• Sonuç bulunamadı

Rüştiyelerin açılması fikrinin askeri alandaki tesiri, Kara ve Deniz Mühendishaneleri, Harbiye ve Tıbbıye okullarının derslerini anlayabilecek öğrenciler yetiştirmek amacıyla, 1847 yılında “Askeri İdadi” lerin açılması olmuştur. Aynı şekilde bu okulların ihtiyacı olan öğrencileri yetiştirmek için de, 1864 yılında “Mahrec-i Mekatip-i Askeriye” denilen iki yıllık hazırlık okulları açılmıştır. Bu genel anlamda Askeri Rüştiyeler’in çekirdeğini oluşturmuştur. Ancak açılan bu hazırlık okulları bazı nedenlerden ötürü istenilen sonucu vermekte yetersiz kaldığı için, bunlara ek olarak, 1875 yılında “Askeri Rüştiyeler” açılmıştır. Bu rüştiyelerin açılmasındaki başlıca etmenler şunlardır;

− Mahrec-i Mekatib’in, Askeri İdadiler’in ihtiyacı olan öğrenci sayısını karşılayamaması,

− Mülkiye Rüştiyeleri’nden mezun olanların devlet kadrolarında memurlukları tercih etmeleri,

− Güçlenen ordu ve donanmanın ihtiyacı olan eğitimli asker ihtiyacını karşılama düşüncesidir13.

Askeri Rüştiyelerin açılması sırasında yaşanan kaynak sıkıntısı da, Paris’teki Mekteb-i Osmaniye’nin kapatılması ile elde edilen tasarrufun bu rüştiyelerin açılmasına tahsisi ile olmuştur. Ayrıca Paris’te yapılan yüksek meblağlardaki harcamalardan çok az sayıda öğrenciye eğitim verilebilmesine karşılık Askeri Rüştiyeler’in açılması ile hem daha az harcama, hem de daha çok sayıda öğrencinin eğitilmesi gerçekleştirilmiştir.

Böylece devlet bu işten çok kârlı çıkmıştır. Ayrıca askeri düzen ve disiplininin işin içine girmesiyle, bu okullardan az zaman da çok büyük faydalar sağlanmıştır.

İlk açılan Askeri Rüştiyeler Gülhane, Soğukçeşme, Kocamustafapaşa, Fatih, Eyüp, Kasımpaşa, Beşiktaş, Üsküdar Paşakapısı, Üsküdar Toptaşı’dır.

İlerleyen yıllarda bu rüştiyelerin bazılarına elde bulunan binalar tahsis edilirken, bazılarına da yeni binalar inşa edilmiştir. İlk sıralarda üç yıllık eğitim süresi olan bu okullar daha sora dört yıla çıkarılmış, sonra tekrar üç yıla indirilmiştir. Öğretim ve

13 O. ERGİN; a. g. e. , II. c., s. 501.

- 8 -

eğitim Kıdemli Yüzbaşı rütbesinde müdürler, idare subayları ve askeri öğretmenler tarafından yürütülmüştür. Bu durum, bu okulları Mülkiye Rüştiyeleri’nden ayıran en önemli özelliktir. Bu amaçla, askeri idare ve öğretimi için ayrı kadrolar tahsis edilmiştir.

Bunlardan idare ile ilgili olan; en az yüzbaşı rütbesinde bir İdare Subayı, üç teğmen veya üsteğmenden oluşan kısımdır. Bunlar idari işleri yürütme ve disiplini sağlama işleri ile görevlendirilmişlerdir. Öğretim ve eğitim ile ilgili ise öğretmenlerdir. Resim, Yabancı Dil (Fransızca), Matematik dersleri önem verilen derslerden olup, askeri kökenli öğretmenler, Arapça, Farsça ve Güzel Yazı dersleri sivil kökenli öğretmenler tarafından verilmiştir.

Askeri Rüştiye’lerde önem verilen Fransızca dersi ile alakalı olarak, Ali Fuat CEBESOY’un “Sınıf Arkadaşım Atatürk” adlı eserinde, Mustafa Kemal’in Fransızca’ya verdiği öneme bakalım:

“Mustafa Kemal, Manastır Askeri İdadisi’nde Matematik dersinde sınıfın en başarılı öğrencilerinden biri idi. Fakat lisan bakımından oldukça zayıftı. Okulda öğrenilen Fransızca ile bu lisanı ilerletmesine de imkan yoktu. Harp Akademisi’nde iken bana daima;

-Bir erkan-ı harp zabiti muhakkak lisan bilmelidir. Bunun aksini düşünmek büyük bir hatadır.

