• Sonuç bulunamadı

Kur an Anlama Sorunu Üzerine Baz Dü ünceler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Kur an Anlama Sorunu Üzerine Baz Dü ünceler"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Eskiyeni 27/Güz 2013, 131-138

“Kur’an’Ö Anlama” Sorunu Üzerine BazÖ Düûünceler

úevket KOTAN

Kur’an’Ö anlama, baûka bir ifadeyle Kur’an’Ö doøru anlama meselesi, daha ùslamÖn ilk asrÖndan itibaren, müslümanlarÖ meûgul eden bir mesele olarak halen önemini korumaktadÖr. Bu meselenin ilk defa otaya çÖkÖûÖnÖ Haricilerin Hz. Ali’ye karûÖ hüküm konusunda sürdürdükleri polemikle baûlatmak isabetli olabilir. Çünkü Haricilerden önce ùslam tarihinde Kur’an’Ön anlaûÖl- masÖ konusuna iliûkin herhangi bir hadise bilinmemektedir. Böyle bir hadise- nin ortaya çÖkmamasÖ anlaûÖlÖr bir ûeydir ve bunun nedeninin, müslümanlarÖn Hz. Peygamber’den öørendikleri Kur’an anlayÖûÖ olduøu söylenebilir. Çünkü anlaûÖldÖøÖ kadarÖyla sahabe, Hz. Peygamber’den Kur’an’Ön sadece okunan ve yaûanan bir kitap olduøunu öørenmiûti. Nitekim onlarÖn Peygamberleriyle birlikteki uygulamalarÖ da böyleydi. Ancak bu anlayÖûtaki asÖl kÖrÖlmanÖn ùslam düûünce hayatÖnda Kelam hadisesinin ortaya çÖkÖûÖyla yaûandÖøÖnÖ söylemek gerekir. Bu döneme gelindiøinde Kur’an, artÖk kÖraat edilerek yaûantÖlanan bir vahiy olmaktan, iki kapak arasÖnda toplanmÖû bir mushaf olarak araûtÖrma nesnesi bir kitap olmaya doøru evrilmeye baûlamÖûtÖ. Amellerin kaynaøÖ olduøu kadar, artÖk sÖrf zihinsel konular ve tartÖûmalarla ilgili bir kitap da olmuûtu. ùûte o günden itibaren Kur’an’Ö anlama sorunu, ümmetin en temel sorunlarÖndan biri, çoøu zaman en temel sorunu olmaya devam etmektedir.

úevket Kotan’a ait bu yazÖ bir önceki sayÖmÖzda sehven Burhanettin Tatar adÖna yayÖnlanmÖûtÖr. Bu sa- yÖmÖzda her iki yazarÖmÖzÖn yazÖlarÖnÖ da orijinal haliyle yayÖnlÖyoruz.

Yard. Doç. Dr., ùstanbul Üniversitesi ùlahiyat Fakültesi

(2)

O halde nedir bu Kur’an’Ö anlama sorunu? Kur’an zaten açÖk bir kitap deøil mi? O kendini bir beyan olarak tanÖmlamÖyor mu? Kendisi bir açÖklama, bir beyan olan bu kitap asÖrlar boyunca bir bilinemez olarak kalmÖû olabilir mi?

Kanaatimizce konuya iliûkin bu türden sorulara cevap verebilmek için, Kur’an’Ö anlama sorunundan önce anlamanÖn tabiatÖ konusu üzerinde dur- mak, daha doøru bir yaklaûÖm olur. Çünkü asÖl sorun, özelde Kur’an’Ö anlama sorunu deøil, temelde insanÖn anlama yapÖsÖ ve buna baølÖ olarak anlamanÖn tabiatÖ sorunudur. DolayÖsÖyla bu konu açÖøa kavuûmadan, Kur’an’Ön anlaûÖl- masÖ sorununa isabetli bir yaklaûÖm olamayacaktÖr.

