Palmer, Walls, Burgens ve Stough (200#), "Duygusal Zeka ve Etkili Liderlik" konulu betimsel çalımalarında, duygusal zekanın etkili liderlik becerilerini gelitirmede bir araç ve etkili liderlii tanımlamada bir ölçüt olduunu ifade etmilerdir. Aratırmalarında yönetici rolündeki 43 katılımcıya meta-mood (yürütücü ruh/duygu) ölçeinin bir versiyonunu uygulayarak duygusal zekalarını ölçmülerdir. Sonuçta dönüümcü liderlik özelliklerini gösterme ile duygusal zeka arasında dorusal bir iliki olduunu ortaya koymulardır.
Ohaio Üniversitesi nörologlarından Damasio, salıklı duygusal tepki verme yetenei zarar görmü kiilerle yaptıı deneysel aratırmalarda, bu kiilerin yaptıkları seçimler hakkında, ne hissettiklerini bilemedikleri için karar vermede zorluk çektiklerini, bir hata yaptıklarında da, pimanlık ya da utanç duymadıklarını ve geçmi hatalardan ders almadıkları sonucuna ulamıtır.
Sonuç olarak, limbik sistem ve neokorteks arasındaki balar artıkça verilen duygusal tepkiler de artmaktadır. (Akt. Bower, 2003).
Duygusal zekayla ilgili yapılan bu aratırmalardan ulaılan balıca sonuçlara göre yüksek duygusal zekaya sahip bireyler, u davranıların tümünü sergilerler:
#. Daha mutlu, salıklı ve ilikilerinde daha baarılıdırlar.
2. Kendi duygularıyla ilgili farkındalıkları yüksektir.
3. Empati ve insanlara karı sevecenlik, efkat duyguları fazla gelimitir.
4. Yüksek özsaygıya sahiptirler.
yöntem ve ölçekleri de içerecek ekilde özet olarak aaıda yer verilmitir.
Eitim alanında yapılan aratırmalar u ekildedir:
Ergin (2000), “Üniversite Örencilerinin Sahip Oldukları Duygusal Zeka Düzeyi ve Onaltı Kiilik Özellii Arasındaki liki Üzerine Bir Aratırma" konulu çalımasında, üniversite örencilerini sayısal puanla giren ve sözel puanla giren örenciler ve cinsiyet deikenleri açısından incelemitir. Betimsel yöntemle yapılan bu çalımada, veri toplama amacı ile 2 ölçme aracı kullanılmıtır.
Bunlardan ilki “#6 PF Kiilik Faktörü Envanteri” ikincisi ise Hall tarafından gelitirilen ve aratırmacı tarafından Türkçe’ye uyarlanan “Duygusal Zeka Deerlendirme Ölçei”dir. Aratırma sonucunda duyguları yönetme ve kendini motive etme erkeklerde yüksek, empati ise kızlarda yüksek bulunmutur.
Duyguları yönetme, kendini motive etmede sayısal örenciler, ilikileri kontrol etmede ise sözel örenciler daha baarılıdır. Duygularının farkında olma ve empatik olma özellikleri açısından bölümler arası bir fark bulunamamıtır. Sonuç olarak duygusal zekaya atfedilen özelliklerin büyük bir bölümünün aratırmada kullanılan kiilik özelliklerinin nitelikleri ile benzerlik gösterdii saptanmıtır.
men (200#), tezsiz yüksek lisans örencileri ile üniversite örencilerinin duygusal zekaları ile problem çözme becerileri arasında iliki olup olmadıını tespit etmeyi amaçlamıtır. Aratırmanın evrenini 2000-200# öretim yılında stanbul Üniversitesi'nde okuyan örenciler oluturmutur. Söz konusu evrenden 202 lisans ve 53 tezsiz yüksek lisans olmak üzere toplam 255 örenci seçilerek örneklem oluturmutur. Aratırmada örencilerin duygusal zekalarını saptamak amacıyla Yılmaz ve Ergin (2000) tarafından gelitirilen “Duygusal Zeka Deerlendirme Ölçei” kullanılmıtır. Çalımaya katılan örencilerin problem çözme becerileri konusunda kendilerini nasıl algıladıklarını deerlendirmek için “Problem Çözme Envanteri” kullanılmıtır. Aratırmanın sonucunda #9 ya ve altı-26 ya ve üstü ya grubunda duygusal zeka düzeyinin yaa göre farklılamadıı, kız örencilerin üç boyutta erkek örencilerden daha fazla puan almalarına ramen duygusal zekanın cinsiyete göre farklılamadıı
ve duygusal zeka ile problem çözme becerisi arasında ters yönlü bir iliki olduu sonucuna ulaılmıtır.