Derdi. Yaz tatillerinde Manastır’dan Selanik’e annesi Zübeyde Hanım’ın yanına döndüğü zamanlar Tophane’deki Collège de Frères de la Salle’nin özel kurslarına gider, Fransızcasını ilerletmeye gayret ederdi.14

Yine Mustafa Kemal’in yabancı bir dil öğrenmeye verdiği önem ile alakalı olarak, aynı eserde, Ali Fuat ile Harp Akademisi’ndeki ilk tanışmalarına ilişkin olarak şu anı da yer almaktadır.

“- Dershanemiz karanlık, fakat bizim yüreklerimiz aydınlıktır.

Dedi ve hangi okuldan geldiğimi sordu. Moda’daki Fransız Sen Josef Lisesi’nde okuduğumu söyledim. Sustu, bir şey daha sormak istediğini, fakat tereddüt ettiğini anladım.

14 Ali Fuat CEBESOY; Sınıf Arkadaşım Atatürk: Okul ve Genç Subaylık Hatıraları, Temel Yayınları, İstanbul:2000, ss. 26-27.

- 9 -

-Galiba daha başka şeylerde öğrenmek istiyorsunuz.

Tereddüdü geçmişti.

-Askeri idadî derslerinden imtihan verdiniz mi?

-Hepsinden imtihana girdim. Yalnız hesap, hendese ve cebir gibi dersleri Sen Josef’te Fransızca okuduğum için bunlara ait suallerin cevaplarını Franıszca olarak vermek istidiğimi söyledim. İmtihan heyeti ricamı kabul etti.

Birden elimi sıktı.

-Çok iyi, çok iyi birbirimize yardımcı olacağız. Merak ettiğim bazı Fransızca eserleri okumak için sık sık lûgata müracaat ediyorum. Bundan sonra sizden faydalanmaya çalışacağım.

Bu sırada çavuş işaretinin üzerindeki sarı şerit dikkatimi çekti. Neye delâlet ettiğini sordum. Meğer Fransızca imtihanına girmiş, başarı kazanmış, ondan dolayı bu şeridi ilave etmişler. O zamanlar Türk okullarında yabancı dil öğrenimi kolay değildi. Kendi kendisine çalıştığı ve büyük gayret sarf ettiği muhakkaktı.15

Kasımpaşa Askeri Rüştiyesi, denizci olduğundan İngilizce yabancı dil olarak seçilmesi ile diğerlerinden farklılık arz eder. Öğrenciler askeri üniformaya yakın bir elbise giymiştir. Müslümanların yanında gayri Müslim öğrenciler de eğitim görmüştür.

Mezun olanlar Askeri İdadilere gitme zorunluluğunu taşımadıklarından, bazıları Mülkiye İdadileri’ni tercih ederken, bazıları da devlet kademelerinde memurlukları tercih etmiştir.

Askeri Rüştiye mezunlarının öğrenim ve eğitimlerine devam etmeleri ile alakalı olarak, Ali Fuat CEBESOY’un aynı eserinde, Mustafa Kemal’in tercihi şöyledir:

“Mustafa Kemal, lise tahsilini Kuleli Askeri Lisesi’nde yapmak istiyordu.

Rumeli’den ayrılarak İstanbul’a gitmek istemesinin sebepleri arasında annesine gücenmiş olması da vardı. Selanik’te Hasan Bey adında vatanperver bir kurmay subay vardı. Bir çok defalar okula mümeyyiz olarak gelmiş, Mustafa Kemal’i tanımış, takdir etmişti. Son imtihanında bulunmuş, bir münasebetle de İdadî tahsilini nerede yapacağını sormuştu. İstanbul’a gitmek istediğini öğrenince:

- Bundan va geçiniz oğlum, demişti. Manastır’a gidiniz, orada daha iyi yetişirsiniz.

15 Ali Fuat CEBESOY; a. g. e., ss. 31-32.

- 10 -

Mustafa Kemal, Hasan Bey’in tavsiyesini dinledi. Üç arkadaşı ile beraber Manastır’a geldi. Burada yatılı ve daha üstün dereceli bir okulun şartlarına çabuk intibak etti. 16

Bu okulların kendine ait sınav sistemleri içerisinde üç ayda bir kendi öğretmenleri tarafından ara sınav ve yıl sonlarında da Harbiye ve İdadiye öğretmenleri tarafından genel olmak üzere sınavlar yapılmıştır17.