Konu anlamanÖn tabiatÖ olunca söze önce bilgi ve anlam iliûkisinden baûla- mak gerekiyor. ùnsanoølunun varlÖkla iliûkisinin isimler üzerinden gerçekleû- tiøi bilinmektedir. VarlÖklar, diøer bir ifadeyle müsemmalar insan tarafÖndan isimlendirilmekte sonra da insanlar bu isimler üzerinde uylaûarak ortak bir dil oluûturmaktadÖrlar. VarlÖklarÖ ifade eden bu isimlerin tarihleri, dolayÖsÖyla da kapsamlarÖ ve bu isimlerin diøer isimlerle iliûkileri, bir dili konuûan insan- larÖn ürettikleri bilgiyi ifade eder. Yani bilgi denilen ûey, meydana getirdikleri aø içerisinde bu isimlerin, yani kelimelerin anlamlarÖnÖn bilinmesidir. Tabi bu kelimelerin de bu kelimelerin meydana getirdikleri aøÖn da bir tarihi vardÖr.

Bir dildeki kelimeler ve bu kelimelerin meydana getirdiøi aø, insanlar ve toplumlara benzetilebilir. ùnsanlarÖn kiûisel tarihleri yani biyografileri olduøu gibi isimlerin ve kelimelerin de tarihleri vardÖr. ToplumlarÖn ve devletlerin tarihleri olduøu gibi dillerin de tarihleri vardÖr. Bir kelimenin anlam alanÖ, o kelimenin tarihi ile yakÖn alakalÖdÖr. Mesela Anadolu, OsmanlÖ ve Türkiye kelimelerinden her birinin kendilerine ait tarihleri vardÖr ve bu tarihler ilgili kelimelerin anlam alanÖnÖ ve anlam derinliøini belirlerler. Mesela “efendi”

kelimesinin tarihi, bu kelimenin anlamÖnÖ olumludan olumsuza çevirerek neredeyse tamamen deøiûtirmiûtir.

Kelimelerin en geniû ve derin anlamÖ, o kelimenin tarihinin bütün detayla- rÖyla bilinmesini, kelimelerin sözlük anlamÖ ise, o kelimenin en çok hangi anlamlarda kullanÖldÖøÖnÖ ifade eder. Kelimelerin bir insan için ifade ettiøi anlam ise, o insanÖn bu kelimelerin tarihsel serüveni hakkÖnda ne kadar ûey bildiøi ve söz konusu kelimlerle ilgili ne kadar tecrübe yaûadÖøÖyla beliren ûeydir.

Tarihsel serüvenleriyle birlikte farklÖ alanlardaki kelimelerin, yani isimlerin organizasyonu ile, söz konusu alanlarda ve konularda bilgi ve bilim üretilir.

Kelimelerin basit anlamlarÖ varlÖk hakkÖndaki bilgiyi, bu kelimelerin daha temel anlamlarÖndan ve dil sistemi içerisindeki konumlarÖndan hareketle her hangi bir konuda organize bilgi elde etmek te bilimi ifade eder. Fakat sonuç

(3)

itibariyle hem bilgi hem de bilim bilineni ifade eder ve bunlarÖn öørenilmesi, kelimelerin ve kelimelerden yapÖlmÖû olan organizasyonlarÖn bilinen manala- rÖnÖn hafÖzaya alÖnmasÖ iûlemidir. Her ne kadar bilgilenme ve anlama kelime- leri birlikte iûleyen, iç içe karmaûÖk iki farklÖ sürece iûaret ediyorsa da, yine de bilinen anlamlarÖn hafÖzaya alÖnmasÖ, anlama deøil bilgilenmedir.Tabi bilginin kaynaklarÖndan birisinin, anlamlarÖn kelime kalÖplarÖna dökülmesi olduøunu da hemen söylemek gerekir. ùnsan ûeyler hakkÖnda kendisinde oluûan anlam- larÖ kelimelere döktüøü andan itibaren bu anlamlar artÖk bilgi formuna geçe- rek anlam düzeyinden çÖkarlar. DolayÖsÖyla kelimeye dökülerek ifade edilmiû her anlam, yeni bir bilgi olarak insanlÖøÖn bilgi mirasÖna dahil olur. Fakat diøer taraftan bu bilgileri edinme ameliyesi de yeni anlamlarÖn kaynaøÖ olma- ya devam eder.

