• Sonuç bulunamadı

A azan Mu'allim Dr. Sabri. NÜSHADA : Fethi B. gönderilmiş İlmî bir mektup . tDJTİHAD

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "A azan Mu'allim Dr. Sabri. NÜSHADA : Fethi B. gönderilmiş İlmî bir mektup . tDJTİHAD"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

t DJ Tİ HAD

G O E T H E nin annesi

İ Ç İ N I) E K İ L E R îmlâ meselesi

ilim ve zaııniyyat

Gustave Le Boıı ve eseri (Konferans) K ıt‘a La Bulgarie Refikama [ Şi‘ir ] S e v ! » Sigara dumanları » Solmayan güzellikler Rüya ve hayat

Yeni verğiler hakkında

İçtihat Dr. f. Temo Dr. AB. D J. AB. D J. * Mithat Cemal Fuat Hulusi fsma‘il Safa İran şa‘irleri H. Heine-M. Saip İçtihat

G E L E C E K NÜSHADA : F e th i B. E . y e g ö n d e rilm iş İlm î b ir m ek tu p .

A a z a n M u'allim Dr. S a b r i. IçtimaM, iktisadi, terbiyevî, ahlakî, mektebi mühim

mülahazaları havidir, dikkatle okunacaktır.- G O E T H E nin tahlili, yazan Haşan Âli Bey.

(2)

YENİ NEŞRİYAT

Tarihin « matérialiste « telakkisine göre :

N am ık K em al

Yazan: Kerim Sadî. S. 16 fi : 2G k.

Abdui H am id en c a r ic a tu r e

Intérieur de Yıldız köşk

P a r : Ali N uri Hey

Edition de luxe ornée de nombreuses caricatures.

F a scism e

M. M ussoliu in te’sis ettiği bu siyasî

te‘azzi hakkında mufassal ma‘Iûmatı havi bir tercemedir. Istanbul Mu‘aIIimler Birliği neşriy- yatındandır . Ttirkceye çeviren Menemenli zade Édhem Bey.

A ‘ MA LIK

S eb eb leri ve K o ru n m a ç a re le ri

Bu göz Hifzı Sıhhası ba‘zı ‘ilâvelerle kitab şeklinde basıldı. Bir danesi 3 renkli olarak bir çok şekil ihtiva ediyor 127 sahifelik giizsl bir kitabdır. f i: 50 kuruşdur . Herkes için okunması faydalıdır. Mekteb müdürleri, bölük ve tabur kumandanları, Darüssamria sahiblèri, a’ile reisleri v. «. için ıııutaia‘ası elzemdir . Bunu okumuş olmak sayesinde her sene belki yüzlerce a‘ma ‘adedi azalacakdır.

‘ A M E L İ R U H İY Y A T

« Sa'ati haziranın kararsızlıkları » adile Dr.Gustave Le Bon un neşr etmiş olduğu bir kitabın tercümesidir 223 sahifeli bir kitabdır . Devlet adamlarını , meb‘usları »hakimleri, mu­ allimleri, terbiye ve tedris işlerinde bulunanları, vali ve kaymakamları son derecede ‘alakadar eder.

Eyi kâğıd üzerine basılmışdır. fi. 100 k. dur .

İctih ad m bulunduğu b;ı‘/ı y e rle r

“ İçtihad „ ın İstanbulda satıldığı ba‘zı yerler :

Kadı köyünd e Muvekkithane caddesinde TütüncüDikran Efendi, Köprü üzerinde M. K em al Efen d i, B ü yü k A da da İske­

le başında Tütüncü Niko Efen d i, Ü sk ü d ar

d a İskele başında Tütüncü İlham i Efendi

Dükkânları

Dr. Yorği Fotaki Mavromatis

E m ra z ı dahiliye

Beyoğlu Venedik Sokağı M ö

Cuma ve cumartesinden başka hergün 2.5 darı 7 ye kadar.

Çarşanba günleri parasızdır. Telefon : B. 4707

GLlSERO FOSFATLI ŞARK

MALT HULÂSASI

Eczacı Ekrem Beyin nezareti altında sureti lıususiyede i‘mal edilmekdedir. Deposu Ekrem Necip Ecza Deposu

Telefon : İstanbul : 78

Rafale de Parfums

SO N N ETS

PAR LE Dr. AB . DJEVDET

Edition de luxe, pages 131, Prix: 100 piastres

A p r a h a m E k ş i y a n

Kerestecilerde No. 412

Dépôt de bois de construction en tous genres Télêfon : Stamboul : 2827

KARLI DAĞDAN SES

Dr. Abdullah Djevdet Beyin son senelerde yazmış olduğu kıt'alar bu ‘unvanla intişar etdi, 185 sahiıeliK ve iyi kâğıd üzerine basıl- mışdır. fi: 1, «Luxe» tab' ve müellif tarafından imzalı nüshalar 2 liradır. Haricden siparişlere ta‘ahhüdliı irsaliye olarak 20 kuruş ‘ilâve olunur.

İstanbulda Babı‘â!i kitabcılarında ve Beyoğ- lunda L ib ra irie M ondiale de satılıyor.

insanın Babası Kimdir ?

Adem mi ? M aym un m u ?

Dr. Abdullah Djevdet B- ve Doktor Şevket Aziz B. in mukaddimeleriyle mütercim M. Kemal B- in Darvinizm hakkındaki pek meraklı bir etüdünü ihtiva eden :

Dr. R. Verneau’nun

« İnsanlığın Başlangıçları » nm birinci kısmı çıkmıştır, küçük kıta 20 , büyüğü 40 kuruştur. Umûmi Kütüphane neşriyatından .

(3)

ABONNEM ENT

Pays étrangers

Pour un an : 2 Dolars Edition spéciale : 3 Dolars

A D R E S S E «Idjtihad» Constantinople Téléph : 20865 xxvnème ANNÉE \ M ai 1 9 3 2

İÇTİHAT

Türkçe ve Fransızca

İLM İ, E D E B İ, İK T İS A D İ

No : 344

ABONNEMAN

Seneliği ( 24 Nüsha ) Türkiye için: 2 1 ,2 , ‘lâ kâğıdlısı

5 liradır

A D R E S

Cığaloğluııda Içtihad Evi Tarihi Te’sisi : 1904 — Genève Yirmi yedinci sene

1 M ayis 1 9 3 2

İ M L A M E S E L E S İ

23 Mart 1932 tarihli nüshanız da «İçtihat»

« Ilak im iyy eti M illiye » ve « M uhit » in

orijinal imlâları adlı mekaleyi okudum . Buna dair pek muhtasar mülâhazamı arz ediyorum .

