Güncel konularla her Çarşamba
Seçim yasakları kapsamında seçim anketlerinin sonuçlarını
değerlendirmek için bugün son gün. Mayıs boyunca çıkan 16 ankete göre oy dağılımında AKP % 40-42; CHP %26-28; MHP %16- 18; HDP ise kritik baraj sınırı etrafında %9,5-11,5 aralığında.
Seçim senaryoları HDP’nin Meclis’e girdiği/girmediği durumlar olarak iki ana eksene oturtulabilir. Bu iki ana eksene AKP’nin nispeten güçlü kaldığı veya zayıfladığı iki senaryo daha eklenebilir. Ve ortaya üç önemli sonuç çıkıyor:
1) HDP’nin Meclis’e %10 barajını aşarak girmesi veya girememesi, en çok AKP’yi ilgilendirmekte.
HDP’nin performansı AKP sandalye sayısı üzerinde yaşamsal ölçekte etki yaparken; bu etki muhalefet partileri CHP ve MHP için sadece birkaç koltukla sınırlı oluyor.
2) CHP ve MHP’nin toplam sandalye sayısı, bir CHP-MHP koalisyonuna yetmiyor. Tabi CHP- MHP bloğunda anketlere hiç yansımayan bir oy patlamasının gerçekleşmesi durumu hariç.
3) Meclis’te değişecek dengeler, hükümet senaryoları eşliğinde incelendiğinde; Fed’in faiz artışı ile Türkiye ekonomisi olarak zaten zorlaşacak yıllara bir de erken seçim olasılığı ekleniyor.
Keyifli okumalar dileriz.
7 Haziran Sonrası: Erken seçim ufukta mı?
Seçim kanununa göre 7 Haziran genel seçimine 10 gün kala, yani 28 Mayıs’tan itibaren anket yayınlama yasağı başlıyor. Bu nedenle bugün, artık belli bir aralığa iyice oturan seçim anketlerinin sonuçlarını
değerlendirmek için son gün.
Zaten bir kaç aşırı sonuç hariç, Mayıs boyunca çıkan 16 ankete göre artık partilerin oyları -/+%2 bandına sıkışmış durumda.
27 Mayıs 2015
Bu resim içinde oy dağılımı AKP için %40-42 seviyesine
gerilerken; CHP için %26-28 aralığında; MHP için %16-18 civarında. Meclisteki güç
dengeleri açısından barajı geçip geçmemesi kritik önemde olan HDP söz konusu olduğunda ise, oy dağılımı %9,5-11,5 aralığında bulunuyor.
Ayrıca eklemek gerek. 53,8 milyon seçmenin olduğu Türkiye’de seçime katılım oranının %90’ın altına önemli
Haftanın Ortası
Grafik 1: 2002-2014 Türkiye Seçim Sonuçları
Kaynak: Egeli&Co.
miktarda inmesi ve yurtdışında yaklaşık 2,9
milyon seçmenin tercihleri, bu dağılım üzerinde önemli
etkilere neden olabilir.
Yurtdışı Türk seçmenin önemi…
Yurtdışında 2,9 milyon Türk seçmenin 1,4 milyonu Almanya’da. Onu sırasıyla Fransa (298 bin), Hollanda (240 bin), Belçika (128 bin) ve Avusturya (106 bin) izliyor.
Hatırlanacağı üzere, 10 Ağustos 2014
Cumhurbaşkanlığı seçimine yurtdışından katılım,
randevulu sistem nedeniyle % 8,4’te kalmıştı. YSK, 7 Haziran seçimleri öncesinde randevu sistemini kaldırdı. Ancak katılımı artırmak için bu yeterli değil. Almanya gibi Türklerin yoğun olarak
yaşadığı ülkelerde okulların ve Türk işçilerin çalıştığı
fabrikaların Haziran ayında açık olması nedeniyle önümüzdeki seçimlerde gümrük kapılarında oy kullanma oranı düşerken, yurtdışı sandıklarda artması bekleniyor. Bu nedenle siyasi partilerin yurtdışında organize çalışması oylar üzerinde etkili olabilir. Başta Almanya olmak üzere yurtdışındaki bu
seçmenin, sandığa partiler
tarafından gidişlerinin organize edilmesi gerekiyor. Uzmanlara göre bu kapasite de,
Almanya’da camiler etrafındaki toplaşma nedeniyle AKP’de ve özellikle Kuzey Avrupa’daki Kürt/Alevi kimlikli sivil toplum örgütleri üzerinden HDP’de var.