ùnsan, üzerinde anlamlarÖ, baûka bir ifadeyle müsemmalarÖ konusunda uylaûÖlmÖû bulunan kelimeleri öørenirken, -ki bu müsemmalar soyut ya da somut varlÖklar olabilirler- bir yandan bilgi transferi yaparken diøer yandan da anlama sürecini yaûar. Biraz önce söylendiøi gibi bilgi, daha önce baûka insanlarÖn zihinlerinde oluûan ele avuca sÖømazlÖk karakterindeki anlamlarÖn kelime kalÖplarÖnda dondurulmasÖdÖr bir bakÖma. Fakat bu akÖûkanlÖk ve uçu- culuk özelliøine sahip anlamlarÖn tamamÖnÖn kelimelere sÖødÖrÖlmasÖ mümkün deøildir; çünkü bu, iûin tabiatÖna aykÖrÖdÖr. AyrÖca mesela, yazarÖn zihnindeki anlamÖ ifade etmek için kelime ve cümle seçiminde ne kadar isabet ettiøi de ayrÖ bir konudur. Çünkü anlama, manasÖ bilinen bir kelimenin içerisine sÖødÖrÖlan ve bilinen manaya raptedilerek manipüle edilmiû olanÖ edinmek deøil, varlÖøÖn kendisini açmasÖ, ifûa etmesidir. Bu yönüyle anlama bir varlÖk mahiyetindeki bilgiden farklÖ olarak bir hadisedir. Yani varlÖk sahnesine çÖkan, daha önce olmayan yeni bir oluûtur.

TabiatÖ itibariyle insan, dünyaya gözlerini açtÖøÖ andan itibaren her zaman aynÖ yoøunlukta olmasa da ölene kadar daimi bir anlama süreci yaûayan bir varlÖktÖr. Yani anlamak onun kaçÖnÖlmaz kaderidir. Bakarken, gezerken, okur- ken, tecrübeler yaûarken ilh. bir taraftan bilgilenirken, diøer taraftan da yeni anlamlarla yüzleûmektedir. Çünkü her yeni durumda varlÖk, kendini insan için yeniden açmakta ve insan, bir varlÖøÖn kendinin daha önceki durumunda görmediøi yeni bir yüzünü görerek yeni bir tecrübe yaûamaktadÖr. Mesela bir metni okurken aynÖ anda hem kelimelerin anlamlarÖndan bildiøi nisbette bilgi edinmekte hem de bu bilgilenme tecrübesi esnasÖnda o metinde olmayan ama o metin vesilesiyle zihninde oluûan anlamlara ulaûmaktadÖr. Bu bakÖm- dan cümlelerin literal veya zahiri anlamlarÖnÖ yazarÖn niyetine uygun manalarÖnda transfer etmek de sorunsuz, hatta mümkün deøildir. DolayÖ- sÖyla her okuma yeni bir inûadÖr aynÖ zamanda.

(4)

AslÖnda anlama sorununun bu kadar karmaûÖk olmasÖnÖn temelinde insanÖn tarihselliøi ve faniliøi yatmaktadÖr. Her ûeyden önce insan ancak dünyada var olan, varlÖøÖ dünyada gerçekleûen dünyalÖ bir varlÖktÖr. Tarih ise tam da dünyaya ve insanÖn dünya içindeki serüvenine, dünyayla iliûkisine iûaret eder.

ùnsan, dünya dÖûÖnda ya da dünya olmaksÖzÖn düûünülebilecek bir varlÖk deøildir. Her bakÖmdan dünyaya baølÖdÖr, dünyadan hangi yönden koparsa o tarafÖyla ilgili temel varoluûsal sorunlar ortaya çÖkar. Çünkü dünya onun ruhsal, zihinsel ve bedensel bütün ihtiyaçlarÖnÖ temin eden bir ana kucaøÖdÖr.

Mesela dünyaya iliûkin tasarÖmlarÖ bittiøi an ruhsal sorunlarla baûÖ derde girer.

Çünkü o, dünyaya bÖrakÖlmÖûtÖr ve yüzü ileriye doøru dönük olarak ölüm düûüncesiyle birlikte yaûamaktadÖr. DünyalÖ olmak, onun tarihselliøinin ve fani oluûunun temel nedenidir. VarlÖøÖn, onun dünya ile, dünyada var olanlarla her yeni tecrübesinde ancak kendini açarak yeni bir yüzünü göstermesi, onun faniliøine ve tarihselliøine iûaret etmekte ve ona bu hakikati her seferinde yeniden hatÖrlatmaktadÖr.

ùnsanÖn tarihselliøinin temel boyutlarÖndan bir diøeri de onun varlÖkla ancak dil ile iliûkiye girebilmesi ve varlÖøÖ ancak dil vasÖtasÖyla görebilmesidir.

