• Sonuç bulunamadı

AKP NİN EKONOMİ YALANLARI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "AKP NİN EKONOMİ YALANLARI"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YENİ BİR CUMHURİYET PROGRAMI’NIN EKONOMİK ÇÖZÜMÜ:

PATRONLAR İÇİN DEĞİL EMEKÇİLER İÇİN YENİ BİR CUMHURİYET!

S.8

SAYI: 222/ 22 ARALIK 2021 - 3 TL

AKP’NİN EKONOMİ YALANLARI

Sermayeyi Kolla, Emekçileri Soy,

Algı Operasyonuyla Zaman Kazan!

(2)

GÜNDEM

Patron örgütlerinden kayıkçı dövüşü TÜSİAD: Güvensizlik ve istikrarsızlık ortamı oluştu

T ÜSİAD, geçtiğimiz Cumartesi günü bir yazılı açıklama yayımlayarak

“Son dönemde yaşadığımız istik- rarsızlıklar sonucunda, denenmekte olan ekonomi programıyla amaç- lanan sonuçlara erişilemeyeceği netleşmiştir”

dedi. TÜSİAD açıklamasında, AKP iktidarının uyguladığı ekonomi politikasının “güvensiz- lik ve istikrarsızlık ortamı” oluşturduğunu da kaydetti.

Açıklamada ayrıca “İzlenen ekonomi politikası yalnızca iş dünyası için değil, tüm vatandaşla- rımız için yeni ekonomik sorunlar yaratmakta- dır. Uzun dönemde de çok daha büyük yapısal problemlere yol açma riski artmıştır. En fazla faydalanması beklenen ihracatçılarımız dahi bu ortamdan zarar görmektedir” ifadeleri yer aldı.

“Ey TÜSİAD ve yavruları…”

Bu açıklamalara hemen yanıt veren AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan doğrudan TÜSİAD’I hedef alarak şunları söyledi:

“Ey TÜSİAD ve yavruları… Size sesleniyorum.

Sizin tek göreviniz var, yatırım, üretim, istihdam ve büyüme. Siz bunda ne yapıyorsunuz önce onu ortaya koyun. Kalkıp da hükümete saldır- manın değişik yollarını aramayın, bizimle mü- cadele edemezsiniz. Sizin cinsinizi de cibilliye- tinizi de gayet iyi biliyoruz. (…) Neymiş efendim faizleri düşürüyormuşuz, benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim.

Hüküm bu.”

MÜSİAD: Düşük faiz odaklı politikamızın des- tekçisiyiz

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, TÜSİAD’a yöne- lik tepkisinin ardından Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği’nden (MÜSİAD) hükümetin ekonomi politikalarına destek açıklaması geldi.

MÜSİAD’ın Twitter hesabından yapılan açıkla- mada, “Üzülerek görmekteyiz ki; son dönem- de, makroekonomik temellere dayanmayan, sun’i bir güvensizlik ortamı oluşturulmaya çalışılmaktadır. (…)Türkiye ekonomisi, gerek iç gerekse dış kaynaklı bütün algı manipülasyon- larına karşı, geçmişte olduğu gibi bugün de dimdik ayaktadır. Son 20 yıldır serbest piyasa koşullarından ödün vermeden yıllık ortalama yüzde 5,3 büyümeyi başaran ekonomimizin, bu süreci de atlatacağına olan inancımız tamdır”

denildi.

Kayıkçı dövüşünün iki tarafı: TÜSİAD ve MÜSİAD

Her ne kadar bu açıklamalar Tayyip Erdoğan’ı ve AKP iktidarının faiz-kur-enflasyon sarmalın- da dolaşan iktisat politikalarını merkeze alsa da, iki patron örgütünün gerçek yüzünün saklı kalması çok da mümkün değil. Bugünlere üc- retli emek sömürüsü ve sermaye düzeninin de- vamlılığı üzerinden gelen bu iki yapı sermaye sınıfının farklı kanatlarını oluşturuyor. TÜSİAD’ın yakın dönemde yaptığı “laiklik ve bağımsız- lık” çıkışı da hesaba katıldığında bugün Millet İttifakı ve CHP ile daha fazla rezonans içeri- sinde olan bir yapı; MÜSİAD’a bakıldığında ise doğrudan AKP’li sermaye sınıfının temsilcilerini görmekteyiz.

Her ikisinin de tarihsel roller ve duruşları olan bu yapıların bugün karşı karşıya geliyor olma- sı elbette bir dizi siyasi tercihle açıklansa da, esas olarak ülkedeki artı-değerin ve zengin- liklerin nasıl bölüşüleceği de önemli bir tartış- ma konusu olsa gerek. Önümüzdeki süreç bu açıdan “düşman kardeşler”in daha fazla karşı karşıya geleceği bazı uğrakları da barındırıyor olabilir.

Bununla birlikte AKP’nin özellikle faiz ve “yeni ekonomi politikası” anlamında U dönüşü anla- mına gelebilecek “Kur garantili mevduat faizi”

uygulaması özellikle patron örgütlerinin gene- linde büyük bir heyecan ile karşılandı. TÜSİ- AD’ın bu açılımı şimdilik sessizlikle geçiştirmiş olmasının arka planında geri adım olabileceği gibi, AKP’nin “ekonominin yasalarına dönmüş”

olması karşısındaki sükût etmesi da ihtimal dahilinde görülebilir.

TÜSİAD ve MÜSİAD kapışıyor mu?

G eçtiğimiz gün TÜSİAD’ın “eko- nominin yasalarına dönülmesi”

çağrısı sonrasında, Cumhur- başkanı Erdoğan’ın TÜSİAD’ı hedef alan açıklamalarına MÜSİAD’dan da destek geldi.

İki patron örgütünün bu şekilde karşı karşıyay- mış gibi görünmesi büyük bir ilüzyondan iba- rettir. Varlık nedenleri ücretli emek sömürüsüne dayanan para babalarının öz örgütleri olan TÜSİAD ve MÜSİAD’ın AKP iktidarının güncel ekonomi politikaları üzerinden karşılıklı yap- tıkları açıklamalar emekçi halkımızın yaşadığı sömürüye, işsizliğe ve yoksullaşmaya asla ilaç olamaz.

Bir tarafta bugüne kadar AKP ile içli dışlı bir şekilde çarklarını döndüren, bugün ise ekono- minin yasalarına dönülsün diyerek, Türkiye’de sömürü düzeninin ve kendi kârlarının devamlılı- ğını isteyen bir TÜSİAD var.

Diğer tarafta ise AKP iktidarının ülkeyi bata- ğa sürükleyen politikalarına destek çıkarak Türkiye’de sömürü düzeninin ve kendi kârlarının devamlılığını isteyen bir MÜSİAD var.

Örneğin her iki patron örgütüne de, Türkiye’de ortalama ücretlerin asgari ücretin iki katına çekilmesi, sekiz saatlik iş gününün kayıtsız şartsız uygulanması ve güvencesiz, kayıtsız çalışmaya karşı mücadele gibi çok temel bir öneriyi yapsanız bile verecekleri yanıtın HAYIR olacağından adımız gibi eminiz.

