• Sonuç bulunamadı

VeriFone Türkiye, Güney Avrupa ve Rusya Genel Müdür&uuml

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "VeriFone Türkiye, Güney Avrupa ve Rusya Genel Müdür&uuml"

Copied!
108
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

(2)

(3) 1.

(4) Verifone’dan perakende sektörüne özel çözüm. VeriFone Türkiye, Güney Avrupa ve Rusya Genel Müdürü  

(5) . 

(6)

(7)     

(8)    

(9)   

(10) 

(11) 

(12)    

(13) ! " #

(14) $ %    

(15)

(16)  

(17) 

(18) 

(19) &

(20)    

(21)   '

(22)   #!( )(((!*. B. irçok perakende ve alışveriş noktasında fark yaratan Verifone, son dönemde yazarkasa POS cihazlarındaki uygulaması ve çözümleri ile sektörün lider firması oldu. Verifone Türkiye, Güney Avrupa ve Rusya Genel Müdürü Onur Altınbaş, “Verifone, yıllardır Türkiye’de ödeme sistemleri sektöründeki önemli oyunculardan biri. Köklü geçmişimiz ve güçlü AR-GE merkezimizle ödeme sistemleri sektöründe dünyanın öncü. -BU BİR İLANDIR-. kuruluşu olarak, teknolojik ve güçlü altyapımızla pazarın en gelişmiş ürününü sunuyoruz. Bu anlamda da halihazırda Profilo ve Hugin ile ortak yazarkasa POS cihazını sektörle buluşturduk. Mevcut durumda en güvenli elektronik çözümleri sunuyoruz” dedi. Türkiye’deki yazarkasa POS uygulamasının dünyada bir ilk olduğuna vurgu yapan Altınbaş, şunları söyledi:. “Türkiye’deki bankacılık ve finans sektörü hepimizin bildiği gibi dünyanın en gelişmiş ve yenilikçi sektörü. Bu gelişmiş yapıya ve ürün çeşitliliğine paralel olarak ödeme sistemleri sektörü, dünyada birçok ülkeye örnek projeler geliştirmiş durumda. Türkiye’deki yazarkasa POS uygulaması, dünyada bir ilktir. Biz de Verifone Türkiye olarak, Türkiye’nin sahip olduğu bu dinamik sektör yapısı sayesinde geliştirilen ürünleri aynı zamanda yurt dışına da pazarlamayı kendimize misyon edinmiş durumdayız. Ödeme sistemleri konusunda Verifone Türkiye olarak dünya üzerindeki birçok ülkeye yol gösterici konumundayız. Verifone POS terminallerinde bankaların sahip olduğu, Verifone tarafından geliştirilen bankacılık uygulamaları yıllardır sorunsuz olarak kullanılıyor. Mevcut bankacılık uygulamaları ile birlikte kullanılmakta olan kontör yükleme, fatura ödeme gibi özel uygulamalar da yeni ödeme kaydedici POS cihazlarına rahatlıkla yüklenebiliyor.” Verifone, hizmetleriyle perakende dünyasına da iddialı çözümler sunuyor. Verifone’un sektöre sunduğu entegre çözümlerden biri olan VPlatform, perakendeciliğe ödeme sistemleri konusunda bambaşka bir boyut getirdi. Perakende şirketlerinin. “Sektördeki tüm yeni nesil ÖKC yazarkasa ve POS’larına hizmet verebilen Veri Merkezi’miz aynı zamanda tüm GSM operatörleri ve bankalar ile çalışabildiğinden esnek ve yönetilebilir hizmetler sunuyor.”  

(23) .

(24)    !"#$!%!" "&"'"()*+,!! " -!".""&

(25) /

(26) !0!-!!0

(27) 0

(28) +-!" -!"1! +0! "2"!"0$-

(29) %+1!"

(30)  -

(31) 3 . -

(32) / *  1!!.!0()*+,!.,

(33) -

(34) &!1

(35) ,!&"-$4  

(36) .!0 )&!0" +,,$ " 567

(37) 

(38) /"*,! 1!! "!!"!0!*" /

(39) 00 &

(40) 

(41) * 

(42) ( 0

(43) ,

(44) 

(45) &

(46)  &8 9:&!,!6". !,!".!0 )+!.

(47) '

(48) & ' , * ()*+,!! "-!".""&

(49) /

(50) !0!-!!0 +0"-!)&!,!.". !,!""("!"!0!*"7" /"*,! !.&04!&"0

(51)  .!0 )+&! +,&+-

(52) &

(53) 0

(54) !&"! "%+1!"0 .! ";0

(55) .

(56) &

(57) & $

(58) 5<66=5

(59) -,!  

(60) &&. ->

(61)

(62) 6!2" -6

(63) &

(64)  .?"! !"#$!7.!1"..

(65) '

(66) - 2 $

(67) 

(68) 0/"*,!  1!!2!'"!"!0!*"

(69) 0

(70) +-!" -!" 1! +0! "2"!"0$-

(71) %+1!"

(72)  -

(73) 3 .  .

(74) -!."&!/ * 1!!.!0()*+,!.

(75) 2

(76) 04 :=-

(77) *

(78) 0

(79) .

(80) 56?.+!2"&!%!!0"$

(81)  +,-%0

(82)  .

(83) '

(84) -

(85) 

(86) 0,+ !"!","*! (

(87) 2

(88) %+1!"/"*,! 1!,!-!/

(89) *  *4 6!0 )&!0" +,-!"!.":-

(90) *

(91) 0

(92) .

(93) 1! 567

(94)  

(95) /"*,! 1!! "!!"!0!*"7,"*

(96) - *

(97) ,

(98) &

(99)  +,@6$3!

(100) )!"1!

(101) 0

(102) 

(103) "!(

(104) 

(105) "&"'"&!!.!01! -)! "! ""/"*,! !.-$4:7! ".!5A4B6! ";0

(106)  1!.$%+1!"0 .

(107) &

(108)  

(109)  &

(110) 

(111) 0

(112) 

(113)  +-!" -!!""1! +0! "2"!""".0!!0

(114)  0$-$4C. hayatını kolaylaştıran sistem, bununla da kalmayıp işletmelerin zaman ve kazanç elde etmelerine de olanak sağlıyor. POS terminalleri üzerindeki yazılımlar ile sağlanan bir tam hizmet platformu olan VPlatform sayesinde tek platform üzerinde birçok servis devreye alınabiliyor. Tüm POS’larda ve yazarkasa POS’larda kullanılabilen VPlatform mağazalardaki kasa bilgileri ile merkezdeki muhasebe bilgilerini entegre edip, zincir mağazaların anlık raporlama takibi yapabilmelerini sağlıyor. Bunun yanı sıra; VPlatform’un Pay + programı, çalışılan tüm banka uygulamalarını tek cihazda toplamayı mümkün hale getiriyor. Böylelikle Loyalty + programıyla ayrıntılı raporlama alınabiliyor, detaylı kampanya tanımlanabiliyor ve müşteriye hizmet verme hızında artış. DE56FG 5H76IIJ:68 i Alışverişin yoğunlaştığı anlarda kasiyer, gerçekleşen tutar yerine POS’a yanlış bir miktar girerse hem müşteri memnuniyeti düşer hem de muhasebesel tutarsızlıklar oluşabilir. VPlatform, kasa-POS entegrasyonu sayesinde kasa üzerinden girilen tutarı, taksit sayısını ya da puan kullanım talebini otomatik olarak POS cihazına iletir. Böylece hem müşteri hem de şirket tutarlı, güvenilir ve hızlı bir alışverişin mutluluğunu yaşar. i Temassız ödemelere de uygun olan VPlatform’da tüm operatörlere POS cihazından TL yüklenebiliyor ya da fatura ödemesi yapılabiliyor. i VPlatform, her bankanın farklı formattaki gün sonu raporlarını alma işlemini de kolaylaştırıyor. Bu raporlar ayrı ayrı değil, birleştirilmiş halde sunuluyor. i Mağaza müşterilerine telefonlarına TL yükleme, fatura ödeme gibi birçok kolaylık da sunan VPlatform, sadakat kart uygulamaları ve hediye çekleri ile memnuniyeti artırıyor. i VPlatform, 5 ya da 5 bin mağazalı zincirlerde günde bir kahve ücretine ciro artışı, müşteri sadakati ve maliyette düşüş sağlıyor.. 

(115) 1

(116) 

(117) K

(118) 

(119) ,+ !"1!" ! ,!

(120) 

(121) . &

(122) 0"/ *%+1!"0,!,"-! 1! !0$$K"

(123)  1!" "" +-+0 "&!'!!&)+ +'++ !" ! 

(124)  9!"!."3

(125) *

(126) 

(127) ,

(128) $

(129) ,

(130)  .,

(131) ,+ !" 

(132) ;'"&!1!2"$&

(133) 

(134)  &

(135)  5

(136) #$,7)!,"

(137) 1

(138) 

(139) K

(140)  &

(141) C&"-!0$ 4. ELHG56E QF

(142) "/

(143) * &

(144) .

(145) /

(146) &

(147) (

(148) . &,&

(149) D,"-$&

(150) #

(151) *

(152) 56 !,"

(153) " &' 0

(154) -&!&! 

(155) 9FH@ 6FFGG66GM4H56 6I@5I 6C&"-! "%"1!&"4 Q 

(156) & &+-

(157) .