Çünkü her ne kadar dil, üzerinde uylaûÖm saølanmÖû müsemmalarÖ ve manalarÖ ifade eden kelimelerden oluûuyorsa da, ne kelimeler, dolayÖsÖyla ne de dil, göründüklerinin aksine olarak sabit varlÖklar deøildirler. Dil bir yönüyle tarihin tezahür alanÖ ve taûÖyÖcÖsÖ olarak sabit bir mahiyet arz ediyorsa da, diøer yönüyle daimi bir inûa süreci içerisindedir; çünkü; bir insan için varlÖøÖn her seferinde kendini yeniden baûka bir yüzüyle açmasÖ,kelimeleri yeniden içeriklendirerek, sübjektif inûa sürecini devam ettirir.ùnsan daimi surette dili kendi kiûisel tarihinin imkanlarÖ ve sorunlarÖ baølamÖnda içeriklendirme hali içerisindedir.

Bu varoluûsal sorunlar ve imkanlar çerçevesinde yazÖlÖ ya da her hangi formdaki bir metin, insana karmaûÖk olarak temelde üç alan açar. Bunlardan ilki, bilgi olarak tanÖmladÖøÖmÖz metnin literal/zahiri anlamÖ. ùkincisi, bu metinde mündemiç bulunan yazarÖn niyeti ya da kastÖ. Üçüncüsü ise, bu okuma tecrübesi eûliøinde varlÖøÖn kendini yeniden açmasÖ, ifûa etmesi ile beliren anlam. Bu üç alandan ilk ikisi tarihsel ve analitik araûtÖrmanÖn konusudur. Burada metin tarihsel ve edebi/dilbilimsel olarak incelenerek metin ile bilgi formuna kavuûturulmuû anlam istihsal edilir. Bu formdaki anlam, cümlelerin literal karûÖlÖklarÖ olarak açÖk bilgiler ve yazarÖn niyeti ya da metnin amacÖ olarak ta kapalÖ bilgiler halindedir. Üçüncüsü ise, tarihsel ve analitik araûtÖrmanÖn adÖmlarÖ üzerinde yürümekle birlikte, varoluûsal olarak iûleyen bir süreç içerisinde halen bilgi formuna kavuûmamÖû haldeki anlama ilûkindir. Bu manasÖyla anlam istihsal edilerek ele geçirilen ûey deøil, bir nasip

(5)

olarak ele verilen ûeydir. Anlayan insanÖn bu varoluûsal süreçte yapacaøÖ ûey, varlÖøÖn sesini duymasÖ için bilinçli olarak kulaøÖnÖ açÖk tutmasÖ, kendini anlamaya açmasÖdÖr. Bu manasÖyla anlam, daha önce deøinildiøi gibi malumat yerine yeni bir hadise/oluûumdur.

ùç içe geçmiû bulunan, ama aslÖnda farklÖ olan bu üç alandan ilki olan metnin literal karûÖlÖøÖ, anlamlar kelime kalÖplarÖnda dondurulduklarÖndan somut ve dolayÖsÖyla elde edilir duruma gelmiûlerdir. Kelime kalÖplarÖ somut alemde karûÖlÖklarÖ olan ûeyler olduklarÖndan insanlar tarafÖndan bilinebilir malumat- lar olmuûlardÖr. Tabi bu, söz konusu kelimelerin eûit içeriklerle herkese ortak açÖlacaøÖ ve aynÖ manalarÖ ifade edeceøi anlamÖna yine de gelmez. Çünkü bunun da önünde engeller vardÖr. Mesela günlük hayatÖmÖzda çok kullan- dÖøÖmÖz en basit kelimeler dahi pek farkÖnda olunmasa da herkes için farklÖ manalar ifade ederler. En basitinden “araba” gibi bir kelime dahi böyledir.

Bir kiûi için araba kelimesi, bu kelimenin müsemmasÖ hakkÖnda ne kadar bilgiye sahip olduøuna baølÖdÖr. HayatÖnda sadece kaønÖ arabasÖ gören insan için araba kaønÖdÖr. Halbuki buna karûÖn hiç kaønÖ görmemiû bir kiûi için araba kelimesinin anlam alanÖ içerisinde kaønÖ gibi bir alet yoktur. Fakat buna raømen insanlar kendi bilgi ve görgü gibi eksiklerini gidermek suretiyle literal anlamlar alanÖnda ortak bir dil hususunda uylaûabiliyorlar.