A&G’nin (Adil Gür) yurtdışında yaptığı çalışmalarla ilgili
açıklamalarına göre, AKP yurtdışındaki seçmenden %50 civarında oy alacak. Bu da, katılım yüksek olduğu takdirde AKP'nin Türkiye genelindeki oylarını %1 oranında
yükseltebilir.
HDP'nin yurtdışındaki
seçmenden beklediği 400 bin civarında oy var, ki bu da
toplam seçmenin %15’i demek.
Yine katılım oranına bağlı olarak, HDP’nin Türkiye genelindeki oylarını yarım puana yakın yükseltebilir.
Başka bir ifade ile, HDP’nin yurtiçinde %9-9,5 civarında oy alması durumunda yurtdışından alacağı 230 bin ile 490 bin arasındaki oy, barajı geçmesine yeterli olacak.
YSK’nın bildirdiği rakamlara göre yurtdışında seçimin
başladığı 8 Mayıs’tan 23 Mayıs’a kadar geçen sürede, kayıtlı Tablo 1: Seçim Anketleri 2015
Kaynak: Egeli&Co.
3 seçmenin %15’i oy kullandı ki
bu bile Cumhurbaşkanlığı seçiminde kullanılanın şimdiden iki katı. HDP’nin baraj eşiğinde kalması durumunda, yurtdışı oyların belirleyici olacağını söylemek mümkün. Yurtdışı oyların sayım hızı da bu nedenle kesin seçim sonuçlarına ulaşmak açısından kritik önemde.
Seçim Senaryoları:
HDP’nin Meclis’te varlığı- yokluğu; etkisi en fazla AKP’ye…
Seçimden önceki son 400 metrede, artık seçim sonucu senaryoları HDP’nin Meclis’e girdiği veya girmediği
durumlar olarak iki ana eksene oturtulabilir. CHP ve MHP’yi sabit tutarak, bu iki ana
eksene de AKP’nin nispeten güçlü kaldığı veya zayıfladığı iki senaryo daha eklenerek;
toplam dört senaryo üzerinden yorum yapmak mümkün.
Bu senaryolar üzerinde detaylı tartışmadan önce, analizlerden ortaya çıkan üç önemli
sonucunu ön plana çıkartmak gerek:
1) HDP’nin Meclis’e %10 barajını aşarak girmesi veya bu barajı aşamayarak girememesi, en çok AKP’yi ilgilendirmekte. HDP’nin seçim performansı AKP sandalye sayısı üzerinde yaşamsal ölçekte etki yaparken; bu etki
muhalefet partileri CHP ve MHP için sadece birkaç
koltukla sınırlı oluyor.
2) CHP ve MHP’nin toplam sandalye sayısı, bir CHP- MHP koalisyonuna
yetmiyor. Tabi CHP-MHP bloğunda anketlere hiç yansımayan bir oy
patlamasının gerçekleşmesi durumu hariç.
3) Meclis’te değişecek dengeler, hükümet senaryoları eşliğinde incelendiğinde; Fed’in faiz artışı ile Türkiye ekonomisi olarak zaten zorlaşacak yıllara bir de erken seçim olasılığı ekleniyor.
Seçim senaryolarına gelince:
Kaynak: Egeli & Co.
Tablo 2: Seçim Senaryoları ve Senaryolara Göre Oy Dağılımı
1) HDP'li Meclis (Anket Ortalamalarına Göre) – Temel Senaryo/%40 olasılık: Mayıs ayında yapılan toplam 16 anketin ortalamasına göre AKP %41,9;
CHP %27,1; MHP %16,6 ve HDP %10,2 oy almakta. Bu tür bir oy dağılımı, gerçekleşme olasılığı en yüksek (%40) temel senaryo olarak alınabilir.
Daha önceki yıllarda bağımsız adaylarla zaten Meclis’te var olan HDP’nin kıl payı barajı geçerek Meclis’e girmesiyle sahip olacağı 58 sandalye, AKP’nin sandalye sayısını 263 ile sınırlayacak. Yine bu
senaryoda, CHP’nin milletvekili sayısı 141 olurken, MHP’nin milletvekili sayısı 88.
