü iki çapraz tonozdur. Kon- ya'da Tahir ile Zühre veya Sahip Ata mescidi olarak tanınan mescidde kapalı son cemaat hem plan, hem de üst yapıya akseden ikili bir bölünme gösterir. Mekan- lardan biri kubbe, biri tonozla örtülüdür. Aynı düzen az farkla Alanya, Akşebe

Sultan mescidinde tekrarlanır. Beyhekim mescidinde ise de aynı şekilde üçlü bir bölünme göze çarpmaktadır.

Katoğlu, Murad, op. cit. plan g, ıo.

Aslanapa, Oktay, op. cit. plan 66 b.

Dilaver, Sadi, op. cit. şek. •h 6.

Lloyd, Seton and Rice, D. Storm, Alanya (çeviren Sinemoğlu, Nermin) (An- kara, ıg64), s. 35, res. 14.

1!! Tahir ile Zühre, Beyhekim, Akşebe Sultan Mescitleri ve Harput'taki Arap Baba mescitlerinde mescit-türbe ilişkisine raslanmaktadır. Son cemaati açık

olan Konya'daki Bulgur Tekkesi mescidinde de son cemaatte bir türbe mevcuttur.

Aslanapa, Oktay, op. cit.

Altun, Axa, op. cit. s. 55, plan ı.

13 Konya mescitleri içinde halen Zenburi mescidinde minare mevcuttur.

Hacı Ferruh'ta ise halen minare bulunmarnakla beraber yerini kanıtlayan bir merdiven mevcuttur. Akşebe Sultan mescidinin minaresi yapıdan ayrı olarak girişin yanına eklenir. Bunlann dışında Be)'hekim, Başarabey, Tahir ile Zühre, Karatay ve Erdemşah mescitlerinin minaresi yoktur.

(23)

454 öMüR BAKIRER- SURAIYA FAROQHI

Yapının bu losınının tarihierne problemi kubbeli .mekan ve kapaı(son cemaat arasındaki kapı üzerine yerleştirilmiş 576 H.fn8o M. tarihli kitabe ile ancak bir miktar açıklık kazanmaktadır. K.itabe bu yapıya aitse o zaman karşımızda tek üniteli mescitlerin en erken

örneğinin bulunduğu söylenebilir. Ancak kitabe daha erken bir yapıya

ait olup sonradan bu yapıya yerleştirilmiş olsa dahi tek üniteli mescidi takip eden kapalı son cemaat mahalli erken bir tarihe ait olduğunu

düşündürmekte 111 ve bol miktarda kullanılan devşirme malzeme bu erken tarihi desteklemektedir ıs.

Kubbeli mescit ve kapalı son cemaatin önüne eklenen ikinci son cemaat kısmı ise mevcut yapının küçük gelmesi neticesinde daha

geniş bir kitlenin topluca ibadetine imkan vermek üzere bir geniş­

lerneğe gidildiğici düşündürmektedir. Arşiv kayıtlannda devamlı olarak tekke mensuplarının sayısındaki artışın belirtilmesi de böyle bir ihtiyaca işaret etmektedir. Ancak bu kısmın tarihlenebilmesi için fazla bir ipucu da mevcut değildir.

Yukarıdaki değerlendirme ışığında Tekke köyünde halen metruk olan yapı tek üniteli ve kapalı son cemaatli bir mescitle buna daha geç devirde ilave edilen ikinci bir son cemaatten ibarettir. Arşiv kayıtlannda tekke ve zaviye olarak isimlendirilmesi yapılışından sonr~ki bir devrede esas fonksiyonundan daha değişik bir fonksiyona :hizmet ettiğini düşündürebilir. ·

u Katoğlu, Murat, op. cit. s. 87-88; ilk gruba aldığı kapalı son CeJllaatli .mescitledn tarih bakımından da erken örnekler olduğunu belirtmektedir.

ış AnadÔlu'nun türkleşmesi ve islamia.şması döneminde yollar üzerindeiri

terkedilmiş manastır harabelerinin veya hıristiyan azizlerine ait yapıların tekrar

kullanıldığı ve yıkıntıları üzerinde yeni binalar inşa edildiği ve yine bu dönemde

~istiY.an yapılarmdan gelen devşirme malzemenin hiçbir sakınca görülmeden ve belki de korumak amacıyla kullanıldığı konusunda bk: Eyice, Semavi, "Çorum'un Medtözü'nde Elvan Çelebi Zaviyesi" Istanbul Vniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkiyat Mecmuası, (1968), s. 239 v.d.

