• Sonuç bulunamadı

Eyüp Askeri Rüştiyesi'nin (1910-1916) giden evrak defteri ve değerlendirilmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Eyüp Askeri Rüştiyesi'nin (1910-1916) giden evrak defteri ve değerlendirilmesi"

Copied!
318
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

KIRIKKALE ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

RAMAZAN TÜRKOL

EYÜP ASKERÎ RÜŞTİYESİ’NİN (1910-1916) GİDEN EVRAK DEFTERİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

TEZ YÖNETİCİSİ

PROF. DR. İSMAİL ÖZÇELİK

KIRIKKALE-2007

(2)

ÖZET

Bu tezin hazırlanması sırasında öncelikle Eyüp Askeri Rüştiyesi Giden Evrak Defteri esas alınmıştır. Defter’in kapağındaki orijinal etikette, Mart 330 (1914/15)- Şubat 331 (1915/16) tarihleri belirtilmişse de tezkereler incelendiğinde, 22 Mart 1910 (9 Mart 1326) tarihinden, 12 Mart 1916 (28 Şubat 1331) tarihine kadar bir dönem karşımıza çıkmıştır ki bu da bizim asıl inceleme dönemimizi oluşturmuştur. Bununla birlikte, Defter’de sayfa numaralarının verilmemiş olduğunun anlaşılması üzerine, sayfalar numaralandırılmıştır. Böylece yüz elli dokuz sayfa gibi bir toplam sayfa sayısı elde edilmiştir.

Defter’de yazılı olan tezkerelerin tezkere numaralarıyla birlikte, sayfa yapılarına, satır uzunluklarına ve sayılarına göre birebir transkripsiyonu yapılmıştır. Uzun ve yorucu, bir o kadar da titiz çalışmayı gerektiren bu işlem sonucunda, beş yüz yirmi civarında tezkere incelenmiştir.

Tezkerelerde fotokopiden kaynaklanan, zamanla tahrip olmuş olan kısımlar, karalamalar, boş bırakılan yerler, yazan kişinin el yazısının karışıklığı ve maalesef bizim okumayı başaramadığımız bazı kelimeler için boşluklar bırakılmıştır. Özel isimler, yer adları (mahalle ve sokak adları) bugün de hâlâ kullanılmakta olan adları ile karşılaştırılarak, diğer sözcükler ile birlikte elden geldiğince doğru transkrip edilmeye çalışılmıştır.

Bilimsel ve kronolojik esaslara dayanılarak; tezkere tarihleri ve diğer tarilerin yazımında kullanılmış olan, Rumi tarihlerin hemen hemen hepsinin, Türk Tarih Kurumu’nun internet adresindeki, Tarih Çevirme Kılavuzu’ndan yararlanılarak, Miladi ve Hicri tarihlere denk gelen tarihleri de eklenmiştir. Bunun, günümüzde kullanılan Miladi takvim açısından, olayların anlaşılmasına daha çok yardımda bulunacağı açıktır.

Bu işlemlerin ardından tezin içeriği ve çalışma planı doğrultusunda, “Rüştiye”

kavramının ortaya çıkışı ve rüştiyelerin açılışı ve gelişmesi, askeri rüştiyeler, rüştiyelerin idaresi, Eyüp Askeri Rüştiyesi ile açıklayıcı kısa bilgiler ve konu ile ilgli önemli şahsiyetlerin anılarına da yer verilerek “Giriş Bölümü” oluşturulmuştur.

(3)

Ardından tezkereler konularına göre; personel, yönetim, eğitim-öğretim, matbaa ve kitap işleri, muhasebe, bina onarım, bakım ve işleri, ders aletleri, donatım ve ayniyat ve öğrenci işleri olarak tasnif edilip değerlendirilerek, genel bir “Değerlendirme Bölümü”, orijinal tezkere örneklerinden faydalanılarak, “Ekler Bölümü” ve Defter’in transkripsiyonu da sona ilave edilerek, “Metnin Çevirisi Bölümü” oluşturulmuştur.

Ardından sonuç ilave edilip çalışmaya son verilmiştir.

Anahtar kelimeler: Askeri eğitim kurumları, askeri rüştiyeler, eğitim, eyüp, osmanlı, öğretim, modernleşme, yakınçağ, yazışma, evrak defteri.

(4)

ABSTRACT

First of all, the register book of the Eyüp Military Rushdiyya was fundamental while this thesis was preparing. Although it is written March 1330 (1914/15)- February 1331 (1915/16) in the orijinal sticker on the register book’s cover, we came across the period which was between 22 March 1910 (9 March 1326) and 12 March 1916 (28 February 1331) when the notes were examined. This was our main research period.

However, it was understood that the pageshad not been numbered then these pages were numbered. These a hundred and fifty-nine pages were obtained.

The most efficacious transcripted was done according to the page-setting, the lenght of the line and numbers with the number of notes of correspondences in the register book. About five hundred and twenty notes had been examined at the end of this operation with long and tiring also fastidious study.

There are some blanks for which is arised from taking photocopy, descruction in the course of time and confusing of handwriting who writes and the words that we couldn’t succeed to read in the notes. It was tried to transcript the proper nouns, the names of places (districts and streets) with the names which are still using today with the other words.

Almost all of Rumi Calender which was used while preparing the dates of notes and the other dates. The Gregorian Calender dates and the Hegira dates added to Rumi Calender dates. It was done according to scientific and chronological rules and to benefit from History Translation Guide in the Turkish History Association web- address. It is clear that it helps understanding the events the sides of the Gregorian Calendar.

After these operations, it was formed introduction part with the concept of rushdiyya was seen and the opening and development rushdiyya, military rushdiyya, management of rushdiyya, the explanatory and short informations about Eyüp Military Rushdiyya and the memories of the important people about the subject the direction of the content of thesis and the working plan. After then, these notes were classificated

(5)

and evaluated by their topics like staff, administration, education, teaching, press and book works accountancy, repairing and upkeeping the building, lesson tools, equipment and aid kind and students works, this was “Evaluation Part”. Then it was benefit from the models of orijinal notes, this was “Supplementary Part”. Then, the “Text Translation Part” was formed with added the transcription at the end. The work was finished with the “Conclusion Parts”.

Key words: Correspondence, education, Eyup, modernization, modern times, military education schools, military rushdiyya schools, ottoman, register book, teaching.

(6)

AÇIKLAMA

Yüksek Lisans tezi olarak hazırladığım “Eyüp Askerî Rüştiyesi’nin (1910- 1916) Giden Evrak Defteri ve Değerlendirilmesi” adlı çalışmamı, ilmi ahlak ve geleneklere aykırı düşecek bir yardıma başvurmaksızın yazdığımı ve faydalandığım eserlerin bibliyografyada gösterdiklerimden ibaret olduğunu, bunlara atıf yaparak yararlanmış olduğumu belirtir ve bunu şeref ve haysiyetimle doğrularım.”

Aralık-2007 Ramazan TÜRKOL İmza

(7)

ÖNSÖZ

Osmanlı Devleti üzerine yapılan araştırmalarda; 19. yüzyıl modernleşme hareketlerinin, eğitim öğretim alanına yansımaları ile ilgili pek çok araştırma yapılmıştır. Kaynaklar incelendiğinde aşağı yukarı birbirine benzer bilgilerin yer aldığı, araştırmaların birbirine çok benzerlik arz ettği anlaşılmaktadır. Ancak yine de, eğitim öğretimin daha özel bir alanında, örneğin askeri eğitim kurumları ile ilgili araştırmaların sayısı pekte yeterli değildir. Bu durum söz konusu türden çalışmaların önemini bir kat daha artırmaktadır.

Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde kötü gidişat karşısında çareyi eğitim-öğretim alanın da yapılacak yenilik ve iyileştirmeler de görmesi yeni bir dönemin başlamasına neden olmuştur. Bunun üzerine her alanda köklü önlemler alınması yoluna gidilmiştir.

Yapılan bu çalışmaların eğitim öğretim alanına yansıması ise ayrı bir önem taşımaktadır. Ayrıca, bu dönemin incelenmesi yakın geçmişimiz açısından büyük bir gereklilik arz etmektedir.

Eğitim gibi çok geniş çaplı bir alanda, getirilen yenilikler ve yapılan değişiklikler doğrultusunda, Eyüp Askeri Rüştiyesi (1910-1916) gibi mikro plandaki bir konunun incelenmesinin bir çok konuyu aydınlatacağı ortadadır.

Elbetteki bu çalışmada yeterli gelmeyecektir ama yinede bir nebze olsun yardımcı olabilmek en büyük arzumuzdur. Bunun yanında çok titiz ve dikkatli davranmamıza rağmen hatalarımız olmuş olabilir olmuştur da, hataları en aza indirmek için çok daha titiz ve çok daha dikkatli çalışıp, çalışmalara devam etmek de ayrıca bir diğer görevimiz ve sorumluluğumuzdur. Ayrıca bu konuda hocalarımızın ve okuyucuların affına sığınırız.

Son olarak, değerli hocam, sayın; Prof. Dr. İsmail ÖZÇELİK’e saygı, minnet ve şükran duygularımla teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim.