Bu durumun anlamı AKP’nin
%41,9 oy karşılığında sahip olacağı 263 sandalye ile tek başına hükümet kurmak için gereken 276 vekil sayısına
yetişemeyerek, koalisyon hükümeti kurmaya
zorlanması.
2) HDP'siz Meclis (Anket Ortalamalarına Göre) - % 30 olasılık: Bu senaryo, Mayıs ayı anketleri
ortalamasında CHP (%27,1) ve MHP’yi (%16,6) sabit tutup; HDP’yi %9,8’le barajın altında varsaymak ve AKP’yi
%42,2’ye çekmekle oluşturulabilir.
HDP’nin kıl payı Meclis dışında kalacağı senaryoda, oy oranı
artmamasına rağmen AKP’nin sandalye sayısı tek başına hükümet için yeterli olmayan temel senaryodaki 263’ten, tek başına hükümeti rahat rahat kurabilecek 51 milletvekili artışla 314’e yükselmiş oluyor.
Yine temel senaryoya göre sandalye sayısındaki artış CHP için 4, MHP’nin ise 3 ile sınırlı.
Kısaca, AKP’nin oy oranı % 42’de sabitken, HDP’nin Meclis’e girmesi AKP’yi koalisyona mecbur ederken, Meclis’e girmemesi AKP’yi neredeyse referandum çoğunluğuna taşıyor.
3) HDP'li Meclis + Zayıf AKP-
%15 olasılık: Bu senaryoda AKP, anket ortalaması olarak ortaya çıkan %42 civarında oy yerine, 2009 benzeri bir
hezimetle %39 sınırına
gerilemiş durumda. AKP’deki gerilemeye orantılı olarak CHP oyları %27,1’den %28,0’a;
MHP’nin oyu da %16,6’dan % Grafik 2. Oy Dağılımı ve Sandalye Sayısı HDP'li Meclis (Temel Senaryo)
Kaynak: Egeli&Co
Grafik 3. Oy Dağılımı ve Sandalye Sayısı HDP'siz Meclis (Anket Ortalamalarına Göre)
Kaynak: Egeli&Co
5 17,7’ye yükselmiş durumda.
HDP’yi de senaryo icabı AKP’yi zayıflatan etmenlerden en önemlisi varsayarak; oylarını % 11 alabiliriz.
Bu tabi AKP için ekstrem senaryolardan birinin gerçekleşmesi hali; ancak bazı anketlerde AKP oylarının % 39’un da altında görünmesi senaryo analizi yapmayı gerektiriyor. HDP’li Meclis’in zayıflamış bir AKP ile
birleşiminden, AKP’nin sandalye sayısının temel senaryodaki 263’ün de altına, 247’ye
gerilediğini görüyoruz. CHP ve MHP’nin temel senaryoya göre sandalye sayılarındaki artış da, sırasıyla 5 ve 9 olarak ortaya çıkıyor. HDP’nin milletvekili sayısı ise 58’den 60’a
yükseliyor.
Hem HDP’nin meclis’e girdiği, hem de AKP’nin beklenenin üzerinde oy kaybettiği bir
senaryoda, tahmin edileceği üzere Türkiye için yine bir koalisyon hükümeti söz konusu oluyor.
4) HDP'siz Meclis + Güçlü AKP- %15 olasılık: Bu senaryoda AKP’nin oyu en az
%45,2 olurken, HDP %9,8 ile barajın altında, yani Meclis’in dışında kalıyor. CHP oyları % 24’te sınırlı kalıyor, MHP oylarının ise nispeten daha sabit %16,7’de kalıyor.
HDP’nin Meclis’te olmadığı,
AKP’nin ise güçlü denebilecek bir seviyede oy aldığı
senaryoda, AKP en az %45,2 oyla referandum çoğunluğu olan 330 milletvekili sayısını yakalıyor. Ana muhalefet partisi CHP’nin sandalye sayısı 130, küçük muhalefet partisi MHP’nin sandalye sayısı ise 90 olarak gerçekleşiyor.
Hükümet senaryoları erken seçim riski doğuruyor…
Seçimlere çok az bir zaman kala, Mayıs anket sonuçlarına
dayanarak yapılan yukarıdaki senaryo analizlerinden çıkan iki çok önemli sonuç var.
Birincisi, HDP’li bir Meclis’in matematiksel nedenlerle tek parti AKP hükümeti dönemini kapatarak, koalisyon hükümeti gerektiriyor oluşu.
