Çeviren: Dilek Boyraz
Dünya Finlandiya’daki Eğitim Devriminden Neler Öğrenebilir?
FİNLANDİYA EĞİTİM
DEVRİMİ
PASI SAHLBERG
3.
Finlandiya
Eğitim Devrimi
Finlandiya
Eğitim Devrimi
D ÜNYA F İNLANDİYA’DAKİ E ĞİTİM
D EVRİMİNDEN N ELER Ö ĞRENEBİLİR?
P ASI S AHLBERG
Translated from the English Language edition of FINNISH LESSONS 2.0:
WHAT CAN THE WORLD LEARN FROM EDUCATIONAL CHANGE IN FINLAND? by Pasi Sahlberg, Copyright © 2018, originally published by Teachers College Press, Teachers College, Columbia University, 1234 amsterdam Avenue, New York. Turkish translation Copyright © 2019 by Sola Unitas. All rights reserved.
Tüm hakları saklıdır. İngilizce orijinali Teachers College Press, Teachers College, Columbia University, 1234 amsterdam Avenue, New York, tarafından
“FINNISH LESSONS 2.0: WHAT CAN THE WORLD LEARN FROM EDUCATIONAL CHANGE IN FINLAND?” adıyla yayımlanmıştır. Bu eserin çeviri sorumluluğu Sola Koç. Eğ. Dan. Hiz. A.Ş.’ye aittir. Bu kitabın hiçbir bölümü yazılı izin alınmadan kopyalanamaz ya da çoğaltılamaz.
SOLA UNITAS - SOLA KIDZ
Şakayık Sok. No: 40/8 Kat: 2 Teşvikiye Şişli/İSTANBUL Telefon: 0212 939 76 52 - E-posta: solaunitas@solaunitas.com www.facebook.com/solayayinlari
www.twitter.com/solaunitas
www.instagram.com/solaunitasyayinlari www.instagram.com/solakidz
https://kitap.solaunitas.com ISBN: 978-605-7628-02-2 Yayıncı Sertifika No: 45798 3. Baskı: İstanbul 2021 İmtiyaz Sahibi: Umut Kısa
Genel Yayın Yönetmeni: Buket Konur Editör: Buket Konur
Redaksiyon: Hale Özdemir Düzelti: Yeşim Erberksoy Son Okuma: Umut Kısa Çeviren: Dilek Boyraz Mizanpaj: Sibel Kaya Kapak Tasarım: Sibel Kaya
Orijinal Adı: Finnish Lessons 2.0: What Can the World Learn from Educational Change in Finland?
BASILDIĞI YER
Deren Matbaacılık Ambalaj Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi Beylikdüzü Osb Mahallesi Orkide Caddesi 9/Z Beylikdüzü/İstanbul Sertifika No: 47881
© Bu kitabın tüm yayın hakları Sola Koç. Eğ. Dan. Hiz. A.Ş.’ye aittir. Yazılı izin alınmadan kısmen veya tamamen hiçbir yolla kopya edilemez, çoğaltılamaz ve dağıtılamaz.
Einar Frithiof Sahlberg İçin (1895-1977)...
Havanın değiştiğini hissedebiliyorum.
Dört bir yanda bunu görebiliyorum.
Esen yeni rüzgârı hissetmiyor musun?
Bu sesi tanımıyor musun?
Ve dünya yavaş yavaş dönüyor.
Yavaş yavaş dönüyor, yavaş yavaş değişiyor.
