• Sonuç bulunamadı

PULMONER HASTANIN VE PRiMER YIL PROSTASiKLiN ALAN PRiMER PULMONER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "PULMONER HASTANIN VE PRiMER YIL PROSTASiKLiN ALAN PRiMER PULMONER"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

OLGU

BiLDİRİLERi

(Case R

e

ports)

BEŞ

YIL PROSTASiKLiN İNFÜZYONU

ALAN PRiMER PULMONER

HİPERTANSİYONLU

HASTANIN KLİNİK İZLEMİ

VE PRiMER

PULMONER HİPERTANSiYON TEDAVİSİNDE GELİŞMELER

Dr. Harun KILIÇ, Prof. Dr. Lalc TOKGÖZOGLU

Hacettepe Üniversitesi Kardiyoloji Ana Bilim Dalı, Ankara

ÖZET

Yirmisekiz yaşmdaki erkek hasta 1995 yılmda 21 yaşmda iken !temoptizi ve nefes darlığı şi kayeti ile başvurdu. PttllltOiter hipertansiyon tm u konulan hastada diğer sebepler dışlmıdıktmı sonra primer pulmoner !tiperrausiyou ( PPH) olduğuna karar verildi. Ailesinde de primer pulmoner hipertansiyon öykiisü olan hasta 2 yıl süreyle kalsiyum kanal blokeri ve varfariu tedavisi

aldı. Hastam u yakmmalannda artış olmasınedeni ile intravenöz prostasiklin tedavisine geçildi. Bu tedavi ile yakutmalarında dii:elme ve beklenen yaşam süresinde artma sağlauan hastada iutravenöz prostasiklin infiizyonwı pek çok yan etkisi ve komplikasyonu da ortaya çıktı. Beş yıl prostasiklin infiizyomı aldıktan sonra . yakmmaları tekrar başladı. Hastanlll tedavisine endotelili reseptor antagonisti (bosentan)ve lveyafosfodiesteraz inlıibitöriiniin (sildenafil) eklenmesille karar verildi. Bu olguyu uzun ~ii re iwravenöz epoprosteno/tedavisi tecriibelerimizi paylaşmak için swwyorıız. Ayrıca primer pulmoner !tipertmısiyonwı

modem tedavisini özet/iyoruz. Tiirk Kareliyol Dem Arş 2003;31 :105-112 Antiitilir kelime/er: Primer pulmonerlıipertan.l·iyon. prostasiklin. tedaviile gelişmeler

SUMMARY

Clinical

Progress of

a

Patient

Treated

with

Prostacyclin

Infusion for

S

Years

and Developments

in

the

Tı-eament

of

Primary Pulmonary Hypertension

A tweutyeiglıt year old ma/e patient first preselli ed in !995 w !ten !te was 21 years old w it/ı symptoms of !temoptysis and dyspnea. T!te diagnosis of primary pulmonary !typertension was m ade after excluding ot/ter etiologies of pulmonary arterial !typertemion.T!te pat i em w/to !tad a history of familial primary pulmonary lıyperlension was tremed wit!t ca/ci um c/ıamıel blackers and warfarin for 2 years. Because of tlıe increase in t!te patient's symptoms t!te tlıerap/ıy was clıanged to intravenous prostacyc/in. Wit!t this t!teraplıy tlıe symptoms of tlıe patient recovered and lıis survival was prolonged. However. most of tlıe side e.ffects and complications related to iutravenous prostacycline infiısionwere also seen. After recieving prostacyc/infor 5 years. t!te symptoms started agailı. We decided to add endot/ıelin receptar mıtagonists(bosentan) and/or plıop/ıodiesterase in!tibitors(sidenafi/) to t!te treatmelli reginıeu. We are reporting tftis case to sftm·e our experience wit!t /ong temı epoprosteuol treatment. Au overview of t!ıe modem treatment of primary pu/mouary lıyperleusiou is als o given. Arclı Turk S oc Cartliol 2003 ;31: 105-112

K ey word:;: Primarv pulmonary lırperlension. pro.l·tacı•clin. new treatmenis

Priım:r pulmoner hipertansiyon (PPH) tanısı konduktan sonra ortalama

2.8

yıl yaşam süresi olan bir

hastalıktıı-<ıı. Az sayıda hasta kalsiyum antagonistlcri ve varfarinle antikoagülasyona cevap vermektedir<2>. Prosıasiklinin devamlı infüzyonun PPH'Iu hastalarda

mortaliteyi belirgin olarak azaltığı gösterilnıiştirt2>. İntravenöz prostasiklin uygulaması kateter enfeksiyonu ve trombozu, pulmoner vasküler yapıya selektif olmamasına bağlı sistemik yan etkileri nedeni ile kısıtlıdır<J>. Pulmoner arteriyel hipertansiyon tedavisinde

Yazışma adresi: Harun Kılıç. O yak 6. Kısım 1. Giriş No:20 Çayyol u, 06530 Ankara Tel: O 312 241 48 30 1 e-posta: hkilic@hun.edu.tr

(2)

Türk Kardiyol Dern Arş 2003;31: 105-112

gelişmeler, kullanıını daha kolay inhale ve oral prostasiklin, endotel reseptör antagonistleri, fosfodiesteraz inhibitörleri, nitrik oksit ve L-arginin gibi tedavi seçenekleri ve ek tedaviler sunınuştur(3l_ Bu olgu takdiminde 7 yıldır PPH tanısı olan ve son 5 yıldır da devamlı prostasiklin infüzyonu alan hastaınızın klinik iziemi sunuldu. Bu tedavi ile hastaınızın yaşam

süresi uzamakla birlikte prostasiklin infüzyonun yan etkileri ve komplikasyonlarının birçoğu görüldü. Bu olgu dolayısıyla PPH tedavisindeki yeni gelişmeler

anlatıldı.