Üniversite örencileri ile yapılan bir baka çalımada Erginsoy (2002), duygusal zeka düzeyleriyle kiiler arası ilikiler tarzı arasındaki ilikiyi incelemitir. Ayrıca ya, cinsiyet, eitim düzeyi ve anabilim dalı deikenlerinin konuya etkisi ele almıtır. Aratırma, 200#-2002 Eitim-Öretim Yılında Atatürk Üniversitesi'nin Sosyal Bilimler (okul öncesi eitim, müzik ve resim öretmenlii), Fen Bilimleri (iktisat ve çevre mühendislii) alanlarında örenim gören 246'sı kız, #86'sı erkek olmak üzere toplam 432 kiilik bir örneklem grubu üzerinde gerçekletirilmitir. Aratırmada veri toplama aracı olarak Salovey ve Mayer tarafından gelitirilen, Ergin ve arkadaları tarafından Türkçe'ye uyarlanan “Duygusal Zeka Ölçei (EQ-NED)” ile Lorr tarafından gelitirilip Öztan tarafından adaptasyon çalıması yapılan “Kiilerarası likiler Tarzı Ölçei (KTÖ)” kullanılmıtır. Aratırma sonucunda, üniversite örencilerinin duygusal zeka düzeyleriyle kiiler arası ilikiler tarzları arasında iliki olduu, eitim düzeyinin (#.ve 4.sınıfta olmanın) duygusal zeka ve kiiler arası ilikiler tarzını kısmen etkiledii, anabilim dalı ve cinsiyete göre deneklerin ortalamalarının farklılatıı, ya deikeninin etkili olmadıı eklinde bulgulara ulaılmıtır.
Yılmaz (2002), ”Duygusal Zeka Düünme Becerileri Eitiminin Annelerin Duygusal Zeka Düzeyine Etkisi” adlı aratırmasında; toplam 20 annenin oluturduu deney ve kontrol grubu ile çalımıtır. Deneysel yöntemle yapılan bu çalımada “Duygusal Zeka Deerlendirme Ölçei” kullanılmıtır. Deney ve kontrol gruplarına bu ölçek öntest ve sontest olarak uygulanmıtır. Eitim programlarında oturumlar yaklaık bir buçuk saat olmak üzere #2 hafta sürmütür. Oturumların sonunda deney ve kontrol gruplarına uygulanan duygusal zeka deerlendirme ölçei öntest ve sontest puan ortalamaları arasında bir fark olup olmadıını belirlemek için Mann Whitney U Testi kullanılmıtır. statistiksel analizler sonunda Duygusal Zeka Düünme Becerileri Eitimi Programına katılmanın annelerin duygusal zeka düzeylerinde anlamlı bir fark oluturduu bulunmutur. Bu bulguya göre, gelitirilen eitim programının
duygusal zekayı gelitirdii sonucuna varılmıtır.
Duygusal zeka ile ilgili bir baka deneysel çalımada Özdemir (2003)
"Yaratıcı Drama Dersinin Duygusal Zeka Geliimine Etkisi”ni aratırmıtır.
Aratırmada öntest-sontest karılatırmalı deneysel desen kullanılmıtır.