Neil Young, “Rumblin”
İçindekiler
Önsöz 9 BÖLÜM 1 Finlandiya Rüyası: Herkes İçin İyi Bir Okul 13
Savaş Sonrası Finlandiya 14
Evrensel Temel Eğitim 19
Yeni Bir Okul Doğuyor 26
Üst Ortaöğretimi Yaygınlaştırmak 32
Eğitim Düzeyini Artırmak 36
Bir Eğitim Değişikliği Nesli 46
2015 Yılında Fin Eğitim Sistemi 56
BÖLÜM 2 Fin Paradoksu: Az, Çoktur 63
Dış Kenardan Merkeze 64
Eğitim Düzeyi 69
Sonuçların Eşitliği 72
Öğrenci Öğrenimi 83
Eğitim Maliyeti 101
Eğitimde Finlandiya Paradoksu 107
BÖLÜM 3 Finlandiya Üstünlüğü: Öğretmenler 125
Öğretim Kültürü 126
Öğretmen Olmak 132
Araştırmaya Dayalı Öğretmen Eğitimi 139 Birer Araştırmacı Olarak Öğretmenler 151
Mesleki Gelişim 155
Öğretmenler Liderdir 159
Okul Liderleri Öğretmenlerdir 166
İyi Öğretmenler, Harika Okullar 168 Finlandiya’nın Mükemmel Öğretmenleri Sizin
Okulunuzda Öğretmen Olsa Ne Olur? 175
BÖLÜM 4 Finlandiya Yolu: Rekabetçi Refah Devleti 183
Küreselleşmenin Gücü 184
Küresel Eğitim Reformu Hareketi 188
Yenilikçi Bir Ekonomi 204
Refah, Eşitlik ve Rekabet 212
Yabancı İnovasyon, Finlandiya Uygulaması 220
Finlandiya Rüyasının Zorluğu 226
BÖLÜM 5 Gelecek Finlandiya mı? 229
Farklı Olmakla Gelen Başarı 231
Başarılı Eğitim Reformu 235
Değişim Bilgisinin Aktarımı 246
Finlandiya Eğitiminin Geleceği 254
Sonsöz 275
Notlar 279
Kaynakça 283
Yazar Hakkında 295
Önsöz
Binet-Simon testi olarak adlandırılan ilk IQ testleri Fransa’da, hükûmet tarafından Alfred Binet ve Theodore Simon’a verilen bir görev sonucu oluşturulmuştur. Günümüzde de önemli ku- rumlar tarafından kullanılan bu IQ testleri, 1900’lerin başında zeki çocukları değil, zihinsel geriliği olan çocukları belirleyerek okul sisteminden dışlama amaçlı olarak kullanılmıştır. Sanayi Devrimi öncesinde bugünkü okul dediğimiz şeyin neredeyse adı bile yoktur. Sanayi Devrimi’nin varlığı, şirketlerin ve ül- kelerin rekabetçi yapısı, ülkeleri ileri götürecek sistemler için enerji kaynağı olan emeğin eğitilmesini amaçlayan bir statüye oturtulmuştur. Bunları anlatmamın nedeni ise eğitimin amacı- nın ne olduğu üzerinde bir tartışma başlatmaktır. Sizce, eğitim şirketler için en kaliteli emeği üreten bir insan fabrikası mıdır?
Eğitim neden yapılır? Ebeveynler ne yaptığını, nasıl davra- nacağını bilmeyen (delileri) kapalı bir alana hapsedip üzerle- rindeki yükü okullara mı veriyorlar? (Okul açıldığında en çok velilerin sevindiğini, en çok üzülenlerin ise öğretmenler oldu- ğunu düşünürsek…) Yoksa ülkeyi ileriye taşımak için bir nevi sivilleştirilmiş askerler mi yetiştiriyoruz? (Tüm çocuklar “Hazır Ol!” ve “Rahat!” komutlarını bildiğine göre…)
Eğitim verme nedenimiz ne? Belki de en önemli soru bu ol- malı! Benim buna cevabım şu: Birey, bir dünya vatandaşı ola- rak kendine ve çevresine doyumlu ve mutlu bir hayat sunma konusunda katma değer yaratan kişi olmak için eğitilmelidir.