Hiç bir kimse ve makam imlâmızın mutlak bir kemale vasıl olmuş olduğunu ve artık lâ- yetegayyer olacağını iddia etmemiştir . İmlâ lûğatı ise biraz fazla süratle vücude getiril - miştir . ( İçtihat ) imlâ meselesi lıakkındaki fikirlerini, hülâsaten , 311 numaralı nüshasının 5537 inci sahifesinde A lfabem ize a it m ü la­

h a z a serııamesi altında yazdığı gibi , İçtihat

muharrirlerinden ve türkoloji âlimlerimizden Köse Raif Paşa oğlu Fuat Beyefendinin muta - addit makalelerinde [ ezcümle 341 numaralı

İçtihattaki makalesile ] şerli etmişti.

( Hemze ) ve ( ayn ) işaretlerini kullanmam lıakkındaki itirazınıza yalnız bir misal ve sual ile cevap vereceğim . Fransızca Monstrueux veya Impudique kelimelerde ifade edilen «j^» kelimesile, Fransızca Réel kelimesinin karşılığı olarak kullandığımız «d'-» kelimelerini biribi- rinden ayırarak yazmanin başka türlü çaresi var mıdır?

Kraldan ziyade krallık taraftarı görünen bazı gençlerimiz * efendim arapça kelimelerin bize lüzumu yoktur » diyip işin içinden çıkı - yorlar. Bunun, türk diline bir sui kasd oldu - ğunıı anlamıyorlar . Biz acemden ve araptan alınmış kelimeleri atsak dilimizin kelime adedi

Akşam gazetesine

-belki oııbeş bin kalmaz . Şimdi arabî, farisî ve bazı fransızca kelimelerle beraber 35 bini güç bulıyor. Halbuki transız dilinin kelime adedi, 80 bin, İngilizcenin 90 bin, almancanın takri - ben 95 bindir. Beğenmediğimiz arapçanın ke - limeleri mecmuu 200 binden fazla imiş . Ben lisan hususunda da tart ve imha taraftarı değil cezp ve temsil taraftarıyım .

Hemze işareti olarak ( ’ ) ve ayn işareti ola­ rak (‘ )u müsteşriklerin kullandıkları gibi kul - lanmazsak türkçemiziıı tahsilsiz ermenilerin türkçesi menzelesine düşmesinden korkarım ■ Başka türlü [ İmrandan ] me‘mur ve [emr den] me’mur yazılamaz.

Dilimizin ne kadar dar ve fakir ve genişlen­ meye, zenginlenmeye ne kadar muhtaç oldu - ğunu, İlmî ve felsefî ve hattâ edebî eserler ter - cemesile meşğul olanlar ve ancak onlar pek iyi anlarlar. Geçen gün fazıl tnuhibbim ve kıymetli roman muharririmiz R e şa t Nuri Beyefendi ile hasbıhal ederken bahse sürüldüğü veçlı ile

L e s a n cien s étaient beaux, m ais nous som m es jolis ibaresini dilimize bihakkın

nakletmekten âciziz. Çünkü ( Beau ) ile ( Joli ) arasındaki tefavütü gösterecek kelimelerimiz yoktur. Burada Beau kelimesini olsa olsa «gös­ terişli » kelimesile terceme ederek işin içinden çıkmaya çalışırız. ( Beau ), asil ve haşmetli bir güzeldir . ( Joli ) ince , narin , nazik güzeldir , ( Beau ) ya hayran olunur, ( Joli ) sevilir.

(4)

5708 I Ç T t H AT

Bundan belki kırk sene evvel herkes ( beıı ) kelimesinin mefulünileyhi olan ( bana ) yj ( ısC > şeklinde yazarken ben ( bana ) yazdığım zaman ve 25 senedenberi lâtin rakamlarını kullandığım vakit bana böyle hücum edilmişti. Yalnız rakam­ lar için kıyamet koparan memleket, lâtin harf - lerini de kabul etti . Bizim makul ( rationel ) imlâmızın da mühaceme mevzuu olduktan sonra kabul olunacağına eminiz .

Fakat zihnî ve fikrî inkişafın serbest faaliyet ile mümkün olduğuna kail olması lâzım gelen bir gençin, bu nevi faaliyeti, zecrî hükümlerle takyidi tavsiye etmesi teessüf olunmaya şayan - dır. Eğer hükümetimiz böyle bir hareketi makul ve müfit görseydi imlâ lugatına cezaî bir mad - dei kanuniye ilâve ederdi. Fakat memnun olarak işittiğime göre bu inkılâbın Pişvası olan Gazi Flz. imlâmızın ve dilimizin yavaş yavaş tekâmül edeceğine ve henüz lâyetegayyer bir şekil alma­ mış olduğuna kanaatini izhar buyurmuşlardır . Zaten başka türlüsüne ihtimal vermeyi samimî hürmete mugayir sayarım .

İsmimin Dj ile yazılması hikmetini 339 nu - maralı ( İçtihad ) ın ( Posta kutusu adlı ) ve maktuasını aşağıya raptettiğim açık bir cevabım pek âlâ izah etmektedir:

A. L. beye: Bizde a'ile isimleri yoktur : Cevdet ismi çoktur biri birinden farklı değildir. Bunlardan biri Dj ile yazılırsa diğerlerinden ayrılır. Yazılış birini diğerlerinden ayırır. Misal olarak fransızcadan iki isim alıyorum: Henri ve Henry, Mirabo, Mirbeau, teleffuzlar hep birdir fakat yazılış ayrı olduğundan musemmaları biri birine karışdırmaz . Diğer iki isim daha zikr edeyim :

Guyot ve Guyau bunların da telaffuzları bir­ dir. Ve hiç bir kimse Henry ye neden ismini

Henri şeklinde yazmıyorsun demez ve bunu bir mes'ele yapmayı hatırından geçirmez . Ahmet Cevdet in Cevdet i Abdullah Djevdet in Cevdet inden ayrılmak için biri C. diğeri Dj. ile yazı - lıyor. Bunda fransızcanın işi yoktur.