Eyice, Semavi, "Kırşehir'de Kalender Baba Ilıcası," Istanbul Vniversitesi Ede-

'~iyat Fakültesi Tarih Enstitüsil Dergiri, II (ı971), s. 238 ve not ıs.

· Öney, Gönül, "Anadolu Selçuklu mimarisinde antik devir malzemesi," Ana- dolu (Anatolia), XII (1970), s. 17.

(24)

DED!Ct DEDE VE TEKKELERİ 455

2. Kitabe ve Mezar Taşları:

Mescidin girişi üzerindeki kitabe İbrahim Artuk ve Zeki Oral tarafından ayn ayn yayımlanmıştır 16• Burada mescidin f>aniyesi olarak II. Kılıç Arslan'ın bir azatlı cariyesinin adı geçiyor. Mima- rının da adı mevcuttur: Vakıf sahibinin kölesi Eminüddin. İsmi Salınevher Hatun olan vakıfın hayatı hakkında hiç bir şey bilin- miyar. Kitabenin tarihi Recep 576/Kasım-Aralık I ı8o olup II. Kılıç

Arslan saıtan:atı ve I. Gıyaseddin Keyhusrev'in velialıdığı sırasında

yapılmıştır. Salınevher Hatun'un niye Mahmudlllsar köyünü seç- tiğini bilemiyoruz. ihtimal orada çiftliği vardı, ama o devirde Ilgın civarında toprak sahibieri olanlarm acilan bilinmediği için kati bir

şey söylemek mümkün değildir. Ne Osman Turan tarafından ya-

yınlanan üç vakfİyede köyün adı geçiyor, ne Sahip Ata ve Nureddin Caca vakıfnamelerinde ona dair bilgi vardır17.

Ortalıkta bulunan mezartaşlan da pek aydınlatıcı olmuyor.

Çoğu zaman ya mezarın baş kısmı ya da ayaktaşı kaybolduğu

için ya kabrin sahibi bilinmiyor, ya .tarihi ıs. En iyi durumda olan kitabe bilinmeyen bir şahsa ait olup tarihi Zilhicce 769/Temmuz-

Ağustos I 367 dir. Tarihsiz diğer bir tanesi ise fahr üş-şebab lakabı taşıyan Şeyh Ali b. Şeyh Hasan Beğe aittir. Ancak bu şeyhin gömül-

16 t>ı"tuk, İbrahim ,"Abbas!, Selçuk, Artuk ve Burcu MemlUk.larına ait nadir sikkelerden bir kaçı," V. Türk Tarihi Kongresi, Ankara 12-17 Nisan 1956-Kongreye sunulan tebliğler Türk Tarih Kurumu Yajınlan IX. Seri, No. 5 (Ankara, 1960) s.

216-224- ile M. Zeki Oral, "Turgut oğulları, Eserleri-Vakfiyeleri," VaJqflar Dergisi III 956), s. 3 ı -64 aynı yazar, "Karamanoğulları Tarihine ait V esika- lar: Yatağan Mürsel Vakfiyesi," Belielen :X."VIII, 71 (1954), s. 337-345·

17 Turan, Osman, CeHileddin Karatay Vakıfları ve Vakfiyeleri," Belleten, Cilt XII, Sayı 45 (ı948), s. 17-170.

Aynı yazar, "Şernscddin Altun Aba, vakfiyesi ve hayatı" Bellelen, Cilt XI, Sayı 42 (1947), s. 197-235. .

Aynı yazar, "Mübarizeddin Er-Tokuş ve vakfiyesi" Bel/elen, Cilt XI, Sayı

43 (t947), s. 4'5·429·

Teroir, Ahmet, Kırfelıir Emiri Cacaoğlu Nur el-Din'in 1272 tarihli Arapça-Moğolca Vaifıyesi," Türk Tarih Kurumu Yayınlanndan VII, 34 {Ankara, 1959).