O yüzden emekçi halkımız bu kayıkçı dövüşüne aldanmamalıdır.

Fabrikalar, tarlalar, doğal kaynaklar ve tüm kamu varlıkları emekçi halka aittir. Bunların üzerine emekçilerden çalınanlar ile kurulan sistem ise patronlarındır.

Bu memleket bizimdir, bu düzen ise onların!

Bu düzen değişmelidir!

TÜSİAD ve MÜSİAD Durun siz kardeşsiniz!

(3)

MANŞET

Türkiye günlerdir döviz kurlarıyla yatıp faiz tartışma- sıyla kalkıyor. Sadece büyük servet sahibi bir avuç patronun değil, yoksulluk içinde yaşayan milyonlar- ca emekçinin yakından takip ettiği krizin faturası, AKP’nin aldığı yeni kararla bir kez daha emekçiye kesilmiştir.

Asgari ücrete yapılan zam, enflasyon ve kur karşısın- da erimiş, vergi muafiyeti Asgari Geçim İndirimi’nin iptali ile “denkleştirilerek”, yeni zamlarla birlikte bü- yük bir yalana dönüşmüştür. Şimdi de “kur garantili mevduat faizi” politikası gündeme getirilerek açık bir faiz artırımıyla ekonomi yönetiminde hiçbir plana, bilgiye ve tutarlılığa sahip olmadıklarını göstermiş- lerdir. Son 1 yılda döviz kurunun yüzde yüz artmasına neden olanların palyatif ve geçici uygulamaları, ekonomik krizden kurtuluyoruz diye propaganda etmesi büyük bir yüzsüzlüktür!

Cumhurbaşkanı’nın aldığı kararın açık ve somut bir biçimde ifadesi sermayenin kollanması, emekçinin ise soyulmasından başka bir şey değildir.

Erdoğan’ın ilan ettiği “döviz garantili TL mevduat sistemi” döviz kuru artışına bağlı vadeli mevduat bankacılığından başka bir şey değildir. Bankaların dönem sonunda vaad ettikleri faiz getirisi, döviz getirisinden az ise, aradaki farkının Hazine ya da Merkez Bankası tarafından yani emekçi halkın ver- gilerinden oluşan devlet bütçesinden ödeneceğinin Türkçesidir.

Devletin vermiş olduğu garantinin, belirlenmiş vade- lerde, Hazine ya da Merkez Bankası tarafından sağ- lanmasının, bütçe açığının kapatılması için emekçi- lerden daha fazla vergi alınması, para basılması ya da borçlanma dışında başka bir anlamı yoktur.

Bu siyasetin sonucu devalüasyon, enflasyon, yoksul- laşma ve dışa bağımlılıktır.

Hazine gelirlerinin önemli bir çoğunluğu emekçilerin maaş ve tüketim harcamalarından edinilen vergiler- den sağlandığı düşünülürse, milyonlarca emekçiden sağlanan vergi, bankalarda büyük servet tutan sermaye sınıfına aktarılacaktır. Bu siyasetin anlamı, servet sahibi zenginlerin kazanması, zaten mevduat hesabı bile olmayan emekçilerin vergilerinin servet sahibi zenginlere aktarılması operasyonudur. Aynı zamanda emekçilerin yastık altındaki tasarruflarına göz diken iktidar, sermayenin çıkarlarını “garanti”

altına alırken, hem emekçi halkın tasarruflarına el koymanın hem de emekçilerin vergileriyle oluşan

devlet kaynaklarını sermaye sınıfına aktarmanın yolunu yapmaktadır.

Kaldı ki, Hazine’nin bir kamu gideri olmayan mev- duatlara garanti vermesinin anayasal ve hukuksal zemini de bulunmamaktadır.

Yeni sistemde emekçi halk kaybedecek, patronlar kazanacaktır! Halkın parasını, bir avuç servet sahibi- ne aktarmayı, kur-faiz-enflasyon ile mücadele diye yutturulması boşunadır.

Erdoğan’ın aldığı karar üstü örtülmüş bir faiz artışıdır.

Faiz oranlarını “açık olarak” arttıramayan Erdoğan, dolar kurunu düşürmek için bütçe gelirlerini yer- li yabancı patronlara teminat olarak bırakmıştır.

Sıcak paraya bağımlı ve dış borca dayalı ekonomik model dışında bir şey bilmeyen AKP tıpkı Hazine’nin 128 milyar dolarını buharlaştırdığı gibi ülkeyi yeni bir yıkımla baş başa bırakmaktadır. Bu esnada kurdaki

her artış, daha fazla vergi, zam, daha uzun çalışma saatleri, daha düşük ücretler ve daha yüksek faizle dış borçlanma ile karşılanacaktır.

Büyük sermayenin kulübü olan TÜSİAD’ın faiz artırma isteği ile Erdoğan’ın vade sonunda farkı ödemesi arasındaki tek fark “belirsizliktir” İki isteğin özü ve niyeti aynıdır: Patronların kollanması ve emekçilerin sömürülmesi.

Dış borca dayalı, sıcak paraya bağımlı ve inşaat odaklı ekonomi politikası yolun sonuna gelmiştir.

AKP’nin 20 yıllık iktidarı, sıcak para için yüksek faizle ülkenin sömürülmesine hizmet etmiş, ülkenin bütün değerlerini emperyalist şirketlere peşkeş çekilmiş, şimdi tıpkı uyuşturucu bağımlılığı sıcak para bağım- lılığı yeni bir siyasetmiş gibi yutturulmaya çalışılmak- tadır. Atılan bu adım bir kez daha sıcak paraya ba- ğımlılığın bir devamı ve sonucu olarak krizden çıkışın değil krizin faturasının emekçilere kesilerek seçimlere kadar zaman kazanma politikasıdır.

Türkiye’nin bugün önündeki seçenek para politi- kalarına takla attırmak değil, planlı, toplum ihti- yaçlarını esas alan, kamu mülkiyetine dayanan bir üretim ekonomisine geçmektir. Sömürü düzeninin tek alternatifi ise emekçilerin örgütlü düzeni olan sosyalizmdir.

Partimiz tüm emekçileri, gençleri, kadınları, yurtse- verleri, ilericileri, bu akıl dışı sömürü düzenine karşı ayağa kalkmaya çağırmaktadır. Patronların çıkarları değil, emekçilerin çıkarları ülkenin çıkarıdır!

Para politikalarına takla attırarak krizden çıkılmaz!

Erdoğan’ın Planı Belli: Sermayeyi Kolla, Emekçileri Soy,

Algı Operasyonuyla Zaman Kazan!

(4)

GÜNDEM

S

erbest piyasa ekonomisi içerisinde faiz, kur ve enflasyon dengesi oluşturulması bir ülke için çok önemlidir. Bugün sürekli gündemde olan ve AKP tarafından “Yeni Ekonomi Modeli” adı altında ortaya konulan politikalar sonucunda Türkiye Cumhuriyeti Merkez Ban- kası politika faizini düşürerek uzun süredir izlenen fiyat istikrarının oluşturulması ve faiz oranını yükselterek yabancı sermayenin ülkeye çekilmesini teşvik eden modeli bir anda değiştirdi.

Peki TCMB’nin politika faizini düşürmesi ne anlama geliyor? Hangi faiz düşü- yor?

AKP gündem değiştirme veya üzerini örtme hamlelerine bir yenisini ekliyor. “Nas ortada” diyerek faiz tartışmalarına farklı bir boyut kazandırmaya girişiyor. TMCB merkez bankasının politika faizini düşürmesiyle döviz kurunun yukarı doğru hareket etmesi ve bunun sonucunda yıllardır dışarı bağımlı bir üretim, istihdam modeli izleyen ekonomi modelinde döviz kuru etkisi sonucunda enflasyonist ortam ve hayat pahalılığı artıyor.

Merkez Bankası’nın faiz indirimi kararı sonrası döviz kuru tarihi seviyeleri (17,50) görmüştü. Politika faizinin sabit olduğu dönemler ile döviz kurundaki hareket- lenmelerinde olağan olduğunu yukarıdaki grafikten görebiliyoruz. Erdoğan’ın

“nas” olarak ortaya koyduğu faiz indirimi politika faizindeki azalma olarak orta- ya konuldu. Faiz indirimi ile birlikte kur artışının etkisi ile birlikte enflasyon arttı.

Hayat pahalılığı, sürekli gelen zamlar ve belirsizliklerin estiği havanın yaratılma- sında politika faizinin etkisinin altının çizilmesi gerekiyor.

Halka “nas” olarak yutturulmaya çalışılan faiz, halkın değil bankaların kullandığı faizdir.

Bankalarca verilen kredilere uygulanan faiz oranlarına bakıldığında ise;

İhtiyaç, tüketici, ticari, konut ve taşıt kredilerine uygulanan faizin pandemi döneminin öncesinden bile daha yüksek olduğu ve bankalarca verilen kredilerin faiz oranlarının arttığı görülüyor.

Sadece kredi faizleri değil bankala- rın mevduatlara verdiği faiz oranları da aynı şekilde artmış durumda:

Artan mevduat faizlerine ek olarak 20 Aralık 2021 akşamı Erdoğan’ın yaptığı konuşma ile birlikte TL mevduatındaki he- saplarda hızla artan kur sebebiyle oluşan kayıplarının telafi edilmesini ortaya koyan reçetede aslında faiz oranlarını arttır- maktan başka bir şey değildir.

Enflasyonun ve buna yönelik beklentilerin arttığı bir durumda piyasa faizleri- nin yüksek olması doğal bir durum iken, bu durumun üzerine kurdan kaynaklı kayıpların telafisinin tekrardan devlet tarafından karşılanması yine halkın kay- naklarıyla döviz kurunun artması sebebiyle 1 ve 3 ay vadeli hesaplarda büyük kayıplar yaşayan kimseleri kurtarmak ekleniyor. Bu durum ise Erdoğan’ın büyük dehası olarak pazarlanıyor.

Emekçilerin mevduat hesaplarında kaybedecek veya kazanacak çok büyük meblağlar yok. Fakat bu yaşanan gelişmeler ile birlikte kimilerinin çok zengin- leştiğinin altının çizilmesi gerekiyor.

Faizi indirerek döviz kurunu yükseltmeyi bir politika olarak karşımıza sunuyorlar.

Emeğin değerinin düşük olmasıyla övünüyorlar. Bu durum ihracatı da arttıracak diyorlar. Ama gizli gizli nasıl bu kuru düşürürüz diye düşünüyorlar…

Çok değil daha geçtiğimiz yıl yine döviz kurundaki artış sebebiyle günü kur- tarmak adına rezervleri satan dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albay- rak, ekonomik deha olarak pazarlanırken birkaç ay sonra tekrar döviz kurunun artması sonucu kayıplara karışmıştı.

Faizi düşürdük, nas ortada söylemi AKP’nin kandırmacası olarak karşımızda duruyor.

Hangi faiz düşüyor?

AKP aldatmacası I:

(5)

GÜNDEM

2022 yılının asgari ücret artış oranı belirlendi. Asgari ücret düzeyi net 2 bin 825 TL’den 4 bin 253 TL’ye çıkarıldı. Net ücretlerde artış TL bazında yüzde 50,4 olurken, brüt ücret yüzde 39 düzeyinde gerçekleşti. Dolar bazında ise asgari ücret geçtiğimiz yıla göre azaldı.

İktidar medyasında “en büyük artış” olarak duyurulan asgari ücretteki gerçekler ise başka. Resmi enflasyonun yüzde 21 olduğu, resmi olmayan enflasyonun ise yüzde 40 düzeyine yaklaştığı günümüzde, asgari ücretteki artış emekçinin yüzünü güldürmek bir yana, kara kara düşün- dürdü. Üretici Fiyatları Endeksi’nin Tüketici Fiyatları Endek- si’nin iki katına çıktığı ve dolardaki artışla, yıllık enflasyonun yüzde 30’lar bandına tırmanma olasılığının bulunduğu 2022 yılında, asgari ücretin alım gücü düştü. Üstelik net ar- tış ise son 50 yılın değil, AKP’li yılların en yüksek artışı oldu.

Okuyucularımız için asgari ücret gerçeklerini derledik.

Gerçek 1: Asgari ücretteki artış son 50 yılın en büyük artışı değil

Asgari ücretteki artışın yüzde 50’yı bulduğu 2022 yılındaki artış son 20 yılın en büyük artışına denk düşüyor. Bu artışın ana nedeni ise son 20 yılın en yüksek enflasyon oranlarına ulaşılması. DİSK-AR’ın araştırmasına göre 1976-2022 yılları arası incelendiğinde yüksek enflasyonun olduğu yıllar as- gari ücretin artışı yüksek oldu. En büyük artış 114,6 ile 1996 yılı olurken, 1999 yılında da yüzde 111,4’lük bir artış ger- çekleşmişti. Ancak asgari ücretteki bu artış, çoğu zaman enflasyona yenik düştü.

Gerçek 2: Ortalama ücretler asgari ücrete yakınlaştı

Türkiye uzun yıllardır Avrupa’nın en çok asgari ücretli ça- lışanının bulunduğu ülke. Yüzde 50 ile en yakın rakibi olan Arnavutluk’a fark atmış durumda. Diğer yandan, asgari ücretteki artış ile ortalama ücretler arasındaki artış aynı düzeyde değil. 2007 yılında ortalama ücretler asgari üc- retin 2,4 katıydı. 2019 yılında bu oran 1,7’ye gerilerken, 2021 yılıyla birlikte bu oran neredeyse eşitlenecek.