Dil ve imlâ hususunda pek çok söylenecek sözler kaldı. İcab ederse mevzua tekrar avdet ederiz.

Akşam gazetesinin 7 nisan 1932 tarihli nüshasında intişar etmiş olan bu satırlara ayni nüshada cevap verilmiştir, bu cevapta tenkid - lerin temerküz ettiği nokta, mecmuanın kapa­ ğındaki klişede mecmuanın ismi İçtihat şek - ünde yazıldığı halde içinde geçen ayni kelime­ nin nihayetinde ( d ) harfi bulunması dır . Bu klişe yazısı tarafımızdan yazılup çinkoğrafa gönderilmiş değildi. Disilbinden bahseden bu cevabı makalede imlâ luğatına ve dil encüme­ ninin koyduğu kaidelere muhalefet müteaddit­ tir. Bir tanesini zikr ile iktifa edeyim :

İclih a l etm ek, yazmak ve telaffuz etmek

hem selikamıza, hem de dil encümeninin kabul ettiği usule muhaliftir. Tek olarak İçtihat şek­ linde yani nihayeti (T) li olarak yazılan bu kelime sadalı bir harf ile başlayan bir kelime ile iltisak edince ( d ) ile teleffuz edilir ve yazılır :

İctih ad e t t i , İctih ad oldu , İ etili ad evi kelimeleri g ib i.

İmlâ hususundaki kanaatlarııııız sabit ve imlâmızın daha İlmî ve makul esaslarla ıslah ve tadil edileceğine emin olmakla beraber bu cezrî karar ve ıslah vaki oluncaya kadar mu - harrirlerimizin istimal ve tercih ettikleri İmlâ tarzı ne olursa olsun, günlük gazetelerdeki tarzda tertip etmeleri - mektep şakirtlerinin şimdilik yeknesık imlâ görmeleri ve teşevvüşten muha­ fazaları maksadı yegânesile - mürettiplerimize tenbih edilmiştir .

İlim sütunu

İLİM V E ZANNİYAT

Biz İnsanlar daima iki kuvvetin te’siri al- İlim mantıklaşmış beşerin malûmatı mıite -tında jaşadık ve yaşamaktayız: İlim ve itikat. madiyyesine girmiş ve ona merbut devam ede

(5)

İ ÇT İ HAT 5709

gelen tetebbiiat ve talıarriyyatdır, fakat maal - teessüf bu da ııisbî ve mütebeddil olup nmtla - kıyyet beyan etmez .

Zan ve itikat te’siratı tabiiyye ve inkıla - batı mütevaliye neticesi zemanla beşer küme­ lerine nüfuz etmiş zehap olup kısmen ve bazı noktalarında ilme temas ederek kütiibi sema - viyyeden nakl olunmuş ahlâkî ve İçtimaî zanlar, rivayat, meyiller ve göreneklerdir ki çok kerre lıudbin salikleri teşvikatile beni beşer arasında nifaka sebebiyyet verdiklerinden mazarrat ika‘ etmekten geri kalmamışlardır .

Hak yani kuvve’i fıtrıyye bir olmakla b e ­ raber ihtilâfatı diniyye ve itikadatı acibe nasıl devam ediip durmakta ise görenekler de din - lerden ziyade bütün sekene’i arz arasında hattâ kendilerini medenî iddia edenler arasında öyle kök salmış duruyor-ÎTenevviir edememiş, yaka­ sını taassuptan kurtaramamış bir adama iste - diğin kadar yol göster onu ikaza çalış o, yine « ben babamdan anamdan böyle gördüm » der durur. Bazı abes edille’i batıla ile seni kandır­ maya bile kalkışır.

Vakıa ilimde nisbîdir, mutlak ilim yoktur. Fakat abes değildir . Hiın de abes zan olunan pek çok taharriyyat ve nazariyyat , yanlış telakkilerden ileri gelmiştir . Çünkü diine kadar mahiyyeti eşya pek karanlıkta idi, vak- ta ki mahiyyeti eşya nisbeten tanındı ve Cenabı Alinin « ^ » vecizesi mefhu -muııca neve’i eşya ilmen tahakkuk etti , eski nazariyyeler altüst oldu. Nitekim kurunu vusta da ilim adamları ve o vaktin ınudakkikleri hükeıııayi mutekaddiminiıı bazı hakayık ve taharriyyatı ilmiyyesiııi abes bir fikir gibi te ­ lakki ederek hükeıııayi islamdaıı İlıııi S in a nın atomları dağıtup ecsamı basitanın alı vali fi - zikiyye ve kiıııyeviyyesini değiştirerek cıvayı, bakırı altın veya gümüşe tebdil etmekle uğraştığını malayani ile uğraşmak telakki ederek koca kinıyakeri dokuzuncu asrın o btt - yük adamını ve onun yolunu takip edenleri asırlarca istihzakâraııe Simyakerlikle itham ettikleri halde bugün İlm in yeni k eşfleıi

bunun sureti uıutlakada miimkin olduğunu ve milyonlarca talebenin asırlarca zihinlerini dol - duran « lâyetegayyer ecsamı basita » nazariy- yesinin suya düştüğünü isbat etti 1.

