• Sonuç bulunamadı

DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER"

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ

GELİŞMELER

İktisadi Araştırmalar Bölümü Mayıs 2011

► Küresel kriz sonrasında toparlanmanın bölgeden bölgeye farklılık arz ettiği görülmektedir. Son dönemde küresel ekonomide yaşanan olumlu gelişmelere rağmen gelişmiş ülkelerde büyüme yavaş seyretmekte ve iktisadi faaliyete ilişkin riskler devam etmektedir.

► Gelişmekte olan ülkelerde ise farklı makroekonomik sorunlar bulunmaktadır. Bu sorunların başında, kaydedilen güçlü büyüme ve sermaye akımları ile ortaya çıkan aşırı ısınma belirtileri gelmektedir.

► ABD’de bütçe açığındaki artışın devam etmesi ve mali konsolidasyona ilişkin herhangi bir adım atılmamış olması nedeniyle kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s ABD’nin kredi notunun görünümünü negatife çevirmiştir.

► Euro Alanı’nda borç sorunu yaşayan ülkelere ilişkin endişeler Nisan ayında da gündemdeki yerini korumuştur. Borçlanma maliyetlerinin ulaştığı mevcut seviye ile kamu borcunu yönetmekte zorlanan Portekiz, Avrupa Birliği’nden finansal yardım talebinde bulunmuştur.

► Türkiye’de 2011 yılının geride bıraktığımız ilk dört aylık döneminde güçlü bir seyir izleyen ekonomik aktivitenin TCMB’nin ekonomiyi soğutmak amacıyla aldığı önlemler paralelinde yılın geri kalan döneminde ivme kaybedeceği tahmin edilmektedir.

İÇİNDEKİLER

Dünya Ekonomisindeki Gelişmeler... 2 Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler... 4 Bankacılık Sektöründeki Gelişmeler... 7

(2)

1

DÜNYA VE TÜRKİYE EKONOMİSİNDEKİ GELİŞMELER

Küresel kriz sonrasında toparlanmanın bölgeden bölgeye farklılık arz ettiği görülmektedir. Son dönemde küresel ekonomide yaşanan olumlu gelişmelere rağmen gelişmiş ülkelerde büyüme yavaş seyretmekte ve iktisadi faaliyete ilişkin riskler devam etmektedir. Nitekim, bu ülkelerde üretim hâlâ potansiyelin altında bulunmakta, konut piyasalarındaki zayıf görünüm devam etmekte ve işsizlik oranları yüksek seviyesini korumaktadır. Ayrıca, kriz sonrası gelişmiş ülkelerde uygulanan gevşek mali politikalar bütçe dengelerinde büyük boyutlu bozulmalara yol açmış ve borçların sürdürülebilirliğine ilişkin endişelerin gündemde kalmasına neden olmuştur.

Gelişmekte olan ülkelerde ise farklı makroekonomik sorunlar bulunmaktadır. Bu sorunların başında, kaydedilen güçlü büyüme ve sermaye akımları ile ortaya çıkan aşırı ısınma belirtileri gelmektedir. Ayrıca, son dönemde enerji ve emtia fiyatlarının beklentilerin çok üzerinde artış kaydetmiş olması, gıda ve enerjinin tüketim sepetinde önemli bir paya sahip olduğu gelişmekte olan ülke ekonomilerinde enflasyonun yükselmesine neden olmaktadır. Bu çerçevede, gelişmekte olan ülkelerde para politikasını sıkılaştırıcı yönde önlemler alınmaktadır. Nisan ayında Brezilya, Çin, Peru ve Tayland politika faizlerini yükseltmiştir.

ABD’de bütçe açığındaki artışın devam etmesi ve mali konsolidasyona ilişkin herhangi bir adım atılmamış olması nedeniyle kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s ABD’nin kredi notunun görünümünü negatife çevirmiştir. Yapılan açıklamada, yüksek düzeyde bulunan bütçe açığına iki yıl içerisinde çözüm bulunamaması durumunda ABD’nin “AAA” olan kredi notunun indirilebileceği belirtilmiştir. Öte yandan, ABD Merkez Bankası (Fed) ikinci niceliksel genişleme sürecini 30 Haziran’da sonlandıracağını açıklamıştır.

Euro Alanı’nda borç sorunu yaşayan ülkelere ilişkin endişeler Nisan ayında da gündemdeki yerini korumuştur. Kamu borcu sürdürülemeyecek seviyeye ulaşan Portekiz, Avrupa Birliği’nden finansal yardım talebinde bulunmuştur. Portekiz’e yönelik yardım paketinin büyüklüğünün €80 milyar olacağı tahmin edilmekte, görüşmelerin Mayıs ayı içerisinde tamamlanması beklenmektedir. Öte yandan, Yunanistan’ın borçlarını geri ödemeyi sürdürebilmek için vade uzatımını içeren bir yeniden yapılandırma sürecini değerlendirdiğine yönelik haberler gündeme gelmiştir. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Trichet’in de son dönemde borç sorunu yaşayan ülkelere yönelik “yapısal reform” vurgusu dikkat çekmektedir.