M. Ferit, N. Mesut, Sel;uk Ve.ı:iri Sahip Ata ile Oğullannın Hayatı ve· Eserleri (İs~

tanbul, 1934). ·

ıe Bu taşlar hakkında Oral, " Turgutoğulları", s. 43-45 te bilgi vardır. Ay

rıca mezar kitabelcrinin okumasında her türlü kıymetli yardımlarını esirge- miyen İbrahim Artuk'a burada ayrıca teşekkür etroeği borç biliriz.

(25)

ÖMÜR BAKIRER- SURAIYA FAROQHI

düğü yer ile nasıl bir ilişkisi olduğunu bilemediğirniz için o devirde arb.k tekkenin mevcudiyetini ispatlanmış saymak doğru değildir. Kesin olarak Dediği Dede'nin sülalesine ait olan bir taş bulunmamıştır.

Bu erken tarihli mezar taşlannın hepsi dikey biçimde ve mer- mere oyulmuş parçalardır. Genişlikleri 35-40 cm. arasında, kırılma­

m.ış ve toprağa gömülü olmıyanlardan tespit edilebildiği kadar yükseklikleri go-ıoo cm. civarında değişmektedir. Taşların kemer

kısımlan çeşitli şekillerde dilimli olup yüzeyleri ruınl ve kıvnm dal- lada süslenı:niştir. Gövde kısımlannda iki, üç veya dört satırlık kitabe ve gövdenin yanlarında burmalı veya düz sütunlar mevc~ttur, bazı burmalı sütunlar zar şekilli başlıklada nihayetlenmektedir (Res.

12-ıg). Bir !asınında gövdede ve yazının alt kısmında da rumi ve

kıvnmdallar veya rozetler kullanılmıştır. Taşların arka yüzlerine yazı

(Res. 13) kandil (Res. 17), bir veya daha fazla sayıda şamdanlı mum

şekilleri (Res. 20) oyulmuş veyahut ta düz bırakılmış tır.

ıoogfı6oo-oı ve 1025/ı6ı6 tarihlerini taşıyan iki muahhar kitabe çok daha az kabiliyeili olan ustalar tarafından meydana geti-

rilmiştir. Tekkenin andördüncü ile onbeşinci yüzyıllarda daha zengin veya daha itibarlı bir kuruluş olup olmadığım kesinlikle söylemek mümkün değildir; fakat öyle bir durum pek ala düşünülebilir.

3 Tekke'nin tarihfesi ve ilgili kayıtlar:

Dediği Dede tekkesinin Osmanlı öncesi devrine ait bilgiler Zeki Oral tarafından bir araya getirilmiş olduğu için bu etütte sadece

Osmanlı kayıtlan incelenmiştir. Bunların en eskisi Fatih devrine aittir.

Doğanhisar'm Tekke köyünde bulunan ikinci bir Dediği Dede tekke- sine ait olan kayıtlar da aynı defterlerde mevcuttur. Bilindiği gibi

Karamanlı törahim Beyin 1464 senesine rastlayan ölümünden soııra oğulları arasında taht kavgası başgösterince, Fatih buna müdahaleyi fi.rsat bilerek Karaman beyliğinin zaptına başlamıştır. Eline geçen ilk kısımlar Ilgın ve Akşehir yöreleri idi 19.

O devrin Karaman tahrirleri üzerinde Irene Beldiceanu-Stein- herr ve N. Beldiceanu tarafindan hazırlanmış bir etütle geniş bilgi

19 Bk: IA "Karamanlı" makalesi ve Franz Babinger, Mehmed derEroberer und seine ,Zeit, Weltenstürmer einer Zeitenwende (München, 1953), s. 288-289.

(26)

DEDt<}İ DEDE VE TEKKELERİ 457

vardır20, Buna göre kesinlikle tespit edilmesi mümkün olan en eski Karaman tahriri Baltaoğlu adıyla tamnan bir şahıs tarafindan 1474-76 senelerinde meydana getirilmiştir. Bu tahrir bugün elimizde yoktur. Arkasından Baldırzade ve,Musliheddin namında iki kişi

-bu iki ismin aym şahsa ait olma ihtimali de vardır- Ramazan

88ı/Aralık 1476- Ocak 1477 tarihini taşıyan ve bize kadar gelmiş

olan vakıf defterini ile belki kaybolan bir tahriri de yazımşlardır 21.