Ayrıca Askeri Rüştiyeler; bu dönemde İstanbul dışında her idadi yanında bir rüştiyenin kurulmasıyla büyük ölçüde yayılma göstermiştir. Nümune Okullarına dönüştürülmelerine kadar, ülkenin hemen hemen her tarafında bir rüştiye açılmıştır.

Rüştiyeler açıldıkları yerlerde çok yararlı faaliyetler göstererek eğitime ve ülke kalkınmasına büyük katkıda bulunmuştur. Rüştiyeler’in açılış tarihlerini ve faaliyet gösterdikleri yerleri şu şekilde sıralamak mümkündür:

İstanbul’da açılan Askeri Rüştiyeler; Beşiktaş Askeri Rüştiyesi (Eylül 1875), Eyüp Askeri Rüştiyesi (Eylül 1875), Baytar (Gece) Askeri Rüştiyesi, Fatih Askeri Rüştiyesi (Eylül 1875), Gülhane Askeri Rüştiyesi (Eylül 1875), Kocamustafa Paşa Askeri Rüştiyesi (Eylül 1875), Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi (Eylül 1875), Toptaşı Askeri Rüştiyesi (Eylül 1875) ve Üsküdar Paşakapısı Askeri Rüştiyesi (Eylül 1875)’dir.

Anadolu’da açılan Askeri Rüştiyeler; Diyarbakır Askeri Rüştiyesi (1879), Elazığ (Mamüretü’l-Aziz) Askeri Rüştiyesi (1879), Erzincan Askeri Rüştiyesi (1879), Erzurum Askeri Rüştiyesi (1879), Trabzon Askeri Rüştiyesi (1880), Bursa Askeri Rüştiyesi (1880), Bursa (Gece) Askeri Rüştiyesi, Sivas Askeri Rüştiyesi (1883), Kastamonu Askeri Rüştiyesi (1884), Bitlis Askeri Rüştiyesi (1890) ve Van Askeri Rüştiyesi (1890)’dir.

Balkanlar’da açılan Askeri Rüştiyeler; Üsküp Askeri Rüştiyesi (1892), Manastır Askeri Rüştiyesi (1879), Selanik Askeri Rüştiyesi (1884), Kosova (Yakova) (Gece) Askeri Rüştiyesi ve İşkodra Askeri Rüştiyesi’dir.

16 Ali Fuat CEBESOY; a. g. e., s. 26.

17 O. ERGİN; a. g. e. , II. c., ss. 505-507. Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi; 3. c. 6. ksm. Genel Kurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı, Ankara:1996, s. 252.

- 11 -

Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da açılan Askeri Rüştiyeler; Şam Askeri Rüştiyesi (1877), Beyrut Askeri Rüştiyesi (08 Ekim 1877), Halep Askeri Rüştiyesi (1884), Eski Doğu Bağdat Askeri Rüştiyesi (1877), Yeni Batı Bağdat Askeri Rüştiyesi (1886), Trablusgarp (Gece) Askeri Rüştiyesi (22 Ağustos 1886), San’a Askeri Rüştiyesi (1889), Bingazi Askeri Rüştiyesi (1892), Süleymaniye Askeri Rüştiyesi (1892), Taiz (Yemen) Askeri Rüştiyesi (1895), Taiz (Yemen) (Gece) Askeri Rüştiyesi ve Abha (Asir) Askeri Rüştiyesi (1896)’dir.

Askeri Rüştiyeler ile ilgili bazı açıklayıcı bilgiler şu şekilde verilebilir;

İlk olarak çalışmamız ile ilgili olan Eyüp Askeri Rüştiyesi, Eylül 1875 yılında Sultan Abdülaziz zamanında Eyüp’te, İplikhane Kışlası’nda kurulmuştur.

1884 yılında, yine Eyüp’te Defterdar’da, kapısının önünde, dört mermer sütunlu çıkma revaklı ve iki katlı kargir olarak inşa edilmiş binasına taşınarak eğitim-öğretime burada devam etmiştir.

Burada eğitim öğretime uzun bir süre devam eden Rüştiye, 6 Ekim 1913’te çıkartılan “Tedrisat-ı İptidaiye Muvakkat Kanunu” nun iptidailerin rüştiyelerle birleştirilmesinin kararlaştırıldığı maddesi gereğince, 1914 yılının Aralık ayında Sütlüce’ye taşınarak eğtim öğretime Sütlüce Nümune Okulu olarak orada devam etmiştir.