TCMB, düşük politika faizi, geniş bir faiz koridoru ve farklı vadelerde daha yüksek zorunlu karşılıklardan oluşan politika bileşimini uygulamaya devam etmektedir.

TCMB’nin söz konusu politikasının etkilerinin yılın ikinci çeyreğinden itibaren belirginleşmesi beklenmektedir.

TCMB, son Enflasyon Raporu’nda petrol fiyatlarındaki arz yönlü gelişmeler nedeniyle yıllık ortalama petrol fiyatı tahminini yükseltmiştir. Bu durumun, yıllık enflasyona 50 baz puanlık katkı sağlayacağını tahmin etmektedir. Ayrıca, dokuma kumaş ve hazır giyim eşyası ithalatında uygulanan gümrük vergilerinin artırılmasının da 2011 yılsonu enflasyonu üzerindeki etkisinin 50 baz puan seviyesinde gerçekleşeceğini öngörmektedir. Bu çerçevede, TCMB kontrolü dışındaki gelişmelerden ötürü 2011 yılında enflasyonun, %5,5’lik hedefin üzerinde ve %5,6-8,2 aralığında (orta noktası %6,9) gerçekleşeceğini öngörmektedir.

Euro Alanı’nda sorunlar devam ediyor.

İkinci çeyrekten itibaren Türkiye ekonomisinde yavaşlama bekleniyor.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde farklı sorunlar gündemde…

S&P ABD’nin kredi notu görünümünü negatife çevirdi.

TCMB, enflasyon beklentilerini yükseltti.

(3)

Dünya Ekonomisindeki Gelişmeler

IMF tarafından Nisan ayında yayımlanan Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda küresel ekonomideki toparlanmanın güçlenerek devam ettiği ancak gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızlarında ayrışmanın sürdüğü vurgulanmıştır.

Ayrıca, küresel talep dengelerindeki gelişmelerin önümüzdeki dönemde toparlanmada kilit rol oynayacağını belirtmiş, yapısal reformların önemine dikkat çekmiştir. Bu çerçevede, IMF son raporunda büyüme tahminlerinde önemli bir değişiklik yapmazken enflasyon tahminlerindeki yukarı yönlü revizyonlar dikkat çekmektedir.

Kaynak: IMF Dünya Ekonomik Görünüm Raporu, Nisan 2011

IMF, Nisan ayında yayımladığı Global Finansal İstikrar Raporu’nda ise, bir önceki raporuna kıyasla küresel düzeyde finansal istikrara ilişkin risklerin azaldığını belirtmiştir. Bu gelişmede, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki hızlı büyümenin etkili olduğu vurgulanmıştır. Ancak, gelişmiş ekonomilerdeki yüksek borçluluk oranları, Euro Alanı’nda bankacılık sistemine ilişkin riskler ile kredi piyasasındaki olumsuz görünüm ve gelişmekte olan ekonomilere yönelik güçlü sermaye akımlarının önümüzdeki dönemde finansal istikrarı olumsuz etkileyebileceğinin altı çizilmiştir.

ABD Merkez Bankası (Fed) 26-27 Nisan’daki toplantısının ardından yaptığı açıklamada tahvil alım programının planlandığı şekilde Haziran ayında sona erdirileceğini açıklamıştır. Ekonomik toparlanmanın ılımlı seyrini sürdürdüğünü belirten Fed, bununla birlikte son aylarda enflasyonun yükseldiğini, konut piyasasındaki gelişmelerin de beklentilerin altında kaldığını vurgulamıştır. İstihdam koşullarındaki iyileşmeye rağmen işsizlik oranının da halen yüksek seviyelerini koruduğunu belirtmiştir.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) 7 Nisan’daki toplantısında iki yıla yakın bir süredir tarihi düşük seviyelerde tuttuğu politika faizini 25 baz puan artırarak %1,25 seviyesine yükseltmiştir. ECB Başkanı Trichet toplantının ardından yaptığı açıklamada söz konusu kararın fiyat istikrarını bozabilecek yukarı yönlü riskler nedeniyle alındığını belirtmiştir. Nitekim, Euro Alanı’nda Nisan ayında yıllık enflasyon %2,8 ile ECB’nin %2’lik hedefinin üzerinde gerçekleşmiştir. Öte yandan, Trichet Euro Alanı genelinde iktisadi faaliyetin olumlu bir seyir izlediğini ancak bazı ülke ekonomilerine ilişkin belirsizliklerin tam olarak ortadan kalkmamış olması nedeniyle yapısal reformların tamamlanması gerektiğini vurgulamıştır.