Bu vakıf defterinde her ili tekkeye ait olan kayıtlar mevcut ise de daha etraflı bilgiyi İstanbul Başvekalet Arşivinde bulunan bir tırnar defterinde bulmak mümkündür 22• Baş tarafi kopmuş . olduğu için müellif ve tarihi bulunmamasına rağmen metnin içinde olan bir

kayıt 12 Şaban 870/31 Mart 1466 tarihine aittir; demek ki defter bundan sonra yazılımştır.

Defter esasında bir tırnar defteri iken 'icmal' şeklinde değil,

'mufassal' olarak hazırlanımştır. Bir tımardan bahsederken yazar köyün adı ye vergi kaynaklarını sayınakla yetinmeyip bütün vergi mükelleflerini adı ve baba adı ile bildiriyor. Arada bir bölgenin

vakıflanyla ilgili bazı bilgiler de mevcuttur. Bu halde Akşehir ve Ilgın kasabalanın da kapsayan bu defter şimdiye kadar Karaman vilayeti- ne ait olan ve tahrir usulüne göre yapılımş bulunan elimizdeki en eski kaynak teşkil eder. Ne yazık ki Akşehir ve Ilgın kazalanm bile eksiksiz

anlatımyor. Defterin başında baş kısım eksik olan bir hudut tasviri de vardır. Burada Ilgın 'vilayet' diye geçer, Saideli ve Konya hudut- lan tasvir edilir.

Bu defterde Akşehir ve Ilgın gibi merkezlerin yanısıra hem Mahmudhisar hem Doğanhisar bütün vergi mükellefleriyle etraflıca yazılımştır. Mahmudhisar köyünün iki esas tırnar sipahisi vardı, fa- kat tımara tahsis edilmiş olan 56oo akçe civanndaki vergiler biri

Ilgın subaşısı olmak üzere altı kişi arasında paylaşfınlımştır. Bunun

yamsıra öşrün yansı olarak 1934 akçelik bir meblağ tekke şeyhi olan

Dediği Dede'nin oğlu Genç Arslan'a aitti. Köyün vergi verrneğe

mükellef olan ahalisi o sıralarda ellisekiz kişiden ibaretti. Genç Arslan

20 Beldiceanu-Steinherr, Irene, Beldiceanu, N., "Deux villes d' Anatolie preottomane: Develi et Qaral;ıişar d'apres des documents inedits," Revue des Etudcs lslamiques, Cilt XXXIX (rg7ı), s. 337-386.

21 Tapu Kadastro Arşivi, Ankara (TK) No. 564.

23 Başvekalet Arşivi (BA), İstanbul, Maliyeden Müdevver (M.M.) 241. Arşiv kataloguna göre bu defter 870-871/1465-ı 467 seneleri arasında yazılmıştır.

(27)

ÖlvfÜR BAKIRER-SURAIYA FAROQHI

ve ailesi her halde muaf olduklan için tahrire geçirilmemiştir. Vergi mükelleflerinin yirmisekizi çift sahibi, on ikisi bennak ve sadece dördü mücerred iken nim çift sahipleri on iki kişiydi 2a.

II. Bayezid devrine ait olan üç defterde Mahmudhisar'daki tek- kcnin adı geçer: İkisi icmal şeklinde sadece vakfın idarecilerini ve gelir

kaynaklannı sıralarken, üçüncüsü mufassal bir tahrirdir 24• Başveka­

let Arşivinde TT 40 numarasını taşıyan bu defterin kayıtlan Fatih

zamanına ait olanlarla mukayese edilince vergi mükellefleri sayısında

yüzde altmış dördü bulan bir arbş göze çarpar. Bu duruma karşı

köyün topraklan yetersiz kalmış olacak ki artık doksan beş vergi mükellefinden ibaret olan köyde sadece dokuz çift sahibi kalmışbr.

