• Sonuç bulunamadı

Gustave Le bon ölüm döşeğinde

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Gustave Le bon ölüm döşeğinde"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Gustave Le bon ölüm döşeğinde

İ Ç İ N D E K İ L E R Gustave Le Bon, hayatı ve eserleri

Büyük üstadın üfulıi

Büyük bir mütefekkir: G. Le Bon Felsefe’i Tarih den

K ıt'a

Toprak çocuğuna [ Şi‘ir ] Le clocher sonne » Şarkı

Aşk kasideleri Terki teslihat Dar kapı [ Tahlil ] Solmayan güzellikler AB. DJ. L’Illustration Le Te ms Dr. G. Le Bon AB. DJ. Fuat Hulusi Dr. Brillant F. H. S. Zeki îctihad S. İzzet İran şa‘irleri

(2)

Yeni Neşriyyat •

MÜLKİYE MEÇMU‘ASi

Mülkiye Mektebi rae’zun ve muallimleri tarafından neşr olunan bu mecmu‘a çok güzel ve özlüdür 9 uncu sayısıda geldi tavsiye ederiz.

A‘M A LIK

S e b e b le r i v e K o ru n m a ç a r e le r i

Mecmuamızda tefrika edilen ve Halk için yazılmış bu göz Hifzı Sıhhası ba‘zı ‘ilâvelerle kitab şeklinde basıldı. Bir danesi 3 renkli olarak bir çok şekil ihtiva ediyor 127 salıifelik güzsl bir kitabdır . fi : 50 kuruşdur . Her kes için okunması faydalıdır. Mekteb müdürleri, bölük ve tabur kumandanları, DariissanaHı sahihleri, a’île reisleri v. s. için mutala‘ası elzemdir . Bunu okumuş olmak sayesinde her sene belki yüzlerce a‘ma ‘adedi azalacakdır.

KARLI DAĞDAN SES

Dr. Abdullah Djevdet Beyin son senelerde yazmış olduğu kıt'alar bu ‘unvanla intişar etdi, 185 sahiıeliK ve iyi kâğıd üzerine basıi- mışdır. fi: 1, «Lux» tab' ve müellif tarafından imzalı nüshalar 2 liradır. Haricden siparişlere ta ‘ahhüdîü irsaliye olarak 20 kuruş ‘ilâve olunur.

İstanbulda Babı‘âlı kitabcılarında ve Beyoğ- lunda L ib r a ir ie M o n d ia le de satılıyor.

A M EL İ R U H İ Y Y A T

« Sa'ati haziranın kararsızlıkları » adile Dr.Gustave Le Bon un neşr etmiş olduğu bir kitabın tercümesidir 223 sahifeli bir kitabdır . Devlet adamlarını , meblusları , hakimleri, mu­ allimleri, terbiye ve tedris işlerinde bulunanları, vali ve kaymakamları son derecede ‘alakadar eder Eyi kâğıd üzerine basılmışdır. fi. 100 k. dur .

TASHİH

Geçen nüshamızda çikan ( Kalender sözleri) manzumesinin ikinci kıt‘asının son satırındaki siyyan kelimesi sehven seyyan yazılmişdır; tashih olunur .

GLİSERO FOSFATLI ŞARK

MALT HULÂSASI

Eczacı Ekrem Beyin nezareti altında sureti hususiyede i‘mai edilmekdedir. Deposu Ekrem Necip Ecza Deposu

Telefon: İstanbul: 78

Rafale de Parfum s

S O N N E T S

PAR LE Dr. AB . DJEVDET

Edition cie luxe, pages 131, Prix: 100 piastres

İetih a d ııı b u lu n d u ğ u b a ‘zı y e r le r

“ İçtihad „ m İstanbulda satıldığı ba‘zı yerler :

Kadı k ö y ü n d e Muvekkithaııe caddesinde

Tütüncü D ik r a ıı E le n d i, K öprü ü z e r in d e M. K em al E fen d i, B ü y ü k A da da İske­ le başında Tütüncü N ik o E fen d i, Ü sk ü d a r da İskele başında Tütüncü İlh a m iE fe n d i Dükkânları U m um î K ü tü b lıa n e

Bu umumi unvanla neşr edilmeye başlanan ve Avrupanın büyük mütefekkir ve ediblerin- den terceme edilmiş seçme eserlerden müteşek­ kil olan ufak broşür leri okuyucularımıza tav­ siye ederiz. Nüshası 10 kuruştur. Her hafta bir nüsha ç ik a r, şimdiye kadar bunlardan 14 aded çikmıştır . Dr. R. Verneau’nun « insanlı­ ğın başlangıçları » bu kütüphanede çıkacaktır.

İSTANBUL

ÇİNKOGRAFHANESİ

Ankara caddesinde İlhami matbbaası üstünde,

her nevi' çinkograf işleri dikkat ve sür‘atle ve ehven fiatla yapılır

H a k k ın S e s i

(3)

A BO N N E M E N T

Pays étrangers

Pour un an : 2 Dolars Edition spéciale 3 Dolars

A D R E S S E «Idjtihad» Constantinople Téléph : St. 865 xxvnème ANNÉE 1 5 J a n v ie r 1 9 3 2

İ G T İ H A D

Türkçe ve Fransızca

İLMÎ, EDEBİ, İKTİSADİ

No : 337

ABO NNEM AN

Seneliği ( 24 Nüsha ) Türkiye için: 2 1,2, ÂRâ^kâğıdhsı

5 liradır

A D R E S

Cığaloğlunda Içtihad Evi

Tarihi Te’sisi :