İkincisi ise, HDP’siz bir Meclis’in yine sırf matematiksel nedenlerle Grafik 4. Oy Dağılımı ve Sandalye Sayısı HDP'li Meclis ve Zayıf AKP
Kaynak: Egeli&Co
Grafik 5. Oy Dağılımı ve Sandalye Sayısı HDP'siz Meclis ve Güçlü AKP
Kaynak: Egeli&Co
Cumhurbaşkanınca engellenme potansiyeli böyle bir koalisyonun uzun ömürlü çalışmasına engel.
AKP içindeki hareketliliğe paralel, erken seçim gündeme taşınabilir.
2) AKP-MHP koalisyonu: İki sağ parti olarak en akla yakın olasılık olarak görünse de, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AKP üzerindeki etkisi sürdükçe, AKP- MHP koalisyonunun anlamlı iş yapması, sürtüşme olmaksızın yoluna devam etmesi zor. En önemli neden, MHP lideri Bahçeli’nin Erdoğan’ın istediği tipte veya herhangi bir başka formatta başkanlık sistemine net bir şekilde karşı duruşu.
Erdoğan’ın etkisinde bir AKP ile Bahçeli liderliğindeki bir MHP evliliği, başkanlık sistemi isteği rafa kaldırılmadan çok uzun ömürlü olamayabilir. Diğer yandan, AKP-MHP koalisyonunda Kürt açılımına devam edilmeme olasılığının yüksekliği; ya da edilse bile Kürtlerin taleplerinden bağımsız bir açılım çabasına tek parti AKP hükümetine
devam edileceği anlamına gelişi. Biraz açmak gerek.
HDP’nin Meclis’e girmesi koalisyon hükümeti
gerektiriyor…
Mevcut seçim anketlerinin verilerine göre, (AKP %39-42;
CHP %27-28; MHP %16,5- 17,5; HDP %10-11) Türkiye 8 Haziran’a bir koalisyon
hükümeti zorunluluğu ile uyanacak. Burada Cumhurbaşkanı’nın bu koalisyonu kurma görevini AKP’ye vermesi bekleniyor elbette. Seçenekleri şimdiden sıralamak mümkün:
1) AKP-CHP koalisyonu:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı bayrak açmayan bir AKP ile CHP’nin yan yana gelmesi neredeyse imkansız. Bayrak açmış bir AKP ile kurulacak bir koalisyonda da AKP içi
sürtüşmeler ya da AKP-CHP ortaklığından çıkacak işlerin
yönelme olasılığı Türkiye genelinde huzursuzluklar
yaratma potansiyeline de sahip.
3) AKP-HDP koalisyonu: Bir iddiaya göre, Kürt açılımı
eşliğinde zaten bir çalışma içinde bulunan AKP-HDP ikilisi
koalisyon kurmak üzere en doğal ortaklık. AKP’nin Kürtlere
vereceği genişletilmiş anayasal haklar karşılığında, HDP de Erdoğan’a başkanlık sistemini hediye edecek. Çok gerçekçi görünmüyor, keza HDP’nin başkanlık sistemi karşıtı güçlü kampanyası bir yana, Kürtler şimdiye kadar AKP
hükümetinden temel istekleri adına kazanım
sağlayamadıklarından ve seçimlerde kullanılmak üzere oyalandıklarından şikayetçi. 7 Haziran seçimlerine barajı düşürmeyi reddeden AKP’ye meydan okuyarak parti olarak girmelerinin arkasında da AKP- HDP arasındaki bu çekişmeler yatmakta. Üstelik yeni bir
Kaynak: Egeli&Co Tablo 3: Hükümet Senaryoları
7 anayasa yapımında, HDP’nin
sosyalist yapısının AKP‘nin muhafazakar kanadıyla yaşayabileceği öldürücü kan uyuşmazlığı da atlanmamalı.
4) CHP-MHP-HDP
koalisyonu: Mevcut seçim anketlerinin yansıttıklarına göre, CHP-MHP birlikteliği 276 sandalye sayısına
ulaşamayarak, bir koalisyon hükümeti kuramıyor. Dışardan HDP’nin desteğine ihtiyaç duyuyor. MHP ve HDP’nin bir arada çalıştığını düşünmek, Türkiye demokrasisi adına şimdilik hoş bir hayal olarak duruyor. Ki, HDP parti olarak Meclis’e girip, bir koalisyonun parçası olmak yerine etkin bir muhalefet yapma isteğini zaten açıkça ilan etmiş durumda.