Japonya Merkez Bankası (BoJ) 28 Nisan’daki toplantısında politika faizini değiştirmeyerek %0-0,10 aralığında tutmuştur. BoJ yaptığı açıklamada Japonya’nın ekonomik görünümünün yaşanan depremin ardından büyük ölçüde değiştiğini belirtmiştir. Kısa vadede üretim tesislerinin hasar görmesi nedeniyle arz yönlü sıkıntıların aşağı yönlü riskleri artırdığını, ancak orta vadede yeniden IMF Tahminleri (%) Nisan ayı Tahminleri Ocak ayı Tahminlerinden

Farkı

2011 2012 2011 2012

Büyüme

Dünya 4,4 4,5 0,0 0,0

Gelişmiş Ülkeler 2,4 2,6 -0,1 0,1

ABD 2,8 2,9 -0,2 0,2

Euro Alanı 1,6 1,8 0,1 0,1

Japonya 1,4 2,1 -0,2 0,3

Gelişmekte Olan Ülkeler 6,5 6,5 0,0 0,0

Çin 9,6 9,5 0,0 0,0

Brezilya 4,5 4,1 0,0 0,0

Enflasyon

Gelişmiş Ülkeler 2,2 1,7 0,6 0,1

Gelişmekte Olan Ülkeler 6,9 5,3 0,9 0,5

Dünya Ticaret Hacmi Artışı 7,4 6,9 0,3 0,1

Fed’in kısa vadede para politikasını sıkılaştırması beklenmiyor.

BoJ para politikasında değişikliğe gitmedi.

IMF, Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nu yayımladı.

Küresel finansal istikrarda iyileşme…

ECB politika faizini artırdı.

(4)

3 yapılanma sürecinde yapılması gereken yatırım harcamalarının ekonomik toparlanmanın itici gücünü oluşturabileceğini vurgulamıştır. Öte yandan, depremden etkilenen bölgelerdeki finansal kuruluşlara kullandırılacak toplamda ¥1 trilyon (yaklaşık $12 milyar) tutarındaki kredi programını duyurmuştur.

Çin’de son dönemde güçlü seyreden iç talep nedeniyle enflasyon %5,4 ile son 2,5 yılın en yüksek seviyesine yükselmiştir. Çin Merkez Bankası (PBC) ülkede yükselen enflasyonla mücadele etmek amacıyla uyguladığı sıkılaştırıcı yöndeki politika önlemlerine Nisan ayında da devam etmiştir. Nitekim, PBC 17 Nisan’da da zorunlu karşılık oranlarını 50 baz puan artırma kararı almıştır.

Nisan ayında €/$ paritesi yukarı yönlü bir seyir izlemiştir. Bu gelişmede ECB’nin politika faizini artırması, S&P’nin ABD’nin kredi notu görünümünü negatife çevirmesi ve Fed’in tahvil alım programını Haziran ayı sonuna kadar sürdüreceğini açıklaması etkili olmuştur. €/$ paritesi 29 Nisan itibarıyla 1,4799 seviyesinde gerçekleşmiştir. Ayrıca, Dolar başlıca para birimleri karşısında son 3 yılın en düşük seviyesine gerilemiş; Fed’in tahvil alım programını duyurduğu 10 Ağustos 2010 tarihinden bu yana Dolar’ın söz konusu para birimleri karşısındaki değer kaybı

%9,7’ye ulaşmıştır.

(*) ABD Doları’nın Japon Yeni, Euro, Kanada Doları, İngiliz Sterlini, İsveç Kronu ve İsviçre Frangı’ndan oluşturulan döviz sepetine karşı değeri.

Kaynak: Reuters

Altın fiyatları küresel enflasyon endişeleri ve Dolar’daki düşüş paralelinde yatırımcıların güvenli liman alımlarıyla yılbaşından bu yana %10,6 yükselmiştir.

Nisan ayında da yükseliş trendine devam eden altın fiyatları tarihi yüksek seviyelere ulaşmıştır. Son dönemde petrol üreticisi ülkelerdeki gerginlikler ve gelişmekte olan ülkelerin yüksek enerji talebi nedeniyle petrol fiyatları da yüksek seyrini korumaktadır. 29 Nisan itibarıyla Brent türü petrol ve altın fiyatları sırasıyla

$/varil 124 ve $/ons 1.564 düzeyinden işlem görmektedir.

Kaynak: Reuters 72

74 76 78 80 82 84 86

Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11

Dolar'ın Başlıca Para Birimleri Karşısındaki Seyri*

1.300 1.350 1.400 1.450 1.500 1.550 1.600

Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11

Altın Fiyatları ($/ons) Altın fiyatlarında rekor

yükseliş…

Dolar başlıca para birimleri karşısında son 3 yılın en düşük

seviyesinde.

Çin’de para politikasını sıkılaştırıcı yönde tedbirler sürüyor.

10 Ağustos:

Fed tahvil alım programını duyurdu

2 Kasım:

Tahvil alım programı başladı

7 Nisan:

ECB politika faizini artırdı

19 Nisan:

S&P ABD’nin kredi notu görünümünü negatife

çevirdi 27 Nisan:

Fed tahvil alım programına devam edeceğini açıkladı

%10,6

(5)

Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler

2011 yılının ilk iki ayına ilişkin sınai üretim verileri, 2010 yılının son çeyreğindeki güçlü büyümenin bir miktar ivme kaybetmekle birlikte devam ettiğine işaret etmektedir. Ocak ayında yıllık bazda %19 oranında artan toplam sanayi üretimi, Şubat ayında da %13,9 oranında artış kaydetmiştir. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış veriler 2010 yılının son çeyreğine göre ilk iki aydaki ortalama sınai üretim artışının %2,8 olduğunu göstermiştir. Yılın ilk iki ayında yıllık bazda ortalama

%30’un üzerinde artan sermaye malı imalatı özellikle dikkat çekmektedir. Bu durum, 2010’un son çeyreğinde büyümeye en çok katkı yapan yatırım harcamalarının canlılığını koruduğuna işaret etmektedir.