1904 — Genève Yirmi yedinci sene

1 5 K ân u ııı s a n i ; 1 9 3 2

Dr. G u sta v e L e B o n

Bu kadar büyük bir ‘ilm , fikir ve éner­ gie sahibinin ya‘ni bir dahînin evsafını ihata ve ifade etmek kolay değil; aşağı yukarı 75 sene­ lik parlak ve coşgun bir dimağın fa‘aliyyeti hulasa edilmek kolay değildir . Geçen nüsha - mızda merhumun « Physique » taharriyat ve keşfiyyatına tahsis etmiş olduğu on senenin mahsulu E v o lu tio n d es F o r c e s ile E v o ­

lu tio n d e la M atière adlı kitablanndan

bahs edeceğimizi yazmışdık . Bu iki mevzu‘da üstadı a‘zaının fütuhatı hakkında Ra‘uf Ahmed Bey kardaşımız güzel ve özlü mekalesinde kâfi derecede nur verecekdir . Bundan başka

B ir z e k â y ı fe y y a z adlı küçük kitabımızda

ve R u h u l C em a h ir adile terceıne etdiğimiz Psychologie des Foules kitabının başına koy - duğumuz Prof. Gaston Rageot nun mekalesinde, daha fazla ına'lumat bulursunuz.

In stitu t a‘zasından Albert Deltatour un G u sta v e L e B o n un eserlerine da’ir ve

L’OEUVRE DE GUSTAVE LE BON

Ser nârneli ve ‘Ulumi Ictima'iyye ve Siyasiyye Academiasi huzurunda okumuş olduğu raporda, ve keza Prof. Picard ın Mereur de France kitabları arasında çikan ve yine

OEVRE DE GUSTAVE LE BON

Adlı terceme’i halinde tafsilat bulunur.

Paris Darülfünunu Professeur lebinden olan G. Rageot nun, mebhus mütercim kitabımızın başında 26 sahife işgal etmiş olan ve ustada

tam ve muhik bir hayraniyyet ile muşta‘il me- kalesine şu satırlarla nihayet verir :

« Bu seri‘ icmalde, parlak ve havarık ile dolu mesleki ‘ilmisine devam esnasında üstadın hem müsadif olduğu mukavemetleri, hem da‘vet etmiş olduğu hayraniyyetleri meydana koymaya çalışdım. Resmî bir sanem [ ya‘ni Darülfünunda resmî bir kürsü ] sahibi bir Professeur olmak onun cür’etkâr düstûrunda bulunamazdı.»

G. Le Bon uni kemal sinnine kadar ba‘zı mertebe Fantaziste ı dilirane ve inkılabkâr bir şi‘ar muhafaza etmiş olmasiı onun şahsında bu devrin en feyyaz zekâlarından birini görenlerin hoşuna gidiyor.

‘Umumî rağbet ve kabule az mazhar olmakla o , daha büyük olarakı ‘arzı vücud ediyor. Bir müceddid olarak kalıyor , bir miicahid olarak kalıyor .

* * *

E v o lu tio n (le la M atière çıkdığı ve derhal

İngilizceye terceme olunduğu tarihde Ingiltere nin en mümtaz mecmualarından olan Litterary World 15 şubat 1907 tarihli nüshasında bu kitab hakkında şu satırları yazmışdı :

‘İlin c ih a n ın ın m a d d e v e k u v v e t h a lik ın d a k i te la k k ile r in d e h a k ik i bir in k ıla b v ü c u d e g e tir e n bir k ita b ı te r ­ e c in e e tm iş o ld u ğ u n d a n d o la y i Mr. L e g g i y e İn g iliz k a r i’le r i m ü te şe k k ir v e m in n e td a r o lm a lı.

(4)

5644 I Ç T Î H A D

D arw in in «O rigin o f S p e c ic sj y a ‘ni bu ‘ilm ie r iii m e n s o ’i] ‘u n v a n lı e s e r in ­ d en s o n r a bu k ita b k a d a r in k ıla b k â r h iç bir k ita b n eşr o lu n m a m ışd ı v e h a k ik a t h a ld e n e tic e le r in in e h e m m iy - y e ti i ‘tibaı*ile bu k ita b Darwin in k ita ­ b ın ı ç o k g e r id e b rak ır.»

Gustave Le Bon bizim İstiklâl Harbimizi bir fikir ve ‘ilm recülüne yakışır bir tarzda tah- sin ve takdir etdi . ( N i ç i n b a ‘zı h a r b le r

ic tin a b o lu n a m a z d ır ? ) Ser nâmesile 314

numrulu İctihad ın başında yazılı mekalesini okumayi kari’lerimize tavsiye ile iktifa ederiz .

‘A m e li R u h iy y a t adile geçen sene ter -

ceme ve neşr etdiğimiz kitabda Le genie milî - tair d’un général Türk .... Kelimelerde Gazi Paşanın fevkalade iktidarı ‘askerîsini tebcil etmişdi.1930 senesi başında yeni sene tebrikimize cevaben yazdığı mektub ‘aynen şudur :

Paris 2 Janvier 1930

Mon cher Confrère ,

Je vous remercie et je vous envoie tous mes voeux .

La Turquie devent une terre d’expérience fort curieuse ; les psychologues troveront peut- etre qu’elle a rompru un peu vite avec son passé. En général les peuples ne survivent pas facilement à la mort de leur Dieu.

Nous sommes' il est vrai dans une phase où l’imprévisible donine le monde •

Je viens de terminer un livre sur les «Bases scientifiques d’un Philosophie de l’Histoir » , que vous receurez connues les autres livres , dans quelques mois • Votre bien offectueuse- ment dévoué. Dr. G. LE BON

Burada küçük bir izah lâzımdır :

Türkienin mazisile 'alakasını bir az çabuk kesmiş bulacak psyeholog lara şunu söyleriz ki Türkiyeııin bu günki inkılabı Fransamn büyük inkılabının ferdasında başlamışdır. O mu‘azzam çalkantı bütün cihanda ‘aksler yapmışdı ve hareket 1839 da T a n z im a t namı altında Tiir- kiyede , canlanmışdı . Zaten ustad Peut-être

kelime’i ihtimaliyyesile fikrini kat'i bir hükm halinden çikarıyor .