Bugünün dünyasında eğitim hâlâ bireyden çok toplum için yapılıyor ki bu bireyin isteklerinin, özgürlüğünün ve mutlu- luğunun toplum lehine aşındırılması anlamına geliyor. Bazı değerler eğitim sistemi üzerinde çok etkin. Benim okullu ol- duğum zamanlar sadece rekabet değil, aynı zamanda düşman- lık da eğitim sisteminin bir parçasıydı. Hitabet kabiliyeti çok güçlü bir hocam “Türkün Türk’ten başka dostu yoktur!” diye derse başlardı. Bunu duyan herhangi birinin ilk söylemesi ge- reken şey elbette “Neden acaba, Türkler dost edinmeyi mi be- ceremiyor?” olmalıydı.
Bundan 30-40 yıl öncesine göre çok daha gelişmiş yapılar, insanlar ve teknoloji ile beraberiz. Dünyaya açık ve evrensel bir kimliğe doğru ilerliyoruz. Artık sınırlar yok olduğu gibi dost düşman anlayışı da belirsizleşiyor. Birilerini düşman et- menin değil, evrenin tüm kaynaklarının bize nasıl dost ve müttefik olacağını öğrenmenin zamanındayız. En çok öğren- memiz gereken şeyler insana, hayvana, doğaya yani bir bütün olarak tüm dünyaya şefkat ve özen göstermek. Bunlara giden yolun da evrensel açıklık, sevgi, birlikte var olma ve bireyin özgür yaşam anlayışına maksimum saygıdan geçtiğini görebi- liyoruz.
Okullar bilgiyi ya da zekâyı artırmak için değil, duygusal yetkinlikleri artırmak için ilişki değerlerini ve evrensel ahlakı ön plana çıkarmak zorundalar. Bu da sadece toplumun kısıt- layıcı ritüellerinin değil aksine farklı düşünmenin, reddetme- nin, eleştirel değerlendirmenin artırıldığı bir eğitimin ortaya çıkması anlamına geliyor. Örneğin; Eğitim; bir sınavda kopya çekmeyi yasaklamaktansa kopya çekmenin pek de mümkün olmadığı ‘yorum ve değerlendirme soruları’ sorarak, “Arkadaş- larından faydalanma!” demek yerine, “Onlarla ilişki kurarak soruları cevaplamalısın!” dediğimiz bir noktaya varmalı. So- nuçta, hayat dediğimiz daha fazla etkinlik ve kaynak kullan- mak değil midir? Arkadaşlarımız ya da ilişkide bulundukları- mız, amaçlarımız için doğru kaynaklar olamaz mı?
Sizce, kuşlar uçmayı okulda öğrenselerdi, öğretmeye nasıl başlardık? Bence, ilk ders aerodinamik olurdu. Sonra da coğ- rafya, belki biraz da bitkileri öğretirdik. Her ne öğretirseniz öğretin, size garanti veriyorum ki bir kuş uçmayı bugünden çok daha zor öğrenirdi. Çocuklara ne öğretmemiz gerektiği sizce de çok açık değil mi? İlk öğretmemiz gereken, nasıl do- yumlu bir hayat yaşayacakları ve insanlığa ne şekilde fayda ya- ratabilecekleri olması gerekmez mi?
Hem İzotomi görüşmeleri hem de gençlerle yaptığımız Duygusal Yetkinlik çalışmalarında sistemin bu yönde gitmedi- ğini görmek acı verse de eğitim camiasında karşılaştığım bazı tutku dolu eğitimcilerle konuştuğumda yeniden umutlanıyo- rum. Umarım, bu kitap hem birey hem de kolektif olarak iler- lememize ve mutluluğumuza fayda sağlar.
Umut Kısa, İstanbul, 2019
13
BÖLÜM 1
Finlandiya Rüyası
Herkes İçin İyi Bir Okul
Tanrı bizi iyileştirdi! Gerçek şu ki alfabenin ilk harfini bile bilmiyoruz ve dinimizin bize verdiği ilk görev, nasıl oku- yacağını bilmektir. Belki de hukukun ve dini inancın gücü bizi okumaya zorluyor. Devletin ne tür bir makineyi takip ettiğini biliyorsunuz; itaatkâr bir şekilde okumayı öğren- mezsek dişleriyle bizi hemen yakalamaya istekli bir maki- ne. Kazıklar, kardeşlerim… Siyah kazıklar bizleri bekliyor;
zalim çeneleri kara ayınınki gibi büyük açılan kazıklar.
