• Sonuç bulunamadı

Eski Trk nanlarnn Trkiye'deki Halk Hekimliinde zleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Eski Trk nanlarnn Trkiye'deki Halk Hekimliinde zleri"

Copied!
21
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

folklor/

edebiyat

halkbilim-

etnolojieentropoloji-müzikolojfs

edebiyat

Üç

AYLıK

KÜLTÜR

DERGİSİ

ISSN 1300-7491

cİLT:

VII

SAYı:

XXV

2001/1

Sahibi

Ürün

Basın Yayın

Turizm Tic. Ltd.

ŞtL

Genel

Yayın

Yönetmeni

Metin Turan

Sorumlu

Yazıiş/eri

Müdürü

Dr. Faruk Güçlü

Akademik

Damşma

ve Hakem Kurulu

Prof. Dr.

İlhan Başgöz.

Prof. Dr. Hasan Özdemir, Prof.

Dr.

Fuat

Bozkurt

Prof.

Dr.

İlhan

Tomanbay, Prof. Dr. Metin

Karadağ,

Doç.

Dr. Asker Kartan

Doç.

Dr. ErmG\O Artun, Yrd. Doç. Dr. Muhsine

Helimoğlu

Yavuz

Yrd. Doç. Dr. Mehmet

Yardımcı,

Dr.

Şükrü

Günbulut

Yönetim Yeri ve

Yazışma

Adresi

Hatay Sokak

9/19, 06410

Ktzılay-Ankara

Tel:

(312) 4253920

Fax:

(312) 417 57 23

E-mail:

folkloredebiyat@ixir.com

Abone KOfUnar.

Yurtiçi

Yıllık

(Postalarna ücreti dahil):

30.000.000.-TL

(Öğrenci

ve

öğretim

üyelerine

%50

indirimlidir.)

Avrupa

İçin Sayısı:

25

DM

Yılhk

Abone Bedeli:

125

DM

Amerika

İçin Sayısı:

25$

Yıllık

Abone

Bedeli: 100$

Abone bedelinin Metin Turan

adına

104233

numaralı

posta çeki

hesabına

ya da Halk

Bankası Meşrutiyet Şubesi'ndeki

15528

numaralı

hesaba

yatınlarak,

dekonturt

adresimize

gön-derilmesi gereklidir. (Abonelerimiz

yıl

içindeki fiyat

artışlanndan

etkilenmezler.)

Folklor/Edebiyat'ta

yayımlanan yazılar

lnd/ana Uniuersity-MLA Folklore Bibllyography içinde kaydedilmektedir.

Dizgi ve O/set

Haz.rlık

Ürün Ltd.

Şti.

Tel:

(312) 425 39 20

Fax:

(312) 417 57 23

(2)

md in biLL

- ...- - - folklorledebiyai,

cilttvıı, sayı:25 ...

-ESKI TÜRK

INANıŞLARININ

TÜRKIYE'DEKi HALK HEKiMllGiNDE iZLERi

MUHARREM KAYA*

G

ünümüz Türkiyesinde Türk halk kültürü eledeğişikliklerin, farklıtoplumlarlaetkileşimierinalındığında,izleri görülür. Orta Asya'danTürk tarihindeki gelip Anadolu ve Rumeli'ye yerleşen Türkler, buraya kendi kültürlerini taşıdılar. ıslamiyet'inetkisiyle Arap ve Pars, ayrıcayerli Anadolu kültürünün de etk-isiyle Anadolu halk kültürü oluştu. Böyle bir tarihl süreç dikkate alındığında Türkiye'deki Türk halk kültüründe şu şekilde bir tabakalaşma görülür: "A. Orta Asya'dan ve ülkenin eski kavimlerinden gelen payen inanç unsurları; B.Hıristiyanlık ve mazdeizm gibi geçicitesirlerıC.ıslam dininin bütün olarak kabulü; D. Modern miUl bünyenindoğmaya başlamasıbu tabakalaşmarun karlarıdır.r''Bu tabakalaşmayı yaratan unsurlar arasındakesin sınırlar da konulamaz; çünkü, farklı etnik kökene

sahip topluluklar, birbirlerinin kültürlerinden erkilenmiş ve kendi kültürlerine mal etmişlerdir.'

Türklerin, tek tanrılı bir din olan İslarniyet'i kabul ettikten sonra bile eski

inançlarını yeni inanç örtüsü altındadevam ettirmeleri, yüzyıllar, belki de binyıllar

boyunca kabullendiği değerlerinden kopamayışının sonucudur. Islam alimleri, Islômiver'in, falın, sihirin, büyünün uygulanmasını kabul etmediğini, hatta bunu

Allah'ın birliğineinanmaya aykırı olduğunubelirtse bile Türkhalkı,kökeni ne

olur-sa olsun, uzun süren bu tür uygulamaları, inancın kutsallığınadayanduarak devam

ettirmiştir. Türklerin daha çok Orta Asya'dan Anadolu'ya göçerken getirdiği bu

inançları şu şekilde gruplandırabiliriz, A. Atalar kültü, B. Tabiat külderi. C. Gök

Tanrı

kültü.

Ç , Şamanlık.'

Türkler, evreni,dünyayı, insanıanlamaya, kontrolaltınaalmaya yardım eden bu inançlardan, hastalıklarınsebebini anlamaya ve tedavi etmeye çalışırken de

yarar-lanmışlardır. Ayrıca,günümüz Türkiyesinin kültürel yapısıgöz önünde

hulundurul-duğundasihir sistemine dayanan Şamanlığın,hakim inanç olan İslamiyet'le beraber,

• Dr., MimarSinan Üniversitesi,Fen-Edebiyat Fakültesi

lHilmi Ziya ülken, "AnadoluÖrf veAde:dwn<1e:EskiKültiide:rinhlw", AnkaraOniVcrsiresiIWıiyat

Fakültesi Dergisi, C. XVII, Anloua, 1969, s. 2.

2 Pereev Naili Boraeav, 100 Soruda Türk Folkloru; GerçekYayınevi,2.baskı, İstanbul,1984, s. 252-257.

3 AhmetYaşarOcak,Alevi veBe:ktaşi InançlarınınIslam Öncesi Temelleri,UcuşimYaymlan, 2. bs.,İstarı­ bul, 2000 s. 53-74.

(3)

_ _ _ _ _ _ _ _"ıwın_ _

folklortedebiyat

""i . . . ._

hatta İslamibir unsurmuş gibi varlığını devam ettirmesi ilgi çekicidir. Kökeni eski

Türk inançlarınadayanan tedavi yöntemlerine geçmeden önce halk hekimliğinde

kul-lanılan redavilerinçeşitliliginive bunlararasındainançlaradayalıyöntemlerin yerini

belirtmek için bunları sınıflandırmakgerekir:

"1. Tamamentıbbiusullerle tedavi edilenhastalıklar,

2. Yarı tıbbi bir şekilde, yani birtakım hassalı [güçlü, özellikli] otlar, kökler,

kocakarı ilaçları dediğimizilaçlarla tedavi edilen hastalıklar,

3. Hem tıbbihem de sihri [büyüsel] bir şekildetedavi edilen hastalıklar,

4.Yalnızsihri bir şekilde tedavi edilen hastalıklar.?"

Korıumuzu ilgilendiren, bu sınıflandırmada üçüncü ve dördüncü maddelerde yer

alan unsurlardır.Çünkü birincisinde modern yöntemler, ikincisinde iseotacı adı

ver-ilenşahısların uyguladığı,özellikle bitkilerleyapılan,ilaçlaradayalıtedaviler belirtilir.

Boratav'ın tedavi yöntemlerine göre yaptığı bu sınıflandırmada, Türklerin eski

inanışlannın, üçüncü ve dördüncü maddelerde belirtilenlerin arka planındabüyük

ölçüde yer aldığıgörülür.

A.

Atalar

KüIdi

Ahmet Yaşar Ocak, bir kültün varlığından söz edebilmek için şu üç şartın

gerekliliğindenbahseder:

"a) Külte konu olabilecek bir nesne veyaşahsınmevcüdiyeti,

b) Bu nesne veyaşahıstaninsanlara fayda yahut zarargelebileceğiinancının

bulun-ması,

c) Buinancınsonucu olarakfaydayıcelp,zararıdefedecek ziyaretler, adaklar, kur-banlar ve benzeri uygulamaların varlığı."! Bu şartlar, aşağıda üzerinde durulacak

inanışlardada bulunur.

Bu inanışlardan birisi atalarkülttıdür.Orta Asya'daki eski Türk toplumlarında,

özellikle Hunlar ve Göktürklerde görülen atalar

kültü,

eski inanışların güçlü ve

devamı. olanlarından biridir. Eski Türklerde görülen atalar

külrü,

Çiniilerdeki ataya

kurban sunma,tapınmaveMoğollardakiata heykclleri yapmageleneğinden farklıdır.

Atalar kültü, "ruhun bedenden bedene geçmesi (tenôsüh, reenkarnasyon)" inancını

taşıyanBudizm ve Maniheizm'in Türklerce kabul görmesinde de etkili olmuştur. Bu

külte göre, çokyaşayan,bilgili, yönetici insanlar öldügünde onların ruhları,ailesine ve toplumuna yardımeder, onlarıkötülüklerden korur. Bu ataların sadece ruhları

değil, eşyalarıdakutsallaşurılmışnr. İslamiyet'!kabuletmiş diğermillet/ere göre daha

farklı özellik gösteren, Türklerdeki evliya külrünün temelinde de atalar kültü

yat-maktadır.'

Halk,evliyaların yattığıyerlere (mezar, hazire,yatır,türbe,zaviye, rekke, dergah vs.) gider ve dua eder, ondanyardımdiler. Buyardım isteği, işsizlere işten,hastalara

sağlığakadaruzanır.Dua edip de istektebulunanınmutlaka buna inanarak yapması

şarttır.Aksi haldeisteğin gerçekleşrneyeceğineinanılır.

4 Perrev Naili Boratav, Halk EdebiyatıDtn1eri,yay. haz. M. Sabri Koz, TarihVakfı Yayım,istanbul, 2000, s. 76.

Socak,a.g.e., s.113. 6ocak, a.g.e••ii.62·64.

(4)

- - - -...-

... folkiortedebiyat

'b Lui i .

Zeki Başar, Erzurum'da Tıbbive Mistik FolklorAraştırmaları adıyla yayımlanan

kitabında bu konuyla ilgili pek çok örnek verir. Rornatizma, öksürük, huysuzluk,

sıtrna,korku hastalığmayakalanma vebaş ağrısısebebiyle ziyaret edilenmezarların,

Erzurum'daHacıMehmet Baba, Lal Baba, Çifte Kardeşler,ÖksürükBaba, Ebulleys, Bayram Hoca,HacıAli Efendi, Zincirli Arap Baba, PapuçluKadı,Salih Hasan Basri, Habip Baba, Hacı ıbrahimBaba, Kırklar'a,Hasankale'de NazlıBaba, Horasan'da Huykesen Baba'ya ait oldugu belirtilir/

Yukarıdaki mezarların ait olduğu şahısların Baba unvanının, sadece Türkler

arasında değil,Fars, Berber, Rus ve Rumen dillerinde de, ataanlamıyla kullanıldığı

görülür. Baba kelimesi, hem idari hem de tasavvufi rerim olarak Selçuklu ve

Osmanlılarda da kullanılmıştır. Günümüzde rekke, türbe, mezar ve yer adlarında

baba kelimesinin kullanılması da zamanında oraya yerleşmişTürk dervişlerinden

veya sevilen,sayılan büyükşahsiyerlerin hatırasından kaynaklanmaktadır.s

Bu tip yerler ziyaret edilip, dua okunur, ata ruhlarından yardımdilenır. Ayrıca Hacı Ali Efendi'nin evinin kuyusundan çıkarılansudan da medet umulur. Bu su, üzerinde ayet yazılı şifa taslan veya içindeki suya şifa ayeti yazılı mühürleriri

hatırıldığı taslar ile hastalara verilir." Bu örneklerde hemata hem de su külrünün

birleştirildiğigörülür. .