‘Ameli Ruhiyyat ın H ak v e k u v v e t adlı bahsini ve bu kitabın bilhassa 95 inci sahifesini de okuyun . Bu bir sahifeyi olsun nakletmeyi isterdik fakat yerimi^ çok dar !

Gelecek nüshamızda da diyeceklerimiz var. AB. DJ. . *

BÜYÜK ÜSTADIN ÜFULÜ

19 Kanuni evvel 1931 Tarihli L’ILLUSTRATİON dan :

Le Dr. Gustave Le Bon , Qui vient de mourir, était une des figures les plus origina­ les de ce temps. Né à Nogent-Rotrou le 7 mai 1841, il servit, en 1870, comme médecin-ma­ jor sous les ordres du baron Larrey. Son p re­ mier ouvrage : l’Homme et les Sociétés , le classait parmi les grands sociologues et con - tenait déjà en germe toute l’œuvre psycholo­ gique qui allait suivre. Chargé de missions en Orient, G. Le Bon en rapporta la (Civilisation des Arabes),(les Civilisations de l’Inde),(les Pre­ mières Civilisations de l’Orient) et (les Monu- merts de l’Inde) . Puis il reprenait ses études sociologiques et paraissaient alors : les (Lois psychologiques de l’évolution des peuples), la (Psychologie des foules) et la (Psychologie de

1‘êducation).

(L'Evolution de la matière) marqua une nou­ velle orientation dans les recherches du penseur. Elle fut suivie de ( l’Evolution des forces ) . A travers ces deux ouvrages , Gustave Le Bon émettait des idées toutes novelles et longtemps combattues sur la destructibilité de la matière et son énergie intraatomique. Il revenait en - suite à ses études psychologiques avec la Psy­ chologie politique, les (Opinions et les Croyan­ ces), la (Révolution française et la Psychologie des révolutions) etc .

Dès le début de la guerre, Gustave Le Bon se mit à rechercher les causes profondes du

(5)

I Ç T I H A D 5645

conflit et notait ses observation dans plusieurs ouvrage. II avait créé et dirigé la«BibIiothèque de philosophie scientifique » où tant d’œuvres de haute valeur ont paru , en particulier celles d'Henri Poincaré.

GUSTAVE LE BON SUR SON LİT DE MORT Pastel de Levy Dhurmer pour la princesse Georges

de Grèce

Jusqu’à la fin , Gustave Le Bon conserva son étonnante vigueur intellectuelle ainsi qu'en témoigne sa dernière œuvre: (Bases scientifiques d’une nouvelle philosophie de l’histoire

)-Nous reproduisons le très beau pastel du penseur sur son lit de mortdû à Levy Dhurmer.

* * *

15 Kânum evvel Tarihli LE TEMPS şu satırları yazdı :

G u sta v e Le B o n

Nous apprenons la mort du Dr. G. Le Bon Directeur de la Bibliothèque de philosophie scientifique, grand-officier de la Légion d’hon­ neur* décédé à Marnes-la-Cequette dans sa 92 ième année .

Le Dr. G. Le Bon a succombé aux suites de la broncho-pneumonie dont il était atteint depuis plusieurs jours. C’est, l’une des intelli­ gences les plus puissantes et les plus clairvo­ yantes de ce temps et le maître incontesté de la philosophie scientifique contemporaine qui disparaît.

Né à Nogent-le-Rotrou en 1841* G. Le Bon

avait été, en 1870, médecin-chef d’une division d’ambulances militaires affectée à l’armée de Paris. Puis* attiré par le côté scientifique des problèmes sociaux, ethnographique, psycholo - giques et même historiques , il avait consacré de logues années , pendant lesquelles il était chargé de missions offficielles ou voyageait pour satisfaire l’étonnante curiosité de son es- prit. à toute une série d’études d’une profonde originalité : (L’homme et les sociétés, leurs ori­ gines. et leur histoire; La Civilisation des Ara­ bes ; Les civilisations de l’Inde ; Les Premières civilisations; Les lois Psychologiques de l’évo­ lution des peuples; La Psychologie des foules;

La Psychologie du socialisme ; La psychologie de l’éducation). Ces trois derniers ouvrages , particulièrment, constituent des synthèses re - marquables où les dons de G. Le Bon s’entre - mêlent de la manière la plus heureuse.

Dans le domaine scientifique , le célèbre directeur de la Bibliothèque Scientifique s’était livré à de nombreuses recherches expérimen - taies et avait publié une série d’ouvrages tels que : (La fumée du tabac ; La vie) ; Traité de phisiologie humaine; (Recherche expérimentales sur l’asphyxie) ; (Recherches anatomiques et mathématiques sur les lois des variations du volume du crâne ) ; Cette dernière étude avait été couronnée par l’Académie des scienses et par la Société d’anthropologie de Paris, Voici quelques mois. Il avait donné un Essai d’une Psychologie de l’Histoire.

Gustave Le Bon avait conservé une grande robustesse physique jusqu’à ces tout dernièrs temps et la lucidité d’esprit et l’affabilité dont tous ceux qui l’ont approché garderont le sou­ venir. Une maladie soudaine et rapide a dû s’allier à son grand âge pour le terrasser.

Ses obsèques auront lieu à Paris le jeudi 17 du courant, à 11 heures précisés, en l’église de la Madeleine où l’on se réunira . Prière de considérer le présent avis comme une invi - tation .

(6)

5646 I Ç T I H A D

FELSEFE1! TARİHDEN

TARİHİN YENİ ‘AMİLLERİ

D ü n y a n ın İk tisad i te k â m ü lü v e r efa h ın y e n i ‘u n su r la r ı

Kavmlerin fa‘aliyyetine istikamet vermiş olan ‘amiller , kavmlerin tarihlerinin muhtelif safhalarında değimişdir. Ba‘zı zemanlarda ‘as­ kerî ‘amiller, ba‘zı zemanlarda da, dinî, siyasî ‘amiller bu fa‘aliyyete istikamet vermişdir.