OLGUNUN

BİLDİRİMİ

Yirmisekiz yaşındaki erkek hasta ilk kez 1995 yılında 21

yaşında iken heınoptizi yakınınası ile başvurdu. Hasta göğüs ağrısı ve senkop olmaksızın efor dispnesinden yakındı.

Hastanın efor kapasitesi NewYork Kalp Derneği fonksiyonel sınıflaması III'e sokuldu. Herhangi bir intravenöz veya solunumsal renksiyonel ilaç kullanımı, anoreksinojen kullanımı veya HIV infeksiyonu risk faktörlerini içeren

öyküsü yokttı. Bilinen kalp ve akciğer hastalığı olmayan hastanın soygeçmişi sorgulandığında 27 yaşında primer pulmoner hipeıtansiyondan, ilk tanının yapılmasından yaklaşık

2 yıl sonra ölen bir erkek kardeşinin olduğu öğrenildi. Her

iki ebeveynin ve diğer aile üyelerinin hiçbirinde pulmoner hipertansiyon yoktu.

Fizik incelemesinde; kalp atımı 86/dk ve ritmi k, kan basıncı 115/90 mmHg, oda havasında oksijen satürasyonu %95, periferik venöz basıncı 8 cm H20 'dan düşük bulundu. Akciğerler dinlemekle temizdi. Kalp palpasyonunda 2+ sağ ventriküler vuru,dinlemekle sağ taratlı S4 ve P2' de sertleşme, nefes almakla artan triküspid odakta 1 1 6 'ıncı derece

pansistolik üfürüm duyuldu. Karında asit ve hepatomegali. periferik ödem bulunmadı.

Elektrokardiyografisinde sağ ventrikül hiperirofisi. akciğer grafisinde ana pulmoner arterlerde genişleme ve ınediasten genişkmesi görüldü. Ekokardiyogratisinde sekonder pulmoner hipeıtansiyon yapacak yapısal kalp hastalığı bulunmadı. Yüksek

çözünürlüklü akciğer tomografisinde parenkiınal akciğer hastalığı yoktu. Pulmoner anjiografide herhangi bir troınboeınbolik hastalık görülmedi. Kollajen doku hastalığa

dair serolojik çalışmalar negatif sonuç verdi.

Hastaya yapılan kalp kateterizasyonunda: Pulmoner arter basıncı 100/45 (ortalama 68) mmHg, sağ atriyal basınç 3mınHg, pulmoner kapiller basınç 8 mmHg, sistemik

arteriyel basınç 128/90 mmHg, kalp debisi 6Lidk, oda

havasında solunum yaparken arteriyel oksijen sallirasyonu 106

%95, karına venöz oksijen satUrasyon u %72 bulundu. Hastaya 1 O, 20 ve 40 ppm'de soluma şeklinde nitrik oksit uygulandı. Pulmoner arter basıncında yaklaşık 69/35(ortalama 50) mmHg düşüş oldu. Sistemik arteriyel

kan basıncı değişmezken kalp debisi hafif düştli. Nitrik oksit solumasının durdurulması nı takiben pulmoner arter

basıncı eski düzeyine döndti.

Hastada ailesel primer pulmoner hiperlansiyon olduğuna karar verildi.

Geri dönüşümlü vazoreaktivitenin bulunduğu düşünülerek 30 mg/gün nifedipin tedavisi ilk aşamada başlandı. Bu dozun hastanın tolere edebileceği düzeye kadar (60 ve 90 mg) çıkılınası planlandı. Buna ek olarak oral antikoagülasyon

verildi. Varfarin ve ni feciipin tedavisi altında giderek artan

efor dispnesi nedeniyle nisan 1 997'de tekrar kateterizasyon

yapıldı. Pulmoner arter basıncı 125/50 mmHg ortalaması 85

mmHg, sağ atriyuın basınç ortalaması 8 mmHg ve kalp debisi 6 L/dk bultindu. Nifedipin ve varfarin tedavisine refrakter PPH olduğu düşünülerek intravenöz prostasiklin infüzyon tedavisi başlandı. Devamlı infüzyon yapılması gereken

hastaya santral venöz yol için Hickman kateteri yerleştirildi. Sürekli infüzyon tedavisinin başlanmasından sonra hasta nefes darlığında azalma, egzersiz kapasitesi nde artiş hissetti. Yapılan kontrol kateterizasyonunda; pulmoner arter basıncı 108146 mmHg, ortalaması 67 mmHg. sağ atriyal ortalama basınç 6 mmHg ve kareliyak debi 8.3 Udk olarak bulundu.

Bu dönemde hastadaanemi ve gaita da gizli kan saptandı. Yapılan endoskopide eroziv gastrit saptandı ve onıeprazol tedavisi verildi. Tedavi boyunca zaman zaman troınbositopeni

gelişerek doz arttırılınası ertelendi. Yine tedavi boyunca eliare ve "tlushing" her doz artıınında hastayı rahatsız edecek derecede arttı. Hastanın ayak altında ve eklemlerinde ağrı

da tedavi boyunca sürekli oldu ve hastayı rahatsız etti. Normalde hasta kompliansını olumsuz yönde etkileyecek bu yan etkiler, iyi hasta eğitimi ve palyatif tedavilerle geçiştirildi ve hastanın ilacı bırakmaması sağlandı.

Ocak 2000 tarihine kadar ekokardiyografi ile ölçülen sistolik pulmoner arter basıncı 60 mmHg'da kararlı gitti. Bu tarihte

ani gelişen nefes darlığı ile hastaneye başvurdu. Kateter

tronıbozuna bağlı intravenöz epoprotenoltedavisinde kesilnıe saptanan hastaya periferik ven yolu ile epoprostenol verildi, kısa zamanda Hi ekınan kateteri değiştirildi.