Ramazan TÜRKOL

KIRIKKALE-2007

(8)

İÇİNDEKİLER

ÖZET . . . I ABSTRACT . . . . III AÇIKLAMA . . . V ÖNSÖZ . . . . VI İÇİNDEKİLER . . . VII ŞEKİL ve ÇİZELGE DİZİNİ . . . IX KISALTMALAR . . . X

GİRİŞ

ASKERİ RÜŞTİYELERE GENEL BİR BAKIŞ

A. “RÜŞTİYE” KAVRAMININ ORTAYA ÇIKMASI ve

RÜŞTİYELERİN AÇILMASI . . . . . . . 1

B. ASKERİ RÜŞTİYELER . . . 7

C. RÜŞTİYELERİN İDARESİ . . . 16

a) İdareciler ve Öğretmenler . . . 16

b) Çalışma Süresi ve Tatiller . . . 18

c) Muhasebe İşleri . . . 18

d) Öğrenciler . . . 19

e) Dersler . . . 20

f) Yapılan Sınavlar ve Değerlendirme . . . 21

g) Öğrenci Davranışlarının Değerlendirilmesi . . . 25

D. ASKERİ RÜŞTİYELERİN YETİŞTİRDİĞİ ÖNEMLİ ŞAHSİYETLER . . . 28

BİRİNCİ BÖLÜM EYÜP ASKERİ RÜŞTİYESİ’NİN PERSONEL İŞLERİ A. PERSONEL İŞLERİ . . . 29

a) İdareciler . . . 38

b) Öğretmenler . . . 43

i) Türkçe Öğretmenleri . . . . 43

ii) Fransızca Öğretmenleri . . . 45

(9)

iii) Arapça, Farsça, Kur’an-ı Kerim ve

Osmanlıca Dilbilgisi Öğretmenleri . . . 52

iv) Matematik Öğretmenleri . . . 54

v) Tarih ve Coğrafya Öğretmenleri . . . . 56

vi) Sınıf Öğretmenleri . . . . 58

vii) Beden Eğitimi Öğretmenleri . . . . 59

viii) Resim Öğretmenleri . . . . 61

ix) Müzik Öğretmenleri . . . . 64

c) İdare Subayları . . . . 66

d) Hizmetliler . . . . 68

İKİNCİ BÖLÜM EYÜP ASKERİ RÜŞTİYESİ’NİN İDARÎ İŞLERİ A. İDARÎ İŞLER a) Yönetim, Eğitim ve Öğretim İşleri . . . 75

b) Muhasebe İşleri . . . 88

c) Bina Onarım, Bakım ve Tamir İşleri . . . 92

d) Matbaa, Yayın ve Kitaplar . . . 99

e) Ders Aletleri, Donatım ve Ayniyat . . . 101

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM EYÜP ASKERİ RÜŞTİYESİ’NİN ÖĞRENCİ İŞLERİ A. ÖĞRENCİ İŞLERİ . . . . 112

a) Nakil İşleri . . . . 115

b) Disiplin İşleri . . . 119

c) Sınav ve Sınıf Geçme İşleri . . . . 124

d) Sağlık İşleri . . . 129

DEĞERLENDİRME . . . 132

SONUÇ . . . 142

KAYNAKÇA . . . 145

EKLER . . . 149

METNİN ÇEVİRİSİ . . . 169

ÖZGEÇMİŞ . . . 307

(10)

ŞEKİL ve ÇİZELGE DİZİNİ

Eyüp Askeri Rüştiyesi’nin, Giden Evraklarının

Gönderildikleri Yerlere Göre Dağılım Tablosu . . . 149

Eyüp Askeri Rüştiyesi’nin, Giden Evraklarının Konularına Göre Dağılım Tablosu . . . 150

Tablo 1- 1857’de Türk Öğretim Sisteminin Yapısı . . . 151

Tablo 2- 1869’da Kurulmak İstenen Eğitim Sistemi . . . 152

Tablo 3- 1876’da Türk Milli Eğitim Sistemi . . . . . . 153

Tablo 4- 1900’de Türk Milli Eğitim Sistemi . . . 154

Tablo 5- 1914-1915’te Öğretim Sisteminin Yapısı . . . . . 155

Rüştiyelerde Okutulan Derslerin Haftalık Ders Saati Sayıları . . . 156

Eyüp Askeri Rüştiyesi’nin Ders Dağılım Tablosu . . . 157

(11)

KISALTMALAR

a. g. e. : Adı geçen eser.

a. g. m. : Adı geçen makale.

a. g. y. : Adı geçen yayın.

As. : Asker, Askerî, Askerlik.

b. : Baskı, basım.

Bkz., bkz. : Bakınız.

c. : cilt.

Çev. : Çeviren.

Fak. : Fakülte.

Hz., Hzr. : Hazırlayan.

Krş., krş. : Karşılaştır.

No : Numara.

Nşr. : Neşreden.

s. : Sayfa.

ss. : Sayfalar.

S. : Sayı.

Tezk. : Tezkere.

Yay. : Yayımlayan.

ATASE : Genelkurmay Asker Tarih ve Stratejik Etüt Dairesi Başkanlığı.

A.Ü.D.T.C.F. : Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi.

AÜ. : Ankara Üniversitesi.

G.Ü. : Gazi Üniversitesi.

İ.Ü. : İstanbul Üniversitesi.

T.D.K. : Türk Dil Kurumu.

T.T.K. : Türk Tarih Kurumu.

(12)

- 1 -

GİRİŞ

ASKERİ RÜŞTİYELERE GENEL BİR BAKIŞ

A. “RÜŞTİYE” KAVRAMININ ORTAYA ÇIKMASI ve RÜŞTİYELERİN AÇILMASI

Osmanlı Devleti’nin her alanında, duraklamanın olumsuz etkilerinin ağır bir şekilde hissedilmeye başlandığı 16. ve 17. yüzyıllardan itibaren bir takım önlemler alınmaya başlanmıştır. Ancak, yüzeyde kalan ve tabana inemeyen bu önlemler duraklamanın önüne geçemediği gibi gerilemeyi de kaçınılmaz hale getirmiştir. Bunun üzerine, 18. ve 19. yüzyıllarda, kötü gidişe bir dur demek amacıyla, Avrupa’yı örnek alarak daha köklü önlemler alınmıştır. Yapılan değişiklikler ve yenilikler biraz olsun sorunlara çare olmuştur. Genel anlamda “Tanzimat” olarak nitlendirilen bu yenilikler, vatandaşlık hakları, mal ve mülk edinme hakkı, askerlik ve bunların yanında daha pek çok sosyal ve ekonomik hakları da içine almıştır. Ancak bu yenilikler daha çok azınlıkların işine yaramış ve azınlıklar daha da ayrıcılıklı hale gelmiştir.

Eğitimde, köklü önlemlerin alındığı, sorunların çözümünde kalıcı çözüm yollarına baş vurulduğu önemli bir saha olarak ön plana çıkmıştır. Bu arada Avrupa’daki eğitim anlayışı örnek alınanarak, Batı etiksinde yeni bir dönem başlatılmıştır.

18.yy’ın sonlarında askeri alanda, savaş meydanlarında yaşanan başarısızlıkların durdurulabilmesinin, ordunun modernleştirilmesinden geçtiğinin anlaşılmasına yol açmıştır. Modernizasyonu sağlama düşüncesi de, eğitimli subay ve askerler yetiştirmek gerekliliğini doğurmuştur. Bu görev eğitime düşmüş bunun için de, Avrupai tarzda

“Kara ve Deniz Mühendishaneleri, Harbiye ve Tıbbıye” gibi yeni yüksek askeri okullar açılmıştır. Bu kurumlar öğrencilerini küçük yaşlardan itibaren bünyelerine alıp, ilk okuma yazmadan işe başlayarak, Arapça, Farsça ve Fransızca gibi lisanların eğtimini vermekten başka ilgili oldukları alan ile ilgili mesleğe zemin oluşturacak başlangıç bilgilerini de vermişlerdir. Bu kurumların açılmasından yaklaşık elli yıl sonra bu uygulamanın, zaman ve emek kaybından başka bir işe yaramadığı anlaşılmaya

(13)

- 2 -

başlanmıştır. Bu kaybın “Sıbyan Mektepleri”ndeki düzensizlik ve usulsüzlüklere dayandırılmasıyla Sıbyan Mektepleri ile Yüksek Askeri Okullar arasında geçişi sağlayacak bir kurumun açılması gerektiği düşüncesi ortaya çıkmıştır. Eğitimde de modernleşmenin gerektiği bilincine eren Osmanlı devlet adamları, bu düşünce neticesinde “Rüştiye” denilen okulları açma yoluna gitmişlerdir. Böylece Osmanlı eğitim alanında modernelşme hareketleri daha alt kademelere inme imkanı bulmuş ve hız kazanmıştır.

5 Şubat 1839 tarihinde Meclis-i Vala tarafından alınan bir kararla birinci kademe sayılan Sıbyan Mekteplerinin üzerinde ikinci kademe olarak kurulacak okulların açılması teklif edilmiştir. Sultan II. Mahmut da bu kararı beğenip onaylamak ile birlikte, bu okullarda okuyacak çoçukların aklı başına erecek çağa gelinceye kadar bu kurumlarda eğitim alacak olmalarından dolayı açılacak bu yeni okulların adının

“Rüştiye” olmasını istemiştir. Bu kararla birlikte aynı günde “Mekâtip-i Rüştiye Nezareti” kurulmuş ve İmamzâde Esat Efendi de iş başına getirilmiştir

1.

Rüştiye okullarının açılması esaslarını belirleyen Meclis-i Vâlâ kararlarında uyulması gereken bütün esaslar belirtilmiştir. Ancak hükümet açılması düşünülen bu okullara ilk örnekler olarak, acele bir kararla, az önce bahsedilen meclis kararlarını da pek göz önünde bulundurmadan “Mekteb-i Ulûm-ı Edebiye” ve “Mekteb-i Maarif-i Adliye”yi açmıştır. Bu okul isimlerinden Mekteb-i Maârif-i Adliye’nin Adliye Teşkilatı ile bir ilgisi yoktur. Sultan II. Mahmut’un zamanına ait olması ve padişahın mahlasına binaen bu isim verilmiştir2. Bu okullar, okunacak dersler, derslerin veriliş tarzları ve mezuniyet sınavları ile yeni anlayışın ruhuna uyum sağlayamamış ve biraz çeki düzen verilmiş medreseden öteye geçememişlerdir. Devlet kademelerine istenilen tipte memur yetiştirmekten başka gayesi olamayan bu okullar yenilikçi kesimlerde biraz hayal kırıklığına uğranmasına sebep olmuştur. Yinede önemli bir adım sayılan bu okullar rüştiyelerin ilk çekirdeğini oluşturmuştur3.