Gerçek 3: Asgari ücretteki artışın kaynağı vergi muafiyeti

Asgari ücretteki artışın ana kaynağını gelir ve damga vergisinin kaldırılmasıyla sağlandı. Mevzuatı henüz belirsiz

olan, tüm işçileri kapsayıp kapsamayacağı iktidar tara- fından dahi belirlenemeyen muafiyete göre asgari ücrete karşılık gelen gelir ve damga vergileri kaldırıldı. Hazine gelirlerindeki bu azalışa karşılık olarak ise sigorta primlerin- de işçi primleri arttırıldı. Böylece vergi muafiyetinden esas olarak “patronlar” yararlanmış oldu.

Gerçek 4: Vergi muafiyeti patronlar için asgari ücrete ve kayıtdışı çalıştırmaya teşvik

Asgari ücrete getirilen vergi muafiyeti ile ücretlerde asgari ücrete doğru çekilme gerçekleşecek. Asgari ücretlinin öde- necek prim yükü daha fazla olacağı patronlar açısından asgari ücret tercih edilen ücret haline gelirken, bu durum kıdemli ve sendikalı işçilerde “işten çıkarılmaları” gündeme getirecek. Bu durum kayıtdışı çalışmayı da “teşvik” edecek.

Kayıtdışı çalışma tüm çalışma tiplerinin üçte birini kapsıyor.

İşçilerin yüzde 33’ü kayıtdışı bir biçimde çalışırken, daha

şimdiden pek çok işyerinde “elden ödeme” ve “kayıtdışı çalıştırma” gündeme gelmiş durumda.

Gerçek 5: Sendikalaşma hakkı azalacak

Asgari ücretin artışı ile birlikte, daha şimdiden pek çok sendikalı işyeri de dahil olmak üzere toplu sözleşme düze- niyle çalışılan işyerinde ücretler asgari ücretin altında kaldı.

Asgari ücret seviyesi ve çevresinde alınacak ücretlerle

“sendikalı olma” hakkının önüne geçilmesi olanaklı hale gelecek. Böylece pek çok işyerinde patronlar açısından

“ekonomik sıkıntı” bahane edilerek sendikalı işçi çalıştırma- ya son verilmesi gündeme gelecek. Bu durum zaten çok zor sağlanan sendikalaşmayı daha da fazla etkileyecek.

Çözüm: İşçilerin eşitlikçi bir düzen için örgütlü mücadelesinde!

Saydığımız gerçekler, sadece asgari ücretli işçileri değil, tüm işçi sınıfını ilgilendiriyor. Emekçilerin önemli bir çoğun- luğunun benzer ücret düzeylerinde, yoksullukla geçinmek zorunda kaldığı bu düzende, asgari ücret tiyatrosu sadece patronları ve onların düzenini koruyor. Yapılan “üçlü gö- rüşmelerde” işçileri temsilen masada bulunan sendikaların sermaye adına konuşmaları bu gerçeğin nasıl gizlenmeden işçilerin yüzüne vurduğunu gösterdi.

Pek çok işyerinde asgari ücret artışı ile emekçiler birbiriyle yarışmaya girerken, esas sorun gözden kaçar hale geldi:

işçi sınıfının örgütsüzlüğü. İster beyaz yakalı, ister mavi yakalı olsun, sermaye düzeni ve AKP iktidarı tüm emekçileri yoksulluğun göbeğine iterken, çadır tiyatrosunu ortadan kaldıracak tek şey emekçilerin birliğinden geçiyor.

İnsanca bir yaşam için tüm temel ihtiyaçların karşılandığı, sağlıklı bir çalışma ortamının olduğu bir atmosferin yaratıl- ması gerekiyor. Bunun da tek yolu, işçilerin örgütlü müca- delesinden geçtiğini yaşananlar bir kez daha gösterdi.

Asgari ücrette sermayeye kıyak, emekçiye kazık

AKP aldatmacası II:

(6)

GÜNDEM

AKP, sıkıştığı her noktada milliyetçi hamasete daya- narak, dış güçlerin müdahalesini gündeme getiriyor.

Kur konusunda, dış güçlerin büyük bir oyunu oldu- ğunu söyleyen AKP, finans silahı üzerinden Türkiye’ye operasyon çekildiğini iddia ediyor. Ancak ortadaki gerçek, ülke ekonomisini yabancı sermayeye bizzat açanın AKP olduğunu gösteriyor. Özellikle kamu kurumların doğrudan emperyalist tekellere ve bütün kamu kurumlarının sermayeye peşkeş çekilmesi AKP dönemine denk geliyor.

Sadece kamu kurumlarının yabancılara peşkeş çe- kilmesi değil, doğrudan özel sektörde emperyalizm tarafından yutulmuş durumda. AKP döneminde, özel şirketler, büyük oranda el değiştirmiş, yabacı şirket- ler Türkiye pazarını ele geçirmiş bulunuyorlar.

AKP’nin dış güçler yalanı

AKP’nin beka, milli-yerli, dış güçler söylemi doğru- dan sağ seçmeni etkilemek için kullandığı argüman- lar. İşlerine geldikleri zaman dünyaya açılıyoruz, ya- tırımları teşvik ediyoruz, yabancı sermaye ülkemize geliyor diye övünüyorlar, işlerine gelmediği zaman dış güçlerden şikayet ediyorlar. Ancak bugün ülke eğer dış güçlerin müdahalesine bu kadar açık hale gelmişse, bunun sorumlusu ülkeyi emperyalist tekel- lerin pazarı haline getiren sağ iktidarlar. Başında ise AKP geliyor.

AKP, sıcak para için memleketi satıyor

AKP sıcak para elde etmek için ülke kaynaklarını yabancılara peşkeş çekmekten çekinmiyor. En son örneği Tank Palet fabrikasının Katarlı’lara satılması.

Şimdi de BAE ile yapılan pazarlıklar sonrası nelerin satılacağı en çok merak edilen konu. AKP dönemin- de yabancılara satılan bir kaç örnek şöyle:

2005 yılında Türk Telekom’un yüzde 55’i Arap serma- yesi Oger Telekom’a, TÜPRAŞ’ın yüzde 51’i 4.1 milyar dolara İngiliz Shell-Koç ortaklığına satıldı. 2006’da PETKİM’in yüzde 51’i 2 milyar dolara Azer Socar’a, TEKEL’in 6 adet sigara fabrikası 1.7 milyar dolara Hollanda merkezli British&American Tobacco’ya sa- tıldı. TEKEL’in içki bölümünü alan yerli Mey, 3 yıl sonra aldığı fiyatın 2.5 katına ABD’li fon TPG’ye devretti.

Fon 5 yıl sonra Mey’in özelleştirdiği fiyatın yaklaşık 10 katı fiyata İngiliz Diageo şirketine sattı. Yine özel- leştirme ile birlikte Halk Bankasının yüzde 17’si de yabancı sermayenin eline geçti.

Dış güçlere ülkeyi kim teslim etti?