Yılın ilk çeyreğinde geçtiğimiz yılın aynı döneminin üzerinde seyreden kapasite kullanım oranı (KKO) Nisan ayında 2010’un aynı ayına göre 2,2 puan artarak

%74,9 seviyesinde gerçekleşmiştir. Ayrıca, reel kesim güven endeksindeki artış eğilimi de devam etmektedir.

Kaynak: TCMB

Hanehalkı İşgücü Anketi verilerine göre, mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranının gerilemeye devam ettiği görülmektedir. Ocak 2011 itibarıyla geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre tarım dışı istihdam 938 bin kişi artmıştır. İşsizlik oranlarındaki iyileşmenin tüketici güven endeksine de yansıdığı görülmektedir.

* Mevsim etkilerinden arındırılmış Kaynak: TCMB

İlk çeyreğe ilişkin veriler özellikle güçlü iç talebe bağlı olarak ekonomik aktivitenin bu dönemde canlı bir seyir izlediğini ortaya koymaktadır. Bu çerçevede, Türkiye ekonomisinin yılın ilk çeyreğinde %7 civarında büyüdüğünü tahmin etmekteyiz.

Bununla birlikte, TCMB’nin finansal istikrar vurgusu çerçevesinde uyguladığı politikaların etkisini göstermeye başlaması ile birlikte yılın ikinci çeyreğinden itibaren ekonomik aktivitedeki ivme kaybının belirginleşeceğini düşünmekteyiz.

62 64 66 68 70 72 74 76 78

O Ş M N M H T A E E K A

Kapasite Kullanım Oranı (%)

2010 2011

95 100 105 110 115 120 125

Oca.10 Mar.10 May.10 Tem.10 Eyl.10 Kas.10 Oca.11 Mar.11

Reel Kesim Güven Endeksi

8,0 9,0 10,0 11,0 12,0 13,0 14,0

Oca.10 Şub.10 Mar.10 Nis.10 May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11

İşsizlik Oranı* (%)

70 75 80 85 90 95

Oca.10 Şub.10 Mar.10 Nis.10 May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11

Tüketici Güven Endeksi Kapasite kullanım oranı

geçen yılın üzerinde seyrediyor.

İşsizlik oranında gerileme devam ediyor.

Sanayi üretim artışı ivme kaybetmekle birlikte devam ediyor.

İkinci çeyrekten itibaren ekonomik aktivitedeki ivme kaybının belirginleşeceği tahmin ediliyor.

(6)

5 İthalattaki yüksek oranlı artış paralelinde dış ticaret açığı Mart ayında da genişlemeye devam etmiştir. Mart’ta bir önceki yılın aynı ayına göre ithalat %44,1, ihracat ise %19,6 artmıştır. Böylece, Mart ayında dış ticaret açığı $9,8 milyara yükselirken, ihracatın ithalatı karşılama oranı %54,7’ye gerilemiştir. Yılın ilk çeyreği itibarıyla, dış ticaret açığı geçen yılın aynı dönemine göre ikiye katlanmış ve $24,6 milyara ulaşmıştır.

İlk çeyrekte yurtiçi yatırım ve tüketim harcamalarının güçlü seyri ithalatı desteklemiştir. Öte yandan, Avrupa Birliği ülkelerinde henüz güçlü bir büyüme ivmesinin yakalanamamasının yanında Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da devam eden belirsizlikler nedeniyle dış talebin baskı altında kaldığı görülmektedir. Bu durum ihracat artışının daha sınırlı kalmasına neden olmaktadır. Nitekim, Mart ayında ihracatın Kuzey Afrika ile Yakın ve Orta Doğu pazarında gerilediği görülmektedir.

Kaynak: TÜİK

Ocak-Mart 2011’de en yüksek ihracat hacmi motorlu kara taşıtları sektöründe gerçekleşmiştir. Bu sektörü sırasıyla kazan, makine ve cihazlar, demir-çelik, elektrikli makine ve cihazlar ile örme giyim eşyası izlemiştir.

Cari işlemler açığı Şubat ayında da genişlemeye devam etmiştir. Bu gelişmede dış ticaret açığındaki hızlı artış etkili olmuştur. Yılın ilk iki ayındaki güçlü ekonomik aktivite paralelinde artan ithalat ile petrol fiyatlarındaki yükseliş de cari açıktaki artışı hızlandırmıştır.