Tarihin muhtelif devrlerinde te’sir icra et­ miş olan muhtelif ‘amiller arasında , Irkî [ Ethnique ] , dinî, siyasî, ‘askerî yahud içti - ma‘i ‘amiller arasında İktisadî kuvvetler , ehemmiyyeti da’ima büyüyen bir rol oynamış- dır. Hattâ bu kuvvetlerin tefevvuku bir dere­ cede oldu ki M a téria lism e h isto r iq u e denilen felsefi meslek tarafdarları , İktisadî ‘amilleri bütün medeniyyetlerin cevheri esasisi yapmakdadırlar.

İktisadî te’sirlerin yeni rolü, başlıca, haya­ tın şera’itini temamen tebdil etmiş olan muh­ telif keşfiyyati ‘ilmiyye yüzündendir .

Bu gün bir memleketin serveti , ziralati haricinde , isti‘mal ettiği buhar beygirlerin ‘adedine tabi‘dir. Kömürce fakir olan İspanya, İtalya ve balkanlar , Ingiltere , Amerika gibi kömürce zenğin olan memleketlerle iktisaden boy ölçüşemezler. Kadim zeman, kömürü bil - miş olsaydı Yunanistan ve İtalya, medeniyye- tinin büyük kutubları kalamazlardı .

•i*

-* *

Zemanımızın müte‘addid muvasala vasıta - ları , kavmleri o derece uıütesanid kıldı ki kavmlerin aralarındaki ticarî miinasebat, hükü­ metlerin te’sir ve nüfuzlarından ekseriya daha üstündür .

Kavmlerin birbirlerine böyle bir baglılılığm neticesi , hattâ uzak memleketler arasında , her gün görülür . Meselâ AvusturyalI hayvan yetişdiriciler , darussana‘alara lâzım olan kö - mürün bulunmadığından, iki sefer nakl masra­

fına rağmen boyunlarının yünlerini dokunmak için îngiltereye göndermeye mecburdular.

Bu gün hiç bir memleket munhasıren kendi istihsallerde yaşayamaz . U ly sse kendi ada - sında P e n e lo p e un ve bir kaç çobanın yar - dımile ihtiyacdan vareste yaşaya biliyordu. Şimdi basit bir elbisenin yapılmsı ba‘zan bir çok memleketlerin iştiraki mesaisini istilzam ediyor . Dünya her tarafdan gelmiş eşya ile muhatdır . En vazi‘ bir vatandaş , her günki hayatında, bütün cihanın cizyeğüzarı büluniyor.

Tarihde pek yeni olan beynelmilel müna - sebatın kolaylığı te’sirleri büyümemek mümkin olmayan neticeler vücude getirmiş buluniyor . Her kavm kendisinde bulunmayanı uzaklarda aramaya gitmeye ve kendi istihsalinin fazla - smı ihraç ederek haricden aldığım ödemeye mecburdır. Modern milletler ancak istihsallerini mübadele ederek yaşarlar.

1840 dan beri ihracat , Fransada on kat , Muttehide’i Amerikada 20 kat a rtd ı.

Bu vech ile milletler, emtdamıı satış fi’a - tını tahdid eden mütekabil bir rekabet yap - maya ister istemez munkad oldular. Bundan şu netice hasıl olur ki gündelik mikdarını, ne işçi­ nin, ne patronun arzusı ta‘ayyun etmez . Bu ancak ve muııhasaren satış imkânlarına göre ta‘yin olunur. İktisad da zahiren kârlı hadise­ ler ekseriya ümid olunanın ‘aksi neticeler ve­ rirler. Bu vech iledir ki, İngiliz işçileri «Syndi­ cat» 1ar vasıtasile yevmiyelerinin pek çok yük­ seltilmesini elde etdiler. Bundan maliyyet fi a- tının artması neticesi hasıl oldu, bu ise satışı gitdikce daha ziyade müşkil kıldı ve vasi1 bir işsizlik husule getirdi. Bu ise işçilerin ve pişii- valarının elde edecekleri i'tikadıııda bulunduk­ ları neticenin temamen ‘aksi olan bir neticedir.

(7)

i ç t i h a d 5647

Dünyanın büyük nazımları olan İktisadî hadiseler arasında te’sirn eski siyasî nüfuzlar­ dan pek çok daha büyük olacak olanlar vardır. Meselâ ecnebî piyasaların gitdikce daralmasının te’siri bu kabilden olacakdır . Bu daralmanın ise her gün daha ziyade artdığını görüyoruz . Kendi yagile kavrulmak ve ihracat yapmak için her memleket alat ve edevat , makine tedarik ediyor.

Kavmlerin çocukluklarında pek fa’ideli olan kanunî tedbirleri İktisadî mes’eleleri fasi etmek için, bu gün, temamen te’sirsiz kalıyor .

Bir çok Avrupa milletlerinde meselâ İııgil - terede görülen işsizlik haricî piyasaların ted - ricen kapanması neticeleridir .

Ba‘zı Devletler , millî istihsalata ecnebî memleketlerinin rekabet yapmasına mani1 güm­ rük ta‘rifelerile bu vaz‘iyyetin tehlikelerine çaresaz ola bile -

çeklerini zan edi­ yorlar . Fakat mukabele biluıi - silden ictinab et­

mek üzre bu yol­ da fazla ileri git­ memeye mecbur- dırlar .

Muhtelif kavmlerde istihsal ifratının ııiha’î neticesi şübhesiz ma'işet vasıtalarile miitenasib olmaya kâfi gelecek nüfusun bir tenakusu olacakdır.

Ingiltereniıı , hali hazırda üç milyon işçiyi beslemeye mecbur olduğu düşünülerek , bir memleket için işsizliğin ne kadar yıkım olduğu anlaşılır. Bu mes’ele cihanın İktisadî hayatının en miişkil meselelerinden birini teşkil eder .