AKP aldatmacası III:

TÜRKİYEDE YABANCILARA SATILAN FİRMA LİSTESİ

1. Telsim İngilizler’e

2. Araç muayene işi Almanlar’a 3. Başak sigorta Fransızlar’a 4. Adabank Kuveytliler’e 5. Avea Lübnanlılar’a

6. Tekel’in içki bölümü Amerikalılar’a 7. Tekel’in sigara bölümü ABD ve İngilizler’e 8. Finansbank Yunanlılar’a

9. Oyakbank Hollandalılar’a 10. Denizbank Belçikalılar’a 11. Türkiye Finans Kuveytliler’e 12. TEB Fransızlar’a

13. CBank İsrailliler’e 14. MNG Bank Yunanlılar’a 15. Dışbank Hollandalılar’a 16. Yapı Kredi’nin yarısı İtalyanlar’a 17. Beymen’in yarısı ABD’lilere 18. Enerjisan’ın yarısı avusturyalılar’a 19. Garanti’nin yarısı amerikalılar’a 20. Eczacıbaşı ilaç çekler’e 21. İzocam Fransızlar’a 22. Demir döküm Almanlar’a 23. Döktaş finli’ye

24. Poaş avusturyalılar’a 25. Migros ingiliz’e 26. TGRT (FOX) amerikalı’ya, 27. MNG kargo dubaililer’e satıldı

28. Anadolu ceylanı hisarlar hintli mahindra firmasına satıldı

29. Erkunt traktör hintli mahindra firmasına satıldı 30. Oltan gıda İtalyan ferrero’ya satıldı 31. Yörsan dubaili abraaj capital’e satıldı 32. Namet amerikalı ınvestcorp firmasına satıldı 33. Mutlu akü Hollanda kökenli güney afrikalı metaır’e satıldı

34. Japonlar inci akü ile ortak oldu 35. Zenıum data center’i ABD’li equınıx, ınc 36. Abc kimya’yı isviçreli sika ag satın aldı 37. Batıgrup dental diş ürünleri isviçreli straumann holdıng ag’ye satıldı

38. Toz metal sektörünün liderini İngilizler aldı 39. Banvit brezilyalıların oldu

40. Tekin acar’ı fransızlar aldı 41. Polisan’ı japonlar aldı

42. Kuruyemişçi peyman’ı brıdgepoınt aldı 43. Panasonic viko’yu satın aldı

44. Hakan plastik, isviçrelilerin oldu 45. Yapı kredi sigorta 1

46. Abank katarlı commercıal banka satıldı 47. Yemeksepeti’ne ikinci yabancı ortak: avru- pa’lıdan sonra amerikalı

48. Penti’ye amerikalı ortak 49. Flormar fransızlara satıldı

50. Damat’tan hisse satışı: newyork’lu yatırımcı- lara51. Denizbank rusların oldu

52. Tav fransızlara satıldı

53. Mustafa nevzat’a 700 milyon dolar 54. Koton’un yarısı satıldı

55. Finans emeklilik cıgna’ya satıldı 56. İngilizler, graniser’e 75 milyon dolar verdi 57. Bento’yu japonlar aldı

58. Hak menkul singapurluların oldu 59. İdaş’a yabancı ortak

60. İskenderun limanı’nın yüzde 20’si satıldı. İtal- yanlara ve fransızlara

61. Mackolik ingilizlere

62. Petkim’deki son hisse de satıldı: socar 63. Polimer kauçuk ABD’lilerin oldu 64. Pronet satıldı: İngilizler aldı

re’nin % 45 ini aldı

66. İngiliz tarsus lıfe medıa fuarcılık’ı aldı 67. Aras kargo yabancı ortak aldı: bu sefer avus- turya

68. Nasdaq BIST’e ortak oldu 69. Kamil koç, acreta group’a satıldı

AKP DÖNEMİNDE SATILAN İŞLETMELERİN LİSTESİ

- Paşabahçe Cam Sanayi – Ereğli Demir Çelik – İskenderun Demir Çelik – ASELSAN Hisseleri – HAVELSAN Hisseleri – ETi Holding – PETKİM – TÜPRAŞ – BURSAGAZ – ESGAZ

– EÜAŞ Ahlat Akarsu Sant.

– TEDAŞ Başkent Elektrik – Ünye Çimento A.Ş.

– Türkiye Gübre Sanayi A.Ş.

– TEKEL Alkollü İçkiler A.Ş.

– İstanbul Sigara Fabrikası – Kıbrıs Türk Tütün Ltd. Şti.

– Merinos Halı Markası – Seydişehir Eti Alüminyum – Mazıdağı Fosfat Tesisleri – Hekimhan Demir Madeni – Güney Ege Linyit İşletmesi – Ayvalık Tuz İşletmesi – Çankırı Kaya Tuzlası – Et Balık Samsun Soğuk Hava – Sümer Holding

– Yeşilova Halı, Yün, İplik – Manisa Pamuklu Mensucat – Beykoz Deri ve Kundura – Manisa Et-Tavuk Kombinası – Kütahya Şeker Fabrikası – OYAKBANK

– T. Sınai Kalkınma Bankası – Yapı Kredi Bankası – Sabiha Gökçen Havaalanı – SEKA

– THY-USAŞ Hisseleri – Türk Telekom – AyCell

– Araç Muayene İstasyonu – Ray Sigorta A.Ş.

– Başak Sigorta A.Ş.

– İskenderun Limanı – SÜTAŞ Malatya İşletmesi – Ortadoğu Teknopark A.Ş.

– İstanbul İmar LTD. Şti.

– TCDD Mersin Limanı – Büyük Efes Oteli

– SEKA’nın fabrika ve tesisleri – Başkent Doğalgaz Dağıtım – Koç Holding hisseleri – THY- Lojmanları

– Trakya Cam ve Anadolu Cam – KTHY hisseleri

– TOFAŞ hisseleri – ÇELBOR – TAKSAN – Oymapınar Barajı – Antalya Limanı – GERKONSAN – DİTAŞ – TÜMOSAN

– Ortadoğu Teknopark a.ş.

– Sakarya Traktör İşletmesi – HEKTAŞ A.Ş.

– Büyük Ankara Oteli – Büyük Tarabya Oteli – Kızılay Emek İşhanı – Kuşadası Tatil Köyü – İstanbul Hilton Oteli – Çelik Palas Oteli – Erciyes Sosyal Tesisleri, – Ataköy Otelcilik A.Ş.

– Ataköy Marina – Kuşadası Tatil Köyü – Yeditepe Beynelmilel – Otelcilik hiseleri – OYAK İnşaat hisseleri – MEYBUZ A.Ş.

– ARÇELİK hisseleri – ASPİLSAN Askeri Pil San.

– TKİ’ye ait 79528 ve 73021no.lu maden ruhsatları – Cam ve Çimento Sanayi

– Soda Sanayi ve Metal – BUMAS

– ERYAĞ

– İstanbul İmar Ltd. Şti.

