• Sonuç bulunamadı

"Masalcı Dede" Vehbi Koç...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share ""Masalcı Dede" Vehbi Koç..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

[\r\e f e

A. PYG f.

I ürk sanayicilerinin v e işa d a m ların ın önemli bir bölümü­ nün dedesi, ondan da büyük bir bölü- I münün ise babası durumundaki Vehbi

Koç, daha da uzun olası öm­

rünün dalya noktasına yak­ laştığı şu günlerde, sadece ki­ şisel başarısının değil, 70 yıl­ lık Cumhuriyet dönem inin de başarısının bir simgesi ol­ muştur.

Vehbi Koç, T ü rk iy e ’nin

ekonom ik yaşamında oluş­ turduğu etkinliğinin büyük­ lüğü ölçüsünde, T ürk halkı­ nın toplumsal yaşamında da birinci derecede bir etkinliğin sahibi olmuştur.

Ülke ekonomisindeki ba­ şarısıyla “Bir numaralı sana­

yici ve işadam ı” koltuğuna

oturan Vehbi Koç, ülke halkı­ nın toplumsal yaşam düzeyi­ ne katkısıyla ise, “ülke halkı­

nın h iz m e tk a rla rı” arasın­ dan da sıyrılıp, öne geçerek ülkede, o konuda da bir nu­ m aralı koltuğun sahibi ol- muştur. * * *

Vehbi Koç, hem Cumhu­

riyet öncesi dönemin bir tanı­

ğı olarak, hem de Cum huri­

yet sonrası dönemin “büyük

işler yapm ış” bir kişisi ola­ rak, Cumhuriyet’in 70. yılını kutladığımız bugünlerde bize

“o eski günler”i anlatırken,

kendisini bir dönemin tanığı özelliğinden çok, bir “masal­

cı dede” kimliğiyle dinledik.

Bakın neler anlattı Vehbi

Koç:

“Çocukluğum un geçtiği yıllarda, evlerimizde ne akar su, ne elektrik, ne de ısın ­ mak için kömür sobası var­ dı. Bahçenizde akar suyunuz ya da kuyunuz yoksa, mahal­ le çeşmesinden eve su geti­ rip, küplere ve ibriklere dol­ durur, böylece yıkanm a ve içme suyunuzu sağlardınız.

Ailece yıkanm ak için de mahalle hamamına gidilirdi. O da ancak ayda bir yapılan bir işti.”

V e h b i K o ç ’ un a n la ttığı

“inanılması zor masal”ın bir

başka bölümü ise şöyleydi:

“Ç am aşır yıkam ak için çay kenarına gidilir, orada çaydan su ahmp kazanda ça­ maşırlar kaynatılırdı.

E vlerde elek trik yoktu, çeşitli gaz lam abaları yakı­ lırdı. Bunların, 3,5,8,14 gibi numaralı olurdu.

D a h a z en g in e v le r ise, sonradan çıkan, gazyağı ya­ kan lüks lambaları ile aydın- latıhrdı.

S avaş sırasın da çok ev­ lerde ancak yağ mumları ile aydınlatma yapılırdı.”

C u m hu riyet öncesi dö­ nemde, ülkede buzdolabı bile yokmuş. Öyle söyledi Vehbi

Koç:

“Y e m e k le r, y iy e c e k le r evin serin bir yerine konan tel dolaba yerleştirilir, yazın çabuk bozulacak yem ekler ise kuyuya sarkıtıbrdı.”

O günlerde ülkede, oto­ mobil bile olmadığını da söy­ ledi Vehbi Koç:

“Ç o cu k lu ğu m u n A n k a ­ ra’sında otomobil yoktu. Hiç unutmam, Ankara’ya ilk oto­ mobili, A slangü ller adında b ir k atolik tüccar getirdi. B ü tü n A n k a ra , T a ş h a n ’m önünde toplandı. Otomobil, ista sy o n a in san ta şım a y a başladığı zaman herkes şaş­ k ın lık la b ak ıyord u . A d ın a ‘gavur arabası’ dediler.

O tarih lerd e dem iryolu A n k a ra ’ya k a d a r gelm işti. Trene binip, İstanbul’a git­ mek oradan m al alıp getir­ mek, A n k ara’nın içinde an­ cak ik i üç T ü rk tü c c a rın yaptığı bir işti.”

Bugün Japonya’ya gitme­ nin, o günlerde A n k ara’dan

İs ta n b u l’a gitm ekten daha kolay olduğunu söyledi Veh­

bi Koç.

