Editörler:
Prof. Dr. Gürer
GÜLSEVİN
Yrd. Doç. Dr. Metin
ARıKANDüzenleme Kurulu:
Prof. Dr. Mustafa
CEMİLOGLV
Prof. Dr. Zeki KAYMAZ
Prof. Dr. Metin
EKİcİ
Doç. Dr. Alimcan
İNAYET
Arş.
Gör. Özgür AY
Arş.Gör,
Ferah TÜRKER
Dizgi -
Yazı İşleri:
Arş.
Gör. Özgür AY
ISBN: 975-00740-0-9
BaskıAdedi: 500
Baskı
Tarihi:
Aralık2005
Basım
Yeri: KANYILMAZ MATBAASI
Sanat Caddesi 609 Sokak No: 13 Çamdibi -
İZMİR
Tel: 0.232449 1443
Prof Dr. Fikret Türkmen
ArmağanıESKİ
ANADOLU
TÜRKÇESİNİN
TÜRK
DİLİ TARİHİNDEKİYERİ
Zeynep KORKMAZ·
ı.Eski Anadolu Türkçesi veya Eski Türkiye Türkçesi diye
adlandırdığımız yazıdili,
bilindiğigibi, Anadolu ve Rumeli bölgesinde ve
Oğuz-Türkmenlehçesi temelinde kurulup
gelişmişolan Türk
yazıdilinin Xlll-Xv.
yüzyıllar arasınıkaplayan ilk dönemidir. Bugün Türkiye ve Avrupa
kitaplıklarındayüzlerce yazma eseri bulunan Eski Anadolu Türkçesi, dil
yapısı bakımındanözel bir
değer taşıdığıgibi,
Türk dili tarihindeki yeri
bakımındanda bir dönüm
noktası oluşturur.Çünkü XIII.
Yüzyılagelinceye
kadar
Oğuz boyları,Orta Asya Türk devletlerinin siyasi ve sosyal dokusunu
oluşturanetnik
yapıdaönemli bir yer
tuttuklarıhalde, lehçeleri müstakil bir
varlık gösterememiştir. OğuzTürkçesinin
bağımsızbir
kimliğe ulaşabilmekiçin
geçirdiğitarihisürecin bir özet halinde gözden geçirilmesi bile, bu önem ve
değeri kendiliğindenortaya koyacak niteliktedir.
Oğuzcanın
Eski Anadolu Türkçesinden önceki tarihi dönemi,
Oğuz boylarınıntarihteki yerlerine
koşutolarak
başlıca,
iki alt döneme
ayrılabilir.Bunlar:
~ ı.
Vl-Xl,
yüzyıllar arasındakidönem,
(.
2. Xl-Xlll,
yüzyıllar arasındakialt dönemlerdir.
2.
Bilindiğiüzere
Oğuzlar,Köktürklerin tarihine paralelolarak VI.
yüzyıldanberi tarih
sahnesinde
varlığını duyurmuşolan büyük bir Türk kavmidir. Vl-Xl.
yüzyıllar arasınıkaplayan ve Türk
dili tarihinde Eski Türkçe diye
adlandırılandönemde,
Oğuz boyları varlıklarınıKöktürk (MS. 552-745),
Uygur (MS. 745-840) ve
Karahanlı(MS. 912-1212) Türk devletlerinin
coğrafyasında,siyasi
bakımdanonlara
bağlıve zaman zaman da bu devletlerin siyasi
yapısınıetkileyen bir etnik kololarak
sürdüregelmişlerdir.Orhun
ve
Yenisey
Yazıtları'ndaki kayıtlardan, OğuzlarınVII.
yüzyılınilk
yarısındaYenisey
bölgesindeki
Barlık ırmağıyörelerinde, VII.
yüzyılınikinci
yarısındansonra da
Tula
ırmağı boylarındave
Ötüken
yöresinde
oturdukları bilinmektedir', Bunlar, Köktürklerin yerini alan Uygurlar döneminde de
Orhun
ırmağı bölgesinde yaşarruşlardrr'. Karahanlılar döneminde ise, Karahanlıların batısındaki sınır
bölgesinde yer
almışlardır.Bu Türk boyunun,
ıx-xL. yüzyıllar arasındakidönemde,
Aral gölünün
kuzeyindeki steplerde ve
Seyhun
(Sirderya)
ırmağınıniki
yakasında oturduklarıtarihi ve
coğrafikaynakların
verdikleri bilgilerden
anlaşılmaktadır. Bunların
daha X.