– SÜTAŞ hisseleri

– Tercan İşletmesi makineleri

GÜBRE SANAYİ İŞLETMELERİ

Gemlik, Samsun, İstanbul ve Kütahya fabrikaları, İstanbul Satın Alma Müdürlüğü Binası, Şanlıurfa, Tekirdağ ve Fatsa depoları

TEKEL İŞLETMELERİ

-Alkollü İçk. Sanayi

– Adana, Tokat, Bitlis, Malatya, Samsun-Ballıca sigara fabrikaları, ambalaj fabrikası müdürlüğü – Ankara Başmüdürlük Binası (İkiz Kuleler) – Bodrum tesisleri ve taşınmazları – Gemlik Suni İplik Müessesesi taşınmazları – İnegöl Kibrit Fabrikası

– İstanbul Tütün Mamulleri

– Kastamonu Jüt İpliği Fabrikası makine ve teçhizatı

– TEKA

– Sigara San. İşletmesi’ne ait puro marka ve varlıklar

– İzmir Yaprak Tütün İşletmesi makine – teçhizatı

TUZ İŞLETMELERİ

-Çamaltı, Tuzluca Tuzlası, Yavşan Tuzlası, Ka- ğızman Tuzlası,Kaldırım Tuzlası, Kayacık Tuzlası, Kristal Tuz Rafine, Sekili Tuzlası

SÜMER HOLDİNG

-Adıyaman, Bakırköy, Diyarbakır, Malatya, Sarı- kamış

ve TÜMOSAN işletmesi – Sarıkamış Ayakkabı İşletmesi – Çanakkale Sentetik Deri İşletmesi – Akdeniz İşletmesinin Makine ve teçhizatları – Merinos İşlet. makine ve teçhizatları

ŞEKER FABRİKALARI

- Adapazarı Şeker Fabrikası – Amasya Şeker Fabrikası – Et ve Balık Üretim A.Ş.

– Mersin Soğuk Hava Depoları – 11 Mağaza, 23 büro

SANTRALLER

-Akyazı, Anamur, Bayburt, Berdan, Besni, Bozkır , Bozüyük Bozyazı, Bünyan, Büyükkızoğlu, Cerrah, Çağ, Çamardı, Çemişgezek, Değirmendere, Derinçay, Dere, Dereköy, Derme, Durucasu, Engil, Erciş, Erkenek, Ermenek, Esendal, Finike, Girlevik, Göksu, Hendek, Hoşap, İvriz, Karaçay, Karaköy, Kayadibi, Kayaköy, Kernek, Kısık ve Kiti, Kova-

da I, Kovada II, Koyulhisar, Kuzuculu, Malazgirt, Otluca, Pınarbaşı, Sızır, Silifke, Sönmez, Suuçtu, Telek, Uludere, Visera (Işıklar) ile Zeyne akarsu santralleri.

– Hamitabat Elek. Üretim – Çatalağzı Termik Santrali – Kangal Termik Santrali – Kemerköy Termik Santrali – Kemerköy Liman Sahası – Orhaneli Termik Santrali – Seyitömer Termik Santrali – Soma Termik Santrali – Tunçbilek Termik Santrali – Yatağan Termik Santrali – Yeniköy Termik Santrali

ELEKTRİK DAĞITIM ŞİRKETLERİ

-Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) – Akdeniz Elektrik Dağıtım – ARAS Elektrik Dağıtım – Başkent Elektrik Dağıtım – Boğaziçi Elektrik Dağıtım – Çamlıbel Elektrik Dağıtım – Çoruh Elektrik Dağıtım – Dicle Elektrik Dağıtım – Fırat Elektrik Dağıtım – Gediz Elektrik Dağıtım – İstanbul Anadolu Yakası – Elektrik Dağıtım – Meram Elektrik Dağıtım – Osmangazi Elektrik Dağıtım – Sakarya Elektrik Dağıtım – Toroslar Elektrik Dağıtım – Trakya Elektrik Dağıtım – Uludağ Elektrik Dağıtım – Vangölü Elektrik Dağıtım – Yeşilırmak Elektrik Dağıtım

BANKALAR

-İş Bankası hisseleri – Halk Bankası hisseleri

ETİ HOLDİNG

- Mazıdağ Fosfat, Divriği Demir Madeni, Alümina Madeni

– Bursa Linyitleri İşletmesi, ETİ Bakır, ETİ Elektro Metalurji, ETİ Gümüş, ETİ Krom, Çayeli Bakır İşletmeleri, Karadeniz Bakır İşletmesi, Samsun İşletmesi, Murgul işletmesi, Giresun’da 2 Maden ruhsatı Murgul Hidroelektrik Santrali Samsun’daki taşınmazlar

ve 1 maden ruhsatı.

TERSANE, LİMAN VE GEMİLER

-Taşucu Tersane Alanı Afyon, Aksu, Balıkesir, Kas- tamonu Akkuş, Çaycuma ve Karacasu işletmeleri – Ankara Alım Satım Müdürlüğü binası, Arda- nuç İşletmesi varlıkları, YİBİTAŞ Torba İşletmesi, İskenderun Limanı, Derince Limanı, Taşucu Limanı, İskenderun İSDEMİR Limanı, Ereğli ERDEMİR Limanı

TDİ İŞLETMELERİ

-Türkiye Denizcilik İşletmesi’ne (TDİ) ait 9 gemi, Çeşme Limanı, Trabzon Limanı, Deniz Nakliyatı T.A.Ş. 3 tanker, Dikili Limanı, Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı, Kuşadası Limanı, Ankara Feribotu, Samsun Feribotu, Karadeniz Gemisi

– Nakliyat İnşaat Turizm İhracat Pazarlama A.Ş., Salıpazarı Liman Sahası, Turan Emeksiz Yolcu Gemisi,Yakıt II Gemisi

KAPATILAN İŞLETMELER

SSK Eczaneleri (Tasfiye Edildi) Köy Hizmetleri (Tasfiye edildi) REYTEK

(7)

GÜNDEM

İşçi sınıfının yükselen örgütlü mücadelesi sermayenin uykularını kaçırmış, işçi sınıfını sindirmek için pek çok katliama imza atılmıştır. 1970’ler boyunca sol-sos- yalist gruplara karşı hem sermaye sınıfının hem de emperyalizmin besleyip desteklediği ülkücü-gerici çetelerin, Aralık 1978’de Alevi kökenli yurttaşlara yap- tığı korkunç katliam, boyutları ve sonuçlarıyla 1980 darbesinin ilk operasyonuydu. Maraş’ta günler süren ve resmi rakamlara göre en az 120 kişinin öldürül- düğü, 176 kişinin yaralandığı, yüzlerce ev ve işyerinin yakılıp tahrip edildiği katliam ülkemiz tarihinde kara bir sayfa olarak kayıtlara geçti. Katliamın ardından Maraş’ta ve çevre illerde sıkıyönetim ilan edildi.

Katliamdan sonra, sıkıyönetim mahkemelerinde açılan göstermelik davalar 1991 yılına kadar sürdü.

804 kişinin yargılandığı davalarda bazı sanıklara müebbet ve idam gibi cezalar verilse de ‘Terörler Mücadele Kanunu’ gereği sanıklar serbest bırakıldı.

Katliamı yapanlar cezasız kaldı.

Katliamın en önemli isimlerinden Ökkeş Kenger beraat ettikten sonra soy ismini Şendiller olarak değiştirdi. 1991 yılındaki seçimlere Refah Partisi’n- den girip Kahramanmaraş milletvekili olarak seçildi.