Bu ve buna mümasil keşfiyyat gösteri - yorki ilmi beşerde mutlakıyyet yoktur , her şey , her bilği kisbîdir . Bu gün ba­ tıl zan olunan bir fikir yarın yine ilim saye­ sinde malızı hakikat olduğu tebeyyün eder . Ehli tasavvufça, bu mes’ele böyle şerh olunur; Fıtratte tecelli etmiş , misli görülmüş yani adetullah olan bir fi’il ve hakikat zuhur ederse batıl olamaz. İlim ise bunu böyle tarif eder : Her zuhur tabiidir, mabadettabiî [Métaphysique] denilen şey yoktur, dimağı beşerde tecelli e t ­ miş haller ve alâmetler ilim da’iresine henüz girmedikleri müddetçe yanlış zehaba maruz ka­ larak mabadettabiî deniyor, vaktaki zanniyat- taıı kurtulur ilim halkasına girer , tabiî olur . ilmin fıtratte mabadettabiî bir alakası yoktur, her şey her fi’il kuvve’i umumiyyedeıı nebean ve tekerrür eder . İşte bu tekerrür mes’elesi insanı çok defa yanıltıyor. Kiire’i arz üzerinde zuhure gelen muhtelif inkılaplar pek çok asarı tahribe ve hakikatleri tahrife uğratarak asır - larca evvel gelen ecdadımızın amakı tarihiyyeye dalan bilgilerini biz , zemanla itikat şeklinde veya görenek tarzında hikâye gibi muhafaza edeğelmiş bulunuyoruz. Bu dastaıılara pek çok hırafat ve yanlış zehaplar da karışarak asrî ilme muvafık düşmeyen fikirleri hakikatten uzaklaştırarak hurafata, yanlış zehaba atfeder hattâ sihirbazlık, hokkabazlık göz boyacılık , şarlatanlık gibi telakki ediyoruz.

Fıravnlardan « Tutanhamon » u n, geçen sene, mezarinda bulunan darı yığını Mısırda, Macaristanda , Aluıanyada ekilüp te dört bin sene kuvve’i hayatiyye ve nebatiyyesiııi mu - hafaza ediip çillendiği görülmemiş olsaydı Fıravııın Mısrileriıı en birinci gıdası olan darıyi mezarında kaht ü ğılâ için tuhum diye sakla - yup ruhuna gıda gibi gayri tabiî bir fikirle muhafaza etmediğini kim hatıra getirirdi .

(6)

5710 İ ÇTİ HAT

G U S T A V E LE B O N V E E S E R İ

17 Şubat, 8 Mart, 18 Mart ve 10 Nisan 1932 Tarihlerinde BÉNE-BERÎTH ve UNİON FRANSAİSE. HALK EVİ ve DAR-UL-FÜNUN « Conférence » salonlarında verilmiş olan « Conférence »

[ Mabat ]

PS Y H O L O G İA ’ Î K IT A ULARIN D AN KA Z IL A R I H AKKINDA T A K D İR

SIYASI PSYCHOLOGIE Psychologie Politique

Bu kitab hakkında Georges Sorel, Bulletin de la Semaine Mecmuasında bakınız nasıl beyanı fikr ediyordu':

Hiç bir kimse itiraz edemez ki ( Gustave Le Bon ) bu gün Fransada malik olduğumuz Psycholoğlarııı en büyüğüdür . Ribot hiç bir zeman eyi bir müderris olmakdan başka bir şey olduğunu iddi'a etmemişdir, başkaları ta - rafından toplanan vesa’iki eser haline getir - meye teşebbüs etdiği vakit pek eyi muvaffak olur. Cem'iyyeti haziranın esasi kuvvetlerinin neler olduğunu ta‘yiııe de çok etıemmiyyet vermemişdir, bir haldeki Psychologiyası müfid olmakdan ziyade merak uyandırıcı kalır . Pierre .lanet , ki Collège de France de kendi­ sine halef olmuşdur, pek mümtaz bir nnişahid- dir. Fakat hemen hemen munhasıren hastalarla meşğul olmuşdur. Bu cihetle onun Psvcholo - giyasının içtimai kıymeti yokdur . Şıibhesiz büyük psychologia şinas unvanı ancak , ayni zemaııda hem sabur , hem pek nafiz ııazarlı öyle bir zata verilmelidir, ki yeni hayatın Mékanisme leriııi anlamak üzere zemanın ru - lıuna bihakkiıı âşinâ olmaya hasrı dikkat eder.

İşte ( Gustave Le Bon ) un çok zemandan beri yapmaya teşebbüs etdiği şey budur . Bir çok muzlim mes’eleleri de tenvir etmeye mu - vaffak olmuşdur . Kavmlerin tekâmüllerini , Cumhurların fa‘aliyyetini , Socialisme i , Ter­ biyeyi muvaffakıyyetle tedkik etmişdir. Şimdi bu aslî ve güzel eserler silsilesini ( Siyasî psy­ chologie ) ile ikmal ediyor. Bu iki kitab hiç şübhesiz [ fikir ‘aleminde büyük ‘akisler ] yapacakdır.

ICTIHADLAR VE 1‘TIKADLAR Les Opinions et les Croyances

Bu eser hakkında Le Mereure de France Mecmu'ası şöyle beyanı fikr ediyordu :

G. Le Bon un bir eserinin intişar etmesi aslî tefekkür meraklıları için da’im bir bayram teşkil eder.

Q. Le Bon için, felsefede bir münzevi yahüd bir vahşidir demiyeceğim ; te’ is ettiği ‘ İlin i

F elsefe K ütülıhaııesi etrafında mühim bir

‘alimler ve mütefekkirler hey’eti toplayor . takat G. Le Bon hiç şiibhe yok bir müstakil­ dir, 'ayni zemanda bir mücahiddir de...

Beşerî mantıkların ta'addiidii fikrî, ve aklî mantıkin bizde oynadığı za‘ if rol fikri, G. Le Bon un merkezî fikri , ve Intellectualisme in mudda‘iyyatına karşı en kuvvetli delili olarak meydana çıkıyor.

ZEM ANIMIZDA B İN İC İL İK H A K ­ KINDA T E C R İ Dİ T E R K İ KAT

Equitation actuelle

Bu aslî kitabın [ 4 üncü tab‘ı ] hakkında Saumur Süvari mektebi Baş Mirahuru Miralay Belair müdlife göndermiş olduğu bir in ek- tubda şöyle söylemişdir :

« Atın bünye’i zihniyyesi » ve « At ter - biyesinin Psychologie » si ‘unvanlı bahalarınız şah eserlerdir. Bunları okumamış olanlar ve sizin vaz‘ etdiğiniz ka’idelerden mülhem olma­ yanlar at ve binicilik hakkında bir şey bil - diklerini iddi‘a edemezler.