Kaynak: TCMB

26,0

38,5

12,5 31,5

56,1

24,6

0 10 20 30 40 50 60

İhracat İthalat Dış Ticaret Açığı

(milyar $)

Dış Ticaret Oca.-Mar.10

Oca.-Mar.11

(milyon $) Mart 2010-Şubat 2011 Ocak-Şubat Değişim

2010 2011 (%)

Cari İşlemler Dengesi -54.843 -5.758 -12.073 109,7

Dış Ticaret Dengesi -62.997 -5.166 -11.847 129,3

Hizmetler Dengesi 14.308 477 515 8,0

Turizm (net) 16.041 863 923 7,0

Gelir Dengesi -7.668 -1.243 -1.092 -12,1

Cari Transferler 1.514 174 351 101,7

Sermaye ve Finans Hesapları 46.774 3.750 6.571 75,2

Sermaye Hesabı -32 -4 0 -

Finans Hesapları 46.806 3.754 6.571 75,0

Doğrudan Yatırımlar (net) 6.682 827 215 -74,0

Portföy Yatırımları (net) 20.202 -290 3.786 -

Hisse Senetleri 2.076 208 -1.184 -

Borç Senetleri 20.518 613 4.982 712,7

Diğer Yatırımlar (net) 34.526 2.244 3.392 51,2

Krediler 11.696 -2.094 1.736 -

Bankacılık Sektörü 14.697 -998 1.124 -

Bankacılık Dışı Sektörler -3.766 -1.443 827 -

Mevduat 8.559 1.974 -3.410 -

Yurtdışı Bankalar 10.277 735 -3.176 -

Yabancı Para 6.068 719 1.018 41,6

Türk Lirası 4.209 16 -4.194 -

Rezerv Varlıklar (net) -14.604 973 -822 -

Net Hata ve Noksan 8.069 2.008 5.502 174,0

Şubat 2011 itibarıyla son on iki aylık cari işlemler açığı $54,8 milyara ulaştı.

İthalattaki hızlı artış paralelinde dış ticaret açığındaki genişleme sürüyor.

İlk çeyrekte en yüksek ihracat, motorlu kara taşıtları sektöründe gerçekleşti.

%21,2

%45,7

%96,8

(7)

Doğrudan yatırımların düşük seyri Şubat’ta da devam ederken portföy yatırımlarında $1,6 milyarlık giriş kaydedilmiştir. Portföy yatırımları hesabının alt kalemleri incelendiğinde; hisse senetlerinde yaşanan çıkışın yılın ikinci ayında da devam ettiği, borç senetlerinde ise Şubat’ta $2,3 milyar giriş olduğu gözlenmiştir.

Böylece, yılın ilk iki ayında portföy yatırımı şeklindeki net sermaye girişi $3,8 milyara ulaşmıştır.

Geçen yılın ilk iki ayında net borç ödeyicisi konumunda olan bankalar ve banka dışı sektörler bu yılın aynı döneminde yurtdışından net $1,7 milyar kredi sağlamışlardır.

Öte yandan, yurtdışı bankaların yurtiçi bankalarda tuttukları Türk Lirası cinsinden mevduat aynı dönemde $4,2 milyar gerileme kaydetmiştir. Bu gelişmede, Merkez Bankası’nın son dönemde aldığı kısa vadeli sermaye girişini azaltmaya yönelik tedbirlerin etkili olduğu düşünülmektedir.

Yılın ilk iki ayında net hata ve noksan kaleminde izlenen kaynağı belirlenemeyen sermaye girişleri $5,5 milyar olmuştur. Yüksek tutardaki kaynağı belirsiz sermaye girişlerinin bir ölçüde, vizelerin kaldırılmasıyla dış ticaret hacminde artış yaşanan bazı Orta Doğu ülkelerine yapılan ve kayıt altına alınmayan ihracat gelirlerini yansıttığı düşünülmektedir. Ayrıca, Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkelerinde yaşanan gerginlikler nedeniyle bu ülkelerden Türkiye’ye kayıt altına alınmamış sermaye girişi gerçekleşmiş olabileceği de tahmin edilmektedir.

Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre, bütçe 2011’in ilk çeyreğinde TL4,1 milyar açık vermiştir. Aynı dönemde, faiz dışı fazla ise TL9,8 milyar olarak gerçekleşmiştir. Böylece, yılın ilk çeyreğinde bütçe açığının bir önceki yılın aynı dönemine göre %64 daraldığı, faiz dışı bütçe fazlasının ise %169 büyüdüğü gözlenmiştir.

(milyon TL) Mart

2011

Yıllık % Değişim

Ocak-Mart Yıllık % Değişim

Bütçe Hedefi

Gerç./

Hedef 2010 2011 (%)

Harcamalar 26.792 14,3 68.373 72.853 6,6 312.573 23,3

Faiz Harcamaları 3.994 -7,8 14.999 13.969 -6,9 47.500 29,4

Faiz Dışı Harcamalar 22.797 19,3 53.374 58.885 10,3 265.073 22,2

Gelirler 20.674 18,2 57.032 68.729 20,5 279.026 24,6

Vergi Gelirleri 16.593 14,7 47.902 57.450 19,9 232.220 24,7

Diğer Gelirler 4.081 34,8 9.130 11.279 23,5 46.807 24,1

Bütçe Dengesi -6.118 2,8 -11.341 -4.124 -63,6 -33.546 12,3

Faiz Dışı Denge -2.123 31,4 3.659 9.844 169,1 13.954 70,5

Not: Rakamlar yuvarlamalardan ötürü toplamı vermeyebilir.