1 Osman ERGİN; İstanbul Mektepleri ve İlim Terbiye ve San’at Müesseseleri Dolayısıyla Türkiye Maarif Tarihi, 5 cilt., Eser Kültür Yayınları, İstanbul:1977, II. c., ss. 384-386.

2 Resimli-Haritalı Mufassal Osmanlı Tarihi, c. 5.Yay. Haz. İskit Yayınevi, İstanbul:1962, s. 2926. Enver Ziya KARAL; Osmanlı Tarihi, V. Cilt, 6. b. ,Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara:1994, s.159.

3 O. ERGİN; a. g. e. , II. c., s.393. Enver Ziya KARAL; a. g. e., s. 182.

(14)

- 3 -

Eğitimde yapılması düşünülen ilk yenilik adımlarının istenilen düzeyde olamaması, yapılacak daha önemli yeniliklerin Avrupa’da eğitim görmüş ve Batı’yı tanımış kimselerden geleceğinin anlaşılmasına neden olmuştur. Bu amaçla 1841 yılında yeni çalışmalar başlatılmış ve Emin Paşa’nın başkanlığında önemli işler başaracak bir komisyon oluşturulmuştur.

Çok önemli işler başaran bu komisyonla, 1847 yılında Mekatib-i Rüşdiye Nezareti’nin görev alanı genişletilerek “Mekatib-i Umumiye Nezareti”ne dönüştürülmüştür4. Bir yıl sonrasında Kemal Efendi’nin iş başına getirilmesi ile bu okulların ders programları, derslerin işleniş tarzları, öğrencilerin topluca bir konuyu tek tek öğrenmek yerine, hepsinin birden ayrı ayrı sınıflarda birlikte ders görmeleri, Arapça, Farsça ve dini konular yanında Türkçe, Fransızca, Tarih, Coğrafya, Matematik gibi derslerde modern usullere göre verilmeye başlanmıştır. Bu okulların açılacağı yerler ve binalar konusunda ise ilk olarak padişahların ve ileri gelen devlet adamlarının yaptırdıkları büyük ölçekli Sıbyan Mektepleri rüştiyelere dönüştürülmüş, gerekli görülen yerlerde yeni binalar inşa etme yoluna gidilmiştir. Bu okulların masraflarının devlet bütçesinden karşılanması kararlaştarılmıştır. Ayrıca bu nezaret ile birlikte eğitim sisteminin yeni anlayışa göre teşkilatlandırılması ve rüştiyelerin bu teşkilatlanma içerisindeki yeri, eğitim verilecek öğrencilerin yaşlarına göre seviyesi de belirlenmiştir5.

2 Eylül 1869 tarihinde eğitim alanında, o döneme kadar atılmış adımların içerisinde en önemlisi ve uzun süre eğitim hayatına yön veren, Eğitim-Öğretim Genel Kanunnamesi’dir. Bununla birlikte rüştiyeler ile ilgili esaslar da belirlenmiştir. Ayrıca bu kanunname ile eğitim-öğretim alanına yeni baştan bir çeki düzen verilmiştir6.

Bu kanunnamede; beş yüz evden fazla olan her yerleşim yerinde, halkının Müslüman ve Müslüman olmayan oranları nisbetinde, Müslümanların çoğunlukta olduğu yerlerde daha çok Müslümanlara yönelik, Müslüman olmayanların çoğunlukta bulunduğu yerlerde daha çok Müslüman olmayanlara yönelik, nüfuslarının biribirine yakın olan yerlerde ise karma eğitim vermeye yönelik, rüştiye açılması kararlaştırılmıştır. İnşa edilecek rüştiye binalarında uyum sağlanması açısından

4 O. ERGİN; a. g. e. , II. c., s.441.

5 Bkz.: Ekler Bölümü Tablo: 1, s. 151.

6Bkz.: Ekler Bölümü Tablo: 2, s. 152.

(15)

- 4 -

merkezden gönderilen inşaat planlarına uyulması zorunluluğu da uygulanmıştır.

Öğretim süreleri dört yıl olarak tespit edilmiş olan rüştiyelerin eğitimci kadrosu, öğrenci sayısına göre, bir ya da iki öğretmen, öğretmen yardımcısı ve ihtiyaca göre hizmetlilerden oluşmuştur. Bu görevlilerin maaşları, baş öğretmen; sekiz yüz, öğretmen;

beş yüz, öğretmen yardımcısı; iki yüz elli ve hizmetli; yüz elli kuruş olarak tespit edilmiştir. Ödemeler ise devletin merkeziyetçi anlayışının etkisiyle devlet bütçesinden karşılanmıştır.

19.yy’ın son çeyreğine gelindiğinde devlet içinden çıkılması güç sorunlarla uğraşmaktayken, bir yandan ülke içinde azınlıkların çıkardığı karışıklıklar, ülkedeki aydınların daha fazla özgürlük ve hak elde etmek için mücadele etmeleri, Avrupalı devletlerin baskıları, taht değişiklikleri ve ilan edilen anayasa “Meşrutiyet” ile bir yandan da ortaya çıkan Osmanlı-Rus Savaşı Osmanlı Devleti’ni bu dönemde içinden çıkılması zor bir duruma düşürmüştür.

Bahsedilen böyle bir ortamda yeni bir padişahla, Sultan II. Abdülhamit ile yeni bir döneme başlayan rüştiyelerin; devletin Rusya ile yapılan önemli bir savaştan yenik çıkması, Rumeli topraklarının yarıdan fazlasının kaybedilmesi, ayrıca savaş tazminatı olarak yüz kırk milyon altın borç yükü ile birlikte ilerletilmesine ve yaygınlaştırılmasına çaba sarf edilmiştir. Bu dönemde eğitim konusunuda Sultan II. Abdülhamit’in göstermiş olduğu çabalar, esasen işin başında bulunan Sait Paşa’nın gayretleridir. Ne var ki yaklaşık son elli yıldır ülkede var olan yenileşme çabaları ile sultanın kurmak istediği yönetim anlayışı birbirine zıt düşünce işler bazı noktalarda çıkmaza girme tehlikesiyle karşı karışıya kalmıştır. Buna rağmen rüştiyeler gerek sayıları, gerekse öğretim programları, öğrenci sayıları ve fiziki durumlarıyla ilerleme kaydetmişler ve ülkenin dört bir yanına yayılma göstermişlerdir7. Bu dönemin başlarında eğitim sistemine verilmek istenen şekil ve rüştiyelerin bu sistem içerisindeki yeri ve durumu da öğrencilerin hangi yaşlarda bu okullara alınacağına, eğitim süresine ve seviyesine göre yeniden belirlenmiştir8.

7 O. ERGİN; a. g. e. , III. c., s. 910.

8 Bkz.: Ekler Bölümü Tablo: 3, s. 153.

(16)

- 5 -

20.yy’ın başına gelindiğinde yaşanılan değişmez sorunlar ve buna bir de Sultan II.

Abdülhamit’in baskıcı tutumu eklendiğinde O’nun da saltanatında sona yaklaşıldığının birer göstergesi olmuştur. Bu yıllarda okul binası ihtiyacı iyice artmış ve özellikle başta İstanbul olmak üzere ülkenin en uzak köşelerinde bile yeni rüştiyeler açılmıştır.

Rüştiyeler iptida kısımları ile aynı çatı altında birleştirilerek daha güçlü bir yapıya kavuşturulmuştur. Bu yıllarda da eğitim sitemine çeki düzen verme çalışmaları devam etmiştir. Bu çalışmalar içerisinde eğitim sistemi bir kez daha gözden geçirilerek tekrar yapılandırılmış ve rüştiyelerin sistem içerisindeki yeri ve durumu, yine yaşa, eğitim süresine ve seviyesine göre belirlenmiştir9.

Ülke açısından dışta ve içte sorunların hiç bitmediği aksine artarak çoğaldığı bu yıllarda, bütün bu sorunlar yetmezmiş gibi bir de, 13 Nisan 1909 tarihinde meydana gelen “31 Mart Ayaklanması” Sultan II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesine neden olumuştur. V. Mehmet Reşat’ın tahta geçmesiyle, anayasa tekrar yürürlüğe konarak ikinci kez anayasalı düzene geçilmiştir. Ancak ilk sıralarda azınlıkların, patrikhanelerin, siyasi partilerin, basın ve yayın organlarının ve bunlara ilaveten Avrupalı devletlerin çıkardığı sorunlar yüzünden bocalama ve duraklama yaşanmıştır. Bu eğitim işlerine de yansımıştır.

1914 yılına kadar on beş bakanın değiştiği eğitimde kayda değer önemli bir adım atılamamıştır. Önceki yapılanlarla idare edilmeye çalışılmıştır.

Bundan sonra ise ülkenin yönetiminde adeta tek söz sahibi durumuna gelen İttihad ve Terakki Partisi bazı hamleler gerçekleştirebilmiştir. Eğitim alanında da çeşitli görüşler ortaya atılmış ve artık bir yap boz tahtası haline gelen eğitim sistemi yeniden düzenlenmiştir. Tabiki rüştiyelerde bu düzenlemeden nasibini almıştır10.

Ancak 28 Haziran 1914’te I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesi, 28 Ekim 1914’te de Osmanlı Devleti’nin fiilen savaşa katılması gerçekleştirilen hamlelerin kesilmesine neden olmuştur.