Metinlerde yazarÖn niyetini, ya da metnin amacÖnÖ anlama konusu, literal anlam konusundan daha karmaûÖktÖr. Çünkü her ne kadar metin analizi yöntemleri ile metnin amacÖnÖ ortaya çÖkarmak mümkünse de burada anla- mÖn kelime kalÖplarÖnda somutlaûmamÖû olmasÖ, konuyu daha çok öznel düzeyde tutmaktadÖr. Okuyucunun metne, metnin amacÖ yerine kendi amacÖnÖ yerleûtirmesi olasÖlÖøÖ her zaman yüksektir. Fakat eøer metnin yazarÖ, metinde niyetini ortaya koyacak ûekilde açÖklamalarda bulunmuû ya da ip uçlarÖ vermiûse, okuyucularÖnÖ ortak bir noktada toplayabilir.

Bir hadise olarak anlama konusunda ise insan, bilgi edinme ameliyesindeki kadar özne pozisyonunu koruyamaz. Hatta çoøu zaman nesne pozisyonuna geçebilir. Çünkü bu düzeyde anlama, hadiseler vesilesiyle varlÖøÖn kendini yeniden ifûa etmesi ve bu ifaûa hadisesinin yaydÖøÖ ÖûÖkla insanÖn zihnindeki metnin yeniden yeni bir anlam kazanmasÖnÖ ifade eder. DolayÖsÖyla burada yeni anlamÖn kaynaøÖ, artÖk tek baûÖna ne metin, ne okuyucu ne de hadisedir.

Bizatihi varlÖøÖn bu baølamda kendini açmasÖdÖr. DolayÖsÖyla burada varlÖk özne olmaya daha yakÖndÖr. AyrÖca okuyucunun kiûisel tarihinin de burada önemli bir yeri vardÖr. Belki de bulduøu, aradÖøÖdÖr. ùûte burasÖ, insanÖn metinlerin anlamÖ konusunda en fazla farklÖlaûtÖklarÖ yerdir. Üzerinde uylaûma saølanmÖû kelimelerin anlam deøiûtirerek bir metnin anlamÖ husu-

(6)

sunda insanlarÖn ihtilaf etmelerinin altÖnda da anlamÖn bu düzeydeki hali yatmaktadÖr.

úimdi anlamanÖn tabiatÖna giriû mahiyetindeki bu tavzihattan sonra Kur’an’Ö anlama sorununa daha saølÖklÖ yaklaûÖlabilir. Genelde müslüman araûtÖrÖcÖ- larÖn ilahi kelamdan beklentilerinin yüksek olduøu bilinmektedir. Çünkü bu söz, Allah’Ön sözüdür; dolayÖsÖyla sonsuz manalarÖn derin ummanÖdÖr. úayet Kur’an kÖyamete kadar insanlÖk için her sorunun çözümünü içeriyor ve her soruya cevap veriyorsa, o zaman mevcut tefsirlerin açÖkladÖøÖndan daha fazla bilgiler ve manalar içeriyor demektir. ùûte bu bakÖû açÖsÖyla Kur’an’a yöne- lindiøinde hiç te olaøan dÖûÖ olmayan bildik kelimeler ve bu kelimelerden kurulu cümlelerle karûÖlaûÖlmakta, bu sefer lafÖzlara yüklenilerek bunlara yeni lügavi karûÖlÖklar verilmek yoluyla yeni/farklÖ anlamlar elde etme yoluna gidil- mektedir. Mesela Kur’an’da baûörtüsünün farziyetine iliûkin polemikler gün- cel örneklerden bir tanesidir. Halbuki aslÖnda lafÖzlar literal anlamlarÖ itiba- riyle açÖktÖrlar.