Aratırma Uluda Üniversitesi Eitim Fakültesi Sınıf Öretmenlii bölümü üçüncü sınıf örencileri ile yapılmıtır. Aratırmada örnekleme giren örenci sayısı; deney ve kontrol gruplarının her birinde 29 kız 3 erkek olmak üzere toplam 64 örencidir. Aratırmada sonucunda deney grubunu oluturan örencilerin öntestten aldıkları puan ile sontestten aldıkları puan arasında anlamlı bir fark vardır. Geçen süre zarfında örencilerin toplam EQ puanları ve özbilinç, empati ve sosyal beceriler alt puanlarında anlamlı bir artı olmutur.
Kontrol ve deney grubunu oluturan örencilerin sontest duygusal zeka puanları arasında deney grubu lehine anlamlı bir fark vardır.
Özerba (2004) aratırmasında, “Durumlu Örenmenin Duygusal Zeka Yeterliliklerinin Gelitirilmesine Etkisi”ni incelemitir. Aratırmanın temel amacı, yapıcı örenme yaklaımının, durumlu örenme kuramına dayalı bilisel çıraklık stratejisinin ilköretim yedinci sınıf örencilerinin duygusal zeka yeterliliklerinin gelitirilmesine etkisini incelemektir. Aratırma, tek gruplu öntest sontest (kontrol grupsuz) deneysel desenle yürütülmütür. Aratırmanın baımsız deikeni, durumlu örenme yöntemi, baımlı deikenleri ise duygusal zeka yeterlilikleri olarak, özfarkındalık, özdenetim, motivasyon, empati ve sosyal iliki yeterlilikleri ve transfer becerileridir. Çalımada ek olarak cinsiyet ile duygusal zeka arasındaki ilikiye de bakılmıtır. Aratırma verilerini toplamak amacıyla;
örencilerin kendilerini duygusal zeka yeterliliklerine ilikin deerlendirmelerini saptamak için aratırmacı tarafından gelitirilen “Duygusal Zeka Yeterlilik Ölçei”, örencilerinin duygusal zeka yeterliliklerine ilikin öretmenlerin her bir örenci için gözlemlerine dayanan “Gözlem Formu” ve örencilerin etkinliklerde gelitirdikleri yeterlilikleri transfer etme becerilerini ölçmek üzere “Yarı Yapılandırılmı Görüme Formu” kullanılmıtır. Aratırma denekleri, Gazi Üniversitesi Vakfı lköretim Okulu yedinci sınıfında 2002-2003 öretim yılında
örenim gören 24 örenciden olumaktadır. Aratırmanın toplam uygulama süresi #6 haftadır. Sonuç olarak, durumlu örenmenin ve özellikle bilisel çıraklık stratejisinin duygusal zeka yeterliliklerinin gelitirilmesinde uygun bir yaklaım olduu sonucuna ulaılmıtır. Cinsiyete göre örencilerin duygusal zeka yeterliliklerinin karılatırılmasında öretmen ve örenci deerlendirmelerinde #2-#3 ya grubunun duygusal zeka yeterliliklerinin cinsiyete göre farklılamadıı görülmütür. Aynı zamanda aratırmanın genel sonucu olarak duygusal zeka ve durumlu örenme, temel özellikleri açısından birbirini destekleyen bir yapı sunmaktadırlar.
Titrek (2004), “Eitim Fakülteleri Öretim Üyelerinin Duygusal Zeka Yeterliliklerini Yaamında Kullanma ve Akademik Baarı Düzeylerine likin Karılatırılmalı Bir Aratırma” adlı çalımasında, kamu üniversitelerine balı eitim fakültelerinde görev yapan öretim üyelerinin duygusal zekaya ilikin yeterlikleri kullanma sıklıkları ile akademik baarı düzeyleri arasındaki ilikiyi ortaya koymaya çalımıtır. Aratırmanın evrenini 58 eitim fakültesinde görev yapan #269 öretim üyesi oluturmaktadır. Aratırmada veri toplamak amacıyla aratırmacı tarafından gelitirilen, “Duygusal Zekaya likin Yeterlilikler Ölçei”
ve “Öretim Üyelerinin Akademik Baarılarını Saptama Ölçei” kullanılmıtır.