Kenger, ‘Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’

üyeliği yaptı.

Ökkeş Kenger’in sanık statüsünden tanıklığa getirilip

milletvekili yapılması ve insan hakları komisyonunda yer alması, sağcı-gerici saldırıların aklanması bakı- mından en önemli örneklerdendir.

Maraş Katliamı Demek Kaba Bir İfadeymiş

2017’te Maraş, Çorum ve Sivas gibi katliamların ya- şanmaması amacına yönelik önerilen Meclis Komis- yonu Kurulu, Meclis Başkanı İsmail Kahraman tara-

fından içinde ‘katliam’ ifadesi geçtiği için reddedildi.

AKP’li İsmail Kahraman 1969’da MTTB başkanı olarak, Kanlı Pazar’ın da planlayıcılarındandı.

İlericileri, yurtseverleri, Alevi yurttaşları katleden sağcı-gerici zihniyet tüm ortaklarıyla bugün hala iktidarda.

43 Yıldır Süren Karanlık: Maraş Katliamı

Kamu Emekçileri Sendikası (KESK) tarafından düzen- lenen “geçinemiyoruz” mitingleri geniş katılımlarla Ankara, Diyarbakır, İstanbul ve İzmir’de gerçekleşti.

Türkiye Komünist Hareketi (TKH), Sınıf Tavrı gibi siyasi parti ve emek örgütlerinin de katıldığı mitinglerde Sık sık “Yaşasın devrim ve sosyalizm”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek” ve “Asgari değil insanca yaşam”

sloganları atıldı.

İstanbul Kartal’daki mitingde konuşan KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil, kamu emekçilerinin sorunlarına dikkat çekerek şunları kaydetti:

“Onlar sırça saraylarda lüks ve şatafat içinde ya- şarlarken, sadece bir dakikalık elektrik giderleriyle onlarca işçi, emekçi geçinebilecekken bu duruma da şükretmemizi istiyorlar. Onlar iğneden ipliğe yurt dışından tüm ithalatı dolar ile yaparken ‘devletin verdiği parayı dolara çevirenler ahlaksızdır’ diyorlar!

Oysa biliyorlar ki, dolara yatıracak bir kuruş paramız yok. Bırakalım paramızı dolara çevirmeyi, elimize geçen parayla ay ortasını bile göremiyoruz. Kimin ahlaksız, vicdansız olduğunu dünya âlem biliyor. Ah- laksız olanlar, ülkenin kaynaklarını talan edenlerdir!

Ahlaksız olanlar milyar dolarlık servetlerine rağmen vergi vermemek için offshore şirketler üzerinden servetlerini yurt dışına kaçıranlardır! Faize karşıyız deyip bütçeden faize kaynak aktaranlardır ahlak- sız olanlar. Ahlaksız olan aşımıza, ekmeğimize göz koyanlardır. Ahlaksız olan kapitalizmin kendisidir”

Türkiye Komünist Hareketi adına konuşan TKH Genel Başkanı Aysel Tekerek ise şunları kaydetti: “Bugün işçi sınıfının her bölmesinden, ’Hükümet istifa’ ve

‘İnsanca yaşam’ iradesi meydanlara yansıdı. Kamu emekçilerinin bugünkü mitinginde’ de parti olarak Türkiye Komünist Hareketi olarak bu mitingi güçlen-

diriyoruz. İnsanca bir yaşam ve eşitlikçi bir düzen için tüm emekçileri mücadeleye çağırıyoruz.”

“Geçinemiyoruz” diyen kamu emekçileri İstanbul’da buluştu

Türkiye Komünist Hareketi, Sınıf Tavrı gibi siyasi parti ve emek örgütlerinin de katıldığı KESK’in

düzenlediği “Geçinemiyoruz” mitinglerine katılımın yoğun olduğu gözlemlendi

(8)

ARKA MANŞET

PATRONLAR İÇİN DEĞİL

EMEKÇİLER İÇİN YENİ BİR CUMHURİYET!

İşsizliğe son verilecek, çalışabilir durumdaki her yurttaşın çalışma hakkı garanti altına alınacaktır. Çalışma saatlerinin, ilk aşamada 6 saat olmak üzere, kademeli olarak düşürül- mesi hedeflenecektir.

Güvencesiz ve kayıt dışı çalışmaya, taşe- ron sistemine son verilecektir. Sözleşmeli çalışma statüsü geçici işler dışında kaldırıla- cak, işçilerin çalışma süresine bakılmaksızın sigorta ve tazminat hakkı güvence altına alınacaktır.

Emeklilik hakkı güvenceli bir yaşamın ta- mamlayıcısıdır. Emeklilik mezarda değil, ha- yattayken gereklidir. Emeklilikte yaşa takılma sorunu kaldırılacak, emekli ücretleri toplumun refah seviyesine göre yeniden belirlenecektir.

Çalışamaz durumdaki bütün yurttaşla- rın temel gereksinimleri devlet tarafından sağlanacak; yaşlı, engelli ve bakıma muhtaç yurttaşlarımızın sosyal hakları güvence altına alınacak, sadaka kültürüne son verilecektir.

Bütün yurttaşların insanca yaşayabilecekleri ücret hakkı esas alınacak, asgari ücret bu esaslar doğrultusunda belirlenecektir. Emek- çilere yük bindiren ve patronları kayıran her türlü vergi adaletsizliğine son verilecektir.

Güvenli çalışma bütün emekçiler için yaşam- sal bir haktır. Covid-19 pandemisi kapi- talizmin işçi düşmanı yüzünü bir kez daha ortaya koymuştur. Emekçiler gerek pandemi sürecindeki ihmaller gerekse göz göre göre gerçekleşen ihmaller nedeniyle iş cinayetle- rinde hayatını kaybetmektedir. Emekçilerin cumhu- riyetinde güvenli bir çalışma ortamının sağlanması için tüm işletmelerde denetim, işçilerin lehine temel bir hak olarak düzenlenecektir.

İşçi sınıfının büyük bedeller ödeyerek ka- zandığı sendikal haklar, bugün hem yasal uygulamalarla hem de pratik olarak pat- ronların baskısıyla büyük bir tehdit altında- dır. Emekçilerin örgütlenme, sendika kurma, toplu sözleşme ve grev hakkını kullanmasını engelleyen uygulamalara son verilecektir. İş yerle- rinde fiili olarak sendikalaşmayı engelleyen “iş kolu barajı” uygulaması kaldırılacaktır. Sendikaların iş yeri, işletme, şirket, iş kolu, bölge ve ulusal çapta kurulabilmesini sağlayan düzenlemeler yapılacaktır.

Örgütlenmede işçi ve memur ayrımına son verile- cektir.

Eğitim her yurttaş için ücretsiz olacaktır.

Eğitimde eşitsizliğin temeli olan bütün özel okullar devletleştirilecektir. Bilimsel temellere dayalı yeni bir eğitim müfredatı hazırlana- caktır.

Sağlık hizmetlerinin her yurttaş için ücretsiz ve erişilebilir olması esas alınacak, sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesine son verile- cek ve bütün özel sağlık kuruluşları devlet- leştirilecektir.