Akıl hastalarınıtedaviettiğine inanılan,Erzurum'un Topadak köyündeki Zorvans

Baba (halk Topadak Baba da diyormuş) tekkesindeki, su haşlaması uygulamasında

ata, tepe, su ve taş

külrünün

birleştirildiği görülür. Zorvans Baba'nın mezarının

bulunduğuZiyarettepe'den alınanyumruk büyüklüğündekiyedi adet çakıl taşı, bir

ocaktanarlaşacakderecedekızdırılır.Butaşlarınher biri ellealınıp,dualar okunarak

hastanın başıüzerinde tutulan su dolu kabıniçineatılır. Bukızgın taşlarla ısınan su

ile hastalaryıkanırve uykuyayatınlır."

YaşarKalafar. Erzurum ve ilçelerinde,halkın, hastalıklarina şifabulmakamacıyla

gittiği yatırlarüzerine bilgi verir." Kitapta bahsi geçen yanrların, bazı hastalıklara

değişik yöntemlerle şifa verdiğine inarulır. Mesela, Topadak Baba, Kırklar,Büyük

Kabak Tepe, Karapınar,Yediler, Kan, Kemerli yatırlarrna getirilen hastalar, düşüp

bayılırve transa geçip oradaki bir şeyi yutmayaçalışırsa,hasta yakınları,o nesneyi

alıpmuskayaptırırlarveşifavermesi içinhastanınüzerine asarlar.il Buradayarırdan

alınan bir nesnenin muska haline getirilmesiyle, pasif büyü yapılmış, yatırdaki

koruyucu güç, hastaya naklediimiş olmaktadır.Tabii ki asıl güç yatırda yatan ulu

;i),tanın ruhundaki güçtür. Böylelikle atakültüylebağlantı kurulmuştur.

Aynı eserde, yatırın yakınından çıkan suyun veya yatırın bulunduğu tepedeki

7 Zeki Başar, Erzurum'da Tıbbive MistikPalklorAraştırmaları, Atatürk üniversitesiYayınları,Ankara, 1972, s. 159·160.

8 M. Fuad Köprülü, "Baba",IslamAnsiklopedisi, 2. cilt,MiırıEtitimBakanlığı Yayınları,Ankara, 1961, s.165·166.

9Başar,a.g.e., s. 160.

10Başar,a.g.e., s. 164.

11YaşarKalafat, Anadolu Halk Sulizmi, ZazalarKırmançlarve Türkmenler (ErzurumZiyaret Yerlerinin Tasnili ve Halk Bi/imi Itibariyle Onemi),Avrasya BirVakfı Yayınları,Istanbul 1997, s.3641. 12 Kalafat, a.g.e., s. 37.

(5)

fen 'i

L.

u · _

_ ..._ _..._ - _..._. lolklorledebiyat

toprağın yine aynı amaçla kallanıldığıylailgili bilgilere rastlarız. Mesela, Tortum

ilçesindeki Davut Baba yatırının yanından akan suyun tedavi edici olduğuna

inanılmakca; hastalar bu suyla yıkanmaktadır. Doruklu yanrırun bulunduğubölge sürekli karhdır,buradaki karınhastalaraşifa verdiğine inanılır. Aşkale'debulunan Aslan Baba, Ovacık'takiKuzgun Mağara, Hınıs'ta Hacı Miro yatıdarının sularının

ağrılara;yine Ovacık'taki Akbaba yatırındakisuyun cilrhastalıklarına iyigeldiğine

insnılmaktadır, Ilıca'daki Sulu M<ığara, Erinkar Ocağı, Durulu'daki Dumlu Baba

yatırlanndan alınan suyun rasla alınıpağrıyan yerlere sürüldüğü tespit edilmiştir.

İspir'dekiKavarepeyarırından alınantoprakla karıştırılansuyla, Karsoryannnınise sadece suyuyla yıkanıldığındaçocuk sahibiolunabileceğibelirtilir. Pasinler'deki Emir Sultan, Çat'taki Ardıç Ağaçları yanrlarının toprağının,suyla eritilerek içildiğinde

bayılmalaraiyigeldiğine inanılır. Horasan'da PesrluBaba'nın, Hmıs'taSeyid Ömer Halil'in suyundanşifabulmak için içilir, yıkanılır." Bu yanrlarınçsadece suyu

kul-lanılmamakta, toprağı da kutsal kabul edilip çeşitlişekillerde hastanın vücuduna

temas ettirildiğigörülmektedir.

YaşarKalafat, yine Erzurum civarında, toprağınınsuyakatılarak içildiği,muska

olarak hastanınüzerindetaşındıgı,merhem olarak kullanıldığıtoplam yirmhlokuz

taneyatırtespitetmiştir."

Uluğbey'de bulunan Veli Baba Turbesi tse çocukdilemek için ziyaret edilir.

Kadınlar buradaki yanra gidip dua eder, çocuk diler. Oradan geçen birerkeğe,

bel-lerini bir iple baglandar. Daha sonraçocukları olduğunda,erkek iseyat~ın adı olan Veli'yi, kıziseFatma'yı ad olarak verirler,"

Bu türuygulamalarınhepsindeatanın,uluşahsınruhunun gücü iletemas edilmek

amaçlanrnıştır,Bu kutsal kabul edilen yerlerden alınan taş,su, toprak gibi nesneler, dokunmak, üzerinde taşınmak,içmek ve üzerinden dökülmekşeklinde aracıolarak

kullanılmaktadır.Psikolojikrahatsızlığı olanlarınbir kısmının iyileştiğide yine Zeki

Başar'ınveYaşar Kalafat'ın kitabındabelirtilmektedir.

Türklerinİslamiyet'ikabul etmesinden sonra da halkın yatırlaragidip dua etmesi,

şifadilemesi, niyaz etmesi,"Allah'ınsevgilikullarıolan ve Allah'a sözü venazı geçe-bilen evliyanın yardımını dilemek"16 şeklinde açıklanmaya çalışılmıştır. Böyle bir

açıklama,eski inanışlarla bağıolan uygulamaları İslamikurallara uymasa da uygun

hale getirmek ve bunu meşrulaştırmaktır.Bu yatırlara gidip dua edenler, elbette Allah'a dua da ederler, fakat, kendi gözlemlerimize göre, öncelil<le o yatıra yönelik olarak dua ederler, onun ruhundan rnedet umarlar.

B.TabiatICiiltled

Şamanlıktan önce eski Türklerarasında yaygınolan tabiat külrlerinden dag, tepe,

kaya, taş, ağaç, Orman ve su kültlerinin Anadolu'ya gelen Türk toplUluklarınca

yaşattldıgıgörülür.

13 KaJafat, a.g.e., s. 38-39. 14 Kalafat, a.g.e., s. 35, 39-40.

15 Mehmet Eröz,Eski Türk Dini (Gök Tenn lnsnajv« AlevilikyeBttktaşjJik,TürkDünyasıAr'4ullllll1an Vakfı Yayını,3.baskı, İstanbul, t9ıf2,s,103.

16 Eröz, a.g.e., s. 102.

(6)

- - - -...- folklortedebiyat

Tablar külderinin temelindeki inançlara baknğimızda özellikle "dinamizm" dikkatimizi çekmektedir, Dinamizm, "Doğada varolduğuna inanılan,özellikle belli nesnelerde, bitkilerde, hayvanlarda ve insanlarda daha belirgin olan, dinamik ve mist-ik kuvvetle yüklü bulunma inancı'tdır." Tanımdada görüldüğü üzere kendi türü içinde farklıolan tabiat unsurlannda. insanlarda. iyi veya kötüözelliğiolan bir ruhun var oldugu düşünülür.Bu düşünce daha sonra, inanç, dua, ibadet, adak hatta büyü olarak kendini gösterir. Ayrıcabu inançlar, eski Türklerde. yer-su

kültü

ve bu

külte

bağlıruhlar olarakvarlığınıhissettirir. MeselaAltaylılaragöre,dağ ruhları,insanlara

iyilik yapar, saygısızlığada ceza verir,hastalıkgönderirler.Ayrıca "dağ, ırmakve göl

adları "Altaylılarm nazannda yalnız coğrafi değil, fakat o yerin sahibi olan ruhun

adıdır.,,18 Eski Türklerin bulunduğu yerlerden biri olan Altaylardaki inanışlarda,

sadece bu ruhlar yoktur, bunlarınharicinde yer altında, yer üzerinde ve gökte de

çeşitliruhlar bulunur.

DalKiiltd

Dağlar, sadece içinde var olduğuna inanılan kuvvetli ruhtan dolayı kutlu

sayılmamış,yer üstü ve yeraltı unsurları, büyüklüğüyle birleştirenmitolojik bir varlık

olarak algılanmıştır.Kozmogonikanlatılarda,evren, dünyayaratılırken,gök, yer ve yer altı (yani tanrılar, insanlar ve ölüler) birleşir, bunları bir araya getiren, merkez konumdaki dağ, ağaç, sarrnaşık,merdiven, temel direk ise birer merkez, köken sim-gesi olarakkutsallaşır,19

Dağların kutsallığı, Türklerde, Gök Tanrı inancıyla da bağlantılıdır. Mesela

Hunlar, Han-yoanDağı'nıGökTanrı'nın mekanıolarak görürler ve odağdaona kur-ban sunarlar. Uygurlarda da aynıinanç görülür. Onlar da yüksek dağlaradua edip kurban keserler.Abdülkadir İnan, dağların kutsallığımn ata kültüY'le bağlantılı

olduğundan bahseder. Altaylılarda, bazı kamlar, belirli dağları, ilk ata olarak kabul

eder, onlar için ayin düzenler, kurban keserler.ıo Hunlar ve Uygurlar,Ötükendağını,

stratejik öneme sahip bol ağaçlı bir dağ olması sebebiyle kutsallaşnrmışlardır.

Uygurlar da burayı"kutsal ülke" diyeanmışlardır." Türkler,dağlarıbir ata, biryiğit

olarakkişileştirmişlerdir.Türk miroloiisinde Demir, Ala, Kara, Gök, AltınveBakır

dağlar,AltayDağlarıkutludağlarolarak belirtilir."

Yukarıdaki paragraflarda izah edilen sebeplerle dağ, bir kült şeklinde,Hunlar,

Göktürkler ve Uygurlarda görülmüş, günümüzde Altaylılar ve Anadolu Türkleri

arasında varlığını sürdürmüştür.

17 Sedat Veyis Örnek,100 Soruda Hkellerde Din, Büyü, Sanat, Efsane,GerçekYayınevi,2.baskı.Istanbul, 1988,s.29.

18 A. V. Anohin, "AltayŞamaobımaAit Maddeler", çev. Abdülkadir Inan,Makalelervelncelenıeler,Türk Tarih KurumuYayını,Ankara, 1987, s.417.

19 Mircea Eliade,KutsalveDindışı;çev. Mehmet AliKıhçbay,GeceYayınevi,Ankara, 1992, s. 1-46. 20 Abdülkadir Inan, Tarihte ve BugünŞamanam,Türk Tarih Kurumu Yayını,3.baskı,Ankara, 1986, s.

48-59.

21jeanPaul Roux, Türklerin veMotoJlann Eski Dini, çev. AykutKazancıgil, İşarer Yayınevi,2.baskı, İseanbu],1998, s.119-123.

22BahaeddinÖge!,TürkMitolojişiil,Türk Tatih K\ItUI1luYayınlan, Ankara,1995, s. 423-464.

(7)

ce.

-.. dJ JU

- - - -... fo/klor/edebiyat

Anadolu'da, pek çok dağ ve tepeyle ilgili efsaneler anlatılır, kutsallığından

bahsedilir, o dağdaki bir ratıra dua edilir, adak adamr, kurban kesilir. Mesela

Hacıbektaş'taki ArafatDağı, Kırıkkale'dekiDenek Dağı,Varto'daki Kaçkar Tepesi,

Edremit'te Kaz Dağı, Akçakoca'da Karkın Dağı, Ağrı Dağı,Bingöl Dağları, Hasan

Dağı,Istanbul Beykoz'dakiYuşaTepesi bunlararasındadır.Anadolu'daki bazı dağve

tepelerin üzerinde yatırlar bulunur, genelde bunların adları, dağın adıyla anılır.

Yanrıntarihişahsiyeri, gerçekliğipek sapranamaz. Bu durum, Islam öncesi

dönemde-ki dağ kültünün, İslami dönemde kimliği bilinmeyen evliya halini aldığını düşündürür.ı3

" Edremit'in Çarncı Köyü Türkmenlerinde (Tahtacılarda), yaşlı kadınlar, karnı

ağrıyan çocukların karınlarını şu dua ile ovarlar: "Dağlar, daşlar,ulu gabaağaçlar,

goea çaylar,goynnoğluYusuf yu! Gelçocuğumun garrıının ağrısınıal." Bu dua ben-zet kelimelerle,aynısebeple KızılbaşKarakeçili Yörüklerindede okunur." Bu duada yer-su kültüvlebağlantılı, dağ, taş, ağaç,su hatta ata kültlerinin izlerini görmekteyiz. Bütün bu kutsal varlıklardanmedet umulmaktadır. Ayrıca dikkat edilirse "ağrının

alınması" da şamanların "ruh göçürmelerine?" dayanan, vücutta rahatsızlık

yaratnğırıainarulan, kötü ruhun vücuttan atılmasınısimgeleyen tedavi yöntemlerini

akla getirmektedir.

Yukarıdakiparagraftaki örneğinbenzerine Meriç (Edirne) Bektaşilerinin "Doğu

Gülbank"ında da rastlarız: "Bismişah, Allah Allah; dolumuz dolu ola; yollarmuz

kadim ola;içeceğimizdolu da, Niyaz dolusu olmuşola. Niyaz sahiplerinin ömürleri uzun, kısmetlerigani ola; üzerlerine gelecek olan belayı, kazayı

ulu

dallara,

Yezit

münkirlere vermiş ola. Niyazlarının kabulluğuna, Hakk'ın birliğine, Pir Sulran'ın

26

demine, gerçeğe hu!" Şamanların "ruh göçürmesi", bu sefer ulu dağlara

yÖİlelmiştir. Şamanlar. hastanın acısını, hastalığını kendi üzerlerine aldıklanna

inanırlar.

Türkiye'nin pek çok yerinde, yüksekdağlara,tepelere,saygıve korkuylabakılmış,

tepelerde. dağ eteklerinde. geçitlerde birer yatır tespit edilmiştir. Türkiye'deki

yatırların on binlerce" olduğudikkate alınırsa bunlarında tek tek bu yazıda ifade edilmesi beklenmemelidir.

Tat

veKaya

Kü1tü

İlkel toplumlarda,taşvekayaların farklı

büyüklük

veşekilleri,içlerinde güçlü bir

ruh olduğu inancınayol açmıştır." Tahiattaki nesnelerin içinde ruh bulunduğuna

dair bu inancınizleri, eski Türklerarasındada tespitedilmiştir. UygurlarınKut Dağı

efsanesinde, iri bir yeşim kayasının Çinlilerce Uygurlardan alınması,sonra da kıtlık

çıkmasıveUygurların refahının bozulması anlatılır.Yada, yattaşıhem uğurlu olması

230çak, a.g.e., s. 12t;Eröz,a.g.e., s.100;Borarav,100 Soruda Türk Folkloru,s. 47-49.

24Eroz, a.g.e., s. 100.

25 uç.Şarnanlık" başlıklı bölümde bu yöntem üzerinebiJgiverilmiıtir. 26Eröz,a.g.e., s.100-101.

27 Eröz, a.g.e., s.100.

28 Hikmet Tanyu,.TurkkrdeTaşlaflsiJil~,l<.ülti.irve Turizm~k.anlıgı Yayım,Ankara,1987, s.2()Z.

204.

(8)

- - - -...- -.... fo/klor/edebiyat

ın

hem de yağmur yağdırması inancı sebebiyle Türkler tarafından kutsailaştırılmışnr.

Yadataşıyla yağmur yağdırmaya çalışan şamanlar,Orta Asya'daki Türkler arasında

bulunmaktadır. Taş

kültü

günümüzde Yakarlar, Kırgızlar,Tatarlar, Azeriler, Türk

Kazakları,Makedonya'dakiyörüklerarasında, ayrıcaTürkistan veKıbrıs'ta varlığını

sürdürür. Anadolu'da kutsal kabul edilen taş ve kayalar, bir menkabeyle bağlantılı

olarak evliya kültüyle birleşir. Ayrıcabu kült, Budistlerde Buda, Hristiyanlarda Hz.

Isa, Müslümanlarda Hz. Ali ve Hz. Adem'le ilgili olarak da anlatılır.2'J

Hikmet Tanyu, TürklerdeTaşlaIlgili Inançlaradıylakutsaltaşlarve inançlar

üzer-ineayrıntılı bir kitapyayımlamışnr;Bu kitapta konumuala ilgili, Türkiye'nin pek çok

ilinden"derlenmiş, bir hayli fazla örnek buluruz. Bunlarıtek tek sıralayıp fazla yer

işgal etmemek ve zaman kaybetmemek için kitabın sonuç bölümünde "Türkler

Arasında TaşlaIlgili Inançlar" başlığı altındayer alan, 95 numaralı "Şifa,tedavi için

kullanılan taşlar"vesağlıkla ilgili 96 numaralı "Kısırlığa karşı çocukdoğurmakiçin

taşla ilgili inançlar" bölümlerindeki maddeleri burayaaktarıyoruz:

"95- Şifa, tedavi için kullanılan taşlar: Yapmış olduğumuz özel inceleme ve

araştırmaları katarak türlü maksatlar için kullanan (kum, mide sancısı, devamlı

başağrısı, korku, evhamdan kurtulma, göz hastalıkları, sancılı, ağrıh hastalıklar)

taşları şöyle sıra1ıyabiliriz:

1)Şifalı yuvarlaktaş, ağrıyanyere sürülür. 2)Taş suda eritilerek içiliyor.

3)Taş suya konarak, su içiliyor,

4)Taş üsttetaşınıyor.(Ziyaret yerlerinden alınıyor).

5) Türbeden veya kutsal sayılanbir yerdenalınan taşuygun bir yerde saklanıyor.

6) Kerametliolduğuna inanılan taşlar, ağnlı, sancılıyere sürülüyor. 7) Taşdelikse ortasındangeçiliyer. (ÖksürükKayası),(DelikliTaş).

8)Taşın üzerine oturuluyor. yahutyanlıyor.

9)Taşın altındangeçiliyer.

10)Taş, kaya ziyaret ediliyor, oruruluyor, dua ediliyor,etrafıdönülüyor,kurban kesiliyor veya orada bir gece geçiriliyor.

11)Diş taşları.Bu ufak taşlar(7veya 10)kayaatılıpgargarayapılıyorveya 7 defa

dişedokunderuluyor. (Dişleri sağlamlaştırmakvediş ağrısından kurtulmak). 12) Terleyen karataşsütunaağrıyan başıdökundurmak.

13) Boyna takılan taş. (Boğrnaca öksürüğüiçin).

14) Göztaşı, kantaşıile burunkanamasınıgidermek.

15) Korku taşı. Bu kırmızı taşı,beyaz bir taşasürrerek, kızaranbeyaz taşı su ilc

yıkayıpsuyunu içmek.

16) Sıtmadankurtulmak içinağaçveyaçalı altına taşatmak.

17) Ayasofya'daki Terler Direk'in oyuğu şifaniyetiyle ziyaret ediliyor, cl sürülü-yor (Elleri terleyen), başağrısı. mide ve bağırsak sancısı, sıtmaya karşı, o çukura usulünce 3 defa elsokuluvor,

29O<:ak,a,g.e., s.123-127; Tanyu,a,g.e., s.38-181.

(9)

- - - folkloriedebiya:

t t

18) Taşiçindeki taş oyuğa(Kuule deliği) bakıp, dualar okumak. 3 günde 3 defa gelinecek (Felçli, sinirli hastalar, bazanakıl hasta/arı).

19) OyukTaşakafa sokmak (Devamlı başağrısına.şifaiçin).

20) Binek Taşı. Ayakları tutmayan çocuklarıbu taş

üzerine

çıkarıp beş dakika

bırakmak.

21) Şeytan Taşı denilen, taşı, kaplıcadarı şifagörmesineşeyranınengel olmaması

için oraya 3 taşatmak.

22) Yılancık Taşı; Sarı Taş:Hasta mahalleyapışırsa yılancık. yapışmaısa yılancık

olmadığının anlaşılmasıiçin (Yılancıktedavisi için).

23)Hızır Direk (Birtaşsütun),devamlı başağrısıolan hastalartarafındanziyaret

edilir.

24) Dua edip penceredentaş atıpkaçma. Uyuz çıbanı,cilt hastalıklarıolanlar. 96- Kısırlığa karşıçocukdoğurmakiçin taşlailgili inançlar:

1)Taşaoturmak (Bir çok illerde). 2) Taşalmak, üzerindetaşımak.

3)Taş saklamak. evde, uygun bir yerde saklamak. 4) Ziyaretgahtaki taşı kucağına alıp taşımak.

5)Taş üzerine yüzü koyun uzanmak. 6) Taşakoyun sürtmek.

7) lLiç niyetinetaşıtoz haline getirip içme veya yalama gibi davranışlar.

8) Kutsalsayılanbir taşı ziyaret etmek. 9) Kutsalsayılanbir taşçevresinde yürümek.

10) Akan sudan çocuk sahibi olmak için murattaşıalmak. 11) Çocukdoğurtan taşlar. (Aynızamandadoğumlailgili). 12) Çocukdileğiiçin taşı belderaşımak.":"

Bütün bu.inamşlarla birlikte" temas, taklit, ak büyünün" uygulandığı görülür. Fakat bahsedilen bu inançlar ve uygulamalarda, kutsallaştırmasebebiyle büyü ile

daıinyan yanaolduğu anlaşılır.Eskiinanışlar,büyü şeklindedevam ederken,bunları

kabul etmeyen din, sadece dualar, Fatiha, Yasin,ıhlassurelerininokunması,

Kelime-iŞehadet,tekbir getirilmesi ilevarlığını duyurmaktadır.II

Alaç

Ktilti\

Bu külrün temelinde, yine, tabiat varlıklarınıniçindeki, çeşitli sebeplere bağlı

olarak güçlü olduğuna inanılan ruh kavramı vardır. Ağaç, köklerinin yer altına, gövdesinin yere bağlı olması, dallarının göğe uzanması dolayısıyla mitolojik simge olarak,dünyanıneksenişeklinde düşünülmüştür. Ayrıca bazı ağaçlarınyaz,kış yeşil

kalabilmesi, insandan. daha uzun süre yaşaması, mevsimden rnevsime kendini yenileyebitmesi sebebiyle, ilkel toplumlar, ağaçları kutsamış ve içindeki ruhlara

30 Tanyu, a.g.e.,s. 189-190.

31 Bubüyüçqideriyle ilgiliayrıatılıbilgi için bkz.Örnek, a.g.e., s. 141-150. 32Tanyu, a.g.e., s.2t 1.

(10)

-:: "T"

- - - folklortedebiyat

.11_,...'..."..."'---'"

tapmışlardır.Agaç, gögün diregidir. Ayrıca şamanların göğe doğru yaptıklarımistik

yolculuklarında merdiven görevi görür." Kült haııne dönüşen ağaçlar, genelde

arazide tek başına duran, kuru, meyvesiz, ulu ağaçlardır. Çam, kayın, çınar,kavak,

ardıç,elma türündenağaçlar kutsallaştırılır." Türk mirolojisinde hem ana hem de

ata rolünü üstlenen ağaçlarlailgili anlatdarvardır. Oğuz Kağan'ınKök,Dağ,Deniz

adlı oğulları, bir ağaç kovuğunda bulduğu ikinci karısından doğarlar. Manas

destanındave Yakut kadınları arasındaçocuk veren elmaağacı inancıyer alır.Türk

mitolojisinde boy ve aile ağacı,evi ve aileyi koruyan agaç ruhu inanışlarınada

rast-lanz."

Abdülkadir Inan'a göre,ağaçve ormankühü,orman ürünleri veavcılıklageçinen ilkel toplumların inancıdır. Ziraarçilik ve çobanlık yapan toplumlarda bu kült

zayıflamışhatta orman kötü ruhlarınyeri olarak görülmüştür. Şamanlar arasında

özelliklekayın ağacı,hem ayinlerde kullanılanhem detapınılan kutsal birvarlıktır."

Anadolu'da.

Yörükler,

Türkmenler ve pek çok köyhalkı arasındauluağaçları kes-menin uğursuzluk getireceğine İnanılır.Kutsal bilinenağaçlarabez, "çaput" bağlanın

bu ağaçların yakınındaki yatırlara dua edilir, yardım dilenir." Anadolu'da, ağaç

külrüyleilgiliinanışveuygulamaların, yatırlar dolayısıylaatakültü,tepe vedağlarda

bulunması dolayısıyla dağkültü, ağacın bir sukenarında olması dolayısıyla su kültü

ile bağlantılı olduğunu görürüz. Ayrıca halk arasında yaygın olan, ağacı canlı bir

varlıkgörmek ve onun içinde bir ruh tasavvur etmek de gözdenırak tutulmamalıdır.

Aydın zeybekleri, Tehnel ağacım, Kızılbaşlar ise Hızır'ın dibinde yamğına

inandıkları Ezenrere ağacını kutsal sayarlar.lS Tahtacılar. geçimlerini ağaçlardan

sağladıklarıiçinağaçlar onlar içinkutsaldır,belirli dönemlerdeağaçkesrnezler.Siirt,

Tunceli, Adıyaman, Elazığ'daki KızılbaşKürtler arasında,arazide tek başına duran

rneşeve ardıç ağaçlarını ziyaret etmek, ayınyapmak, ağaç dallarınadilek çapurları

asmakyaygındır.Anadolu'da genelde,yağmur duası,çabuk evlenme, hastalıktedavisi sebebiyleağaçlardanmedetumulrnuştur"

Hastalıktedavisi sebebiyle ağaç külrünün kullanılmasının ilgi çekici örneklerini

görmekteyiz. Mesela, Hacı BektaşVeli Tekkesi'ndeBalımSultan Türbesi'nin önün-deki dut ağacı bu amaçlakullanılır.Bu ağacın kabuğunun diş ağrısına iyigeldiğine

inarulır, ağacın kabuğu ağrıyan dişinüzerine konulur." Bu örnekte, ata veağaçkültü

birleşir. Dut ağacının,türbenin önünde bulunmasısebebiyle, türbedeki ulu şahsın

ruhuyla bağlantı kurulmuş olur. Ulu şahsın ruhu, ağacın kabuğunu da kutsal, koruyucu bir halegetirmiştir. Tıpkı şamanların, hastanın ağrısınıkendi üzerine alması

gibi ağacın kabuğu da diş ağrısını kendine geçirir. Böylelikle bu

kültler,

temas

büyüsüyle birliktekullanılmışolur.

33 Roux, a.g.e., s. 118·119; Ocak, a.g.e., s. 129-140; Ögel, a.g.e., s. 480-481. 34 Ocak, a.g.e., s. 129, 132; Roux, a.g.e., 5.118-119; Ögel, a.g.e., s. 472·480. 35 Öge], a.g.e., s. 484-486.

36İnan,a.g.e., s.62-65. 37 Eröz, a.g.e., s. 106. 38Eröl., a.g.e., s.ıos.

39 Ocak, a.g.e.,5. 135-137. 40Eröz, a.g.e., s.105.

(11)

-...

- - - -...- - - - fo/klor/edebiyat

Bir başka örnekte ise herhangi bir çam ağacının, bir dağın eteğındeki yatıra

yakınlığı sebebiyle, kült nesnesi haline dönüştürüldüğügörülür: "Söğür'ünBorcak

Köyünde, ağlamaktan kasığ} fırlayan çocuklar (bilhassa oğlan çocukları) için çam

ağacı tedavisine başvurulurdu. Kadınlar dağ eteklerine giderek, bir çam ağacını,

yumurta şeklinde(söbü) oyarlar ve ağacın iki tarafına duran iki kadın, çocuğu bu delikten üç kere geçirirlerdi. çocuğu kadınınbirialır,sonradiğerideuzatırdı, Dileği

olur, çocuğun kasığı düzelirse, Borcak tepelerinde, 'Yakup Dede' nin yarın başında kazanlada "Turrnaç Çorbası' pişirirve davet edilmişolan bütün köy halkına dağıtır

ve birlikte yemek yenilirdi, (Borcak'lıHaticeYavaş'tarı).".IBuradaağaç

kültü,

evliya

kültündenönce varlığınıhissettirir. Dilek gerçekleştiği takdirde yarıragidilrnektedir. Burada ağacınyumurta şeklinde oyulması,Hristiyani bir unsur olarak hem takdis etmeyi ve hem de yeniden doğuşu akla getirmektedir. Ayrıcakutsal kabul edilen

ağacıniçinden geçirmek suretiyle bir türarınmada sağlanmışolur.

Benzer bir örneğe Erzurum'un Tortum ilçesinin Ingüzek köyündeki Bacı Kardeş

ziyaretinde de rastlarız. Bahsedilen ziyaretin yanındakisuyun aşağısındadelikli bir cevizağacı bulunur. Çocuk isteyen kadınlarınbuağacın deliğindengeçerek dilek

tut-tuklarıtespi t edilmiştir.•2

Divriği'de Gazi Mansur köyü yakınlarındaki ardıç meyvesi ve Koca Haydar

türbesinin yanındaki söğtit ağacının yaprağının yenmesi halinde çocuğu olmayan

kadınların çocuğunun olacağına inarıılır." Bu örnekte, özellikle ardıçmeyvesinin

yen-mesi, evliya kültüne bağlanmadan tek başına ağaç külrünün bir göstergesidir.

Malatya'nınOnan köyündeki Onar Dede veSakızDede rürbelerinde kuru, büyük

bir ağaçvardır. Bu ağacın gövdesinden kuru yonga çıkartılıp kaynatılırve suyu içilirse

~ifa bulunacağına inanılır." Burada da yine evliya, ağaçve su kültü birlikte yeralır.

Ayrıca eskiden Anadolu'nun pek çok yerinde sıtmaya ve çocuk felcine karşı

"çivilernek" diye adlandırılan bir tedavi yöntemi uygulanırdı. Mehmet Halit Bayrı,

böyle bir yöntemin ıstanbul'da uygulanmadığırn belirtir. ıstanbul'da sadece diş

ağrısını gidermek için şöyle bir yöntem uygulanır:Hayvan nallamasında kullanılan

bir çivi alınır ve çınar veya başka bir ulu ağaca çakılır, Böylelikle diş ağrısının

geçeceğine inanılır. Anadolu'da,sıtma ve çocuk felci için yapılan çivilerne de buna

benzer, fakat çivişeklindeucu sivriltilmiş bir kızılcık dalı kullanılır."

Bu şekilde pek çok örnekte, ağaç kültünün, gerek ekonomik ve sosyal, gerekse

inançta ilgili sebeplerleyaşarıldığıgörülür. Burada elealınanörnekler, halkhekimliği

çerçevesiyle sınırlıdır. Kaynaklarda bu külrlerin başka şekillerine de rastlamak mümkündür.

41Erö:ı,a.g.e., s. 106. 42Başar,a.g.e., s. 167.

43YaşarKalafat,DoğuAnadolu'da Eski TürkImınçlarınınIzleri, Atatürk Kültür MerkeziYayını,Ankara, 1995,s.57.

44 Kalafat, a.g.e., s. 58.

4S Mehmet HalitBayrı, ıstanbulPolkloru; A.EserYayınlan,2.baskı, İstanbul,1972, s. 108.

208

(12)

- -...- - - folkiorledebiyat

mn bb b

C.

Göle

Tann

Kühii

Bu külr, toprakla ilgisi daha fazla olançiftçi toplumlarda değil, avcı, çoban, göçebe toplumlarda varlığınıgösterir. Orta Asya bozkrrları, bu kült için en uygun mekanlardan biridir. Eski Türklerin, gökteki bir Tanrı'ya taptıkları. Orhun Kirabeleri'nde, Çin, Bizans, Arap ve Farskaynaklarındatespit edilmiştir.Tabiat

kült-lerine bağlıolan gök, daha sonra birTanrı kavramına yüceltilmiş olmalıdir.Türklerin

GökTanrısının, tıpkıMusevilerin Yehova'sıgibi milli bir Tanrı olduğu görülür. Bu

Tanrı insanlara doğru yolu gösterir, kendisinin dediklerine uyanları ödüllendirir,

uymayanları cezalandırır... Makamı gökte olan GökTanrı'nıniyiolduğuna ve iyilik

yaptığına inanılmasına karşılık,yer altındabulunan Erlik'in kötü olduğuna,kötülük

yaptığına inanıldığıtespitedilmiştir.

Eski Türkler ve günümüzde Türkiye'de Alevi ve Bektaşiler. göğü, güneşi, ışığı (nuru), ay veyıldızlarıkutsal birvarlıkolarak görürler. Anadolu'daki Alevi veBektaşi topluluklar, nefeslerinde. ay ve güneşin kutsallığını Hz. Ali ve Hz. Muhammed'e

bağlayarak sürdürürler. Hatta Hz. Ali, Bektaşilerde ve özellikle Ali-ilahilerde bir

"Güneş-Tanrı" olmuştur."Türklerin lslarniyet'] kabul etmelerinde de bu kültün, tek

Tanrı inancıetkili olmuştur."

Eski Türklerdeki Gök Tanrıkültünün mahiyeti hakkındayeterince bilgibulurıma­

maktadır. Ondokuzuncu ve yirminci yüzyılda Şamanlıkla ilgiliaraştırmalarda Gök

Tanrı'nın yanında iyi ve kötü ruhların da bulunduğu anlaşılmıştır. Bu tanrının

buyruğunda, göğün en üstkatındave daha alt katlarda pek çok "oğlu" veya "ulağı"

vardır. Bunların sayısı kabileden kabileye değişmektedir. Buryatlar 55 iyi, 44 kötü

tanrıya inanırlar. Butanrılarkendi aralarında savaşırlar ve

bu

savaşlar da insanları

etkiler. Mircea Eliade, Şemsnizm adlı kitabında, bu tanrı çokluğunun ve savaş halindeolmalarınınyeni bir durum oldugunu ileri sürer. Türk, Tatar veSibiryalı halk-larda, dişi tanrtlara inanma yaygındırve bunların etkisi kadın, çocuk ve doğumla

sınırlıdır.H

YaşarKalafat. DoğuAnadolu'da Eski Türk Insnçlsruutı Izleriadlı kitabında, bu

tanrıve iyelerisınıflandırıpkonuya uygun örneklerisıralar.Kalafar, bunları şu şekilde

belirtir:"

A-Tengrirrürk Tengrisi/BirTengri/Tanrı,

B-Iyeler,1. Yardımcı Iyeler (Karşıt, 'Buura Kan, Yaşıl Kan, Burça Kan, Karakuş,

Baktı Kan ve Er Kan), 2. Koruyucu İyeler,a.Umay, b. Ana Maygıl, c. Ak Ana (Ak

Ene), 3. Kara İyeler,a. Erlik (Erlik'inçocukları: Karaş, Mattır, Şıngay,

Kömürkan,

BadışBiy, Yabaş,Temir Kan, Uçar Kan, Kerey Kan, KişteyAna ile Erke Solton), b.

Alkansı.

C-Gök ve Yerİyeler], ı. Gök lyeleri, a. GöklKök Tengri, b. Güneş, c. Ay ve

Yıldızlar, 2. Yer Iyeleri, a. Dağ İyesi, b. Kaya-Taş

Iyesi,

c. Yer Iyesi,ç . Su Iyesi, d.

AğaçlOrınanIBitkiIyesi,

46 Ocak. a.g.e., s. 66-70. 47Eröz, a.g.e.,s.108-12l.

48 Bu konuda daha fazla bilgi için§Ueserebakınız:HikmetTanyu,fs/im/ıktanOnce Türk/erde Tek

Tanrı fnarıcı,Ankara Universitesi liahiyat FakiiltesiYayınları,Ankara, 1980, VIII+216s.

49 Mircea Eliade,Şamanizm,çev.ısmetBirkan, ImgeKieabevi, Istanbul, 1999, s. 28.

50 Kalafat, a.g.e., s. 23·73. .

(13)

MlNRIRI

- - - - -...---"""'''''''''''''',.." folklorledebiyat

""

Ç-Ev-Ocak-Od/Ateş-Agıl İyeleriL Evİyesi, 2. Ocak, OdlA~ş

Iyesi,

3. AğıllAhır

lyesi;

D-Kişioğlu,Apa/Ata-Arvak/Arbak (Ruh).

Kalafat, bu sınıflandırmada görüldüğü üzere, tek tanrı inancına bağlı olarak bu iyeleri ele almıştır. Halk hekimliğiyleilgili uygulamalara dikkat edilirse) insanların

tamamen o konuyla ilgili iyelere yöneldiğigörülür. Iyearacılığıyla.tek tanrıya değil,

doğrudan iyeye yönelik bir kursallaştırma ve buna dayalı bir uygulama karşımıza

çıkmaktadır.Konumuzla ilgili örneklerişu şekilde sıralamakmümkündür:

Göğün kutsallığıylailgili en yaygın uygulama) elleri göğe açıp dua ve beddua

okunması;yeni doğan bebeğin,gerdekten önce darnadın, defnedilmeden önce

rnev-Ilanın göğe doğru kaldırılmasıdır. Ağrı'da ve Sivas'ta gök gür1eyip şimşek çakınca,

insanlar sırtını duvara sürter, ağızlarınademirden bir nesne alıp ısırırlar. Böylece

sırtının pek) dişlerinin sağlam olacağını urnarlar." tki uygulamada, bilerek veya

bilmeyerek, temas ve benzerlikbüyüsüyapılmaktadır.

Güneşin kutsallığı "güneşgirmeyen eve doktor girer" atasözünde de kendisini

gös-terir. Şamanlar. ateşi, güneşin ve ayın birparçasıolarak gördükleri için kutsal sayarlar. Şamarılığagöre ateş,rernizleyici ve kötüruhlarıkovucu birözelliğesahiptir.

ŞamarıTürkler,ateşe saygısızlıketmezler,ateşisuyla söndürmezler; ateşe saygısızlık edenin hastalanacağına inanırlar.n

Kars ve çevresinde, güneş batarken uyuyan uyandırılır, aksi halde uyuyanın

öleceğine inanılır.Erzurum'un Şenkayaveİspirilçelerinde, cılız, hastalıklıçocuklar,

ayadoğru kaldınlıp"ya al ya ver" diye seslenilir. Bundan sonraçocuğunyaiyileşeceği

ya da öleceği düşünülür. Burada koruyucu bir varlıkolarakdüşünülenay ile koruyu-cu iyeolduğuna inanılan Umay'ın aynı şekilde algılandığıgörülür."

Urfa'da ellerinde siğil çıkanların, yeni doğan aya yönelip "ayı gördüm hoş

gördüm, siğilimin yerini boş gördüm" diyerek ellerini ovdukları ve siğillerin

geçeceğine inandıkları tespitedilmiştir. AynıinançSarıkamış'tada görülür, hemsiğil

hem dearpacık için aynı uygulamayapılırveşöyle dua edilir: "Aya baktımyay gibi

siğilim, arpacığın erisin yağgibi."ı. Burada kutluvarlıkilehastalıklı bölge arasında

bir benzerlik kurulmaya, bir büyü işlemi yapılmaya çalışılır.

Koruyucu iyelerden biri olan Umay, doğumdave doğumdan sonra hem bebeği

hem de anneyi kötü iyelerden korur. çocuğukorumaya, ergenlik çağına ulaşıp ad

alıncaya kadar devam eder. Umay, Yakut Türkleri arasındaAYISIt olarak da bilinir.

Doğuve GüneydoğuAnadolu'da yaramazlıkyapançocukları Urnacıile korkutmak,

aslındakutsal kabul edilen Umay'ın,korkutucu bir unsur olarak İslamiyer'iniçinde

devam etmesidir." Yakut,Kırgız,Kazak Türklerinde ve Anadolu'dadoğumdansonra

çıkan"son"un, "eş"in, ıssız)temiz bir yere götürülüp gömülmesi de Umay'a

göster-ilen saygıylaizah edilebilir. Doğumdansonra yemek verilmesi de yineUmay'ı

mern-51 Kalafat, a.g.e., s. 36. 52 Inan, •.. Şamanizm,s. 66-71. 53 Kalafat, a.g.e., s. 39. 54 Kalafat, a.g.e., s. 40.

55 Inan, a.g.e.,; s. 34-39; Kalafat, a.g.e., s. 27·29.

(14)

$ .J UL

______- __."''''''',_"'''''_''''...

''' folklor/edebiyat

.IU..." ..."";. . . .:ı ....

nuneı:ınekiçin yapılan uygulamalarınizini taşır.u "Eş", kapı eşiğineveyameyveli bahçeye de gömülür." "'Son"un gömülmesi, parçanın başına gelenin bütünün de

başına geleceği,yani bebeğezararvereceğikorkusuyla da bağlantılıdır." Yinebunun

da temelinde büyüyatmaktadır.

Umay,nasıl koruyucu bir iye ise,Alkarısı (ya da Albas«, Al,Albıs, Almış) da o kadarzararlıbir iyedir.Alkarısı.lohusa kadınlarave bebeklere zarar verir. Alkarısı, yalnız kalan lohusaların çiğerini alırsa, lohusayı al basarmış. Kırmızı renkten ve demirden korkanalkarısınınzarar vermesini engellemek içinlohusanın başına kırmızı

rül bağlarlar.lohusaya kırmızr şekerhediye götürürler. tüfekpatlatırlar.Erzurum'da

albasmasınınen önemli sebebi olarak lohnsanm fazla kan kaybennesi gösterilir." "Hakkari'de al basmasın diye yorgana iğne batırıhr. Ayrıca,lohusa yatağıyanına,

kırkı çıkineayakadar süpürge bırakılır.?" Erzurum'da al basmamasıiçin lobusaya siyah bencuk takılır, kırmızıelbise giydirilir,yatağın üzerine siyah erkek pantolonu

atılır, yorgana iğne sokulurveve ciğer aSılır, lobusanın yastığının altına Kur'an-ı

Kerim, En'am, bıçak, makas,kurtderisi konur.HBunlarınhepsinde kötü ruhu korkutupkaçırmak esastır.

Türklerce kutsal kabul edilen demirleyapılanmakas,bıçakveiğnenin, lohıısanın

yanında bulundurulması, kötu ruhlardan ve kötüiliklerden korunmaamacını

taşımaktadır.Bu uygulama, daha farklısebeplerle, değişik şekillerdeve değişik

nes-nelerle de yapılmaktadır." .

ç.

Ş.m'nbk

Çeşitli Türk topluluklarında şaman, kam, kaman, oyun, ozan adıyla bilinen

kişilerin varlıkları, uygulamaları, inançları hakkında, Türklerin tarihte görülmeye

başlandığıdönemlerle ilgili eski kaynaklarda.şimdiyekadar bir bilgibulunamamıştır.

Ne eski Türk yazıtlarındane de eski Çin kaynaklarında TürklerdeŞamanlıklailgili birunsura rasdarımanuşrır. Şamanlardan bahseden, bilinen en eski kaynak VI.

yüzyıla, Çinlilere aittir." Bu konuda çalışan Shirokogorov, Koppera ve "EHade gibi

araştırmacılar,hakim unsur olan yeraltındakikötü ruhlar, iyeler ve yer üstündeki iyi

ruhlar, iyelerkarşıtlığına dayalı düalizmidikkate alarak,Şamarılığın Orta Asya'daki çoban, göçebe topluluklara, Budist etkilerinağırlıklı olduğuGüneyAsya'danyayılmış

olduğutezini ileri sürmüşlerdir,"

Şamanlığıninanç yönüincelendiğinde,daha önçeki dönemlerde Türklerarasında

56Başar,a.g.e., s. 67-69; Kalafat, a.g.e., s. 28.

57 Sedat Veyis Örnek,Geleneksel Kültücümüzde Çocuk, TürkiyeIş Bankası Kültür Yaydıları,Ankara, 1979, s. 110-112.

58 Selçuk Aytar,Istanbul TıbbiPolkloru,BozakMatbaası,Istanbul, 1980, s. 38. 59 Inan, a.g,e., s. 172-174;Başar,a.g.e.;«.91.

60 Kalafat, a.g.e., s. 33.

61Başar,a.g.e, s. 91-93;ısmail HakkıAcar, ZiraFolk1<mı,(yayınyeri yok), 1975, s. 97.

62Yaşar Çoruhlu, "Orta Asya'dan Anadolu'ya Lahit veTaş Sandukalarda Görülen Hançer-Bıçak Tasvirlerinin Sembolizmi", 1. EyiipsultauSeuıpozyumu tebliğler,RyupBelediYe$iYayını,1998, s.

60-70.

63 Ocak, a.g.e.., s. 70.74;RO\Ix,~.g.e,s.49"63; Inan,a.g.e... $,1-12. M·Eliade, a.g.e., s.,539-$52.

(15)

_ _ _ _ _ _ _ _ _ _ _1

fo/klor/edebiyat _ _

"''''_."IMOI _

görülen atalar kültü,tabiatkültleri ve GökTanrı inancıileBudizr»,Maniheizm gibi dinlerin inanç ve uygulamalarının birleşmiş olduğu anlaşılır, Bu sebeple, Türklerin dini tarihi üzerine araştırma yapanlar, önce eski Türkinançlarını Şamanizmolarak

algılarnışlar, büyü sistemine dayanan Samanlığın eski Türk dini olduğunu ileri

sürmüşlerdir(Mesela Wilhelm Radloff)."

Ohlrnarks,Şamarılığınortayaçıkışını, kutuplarınve.OrtaAsya bozkırının,uyaran

yoksunluğundan dolayıinsana hayal gördüren ıssızlığıvevahşiliğine. yetersiz ve tek yönlü beslerımeye, saralı,histerik olmaya bağlamıştır.Fakat Şamanlık.sadece kutup ve kutupaltıbölgelerdedeğil,Kuzey ve Güney Amerika'da. Asya'da. Orta veYakın

Doğu'dahatta Avustralya'da bilegörülmektedir."

Şamanlık.genelde doğuştangelen özelliklerle kazanılırve şamarı adayı,seçilerek

eğitilir. Çoğunlukla ailesinin geçmişinde şamarı bulunanların şamarılığa seçildiği

görüıü~.67Budurumocaklıolmak ve

el

almakşeklindedevam etmektedir.Şamarı

ola-cakçocuğunhayali geniştir, zekidir, genelde yalnız kalmayı tercih eder, doğaçlama

şiirlersöyler. Usta birşamanın yanında yıllarcasüren bireğitimdensonra trans haline

geçerek, büyü yapmayı, hastalıkları tedavi etmeyi öğrenir. Şamanın bütün bu işleri yaparken yardımcı olduğuna inandığı şey ise kendisine bağlı yardımcı ruhlar,

tözlerdir."AhmetYaşarOcak,MirceaEliade ve

J.

Andrew Boyle'unçalışmalarında tespit ettikleri,şamanlarıngörev vekabiliyederinişöyle maddeleştirmiştir:

"a)Gelecekten haber verme,

b) Havayı değiştirme,

c)Ürünleriyeşertme,

d) Felaketleri önleme ya da düşman iizerine yollarna,

e)Hastalarıiyi etme,

f) Ateşehükrnetme,

g) Sihirli uçuş,

h) Ruhunu bedendenayırma,

ı) Göge çıkmaveya yeraltınainme?"

Şamanın ayrıca ad verme, törenleri yönetme, bazı durumlarda topluma liderlik etme gibi sosyal görevleri devardır.

Şamanın en önemli görevlerinden biri olan hastalarıtedavi etmek, belirli yollarla

gerçekleştirilir. Şarrıanlıkta,insan vücuduna giren kötü ruhların,içerideki iyi ruhu

dışarı çıkartnğırıa,böylelikle hastalıkların oluşnığuna inanılır. Bu yüzden şaman,

önce trans haline geçerek kendisine yardımcı olan ruhları yardıma çağırır, Sonra

hastalığınsebebi bulunmaya, ruhun vücudu neden terk ettiği anlaşılmaya çalışılır.

Kötü ruhun (veya ruhların), vücutta toplandığıyeri tespit eden şarnan, ruhu (veya ruhları), bulunduğuorgandan, vücuttançıkarmakiçin tehdit eder, onunlasavaştığını

65 Ocak, a.g.e., s. 73.

66Örnek, 100 Soruda... s. 48; Eliade, a.g.e., s, 213·506; NevilDrury, Şa/1J;JnİZm, çev. Erkan Şimşek,OkvanusYayıocılık,s.lst., 1989, s. 35·51.

67YaşarÇoruhlu, Türk Mitolojisinin ABCsi,Kabaıcı Yayınevi,Istanbul, 1998, s. 62-63. 68İnan,lI.g.e." S.72·90.

69 Ocak, a.g.e., s. 142.

(16)

- - - fo/klor/edebiyat

temsilen dans eder, titrer, yerdeboğuşur. Şaman,sonunda vücuttan çıkaniyi ruhun yerini bulurveyenidenhastanınvücudunasokar."

Şamanlar. hastalarısadece kötü ruhlarlasavaştıklarınıtemsil eden ayinlerle tedavi etmeye çalışmazlar. Bunların dışında başka yöntemler de kullanırlar. Hasralıkla

bağının zor kurulabildiğitamamen simgesel işlemler, soyut ritüel yinelemeler de

yapılır. Mesela hasta, çiçek tozu ve kumlayapılanbir resmin içine yerleştirilir. Ayrıca. şamarılar, hastalığa sebep olduğunu düşündükleri nesneyi, hasralanmış organdan emerek veya elleyapılan bit uygulamayla çıkartırlar.Bu nesneler genelde"diken, cam

parçasıveya tüydür, Tabii ki bunlarağızdan karılıbir şekilde çıkartılır. Levi-Straus,

düzmece bir gösteri olarak yorumladığı, tamamen hasta, şamatı ve toplumun psikanalizine dayandırdığı başka örnekler de anlatır. Levi-Straus'a göre bu tür tedaviler. köy, kabile, klan topluluğununönünde yapıldığı için hem hasta hem de toplum psikanalizden geçmektedir. Şaman da tıpkı bir psikanalistin yaptığı gibi

rahatsızlığa sebep olan durumun yaşandığıilk ana dönüp, o anı tekrar yaşatarak

psikolojik arınmayı sağlamaktadır. Böylelikle psikolojik kökenli hastalıklar

iyileşebilmektedir,Bu yüzden hastanın ve toplumun yapılanların kutsallığına

inan-ması,temelşartolarak görülmektedir. Böyle yapılan ayinler, bir hasta-hekim olarak görülenşamanında psikolojik arınmasını sağlamaktadır.71

Abdülkadirınan, kitabının Şamanizrndekiayin, tören ve bayramlardanbahsettiği

bölümünde,hastaları iyileştirmekiçinyapılanlarüzerinde de durur: "Bunlarhastalığı

başka bir nesneye veya hayvana 'göçürrne', yağlı paçavrayı ateşte yakıp'alazlama',

'uçuklama', bir ruhunadınayeni bir'ongon-rös' yapma gibi aile başkanı, şamarı veya

bu işlerden anlıyankocakarılarmarifetiyle yapılanayinlerdir."n

Bu uygulamaların benzerlerinin ıstanbul'da ve Anadolu'nun pek çok yerinde

yapıldığınadair bilgilere kaynaklardarastlamaktayız.Bu örneklere geçmeden önce bu

işlemleri gerçekleştiren hoca, derviş, kocakarıdiye belirtilen şahıslar üzerinde

dur-mamızgerekir. Çünkü bu şahıslar şamanlarınözelliklerini taşımaktadırlar.

Mehmet Halit Bayrı, ilk baskısı 1947 yılında yapılan ıstanbul FolkJoruadlı

kitabında bu "Hoca"ların "bir zamanlar her adım başında bulunduğundan"

bahseder; "bu gibilerin hepsi, din adamı veya derviş kıyafetinde gezer, kendilerini irfan, itibar, mevki ve nüfuz sahibi gösterecek tarzda hareket ederlerdi, Bununla beraber kelimeleri adeta heceliyerek güçlükle okuyabilirler, doğru, dürüst iki sözü

yazamazlardı,hatta aralarındahiç okuyup yazması olmıyanlarbile vardı.,,73 Rüya

tabir etmekten, muska yazmaya, evlenemeyenlerin kısmetini açmaktan, hastaları

tedavi etmeye kadar pek çok iş yapan bu şahısların, şamanların görevlerinin bir

kısmını, şehirve kasabaortamındadevam eteirdiklerianlaşılır.Hattaşamanların ken-disine bağlı ruhlarla yaptıkları hastalıktedavilerini, bu şahıslar. cinlerle konuşarak

yaparlar. "Bunlararasındakendisine müracaat edenlerin başınacin ve perileri davet edenler, onlarla konuşup münakaşayadalanlar, hastalıklarıtedavi bahsinde cin ve perllerin yardımını görenlerin bulunduğu ısrarla rivayet edilirdi, "" Şaman, trans

70 Wilhelm Radloff, Sibirys'dan,çev, Ahmet Temir, Miırı Eğitim Bakanlığı Yayım,2.baskı, İstanbul,1.994,

s,74-76; Örnek, a.g.e., s,54-58; Inan, a.g.e.,s,109-116; Eliade, a.g.e., s. 247-290; Roux,a.g,e,s. 64-66; Drury, a.g.e., s. 31-34.

71 Claude Levi-Srraus, Din veBiiyü,çev.AhmetGüngör~YQIYayınlan,2.baskı,Istanbul, 1993, s. 51·71. 72 Inan, a.g.e., s. 107.

73Bayrı,a.g.e., s. 109. 74Bayrı,a.g.e., s.ıtO.

(17)

_ _ _ _ _ _LIILIiIıLiL

folklortedebiyat

ı J dUULI b

haline geçtikten sonra ruhlarla konuşur, hastanınvücudunu terk eden ruhunu yer

altındaki ve yer üstündeki ruhlara sorar; şaman,kötü ruhlarla kavgasınıhareket ve

sözle ifade eder. Bu "hoca", "kocakan","ocaklı"ve "izinli'Terin ise transa geçtikleri

hakkında kayıtlara rastlamadıkama bunlarıncin ve perilerlekonuşması, şamanlarla

bağını açıkçagöstermektedir.

Şarnanlıkraki ruh kavramıyla, ıslamiyet'teki cin kavramı birbirine benzer.

İslamiyet, cinlerin varlığını kabul eder; fakat sihir ve büyüde kullanılması,

yararlanılması hakkında, şeriatra, farklı düşüncelere sahip olanlara rastlanır."

Şamanlıktan İslamiyer'egeçen toplumlarda bu türuygulamalarınİslwıtkavramlarla,

dualarla devam ettirilmesi gayet normaldir. .

Osmanlı'dahasta tedavisi içinbaşvurulanebeler ve tabiplerdışında,daha çok halk

arasında bilinen ve yaptıkları işlere göre ad alan şahıslar da bulunur: Bunlar,

kırbacılar, alazcılar, kelci kadınlar, korku damarına basıcılar, kurşun dökücüler.

parpıcılar, karışmış Ianiler, dalakçılar, sarılık ve dil altı kesenler, hunnak resbihi

verenler, ısıtma bağlayıcılar" adlarını alırlar. Buşahısların uyguladığı pek çok yön-tem, Orta Asya'daki şamanlar tarafındanda uygulanmıştır.