Aratırmada elde edilen sonuçlar u ekildedir: Öretim üyelerinin, duygusal zeka boyutlarında kendilerini oldukça yeterli olarak algıladıkları görülmütür.
Ancak öretim üyeleri, duygusal zeka boyutlarına ilikin bazı yeterliklerde kendilerinin eksikliklerinin de olduunu belirtmilerdir. Duygusal zekanın be
boyutu (özbilinç, duyguları yönetme, empati, duyguları güdüleme ve sosyal beceriler) ile akademik baarı puanı arasında düük ama pozitif ilikiler saptanmıtır. En yüksek düzeyli pozitif iliki ise akademik baarı algısı ile sosyal beceriler boyutu arasında bulunmutur. Bunu sırasıyla duyguları güdüleme, özbilinç, empati ve duyguları yönetme boyutları izlemektedir.
Bircan (2004) “Ergenlerin Duygusal Zekalarının Çatıma Eilimlerine ve Suç Davranılarına Etkisi” adlı aratırmasında ise; ergenlerin duygusal zeka, çatıma eilimi ve suça yönelik davranı düzeylerinin sosyoekonomik düzeye ve
cinsiyete göre farklılaıp farklılamadıını; ergenlerin duygusal zeka düzeylerinin çatıma eilimi ve suça yönelik davranılarının düzeylerini yordayıp yordamadıını belirlemeyi amaçlamıtır. Aratırma verileri, Ankara ilindeki Çankaya, Mamak ve Keçiören ilçelerindeki genel lise programına devam eden lise son sınıftaki 889 ergen örenci üzerinden toplanmıtır. Aratırmada veriler Duygusal Zeka Ölçei (DZÖ), (Ergin, 2000); Çatıma Eilimi Ölçei (ÇEÖ), (Dökmen, #986) ve Suç Davranıı Ölçei (SDÖ), (Kaner, #996) ile toplanmıtır.
Aratırma sonucunda; ergenlerin Duygusal Zeka Ölçei’nin tümünden ve alt ölçeklerinden aldıkları puanların cinsiyete göre kızlar lehine farklılatıı, ancak bu ölçeklerden alınan puanların sosyoekonomik düzeye göre farklılamadıı sonucuna varılmıtır.
Yönetim ve i alanında yapılan ve literatürde yer alan çalımalar u
ekildedir:
Karslı, Gündüz ve Ural (2000) betimsel nitelikteki çalımalarında, eitim yönetiminde duygusal zekanın önemi hakkında okul müdürü adaylarının görülerini ortaya koymak ve duygusal zeka açısından eitim yönetimine ilikin deerlendirme yapmayı amaçlamılardır. Veriler, üç tanesi açık uçlu olmak üzere toplam 2#8 maddeden oluan ve aratırmacılar tarafından gelitirilen bir anket kullanılarak, Akdeniz, Sakarya ve Abant zzet Baysal Üniversitesi Eitim fakültelerinde eitim yöneticilii kursuna katılan 500 okul müdüründen elde edilmitir. Aratırma sonuçları, duygusal zekanın eitim yönetimi açısından önemli olduunu, ancak ülkemizin siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel alanların yönetiminde olduu gibi eitim yönetiminde de duygusal zekayı oluturan faktörlere yabancılaıldıını ortaya koymaktadır.
Yeilyaprak (200#b) tarafından yayınlanan “Duygusal Zeka:
Performansını Belirleyici Bir Deiken” adlı makalede, mükemmellii belirleyen üç yeterlik alanı olduunu belirtilmitir. Bunlar; akademik zeka, uzmanlık ve duygusal zekadır. Yazar tarafından, i yaamında bireyin gösterdii performansı etkilemede duygusal zekanın, akademik zeka ve uzmanlıa göre daha önemli
ve belirleyici bir deiken olduu görüü vurgulanmıtır.
