• Sonuç bulunamadı

DER fiRCHİTEKT

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "DER fiRCHİTEKT "

Copied!
37
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

O R A T İ F S A N ' A T L A R D E R G İ S İ

tın

Yazı ve resimler: Kutlu Pansiyon evi. Mimar Cel&l ve Reşat • İstanbul şehrinin düzeltilmesi meseleleri. -Dr. Ing. Martin Wagner • Büyük «dada bir villâ. Mimar Samih Kaynak • Bizans eserleri Üzerinde Türk Mimarlarının İşleri. Mimar Kemal Altan • 1936 Berlin Ollmpiyad sahası. Mimar Werner March • İç Kolonlzasyon. Mimar Zeki Sayftr • Başka memleketlerde yapı işleri • Kızilayın Bebek sergisi • Şehir haritaları • Duyumlar •

6 , n c ı Y ı l 1 9 3 6 i s t a n b u l . F i a t ı 1 L i r a . S A Y I :

8

(2)

I I1 î T r II T A Y L I K Y A P I S A N A T I , Ş E H İ R C İ L İ K ve D E K O R A ! I F S A N A T L A R D E R G İ S İ A İt I I İ t i l N E Ş R E D E N L E R : M İ M A R A B İ D İ N M O R T A Ş v e M İ M C R Z E K İ S A Y A R . İ D A R E Y E R İ : A N A D O L U H A N No. 24 İ S T A N B U L . T E L E F O N : 21307

DER fiRCHİTEKT

MOHATSHEFT F 0 R BAUKUHST. STAEDTEBAU u. DEKORSTION Anschrift : fl r k i t e k I. A n a d o l u H a n 24. İ s t a n b u l .

L ' A R C H I T E C T E

REVUH MENSUELLE D'ARCHITECTURE, D'URB&NISME et de DECORATION A d r e s s e : A r k i t e k t , A n a d o l u H a n 24. İ s t a n b u l .

SAYISI 1.00 Lira EINZELPREIS, PRIX D'UN NUMERO 12 Fr. Fr.

ALTI AYLIĞI : 5 . 5 0 „ HALBJAHRABONNEMENT, „ p o u r 6 MOIS * 7 0 „ „ YILLIĞI : 1 0 . 0 0 „ JAHRESABONNEMENT, „ , , UN AN ^125 „ „ G e ç m i ş yılların ciltli k o l l e k s i y o n l a r ı fiyatı 14 liradır. Y a l n ı z 1931 yılı ciltli k o l l e k s i y o n u

fiyatı 24 Liradır.

Bütün yazılar, resimler, reklâm ve a b o n e bedelleri Posta ile ARKİTEKT'în idare yerine gönderilmelidir. Memleket içinde ve dışında, hiç bir y e r d e vekilimiz yokdur. Reklâm sayfaları tarifesi isteyenlere gönderilir.

Schriftstücke, Drucksachen, Anzeigen, Post-u. Bankanweisungen sind an die Schriftleitung zu richten. Keine Vertretung im In-u. Ausland- Auf Wunsch k o s t e n l o s e P r o b e h e f t e u. Anzeigenpreisliste.

S ' a d r e s s e r â la direction pour les p a y e m e n t s d'abonnement, pour l e s d e m a n d e s d e r e n s e i g n e m e n t s e t pour l'envoie des photos, articles e t d e s rĞelames.

Kolleksiyonlarını ciltletmek isteyen abonelerimize 100 kuruş karşılığında keten bir kumaştan itina ile yapılmış hususî cilt kapaklarımız gönderilir.

(3)

A R K I T E K T

Miethaus mit Einzelzimmern in Ankata Arch. A. Reşat u. C. Biçer Sanierungsprobleme der. Stadt istanbul Dr. Ing Martin Wagner Landhaus auf der Insel Bü>ükada Arch. Samih Kaynak U m b a u t c n von byzantinischen Bauten (Studie aus der Baugeschichte) . . » Kemal Altan Das Reichssportfeld Berlin • Werner March Siedlungsfragen im Ausland » Zeki Sayâr Bauen im Ausland

Puppenausstellung des ( Roten Halbmondes) Vorschrilten für. Stadtplanungen Nachrichten

A R K İ T E K T

Revue Mensuelle d'Architecture, d'Urbanisme et d'Art Decoratif Arch. Abidin Mortaş et Arch. Zeki Sayâr.

Anadolu Han No. 24. istanbul. 6 6me Annöe. No. 8 - 1936 Immeuble â Ankara Arch. Celâl Biçer et A, Reşat AmĞnagment d e la villa d'Istanbul Dr. Ing. Martin Wagner Villa â Büyükada ( l e s iles des princes) İstanbul Arch. Samih A. Kaynak Une etüde sur les anciens moııuments Turcs > Kemal Altan Stade o l y m p i q u e de Berlin > Werner March Colonisation interieur â l'Ğtranger • Zeki Sayâr Activite d e construction dans les pays etrangers

E x p o s i t i o n des poupees

Les reglements elabores par le Ministere des travaux publics sur Tamenagments des villes . . . Nouvelles

(4)

Kutlu p a n s i y o n evi

A n k a r a M i m a r A. R e ş a t v e

C e ı â l B i ç e r

Bu bina, Ankara, Atatürk asfalt bulvarı üzerinde, köşe başında bir arsada inşa edilmiştir. Binanın bloku, mevkiinin hususiyeti dolayısile, imar plânında tesbit edildiği gibidir.

Evin kuruluşundaki maksat, Ankarada büyük ve halle- dilmemiş bir ihtiyaç halinde kalmış olan, bekârlar için müs- takil daireler temini düşüncesidir.

Bodrum, zemin ve dört kattan ibaret olan bu binanın zemin katında, gerek methal ve gerekse servis itibarile bir- birinden^Jiajnanıfen ayrı iki kısım vardır: Pasta salonu ve BtfnUa?

Her katta dört kira odası mevcuttur. Her odanın duş, lâvabo, sıcak ve soğuk su, kalorifer, elektrik, telefon, sinyal ve radyo tesisatı ile müstakil bir güneş, banyosu balkonu vardır. Bundan başka umumi bir kat salonu İle müşterek

Foto Sender. Ressam Veli Demir görüşmelere tahsis edilmiş umumi büyük bir balkon bütün ihtiyaçları tamamlar. Helâ ve banyolar müşterektir.

Bundan başka birinci katın arka tarafında, konfor iti- barile ön odalardan geri kalmıyan, fakat manzara itibarile tâli ve balkonsuz yedi oda daha mevcuttur.

İkinci katın bir kısmı, bina sahibine hususî daire olarak tefrik edilmiştir. Bu dairede bir yatak odası, bir salon, bir hizmetçi odası, banyo dairesi, büyük bir kış bahçesi ile üstü açık bir teras vardır.

Bodrum katı, birbirinden tamamen ayrı üç kısma ayrıl- mıştır. Bu kata banka ve pasta salonu ile esas binanın ser- vis kısımları yarleştirilmiştir.

Pasta salonu ile kiralık odaların bodruma inen iki ayrı

(5)

servis merdiveni! yerin kıymeti göz önünde tutularak esas merdivenin altına sığdırılmıştır.

Binada bir asansör vardır. Pasta salonundan muhtelif

katların istifade edeceği şekilde servis yapacak olan mont- şarjın, ileride tesiş edilmek üzere yeri hazırlanmıştır.

Her kat, ileride hasıl olacak lüzum üzerine, ufak bir E s a s antre, açık t e r a s d a n kış bahçesinin görUnüşü, kış bahçesi-

(6)

C a d d e d e n ön ve yan ğörUnüşler,

(7)
(8)

Kat plânları. Takriben 1 : 3 0 0

(9)

U HİFT1 F F I F T İ n l İ F T i İ F n l n n l n f E T l İ F T l İ F n ]

d H Ş H

B

B

B

B

tadilâtla apartıman haline gelebilecektir. Bu apartmanların dört odası, banyosu, mutfak ve helâsı bulunacaktır.

Binanın yüksek kısmı betonarme iskelet olarak yapılmış, diğer iki katlı kısmında ise duvarlar taşıyıcı ve döşemeler betonarmedir.

Gerek dahilî ve gerekse haricî mimari bakımından ori- jinal bir görüşün eseri olan bu binanın müsait tesirinde, yapı sahibinin mimarlara azamî itimadla salâhiyet ve serbestlik vermesi de âmil olmuştur.

(10)

İ s t a n b u l ş e h r i n i n d ü z e l t i l m e s i m e s e l e l e r i

D r . İng. M a r t i n VVagner

Şehircilikte sermayenin yanlış kullanılması namı altın- daki yazıda halk gelirine nazaran arsa flatlarımn İstanbulda çok yüksek olduğunu isbat ve bunun şehrin yenilenmesine mühim mâniler olduğu zikredilmişti. İşte bu sebepten şehir inşacısı ve belediyeci arsa fiatlarını kanuni tedbirlerle indir- meğe uğraşmalıdır.

Bu şekildeki tedbirler tesirlerini göstermekte gecikmez- ler. Arsalar üzerindeki inşaatı saha, ve irtifa itibarile iyice tahdit eden bir kanun yapılırsa arsa fiatlarını sür'atle aşağı Fakat şehirci bilmelidir ki, şimdiki fiatlara dokunan bu çareler arazi sahiplerine büyük sermaye zararları getirdik- leri gibi, memleket iktisadiyatı noktai nazarından da şehir ve hükümete, arsa ve bina vergisi şeklinde, altın yumurtalar veren tavuğu öldürmek olur. Bundan dolayı hükümetin, vergi alâkası, arsa ve ev kıymetlerinin yükselmesile mütenasiptir.

