• Sonuç bulunamadı

Avrupa’da bir hayalet dola

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Avrupa’da bir hayalet dola"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor-Komünizm hayaleti. Eski Avrupa’nın bütün güçleri bu hayaleti defetmek üzere büyük bir ittifak içine girdiler’ diye söze başladıklarında dünyayı geri dönülmez bir şekilde değiştireceklerini biliyorlardı. İnsanlık tarihinin yazılmış en güçlü metinlerinden biri olan Komünist Manifesto ‘Bütün Ülkelerin İşçileri, Birleşiniz!’ savsözüyle noktalandığı 1848 Ocak’ından bu yana, 160 yıl boyunca insanlığın farklı iklimlerinde, farklı koşullarda, farklı heyecanlarla okunageldi.

Daha 1890 baskısına yazdığı önsözde yoldaşını çoktan Highgate mezarlığına gömmüş olan Engels, ‘Manifesto’nun kendisine ait bir yaşamöyküsü vardır’ deyip Avrupa’nın 40 yılını anlatıyor ve “Ama 42 yıl önce proletar-yanın kendi istemleriyle ortaya çıktığı ilk Paris Devrimi’nin arifesinde bu sözleri dünyaya duyurduğumuzda, buna çok az ses karşılık verdi. Bununla birlikte, 28 Eylül 1864’te Batı Avrupa ülkelerinin çoğunun proleterleri şanlı anılara sahip Uluslararası İşçi Birliği’ni kurmak üzere birleştiler. Enternasyonal’in kendisinin ancak dokuz yıl yaşadığı doğrudur. Ama onun yarattığı, bütün ülkelerin proleterlerinin ölümsüz birliğinin hâlâ yaşamakta olduğunun ve her zamankinden daha güçlü yaşamakta olduğunun en iyi tanığı günümüzdür” diyor ve bu coşkulu önsözü “Bir de Marx bunu kendi gözleriyle görebilmek için hâlâ yanımda olsaydı” sözleriyle bitiriyordu. Aradan geçen bir buçuk yüzyıl sonra Marx’ın hayaletinin, ya da birden fazla olduğunu iddia eden Derrida’ya selamla, hayaletlerinin karşısına geçip onlara kulak vermemiz gerekiyor. Tam da şu sırada. Kapitalizmin hoyratça vites değiştirdiği şu uğursuz dönemde.

Bunun için Marxist olmak gerekmiyor. Hem de hiç şart değil. Ama sürekli bir değişimi, dönüşümü öngören ve kendisi de farklı okumalara sonsuza dek açık bir metin olarak okumak gerekiyor Marx’ı. Değil mi ki Derrida’nın sözleriyle, “Yeni bir dünya düzensizliğinin yeni-kapitalizmini ve yeni-liberalizmini yerleştirmeye yeltendiği şu anda, hiçbir yadsıma Marx’ın hayaletlerini başımızdan atmayı başaramıyor.”

Komünizmin ipliğinin pazara çıkıp sonsuza dek yok olduğu, Marxizm’in çürüyüp dağıldığı günümüzde, bu metinlerin ancak akademisyenler tarafından değerli bir filozofa Batı düşüncesi içindeki itibarını iade etmek için sükûnetle

yeniden çözümlenmeleri gerektiği değil tabii, benim de bu yeniden okuma eyleminden muradım. Marx’ı filozofların yanına kilitleyip ondan kurtulabileceğini zanneden neoliberalizm avcunu yalıyor bile.

Her şeyden öte, Marx’ı insanlık tarihinde Stalinizmin kör okumasına emanet edip, iç huzuruyla Sovyetler tecrübesinin ağır anıt-mezarına gömen muzaffer kuvvetlerin yanılgısı kendi korkusunda açığa çıkıyor. Kapitalizmin, Marx’ın 160 yıl önce yazmış olduğu kaderinden kurtulamayıp tökezledikçe hâlâ bir hortlaktan korkar gibi Marx’tan korkması Manifesto’nun hâlâ güçlü, hâlâ okunaklı olduğunun açık kanıtı değil mi? Marx’ın insanlık adına talep ettikleri, dünyanın her köşesinde sisteme yönelik muhalefetin dilini biçimlendiriyor. Haydi, hemen belki yıllardır kapağını açmamış olduğunuz Manifesto’yu kitaplığınızdan bulup çıkarın. Bakın. Kadının toplumdaki yerinden, çocuk

sömürüsüne (“Bizi, çocukların ana-babaları tarafından sömürülmesine son vermeyi istemekle mi suçluyorsunuz? Bu suçu kabulleniyoruz”), aile ve eğitim kurumunun vahşetinden özel mülkiyetin (“Demek ki, siz bizi, varlığının zorunlu koşulu toplumun büyük bir çoğunluğunun mülksüzlüğü olan bir mülkiyet biçimini ortadan kaldırmaya niyetlenmekle suçluyorsunuz. Elbette; bizim niyetimiz de zaten budur”) alçak kutsiyetine, milliyetçilikten ırkçılığa, uygarlık