T E R B İ Y EN İN P S Y C HOLOG İ A SI

Psychologie de l’Education

The Naval and Military Gazette , ya‘ni askerî ve bahrî gazete adlı İngilizce ınecıııu‘a 8 mayis 1909 tarihli nüshasında bu kitab kak- kında şu satırları yaziyordu :

(7)

i ç t i h a t 5711 ( Gustave Le Bon ) ün yandığından daha

eyi olarak hiç bir kimse terbiyenin ta‘rifini yapmamışdır : « T e rb iy e şu ‘u riyi , g ay ri

şu ‘ u riy e » geçirmek san'atıdır .

Ingiliz Erkânı Harbiyye’i Umumiyye Re’iş- leri, ‘askerî terbiyede bir usul ve ‘amel vah - deti te’sisiniıı , bizim pek muhtaç olduğumuz bu te’sisin iissiil’esasi olmak üzre bu principi kabul ettiler .

Makalenin muharriri, miite‘akiben bu prin­ cipe in İngiliz Erkâni Harbiyyesinin tedris ve taliminde tatbik olundğunu vazıhan gösteriyor. Ingiliz Erkânı Harbiyyesi pek eyi anlamışdır,ki harb meydanında, insanı fi'l ü hareketd bu - lunduran akıl değildir, grize [ ya‘ııi sevkı ta- bi'îdir j ; ‘aklîyi grizîyt" bir terbiye’i mahsusa ile , istihale et -

tir mek lii zu mu işte bundandır . Seri‘ kararlar , insanın şu‘ur altı zamirinden sudur eder. Dirayet ve vahdeti usul , hususî bir terbi - ye ile grizî kılın­ malıdır .

FR A N SA İN K IL A B I V F İN F İL A K ­ LA RIN PSY C H O LO G İA SI

Psychologie des Révolutions et la Révolution Française

La Revue des Deux-Mondes, Bu kitabın in­ tişarını uzun bir makale ile alkışlayordu . Bu makaleden yalnız şu bir kaç satırı alıyorum :

( Gustave Le Bon ) un senelerden beri, fe l­ sefi, Seyahî Biologia’î, ve Tarihî âlimane eser­ lerinde ta‘kib etdiği derin tedkikler şimdiye kadar izah edilmemiş olarak kalan mu‘azzam vekayi'i tarihiyyeden ba‘zılarının izah edile

bilmesine nıiisa'id ohnuşdur. Bu veclı iledir,ki İııkilab hareketlerinin seciyyelerini i esasları i‘tibarile ‘adetâ ihya etmeye muvaffak olmuş ve ( F r a n s a iıık ila b ı v e in k ila b la r ı ıı P s y c h o lo g iy a s ı ) üzerine bu kadar yeni , aslî, bî manend bir kitab yazabilmişdir ...

Gustave Morris ‘ayni kitab hakkında fikrini şöyle beyan eder :

H. Poincare, Bergson gibi, G. Le Bon dahi devrimizin en calibi dikkat zekâlarından biridir.

G. Le Bon şu ‘asri hekim enmuzecini tem­ sil eder: Fizik şiııas, Riyazi, Kimyaker , B io - logia şiııas, ‘ayni zemanda Psycholog, Mü’errih, Seyyah, ve Economiste.

(Gustave Le Bon) un kitabı ehemmiyyetinde bir kitab hakkın­ da bir hüküm vermek ve ya teııkid de bulun - inak için cüret - kâr olmak lâzım gelir .

Büyük İngilizce gazete T im es in makalesinden ya­ lnız tek bir satır alıyorum: «Bütün

D evlet rc c iillc r i (L Le B o n un kitabını o k u m alıd ır » .

Leipzig li Dr. Stgemann , bir makalesinde, büyük Fransız mütefekkiri hakkına hayran - lığını şöyle ifade ediyordu :

Fransanın malik olduğu en mümtaz ‘alim - lerden biri olan G. Le Bon, Almancası dahi intişar eden, şayanı hayraniyyet « Ruh-ul-Ce- ınalıir = La Psychologie des Foules » adlı kita­ bında ve inkilaba da’ir büyük eserinde inkila- bın hakikî seciyyesiniıı esasi izahlarını yap - mışdır . Sonu gelecek nüshada

Br 'T '‘r v ' V ' v ' ' r ’r ' r v r v ' ' r "T t t t- t ''i ► ► y y y

£ V arlığım bir m uhteşem hür

ŞA ‘ İR S Ö Y L E Y O R

Aşk derdile olur aşık mizacı müstakim Aşıkın derdine derman etseler bimar olur.

- Füzuli - ^

rriy y ctiıı a v a z ıd ır, j

y Ftıııek istiğn a se m ad an , a rz d a n lıak d ır b a ııa ;i

y imarlı h im m etten değil b iz a r, ((önlüm öyle bir j

...

y H astad ır ki afiyet m evti m u h a k k a k tır b an a.

^ 25 Mayıs ' 1931 A. D.

(8)

5712 İ Ç T İ HA T

LA B U L G A R İ E

Bulgaristanm Sofyasmda bu unvanla yevmî, siyasî , edebî , İktisadî ve pek mükemmel bir Fransızca ile bir gazete intişâr ediyor. Bu ga­ zete yalnız Bulgaristan la ve bulgarlar la değil ayni zemanda komşularına taalluk eden mes - elelerlede meşğul oluyor. Aşağıdaki ihsa’î ma­ lûmatı bu gazeteden alıyoruz- Bu asırda millet­ lerin hayat ölçüsü olan maarif kuvveti itibarile ne kadar fakir ve zaif olduğumuzu anlatarak bize gayret vereceği ümidile kayd ediyoruz :

1Q30 senesi içinde Bulgaristanda neşredilen kitapların sayısı 2432 dır ve şunlardır:

Mevzular Adet % Nisbeti

İçtimaî ilimler 659 27,09 Maarif 442 18,17 Edebiyat 316 12,99 Tatbikî ilimler 257 10,56 Tıp 173 7,12 Din 163 7,74 Tarih 107 4,40 Hukuk 87 3,57 San’at 54 2,22 Bibliographia 49 2,01 Coğrafya 47 1,93 Felsefe 27 1,12 Ulûmi tabiiye 26 1,06 Lisan 16 0,65 Hesap 9 0,37 2432 100 %

Bizde 1928 senesinden yani yeni harflerin kabulündenberi çıkan ve çoğu mektep kitap­ ları olan eserlerin yekûnu ancak 1000 dir !