Bu şekilde, bir taraftan vergi hazineleri olmak, diğer taraf- tan halkın umumî menfaatlerinin müdafii olmak sıfatlarını taşıyan hükümetin muhtelif vazifeleri birbirile çatışıyor. Bu münazaadan garbi Avrupa hükümetleri de hiç bir zaman ta- mamile kurtulamamışlardır. Filhakika bunlar da yukarıda söylenildiği gibi arazi politikası tedbirlerini bir türlü tama- mile bırakamadılar. Fakat zaman . faktörü onların lehlerine idi. Bu sayede arazi fiatlarını indiren tedbirleri uzun seneler üzerine taksim ediyorlardı. Bundan dolayı şehirci, arazi politikası tedbirlerini de ihmal etmiyerek eski bir şehir bün- yesinin ıslahı işinde yüksek arazi fiatlarını muzır olmıya- cak bir hale koyan diğer çareler aramalıdır.

İstanbulun bariz bir imar mes'elesini ele alarak oku- yuculara bu hususta yürünecek yolları daha kolay izah ede- biliriz. Meselâ yeni sebze hali ile, Haliç, Galata köprüsü ve Eyüp caddesi arasındaki şehir kısmını ele alalım. Bunun ıslah ve imar imkânlarını gözden geçirelim.

Burada yakından tetkik edeceğimiz bu şehir kısmı tak- riben 46 000 metre murabbaında olup umumî sahanın

% 54 ü, yani 25 000 metre murabbaı bir ilâ dört katlı, fakat umumiyetle eskimiş ve köhne binalarla doludur.

Bu kısmın en karakteristik vasfı, burada çok kuvvetli bir mal ve para mübadelesi olması, dükkân kiralarının vasati olarak İstanbulun e n yüksek derecesini bulması, buna rağ- men yeni inşaat itibarile şehrin diğer kısımlarından daha geride kalmasıdır. Bu hal yüksek arazi flatlarımn teknik ve inşai ilerlemeyi güçleştirmesine ve bir mıntakanın ıslah ve imarına sed çekmesine en karakteristik bir misaldir. Bu mıntakalarda satılan gıda maddeleri fiatları istenildiği gibi pahalılaştırılamıyacağı için, yüksek arsa fiatları ve bundan doğan yüksek dükkân kiraları yeni inşaat için sarfolunacak sermayenin faizini, amortismanı ve yenilenmesini kapata- mazlar.

Böyle bir şehir kısmı nasıl ıslah edilebilir?

Eğer bir arsa sahibi harap evinin yerine burada modern

yeni bir bina yaptırmak istese ve bunun için sermayesi de olsa kendi başına buna muvaffak olamaz. Çünkü bu kısım- larda arsalar o kadar dar ve küçüktür ki bunların üzerine modern binalar, ticarethaneler inşasına imkân yoktur. Buna rağmen, inşa edecek olursa, yeni bir inşaatın faizini ödemeğe mecbur olmıyan, yanındaki eski binaların şiddetli rekabetine, zamanla mukavemet edemiyerek, inşaat için sarfolunacak sermayenin bir kısmını kaybetmek mecburiyetinde kalır.

Bundan dolayı bu kısım kollektif imarın klâsik bir mi- salidir. Ve yalnız bütün bir birlik olarak ıslah olunabilir.

Fakat nasıl? Belediyenin bütün bu kısmı satın alarak veya istimlâk ederek sonradan tekrar yeniden inşa etmesile mi? Böyle bir metod için belediye çok fakirdir. Garbi Avrupa şehirlerinin yaptıkları tecrübeler öğretiyorlar ki, bu metod belediyeler için ancak büyük zararlarla kabili icradır. Çünkü belediye satın alır veya istimlâk ederken en yüksek fiatları tediyeye mecburdur. Bundan başka belediyenin diğer vezaifi yanında, yalnız arsa fiatları 2 milyon lirayı aşan bu kısmın imarı onun malî kudretini çok fazla tecavüz eder. Diğer zen- gin şehirlerin yaptıkları tecrübelerden görülüyor ki bir şehir kısmını yıkmak çok kolay, fakat bozulmuş bir ticaret hayatını tekrar yeniden orada canlandırmak ve yeni yapılan binaları eski maksatlarına hizmet edecek bir şekle koymak fevkalâde müşküldür. Zararı fazlasile tazmin edilmiş olan arsa sahibi kendisine tediye edilen sermayeyi şehrin başka bir tarafında işletir bir veya üç senelik inşaat esnasında tabiatile işleri sekteye uğrıyacak olan eski kiracılarını ve ticarethaneleri beraber oraya sürükler. İstanbulun midesi mevkiinde bulu- n a n ve iktisadi cihetten bu kadar ehemmiyeti haiz olan bir şehir kısmının eski misallere tebean imarının muvaffak ol- ması için bu ve diğer bir çok şekillerin halledilmesi lâzımdır.

Bu müşkülâtı izale etmek için başka çareler ve yollar olup olmadığını mütalea edelim:

Ben böyle bir yolu atideki tarzda görüyorum:

1— Bu şehir kısmının teknik, ekonomi ve şehircilik nok- tai nazarlarından hatasız bir plânının tanzimi.

2— Bu hususî gaye için ıslah işini finanse edecek yeni organizasyon kurulması.

Evvelâ plân tanzimini ele alalım.

Yeni plân bugün % 54 olan inşa edilmiş arazi nisbetini takriben % 62 ye çıkarabilir. Buna rağmen çok dar olan so- kaklar kaldırılarak bütün sirkülâsyon isteklerine yarıyabi- lecek caddeler yapılabilir. Küçük birliklerin kaldırılmasile inşaat sahası, duvar kalınlıklarından, küçük mahallerden ve saireden kurtularak bunların yerine yapılan modern binalarla bugünkü takriben 30 000 metremurabbaı sahasında bulunan kabili istifade saha 50 000 metremurabbama çıkarılabilir.

Bunlardan başka yeni plânda azamî miktarda ayni de- recede dükkânlar, depolar, bürolar nazarı itibare alınmalı, emtianın tedavülü mümkün olduğu kadar kolaylaştırılmalı ve soğukhava depoları, elektrik cereyanı irtibatı, su tevziatı,

(11)

telefon, posta ve müşteriye seri mal tevzii için lazım gelen tesisat ve saire kâfi miktarda bulunmalıdır. Otomobil durak yerleri, benzin istasyonları ve modern rıhtımlar da bu plân- da nazarı itibare alınmış olmalıdırlar. Bu ve diğer tedabir sayesinde bugün şehrin bu kısmında toplanmış olan kıymetler yalnız muhafaza edilmiş değil, hattâ oldukça ehemmiyetli bir surette yükseltilmiş olur.

İkinci umumî tedbire girişmeden evvel şurasını tekrar hatırlatalım: Şehrin bu kısmında toprağın safi fiatı beher metromurabbaı inşaat arsası başına takriben 75 lira olarak tahmin edilebilir. Halbuki saf inşaat kıymetleri sıfırdır ve hattâ yıkma masraflarını bile korumaz. Bu yüksek değerdeki arazide yapılacak yeni binalar, vasati 2 ilâ 4 katlı, yani satış holleri ikişer kat ve dükkânlarla yazıhaneler dörder kat olmak üzere, beher metromurabbaı inşaat arsası başına 35 lirayı herhalde geçmiyecektir. İşte plânlayışta ve ıslah işinin icrasında, yeni inşa kıymetlerinin faizlerini, amortismanını ve yenilenmesini kurtarmak gayesi güdülmelidir. Şu halde, ıslah işi, bugünkü arsa Hatlarına dokunmadan iktisadi ciro- nun kıymetini % 45 derecesinde çoğaltmâlidır. Krokimsi bir plânlayış ve hesaplayış neticesinde gördük ki, bu hedefe eriş-.

mek; inşaat arazisinden daha rasyonel surette istifade edil- mekten hasıl olacak daha yüksek kıymetli sahalar elde et- mek şartile kabildir. Bu hale göre, eğer tanzim edilen fi- nansman hesabi, gösterdiği miktardan daha az ihtiyatlar ihtiva etse bile, ıslah işinin ekonomik bakımdan tatbiki müm- kün bulunduğundan şüphe edilemez. Ancak, şehir idaresi, ıslah işinin kollektif surette yüklenilmesi hususunda icap eden kanuni ahkâmı vazetmedıkce bütün bu nazariyelerin tatbiki kabil olamıyacaktır.

Maksadımızı izah edelim:

Yeni bir düzeltme kanunu yapılır. Bu kanun ile gerek hususî şâhıslara, gerekse resmi idarelere ait arsaların hali- hazırdaki gelire nazaran malik oldukları yeni kıymetler tah- min yollle tesbit edilir. Bu işte uydurma kira mukaveleleri, kanuna veya adaba mugayir işler, şahsi mahiyetteki kıymet âmilleri hiç nazarı itibare alınmaz. Bu suretle tesbit edilecek kıymetlere şunların da ilâvesi lâzımdır: Vaktinden evvel tahliyeden veya kira mukaveleleri henüz bitmemiş olan ti- carethanelerin naklinden mütevellit tazminat. - Tesbit edilen kıymetlerden tenzili icap eden şeyler ise şunlardır:

Dürüst bir tüccar zihniyeti ile düşünülünce, binaların değerinden amortisman ve tamirat mukabili tenzili icap eden miktarlar.

Bu işler yapıldıktan sonra, alâkadar arsa sahipleri bir (düzeltme birliği) halinde, yani kanunu medeninin ahkâmı dairesinde teşekkül edecek bir cemiyet (veya şirket) olarak bir araya getirilir ve bu cemiyetin salâhiyetleri kanunda ayrıca tasrih olunur. Bu cemiyetin sermayesi de şu suretledir:

Bittabi belediye de dahil olmak üzere her arsa sahibi kendisine ait arsa ye bina kıymetlerini ayniyat olarak ce- miyete getirir, yani koyar ve mukabilinde cemiyetten (şir- ketten) bu kıymete muadil değerde bir hisse varakası veya obligasyon alır. Hisseler veya obligasyonlar satılabilir. Bil- hassa cemiyet bu hisselerin mübayaa hakkı şef'asına, yani satışa arzı halinde diğer alıcılara tercihi mecburî alıcı sıfa- tına malik olur. Tasarruf senetleri cemiyete (şirkete) teslim edildiğinden itibaren hisselere mahallen mutat olan nisbette bir faiz yürütülür. Arsa ve binalara ipotek koydurmak gibi istifadelenmek hakları artık şirkete geçmiştir. Şirket mevcut eski ipotekleri kurtarmak, düzeltme işi menfaatine yeni ipotekler koydurmak hakkına malik olur.