Mayıs 2002 tarihinde masif hemoptizi.nefes darlığı ilc tekrar hastaneye başvurdu. Hastamız ortopneik. siyanotik, takipneik bulundu. Yoğun bakım ünitesinde tedaviye alınan hastanın

masif hemoptizisi 4 saat sonra durdu. O dönemde INR'si 4.2 olarak bulundu. Ateşi 39°C kadar yükselen hastaya anti biyoıik

(3)

H Kılıç ve ark.: Beş yıl prostasiklin infilzyonu alan primer pulmoner hipertansiyoıılu hastanın klinik iziemi ve tedavi geli~iıııi

ilc pulmoner arter basıncını daha fazla düşüreıneyeceğiıniz düşünülerek ilave tedavi olarak bosentan ve/ veya sildenafil başlanınası planiand ı. Ancak sadece sildenatil temin edilebildi. Hasta halen NewYork Kalp Derneği fonksiyonel sınıf II düzeyinde izlenmektedir. Ekokardiyografi ile ölçülen pulmoner arter sistolik basıncı 70 mmHg dır. Hastaınız şu

an da 6 ng/kg/dk'dan epoprostenol intravenöz infüzyonu, sildenafil 2x50 ıng, diyare için loperaınide, ağrı kesici olarak asetonıinofen, gastrit yakınınası için omeprazol ve INR'yi 1.5-2.0 arasında olacak şekilde vaıfarin almaktadır. Görlildiiğli gibi bu hastaınııda prostasiklin infüzyonu pulmoner arter basım:ını düşlinnede ve hastanın yaşam süresini uzatnıada başarılı oldu, ancak tedaviye bağlı gelişebilecek komplikasyonlardan birçoğu tedavi esnasında ortaya çıktı.

TARTIŞMA

Primer pulmoner hipertansiyon klinik olarak pulmoner arter basıncının, belirgin bir sebep gösterileıneden, kalıcı şekilele yükselmesi olarak tanımlanır. Bu yükselme istiralıatte 25 mmHg üzeri veya egzersizle 30 mmHg

üzeri olarak tanıınlanabilir<4l. PPH semptomlaözgül değildir; hastalarda nefes darlığı, göğüs ağrısı, senkop, yorgunluk ve periferik ödem bulunabilir. Bir yılda

ınilyonda 2-3 olarak görülen nadir bir hastalıktıı-<4l. Pubeıte sonrası kadınlarda daha fazla görülür, özellikle 20-40 yaş arasında olanları etkiler<5>. Puberte öncesi cinsiyetler arasında insidans farkı yoktur<5l. NewYork Kalp Derneğinin fonksiyonel sınıflamasına göre beklenen sağkaltın sınıf IV kalp yetersizliği olanlarda 6 ay, sınıf III olanlarda 2.5 yıl ve sınıf I ve Il için 6 yıldtr<6>. Pek çok durum ve hastalık PPH'dakine benzer pulmoner vaskiiler lezyonlara ve klinik sonlanıma yol açabilir. Bunlar arasında skleroderma(7l, karaciğer hastalığı<Bl, HIV infcksiyonu<9l ve bazı iştah kapatıcı<ıo.ııı ilların kullanıını da vardır. Bütün bu hastalıklar, PPH gibi pulmoner arteriyel hipertansiyon tipleri olarak

sını flanmaktadır.

PPH sağ kalp yetersizliğine yol açan prekapiller

pul ınoner arterleri n d aral ması ile karakterizedir. Histolojik olarak küçük pulmoner arterlerde duvar kalınlığında artma, normalde ınuski.iler olmayan damarlara düz kasların ilerlemesi, neointima oluşması

ve pleksiforın lezyonlar göri.il ür< ııı. Sağ ventrikül hi pcrtrofi olarak kompanse eder ve yüksek basınca rağmen fonksiyonunu belirli bir süre korur. Fakat zamanla dekoınpanse olur, kardiyak debi azalır ve periferik ödem gelişir.

Hastaınız 21 yaşında iken hemoptizi ve nefes darlığı yakınınası ile başvurdu. Sekonder pulmoner hipertansiyon yapabilecek sebepler dışlandıktan sonra,

puberte sonrası kadınlarda daha sık görülmesine karşın erkek olan hastaınıza, aile öyküsünün de bulunması

nedeni ile, ailesel PPH tanısı kondu. Gelişinde sınıf III kalp yetersizliği bulunması nedeniyle 2.5 yıl yaşam

süresi beklentisi olan hastamız, yoğun tedavi ile 7

yıldır hayattadır.

Tedavi seçenekleri

Antikoagiilasyon

Pulmoner troınboeınbolizın sekonder bir olay olarak gerçekleşebilir\13·14>. Bu hastalarda yaşam süresini uzattığı gösterilmiş olduğundan troınbozu önlemek için varfarin ile kronik antikoagülasyon önerilmektedir

(15l. Yavaşlaınış pulmoner kan akımı, genişlemiş sağ boşluklar ve venöz yetersizlik nedeni ile de troınboeınbolizıne yatkındırlar. INR 1.5 ile 2.0 arası öneri 1 ınektedir<ll.

Tanının konulmasından itibaren hastamıza

antikoagülasyon başlandı. Hasta mayıs 2002'de masif

heınoptizi ile başvurdu. PPH hastalareta pulmoner arter daınar yapısının sklerotik olması ve INR' nin 4.2' ye kadar yükselmesi hastaınızda heınoptiziye yol açan en önemli sebepti. Buradan da anlaşıldığı gibi PPH'Iu hastalarda INR 1.5-2.0 olacak şekilde yakın takip gerekmektedir.

Kalsiyıım kanal blokerieri

PPH tedavisinde daha önce beta agonistlerin. alfa -blokerlerin ve hidralizinin faydalı etkilerine dair pek

çok ıcıpor yayınlanınışsa da bu etkiler kalıcı olmamıştır. Kalsiyum kanal blokerieri daha önceden hiç tedavi almamış hastaların yaklaşık% 20 ilc 25' inde kalıcı

olarak pulmoner vasküler dirençte azalma sağlar<t5ı.

