• Sonuç bulunamadı

22 Temmuz 2007 Seçim Sonucu: Do

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "22 Temmuz 2007 Seçim Sonucu: Do"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

22 Temmuz 2007 Seçim Sonucu:

Doğal varlıklarımız, ülkemizin tarihi, kültürel ve çevresel mirası tehdit altında…

2007 yılı ülkemizde belirsizlik üzerinden yaşanan son derece ilginç olaylara, dolayısıyla sonuçlara ve unutulmayacak bir seçim sürecine tanıklık etmiştir. Yaratılmak istenen siyasi belirsizlik ve kaos, cumhurbaşkanlığı seçimi süreci ile tırmandırılmış, artan terör ve şiddet olayları ile birlikte bu belirsizlik seçim sürecine evrilmiştir. Seçim sürecini sosyal, kültürel, ekonomik politikalardan uzak, korku ve düşmanlık üzerine sığ yaklaşımlar sergileyen politikacılar ise

ülkemizi yine bir politikasızlıkla yüz yüze bırakmış, “çevre” alanı da bu durumdan yine nasibi almıştır.

Ülkemizin yüz yüze bırakıldığı bu süreçte, çevre mühendisliliği meslek alanına ve Odamıza, doğal varlıklarımızın korunması, çevresel değerlerin geleceğe taşınması, yaşama ve ülkeye sahip çıkma noktasında önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir.

Seçimden önce, siyasi partilerin çevre politikaları ve AKP hükümetinin çevre alanındaki icraatları, Odamızca değerlendirilmiş ve bu değerlendirme kamuoyu ile paylaşılmıştı.

Ancak, görünen odur ki; eğitim, sağlık gibi pek çok alanda olduğu gibi çevre alanı da bu süreçte dikkate değer görülmemiş, bu noktada, birçok önemli ve yaşamsal konu gibi , Odamızın değerlendirme ve uyarlıları, seçim

kampanyalarını meydanlarda, şovlara ve kişisel polemiklere dönüştüren siyasiler tarafından göz ardı edilmiş, böylece siyasilerin ve kimi medyanın “özverili” katkıları ile, bu gerçeklerin seçmen tarafından da göz ardı edilmesi

sağlanmıştır.

Türkiye’de 80’lerden bu yana izlenen neoliberal politikalar, AKP döneminde daha da derinleşmiş, çeşitli sosyal alanda ve özellikle çevre alanında yarattığı tahribat ile kendisini göstermiştir. AKP döneminde derinleşen bu dönem,

“yeniden yapılanma” adı altında devlette “reformu” hedefleyen, devletin küçültülmesi, özelleştirme, yerelleşme ve yabancılaştırmaya dayanan Dünya Bankası ve IMF programları ile ekonomik, sosyal, kültürel ve çevresel alanda son derece karamsar bir tabloyu ortaya çıkarmıştır. Genel politika süreçleriyle büyük bir “uyum” içinde çevre alanı da yıllar boyunca istismar edilmiş, doğal varlıklarımız bir talan ve yağma alanı olarak yerli ve yabancı sermayenin hizmetine sunulmuştur. Altyapı yatırımlarında izlenen yanlış politikalar, ülkemizin doğal ve kültürel varlıklarını, ormanlarımızı, kıyılarımızı bir rant cennetine dönüştürme çabaları, çevre sorunlarına ilişkin politika yoksunluğu, denetim ve yaptırım eksikliği ve uzman kadroların yetersiz düzeyde ve yanlış alanlarda istihdamı çevre sorunlarını daha da çıkmaza sokmuştur.

AKP’nin 2002 yılından bu yana çevre alanında izlediği politikaları ya da politikasızlığı seçim öncesi masaya yatıran Odamız, 22 Temmuz 2007 Seçimlerinde “çevre”nin kaybettiğini, sermayenin, yağma ve talanın, yanlış istihdam politikalarının kazandığını kamuoyuna duyurmanın üzüntüsü içindedir.

N E D E N ?

Türkiye’nin çevresel Durumuna ve Ülkelerarası Sıralamadaki Konumu’na baktığımızda;

* “HAVA KALİTESİ” açısından 2002 yılında 11. sırada olan ülkemiz 2005 yılında 20. sıraya gerilemiştir. * “SU KALİTESİ” açısından 2002 yılında 41. sırada olan ülkemiz 2005 yılında 142. sıraya gerilemiştir.

* “BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK” açısından 2002 yılında 91. sırada olan ülkemiz 2005 yılında 129. sıraya gerilemiştir. * “ARAZİ KULLANIMI” açısından 2002 yılında 87. sırada olan ülkemiz 2005 yılında 102. sıraya gerilemiştir. * “HAVA KİRLİLİĞİNİN AZALTILMASI” açısından 2002 yılında 75. sırada olan ülkemiz 2005 yılında 93. sıraya gerilemiştir.

* “SU YETERSİZLİĞİNİN AZALTILMASI” açısından 2002 yılında 94. sırada olan ülkemiz 2005 yılında 97. sıraya gerilemiştir.