(158) &

(159)  

(160)  &

(161) %+1!"" !,-

(162) 3

(163)  !,"

(164) !"-!,+ !"!"" !0! "!""0

(165)  

(166) ,

(167) -

(168) &!1

(169) ,! "0!"" !" ! 

(170)  @M:G6FG6M6 666I@M6M:I1%

(171) & 4. sağlanabiliyor. Üstelik müşteri profili, ürün, tutar, tarih, bölge bazlı sadakat programlarını hayata geçirebilmeye ve çapraz sadakat programları oluşturmaya da imkan tanıyor. Verifone’un perakende sektörünü hareketlendiren bir diğer uygulaması da Verifone Retail 360. Altınbaş, bu uygulamada satışların artırılırken maliyetin de en aza indirilmesinin amaçlandığını anlatarak “Mağazalarda satış işlemlerinin yönetiminden mağazadaki stok seviyesine, kayıpların önlenmesinden fiyatların düzenlenmesine kadar bir dizi kolaylık getiren bu uygulamada, merkezde de çalışanların performanslarını görmek ve tüm seviyelerde stok yönetimi sağlamak mümkün oluyor” dedi.. itü vakfı dergisi 3.

(172) DEPREM Dosya 2. OCAK-MART 2015. | SAYI 67. İmtiyaz Sahibi: İTÜ Vakfı adına Prof. Dr. Mehmet Karaca Yayın Kurulu: Prof. Dr. Yıldız Sey Y. Müh. Naci Endem Dr. Y. Müh. (Mimar) Doğan Hasol Prof. Dr. Mete Tapan Kenan Çolpan Kenan Mete Hatice Yazıcı Şahinli Yazı İşleri Müdürü: Hatice Yazıcı Şahinli Yayın Koordinatörü: Kenan Mete “Deprem Dosyası” Danışmanı: Prof. Dr. Faruk Karadoğan Reklam ve Halkla İlişkiler: Fahri Sarrafoğlu Grafik Uygulama: İsmail Çetiner Katkıda Bulunanlar: Zeynep Şahin Tutuk, Gülşah Seyhan, Osman Keskin, Altan Bal, Arzu Eryılmaz, Gözde Çalışır, Yavuz Dürüst, Engin Yıldırım Musa Karaçayır, Kağan Beşoğul Yönetim Yeri: İTÜ Vakfı Merkezi İTÜ Maçka Yerleşkesi 80394 Teşvikiye / İSTANBUL Tel: 0212 291 34 75 – 230 73 71 Faks: 0212 231 46 33 Baskı: Azra Matbaacılık Litros Yolu 2.Matbaacılar Sitesi E Blok 1.Bodrum No.11 Topkapı Zeytinburnu / İSTANBUL Tel: 0212 674 10 51 – 612 79 27 Yayın Türü: Yaygın, Süreli E-posta: basin@ituvakif.org.tr www.ituvakif.org.tr Bu dergide yayımlanan imzalı yazılar yazarlarının görüşünü yansıtmaktadır. Dergiyi ve Yayın Kurulu'nu bağlayıcı nitelik taşımaz. İTÜ Vakıf Dergisi’nde yayımlanan yazı ve fotoğraflardan kaynak belirtilmek koşulu ile alıntı yapılabilir.. 4 itü vakfı dergisi. ............................................................................................................................................................................................................................................ VAKFI DERGİSİ. İstanbul Teknik Üniversitesi Vakfı. Prof. Dr. Yıldız Sey / Prof. Dr. Mete Tapan Prof. Dr. Nuran Zeren Gülersoy Prof. Dr. Ahsen Özsoy Hikmet Haspolatlı / Doç. Dr. Ercan Yüksel Prof. Dr. Alper İlki/ Dr. Medine İspir Dr. Cem Demir Prof. Dr. Serap Kahraman / Dr. İ. Serkan Mısır Doç. Dr. Özgür Özçelik / Dr. Sadık C. Girgin Prof. Dr. Türkay Baran Prof. Dr. A. M. Celal Şengör Prof. Dr. Namık Çağatay Doç. Dr. Sinan Özeren / Prof. Dr. Cenk Yaltırak Prof. Dr. Fatma Ürekli. Yayını OCAK- MART 2015 SAYI 67. Y. Müh. Mimar Argun Yum Metin Tükenmez. 10. Dünya Kenti İstanbul ve Deprem. 13. İstanbul Deprem Master Planı: Risk Yönetimi ve Yerleşim Yerlerinde Deprem Güvenliğinin Sağlanması. 17. Deprem Sonrası Barınma Sorunları ve Olası Çözümler. 21. Afet ve Kentsel Dönüşüm. 26. SAFECLADDING: Deprem Bölgelerinde Yer Alan Prefabrik Yapı Sistemlerinin Cephe Panellerinin Bağlantıları – FP7 Projesi. 32 35. SERIES AB Projesi. 37. Prof. Dr. Yıldız Sey, Prof. Dr. Mete Tapan. Prof. Dr. Nuran Zeren Gülersoy Prof. Dr. Ahsen Özsoy Hikmet Haspolatlı. Doç. Dr. Ercan Yüksel Prof. Dr. Alper İlki, Dr. Medine İspir, Dr. Cem Demir. İTÜ ve Tokyo Teknoloji Enstitüsü Ortak "Deprem" Projesi Gevrek Bölme Duvarların Bina Deprem Davranışına Etkileri Prof. Dr. Serap Kahraman, Dr. İ. Serkan Mısır, Doç. Dr. Özgür Özçelik, Dr. Sadık C. Girgin, Prof. Dr. Türkay Baran. 41. Gelecek İstanbul Depremi: Bilimsel ve Sosyal Çerçevesi. 44. Marmara Denizaltı Gözlemleri Bilimsel Altyapı Projesi: MARDEP. 47. Marmara Denizi’ni Depremsellik Yönünden Ne Kadar Tanıyoruz?. 51. Marmara Denizi ve Çevresinde Tarihsel Depremlerin Yerleri ve Anlamı. 59. 1894 Depremi ve İstanbul’un Ticaret Merkezi Büyük Çarşı (Kapalı Çarşı). 66. Prof. Dr. A.M. Celal Şengör Prof. Dr. Namık Çağatay Doç. Dr. Sinan Özeren Prof. Dr. Cenk Yaltırak Prof. Dr. Fatma Ürekli. I.M.Pei İmzalı Katar İslam Eserleri Müzesi Projesinde Bir İTÜ’lünün Notları Y. Müh. (Mimar) Argun Yum. 71 76 92 95 101. Teknokent Dosyası. 103. Briç. İTÜ’den Haberler İTÜ Vakıf’tan Haberler Yayınlar Spor Metin Tükenmez Süleyman Kolata.

(173) itü vakfı dergisi 5.