Yeni düzeltici şirket plânlama ve düzeltme işlerini ya-

parken ileride bazı arsa ve binaları, onlara ait hisse varaka- larının hakkını vermek şartile yine hususî şahıslara devret- mek hakkına malik olabilirse de buna mecbur tutulmama- lıdır. Bu suretle arsa ve binaların tekrar hususî ellere geçi- rilmesine şirketi mutlaka mecbur tutmak doğru olmaz. Bu- nun bir sebebi de yeni düzeltme plânının bugünkü kadar küçük parçalara ayrılmış arazi vaziyetine göre iş görmesi- nin imkânı olmadığındandır.

Yeni şirket daha tesis edilirken, itina ile tanzim edilmiş bir keşifname ve finans plânı ile birlikte tam ve mükemmel olarak «düzeltme plânı» hazırlanmış bulunmalıdır. Bunlar arsa ve bina sahiplerine gösterilir ve onlar da, düzeltme kanunu mucibince h a l l o l a c a k l a r ı plâna karşı itiraz hakkını kullanabilirler. Bu itirazlar, bakanlıkça teşkil edilecek bir mahkeme- tarafından tetkik, edilir ve varit görülmediği tak- dirde artık «düzeltme plânı» kat'î şeklini almış olur.

Bu organizasyon plânı yapıldıktan sonra, artık düzeltme işine finaıısal bakımdan-tatbiki temin edilmiş demektir ve belediye tarafından istimlâk ve yeni inşaat için milyonlarca lira sarfedilmeşîne lüzum kalmaz. Şirket ilk önce, arazi ve bina sahiplerinin mevcut sermayelerile, yani bu araziyi ipotek ettirmek. suretile çalışır ve bu meyaııda mal sahiplerinin his- seleri de o suretle kayıt yapılmıyörak emniyet altında bulun- durulur. Bittabi mal sahiplerinin, şirket tarafından- satın alınmak suretile elden çıkmamış olmak şartile, hisse vara- kalarını devlet bankalarına satmak veya ödünç verip para almak hakkına malik olmaları lâzımdır ve kanun buıııı te- min etmelidir. Tapu defterinde birinci sütun serbest bırakı- larak buraya şirket tarafından işlerin ilerlemesi ile yeni in- şaat için alıp sarfedilen setmaye miktarı. kaydedilir, ki böy- lelikle her türlü zarardan vikaye edilmiş olur.

Şimdi okuyucularımız soracaklardır: Peki, bu işin ris- kini veya düzeltmeden hasıl olabilecek zararını kim yüklene- cek? Plânlayış ve tatbik ediş büyük bir itina ile yapılırsa, zarara meydan verilmez. Fakat olduğu takdirde bunun yol- lar ve arsalar dolayısile en büyük mal sahibi sıfatile yüzde yirmisini belediye yüklenmeli ve kanuna böyle bir kayıt koy- malıdır. Esasen umumî menfaatin vekili sıfatile düzeltme işinde en çok alâkadar olan da belediyedir. Zararın bundan aşkın kısmını hissedarlar hisseleri nisbetinde yüklenirler.

Zarar olmaz da kâr olursa yine böyle yapılır. Düzeltme işinde kâr edilirse, bunun paylâşılmasında da yine belediye en önde gelir.

Bu düzeltme işi hiç şüphe yok ki bu sahada tecrübesi olan kimselere yaptırılmalıdır. İşte sevk ve idare böyle ellere verilirse hiç zarar edilmemesi lâzımgelir. Çünkü şehrin bu kısmında şimdi işliyen ticaret ve san'at müesseselerine m a h - sus dükkânların, mağazaların, yazıhanelerin kiraya verilmesi hakkı münhasıran belediyenin veya «düzeltme şirketi» nin olacaktır. Böyle bir inhisar vaziyeti yapmak zaruridir, çünkü aksi takdirde bu müesseseler şehrin başka kısımlarına taşımr ve o kısımların düzeltme işi belediye için daha güç ve daha pahalı olur. İstanbulda, orta çağdan kalma, bazı esnafın topluluk vaziyeti ve yer inhisarı, şehrin düzeltilmesi husu- sunda belediyenin işine çok yarıyacak ve düzeltme işini ehem- miyetli derecede ucuzlatacaktır.

İşte, İstanbul şehrinin eski parçalarını ne umumî men- faatlere ve ne de mal sahipleri menfaatlerine zarar verme- den düzeltmek mes'elesi ancak ve ancak böylelikle kabil ola- bilir. Bunun dışındaki bütün çareler, İstanbul şehri fakir bir şehir ve belediyesinin bütçesi de dar bir bütçe olduğundan, boşa gitmeğe mahkûm kalır.

(12)

B ü y ü k a d a d a b i r v i l l â

M i m a r S a m i h A. K a y n a k

Büyükadada Dadilar çamlığında denize hâkim bir sırt üzerinde bu sene ikmal edilen bu köşk, etrafındaki tabiat parçasına iyi ve iddiasız bir sadelikle imtizaç ettirilerek ye- rine uydurulmuştur.

Bina bir bodrum, bir zemin, bir de birinci kattan iba- rettir. Arazi fazla meyilli olduğundan zemin katın arka ta- rafını toprağa gömmemek için ön tarafta bodrum kısmı yüksek yapılmış ve bunun önü sed halinde teras bırakılmış- tır. Caddeden, bahçedeki basamak ve sedlerden evin yanın-

daki merdivenden zemin katındaki terasa çıkılır. Bu teras evin üç yanını kuşatarak, görülebilecek bütün manzarayı is- tiap edebilmektedir.

Eve terastan girilmektedir. Zemin katta salonlar, mut- fak ve hizmetçi odası, üst katta da 3 yatak odası ile banyo vardır. Binanın taksimatı rahat bir evde aranacak konforlu bir yaşayış için müsait şartları hiç yer israf etmeksizin te- min edebilmiştir.

(13)
(14)
(15)
(16)
(17)

T a r i h k ö ş e s i

Bizans eserleri ü z e r i n d e T ü r k m i m a r - larının işleri

M i m a r K e m a l Altan İstanbul içinde bulunan eski Bizans mabetlerinin birbi- rinden farklı biçimdeki muhtelif plânlarını üç şekilde gö- 1— Bazilika şeklinde önü narteksli, iki yanı dar dehlizli, ortası uzunluğuna doğru daha geniş sahada olmak üzere dış- tan köşe kesimli bir çıkıntı ile nihayet bulan üstü tonozlu mabetler.

2— Yanları dehliz olmıyan içerisi geniş bir salon ha- linde yalnız önü narteksli, ardı muhtelif çıkıntılarla köşe kırığı yapan üstü örtülü mabetler.

3— İçerisinde ayak tertibatile yahut beden duvarlarının diş paylarile kubbe ve apsid şeklini gösteren düz ve çaprast plân üzerine müştemilâtlı mabetler.

İstanbulda Teodos surlarile beraber başlıyan en eski Bizans mabetlerinin (moloz taşı ve tuğla karışık) duvar ör- güleri çok düzensiz ve basit bir şekilde idi. Büyük Ayasof- yanın yapılışından daha sonraya kadar «tarzı inşa» âdeta fennî kaidelere bağlı değildi. Bir çok devirlere ayrılan Bizans san'atımn canlanması Komnenlerle Paleologlar zamanında başlamıştı. Ayasofyanın bile fenne uygun olmıyan esasları sonradan düzeltildi. Milâdi bin senelerine doğru Ayasofyanın basık kubbe etekleri yükseltilerek kubbe tamburasının dış muhiti sathında küçük şevli dayaklar ilâve edilme suretile etrafına sıravari pencereler açıldı. Şu suretle mabedin yük- sek kuruluşu bünyesine karşı büyük kubbesi hâkim bir şekil almış oldu.

İstanbulda Bizans medeniyetini ezen, yıkan (Milâdî 1204 tarihindeki) Haçlı Seferler arasında Lâtin istilâsı ol- muştu. Bu istilâdan sonra II inci Paleolog bir çok Bizans mabetlerini tamir ve tadil suretile ihya ederek Bizans mi- marisine bir takım temiz, önemli yenilikler koymuştu. En

güzel mozayikler, ince işlenmiş süs motifleri ve Freskler bu devre aittir.

Türklerin bugüne kadar koruyarak yaşattıkları Bizans mabetleri üzerindeki tesirleri ise dünyaca bilinen bir hakikat olmuştur.

Ayasofya bu defa müze yapıldığı zaman minareleri için söz geçerken; şu halde bütün Türk eklerinin kaldırılması lâzımdır ki o zaman Ayasofyadan bir şey kalmamış olur!

Koca Türk ustası Mimar Sinan, Ayasofya için şu koca- mış malûle koltuk desteği lâzım olduğunu bildiği için düş- mesin diye mabedi dışdan dayaklamıştı. Sonradan mabedin şevli istinat kaideleri üzerine yapılmış olan dört minaresi ki dört cihetten sımsıkı tutakları olmuştur.

Yukarıda üç şekil üzerine plânlarını anlattığımız Bizans mabetlerinden bazilika tertibindeki eserler içinde:

(Mirahur camii) - eski adı «Ayastodyo» dur - Yedikule civarında olup milâdî 460 tarihinde yapılmıştır Venedikliler tarafından tahrip edilen kiliselerdendir. II inci Paleolog mükemmelerr tamir ettirmiş ve zenginine mozayik döşetmişti.

Bilâhara II inci Bayezidin imrahoru İlyas tarafından camie çevrilmiştir.

Edirnekapısı civarımda içerisi geniş salon halinde olan (Manoel) yahut (Aya Nikola) mabedi vardır.