Bülbülolu (200#), "Duygusal Zekanın Liderlik Üzerine Etkileri ve Bir Saha Aratırması" adlı yüksek lisans tezi, Trabzon ilinde hizmet veren en yüksek kapasiteli iletmenin #2 yöneticisi ve #20 çalıanından oluan çalıma evreni üzerinde yaptıı çalımada, yöneticilerin kendi deerlendirmelerine göre duygusal zeka bileenlerinin farkında oldukları, ancak çalıanların onları deerlendirmesinde yeterli düzeyde baarıya sahip olmadıkları sonucuna ulaılmıtır. Çalıma grubuna uygulanan anket formları duygusal zekanın be
bileenini oluturan özbilinç, özdenetim, empati, motivasyon ve sosyal becerilere göre ayrı ayrı deerlendirilmitir. letmedeki liderlerin duygusal zekanın be
bileeninin farkında olduklarını, ancak bunları uygulama aamasında sorun yaandıı ve liderlerin baarılı olamadıkları sonucuna ulaılmıtır.
Ural (200#), yöneticilerin duygusal zekanın üç boyutu olan duygularının farkında olma, duygularını ifade etme ve bakalarının duygularının farkında olma düzeylerini belirledii betimsel çalımasında bu üç boyutun arasındaki ilikiyi aratırmıtır. Aratırma evrenini Bolu ili Merkez ilçede faaliyet gösteren turizm iletme belgeli konaklama iletmelerinde görev yapan 38 üst ve orta kademe yöneticisi oluturmaktadır. Bilgi toplama aracı olarak kullanılan anket
“EQ Harita Soru Formu”dur. Anket, yöneticilerin duygusal zekalarını oluturan üç boyut ile sınırlandırılmıtır. ki bölümden oluan anket formunun birinci bölümünde, yöneticiler ile ilgili kiisel bilgilere ilikin 4 soru, ikinci bölümünde ise yöneticilerin üç boyutla sınırlandırılan duygusal zeka düzeylerini belirlemeye ilikin 33 davranı biçimi bulunmaktadır. Aratırma kapsamına giren konaklama iletmeleri yöneticilerinin duygusal zekanın üç boyutunda da baskı altında olduklarını, yaratıcılık ve etkileyicilik özelliklerini kaybetmeden güçlü kalabileceklerini ve aratırmada kullanılan deerlendirme ölçeine göre duygusal zekalarını kullanabilmede yeterli düzeye ulaamadıkları sonucuna varılmıtır. Ayrıca aratırmada yöneticilerin; duygularının farkında olma düzeyleri
ile duygularını ifade etme düzeyleri ile bakalarının duygularının farkında olma düzeyleri arasındaki iliki incelenmi ve boyutlar arasında pozitif yönlü bir ilikinin olduu gözlenmitir. Bu bulguyla, yönetsel baarıda duygusal zeka bileenlerinin birbirinden baımsız olamayacakları sonucuna ulaılmıtır.
“lköretim Okulu Yöneticilerinin Duygusal Zeka Becerilerini Kullanabilme Düzeyleri Konusunda Yöneticilerin ve Öretmenlerin Görüleri”ni inceleyen Balcı (200#); ilköretim okulu yöneticilerinin duygusal zeka becerilerini kullanma düzeylerini kendilerinin ve öretmenlerin görülerine göre belirlemeyi amaçlamıtır. Aratırmanın örneklemi, anlıurfa ili merkezinde görev yapan 909 ilköretim okulu öretmeni ve bu okulların 45 yöneticisinden olumaktadır. Aratırmada veri toplama aracı olarak aratırmacı tarafından gelitirilen anket kullanılmıtır. Duygusal zekanın kendi duygularının farkında olma, anlama ve kontrol edebilme, bakalarının duygularını anlama ve yönetebilme olmak üzere be boyutuna göre yöneticilerin tümü, "her zaman" bu özellikleri gösterdiklerini söylerken, öretmenler yöneticilerin "bazen" düzeyinde bu özellikleri gösterdiklerini belirtmilerdir. Bu durumu aratırmacı, yönetici ve öretmen görüleri arasında anlamlı bir fark olduu eklinde deerlendirerek, her iki grubunda duygusal zeka becerilerini sergilemede pek de baarılı sayılamayacaklarını, sonuç olarak bu konuda eitim almalarının gerekli olabileceini ifade etmektedir.