4 Seneye taksim olunursa senede 250 kitap basmış oluruz .

Bulgaristanm nüfusu bizim nüfusumuzun yarısından daha azdır : 6 milyondur . Büyük hekim A. Fouillée söylior : « istikbal , Anglo - Saxon larin, Germen lerin, Yunan ların , yahut Latin lerin değil, en âlim, en mahir, en ahlaklı olanlarındır » .

Ş İ ‘ İR

Î

R E F İ K A M A i

Her hamleme bir başka kanat, başka ufuksun, ) , Koptukça kanatlar gibi azmimden ufuklar. ^ ? Yırtılmış, atılmış o kâattır ki hayatım < i Her parçası , her büklümü üstünde adın var. )

> M ithat C em al j

S E V !

Gamze Cebrailidir, olmuş gönül, peygamberi. . Vahyi sevdadır İlâhî gözlerin ondan beri -Sev, diyor, kalbin geçerken her telinden ra'şeler, Sev, ki din sevmektir ey aşkımla mest olmuş beşer. ^evjki sevmektir ‘ibadet, sevmemek küfran olu-i.

Sev,ki sevmektir sa‘adet, sevmemek hüsran olur. Sev miirahiksen henüz yipraıımamış kalbinle sev.

Piri fanisen yaııup hasretle ruhun , inle , sev . Sunduğum badeyle mest ol. aşka yükselsin dehan. Sızlayan kalbinde her gamzem yaratsın bir cihan.

F u a t H ulusi

SİG A R A DUM ANLARI

Yeğenim Burhana

ilişme sigarama küçük ellerin yanar O benden de zavallı beş dakika Ömrü var Senin körpe hislerin yirmi beş yıl yaşarsa , Delikanlı ruhunla gurbetleri aşarsa ,

Bakarsın her tebessüm birer siyah perdedir öğrenirsin bu zehrin panzehiri nerdedir, Benim gibi yakarsın sen de İkincisini Mahzun mahzun özlerken o sevda incisini Bu üçüncü dört olur saatde on dört olur Kıvranır yılan gibi yadındaki son sürür Madam ki eriyecek her günüm damla damla Şu bir oda dumanı tekrar içeyim gamla Ah, hiç eksilmesin bu ince dalgacıklar Onun mavi gözleri bu mavi halkacıklar !

(9)

i ç t i h a t 5718 SOLMAYAN GÜZELLİKLERDEN : FEYZÎ’t HİNDİNİN NABl w—»j z l' i j l ¿ i a j . l»' i 'i lj ¿ ~î ¿ j f c  - f ir ji* j~« s -» j ' 1‘ fjjy o* w « j £ \ i ^ f j b f > O / ı# U * jJ ¿SG \j C-»Î j\j j l »-V, ı j'> " L L i. il ıji-. ' Cn— l « ^ ^ * - v > t cr-^V j£ - l* j ' j o^° ^‘\i AL*. J d j^ ¿ j * , ı3 ^?U J -â- & y ~ iS ' ./. V ¿ J J . ^ 3 £% I ¿)l_p- Aîti-^J _>ı JL » . l rt l* *w£>- O^*- A lT oUaL- ^ ? J ^ * I ^ . A-llı ¿ fö jJ ^ ö>^ ? ı£ > ^ l j w J •C—A lT ¿ j j a_U ¿ f

¿ . i * ^ _ j- jl&U ¿>IU l»' j ö^A '-*J * 'j

j^c. ^ ^ j^-i’ ¿>U*b y » «. c~~*j£ ı* ^ « r ı r ^

TARAFINDAN TAHMİSİ

Tercemesi: İz bırakmayan ayağın mesle - kinde gam tozu olmaz. Aşk sözünde evet ha- yir kelimeleri nâ mahremdir . Gizli leşkerin başında bayrak nâ mahremdir • Ben hiç bir ayağın basmamış olduğu bir yolun yokuşuyum. Ben nefesin nâ mahrem olduğu bir mekamda söyterim .

Elinden geldiği kadar muhabbet sırrının üzerinden perdeyi kaldırma . örtülü ma nayi yabancılara açma • Hatır sormaktaki kuşu - rumdan dolayi beni utandırma. Mektup yaz - madiğimi tayip etme: biri birine müştak olan­ ların ârasında kalem nâmahremdir.

Ne güzellerin Nasıl? ne kadar? sözlerine ehemmiyyet veririm, Ne gülün yüzüne,ne sünbü- Iün keysusuna ma’ilim . Benim bünyemde dos­ tun muhabbetinden başka bir şey yoktur. Onun hayali güzellerin tahatturuna yer bırakmaz . Sultanın halvet ettiği yerde Iıaşem nâ mahremdir.

Dimğı bulaşık olanlar aşkın ‘itrina nasıl layık olur? Aşk ırmağı her nâ pake nasıl yüz gösterir ? Aşk canibi, yolsuzların ve liyakatsiz - lerin gideceği taraf değildir. Nezih olmayanlar aşk semtinin harimi olmaz. Afif olmayan H a­ remde nâ mahremdir.

XİL#ljlı U ı3ji AiUu^U» <jj, i**# Cfji ı£ ji^

J ıliîic !*>. j ' <3 * ? * n

t* Jr f" rU L (i"/

N abi! gafiller nehrin sahilinde susuzdurlar. Dalkavuklar bizim zevkımıza varmazlar. Mecazi mest olanların bu safadan nasipleri } oktur. Bizim meclisimizin neşatından ham ervahlar habersizdirler. Bizim şerap içtiğimiz her yerde Cem nâ mahremdir.

(10)

5714 1 Ç TÎ HAT

RÜYA VE HAYAT

[ Henri Heitıe ] den :

Gün yanıyor, kalbim yanıyor. Elemlerimi yalnız kendim taşıyorum. Ve gece olunca dı - şarı fırlıyor, asude bir yerde açılan güle doğru yürüyorum.