Bu mabet Türkler zamanında (Kefe) den İstanbula iltica eden: katolik Ermenilere tahsis ve dominikenler tarafından idare edildiği için (Kefeli camii) adını almıştır. Kapalı şe- refeli bir minaresi olup minberini de Birinci Mahmudun Sadrazamı Hekimoğlu Alipaşa yaptırmıştır. Yine bu civar- da Kefeli camii ile beraber eskiden Bizans tekkeleri halinde bir de yanık (Odalar camii) olup eski adı «Panaiya Stigmati»

idi. Hicrî 1048 de Sadrazam Kemankeş Karamustafapaşa tarafından camie çevrilmiştir.

(18)

Ka'riye camii

Kemankeşin Koca Kasıma yaptırdığı öz biçimde en güzel toplu eserleri; Galata rıhtımında Yeraltı camii civa- rında olup «zarif bir çeşmesile beraber üstünde mektebi, ayrıca fevkani mesçidi» bulunmaktadır.

Odalariçi camiinin bodrum hücrelerinde Bizans devri ricalinin çok süslü mezar lâhdi vardı.

Haliç denizi üstünde, Oibali semtinde bulunan ve eski adı «Aya Teodosya» olan (Gül camii) nin de - fevkani olduğu için - bodrumunda kıymetli lâhitler bulunmaktadır.

Teodosya; III Leon zamanı haç kıran siyasete isyan eden kadınlardandır. II inci Selim devrinde Mimar Sinan tara- fından camie çevrilmiştir.

Resimlerimizdeki ayak tertibile kubbe ve apsitleri havi ve Türk san'atınm önemli eklerile imtizaç etmiş olan Bizans abideleri içerisinde üç mühim eser gösteririz. Bunlar:

«Ka'riye, Fethiye, Kocamustafapaşa» camileridir.

(Ka'riye camii); Büyük Ayasofya gibi bazilika şeklinden başlıyarak ilk inşa tarihi milâdî 413 ten sonra Jüstinyen za- manındaki şimdiki Askerî Müzesi olan «Aya İreni» ve Kum- kapıdaki «Küçük Ayasofya» ile beraber mühim mabetler sırasına girmişti.

Ka'riye en ziyade Komnenler devrinde mühim tadilât ve tamirat görmüştür. Lâtin istilâsının tahribinden sonra II inci Paleolog Ka'riyemn onarılmasına fevkalâde ehem- miyet vererek en zengin mozayik ve nakış dekorasyonu vü- cude getirmiştir.

Eski adı Hora kilisesi olan Ka'riyeyi II inci Bayezid devrinde Sadrazam Atikalipaşa cami yapmıştır. Türkler bu

Kandilli güzel minare

tarihi eserin şimdiye kadar canlı nakış ve tasvirlerini (iba- detgâh) içinde bir kül gibi muhafaza etmiş olmakla seci- yesindeki arsevenliğini göstermiştir.

Müzeye çevrilen Ayasofyanın bile kıymetli nakışları üze- rinde asla bir tahrip yapılmamıştır, bütün üzerleri bezlerle örtülerek muhafaza edilmişti. Ayasofya müzesindeki son tahrifler ve tahripler Abdülmecid devrinde İstanbula gelen yabancı mimar Posani tarafından yapılmıştı. Hattâ Posani taassup heykeli diye tasvir ettiği Ayasofyanın denizden gö- rünüşüne hail olmak üzere karşismda yanan adliye sarayını yapmıştı.

Türkler Ayasofyayı hürmetle sevmeselerdi, onun san'at zevkine kendi değer taşıyan mimarisini karıştırmazdı. Aya- sofyanın etrafında serpilmiş olan o, güzel san'at manzume- leri mabedi daha ziyade açarak ve şekillendirerek ona estetik güzelliğini buldurmuştur. Eğer Türk ekleri olmasaydı eser kolsuz, kanatsız gibi çok düşük ve biçimsiz kalmış olur- du.

(Fethiye camii) III üncü Murad devrinde meşhur ku- mandan Özdemir Osman Paşa, (İranı, Turanı) çiğniyerek (Azerbaycan) ı zaptettiği zaman bu kıymetli zafer hatıra- sından dolayı camiye çevrilen bu Bizans mabedine (Fethiye) adı verilmişti.

Kilise iken Komnenlerle Paleologlar zamanında ona- rılarak yüksek bir kıymet almıştı. Orta ve yan kısım kilise- lerile müştemilâtlı, ayrıca daire şeklinde bir dehlizi havi kubbe ve apsitli eserlerdendir.

(Kocamustafapaşa camii) I inci Leon zamanı milâdî

(19)

458 de yapılmıştır. Evvelce (Aya Petro ve Marko) adını ta- şıyan bu mabet, II inci Bayezidin Sadrazamı Kocamustafa Paşa tarafından camie çevrildiği zaman müslüman Türklük büyük bir kutsiyetle sarılmıştı. Çünkü İstanbulun ilk Araplar tarafından muhasarasında Eba Eyüp Ensarî ile beraber cihad eden Eshabdan Cabir Hazretleri burada gömülüdür. Mimar Hayrettin bu mabedin mihraba müteveccih sahası içerisinde merkezî kubbe ile beraber iki nısıf kubbe yapmış, birde öz biçimde zarif bir minare inşa etmiştir.

Ayni zamanda cami avlusile bitişik olarak geniş bir saha dahilinde Türk tarzında muntazam başlıklı ve kemerli sü- tunlarla revak teşkil etmiş büyük dershanesile beraber bir medrese binası yapmıştır.

Türklerde kandil gecesi minareleri tenvir etmek âdeti ilk Kocamustafapaşa camiinde başlamıştır.

İstanbul içindeki hangi bir Bizans yadigârına bakılsa muhakkak Türk ruhunun güzelliğini işlemiştir.

Meselâ Fatihte yangın harabeleri içinde yıkık (Aya İsaiya) adında Kâtip Hüsrev tarafından mescide çevrilen bir eser üzerinde Türk işareti olarak kalmış (Kandili güzel) bir minare görülür. Çok enteresan olan başlık külâhı sert taştan işlenerek şekillenmiştir. Kapalı şerefesinin sütunları arasında kafes şeklindeki oymalı korkuluğun güzelliğini ta- savvur etmeli.

Röleve için kubbesini cihan gören yüksek abidelerimizi değil, böyle kaybolup giden küçük, fakat değerde biricik olan eserlerimizi yoklamak bize - mimarlara - düşer.

a

(20)

ffllH

1936 olimpiyatlarının icra edildiği Berlin spor sahası, spor ihtiyaçlarını en organize bir şekilde karşılıyan mimari bir mükemmeliyette şekillendirilmiştir.

Berlinin garbında, nehir, tepeler ve ormanla muhat bü- yük bir sahada muhtelif oyun meydanları, yarış yerleri, yüz- me stadı, idare binaları, merasim mahalli ve açık hava ti- yatrosundan mürekkep olarak vücude getirilen bu büyiik teş- kilâtı kısaca izah edelim.

1)— Şark methali:

Bir stadyumun plânı yapılırken spor tekniği ile beraber muazzam seyirci kütlelerinin pek kısa bir zamanda spor meydanına gelmesini ve onu terketmesini düşünmelidir. U- mumî Aks şark - garp istikametindedir. Merasim günle- rinde bütün gün kullanılacağından bu Aks intihap edilmekle seyircilerin kısmı küllisi öğleden sonraları göz kamaşmasın- dan kurtarılmıştır. Şark tarafında stadyumdan evvel 500 met- ro uzunluğunda monumental bir yol vardır. Kırmızı tuğla dö- şeli olan bu geniş yol nazarları manyetik olarak stadyumun methaline celbetmektedir. Bu yol 70 metro uzunluğunda ve 100 metro genişliğinde büyük granit plâklarile kaplı sahaya müntehi olarak Olimpiya stadyumunun kapısına vasıl olu- nuyor. Buradaki 52 gişede halk taksim olunuyor. 35 metro irtifaında iki kule arasındaki geçit şerefli misafirlere mah- sustur. Ayni zamanda oyunların hitamında çabuk çıkmayı temin ediyor. Gişelerin iki tarafında idare binaları vardır.

Birisinde istihbarat dairesi, seyircilere sıhhî yardım, diğe- rinde para değiştirme ve banka, bir polis merkezi vardır. Ted- ricî ve muntazam bir çıkış temin edilmek için halk stad- yumun dar ucundaki bu şark kapısından çıkarılmıştır.

2)— Olimpiya stadyumu:

Oturulacak yerler içiçe iki halkadan mürekkeptir. Alt halka (40) basamak olup toprak seviyesinden 12 metro aşa-

ğıya inmiştir. Üst halkanın altında ve bir sıra direklerin ar- kasında seyirciler için lâzım olan bütün mahaller, büfeler, satış yerleri, sıhhî yardım, posta ve apdesthaneler yapılmış- tır. 18 merdiven, 16 metro yüksekliğindeki 31 oturacak veya 62 ayakta duracak kademeli üst halkaya çıkar. Bu halkanın en üstünde, stadyumu çepeçevre dolaşan ve bütün Olimpiyat spor sahasına manzarası olan bir galeri vardır. Büyük taş- larla vücude getirilmiş olan bu galeri kuvvetli bir mimarî motif teşkil ediyor. Olimpiya stadyumunun dış duvarı ara- larından bir döşeme geçit kuvvetli ve ağır sütunlarla yük- seltici bir his verilerek ve gölge ile ışığın ebedî oyunları ko- narak halledilmiştir. 8 metre genişlikte bir yol bütün stad- yomun haricini dolaşıyor. Bunun dışındaki çimenlik saha taş inşaatın rengi ile bir kontrast teşkil ederek tesiri yükseltiyor.

Şark kapısından girilince nazarlar bütün stadyumun içine hâkim oluyor. Alttaki kademeler halkası 70X105 metro eb'adındaki futbol sahası ve onun etrafındaki 400 metro ko- şusu yolunu sarıyor. Temiz kat'ı nakıs şeklindeki arena, an- tik amfiteatrlardaki şekli kanunlarına tevfikan seyirciler için yan manzarayı gayet müsait bir hale soktuğu gibi ilâveten seyirci kademelerine verilen kat'ı mükâfî makta da bunu fazlasile temin ediyor. Alt kademede irtifa 21 santimden başlıyarak yukarılarda 50 santimi buluyor. Bu şekillerin ve- rilmesi seyircilerin topluluk hislerini ve müsabıklarla rabıta- larını takviye ediyor.

Garp tarafında kuvvetli kesiliş üst halkayı 25 metro ge- nişliğinde bölerek çan kulesine karşı maraton kapısını teşkil ediyor. Ayni zamanda stadyumun dahilini, garbındaki mayıs meydanile kaynaştırıyor. Bu kesişin iki tarafında iki merdi- ven kulesi seyirci yerlerinin hududunu yapıyor. Bu kuleler üzerindeki altı tane zafer levhasına X I Olimpiyat muzaf- ferlerinin isimleri yazılmıştır. Maraton açıklığı alt tarafta maraton merdivenile devam eder. Bu merdiven aşağıda iki

(21)
(22)
(23)

kola ayrılarak ortalarından 10 metro genişliğindeki maraton tüneli geçiyor. Maraton kulelerinin bloklarile müvazene teş- kil etmek üzere arenanın şark tarafında çok büyük ilân levhası vardır. Bu levha 252 harf istiap eder. Arkasında üç muzafferin bayrağını hemen ilân levhası üzerindeki direğe çekebilmek için bayrak deposu vardır. Bu aynı zamanda stad- yumun dışarıdan görünen şark tarafındaki merkezî kütlesini vücude getiriyor.

Conup aksında birbiri üzerinde ritmik bir yükselişle sı- ralanan localar, beynelmilel hakemler komitesinin mahal- leri, devlet ricalinin, diplomatların locaları, ve en yukarıda üstü kapalı 120 metro uzunluğunda idareciler, matbuat, ve istihbarat mahalli vardır. Hitlerin locası arkasında geniş bir şeref salonu, kendisinin bir kaç hususî odası, bir kabul, bir yemek salonu ve bir küçük mutfak vardır. Buradan, halkla temas edilmeden stadyumun altındaki tünel vasıtasila çıkı- labilir.

Sporcuların spor sahalarına dağılmaları yeraltı tü- neller vasıtasile temin edilmiştir.

3)— Yüzme stadı: Olimpiya stadının şimal mihverinde bulunan yüzme stadı 3,5 metrelik istinat duvarına yaslanır ve kütle itibarile hâkim bulunan Olimpiya stadına nazaran ikinci derecede ehemmiyetli kalır. Burada da sporcularla se- yircilerin mıntakaları tamamile ayrılmıştır. Seyirciler stad sahanlığından düzayak olarak yerlerine geçerler. Buna mu- kabil sporculara en münhat kısımlar tahsis edilmiştir. Yüz- me havuzlarile etraftaki yeşillik ve spor sahaları birbirlerile kolaylıkla irtibat ettirilmişlerdir. Bundan maksat yüzücüle- rin ve seyircilerin istirahat ve eğlencelerine bir yer ayırmış olmaktır. İki taraflı tribünlerden bir kısmında kadın gard- robu yerleştirilmiştir. Diğerlerinde aileler için istirahat ma- halleri, bir tarafta da çocuklar için sığ bir havuz yapılmış- tır. Esas iç havuz iki kısım yapılmıştır. Biri atlama sporları için 20X20 metre, diğeri yüzme için 20X50 metre eb'adın-

4)— Mayıs meydanı: Olimpiya stadının garbındaki gsniş arazi parçası büyük resmi geçitlerde ve yürüyüşlerde derinlik tesirlerini artırmak ve mimarî ile tabiatin münasebetini kuv- vetlendirmek üzere bir merasim sahası halinde tanzim edil- miştir. Bu sahanın garp hududunu 44 basamaktık muazzam

bir sed çerçevelemektedir. Bu şeddin ortasında bütün Olim- piya sahasına hâkim yüksek çan kulesi yükselmektedir.

5)— Arazinin' tanzimi ve yeşil sahalar:

Bu iş bir bahçe mimarına verilerek gerek eski nebatat- tan istifade, gerek yenileri yetiştirilmek suretile Almanların verdikleri ehemmiyet nisbstinde çok iyi halledilmiştir.

6)— İnşaat:

2,5 ssne devam etmiş, her kısım için muhtelif mütehas- sıs vs san'atkârlar çalışmıştır. Asıl eserin umumî mimarisi iki kardeş mimar Wernsr Mırch ve Walter March tarafın- dın, 1932 Los Angelos Olimpiyatlarının tetkikile ibda edil- miştir.

7)— Dietrich - Eckart açık hava tiyatrosu:

Olimpiyat müsabakalarının verdiği heyecan ve yorgun- luğu güzel tabiatin ortasında musiki, dans veya temsille din- lendirmek için yapılan bu tiyatro yarım yuvarlak bir vadiye kademevari inşa edilmiştir. Karşıda akustik kanunlarına te- vafuk eden yüksek sahnesi ve iki taraflardan koroların ve figüranların girişlerini temin eden monumental merdivenleri ve seyircilerle sahnenin arasında orkestra mahalli yerleşti- rilmiştir. Seyirci kademelerine verilen inhina ile Olimpiya stadyumunda olduğu gibi halkta toplantı hisleri kuvvetlen- dirilmiştir.

Seyirci sıralarının ortasında Devlet Reisinin locası ve bunun altında rejisör, hoparlörlerin ses ayar ve ışık tanzim mahalleri vardır. 88 kademenin teşkil ettiği 30 metro de- rinlik iki ufkî yolla üç kısma bölünmüştür. 20 000 kişi istiap edebilir. Sahne muhtelif büyük merdivenlerle her türlü ge- çişleri temin edecek surette yapılmıştır. Ayrıca yeraltı kapı- lar vasıtasile temsil edilen eserin eşhası sahneye çıkarılır.

Sahneye taksim edilen 38 mikrofon ve hoparlör ve ışık tertibatı fennin en ince tatbikatıdır. Bu hoparlörler artistlerin seslerini en uzak çıralara kadar işittirmek için bağırarak ko- nuşmaktan kurtarmış ve onlara istedikleri gibi seslerini al- çaltıp yükseltmelerini temin etmiştir.

Sahnenin arkasındaki zengin ormanlar, güzel bir fon yapıyorlar. Bunlar icap ettiği zaman aydınlatılarak sahneye ilâve olunurlar, icabında ise karanlıkta bırakılırlar. Bu tiyat- rodan görülen çan kulesi diğer Olimpiyat sahalarile bunu birbirlerine bağlamaktadır.

(24)

İ ç k o l o n i z a s y o n

( B a ş k a m e m l e k e t l e r d e ) M i m a r Z e k i S a y â r

Geçen yazımda memleketimizde bir kaç yıldanbsri ya- pılmakta olan göçmen yerleştirme işlerini ve bu münase- betle vilâyetlerde yeniden kurulan köylerin inşaatını, müm- kün olduğu kadar incelemiş ve tenkit etmiştim. Bu seferki yazımda (iç kolonizasyon) hakkında başka memleketlerde şimdiye kadar yapılan çalışma ve gayretleri, alman netice- leri anlatmağa çalışacağım. Artık bütün devletleri ciddi bir surette meşgul eden köycülük ve dolayısile iç kolo- nizasyon mes'eleleri her tarafta ehemmiyet peyda et- miştir. Bu sebeple her memlekette bu vadide büyük bir çalışma göze çarpıyor. Avrupada boş kalan sanayi ameleleri için yapılan yeni ziraat kolonileri ile, bizde göçmen yerleş- tirme işlerini köy mimarisi bakımından, ayni katagoriye sokabiliriz. Bu sebeple Avrupada bu sahadaki faaliyeti tet- kik etmek, bizim için çok faydalıdır.

Yeni köyler vücude getirmek mes'elesi bizde daha o kadar yeni başlıyor ki: Bu hususta hiç bir esas tekevvün etmemişdir. Bir kaç yıllık çalışmalar ilmî ve teknik esaslara ve bilgilere dayanmadığı için; geçen yazımda memleketimizde yapılan faaliyeti tenkit etmiştim. Biz henüz bu işte yalnız bü- yük bir hüsnü niyetle çalışmaktayız.

Biraz sonra bahsedeceğim veçhile medenî memleketler- de iç koloniler yaratmak hususunda, bir çok esaslar mey- dana getirilmiştir.

İç kolonizasyon işine başlarken, onun lâzımı gayrımü- fariki olan kanunları, istisnaları, muafiyetleri, malî imkân- ları, teknik esasları ve teşkilâtı da beraber kurmak, ve bunla- rı meydana getireceklere gösterilen kolaylıklar sayesinde kolo- nizasyonu her cihetten mükemmel yapmak çarelerini temin etmişlerdir.

Türkiyeye; bir kaç yıl zarfında gelecek yüz binlerce Türk köylüsünü, yeni ve modern esaslar içinde yapılmış köy-

lerde iskân etmek arzusundayız. Bu ise hakikatte kolay bir iş değildir. Çünkü bu işi hakkile başarmak için büyük bir sermaye, büyük bir fen heyeti teşkilâtı ister. 1930 a ka- dar on yıldan fazla bir zamanda Yahudilere yurt olarak se- çilen Filistinde, Siyonist teşkilâtının büyük kapitaller ile vü- cude getirdikleri kolonilerin adedi ancak 57 ve iskân ettik- leri nüfusun miktarı ise ancak (7556) kişi idi. Yalnız şu kadar ki Filistinde yurt tesisindeki uğraşmalar, tamamen fennî ve ilmî esaslar dahilinde olarak yapılmış ve bunları İngiltere hükümeti Ziraat Nezaretinin fen bürosu teşkilâtı vücude ge- tirmiştir.