ülküsünün durmadan sorgulamak zorunda kaldığı her konuda şimşekler çakıyor o kısacık metinde.

Pakistanlı yazar Tarık Ali, Münih Havaalanı’nda tutuklanma öyküsünü anlatmıştı. Goethe Enstitüsü’ndeki seminerlere katıldıktan sonra bilet kontrolünden geçiyor. Çantası güvenlikte takılıyor. İçinde metal bir nesne tespit edildiğinden değil. Sahibinin rengi ve kimliği yüzünden. İçindekileri boşaltması isteniyor. Gazeteler, kirli çamaşırlar, dergi ve kitaplar ortalığa saçılıyor. Makinenin başındaki görevli bir dergide kenarına notlar alınmış bir makaleyi incelerken bir Alman yayıncının hediye etmiş olduğu Marx’ın henüz naylonundan soyulmamış kitabını görüverip heyecanla silahlı polise uzatıyor. Karl Marx, ‘İntihar Üzerine’ “Bu söz polisleri gerçekten heyecanlandırdı. Beni nasıl gördükleri yüzlerinden okunuyordu. Birini ele geçirdiklerini düşünüyorlardı. Pasaportum ve biniş kartım alındı. Çantamı toplamam söylendi. Şu önemli ‘kanıt’ hariç tabii. Sonra da havaalanının güvenlik departmanına götürüldüm. Beni tutuklayan polis yüzünde muzafferane bir gülücükle ’11 Eylül’den sonra böyle kitaplarla seyahat edemezsiniz’ dedi. Ben de cevap verdim; ‘O zaman siz de böyle kitaplar basmayın ya da en iyisi hepsini meydanlarda yakın.’”

Yepyeni bir enternasyonalizmin mümkün olduğuna; Marx’ın hayaletinden bunca korkulmasının kutlu bir işaret olduğuna; onun nabzını tutmuş olduğu proletaryanın yerinde yeller esse de; kaybedeceklerimiz artık zincirlerimizden

(2)

fazla olsa da sonunda kazanacağımız bir dünya olduğuna hep inandım. 05.09.09 radikal

Referanslar

Benzer Belgeler

• Modern ulus devlet, siyasal bir kurum olarak üst yapıyı oluştururken toplumda baskın bir ekonomik sınıf olan Kapitalistlerin ilgi ve isteklerini yansıtmış,..

Hegel yalnızca inanan bilinci değil, ama ayrıca saf içgörüye sahip bilinci ve bunun evrenselleşmiş ve yaygınlaşmış bir biçimi olan

Engels, eski materyalist tarih anlayışının her şeyi eylemin güdülerine göre yargıladığını, hareket ettirici güçlerin arkasındaki kendi hareket ettiricilerinin

Marx’ın eleştirilerinin akla getirdiği gibi, eğer Hegel realiteyi mantıksallaştırmakla suçlanacaksa, bu durumda Marx’ın da aynı şeklide

Kurtuluş, zihinsel değil tarihsel zihinsel değil tarihsel bir iştir ve bu tarihsel koşullar, bir iştir ve bu tarihsel koşullar,. sanayinin, ticaretin, tarımın

Yasalar feodalist ya da kapitalist tarzın yasaları gibi belirli üretim tarzlarına özgü görülmelidir.. 4- Vulgar ekonomi sosyal ve ekonomik yaşamı sadece yapay, fenomenal veya

Emtianın emtia olarak değeri onu, meta olan parayla mübadele etme sırasında ortaya çıkar ve bu süreç, metayı üreten olduğu halde, kendi emeğinin ürünü olan şey

Bu bağlamda Marx’ın insani özgürleşme ilkesi, ekonomik sömürüden özgürleşmek ve bunun bir sonucu olarak siyasal ve toplumsal ayrımın ortadan