Eyüp’teki bina uzun bir süre çeşitli amaçlarla kullanılmıştır. 1928-29 Eğitim-Öğretim yılında Ebussuud İlk Okulu olarak hizmet görmüş olan bina daha sonra Eyüp Askerlik Şubesi olarak hizmet vermiştir18.

Mülkiyeti Eyüp Belediyesi’ne ait olan bina, 1985 yılında harabiyetinden dolayı hizmet dışı kalarak, 15.01.1977 tarih ve 9591 sayılı karar ile tescilli iken 1988 yılında yıktırılmıştır. Birkaç yıl yeri boş kalan bina, en son 2004 yılında aslına uygun olarak yeniden inşa edilmiştir19.

18 Mehmet Nermi HASKAN; Eyüp Sultan Tarihi, Eyüp Sultan Vakfı, İlaveli 2. b., İstanbul:1996, s. 312.

19Aynur ÇİFTÇİ-Nadide SEÇKİN; “19. Yüzyılda İstanbul’da İnşa Edilen Askeri Yapıların Korunma Sorunları”, Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi e-Dergisi, ss. 51-66, c. 1, S. 1, İstanbul:2005, s. 66.

- 12 -

Günümüzde Eyüp Belediyesi tarafından, sosyal ve kültürel amaçlı bir bina olarak kullanılmaktadır.

Baytar (Gece) Askeri Rüştiyesi; Eyüp Askeri Rüştiyesi ile birlikte aynı binada gece eğitim vermek üzere açılmıştır. 06 Nisan 1906 tarihli padişah emriyle, okul eczacı sınıflarıyla birlikte Kuleli İdadi’sine nakledilmiştir.20.

Gülhane Askeri Rüştiyesi; Eylül 1875 yılında açılmıştır. Sonraki yıllarda Anadolu’nun, Bitlis Vilayeti’nde Kürt ve Arap aşiretlerinden oluşan süvari alaylarının içine subay yetiştirilmek üzere, adı geçen vilayette bir Askeri Rüştiye açılması gereği görülmüştür. Bu nedenle Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi’ne yakınlığı ile bilinen Gülhane Askeri Rüştiyesi, 07 Nisan 1894 tarihinde padişah emriyle lağv edilerek Bitlis vilayetine nakladilmiştir21.

Üsküdar Paşakapısı Askeri Rüştiyesi; Eylül 1875 yılında açılmıştır. 15 Aralık 1892 tarihinde padişah emriyle, yeni inşa edilmiş olan, Üsküp Askeri Rüştiyesi’ne nakledilmiştir. 19 Şubat 1893 tarihli Askeri Okullar Genel Müdürlüğü’nün bir yazısında öğrencilerin 09 Ocak 1893 tarihinde Toptaşı Askeri Rüştiyesi’ne nakledildiği anlaşılmaktadır22.

Van Askeri Rüştiyesi; 1890 yılında açılmıştır. Rüştiyenin resmi açılışı, 03 Temmuz 1891 yılında Van Kumandanlığı Dördüncü Ordusu’na bildirilmiştir23.

Yeni Batı Bağdat Askeri Rüştiyesi; 1886 yılında açılmıştır. 30 Nisan 1889 tarihinde, padişahın emriyle, öğretmen ve öğrencileriyle birlikte, San’a’ya nakledilmiştir24.

20 Hülya, YARAR; Osmanlı Döneminde Askeri Okullarda Eğitim, Milli Savunma Bakanlığı Yay., TTK Basımevi, Ankara: Haziran-2000, ss. 163-165.

21 Hülya, YARAR; a. g. e., ss. 25-26.

22 Yusuf, ÇAM; Atatürk’ün Okuduğu Dönemde Askeri Okullar Rüştiye-İdâdî-Harbiye (1892-1902)., Genkur.

Ask. Tarih ve Strateji Etüt Başkanlığı Yayınları( ATASE)., Ankara, Genkur. Basınevi:1991, ss. 46-47. Hülya, YARAR; a. g. e., ss. 45-49.

