• Bir edebiyat yapıtı yazmak, bir yerde insanın
yüreğinde sevginin tohumlarını yeşertmektir. Eğer
bir romanı, bir öyküyü okuyup bitirdikten sonra
içinde insancıl bir duygu yeşermiyorsa bana göre
o kitap eksiktir (Özdemir, 2017:427)
• Binyazar (2010b: 82-86)’a göre edebiyat, kendini
aşmak isteyen insana güç birikimi yaratır; bunu
da bir duyarlık, düşünce ve bakış açısı
kazandırarak yapar. Ona göre işlevsel bir eğitim
aracı olan edebiyatın işlevi, her şeyden önce
insana duyarlık kazandırmadaki büyük gücüdür:
• Ataç (1991: 106-107)’a göre insan bencildir, başkalarının gerçekliğini kavramadan yalnız kendisiyle ilgilenir. Dışarıyla iletişim kurmasını engelleyen bu benlik kabuğunu ise ancak edebiyat kırabilir. Başkalarını anlamasını, başkalarının dertlerine ve kaygılarına ortak olmasını edebiyat sağlar. Yazar bize gözümüzün önünde olmasına karşın fark edemediğimiz güzellikleri anlatır.
Yaşamın yalnızca iyi yanlarını değil; acılarını, kötülüklerini, çirkinliklerini de sezdirir. Acılar, kötülükler, çirkinlikler karşısında irkilmenin kutluluğunu, o yürekler paralayan mutluluğunu; bütün o acıları, kötülükleri kaldırmaya özendirip insan olmanın onurunu duyurur.