Hastalara kısa dönem vazodilatör cevap testini takiben uzun dönem agresiv vazodilatör tedavi başlanır. Her ne kadar akut vazodilatasyon cevabı sağlanan her bir hastada uztın dönemde sürekli etki görülınese de bu özelliğin buiLınması iyi prognoz belirtisidir ve pek çok hasta tek başına kalsiyum kanal blokerieri ile tedavi edilmiştir.

Hastaınıza vazodilatör cevap testinde olumlu sonuç

alıııınasıyla nifedipin tedavisi başladık !"akat 2 yıllık tedavinin sonunda kalsiyum kanal blokerine cevapsızlık gelişmesi üzerine intravenöz prostasiklin tedavise

(4)

Tiirk Kardiyol Dcrıı Arş 2003;31: 105-112

İntravenöz epoprostenol ve iloprost

intravenöz epoprostenol sadece kalsiyum kanal blokerlerine cevap veren hastalarda değil aynı zamanda cevap alınmayanlarda da fonksiyonel kapasiteyi artırır ve her iki tip hasta grubunda da sağkalımı olumlu etkiler(ı6)_ Bu bulgular kalsiyum kanal blokerlerine cevap vermeyen ve NewYork Kalp Derneği sııııf IV kalp yetersizliği olan pek çok hastada yaygın şckild_e intravenöz devamlı epoprostcnol infüzyonu kullanımına yol açmıştır. Epoprostenolun güç! li vazodilatör aktivitesi dışında faydalı etkilerinin mekanizması belirli değildir, fakat pozitif inotı·opik etkisi, hafif derecede sistemik vazodilatör etkisi, antiplatelet etkisi ve antiproliferatif etkisi bulunabilir mı. Epoprostenolün santral bir kateter ile devamlı infüzyonu pahalıdıı{ısı.

Epoprostcnole baği ı sı k görülen yan etki ler başağrı sı. çene ağrısı, ayak ağrısı ,di are , hipotansiyon ve kusmadır <ı9ı. intravenöz cpoprostcnolun optimal dozu henüz kesin değildir. Epoprostenol için 2-4 ng/kg dakika başlangıç dozu öncriliı~ı9>. Bu dozda istenilen klinik d üzel mc veya yan etkiler aıtaya çıkana kadar I -2 ng/kg dakikalık artışlar yapılarak hastaya uygun kronik infüzyon hızıtesbit ediliı-<ı9ı. Klinik çalışmalarda yan elkiler nedeni ilc çıkılabilen en yüksek doz ortalaması 8.6+0.3 ng/kg/dk' dıı-<ı9>. Ortalama başlangıç kronik infi.izyon hızı ise 5 ng/kg/dakikadıı-<ı9ı. Zamanla tolerans gelişınesi nedeniyle doz arttırılınası gerekir. Kronik infü1.yon dozu tesbit edildikten sonra PPH yakııımalarında kötüleşıne veya tekrarlama olursa doz artırılır veya yan etkiler nedeni ile hasta tarafından tolerc edilemez duruma gelirse doz azaltılır. Ne var ki pek çok hasta PPH yakınmalarını hafifletmek için bir miktar kontrollü yan etkiye katlanmaktadır. Tekrarlayan PPH yakınmaları olduğu zaman doz en az I 5 dakikalık aralıklarla 1 ile 2 ng/kg/dakikalık artışlar yapılarak tekrar kronik infüzyon hızı belirlenir<ı9>. Uygun doz tekrar tesbit edildikten sonra hastaya 24 saat süresince dozaj toleransı açısından yatarak ve ayakta kan basıncı ve kalp hızı iziemi yapılır. Benzer şekilde tolcre edilemeyen yan etkileri azaltmak için en az 15 dakika aralıklarla 2 ng/kg/dakikalık doz azaltımları yapılır

<ı9>. zlı doz azaltılmasından kaçınılmalıdır. Yan etkiler ortaya çıktığında doz artırılmasından kaçınmak veya dozu azaltmak yerine yan etkilere yönelik ek tedaviler verilmelidir. Baş ağrısı için 4 saat aralıklarla asetoıninofen, diy<ıı·c de loperamide, bulantı için gerekli

olursa antiemetiklcr, çene ağrılarında yemeklerden

108

önce bir miktar ekmek çiğnemnesi, ayak ağrılarında masaj ve elevasyon, ışığa duyarlığın arıması nedeniyle gün ışığında uzun süre kalınmaması dcncnmclidir. Epoprostenol infüzyonu ile beraber: PPH tedavisinele diürctikler, antikoagülanlar ve digoksin verilcbilir < ı91.

Ayrıca seınpatomimetikler ve antihistaıniniklerin

epoprostenol ile birlikte verilmesinde sakınca yoktur. Amfetamin yapısındaki ilaçlar ve alkolden kaçınılınası gerekir. Antibiyotikler ayrı bir damar yolundan

vcrilcbilirCı9>. Tipik olarak PPH'cla troınbositopcni

görlilür, fakat klinik önemi yoktuı-<31. Troınbositopcnide arıış olsa da cpoprostenol dozunda azaltına yapı 1 ınaınal ıdır çünkü tronı bosi topeni cpoprosıenol doz düzeyi ile bağlantılı değildir. Cicieli

komplikasyonları karmaşık infüzyon sistemi ilc ilgilidir. Kalıcı bir venöz yol gerekmektedir, sıklıkla Hickınan kateter veya venöz port takılır ve bunlar infeksiyon

ve

kateter troınbozu gibi ciddi kamplikasyon riskleri taşımaktadır. Katetcre bağlı sepsis insidansı

O

.