Kaynak: Maliye Bakanlığı

Yılın ilk çeyreğinde, vergi gelirleri %20 artarken, harcamalar %6,6 ile sınırlı ölçüde artmıştır. İlk çeyrekte bir önceki yılın aynı dönemine göre motorlu taşıtlar üzerinden alınan Özel Tüketim Vergisi’ndeki ve İthalde Alınan Katma Değer Vergisi’ndeki yüksek artışlar iç talebin güçlü seyrini koruduğuna işaret etmektedir.

Öte yandan, bu dönemde Hazine portföyü ve iştirak gelirlerinde, özelleştirme gelirlerinden kaynaklanan yüksek bir artış yaşanmıştır. Başta termik santraller ile köprü ve otoyollar olmak üzere, özelleştirmelerin 2011 yılının geri kalan döneminde de devam edecek olması sebebiyle, bu yolla elde edilecek gelirlerin bütçe performansına olumlu yansımalarının önümüzdeki dönemde de sürmesi beklenmektedir.

Bütçe harcamalarının alt detayına bakıldığında, faiz harcamalarının düşmesine karşılık, faiz dışı harcamaların bir miktar artış eğiliminde olduğu göze çarpmaktadır.

Öte yandan, Maliye Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, cari açığın kontrol altına alınması için gerekli desteğin verileceği ve ihtiyaç duyulması halinde ilerleyen dönemlerde bu amaca yönelik politika tedbirlerine de başvurulabileceği ifade edilmiştir.

Kaynağı belirsiz sermaye girişi artıyor.

İlk çeyrekte bütçe performansı olumlu…

Vergi gelirleri, güçlü iç talep paralelinde artmaya devam etti.

Harcamalardaki artış, yılın ilk çeyreğinde sınırlı kaldı.

(8)

7 TCMB, 21 Nisan tarihindeki toplantısında politika faizlerini beklentiler paralelinde değiştirmeyerek %6,25 düzeyinde bırakmıştır. Toplantı sonrasında yapılan açıklamada, yılın ilk çeyreğinde ekonomik aktivitedeki artışın bir önceki çeyreğe göre bir miktar ivme kaybettiği ve Türkiye’nin “ılımlı” bir büyüme eğilimine girdiği belirtilmiştir. Enflasyonun petrol fiyatlarındaki artışların gecikmeli yansımaları ve baz etkileri nedeniyle kısa vadede yukarı yönlü bir eğilim sergileyeceğini ifade eden TCMB, yıllık enflasyonun %5,5 olan hedefin bir miktar üzerinde gerçekleşeceğini tahmin ettiğini açıklamıştır. Bununla birlikte TCMB, petrol ve emtia fiyatlarındaki artışların birincil etkilerine tepki vermeyeceğini, ancak bu gelişmelerin fiyatlama davranışlarını bozmasına izin vermeyeceğini vurgulamıştır.

TCMB, Nisan ayındaki toplantısında zorunlu karşılık oranlarını bir önceki kararına kıyasla daha düşük bir oranda artırmış, ilk kez bu toplantıda bankaların yabancı para yükümlülüklerine uygulanan zorunlu karşılık oranlarını da kriz öncesi seviyenin üzerine çıkarmıştır. Bu kapsamda, zorunlu karşılık oranları, vadesiz ve 1 aya kadar vadeli TL mevduatta %15’ten %16’ya; vadesiz ve 1 yıla kadar vadeli DTH’lar ile 1 yıla kadar vadeli diğer YP yükümlülüklerde %11’den %12’ye, 1-3 yıl vadeli diğer YP yükümlülüklerde de %11’den %11,5’e yükseltilmiştir. Böylece, ağırlıklı ortalama zorunlu karşılık oranları TL yükümlülüklerde %13,5’e, YP yükümlülüklerde de %11,8’e yükselmiştir. Zorunlu karşılık oranlarında Nisan ayında gerçekleştirilen “sınırlı” artışın, TCMB’nin uygulamakta olduğu yeni politika bileşiminin arkasında olduğu sinyalini verme amacını taşıdığı düşünülmektedir.

TCMB, 28 Nisan’da yayımlamış olduğu Enflasyon Raporu’nda iç talep koşullarındaki güçlü seyrin devam ettiğini, dış talep koşullarının ise tedrici bir iyileşme kaydettiğini açıklamıştır. Son dönemde petrol fiyatlarındaki arz yönlü gelişmeler nedeniyle yıllık ortalama petrol fiyatı tahminini $/varil 95’ten $/varil 115’e yükselten TCMB, bu gelişmenin yıllık enflasyona 50 baz puanlık katkı sağlayacağını tahmin etmektedir. Bununla birlikte TCMB, dokuma kumaş ve hazır giyim eşyası ithalatında uygulanan gümrük vergilerinin artırılmasının da 2011 yılsonu enflasyonu üzerindeki etkisinin 50 baz puan seviyesinde gerçekleşeceğini öngörmektedir. Bu çerçevede, TCMB kontrolü dışındaki gelişmelerden ötürü enflasyonun, 2011 yılında bir önceki enflasyon raporundaki öngörüsünün 100 baz puan üzerinde olmak üzere, %70 olasılıkla %5,6-8,2 aralığında (orta noktası %6,9), 2012 yılı sonunda ise %3,4-7,0 aralığında (orta noktası %5,2) gerçekleşeceğini tahmin etmektedir.