(174) BU SAYIDA. Değerli okuyucularımız, 67. sayımızı "DEPREM DOSYA 2" başlığı ile yayımlıyoruz. 66. sayının, üniversitemizde ve medyada gördüğü ilgi gelecek sayılarımız için umutlarımızı artırıyor. Dergilerin dosya konularını seçerken ülkemiz, gezegenimiz ve üniversitemiz için önem taşıyan ve güncelliği olan alanları arıyoruz. Her sayıda İTÜ’lü bilim insanlarının çalışmalarına yer verirken, konunun diğer üniversitelerde ve kurumlardaki uzmanlarına da ulaşıyoruz. Yazar sayımız giderek artmaya başladı. Bu artışta, seçtiğimiz konuların güncelliğinin ve dergimizin kalitesinin önemli bir yeri olduğuna inanıyoruz. İsteğimiz, ilgi duyan tüm İTÜ’lülerin yazılarıyla bize destek olmaları. Derginin hepimize ait olduğunu bilerek yazılarımızı, eleştirilerimizi ve beğenilerimizi birbirimizle paylaşmayı bekliyoruz. Bu sayımızda deprem açısından planlama,tasarım ve yapım alanlarındaki uygulamalara ilişkin yazıların bulunmasına dikkat edildi. Deprem riski altındaki bölgelerde kentsel planlama ve afet sonrası konut yapımı ve doğru yapı yapma teknikleri geliştirilmesinin deprem konusundaki tüm bilimsel araştırmaların nihai hedefi olduğunun bilincindeyiz. 67. sayıda yayınladığımız iki yazı deprem bölgelerinde planlama ve tasarım konusunda önemli katkılar yapıyor. 2003 yılında tamamlanan İstanbul Deprem Master Planı’nın İTÜ ve ODTÜ ortaklığı ile yürütülen “Risk Yönetimi ve Yerleşim Yerlerinde Deprem Güvenliğinin Sağlanması” bölümünü kaynak olarak alan ilk yazı “Mevcut Yaygın Yapılaşma ve Kentsel Dönüşümün Esasları” konusunu açıklarken, ikinci yazı ” Deprem Sonrası Barınma Sorunları ve Olası Çözümler” adı altında örnekler üzerinden afet sonrası kalıcı ve geçici barınma sorunlarını; üçüncü yazı ise "Afet ve Kentsel Dönüşüm" başlığı altında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın bu yöndeki çalışmalarını irdeliyor. Benzer çalışmalar yapan öğretim üyelerinin önümüzdeki sayılarımızda katılımda bulunacağını umuyoruz. Yapım teknikleri alanındaki dört makale önemli araştırmaları tanıtıyor. Prefabrike binalarda cephe panellerinin taşıyıcı elemanlarla birleşmesi konusundaki uluslararası proje (SAFECLADDING), farklı Avrupa ülkelerinde gerçekleştirilen deneysel çalışma sonuçlarına dayanarak bir veri tabanı oluşturulması (SERIES), Tokyo Teknoloji Enstitüsü ile ortak olarak binaların güçlendirilmesinde kullanılabilecek bir tür sönümleyici geliştirilmesi ve Gevrek Bölme Duvarlarının zayıflığının depremde taşıyıcı sistem üzerindeki etkisinin incelenmesi konusundaki yazılar araştırmalara ışık tutuyor. "Gelecek İstanbul Depremi: Bilimsel ve Sosyal Çerçevesi" konulu yazı, 1999 depremlerinden bu yana yapılan doğa bilimsel çalışmalardaki büyük başarıya karşın, afet yönetimi açısından. 6 itü vakfı dergisi. karşımıza çıkan aşılması imkansız sorunlara dikkat çekiyor. Marmara denizindeki depremsellikle ilgili iki araştırma projesinden biri “Marmara Denizaltı Gözlemleri Bilimsel Altyapı Projesi” adını taşıyor. “ Marmara Denizini Depremsellik Yönünden Ne Kadar Biliyoruz?” başlıklı makale ise 2014 yılında Marsite projesi kapsamında gerçekleştiriliyor. Bu sayımızda yer alan ve geçmişteki depremlere ilişkin bilgileri içeren yazılar, yaşadığımız çevredeki riskin farkında olmamıza katkıda bulunuyor. "Marmara Denizi Çevresindeki Tarihsel Depremlerin Yerleri ve Anlamı" adlı yazı 15 yüzyıl süresince bölgede oluşan depremlerin yerlerini saptamak için yapılan yoğun araştırmayı konunun ilgilenenlerine sunarken, "1894 Depremi ve İstanbul'un Ticaret Merkezi Büyük Çarşı" başlıklı yazı, Kapalı Çarşı'daki büyük hasarı anlatıyor ve yeniden gelebilecek bir deprem için yeterli hazırlık olup olmadığını sorguluyor. “Dünya Kenti İstanbul ve Deprem” (Tarih Vakfı, İstanbul Özel Sayısı. No.31) başlıklı yazı ise Hammer’in 1509 İstanbul Depremi tanımlamasından hareketle, beş yüz yılı aşan bir zaman sonrasında afet konusuna yaklaşımda değişen bir şey olmadığını vurguluyor. Her ne kadar 1999 depreminden sonra önemli araştırmalar ve deprem senaryoları yapıldıysa da uygulamalar açısından aynı şeyi söylemek zor değil. Kapak dosyasından sonra, İTÜ mezunu Y.Mimar Argun Yum'un kaleminden DOHA İslam Eserleri Müzesi projesinin nasıl gerçekleştirildiğinin hikayesini "Katar İslam Eserleri Müzesi Projesinde bir İTÜ'lünün Notları" başlığı altında sunuyoruz. Uluslararası ortamda yankı yapan başarılı projelerin tanıtımını sürdürmeyi amaçlıyor ve İTÜ mezunlarının bu konuya ilgi göstereceklerine inanıyoruz. İTÜ ARI TEKNOKENT, 'Güneydoğu Avrupa'nın En Başarılı İnovasyon ve Hızlandırma Merkezi' seçildi. Ödül haberinin ayrıntılarını, Teknokent bünyesindeki şirketleri ABD'deki yatırımcılarla tanıştırmayı hedefleyen yeni girişim 'İTÜ GATE Start-Up Challenge" programındaki gelişmeleri ve firmaların ArGe başarılarını 'Teknokent Dosyası' sayfalarımızda sunuyoruz. Dergimizin yeni formatında "Spor" disiplininde yayımlanan Metin Tükenmez imzalı yazıların, dergiye ayrı bir zenginlik kattığını düşünüyoruz. 1992'den beri öğretim görevlisi olarak İTÜ'ye, 1984'ten günümüze kadar içinde bulunduğu spor camiasına çok yönlü katkılarda bulunan Metin Tükenmez, bu alandaki birikimini okurlarımızla paylaşıyor. Sayfamızı kapatırken, 68.sayımızın konusunun "EĞİTİM" olarak saptandığını bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.. Saygılarımızla, Prof. Dr. Yıldız Sey.

(175) 7.

(176) Mühendislik “Best Seller’ı”. CİSİMLERİN MUKAVEMETİ Yenilenmiş 9. Baskı Çıktı… Prof. Dr. Mustafa İnan İTÜ Vakfı Yayınları ISBN: 978-975-7463-05-4 618 sayfa, 16.5x23.5 cm Şubat 2015. İTÜ Vakfı, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin efsane hocalarından Prof. Dr. Mustafa İnan’ın İTÜ’ye ve Türkiye’de mühendislik dünyasına son armağanı olan CİSİMLERİN MUKAVEMETİ kitabının 9. Baskısını yayımlamaktan dolayı onur duymaktadır.. YENİ İTÜ Vakfı Yayınları Genel Dağıtım: İTÜ Vakfı Yayınları. İtuyayinlari.com.tr Online Sipariş: www.1773itu.com. Satış:0212 230 73 71 – 246 64 05. ituvakif@ituvakif.org.tr Lansman Fiyatı: 35 TL. 8 itü vakfı dergisi. İlk baskısı 1967 yılında yapılan ve tüm mühendislik dallarının temel dersleri arasında yer alan “mukavemet” konusundaki bu eserin, gerek öğrencilerin ve gerekse mühendislerin göstermiş olduğu ilgi ile aranılırlığı gün geçtikçe artmıştır. Konuları ele alışı ve işleyişi açısından alanındaki yeri tartışılmaz olan bu eserin, öğrenci açısından tek kullanım zorluğu yazım dili idi. Doğal olarak 1960’ların “Türkçesi” ile günümüz Türkçesi arasındaki farklar öğrenciyi zorlamaya başladığı için bu baskıda kitabın bütünlüğü bozulmadan diline günümüz Türkçesi uyarlandı ve buna ek olarak birim sistemi bugün uluslararası birim sistemi olarak kabul edilen (SI) sistemine çevrildi. Bundan sonraki baskılarında son yıllarda “mukavemet” dersi kapsamına alınan birkaç konuyu daha katarak ve uygulamaları çoğaltarak bu eseri iki cilt halinde basmayı tasarlıyoruz. Dileğimiz Mustafa Hoca’nın dileği olan, bu kitabın tüm mühendislere ve mühendislik öğrencilerine ışık tutması ve yol gösterici olmasıdır. Mustafa İnan, akademik hayatı boyunca yayınlamış olduğu makale, bildiri ve kitaplar ile birlikte İTÜ’de mühendislik alanında doktora çalışmalarını başlatmış ve çok sayıda doktora öğrencisi yetiştirmiştir. Bugün mekanik dalındaki çalışmaları ile tüm bilim dünyasında tanınan bilim insanları yetiştiren Mustafa İnan’a bu çalışmaları nedeniyle vefatının ardında TÜBİTAK tarafından “HİZMET ÖDÜLÜ” verilmiştir. Bilimsel yaşamının yanı sıra, edebiyattan sanat ve müziğe, tarihten dilbilgisine kadar geniş bir alanı kapsayan genel kültürü ve bu konuda verdiği çeşitli konferanslarla Prof.Dr. Mustafa İnan’ın ünü bilim alanının dışına da taşmıştır. Tüm yaşamı ve başarıları ile gençlere yüreklendirici örnek olması için TÜBİTAK, Mustafa İnan’ın vefatının ardından yaşamının roman şeklinde yazılması için bir proje önermiştir. Bu proje Prof. Dr. Mustafa İnan’ın eşi Prof. Dr Jale İnan’ın yürütücülüğünde, usta yazarımız Oğuz Atay’ın kalemi ile gerçekleştirilmiş ve “Bir Bilim Adamının Romanı, Mustafa İnan” adı altında basılarak yıllar boyu gençlere yol gösteren bir eser olmuştur..

(177) DEPREM D O S YA I I. 9.