9 Bkz.: Ekler Bölümü Tablo: 4, s. 154.

10 O. ERGİN; a. g. e. , IV. c., s. 1273.

(17)

- 6 -

Bu yıllarda halledilmesi gereken başlıca konular şunlar olmuştur;

− Rüştiyelere ait bir çok vakıf okullunun Vakıflar Nezareti’ne devredilmesi,

− Bütçenin yetersizliği nedeniyle yeni okul binalarının inşa edilememesi,

− Azınlıkların durumu nedeniyle, uzun süre ilk öğretime bütçeden kaynak ayrılıp ayrılamayacağının tartışılması,

Eğitimde gerçekleştirilmesi düşünülen “Tedrisat-ı İptidaiye Kanunu” nun son şeklinin verilemeyişi,

− Eğitimin Arapça ve Farsça’nın etkisinden kurtarılarak Türkçeye daha önem verir hale getirme düşüncesidir.

Bu durum karşısında bocalayan rüştiyelerin eğitim kalitelerinin düşmesi karşısında yabancıların ve azınlıkların açmış oldukları özel okulların tercih edilir hale gelmesi bu okulların ön plana çıkmasına neden olmuştur.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen önemli bir yenilik öğretim programlarına Tarih, Yurt Bilgisi, Medeni Bilgiler gibi yeni derslerin ilave edilmesidir. Ayrıca en sonunda, geçici de olsa, 6 Ekim 1913’te çıkartılan “Tedrisat-ı İptidaiye Muvakkat Kanunu” nu ile iptidailer ve rüştiyelerin birleştirilerek “Nümune Okulları” nın açılması rüştiyelerin Türk eğitim tarihi içerisindeki sürecine son noktayı koymuştur11. Bu kanun ile birlikte yeni esaslara bağlanan eğitim sisitemi, Osmanlı Devleti zamanında son kez olarak düzenlenmiş ve ortaya çıkan yapı cumhuriyetin ilk yıllarına kadar uygulanmıştır12.

11 O. ERGİN; a. g. e. , IV. c., s. 1416.

12Bkz.: Ekler Bölümü Tablo: 5, s. 155.

(18)

- 7 -

B. ASKERİ RÜŞTİYELER

Rüştiyelerin açılması fikrinin askeri alandaki tesiri, Kara ve Deniz Mühendishaneleri, Harbiye ve Tıbbıye okullarının derslerini anlayabilecek öğrenciler yetiştirmek amacıyla, 1847 yılında “Askeri İdadi” lerin açılması olmuştur. Aynı şekilde bu okulların ihtiyacı olan öğrencileri yetiştirmek için de, 1864 yılında “Mahrec-i Mekatip-i Askeriye” denilen iki yıllık hazırlık okulları açılmıştır. Bu genel anlamda Askeri Rüştiyeler’in çekirdeğini oluşturmuştur. Ancak açılan bu hazırlık okulları bazı nedenlerden ötürü istenilen sonucu vermekte yetersiz kaldığı için, bunlara ek olarak, 1875 yılında “Askeri Rüştiyeler” açılmıştır. Bu rüştiyelerin açılmasındaki başlıca etmenler şunlardır;

− Mahrec-i Mekatib’in, Askeri İdadiler’in ihtiyacı olan öğrenci sayısını karşılayamaması,

− Mülkiye Rüştiyeleri’nden mezun olanların devlet kadrolarında memurlukları tercih etmeleri,

− Güçlenen ordu ve donanmanın ihtiyacı olan eğitimli asker ihtiyacını karşılama düşüncesidir13.

Askeri Rüştiyelerin açılması sırasında yaşanan kaynak sıkıntısı da, Paris’teki Mekteb-i Osmaniye’nin kapatılması ile elde edilen tasarrufun bu rüştiyelerin açılmasına tahsisi ile olmuştur. Ayrıca Paris’te yapılan yüksek meblağlardaki harcamalardan çok az sayıda öğrenciye eğitim verilebilmesine karşılık Askeri Rüştiyeler’in açılması ile hem daha az harcama, hem de daha çok sayıda öğrencinin eğitilmesi gerçekleştirilmiştir.

Böylece devlet bu işten çok kârlı çıkmıştır. Ayrıca askeri düzen ve disiplininin işin içine girmesiyle, bu okullardan az zaman da çok büyük faydalar sağlanmıştır.

İlk açılan Askeri Rüştiyeler Gülhane, Soğukçeşme, Kocamustafapaşa, Fatih, Eyüp, Kasımpaşa, Beşiktaş, Üsküdar Paşakapısı, Üsküdar Toptaşı’dır.

İlerleyen yıllarda bu rüştiyelerin bazılarına elde bulunan binalar tahsis edilirken, bazılarına da yeni binalar inşa edilmiştir. İlk sıralarda üç yıllık eğitim süresi olan bu okullar daha sora dört yıla çıkarılmış, sonra tekrar üç yıla indirilmiştir. Öğretim ve

13 O. ERGİN; a. g. e. , II. c., s. 501.

(19)

- 8 -

eğitim Kıdemli Yüzbaşı rütbesinde müdürler, idare subayları ve askeri öğretmenler tarafından yürütülmüştür. Bu durum, bu okulları Mülkiye Rüştiyeleri’nden ayıran en önemli özelliktir. Bu amaçla, askeri idare ve öğretimi için ayrı kadrolar tahsis edilmiştir.

Bunlardan idare ile ilgili olan; en az yüzbaşı rütbesinde bir İdare Subayı, üç teğmen veya üsteğmenden oluşan kısımdır. Bunlar idari işleri yürütme ve disiplini sağlama işleri ile görevlendirilmişlerdir. Öğretim ve eğitim ile ilgili ise öğretmenlerdir. Resim, Yabancı Dil (Fransızca), Matematik dersleri önem verilen derslerden olup, askeri kökenli öğretmenler, Arapça, Farsça ve Güzel Yazı dersleri sivil kökenli öğretmenler tarafından verilmiştir.

Askeri Rüştiye’lerde önem verilen Fransızca dersi ile alakalı olarak, Ali Fuat CEBESOY’un “Sınıf Arkadaşım Atatürk” adlı eserinde, Mustafa Kemal’in Fransızca’ya verdiği öneme bakalım:

“Mustafa Kemal, Manastır Askeri İdadisi’nde Matematik dersinde sınıfın en başarılı öğrencilerinden biri idi. Fakat lisan bakımından oldukça zayıftı. Okulda öğrenilen Fransızca ile bu lisanı ilerletmesine de imkan yoktu. Harp Akademisi’nde iken bana daima;

-Bir erkan-ı harp zabiti muhakkak lisan bilmelidir. Bunun aksini düşünmek büyük bir hatadır.

Derdi. Yaz tatillerinde Manastır’dan Selanik’e annesi Zübeyde Hanım’ın yanına döndüğü zamanlar Tophane’deki Collège de Frères de la Salle’nin özel kurslarına gider, Fransızcasını ilerletmeye gayret ederdi.14

Yine Mustafa Kemal’in yabancı bir dil öğrenmeye verdiği önem ile alakalı olarak, aynı eserde, Ali Fuat ile Harp Akademisi’ndeki ilk tanışmalarına ilişkin olarak şu anı da yer almaktadır.

“- Dershanemiz karanlık, fakat bizim yüreklerimiz aydınlıktır.

Dedi ve hangi okuldan geldiğimi sordu. Moda’daki Fransız Sen Josef Lisesi’nde okuduğumu söyledim. Sustu, bir şey daha sormak istediğini, fakat tereddüt ettiğini anladım.

14 Ali Fuat CEBESOY; Sınıf Arkadaşım Atatürk: Okul ve Genç Subaylık Hatıraları, Temel Yayınları, İstanbul:2000, ss. 26-27.

(20)

- 9 -

-Galiba daha başka şeylerde öğrenmek istiyorsunuz.

Tereddüdü geçmişti.

-Askeri idadî derslerinden imtihan verdiniz mi?

-Hepsinden imtihana girdim. Yalnız hesap, hendese ve cebir gibi dersleri Sen Josef’te Fransızca okuduğum için bunlara ait suallerin cevaplarını Franıszca olarak vermek istidiğimi söyledim. İmtihan heyeti ricamı kabul etti.

Birden elimi sıktı.

-Çok iyi, çok iyi birbirimize yardımcı olacağız. Merak ettiğim bazı Fransızca eserleri okumak için sık sık lûgata müracaat ediyorum. Bundan sonra sizden faydalanmaya çalışacağım.

Bu sırada çavuş işaretinin üzerindeki sarı şerit dikkatimi çekti. Neye delâlet ettiğini sordum. Meğer Fransızca imtihanına girmiş, başarı kazanmış, ondan dolayı bu şeridi ilave etmişler. O zamanlar Türk okullarında yabancı dil öğrenimi kolay değildi. Kendi kendisine çalıştığı ve büyük gayret sarf ettiği muhakkaktı.15

Kasımpaşa Askeri Rüştiyesi, denizci olduğundan İngilizce yabancı dil olarak seçilmesi ile diğerlerinden farklılık arz eder. Öğrenciler askeri üniformaya yakın bir elbise giymiştir. Müslümanların yanında gayri Müslim öğrenciler de eğitim görmüştür.

Mezun olanlar Askeri İdadilere gitme zorunluluğunu taşımadıklarından, bazıları Mülkiye İdadileri’ni tercih ederken, bazıları da devlet kademelerinde memurlukları tercih etmiştir.

Askeri Rüştiye mezunlarının öğrenim ve eğitimlerine devam etmeleri ile alakalı olarak, Ali Fuat CEBESOY’un aynı eserinde, Mustafa Kemal’in tercihi şöyledir:

“Mustafa Kemal, lise tahsilini Kuleli Askeri Lisesi’nde yapmak istiyordu.