İç kolonizasyon işinde büyük mikyasta muvaffak olan mem- leket Almanya olmuştur. Nasyonal-Sosyalistler iktidar mevki- ine geçtikten sonra, üçüncü Rayhstağın umdeleri meyanında, sanayide hasıl olan krizlerden dolayı işsiz ve mustarip bir halde bulunan büyük bir amele kütlesinin tekrar toprağa dönmelerini temin için bütün Almanyada büyük bir (koloni) faaliyeti başgöstermiştir.

1934 te 80 000 hektarlık bir arazi üzerinde 5000 adet, 1936 da 8 500 adet küçük çiftlik vücude getirilmiştir. Bun- lardan başka 1933 te 200 000, 1934 te 300 000 köy evi inşa edilmiştir. Bu binaların bir çokları kolonizasyon şirketleri tarafından yapılmıştır. Devlet inşaat masrafının % 90 nını temin etmiştir.

Bu kadar büyük bir inşaat faaliyetinin kısa bir zaman- da meydana gelmesi büyük bir paraya mütevakkıf olduğu gibi kolonizasyon için vücude getirilen kanunların, teşkilâtın bu işte büyük bir rolü olmuştur.

Bu mes'ele hakkında, 1935 yılında Pragda toplanan uluslararası mesken ittihadı kongresine, Alman ziraat kolo- nileri hakkında Prof. Lörcher tarafından verilen raporu burada neşrediyorum. Bu raporda zikredilen himayeler, ka-

(25)

Almanyada yapılan (Eisenberg) kolonisinin umumi vaziyet plânı.

nunlar bizim köy inşaatı faaliyetimizde istifade edilecek bir örnek teşkil edebilir:

«Büyük Harbin netayici, Versay muahedeleri umdeleri ve nihayet büyük iktisadî buhranın tesiratı Almanyayı yeni yeni maişet tarzlarının taharrisi esaslarile meşgul etti. Bu esasattan biri de (İç kolonizasyon) mes'elesidir ki tamamen ziraî veya nimziraî teşekküllerin yaratılmasına müstenit me- saiyi ihtiva eder.

1— Tamamen zirai olan teşekküllerin gayesi; bütün ihtiyaçlarını topraktan temin edecek yeni bir (köylü kolonisi) vücude getirmektir. Almanlar buna (Vollerwerbsstelle) derler.

2— Nimziraî olan teşekküllerin gayesi ise: İhtiyaçlarının mühim bir kısmını topraktan temin eden ve fakat bunun haricinde ayrı bir işle de iştigal eden bir (işçi kolonisi) ya- ratmaktır. Almanlar buna (Nebenenverbsiedlung) diyorlar.

Ziraî koloniler vasıtasile Almanyada yeni bir köylü ta- bakası vücude getirmek, Nasyonal - Sosyalistler hükümetinin yeni bir hayat nizamı meydana getirmek hususundaki gaye- lerinden birini teşkil etmektedir. Hayat şartlarında yapılacak bu yeni ve cezri tahavvül iktisadî sahada da yeni bir nizamm teessüsünü temin edecektir.

Halkı toprağa davet edip çiftçiliğe teşvik etmek şüphe- siz ki aileleri iktisadî buhranlardan vikaye edecek, ve onlara yeni hayat şartları dahilinde emniyetle yaşamak imkânla- rını bahşedecektir.

Zirai koloniler sayesinde memleketin muhtelif mınta- kalarına bir nisbet dahilinde mütesaviyen taksim edilecek halk zümresi şehirlerin gayri sıhhî tecemmü mıntakaların- dan kurtarılmış olacaktır ve Almanya gibi sanayileşmiş bir memlekette ileride olması muhtemel dahilî iş buhranlarının da bu suretle bertaraf edileceği muhakkaktır.

K a n u n l a r :

Almanya kolonizasyon işlerine müteallik kanunlar şun- 1— ı ı ağustos 1919 tarihli «Reichssiedlungsgestz» ka- nunu:

Bu kanuna nazaran kolonizasyon serbest ve iktisadi bir teşekküldür. Hükümetin bu teşekküllere ne şekilde yar- dım edeceği tayin ve tesbit edilmiştir. Şirket ve cemiyetler şeklinde tebarüz eden kolonizasyon organları bu kanunu mevkii tatbika koyacaklardır. Otoriteler, şirketler, arazi mü- bayaaları hakkındaki esaslar ve kanunî muameleler tayin ve tesbit edilmiştir.

2— 14 temmuz 1933 tarihli kanun:

«Ziraî kolonizasyon teşkilâtı hükümet işidir ve bir nu- maralı kanunla mevkii tatbika konur»;

3— 29 eylül 1933 tarihli kanun:

Alman hükümeti, eski Alman âdatına istinaden, Alman köylüsünü millet kanının menbaı olarak tanır. Alman köy- lüsünü her nevi fahiş ipotek harçlarından vikaye eder ve bir aileye mahsus mülklerin yabancı kimselere satılıp aile mirasına aileden hariç kimselerin katılmaması hususunun teminine çalışır.

4— 4 kânunusani 1935 tarihli kanun:

11 ağustos 1919 tarihinde neşredilen kanunun mütemmi- mi olup büyük arazinin küçük parçalara taksimini ve ipotek muamelelerini tanzim eder ve bu cins arazinin alım, satım işlerini tesbit eder.

K ö y l ü K o l o n i z a s y o n u n u n f a a l i y e t i : Hükümet arazi mübayaası için gayet az faizle köylüye uzun vadeli kredi açar.

Köylüyü inşaata teşvik etmek için; yapı işlerine ait nizamnamelerile serbestiyi ve kolaylığı temin eder. İlk beş sene için yeni yapıları vergiden muaf tutar. Birinci sene ipotek faizi istemez, ikinci sene yalnız % \i faiz alır, bunun içinde borcun amortismanı da dahildir. Müteakip senelerde borç miktarı azaldıkça faiz tedricen çoğaltılır ve nihayet

% 4 ü yani azamî haddini bulur. Yüzde i da borcun amortis- manı için alınır.

Mektep ve kilise gibi umumî mebani yapmak istiyen köylüye hükümet nakden yardım eder. Hususî tahsisat verir.

Çiftlik tesis etmek istiyenlere de daha müsait şerait altmda kredi açar.

Yeni inşa edilmiş bir Alman köyü.

(26)

T e ş k i l â t :

Alman hükümeti Ziraat Nezareti köylü kolonizasyonu- nun nâzım ve hâkimi rolündedir. Emrinde «Almanya kolo- nizasyon bankası» ve vilâyetlerin ziraî icra heyetleri bulun- maktadır. Mahallî icraat ve faaliyetler icra heyetlerine bağlı ziraat ofisleri tarafmdan temin edilmektedir. Ayni zamanda tanınmış ziraî sosyeteler bu faaliyete iştirak etmektedir.

Ziraat Nezaretinden maada «köylü korporasyonları» da kolonizasyon faaliyetlerile ikinci derecede iştigal eden te- şekküllerdir.

K o l o n i z a s y o n (Siedlung):

Kolonizasyon plânlarının heyeti umumiyesinin esasatı Ziraat Nezareti tarafından tertip edilir. Kısım kısım ayrılan plânların teferruatile de mahalli ziraat sosyeteleri ve vilâyat ziraat ofisleri iştigal eder. Umumî plân şu kısımlara tefrik edilmiştir:

A— Arazinin muhtelif mülkiyetlere parçalanması, B— Köylerin tanzim (amenajman) plânları, C— Köy evleri plânları.

Muhtelif mülkiyetlere ait arazi parçalarının vüs'ati, coğrafî vaziyete, iklime, ziraatin nev'ine, fennî ve iktisadî şeraite göre değişir.

Plânların tertip ve tanziminde inşaatın yapılacağı mın- takalarda mevcut yapı malzemesinin cins ve miktarı göz önünde tutulmuştur. Ahırların ve gübre çukurlarının yapı- lışına hususî bir ehemmiyet verilmektedir ve bilhassa bu gibi hususat ziraî yapı sosyetelerinin yedi ihtisasına bırakılmıştır.

Su tedariki mes'elesi de, her mıntakanın ihtiyacına göre, ya kuyu açmak suretile ve yahut mevcut suları pompa tesisa- tile civara taksim etmek üzere temin edilmektedir. Bütün bu tesisatın maliyet fiatları en küçük teferruatına kadar hesaplanmıştır. Bahçelerin tanzimi ve terrasman masarifi köylüye aittir.

Alât ve edevatı ziraiye ve çift hayvanatı masarifi kıs- men çiftliklerin maliyet fiatlarına ithal edilmiş, kısmen de köylünün şahsi masarifi olarak addedilmiştir.

Ekseriya yeni yerleşen köylüler (buğday, arpa, saman, patates) gibi ihtiyaçlarını ilk sene zarfında komşularından temin ederler ve hasatta iade ederler.

Kolonilerde gerek «köylü işçiler» servisinin, gerekse komşu köylülerin yardımile, yeni köylüye ait inşaat ve tesi- sat maliyetlerinin azaldığı memnuniyetle görülmektedir. Ma- hallî teşkilâtın hazırladıkları raporlar ve iktisadi şerait te- sisat maliyetlerinin esası olarak tutulmaktadır.

İşte, bu şekildeki çalışmaların neticesi olarak yeni köy- lüler (Siedler) mal sahibi sıfatını alırlar. Fakat borçlarını tamamen ödeyinciye kadar malları üzerinde hükümetin hu- kuku bakidir.

Bu yeni mülkiyetler için (type) kontratlar vardır. Bun- lar köylü ile ziraat ofisleri tarafından imzalanır. Borcun

PLAN D UNE FERME Almanyada küçük çiflik

tamamen itfası 50-60 seneye taksim edilmiştir. İlk seneler müstesna, müteakip senelerde % 4 faiz ve % i amortisman olmak üzere köylü her sene borcunun % 4h na müsavi bir para verir. Bazı mıntakalarda faiz miktarı % 4 ten daha aşağıdır. Her mmtakada, faizleri daha fazla indirmek için tedbirler alınmaktadır.

