ANKARA ÜNVERSTES
ETM BLMLER ENSTTÜSÜ ETM BLMLER ANABLM DALI
(REHBERLK VE PSKOLOJK DANIMANLIK PROGRAMI)
SINIF REHBER ÖRETMENLERNN ALGILARINA GÖRE PSKOLOJK DANIMANLARIN DUYGUSAL ZEKA DÜZEYLER
(Kırıkkale li Örnei)
YÜKSEK LSANS TEZ
Gülay Semiz Körolu
Ankara
Mart, 2006
ANKARA ÜNVERSTES
ETM BLMLER ENSTTÜSÜ ETM BLMLER ANABLM DALI
(REHBERLK VE PSKOLOJK DANIMANLIK PROGRAMI)
SINIF REHBER ÖRETMENLERNN ALGILARINA GÖRE PSKOLOJK DANIMANLARIN DUYGUSAL ZEKA DÜZEYLER
(Kırıkkale li Örnei)
YÜKSEK LSANS TEZ
Gülay Semiz Körolu
Danıman: Prof. Dr. Binnur Yeilyaprak
Ankara
Mart, 2006
iii
Toplumun yapisinda görülen hizli ve köklü gelismeler bireylerden beklentilerin artmasina sebep olmustur. Buna bagli olarak bireylerin her yönden tam ve bir bütün olarak gelismeleri okulun görevleri arasinda görülmüs, okullarda yeni örgütlenmelere gereksinim duyulmustur. Bu örgütlerden biri olan rehberlik örgütü de Türk Egitim Sistemi içerisinde yerini almistir. Rehberlik hizmetlerinin önemi her geçen gün daha çok fark edilmekte ve hizmetlerin sürekliligi ilkesinden hareketle bütün ögretim kademelerinde sürdürülmektedir.
Egitimin ayrilmaz bir yönünü olusturan rehberlik hizmetleri okullarda profesyonel düzeyde psikolojik danismanlar tarafindan yürütülmektedir. Bir çok faktörün yaninda psikolojik danismanlarin nitelikleri de bu hizmetlerin etkililiginde önemli bir rol oynamaktadir.
Son dönemin süphesiz ki en büyük bilimsel bulgularindan biri olan duygusal zeka, insanin ve dolayisiyla da toplum un mutlu olmasinin önemli bir belirleyicisidir. Kapsamina ve yapisina bakildiginda duygusal zeka becerileri tüm insanlar tarafindan kullanilmayi gerektirmekle birlikte, özellikle psikolojik danismanlarin mesleki yasantilarinda sahip olmasi ve gelistirmesi gereken niteliklerin en önemlilerinden biri olarak karsimiza çikmaktadir.
Arastirma, ilkögretim ve ortaögretim kademesinde görev yapan psikolojik danismanlarin genel ve alt boyutlari ile duygusal zeka düzeylerinin, okul ortaminda sürekli iletisim ve isbirligi içinde olduklari sinif rehber ögretmenlerinin algilarina dayali olarak belirlenmesi amaciyla gerçeklestirilmis, var olan durum bilimsel bir bakis açisiyla ortaya konulmaya çalisilmistir.
iv
önerileriyle arastirmanin bu düzeye gelmesinde destegini her zaman yanimda hissettiren degerli hocam ve tez danismanim Sayin Prof. Dr. Binnur YESILYAPRAK’ a, içten saygilarimi sunar, tesekkürü bir borç bilirim.
Bu çalismanin gerçeklestirilmesinde, her düzeyde katkilarindan dolayi Ankara Üniversitesi Egitim Bilimleri Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danismanlik Programinin degerli ögretim üyeleri ve arastirma görevlileri ile görüslerine basvurdugum tüm uzmanlara tesekkür ederim.
Deneyimleri ve mesleki bilgisi ile daha kapsamli ve ayrintili düsünerek çalismami gelistiren, sevgisini ve destegini yüregimde duydugum degerli meslektasim ve sevgili esim Necip’e kendi arastirmasi ile eszamanli baslayan bu arastirmaya olan bütün ilgi, emek ve destegi için tesekkür ederim. A yrica manevi desteklerinden güç aldigim tüm aileme, arkadaslarima ve meslektaslarima tesekkürlerimi sunarim.
Mart, 2006
Gülay SEMIZ KÖROGLU
v
SINIF REHBER ÖRETMENLERNN ALGILARINA GÖRE PSKOLOJK DANIMANLARIN DUYGUSAL ZEKA DÜZEYLER
(Kırıkkale li Örnei)
Körolu, Gülay Semiz
Yüksek Lisans, Rehberlik ve Psikolojik Danımanlık Bölümü Tez Danımanı: Prof. Dr. Binnur Yeilyaprak
Mart, 2006, ##8+XIII Sayfa
Bu aratırmanın amacı, sınıf rehber öretmenlerinin algılarına göre psikolojik danımanların duygusal zeka düzeyini saptamak ve çeitli deikenler açısından incelemektir.
Aratırmanın yürütülmesinde tarama modeli kullanılmıtır. Veriler bu aratırmada gelitirilen Duygusal Zeka Ölçei ile toplanmıtır.
Aratırma grubunu, 2004-2005 eitim ve öretim yılında Kırıkkale ilindeki psikolojik danımanı olan merkez ilköretim ve ortaöretim okullarında görev yapan 620 sınıf rehber öretmeni ve 45 psikolojik danıman oluturmaktadır. Ancak öretmenlerin ve psikolojik danımanların belirlenmesinde en az 2 yıl birlikte çalıma sınırlılıı dorultusunda aratırma grubundaki sınıf rehber öretmeni sayısı 424 ve psikolojik danıman sayısı 4# olarak belirlenmitir. Aratırmaya katılan okul sayısı 4#’dir.
Aratırmada elde edilen verilerin istatistik analizinde frekans (f), yüzde (%), aritmetik ortalama (Χ), standart sapma (ss), varyans analizi, t- testi ve scheffe testi kullanılmıtır. 0.5 hata payı göz önünde bulundurulmutur. Elde edilen bulgular tablo ve grafikler ile yorumlanmıtır.
vi
Sınıf rehber öretmenlerinin algılarına göre psikolojik danımanların duygusal zeka düzeylerinin aratırıldıı bu çalımada, istatistiksel analizler sonucunda elde edilen bulgulara göre aaıdaki sonuçlara ulaılmıtır:
#. Sınıf rehber öretmenlerinin, psikolojik danımanların duygusal zeka düzeylerine ilikin genel algıları ve duygusal zekanın alt boyutlarına (özbilinç, duyguları yönetme, empati, motivasyon ve sosyal beceriler) ilikin algıları orta düzeydedir. Bu düzey ölçekte “kararsızım” derecesine denk gelmektedir.
2. Sınıf rehber öretmenlere ait bran, cinsiyet ve görev yaptıkları eitim kademesi deikenlerinin, psikolojik danımanların duygusal zeka düzeylerine ve alt boyutlarına ilikin algıları üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadıı görülmütür. Ancak, hizmet yılı ve ya deikenlerinde sınıf rehber öretmenlerinin, psikolojik danımanların duygusal zeka düzeylerine ve alt boyutlarına ilikin algılamalarında farklılık bulunmutur.
3. Psikolojik danımanların mezun oldukları alan, ya, cinsiyet (motivasyon alt boyutu hariç) ve görev yaptıı eitim kademesine göre duygusal zeka düzeylerine ve alt boyutlarına ilikin, sınıf rehber öretmenlerinin algıları arasında farklılık görülmemitir. Ancak, psikolojik danımanların hizmet yıllarına göre duygusal zeka düzeylerine ve alt boyutlarının tümüne ilikin, sınıf rehber öretmenlerinin algıları arasında farklılık bulunmutur.
vii
PSCHOLOGICAL COUNSELORS’ EMOTIONAL INTELLIGENCE LEVELS ACCORDING TO CLASS GUIDE TEACHERS’ PERCEPTIONS
(Sample of Kırıkkale County)
Körolu, Gülay Semiz
Master Dissertation, Psychological Counseling and Guidance Department Supervisor: Prof. Dr. Binnur Yeilyaprak
March, 2006, ##8+XIII Pages
The aim of this research is to establish psychological counselors’
emotional intelligence levels according to class guide teachers’ perceptions and to study in terms of various variables.
Survey method is used during the research. Datas had been gathered with an Emotional Intelligence Scala which is developed in this research.
Research group is formed of 620 class guide teachers and 45 psychological counselors located at primary and secondary schools at central Kırıkkale county in 2004-2005 education term. But, according to working between 2 years limitation of the research, 424 class guide teachers and 4#
psychological counselors were determined in the group. 4# schools are involved in the research.
At the statistical analysis of data gathered in research; frequency (f), percentage (%), arithmetical average (x) and standard deviation (ss), scheffe test, variance analysis and t-test are used. 0.5 error margin is considered.
The findings are interpreted by tables and graphics.
viii
In this research in which the class guide teachers’ perceptions to psychological counselors’ emotional intelligence is researched, the findings obtained from statistical analyses are as follows:
#. Class guide teachers’ perceptions about psychological counselors’
emotional intelligence levels both at general and inferior dimensions of emotional intelligence (Self-awerness, self regulation, empathy, motivation and social skills) is at “uncurtain” level.
2. There is no meaningful effect of branch, sex and educational duty rank of class guide teachers were found on class guide teachers’ perception levels of psychological counselors’ emotional intelligence in both general and inferior dimensions. But, class guide teachers having difference in years of duty and age have different perceptions about psychological counselors’ emotional intelligence levels.
3. No differences were observed about class guide teachers’ perceptions on psychological counselors’ emotional intelligence according to psychological counselors’ sexes (except motivation inferior dimension), educational duty ranks and graduations from the field. But, differences were found about class guide teachers’ perceptions on emotional intelligence of psychological counselors who have difference in years of duty.
ix
ÇNDEKLER SAYFA NO JÜR ÜYELERNN MZA SAYFASI...
ÖN SÖZ...
ÖZET... V ABSTRACT... V
ÇNDEKLER... X ÇZELGELER LSTES... X
EKLLER LSTES... X
BÖLÜM
I. GR... # Problem... #
Amaç... 9
Problem Cümlesi... 9
Alt Problemler... #0
Önem... ## Sayıltılar... #2
Sınırlılıklar... #2
Tanımlar... #3
Kısaltmalar... #4
II. KURAMSAL TEMEL VE LGL ARATIRMALAR... #5
Zeka Kavramı ve Kapsamı... #5
Duygu Kavramı ve Kapsamı... 2#
Duygusal Zeka Kavramı ve Kapsamı... 25
Duygusal Zeka Modelleri... 30
Duygusal Zekanın Boyutları ve Kapsamı... 33
Bilisel Zeka (IQ) ve Duygusal Zeka (EQ) likisi... 36
Duygusal Zeka ve Eitim... 38
Duygusal Zeka le lgili Yapılan Aratırmalar... 40
Yurt Dıında Yapılan Aratırmalar... 40
Yerli Literatürdeki Aratırmalar... 46
III. YÖNTEM... 56
Aratırmanın Modeli... 56
x
Aratırma Grubu... 56
Veri Toplama Aracı ve Gelitirilmesi... 58
Duygusal Zeka Ölçeinin Geçerlik ve Güvenilirlik Çalıması.... 60
Verilerin Toplanması ve Çözümlenmesi... 64
IV. BULGULAR ve YORUMLAR... 65
Bulgular... 65
Öretmenlerin Algılarına Göre, Psikolojik Danımanların Duygusal Zeka Düzeyleri... 65
Öretmenlerin Bazı Özelliklerine Göre, Psikolojik Danımanların Duygusal Zeka Düzeyleri... 70
Psikolojik Danımanların Bazı Özelliklerine Göre, Öretmenlerin Algılarının Karılatırılması... 78
Tartıma ve Yorum ... 86
V. SONUÇ ve ÖNERLER... 96
Sonuç... 96
Öneriler... 98
KAYNAKÇA... #0#
EKLER... ##0
xi
ÇIZELGELER LISTESI
ÇIZELGE NO
SAYFA NO
1. Howard Gardner’in Çoklu Zeka Teorisi... 20 2. Goleman ve Stavemann’a Göre Duygu Türleri... 24 3. Bilissel Zeka (IQ) ve Duygusal Zeka'nin (EQ) Operasyonel
Karsilastirilmasi... 37
4. Arastirma Grubunda Yer Alan Ögretmenlerin,
Degerlendirdikleri Psikolojik Danismanlara Iliskin Istatistiki Bilgiler...
57 5. Arastirma Grubunda Yer Alan Ögretmenlere Iliskin
Istatistiki Bilgiler... 58 6. Alt Boyutlar Ve Maddeler... 60 7. Ölçek Maddeleri Ve Faktör Yükleri... 62 8. Ölçegin Alt Boyutlari Için Cronbach Alfa Güvenirlik Katsayisi
Ve Test Yarilama Yöntemine Göre Güvenirlik... 63 9. Ögretmenlerin Algilarina Göre Psikolojik Danismanlarin
Duygusal Zeka Düzeylerine Iliskin Betimsel Istatistik Sonuçlar... 65 10. Psikolojik Danismanlarin Özbilinç Düzeyine Iliskin Betimsel
Istatistik Sonuçlari... 66 11. Psikolojik Danismanlarin Duygulari Yönetme Düzeyine
Iliskin Betimsel Istatistik Sonuçlari... 67 12. Psikolojik Danismanlarin Empati Düzeyine Iliskin Betimsel
Istatistik Sonuçlari... 68
13. Psikolojik Danismanlarin Motivasyon Düzeyine Iliskin Betimsel Istatistik Sonuçlari... 68
14. Psikolojik Danismanlarin Sosyal Beceriler Düzeyine Iliskin Betimsel Istatistik Sonuçlari... 69
15. Ögretmenlerin Branslarina Göre, Psikolojik Danismanlarin Duygusal Zeka Düzeylerine Iliskin Algilarinin Karsilastirilmasina Yönelik Tek Faktörlü Varyans Analizi Sonuçlari... 70
xii
16. Ögretmenlerin Cinsiyetlerine Göre, Psikolojik Danismanlarin Duygusal Zeka Düzeylerine Iliskin Algilarinin Karsilastirilmasina Yönelik Bagimsiz T-Testi Sonuçlari... 72 17. Ögretmenlerin Hizmet Yilina Göre, Psikolojik Danismanlarin
Duygusal Zeka Düzeylerine Iliskin Algilarinin Karsilastirilmasina Yönelik Tek Faktörlü Varyans Analizi Sonuçlari... 73 18. Ögretmenlerin Yaslarina Göre, Psikolojik Danismanlarin
Duygusal Zeka Düzeylerine Iliskin Algilarinin Karsilastirilmasina Yönelik Tek Faktörlü Varyans Analizi Sonuçlari... 75 19. Ögretmenlerin Egitim Kademelerine Göre, Psikolojik
Danismanlarin Duygusal Zeka Düzeylerine Iliskin Algilarinin Karsilastirilmasina Yönelik Bagimsiz T-Testi Sonuçlari... 77 20. Ögretmenlerin Psikolojik Danisma Ve Rehberlik
Hizmetlerini Önemli Görme Düzeyine Iliskin Algi Sonuçlari.... 78 21. PDR/EPH Ile Diger Alanlardan Mezun Olan Psikolojik
Danismanlarin Duygusal Zeka Düzeylerine Iliskin Ögretmen Algilarinin Karsilastirilmasina Yönelik Bagimsiz T-Testi Sonuçlari... 79 22. Psikolojik Danismanlarin Cinsiyetine Göre Duygusal Zeka
Düzeylerine Iliskin Ögretmen Algilarinin Karsilastirilmasina Yönelik Bagimsiz T-Testi Sonuçlari... 80 23. Psikolojik Danismanlarin Hizmet Yilina Göre Duygusal Zeka
Düzeylerine Iliskin Ögretmen Algilarinin Karsilastirilmasina Yönelik Tek Faktörlü Varyans Analizi Sonuçlari... 81 24. Psikolojik Danismanlarin Yaslarina Göre Duygusal Zeka
Düzeylerine Yönelik Tek Faktörlü Varyans Analizi Sonuçlari.. 83 25. Psikolojik Danismanlarin Görev Yaptiklari Okul Kademesine
Göre Duygusal Zeka Düzeylerine Yönelik Bagimsiz T-Testi Sonuçlari... 84
xiii
EKLLER LSTES
EKiL NO
SAYFA NO
#. Duygusal Zeka Algılaması... 25 2. Farklı Branlardaki Öretmenlerin
Psikolojik Danımanların Duygusal Zeka Düzeylerine
likin Algılarının Karılatırılması... 72 3. Bayan ve Erkek Öretmenlerin, Psikolojik Danımanların
Duygusal Zeka Düzeylerine likin Algılarının
Karılatırılması... 73 4. Farklı Hizmet Yıllarındaki Öretmenlerin, Psikolojik
Danımanların Duygusal Zeka Düzeylerine likin
Algılarının Karılatırılması 75
5. Farklı Yalardaki Öretmenlerin Psikolojik Danımanların Duygusal Zeka Düzeylerine likin Algılarının
Karılatırılması... 77 6. Farklı Eitim Kademelerinde Görev Yapan
Öretmenlerin, Psikolojik Danımanların Duygusal Zeka
Düzeylerine likin Algılarının Karılatırılması... 78 7. Farklı Alanlardan Mezun Psikolojik Danımanların
Duygusal Zeka Düzeylerine likin Öretmen Algılarının
Karılatırılması... 8$
8. Bayan ve Erkek Psikolojik Danımanların Duygusal Zeka Düzeylerine likin Öretmen Algılarının
Karılatırılması... 83 9. Farklı Hizmet Yıllarındaki Psikolojik Danımanların
Duygusal Zeka Düzeylerine likin Öretmen Algılarının
Karılatırılması... 85
#0. Farklı Yalardaki Psikolojik Danımanların Duygusal Zeka Düzeylerine likin Öretmen Algılarının
Karılatırılması... 87
##. Farklı Eitim Kademelerinde Görev Yapan Psikolojik Danımanların Duygusal Zeka Düzeylerine likin
Öretmen Algılarının Karılatırılması... 88
xiv
BÖLÜM I GR
Bu bölümde aratırmanın problem durumu, ilgili aratırmalara dayalı olarak tanımlanmakta ve aratırmanın amacına, önemine, sayıltılara, sınırlılıklara, aratırmada geçen temel kavramların tanımlarına ve kısaltmalara yer verilmektedir.
Problem
Birey, salıklı bir kiilik gelitirebilmek, kiisel-toplumsal uyum salayabilmek için, gereksinimlerini doyurucu düzeyde ve dengeli bir biçimde gidermek zorundadır. Bu amaçla, kendi gizilgüçlerinden ve çevresindeki olanaklardan yararlanarak gerekli bilgi, beceri ve tutumları kazanma çabasını göstermektedir. Bu çabalar önce ailede, sonra okul ortamında sürdürülmektedir. Her aile ve toplum, çalar boyu, kendi kültürel deerlerini çocuklarına aktarmak, toplumsal kurallar çerçevesinde, çocukların geliim gereksinimlerini karılamak için, eitim denen araçtan yararlanmaya çalımıtır. Çada bilimsel anlayıa göre eitim; bireyin bedensel, duygusal, düünsel ve sosyal yeteneklerinin kendisi ve toplumu için en uygun ekilde gelimesi oluumudur. Kısaca bireyin her yönüyle bir bütün olarak kendisi ve toplumu için en uygun düzeyde gelitirilmesi sürecidir (Yeilyaprak, 2005). Bu ileviyle eitim, "önceden saptanmı amaçlara göre insanların davranılarında belli gelimeler salamaya yarayan planlı etkiler dizgesi"
durumuna gelmitir (Ouzkan, #99#).
Eitimin amacı ve tanımı, zaman içinde deiim göstermekle birlikte, eitimde amaç, bir dizi örenmelerle, kiinin davranıının deimesini salamaktır. Ancak, bu ilem rasgele olmamalı; davranıta, kasıtlı olarak istendik deime oluturulmalıdır. Kiinin davranıını deitirme ilemi, önceden tasarlandıı biçimde gerçekletirilmeye çalıılmalı; rastlantıların etkisi dıta tutulmalıdır. Davranı deiimi, ancak, kiinin yaantı kazanması ile salanabilmeli ve bu deiim, bir süreç özellii taımalıdır. Kiinin kendi yaantıları aracılıı ile davranılarında kasıtlı olarak istendik deime
oluturulurken u noktaya özel bir önem gösterilmelidir: Edinilen her yeni davranı, kiinin içinde bulunduu yataki kendine özgü gereksinimlerini doyurucu düzeyde ve dengeli bir biçimde gidererek kendini gerçekletirmesini salamalıdır. Önceleri, daha çok "bir eitim kurumunda, bir küme örenciye belli dal ya da konularda bilgi verme", onlara belli konuları
"öretme" anlamını çarıtıran "öretim" kavramı, giderek "örenmeyi kolaylatıracak etkinlikleri düzenleme, gereçleri salama ve kılavuzluk etme”
eylemini dile getirmeye yönelmitir. Çünkü, konuya ilikin bilimsel bulgular, kiiye "öretilen" den çok, "örenen" olarak bakılması gerektiini ortaya koymutur. Bu nedenle "öretim" denildiinde, öreticinin öretmesi deil,
"her örenciye, örenim konularını örenmeleri ve kendilerini gerçekletirmeleri için yardım etmesi" anlaılmaya balanmıtır. Bu anlamdaki öretim ise, örenciyi odak almayı; her örencinin kendine özgü özelliklerini tanımayı ve öretimi bunlara dayandırmayı gerektirmitir (Ouzkan, #99#; Özolu, #992).
Çada yaamın gereklerine uygun olarak eitim anlayıı ve eitimden beklentilerin deimesiyle birlikte bireyi sadece zihinsel yönden bilgi ve becerilerle donatılması amacı terkedilmitir. Yeni eitim anlayıında bireyin uyumu, etkili bir birey olarak yaaması ve bir bütün olarak gelimesinin öne çıktıı görülmektedir.
Bu gelimelerin sonucunda, okullarda örenci kiilik hizmetleri adı altında bazı hizmetler verilmeye balanmıtır. Örenci kiilik hizmetleri, öretim ve yönetim hizmetleriyle karılanamayan gereksinimlerin giderilmesini amaçlamaktadır (Kuzgun, #99#). Bu hizmetlerin en önemlilerinden biri de rehberlik ve psikolojik danıma hizmetleridir.
Örenci kiilik hizmetleri içinde özel bir yeri olan rehberlik ve psikolojik danıma, 20. yüzyılda eitim alanına getirilen en önemli yeniliklerden biridir. Rehberlik ve psikolojik danıma hizmetleri, örencilerin etkin, baarılı, yaratıcı ve mutlu olmalarını salamak için onların öretimle karılanan düünsel gereksinimleriyle birlikte toplumsal ve psikolojik gereksinimlerini de karılamanın bir zorunluluk oluundan dolayı eitim hizmetleri arasına girmitir. Rehberlik hizmet alanları-birimleri, rehberlik
hizmetlerini sunan personelin ne tür etkinlikler yaptıını da göstermektedir.
Rehberlik hizmetleri, dorudan doruya örenciye yönelik ve dolaylı olarak da hizmetlerin etkililiini arttırmaya yönelik olarak örenciyle ilgili kii ve kurumlarla yürütülen kapsamı oldukça geni bir hizmetler bütünüdür. öyle ki; rehberlik hizmetleri içinde örencilere okul ve çevresini tanıtmak gibi oldukça dısal ve nesnel; kendilerine uygun bir alan veya program seçmek gibi öznel ya da kendini bir arkada grubuna ait hissetmeyen ve bundan rahatsız olan bir örenciye yardım gibi oldukça içsel-duygusal alana yönelik yardımlar yer almaktadır (Can, 2003).
Eitim sürecinin ayrılmaz ve tamamlayıcı yönünü oluturan rehberlik ve psikolojik danıma hizmetleri, istendik davranı deitirme amacı ile daha önce de belirtildii gibi eitimle örtümekte, örencinin geliiminin bütüncül bir yaklaımla ele alınmasını mümkün kılmaktadır. Bu yaklaımın sonucu olarak okullarda rehberlik hizmet alanının önemi giderek artmaktadır.
Uzmanlara göre, bu önemin artmasındaki gerekçelerden bazıları
unlardır (Kepçeolu, #999):
#.Çocuun sadece bilisel kapasitesinin gelitirilmesi onun eitildiini göstermemektedir. Çada eitim yaklaımlarında çocuun tüm yönleriyle gelimesi esas alınmaktadır. Sadece “öretim" faaliyetleri ile de bunu gerçekletirmek olanaksızdır. Bunun için de rehberlik ve
psikolojik danıma hizmetlerine ihtiyaç duyulmaktadır.
2. Çocuklara kazandırılacak niteliklerin büyük bir bölümünü kapsayan kritik dönemler okul dönemi içerisindedir. Daha sonraları bu yönde ortaya konacak çabaların sonuca ulaması ya çok güç yada olanaksız olabilmektedir.
3. Çada eitim ve demokrasi ilkelerince ilköretimden ve ortaöretimden sonra i hayatına atılacak veya üst öretim kurumlarına yönelecek bireyler salıklı karar verme konusunda kendilerine yardımcı olacak rehberlik ve psikolojik danımanlık hizmetlerinden yoksun bırakılmamalıdır.
Eitim sürecinin her kademesinde örenciler rehberlik hizmetlerinden yararlanabilmektedir. Dahası buna gereksinim duymaktadırlar. Eitim sürekli bir hizmettir. Örenciler bu hizmetin belli aamasında ayrılsalar da, sürdürenler açısından, okulöncesi eitime balayan bir çocuk; ilköretim, ortaöretim, yükseköretim ve hatta lisansüstü eitime devam ederek; 5-6 yaında baladıı örgün eitim sürecini 25-26 yalarında tamamlayabilir. Bu uzun sürecin çeitli aamalarında örencilerin geliim, örenme ve eitim ihtiyaçlarını karılamada rehberlik hizmetlerinden yararlanılmaktadır.
Rehberliin kapsamında yer alan hizmetler örencinin her aamada geliim halindeki kendisini daha iyi tanımasını ve kabul etmesini; bir üst aamaya yönelik tercih ve seçimler yapmasını, kararlar almasını ve uygulamasını, karılatıı sorunlarla baa çıkabilmesini, potansiyellerini en verimli ekilde kullanabilmesini ve böylece kendini gerçekletirebilmesini salayacaktır (Yeilyaprak, 2005).
Psikolojik danıma ve rehberlik hizmetleri bir süreç eklinde ele alınmalıdır. Bu süreç içinde bireye, kendisini ve sorunlarını gerçekçi bir gözle görmesi ve uygun çözümler üretmesi için yardım edilmektedir (Hogörür, 200#). Bu yardım ancak bu alanda yetimi kiilerce salanabilir. 24376 sayılı resmi gazetede yer alan Rehberlik ve Psikolojik Danıma Hizmetleri Yönetmeliinde (200#) psikolojik danıman; “Eitim öretim kurumlarındaki rehberlik ve psikolojik danıma servisleri ile rehberlik ve aratırma merkezlerinde örencilere rehberlik ve psikolojik danıma hizmeti veren, üniversitelerin psikolojik danıma ve rehberlik ile eitimde psikolojik hizmetler alanında lisans eitimi almı personeli” ifade etmektedir.
Profesyonel bir meslek olan ve öretim faaliyetleri dıında örencilerin geliimine uygun ortam salamak, karılaılan güçlükleri gidermek ve gerekli önlemleri almak için sunulan psikolojik danıma ve rehberlik hizmetleri tanımda da görülecei gibi, okullarda rehberlik ve psikolojik danıma servislerinde, bu alanda eitim almı psikolojik danımanlar tarafından yürütülmektedir.
Psikolojik danıman, geliim süreci içinde kendini tanıma, kabul etme ve kendini gerçekletirme istei gösteren kiilere bireysel olarak ya da grupla
düzenli ve sürekli yardım etme yetki ve yeterliliine sahip olan uzmandır.
Bütün danımanlar kendilerini, danıanların karar vermelerinde, plan yapmalarında veya sorunlarını çözmelerinde yardımcı olan birer kaynak olarak görmektedir ve danıanlara düüncelerini belirginletirebilmelerinde, farklı amaçlara ulamak için duygularından yararlanmalarında ve içine dütükleri gerginlik, hayal kırıklıı, üphe, korku gibi durumlarla ba
edebilmelerinde yardımcı olmaktadır (Kepçeolu, #999).
Okul psikolojik danımanlarının görevlerini belirleme konusunda, psikolojik danıma ve rehberlik uygulamalarında ileri bir durumda olan Amerika'da, özellikle #960-#970 yılları arasında, youn çalımalar yapılmıtır. Çalımalarda öncelikle görev alanlarının belirlendii; sonra da danımanların esas görevlerinin listelendii dikkati çekmektedir. Türkiye’de ise rehberlik anlayıına paralel olarak, belli amaçlara ulaabilmek için okullardaki ya da dier kurumlardaki çalımalarda PDR hizmetlerinin 7 hizmet alanı olduu görülmektedir. Bu alanlar u ekilde sıralanmaktadır (Kepçeolu, #999; Yeilyaprak 2005):
#. Psikolojik Danıma: Bireyin kendini tanıması, gelitirmesi, kendisine ve çevresine uyum salaması, sorunlarını çözmesi ve salıklı kararlar verebilmesi için yapılan yardımları içermektedir.
2. Oryantasyon: Örencilere, okulu, çevresini, okulla ilgili her eyi ve bo zamanlarında yararlanabilecei imkanları tanıtmaya yönelik etkinliklerin tümünü kapsamaktadır.
3. Bireyi Tanıma: Her örencinin tüm yönlerini, çeitli ölçme ve deerlendirme yöntem ve tekniklerini kullanarak ortaya çıkarmaya yönelik olan çalımaları kapsamaktadır.
4. Bilgi Verme: Örencilerin ihtiyaç duyacakları eitsel ve mesleki nitelikli tüm bilgilerin toplanması ve bunların çeitli yöntemlerle örencilere duyurulmasına yönelik etkinlikleri içermektedir.
5. Yerletirme: Örencileri kendi kiilik özellikleri, ilgi, yetenek ve ihtiyaçlarına uygun derslere, programlara ya da tam zamanlı-yarı zamanlı
ilere yerletirilmelerine yönelik etkinliklerdir.
6. Müavirlik: Psikolojik danıma ve rehberlik anlayıının tüm okul personeli ve velilerce de benimsenmesini salayarak örencilerin geliimine katkıda bulunmayı amaçlayan etkinlikleri içermektedir.
7. zleme, Deerlendirme, Aratırma: Çeitli ders, program ya da ilere yerletirilen örencilerin buralardaki baarıları ya da memnuniyetleri, okulda verilen rehberlik ve psikolojik danıma hizmetlerinden elde edilen sonuçlar, mezunların üst eitim kurumları ve i hayatlarındaki durumlarının belirlenmesi ile okulun rehberlik ihtiyaçlarının saptanması gibi etkinlikleri içermektedir.
Kukusuz, psikolojik danımanın verdii hizmetlerin yeterlii, onun nitelii ile paralel olacaktır. Bir danımanda bulunması gereken nitelikler
öyle sıralanabilir (Kuzgun, #99#; Özolu #992):
yi bir psikolojik danıman:
#. Kendini zayıf ve güçlü yanlarıyla tanır ve kabul eder.
2. nsan davranılarının nedenlerini bilir ve yordayabilir.
3. Güvenilir, kararlı bir kiilie sahiptir.
4. Kiilerle yan tutmadan, duyarlı, normal boyutlarda yakın ve sıcak ilikiler kurabilir.
5. Kiileri olduu gibi kabul eder; onları deerlendirmeye, yargılamaya kalkımaz.
6. Kendini anlatmakta güçlük çekmez.
7. Kendi duygu ve gereksinimlerine de baka kiilerinki kadar ilgi ve saygı duyar.
8. Bakalarının duygularının etki alanına girmeyecek, kendini onlardan baımsız tutacak kadar güçlü olduunu gösterir.
9. nsanlara; onların gelimeleri ve uyum salamaları için gerekli olan gizil güce sahip olduklarına inanır.
#0. Danımanlıın gerektirdii bilisel yeterlie ve ilgiye sahiptir.
##. Danımanlık için gerekli olan eitimden geçmitir.
Ayrıca, Hamrin ve Paulson tarafından bir aratırma sonucu listelenen danıman özelliklerinin günümüzde de geçerliliini sürdürmekte olduu söylenebilir. Bunlar önem sırasına göre; anlayı, sempati, dostluk, nüktedanlık, kararlılık, sabırlılık, objektiflik, içtenlik, nezaket, dürüstlük, tolerans, tertiplilik, sakinlik, açık fikirlilik, iyi kalplilik, ho olma, sosyal yetenek, dengelilik olarak sıralanabilir (Akt. Kepçeolu, #999).
Görüldüü gibi, bu nitelikler öncelikle çada ve kendini gerçekletirmekte olan insanın doasında bulunması gereken temel ve istenilen özelliklerdir.
yi bir psikolojik danıman olabilmek ayrıca bazı yetenek ve potansiyellere sahip olmayı ve bunları yeterli bir eitimle gelitirmeyi gerektirir. Bu geliim, psikolojik danımanın iyi bir hizmet sunabilmesi, görev ve sorumluluklarını yürütmede daha donanımlı ve deneyimli hale gelmesi sürecinde gerçekleebilir. Bu süreci etkileyen en önemli faktörlerden birisi de zekadır. “Zeka” terimi yıllarca halk arasında ve literatürde farklı anlamlarda kullanıldıktan sonra, ancak yirminci yüzyılın balarında bugünkü özel anlamı ile kullanılmı ve ilk zeka testi de Binet tarafından hazırlanmıtır. Bununla beraber birçok psikolog Binet’ten önce de zekayı ölçme çabası içinde olmular ve “kalıtımsal zeka” ile “performans zeka”nın farklı kavramlar olduu anlaılmı, bu kavramlar birbirinden ayrılmıtır (Özgüven, #998).
Zeka kavramı daha çok akademik baarıyı salayan ”bilisel potansiyeli” vurgulamaktadır ancak sosyal ilikilerde yeterli olmada, yaama uyum ve yaamda baarılı olmada duygusal yeti ve potansiyelin çok gerekli ve önemli olduu açıktır. Duygu ile düüncenin ortak çalımasında, duygu düünceyi devreye sokarak veya devreden çıkararak kararları her an yönlendirmektedir. Bir bakıma akılcı ve duygusal olmak üzere iki beyin, iki zihin ve iki farklı türden zeka var demektir. Hayatın nasıl yaandıı ikisi tarafından belirlenmektedir. Sadece akademik zeka (IQ) deil, duygusal zeka (EQ) da önemlidir. Akıl, duygusal zeka olmadan tam verimli çalıamamaktadır (Goleman, #998).
Duygusal zeka; kendini harekete geçirebilme, aksiliklere ramen
yoluna devam edebilme, dürtüleri kontrol ederek tatminini erteleyebilme, ruh halini düzenleyebilme, sıkıntıların; düünmeyi engellemesine izin vermeme, kendini bakalarının yerine koyabilme ve umut besleme özelliklerini içeren bir kümedir. Duygusal zeka becerilerini kullanabilen bir insan, kendi duygularını tanımakta ve idare edebilmekte, bakalarının duygularını okuyup onlarla etkili bir ekilde baa çıkabilmektedir. Bu kiilerin, hayatın her alanında baarıyı belirleyen sözsüz kuralları kavrama becerisinde daha avantajlı oldukları, yaamlarını daha doyumlu ve etkili bir ekilde sürdürebildikleri, kendi verimliliklerini besleyecek zihinsel alıkanlıkları edinebildikleri söylenebilmektedir. Duygusal hayatını kontrol altına alamayan kiiler ise, kendi içlerinde, ie odaklanıp açıkça düünmelerini salayacak bu becerileri kullanamamaktadırlar (Goleman #998).
Sözü edilen duygusal zeka becerilerini kullanabilmek ve duygusal hayatı kontrol altına alabilmek; rehberlik hizmet alanında olduu gibi özellikle etkileim, iletiim ve ibirliini gerektiren görevlerin etkili bir ekilde gerçekletirilmesinde öncelikli kouldur.
Ancak, rehberlik hizmetleri tam bir ibirliini gerektirmesine ramen, ifade edilen hizmet alanlarının okullarda sadece psikolojik danıman tarafından yürütülmesi gerektii yönünde yanlı bir anlayı söz konusudur.
Bu çalımaların, tümüyle, sadece psikolojik danıman tarafından yürütülmesi gerektii akılcı olmadıı gibi mümkün de görünmemektedir. Rehberlik ve psikolojik danımanlık hizmetleri ortak bir rehberlik anlayıının yanında;
idareci, veli ve birincil derecede ilevsel öneme sahip sınıf rehber öretmenleri ile ibirliini zorunlu kılmaktadır. Var olan anlayıın deimesi ve ibirliinin salanabilmesi büyük ölçüde psikolojik danımanların öretmenlerle kurduu iletiimin niteliine balıdır. Bu niteliin en önemli belirleyicilerinden biri psikolojik danımanın hem insan hem de bir uzman olarak kendisine ilikin farkındalıı ve dier öretmenler tarafından ne ekilde algılandııdır. Bu algılanmanın olumlu olması, psikolojik danımanın mesleki yeterlilii ile birlikte büyük ölçüde kiisel özellikleri ve sosyal ilikilerinde duygusal zekasını kullanabilme düzeyine balıdır.
Okuldaki insan ve madde kaynaklarının okulun amaçları
dorultusunda harekete geçirilmesi, psikolojik danımanların öretmenlerle etkili bir iletiim ve etkileim sürecine girerek duygusal zeka becerilerini gelitirmesini ve bu becerileri kullanabilmesini gerektirmektedir. Duygusal zekası yüksek psikolojik danımanların daha duyarlı, öretmenler tarafından sevilen, örencilerle daha kolay iletiim ve daha iyi ilikiler kurabilen bir konumda olacakları ve bu sayede de mesleklerinin gerektirdiklerini daha iyi yapabilecekleri açıktır.
Verilen bilgiler ııında; psikolojik danımanın; özbilinç, duyguları yönetme, empati, motivasyon ve sosyal beceriler boyutlarını içeren duygusal zeka becerilerine sahip olmasının ve bunları mesleinde kullanabilme düzeyinin, rehberliin hizmet alanları ile ilgili faaliyetlerin ne derece etkin, verimli ve amaca uygun ekilde yürütülebileceini yordamada önemli bir etken olduu düünülmektedir. Bu nedenle okullarda görev yapan psikolojik danımanların duygusal zeka düzeylerinin incelenmesi önemli görülerek bu aratırmanın baımlı deikenini oluturmutur.
Amaç
Bu çalımanın amacı, ilköretim ve ortaöretim okullarında görev yapan sınıf rehber öretmenlerinin algılarına göre psikolojik danımanların duygusal zeka düzeylerini saptamak ve bazı deikenlere göre incelemektir.
Bu amaç çerçevesinde aaıdaki problemlere yanıt aranacaktır:
Problem Cümlesi
lköretim ve ortaöretim okullarında görev yapan sınıf rehber öretmenleri, psikolojik danımanların duygusal zeka düzeylerini nasıl algılamaktadır ve bu algıları bazı deikenlere balı olarak farklılamakta mıdır?
Alt Problemler
#) Sınıf rehber öretmenlerinin algılarına göre, psikolojik danımanların duygusal zekaları;
#.#) Ne düzeydedir?
#.2) Duygusal zekanın alt boyutlarına;
#.2.#) Özbilinç
#.2.2) Duyguları Yönetme #.2.3) Empati
#.2.4) Motivasyon
#.2.5) Sosyal Beceriler’e
göre nasıl bir daılım göstermektedir?
2) Sınıf rehber öretmenlerinin, psikolojik danımanlarının duygusal zeka düzeylerine ilikin algıları kendilerine ilikin bazı deikenlere;
2.#) Brana 2.2) Cinsiyete 2.3) Hizmet yılına
2.4) Yaa
2.5) Okul kademesine (ilköretim ya da ortaöretim) 2.6) PDR hizmetlerini önemli görme düzeylerine göre farklılamakta mıdır?
3) Sınıf rehber öretmenlerinin, psikolojik danımanlarının duygusal zeka düzeylerine ilikin algıları psikolojik danımanlara ilikin bazı deikenlere;
3.#) Mezun olduu bölüme 3.2) Cinsiyete
3.3) Hizmet yılına 3.4)Yaa
3.5) Okul kademesine (ilköretim ya da ortaöretim) göre farklılamakta mıdır?
Önem
Günümüz eitim sistemi içinde, öretim ve yönetim hizmetlerine üçüncü boyut olarak katılan örenci kiilik hizmetleri ve onun önemli bir parçasını oluturan rehberlik ve psikolojik danıma hizmetlerinin yadsınamaz bir yeri vardır. Bu hizmetlerin yürütülmesinde en yetkin kii olan psikolojik danımanların sosyal uyum ve mesleki alan becerileri için büyük öneme sahip duygusal zeka becerilerini kullanma düzeylerinin yüksek olmasının, rehberlik ve psikolojik danıma hizmetlerinin etkin ve verimli olarak yürütülmesine salayacaı katkı üphesiz büyüktür.
Rehberlik hizmetleri okullarda ortak anlayıı, ortak ilkeleri, ibirliini ve ekip halinde yürütülmeyi gerektirmektedir. Öretmenlerin, psikolojik danımana yönelik görü ve algıları bu koulların yerine getirilmesinde etkili olmaktadır. Aratırma bulgularını, psikolojik danımanlardan elde etmek yerine; yeterli gözlem yapmaları, etkileimde bulunmaları ve hizmetlerin gerçekletirilmesinde ibirlii salamak zorunda olmaları nedeniyle, öretmenlerden elde etmek; sözü edilen ekip çalıması ile birlikte ibirliinin gelitirilebilmesi ve psikolojik danımanın duygusal zekanın daha az yeterli olduu boyutlarında kendini gelitirmesine kaynaklık edebilmesi; dolayısıyla da rehberlik ve psikolojik danıma hizmetlerinin verimliliine katkı salaması açısından önemlidir.
Sınıf rehber öretmenleri tarafından okul psikolojik danımanlarına verilecek bu geribildirimin, onların sahip olduu niteliklerini deerlendirmede ve gelitirmede katkı salayacaı düünülmektedir.
Psikolojik danıman yetitirme programlarına bu yeterlikleri kazandıracak dersleri koyma konusunda program gelitiricilere ve psikolojik danımanlara yönelik açılacak olan hizmet içi eitim programlarına konu seçiminde kaynaklık etmesi açısından önemlidir.
Elde edilen bulguların psikolojik danımanlar ile paylaılması, psikolojik danımanların duygusal zeka konusunda kendilerini gelitirmek için çaba göstermelerine ve bunun da doal sonucu olarak öretmenler ile birlikte
okul yöneticileri, ilgili dier tüm personel ve ebeveynlerin de rehberlik ve psikolojik danıma sürecini örencilerle daha salıklı bir ekilde yaamalarına yardımcı olacaı umulmaktadır.
Son yıllarda ilgi çeken bu konu ile ilgili yapılacak çalımalarda aratırmacılara kaynak oluturması açısından önemli bir çalımadır.
Aratırma bulgularının psikolojik danıma ve rehberlik hizmetlerinin etkili ve nitelikli olması için katkılar salayacaı, bu tür aratırmaların çeitlenmesine ve farklı kurumlarda yürütülmesinde yol gösterici olacaı düünülmektedir.
Sayıltılar
#. Sınıf rehber öretmenleri( Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliine göre), okullarda psikolojik danımanlarla en fazla etkileimde bulunacakları ve dolayısıyla onlar hakkında daha yeterli gözlem yapabilecekleri sayıltısıyla veri toplama grubunu oluturmutur.
2. Sınıf rehber öretmenleri psikolojik danımanların duygusal zeka düzeylerini ve alt boyutlarını deerlendirebilecek düzeyde onlarla aynı ortamda, yeterli gözlem ve etkileimde bulunmaktadırlar.
3. Sınıf rehber öretmenlerinin çalımada kullanılmak üzere gelitirilen ölçee verdikleri cevaplar gerçek düüncelerini yansıtmaktadır.
4. Aratırmada kullanılan bilgi formu, gerekli verileri toplayabilmede yeterlidir.
Sınırlılıklar
#. Aratırma verileri, okulundaki psikolojik danıman ile en az iki yıl çalımı olan sınıf rehber öretmenleri ile sınırlıdır.
2. Aratırmadan elde edilen veriler, gelitirilen ölçekteki maddeler ile saptanan kapsamla sınırlıdır.
3. Sosyal bilimler dalında yapılan aratırmalarda ele alınan insan faktöründen kaynaklanan sınırlılıklar bu aratırma için de söz konusudur.
4. Aratırma, 2004-2005 eitim ve öretim yılında Kırıkkale il merkezindeki, Milli Eitim Bakanlıı’na balı psikolojik danımanı olan resmi ilköretim ve ortaöretim okullarında görev yapan sınıf rehber öretmenlerinden salanan verilerle sınırlıdır.
Tanımlar
Bu aratırmada geçen terimler aaıda belirtilen anlamlarıyla kullanılmıtır:
Psikolojik Danıman: Eitim öretim kurumlarındaki rehberlik ve psikolojik danıma servisleri ile rehberlik ve aratırma merkezlerinde örencilere rehberlik ve psikolojik danıma hizmeti veren, üniversitelerin psikolojik danıma ve rehberlik ile eitimde psikolojik hizmetler alanında lisans eitimi almı personel (#7.04.200#-24376 tarih ve sayılı resmi gazete).
Bu aratırmada Eitim Bilimlerinin dier bölümlerinden (Halk Eitimi, Eitim Programları ve Öretim, Eitim Yönetimi-Teftii-Planlaması- Ekonomisi, Eitimde Ölçme Deerlendirme) ve dier farklı alanlardan (Psikoloji, Felsefe, Sosyoloji) mezun olan ancak okullardaki kadro branı
“rehber öretmen” olan öretmenler de bu kapsamda ele alınmıtır.
Sınıf Rehber Öretmeni: Eitim ve öretim kurumlarında bir sınıfın sorumluluunu alan, rehberlik hizmetlerini yürüten ve rehberlik saatlerine giren öretmen (#7.04.200#-24376 tarih ve sayılı resmi gazete).
Duygusal Zeka: “Kendimizin ve bakalarının duygularını tanımayı ve deerlendirmeyi örenme, kendimizi güdüleme, içimizdeki ve ilikilerimizdeki duyguları iyi yönetme, duygulara ilikin bilgileri ve duyguların enerjisini günlük yaama ve ie etkin bir biçimde yansıtarak, onlara uygun tepkiler verme yetisine gönderme yapma" olarak tanımlanan duygusal zekanın, özbilinç,
duyguları yönetme, empati, motivasyon ve sosyal beceriler olmak üzere 5 alt boyutu vardır (Goleman #998 ).
Kısaltmalar
Öretmen: Aratırmada akıcılıı salamak üzere “sınıf rehber
öretmeni” ile aynı anlamda kullanılmıtır.
PDR: Psikolojik Danıma ve Rehberlik.
IQ: Bilisel Zeka
EQ: Duygusal Zeka
BÖLÜM II
KURAMSAL TEMEL VE LGL ARATIRMALAR
Aratırmanın bu bölümünde problem durumunun alt yapısını oluturan duygusal zeka kavramının kuramsal temellerine ve konu ile ilgili yapılmı
yabancı ve yerli literatürdeki çalımalara yer verilmitir.
ZEKA KAVRAMI VE KAPSAMI
nsanı tanıma ve anlama çalımalarında, üzerinde en çok aratırma yapılmı kavramlardan birisi zekadır. Zeka en geni anlamıyla, genel bir zihin gücü olarak tanımlanmaktadır. Genel anlamda ise zeka; "yeni ve aırtıcı durumlarda çevreyle uyum salayabilme, soyutlama ve problem çözme gücü"dür. Bir baka tanımda "bir veya birden fazla kültürde deer bulan bir ürün ortaya koyabilme” veya “günlük ya da mesleki hayatta karılaılan bir problemi etkin ve verimli bir ekilde çözebilme yetenei" eklinde ifade edilmektedir (Saban, 2000). Wechsler'e göre ise zeka, "bireyin amaca uygun hareket etme, mantıklı düünme ve çevresiyle düüncelerini etkili bir ekilde tartıabilme kapasitesinin tümüdür" (Akt. Özgüven, #998; Konrad ve Hendl, 2002). Bilimsel anlamda zekanın tanımı, "soyut düünme, kavrama, problem çözme, bildiklerini yeni durumlara uygulama, akıl yürütme, bellek, geçmi deneyimlerde kazanılan bilgileri kullanma vb. de dahil olmak üzere zihinsel yetilerin toplamı" dır (Budak, 2000).
Zeka terimi yıllarca halk arasında ve literatürde farklı anlamlarda kullanıldıktan sonra, ancak yirminci yüzyılın balarında bugünkü özel anlamı ile kullanılmı ve ilk zeka testi de Alfred Binet tarafından hazırlanmıtır. Binet, bir süre kendisinden önce gelenlerin yaptıı gibi zekayı, Paris'te kurduu laboratuarında iki kızı üzerinde yaptıı derinlemesine gözlemlerden elde ettii bulgulara dayanarak belirlemeye çalımıtır. Binet, zihnin imgelerden olumadıını, imgesiz düünmenin her zaman mümkün olduunu ortaya
koymutur. Binet'e göre zeka genetik olup, aratırma ve örenme ile çok az geliir. Zeka hakkında çok açık bir tanım yapmamakla birlikte, sınıflandırmadan ziyade bellek, hayal etme, yaratıcılık, dikkat, anlayı, etki altında kalma, estetik ve ahlaki duygu, kas gücü, irade gücü, görme algısı gibi özellikleri aratırmaya önem vermitir (Akt. Ertürk, #985). Bireyin zekası hakkında güvenilir bir fikir edinmenin yolu, bireyi çözümü yüksek zihinsel ilemlerin kullanılmasını gerektiren problemlerle karı karıya getirmek ve bireyin yaptıklarını nesnel olarak saptamaktır. Binet, Simon'la birlikte #905 yılında çocuklar için ilk zeka testini düzenlemitir. #9#6 yılında Terman, Binet-Simon Zeka Ölçeini büyük ölçüde gelitirerek, Stanford-Binet Zeka Ölçei'ni ortaya koymutur (Özgüven,
#998). Binet, zekada altı özellik görmü ve bu özellikleri öyle sıralamıtır (Toker, Kuzgun, Necati, Uçkunkaya, #968):
#) Anlamak, 2) Hüküm vermek, 3) Akıl yürütmek,
4) Düünceye belirli bir yön vermek ve bunu devam ettirmek, 5) Düünceyi, arzu edilen bir amacın gerçeklemesine yöneltmek, 6) Kendi kendini eletirmek (Kendi yanlılarını bulup düzeltmek).
Birçok psikolog tarafından “kalıtımsal zeka” ile “performans zeka”nın farklı kavramlar olduu ileri sürülmü, bu kavramlar birbirinden ayrılmıtır. Bu konuda çalıanlardan William Stern zekayı, “Bireyin düüncelerinin yeni durumlara bilinçli olarak uyum salamasına ilikin genel bir yetenek” olarak tarif
etmitir. Terman ise soyut semboller üzerinde düünebilme yeteneinin bireyler arasındaki zeka farklarını ayırabilen en önemli faktör olduunu ifade
etmitir. Bu görüler “Tek Faktör Kuramı” olarak isimlendirilmitir. Psikologların bazıları, bireyin çevresine uyumuna önem vererek, bireyin çevresine uyumu ile zeka düzeyi arasında önemli bir iliki bulunduunu ifade etmektedirler. Bu görüte olan psikologlar zekayı, “bireyin yeni durumlara, yeni problemlere uyabilme yetenei” olarak ifade etmekte, bireyin yeni durumlar ortaya çıktıında davranılarını uygun ve etkili ekilde yeniden düzenleyebilmesini önemli
görmektedirler. Bu tanıma göre, zeki olan birey durumun gerektirdii çok sayıda olası çözüm yolları bulabilen, bunları gözden geçirip, en uygun olanını seçebilen kii olmaktadır (Akt. Özgüven, #998).
Bu çalımalardan da yararlanan Spearman ise, “nsanın Yetenekleri"
adlı kitabında "ki Faktör Kuramı" adı ile bilinen kuramı ortaya koymutur.
Spearman bir kiinin bazı alanlarda dier alanlara göre daha parlak olduunu kaydetmektedir. Bu farklılıklar aynı genel zekanın farklı faaliyetlerde ortaya çıkma durumudur (Akt. Morris, 2002). Spearman her türlü zihinsel etkinlikte rol oynayan genel bir zihinsel enerjinin var olduunu ileri sürmü ve buna "g" adını vermitir. Farklı zihin yetenekleri ölçen testler arasındaki ilikinin mükemmel olmayıını zihinde özel faktörlerin varlıına balamı ve bu özel faktörlere de "s"
demitir. Spearman'a göre, bireyler sahip oldukları genel zihinsel yetenek (g) yönünden birbirlerinden farklıdırlar. Zekayı ölçmek demek, "g" yi ölçmek demektir (Bower, 2003). Özel faktör genel zihin yetenei dıında, belirli bir zihin etkinliini gerçekletirebilmek için ihtiyaç duyulan zihin gücüdür. Özel faktör "s" kiiden kiiye, bir denemeden dierine deiir. Çevre, okul, heyecan gibi faktörlerin etkisinde kalır. Genel "g" faktörü ise kiiden kiiye deiim gösterse de farklı kiiler için bütün denemelerde sabittir. Genel faktörler özel faktörleri etkiler ve gelimesini salar (Toker ve dierleri, #968).
Zeka ile ilgili çalımalarda dönüm noktası #920'li yıllarda Thorndike'ın gelitirdii “Çok Faktör Kuramı”dır. Thorndike, Spearman'ın çalımalarından da büyük ölçüde yaralanarak zekayı tek boyutlu anlayıın dıına taımıtır. Zihnin ayrı güçleri (faktörleri) olduu, faktörlerin ortak özelliklerine göre gruplanabilecei görüünden hareket etmitir. Bir gruba dahil olan faktörlerden biri ya da birkaçı, gerektiinde dier faktörlerle beraber bir zihni etkinlikte rol alabilir. Thorndike’a göre zeka, birbirinden baımsız faktörlerden meydana gelir. Zeka deil, zekalar vardır. Bir zihni problemin çözümünde birden fazla faktör rol alır. Bu duruma göre genel bir zekanın (g) sözü edilemez. Thorndike zekanın seviye, genilik ve sürat terimlerini içeren üç yönü olduunu ve bunlardan yalnız birisinin bilinmesi ile zekanın tanımlanamayacaını iddia etmitir.#920 yılında üç tip zeka olduunu
ileri sürmütür ( Akt. Bagshaw, 2000). Bunlar;
#. Soyut zeka; anlama, sözel ve matematiksel kavramları yönetmek,
2. Somut zeka; nesneleri ve ekilleri anlamak ve manipule etmek,
3.Sosyal zeka; insanlarla iliki kurma ve onu anlama yetenei olmak
eklindedir.
