• Sonuç bulunamadı

Akşamları Kadıköy iskelesinde bir saat:Gişeden bilet nasıl alınır? Yolcular arasında komik sahneler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Akşamları Kadıköy iskelesinde bir saat:Gişeden bilet nasıl alınır? Yolcular arasında komik sahneler"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Akşamları Kadıköy

iskelesinde bir saat.

Gişeden bilet nasıl alınır? yolcular

arasında komik sahneler

Her gün o kadar tuhaflıklar görü­ yor, öyle garip şeyler işitiyoruz ki, ön­ ce bizi güldüren bu garabetlere gözle­

rimiz, kulaklarımız kısa zamanda

âdeta alışıveriyor ve bir müddet son­ ra onları yadırgamıyoruz bile...

Sokak satıcıları da son zamanlarda yeni yeni satış şekilleri icad etmiye-

başladılar. Taklidcilik de dalbudak

salmış bir halde...

Caddelerde, pazarlarda, iskelelerde, vapurlarda satıcıların feryadına ku­ lak kabartınız; halkın ulu orta, ba­ ğıra bağıra konuşmalarına dikkat edi­ niz, neler neler duyacaksınız...

* i'- $

Geçenlerde bir akşam Kadıköyüne gitmek üzere Köprüye inmiştim. 6,35 vapurunun köprüye gelmesini bekli-

yen kesif bir yolcu kalabalığı iske­

leyi işgal altına almıştı.

Kendi kendime düşündüm. Haydi, ite kaka vapura girmek mümkün. Fa­ kat bilet nasıl alınacak? Çaresiz ki- şeye sokulmak lâzımdı. Ben de öyle yaptım amma, bilet veren memurla karşı karşıya gelmek ne mümkün!.

Daha gişenin turnikesile aramda bir metre mesafe varken bir el sağ, bir diğeri sol omuzum üzerinden kişe- ye doğru uzanıyor, avuç içinde terden mülevves bir hale gelmiş kâğıd para­ lar, parıl parıl parlıyan gümüş liralar gözlerimin önünde resmi geçid yapı­ yordu.

Bir taraftan da şikâyet eden edene: — Akay pekâlâ biliyor ki, yalnız K a­ dıköy, Haydarpaşa, banliyö yolcuları değil, Ankara yolcularile onları teşyi edeceklerde şu 6,35 vapurile gidiyor­

lar. Ona göre tedbir alınsa, hiç ol­

mazsa bütün kişeleı* erken açılsa y a !... — Ne demek, efendim? Vapur yok değil ya! İki tane birden kaldırsın. Biri doğruca Haydarpaşa, diğeri de

Kadıköyüne gitsin...

— Kabahat hep gazetelerde... Yaz­ mıyorlar ki... Ceblerinde pasoları var. Doğrudan doğruya vapura giriyor, hiç birşey görmüyorlar.

— Akay erkânından birile bir ga­ zeteciyi buraya getirip halk arasında bir kerecik olsun zorla bilet aldııma- lı!...

* î| t*

Vapurun hareketine on dakika var. Her taraf dolmuş, birçok kimseler de ayakta duruyor. Gazete müvezzileri hani harıl çalışıyorlar:

— Cemal Nadirin Akbabası.... Ra- mizin karikatürü. On kuruş!.

Karşımda oturan genç bir kadın

yanındaki arkadaşına yüksek sesle ve hayretle soruyor:

— A !... Bunlar çalıştıkları mecmu- alan satın mı aldılar?

— Çoktanberi mecmua okuduğun yok galiba?

— Epeydir okuyamıyorum.

— Gerçi benim de aylardanberi mec­ mua okuduğum yok amma, gazetele­ ri muntazaman takip ederim. Bravo I sanatkârlarımıza., çalıştılar, çabala- I dılar; nihayet birer mecmua sahibi

olup çıktılar. Dur, eve gidince birer j mektup yazayım, ikisini de tebrik de-

1 yim!

— Kendilerini tanır mısın? — Nasıl tanımam! Aile dostlan... — İkisi de mi?

— Tabiî... Fakat Cemal Nadirle

daha iyi görüşürüz. — Nasıl bir genç?

— Uzun boylu. Biraz fazlaca şiş­ man amma, zararı yok, bu şişmanlık ona yakışıyor. Kendisine kaç defa söy­ ledim. Şu Duğlas bıyıkları kestir di­

ye-— Yakışmıyor mu?