Yeni vücude getirilen kolonilerin varidat ve masarifatı hakkında kat'î bir rakam söylemeğe imkân yoktur. Çünkü her mıntakanın ayrı bir hususiyet arzetmesi, toprağının, ik- liminin başka başka olması ve ziraî koloni köylüsünün tarzı faaliyeti, ailesi efradı ve mülkiyetin vüs'ati umumî masari- fat ve varidat yekûnların çok muhtelif olmasını intaç ettir- mektedir.

K o l o n i y e t a h s i s e d i l e c e k a r a z i n i n i n t i h a b ı :

Bu arazinin intihabı sosyal, ekonomik ve demografik bakımdan büyük bir ehemmiyet arzeder. Hükümetin hima- yesi ve kontrolü altında tanzim edilen işler meyanında yerri tesis edilen koloninin sosyal ve kültürel ihtiyaçları nazarı itibara alınır. Mektepler, kiliseler, sosyal cemiyetler, mü- esseseler mıntakavî şeraite göre teşkil edilir.»

Almanyada, zirai kolonilere müteallik kavanin ve rriza- mat harpten evvelki ve sonraki devirlerin tecrübî esasatına göre yapılmıştır. Kolonizasyon işleri serbest ve şahsi mesai ile değil, fakat Nasyonal - Sosyalistler hükümetinin, iktisadî nizama uygun, devlet politikasile tanzim edilmiştir.

Bu raporda zikredildiği veçhile (ziraî koloni) tesisi bizde olduğu gibi Almanyada da devlet işidir. Rapordaki mün—

derecat bize bunlar sayesinde (İç kolonilerin), köyleri maliyet- lerinin ne kadar ucuza kabil olabileceğini gösteriyor. Haki- katen köy evlerini ucuza maletmek için; plân sahalarını kü- çültmek değil; binayı vücude getirecek malzemenin tedari- kini, maliyetini, hazırlanmasını, nakliyatını, binanın işçiliğini, muafiyetler ve kanunlar sayesinde asgarî hadde indirmek doğrudur.

(27)

Alman çiflik evi projelerinden bir tipin muhtelif görünüşleri.'

Çünkü her şeyden evvel; bugünün modern telâkkilerine uygun binalar ve köyler meydana getirmek gayedir. Geçen yıl Trakyada köy evi olarak yapılan binaların hiç bir mi- mari telâkkiye uygun olmadığı, bir çoklarında helâ dahi bu- lunmadığını gördük. Ev sahaları iskân edilen köylünün ih- tiyacını teminden o kadar uzaktı ki köylü evlerin etrafında kısa bir zaman sonra kara kerpiçten bir çok ilâveler yapmak mecburiyetinde kalıyordu. Bir kaç senedenberi gerek Trak- yada ve gerek Anadolu da (köy inşaatı) gayrifennî olarak yapılmıştır. Bu faaliyet fenni ve malî büyük bir bilgisizlik içinde devam etmiştir. Meselâ:

Büyük bir inşaat faaliyetinde lüzumu olan milyonlarca tuğlayı temin edebilecek paranın sarfına rağmen binalar kâ- milen kerpiçten yapılmıştır. Halbuki ayni masrafla büyük bir tuğla stoku imali kabil olurdu. Önümüzdeki (iç kolonizasyon) faaliyetimizi artık ilmileştirelim. Bu işte tecrübe ve ihtisas sahibi olmuş kimseler tarafından elde edilen kaidelere uya- rak ve onlardan istifade ederek çalışmamız lâzımdır.

1935 uluslararası kongresinde, muhtelif memleketler de- legelerine; memleketlerindeki kolonizasyon faaliyetlerden hulâsa edilmiş şekilde neticeleri toplamak ve bunlardan isti- fade etmek gayesile bir sual cetveli tertip edilmiştir. Bu cet- veli ehemmiyetine binaen aşağıya naklediyorum.

Sual cetveli:

«Cihanşümul ekonomik krizden dolayı muhtelif mem- leketlerde vukuagelen büyük işsizliğe karşı bir çok tedbirler alındı. Bu tedbirler meyanında, en mühimlerinden biri de kolonizasyon mes'elesidir ki gayesi; sanayi merkezlerinde iş- siz dolaşan bir kısım köylünün toprağına ve çiftine dönme- sini temindir. Bu maksatla işsiz tabakanın bir kısım gıda ihtiyaçlarını bizzat kendilerinin temin edebilmeleri için en- düstriyel şehirler civarında kâfi derecede araziye malik evler vücude getirildi ve bu suretle işten ve gelirden mahrum kim- selerin ihtiyaçlarının kısmen tatminine çalışıldı. İşte bu gaye- ler uğrunda, muhtelif memleketlerde vücude getirilen ka- nunî esasat ile ekonomik ve finansal hareketleri ve teknik teş- kilâtın ehemmiyetini tesbit etmek için aşağıdaki «sual cet- veli» tanzim edilmiştir.

Alman bu tedbirlerin bir kısmı köylü ve çiftçinin kolo- nizasyonuna, bir kısmı da kriz dolayısile işsiz kalan ve binıreti- ce gidasının bir kısmını bizzat yetiştirmek mecburiyetinde bu- lunan amelenin kolonizasyonuna aittir. Bu iki çeşit kolonizas- yorru yekdiğerinden tefrik etmek faydadan hali değildir. Bi-

naenaleyh raportörlerin bu hususu nazaraı itibare almaları lâzıdır:

I Kanunî esaslar:

1— Kanun ve talimatnamelerin isim ve tarihleri?

2— Kanun ve talimatnamedeki mühim maddelerin hu- lâsası?

3— Tasavvur halinde bulunan kavanin ve tedabir.

II Kolonizasyonu teşvik için vasıtalar:

a) Sermaye tesisi.

1— Sermaye tesisi için kimler tarafından para veril- diği? [ • ] .

2— Şimdiye kadar ne kadar meblâğ sarfedildiği, ve ne kadar sarf edileceği?

3— Hangi mali ve fennî esaslara göre kolonizasyon iş- lerine para tahsis edildiği?

b) Mümasil teşvik çareleri.

Vergiden muafiyet, harçlardan muafiyet, inşaat tali- matnamelerinde gösterilen kolaylıklar, hükümet ve beledi- yeler tarafından taahhüt edilen işler.

III Teşkilât:

1— Sermaye tesisine ait teşkilât.

2— İdari işlerin icrası için fennî hazırlıklara ait teşkilât.

3— Toprağa avdeti temin için resmî, hususî ve ilmî teşekküllerin gayret ve araştırmaları ve takip et- mek istedikleri hukukları.

IV Kolonizasyon:

1— Umumî plânın esasları.

a) Mıntakavî amenajman esasları.

b) Vaziyet (Situation) plânı.

c) Ev civarında arazinin vüs'ati, kiraya verilebileceK olan kısım.

2— Ev ve merbutatı.

a) Ev tipinin plân ve elevasyonları.

b) Kanunî, fennî ve iktisadî mecburiyetler (plânların tevdii ve inşaattaki çalışma bakımından).

c) İnşaatın teknik detayları (ekipman, tesisat, su ve kanalizasyon).

3— İnşaatın maliyeti. (Her ev başına).

a) Koloni evinin ve ilâvelerinin safî değeri. (Ahır, za- hirelik ilâh. ayrı ayrı gösterilmek şartile).

t*] Bir çok memleketlerde koloniler hususî şirketler t a - rafından da tesis edilmektedir.

(28)

b) Vasati arazi fiatları.

c) Her evin amenajmanı fiatları.

d) Müteferrik masarif (su, gaz, elektrik, kanalizasyon, terasman, bahçe ilâh.)

e) Eski ve yeni envanterlere ait masarifat ve tadat miktarı.

4— Normal inşa fiatlarını indirme imkânları:

Bu hususta sarfedilen gayretler, eşhas, komşulardan görülen yardım ve hizmetler, parasız veya tenzilâtlı arsa te- mini, ucuz malzeme ve mesai temini.

5— Bahçe ve tarlalar.

a) Arazi ekimi hakkında umumi cevaplar, mesai saat- leri ve tarlalarda çalışan kimselerin miktarı.

b) Toprağın vasati randımanı.

c) Randıman şartlan.

6— Kolonicinin varidat ve masarifatı.

a) Mülkün ismi, mülkiyetin serbest veya mahdut olu- şu, tekadüm hakkı, uzun icare, muvakkaten icare (kanunî esaslar, kontratın neşri, ve kabilse bir mo- delinin Fransızca, İngilizce veya Almanca tercemesi.) b) Kolonicinin nazarı itibare almak mecburiyetinde

olduğu vazifeler.

Tesis sermayesi faizleri ve amortismanları, arazinin amortismanları, uzun icarelerin faizleri, idare ve teşkilât masrafları, sigortalar ilâh. (bunları ayrı ayrı göstererek izahat verilmesi).

c) Kolonicinin vasati masarif ve varidatı.

(Şahıs başına senevi isabet eden masarif):

1— Ev, gıda, elbise, tahsil ve terbiye, istirahat ve mü- masilleri.

2— Ekim, nebat, alât ve edevat, ıslahat ve mümasilleri.

(Ümit edilen vasati gelir):

1— Topraktan alınan randıman miktarı.

2— Bunun haricindeki mesaiden elde edilen kazanç.

Koloninin iktisadî durumu ve bekası ne şerait altın- da temin edilmiştir?

V Kolonici:

1— Kolonicilerin sureti intihabı, eski meslekleri, içtimai ve iktisadî kanaatleri ve mezhepleri, kolonicinin karısının mevki, vaziyeti ve vazifeleri.

2— Kolonicilerin tahsil vaziyeti, gençlik talim ve terbi- yesi, iktisadî müktesebatı ilâh.

3— Kolonicilerin teşriki mesaisi (teşkilâtları ve ziraî kooperatif şirketleri).

4— Kolonicinin sosyal ve kültürel bakımdan noktai na- zar ve icraatı (mektepler, çocukların büyütülme ve terbiye tarzları).