* “EKOSİSTEMLERE BASKILARIN AZALTILMASI” açısından 2002 yılında 29. sırada olan ülkemiz 2005 yılında 33. sıraya gerilemiştir.

* “SERA GAZI SALINIMLARININ AZALTILMASI” açısından 2002 yılında 70. sırada olan ülkemiz 2005 yılında 94. sıraya gerilemiştir.

(2)

Her fırsatta ülkeyi İLERİYE taşıdığını ifade eden AKP Hükümeti’nin çevre alanında pek çok konuda ülkemizi nereye taşıdığı ortadadır.

Diğer taraftan, ülkemizin altyapı eksiklikleri de hala devam etmektedir.

Avrupa Birliğe’ ne girme iddiası taşıyan AKP iktidarı, toplum ve çevre sağlığı açısından temel altyapı yatırımlarını dahi hayata geçirememiştir. Bu noktada, “içme ve kullanma suyu”, “kanalizasyon”, “atıksu”, “katı atık” alanlarında ve bu hizmetlerden yararlanan nüfus olarak, ülkemizi dünyanın en geri kalmış ülkeleri ile “en geri” olma noktasında yarışır durumda bırakmıştır.

Örneğin;

* Belediyelerimizin ancak %69’u kanalizasyon şebekesine sahiptir.

* Mevcut 3225 belediyenin 324’ünün atık suları 195 atık su arıtma tesisi ile arıtılmaktadır.

* 3225 belediyeden içme ve kullanma suyu arıtma tesisi ile hizmet verilen belediye sayısı yalnızca 304. Yani yüzde 10’un bile altında.

* Katı atık depolama tesisleri sayısı yalnızca 46.

AKP, “YOLA” BÖYLE “DEVAM” EDERSE!

Özelleştirme ve yabancılaştırma DEVAM EDECEKTİR

AKP; 5 yıla yakın süren iktidarında, kentsel sorunlar başta olmak üzere, barınma ve konut hakkı, katı atık, içme suyu, kanalizasyon gibi altyapı sorunlarına, Dünya Bankası’nın direktifleri ile “çözüm” bulmayı tercih etmiş ve kentsel altyapı alanı ve çevre mühendisliği hizmetleri özelleştirme ve yabancılaştırma kıskacına girmiştir. Fransız, İngiliz, Alman ve Japon altyapı firmaları artık suyumuzun sahibi, çöpümüzün takipçisi olmuştur.

Kaynaklarımız yağmalanmaya ve çevre tahrip edilmeye DEVAM EDECEKTİR

Bu arada, AKP iktidarı, çok büyük vaatlerde bulunduğu enerji ve ulaşım alanında da sınıfta kalmıştır. Bu noktada, ulaşım ve enerji alanlarına somut çözümler sunmak bir yana, ekonomik ve sosyal politikalardan bağımsız parçacı yaklaşımlar ile özelleştirmeci, yabancılaştırmacı, IMF ve Dünya Bankası politikalarının değişik yansımaları ile ülkemiz enerji ve madencilik alanında tam bir “koridor” olmuştur.

Bugüne kadar ülkemizde enerjiden madenciliğe; tarımdan altyapıya bir dizi alanda yaşanan çevre tahribatı,

uygulanmayan mahkeme kararları, “kalkınma” cı AKP iktidarının doğal varlıklarımızın korunmasında hiç de adaletli olmadığını ortaya koymuştur.

Kamuda “yeni”den yapılanma, kaos ve karmaşa DEVAM EDECEKTİR

AKP hükümetinin göreve geldiği aylarda ilk icraatlarından biri “Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı”nı Meclis’ten geçirerek Çevre ve Orman Bakanlıklarını tek bir bakanlık çatısı altında toplamak olmuştur. AKP’nin esasen öngördüğü, Çevre Bakanlığı’nın Orman Bakanlığı içerisinde eritilmesiydi, öyle de olmuştur. Bakanlıkların sayısını azaltmak gerekçesiyle, Çevre Politikası oluşturma ve Çevre Yönetimi’ni sağlamakla sorumlu kılınmış, güçlendirilmesi ve geliştirilmesi gereken en önemli Bakanlıklardan biri olan Çevre Bakanlığı’nın baş ka bir Bakanlıkla birleştirmesi aynı zamanda hükümetin çevre sorunlarına verdiği önemi de göstermiştir. ( Bu

durum, kültür ve turizm bakanlıklarının birleştirilmesi ya da yeni belediyeler yasası ile çevre ile ilgili diğer alanlarda da yeni ve kaotik bir durum yaratmıştır.)

Kamu kurumları arasındaki görev, yetki ve sorumluluk karmaşası, hantallık gibi gerekçelerle, kamu yönetiminde yeniden yapılanma adı altında hayata geçirilen, “kamu yönetimi reformu projesi” sorunları çözmek bir yana daha da içinden çıkılmaz bir hale sürüklemiştir. Doğru çevre politikaları oluşturabilecek ve etkin bir çevre yönetimi

(3)

etmiştir.