Hatta, çaydan kibrite ka­ dar hemen hemen tüm tüke­ tim maddelerinin yurt dışın­ dan getirildiğini de bildirdi:

“ Şim di b u ra d a n Japon­ ya’ya gitmek, o zaman Anka­ ra’dan İstanbul’a gitmekten daha kolaydı... İstanbul'a iki günde gidiliyordu. Bir gece Eskişehir’de yatılıyor, ertesi gün İstanbul’a varılıyordu.

Sağlam, güvenli, hızlı tek araç, demiryolu idi. K urtu­ luş Savaşı’nın ilk yıllarında İstanbul-Ankara treni Eski­ şehir’e kadar işliyor, Eskişe­ hir’den sonra yayh araba ile Ankara’ya dönülüyordu.”

Sadece Cu m h uriyet’ten

önce de değil, hatta Cumhu­

riyet’in ilk yıllarında da ülke­ nin ihtiyacı olan bütün mal­ lar, petrol, ilaç, kahve, çay, dem ir ve kömürden kibrite kadar herşey dışardan

gelir-Vehbi Koç’un anlattığı bu

“inanılması zor masalı” din­

ledikten sonra biz de ona bir masal anlatmak istedik ama...

Onun da bizim anlatacak­ larımıza inanmayacağını dü­ şünüp, masalımızı anlatmak­ tan vazgeçmek zorunda kal­ dık.

“Bizim şu anda yaşadığı­ mız Türkiye’de, çamaşır yı­ kamak için artık dere kenar­ larına, çay k enarlarına git­ memize gerek duyulmayıp, çam aşırlarım ızı artık, evle­ rimizdeki çeşitli ayarlı, suyu kendinden ısıtmalı ve kurut­ mak otomatik Arçelik çama­ şır m akinelerim izin, kendi kendilerine yıkayıp, kurut­

tu k ların a” mı inandırabile­

cektik Vehbi Koç’u?..

Ya da... “A n k a ra ’dan İs­

tanbul’a giderken artık Es­ kişehir’de bir gece konakla­ mak zorunda kalmamız bir yana, otoyolda yarıştırdığı­ m ız T e m p ra ya d a -D o ğ a n o to m o b ille r im iz le A n k a ­ ra’dan İstanbul’a artık üçbu- çuk, dört saatte gittiğimize”

mi inandırabilecektik onu?

“Y iy e c e k le rim iz b o z u l­ m asınlar diye artık tel do­ la p la rd a sak lam ak yerine, yaz sıcaklarında ise kuyula­ ra sarkıtm ak yerine, onları şimdi kış aylarında da, yaz aylarında da A rçelik ’in ‘no frost’ modellerinde sakladı­

ğım ıza” mı inandırabilecek­

tik onu?.. * * *

V e h b i K o ç ’un a n la ttığı

Cumhuriyet öncesi döneme

karşılık olarak, isabet ettik de, biz de bugünkü T ü rk i­ ye’yi anlatmaya kalkışmadık kendisine...

Onun masalı bize ne denli

“in a n ılm a sı zor” geld iyse, kuşkusuz, bizim bugünümü­ zün masalı da o denli “inanıl­

ması zor” gelecekti, bu Cum­

huriyet delikanlısına...

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

O İlham ağabey, 7 yıl sonra bir akşam vakti aynı binanın tepesine çıkıp İstiklal Marşı eşliğinde kendini yakacağını söyleyecekti.. bölgeden

ferahlamaya çalışan Kıymet Hanım geçmişe dalıyor. Portakal Yokuşu na kırk yıl önce gelin gelmişti. Birkaç ahşap ev vardı o zamanlar sahilde, ağaçlığın

Sevgili dostum, samimi mektubunuz beni çok mütehassıs etti ve bana yazmaya devam ederseniz, b°ni çok sevindirmiş

Hizmetimiz bu kadarla da kalmıyor, kitapseverlerin gereksinimlerini göz önüne alarak yeni yayınlar üzeri­ ne bilgi veren, ücretsiz olarak gönderilecek bir bül­ ten

Vücut geliştirme amaçlı kullanılan bitkisel içerikli ürünlerin çoğu kolestatik tipte karaciğer hasarına neden olurken, diğer bitkisel ürünlerin çoğu

In conclusion, we found that exposure to tobacco smoke, during pregnancy whether active or passive, affects cord-blood eosinophil counts and perhaps IgE levels.

[r]

Maksadım kendisi­ nin bu ilk mektubunda Abdül- hak Hâmidle Mehmet Akiften istihkar eden bir edâ ile, onların kitaplarına ancak kötüye misâl vermek için