Ona sessiz, bir mezar siikûnetile yaklaşı - yorum . Yalnız göz yaşlarım yanaklarımdan süzülüyor . Gülün ke’sine bakıyor , orada bir parıltı, canlı bir ışık görüyorum.

Neş’e ile fidanın yanma uzanıyor, uyanık bir rüya içinde gül çehreli bir kızı pembe es- baplarile görüyorum . O ; bana teması tatlı , zinetli ve lâtif bir eş oluyor ve derhal onu bir kulübeye^ içinde hummalı bir faaliyet hü­ küm''süren ve sakinleri samimî bir halka teşkil eden kulübeye götürüyorum.

On iki genç sıkıca el ele tutuşmuş bir raksı bitirirken derhal bir diğerine başlıyorlar, dur­ madan, dinlenmeden mütemadiyen dönüyorlar. Musiki kulağıma « mes’ut saatlar bir daha geri gelmezler . Bütün hayatın bir rüyadan başka bir şey olmadığı gibi bu saat da hayal içinde bir rüyadan başka bir şey değildir » diyor .

Rüya uçtu . Gün doğdu . Gözlerim hemen güle çevrildi . Şimdi gülün ke’sinde canlı ışık yerine soğuk bir böcekten başka bir şey yoktu, işte iztirap ..

Nakleden : M. SAtP

POSTA KUTUSU

YENİ VERGİLER HAKKINDA

A. N. Beye: Son zamanlarda hükümetimi­

zin koyduğu buhran ve müvazene vergileri , diğer memleketlerdeki mümasillerine nisbetle fazla sayılamaz In g ilte re de resmî ve gayri resmî müessese me'murlarının maaşlarından yapılan bulırart tevkifatı yüksek meblağlar için

yüzde 4 5 i geçmektedir . R o u m an ie de Ita lie de yüzde 42 ye kadar çıkıyor. İngil-tered e M ebusların senevi tahsisatı

4 0 0 İngiliz lirasın d an ib a re ttir, lîizinı p a ra ile , a y lık la rı şimdi 2 5 8 lira y a

g e lir . Bundan başka onların, yalnız L o n d re s ile intilıab da’ireleri arasında muteber bir pasoları vardır, başka muafiyetleri yoktur.

Almanya da, Fransa da A ssııran ee So -

e ia le namile bir nevi1 vergi daha vardır .

Alman müstahdemleri K raıık en versiclıe -

ru n g , ya‘ni hastalık sigortası namile bir para

verirler . Bu vergi hastalık halinde meccaneıı tedavi edilmelerini te’miıı eder ve bizde de ihdasi çok şayanı temennidir . Vaktile bunun projesini yapmış ve tatbiki için Şeiır Emanetine vermiştik.

Yeni vergiler içinde Şeker üzerine yapıla­ cağı söylenen zamma itirazımız yerindedir . Hükümet, bu zam neticesi olarak memlekette bir çok verem dispanseri daha açmaya mecbur olacak.Şeker üzerine yapılacak zammın iki misli Rakının, Şampanyanın üzerine yapılsa çok ha­ kimane olur itikadındayız. Ilulâse: derd, valnız bizim doğil, bütün cihanındır.

Ali Sıdılık Beye :

Bırakın talüimin zehir dolu uzanan Kadehini içeyim son yutumuna kadar.

Mısra'larile başlayan manzumeniz güzel . Daha güzellerini yazacaksınız .

Aziz E a ik Beye: Manzumeniz geldi oku­

namadı ; Daktilografiye ile olsaydı !

İlh an S a ‘id ve M u‘allim Hasrı Beylere:

Yazılarınız geldi güzeldirler.

K . / . Beye : Yeni Turan ı gördüm; ismin altındaki fransıza satr yanlış. İçindeki gazel ki

Öyle mecnunum ki mecnun tahtı fermanımdadır . Bir belâyi aşka kurbanım ki izânımdadır .

Beytile başlayor , hayreti muciptir: Hiirriyyet için yüreğinde ateş bulunanların şimşekleri böyle çakmaz : onlar:

Yıldırımlarla miisellahtır âdâlet leşkeri 1

diyorlardı . Ve tacıdarın uykusunu kaçırıyor ve tacını âteşe çeviriyorlardı .

Mes’ul imtiyaz Sahibi avukat İrfan Emin [ İsmjıil Hakkı matbaası)

(11)

F « Idjtihad »

Ltq, 1 pour chaque 3 centimètres de hauteur dans les colonnes de 1' “Idjtihad«. soit 3 / 8 centimètre carrés, par insertion .

Le prix des avis et annonces est encaissé après leur insertion, contre reçu dûment établi.

Les numéros de 1’ “Idjtihad« dans lesquels les avis et annonces ont paru sont envoyés, aux intéressés, à titre gratuit.

Le prix des avis et annonces est de 1 Ltq au minimum, par insertinon .

Tarif de publicité dans

‘ A K L İ S E L İ M

Meşhur Rahib Mesli e r nin V o lta ire ta­ rafından hulasa edilen bu eseri Dr. Abdullah Djevdet B. tarafından ba‘zı mühim haşiyeler ‘ilâvesile Türkceye çevrlmiş ve basılmışdı.

Arab harflerinin kaldırılmasından bir az evvel tab‘ı hitam bulan bu kitab ilk iki ay zarfında emsalsiz bir sür‘at,le satılmış ve nus - hası azalmışdı . Bunun üzerine geçen sene ikinci def‘a ve yeni Türk harflerde de basıl - mışdır. Kitaba, mütercim, ba‘zı ma'nidar re - simler ‘ilâve etmişdir ve bunlardan ilk basılış için yapılmış bir danesini aşağıya boyıyoruz .

Eski harflerle basılmış nüshalar azalmışdır 528 sahifelidir fi. 1 liradır. Yeni Türk harfle­ rde basılmış nüshalar 185 kuruşdur.