Ulaşım her yurttaş için vazgeçilmez bir haktır. Emekçilerin iş yerlerine ve günlük ihtiyaçlarına ulaşımı herhangi bir ücretlendirmeye tabi tutulamaz. Bu kapsamda ulaşım ücretsiz bir kamu hizmeti olarak örgütlenecek, her ilde nüfusun yoğunluğu göz önün- de bulundurularak toplu taşıma yeniden organize edilecektir.

Barınma bugün patronların elinde büyük bir rant ve kâr alanıdır. Emekçiler, en temel haklardan biri olan barınma için on yıllarca süren ve altından kalka- mayacakları borç yüküne girmelerine rağmen, sağlıksız konutlarda barınmak zorunda

bırakılmaktadır. Yine rant uğruna büyük kentler plansız ve yaşanamaz hale getirilmiştir. Emekçile- rin cumhuriyetinde barınma hakkı her yurttaş için devlet güvencesinde olacaktır. Bugün rantın en önemli parçası olan Toplu Konut İdaresi emekçilerin sağlıklı ve insanca barınma ihtiyacını karşılayacak şekilde kamu yararına çalışacaktır. Müteahhitlerin ve yandaşların kârlarını esas alan imar planları rafa kaldırılacak, yerel yönetimlerin ve halkın katılımı ile emekçiler için yaşanabilir planlı kentleşme politika- ları uygulanacaktır.

Emekçilerin insanca yaşam için, din- lenme, spor ve sanatsal etkinliklere erişiminin önündeki bütün engeller kaldırılacaktır. Emekçi mahallelerin- de spor, bilim ve sanat etkinlikleri için organizasyonlar yerel yönetimler aracılığı ile yaygın- laştırılacaktır.

Tarımsal üretim bugün bitme noktası- na gelmiştir. Tarımda kendine yetebi- len nadir ülkelerden biri olan ülkemiz, emperyalizmin dayatmalarıyla dışa bağımlı duruma düşürülmüştür. Tarım üretiminin yeniden ayağa kaldırılması doğrultusunda bütünlüklü politikalar geliştirilecektir. Tarım üretiminin ileri teknolojilerle gerçekleştirilmesi doğrultusunda merkezi planlamalar yapılacak, tarım geliştirme ve yerli tohum merkezleri kurulacak, ülkemize uygun ürün politikası geliştirilecektir. Emperyalistlere ve büyük sermayeye ait tüm tarım işletmeleri devletleş- tirilecektir. Tarımda kolektivizasyon teşvik edilecek, uluslararası tekellerin elindeki işletmelere el konula- rak kamulaştırılacaktır. Bütün küçük tarım üreticilerini kapsayan bir kooperatifleşme hamlesi başlatılacak, tarım ürünlerinin halka en az maliyetle ulaştırılması sağlanacaktır.

5 2 3 6 10 1

11 4

12 13 7

8 9

Ülkemizin kalkınması için planlı ve kamucu bir ekonomi kurulacaktır!

Planlı kalkınmayla ülkemizde yoksulluk ve işsizlik ortadan kaldırılacaktır.

Banka ve finans kuruluşlarının devlet garantisi ile sermaye sınıfına kredi akışına son verilecektir. Bütün özel bankalar devletleştirilecektir. Ranta ve faize dayanan ekonomi yerine merkezi planlama ile, halkın çıkarlarını esas alan, üretim odaklı bir ekonomik model tesis edilecektir.

AKP’nin yap-işlet-devret modeli ile yandaşlara peşkeş çektiği bütün kaynaklara el konulacaktır. Bu doğrultuda yapılan bütün ihaleler, verilen ga- rantiler iptal edilecektir. Ulaşım, barınma, sağlık, eğitim ve altyapı hizmetleri devlet tarafından sağlanacaktır.

Yerli ve yabancı sermayenin çıkarları uğruna doğanın talan edilmesine yol açan, yöre insanlarının sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına kasteden maden arama, Kanal İstanbul, nükleer santral gibi projeler rafa kaldırılacaktır.

Ülkemizin kalkınma planları doğa ile barışık, verimli ve emekçilerin refahını merkeze koyan bir anlayışla yeniden ele alınacaktır. Enerji üretimi, maden arama ve işletme projeleri bu esaslar doğrultusunda hayata geçirilecektir.

Madenler, limanlar, yeraltı ve yer üstü enerji kaynakları bütün yurttaşların ortak değeridir. Bu değerlerin kâr hırsına terk edilmesi kabul edilemez. Ül- kemizin patronların, parababalarının kâr hırslarına terk edilmiş madenleri, enerji kaynakları, limanları, yolları, fabrikaları, işletmeleri devletleştirilecek, emekçilerin malı haline getirilecektir.

Emekçilerin alın teri ile kurulan büyük sanayi kuruluşları ve devlet kurumları özelleştirme adı altında yağmalanmıştır. Özelleştirilen bütün kurum ve kuruluşlar devletleştirilecektir.

Bütün ülke kaynakları emekçilerin refahı için seferber edilecektir.

Ülkemizde bugün bir sömürü düzeni mevcuttur. Bir avuç sermayedar kirli ilişkilerle servetini katlarken, işçilerin hakları adım adım budanıyor. İşsizlik, yoksulluk ve yolsuzluk kapitalist ekonominin temelleri haline gelmiştir. Yeni Bir Cumhuriyet emekçilerin cumhuriyeti olacaktır.

O O O

O

O

O

O

O

O

Referanslar

Benzer Belgeler

Avustralyalı ve İngiliz araştırmacıların açıkladıkları rapor, yaz aylarının gelmesiyle birlikte, Antartika'daki buzulların erime seyrinin son bin yılın en yüksek

Ancak uzmanlar, dış dünyadan, üzerlerindeki buz tabakası sayesinde korunan bu canl ıları şimdi penguen, balina ve foklara yem olma tehlikesinin

Dünyanın mısır , soya fasulyesi ve buğday ihracatının yüzde 50’sinden fazlasının yapıldığı ABD ’deki kuraklığın kendi s ınırlarını aşması ve Çin ve Mısır

Bu gruptakiler şu anda insanlar tarafından gerçekleştirilen birçok işin gelecekte büyük ölçüde robotlar tarafından devralınacağını öngörse de, insan

1953 yılında Sadi Yâver Atamanın öncülüğünde kurulan “ Halk Musikisi İnceleme ve Derleme Kurulu” ve buna bağlı olarak oluşturulan önce 8,

Oğuz A tay, daha ileriye giderek, genel aydın insan örneğinin bunalımlarını, her şeyden önce düşünsel bunalımlarını ortaya koyuyordu.. Yazdığı şeyler kurulu

Ayasofya, Büyük Konstantinin halefi Konstantius tarafından yaptırılmış, 15 şubat 360 da merasimle açılmıştı: Kırk beş yıl sonra bir yangında harap

Ankara’da ya şayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarı bir önceki aya göre yüzde 0.48 oran ında geriledi.. Son dört yıl