Çevre ve Orman Bakanlığı bugün hala politika üretme ve uygulama kapasitesi, kurumlar arası işbirliği, çalışma verimliliği, bütçe, uzman ve yeterli kadro, ekipman donanımı açısından etkin bir çevre yönetimi tesis etmekten son derece uzaktır.

Yasa yolu ile yağma ve talan DEVAM EDECEKTİR

Siyasi iktidar, kamu yönetimi alanında reform adı altında yapmayı planladığı bir dizi düzenleme ile bakanlıkları kapatıp; birleştirirken, peşi sıra gündeme gelen yasal düzenlemeler ise “devlet reformu”nun bir anlamda

tamamlayıcısı olmaktadır.

• Maden Yasası, Çevre Kanunu, Yabancıların çalışma İzinleri Hakkındaki Kanun ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’ndaki değişiklikler,

• Orman Arazilerinin Satışı ve Kıyı Kanunu gibi konularda Anayasa değişiklikleri,

• Doğrudan Yabancı Yatırımlar Yasası, Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi Hakkında Yasa, Kentsel Dönüşüm Yasaları, Kamu Taşınmazlarının Turizm Yatırımlarına Tahsisi Hakkındaki Yönetmelik, Tarım Arazilerinin Korunması ve Kullanılmasına Dair Yönetmelik, Orman Kanunu’nun 2’nci Maddesi’nin (A) Bendine Göre Orman Sınırları Dışına çıkarılacak Yerler Hakkında Yönetmelik

Yasa ya da yönetmelik değişikliği yoluyla gündeme gelen olaylar, tarım arazilerimizin, ormanlarımızın, kıyılarımızın, doğal, tarihi ve kültürel varlıklarımızın yağma ve talanına sadece birkaç örnektir. Ülkemizin dört bir yanı yağma ve talana teslim edilmiş, tüccar siyaset anlayışı ile hareket eden AKP Hükümeti’nin bu alandaki politikaları da Dünya Bankası Programı’nın yansımasından başka bir şey olmamıştır. Bu anlamı ile, memleketimizin tüm doğal değerleri, sermayeye ve uluslararası tekellere peşkeş çekilmiştir.

S O N U ç

Gelinen noktada, 2002 yılından bu yana yaklaşık beş yıldır, ülkemizin içme ve kullanma suyu, kanalizasyon, katı atık, atıksu arıtma gibi altyapı eksiklikleri konusunda hiçbir ilerleme kaydedilmemiş, hava, su, toprak, biyolojik çeşitlilik konusunda ülkemiz bulunduğu noktadan çok daha gerilere taşınmış, ormanlarımız, kıyılarımız, tarım arazilerimiz, doğal ve kültürel varlıklarımız yağma ve talan politikaları ile iyi yönetilmemiş, bilim ve hukuk tanınmamış, uzman kadrolar yeterli düzeyde ve doğru alanlarda istihdam edilememiştir.

Ve ülkemiz bir beş yıl daha bu politikasızlığa mahkum edilmiştir. 22 Temmuz 2007 seçimlerini, bu noktada “ÇEVRE” de kaybetmiştir. TMMOB çevre Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu 26/07/2007 www.cmo.org.tr

Referanslar

Benzer Belgeler

Gene de böyle üzerinde çok konuşulmuş, hakkında çok şey söylenmiş kitapları okumaya karar vermeden ve başlamadan önce bir ön araştırma yapmak, konuyu doğru

Buradaki ilişkiyi bir adım daha öteye götürecek olursak, 1999'da yapılan seçimlerde dört partiye verilen oylarla 2002'de gerçekleştirilen seçimlerde AKP'ye verilen oylar

Brezilya’da Amazonlar ın bir bölgesinde kurulmasına dönük resmi izin çıkan ve Xingu Nehri üzerinde inşa edilmesi planlanan hidroelektrik santraline kar şı bu hafta

İngiltere’de konut fiyatlarının 1930’lu yılların başında yaşanan büyük kapitalist ekonomik buhrandan bu yana en büyük yıllık düşüş kaydettiği ve geçen ağustos

Türkiye ormanlarını beton çölüne dönüştüren 2634 sayılı Turizm Yasası ile uzun yıllar hiç kimsenin baş edemediğini söyleyen Sönmez ışık, AKP'nin de Temmuz

Orman Bakanlığı'nın 'bilinen' verilerine göre; Türkiye'de 1937 ile 2005 yılları arasında mahkemeye intikal ettirilen orman arazisi i şgaline ilişkin suç sayısı 657 bin 402..

Söz konusu açıklamada sadece 2012 yılında söz konusu yasan ın çıktığı 18 Mayıs’tan Kasım ayına kadar satılan tarım topraklarının büyüklüğü ise yaklaşık 6 milyon

Genelgeçer göstergelere bakılırsa, AKP’nin önceki iktidar döneminde, en fazla kırsal ekono-mik, toplumsal, kültürel ve kurumsal yap ılar altüst edilmiştir: