• Sonuç bulunamadı

Küresel Sorunlar Platformu Avrupa Masası

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Küresel Sorunlar Platformu Avrupa Masası"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

Türkiye-Fransa sonbaharının sorumlusu Sarkozy mi?  YEŞİL RAPOR

Fransa, 2.500 milyar Dolar’ı aşan gayri safi milli hasılası ile dünyanın beşinci büyük ekonomisine sahiptir. Temel ve ileri sanayi ürünleri konusunda dünyada önemli bir konum kazanan Fransa’da ekonomi, sanayi sonrası toplum yapısına paralel olarak, hizmet sektörü ağırlıklı (%77) bir hale gelmiştir. Fransa, Avro para biriminin kurucu ülkelerindendir.

Fransa'nın ekonomik krize girme nedenleri uzmanlara göre; Küresel kriz sonrasında ortaya çıkan resesyondan çıkış için uygulanan politikalar ve bankalar ile büyük tekelleri kurtarmak için verilen destek ve teşvikler ile Avro bölgesinin çarpık gelişmesinin neden olduğu yapısal sorunlardır. Ipsos kamuoyu araştırma merkezinin anketine göre Fransızların sadece yüzde 60'ı, ülkenin Avro para biriminde kalmasından yana. Yine aynı araştırmaya göre, Fransızların yüzde 45'i, Avro ortak para biriminin, ülke ekonomisi için sorun teşkil ettiği inancını taşıyor.

Fransız ekonomisi, küresel ekonomik ve mali kriz nedeniyle, 2009 yılında % 2,6 küçülmüş, 2010 yılını ise %1,7’lik bir büyümeyle kapatmıştır. Sözkonusu büyüme Fransa ekonomisi için olumlu olmakla birlikte, krizin zararlarının telafisine yetmemiş, işsizlik azalmamış (%9.4), kamu borçları ve bütçe açığı daralmamıştır. Sanayi üretimi hala kriz öncesi seviyesinin altındadır.

Bazı vergi oranlarının azaltılması ve ekonominin canlandırılması amacıyla ortaya konan tedbirler (örneğin, otomobil satışlarını patlatan eski araç primi gibi) sonucunda 2010 yılında 148,8 milyar Avro olan bütçe açığı, gayrisafi yurtiçi hasıla % 7,7’si seviyesinde gerçekleşmiştir. Hükümet, bütçe açığını sırısıyla, 2011’de % 6’ya, 2012’de % 4,6’ya ve 2013’de % 3’e düşürmeyi öngörmektedir.

Fransa’nın 2010 yılı ticaret açığı 66 milyar Avro civarında gerçekleşmiştir. İhracattaki artış, bir önceki yıla oranla, %13,3, ithalattaki artış ise % 13,2 olmuştur. 2010 yılı ihracat rakamı 386,9 milyar Avro, ithalat rakamı ise 452,9 milyar Avro’dur. Toplam dış ticaret hacmi ise 839,8 milyar Avro’dur.

Fransa, 2.500 milyar Dolar’ı aşan gayri safi milli hasılası ile dünyanın beşinci büyük ekonomisine sahiptir. Temel ve ileri sanayi ürünleri konusunda dünyada önemli bir konum kazanan Fransa’da ekonomi, sanayi sonrası toplum yapısına paralel olarak, hizmet sektörü ağırlıklı (%77) bir hale gelmiştir.

santralistanbul Küresel Sorunlar Platformu İstanbul Bilgi Üniversitesi Santral Kampüsü Kazım Karabekir Cad. No: 2/13 34060 Eyüp İstanbul Tel: 0212 311 72 43 Faks: 0212 311 79 00 http://www.platformforglobalchallenges.org

(3)

Türkiye-Fransa sonbaharının sorumlusu Sarkozy mi?  YEŞİL RAPOR

Diğer yandan Fransa’da işsizlerin sayısı Ocak ayında son 12 yılın en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Uluslararası Çalışma Örgütü standartlarına göre hesaplanan işsizlik oranı da 2011’in son çeyreğinde yüzde on seviyesine yaklaşmıştır.

Euro Bölgesi’nin ikinci büyük ekonomisi, uzunca bir süre istihdam konusunda diğer ülkelere oranla daha başarılı bir performans sergilemeyi başarmıştı. Fakat son veriler işsizlik oranlarında yükselme trendinin sürdüğünü göstererek tehlike sinyalleri vermeye başlamıştır. Fransa’nın deniz aşırı toprakları dahil edilmediğinde işsizlik oranı yüzde 9,4’e yükselmiştir.Fransız Ulusal İstatistik ve Ekonomik Araştırmalar Kurumu (Insee) tarafından yayımlanan bir rapora göre, 2009 yılında 8.2 milyon Fransız vatandaşı yoksulluk sınırının altında yaşıyordu. Araştırmaya göre, ekonomik krizin etkilerinin en yoğun olarak hissedildiği dönemde, Fransa'da en zengin %10'luk dilimin gelirinde artış görülmüştür.

Fransa'da yoksulluk her geçen gün daha büyük bir sorun hâline gelmektedir. Resmi rakamlara göre, 2009 yılında 60 milyonluk Fransa'da 8.2 milyon kişi aylık 954 euro olan yoksulluk sınırının altında yaşıyordu.

Aynı rapora göre, en zengin %10'luk kesimin hayat standartları 2008 yılına göre

%0.7 oranında artarken, en yoksul %10'un hayat standardı %1.1 oranında düşmüştür. 2009 yılı verilerine göre Fransa'da yoksulluk oranı %13.5 iken, aynı yıl krizin etkisindeki Avrupa'da bu oranın ortalama %16 olduğu belirtiliyor.

Tüm bu gelişmelere ragmen ülke ekonomisi durgunluğa girmemiş, az da olsa kalkınma bile sağlanabilmişti. Fakat mali krizin 2012’de etkisini daha da artırcağının bilinmesi tüm umudun da kaybolmasına yol açmıştır. Ülkeyi yakından takip eden kredi derecelendirme kuruluşları, ülkenin kredi notunu düşürmekte gecikmemiştir.Oysa yılın dördüncü çeyreğinde gayri safi yurt içi hasıladaki yüzde 0,2’lik büyüme diğerlerinden daha olumlu bir sonuçtu. 2011’de kalkınma yüzde 1,7 artmıştır. Fakat tüketim harcamalarının düşmesi engellenememiş, ticari açık 70 milyar Euro’ya ulaşarak rekor kırmıştır. İşsizlik ise yüzde 9,3 ile artmaya devam ederken, dördüncü çeyrekte 32 bin kişi işten çıkarılmıştır.

2012’de kalkınmanın yerinde sayması beklenirken uzmanlar toplu işten çıkarmaların kapıda olduğu konusunda uyarıda bulunmuştur. Fransız ekonomistler; “Hizmet ekonomisi ile biraz daha geçinebiliriz. Ama bunun yanında az da olsa sanayiye de

Fransa'da yoksulluk her geçen gün daha büyük bir sorun hâline gelmektedir.

Resmi

rakamlara göre,

2009 yılında 60

milyonluk

Fransa'da 8.2

milyon kişi aylık

954 euro olan

yoksulluk

sınırının altında

yaşıyordu.

(4)

Türkiye-Fransa sonbaharının sorumlusu Sarkozy mi?  YEŞİL RAPOR

ihtiyaç var. Fransa’da bu sanayiye sahibiz. Bu yüzden de Fransız ekonomisinde sanayinin kan kaybını durdurmak gerekli.” demiştirler.

Fransa seçimleri

Fransa ekonomisi için başkanlık seçimleri hayati bir öneme sahip. Nisan ayında Cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanan Fransa’da, seçim kampanyası bütün hızıyla devam etmekte. Şu an görevde bulunan Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy’nin ikinci dönem seçilmek için işi oldukça zor. Birçok Fransız, Sarkozy’nin yönetim şeklini eleştiriyor. Ancak Fransız seçmenin bir numaralı konusu, kötüye giden ekonomi ve krizin nasıl atlatılabileceğidir.Paris’teki Amerikan Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü Steven Ekovich’e göre, seçmenler gelecekten korkuyor. Ekovich;

"İnsanlar, zor duruma düşünce, onlara büyük çözümler vadeden veya onları bu durumdan kurtaracağını söyleyerek büyük sözler veren adaylara yönelebilir". Tezinin Fransa için son derece geçerli olduğunu söylüyor.

Siyasi rakipleri, ekonomik sorunlardan muhafazakar Cumhurbaşkanı Sarkozy’yi sorumlu tutarken; Sarkozy, uyguladığı politikaların ülkeyi felaketten kurtardığını savunuyor. Cumhurbaşkanı Sarkozy, yeni iş alanları açmak, ekonomik büyüme sağlamak ve Fransa’nın rekabet gücünü arttırmak için yeni reformlar vadediyor.

Fransa’da Nisan’a kadar birçok şeyin değişebileceğini söyleyen uzmanlara göre, seçmenin tercihini ekonomiye göre yapacağı gerçeği değişmeyecek. Dolayısıyla;

herkes seçimden zaferle çıkan adaydan kötü mali gidişatı bir an önce durdurmasını bekleyecek.

Türkiye-Fransa İlişkileri

Türkiye Fransa ilişkileri son zamanlarda Ermeni yasa tasarısının kabul edilmesi zemininde konuşulan bir konu olarak değerlendirilmekte. Ermeniler Fransa’da az rastlanabilecek şekilde, tam anlamıyla ülkeye entegre olmuş, kendi tarihsel kimliğini ve kültürel özgünlüğünü koruyarak Fransızlardan daha Fransız olmayı başarabilmiş bir azınlık grubudur. Ermeni lobileri Fransa’da genel anlamda iki ana hedef üzerinde kurulmuştur. Birincisi, Ermenilerin yasam koşullarının geliştirilmesi, Fransa politikasında yeterli söz sahibi olabilmesi ve mümkün olan en güçlü entegrasyonun sağlanabilmesi için Fransız vatandaşları olarak haklarının korunmasıdır. Bugünlerde daha ön plana çıkan ikinci önemli amaç ise, 1915 olaylarının bir soykırım olarak tanınması; bunun için anıtların dikilmesi, tarihi sunumların yapılması gibi etkinliklerle Ermeni tarihinin savunulmasıdır. Ermeni lobileri seçim sonuçlarına küçük de olsa etki

Siyasi rakipleri, ekonomik sorunlardan muhafazakar Cumhurbaşkanı Sarkozy’yi sorumlu tutarken;

Sarkozy,

uyguladığı

politikaların

ülkeyi

felaketten

kurtardığını

savunuyor.

(5)

Türkiye-Fransa sonbaharının sorumlusu Sarkozy mi?  YEŞİL RAPOR

edebilecek olan seçmen sayıları sayesinde hem Sarkozy’nin partisi UMP (Union pour un Movement Populaire), hem de en önemli muhalefet partisi PS (Parti Socialiste) nezdinde önemli destek bulmaktadır. Fransa, ilk kez 2001 yılında 1915 yılındaki olaylara dayalı olarak sözde Ermeni soykırımını tanıyan bir yasa çıkarmıştır.

Yasa dönemin devlet adamları tarafından şiddetle kınanmış, bu yönde bazı ekonomik tedbirler alınmaya çalışılmış ancak bu tedbirler ciddi bir sonuç yaratmamıştır. 2006 yılında bu defa sözde Ermeni soykırımını inkârı suç sayan yasa teklifi Fransa’da Ulusal Meclis’e getirilmiş ancak Türkiye’den yükselen tepkiler üzerine yasa teklifi Senato’da gündeme alınmayarak yasalaşması engellenmiştir. Bu sürecin ardından karşılıklı temaslarla yumuşayan ilişkiler, daha sonra yaşanan çeşitli gelişmelerle yeniden gerilmiş ve aynı yasa teklifinin şimdilerde gündeme gelmesiyle kopma noktasına ulaşmış ancak Fransız Anayasa Konseyi “yasayla tanınan soykırımların inkârını suç sayan kanun tasarısını” anayasaya aykırı bulmuştur.

Sarkozy; Türkiye’nin AB üyeliğine karşı

Fransız Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin iktidara geldiği tarihten itibaren (16 Mayıs 2007) Fransa’nın iç ve dış politikasında daha milliyetçi bir tavır içerisinde olduğu gözlemlenmektedir. Bu durum doğal olarak Türkiye-Fransa ilişkilerine de olumsuz bir şekilde yansımaktadır. Özellikle Sarkozy’nin Türkiye’yi “Avrupalı”

olmadığı gerekçesiyle AB içerisinde görmek istemediğini dile getirmesi iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini belirleyen olumsuz bir tutum olarak değerlendirilebilir.

Nicolas Sarkozy Testimony adlı kitabında Türkiye’nin AB üyeliğine neden karşı olduğunun temel parametrelerini açıklamıştır. Öncelikle Türkiye’nin topraklarının

%98’inin Avrupa kıtası dışında olduğunu savunan Sarkozy, üyelik durumunda Türkiye’nin AB üyeleri arasında en yüksek nüfus oranına sahip olacağını savunmaktadır. Nüfus yoğunluğunun ötesinde ise AB bünyesine İslam kültürünün girmesinin, AB’nin kurucu babalarının siyasi birlik kurma fikrine zarar vereceği görüşündedir. Bu noktada Sarkozy, Türklere AB’ye üye olamayacaklarını söylemekte geç kalındığı takdirde bunun nezaket sınırlarını aşacağını da belirtmektedir. Sarkozy, AB’nin hacminin daha fazla artmasına karşı çıkmaktadır, çünkü Türkiye gibi geniş coğrafyaya yayılmış ve yoğun nüfuslu bir ülkenin üyeliği sonrasında Fransa’nın gücünü kaybedeceğinden endişe duymaktadır. Türkiye’nin AB üyeliği Fransa kamuoyunda uzun süre tartışılmıştır. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy Türkiye'nin AB üyeliğine karşı bir tutum benimsemiştir.

Sarkozy, üyelik durumunda Türkiye’nin AB üyeleri arasında en yüksek nüfus oranına sahip olacağını savunmaktadır.

Nüfus

yoğunluğunun

ötesinde ise AB

bünyesine

İslam

kültürünün

girmesinin,

AB’nin kurucu

babalarının

siyasi birlik

kurma fikrine

zarar vereceği

görüşündedir.

(6)

Türkiye-Fransa sonbaharının sorumlusu Sarkozy mi?  YEŞİL RAPOR

Ortadoğu zemininde Fransa Türkiye ilişkileri

Bir yıldan uzun bir süredir Arap coğrafyasında etkili olan Arap Baharı süreci Tunus ve Libya başta olmak üzere çeşitli ülkelerin geleceği konusunda Türkiye ile Fransa’yı karşı karşıya getirmiştir. Tunus’ta Zeynel Abidin Bin Ali rejimiyle sıkı ilişkileri olan ve tarihsel olarak da bu ülkeyle yakın ilişkileri bulunan Fransa, Türkiye’nin Bin Ali karşıtı devrimci hareketlere hamilik yapan ilk ülke olması nedeniyle kendisini zor durumda hissetmiş, rövanşı almak amacıyla Türkiye’nin yoğun yatırımları ve binlerce işçi- işadamı nüfusu bulunan Libya’da NATO bombalamalarının öncü gücü olmuştur.

Ortak bir dış politika belirlemekte son derece zorlandığı ve Orta Doğu’da ciddi ölçüde etkili olamadığı görülen Avrupa Birliği’nin tarihsel bağları nedeniyle bu konuda en etkili ülkesi olmaya çalışan Fransa, Türkiye’nin bu süreçte ön plana çıkması ve etkisini arttırmasından son derece rahatsızdır. Bu da ilişkilerin bozulmasında önemli bir etken olarak görülmektedir.

Türkiye Fransa Ekonomik İlişkileri

Türkiye-Fransa dış ticaret hacmi 2008 yılında, bugüne kadar kaydedilen en yüksek değer olan 15,6 milyar dolar düzeyine ulaşmıştır. Ülkemiz ile Fransa arasındaki dış ticaret dengesi ülkemiz aleyhine seyretmektedir. Küresel ekonomik krizin olumsuz etkisi 2009 yılında ikili ticaret hacmi rakamlarına da yansımıştır. Diğer taraftan, 2009 yılında Fransa ile ikili ticarette yaşanan düşüş oranı dış ticaretimizdeki genel düşüş oranının altında kalmıştır. 2008 yılında Fransa ülkemizin en çok ihracat yaptığı 5.

ülke konumunda iken, 2009 yılında Almanya’nın ardından 2. sıraya yükselmiştir.

Fransa’nın AB dışındaki en büyük pazarlarından biri olmaya devam eden Türkiye, 2009 yılında Fransa’nın AB dışında en çok ihracat yaptığı 6. ülke olmuştur. Fransa ile ikili ticaret hacmimiz 2010 yılının ilk dört ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 31’lik bir artış kaydetmiş ve 4,6 milyar Dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde Fransa’ya ihracatımızda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30, Fransa’dan ithalatımızda ise yüzde 33’lük artış gerçekleşmiştir.Ülkemizde yaklaşık 900 Fransız sermayeli şirket faaliyet göstermektedir. Fransız firmaları özellikle nükleer enerji santralleri ihaleleri, yenilenebilir enerji ve ulaştırma alanlarındaki proje ve ihalelere ilgi göstermektedir. Fransız yatırımları otomobil, elektronik, çimento, eczacılık ve hizmet sektörlerinde yoğunlaşmaktadır. 2002-2009 döneminde ülkemize gelen yatırımların 4,4 milyar Dolarlık bölümü Fransa kaynaklıdır. 2009 yılında Fransa’dan ülkemize gelen yatırım miktarı ise 593 milyon dolardır. Fransa’daki Türk

Bir yıldan uzun

bir süredir Arap

coğrafyasında

etkili olan Arap

Baharı süreci

Tunus ve Libya

başta olmak

üzere çeşitli

ülkelerin

geleceği

konusunda

Türkiye ile

Fransa’yı karşı

karşıya

getirmiştir.

(7)

7

Türkiye-Fransa sonbaharının sorumlusu Sarkozy mi?  YEŞİL RAPOR

Fransa’da yerleşik vatandaşlarımızın kurup geliştirdikleri ve genelde inşaat ve gıda

alanlarında faaliyet gösteren firmalardan oluşmaktadır. 1987 yılında kurulan Türk- Fransız İş Konseyi’nin Fransız muhatabı "Mouvement des Entreprises de France- MEDEF International" isimli kuruluştur. İş Konseyi’nin Türk kanadı başkanı Hasan Çolakoğlu, Fransız kanadı başkanı Jean Lemierre’dir. 2009 yılında Fransa’dan ülkemize gelen turist sayısı 932 bin 800 olarak gerçekleşmiştir. Tüm bu bilgi ve veriler iki ülke arasında kolay kolay koparılamayacak güçlü ekonomik ilişkiler olduğunu ispatlamaktadır.

Merkel'in Sarkozy'e Destek İttifakı

Merkel’in, İtalya Başbakanı Mario Monti, İspanya Başbakanı Mariano Rajoy ve İngiltere Başbakanı David Cameron ile birlikte Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’yi desteklemek amacıyla Hollande’ye karşı cephe oluşturduğu son günlerde gündem konusu. Bu dört muhafazakar liderin aralarındaki anlaşma sonucu Fransa’daki seçim kampanyası sırasında Hollande’yi başkentlerinde ağırlamayacağı kaydedildi. Liderlerin böyle bir ittifak oluşturmasının başlıca nedeni olarak da Hollande’nin 25 ülkenin altına imza attığı yeni mali anlaşmayı seçilmesi halinde yeniden müzakereye açmak istediği yönündeki açıklaması gösteriliyor.

Alman hükümetinin sözcüsü Berlin'de yaptığı açıklamada, her ülke hükümet başkanının bu konuda kendisinin karar verdiğini belirtti, ancak Hollande için şu ana kadar bir görüşme tarihi belirlenmediğini söyledi. Merkel'in, Sarkozy'yi seçim kampanyasında destekleyeceğini ifade ettiği de belirtilen haberde, Almanya'da muhalefette bulunan Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) genel başkanı Sigmar Gabriel'in de Hollande'yi destekleyeceği kaydedildi.

Hollande'nin seçim kampanyasını yöneten Pierre Moscovici, Fransız RTL radyosuna yaptığı açıklamada, böyle bir şeyin Avrupa'nın tarihinde ilk kez görüldüğünü, bunun son derece üzücü ve endişe verici olduğunu söyledi. Almanya'daki siyasi tartışmaların Fransa'ya kaydırılmaması gerektiğini belirten Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, Alman hükümetinin, Fransız halkının seçeceği her cumhurbaşkanıyla çok sıkı işbirliği içinde olacağını kaydetti.

Sarkozy’nin, Fransa için öngördüğü tüm politika seçimlerini aynı ölçüde Avrupa için istemesi ve politikalarını Avrupa çapında uygulamaya talip olduğunu ima etmesi dikkat çekiyor. Avrupa’nın ekonomik krizden çıkması, göçmenlerle ilişkilerini yeniden tanımlaması, ulusal ve ulusüstü alanların belirlenmesi gibi pek çok alanda Sarkozy’nin Angela Merkel ile el ele çalışmaya devam etmek istediği anlaşılıyor.

Sarkozy’nin,

Fransa için

öngördüğü tüm

politika

seçimlerini aynı

ölçüde Avrupa

için istemesi ve

politikalarını

Avrupa çapında

uygulamaya

talip olduğunu

ima etmesi

dikkat çekiyor.

Referanslar

Benzer Belgeler

Turizm endüstrisine yeni bir perspektifin getirilmesi konusunda Endemik Turizmin öneminin anlaşılabilmesi için, ulusal deniz turizminin değerli bir parçası olan

2-4 Mayıs 2020 tarihleri arasında dokuzuncusu gerçekleştirilecek olan kongre ilkinde olduğu gibi, Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü

• 15-34 yaş grubundaki işsizlerin yanı sıra 10 milyon 830 bin genç iş gücünün dahi içinde yer almamaktadır. Bu sayı Yunanistan’ın toplam nüfusu kadardır... • 943

Turizm sektörünün büyük bir bölümünde eksik görülen stratejik kriz yönetimi anlayışına açık olmak (Preble, 1997: 769- 791) ve bu bakış açısını yönetim

Yukarı yönlü görünümün momentum kazanması için 1.1330 üzerinde kapanışlar sergilemesi gereken EURUSD için olası geri çekilmelerde 6 Ekim günlük düşük

• Diğer taraftan üniversiteli işsiz sayısı (707 bin) yüksek düzeyini korumuş ve üniversiteli olup iş gücünün dışında kalanların (1 milyon 272 bin) sayısı ise

İtalya nispeten sınırlı bir iç pazara sahip, doğal donanımı yoksul bir ülkeydi. Onun ekonomik zenginliği, ürettiği mamul malların ve hizmetlerin çok yüksek

Buna karşılık, Güney Kore’de yapılan bir çalışmada, diyetle alınan eikosapentaenoik asit (EPA), dokosaheksaenoik asit (DHA), omega 3 (n-3) yağ asitleri, omega 6 (n-6)