Acar (200#) yaptıı, "Duygusal Zeka Yeteneklerinin Göreve Yönelik ve
nsana Yönelik Liderlik Davranıları ile likisi; Banka ube Müdürleri Üzerine Bir Alan Aratırması" adlı çalımada, yöneticilerin duygusal zekaları ile liderlik davranıları arasında bir iliki olup olmadıını aratırmayı amaçlamıtır.
Duygusal zekanın boyutları kiisel yetenekler, kiiler arası yetenekler, uyumluluk, stresle baa çıkma ve genel ruh durumu olarak belirlenmitir. Liderlik davranıları da insana ve göreve yönelik olma eklinde sınıflanmıtır.
Aratırmaya katılan #8# yöneticiden duygusal zeka ve liderlik davranılarına ilikin ölçme araçlarını doldurmaları istenmitir. Elde edilen bilgilerin analizi
sonucunda yöneticilerin duygusal zeka ile insana yönelik liderlik davranıları arasında olumlu bir iliki bulunurken göreve yönelik liderlik davranıı ile herhangi bir iliki bulunamamıtır. Kiisel yetenekler, kiiler arası yetenekler, uyumluluk ve genel ruh durumu boyutları yine liderlikle pozitif yönde ilikili iken, uyumluluk ve genel ruh durumu boyutları yine göreve yönelik liderlik davranıı ile ilikili bulunmutur. Bunların yanı sıra stresle baa çıkma boyutu her iki liderlik davranıı ile de ilikili bulunamamıtır.
Çakar (2002) aratırmasında, “Duygusal Zekanın Dönüümcü Liderlik Davranıı Üzerindeki Etkisi”ni incelemitir. Aratırma #06 yönetici ve 32 öretim üyesi ile yürütülmütür. Sonuçta duygusal zekanın boyutları ile dönüümcü liderlik arasında olumlu bir ilikinin olduu sonucuna ulaılmıtır. Özellikle sosyal becerilerin dönüümcü liderlik davranıı boyutlarına etkisinin büyük olduu görülmütür. Sonuçta yönetici veya üniversite öretim üyesi olmaya göre ve ie göre deneklerin duygusal zekası ve bunun dönüümcü liderlie etkisi deimektedir. Öretim üyelerinin kendi duygularının farkında oldukları ve empati düzeylerinin daha yüksek olduu saptanmıtır.
Ülkemizde yapılan ve buraya kadar verilen aratırmalara bakıldıında özellikle üniversite örencileri üzerinde yapılan çalımalar dikkat çekmektedir.
Eitim, kamu ve iletme yöneticileri gibi farklı i kollarındaki kiiler üzerinde yapılan aratırmalar bunu izlemektedir. Ancak literatürde psikolojik danımanları konu alan çalımaya rastlanmamıtır. Yapılan bu aratırmanın, eitimin ayrılmaz bir yönünü oluturan ve önemi her geçen gün daha fazla hissedilen rehberlik hizmet alanında aratırmalarda, duygusal zeka boyutundaki boluun doldurulmasına katkı salayacaı düünülmektedir. Aynı zamanda, bu hizmetlerin yürütülmesinin en önemli sorumlusu durumunda olan psikolojik danımanların, aratırma grubu olarak alınması da duygusal zeka konulu çalımalarda bir ilki oluturmaktadır.
Yapılan özellikle betimsel çalımalarda, kullanılan ölçeklerin önemli bir bölümünün dorudan doruya duygusal zeka düzeyi aratırılan gruba
uygulanmı olduu, bir baka önemli detay olarak göze çarpmaktadır. Elde edilen bulgular dorultusunda bu aratırmanın, psikolojik danımanlar yerine onlarla ibirlii içinde çalıan öretmen görülerine dayalı olması ve buna balı olarak psikolojik danımanların kendilerine ilikin farkındalıklarını artırmalarına katkı salaması yönüyle nispeten farklılık taıdıı söylenebilir.
BÖLÜM III