Rumeli’den ayrılarak İstanbul’a gitmek istemesinin sebepleri arasında annesine gücenmiş olması da vardı. Selanik’te Hasan Bey adında vatanperver bir kurmay subay vardı. Bir çok defalar okula mümeyyiz olarak gelmiş, Mustafa Kemal’i tanımış, takdir etmişti. Son imtihanında bulunmuş, bir münasebetle de İdadî tahsilini nerede yapacağını sormuştu. İstanbul’a gitmek istediğini öğrenince:

- Bundan va geçiniz oğlum, demişti. Manastır’a gidiniz, orada daha iyi yetişirsiniz.

15 Ali Fuat CEBESOY; a. g. e., ss. 31-32.

(21)

- 10 -

Mustafa Kemal, Hasan Bey’in tavsiyesini dinledi. Üç arkadaşı ile beraber Manastır’a geldi. Burada yatılı ve daha üstün dereceli bir okulun şartlarına çabuk intibak etti. 16

Bu okulların kendine ait sınav sistemleri içerisinde üç ayda bir kendi öğretmenleri tarafından ara sınav ve yıl sonlarında da Harbiye ve İdadiye öğretmenleri tarafından genel olmak üzere sınavlar yapılmıştır17.

Ayrıca Askeri Rüştiyeler; bu dönemde İstanbul dışında her idadi yanında bir rüştiyenin kurulmasıyla büyük ölçüde yayılma göstermiştir. Nümune Okullarına dönüştürülmelerine kadar, ülkenin hemen hemen her tarafında bir rüştiye açılmıştır.

Rüştiyeler açıldıkları yerlerde çok yararlı faaliyetler göstererek eğitime ve ülke kalkınmasına büyük katkıda bulunmuştur. Rüştiyeler’in açılış tarihlerini ve faaliyet gösterdikleri yerleri şu şekilde sıralamak mümkündür:

İstanbul’da açılan Askeri Rüştiyeler; Beşiktaş Askeri Rüştiyesi (Eylül 1875), Eyüp Askeri Rüştiyesi (Eylül 1875), Baytar (Gece) Askeri Rüştiyesi, Fatih Askeri Rüştiyesi (Eylül 1875), Gülhane Askeri Rüştiyesi (Eylül 1875), Kocamustafa Paşa Askeri Rüştiyesi (Eylül 1875), Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi (Eylül 1875), Toptaşı Askeri Rüştiyesi (Eylül 1875) ve Üsküdar Paşakapısı Askeri Rüştiyesi (Eylül 1875)’dir.

Anadolu’da açılan Askeri Rüştiyeler; Diyarbakır Askeri Rüştiyesi (1879), Elazığ (Mamüretü’l-Aziz) Askeri Rüştiyesi (1879), Erzincan Askeri Rüştiyesi (1879), Erzurum Askeri Rüştiyesi (1879), Trabzon Askeri Rüştiyesi (1880), Bursa Askeri Rüştiyesi (1880), Bursa (Gece) Askeri Rüştiyesi, Sivas Askeri Rüştiyesi (1883), Kastamonu Askeri Rüştiyesi (1884), Bitlis Askeri Rüştiyesi (1890) ve Van Askeri Rüştiyesi (1890)’dir.

Balkanlar’da açılan Askeri Rüştiyeler; Üsküp Askeri Rüştiyesi (1892), Manastır Askeri Rüştiyesi (1879), Selanik Askeri Rüştiyesi (1884), Kosova (Yakova) (Gece) Askeri Rüştiyesi ve İşkodra Askeri Rüştiyesi’dir.

16 Ali Fuat CEBESOY; a. g. e., s. 26.

17 O. ERGİN; a. g. e. , II. c., ss. 505-507. Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi; 3. c. 6. ksm. Genel Kurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, Ankara:1996, s. 252.

(22)

- 11 -

Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da açılan Askeri Rüştiyeler; Şam Askeri Rüştiyesi (1877), Beyrut Askeri Rüştiyesi (08 Ekim 1877), Halep Askeri Rüştiyesi (1884), Eski Doğu Bağdat Askeri Rüştiyesi (1877), Yeni Batı Bağdat Askeri Rüştiyesi (1886), Trablusgarp (Gece) Askeri Rüştiyesi (22 Ağustos 1886), San’a Askeri Rüştiyesi (1889), Bingazi Askeri Rüştiyesi (1892), Süleymaniye Askeri Rüştiyesi (1892), Taiz (Yemen) Askeri Rüştiyesi (1895), Taiz (Yemen) (Gece) Askeri Rüştiyesi ve Abha (Asir) Askeri Rüştiyesi (1896)’dir.

Askeri Rüştiyeler ile ilgili bazı açıklayıcı bilgiler şu şekilde verilebilir;

İlk olarak çalışmamız ile ilgili olan Eyüp Askeri Rüştiyesi, Eylül 1875 yılında Sultan Abdülaziz zamanında Eyüp’te, İplikhane Kışlası’nda kurulmuştur.

1884 yılında, yine Eyüp’te Defterdar’da, kapısının önünde, dört mermer sütunlu çıkma revaklı ve iki katlı kargir olarak inşa edilmiş binasına taşınarak eğitim-öğretime burada devam etmiştir.

Burada eğitim öğretime uzun bir süre devam eden Rüştiye, 6 Ekim 1913’te çıkartılan “Tedrisat-ı İptidaiye Muvakkat Kanunu” nun iptidailerin rüştiyelerle birleştirilmesinin kararlaştırıldığı maddesi gereğince, 1914 yılının Aralık ayında Sütlüce’ye taşınarak eğtim öğretime Sütlüce Nümune Okulu olarak orada devam etmiştir.

Eyüp’teki bina uzun bir süre çeşitli amaçlarla kullanılmıştır. 1928-29 Eğitim- Öğretim yılında Ebussuud İlk Okulu olarak hizmet görmüş olan bina daha sonra Eyüp Askerlik Şubesi olarak hizmet vermiştir18.

Mülkiyeti Eyüp Belediyesi’ne ait olan bina, 1985 yılında harabiyetinden dolayı hizmet dışı kalarak, 15.01.1977 tarih ve 9591 sayılı karar ile tescilli iken 1988 yılında yıktırılmıştır. Birkaç yıl yeri boş kalan bina, en son 2004 yılında aslına uygun olarak yeniden inşa edilmiştir19.

18 Mehmet Nermi HASKAN; Eyüp Sultan Tarihi, Eyüp Sultan Vakfı, İlaveli 2. b., İstanbul:1996, s. 312.

19Aynur ÇİFTÇİ-Nadide SEÇKİN; “19. Yüzyılda İstanbul’da İnşa Edilen Askeri Yapıların Korunma Sorunları”, Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi e-Dergisi, ss. 51-66, c. 1, S. 1, İstanbul:2005, s. 66.

(23)

- 12 -

Günümüzde Eyüp Belediyesi tarafından, sosyal ve kültürel amaçlı bir bina olarak kullanılmaktadır.

Baytar (Gece) Askeri Rüştiyesi; Eyüp Askeri Rüştiyesi ile birlikte aynı binada gece eğitim vermek üzere açılmıştır. 06 Nisan 1906 tarihli padişah emriyle, okul eczacı sınıflarıyla birlikte Kuleli İdadi’sine nakledilmiştir.20.

Gülhane Askeri Rüştiyesi; Eylül 1875 yılında açılmıştır. Sonraki yıllarda Anadolu’nun, Bitlis Vilayeti’nde Kürt ve Arap aşiretlerinden oluşan süvari alaylarının içine subay yetiştirilmek üzere, adı geçen vilayette bir Askeri Rüştiye açılması gereği görülmüştür. Bu nedenle Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi’ne yakınlığı ile bilinen Gülhane Askeri Rüştiyesi, 07 Nisan 1894 tarihinde padişah emriyle lağv edilerek Bitlis vilayetine nakladilmiştir21.

Üsküdar Paşakapısı Askeri Rüştiyesi; Eylül 1875 yılında açılmıştır. 15 Aralık 1892 tarihinde padişah emriyle, yeni inşa edilmiş olan, Üsküp Askeri Rüştiyesi’ne nakledilmiştir. 19 Şubat 1893 tarihli Askeri Okullar Genel Müdürlüğü’nün bir yazısında öğrencilerin 09 Ocak 1893 tarihinde Toptaşı Askeri Rüştiyesi’ne nakledildiği anlaşılmaktadır22.

Van Askeri Rüştiyesi; 1890 yılında açılmıştır. Rüştiyenin resmi açılışı, 03 Temmuz 1891 yılında Van Kumandanlığı Dördüncü Ordusu’na bildirilmiştir23.

Yeni Batı Bağdat Askeri Rüştiyesi; 1886 yılında açılmıştır. 30 Nisan 1889 tarihinde, padişahın emriyle, öğretmen ve öğrencileriyle birlikte, San’a’ya nakledilmiştir24.

20 Hülya, YARAR; Osmanlı Döneminde Askeri Okullarda Eğitim, Milli Savunma Bakanlığı Yay., TTK Basımevi, Ankara: Haziran-2000, ss. 163-165.

21 Hülya, YARAR; a. g. e., ss. 25-26.

22 Yusuf, ÇAM; Atatürk’ün Okuduğu Dönemde Askeri Okullar Rüştiye-İdâdî-Harbiye (1892-1902)., Genkur.

Ask. Tarih ve Strateji Etüt Başkanlığı Yayınları( ATASE)., Ankara, Genkur. Basınevi:1991, ss. 46-47. Hülya, YARAR; a. g. e., ss. 45-49.

