Mimar Albert Speer — Berlindeki yeni Başvekâlet binası
Y e n i A l m a n m i m a r î s e r g i s i
Y. M i m a r A b i d i n M o r t a ş ,
Alman devleti tarafından Ankarada Sergi Evi binasında büyük bir itina ile v e çok masraf ihtiyar edilerek hazırlanan mimarî sergi, A l m a n y a d a Nas-yonal Sosyalist Partisinin iktidarı ele aldığı zaman-dan bugüne kadar vücuda getirilen mimarî eserlere ait proje, maket ve fotoğrafları ihtiva etmektedir.
Mimar Albert S'peer Bellinde Başvekâlet binası
Serginin tertibindeki fevkalâde muvaffakiyet, fotoğraf ve maketlerdeki işçilik mükemmeliyeti bir tarafa bırakılarak, sırf mimar göziyle bu eserler in-celenecek olursa bu iddialar üzerinde ihtiyatla dur-mak icap etmektedir.
10 sene içinde yeni ve mütekâmil bir mimarî stilin yaratılamıyacağı âşikârdır. Binalarda ebedîlik ifade etmek için esas malzeme olarak masif taş se-çilmesi ve bu malzemenin inşaî zaruretlerine uyula-rak yapı tekniğinde geriye adım atılması prensibi, yalnız âbideler için düşünülecek bir meseledir. Kıs-men klâsik Yunan sanatından, kısKıs-men de son yarım yüzyıllık şimal memleketleri mimarîsinden esaslar alınarak ve mütahakkim bir zevkle sertleştirilerek vücuda getirilen yeni Alman mimarîsi, örnek teş-kil edecek bir /olgunluk iktisap edememiş, klâsik sa-natlara bas mütecanis nisbetli bir stil bulamamıştır. Bu eserler son yıllar içinde bütün dünya mimarları-nın kâh malzemeyi, kâh maksada uygunluğu, kâh tekniği birinci plâna alarak aradıkları modern mi-mari stil denemeleri mahiyetini geçmemişlerdir.
Esasen zamanımızda mütekâmil millî bir stil meydana koymak birçok sebepler yüzünden fev-kalâde zorlaşmış ve uzun bir zamanla çok kudretli
sanatkârların huzur ve sükûn içinde bu mevzu üze-rinde durmasını şart kılmıştır.
Klâsik sanatlar zamanında yalnız dinî mimarî ile sivil ikametgâh mevzuu üzerinde ve kuvvetli bir geleneğe dayanarak eser yapan mimarların millî ka-rakteri uzun zam^n muhafaza edebildiklerine şaşmı-yoruz. Medenî ilerleyişlerin ve dolayısiyle yaşıma şartlarının bugüne nazaran çok daha yavaş bir tem-po ile geliştiği o zamanlarda bir stilin belirip tekâ-mül etmesine bol b o l vakit vardı.
İhtiyaçların, yaşama şartlarının, tekniğin, mil-letlerarası münasebetlerin, içtimaî ve siyasî kanaat-lerin müthiş ilerleme veya değişmeler gösterdiği bugünde ise herhangi bir memlekette bir mimarî sti-lin kökleşmesine, bir karakter kazanmasına ve az çok bir tekâmül göstermesine pek az vakit ve imkân kalmıştır.
Bu itibarla yeni Alman mimarî sergisinde gös-terilen eserlerin belli başlılarını, diğer iddiaları bir tarafa bırakarak tarafsız mimarî bir görüşle kısaca gözden geçirelim:
Bilnas-Mimar Paul Bonatz otomobil yolları köprülerinden bir parça
sa detaylarında mimarî bir kıymet 'olmamakla, be-raber işçiliğin umumî tesire yardımı barizdir. Yine Münihte aynı mim.arın eseri olan Alman Sanat Evi ise Yunan stilini aynen almış olmak itibariyle sade ve nisbetli bir binadır.
Nürenberg'de geniş bir programla kısmen inşa edilmiş olan parti yıllık toplantılarına mahsus yürü-yüş ve gösteri sahaları ile binalar ve tribünleri ev-velce Arkitekt'te neşretmiş ve mütalâamızı bildir-miştik. Mimar Albert Speer, hudutsuz bir salâhiyetle
başladığı bu kompozisyonda masif taş inşaatını klâ-sik stillerden muhtelif motifler ve nisbetler alarak yeni bir şekilde ve çok itinalı bir işçilikle tatbik et-mektedir.
böy-Hamburgta Eibe üzerin-de yapılacak köprü
projesi
Mimar Wilhelm ila erler
le büyük ve zengin bir binanın bütün teferruat ve tesisatiyle birlikte 9 ayda ikmal edilmesidir.
Mimar Wilhelm Kreis'in Berlinde yapılmak üze-re tasarladığı ordu Başkumandanlık binası ve as-kerî hal umumî kompozisyon itibariyle gösterişli bir eserdir. Fakat bilhassa askerî hal binasında cif: ko-lonlarla bunların arasındaki mesafeler ve arşitrav kısımları nisbetsizdir. Aynı mimarın muhtelif mem-leketlerde inşa edilmek üzere hazırladığı askerî âbi-deler, yerlerine uygun ve silüet itibariyle muvaffak eserlerdir.
Mimar Werner March'ın Arkitekt'te evvelce intişar etmiş olan Berlin Olimpiyat Stadyoma yeni Alman mimarîsinin en değerli ve iyi halledilmiş ör-neklerinden birini teşkil etmektedir.
Mimar Hans Hermann Klaji'nin Berlin iç'.n ha-zırladığı Harp Akademisi bina grupları ve projesi de tertip ve kompozisyon bakımından güzeldir.
Büyük türistik yollar üzerinde yapılan ve ta-sarlanan köprülerin yalnız teknik bakımından değil, aynı zamanda mimarî tesirleri göz önünde tutularak şekillenmiş olmaları bu eserlere, kısır bir sadelikle yapılmış olmalarına rağmen ibir sanat tesiri
kazan-dırmıştır.
Sergide, yapılmış binalardan ziyade etüd ve projeler yer almış olduğundan bu projelerin tatbik ve tahakkuk esnasında ne dereceye kadar mimarî bir değer kazanabileceklerini şimdiden kestirmek mümkün değildir.
Bu kısa tetkikten sonra en seçme misallerinden birkaçını bu sayfalarda neşretmekte olduğumuz yeni Alman mimarîsinin henüz vazıh bir gayeye varmış olmadığını, özlü bir sanat derinliği ve zenginliğini ihtiva etmediğini, daha ziyade gösteriş esasına da-yandığını görürüz.
Kanaatimizce bu eksiklikler yeni Alman mima-rîsinin müstakil, karakteristik, mütekâmil ve millî bir klâsik sanat temeli üzerine kurulmamış olmasın-dan ileri gelmektedir.
Bu münasebetle, klâsik mimarîsi dünya sanat ve kültür âleminde en şerefli ve hakikî bir değere sahip olan memleketimizde de yeni bir mimarînin