23 Hülya, YARAR; a. g. e., ss. 135-137.

24 Hülya, YARAR; a. g. e., ss. 73-75.

- 13 -

San’a Askeri Rüştiyesi; Yeni Batı Bağdat Askeri Rüştiyesi’nin, 30 Nisan 1889 tarihinde, padişahın emriyle, öğretmen ve öğrencileriyle birlikte, San’a’ya nakledilmesi ve San’a daki Askeri Rüştiye’nin Gece Askeri Rüştiyesi’ne çevrilmesi, emrinin verilmesiyle açılmıştır. Ayrıca, okulun açılmasında; Trablusgarp Askeri Rüştiyesi’nde olduğu gibi merkez olma özelliği taşıyan, San’a Askeri Rüştiyesi’nde Yemen ve civarından gelecek öğrencilerin, iyi bir eğitim almaları ve Askeri İdadilere devam etmek isteyenlerin de daha iyi bir eğitim almalarına olanak sağlamak düşüncesi de önemli bir etken olmuştur25.

Bingazi Askeri Rüştiyesi; 9 Haziran 1892 tarihli padişah emri gereğince, inşaat giderlerinin 1892 yılı Eğitim Bakanlığı bütçesine eklenip, inşaat bitiminde öğretmenlerin Harp Bakanlığı’ndan tayin edilip, maaşlarının da öğretim ve eğitimin başlamasına müteakip nizamiye bütçesinden ödenmesinin karalaştırılmasıyla, açılması gündeme gelmiş ve bu şekilde açılmıştır26.

Süleymaniye Askeri Rüştiyesi; Bağdat ve civarında yaygınlaşan Şiî mezhebinin, subaylar arasında da yaygınlaşması ve bu subayların Altıncı orduda görev almaları, ayrıca ileride ortaya çıkabilecek muhtemel sorunları ortadan kaldırmak için, 25 Ağustos 1892 tarihinde açılması emredilmiştir. Halkının çoğu Sünni olan bu şehirde açılacak bir askeri rüştiyenin mezunlarının, direk olarak Bağdat İdadisi’ne alınmasının planlanması, bu tür sorunları ortadan kaldıracağı ve bir mezhep çatışmasına meydan verdirmeyeceği düşünülmüştür27.

Taiz Askeri Rüştiyesi; Yemen bölegesinde açılan San’a Gece Askeri Rüştiyesi’ne yalnızca Zeydi Mezhebi’nden olan San’a ve civar halkın çocuklarının devam etmesinden ötürü, Yemen’in diğer bölgelerindeki halkın da Sünni Mezhebi’nde olmaları nedeniyle bu okula öğrenci gönderememeleri gibi nedenlerden dolayı Taiz Sancağı’nın merkezinde, 31 Mayıs 1895 tarihinde padişahın, Taiz ve Abha’da iki gece okulu açılması ve üç yüz altmış bin dört yüz kuruş tahmini masrafın Yedinci Ordu bütçesinden karşılanması emri gereğince açılmıştır28.

25 Hülya, YARAR; a. g. e., ss. 147-149.

26 Hülya, YARAR; a. g. e., s. 139.

27 Hülya, YARAR; a. g. e., ss. 143-145.

28 Hülya, YARAR; a. g. e., ss. 151-153.

- 14 -

Abha (İbb-Yemen) Askeri Rüştiyesi; Yemen bölegesinde açılan San’a Gece Askeri Rüştiyesi’ne yalnızca Zeydi Mezhebi’nden olan San’a ve civar halkın çocuklarının devam etmesinden ötürü, Yemen’in diğer bölgelerindeki halkın da Sünni Mezhebi’nde olamarı nedeniyle bu okula öğrenci gönderememeleri gibi nedenlerden dolayı Abha Sancağı’nın merkezi Asir’de, 31 Mayıs 1895 tarihinde padişahın, Taiz ve Abha’da iki gece okulu açılması ve üçyüz altmış bin dört yüz kuruş tahmini masrafın, Yedinci Ordu bütçesinden karşılanması emri gereğince açılmıştır29.

Askeri Rüştiyelerde II. Meşrutiyet döneminde, ilerleme çabaları devam ettirilmiş ise de bocalama ve duraklama içindeki genel durum bu okulları da etkilemiştir. Bu döneme öğretim süresi beş yıl olarak giren rüştiyeler; on üç-on yedi yaş arası çocukların eğitim gördüğü okullar olarak göze çarpmaktadır. Askeri İdadilere bağlı olarak kurulan Gece Askeri Rüştiyeleri’nde önceleri asker yetimlerinin okuduğu okullarken, bundan sonra gündüzlü askeri rüştiyesi bulunmayan yerlerdeki asker çocuklarının da bu okullara alınmaya başlanmasıyla düzenin bozulduğu da görülmüştür.