Okul müdürü, bizi bu korkunç kazıklarla tehdit ediyor ve her gün istekle ders çalıştığımızı görmediği sürece tehdit etmeye de devam edecek.
Aleksis Kivi, Yedi Kardeşler
Finlandiya’nın hikâyesi, bir hayatta kalma hikâyesidir. Bu du- rum, Aleksis Kivi’nin 1870 yılında yayımlanan Yedi Kardeşler isimli ilk Fince romanında etkili bir şekilde ele alınmaktadır.
Kivi’nin eseri, okuryazar olmanın, mutluluğun ve güzel bir ha- yatın anahtarı olduğunu fark eden kimsesiz erkek kardeşlerin hikâyesidir. O günlerden itibaren, okumak Fin kültürünün ay- rılmaz bir parçası olmuştur. Eğitim, bugün tüm dünya tarafın- dan kültürel ve teknolojik başarılarıyla bilinen okuryazar bir toplumu ve düşünceyi inşa etmenin temel stratejisi olarak hiz- met etmektedir. Bu nedenle, Yedi Kardeşler bugün birçok Fin okulunun “temel eserler” listesinde yer alıyor.
14 Pasi Sahlberg
Doğu ve Batı’nın daha büyük güçleri arasında konumlan- mış küçük bir ulus olmak, Finler’e var olan gerçeği kabul et- meyi ve mevcut fırsatları kullanarak şans yakalamayı öğretti.
Böylece diplomasi, işbirliği, problem çözme ve fikir birliği- ne varmak çağdaş Fin kültürünün özellikleri hâline geldi. Bu özelliklerin hepsi, ulus genelinde iyi bir eğitim öğretim imkâ- nının eşit bir şekilde dağılımından dolayı, küresel boyutta dik- kat çeken bir eğitim sisteminin oluşturulmasında önemli bir rol oynadı.
Bu bölümde, Finlandiya’nın fakir, tarıma dayalı ve göste- rişten uzak eğitim görmüş bir ulustan yüksek performanslı bir eğitim sistemine ve dünya çapında yenilikçi ortam ile modern, bilgi temelli bir topluma nasıl dönüştüğü açıklanmaktadır.
Erken çocukluk eğitiminden en yüksek akademik dereceye ve erişkin öğrenimine ulaşmayı sağlamak, Fin toplumunda uzun dönemli bir amaçtır. Bu bölümde, ilk olarak bu Finlandiya Rüyası’nın farkına varılması için tarihi ve siyasal bir içerik su- nulmaktadır. Daha sonra, Fince peruskoulu* olarak adlandırı- lan birleşik çok programlı bir okulun evrimi ve Finlandiya’nın eğitim başarısının önemli bir kısmını oluşturan üst ortaöğreti- min bazı ilkeleri açıklanmaktadır.1 Fin eğitim sisteminin mev- cut yapısı ve politikaları bölümün sonunda kısa bir şekilde ana hatlarıyla belirtilmektedir.
SAVAŞ SONRASI FİNLANDİYA
Savaş, herhangi bir demokratik ulus için akla gelebilecek en ciddi krizler arasında yer almaktadır. Kısa bir ateşkes süreci haricînde Finlandiya, 1939 yılının aralık ayından 1945 baha- rına kadar savaştaydı. 4 milyondan daha az nüfuslu bu genç ve bağımsız demokrasi için verilen savaşın bedeli, 90.000 ölü ve 60.000 kalıcı sakatlıktı. Dahası, 25.000 kişi dul ve 50.000
* 9 yıllık çok programlı okul.