Görüldüü gibi daha #920’lerde Thorndike, “Sosyal Zeka”yı tanımlamı
ama 20. yüzyıl boyunca zekanın dier alanları, özellikle de “Soyut Zeka”
üzerinde çalıılmasından dolayı, insanları “akıllı” ya da “zeki” olarak nitelemede bu zeka türü önemsendii için zeka testleri bu kapasiteyi ölçmeyi amaçlamı ve sosyal zeka uzun süre ihmal edilmitir.
Piaget’e göre zeka; kiinin çevresine uyum düzeyini belirleyen önemli bir faktördür ve uyum yapabilme, baa çıkabilme eklinde algılanmalıdır. Çünkü insan çevresine uyum yaparken, aynı zamanda onunla baa çıkmaktadır. Bu durumda kii içinde bulunduu çevreye ne kadar çok ve ne kadar hızlı uyum yapabiliyorsa, o kadar zekidir denilebilir (Akt. Aydın, #997; Bacanlı, 200#). Uyum salamadaki amaç, organizma ile çevrenin etkileiminde denge oluturmaktır.
Her etkinliin amacı dengeye ulamaktır. Dengesizlik halinde birey, dengeyi yeniden kurmak için etkinlikte bulunur. Uyumu salayan etkinlikler, en basit duyusal-davranısal tepkilerden en üst seviyedeki düünme sürecine kadar uzanan bir devamlılık gösterir. Piaget, duyusal ve davranısal etmenleri de belirterek, zeka da mantık ile duygu ilikisinin kurulmasını salamıtır. Zeka düzeyi bireyin çevresine uyumunu olumlu yada olumsuz yönde etkilemektedir (Toker ve dierleri, #968).
R.B. Cattell ise kuramını iki zeka faktörü üzerine kurmutur. Bunlardan ilki akıcı zekadır. Kavramlar oluturma, soyut akıl yürütme, karmaık ilikileri kavrama yetenei bu zeka biçimi ile ilgilidir. Harfleri ya da sayıları gruplama, benzer sözcükleri eleme, sayı dizilerini anımsama gibi test materyalleri ile bu
zeka türü ölçülmeye çalıılır. kinci zeka faktörü olan kristal zeka ise gelime sırasında örenilen bilgileri içerir. Kristal zeka soyutlama, karmaık ilikileri kavrama, soyut akıl yürütme, kısacası akılcı zekanın örenilmi deneyimlere aktarılması ile ilgili olan zeka tipidir. Eitim ve deneyime balı olan bu zeka türünü ölçmek için genel bilgi, sözcük daarcıı, aritmetik akıl yürütme testlerinden yararlanılır (Akt. Oleron, #992).
Bazı psikologların görüüne göre ise zeka örenebilme yeteneidir.
Geni anlamda bu tarife göre bireyin zekası örenim yeteneinin genilii ve çeitlilii ile ilgilidir, çok örenen az örenenden zekidir. Dolayısıyla okullarımızda, örencinin baarısına göre zeki olup olmadıının belirlenmesi eilimi bu görüle yakından ilikilidir. Zekayı “soyut düünebilme yetenei” olarak tanımlayan psikologlara göre zeki olan kii sözel ve sayısal sembolleri kolayca ve uygun ekilde kullanabilen ve bu sembollerle ifade edilmi problemleri çözebilen kii olmaktadır. “Soyut düünme” zekanın en önemli bir özellii olarak kabul edilmektedir ( Özgüven, #998).
Yirminci yüzyılın sonunda zeka konusunda en ilgi çeken görü Howard Gardner’e aittir. Gardner, zeka türlerinin yıllar boyunca insanların yaadıkları çevreye tepkisi olarak gelitiini, evrimsel geçmiin bilisel bir kaydını oluturduunu belirterek, "Çoklu Zeka Kuramı" ile zeka konusuna daha geni bir bakı açısı kazandırmı ve insanları farklı ekillerde sahip oldukları yetenekleri, potansiyelleri ya da kabiliyetleri "zeka alanları" olarak tanımlamıtır. Gardner, zekanın sadece bilisel deil, güdüsel ve duygusal faktörlerden de kaynaklandıını ileri sürmütür (Gardner, #999).
ÇZELGE #
HOWARD GARDNER’ IN ÇOKLU ZEKA TEORS
Zeka formu Temel ilemler
#. Konuma Yetenei (Sözel-Dilsel Zeka)
Söz dizimi, ses bilimi, anlam bilim, 2. Müzik Yetenei
( Müziksel-Ritmik Zeka)
Müzik kulaı, ritim yetenei, tını 3. Mantıki- Matematiksel
(Mantıksal - Matematiksel Zeka)
Sayı, kategorize etme, iliki kurma 4. Uzaya ilikin
(Görsel-Uzaysal Zeka)
Doru öngörü, ekillerin akılda dönüümü
5. Vücuda ilikin- Kinestetik (Bedensel-Kinestik Zeka )
Kendi vücudunu kontrol ve nesneleri elle tutmada kontrol yetenekleri 6. Kiiler arası
(Sosyal Zeka)
Bakalarının duygu, amaç ve güdülerinin farkında olma 7. Kiiler içi
(çsel Zeka)
Kendi duygu, amaç ve güdülerinin farkında olma
8. Doaya ilikin (Doacı Zeka)
Çevredeki nesneleri tanıma ve sınıflandırma yetenei
Kaynak:Özden, 2002.
Gardner’ın tanımladıı zeka alanları içinde özellikle “Sosyal Zeka” ve
“çsel Zeka”, bu aratırma konusu ile ilgili olarak dikkat çekmektedir. Bir bakıma
#920’lerde Thorndike’ın tanımladıı “Sosyal Zeka” yirminci yüzyılın son çeyreinde yeniden inceleme konusu yapılmaktadır. Çünkü yaama uyum sadece soyut konuları kavrama ile deil, sosyal becerileri örenmekle de ilgilidir.
Köknel (#997) zekanın bu tanımlarını göz önünde tutarak zekayı kiinin yeni durum, engel ve sorunlar karısında deneyimlerinden ve örendiklerinden yararlanarak o an için gerekeni yapması, uyumunu salayabilmesi, yeni çözümler bulabilme yetenei olarak tanımlamıtır. Zeka algı, bellek, örenme, düünme, soyutlama, yeni durumlara uyma gibi birçok zihinsel ilevin birleimidir. Zekanın günlük yaamımızdaki ilikilerimizi etkileyen sözlü ve yazılı anlatımı kolayca kavrama, sözcükleri ve bunların oluturduu kavramları tanıma
ve anlama, basit hesap ilerini kolayca ve çabuk yapabilme, düünce kurallarına uygun davranıp salıklı çıkarımlara ulaabilme gibi önemli özellikleri vardır.
Bireyler bu özelliklerinden birinde yada birkaçında yada hepsinde üstünlük gösterebilirler. Bu özellikler arasında anlamlı balantılar vardır. Baka bir deyile birinde yada birkaçında görülen üstünlük genel olarak dierlerini olumlu biçimde etkilemektedir.
Fakat salt zekanın tek baına yeterli olmayıp, duyguların da insanın düünce ve davranıları üzerinde çok etkili olduu görülmütür. Zeka kavramı daha çok akademik baarıyı salayan ‘bilisel potansiyeli’ vurgulamaktadır ancak sosyal ilikilerde yeterli olmada, yaama uyum ve yaamda baarılı olmada duygusal yeti ve potansiyelin önemi büyüktür (Goleman, 200#).
DUYGU KAVRAMI VE KAPSAMI
Duygular yaamımızı etkileyen ve birçok önemli olayda belirleyici olan yapı talarıdır. Duygu kavramı, gücü insanın yaadıı gerilime ve derinlie göre deiebilen genel uyarılmılık halleri olarak tanımlanabilir (Erku,#994). Ayrıca duygu, Türk Dil Kurumu sözlüü'nde (2003) "belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdıı izlenim" olarak tanımlanmaktadır.
Duygu, psikolojik, davranısal ve düsel faktörlere sahiptir. Duygular, vücudun öncelikli yanıtları ve yargılamaların ifade eklidir. Öncelikle insan vücuduna ve kavramaya ilikindir. Ayrıca duygular sosyal, tarihi, kültürel ve biyolojik boyutlar ile bunların etkilerini içerir (Strongman, #978; Harne ve Parrott, 2000).
Duygular, insanın hayatla uyum ve uyumsuzluklarının önemli etmenleri arasındadır. Duyguların ihtiyaç ve güdülerle sıkı bir ilikisi vardır. Temel gereksinimlerin karılanıp karılanmaması çeitli duyguların domasına yol açar.
Sevgi, nefret, korku, ümit, sevinç, keder, nee, kuku ve sıkıntı günlük konumalarda sık kullanılan sözlerdir. Bu türlü yaantılar duygusal yaam deneyimi altında toplanır. Aslında duygular, düünceler ve devinimler, psikolojik
olayların birbirinden ayrılması çok güç olan temel öeleridir. Duygu, düünce ve devim arasında kesintisiz bir iliki vardır (Baymur, #994).
Duyguları tanımlamak zordur ama farklı duyguların ortak özellikleri bulunabilmektedir. Konrad ve Hendl (2002), bu özellikleri u ekilde ifade etmektedir:
#) Duygu dünyası önceden tespit edilemez. Duygular kendiliinden, irade dıında geliir.
2) Herhangi bir duygu olutuu zaman aynı anda heyecan da hissedilir.