23 Hülya, YARAR; a. g. e., ss. 135-137.

24 Hülya, YARAR; a. g. e., ss. 73-75.

(24)

- 13 -

San’a Askeri Rüştiyesi; Yeni Batı Bağdat Askeri Rüştiyesi’nin, 30 Nisan 1889 tarihinde, padişahın emriyle, öğretmen ve öğrencileriyle birlikte, San’a’ya nakledilmesi ve San’a daki Askeri Rüştiye’nin Gece Askeri Rüştiyesi’ne çevrilmesi, emrinin verilmesiyle açılmıştır. Ayrıca, okulun açılmasında; Trablusgarp Askeri Rüştiyesi’nde olduğu gibi merkez olma özelliği taşıyan, San’a Askeri Rüştiyesi’nde Yemen ve civarından gelecek öğrencilerin, iyi bir eğitim almaları ve Askeri İdadilere devam etmek isteyenlerin de daha iyi bir eğitim almalarına olanak sağlamak düşüncesi de önemli bir etken olmuştur25.

Bingazi Askeri Rüştiyesi; 9 Haziran 1892 tarihli padişah emri gereğince, inşaat giderlerinin 1892 yılı Eğitim Bakanlığı bütçesine eklenip, inşaat bitiminde öğretmenlerin Harp Bakanlığı’ndan tayin edilip, maaşlarının da öğretim ve eğitimin başlamasına müteakip nizamiye bütçesinden ödenmesinin karalaştırılmasıyla, açılması gündeme gelmiş ve bu şekilde açılmıştır26.

Süleymaniye Askeri Rüştiyesi; Bağdat ve civarında yaygınlaşan Şiî mezhebinin, subaylar arasında da yaygınlaşması ve bu subayların Altıncı orduda görev almaları, ayrıca ileride ortaya çıkabilecek muhtemel sorunları ortadan kaldırmak için, 25 Ağustos 1892 tarihinde açılması emredilmiştir. Halkının çoğu Sünni olan bu şehirde açılacak bir askeri rüştiyenin mezunlarının, direk olarak Bağdat İdadisi’ne alınmasının planlanması, bu tür sorunları ortadan kaldıracağı ve bir mezhep çatışmasına meydan verdirmeyeceği düşünülmüştür27.

Taiz Askeri Rüştiyesi; Yemen bölegesinde açılan San’a Gece Askeri Rüştiyesi’ne yalnızca Zeydi Mezhebi’nden olan San’a ve civar halkın çocuklarının devam etmesinden ötürü, Yemen’in diğer bölgelerindeki halkın da Sünni Mezhebi’nde olmaları nedeniyle bu okula öğrenci gönderememeleri gibi nedenlerden dolayı Taiz Sancağı’nın merkezinde, 31 Mayıs 1895 tarihinde padişahın, Taiz ve Abha’da iki gece okulu açılması ve üç yüz altmış bin dört yüz kuruş tahmini masrafın Yedinci Ordu bütçesinden karşılanması emri gereğince açılmıştır28.

25 Hülya, YARAR; a. g. e., ss. 147-149.

26 Hülya, YARAR; a. g. e., s. 139.

27 Hülya, YARAR; a. g. e., ss. 143-145.

28 Hülya, YARAR; a. g. e., ss. 151-153.

(25)

- 14 -

Abha (İbb-Yemen) Askeri Rüştiyesi; Yemen bölegesinde açılan San’a Gece Askeri Rüştiyesi’ne yalnızca Zeydi Mezhebi’nden olan San’a ve civar halkın çocuklarının devam etmesinden ötürü, Yemen’in diğer bölgelerindeki halkın da Sünni Mezhebi’nde olamarı nedeniyle bu okula öğrenci gönderememeleri gibi nedenlerden dolayı Abha Sancağı’nın merkezi Asir’de, 31 Mayıs 1895 tarihinde padişahın, Taiz ve Abha’da iki gece okulu açılması ve üçyüz altmış bin dört yüz kuruş tahmini masrafın, Yedinci Ordu bütçesinden karşılanması emri gereğince açılmıştır29.

Askeri Rüştiyelerde II. Meşrutiyet döneminde, ilerleme çabaları devam ettirilmiş ise de bocalama ve duraklama içindeki genel durum bu okulları da etkilemiştir. Bu döneme öğretim süresi beş yıl olarak giren rüştiyeler; on üç-on yedi yaş arası çocukların eğitim gördüğü okullar olarak göze çarpmaktadır. Askeri İdadilere bağlı olarak kurulan Gece Askeri Rüştiyeleri’nde önceleri asker yetimlerinin okuduğu okullarken, bundan sonra gündüzlü askeri rüştiyesi bulunmayan yerlerdeki asker çocuklarının da bu okullara alınmaya başlanmasıyla düzenin bozulduğu da görülmüştür.

1910 yılında öğretim süresi tekrar üç yıla indirilen bu okullar, eğitimde yenileşme adına ortaya çıkan hararetli fikir akımları sonucunda, Askeri Rüştiyelerin Mülkiye Rüştiyeleri ile birleştirilmesi düşüncesine kurban gitmiştir. 1913 Tedrisat-ı İptidaiye Muvakkat Kanunu’nun çıkarılmasıyla, bu okulların sorun yaratmadan Mülkiye Rüştiyeleri ile birleştirilmesi için çalışmalar başlatılmıştır. Bu devir teslim sırasında, bina, araç-gereç ve öğretmenler gibi konularda bir takım sıkıntılarla karşılaşılmıştır.

Asker kökenli idareci ve öğretmenlerin istekleri doğrultusunda, isteyenlerin askerlikten emekli edilerek emekli maaşları ile birlikte üç yüz ile bin kuruş arası bir ücretle yeni kurulacak okullarda görevlerine devam etmesi, isteyenlerin ise idarecilik ve öğretmenlik ile ilişiklerinin kesilerek ordudaki görevlerine dönmeleri şeklinde olmuştur. Ancak devir teslim yine de istenilen ölçüde sağlıklı olmamıştır.30.

29 Hülya, YARAR; a. g. e., ss. 159-161.

30 O. ERGİN; a. g. e. , IV. c., s. 1418. Mustafa ERGÜN; II. Meşrutiyet Devrinde Eğitim Hareketleri (1908- 1914), Ocak Yay., Ankara:1996, s. 299.

(26)

- 15 -

Yaklaşık yarım asır Türk eğitim tarihi içerisinde varlıklarını sürdüren Askeri Rüştiyeler, Mülkiye Rüştiyeleri ile birleştirlerek, birer nümune okuluna dönüştürülmüştür.

Yeri gelmişken konumuzla ilgili olarak, kısaca Nümune Okulları’ndan da bahsetmekte fayda vardır. Bu okulların açılması düşüncesi, 20. yy’ın başındaki fikir mücadeleleri sonucunda ortaya çıkmıştır.

Osmanlı eğitim sistemi içerisinde, uygulamalı eğitim, ağırlıklı yabancı dil öğretimi gibi kendine has özellikleri ile farklı bir yapı oluşturan azınlıkların okulları ile son dönemlerde yabancıların ülkede açmış olduğu özel okullar nümune okullarının açılmasına ilham kaynağı olmuştur. Ayrıca, Müslüman ve Müslüman olmayan unsurlar arasındaki rekabetin, son zamanlarda daha acı bir şekilde, Müslüman olmayanlardan yana ağır basmaya başladığı anlaşılmıştır. Yine de yurt dışına gönderilen, azınlıkların ve yabancıların idare ettikleri özel okullara giden Türk çocukları ise bu rekabetteki oranı az da olsa Türkler lehine çevirmeyi başarmıştır. Ancak bunların bile yetersiz kaldığı bu durum yanında, bir de II. Abdülhamit devrinde bu uygulamaların kısıtlanması, Türk unsurların aleyhine bir ortam yaratmıştır. Bu ise, yeni yeni ilerlemeye ve yayılmaya başlayan eğitim anlayışı ve sistemi ile idare etmek mecburiyetinde kalan Türk gençlerine asker veya devlet kademelerinde memur olmaktan başka bir seçenek bırakmamıştır.

II. Meşrutiyet’in başlamasıyla birlikte bütün olumsuzlukları ortadan kaldırmak ve çağın gereklerine uygun bir eğitim anlayışı ve sistemi meydana getirmek için gayretler sarfedilmiştir. İşte Abdurrahman Şeref Bey’in, bu düşünceler ve gayretleri ile açılan Nümune Okulları Türk gençlerine, hem iş, hem sosyal, hem siyasi, hem de ekonomik hayat sahalarında, çağın şartlarına göre donanımlı olmayı sağlamış ve Müslüman olmayan unsurlarla rekabet edebilecek seviyeye ulaşmasına katkıda bulunmuştur.

İlk Nümune okulları, öğretmen sıkıntısı nedeniyle, yalnızca İstanbul’da Kadıköy, Kasımpaşa ve Nişantaşı’nda olmak üzere üç yerde açılabilmiştir. Sonrasında sayıları arttırılmışsa da, bu artış beraberinde kaliteyi de düşürmüştür31.

31 O. ERGİN; a. g. e. , IV. c., ss. 1419-1421.

(27)

- 16 -

C. RÜŞTİYELERİN İDARESİ a) İdareciler ve Öğretmenler

Rüştiyeler, bir müdür, öğretmenler, her sınıf için birer öğretmen yardımcısı ve hizmetlilerden oluşmuştur. Rüştiyelerin idaresinde öncelikli olarak müdürler sorumlu tutulmuştur. Ayrıca öğrencilerin düzen, disiplini ve terbiyeleri, öğretimin seyri, rüştiyenin temizlik ve tertibi, kanun ve talimatların uygulanmasından da müdürler sorumludurlar.