(178) DEPREM DOSYASI. Dünya Kenti İstanbul ve Deprem Prof. Dr. Yıldız Sey Prof. Dr. Mete Tapan İTÜ Mimarlık Fakültesi. İstanbul sosyal, kültürel, ekonomik ve politik bakımdan Türkiye için olduğu kadar gelişen küresel ilişkiler sistemi için de, dünya için de önemli bir kent. Türkiye nüfusunun altıda biri, ülke sanayisinin yaklaşık yarısı burada yer alıyor. Öte yandan prehistorik çağlardan başlayarak Roma, Bizans, Osmanlı ve başka uygarlıkların en değerli örneklerini barındırıyor. Böyle bir kentin deprem riskinin azaltılması için çalışmaların başlaması ve hızla tamamlanması günümüzde en öncelikli sorun olarak karşımızda duruyor.. 1. 509 Eylülünün on dördünde İstanbul Osmanlı tarihinin kaydeylediği zelzelelerin en müthişine uğradı. 109 cami, 1070 hane, kara tarafındaki surların cümlesi, deniz tarafındakilerin çoğu, Yedikule, denizden bahçekapısına kadar saray duvarları temellerinden zirvelerine kadar hak ile yeksan oldu. Fatih camiinin en büyük dört sütununun başlıkları düşerek kubbenin bir tarafı yıkıldı, hastanenin, imaretin, cami etrafındaki sekiz medresenin ve diğer birçok mebanii umumiyenin kubbeleri yıkıldı. Beyazıdı sani caminin medresesi münhedim olarak bir büyük harabezardan ibaret kaldı. Binlerce erkek, kadın, çocuk enkaz altında medfun oldular. Veziri azam Mustafa paşanın hanesinde atları ve birlikte üçyüz süvari telef oldu... Köpürmüş deniz, dalgalarını İstanbul ve Galata surlarından aşırarak o belde ve kariyenin sokaklarını tufana boğuyordu. Eski su bentleri yıkıldı...” (Hammer, 21. Kitap, s. 61) Yukarıdaki satırlar İstanbul’un yaklaşık beşyüz yıl öncesinde karşılaştığı afet tablosunun bugün hala geçerli olduğunu gösteriyor. Yeni hazırlanan bir deprem senaryosu Marmara Denizinde İstanbul’dan 20 km uzaktaki bir depremin sonucunda kentte 30.000 kişinin öleceğini, 90.000 kişinin cid-. 10 itü vakfı dergisi. di bir biçimde yaralanacağını, orta ve ağır hasarlı betonarme bina sayısının 37.000 olacağını, 13.000 betonarme binanın tümüyle yıkılacağını öngörüyor. Bu senaryoda belirli bir yanılma payının olabileceği kabul edilse dahi İstanbul’un çok ciddi bir deprem riski taşıdığı ve fazla uzak olmayan bir tarihte bu depremin gerçekleşme olasılığı tüm bilim insanlarınca benimseniyor. 2600 yılı aşan tarihi ile dünya uygarlığında önemli yeri olan İstanbul, Kuzey Anadolu fay hattının etki alanında yer almaktadır. Kentin büyük bir bölümü oldukça sağlam zemin üstüne kurulmuşsa da, bazı yerleşim bölgeleri dolgu ve gevşek topraklar üstünde bulunmaktadır. Kenti geçmişte etkileyen ve gelecekte de etkilemesi beklenen depremlerin şiddeti bu farklı zemin koşullarına göre saptanmaktadır. Bilindiği gibi, Doğu Anadolu’da Karlıova’dan başlayarak, Kuzey Anadolu’yu kateden ve Marmara Denizi üzerinden Kuzey Ege’ye ulaşan Kuzey Anadolu fayı Marmara Bölgesinde üç kola ayrılmaktadır. Marmara Denizinin içinde yer alan ve Marmara Graben sistemi olarak adlandırılan bu sistemin kuzey kolu İstanbul’a yaklaşık 15 km uzaklıktan geçmektedir. Bu durum İstanbul metropolünün geçmişte olduğu gibi, bundan sonra da.

(179) depremle iç içe yaşamak zorunda olduğunu göstermektedir. İstanbul tarih boyunca birçok yıkıcı depremi yaşamıştır. Kenti 4. yüzyıldan 19. yüzyılın sonuna kadar yaklaşık 32 adet şiddetli ve çok şiddetli deprem etkilemiştir. M. Erdik’in verdiği bilgiye göre İstanbul’u etkileyen depremler 4.-6. ve 14.18. yüzyıllar arasında sık, 7.-13. yüzyıl periyodunda ise seyrek bir oluşum göstermektedir. 10 Temmuz 1894 depremi İstanbul’da büyük hasara neden olmuştur. O günden bugüne dek de kent önemli bir depremle karşı karşıya kalmamıştır. Doğal ve kültürel zenginlikler yönünden eşsiz olan bu metropol yaklaşık elli yıldır ülkenin ekonomik yapısındaki çarpıklıklar nedeniyle büyük bir iç göçün odak noktası olmuş ve nüfusu hızlı bir biçimde artmıştır. Bu demografik olgu kentin sosyolojik yapısını etkilemiş ve bir dizi kentsel değerlerin kaybolmasına neden olmuştur. Kısa sürede konut gereksinimi artmış, kentin iskânında yasadışı eğilimler egemen olmuş ve kentin yapılaşması kaçak yapılaşmaya terk edilmiştir. Hazine arazileri talan edilerek, hisseli arazilerle birlikte gecekondularla dolmuş ve kentin yeni yerleşim bölgelerinin nüveleri oluşturulmuştur Kentin yapılaşması sağlıksız biçimde ve kentsel donatı yönünden yetersiz olarak gerçekleşmiştir. Bugün İstanbul’un önemli bir kesimi kaçak yapılarda yaşamaktadır. Her türlü denetimden uzak olan bu yapıların gelecekteki şiddetli bir depremde büyük hasarlar göreceği açıktır. Büyük mal ve can kaybının olacağı uzmanların geliştirdiği deprem senaryolarından da anlaşılmaktadır. Büyük bir deprem riskiyle yaşamayı sürdüren İstanbul, geç Roma, Bizans ve Osmanlı’nın en önemli yapıtlarını barındırmaktadır. Dolayısıyla, deprem bu tarıhi yapıtları da risk altına almıştır. İstanbul’da gerçekleşmiş büyük depremlerde Ayasofya ve Surlar gibi bir dizi anıt yapı önemli hasar görmüştür. Kuşkusuz İstanbul doğal ve kültürel zenginlikleri yanında, aynı zamanda önemli bir finans merkezidir. Bu özelliği, günümüzde salt ülke için geçerli sayılsa da, dünyadaki ekonomik ve politik gelişmeler, İstanbul’u yakın zamanda Ortadoğu ve Karadeniz bölgesinde önemli bir finans merkezine dönüştürecektir. Yukarıda değinilen konular ışığında İstanbul yaklaşık on iki milyon nüfusuyla gerçek bir dünya kenti niteliğini taşımaktadır. Depremle beraber yaşaması kaçınılmaz olan bu kentin böyle doğal afetleri en az hasarla atlatabilmesi ancak doğru bir planlamayla ve bilimsel çalışmalara ağırlık verilerek olasıdır. Özellikle yapılaşmanın gerçekleşeceği arazilerin jeolojik. Deprem senaryolarının doğruya en yakın bir şekilde geliştirilebilmesi için mikro bölgelemeden sonra yapılması gereken, depreme karşı duyarlılığın yani afetin olması durumunda ortaya çıkacak risk elemanlarından birine veya tümüne ilişkin kayıpların derecesinin belirlenmesidir. Nüfus, binalar ve diğer yapılar, altyapı sistemleri ve sosyo-ekonomik faaliyetler risk elemanlarını oluştururlar. Bu elemanlara ilişkin doğru bilgilerin bulunmaması ve belirsizlikler yapılacak çalışmanın güvenilirliğini azaltacaktır. verilerin ne denli etkili olduğu son Kocaeli depreminde bir kez daha görülmüştür. Ayrıca bu depremde zemin koşullarının, inşaatın niteliğinin, temel sisteminin ve denetiminin ne denli önemli olduğunu; üst ve alt yapının karşılıklı etkileşimlerinin bilimsel veriler ışığında ve bir bütünlük içinde irdelenmesi gerektiğini bir kez daha fark etmek zorunda kaldık. Büyük can ve mal kaybına neden olan 17 Ağustos Kocaeli depreminin İstanbul metropolü için yaşamsal ipuçları verdiği bir gerçektir. Deprem öncesi ve sonrası yapılması gerekenler konusunda İstanbullulara ve İstanbul’u yönetenlere önemli katkısı olacak bu son depremin bilimsel yöntem ve analizlerle doğru bir biçimde değerlendirilmesinde çok büyük yarar vardır. Alt ve üst yapıların planlanmasında ve uygulanmasında deprem yönünden gerekli önlemlerin alınması ve yeni fiziksel çevrelerin oluşumunda deprem faktörünün göz önünde tutulması gerekliliği ağırlıklı bir biçimde kendisini göstermiştir. İstanbul’un mevcut imar düzeninin, mevcut imar planlarının yeniden gözden geçirilmesi kaçınılmaz olarak gündeme gelmiştir. Afetler yer kabuğunda oluşan titreşim hareketleri ile bu titreşimlere maruz kalan dayanıksız yerleşmelerin arakesitinde ortaya çıkarlar. Bu tanımdan anlaşılacağı gibi bir depremin afete dönüşmesi için ondan etkilenecek bir yapma çevrenin var olması gerekmektedir. Üstünde insan yaşamayan veya tüm yapıların depreme dayanıklı olduğu bir yerde büyük afetler olası değildir. Bu anlayışla bakıldığında İstanbul’un deprem riskinin büyüklüğü daha iyi anlaşılmaktadır. Elli yıldan beri süregelen iç göçlerle katlanarak artan nüfusu, yanlış arazi kullanımı kararları, kaçak ve denetimsiz yapılaş-. ması ile bu metropolün depremden zarar görme özelliği giderek büyümektedir. İstanbul sosyal, kültürel, ekonomik ve politik bakımdan Türkiye için olduğu kadar gelişen küresel ilişkiler sistemi için de, dünya için de önemli bir kent. Türkiye nüfusunun altıda biri, ülke sanayisinin yaklaşık yarısı burada yer alıyor. Öte yandan prehistorik çağlardan başlayarak Roma, Bizans, Osmanlı ve başka uygarlıkların en değerli örneklerini barındırıyor. Böyle bir kentin deprem riskinin azaltılması için çalışmaların başlaması ve hızla tamamlanması günümüzde en öncelikli sorun olarak karşımızda duruyor. Deprem bir doğal olay olarak engellenemeyeceğine göre, yapılması gereken, depreme hazırlıklı olmaktır. Bu da afet olması durumunda ortaya çıkabilecek sonuçların önceden tahmin edilmesini ve bunlara karşı önlemlerin alınmasını gerektirmektedir. Genel anlamda Deprem Master Planı olarak adlandırılan böyle bir çalışmanın ilk adımı deprem senaryosunun hazırlanmasıdır. Deprem senaryosunda öncelikle bölgenin jeolojik yapısı ve zemin özellikleri incelenerek mikro bölgeleme haritaları üretilmektedir. İstanbul ve yakın çevresi için bu çalışmalar son yıllarda hızlanmış ve önemli sonuçlar elde edilmiştir. Böyle bir harita yan sayfada görülmektedir. Haritada kahverengi, mor, yeşil ve kırmızı renklerle belirtilen alanlar yaşlı kayaları, sarı ve turuncu renkler genç kayaları belirtmektedir. Ortaya çıkan duruma göre İstanbul’da deprem açısından en riskli semtler Avrupa yakasındaki Marmara sahilleridir. Tarihi yarımadanın da bu risk bölgesine girdiği anlaşılmaktadır Geçmiş depremlere ait bilgiler de buraların en çok hasar görmüş semtler olduğunu göstermektedir. Halen sürmekte olan bir senaryo çalışmasına göre ise merkezi Marmara Denizi içindeki fay hattında olan ve 7-7,5 büyüklüğündeki bir depremde Avcılar, Küçükçekmece, Bakırköy, Bağcılar, Bahçelievler, Zeytinburnu, Fatih, Kadıköy, Maltepe, Kartal ve Pendik semtlerini içeren bir bölgede ve adalarda yer alan çok katlı, orta yükseklikte betonarme binalardan yüzde ellisinin oturulamayacak derecede hasar göreceği veya yıkılacağı tahmin edilmektedir. Deprem senaryolarının doğruya en yakın bir şekilde geliştirilebilmesi için mikro bölgelemeden sonra yapılması gereken, depreme karşı duyarlılığın yani afetin olması durumunda ortaya çıkacak risk elemanlarından birine veya tümüne ilişkin kayıpların derecesinin belirlenmesidir. Nüfus, binalar ve diğer yapılar, altyapı sistemleri ve sosyo-ekonomik faaliyetler risk elemanlarını. itü vakfı dergisi 11.