I ilc 0.-+ hasta yılı olarak ıcıpor edilnıiştiı-<ıoı. Pompa bozukluğu veya santral vcnöz kaleterin tıkanınası ilaç akışında duraklama yaratabilir. Epoprostenol sıvı çözeltilerele kararsızdır ve yarı ömrü 1-2 dakika kadardır. İnflizyondaki duraklama hemodinamik eıkilcrclc ani ve ölümci.il kayba yol açabilir. Bu sebeple daha kararlı prostasiklin analoğu olan iloprostun avantajları nırclır.

iloprostun yarı ömrü 20-30 dakikadır. iloprostun

intravenöz uygulanıası ve akut hemodinamik cıkileri epoprostcnole benzerdir<2ı>. Uzun dönem etkilerine

dair bilgiler sınırlıdır. NewYork Kalp Derneği

fonksiyonel sınıfı III ve IV giren hastalarda intravcnöz prostaglandin ilk seçenek tedavidir.

Kalsiyum kanal blokeri tedavisine cevapsızlık gelişen

hastaya intravenöz prostasiklin tedavisi nisan 1997' ele

başlandı. SUrekli intravenöz prostasiklin infi.izyonu gerektiren bu tedavi ile hastanın yakınınalarında ellizel me sağlandı. Baş ağrıları, eklem ağrıları ve eliare için düzenli şekilele paraseıaınol ve loperaınidc kullanmak zorunda kaldı. Olgumuz nefes açlığı hissetmektensc prosıasiklinin yan etkilerine katianınayı pek çok PPH'Iu hasta gibi tercih etmektedir. Hastaınızda sanıral venöz kaıcıerincle

(5)

H Kılıç ve ark.: Beş yıl prostasiklin infiizyonu alan primer pulmoner hipertansiyonlll hastanın klinik iziemi ve tedavi gelişimi

Subkutmıöz treprostinil

Prosıasiklinin sürekli intravenöz infüzyonunda sanıral

venöz kateteriere bağlı kamplikasyon riskleri vardır.

Bu nedenle devamlı subkutan olarak verilebilecek

kararlı prostasiklin analoğu olan treprostinil

geliştirilmiştir. Çok merkezli, randomize, plasebo

kontrollü çalışınada altı dakikalık yürüme mesafesinde

ıreprosıinil alan grupta küçük fakat istatiksel olarak

anlamlı bir(+ 17 metre daha fazla) artış olınuştuı-<22>.

Oral prostasiklin analoğu

Beraprost sodyum oral yolla etki 1 i prestas i ki i n

analoğudur. Kontrolsuz çalışınalarda<23) pulmoner

arteriyel hipertansiyoncia (PAH) heınodinaıniyi düzettiği

gösterilmiştir. "A European placebo-controlled

multicenter trial (ALPHABET)'" çalışınasında<24>, NewYork Kalp Derneği sınıf II ve III olan 130 PAH'Iu hastada 6 dakika yürüme mesafesinde en önemli artış (+46 metre daha fazla) PPH'Iu hastalarda görülmüştür. Şu anki tecrübelere göre beraprost daha az ciddi pulmoner hipertansiyonu olan NewYork Kalp Derneği sınıf ll ve belki erken kararlı NewYork Kalp Derneği sınıf lll hastalar için verilebilir.

İnluıle iloprost

inhale iloprost güçlü bir pulmoner vazodilatördür<25>.

NewYork Kalp Derneği fonksiyonel sınıfı III ve IV

olan 203 pulmoner hipcrtansiyonlu hastanın alındığı

çok merkezli, randomizc, plasebo kontrollu Aerosolized

lloprost Randomized (AIR)<26> çaşması yapılmıştır. Altı dakika yürüme mesafesinde o/o 10 artış ve NewYork

Kalp Derneği fonksiyonel sınıfında iyileşme iloprost alan hastaları n o/o 17'si nde gerçekieşi rken, plasebo grubunda %4 olmuştur. Bu tedavinin en önemli

olumsuz yönii etkinin kısa süreli olmasıdır. Hastaların

istenilen klinik etki için günde

6 ilc

12 kez inhalasyon

yapınaları gerekmektedir. inhale iloprost NewYork

Kalp Derneği sınıf lll olan hastalarda başlanabilir.

Fakat hastaların çok sık inhalasyon yapınaları gerekir. F osfot!iesteraz iıılıibitörleri

Memeli fosfodiesterazlarından (PDE) izeenzim 3 ve

4 eAMP hidrolizinde görev alır. İkinci mesajcı cAMP

primt:r olarak prostasiklinin vazodilatör etkisinden

sorumludur, cGMP ise nitrik oksite bağlı vazodilatör

etkiyi sağlar. PDE 3/4 inhibitörü olan tolafentrine'nin

inhale prostasiklinin hemodinamik etkilerini

güçlendirdiği ve uzattığı gösterilmiştir<27ı. PDE

5/6

inhibitörü sildenafil orijinal olarak erektil disfonksiyon için geliştirilmiş etkin bir pulmoner vazodilatördi.ir. PDE

5

inhibisyonu sadece intrascllüler cGMP düzeylerini değil aynı zamanda cAMP'dc artırır çünkü

eGMP PDE 3'ü bloke eder. Oral sildenafil inhale

iloprostun vazodilatör etkisini hem artırır hem de uzatır. PPH da sildenafilin uzun dönem faydalarını gösteren

pek çok olgu rapor edilmiştiı{28·2930l. Si ldenarilin uzun

dönem kullanıını ile ilgili çekinceler vardır çünkü PDE

6

inhibisyonu geri dönüşümsüz retinal hasara yol

açabilir <3ı>.

Beş yıl intravcnöz prostasiklin infi.izyonu ile kliniği kararlı giden hastanın kliniğinde bozulma olması üzerine

PPH'Iu hastalarda etkinliği gösterilmiş olan, oral alınabilen ve ülkemizde bulunan silclenafil tedaviye

eklendi.