Ancak, bir olasılık var ki, kısa ömürlü bir CHP-MHP-HDP
hükümetinin kurulmasına zemin hazırlayabilir. O da, AKP ile hiçbir partinin koalisyon kurmaması durumunda, sistemin normalleştirilmesi adına bu üç parti seçim barajını indirip seçimin yenilenmesi ve daha uyumlu koalisyonlara olanak sağlanması amaçlı
çalışabilirler. Böyle bir ortaklık, seçim kanunun değiştirilmesi ardından hemen bir erken seçimle sonuçlanabilir.
AKP içindeki çift başlı görünüm;
Başbakan Davutoğlu’nun partiye hakim olmayan
görüntüsü yanında AKP içinde kararları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın etkilediği algısı, seçim öncesinde diğer partilerin AKP ile koalisyona soğuk bakmasına neden oluyor. Hem MHP lideri Bahçeli’nin hem de CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun,
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın arzuladığı tipte bir başkanlık sistemine destek vermeleri imkansıza yakın.
Meclis matematiği zorunlu kıldığı noktada kurulacak herhangi bir AKP’li koalisyon hükümetinin ömrü ise,
Cumhurbaşkanı’nın başkanlık sistemine kilitlediği siyasi hedefleri nedeniyle bol sürtüşmeli geçebilir. Yine Erdoğan’ın isteği
doğrultusunda AKP liderliğinin seçim sonrası Başbakan
Davutoğlu’ndan Yalçın Akdoğan gibi bir başka isme geçmesi olasılığı AKP’li herhangi bir koalisyonun çalışmasını zorlaştıracak faktörlerden birisi olarak görünüyor.
Kısaca, koalisyon hükümetleri Türkiye ya da herhangi bir ülke için uyumlu çalışabildiği ölçüde etkin bir mekanizma olarak kabul edilse de, ülkedeki
mevcut konjonktür içinde
başkanlık sistemi tartışmalarında ortak bir zemin yakalanmadan AKP’li herhangi bir koalisyon hükümetinin uzun soluklu ve sorunsuz çalışma olasılığı düşük görünüyor. Bu şartlar altında da, sürtüşmelerin dozuna bağlı
olarak genel seçimlerin
yenileneceği beklentileri hızlıca gündemde yerini alabilir.
HDP’nin Meclis’e
girememesi tek parti AKP hükümeti ile
sonuçlanıyor…
HDP’siz Meclis’te AKP oylarının % 42 civarında olması AKP adına 314 gibi iddialı sayılabilecek bir sandalye sayısına karşılık gelirken; AKP %45 oy alırsa, Başkanlık sistemini halkoyuna sunmak için ihtiyacı olan 330 sandalyeye rahatça erişebiliyor.
330 sandalye sahibi bir AKP zaten gündeme öncelikli olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tanımıyla Türk tipi başkanlık sistemini almaya meyilli olabilir.
AKP’nin muhalefet partileriyle uzlaşma çabasına girmesi
beklense de, bu tür biz uzlaşma zemini 2011-2015 arasında yeni anayasa için sağlanamadığı gibi büyük olasılıkla yine
sağlanamayacak ve AKP anayasa değişikliğini referanduma
götürmenin hazırlıklarına
Bu doküman Egeli & Co. Portföy Yönetim A.S. (“Egeli & Co.”) tarafından hazırlanmıştır. Egeli & Co. SPK düzenlemelerine tabi ve SPK tarafından düzenlenen yetki belgesine sahip, kendine değer yaratmaya adamış bağımsız bir portföy yönetim şirketidir. (Yetki belgeleri:
03.11.2010 PYS./PY. 35/946 ve 03.11.2010 PYS./YD. 15/946). Portföy yönetimi ve yatırım danışmanlığı hizmeti veren Egeli & Co. 2002 yılından bu yana, dürüst ve seçkin yaklaşımı ile yerli ve yabancı kurumsal yatırımcılara, aile şirketlerine ve özel bireysel portföylere hizmet etmektedir. Başarısı, yatırımcıları için yurtiçi ve yurtdışında geliştirdiği finansal ürünler ile değer yaratma becerisinden gelmektedir. Egeli &
Co.’yu diğerlerinden ayıran fark alternatif varlık sınıflarına ve yatırım temalarına odaklanmasıdır. Egeli & Co. Türk sermaye piyasalarındaki alternatif yatırım temaları alanında bulunan geniş bilgi, tecrübe ve geçmiş performansı ile yatırımcıları için uzun vadeli yatırımlarla önemli getiriler yaratmaktadır.