1910 yılında öğretim süresi tekrar üç yıla indirilen bu okullar, eğitimde yenileşme adına ortaya çıkan hararetli fikir akımları sonucunda, Askeri Rüştiyelerin Mülkiye Rüştiyeleri ile birleştirilmesi düşüncesine kurban gitmiştir. 1913 Tedrisat-ı İptidaiye Muvakkat Kanunu’nun çıkarılmasıyla, bu okulların sorun yaratmadan Mülkiye Rüştiyeleri ile birleştirilmesi için çalışmalar başlatılmıştır. Bu devir teslim sırasında, bina, araç-gereç ve öğretmenler gibi konularda bir takım sıkıntılarla karşılaşılmıştır.

Asker kökenli idareci ve öğretmenlerin istekleri doğrultusunda, isteyenlerin askerlikten emekli edilerek emekli maaşları ile birlikte üç yüz ile bin kuruş arası bir ücretle yeni kurulacak okullarda görevlerine devam etmesi, isteyenlerin ise idarecilik ve öğretmenlik ile ilişiklerinin kesilerek ordudaki görevlerine dönmeleri şeklinde olmuştur. Ancak devir teslim yine de istenilen ölçüde sağlıklı olmamıştır.30.

29 Hülya, YARAR; a. g. e., ss. 159-161.

30 O. ERGİN; a. g. e. , IV. c., s. 1418. Mustafa ERGÜN; II. Meşrutiyet Devrinde Eğitim Hareketleri (1908-1914), Ocak Yay., Ankara:1996, s. 299.

- 15 -

Yaklaşık yarım asır Türk eğitim tarihi içerisinde varlıklarını sürdüren Askeri Rüştiyeler, Mülkiye Rüştiyeleri ile birleştirlerek, birer nümune okuluna dönüştürülmüştür.

Yeri gelmişken konumuzla ilgili olarak, kısaca Nümune Okulları’ndan da bahsetmekte fayda vardır. Bu okulların açılması düşüncesi, 20. yy’ın başındaki fikir mücadeleleri sonucunda ortaya çıkmıştır.

Osmanlı eğitim sistemi içerisinde, uygulamalı eğitim, ağırlıklı yabancı dil öğretimi gibi kendine has özellikleri ile farklı bir yapı oluşturan azınlıkların okulları ile son dönemlerde yabancıların ülkede açmış olduğu özel okullar nümune okullarının açılmasına ilham kaynağı olmuştur. Ayrıca, Müslüman ve Müslüman olmayan unsurlar arasındaki rekabetin, son zamanlarda daha acı bir şekilde, Müslüman olmayanlardan yana ağır basmaya başladığı anlaşılmıştır. Yine de yurt dışına gönderilen, azınlıkların ve yabancıların idare ettikleri özel okullara giden Türk çocukları ise bu rekabetteki oranı az da olsa Türkler lehine çevirmeyi başarmıştır. Ancak bunların bile yetersiz kaldığı bu durum yanında, bir de II. Abdülhamit devrinde bu uygulamaların kısıtlanması, Türk unsurların aleyhine bir ortam yaratmıştır. Bu ise, yeni yeni ilerlemeye ve yayılmaya başlayan eğitim anlayışı ve sistemi ile idare etmek mecburiyetinde kalan Türk gençlerine asker veya devlet kademelerinde memur olmaktan başka bir seçenek bırakmamıştır.

II. Meşrutiyet’in başlamasıyla birlikte bütün olumsuzlukları ortadan kaldırmak ve çağın gereklerine uygun bir eğitim anlayışı ve sistemi meydana getirmek için gayretler sarfedilmiştir. İşte Abdurrahman Şeref Bey’in, bu düşünceler ve gayretleri ile açılan Nümune Okulları Türk gençlerine, hem iş, hem sosyal, hem siyasi, hem de ekonomik hayat sahalarında, çağın şartlarına göre donanımlı olmayı sağlamış ve Müslüman olmayan unsurlarla rekabet edebilecek seviyeye ulaşmasına katkıda bulunmuştur.

İlk Nümune okulları, öğretmen sıkıntısı nedeniyle, yalnızca İstanbul’da Kadıköy, Kasımpaşa ve Nişantaşı’nda olmak üzere üç yerde açılabilmiştir. Sonrasında sayıları arttırılmışsa da, bu artış beraberinde kaliteyi de düşürmüştür31.

31 O. ERGİN; a. g. e. , IV. c., ss. 1419-1421.

- 16 -

C. RÜŞTİYELERİN İDARESİ

Benzer Belgeler