Nitrit oksit ve L-argiııiıı

PAH'da inhale nitrit oksit güçlü akut pulmoner

vazodilatördür. Fakat bu tedavi sürekli nitrit oksit

inhalasyonu yapan ci haz gerektirmektedir. bu da pratik değildir. Nitrit oksit aınino asit L-argininden nitrit oksit

senlaz tarafınciari üretilir. Bu nedenle L-arginin

verilmesinin pulmoner arteriyel hipertansiyoncia faydalı

etkileri olabilir. Bir çalışınada pulmoner hipeıtansiyonlu

hastalarda intravenöz L-arginin verilmesi endojen nitrit

oksit üretimini artırarak pulmoner vasküler direnci düşürmüşıur<32>. Fakat diğer bir çalışmada sonuçlar

olumlu değildiı03>.

Plasebo-kontroll ii bir çalışmada 1 hafta süreyle oral

L-arginin verilmiştir. Belirgin bir yan etkiye yol

açmaksızın egzersiz kapasitesi ve heınodinami üzerine

olumlu etkileri gösterilmiştiı{34>.

Endotelin-I reseptör antagonistleri

Plazma enelotelin düzeyi PPH'Iu hastalarda

yükselmişıir<35>. Enelotelin endotel hiicrelerinden

proınolckül olarak salınır. Proınolekül sistemik ve

akciğer damarlarında endotelin-l'e, böbrekte ve sindirim sisteminde ise endotelin-2'e dönüşür.

Endotelin-I iki reseptörc ctkir. Endotelin-B rcscptörü

aktivasyonu nitrik oksiı üretimine ve vazodilatasyona

ve enelotelin -A reseptör aktivasyonu ise

vazokonsLriksiyon ve düz kas büyümesine yol açar. İdeal endotel reseptör antagonistinin endotelin-A'ya özgü ol ması gerekir. Boscntan s pe si fi k ol ın ayan enelotelin rcseptör antagonistidir. Çift kör, plasebo

(6)

TUrk Kardiyol Derıı Arş 2003:31: 105-112

anlamlı faydalı etkileri saptanmıştır. PAH tedavisi

için günde iki kez hap almak mevcut tedavi seçenekleri

içinde en uygunudur. Bosentanın gösterilmiş klinik

etkinliği olduğu için pek çok klinisyen için PAH'Iu fonksiyonel sınıf III hastada ilk seçenek tedavi olacaktır. Hastamızın tedavisine bosentan eklenilmesi düşünülmektedir. Bosentan kullanımı kolaydır. Ayrıca

intravenöz prostasiklinin etkinliğini arttırmaktadır. Fakat ilacın sürekli olarak sağlanmasında güçlük vardır.

Gen tedavisi

PPH'Iu ailesel olguları inceleyen çalışmalar patogenez

hakkında daha temel görüş sağlamıştır. Kromozom 2q33 bölgesindeki (PPH 1 bölgesi) genleri n araştırılması ile PPH'na sebep olabilecek tip 2 bone

ınorphogenetic reseptörü (BMPR-11) geninde çok

sayıda mutasyon saptanmıştıı<37.38l. Aile öysü olan hastaların %60'ında mutasyonlar bulunurken, sporadi k olguların %25'inde vardır. BMPR-II genindeki

mutasyonların veya uyarı yolundaki bazı

komponentlerin gen tedavisi ile düzeltilmesi

gelecekteki tedavi şekli olabilir.

Olgumuzda ailevi bir PPH hastasıdır. Yirmiyedi yaşında ilk tanının konulmasından 2 yıl sonra ölen bir erkek kardeşi vardır. Olgumuza genetik bir

inceleme yapılmadı. Bu tür hastalarda gelecekte gen tedavisi temel tedavi şekli olabilir.

i nt ra venöz prostasi ki i n veya iloprost, subkutan

treprotinil, inhale iloprost, oral beraprost, endotelin

reseptör antagonisti bosentan ,L-arginine ve PDE inhibitörü sildenafilin PAH üzerine faydalı etkileri vardır. Klinik tecrübe en çok intravenöz epoprostenol

ile birlikte intravenöz iloprost da vardır. Şu an mevcut

olan en güçlü pulmoner hipertansiyon ilaçlarıdır. Bütün bu tedavilerin uzun dönem etkilerine dair bilgiler yetersizdir. inhale nitrit oksit veya adenazine akut vazodilatör cevabı olan NewYork Kalp Derneği fonksiyonel sınıf I ve II durumdaki hastalarda kalsiyum

kanal blokerieri tedavi seçeneğidiı-<39.3>. Akut cevap

olarak kabul etmek için pulmoner arteriyel basınçta ve pulmoner vasküler di rençte en az %20'1ik düşme olmalıdır. Yazodilalör tedaviye cevapsız NewYork Kalp Derneği sınıf Il hastalarda oral veya inhale prostaglandin veya oral bosentan verilebiliı-<3>. Daha

ciddi pulmoner hi pertansiyonl u NewYork Kalp

Derneği sınıf III hastalarda parenteral olmayan prostaglandinler veya endotelin antagonistleri ilk

110

tercih tedavi olarak seçilebilir(3l . Fakat bu hastalar yakından izlenmelidir. Kliniklerinde bir bozulma olduğunda intravenöz epoprostenole veya iloprosta geçilmelidir. NewYork Kalp Derneği sınıf IV olan

hastalarda oral beraprost veya subkutan treprosti ni 1

önerilmez çünkü bunların klinik cevabının oluşması için haftalar geçmesi gerekmektedir. Bu hastalarda tedavi seçeneği intravenöz epoprostenol l'eya iloprostur(3l.