Yüzyılda,
Sirderya
(Öküz
ırmağı)
boylarındave
Aral gölü
kıyılarındaYenikent
merkez olmak üzere bir
Yabgu Devleti
kurduklarıda
biliniyor.
Oğuz
Türkmen
boylarınıntarihte böyle önemli bir yerlerinin
bulunmasına rağmen,bu dönemde
üğuzcakendisini
bağımsızbir
varlıkhalinde ortaya
koyamamıştır.Bu durum, Türk dilinin o
yüzyıllardakitarihi
akışınıyönlendiren etkenler
yanında, asıl, Oğuzların bağımsızbir
siyası varlık kuramamış olmalarıylailgilidir. Bu dönemde meydana getirilen eserlerde,
Oğuz-Türkmenlehçesi, kendi
varlığınıancak
bazı beliıtilerhalinde ortaya
koyabilmiştir.Aslında
Eski Türkçe
dediğimizdönem, dil
yapısındaaz çok
farklılehçeleri n izlerini
taşıyanbir
dönemdir.
Oğuzların bağlı bulunduklarıTürk devletlerinin
sınırlarıiçinde birbirinden
farklıetnik
unsurlarınyer
almışve bunlara ait dil özelliklerinin yer yer
yazıdiline
yansımış olması,Köktürk
yazıtlarındaolsun, meydana getirilen daha sonraki
yazılıeserlerde olsun,
birtakımlehçe veya
ağız • Prof Dr., Emekli ÖğretimÜyesi.ıFaruk
Sümer,
Oğuzlar(Tiirkmenler): Tarihleri, Boy Teşkilôıı,Destanlar, AÜ. Dil veTarih-Coğ.Fak. yay .. Ankara 1967, s. 13; HüseyinNamıkOrkun,Eski Türk Yazuları.TOK, Ankara 1987, s. 36-022, s. 102-8, s. 104-8 ı2, 14, 15 vb.ayrılıklarının doğmasına yol açmıştır. W. Radloff'un bu konudaki tespiti:' ilgi çekicidir. S. E. Malov da
Yenisey ve Orhun
Yazıtları'ndaki lehçe ayrılıkları ile eski Kuzey Oğuzcanın etkisine işaret etmiştir". A.
von Gabain ise, Uygur
yazıtlarında olduğugibi, Orhun ve Yenisey
Yazıılan'nda da lehçe
ayrılıklarıyüzünden bir dil
birliğinin bulunmadığını belirtmiş,Eski Türkçe döneminden bugüne kadarhangi kavmi'
unsurlara ait
olduğu tespit edilemeyen beş ayrı lehçenin izlerinden söz etmiştir', Köktürk ve Uygur
ülkelerinde
Oğuzlarda önemli bir yer
tuttuklarınagöre, Eski Türkçede
Oğuzlehçesi ile ilgili
birtakımözelliklerin de kendini göstermesi
olağandır.Nitekim bizim daha önce bu konuda
yaptığımızbir
araştırma,Yenisey ve Orhun
Yazıtlarıile
Uygurcanınn
lehçesinde, genel
eğilimlerveya belirtiler halinde
birtakım Oğuzca özelliklerin de yer aldığım" ortaya koymuştur. Daha sonraki yüzyıllarda Karahanlı
dönemini temsil eden
Anonim Kur'an Tefsiri'nde de,
A.
K.
Borovkov
Oğuzcanın etkisini tespit etmiştir?
Sonuç olarak, Eski Türkçede
Oğuz-Türkmenlehçesinin izlerine rastlanmakla birlikte, bu
dönemde
Oğuzca,esas itibariyle
konuşmadilinden öteye geçemeyen bu yüzden de özellikleri
açıkseçik
belirlenemeyen sisli bir perdeyle
örtülmüş bulunmaktadır.3.