(180) DEPREM DOSYASI. rası devreye girecek bir haberleşme sistemi öncelikle ele alınması gereken bir konudur. Söz konusu merkezlerin yerlerini gösteren haritaların yapılması ve ilgililerin ulaşabileceği yerlere asılması sağlanmalıdır. Rehabilitasyon aşaması ise geçici sosyal ve teknik altyapının kurulması ile gerçekleştirilen ve yeniden normal yaşama geçinceye kadar barınma, beslenme, altyapı gibi hizmetlere çözüm bulunduğu dönemdir. Özellikle büyük depremler sonrasındaki büyük ölçekli konut ihtiyacının karşılanması için gerekli sürenin uzaması bu aşamada önem kazandırmaktadır.. oluştururlar. Bu elemanlara ilişkin doğru bilgilerin bulunmaması ve belirsizlikler yapılacak çalışmanın güvenilirliğini azaltacaktır. İstanbul’un depreme duyarlılığının saptanabilmesi gerek kentin büyüklüğü, gerekse sayılan risk elemanlarına ilişkin verilerin elde edilmesindeki güçlük, hatta bu verilerin bazı kesimlerde hiç mevcut olmaması nedeniyle önemli sorunlar yaratmaktadır. Kaçak yapılaşmanın sonucunda kentteki yerleşimlerin coğrafi konumları, yapıların özellikleri ve içinde yaşayan nüfus hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Bu durumda öncelikle halihazır haritaların yenilenmesi, bu haritalarla mikro bölge haritalarının süperpoze edilmesi ve öncelikli çalışma alanlarının belirlenmesi gerekmektedir. Bu alanların seçiminde İstanbul’un tarihi ve kültürel değerleri özellikle göz önüne alınmalıdır. Benzer bir çalışmanın mevcut kent planları için de yapılması gereklidir. Seçilen bölgelerde yürütülecek araştırma bu bölgelerdeki yapı stoğunun ve altyapı sistemlerinin nicelik ve nitelik açısından incelenmesidir. Binaların taşıyıcı sistem, plan tipolojisi, kat sayıları ve malzemelerinin belirlenerek sınıflandırılması ve haritalar üzerinde işlenmesi ile tamamlanacak olan bu çalışma sonucunda senaryo depremler yaratılarak olası hasar dereceleri ortaya konabilecek, yenilenmeleri veya yıkılarak yeniden yapılmaları gereken binalar saptanabilecektir. İstanbul’da depreme hazırlıklı olmak için yapılması gereken planlama çalışmaları,. 12 itü vakfı dergisi. yukarıda açıklanan incelemelerin sonuçlarına da dayandırılarak aşağıdaki alanlarda yürütülebilecektir: ‡Kent. planlarının yenilenmesi.. ‡ Mevcut yapılardan kuvvetlendirilmeleri gerekenlerin saptanması ve onarılması. ‡Deprem. riski yüksek olan yerleşmeler için yenileme projelerinin hazırlanması.. ‡Yeni yapılacak binalar için yönetmeliklerin. revizyonu. ‡Yapı denetiminin reorganizasyonu ve yapı sigortası. ‡ Tüm binaların ve altyapı sistemlerinin içinde yer alacağı bir kent bilgi sisteminin geliştirilmesi.. Deprem öncesinde gerçekleştirilecek plan çalışmalarının bir başka bölümü ise deprem sonrasındaki işlemlere ilişkindir. Bu işlemler bugüne kadar göz ardı edilen ve önceden planlanmamış olmalarından ötürü deprem sonrasında önemli sıkıntılar yaşanmasına neden olmuşlardır. Bunların en önemlileri Acil Yardım ve Rehabilitasyon (Geçici İskan) dönemlerine ilişkin planlardır. Acil Yardım, insanların kurtarılması ve en önemli ihtiyaçlarının karşılanması gereken aşamadır. Bu aşama için eylem planlarının yapılması, bu eylemlere kimlerin ve nasıl bir organizasyon içinde katılacağının belirlenmesi ve acil yardım malzemeleriyle barınaklarının kentin belirli noktalarında kurulacak merkezlerde depolanması gerekmektedir. Deprem son-. Bu ihtiyacı karşılayacak barınak sistemlerinin araştırılması, üretimi, belirli bir ihtiyacı karşılayabilecek kadarının depolanması, geçici yerleşme yerlerinin belirlenmesi gibi çalışmaların deprem olmadan planlanmış ve gerçekleştirilmiş olması zorunludur. Geçici barınak sisteminin deprem olmadığı dönemlerde kentin normal konut üretiminin bir parçası olarak düşünülmesi depolama kapasitesi dışındaki üretimin değerlendirilmesine olanak verecektir. Bir başka deyişle, geçici barınak sistemiyle kalıcı konut sistemlerinin entegrasyonunun sağlanmasına çalışılmalıdır. Sonuç olarak, İstanbul kentinin bundan böyle depremle yaşamasının zorunluluğu artık herkesçe bilinen bir gerçek olup, İstanbulluların kendilerini bu gerçeğe göre hazırlamaları ve geleceklerini planlamaları gerekmektedir. Dipnotları 1. M. Erdik, J.Swift, “Developing earthquake hazard and damage scenario/masterplan for İstanbul”, UN-IDNDR and QUIPUNET Internet Conference, Solutions for Cities at Risk, 1996. 2. M. Erdik, “İstanbul doğaya deprem borçlu”, Cumhuriyet Bilim Teknik, s. 694/11, 28 Ağustos 1999. 3. Anon, İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, WEB sayfası. 4. T.Taymaz, “İstanbul depremleri: Bugünkü durum ve geçmişteki iki büyük deprem”, Cumhuriyet Bilim Teknik, s. 651/10,11 Eylül 1999. 5. M. Erdik, “İstanbul doğaya deprem borçlu”, Cumhuriyet Bilim Teknik, s. 694/11,28 Ağustos 1999. Tarih Vakfı "İstanbul Dergisi" Yıl: 1999, Sayı: 31'den alınmıştır..

(181) İstanbul Deprem Master Planı: Risk Yönetimi ve Yerleşim Yerlerinde Deprem Güvenliğinin Sağlanması Prof. Dr. Nuran Zeren Gülersoy İTÜ Mimarlık Fakültesi. Deprem zararlarının azaltılmasında İstanbul Modeli olarak anılabilecek bu çalışmanın en belirgin özelliği, mekânsal eksenli bir planlama yaklaşımı içinde, aşamalı olarak sosyal, yasal, yönetsel ve parasal olanakların birlikte örgütlenerek toplam yaşam kalitesini yükseltmek üzere bir üstün sinerji yaratma çabasıdır. Deprem etkilerine karşı direnç geliştirilmesi hedeflerinin başka kentsel gelişme hedefleri ile bütünleştirilerek, kentsel çevresi, altyapısı, doğal ve kültürel mirası ve insanı ile İstanbul’u çağdaş bir dünya kenti düzeyine ulaştırma umuduyla hazırlanan bu çalışma ne yazık ki geçen zaman içinde beklenen sinerjiyi yaratamamış ve gereken etkinlikte uygulamaya yansıtılamamıştır.. Giriş. D. eprem senaryoları, meydana gelmesi olası herhangi bir depremin zararlarının azaltılması yönünde alınması gereken önlemleri kurgulayan önemli proje yaklaşımlarından birisidir. Dünyadaki farklı şehirlerde, farklı senaryo geliştirme yöntemleri izlenmektedir. Bunun nedeni, şehirlerin farklı fiziksel, sosyal ve ekonomik yapılara sahip olmalarıdır. Şehirlerin bazıları, sadece jeolojik açıdan risk taşıyan deprem bölgeleri olabildiği gibi, bazıları da volkanik risk, yangın, toprak kayması, sel, vb risklere aynı anda sahip olabilmektedirler. Bu nedenle her şehir, sahip olduğu özelliklere göre farklı projeler geliştirmek durumundadır. İstanbul Deprem Master Planı (İDMP) da, 1999 Kocaeli Depreminin ardından, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan ve Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi uzman öğretim üyelerince 2003 yılında tamamlanan bir deprem araştırması/senaryosudur. Bu yazı, bu araştırmanın İTÜ-ODTÜ Grubunca hazırlanmış olan “Risk Yönetimi ve Yerleşim Yerlerinde Deprem Güvenliğinin Sağlanması” başlıklı bölümünü kaynak almaktadır (1), (2). İstanbul Deprem Master Planının Amacı İstanbul Deprem Master Planı’nın temel amacı, İstanbul gibi karmaşık ilişkilerin yaşandığı metropoliten bir kentte, beklenen deprem tehlikesine karşı, kent yönetimlerini eyleme geçirmek üzere izlenecek bir programın ortaya konulması olarak tanımlanmıştır. Bu bağlamda, İstanbul Deprem Master Planının bir imar planı olmadığı, deprem sonrası çalışmaların programlanmasını, kriz/afet yönetimini esas alan bir plan olarak görülmediği ve yalnızca mevcut yapıların onarım ve güçlendirilmesi hedefi ile sınırlandırılmış bir proje olarak da düşünülmediği açıktır. İstanbul Deprem Master Planı, deprem tehlikesi karşısında İstanbul’da alınması gereken çok yönlü önlemleri eşgüdüm altına almayı hedefleyen, uzun dönemli bir perspektifle yapılması gereken işleri, ilgili. tüm tarafların birlikte eyleme geçme prosedürlerini, fiziki ve mekânsal kararları da kapsamak üzere, elden geldiğince bağımsız alt projeler olarak tanımlayıp birbirlerini tamamlayacak biçimlerde ilişkilendirerek bir ana program çerçevesinde kurgulamaya çalışan bir yol haritası olarak tanımlanmaktadır. Planının temel hedefi, deprem sırasında mümkün olan en az zararı görmek üzere önceden alınabilecek tüm önlemleri belirlemektir. Bu nedenle çalışmada, İstanbul ölçeğinde Risk Yönetiminin nasıl yapılacağı konusu üzerinde yoğunlaşılmıştır. Çalışmada öncelikle, Risk Sektörleri tanımlanmaya, bu sektörlerde risk oluşturan etmenler açıklanmaya, bu riskleri azaltmak ve yok etmek için nelerin yapılması gerektiği, ayrıca bunların kimler tarafından ve nasıl gerçekleştirilebileceği konuları, yani Risk Yönetimi irdelenmeye çalışılmıştır. (1) Bu yazı, İstanbul Deprem Master Planının, Nuran Zeren Gülersoy, Murat Balamir, Raci Bademli, Handan Türkoğlu, Ahsen Özsoy, Yücel Ünal, Gülden Erkut, Haluk Eyidoğan, Azime Tezer, Reyhan Yiğiter, Buket Önem, Kerem Yavuz Arslanlı, Hüseyin Çiçek, Gül Şimşek, Bilge Arslan, Mert Burnaz, Meltem Şenol, Arzu Taylan, Burcu Özdemir, Burak Sarı, Ulaş Akın tarafından hazırlanan bölümü kaynak almaktadır. (2) İstanbul Deprem Master Planı, İBB, 2003. Plan kapsamında, tekil yapı ve kentsel çevre risklerinin, iyileştirme seçeneklerinin, bunların ekonomik olabilirlik ve performans ölçütlerinin belirlenmesi, İstanbul ile ilgili kısa, orta ve uzun vadede alınacak tüm önlem, karar ve uygulamaların belirlenmesine çalışılmıştır. Bu nedenle, İstanbul Deprem Master Planının, geniş vizyona sahip, çok yönlü, çok disiplinli çalışmalar bütünü olmasına özen gösterilmiştir. Planda, yapılaşmış alanların daha ekonomik, daha güvenli, daha nitelikli duruma getirilebilmesine yönelik öneriler geliştirilmiştir. Yeni yapılaşma alanları açma girişimlerine, ancak ölçülü düzeltmeler yapmak, kimi yüksek riskli alanlarda yoğunluk azaltmak üzere başvurulması önerilmiştir.. itü vakfı dergisi 13.

(182) DEPREM DOSYASI. Çalışmanın ilgi odağı, İstanbul’un karşı karşıya olduğu risklerdir. İstanbul’daki deprem olasılığını konu alan önceki çalışmalarla ortaya konulan deprem tehlikesi yanında, bu çalışmanın öncelikle yerine getirilmesinin gerekliliğini vurguladığı konu, o zamana kadar sistematik araştırması yapılmamış olan, kentin kendi fiziki durum ve işleyiş özelliklerinden kaynaklanan risklerin tanımlanmasıdır. Deprem Master Planı, doğrudan eyleme geçmek üzere hazırlanmıştır. Bu nedenle yalnızca üst düzey tercihler bütününü tanımlamakla yetinmeyip uygulama ayrıntılarını da belirlemektedir. Çünkü amaç, her yol ve olanak ile İstanbul’un deprem güvenliğinin sağlanmasıdır.. Şekil 1. İstanbul Deprem Master Planı Şeması. İstanbul Deprem Master Planında Risk Yönetimi ve Yerleşim Yerlerinde Deprem Güvenliğinin Sağlanması Çalışmasının Kapsamı İstanbul Deprem Master Planından önce hazırlanmış bulunan araştırmalar, İstanbul’da olası depremin meydana getireceği sonuçların kestirilmesi senaryolarına dayalı çalışmalardır.. nerek bir üstün sinerjinin yaratılmasıdır. Bu yaklaşımın başlıca çalışma alanları:. İstanbul Deprem Master Planı, yalnızca deprem etkilerine karşı önlemler almayı değil, pek çok alandaki yetersizlik ve eksiklerin giderilmesini de sağlayabilecek potansiyelde bir toplumsal makro-proje olarak kurgulanmıştır. Planın, İstanbul’da deprem tehlikesinden hareketle ivme kazandırılacak kentsel sistem, yapı stoku ve çevreleri güçlendirme ve iyileştirme etkinliklerinin aynı zamanda İstanbul’da: ‡DOW\DSÔ\HWHUVL]OLNOHULQLQJLGHULOPHVL ‡NDoDN\DSÔVWRNXQXQ]DPDQODHULWLOPHVL ‡GRáDOoHYUHNOWUGHáHUOHULYHWDULKLYHrilerin korunması, ‡HVWHWLN\RNVXQXoHYUHOHUHQLWHOLNOLWDVDUÔPlarla yeniden kimlik kazandırılması, ‡ \HUHO WRSOXOXNODUÔQ NHQW \|QHWLPLQH NDWÔOma alışkanlıklarının yaratılması, ve benzeri çok sayıda alanda doğrudan katkısının olması hedeflenmiştir. Bu nedenle, İstanbul Deprem Master Planının genel hedefi, kentsel toplam yaşam kalitesini yükseltmek olarak da tanımlanmıştır. Deprem zararlarının azaltılmasında kullanılan yaklaşımın temel özelliği, kentsel fiziki iyileştirme eksenli bir planlama çerçevesinde kademeli olarak sosyal, yasal, yönetsel ve parasal olanakların birlikte örgütle-. 14 itü vakfı dergisi. ‡PDNURå]LNLYHULOHULQYHNDUDUODUÔQJ|]HWLOmesi ve geliştirilmesi, ‡NHQWVHOoHYUHYH\DSÔVWRNXQGDJYHQOLN düzeyinin yükseltilmesi ve kentsel hizmetler altyapısı ve sistemlerinin etkinleştirilmesi, ‡\NVHNULVNOLDOWE|OJHOHULQWRSOXRODUDNL\Lleştirilmesi için Eylem Planlaması yöntemlerine başvurulması, ‡\HUHOWRSOXOXNODUÔQELOJLOHQPH|UJWOHQPH ve etkin olmaya yönlendirilmesi, ‡ NHQWVHO \|QHWLPLQ WP LOJLOLOHULQLQ HäJdüm, özdenetim ve dayanışmaya zorlanması, ‡D\UÔFDEXLäOHULQ\UWOPHVLQGHNROD\OÔNlar sağlamak üzere kimi kurumsal ve yasal düzenlemelerin ulusal düzeyde merkezi yönetim kararları ile yerine getirilmesidir. İstanbul Deprem Master Planı, Risk Yönetimi ve Yerleşim Yerlerinde Deprem Güvenliğinin Sağlanması başlığındaki çalışmalarda eyleme yönelik kurgusu ile, bünyesinde üç temel etkinliği barındırmaktadır. Bunların birincisi, İstanbul bütünü için hazırlanması gereken ve farklı sektörel önlemlerin eşgüdümünü sağlayan ‘SAKINIM PLANI’ dır. Sakınım Planı, kent bütünündeki sistemler ve sektörlerde deprem ve diğer tehlikelerden doğan risklerin yönetimi dışlanması, azaltılması, paylaşılması projelerinin entegre edildiği ana programdır. Bu kapsamda risk analizleri yapılır, sakınma standartları ve uygun risk yönetimi biçimleri araştırılır, her sistem ya da sektörün ilgili tarafları ve bu tarafların yükümlülükleri belirlenerek program içindeki görevlerine ilişkin taahhütleri alınır. Ayrıca, uygulamayı denetlemekle sorumlu diğer taraflar da be-. lirlenir. İkincisi, yüksek riskli bölgeler olarak tanımlanan alanlarda toplu dönüşüm süreçlerinin başlatılması amacıyla alt proje ve uygulama paketlerinin hazırlanması ve ivedilikli eyleme geçilmesi işlerini tanımlayan yerel ‘EYLEM PLANI’dır. Üçüncü olarak, ilk iki etkinliğin gerçekleştirilmesi için gereken ortamların, ya da çerçeve koşulların sağlanması ve sürdürülebilmesi amacıyla ‘ARAŞTIRMA VE ETKİNLİK PROGRAMLARI’ belirlenmektedir. Eyleme yönelik kapsamları ile İstanbul Deprem Master Planı Şekil 1’de özetlenmiştir. Deprem Master Planında, bu üç alanda çok sayıda proje paketi tanımlamıştır. Planda, proje paketlerinin farklı yönetim birimlerince üstlenilmesi kaçınılmaz görülmektedir. Farklı proje paketleri için (yurtiçi, yurtdışı) farklı kaynak destekleri söz konusu olabilir. Master Planda, gerek proje paketlerinin zamanlaması, gerekse birbirleriyle olan ilişkileri gözetilerek takvimli bir ana akış şeması hazırlanmıştır. Deprem Master Planında açıklanan risk yönetimi konularında, İstanbul’da yer alan tüm yönetsel birimlerin dayanışma ve işbirliğinin sağlanmasında gönüllülüğün ve kimi yaptırım gücünün geliştirildiği çerçeve koşulların oluşturulması da önem taşımaktadır. Sakınım Planı Yerleşim yeri deprem güvenliğinin artırılması amacıyla yapılması gereken fiziki ve mekânsal düzenlemeler Deprem Master Planında bir Sakınım Planı kapsamında bütünleştirilmiştir. Bu plan, öncelikle yerleşim alanındaki farklı risk ortamlarında ya da Risk Sektörlerindeki eleman, faktör ve sistemlerin deprem tehlikesi karşısında uğrayabilecekleri ya da verebilecekleri zararları belirler. (Şekil 2) Bu zararlar, sistemlerin kendilerine özgü niteliklerden, konum özelliklerinden ya da.

(183) ‡ .HQWVHO GRNX ULVNOHUL 7LSLN GRNX |UQHNlerinde, yapı sağlamlığından bağımsız olarak, arsa/ yoğunluk/ yol/ otopark/ gibi etkenlerin oluşturduğu çevresel risklerin belirlenmesi; ‡ .XOODQÔP ULVNOHUL .RPäX DODQODU DUDVÔQda, ya da aynı yapı içinde birbirine zarar verebilecek kullanımların yarattığı risklerin irdelenmesi; ‡hUHWLPND\EÔULVNOHUL6DQD\LNXUXOXäODUÔQÔQ ölçekleri, konumları, yapı, teknoloji, işlenen maddeler ve bağımlılık ilişkileri açısından deprem etkilerinin irdelenmesi; ‡ g]HO WHKOLNH DODQODUÔQGDNL ULVNOHU .Ô\ÔODU dolgu alanları, baraj alt havzaları, dere yatakları, heyelan ve sıvılaşma tehlikesi gösteren alanlarda ayrıntılı risk tespitleri; ‡$oÔNDODQ\HWHUVL]OLáLâVNkQDODQODUÔQD\Hterli yakınlıkta ve büyüklükte açık alan (yeşil, otopark, spor) varlığı, yoğunluk, açık alanlar mekânsal dağılımları, acil durum kullanımına uygunluk açılarından irdelemeler; ‡7HKOLNHOLNXOODQÔPODUGDQND\QDNODQDQULVNler: Yanıcı, patlayıcı, zehirli ve çevre kirleten maddelerin depolanması ve dağıtımı yöntemleri, dağıtım noktalarının mekânsal irdelenmesi, yakın çevrede yaratılan riskler; ‡ 7DULK YH .OWU 0LUDVÔQÔQ NRUXQDPDPDVÔ riskleri: Tescil edilmiş tarih ve kültür mirası bina ve eserlerin deprem zararlarından ve ilgili diğer tehlikelerden korunması amacıyla, zemin yapısal sağlamlık düzeylerinin ve öncelik düzeylerinin belirlenmesi çalışmaları; ‡$OW\DSÔYH8ODäÔP6LVWHPOHUL5LVNOHUL=Hmin özelliklerine ve konuma göre ağ yapısı, malzeme ve üretim, güzergâh, hizmet alanları ve yükleri irdelemeleri; Ulaşım ağ yapısı; Depremde hasar görme, aşırı yüklenme ve hizmet dışı kalma koşulları; Şekil 2. Sakınım Planı Hazırlama Şeması. mekânsal ilişkilerinden kaynaklanır. Sakınım Planı, risk sahiplerini ve alınması gereken önlemlerin ilgili taraflarını bir araya getirip bir zaman programı içinde hangi yükümlülükleri üstlendiklerini de belgeler. İstanbul Deprem Master Planı hazırlanması sürecinde, Sakınım Planlaması kapsamında önemli adımlardan ilki, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Alanı Sınırları içinde yer alabilecek risk sektörlerinin tanımlanması için yapılacak çalışmaları içermektedir. Daha sonraki adımlarda risk yönetiminin oluşturulması amacıyla yöntem geliştirmek üzere etkenlerin riske katkıları ve analiz yöntemleri belirlenmiştir. Risk, yerleşmede tehlikelerin insanlara, hizmetlere, özel. tesislere ve yapılara verebileceği zararlı etkilerin tahmin edilmesidir. Bu kapsamda, planda, risk sektörlerinin ayrıntılı tanım ve içerikleri araştırılmış, gerekli veri tabanının belirlenmesi önerilmiş, mevcut verilerin bu doğrultuda irdelenmesi yapılmış, ilgili standartlar, mevzuat, bilgi, kaynak yetersizlikleri irdelenmiştir. Çalışmada risk sektörleri aşağıda belirtilen başlıklar altında ele alınmıştır: ‡0DNURIRUPULVNOHUL$QDXODäÔP\DSÔVÔYH kentsel yapılaşma alanları büyüklük ve yoğunlukları, genişleme kısıtları, su havzaları, uzun dönemli gelişme eğilimleri, noktasal ana kullanımların konumları ve zemin tehlikeleri açılarından irdelenmesi;. ‡<DSÔVWRNXQGDULVNOHU7P|]HOYHNDPX binalarının tasarım ve üretim özelliklerine bağlı olarak taşıma kapasitelerinin irdelenmesi; Güçlendirilebilirlik incelemeleri; ‡$FLOGXUXPJ|UHYOLVL $'*

(184) WDäÔQPD]ODUÔQ işletme yeterliliği ve güvenliği: Hastaneler, okullar, iletişim merkezleri, itfaiye, karakol ve kamu binaları gibi acil durumda hizmet vermesi zorunlu görülen yapıların yapı güvenliği, işletme biçimi, konum ve mekânsal özellikler açılarından irdelenmeleri; ‡ 'Ôä HWNHQOHUGHQ ND\QDNODQDQ ULVNOHU Deprem tehlikesine karşı alınan önlemleri boşa çıkaracak, ya da acil durum çalışmalarını zorlaştıracak, olumsuz doğa koşulları, sabotaj ve terör türü girişimler, toplumsal huzursuzluk ve kamu düzenini yıkacak tep. itü vakfı dergisi 15.