15 Finlandiya Eğitim Devrimi
çocuk, kimsesiz kaldı. Sovyetler Birliği ile barış antlaşması, 19 Eylül 1944 yılında Moskova’da imzalandı ancak Finlandiya’dan Alman birliklerini çıkarmaya yönelik askerî harekât 1945 sene- sinin nisan ayına kadar devam etti. Finler’in kabul ettiği şartlar çok ağırdı. Finlandiya topraklarının %12’sini Sovyetler’e teslim etti ve toplam nüfusunun %11’ini yani 450.000 insanın yerini değiştirmek zorunda kaldı. Finler’in, Sovyetlere verdiği tavizle- rin gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) %7’ye ulaştığı tahmin edilmekteydi. Helsinki yakınındaki bir yarımadanın askerî üs olarak Sovyet ordusuna kiralanması, siyasi mahkûmların ser- best bırakılması ve savaş sürecindeki liderlerin savaş mahkeme- lerinde yargılanması gerekiyordu. Birçok siyasal birlik yasak- lanmıştı ve Komünist Partisi, Finlandiya’da yasal siyasi bir parti olarak kuruldu. Bu tavizler nedeniyle Finlandiya’da öylesine te- mel politik, kültürel ve ekonomik değişiklikler yaşandı ki bazı kişiler bu savaş sonrası dönemi “İkinci Cumhuriyet”in ortaya çıkışı olarak tanımlamaktadır.2
Daha önemlisi, Finlandiya özgürlüğü ve kurtuluşu için savaştı. II. Dünya Savaşı boyunca ve sonrasında yaşanan dış tehditler, 1918 iç savaşının yaralarını hâlâ hisseden Finler’i birleştirdi. II. Dünya Savaşı’ndan sonraki dönem siyasi istik- rarsızlığın ve ekonomik dönüşümün yaşandığı ancak aynı za- manda yeni sosyal fikirlerin ve sosyal politikaların meydana geldiği, özellikle de eğitimde fırsat eşitliği fikrinin ortaya çık- tığı bir süreçti. II. Dünya Savaşı sonrasında yaşanan bu siya- si ve sosyal gelişimler göz önünde bulundurulmadan eğitimin Finlandiya’da neden marka olduğunu anlamak zordur. Finler’
arasında bile, Fin eğitim sistemindeki kilit başarı faktörlerinin araştırılması için 1970’den çok daha erken bir zamana gidil- mesi gerektiğini savunanlar var. 1970 ise bu bölümün ilerle- yen sayfalarında açıklanacak sebepler nedeniyle Fin eğitiminde tarihi bir kilometre taşı olarak kabul edilir.
Gelişim dönemlerine ve aşamalarına ayrıldığında, tarihi anlamak genellikle daha kolaydır ve Finlandiya’nın yakın ta-
16 Pasi Sahlberg
rihi istisnasiz bu stratijeye dayanmaktadır. Finlandiya tarihini yazarların amaçlarına ve bakış açılarına dayanarak tekrar dile getirmenin pek çok yolu olmasına rağmen, böyle bir durumda Finlandiya’nın eğitim sisteminin gelişimi ile II. Dünya Savaşı sonrası ekonomik kalkınmanın üç aşaması arasındaki uyumu göstermek faydalı olacaktır:
• Bir kuzey tarım ülkesinden sanayileşmiş bir toplum ya- pısına geçişle eğitimde fırsat eşitliğini artırmak (1945- 1970).
• Büyüyen bir hizmet sektörüne, artan teknoloji ve teknolojik yeniliğe sahip bir İskandinav refah toplumu aracılığıyla kamuya özgü çok programlı bir okul sistemi oluşturmak (1965-1990).
• Finlandiya’nın yüksek teknolojiye ve bilgiye dayalı ekonomisiyle oluşan yeni kimliğine uyum sağlayarak temel eğitim kalitesini geliştirmek ve yükseköğrenimi artırmak (1985’ten bugüne) (Sahlberg, 2010a).