Gelelim
Xl-Xlll,
yüzyıllar arasındakidöneme:
Oğuzlar
bu dönemde Orta-Asya' daki
varlıklarınıdaha belirgin duruma
getirmişler; Yukarıda belirttiğimizYabgu Devleti'nin merkezi Yenikent'e ilave olarak Haare, Cend,
Sepreıı, Suğnak,Karaçuk
(Fôrabı, Barçınlig-Kent, Ecııas, Urkenı, Sırlı- Tanıgibi yeni
şehirlerkurarak Sirderya
ırmağınıniki
yakasında kısmengöçebe
kısmende
yerleşikhayata
geçmişlerdir. KaşgarlıMahmud,
yerleşik yaşayışageçmiş olan Oğuzların yüksek kültürlü bir şehir hayatı yaşadıklarınaişaret etmiştir".
Öte yandan
Xl-Xlll.
yüzyıllar arasında Oğuzlarm
Aral gölü
kıyılarındaki
steplerden güneye
Harezm ve Sirderya bölgesine sürekli göç ettikleri. Harezm yoluyla Horasan üzerinden
Yakın Doğuyauzanarak Selçuklu devletlerinin
kuruluşunu hazırladıklarıbilinen tarihi gerçeklerdir.
Xl-Xlll.
yüzyıllar arası, aynızamanda
OğuzlarınOrta-Asya' dan
batıya doğruuzanan
siyasıetkinliklerinin
güçlenme
dönemidir. Nitekim daha XI.
yüzyıldabüyük Selçuklu Devleti 'nin
batıya yaptığıgöçlerle,
Oğuznüfuzu
yalnızSirderya, Maveraünnehir, Harezm ve Horasan bölgelerinde
kalmamış;Azerbaycan üzerinden
Abbasi Devleti'nin
başkentive büyük kültür merkezi
Bağdatakadar
uzanmıştır.XI.
yüzyıl sonlarında KaşgarlıMahmud'un
DivaııuLügat-it
Türk'te
Oğuzlarave
Oğuzcaya ağırlıklıbir yer
vermiş olması,hiç
şüpheyok ki,
Oğuzlarınbu dönemde, Orta-Asya ve
BatıTürk
dünyasında oynadıklarıetkin
rolle
ilgilidir.
Gerçekten de
OğuzTürkçesi
üzerindeki
ilk
somut
bilgilerimiz,
KaşgarlıMahmud'un
Oğuzcaiçin
ayırdığıbölümde
verdiğibilgilere veya yer yer
yaptığı açıklamalara dayanıyor.Bu bilgilerden,
Oğuzca'runXI.
yüzyıl sonlarında,VI.
yüzyıldanberi
coğrafive
siyası ayrılıklara rağmentek bir kol halinde süregelen ve o dönemde
KarahanIı(Hakaniye) Türkçesi diye
adlandırılanortak
yazıdilinden hangi noktalarda
ayrılmış olduğunu, bazıbelirsizliklere
rağmenana
çizgileriyle az çok kestirebiliyoruz", Ancak unutmamak gerekir ki, XI.
yüzyıl sonunda Oğuzca genel
olarak herhalde genelolarak yine
konuşmadilinin
sınırlarını aşamamışbir lehçe
durumundadır., Dil aııiirkisctıeıı lııschrifıeıı. Neue Folge. st. Petersburg, i897, s. 42: "Die vorislamische Sehriftarten der Türkerı und ihr Verhalmis zu der Sprache derselben", lzvesıia Akadenıia Naıık, i908, s. 842.
4Pamyaıniki drevııetyurskoy pismennosıi,Moskva-Leningrad i95 I, s. 98. j Alııiirkische Graııınıaıik.Leipzig 1974, s. 2.
(, "Eski TürkçedekiOğuzcaBelirtiler", Türk Dili ÜzerineAraşıurmalar, i. Cilt, Ankara 1995. s. 205-216.
7F.
Sümer,
age., s. 39-40, 52-56, V. Barthold, Orta-Asya Türk Tarihi HakkındaDersler, İstanbul 1945, s. 127, i28: P. Tolstov, "Gorodo Guzov"(Oğuz Şehirleri),SovetskayaEınografiya,1947/3, s. 55 ve öt: : M. Jirmunskiy (çev.İsmail Kaynak), "Sirderya BoyundaOğuzlamDair izler", Belleten, c. XXV/199 (Ankara i96i), s. 479-4838Besim Atalay, TDKYayınları,Ankara 1992, c. lll, s. 14-i5.
