Dünya güzeli Gökova Körfezi' ndeki "imarsız" Cumhurbaşkanlığı konutu onarımına "fesat" karışmış... Bayındırlıktaki kimi uzmanların, gizli maliyet hesaplarını el altından sattıkları belirlenmiş. Zanlılarla birlikte
tutuklanan "müşteri" ler arasında, Okluk Koyu' ndaki yazlık konutu Gül' e hazırlayan yüklenici de var... (Milliyet-09 Ocak 2008)
Haberi okuduğumda, 17 yıl önceyi anımsadım... Aynı konutun 1991'deki ilk inşaatı da baştan sona "fesat" lıklarla gerçekleşmişti.
Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal , ormanlık koyların turizmcilerle "tahsis" görüşmelerini, Göcek koylarında dolaştığı yatlarda yapar; aynı zamanda kısa mavi yolculuklara da çıkardı...
Bu gezilerden birinde, Gökova'nın ünlü mavi yol duraklarından Okluk'taki "Orman Müdürlüğü bakım kulübesi" ni görünce demiş ki: "Bunu, yazlık konut haline getirelim..."
Oysa körfezin tümü "1. derece doğal sit" ti. Kulübenin amacı da koruma altına alınan ormanlık kıyıları gözetlemekti. çünkü bu bölgede yeni yapılaşmanın yanı sıra, mevcutların büyütülmesi bile "yasak" tı. Ayrıca "Kıyı Kanunu" na göre de böyle bir uygulama asla olamazdı.
Nitekim aynı kısıtlamalara yerel yetkililerin ve yöre insanının yıllardır uymaları sayesinde, asıl adı "Kerme" olan Gökova Körfezi hâlâ ülkenin en iyi "korunmuş" doğal sit alanıdır...
Yine aynı nedenlerle de dünyanın en temiz deniz sularına sahiptir... 'Bir kere delmek'!
Ne var ki anayasa için, "Bir kere delinmekle bi şey olmaz" sözüyle tarihe geçen Özal, "Gökova'daki imar yasakları da bir kere delinebilir" demiş olacak ki 45 m2'lik kulübe, 250 m2'lik "deniz köşkü" ne dönüştürüldü...
Bu "kaçak" inşaata o denli "özen" gösterildi ki mesleğinde başarılı bir peyzaj mimarı olan, dönemin İnsan Hakları Derneği Başkanı ve şimdiki DTP Milletvekili Akın Birdal 'a da bahçe düzenlenmesi işi verilmişti...
Böylece büyütülerek, hatta personel için "ayrı bina" lar da yapılarak "onarım" ı(!) tamamlanan konuta, büyük bir beton iskele de ekleniverdi...
Özal, o deldiği "sit kararlarıyla tertemiz" kalan "turkuvaz" sularda yüzme "heves" ini giderirken, devletin "ruhsat veremediği" konutunda da papağanı Cabbar'a "Özalım" demesini öğreterek devleti yönetmişti...
BM Genel Sekreteri Perez de Cueller' i, Yunanistan Başbakanı Mitçotakis' i, İsveç, İtalya ve Rusya başbakanları ile Suudi Kralı'nın kardeşini de "hukuk devleti" miz adına işte bu "hukuk yoksunu" mekânlarda ağırladı..
Demirel ve Sezer
Okluk konutu, Özal'dan sonra "metruk" luğa terk edildi...
Süleyman Demirel , henüz ilk aylarında, "gidip bakacağız" demesine rağmen hiç ilgilenmedi. Ahmet Necdet Sezer de bir Marmaris ziyaretinde "belki uğrar" diye boyanıp temizlenen konuta, 7 yıl asla yüz vermedi.
Buna rağmen Özal'dan bu yana, "mavi yol teknelerine yasak" lanan Okluk Koyu'ndan, bir ara "fareler" in dolaştığı dışında pek de haber alınamadı.
_imdi ise Gül'ün başlattığı onarım, emniyetçe de "sorgu" lanan bir ihaleyle yapılıyor. Geçmişiyle birlikte bu durumu umursanmazsa, "hukuk devleti" ne karşı, "doruktaki umarsızlık" ı da simgelemeyecek mi?
Korumanın müsteşarı
Okluk Koyu, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'ne tahsis edilmişti... Önceki sekreter Kemal Nehrozlu' nun da Sezer gibi düşündüğünü biliyorum. Yeni genel sekreter Prof. Dr. Mustafa İsen' in ise farklı bakmadığından eminim.
çünkü Prof. İsen, Kültür Bakanlığı'nın duyarlı ve kibar müsteşarıyken, özellikle sit tartışmalarında hep "doğadan yana" oldu. Koruma kurullarının çevreyi gözeten kararlarından yakınanları, zarif üslubuyla ikna etmeye çalıştı. Böylece kimi iktidar yanlılarının "bizi dinlemiyor" şikâyetlerine de aldırmazken; belki de onlardan daha fazla, "korumacı" ların güvenini kazandı...
Doğrusu ben de özellikle Tarihi Kentler Birliği çalışmalarında bunu yakından gözleyebildiğim için, doğaya karşı Okluk'taki hukuk dışı saygısızlığa "gönülden razı" olabileceğini düşünemiyorum.
Acaba "korumanın müsteşarı" olarak bu "çevre skandalı" na yönelik çekincelerimizi, Gül'e anımsatabilir mi? Bekliyoruz...
OKTAY EKİNCİ
ekinci@cumhuriyet.com.tr Cumhuriyet 13.01.2008