Mesela,kırbacıların uygulamalarındabu izlere rastlanır. Kırbaolmak,karnı şişen

ve ishal olan çocuklar için kullanılır; bunları iyileştirenlere de kırhacı denir. Bunlar rnakas, tarak, koyun çene kemiği, kül ve kurtçukkullanırlar. Kırbacılar,gelen

has-tanın rahatsızlığınıncinsine göre, önce onuyatırır, karnınıaçar, dua okuyarak azar

azar kül döker. Yine rahatsızlığa göre ya çene kemiğini hastanın karnma dokun-durarak gezdirir ve aradamakası açıp kapatarak okur, ya tarak gezdirir ve makası

aynı şekilde kullanır,ya da okuyupdöktüğükülün üstüne kemikte üremişkurtçuklar koyar, Eyyüb'ün sağlık duasınıokuyup bezle sarar."

Burada kullanılanaletlerin ve tedavideyapılan uygulamalarındikkati çeken bazı

özelliklerivardır. Şamanlar.kurban edilenhayvanınkemikleriniOrtalığaatmazlar, ya yakarlar ya da gömerler. Bazı özel ayinlerden sonra bir kaba konulan kemikleriri

kayın ağacına asıldığıda bilinmektedir.n Bunun sebebi olan inançşudur:"( ... )

kemik-ler, Şamanizmin temel kavramını teşkil eden tekrar doğuşa olanak verdiğinden,

ölürrünyeryüzündekidevamlılığınıvekişiyiatalarinave gelecek nesillerinebağlaması

dolayısıyla niteliği degişik göriinen bir güçle donatılmışrır";" Buryatlar da insanın

içindeki üç can/ruhtan birinin kemikrebulunduğuna inanırlar." Ayrıcakürek kemik-lerini yorumlayarak fal bakmak da hala Orta Asya'davarlığınısürdürmektedir." Bir

başka dikkati çekici özellik de demirden yapılan makasın kullanılmasıdır.Demirin

gücü vekutsallığı, şamanlarındemirci olarak görülmesi bilinenhususlardır.Böylelikle kötü ruhlaruzaklaşnrılmayaçalışılmaktadır."

75 Cemal Anadol, TarihtenGünümüzeKadarDoğuveBatıKültürlerimkHalkInanış/arıBüyü

(Sihir-Tilsım-Cin Çarpması),KamerYayınları,3.baskı, İstanbul,1997, 139.

76 Abdülaziz Bey,OsmanlıAdet,Merasinıve Tiibirleri (Insanlar,InilIllş/ar, Eğ/ence,Dil),ikinci kitap, yay.haz.Kazım Arısan,DuyguArısanGünay, Tarih VakfıYurtYayınları,Istanbul, 1995, s. 354, 357. Abdülaziz Bey,OsmanlıAder,Merasİmve Tiibir/eri (insanlar, Inanış/ar, Eğlence,Dill, ikinci kitap, yay. haz.KazımAman, Duygu AnsanGün'ıy,TarihVakfıYurtYayınları,Istanbul, 1995, s. 354,357.

77AbdülaziıBey, a.g.e., s. 354.

78Inan,Şamanizm,a.g.e., s. 101 80 Roux, a.g.e., s. 132.

81 Eliade, a.g.e., s. 248, 3numaralıdipnot.

82 Ötüzlan Bolat,KanşaubiyMiziev, "KürekKemiği Falı",Yesev;'sayı: 3, Mart 1994, s. 50; Roux, a.g,e. s. 74-76.

(18)

-dd

- - - folklortedebiya;

Kırbacılann uygulamalarında çeşidi büyü yöntemlerinerastlarnaktayız. Hastanın

karnmakemiğinsürülmesi, nesne ile büyü gücü arasında temas kurulmasını sağlar.

Temas büyüsüadıverilen bu büyü bir hayliyaygındır. Okanmuşnesneler vebunların

yutulrnası, üzerinde taşınması,dualar, büyülü sözler, büyü gücüyle bağlarınkurmak

içindir. Yukarıda kutsallığıüzerinde durulankemiğinve demirmakasın kullanılması

da bu nesneleraracılığıylabüyülü güçle bağlantı kurmak içindir. Böylelikle hastanın

içindeki ruh, cin vs. kötü unsurların bu kutsal, büyülü nesneler aracılığıyla

uzaklaştmlmasıamaçlasur.

Hastanın karnına kemikte üremiş kurtçukların bırakılmasıise yine Şamanlıktaki

inanışlarla bağlı olmalıdır. Yukarıdakemiklerin vücudunruhlarındanbirinin yerinin

kemikolduğunu belirtmiştik.Kemiktençıkankurtçuklarda o ölmeden önce o kemiği

taşıyan canlının ruhu bulunmaktadır.Bukurtçukların, rahatsızlığın bulunduğu yere

temas enirilmesiyle,hastalığı oluşturansebebin(kötü ruh, cin, sihirli nesne vs. de ola-bilir), kurtçuklara geçmesi amaçlanmaktadır. Şamanların temel görevlerinden biri de

hastalığı başkabir nesneye "göçürme"yi84sağlamalandır.

Bu şekilde yapılan halk hekimliği uygulamalarındadin ve büyürrün yan yana

bulunduğu dikkati çeker. Yukarıdaki "kırbacı" örneğinde, tamamen Islam dışı

inanışiara dayalı uygulamaların yanındaIslam'adayandınlanHz. Eyüp sağlık duası

da edilir.

Dalakçılarda izinli veocaklılardandır. Karnısutoplayıp şişen,müzminsırmalılar,

dalak kestirirlerdi. Bununla ilgili birkaç yöntem uygulanır. Birinci yöntemde hasta arka üstü yatar;dalakçı hastanın karnına basnrır, karnıikitarafındantutup sallar, bu arada dua okur. Daha sonrahastanın karnınınüstünde bir koyundalağınıokuyarak parçalar. Hastaya, fakirlere sadaka vermesi, çok su içmemesi, hamama gitmemesi

tavsiye edilir." .

Ikinci tür uygulamada, dalak kesici hoca, dua okuyuphastanınkarnma üfledikten sonra, karasaplıbir bıçağı hastanın karnınınüzerindeyukarı aşağıvesağasoladoğru

dolaştmr.Hoca,ateşte kızdınlanbirçiviyihastanın karnındaüç veya yedi yere hafifçe

dokundurur veburaları sarımsaksuyu ileoğuşturur. ~

Üçüncü uygulama ise teatral bircanlandırmaya dayanır.Bir koyunkaraciğeriveya

dalağı, hastanın karnma konur. Hastanın yakınıveya hasta iledalağı kesecek hoca

arasında şu şekildebir konuşmageçer;

"-Ne kesiyorsun? Hoca cevap verir:

-Falanın dalağını kesiyerum.

Hasta sahibi, yahut hasta tekrar söyler: -Öyle ise kes gitsin!

Hoca da buna:

-Kestim gitti, diye karşılık verir.":"

Bukonuşmalar üç defa tekrarlandıktansonra, hoca karasaplı bıçağıyla hastanın

karnıüzerindekaraciğerveyadalağı üçdefa çizer ve bunu hastaya verir. Hasta,

evin-de bunu ocağın yakınma astırır. Sıcağınetkisiyle ciger veya dalak kurur;kurudııkça

83 Roux, a.g.e., s. 63"64; Çoruhlu,"Orta Asya'dan ... ", s. 68-70.

84ınan,a.g.e., s. 107.

85 Ab<!ülaziz Bey, a.g.e., s. 357. 86Bay1'1,a.g.e., s.103-104.

87Bayrı,a.g.e., s.104.

(19)

- - - folklorledebiyat

da hastalığın iyileştiğine inaıulır,

Buna benzer bir yöntemi Radloff, bir kurban ayıninde şu şekildetespit etmiştir:

"Koyun kesilir kesilrnezbaksa mınıdanarak hayvanınak cigerinikoparır,acele

has-tanın yanına gider ve ona, henüz sıcak olan ciğerle üç defa vurur. Sonra, hastalığı

üzerine aldığızannedilenciğerikaparak köpeklere fır1atırve en son parçasınakadar yiyip birirmelerine dikkat eder."ILLI

Bu uygulamalarda, hastanınvücudundaki hastalıklıyere dekunulduğu üzerinde

durulmaktadır.Hastaya dokunarak veyaciğeri, dalağı dokundurarak, oradaki kötü

ruhlaralınır.Böylelikle hastalık yapan bu kötü unsurlarıyok etmeimkanı doğar.Bu uygulamalar hem ruh geçişiyle hem de temsili olarak o bölgenin kesilmesi veya

dağlarımasıylada açıklanabilir.

Yukarıdaki örneklerin haricinde, şamanların kullandığı aletler ve yöntemlerle

hastaları iyileştirmeye çalışan başka insanlara da rastlarız, Mesela alazcı bunlar

arasındadır.

Alaz, çocukların yanaklarındagörülenkaşıntılı,kabuklu bir türegzamadır.Bunu

iyileştirenlere alazcı, yapılan işlemeise alazlama denir.Alazernınyaocaklıya da nefes

almış olması gerekir. Alazcıyahasta güneş doğmadangötürülürve okurulur. Daha

sonra arka üstüyarınlan hastanınyüzünekırmızıbirçuha örtülür,Alazcı,bu örtünün

üzerine pamuk parçaları koyar, dua okumaya devam eder, çakmaktaşını çeliğe

çarparak ateş çıkartır, pamuklarm tutuşmasını sağlar. Çakmak taşı, bu işlemden

sonra suyun içindeyarımsaat tutulur.Alazcı,bu taşı hastanınyüzüne sürer,şifaiçin dua eder. Birşişeye yakılan pamuğun külü ve su konur,

küllü

su sabahakşam

has-tanın yüzüne sürülür. Ayrıca alazcı, üç gün hastanın başında ekmek parçalanıp

doğranarakköpeklere verilmesini de söyler."

Alazlama, degişik şekillerde" yapılmaklabirlikte, kırmızı bir örtünün üzerinde

ateş yakma ve yakılan bezin, kınğın (keten, kendir lifi), pamuğun külünü.hastanın

yüzüne sürme aynı kalmaktadır. Kırmızıbir örtü ileateşinrenginin örtünün rengiyle

benzerliğinden dolayı simgesel bir ateşyakma veateştengeçip arınma gerçekleştiril­

mektedir.

Alazcıların çakmak taşıyla ateş yakması. şamanların ayirılerde, yaratılışın

başlangıcınıtemsilen, kutsal ateşi çakmak taşıyla yakmalarını hatırlatmaktadır.

"Yakutşarnanistleriayin ve törenler içinkullandıkları ateşiçakmaktaşiyleelde eder-ler ve bu ateşe 'ay_ out' derler"." Ateşyakmak, hem arınmayı sağlar hem de kötü

ruhlarıkovar." Çakmaktaşınıyüze sürmek isebaşlı başınabüyülü güce sahip

nesn-eye dokunarak,hastanıniçindeki kötüruhların,cinlerinkaçmasınıamaçlar.

Anadolu'da çakmaktaşıylailgiliinanışlara rastlanır. Gaziantep'te yedi tane

çak-mak taşınıbir cezvede kaynatıp bu suyla dişlerini gargara edenindişlerinin ağrımay­

acağırıave dişlerin, bu taş gibi sağlam olacağına inanılır. Ayrıca, Nizip'te yeni dişi

çıkan çocuğun dişineher gün bir defa, bir çakmaktaşıyladokunulur ve bu yedi gün

yapılırsao dişlerin düşmeyeceğine; dişi ağrıyan çocuğun dişineçakmaktaşıile hafifçe

yedi defa dokunulursaağrının geçeceğine inanılır."