Prof
Dr.Fikret Türkmen
Armağanı4.
Oğuzcanın geçirdiğiikinci tarihi
gelişmesüreci Xll-Xlll.
yüzyıllarıkapsayan dönemdir. Bu
yüzyıllarlailgili tarihi
kaynakların Oğuzlar hakkında verdiğibilgiler ve bugün elimizde bulunan,
yazılıştarihleri kesin olarak bilinmese de dil
yapıları bakımındanbu döneme sokulabilecek olan eser/er,
OğuzcanınXII, XIII
yüzyıllarda Karahanlı yazıdilinden
Oğuzcatemelinde bir
yazıdiline
doğrubir yol
alma (yani
Oğuzcaya canlılık kazandırma)mücadelesi
verdiğiniortaya
koymaktadır. Yazılış alanlarıHarezm ve Anadolu
arasınagiren Behcetü'l-hadaik, Ali'nin
Kıssa-iYusuf'u,
Kitab-ıGüzide, Kuduri
Tercümesi,
Kiıabu'l-ferai;
gibi eserlerin dili ile
Kaşgarlı 'nın Oğuzcaiçin
verdiğiözellikler birbiri ile
karşılaştınhnca,durumun genellikle
ortaklıkgöstermesi,
Oğuzcanın"Olga bolga dili"
denilen
karışıkdilli
eserler yoluyla bir
yazıdili
oluşturmamücadelesine
girdiğini açıklayıcıniteliktedir. Bu konuda elbette
farklıyorumlar da söz konusudur. Bu nitelikteki eserlerde görülen
Oğuzca dışı DoğuTürkçesine özgü
özelliklerin. bir
geçişsürecinin
gereğiolarak
Oğuzcanınnormatif özellikleri
olduğunukabul eden
görüşlerde
vardır.Kabul etmeyen ve
bunları kişisel ağız yapısına bağlayanlarda... Bu konudaki
farklıgörüşlerin tartışması
bir
yazımızda
özelolarak ele
alındığı
içinlü burada konunun
ayrıntısına
girmeyi
gereksiz buluyoruz.
Yalnızbelirtmek
istediğimizhusus, yine bu ikinci dönemde de
Oğuzcanındil
yapısı bakımındandaha kendine özgü
kişiliğini bulamamış olmasıdır.5. Üçüncü dönem,
Oğuzların
Orta-Asya'dan uzak bir
coğrafi
bölgede, yani Anadolu'da
bağımsız
bir devlet kurduktan
sorıra(M. S. 1077), XIII.
yüzyıl sonlarından başlayarak oluşturduklarıEski Anadolu
Türkçesi dönemidir. Bu dönemde
Oğuzlarıneski ortak
yazıdilinden uzak
kalmalarıve Anadolu'ya
XI-XIII.
yüzyıllar arasındasürekli
Oğuzgöçlerinin
yapılmış olması, Oğuzcanın yazıdili haline
gelişindeönemli birer etkendir. Ancak, bu dönemin
oturmuş,standart bir
yazıdili durumuna gelmesi de elbette
kolayolmamıştır.Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu Devletlerinde din dili; medrese dili; bilim dili ve
dış yazışmalardili olarak
Arapçanın,edebiyat ve divan dili olarak da
Farsçanınyürürlükte
olması.Türkçenin hakim duruma geçebilmesini hayli
güçleştirmişve
geciktirmiştir.Bu yüzden Selçuklular
devrinde Türkçe
yalnızhalka seslenen basit içerikli ve dini nitelikte eserlerin dili
olabilrniştir; dolayısıylaArap ve Fars dillerine
karşı
büyük bir mücadele vermek zorunda
kalınmıştır.
Öte yandan,
halkın konuşma
dili olan
Oğuzcanın
bir
yazı
diline
dönüştürülmesi
de elbette
kolayolmamıştır.