Bankacılık Sektöründeki Gelişmeler

Toplam mevduat hacmindeki sınırlı artış devam etmektedir. 15 Nisan itibarıyla toplam mevduat hacmi yılsonuna göre yalnızca %1,6 oranında artarak TL655 milyara ulaşmıştır. Bu dönemde, YP ve TL mevduat hacmi artış hızları sırasıyla

%4,9 ve %0,1 seviyesinde gerçekleşmiştir.

Son dönemde, TCMB’nin uyguladığı politikalar kapsamında zorunlu karşılık oranlarının vadeye göre farklılaştırılması, bankalardaki TL mevduatın ortalama vadesinin uzama eğilimine girerek 60 güne yaklaşmasına neden olmuştur.

Zorunlu karşılık oranlarını artırdı.

Mevduat hacminde sınırlı artış…

Mevduatın ortalama vadesi uzuyor.

Enflasyon Raporu yayımlandı.

Merkez Bankası faiz oranlarını sabit tuttu.

(9)

Kaynak: TCMB – Enflasyon Raporu

15 Nisan itibarıyla, 2010 yılsonuna göre toplam kredi hacmi %7,4 artış kaydederek TL575 milyara ulaşmıştır. Bu dönemde, YP kredilerin USD karşılığı %11,7 oranında artarken, TP krediler %6,9’luk yükseliş kaydetmiştir. Zorunlu karşılık oranlarındaki artışlar sonucu sistemin giderek yoğunlaşan TL likidite ihtiyacı ve halihazırda düşük seyreden döviz likiditesi dikkate alındığında, önümüzdeki dönemde kredi hacmi artış hızının bir miktar ivme kaybedebileceği tahmin edilmektedir.

Kaynak: BDDK

Son dönemde, bankaların menkul kıymetler portföyündeki gerileme eğilimi devam etmiştir. 15 Nisan itibarıyla, 2010 yılsonuna göre menkul kıymetler portföyü %4,1 oranında azalmış ve TL276 milyar düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu gelişmede, bankaların zorunlu karşılık düzenlemelerinin yarattığı ek likidite ihtiyacını karşılamak amacıyla sahip oldukları kısa vadeli DİBS’lerin bir bölümünü portföylerinden çıkarmaları etkili olmuştur.

15 Nisan 2011 itibarıyla bankalar emanetindeki menkul kıymetler portföyü 2010 yılsonuna göre %13,6 artarak TL145 milyara yükselmiştir. Yılbaşından bu yana, yurtdışı yerleşiklerin menkul kıymetler portföyündeki %41,1’lik artışa karşılık, yurtiçi yerleşiklerin portföyünün sadece %0,8 oranında arttığı görülmektedir.

2011 yılının ilk dört ayında bankacılık sektörünün yabancı para pozisyonundaki ihtiyatlı tutumunun devam ettiği görülmektedir. 15 Nisan itibarıyla bankaların yabancı para net genel pozisyonu bilanço içi kalemlerde -$21.421 milyon, bilanço dışında ise $23.330 milyon düzeyindedir. Bankaların bilanço dışı yabancı para net genel pozisyonu 2010 yıl sonuna göre $9,4 milyar genişlemiş olup, söz konusu tutar ağırlıklı olarak yurtdışı yerleşiklerin swap yoluyla gerçekleştirdikleri net sermaye girişine işaret etmektedir.

96 98 100 102 104 106 108 110 112

7.Oca 14.Oca 21.Oca 28.Oca 4.Şub 11ub 18ub 25ub 4.Mar 11.Mar 18.Mar 25.Mar 1.Nis 8.Nis 15.Nis

Kredi Hacmindeki Gelişmeler (31.12.2010=100)

TP

YP (USD Karşılığı) Toplam

Emanet menkul kıymetler portföyü…

Bankaların menkul kıymetler portföyü geriliyor.

Kredilerin artış hızı ivme kaybedebilir.

Yabancı para net genel pozisyonu $1.909 milyon düzeyinde.

(10)

9 2011 yılının geride bıraktığımız ilk dört aylık döneminde güçlü bir seyir izleyen ekonomik aktivitenin TCMB’nin ekonomiyi soğutmak amacıyla aldığı önlemler paralelinde yılın geri kalan döneminde ivme kaybedeceği tahmin edilmektedir. Ayrıca, petrol ve emtia fiyatlarındaki artışın da etkisiyle yükselen enflasyon beklentilerine karşı TCMB’nin yılın ikinci yarısında ek önlemler alabileceği düşünülmektedir. Ekonomik aktivitedeki yavaşlama ile birlikte yılın ilk çeyreğinde dış ticaret açığında kaydedilen belirgin artışın da hız kaybetmesini beklemekteyiz.