Daha uzun yarı ömrü ve karari ı yapısı olan

prostaglandin analoglarının geliştirilmesi ile

prostaglandi n leri n terapöti k potansiyel i artmıştır. Endotel in reseptör antagonistleri ve PDE inhibitörleri alternatif olarak girmişse de prostaglandin analogları tedavideki merkezi yerini korumuştur. PDE

inhibitörleri daha az ciddi hastalıkta veya prostaglandinlerin etkinliğini artırmak için

kombinasyon tedavide kullanılabilir. Endotelin reseptör antagonistleride ilk seçenek tedavi olarak kullanılabilir fakat prostaglandinlerle kombinasyonu

daha etkili olabilir. Şimdiki çalışmalar endotelin reseptör antagonisti bosentan ve intravenöz prostasiklin kombinasyonunun etkinliği ve güvenliği üzeri ne yoğunlaşmıştır.

Pulmoner vasküler ve düz kaslardaki profilerasyonunun pulmoner arteriyel hipertansiyon

patogenezindeki rolünün anlaşılması ile pulmoner

vasküler yeniden şekillenmenin regresyonu gerçekci

terapötik amaç olacaktır. Pulmoner hipertansiyonun gelecekteki tedavisinde BMPR-11 deki mutasyonlara gen tedavisi ni öneml i rol oynayabi 1 ir.

KAYNAKLAR

1. Stephen Arclıcr. Stuart Rich: Prinıary Pulıııonary Hypertension A Vascular Biology and Tmııslational Rescm·clı "Work in Progrcss" Circulation 2000; 102:2781

2. Rubin U: Prinıary pulnıonary lıypcrtcnsion: N Engl.l Med 1997:336:111-7

:ı. Marius M. Hoepcr. Nazzareno G. Gerald S. Rubiıı U: New

ırcatnıenıs for pulıııonary arıeriallıypcrıension. Anı J Respir

Crit Care Med 2002:165:1209-16

4. Gaine SP. Rubin U:Prinıary pulıııonary lıypertcnsioıı. Laneel 1998:352:719-25

(7)

H Kılıç ve ark.: Beş yıl prostasiklin infUzyonu alan primer pulmoner hipertansiyonlu hastanın klinik iziemi ve tedavi gelişimi

6.

7.

8.

9.

D'Aionzo GE. Barst RJ.Ayres SM. ct al: Survival in paıienıs

with primary pulıııonary hypertension: results from a national

prospecıive registry. Ann lntern Med. 1991:115:343-349 Gurubhagavatula I. Palevsky HI: Pulıııonary hypertension in systeınic autoinınıunc disease: Rheunı Di s Cl inNorthAm 1997:23:365-94

Mandeli MS, Groves BM: Pulnıonary hypertension in chronic

li ver disease. Clin Chest Med 1996:17:17-33

Mcsa RA. Edeli ES. Dunn WF. Edwards WD: Human iıııınunodelicicncy virus infcction and pulıııonary hypertcnsion: ıwo new cases anda review of 86 reported cascs. Mayo Cl in Proc 1998;73:37-45

10. Siınonneau G. Fartoukh M. Sitbon O. Hunıbert M, Jagot JL:

Priıııary pulınonary hypertension associated with the use of fenfluraınine deri vativcs. Chest 1998:114: 195S-9S ll. Abenlıaiın L. Moride Y, Brenot F. et al: Appetite-suppressant

dnıgs and the ıisk of pıiıııary pulıııonary hypertension.lntenıational Priıııary Pulnıonary Hypertension Study Group. N En gl J Med

1996;335:609-16

12. Tuder RM. Groves B. Badesch DB. et al: Exuberant endothelial

~cıı growth and elemen ts of innamation are prescnt in plcxiforııı

lcsions of pulınonary hypertension. Anı J Pathal 1994:

144:275-H5

13. Frank H. Mlczoch J. Huber K. et al: The effecı of anticoagulant ıhcrapy in priıııary and anorectic drug-induced pulınonary lıypcrtcnsion. Chesı 1997:112:714-21

14. Wclsh CH. Hasseli KL, Badesch DB, et al: Coagulation and tibrinolytic profilesin patieıııs wiıh severe pulnıonaıy hypertcnsion. Chest 1996:110:710-17

15. Rich S. Kaufnıann E. Levy PS: The effcct of high doses of

calciuın-channcl blockcrs on survival in priıııary pulınonary lıypcrtension. N Engl J Med 1992:327:76-81

16. llarst RJ. Rubin U.McGoon MD.Caldwell EJ. Long WA. Levy I'S: Survival in priınary pulınonary hypertension with long

-ıcnıı continous intravenous prostacyclin. Ann lnterıı Med 1994:121:409-15

17. Galie N. Manes A. Branzi A: Medical tlıcrapy of pulıııonary lıypertension: the prosıacyclines. Cl in Clıcst Med 2001:22:529 -?>7

18. Peıros AJ. Ttırııer SC, Nunn AJ: Cost iıııplications of using

inhaled nitric oxide coınpared with epoprostenol for pulınonary

lıypcrıcnsion . .1 Ph arın Technol.1995: ll: 163-66 19. Rich S. Mcl.auglılin VV:The effects of clıronic prostacyclin

thcrapy on cardiac output and syıııptoıııs in pıiıııary pulıııonary lıypertcnsion. J Anı Coll Cardiol. 1999:34:1184-87 20. Barst RJ. Rubin U. Long WA. McGoon MD. Rich S. ct al: A coınparision of conıinous inıravenous epoprosıenol with convenıionaltherapy in priınary pulınonary hypertcnsion. The

priınary pulnıonary hypertcnsion study group. N Engl J Med 1996:334:296-302

21. Higenbottaın TW. ButtAY. Dinh-Xaun AT.Takao M. Crcıııona G. Akanıine S: Treatmant of pulnıonary hypertension w ith continous infusion of prostacyclin analoguc. iloprost. Hcart 1998;79:175-79