3) Duygular bazen ho olabilir, bazen de ho olmayabilir. Her durumda bu deerlendirilebilir.
4) Duygular kendini beden diliyle ve yüz hareketleriyle (jest ve mimiklerle) dıa yansıtır. Arzu, amaç ve hareketleri etkiler.
Duygu ile ilgili görü ve yaklaımların, özellikle 90’lı yıllarda younlatıı görülmektedir. Bunlardan önemli olanları u ekildedir:
Roseman duyguları oluturan deerlendirme örüntülerini ortaya koyarken, bir olayın istendik (arzu edilen) veya istenmedik (arzu edilmeyen) olarak deerIendirilmesinin duyguların çok önemli belirIeyicileri olduunu belirtmektedir (Akt. Carlson ve Buskist, #997).
Parkinson ise duyguyu, mevcut yaanan olayın bireyin kiisel durumuna etki etmesi olarak görmekte olup, bireyin çeitli kaynaklardan gelen bilgiyi deerlendirdiini ve bu kaynaklardan (çevreden ve bedenden) gelen bilgilerin deerlendirilmesinin duyguya neden olduunu ifade etmektedir (Akt. McCarthy;
Brack; Beaton #997).
Güdülenmeye ilikin yaklaımlar ise, a) duyguları çeitli hedeflere ve davranılara götüren etmenleri güdüler olarak düünmekte, b) duyguların güdüler için enerji saladıını, onları kuvvetlendirdiini ifade etmekte, c) karıt- süreç yaklaımı ise bir uyarıcıya yönelik bir duygusal tepkiyi karıt bir tepkinin
otomatik olarak izlediini ortaya koymaktadır (Baron #996).
Örenme yaklaımı; çeitli duygusal tepkilerin yaantı yoluyla örenildiini ve belirli uyarıcılar yoluyla koullu duygusal tepkilerin ortaya çıktıını, böylece insan yaamında çok sayıda örenilmi duygusal tepkinin varlıına iaret etmektedir Yaklaımda, duyguların dorudan farkına varılamadıı, çünkü içsel tepkilerin bir dereceye kadar belirsiz olduu belirtilerek, bireylerin çounlukla hissettiklerine ilikin ipuçlarına baktıı ve yaadıı duyguları bilisel etiketleme veya yorumlama yoluyla belirledii ileri sürülmektedir ( Carlson ve Buskist #997).
Sosyobiyolojik yaklaım, insan duygularının evrimsel bir süreçten geçerek geldiini ve duyguların insanın çevresine uyum yapmasını salayan süreçler içerdiini belirtmektedir (Cücelolu,#997).
Goleman (#998) duyguyu, "herhangi bir zihin, his, tutku çalkantısı ya da devinimi; iddetli ya da uyarılmı bir zihinsel durum" olarak tanımlamıtır.
Goleman, Amerikalı aratırmacı Prof. Dr. Paul Ekman'ı temel alarak sekiz temel duygu tanımlamaktadır. Bu duygular Alman psikoterapist Harlich Stavemann'ın
‘Duygusal Çalkantılar’ adlı kitabında sözünü ettii temel duygularla büyük ölçüde örtümektedir. Sarı, kırmızı ve maviden oluan üç temel rengin birbirleriyle karımasından oluan sonsuz sayıdaki renkler gibi, az sayıdaki yukarıda belirtilen temel duyguların birbirleriyle karıımı ve etkileiminden duyguların ortaya çıktıı ileri sürülebilir. Örnein kıskançlık duygusu, holanma, korku ve kızgınlıın bir karıımı olarak görülebilir.
Hem Goleman, hem de Stavemann öfke, üzüntü, korku, mutluluk/nee, sevgi duygularının temel duygular olduu hususunda uzlaırken; Stavemann'ın depresyon olarak tanımladıı aırı olumsuz duyguları, Goleman aamalı olarak
akınlık, irenme, utanç/suçluluk olarak tanımlamaktadır (Brockert ve Braun, 2000).
ÇZELGE 2
GOLEMAN VE STAVEMANN'A GÖRE DUYGU TÜRLER
Goleman'a Göre Temel Duygular Stavemann'a Göre Temel Duygular
#. Öfke #.Kızgınlık
2. Üzüntü 2.Üzüntü
3.Korku 3.Korku
4. Mutluluk 4.Nee
5. Sevgi 5.Holanma
6. akınlık 7. renme
8. Utanç/ Suçluluk 6.Depresyon
Kaynak: Brockert ve Braun, 2000.
Duyguların ortaya çıkıında çok sayıda faktörün etkili olduunu ifade eden Schmitd-Atzert üç temel faktör üzerinde durmutur (Akt. Konrad ve Hendl, 2002):
#) Günlük deneyimler,
2) Doal afetler, sava ve ölüm gibi büyük olaylar, 3) Uzun süreli yaam ve çevre artları.
Duygular, geçmii, deneyimleri, anlayı yeteneini ve hayatın her aamasındaki insan ilikilerini kapsamaktadır. Cooper (#997) duygu ile ilgili düüncelerini u ekilde ifade etmitir, “Duygular kimlii olutururlar ve içimize ıık saçan ve yankılanan bir enerji kaynaı olarak daılırlar. Bu enerji duygu, düünce ve etkileimin ileticisi ve kanıtlayıcısıdır. Bu kesintisiz ilikiler hem günlük yaamı hem de i yaamını youn biçimde etkilemektedir”.
DUYGUSAL ZEKA KAVRAMI VE KAPSAMI
Zeka kavramı üzerine aratırmalarla balayan süreç yüzyılın ikinci yarısında beyin üzerine odaklanmıtır. #980'Ii ve #990'Iı yıllarda LeDoux'un Amerika'da yaptıı çalımalarda insan duygusal sisteminin anatomik olarak neokorteksten baımsız olarak hareket edebileceini ortaya koymutur.
Duygusal zeka kavramı, beyin fizyolojisi konusundaki bu çalımaların önemli katkılarından biri olmutur. Heyecan anında beyinde neokorteksin ilev dıı kaldıını ortaya koyan bu görü, insanın duygusal yaantılarının daha iyi anlaılmasına yardımcı olmutur (Akt. Akkoyun, #998).
Talamus
SAVA YA DA KAÇ TEPKS
Nabız ve tansiyon yükselir.
Geni kaslar çabuk hareket için hazırlanır.
ekil #. Duygusal Zeka Algılaması (Goleman, #998).
nsanların dı dünyayı algılaması duyu organları aracılııyla gerçeklemektedir. Duyu organlarıyla algılanan bilgi, mili saniyelerle ifade edilen bir zamanda bütünsel yaklaımla beynin duygu merkezi denilen bölgesinde deerlendirilmekte, vücut bu bilgiye dürtü ve hareket eklinde karılık
vermektedir. Biyolojik olarak algılama birkaç adımda gerçeklemektedir. ekil # de görüldüü gibi görsel sinyal öncelikle retinadan beynin bilgi algılama merkezine yani talamusa ulaır ve orada beyin diline çevrilir. Mesajın büyük bir kısmı buradan görsel kortekse ulaır, anlamı analiz edilir ve uygun tepki belirlenir; tepki duygusalsa, duygu merkezlerini harekete geçirmek için amigdalaya sinyal gönderilir. Ancak ilk sinyalin daha ufak bir bölümü, daha hızlı bir aktarımla talamustan dosdoru amigdalaya gidip daha çabuk (ancak daha az kesin) bir tepkiye yol açar. Böylece kortikal merkezler ne olup bittiini daha tam anlayamadan, amigdala duygusal bir tepkiyi balatabilir (Goleman, #998).
Duygusal zeka teorilerine baktıımızda Howard Gardner, #983 yılında,
"çoklu zeka" teorisinde "kiinin içsel dünyasını bilmesi" ile "sosyal beceri"
ayırımını tanımlamıtır. Wells, Torrie ve Prindfe’ e göre, bu kiiler arası (interpersonal) ve içsel (intrapersonal) zeka ayrımı duygusal zeka teorilerinin geliiminin temelini oluturmutur (Akt. Özerba, 2004).
#990 yılında ise Harward Üniversitesi'nden psikolog Peter Salovey ve New Hampshire Üniversitesi'nden psikolog John Mayer duygusal zeka ile ilgili iki tane makale yayımlamılardır. Bu profesörler, insanların duygusal alandaki yetilerini bilimsel olarak ölçmeyi denemilerdir. Elde ettikleri bulgular, bazı insanların dierlerinden, kendi duygularını tanımlamada, bakalarının duygularını tanımlamada ve duygusal konularda problem çözmede daha iyi olabileceini ortaya koymutur. Çalımalarında sosyal zekanın bir türü olarak duygusal zekanın, kiinin kendisinin ve bakalarının duygularını gözlemleme yeteneini, onları ayırt edebilmeyi ve bu bilgiyi düünce ve davranılarına rehber olarak kullanabilme olduunu, duygusal zeka modellerinde de duyguyu; algılamak ve ifade etmek, düünceyle kaynatırmak, analiz etmek ve kontrol etmek yetenekleri olarak açıklamılardır. Bu sayede bilisel zekadan daha deiik bir
ey olarak tanımlanan dier zeka kuramlarını yeni bir aamaya ulatırmılardır.
Çünkü duygusal zekanın temel özellii; bilisel ve duygusal sistemlerin üretici bir bileimi olmasıdır (Akt. Mayer ve Salovey, #993; Seligman, #998).