Beklentiler…

(11)

Kaynak: TCMB, TÜİK, İş Bankası İktisadi Araştırmalar Bölümü 10 SINAİ ÜRETİM

BÜYÜME

DIŞ TİCARET

ENFLASYON

-20 -15 -10 -5 0 5 10 15

2006/1 2006/2 2006/3 2006/4 2007/1 2007/2 2007/3 2007/4 2008/1 2008/2 2008/3 2008/4 2009/1 2009/2 2009/3 2009/4 2010/1 2010/2 2010/3 2010/4

GSYH (Yıllık % Değişim)

-15 -10 -5 0 5 10 15

2006/1 2006/2 2006/3 2006/4 2007/1 2007/2 2007/3 2007/4 2008/1 2008/2 2008/3 2008/4 2009/1 2009/2 2009/3 2009/4 2010/1 2010/2 2010/3 2010/4

Sektörlere Göre Katkı Puan (%)

Hizmetler İnşaat Sanayi Tarım GSYH

-10 0 10 20 30 40 50 60

Mar.10 Nis.10 May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11

Dış Ticaret (Yıllık % Değişim) İhracat

İthalat

0,42 1,22

-3 -2 -1 0 1 2 3

Mar.10 Nis.10 May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11

Aylık Enflasyon (%)

TÜFE ÜFE

3,99 10,08

0 2 4 6 8 10 12 14

Mar.10 Nis.10 May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11

Yıllık Enflasyon (%) TÜFE

ÜFE 12,8 17,6

21,4

16,9 14,9

10,0 8,8

10,8 10,4 9,9 9,4

16,7 19,0

13,9

0 5 10 15 20 25 30

O Ş M N M H T A E E K A

Sınai Üretim (Yıllık % Değişim)

2010 2011

72,7 74,9

55 60 65 70 75 80

O Ş M N M H T A E E K A

İmalat Sanayii Kapasite Kullanım Oranı (%)

2010 2011

10 15 20 25 30 35 40 45 50 55 60

0 1 2 3 4 5 6 7 8

Şub.10 Mar.10 Nis.10 May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11

12 Aylık

Aylık Cari İşlemler Açığı (milyar $)

Aylık 12 Aylık

(12)

Kaynak: TCMB, Reuters, DPT, İMKB, JP Morgan, Chicago Board Options Exchange, İş Bankası İktisadi Araştırmalar Bölümü

11 BONO-TAHVİL

1,2 1,4 1,6 1,8 2,0 2,2

Nis.10 May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11

€/TL

$/TL

Sepet (0,5*€+0,5*$) 1,15 1,20 1,25 1,30 1,35 1,40 1,45

Nis.10 May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11

€/$

30 Günlük Hareketli Ortalama

9,1

7 8 9 10

Nis.10 May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11

Hazine İhalelerinde Oluşan Ortalama Bileşik Faiz (%)

1,5

-1 0 1 2 3 4

Nis.10 May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11

TL DİBS'lerin Beklenen Reel Getirisi (%)

120 170 220 270 320 370

Nis.10 May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11

Risk Primleri

EMBI+

EMBI+(TR)

10 20 30 40 50

Nis.10 May.10 Haz.10 Tem.10 Ağu.10 Eyl.10 Eki.10 Kas.10 Ara.10 Oca.11 Şub.11 Mar.11 Nis.11

VIX Endeksi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu bağlamda denebilir ki modern dünyada iki çeşit insan vardır: modern insanla yani modernizmin nesnesi olduğu kadar öznesi de olmak çabasından vazgeçmeyen

IMF-DB Karşıtı Birlik ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) bugün Taksim Meydanı'ndaki IMD ve Dünya Bankası protestosuna yapılan polis müdahalesini protesto edecek.. Bas

• 1954-1962 yıllarında Cezayirliler uzun ve kanlı bir savaş sonucu Fransa’dan bağımsızlığını elde etti.. • 1947’de Hindistan, Pakistan ve Sri Lanka

Bireyler sosyal ağlarda paylaşılan iletileri kaçırmamak adına sürekli olarak cep telefonlarını ve tabletlerini kontrol ediyor.. Bilişim çağı ve bilgi toplumu

 2013 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi %1,7, imalat sanayi sektörü endeksi %1,4 ve elektrik, gaz,

USD/TL’nin 2,73 seviyesine kadar yükselmesinden dolayı TCMB’nin sıkılaştırma adımlarının devam etmesi ile TCMB ortalama fonlama maliyetini de %8.22 seviyesine kadar

■ Geçtiğimiz hafta Mart ayı Türkiye enflasyon oranı ve ABD tarım dışı istihdam verisine kadar gösterge tahvil düşük hacim ile %8,77 bileşik faiz seviyesinden işlem

Yine aynı kaynağa göre İkinci Dünya Savaşı yıllarında İzmir’de faaliyet gösteren Yahudi ticari teşekküllerin hukuki yapısının kahir ekseriyetinin (%70)