Buna karşılık nim çift sahiplerinin sayısı elli dörde çıkmışbr. Nim çift sahiplerinin bir kısmı yeni toprak açmış olabilir; fakat çoğunluğu

her halde eski tam çift yerlerini paylaşbrmak suretiyle meydana

gelmiş olacakbr. BennaiL:zani evli bulunan fakat toprağı az olan veya hiç olmayan köylülerin sayısı aynı devirde on ikiden on yediye çıkarak

nisbi arbşı tüm köyün artışından daha az ol~uştur. Ama Fatih devrinde hiç caba yokken sonraki defterde dokuz kişi bu kategoriye düşüyordu. Karaman kanunnamesine göre 25 caba topraksız, bekar fakat geçimini kendi kendine sağlayacak durumda olan köylüler iken babalan tarafından geçindirilen buluğ çağına gelmiş genç er- kekler 'mücerred' diye deftere yazılıyordu. Mahmudhisar'da mücerred

sayısı her iki deftere göre anormal derecede düşüktü: Fatih defterinde dört tanesi varken TT40 ta ancak üç tane bulunur. Bunun sebebi kesin belli olmad1ğı halde çeşitli sebepler düşünülebilir: Belki o

yaştaki delikanlılar genellikle çocuk sayılarak deftere geçirilmemiştit.

23 M.M. 241, s. ıg. v.d. (bu defterdeki sayfa numaraları yeni ve gelişi güzel

konmuşa benziyor. Bazıları iki defa mevcuttur. Söz konusu olan kayıt derterin son kısmında bulunmaktadır.)

24 Beldiceanu'larırı etüdline göre, IL Bayezid defterlerinin en eskisi Murad Çelebi tarafından yazılmıŞ olan ve hala İstanbul Belediye Kütüp~anesi Muallim Cevdet Yazmaları orr6fr numarası altında bulunan 888fı4Bs tarihli bir vakıf

defteridir. Haydar diye birisi tarafından sonradan yapılan çalışmadan go6frsoo tarihli başka bir vakıf defteri kalmıştır. (Tapu Kadastro 565) Yaptığı tahririn aslı

kaybolduysa bile II. Bayezid devrinin sonuna doğru yapıl.nuş bir kopya üç parça halinde mevcuttur. Bunlardan BA Tapu Tahrir 40, Ilgın kazasını kapsıyor.

25 Barkan, Ömer Lutfi, XV. ve XVI. Asırlarda Osmanlı imparatorluğu'nda Zirai Ekonominin Hukuk{ ve MaU Esastan, Istanbul. . . Türkiyat Enstitüsü Nefriyatı (İstanbul, 1.943)· s. 47·

Referanslar

Benzer Belgeler

Aktarıcı için: kaynak cihazın HDMI çıkış portuna bağlanma yeri Alıcı için: görüntüleme cihazının HDMI giriş portuna bağlanma yeri 3 Aktarım Butonu

Caminin stalaktit nişli olan taş mihrabı üç sıra yassı profilli sivri- kemer sisteminin altında dikdörtgen olarak yer alır 9 (Resim.. I2

ı. Sacy'nin ölümünden sonra onun yerine College de France'da arabca profesöru oldu. Piimoııt tt dmu lo Sııisu adlı eserleri yayınladı. Bir çok arabça, farsça

HAFTA DA 22,5 SAAT ÇALIŞMA (DENKLEŞTİRME İLE 4 HAFTA DA 2 HAFTA ÇALIŞMA, 2 HAFTA KISA ÇALIŞMA

Beçin kalade Ahmet Gazi türbesinden biraz uzak Ömer bin Hamza paşa narnma kitaba 814 Milils'ta Hacı İlyas'ta Mentaşa o~lu or an. Bey kitabesi

Bir gün öğrenci Mustafa’ya “Senin adın Mustafa, benimkisi de Mustafa, bun- dan böyle senin adın Mustafa Kemal olsun,” dedi.. Mustafa Kemal, okulunu bitirince 1895

Hammurabi Kanunu 180’de “Eğer bir baba, ister bir manastır nadītum’u 66 , ister SAL.ZlKRUM olan kızına (evlenirken) çeyiz vermezse, sonra baba kaderine

Kodu Dersin Adı T U K AKTS Tür 11110 TIBBİ VE AROMATİK BİTKİLERİN KULLANIM ALANLARI 2 0 2 3 Zorunlu Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Gıda ve Baharat Olarak