Ortak
İslam
medeniyetinin
ve Anadoludaki yeni
yaşayışdüzeninin gerekli
kıldığıdil malzemesi, ister istemez yer yer Arapça ve
Farsçadan
yararlanmayıve yerli dillerdeki
bazı yabancıkelimeleri
Türkçeleştirmeyide gerekli
kılmıştır.Ne var ki. Selçuklu Devletinin
yıkılmasıile kurulan Anadolu beylikleri dönemi (1277-1450), Anadolu'da
Oğuz-Türkmenlehçesi temelinde
bağımsızbir
yazıdilinin
oluşmasını kolaylaştırmışve
hızlandırmıştır.Beylikler dönemi
Türkçesinin ana
özelliği,Arapça
ve Farsçaya
karşıTürkçeyi
hakim
kılmamücadelesinde
toplanır.Gerçi XIII.
yüzyıl Orta-Asya'sındaki siyasısosyal
kaynaşmaların doğurduğusonuçlar, Türk dilini
aıtıktek bir kol halinde yol almaktan
çıkarıpyeni
yazıdillerinin
oluşmasına elverişlibir ortam
hazırlamıştır.Ancak, yeni
yazıdillerinin
oluşmasınıve Türk dilinin birkaç ana kola
ayrılmasını sağlayanbu tarihi süreç
dışındaAnadolu Beylikleri'nin
başındabulunan ve o
yüzyılAnadolu' sunun
siyası'sosyal ve kültürel temsilciliklerini yapan Türkmen beylerindeki bilinçli tutumun ve kendi ana
dillerine verdikleri
değerinbüyük
payı vardır. KaramanoğluMehmet Bey'in
H.
676 (M. 1277)
yılındadivan
işlerinde yalnızTürkçe
kullanılmasını emretmiş olması,bu genel tutumun bir göstergesidir.
Nitekim, Anadolu'nun en
batıkesimlerinden
başlayarakta Erzurum' a kadar uzanan bölgelerinde ve bütün
beylik merkezlerinde etkin birer kültür
ortamı oluşmuştur.
Böylece
Aydın,
Kütahya, Bursa,
İzmir,
Balıkesir,Konya,
Niğde,Ladik, Kastamonu, Sinop, Sivas,
Kırşehirve daha sonra Edirne gibi
merkezlerde telif ve tercüme yoluyla günümüze kadar
uzanabilmişmanzum ve mensur, dini, tarihi, edebi,
destanı,felsefi,
tıbbinitelikte büyük çapta yüzlerce eser ortaya
konabilmiştir.Bütün bu
gelişmelerleXV.
yüzyılortalarında,Eski Anadolu Türkçesi,
artıkgenel çizgileri ile o günün
ihtiyaçlarını karşılayabilenbir
bilim ve sanat dili düzeyine
yükselmişbulunuyordu. Böylece;
OğuzTürkçesi, VI.
yüzyıldanXIII.
yüzyıl sonlarınakadar uzanan birbirinden
farklıiki sürecin
oluşturduğubelirsizlikten ve tarihin sisli perdesi
altındaeriyip
kaybolmaktan kurtularak
DoğuTürkçesi'nden
ayrı,kendine özgü
şekilve
işlev dallanmalarına uğramışzengin dil
yapısıile dil tarihindeki özel yerini
alabilmiştir.6. Eski Anadolu Türkçesinin bir
yazıdili halinde
kuruluşunundil tarihi
açısındanortaya
koyduğuöteki
sonuçlarıda
şunoktalarda özetleyebiliriz:
ı.
Eski Anadolu Türkçesinin
bağımsızve zengin bir
yazıdili haline
gelişi. Oğuz-Türkmenkolunun daha sonraki
dallanmalarınada
çığır açmış;bu
yazıdilinin. zamana ve yeni kültür
şaıtlarına bağlı değişmeve
gelişmedönemlerinden geçerek
oluşturduğu OsmanlıTürkçesi.
Kırım Osrnanlıcası,Türkiye Türkçesi. Azerbaycan Türkçesi ve Gagavuzca gibi
kollarıiçine alan
Güney-BatıTürk lehçeleri
grubuna
sağlambir temel vazifesi
görmüştür.2.
Bu
yazıdilinin
kurulmasıile.
OğuzTürkçesinin ses bilgisi.
şekilbilgisi ve söz
varlığı açısındanEski Türkçe ile
ortaklaşan yanları dışında.özellikle klasik
DoğuTürkçesinden büyük ölçüde
ayrılmış
olan özellikleri bütün
ayrıntılarıile gün
ışığına çıkmıştır.3.