1950’ler, Finlandiya’nın ekonomik yapısında hızlı deği- şimlerin yaşandığı bir süreçti ancak 1960’lar, uluslararası stan- dartlar tarafından olağanüstü olarak adlandırılmaktadır (Aho, Pitkänen & Sahlberg, 2006; Dahlman, Routti, & Ylä-Anttila, 2006). 1960’ların son 10 yılında, çok genel anlamıyla Fin top- lumunda, eski değerlerin birçoğunun bırakıldığı ve geleneksel Fin kurumlarının dönüşmeye başladığı görüldü. Kamu hiz- metleri; özellikle temel eğitim, değişimin en gözle görülebilir alanları arasındaydı. Net bir değişim zamanı geldiğinde, deği- şimin hızı ve bütünlüğü birçok Fin’i şaşırttı.
II.Dünya Savaşı’nın sonu, Finlandiya’nın politik, sosyal ve ekonomik yapılarında öyle köklü değişikliklere sebep oldu ki eğitimde ve diğer sosyal kurumlarda acil değişikliklere ihtiyaç duyuldu. Aslında eğitim, savaş sonrası dönemde sosyal ve eko- nomik dönüşümün temel aracı oldu. 1950 yılında, Finlandi-
17 Finlandiya Eğitim Devrimi
ya’da eğitimde fırsat eşitliliğinin olmaması nedeniyle sadece şe- hirlerde veya daha büyük belediyelerin olduğu yerde yaşayanlar gramer okullarına (grammar schools) ya da ortaokullara gide- biliyordu. Birçok genç, örgün eğitime katıldıktan 6 veya 7 yıl sonra okulu bırakıyordu. Özel gramer okullarının mevcut ol- duğu yerlerde, öğrenciler 4, 5 veya 6 yıl devlet okuluna gittik- ten sonra bu okullara kaydolmak için başvurabiliyordu ancak bu tür imkânlar sınırlıydı. Örneğin; 1950 yılında 11 yaşındaki Fin çocukların sadece %27’si, 5 yıllık ortaokulun ve 3 yıllık li- senin bulunduğu gramer okullarına kayıt yaptırabiliyordu. Zo- runlu 7 yıllık temel eğitimin ardından alternatif bir eğitim yolu da birçok belediyenin sunduğu sözde sivil okullarda 2 veya 3 yıl okumaktı. Bu temel eğitimin ardından mesleki ve teknik eğitime devam edebiliyordu ama sadece daha büyük belediyeler ve şehirler bu tür kurumlara ev sahipliği yapabiliyordu.
1950 yılında, Finlandiya’da 6 yıllık temel eğitimden son- ra ileri düzeyde eğitim imkânı sunan 338 tane gramer okulu mevcuttu (Kiuasmaa, 1982). Finlandiya devleti bu okulların 103 tanesini çalıştırıyor ve belediyeler de 18 tanesini işleti- yordu. Geriye kalan 217 gramer okulu yani toplamın yaklaşık üçte ikisi, sivil vatandaşlar veya kurumlar tarafından yönetili- yordu. Temel eğitimden sonra eğitimin hızla ilerleyişi, bu özel okullar tarafından engelleniyordu. 1950’deki önemli bir top- lumsal yenilik ise, özel okullara yapılan devlet yardımını gü- vence altına alan ve eş zamanlı olarak hükûmetin bu okullar üzerindeki kontrolünü artıran yasaların düzenlenmesiydi. Bu değişim, yeni özel okulların açılmasıyla halkın eğitime artan il- gisine karşılık vermeyi mümkün kılıyordu çünkü bu okulların mali yükü devlet fonuyla azaltılıyordu.
Finlandiya’nın bağımsızlığından sonraki ilk yıllarda, il- kokulda öğretim, resmî, öğretmen merkezliydi ve bilişsel ge- lişimden daha çok ahlaki gelişime odaklanıyordu. 1930’ların başında Finlandiya’da, sosyal kazanımları ve daha bütünsel
18 Pasi Sahlberg
kişilerarası gelişimi hedefleyen pedagojik fikirler bilinmesine rağmen, okul eğitimi büyük oranda bu fikirlerden etkilenmi- yordu (Koskenniemi, 1944). 1945 ve 1970 yılları arasında Finlandiya’nın ulusal eğitim politikasında baskın olan üç konu bu geleneksel modeli değiştirecekti:
• Eğitim sisteminin yapısı herkesin daha iyi ve daha fazla eğitime ulaşmasını sağlayacaktı.
• Müfredatın şekli ve içeriği çocukların bireysel, bütünsel olarak kişilik gelişimine odaklanacaktı.
• Öğretmen eğitimi, bu gelişmeler sonucu meydana ge- len ihtiyaçlara karşılık vermek için modernleştirilecekti.
Finlandiya rüyasının geleceği, bilgi ve beceri üzerine inşa edildi. Dolayısıyla eğitim, geleceği inşa etmenin te- meli olarak görüldü (Aho, Pitkänen & Sahlberg, 2006).
Finlandiya’nın 1950’deki ekonomik yapısı, İsveç’in 1910 yılındaki ekonomisiyle karşılaştırıldığında, bir geçiş sürecin- deydi. Finlandiya temel endüstriler, çiftçilik ve küçük işlet- melerden endüstriyel ve teknolojik üretime geçiyordu. Savaş sonrası dönemdeki yeni siyasal çevre, işçi ailelerini de harekete geçirdi. Bu aileler çocuklarının artan halk eğitiminden fayda- lanma imkânının olması için ısrar ediyordu. Sonuç olarak, ilk defa 1920’lerde önerilen, çok programlı okullar* için evrensel erişim ve birleşik bir müfredat sunan bir model yeniden haya- ta geçirildi ve II. Dünya Savaşı’nın bitiminden hemen sonra eğitim politikasıyla ilgili tartışmalarda yer aldı. Finlandiya’nın, Batı demokrasileri ve piyasa ekonomilerinin tanınmış bir üyesi olmak için daha iyi eğitimli bir nüfusa ihtiyaç duyduğu gün gibi açıktı. Bu tüm ulusu ilgilendiren bir vizyondu.
* Orijinali ‘comprehensive school’dur. Türkçe karşılığı ‘kapsamlı okul’ anlamına gelmektedir. Metin içerisinde, öğrencilerin istedikleri her alana yerleşebilmeleri için tercihlerde bulundukları ‘çok programlı okullar’ olarak kullanılmıştır.
“Finlandiya Eğitim Devrimi, çocukların ihtiyaçlarına nasıl tepki verilmesi gerektiğini anlatıyor. Eğitimcilerin iyi seçilmesi ve özenle hazırlanması gerektiğini ve sadece cazip olan değil, aynı zamanda eğlenceli bir eğitim öğretim olanağı sunan eğitim topluluklarının kurulması gerektiğini hatırlatıyor. Bu kitap, takdire değer bir okul sisteminin kurulmasının mümkün olduğunu gösteriyor.”
Diane Ravitch, Reign of Error Kitabının Yazarı
“Finlandiya’da gerçekleşen eğitim reformlarının hikâyesi, dünya çapında tanınan siyasetçileri ve eğitimcileri de bilgilendiriyor. Finlandiya eğitim sisteminin diğer ülkelere ilham veren unsurları arasında; bilinçli olarak atılan adımlar ve eşitlik önemli bir yer tutuyor. Bu kitap, bu reformları akıcı ve ilham verici bir şekilde sunuyor.”
Linda Darling-Hammond, Charles E. Ducommun, Stanford Üniversitesi’nde Eğitim Profesörü
Pasi Sahlberg, Harvard Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü’nde öğretim üyeliği ve Finlandiya Eğitim ve Kültür Bakanlığı’nda yöneticilik yapmıştır.
9 786057 628022