22. Siınonnemı G, Barst RJ, Galie N. ct al: Continous subcutancous infusion of treprostinil, a prostacycline nnııloguc. in pnticnts witlı pulıııonary arteriııl hypertension: a doublc-blind randoıııizcd

controlled trial. Aııı J Respir Criı Care Med 2002: 165:800·804 23. Nagayıı N. Ueıııatsu M, Okaııa Y. cı al: Effecı of orally active prostacycline aııalogue on survival of outpaticııts with priıııary pıılıııonary hypertension. J Anı Coll Cardiol 1999:34:1188-92 24. GalicN. Hıııııbert M, Vachiery JL. ct al: Effect of beraprosı sodiuın.mı oral prostacyclin analogue. in paticnıs with pulnıonnıy

arterial hyperteıısioıı: a randoıııised.doublc-blind. plncebo -controllcd trial. J Aın Co ll Cardiol 2002:39: 1496-502 25. HocpcrMM.Oischcwski H.Giıofrani HA. ct al: Acoınpaıision

of the acute heıııodynaınic effccıs of in hal ed nitric oxidc and acrosolzed iloprost in priıııary pulıııoııary lıypcrtcnsion. J Anı

Coll Cardiol 2000:35: 176-82

26. Hoopcr MM. Schwarze M, Ehlerding S. et :ıl: Long-terııı

treatment of priıııary pulıııonary hypertcnsion with nerosolized

iloprosı. a prostacyclin analogııc. N En gl .1 Med 2000:342:

1866-70

27. Scherınııly RT, Rochl A. Weissnıann N. ct al: Subthrcsholh doses of spesific phoshodiestcrase type 3 and 4 inhibitors

enhancc the pulıııonary vasodilatory rcsponsc to ncbulized prostacyclin w ith inıproveıııenı in gas exchange. J Pharıııacol

Exp Ther 2000:292:512-20

28. Prasad S, Wilkinson J. Gatzoulis MA: Sildenalil in priınary pulınonary hypertension. N En gl J Med 2000:343:1342

29. AbranlS D. Schulze-Neick I. MageeAG: Sildenalil asa sclective

pulıııonary vasodilator in childhood priınary pulınonary

hypcrtension. Hcart 2000:84:E4

30. Diker E.Aydoğdu S: Oral sildenalil sitratın sıradışı birkullanııııı.

TUrk Kardiyol Derıı Arş 2002;30:208-1 O

31. Goldsıcin I, Luc TF. Padına-Nathan H. Roscn RC. Stecrs Wl), Wicker PA: Oral sildenalil in the treatment of crcctile dysfuction.

Sildenalil Study Group. N En gl J Med 1998:338: 1397-ı.ıo.ı 32. Mehla S. Sıewart DJ. Langlcbcn D. Levy RD: Short-tcrııı

pulıııonaıy vasodilation wiıh L-arginine in pıılnıonruy hypertension.

Circulation 1995:92: 1539-45

33. Boeger RH. MuggeA. Bode-Boeger SM. Hcinzcl D. Hoepcr MM. Froclich JC: Differential systcıııic and pulınonary

heınodynanıic cffects of L-argininc in patients with coronary

(8)

Tiirk Kardiyol Dern Arş 2003;31: 105-112

34. Nagaya N, Ueıııaısu M. Oya H, et ı~: Shoıt-ıenn oral adıııinistration

of L-arginine inıprovcs heıııodyııaıııics and cxercise capaciıy

in paıienıs wiıh precapillary pulıııonııry hypertension. Anı J Respir Criı Care Med 2001; 163:887-91

35. Giaid A. Yaııagsawa M, Laııglebcıı D, eı al: Expressian of

endotelin-I in the lungs of patienıs priınary pulıııonary

hyperıension: N En gl .J Med 1993:328: 1732-9

36. Rubin U, B adedese h DB. Barsı RJ. et al: Bosenıan ıherapy

for pulmonary arıerial hyperıcıısioıı. N Engl J Med 2002:345: 319-24

112

37. DengZ.MorseJH,SiagerSLcıal: Faıııilial priıııary pulınonary

hyperlension (gene PPH 1) is caıısed by ınuıaıions in the bone ınorphogenetic protein rcccpıor_ll gene. Arn J Hııııı Genel 2000;67:737-44

38. The lıııernaıional PPH Consortiuın: Heıerozygoııs gerıniike

ınuıaıioııs in BMPR2. encoding a TGF-B rccepıor. cause faıııilial priınary pulınonary lıyperleıısion. Nature Gcneıics

2000:26:81-4

Referanslar

Benzer Belgeler

Metal, plastik, kauçuk ve EPDM yüzeylerin çok hızlı yapıştırılması için kullanılır.. Aktivatöre ihtiyaç duymadan çok güç- lü

Aşağıdakilerden herhangi birini fark ederseniz hemen doktorunuza bildiriniz veya size en yakın hastanenin acil bölümüne başvurunuz:. • Alerjik reaksiyonlar

MATRA programlar kapsam ndaki “ KUR’un Kurumsal Yap n Güçlendirilmesi, Özürlüler için Geli mi Bir stihdam Stratejisi ve Mesleki Rehabilitasyon Projesi” nin faaliyet

Direkler evin dere- cesine göre işlenmeden bırakıldığı gibi ayrı ayrı renklere d

Duvar kaplaması : Saten alçı sıva üzeri vinyl kağıt kaplama Tavan kaplaması : Saten alçı sıva ve plastik boya, asma tavan Salon Döşeme kaplaması : Laminat parke..

Global Wellness Day gönüllüleri olarak bundan sonra her yıl, dünyanın en büyük sorununu merkeze alıp senenin her günü aktif olacağız.. 2022’nin henüz ilk

1968 yılında Oruç ailesi tarafından bitkisel yağ üretimi sektörüne 6 ton/gün kapasite ile adım atan Oruçoğlu Yağ, bugün 1000 ton/gün yağlı tohum işleme, 300

A) Kalıtımla ilgili ilk çalışmayı yapan Mendel'dir. B) Kalıtsal özelliklerin tamamı anne babadan yavrulara aktarılır. C) Kalıtsal özellikler sonraki nesillere