Bu dönemde ortaya konan yüzlerce eser ve
bunlarınEski Anadolu Türkçesine özgü dil
yapıları.
Türk dili
alanınabir zenginlik
katmıştır.Türk dilinin öteki
kollarındagörülmeyen veya sey
rek
rastlanan gramer
şekilleri. konuşmadili
kanalıyla yazıdilin
e
aktarılmıştır.Ses ve
şekilbilgisinin kendine
özgü birçok
özelliği,bu
bağlamdayablakz-yavlak
"pek, fena
.
kötü",
tabışkarc-ıavşcuı. aruvaıı"temizirn",
açavuz
"açalım"örneklerindeki b>v
değişmesi;Türkiye Türkçesinin bugünkü
-lyor
hfil kipini
oluşturanalayorur, ge
çeyorur
örneklerindeki -a
yaru-r
tasvir fiili
;
boyınviriipdiir,
sarmaştıpdururörneklerindeki
geçmiş
zaman kipi.
bulısaram. uçısar, salısarörneklerindeki
-lsAr
gelecek zaman eki,
yiyesi
gün
,
göresi
gö
z,
dogacak
vakı, karınacaknesne
örneklerindeki
-Asl, -AcAk
gelecek zaman
sıfat-fiilleriile
bunlarınçekimli fiil
türleri;
-Ic/ık,-IncAk, -lcAgAz
gibi zarf-fiil ekleri ve bunlara
katılacakdaha
başkan
ice
özellikler, dil hazinesine ilk kez Eski Anadolu Türkçesi
kanalıyla kazandırılmışolan
şekiller,yeni gramer
biçimleridi
r.
4
.
Anadolu'ya 24
Oğuzboyundan 23'ünün
gelmiş olması,bunlar
dışında Kıpçakvb
.
öteki
bazıTürk etnik
unsurlarınında yer
alışı.gerek
Oğuz boyları,gerek
Oğuzlarınöteki
unsurları arasında birtakı mağız ayrılıklarının bulunması
ister istemez etkisini
yazıdilinde de
göstermiştir.Anadolu Beylikleri
döneminde her beylik bölgesinde bir kültür merkezinin filizlenmesi ve
yazılıeserlerin dili ile
konuşmadili
arasındabir
ayrımgözetilmemesi, Eski Anadolu Türkçesini
oluşturannormatif ve standart ölçüler
yanında,
bunun
dışına taşan birtakım ağız ayrılıklarınında
bulunmasınayol
açmıştır.Bugün bu döneme
giren eserlerin
çeşitliyönlerden incelenmesi bu durumu
açıkçaortaya
koymaktadır.Eski Anadolu Türkçesinde
konuşmave
yazıdilinde var olan bu
farklılıklar, zamanınyol
açtığıbazı değişmelerle
veya
olduğu
gibi günümüz Anadolu
ağızlarına
kadar
uzanagelrni
ştir.
Bugün Anadolu
ağızlarının
zengin
yapısındayer
,
alan
çeşitliözelliklerin temelinde yine Eski Anadolu Türkçesi
yatmaktadır. Dolayısıyla,
Eski Anadolu Türkçesi, Anadolu ve Rumeli
ağızlarının oluşmasındada temel
vazifesi
görmüştür;tarihi
diyalektoloji
çalışmalarınında yolunu
açmıştır.Ger
çi
bugün Eski Ana
dolu
Türkçesi üzerinde, daha
.
toparlayıcıve
sınıflandırıcı çalışmalar yapılmış değildir.Onun için o dönem
deki
Oğuz boylarını
temsil eden kaç temel
ağız yapısının bulunduğubilinmemektedir. Bu yüzden de Anado
lu
ağızlarının
tarihi
devirle olan
bağlantısını aydınlatıcı
bilgilere sahip
değiliz"
.
Bu nitelikteki
çalışmala
r
bir
kaçı
geçmeyecek kadar
azdır. Yalnız şuvar ki, bu alandaki
toparlayıcıbilgiler ortaya konduktan sonra,
Eski Anadolu Türkçesi ile Anadolu ve Rumeli
ağızları arasındabir köprü kurulabilecek ve ta
ri hi
diyalektoloji
araştırmalarındanverimli sonuçlar elde edilebilecektir.
ii