Le T em p s gazetesi bu buhranın ‘umumî

cihetini aşağıdaki satırlarda pek eyi icmal etdi: « Hastalık , «Capitaliste» ve «Communiste» Devletler arasında hiçbir fark görülemeksizin, ba'zılarında müzmin , bacılarında had dır . cümlesi ‘ayni suretde hastadırlar . ister halkın sabırsızluklarına rnunkad olsunlar, isterse yı - kimli fedakârlıklar bahasına bu sabırsızluklara mukavemet etmekde bulunsunlar , hastalık en

kuvvetli milletleri alub götürmekle tehdid edi­ yor ... Bolşevistlerin sırtında, « Travailliste » îngilizlerin ve « Capitaliste » Amerikalıların sırtındaki işsizler kadar işsiz var . Şu halde , karşısında ictima‘î ehli hibrelerin ‘aciz görün - dükleri bu derd neden ileri geliyor ?..

Sekiz seneden beri bu musibete katlanan Ingilizler, yavaş yavaş çalışmak zevk ve itiy a - dıdmı gayb eden , haleti ruhiyyeleri düşkün işçilere yardım olarak her sene milyarlar ver - mekden başka şimdiye kadar hiç bir ‘amelî neticeye vasıl olmamışlardır.

. . . Sabık Maliye Nazırı M. Samuel e naza - ren işsizlik , yüksek maliyyet fi’ati yüzünden Ingiliz emtiası satışının , ecnebî piyasalarında azalmasından münba‘isd ir. Hulasaten diyor ki:

« işçilerimiz yevrniyyelerini kendileri tesbit etmek istediler halbuki yevmiyeler ecnebî alıcı­

lar tarafından tes­ bit olunur . » . . . Her mem­ leket de iş bu merkezdedir : Hidmetleri der- kâr bulunan sana­ yi1 erbabı, evvelâ zurra‘ın , sanien ‘amelenin ziyanına olarak mümtaz sınıf halini aldılar . Resmî ve hususî me’muriy -

yetcilik milletin üzerine ne kadar çok çökerse millet, o kadar az istihsal ede bilir : Mesarifi ‘umumiyyesi altında ezilen bir dariissana‘aya kabili teşbih olur.

. . . Fransa, Ingiltere tartından ihmal edilen bir fetanete, zira'atını feda etmemek fetanetine malik oldu. Şiibhesiz Fransa, Iııgiltereye nis - beteıı dahaaz«Confortable»şera,itiçinde yaşiyor ve ‘ayni siyakda zenğin olmadı. Fakat cihanın gıbta etdiği bir istikrar muhafaza etd i. şu da doğrudur ki tevellüdatmın hali tevekkufda ol - ması, Harb iddialarında kendisini dun bir vaz- ‘iyyetde buluııdurıyorsa da , bu hal kendisine daha ziyade çalışmak fırsatım veriyor . »

işsizlerin artan kalabalığını nasıljyaşatmalı? hiç bir budcenin bunları İaşeye kifayet etme

-T -T" ▼'-T'"-T"-T’

PE L L İC O ııu n R U H U

K a rşıla şd ım e z e li z u lm e tin ‘u m m a n ile , G ü n eşin r u h u n u p a y la ş m a y a g e lm işd im ben;^

N e a lır s ın ‘a c e b e y ‘iş ü sa fa v e lv e le s i , ►Yüreğinden y a r a lı h ü zn ü m ü sö y letm e m ed en .^

13 Mayıs 931 A. D . M

(8)

5648 IÇ T I H A D

yeceği sa‘atlar yaklaşıyor ve bunları yaşatmak için ilâ gayri nihaye ümurı nafPaya müte‘allık işlere girişilemez. Şimdiki halde , atlatmalarla , sathi ve muvakkat çarelerle iktifa oluniyor .

İtalya, Nazırlar da dahil olduğu halde , her rütbede me’murlarımn maaşlarından yüzde 12 nisbetinde kesdi. Ingilterede bir çok kompaıı - yalar dahi yevmiyelerin azaltılmasını kabul etdirmeye uğraşıyorlar.

Nüfus mikdarı ma‘işet vesa’itinden fazla olan bütün memleketlerde bu muvakkat çare’i halli kabul etmek ister istemez icab edecekdir.

* * •

Yukardaki deliller ne kadar mücmel olursa olsun, zemanımızda İktisadî hadiseler hakiki her iradenin fevkinde bir eserler ve müessirler tedahülü [ « Encrenage » ı ] teşkil etdiğini gös- termeye kâfidir. Nüfus mikdarindan ına'işetin en küçük tafsilatına kadar ictima‘i hayatın muhtelif ‘unsurları bu İktisadî hadiselerin hiikm ve te’sirine munkad dır .

Nüfus mikdarına ‘a’id hususda meselâ 1871 de 36 milyon nüfusa malik bulunan Al - manya 1914 de 67 milyon ya‘ni hemen hemen iki misli nüfusa ınalikdi . Mikdarı, te‘ayyiiş vesaitinin hududunu aşmaya başlayan nüfusu beslemek için uzaklarda mahreçler aramak icab etdi . Bu zaruret , bir ticaret filosu ve müte‘akıben de bu ticaret filosunu himaye ile muvazzaf bir ‘askerî Bahriye filosı ihdas et - meye sevk etd i.

Ecnebi İktisadî piyasalara bu yeni gelenler [ ya‘ni Alman ihracatçılar ] uzun miiddetden beri oralarda yerleşmiş diğer ihracatçı kavmlerle rakib olarak karşılaşdılar. Bundan, son Avrupa Harbini tekvin eden sebeblerden biri husule geldi.