Müdürler okula erken gelip, işlerini bitirdikten ve öğrenciler dağıldıktan sonra, en son olarak gitmek zorunda olmuştur. Müdürün mazareti ve izine ihtiyacı olduğunda, Rüştiye Okulları İdaresi ile irtibat kurması emredilmiştir. Eğer bir günden fazla izin söz konusu olduğunda, müdürlerin yerine tecrübeli ve uygun bir öğretmeni vekil bırakmaları şartı getirilmiştir. Müdürlere öğretim ve eğitim sırasında, öğretmenler arasında uzmanlık alanlarına göre derslerin paylaştırılması, öğretim ve eğitimin aksamadan gitmesi, öğretmenler, öğretmen yardımcılarının görevlerini yapıp yapmadıklarının kontrol ve takip edilmesi gibi sorumluluklar verilmiştir. Ayrıca öğrenciler hakında tutulması gereken defterleri tutmuşlar, yevmiye, devam, devamsızlık gibi gerekli bilgileri işledikten ve onayladıktan sonra bu defterleri bir de Rüştiye Okulları İdaresi’ne sunulmasından sorumlu olmuşlardır.

Bu amaçla rüştiyelerde altı çeşit defter tutulmuştur.Bunlar;

− Demirbaş Defteri(Esas Defter), okulda bulunan kitaplar, ders araç-gereçleri ve diğer eşyaların tek tek numaralandırılmış olarak kaydedildiği ve onaya sunulmadan önce öğretmenlerin de imzaladıkları defterlerdir.

− Gider Defteri, okulların aylık masraflarının, nerelere, ne kadar, ne maksatlarla yapıldığının, tek tek yazılıp kaydedildiği defterlerdir.

− Künye Defteri, öğrencilerin, okula kayıt tarihleri, baba ve veli adları ile meslekleri, ikamet adresleri, yıl sonunda aldıkları notların ve mezuniyet durumlarının yazılı olduğu defterlerdir. Bu defterin öğretmen ve hizmetliler için olanı da vardır.

(28)

- 17 -

− Devam Defteri, öğretmenlerin ve öğrencilerin devam-devamsızlıklarının yazılı olduğu defterlerdir.

− Tezkere Kayıt Defteri, Bakanlıktan, İdareden ve diğer makamlardan gelen emir ve yazılar ile bunlara cevap olarak yazılan yazıların karalama şeklinde kaydedildiği ve yazılı olduğu defterlerdir.

− Teftiş Defteri, Müfettişlerin teftişleri sırasında ve sonrasında idare ve öğretim- eğitim hakında tespit ve görüşlerinin yazılı olduğu defterlerdir.

Öğretmenlere gelince, ders vakitlerinde kesinlikle okulda olmaları zorunluluğu getirilmiştir. Ders esnasında kılık kıyafet yönünden uygun kıyafetler giymek, yalnızca belirlenen ders kitapları ve kitaplar içindeki bilgileri aktarmak mecburiyetinde olmuşlardır. Öğrencilerin devam devamsızlık durumunu deftere işlemiş ve bunları idareye bildirmişlerdir. Öğrencilerle ciddiyeti bozmadan, seviyeli bir irtibat kurarak, öğrencileri kontrol edip rehberlik yapmışlardır.

Öğretmen derse gelemeyecek bir mazareti olduğunda bunu önceden veya en geç bir gün sonrasında bildirmek mecburiyetinde olmuştur. Bu mazaretler bir haftaya yakın veya daha fazla sürecek olursa yerine uygun birisinin geçici olarak görevlendirilinceye kadar, müdür tarafından geçici olarak başka bir öğretmen görevlendirilmesi uygulanmıştır. Derslerine düzenli olarak gelip gitmeyen ve devamsızlığı alışkanlık yapan öğretmenlerin ilkinde uyarılması, sonrasında merkeze bildirilmesi ve maaşlarından kesme cezası, devamsızlığın devam etmesi halinde ise görevden uzaklaştırma cezası da verilmiştir.

Hizmetliler ise okulun temizlik işlerinden sorumlu olmuştur. Bunun yanında müdürün verdiği işleri yapmak ve emirleri de yerine getirmek zorunda olmuşlardır.

Kapıcılar da okulunu giriş çıkış, ders esnasında öğrencilerin ayakkabılarının güvenliğiden, öğrencilerin akşam eve dönüşlerinde başlarında bulunmak görevlerinde de bulunmuştur. Tatil zamanlarında, hizmetliler ve kapıcılar okulun her türlü temizlik, bakım ve benzeri işlerinde birbirlerine yardım ekmek mecburiyetinde olmuşlardır32.

32 M. CEVAD; Maârif-i Umûmiyye Nezâreti’nin Târihçe-i Teşkîlâtı ve İcrââtı, Matbaa-i Âmire:1338(İstanbul:1927), (Haz.:KAYAOĞLU Taceddin. Yeni Türkiye Yayınları. Ankara:2001), ss. 323-325.

(29)

- 18 -

b) Çalışma Süresi ve Tatiller

Rüştiyelerin çalışma süreleri; bulundukları yerdeki maârif meclisleri tarafından tespit edildiğinden, bölgeler ve vilayetler arasında bazı farklılıklar göstermiştir. Ancak yine de ortak anlayış; Eğitim-Öğretim Genel Kanunnâmesi’nin 25’inci maddesi uyarınca, Ekim (Teşrin-i evvel) ayı başında öğretim ve eğitime başlanıp, Temmuz ayı başına kadar derslere devam edilmesi olmuştur. Temmuz ayının başından, bu ayın on beşinde yapılmaya başlanacak genel sınavlara hazırlanmak için öğrencilere imkan sağlanmıştır. Genel ve bütünleme sınavlarından oluşan sınav süresi, Temmuz’un on beşinden Ağustos’un başına kadar devam etmiştir. Ağustos’un başında okul kapanmış ve üçüncü haftasının sonuna kadar yaz tatili uygulanmıştır.

Bunun yanında Ramazan ayının üçüncü haftasının sonundan, Şevval ayının birinci haftasının sonuna kadar Ramazan Bayramı tatili, Kurban Bayramı içinde, Zilhicce ayının ilk haftasının sonundan, üçüncü haftasının başına kadar, bir hafta tatil uygulanmıştır. Ayrıca, Cuma günleri hafta sonu tatili uygulanarak, mübarek gecelerin günlerinde, padişahların tahta çıkış ve doğum günlerinde de tatil uygulamasına gidilmiştir33. Bunların dışında tatil yapılması kesinlikle yasaklanmıştır.

c) Muhasebe İşleri

Rüştiyelerin aylık masrafları müdürler tarafından takip edilerek, nereye, ne kadar ve ne şekilde harcama yapıldıysa düzenli olarak Gider Defterine kaydedilmiştir. Ayrıca bu defterler her ayın sonunda diğer öğretmenlere de imzalatılmıştır. İsraftan ve gereksiz harcamalardan kaçınılmış, yapılacak harcamalarda okulun idare kurulunun da görüşlerine yer verilmiş, dikkate alınarak iş görülmüştür. Her öğretim-eğitim yılı sonunda, bu harcamaların yazılı olduğu defterin bir örneği, tasdik ettirilmek üzere Rüştiye Okulları İdaresi’ne gönderilmiştir34.

33 Halil AYTEKİN; İttihad ve Terakki Dönemi Eğitim Yönetimi, G.Ü. Yayınları. Yayın No:20., Ankara:

1991, ss. 54-57.

34 M. CEVAD; a. g. e., s. 317.

(30)

- 19 -

d) Öğrenciler

Rüştiyelerde kayıt işlemleri devlet tarafından gayet ciddi bir iş olarak ele alınmıştır.

Bu işle ilgili olarak, okul idareleri, muhtarlar ve mülki idare amirleri görevli sayılmışlardır. Her ne olursa olsun bu eğitim çağındaki çocukların okullara kaydedilip eğitim almaları sağlanmıştır. Bu konuda okul idareleri, başvuranlar arasında da hiçbir ayırım gözetmeksizin, bedeni ve ruhi yönden sağıklı olmaları koşuluyla, kayıtlarını yapmaya mecbur tutulmuşlardır. İlk olarak, rüştiyelere kayıt yaptıracak öğrencilerin mahelle muhtarları ve ihtiyar heyeti tarafından bir listesi hazırlanıp okul idarelerine verilmiştir. Kayıt işlemleri sırasında; öğrencilerin hükümet doktorları tarafından verilecek aşı karnelerinin olması, vatandaş olduklarını gösterir belgeye sahip bulunmaları ve yaşlarının on beşi geçmemiş olması, bedeni ve ruhsal yönden sağlıklı olmaları şartları aranmıştır. Bu belgelerin bulunmadığı veya alma durumunun olmadığı durumlarda velinin yazılı beyanı belge yerine geçmiştir. Ayrıca velisinin adresi, meşguliyeti de tespit edilmiştir35. Öğrenci kayıtları öğretim-eğitim yılı başlamadan bakanlığın ilan ettiği şartlar ve esaslar çerçevesinde sınavla ilk okul diploması olanlar, birinci sınıfa, olmayanlar uygun oldukları sınıflara kaydedilmiştir. İsimleri kayıt defterine yazıldıktan itibaren rüştiye öğrencisi olan bu öğrenciler, öğretim ve eğitim kanunlarına uymak, resmi okul kıyafeti giyerek, öğrencilere yakışır hal ve hareketleri sergilemek, okullarına ve öğrenimlerine devam etmek mecburiyetini taşımışlardır.

Öğrencilerin uymak zorunda oldukları kuralların başında, okulda ders kitapları, araç ve gereçleri dışında çakı, bıçak gibi delici ve kesici alet bulundurmamaları olmuştur.

Bunun yanında yüksek meblağlarda para taşımaları, altın ve gümüş gibi gibi değerli eşya getirmeleri yasaklanmıştır. Tütün ve sigara içmeleri ise kesinlikle yasak olan öğrencilerin, bunları bulundurmaları da kesinlikle yasaklanmıştır.

Bu davranışlarda bulunan öğrencilere önce uyarma sonra velisine bildirme ve devamı hususunda okuldan uzaklaştırma ve kaydının silinmesi gibi cezalar verilmiştir.