Temas büyüsüyle bağlantılıbir başka örnek ise göz kapaklarında arpacık çıkan

88 Radloff, a.g.e., 8.75.

89 AbdülazizBey, a.g.c., s. 355.

90 Örnekler için bkz.Bayrı,a.g.e.,8.105.106. 91 Inan, a.g.e., s. 66.

91. Inan, a.g.e., s. 68.

93 Tanyu,TtirklerdeTaşlaılgiliInanç/u,s.137-138,141·142.

(20)

... ... falklor/edebiyat "'...,..."..., ,

-şahıslara uygulanan kırklama yöntemidir. Tespih böceği, arpacığın üzerine "geri,

geri" diyerek kırk defa vurulur. Kırk tane temiz arpa teker teker arpacığahafifçe dokundurulur, sonra da birkilgıda sanlıpkuyuyaatılır.Gözdeki kararalet için de ben-zer bir uygulama yapılır: Hasta veya yakmı yedi yabancı evden, misafir geldiğini

belirterek birer ekmek ister. Ekmeklerkırkparçaya bölünür. Her bir parça "kefareri budur" diyerekbesıneleylegöze dokundurulur.Kırklamabirince ekmekparçalarıdört

yolağzındaköpeklere yedirilir." Bu örneklerdegörüldüğüüzere,hastalık, rahatsızlık

yaratan kötü unsur, temasbüyüsüyledışarı atılıpyok edilmek istenmektedir.

Tütsülemek, nazardan korunmak için yapılan bir uygulamadır. Canlı cansız her

şeyenazar degdigi gibi herkesin de nazarı değebilir. Ama en çok mavi gözlü ve sarı

saçlılarm nazarının değdiğine inanılır. Nazara uğradığına düşünülenler bazı mad-delerin yakılmasıyla elde edilen dumana tutulur. Bu yöntem, sadece şamanlar

tarafından değil,Afrika ve Avustralya büyücülerince de kullanılır. Şarnanlar,kutsal

kabul ettikleri bitkilerin,onların tanrıve ruhlarlabağlantı kurmalarındaaracı

olduk-larına inanırlar.t'Dzerlik,çörek otu, kuru karanfil, Kabe süpürgesi. günlükyakılması bunlara örnek verilebilir.Ayrıca "nazarı değdiğinden şüpheedilen kimseninsaçından,

elbisesinden, ayakkabısından gizlice alınan birer parça"nın hepsinin bir arada

yakılması"tamamen parça ile butunarasında bağlantıkurmak, parçaya zarar verince

onun bütününe zarar vermeamaçlıtemas büyüsünün"uygulanmasındanibarettir.

Başkabirtütsülemeyöntemi de sadece tuz veya üzerlikyakmaktır." Isparta'da tuz

patlatmak hastalığı iyileştirmekiçinkullanılan yöntemlerden biridir."

"Nazarideğdiğinden şüpheedilen kimsenin oturduğuevin sokakkapısı eşiğinden

kesilen yonga'"?' ile tütsü yapılmasıise tamamen Şamanlıktakiruhlarla, evi-koruyan iyeyle bağlantılıdır. Eski Türklerden günümüze kadar gelen bu inanca göre her evin bir koruyucu iyesi bulunur ve bu iyenin makamı evin eşiğidir. ıoı Evin sokak kapısı

eşiğindenkesilen yonga ile tütsü yapmak isenazarı değdiğine inanılan şahsın,

koruyu-cu ev iyesini etkisiz hale getirip ona zarar vermeamaçlıbir aktifbüyül02olmalıdır.

Insanın boğazında,çenenin sağ veya solunda, dıştan dokunınayla anlaşılanbir

beze oluşmuşsa buna hunnak olmak denir, bu rahatsızlığı tedavi etmesi için gidilen izinli, nefesalmış kişilere hunnakçıdenir. Buşahıslar. hastanın boğazını iki eliyle, iki taraftan tutup dua okur. "Beyaz tahtadan çekilmiş tesbih tanesi kadar ufak bir

parçanın deliğindenpamuk ipliği geçirip okur, sonra da bu ipliği boğazına bağlar."

Buipliğin kendiliğinden düşenekadarçıkarılmamasıistenir. Bu konuylabağlantılıbir

başka örneğe, sıtma bağlayıcıların uygulamalarındarastlarız. "Isıtma"yatutulanlar,

okunur, bileklerinedüğümlerımişpamuk iplik bağlanır,ip kendiliğinden düşüneeye

kadarçıkarılmaması,perhizyapılmasısöylenir.ıO.

Dua okunup asılan bu ipliğin asıl işlevi, içerideki raharsızlığın, bu ipliğe geçip

kendiliğinden düşmesini sağlamaktır.Buryatşamanlarınınyaptığıtedaviişlemlerinde,

öncehastanın bulunduğuev ile evinyakınındakibirağaç arasınaip gerilir. Bu ip,

has-94Bayrı,a.g.e., s.ıog.

95 Drury,a.g.e.,s. 83-111.

96Bayrı,a.g.e., s. 106. 97 Örnek, a.g.e.,5. 143.

98Bayrı,a.g.e., s.106.

99 Hikmet Turan, "Isparta'da HalkHekimliği",Halk Bilgisi Haber/eri,yıl:2,sayı:18,ıNisan 1930, s. 135. 100Bayrı,a.g.e., s. 106.

101 Kalafar,e.g.e.,s,5g-61. 102 Örnek, a.g.e.,5.146.

103 AlxlülazizBey,a.g.e., s. 358;Bayrı,a.g.e., s. 107.

(21)

- - - folklortedebiyat

i J

tanın, kendisinden uzaklaşmışruhunun geti döndüğünde izleyeceği yolu göstermek

için asılmışnr.P'' Bu örnekten hareketle iple, içerideki hastalık yapan kötü ruh, cin

veya dışarıya kaçmışiyi ruh arasında bağlantı kurulduğuda ileri sürülebilir.

Şarnan, tıpkı Orta Asya'daki perihan gibi Anadolu'da derviş, hoca, üfürükçü

adlarıyla Islamı duaları, din büyüklerini dilinden düşünneyerek varlığını

sürdürmüştür.Yaptıkları işlere bakıldığında, bunların Islamıbir görüntüaltında,

bil-erek veya bilmeybil-erek eski inançlarının izlerini devam ertirdikleri anlaşılır. Zaten

yukarıdabelirtilen örneklerin batılinanç,boşinanç diyekötülenmesi,unutturulmaya

çalışılması da bu sebepten ileri gelir. Bütün bunlara rağmen bu tür uygulamaların

devam etmesi, tamamenhalkınpsikolojik bir telkin,arınma, yaşamak isteğinden

kay-naklanmaktadır.Toplumda egitim düzeyi yükseldikçe bu isteklerin daha bilimsel

yol-lara yöneleceğide bir gerçektir.

~.

Sonuç

Eski Türk inançlarının günümüzde farklı uygulamalar ve inanışlar arasında

varlığınıdevamettirdiğibilinen bir gerçektir. Buyazıda,buinanışlarınhalkhekimliği

aracılığıyla nasıl devam ettiği üzerinde durulmuştur. Elbette ki ele alınan konu

başlıkları ve örnekler çoğalnlabilirdi. Fakatburada genci bir inanış grubunun

çerçevesi çizilmişve bu çerçevede nelerin neye dayanarak yapıldığıelealınmıştır.

Görüldüğü üzere ata ve tabiatkülıleri birleşip varlıklarını,evliya kültü şeklinde,

İslami inanış ve uygulamalarm içinde sürdürmektedirler. Gök Tanrı ve buna bağlı

iyelerle ilgili kültler,özellikle Şamanlıkile bağlantılı olarak karşımıza çıkabilmekrc­

dir. Eski Türkler'de ve günümüzün OrtaAsyasırıda şamanların işlevleri,Türkiye'de hoca, kocakarı, dervişdiye belirtilen şahıslar aracılığıyla uygulanmaktadır. Şaman­

ların ve hocaların, kocakarıların yaptıkları arasında hiç kendi inanç bütünlüğüne

uymayan. çokfarklı,ilkeltopluluklarınbüyüişlemleriyledekarşılaşmaktayız.Bunun sebebi, özellikle Osmanlı'nın bir imparatorluk olması dolayısıylahem asırlar boyu devlet içindeki toplumlararası ilişkihem dedışarıdangelen Afrika kökenliinsanların uygulamalarıdır.

İnsan sağlığıyla ilgili konularda, halk arasındaöncelikle modern bilimin ve

bil-ginin tercihedildiğigörülür. Eski halkinançlarına dayalıbu tür halkhekimliği

uygu-lamaları.genelde. hasraneye. doktora gittikten sonra gündeme gelmektedir.Hastanın

ve hastayakınlarının,iyileşmeyeyönelik psikolojik telkini için, bu uygulamalar önem-li bir rol üstlenmektcdir. Inanarak ve kutsallaşnrarak bunlar yapılmakta,böylelikle bu tür halkhekimliği uygulamalarınınnesiller boyu devam etmesi sağlanmaktadır.

AyrıcaTürkiye'deki insanların eğitimdüzeyi veçağdaşbilgiyi özümsernesibu tür

uygulamalarınyaygınolup olmamasıyla anlaşılabilir.Bütün bu incelemelerin ortaya

çıkarttığı tek gerçek varsa o da Türkiye'deki ortalama insanın zihninin resmidir.

Böylelikle Türkiye'deki halk kültürünün zenginliğide tespit edilmişolur. Türkiye Cumhuriyeti'ndeki modernleşme çabalarında,bundan sonrası eğitimcilere,devlet yöneticilerine ve sosyal bilimcileredüşer.

104 Eliade, a.g.e., s. 249.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu büyü sistemi, yerleşip yayılırken Türk- lerde daha evvel yaygın olan atalar kültü, tabiat kültleri, Gök Tanrı inancını, Budizm, Maniheizm gibi dinlerin bazı inanç

taşıyan Kara Nazlı (Hilali ile Seaer Han), hikliyelerinin birbölümüne kadar erkek kılığında karşımıza çıkan ArapÜzengi (Şah ısmail) ve-yakın

kayıtlı, Erzincan- Mecidiye'den Hava Bingöl Anlatması, s. Türk Dili ve Ed. Bölümü Fikret Türkmen Halk Bilimi Arşivi, VII no. lu dosyada kayıtlı, Erzinean- Mecidiye'den

Selçuklu Devletinin yıkılması ile kurulan Anadolu beylikleri dönemi (1277-1450), Anadolu'da Oğuz-Türkmen lehçesi temelinde bağımsız bir yazı dilinin

Karakaş, Ayhan (2005), Feke Halk Kültürü Araştırması, Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana. Kılıç, Abdullah (2001),

depolarında daha pek çok eser oldu-. ğunu, bunların

Laykonik daha sonra dans ederek tören alayı ile &#34;Hawelka&#34; adlı tarihi lokantaya girer ve orada kendilerine ~arap ikram edilir.. Akşam yemeğinden sonra da tören

Ruhun ölümsüz olduğu, başka varlıklara girebilmek suretiyle beden değiştirebildiği ve belli bir olgunluğa ulaşana kadar varlığını bu şekilde devam ettirebildiği; buna