Eski ‘askerî mübarezeler > ‘umunıiyyetle , hükümdarların ihtiraslarından müdba'is ilhak mübarezeleri olduğu halde şimdiki dünyanın mübarezelerinin başlıca menşe’i İktisadî men - fa‘atlardır. [ devam edecek ]

Dr. G. Ee Bon

Ş İ ‘ İ’R

T O P R A K ÇOCUĞUNA

- Servet Yesari Beye -

Kendinden olur kendine yardım bu cihanda , İnsan ne mukimdir ne misafir bu mekânda. Oökler inecek arze murad etdiği ande ; Ey kardeşim artık ezeli nure inan da Yüksek tut o fecrin dbedi ‘arşını canda . Kardeş kanı dökmek sana züldür, sana şin d ir. Var düşküne el ver, gönül a l , göz yaşı dindir. Göklerdeki ahengi şu topraklara sindir . Ey kardeşim artık ezeli nure inanda Yüksek tut o fecrin ebedi ‘arşını canda .

16 - 12 - 931 Fuat Hulusi

UE C L O C H ER SO NNE

Obstinément dressé vers Dieu, Le clocher sonne, sonne, sonne ... J ’entre à l’église... Hélas! personne!

Le clocher sonne Dans le ciel bleu... Le clocher sonne... Seul écoute L’essaim fidèle des oiseaux ... Seuls lui répondent les roseaux

Et les troupeaux Sur la grand’ route ...

C’est cependant pour l’homme; hélas 1 Que, nuit et jour sur la grand’ place La cloche à sermonner se lasse !

Mais l’homme passe Et n’entend pas...

Le clocher sonne et recommençe . Il appelle, il gronde, il gémit : « Ecoutez moi je suis l’ami ,

» Je suis l’Esprit » Et l’Espérance ! »

Mais c’est en vain que, tendre, amer , Le clocher sonne, sonne, sonne... Personne ne répond, personne !

Le clocher sonne Dans le désert.,.

(9)

I Ç T I H A D 5649

ŞA R K I

Gönül harareti sönmez şerabı kevserle Hayatı, gel, içelim buseden kadehlerle Sularda ay öriyor telli pullu bir hacle Hayati' g el, içelim buseden kadehlerle. Çiçekli sandalımızdan selamlamak üzre Lebin lebimde kavuşmak diler gicem sehere Değer bu alemi abın satası bir ömre :

Hayatı, gel, içelim buseden kadehlerle !

F. H.

‘Aşk kasideleri

XIII

Yakdı yıldırımlar, yakdı hüsranlar , Göklerden deryaye süzüldü kanlar , Nemfler sa'atlerle çıkdı yerinden ; Iğilüb ağladı çamlar derinden. Uzanan yollara indi bir duman , Solgun bir gazeyle örtüldü cihan . Daller bu sükûnun gamını içdi,

« Nâyad » leriıı narin yüzü değişdi . Karardı enginler, koylar, vadiler ;

Tonuk bir nedamet duyuldu yer, yer. «Muse» 1er hoplanarak geldi elemle, Aldılar sazını gözleri nemle . Sessiz bestelerle « Libe triyona » , Götiirüb bir ma‘bed kurdular ona . Ayın ziyaları Erirken suda , Faniler yüzerken siyah uykuda . Periler ırmağa iner gizlice ; içerler sesini gamla her gice . Ahenği dağılır, diinyayi sarar, Baygın « Bakante » 1er yolları arar. Irmaklar önünde toplanan kızlar; Meltemler esdikce iğilir, sızlar .

Salih Zeki

T E R K İ T E S L İIIAîT

Önümüzdeki Şubat ayi içinde , dünyanın ve insanlığın en mühim C ongrès si olacak Medeniyyetin ve insaniyyetin mukadderatı bu toplanmanın ve konuşmanın ‘akibetine bağlı olacak. Bundan 32 sene evvel , Paris de , 30 Juin 1899 tarihli L e s T e m p s N o u v e a u gazetesinin başında çikan D ésa rm em en t

adlı mekalemizde, bu mes’ele ve bu emel hak­ kında izhar etmiş oluduğumuz kana‘atlerin değişmemiş olduğunu esefle görmekdeyiz :

Bu mekalenin başında, her hakiki şa‘ir gibi bir»* da peygamber olarr Schiller in şu sözlerini yazmışdık :

« Noble ami, oû s’ouvre un asile à la paix, ? Le siècle nous a quitté dans l’orage : Le nouveau s’ouvre par le meurtre. Le lien des nations est brisé, les vieilles formes s’écroulent.

Ni l’ocièan n’arrête les fureurs de la guerre, ni le Dieu du Nil, ni le vieux Rhin » .

Yalnız şu iki rakamın ma'nasını anlamak yetişir: 1913 Almanya,Bahriyye lıaric, ordusuna budeesinde 65,097,514 altun mark tahsisat koy- mu;du. 1931 senesi budeesinde ( Bahriyye ha­ riç fakat B a v ière ile birlikde ) esliha ve ordu mühimmatı için 66,729,050 altun mark koymUîdur. M ü tteh id e’! A m e rik a nın ise 120 yeni harb gemisi yapmaya başladığını günlük gazeteler yazdı.

Eğer milletlerin zimamdarları çok uyanık ve ‘azmii ve bilhasse rahim ve metin olmaz - larsa B ü y ü k H a r b i gölgede brakacak afet­ ler içinde insanlık ve medeniyyet mahv olacak

Tahlil ve Tenkid

D A R K A P I

Güzel San'atlar Akademisi san‘at Tarihi mu‘allimi Bürhan Ümid Bey ( Andre Jin ) in bu ma‘ruf kitabını lisanımıza çevirdi. (Dar kapı) /

(10)

5650 I Ç T I H A D

Beynelmilel şühreti ha’iz olan bir eserdir ve hemen hemen bütün dünya dillerine terceme edilmişdir . Bu i'tibarla , Bürhan Ümid Bey hem bu'Jıidmeti yapmış oluyor, hem de mu - vaffakiyyetli bir terceme mümunesi vermiş bulunuyor.