(185) DEPREM DOSYASI. kisel davranışlar gibi olası etkenlerin irdelenmesi; ‡<|QHWLPNDSDVLWHVL\HWHUVL]OLNOHULULVNOHUL Kent yönetim birimlerinin risk yönetiminde ve acil durum yönetiminde yeterliliklerinin irdelenmesi; Sakınım Planı kapsamında yerleşim alanı ve içerdiği sistemler, mekânsal bir bütün olarak incelenmiştir. Yerbilimsel bulgulara dayalı olarak belirlenmiş mikro-tehlike ve bölgeleme verilerine göre altyapı, yapı stoku ve kentsel çevrelerin taşıdığı risk düzeyleri ayrı ayrı belirlenmiştir. Sakınım Planı çalışmasında gözetilecek en önemli sektör, Acil Durum Görevlisi (ADG) eleman ve sistemlerdir. Hastaneler okullar gibi, afet anında yaşamsal işlevler üstlenen ADG’lerde risklerin bütünüyle giderilmesi zorunluluğu vardır.Bu planda, afet öncesi zarar azaltma ve hazırlık çalışmalarına ilişkin ödevlerin belediye yönetimleri başta olmak üzere hangi yönetimlerce yerine getirileceğinin tanımlanması gerekir. Sakınım Planı kapsamında, gerek risk düzeyi ve risk yönetimi (dışlama/ azaltma/ paylaşma) analizleri, gerekse bunların uygulanma adımları, bağımsız proje paketleri olarak tariflenmiştir. Yerel Eylem Planları İstanbul Deprem Master Planı’nın ikinci önemli etkinlik alanı, Eylem Planları ve Kentsel Dönüşüm Programları konusudur. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından pilot bölge olarak seçilen yerlerde bu nitelikte bir girişimin gerçekleşebilmesi için yapılması gereken adımlar İstanbul Deprem Master Planında bir akış şemasına dönüştürülmüştür (Şekil 3). Deprem Master Planında, Yerel Eylem Planı Planın uygulaması için bir alan belirlenmesi, bu alana ilişkin ayrıntılı Durum Tespiti (fiziki, yasal, toplumsal, doğal veriler) yapılması, Yerel Toplulukla İletişim Sağlanması (yerel yönetim birimi kurulması, yerel büro), Mevcut Duruma İlişkin Ayrıntılı Tespit ve Değerlendirmeler yapılması (kamu yapıları, altyapı, yapı stoğu, mülkiyet, ekonomik, demografik, sosyal, kültürel, zemin etüdü, morfoloji), değerlendirmelerin esas alındığı Projeler gerçekleştirilmesi (altyapı, yeni yapılaşma, güçlendirme, yıkım/değiştirme, keşif) ve projelere uygun uygulamalar yapılması (altyapı, yeni yapılaşma, yapı güçlendirme) öngörülmüştür. İlk uygulama alanı olarak Zeytinburnu seçilmiş, gerekli çalışmalar yapılarak projeler hazırlanmış ancak etkin uygulamaya geçilememiştir. Destek Araştırma-Etkinlik Programları (DAEP): İstanbul Deprem Master Planının Destek Araştırma ve Etkinlik Programları çalışma-. 16 itü vakfı dergisi. Şekil 3 Eylem Planı Alanlarında Süreç. ları içinde, plana siyasal desteğin verilmesini sağlayacak yerel topluluklar ile, medya ile, reel sektör ile ilişkiler geliştirme, yerel ve merkezi yönetimden destek alma önerileri yer almaktadır. İstanbul Deprem Master Planında, Sakınım Planı ve Eylem Planı proje paketlerine kaynak yaratma, yurtiçi ve yurtdışı parasal destek geliştirme çalışmaları da bu kapsam içinde değerlendirilmiştir. Bu çerçevede, Yasal-Yönetsel Öneriler ve Kaynak Geliştirme Yöntemleri Halk Eğitimi ve Katılımı Programları, Bilimsel/Teknik Araştırmalar, Enformatik ve Veri Mühendisliği, Yasal/Yönetsel Düzenleme Önerileri (İmar, Kat Mülkiyeti, Sigorta, Yerel Yönetim, Vergi, Kamulaştırma vd.), Parasal Kaynak Arama Önerileri (kamusal ve kurumsal kaynaklar, dış kaynaklar, öz kaynaklar) geliştirilmiştir.. Değerlendirme Deprem zararlarının azaltılmasında İstanbul Modeli olarak anılabilecek bu çalışmanın en belirgin özelliği, mekânsal eksenli bir planlama yaklaşımı içinde, aşamalı olarak sosyal, yasal, yönetsel ve parasal olanakların birlikte örgütlenerek toplam yaşam kalitesini yükseltmek üzere bir üstün sinerji yaratma çabasıdır. Deprem etkilerine karşı direnç geliştirilmesi hedeflerinin başka kentsel gelişme hedefleri ile bütünleştirilerek, kentsel çevresi, alt yapısı, doğal ve kültürel mirası ve insanı ile İstanbul’u çağdaş bir dünya kenti düzeyine ulaştırma umuduyla hazırlanan bu çalışma ne yazık ki geçen zaman içinde beklenen sinerjiyi yaratamamış ve gereken etkinlikte uygulamaya yansıtılamamıştır..

(186) Deprem Sonrası Barınma Sorunları ve Olası Çözümler Prof.Dr. Ahsen Özsoy İTÜ Mimarlık Fakültesi. Başarısızlıkla sonuçlanan ya da kısmen başarılı projeler çoğunlukla yeniden yerleşecek olan nüfusla çok az işbirliği yapan politikalardan kaynaklanmaktadır. Bahsedilen kötü arazi seçimi, uygun olmayan yerleşme düzeni, doyurucu olmayan konut tasarımları halkla işbirliği olmamasından ve sonuçta onların toplumsal ve kültürel olarak ortaya çıkan ihtiyaç ve değerlerinin anlaşılamamasından, onların yöredeki uzun geçmişi olan bilgi ve deneyimlerinden yararlanılmamasından kaynaklanmaktadır. Oysa, halkın yeni yerleşim sürecine katılımını sağlamak öz kaynakların daha etkin kullanımı, ekonominin gelişimi, yeni iş gücü becerileri kazanmak gibi fırsatları beraberinde getirir. Aynı zamanda konut ya da yerleşme için, sahiplik duygusunu güçlendirir.. İzmit, Gündoğdu kalıcı konutları (A. Özsoy). D. eprem diğer doğa olaylarına kıyasla çok daha fazla sayıda yerleşimi ve daha büyük kitleleri etkilemekte, daha büyük hasara yol açabilmektedir. Topraklarının büyük bir bölümü deprem kuşağında yer alan Türkiye tarih boyunca şiddetli depremlerin etkilerine maruz kalmıştır. Çoğunlukla kırsal alanları etkileyen önemli depremlere sahne olan ülkemizde, ilk kez 1999 Doğu Marmara Depremleri yoğun yerleşilen metropoliten bir alanı etkilenmiş, büyük can kayıpları ve yerleşim alanlarında önemli kayıplar yaşanmıştır. Deprem sonrasında bir yıl içerisinde devlet tarafından yaklaşık 40.000 konut birimi inşa edilmiştir. Bu yazıda deprem sonrası yeniden yerleşim potansiyel ve sorunlarına ilişkin görüşlerle birlikte, 1999 Marmara Depremi sonrası geçici ve kalıcı konut uygulamalarına yönelik olarak yürütülen çeşitli araştırmalar, tezler ve gözlemlerden yola çıkılarak bazı saptama, yorum ve değerlendirmelere yer verilmektedir. Konut insan için özel anlam taşıyan bir yapı tipidir. Konutu bireyin fizyolojik, psikolojik ve sosyal olarak daha üst seviyedeki ihtiyaçlarını karşılayan özellikleriyle ele almak gerekmektedir. Ev yapmak sadece bina inşa et-. mek değil, yaşamı biçimlendirmektir. Konut tasarımının ülkemizde özel önem verilen bir konu olduğunu söylemek zordur. Genellikle herkes bir konutta yaşadığı ve onu ilk elden deneyimleme avantajına sahip olduğu için konut tasarımının basit bir iş olduğu iddia edilse de; aslında karmaşık bir problem olduğu inkar edilemez. Dar gelirli ve dezavantajlı grupların konut edinebilmelerine olanak sağlayan tasarım ve teknoloji arayışları, deprem afetleri sonrasında hızlı ve çok sayıda konutun yapılacağı yaşam çevreleri oluşturulması gerektiğinde çok daha komplike problemler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu konudaki uluslararası kaynaklar, tasarım ve teknoloji çözümlerinin potansiyellerinin sürekli olarak irdelendiğini göstermekte, çeşitli yarışma, araştırma ve çalışmalar yapıldığı görülmektedir (Faiferri, Bartocci, 2012, Dömer et.al., 2014). Deprem Sonrası Yeniden Yerleşim Problemleri Afet konutu kavramı, afet sonrası acil barınma ihtiyacını gidermek üzere üretilen “geçici konut” ve daha uzun döneme yayılmış bir hazırlık çalışmasını gerektiren ve. itü vakfı dergisi 17.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ebru sanatı önceleri başlı başına ana bir sanat dalı olarak kullanılmamış, ciltleme işlemlerinde yan kağıdı, hat ve tezhip çalışmalarında ise üzerinde çalışılan

Buna göre Toricelli’nin açık hava basıncını bulmak için oluşturduğu deney düzeneği ile ilgili aşağıdaki verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?. A Açık hava

Kısas-ı Enbiya, Türk Dil Kurumu Nüshası, MetinSözlük-Dizin, Notlar adıyla yayına hazırlamış olduğumuz 954 sayfalık bu nüshanın son derece zengin ve ilginç olan

2021-2022 BAHAR YARIYILI KURUM İÇİ GENEL NOT ORTALAMASINA GÖRE YATAY GEÇİŞ KONTENJANLARI LİSANS PROGRAMLARIMIZ.. YURTİÇİNDEKİ EN DÜŞÜK

Kontrol gruplarının olması veya olmamasının nedenleri, plasebo kullanımının gerekçelendirmesi Kontrol grubundaki katılımcıların tedavisi Katılımcıların maruz

1.PersonelGiderleri 2.SosyalGüvenlikKurumlarnaDevletPrimiGiderleri 3.MalVeHizmetAlmGiderleri 4.FaizGiderleri 5.CariTransferler 6.SermayeGiderleri 7.SermayeTransferleri

4 kԩz ve 4 erkek öԫrenci yuvarlak bir masa etrafԩna 2 erkek arasԩnda 1 kԩz olmak koԭulu ile kaç deԫiԭik ԭekilde oturabilirler?.. 3 kԩz ve 4 erkek, yuvarlak bir masa

Kamulaştırma Çalışmaları İzmir Büyükşehir Belediyesi İlgili Birimler sınırları içerisinde, Belediyemiz imar programında bulunan ve Emlak Yönetimi Dairesi kamu