M evcud ki ta b la n :

Kuruş

<(İÇTİHAD»Kütübhanesi

Aklı Selim ( Eski harflerle) 527 salıifeli 100 Aklı Selim (yeni Türk harflerile) 135 Rahib "Meslier„ııin Vasıyyetnamesi 20

RuhulEkvam (eski harflerle) 274sahife 100 Düıı ve Yarın ( * » ) 254 » 100 İlmi ruhi ictima‘i ( » » ) 287 » 50 Adabı mu aşeret rehberi ( Resimli, eski harflerle ) 509 sahifeli 150

üiullame Teli 100

Dilmesti’i Mevlana ( Eski harflerle ) 50 Bir Zekâyi feyyaz (Eski harf ve resimli ) 25 Mekârimi ahlâkiyye ve Din(Eski harflerle) 25 Karlı Dağdan Ses(AB. Djevdetin Şi‘ irleri)100 Harb ve sözde İyilikleri (Eski harflerle)

219 salıifelik 100

Asırların Panoraması (Eski harflerle,

resimli). 246 sahifelik 100 Felsefe’i istibdad ( Eski harf JAlfieri nin,

resimli 272 sahifeli 50

Ruba'iyyatı Khayyam ve Türkceye - tercümeleri. (Eski harflerle) resimli, 150 Persefon-Esatiri nefis bir menzume 75 Avrupa harbinin Psikolocyası (Eski harflerle) resimli, 708 sahifelik 150

Bankalar ve muamelâtı (Eski harflerle) 50

Yollar, ve İzler 50

‘Ameli Ruhiyyat 100

İngiliz Kavmi 150

Dimağ ve Melekâtf 'akliye [Resimli] 200

İh ta r : Haricden siparişlere yüzde yirmi

nisbetinde ta‘ahhndlu irsaliyye ücreti zam olunur. Siparişlerle beraber posta havalesi gönderilir. Havalenamenin vüsulu günü iste­ nilen kitab ta'ahlıudlu olarak postaya verilir.

Cumhuriyet Mücellithanesi

Babıâli caddesinde « Karagöz » ittisalinde . Ki­ taplarını hem metin bir suretde, hem mutedil

(12)

Bütün

«

classique

»

kitaplarla diçjer neşriyyatı ve mektep levazımınızı

atmak için

İstanbulda B e y o ğ lu İstiklâl

caddesinde

469

numarada :

LA G R A N D E L İ B R A İ R Î E MONDI AL E

Müessesesine miiraca'at ediniz

Ş ark i karibin en büyük v e çeşid leri en iyi intihal) edilm iş kitabh anesP

Telefon : Beyoğlu : 2710

T ü r k iy e S A N A Y İ* ve M A ‘ A I)İN B A N K A S I

Fabrikalarına ait

Y E R L İ M A L L A R P A Z A R ]

İstanbul, Bahçe kapu Birinci Vakıf han Telefon : İstanbul : 517

Mağazada münhasiren bankaya merbut fabrikalar mâmulâtından ipekliler ve döşemelikler yünlüler, battaniyeler, kostümlük kumaşlar, şallar, ipekli mendiller, ince ve kalın bezler, metin ve zarif bavul, çanta, kunduralar ve saire topdan ve perakende olarak satılır.

HEREKE MENSUCAT FABRİKALARI MA‘MULÂT1

Satış mahalleri:

Yalnız topdan Herekede Fabrika merkezi, İstanbul ve Ankara da

YERLİ MALLAR PAZARLARI

Perakende için İstanbulda Bahçe kapıda birinci vakıf han altında

YERLİ MALLAR PAZARI

A ıık a r a d a Ç o c u k S a r a y ı c a d d e s in d e

Yerli mallar pazarile İstanbul ve sa’ir vilâyetlerdeki bilumum kumaşc' mağazalarından ve terzilerden talep ediniz.

T . C .

E M N İ Y E T

S A N D I Ğ I

Türkiyenin en eski millî bir müessese’i mâliyesidir . Muhtelif müddet ve fa’izle tevdiat kabul ve Mücevherat ve Altın ve Gümüş ve Emlâk mukabilinde mutedil şeraitle para ikraz eder. Merkezi idaresi Cagaloğlunda kâin dairei mahsusadır . Hiç bir yerde şnbesi yoktur.

O s m a n l ı B a n k a s ı

b a n q u e o t t o m a n e

Sermayesi 10 milyon İngiliz lirası.

Umumî merkez : Galata Telefon : B. 36 Türkiyenin her şehrinde şu‘beleri vardır.

İSTANBUL

ÇlNKOGRAFHANESt

Ankara caddesinde İlhami uıatbbaası üstünde,

her nevi' çinkograf işleri dikkat ve sür'atle ve ehven fiatla yapılır

K e p h a l g i n e

Kaşeleri baş ağrısı ve her nevi* ağrı için müessirdir.

Öksürük ve boğaz hastalıkları

O x y m e n t h o l

P E R R A U D İN

Pastillerini alınız

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Birinci durum optimal b¨ uy¨ umeyi verirken, ikinci durumda optimal b¨ uy¨ umeden sapılır.... Birinci durum optimal b¨ uy¨ umeyi verirken, ikinci durumda optimal b¨ uy¨

cumhurbaşkanlığı krizini çözüme kavuşturmak amacıyla 2016 yılında imzaladıkları Maarab Anlaşması'nı gündeme taşıyan LG, anlaşma gereği oy oranlarına

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle birlikte hem top- lam intihar vakalarında hem de ekonomik nedenlerle gerçekleşen intihar vakalarında artış

Bu skalaya göre VSD’lerde çalışan hekimler, ka- dın hekimler, çocuk uzmanı ve göğüs uzmanı hekimler diğer meslektaşlarına göre VSD’lerin görevleri hakkında daha

Bu kriterlerden bir veya daha fazla- sını taşıyan olgular yaş, cins, meslek, eğitim du- rumu, yeni ve eski olgu oluşlarına, bakteriyolo- jik tetkiklerine, temaslı muayene

İşçi sınıfı ve emekçilerin talep ettiği değişiklik- ler, burjuva demokratik çerçeveyle sınırlı yeni hükümet tarafından tam olarak hayata geçirilmeyecek olsa da,

Öte yandan, çok partili hayata geçiş sonrası orta- ya çıkan hükümet sistemi yeterince güçlü denge-de- netleme kurumlarına sa- hip olmadığı için görece çoğulcu

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilen 2018 Temmuz’dan bu yana otomobile yüzde 419, köprü geçiş ücretlerine yüzde 317, LPG’ye yüzde 192, motorine yüzde 170,