(Dar Kapı) mevzu‘u i‘tibarile kısaca ifade edilmek istenirse — mütercimin^yerindeki ta‘- biri vech ile — ‘aşkla ‘aşkı İlâhinin bir gene kız kalbine doğurduğu mücadeledir . İşte , bu mücadelede İncil namına maglub olan (Alissa) evvelâ ‘aşkını feda ediyor, sonra da hayatını. Fakat ( Dar K ap ı) böylece dünyevî zihniyyetle ‘amil olmamız icab etdiğini anlatmış bulu - niyor. O vech ile ki, hayatı, yaşanacak bir hale getirmemiz lâzım geldiği kana‘atım da telkin ederek.,.

( Aııdre Jin ) , ( Dar K ap ı) yi yazarken te - marnen Kitabi Mukaddesdeıı mülhem olmuşdur. Edebî bir eser meydana getirmek için Incil - deki Sembolların kıymetli birer menba‘ oldu­ ğunu ( Dar Kapı ) güzelce ifade ediyor .

Garblılaşmak yolunda büyük bir intikal devri yaşayan memleketimiz, Avrupa medeniy- yetine girmiş bulunan ve hattâ beynelmilel san‘ata dal budak salan ‘İsevî rumzları anla - makda çok geridir. Halbuki » bilhassa Avrupa san‘atını, o san‘atm tekâmül tarihini tedkik için bu nuksanı telâfi etmeye mecburuz. Sütii- numuz müsa‘id olsaydı, bu hususda canlı mi - saller söylerdik.

Bürhan Ümid Beyi, ( Dar Kapı ) yi, bu fa- ’ide yüzünden tercihen terceme etdiğinden do- Iayi ne kadar tebrik etsek yeridir; ‘ayni ze - manda mütercimin (islubındaki ceyadeti ve tat­ lılığı söylemek de bir vazifedir.

Sabih İzzet

SOLMAYAN GÜZELLİKLER ö-b’j U

. j j j y 3'J*

Tercemesi:

Ayrılık , ölen derdleri gönlümde diriltdi guyaki senden ayrı olduğum gice kıyamet günüdür.

tfjb J ~ \ ¿ y y 5b j ü j

Ey gönül eğer ‘izzeti nefsin vazsa fakirlik derdinden dolayi ölümü isteme çüııki ölümü istemek diîencilikden başka bir şey değildir.

jL & o' t

. 0—1* jT -LLf «tT* jJ>

Kâ’inat ile öyle bir dostluk te’sis etdim ki yarin yer etdiği her gönül benim gönlümdür.

. S —Ç y J j . i ) j j>

— l—İl' _

Göz diyarından yabancı gibi geçiyorsun , Ey gözüm ün nuru senin gönlünde vatan ma- lıabbeti yokırıu ?

Huni dili mey gonceyi cam eyledi bülbül, Bezmi gülü naleyle temam eyledi bülbül: Her ııalede bir nahli güle kondu safadan . Her nağmede tebdili mekân eyledi bülbül . Gehvareşini gerçi nesim eyledi tahrik , Emma ki güle lıabı haram eylebi bülbül.

[ Nabi ]

ıS ¿t'-U- j i jlj .i-j •ciy'

. A ı j'j»- y y 0*1» ^

Memede ki çocuk parmağı ağzında nasıl lezzetle emerse gönlümün yarası senin okunu ağzında o lezzetle tutar.

o j AL» i 4>- j ^ u wL_»l

• o —»-ks jp * kJ ¿kü*

Kendi başının muhafazası ümidile ‘aşk yo - luna ayak basma , zira bu merhalede başdan geçmek ilk adımdır.

Mes’ul imtiyaz Sahibi avukat İrfan Emin

(11)

Tarif de publicité dans

F « Idjtihad »

Ltq, 1 pour chaque 3 centimètres de hauteur

dans les colonnes de 1’ “Idjtihad». soit 3 X 8 centimètre carrés, par insertion .

Le prix des avis et annonces est encaissé après leur insertion, contre reçu dûment établi.

Les numéros de 1' "Idjtihad» dans lesquels les avis et annonces ont paru sont envoyés, aux intéressés, à titre gratuit.

Le prix des avis et annonces est de 1 LtQ au minimum, par insertinon .

‘AKLÎ SELİM

Meşhur Rahib Meslieı* nin V o lta ir e ta­ rafından hulasa edilen bu eseri Dr. Abdullah Djevdet B. tarafından ba‘zı mühim haşiyeler ‘ilâvesile Türkceye çevrlmiş ve basıhmşdı.

Arab harflerinin kaldırılmasından bir az evvel tab‘ı hitam bulan bu kitab ilk iki ay zarfında emsalsiz bir sür‘atle satılmış ve nus - hası azalmışdı . Bunun üzerine geçen sene ikinci def‘a ve yeni Türk harflerde de basıl - rnışdır. Kitaba, mütercim, ba‘zı ma‘nidar re - simler ‘ilâve etmişdir ve bunlardan ilk basılış için yapılmış bir danesini aşağıya koyıyoruz .

Eski harflerle basılmış nüshalar azalmışdır 528 salıifelidir fi. 1 liradır. Yeni Türk harfle - rile basılmış nüshalar 135 kuruşdur.