Belki de Kur’an’Ön anlaûÖlmasÖ hususunda en çok gözden kaçan ûey, onun dilinin bu dünyaya ait bir dil olduøudur. ùlahi bir vahiy olarak Kur’an’Ön dilinin bu dünyaya ait dillerden biri olan Arapça olmasÖ, onun literal/lafzi anlamÖnÖn Arap dilinin imkanlarÖ içerisinde olduøunu gösterir. Bu da bu dünyaya ait bir dil olarak Arapça lafÖzlara olaøan dÖûÖ yerine sadece olaøan anlamlar yüklenilmesi gerektiøini gerektirir. Bu lafÖzlardaki anlamlar bu keli- melerin anlam imkanlarÖyla sÖnÖrlÖdÖr neticede. Çünkü bu dil baûka dünyalara ait insan üstü bir dil deøil, baûka bir ifadeyle ilahça deøil insancadÖr. Dola- yÖsÖyla onun ilahi bir kelam olmasÖ hasebiyle kendisinden beklenilen derin manalara sahip olmasÖ, onun lafÖzlarÖna adeta iûkence uygulayarak ondan ol- madÖk manalar çÖkarmak için onun derin manalarÖna ulaûmanÖn yolu deøildir.

Kuûkusuz Kur’an, lafÖzlarÖnÖn güzelliøi, ifadelerinde maksada uygun en isa- betli kelimelerin kullanÖlmÖû olmasÖ, söz diziminin ulaûÖlmaz seviyede mü- kemmel olmasÖ ve dolayÖsÖyla kÖraatta ve hÖfzetmede mucizevi bir akÖûkanlÖk ve kolaylÖk saølamasÖ gibi edebi özellikleri itibariyle beûer kelamÖnÖn çok üzerinde bir seviyededir. O bir fesahat ve belagat mucizesidir. Fakat yine de bütün bu özelliklerine raømen Kur’an, soyut ya da somut olsun bu dünya- daki müsemmalara isim olan kelimelerin kullanÖlmÖû olduøu bir dille konuû- muûtur. Hatta öte dünyaya ait varlÖklar dahi bu dünyadaki varlÖklara benze- tilerek, teûabüh yapÖlarak anlatÖlmÖûtÖr. Çünkü ne gaybi ne de baûka her hangi insanüstü bir dil yoktur. Varoluûsal olarak böyle bir ûey olasÖ da deøildir. Bu nedenle ilahi/derin anlamlarÖnÖ bulmak için Kur’an lafÖzlarÖnÖ sündürmeyi gerektirecek bir çabaya ihtiyaç yoktur. Bu lafÖzlarÖn her birinin, o gün o dili konuûan inanlarÖn bildiøi birer karûÖlÖklarÖ vardÖ. Kur’an’Ön kullanÖlan Arapça-

(7)

da yaptÖøÖ bazÖ anlam tadilatlarÖ ise ilk müslüman neslin gözleri önünde yapÖlmÖûtÖ. Namaz, zekat gibi bazÖlarÖ ise özel bir anlamda ÖstÖlahlaûtÖrÖldÖ.

DolayÖsÖyla kendisi beyan olan, kendisini beyan olarak isimlendiren Kur’an apaçÖk bir kitaptÖr; onda gizemler yoktur. Onun asÖl mucize olan yönü, sade ve öz ifadelerle söylediøi ûeylerin hak olmasÖdÖr. Allah’Ön varlÖk tasarÖmÖ içinde yer alan sözler, bütün varlÖøÖn kendisine göre var edildiøi ilmin bir parçasÖ olmasÖdÖr. DolayÖsÖyla bu varlÖk alemi var oldukça bu sözler hak sözler olarak kalacaklardÖr. Dönülüp dolaûÖlÖp sonunda varÖlacak yerde olmaya devam edeceklerdir. Hak olarak söylediøi ûeyleri odak noktasÖna koymak yerine dahasÖnÖ aramanÖn ve lafÖzlardan zorlama anlamlar çÖkararak yanÖna bir ûeyler iliûtirmenin hiç bir anlamÖ olmayacaktÖr.

Tarihsel ve metin içi araûtÖrma ile lafzi anlamlarÖn mümkün olduklarÖ kadar kastedilen anlama uygun ûekilde anlaûÖlmalarÖndan/bilinmelerinden sonra geriye kalan ûey anlama hususunda “iyi niyetli” olmaktÖr. Burada iyi niyet ifadesi, anlambilimdeki anlamÖyla kullanÖlmaktadÖr. Okuyucunun kendisini metne, metnin hakikatine açÖk tutmasÖ, önyargÖlarÖnÖ gözden geçirmeye hazÖr olmasÖdÖr. ùnsanlarÖn kendi anlam dünyasÖndaki doørularÖnÖ metne söyletme eøiliminde olduklarÖ ve çoøu zaman bundan kurtulamadÖklarÖ bilincini elden bÖrakmamasÖdÖr. Anlama hadisesi varoluûsal olarak kontrol edilmeyecek ûekilde zaten kendiliøinden olmaktadÖr.

