Uşak Eşme yakınlarındaki Kışladağ Altın Madeninde meydana gelen kaza bir kez daha yörede yaşayan insanların nasıl bir risk içinde olduklarına dikkat çekti. Kanadalı TÜ;PRAG şirketine ait altın madeni Avrupa’nın en büyük altın madeni olmakla övünürken, uyguladığı üretim metodundan kaynaklı taşıdığı risklerde onu Avrupa’nın en riskli altın madeni haline getiriyor. Önceki gün yoğun yağmurun ardından meydana gelen liç yığınlarındaki çökme ve yarılmalar, aynı madende 2006 yılında meydana gelen ve bin 500’ün üzerinde kişinin zehirlenmesine neden olan kazayı akıllara getirdi.
Son kaza yöre insanlarının kapılarında her an yüzleşmek durumunda kalabilecekleri bir felaketle yaşamak zorunda olmaları gerçeğini gözler önüne serdi. Önceki gün ülkenin birçok yerinde yağan sağanak yağmurlar Uşak’ın Eşme ve Ulubey ilçeleri arasında bulunan Kışladağ Altın madeninin yığın liçi yapılan tepelerinde göçmelere neden oldu.
İçindeki altın cevherinin alınması için kademeli tepeler haline getirilen ve üzerinden siyanür sızdırılan yığınlarda geniş yarıklar oluşurken, yoğun yağışa dayanamayan bazı liç yığınları ise çökerek, madenin güvenlik için çekilen tel örgülerini yıktı. Tel örgünün dışındaki dereye taşan ve yanından geçen yolu kapatan göçüğün siyanür bulaşığı taşıyıp taşımadığı yapılacak kontrollerin ardından netlik kazanacak. Öte yandan göçüğün hemen ardından maden şirketinin birçok araç ve kepçe ile taşan toprağı kaldırmak ve yığını düzeltmek için çalışma başlattığı dile getiriliyor.
Siyanürlü Yığın Yarılmış
Kazanın duyulmasının ardından Uşak çevre İl Müdürlüğü görevlileri ile madene giden Uşak milletvekili Dilek Yılmaz alanda gözlemler yaptı. Yılmaz yaptığı gözlemlerde meydana gelen taşma/heyelanın siyanürlü liç sahasında değil, henüz inşaatı sürdürülen yeni hazırlanan liç alanında oluştuğunu dile getirdi. Dereye taşan ve yolu kapatan toprağın hafriyat toprağı olduğunu belirten Yılmaz, faal olan liç alanında ise üst kademelerde sellenmeyle yarılmaların oluştuğunu söyledi. Yılmaz, siyanürlü yığındaki yarılma nedeniyle malzemenin aşağıdaki kademelere taşındığını ancak liç sahası dışına taşma meydana gelmediğini gözlemlediklerini aktardı. Yılmaz ve beraberindeki heyetin dışarı taşan topraktan ve akan sudan numune aldığı ve bunların 9 Eylül Ü;niversitesi’ne tahlile gönderileceği öğrenildi. çevre Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi de madende inceleme yapmak, su ve toprak örnekleri almak için çalışma
başlattı. Diğer taraftan, kaza ile ilgili daha ayrıntılı ve net bilgilere ulaşılabilmesi için Uşak Barosu’nun delil tespiti için bir bilirkişi incelemesi istediği dile getirildi. Metalurji Mühendisleri Odası Genel Başkanı Cemalettin Küçük’ün ve yöreden köylülerin de aralarında bulunduğu bir grup maden bölgesinde incelemeler yaptı.
Altın Madenleri Kapımızdaki Felakettir
Olayın bu anlatılanlar gibi olduğundan hareket edilecek olursa bunun bir uyarı olarak algılanması gerektiğini belirten köylüler ve çeşitli kurumlar adına madene karşı açılan davaların hukukçusu Av. Arif Ali Cangı, “Yağmurların
ardından Kışladağ Altın madenini izlemeliyiz. Liç sahasını alt kademelere doğru oluşan kaymanın en alt kademeyi de aşmayacağını kimse garanti edemez” dedi. Ege çevre ve Kültür Platformu (EGEçEP) de yaptığı yazılı açıklamada, Kışladağ’daki bu kazanın altın madenlerinin bulundukları bölgelerde canlı yaşamını nasıl tehdit ettiğini bir kez daha gösterdiğini belirterek, “bir avuç altın için tonlarca siyanürün kullanıldığı, toprağın altının üstüne getirildiği bu işletmeler, havamızı, suyumuzu, toprağımızı kirletiyor. Buralarda meydana gelecek bir kazanın sonuçlarının nasıl felaketlere yol açacağı şimdiye kadar yaşanan onlarca kaza ile daha önceden görülmüştü. Altın madenleri
bulundukları yörede yaşayan canlılar için eşikteki düşman, kapıdaki felakettir”.
Evrensel