« İÇTİHAD » K ütübhanesi

M evcu d k ita b la rı:

Kuruş Aklı Selim ( Eski harflerle) 527 sahifeli 100 Aklı Selim (yeni Türk harflerde) 135 Rahib "Meslier„nin Vasıyyetnamesi 20 Ruhul Ekvam (eski harflerle) 274sahife 100 Diitı ve Yarın ( » » ) 254 » 100 İlmi ruhi ictima‘i ( » » ) 287 » 50 Adabı mu aşeret rehberi ( Resimli, eski harflerle ) 509 sahifeli 150

Giullame Teli 100

Dilmesti’i Mevlana ( Eski harflerle ) 50 Bir Zekâyi feyyaz (Eski harf ve resimli ) 25 Mekârimi alılâkiyye veDin(Eski harflerle) 25 Karlı Dağdan Ses(AB. Djevdetin Şi‘irleri)100 Harb ve sözde İyilikleri (Eski harflerle)

219 sahifelik 100

Asırların Panoraması (Eski harflerle,

resimli). 246 sahifelik 100

Felsefe’i istibdad ( Eski harf )Alfieri nin,

resimli 272 sahifeli 50

Ruba'iyyatı Khayyam ve Türkceye -

tercümeleri. (Eski harflerle) resimli, 150 Persefon-Esatiri nefis bir menzume 75 Avrupa harbinin Psikolocyası (Eski harflerle)

resimli, 708 sahifelik 150

Bankalar ve muamelâtı (Eski harflerle) 50

Yollar ve İzler 50

‘Ameli Ruhiyyat 100

İngiliz Kavmi 150

Dimağ ve Melekâti akliye [Resimli] 200 I h l a r : Haricden siparişlere yüzde yirmi nisbetinde ta‘ahhndlu irsaliyye ücreti zam olunur. Siparişlerle beraber posta havalesi gönderilir. Havalenamenin vüsulu günü iste­

nilen kitab ta'alıhudlu olarak postaya verilir.

Cum huriyet M ücellithanesi

Babıâli caddesinde « Karagöz » ittisalinde . Ki­ taplarım hem metin bir suretde, hem mutedil fiatla ciltletmek isteyenlerin mücellithanesidir.

(12)

9

^ *

Bütün

«

classique

»

kitaplarla diğer neşriyyatı ve mektep levazımınızı

atmak için

İ s ta n b u ld a B e y o ğ l u İ s t ik lâ l c a d d e s in d e 4 6 9

numarada :

LA G R A N D E L I B R A I R I E M O N D I A L E

Müessesesine miiraca'at ediniz

Şal*ki k a r ib in e n b ü y ü k v e ç e ş id le r i e n iy i in t ib a h e d ilm iş k it a b h a n e s id ir . Telefon: Beyoğlu: 2710

> *•» ** ^ t t -tt t t t» t f Q t» «» + » (l> ## ## t > M t

T ü r k iy e SA N A Y İ* v e M A ‘A D İN B A N K A S I

Fabrikalarına ait

Y E R L İ M A L L A R P A Z A R I

İstanbul, Bahçe kapu Birinci Vakıf han Telefon : İstanbul : 517

Mağazada münhasiren bankaya merbut fabrikalar mâ'mulâtından ipekliler ve döşemelikler yünlüler, battaniyeler, kostümlük kumaşlar, şallar, ipekli mendiller, ince ve kalın bezler, metin ve zarif bavul, çanta, kunduralar ve saire topdan ve perakende olarak satılır.

HEREKE MENSUCAT FABRİKALARI MA'MULÂTI

Satış mahalleri:

Yalnız topdan Herekede Fabrika merkezi, İstanbul ve Ankara da

YERLİ MALLAR PAZARLARI

Perakende için

İstanbulda Bahçe kapıda birinci vakıf han altında

YERLİ MALLAR PAZARI

A n k a r a d a Ç o c u k S a r a y ı c a d d e s in d e

Yerli mallar pazarile İstanbul ve sa’ir vilâyetlerdeki bilumum kumaşçı mağazalarından ve terzilerden talep ediniz.

O s m a n l ı B a n k a s ı

b a n q u e o t t o m a n e

Sermayesi 10 milyon İngiliz lirası.

Umumî merkez : Galata Telefon : B. 36 Türkiyenin her şehrinde şu‘beleri vardır.

Dr. Yorği Fotaki M avromatis

K e p h a l g i n e

Kaşeleri baş ağrısı ve her nevi* ağrı için müessirdir.

Öksürük ve boğaz hastalıkları

O x y m e n t h o l

P E R R A U D İN

E m r a z ı d a h iliy e

Beyoğlu Venedik Sokağı M 5

Cuma ve cumaıtesinden başka hergün 2,5 dan 7 ye kadar.

Çarşanba günleri parasızdır. Telefon : B. 4707

Pastillerini alınız A p r a h a m E k ş i y a n

Kerestecilerde No. 412

Dépôt de bois de construction en tous genres Telefon : Stamboul : 2827

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Önceki gece bir Alevi ailenin Ramazan davulcusu ile tart ışmasını bahane eden faşist bir güruh 1.30 ile 3.00 arasında taşlı, silahlı sald ırıda bulunmuş 15 Alevi

Yapılması gerekenleri, üzerlerine düşenleri hem yasal hem idari hem teftiş anlamında yoğun şekilde yapt ıklarını belirten Çelik, “Ama, 20 tersane olması gereken yerde

du, dul olmadan evvel alınmış olan taahhüdleri ifa etmek, mühletler istihsal etmek, müddetleri gelen bonoları ödemek lâzımdı. Birkaç hafta sefaletden , fakat

Şekil ve şartları kanunda gösterilen Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi; bir mahkeme kararının

Canlı doku üzerindeki veya içindeki mikroorganizmaların öldürülmesi veya üremelerinin engellenmesi için kullanılan kimyasal ürünlerdir.. Canlı dokulara

Bu yakın nufus fazlalığı mücavir millet­ leri istila etmeyi Almanlara tavsiye etmek için muharrirleri tarafından ileri sürül- müşdü.'Fakat Almanya tarafından

Si l’on regarde en arrière, on peut difficilement dire que les Chypriotes grecs se soient même approchés de l’idée de faire bon usage de cette dernière chance.. Ils o n t

Şimdilik Italia , « diktateur » ü sayesinde , Famsa da olduğu gibi , muhtelif siyasî fırka - ların memleketin refahini artırmak için değil ınevki‘i