OkuyucularÖn, Kur’an’Ön lafzi anlamÖ hususunda aynÖ bilgilere sahip olma- larÖna raømen farklÖ anlayÖûlara sahip olmalarÖnÖn arkasÖnda, lafzi anlam hususundaki farklÖlÖklarÖ deøil, geçmiû kiûisel tarihlerinin, etki tarihinin, genel tarihsel durumun, psikolojik, kültürel atmosferlerinin, ideolojilerinin, tutku- larÖnÖn etkisiyle okuyucuya varlÖøÖn farklÖ açÖlmasÖ, farklÖ yüzünü göstermesi nedeniyledir. Anlama hususunda “iyi niyetli” okucular diøerlerinden farklÖ anlamalarÖna raømen onlarla ortak bir dilde buluûabilirler. Nitekim insan, daimi bir anlama süreci içerisinde olmasÖna, hatta daima “yanlÖû” anlamasÖna raømen bu anlamalarÖndan anlamlÖ ve uyumlu bir bütünlük oluûturabilmek- tedir. ùyi niyetli okuyucular da farklÖ anlamalarÖna raømen kendi aralarÖnda uyumlu bütünlüklerde buluûabilirler.

ùdeolojik okumalar ise zaten despotik okumalardÖr; bu tarz okuyucular hem metne ûiddet uygulayarak metnin söylemediøi kendi doørularÖnÖ bir yolunu bularak metinde temellendirirler, hem de kendi anlam dünyalarÖnÖn yegane doørulardan oluûtuøundan güven içerisinde olarak diøer insanlarÖn da bu anlam dünyasÖnÖ paylaûmalarÖnÖ isteyerek dayatÖrlar. “Kötü niyetli” olarak isimlendirilen bu durumdaki okuyucularÖn, diøer okuyucularla ortak bir dilde buluûamamalarÖnÖn altÖnda yatan neden budur.Çünkü kendilerini metnin önerilerine açÖk tutmazlar.

(8)

Sonuç olarak Kur’an’Ö anlama meselesi, lafÖzlarÖnÖ zorlama meselesi deøil, Kur’an’a iliûkin bilgileri öørendikten sonra, ideolojisi ile mücadele ederek ve kendini metne açÖk tutarak hayat tecrübeleri eûliøinde daimi bir okuyucu olma meselesidir. VarlÖøÖn sesini dinleyerek Kur’an’Ö okumak kadar aynÖ zamanda dünyayÖ da okuyabilme meselesidir. Mevcut önyargÖlarÖnÖn yerlerini yeni önyargÖlara bÖrakmasÖna hazÖr olma meselesidir. Nasip meselesidir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Proposed System: In the prediction process, machine learning plays a key role, and paper research and the classific ations of models used in thyroid disease are based on

Koordinatörlüğünü Tarım Bakanlığı müsteşarı Hayri Deniz’in yaptığı toplantıda, balık tröstlerine uluslararası düzeyde danışmanlık yapan Birleşmiş Milletler

• Antral folliküllerden GV oositlerin elde edilmesi ve bunların daha sonra in vitro maturasyonu. • Ovarian stimulasyonun hiç olmaması ya da

"Her Yönüyle PCOS" Ege Üniversitesi Rektörlüğü Aile Planlaması-İnfertilite Uygulama ve Araştırma Merkezi katkıları ile Üreme Tıbbı Derneği

Verginin maliyetine ister katlansın ister katlanmasın devlet kamu hizmetlerini eşit üretir, devletin ürettiği özel mal ve hizmetler hariç (THY gibi) tam kamusal

Klaus Mann’ın ele aldığımız üç romanından (Treffpunkt im Unendlichen, Flucht in den Norden ve Der Vulkan. Roman Unter Emigranten) hareketle yaptığımız çalışmamızda,

Ayrıca İpsala ilçesinde yoğun olarak yapılmakta olan monokültür çeltik tarımının da toprak ve sulama suyundaki mineral dengesinin bozulmasında rolü olduğu

Zekeriya AKMAN Her Yönüyle Gül Sempozyumu Düzenleme Kurulu Başkanı.. 1 (Rose Reflectiıons In Ceramic Art And Rose Motifs In