— Yakışıyor amma, onları kesti i se daha sevimli olacak!

— Ramiz?

— O da sevimli delikanlıdır. Sarı­ şın, uzun boylu, narin yapılı bir genç ona da kaç kereler: «Şu gözlükleri çı­ kar allahaşkm a!» dedimse de hiç ora­ lı olmadı. Cin gibi gözleri olduğu hal­ de gözlük kullanıyor!

Gülmemek için kendimi güç zapte-

diyor ve Cemal Nadiri düşünerek:

«Neredesin üstad. Gel de, bayanın

ağzında kendini bir gör bakalım. Ne hale gelmişsin!.. Duğlas bıyıkları ne vakit büyüttün. Seni bu kadar kısa zamanda şişmanlatan nesne neyin nesidir. Şunun sırrını bizede söyle de ayıplarımızı kapatalım. Nihayet mec­ mua sahibi de olur; gizli tutarsın de­ ğil mi? Ziyafetten mi korktun. Elin açıktı senin. Ne oldu sana?!..»

Diye söylenirken üstadı salonun

bir köşesinde görmiyeyim mi? K ala­

balık vapurun nasılsa sıkışabildiği

bir yerinde gazetesine göz gezdiri­

yor.

Bugün tuhaf tesadüflerde birbiririi takip ediyor. Gazete müvezzii çocuk­ lardan biri elinde «A kbaba» Cemal Nadire musallat olmuş, satmağa ça­ lışıyor:

— Cemal Nadirin Akbabası... Üstad, aldırmayınca müvezzi Ak­ babayı koltuğunun altına sıkıştırıp

«Karikatür» uzatıyor:

— Ramizin karikatürü de var, ba­ yım!

* * *

Satıcı avazı çıktığı kadar bağın-* yordu.

—- Nişanlanma, evlenme, ayrılma

kanunu . - 1

— Her eve, herkese lâzım. Nişan­ lanma, evlenme, boşanma kanunu... Satıcı elindeki küçücük kitaplar­

dan birini ötekinin berikinin gözü­

ne doğru uzatmağa başladı.

— Lâzım değil mi, küçük bayan? Kızcağız kendini tutamıyarak gül­ dü. Satıcı, gözüne kestirdiği yaşlıca bir zata sokuldu:

— Boşanma kanunu, bayım! —■ Ne olacak?

— Okursunuz!

— Lâzım değil. İcab ederse alırız. Demindenberi bıyık a lto d a n kıs kıs gülen orta yaşlı bir zat satıcıyı

yanma çağırdı. Biraz ötede yavaş

sesle münakaşa eden henüz pek genç bir kızla bir delikanlının duyabile­ ceği perdeden sordu:

— Barışma kanunu var mı?

Necmi Erkm en

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Şimdilik görebildiklerimizin yalnızca yıl- dızına yakın olanlar olduğunu düşününce, yıldız başına belki de bizim sistemimizdeki gibi çok sayıda gezegen düştüğü

Artery, BB- Biceps Brachii, U- Ulnar Nerve, M- Median Nerve, SUA- Superficial Ulnar Artery, R- Radial Artery, CI- Common Interosseous Artery, *- Medial

Şayet imâmet vacip olmasaydı bu konuda Sahâbe tarafından bu kadar tartışma ve münâzara yapmak caiz olmazdı (Ferrâ, 2000, s.19).” Sahâbenin imâm atanmasını tercîh

California vc Colombia Üniversitelerinde bulundu, Basınla ilgili olarak birçok armağanlar aldı 1968 yılı Gazeteciler Umumi heyet toplantısında Türk

Attilâ Ilhan’ı 16 yaşında hapse atabi­ len hoyrat devlet zihniyeti ve milli­ yetçilik anlayışı maalesef bugün de varlığını sürdürüyor. Ama eskisi gibi

Işıklı ve ark., (2000) Eskişehir ve civarında kullanılan içme sularında yaptıkları analizlerde ise florür seviyesinin 0.24 mg/L ile 0.30 mg/L arasında bulunduğu,

Salt iş eğitimini uyguladığınız zaman, ortaya iş eğitim i uygulanan bir sa­ nat okulu çıkıyor: yani, bizim buradaki sanat okullarımızda, iyi uygularsanız

Araştırma sonucunda Türkçe ders kitaplarındaki metinlerde en çok sosyal değerlere en az dinî ve iktisadi değerlere yer verildiği, nazım türündeki metinlerde estetik