VI Şimdiye kadar yapılan tecrübeler vc alman netice lerin hulâsası: Tekrar toprağa avdetin müstakbel inkişafı hakkında ümitler, düşünceler.

VII Toprağa avdet hakkında intişar etmiş en mühim eserlerin hulâsası: (Bu eserlerin bibliyografisi).»

Yukarıdaki vesaikin tetkikinden anlaşıldığı üzere, mede- nî memleketlerde iç kolonizasyon işlerinin ne kadar büyük bir ehemmiyetle takip edildiği, ve bu meselenin ne kadar ince tetkiklere, ilmî çalışmalara mevzu teşkil ettiği görülmektedir.

Memleketimizde göçmen yerleştirme işlerine devam eder- ken, şimdiye kadar düşülen hataları tekrarlamamak için, bizim de onlar gibi ilme, ihtisasa, teşkilâta fazlasile ehemmi- yet vermemiz lâzımdır. Bu vadide bizden daha ilerde, bulu- nan memleketleri göz önüne tutarak onların faaliyetlerini ve aldıkları neticeleri incelemek, kanunlarından, teknik teşki- lâtlarından örne kalmak, ve memleketimizdeki malî imkân- lara göre, bu esasatı bilgile tahkik etmek en büyük dileğimizi teşkili eder.

(29)

B a ş k a m e m l e k e t l e r d e y a p ı i ş l e r i

A l m a n y a

M e s l e k î k u r s l a r v e k o n k u r l a r : İnşaat işlerinde çalışan işçilerin meslekî bilgilerini çoğalt- mak maksadile, 1935 senesi zarfında Almanyada 572 adet mes- lek kursu açılmıştır. Bu kurslara devam eden işçilerin adedi 12,586 ya baliğ olmuştur.

Ayni zamanda tertip edilen millî meslek konkurlarına 1934 senesinde 16,800, 1935 senesinde 32,000 ve 1936 senesinde de 72,000 genç işçi iştirak etmişlerdir. Tasfiye usulile yapılan konkurlar neticesinde, muhtelif sınıflara mensup 660 genç nihai konkura iştirak etmek üzere (Königsberg) şehrine gön- derilmişlerdir. Bunlardan 220 si konkuru kazanmış ve 35 de fevkalâde bir derece ihrazına muvaffak olmuşlardır. Bu genç- ler Başvekile takdim edilmişler ve kendilerine diplomalarile beraber birer şeref madalyası hediye edilmiştir. Konkurda mu- vaffak olan gençleri, mensup oldukları korporasyonlar, mes- leklerinde daha ziyade terakki etmeleri için, para hediyesile taltif etmişlerdir.

Y a p ı s i g o r t a l a r ı ;

«Bauindustrie» nin neşriyatına nazaran, Yapı sigorta- larının şekillerinde bazı tadilât ve ıslahat yapılmıştır. Adi ika- metgâhlara mahsus yapıların sigorta primleri binde 1,2 ye tenzil edilmiştir. Yapı sigortaları poliçelerinin tanziminde ya şantiye adedi ve yahut bir senelik iş yekûnu esası teşkil et- mektedir. Yapı işlerinde kullanılan makineler ancak 2,500 marka kadar sigorta edilebilir. Otomobiller, kamyonlar, resim ve dosyeler, altın ve gümüşe müteallik kıymetli eşya ve mü- cevherat sigortaya dahil değildir. Yangından ileri gelecek ha- şarat için ayrıca konturata kayıtlar koşulur ve primler ona göre tanzim edilir. Sigorta şirketleri mukavele aktederken bilhassa müteahhidin mesleki ihtisasmı gözönünde tutmak- tadırlar.

A v u s t u r y a

H e y k e l t r a ş l a r v e m e s l e k i h t i l â f l a r ı ; Avusturyada 1929 senesindenberi heykeltraşlarla, mer- mer yontucular arasında mevcut olan ihtilâf nihayet mahke- me kararile hal ve tesbit edilmiştir. Bu ihtilâfa sebebiyet ve- ren hâdise; bir heykeltraşın mermerden bir mezar taşı inşa- sını taahhüt etmiş olmasıdır. Mermer yontucuları cemiyeti tarafından heykeltraşın mahkemeye verilmiş olması ve kendi ihtisası olmıyan bir işi taahhüt etmek ve başkalarına ait müş- terileri gayri nizamî olarak kendine celbetmek suçlarile itti- ham edilmesi bu iki san'at mensuplarını uzun bir mücadeleye- sevketmişti. Muhtelif mahkemelerde görülen bu uzun dava nihayet heykeltraşın lehine olarak neticelenmiştir.Mahkeme- nin nihaî kararma göre;heykeltraşlar, ornemanlar ve heykel - traşiyi alâkadar eden figürleri ihtiva eden mezar taşlarının inşasına salâhiyettardırlar ve hattâ eskiden mevcut taşların

üzerini süslemek ve ilâveler yapmak hakkı bile kendilerine bahşedilmiştir.

A m e r i k a B i r l e ş i k Hükümetleri A m e r i k a l ı m i m a r l a r ı n t a l e p l e r i " ;

«American İnstitute of Architects» in İkametgâhlar ko- misyonu 68 inci toplantısına ait tanzim ettiği raporda: «Yapı faaliyetlerindeki şahsî teşebbüslerin ancak hükümetin yar- dımına mazhar olmak suı-etile inkişaf edebileceği, bununla beraber hükümetin bu nevi yapılar üzerindeki sıkı kontrolü- nü hafifletmek, mahallî inşaattaki plânların tetkiki, merkezî ve federal teşekküllerin formalitelerine tâbi tutmadan, daha pratik bir şekilde, mahallî komisyonların dairei salâhiyetine bırakmak suretile temin etmesi lâzımdır. Federal teşekküller daha ziyade rehberlikle iktifa edip, malî yardımlarla şahsî teşebbüsleri himaye ve teşvik etmelidir. Yapı projelerinin tet- kik -ve kabulü merkezî komisyonlar tarafından değil, her mın- takanın mahallî komisyonları tarafından gözden geçirilme- lidir. Buna mukabil hükümet müesseseleri yapı malzemesi- nin tedarik şekilleri, piyasa Hatlarının istikrarı, inşa metod- ları, yapı endüstrisinin memleketteki inkişafı gibi umumî me- sail ile iştigal eylemelidir.» denilmektedir.

M ü n a k a l â t v e y o l K a z a l a r ı ;

«Roads and Streets» mecmuasının bir makalesine na- zaran, Amerikada vukua gelen yol kazaları günden güne ço- ğalmaktadır. 1935 senesine nazaran 36,100 ölüm vak'ası kay- dedilmiştir. 1925 den 1935 e kadar on senelik bir müddet için- de Amerikada yol kazaları neticesinde ölenlerin miktarı 400,000, yaralananların miktarı on milyon kişiye baliğ olmak- tadır.

Makale sahibi kazaların bu mühim yekûna çıkmasının sebeplerini otomobillerin sür'atlle yolların genişliklerindeki nisbetsizlikte aramaktadır. En ziyade kazaya sebebiyet veren otomobiller 1935 ve 1936 modeli sür'atli arabalardır ve bu ara- balar kâfi derecede geniş olmıyan şoselerde kazalara meydan vermektedirler.

Amerikanın en büyük otomobil fabrikaları direktörünün bu husustaki şayanı dikkat beyanatında: «Yollar ne kadar ge- niş ve mükemmel olurs aolsun azamî sür'at; saatte 90 kilo- metreyi geçmemelidir. Zira istatistiklere nazaran, vukua ge- len kazaların % 95 i 90 kilometreyi mütecaviz bir sür'atle ha- reket eden otomobiller tarafından yapılmaktadır.» denilmek- tedir.

P a r i s y e r a l t ı t r e n l e r i ;

Paris Metropoliten kumpanyası İdare meclisinin raporla- rından anlaşıldığına göre; yeraltı şimendifer hatlarının umu- mi tulü 144 kilometreye baliğ olmaktadır. Bunun 138 kilomet- resi Paris şehremaneti hudutları dahilindedir. İnşaatı devam etmekte olan kısımların ilâvesile hat yekûnu 210 kilometreye

Referanslar

Benzer Belgeler

Asayiş Dairesi Başkanlığı - Özel Güvenlik Kurumları Şube Müdürlüğü - Eylül 2008Asayiş Dairesi Başkanlığı - Özel Güvenlik Kurumları Şube Müdürlüğü - Eylül 2008.. 64-) ÖGG

Türkiye'deki Mülteciler için Mali Yardım Programı: taahhüt edilen/karar verilen, sözleşmeye bağlanan, ödeme yapılan projeler – 16/06/2017 itibariyle Son Durum.. 1.6

Bu çalışmada, sonlu elemanlar metodu kullanılarak üst damak protezinin 0 ° C, 36 ° C, 70 ° C sıcaklık ve uygun sınır koşulları altında CrCo, tek yönlü/örgü

Öğrenciler, takım içinde, birbirlerine öğretme işlemleri sona erdikten sonra bireysel olarak tüm konuları içeren küçük bir sınava girerler.. Bu sınavdan bireysel

Baraj suları altında kalacak bölgede- ki 'eski eserler ve kültür değerleri için yapılmış olan araştırmalara değinmek is- tiyorum.. Baraj bittikten sonra, gölün meyda-

Camus usulü dahilinde inşa edi- len bir bina, evvelce imal edilmiş muhtelif büyüklük- te ve muhtelif şekillerde bölmelerden müteşekkildir.. Bu bölmeler, Le Havre'da bulunan

ğıya inmiştir. Üst halkanın altında ve bir sıra direklerin ar- kasında seyirciler için lâzım olan bütün mahaller, büfeler, satış yerleri, sıhhî yardım, posta

Pay sahiplerimizin yeni pay alma haklarını tamamen kullanacakları varsayımıyla, söz konusu bedelli sermaye artırımından 486.167.385 TL tutarında brüt ihraç geliri