35 Halil AYTEKİN; a. g. e., ss. 49-50.

(31)

- 20 -

Mazeretleri dolayısıyla okula gelemeyecek olan öğrencilerden, velisinden haberli kağıdı getirmesi zorunluluğu uygulanmıştır. Velisinden habersiz olarak, izin verilmemiş ve devamsızlık yapanlara teneffüse çıkmama, hafta sonu okulda yazı çalışması yapma, geçici olarak okuldan uzaklaştırma gibi cezalar verilmiştir. Bunların yanında önemli yaptırımlar da uygulanmıştır. Devamsızlıkları bir mazerete dayanmayan öğrenciler hakkında önce velisine ihtar, para cezası ve devamsızlığın alışkanlık haline gelmesi durumunda da hapis cezası verilmiştir36.

Hastalık durumunda, öğrencinin iyileşinceye kadar evinde dinlenmesi, hükümet doktorundan alınması şart koşulan raporun velisi tarafından okul idaresine bildirilmesi şart koşulmuştur. Öğrencilerin bu tür durumlarının idare tarfından takip edilmesi zorunlu tutulmuş ve bu konularda kesinlikle adam kayırma ve iltimas yapılmaması sağlanmıştır.

e) Dersler

Eğitim-Öğretim Genel Kanunnamesi’nin 23’üncü maddesine göre rüştiyelerde verilmesi planlanan dersler şu şekilde belirtilmiştir.

Dini Bilgilere Giriş, Osmanlıca Dilbilgisi Kuralları, Dilbilgisi, Kurallı Yazı Yazma, Yeni Öğretim Usullerine göre Arapça ve Farsça, Osmanlı Tarihi, Osmanlı Coğrafyası, Defter Tutma Usulü, Geometriye Giriş, Beden Eğitimi, rüştiyenin faaliyet gösterdiği bölgeye göre ve ticaret merkezlerinde Yabancı Dil (Rumca, Ermenice, Sırpça, Boşnakça, Arnavutça başta olmak üzere Latince, İngilizce, Rusça ve Almanca), son sınıfta da seçmeli olarak Fransızca’dır.

Tanzimat dönemi sonunda ise Askeri Rüştiye dersleri; Matematik, Geometri, Coğrafya, Tabiat Bilgisi, Mantık ve Arapça Dilbilgisi, Osmanlıca Dilbilgisi, Fransızca, Türkçe Dilbilgisi, Güzel Yazı, Resim, Söz Dizimi, Farsça, Farsça Dilbilgisi şeklini almıştır37.

36 Halil AYTEKİN; a. g. e., s. 50.

37 Necdet SAKAOĞLU; Osmanlı’dan Günümüze Eğitim Tarihi, Bilgi Üniv. Yay., İstanbul: Mart-2003. s. 76.

(32)

- 21 -

İlerleyen zaman içerisinde bir çok değişikliklere ve düzenlemelere maruz kalan rüştiye eğitiminde özellikle Sultan II. Abdülhamit zamanında gelişme ve yayılmaya paralel olarak idadilerin içinde yer almışlardır. Ayrıca İdadilere hazırlayıcı olma niteliği taşıdığından, ders programları da aşağı yukarı birbirine yakın olma özelliği göstermiştir38.

f) Yapılan Sınavlar ve Değerlendirme

Rüştiyelerde üç çeşit sınav yapılmıştır. Bunlar;

− Öğrenci Kayıt Kabul Sınavı,

− Ara Sınav,

− Genel Sınav

− Bütünleme Sınavı’dır.

Öğrenci Kabul Sınavı; tatil süresinin sona ermesinde, yeterli sayıda üyeden oluşturularak, toplanmış komisyonlar tarafından yapılmıştır.

Rüştiyelere kayıt olacak öğrenci sayıları daha önceden Rüştiye Okulları İdaresi’nce tespit edilerek bildirilmiştir. Sayının aşılması durumunda öğrencinin ikametgah adresine göre rüştiyeler arasında yönlendirilmişler böylece denge sağlanmıştır. Birinci sınıfa kayıt yaptırmak isteyen öğrencilerden öncelikle ilkokul (iptida) diplomasına sahip olma zorunluluğu aranmıştır. Diploması olmayanlar önce ilkokul (iptida) derslerinden oluşan bir sınava tabi tutulmuştur. Bu sınavlarda sorulacak sorular komisyonlarda görevli öğretmenler tarafından idareden gönderilen basılı evraklara yazılıp onaylandıktan sonra tekrar idareye geri gönderilmesi zorunluluğu uygulanmıştır. Sınav sonucunda kayıt yaptırmaya hak kazanan öğrencilerin isimleri ve notları, öğretim-eğitim senesi başlamadan önce idareye bildirilmiş ve onay alındıktan sonra hemen sene başında kayıtları yapılmıştır.

Askeri Rüştiye’lere giriş ile alakalı olarak, Ali fuat CEBESOY’un aynı eserinde, Mustafa Kemal’in Askeri Rüştiye’ye nasıl girdiğine bakalım.

38 Bkz.: Ekler Bölümü: Rüştiyelerde Okutulan Derslerin Haftalık Saat Saylarını Gösterir Tablo, s. 156.

(33)

- 22 -

“Mustafa sınıf arkadaşlarından biriyle yaptığı kavga sonucunda Selanik Mülkiye Rüştiyesi’nden ayrıldı. Büyük annesi bu kadar tahsili kafi görüyordu. Annesi ise okuma taraftarı idi. Mustafa Kemal, der ki:

- Onlar okusun mu, okumasın mı? diye aralarında münakaşa ettikleri sıralarda ben kararımı çoktan vermiş bulunuyordum. Asker olacaktım. Komşumuzda Kadri Bey adında bir binbaşı oturuyordu. Oğlu Ahmet, Askeri Rüştiye’ye devam ediyor ve mektep elbisesi giyiyordu. Onu gördükçe ben de böyle elbise giymeye hevesleniyordum. Sonra da sokaklarda subaylar görüyordum. Bu dereceye vasıl olabilmek için takip edilmesi lazım gelen yolun Askeri Rüştiye’ye girmek olduğunu anlıyordum. Annemi şöyle bir yoklayayım dedim. Hiç taraftar olmadı. Şiddetle reddetti.

Mustafa Kemal, ailesinden habersiz Askeri Rüştiye’nin kabul imtihanlarına girdi ve kazandı. Sağladığı başarıyı göz önünde tutarak öğrenim süresi dört yıl olan rüştiyenin üçüncü sınıfına aldılar. Zübeyde Hanım, bu emrivâkiyi kabul zorunda kaldı.39

Ara sınıflara kayıt yaptırmak isteyenler de rüştiye programına göre ilgili sınıf derslerinden sınava tabi tutulmuştur. Rüştiye tahsili dışında öğrenim görenlere, kesinlikle diploma verilmemiş ve bir yıl daha öğrenime devam ederek sonrasında mezun olabilme imkanı verilmiştir40.

Ara Sınavlar; üç ayda bir Aralık/Ocak (Kanun-ı evvel) ve Mart aylarının başında, okul idaresi ve her dersin öğretmeni tarafından oluşturulan komisyonlar tarafından yapılmıştır. Sınav sonunda okul idaresi sınavın nerden nereye kadar yapıldığını ve konuların nerden nereye kadar işlendiğinin yazılı olduğu bir liste hazırlayıp, onayladıktan sonra idareye sunmakla zorunlu tutulmuşlardır.

Genel Sınavlar; her öğretim-eğitim yılı sonunda Rüştiye Okulları İdaresi tarafından bütün rüştiyelerin öğretmenleri arasında herkesin kendi rüştiyesi dışında başka bir rüştiyede görevlendirilmesi ile gerçekleştirilmiştir. Genel sınavlar başlamasına bir ay kala idareden hazır basılmış listeler gönderilmiştir. Sınavların başlamasından on gün önce de dersler kesilerek öğrencilerin sınava hazırlanmaları sağlanmıştır. On altı dersten ayrı ayrı yapılan sınavlar esnasında müdür, görevli öğretmenler ve gözetmenlerden başka hiçbir kimsenin bulundurulmaması esası uygulanmıştır. Yalnızca öğrencilerin

39 Ali Fuat CEBESOY; a. g. e., s. 24.

40 M. CEVAD; a. g. e., s. 330.

Referanslar

Benzer Belgeler

Türkali’nin ailesinin yanı sıra sinema, tiyatro sa­ natçıları ile okurlannın katıldığı gecede ilk ko­ nuşmayı Türkali’nin to­ rununun kızı Ceren yap­ tı.

plasminogen activator inhibitor (PAI)-1, and the angiotensin-converting enzyme inhibitor, captopril (CAP), may attenuate these effects. SETTING: University research facility.

Kruger

Fakat beni asıl müteessif eden cihet bir Üniversite profesö­ rünün açış dersini başkalarına yazdırmış olduğunu - velev ki bir dava münasebetile olsun -

Çalışmaya katılan tüm ergenlerin Çocuk Depresyon Ölçeği, Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri, Çocuklar için Yaşam Kalitesi Ölçeği ve anne-babalarının Aile Hayatı ve

ZB 55/F BBAVF Left basilic vein General anesthesia Thrombosed Basilic vein aneurysmectomy & 8 mm biological graft interposition BCAVF: Brachiocephalic arteriovenous

"Alp-Himalaya Sistemi içinde yer alan Türkiye ve çevre alan- larda Tethys evriminin levha tektoni- ği kavramı ışığında sentezini yapan, petroloji konusunda kalınlaşan

Tyranossaurus rex ve öteki yırtıcı dev dinozorların çok büyük kafatas- ları ve çok geniş çeneleri bulunmuş- tur; bunlar kara hayvanlarını avlaya- rak yiyorlardı..