YASAL UYARI:
Bu rapor ve yorumlardaki yazılar, bilgiler ve grafikler, ulaşılabilen kaynaklardan iyi niyetle ve doğruluğu, geçerliliği, etkinliği velhasıl her ne şekil, suret ve nam altında olursa olsun herhangi bir karara dayanak oluşturması hususunda herhangi bir teminat, garanti oluşturmadan, yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla derlenmiştir. Bu belgedeki bilgilerin doğruluğu, güvenirliliği ve güncelliği hakkında gerekli özeni göstermekle birlikte bu bilgilerin güvenirliliği, doğruluğu, güncelliği ve eksiksizliği hakkında hiçbir garanti vermemektedir. (Varsa)
Yürürlükteki herhangi bir yasa veya düzenleme ile sorumluluğun sınırlandırması ölçüde tasarruf olarak, Egeli & Co., yöneticileri, çalışanları, temsilcileri ve ajansları bu belgenin içeriği, hatası veya eksiklerinden ya da bu bilgilere dayanılarak yapılan işlemlerden doğacak her türlü maddi/manevi zararlardan (ihmal olup olmadığı ya da başka bir şekilde olursa da) ve her ne şekilde olursa olsun üçüncü kişilerin
uğrayabileceği her türlü zararlardan dolayı sorumlu tutulamaz. Herhangi bir şirket, sektör, hisse veya yatırım için detaylı ve tam bir analiz değildir. Egeli & Co. her an, hiçbir şekil ve surette ön ihbara ve/veya ihtara gerek kalmaksızın söz konusu bilgileri, tavsiyeleri değiştirebilir ve/veya ortadan kaldırabilir. Bu rapor hangi amaçla olursa olsun çoğaltılamaz, dağıtılamaz ve yayınlanamaz.
başlayacak. Kampanyalar toplumdaki bakışı etkileyecek güçte olabilir; ancak bugünden yapılan anketler Türk halkının % 60 civarında bir çoğunlukla parlamenter sistemin değişmesinin karşısında
olduğunu gösteriyor. Böyle bir referandumun yapılıp da reddedilmesi ise Türkiye politikasındaki fay hatlarını harekete geçirebilir.
300 civarında bir sandalyeye sahip AKP hükümeti ise, piyasalar açısından en arzu edilen senaryo olsa da, AKP açısından bu rakamı
yakalamanın yolu, HDP’siz bir Meclis’te %40 civarında oy almaktan geçiyor. Bu bile başlı başına Kürtlerin temsil hakkının
İletişim: Güldem Atabay Şanlı
Direktör, Araştırma ve Strateji +90 530 016 98 69
guldem.atabaysanli@egelico.com gasp edilmişliğine olan inançları açısından sürdürülemez bir durum olarak bir süre sonra erken seçimin gündemde yerini almasıyla sonuçlanabilir.
HDP’siz bir Meclis’te AKP için en önemli risk, CHP oylarının %30 bandına, MHP oylarının %19’a yükselirken, AKP oylarının da % 38’in altına inmesi. Olasılığı şimdilik az görünse de, böyle bir durumda AKP’nin sandalye sayısı ile karşısındaki CHP+MHP
bloğunun sandalye sayısı
neredeyse eşit olacak. Ya AKP kıl payı ile ya da CHP-MHP kıl payı ile hükümet kuracaklar.
Kürtlerin Meclis’te olmamasının getireceği sosyal sorunların politik resmi sürdürülemez noktaya taşıyabilmesi bir yana,
güçlerin eşit olduğu bir Meclis’te biz her gün erken seçim
tartışıyor olacağız.
Uzun lafın kısası, Türkiye’nin gündemindeki politik
belirsizlikler, 7 Haziran
sonrasında azalacağına artacak gibi duruyor.
Gerçi burası Türkiye; bir gecede çok şey değişebilir. Ancak, küresel dalgadaki değişimler eşliğinde ekonomik zorlukların artan oranda hissedileceği gelecek birkaç yılda, seçim hareketliliğinin de devam edeceğini hesaplara katmakta fayda var.