• Sonuç bulunamadı

Bu eserin basımını ve ciltlenmesini hayr'a vesile olması için bedelsiz yapan KUBBEALTI Fotokopi'ye ( ) teşekkürlerimi sunar Cenab

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Bu eserin basımını ve ciltlenmesini hayr'a vesile olması için bedelsiz yapan KUBBEALTI Fotokopi'ye ( ) teşekkürlerimi sunar Cenab"

Copied!
263
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)

Bu eserin basımını ve ciltlenmesini hayr'a vesile olması için bedelsiz yapan KUBBEALTI Fotokopi'ye (0212 513 3398) teşekkürlerimi sunar Cenab ı Haktan sayilerini meşkur buyurmasını niyaz ederim. Amin

Necmi GÖÇER

(4)
(5)

Necmi GÖÇER

(6)
(7)

ÖNSÖZ

Rahmetli Ahmet UZUNDEDE nin KİTABÜL AHBAP kitabının önsözünü olduğu gibi kullandım:

Muhterem din kardeşlerim;

Ahkâm ve akaidi diniyemizi âlimler binlerce eser bırakarak izah ve beyan buyurmuşlardır. İslâmiyet yolunda emri bilmaruf ve nehyi anilmünker vazifelerini ifa etmişler, vakitlerini İslâm ve insanlığa hizmetle geçirmişlerdir. Cenabı hak cümlesinin sayilerini meşkûr buyursun âmin. Bizim de bu gibi hizmetleri görecek bilgimiz olmadığından arif âlim ve kâmil insan sohbetinde bulunan din kardeşlerimizin duydukları ve izah ettikleri sohbet ve nasihatleri kaydederek muhip ve iştiyaklı kardeşlerimize ulaştırmakla bizim de ufacık bir hizmette bulunmaklığımıza cenabı hakkın tevfik buyurduğuna mesrur ve müteşekkirim. Tertip, tasnif ve tanzim hususunda vaki kusurlarıma nazar buyurmamalarını muhterem okuyuculardan rica ve istirham eylerim.

A. Uzundede

(8)
(9)

ÖNSÖZ...vii

yaz ...1

y o l... 2

ertelem e... 3

g ü n ay d ın ... 4

farketmeli... diyor can y ü c el... 5

se b e p ... 6

çehre...7

g ib i... 8

ah ah ne zor şey ilgilendirm ek insanı k e n d isiy le...9

resim ... 10

p e n c e re ...11

ayna... 12

"vema yentiku anil heva" ...13

e v e t... 14

h a y a ta ... 15

mâ zâ g'âl b a sa ra ... 16

p o p u le r...17

g e lin ...18

çıkan...19

seçm ek... 20

m is a fir... 21

(10)

elveda deme ...

sözsüz...

k o m ik ...

riy a...

aramıza hoş geldin sın ır...

davetsiz ...

k om şu...

ayrılan olm ak...

sen ...

zulme is y a n ...

fitn e ...

netekim ...

gerek ...

bir yoldayım ...

sessizlik ...

p o s t...

v e y s e l...

r a s u l...

risalet ...

ord am ısın ...

o ...

ya! ya! y a !...

k a ra rlılık ...

31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54

(11)

never m in d ... 62

a b u k ... 63

keselim ayıralım ...64

te rc ih ... 65

iki s a tır ... 66

kafiye ...67

bu ak şam ...68

son çırpınış...69

o lm u y o r... 70

d e s ta n ...71

derm iydin... 72

dahası v a r... 73

savaş soruna g e lin c e ... 74

e rk e k ... 75

anneler (babalar) g ü n ü ... 76

kadınlık... 77

n ilü fer...79

derler k i ... 80

anlatam am ak... 81

a n la ttı... 82

y aln ızlık ... 83

a n la m a k ... 84

a k ıl... 85

(12)

k ita p ...94

d a v e t... 95

m ev lâ n a ... 96

a p ta l...97

ş i i r ... 98

olm az... 99

kısm et... 100

z iy a r e t... 101

hayrihi ve şerrihi min allahü te a lâ ... 102

ş a ir... 103

sorm ak... 104

k a ra r... 105

m ele m e k ... 106

raslantı... 107

f a y d a ... 108

şey ... 109

döner mi dönmez m i... 110

c ev ap ... 111

bilem ezsin... 112

k a ab iliy e t... 113

d o ğ ru ... 114

erişem em ek... 115

sevgisizlik... 116

b irleşm e... 117

(13)

d ö n ü ş... 127

tem izlik ve şükür ... 128

dedim ... 129

hüküm ... 130

yol arkadaşının işi yolda tu tm a k tır... 131

bosna (geç kalmış bir af d ile y iş )...132

being a b o sn ian ... 133

....dots are the sam e...134

DUAM...135

Haykırsam ne derdim ... 139

DİĞERLER NE SÖYLEM İŞ... 141

F u z û lî... 143

Çokça zikredilen beyitlerinden bazıları şu n lard ır:...148

KASİDE-İ İN SA N İY E ... 149

in c i... 152

sen mi? ben m i? ... 152

e v ... 153

A Dream Within A D ream ... 154

Özünü qoru Xalgım Bakı 1975 ... 155

BENCE SEN DE ŞİMDİ HERKES G İBİSİN... 158

Psychologist, lecturer and a u th o r... 159

Duvar film inden... 160

(14)

a.s... 176

kimi dinleyelim... 177

gel kim olursan ol yine gel yerine bil ne bilirsen bil ama bil dedik ...179

yine soruyorsunuz... 180

cevabım gecikti... 181

soruya cevap verilmezse olmaz... 182

Tanıdıkça tanıtanım... 183

Merhaba... 184

Size yazmış olayım ama okuyanlarla da paylaşmış olayım;...185

karşılıklı ozan atışmasına dönmeden kesmek gerek...186

ve dahi eklemeli ki mü'min iman sahibidir... 187

rasulullaha s.a.v. teslimiyet... 188

ne hoş ettiniz... 189

ah derdimi anlatamamak ne z o r ...190

soru “sen aşık mısın peki? “ ... 191

hope you don’t mind being in E nglish... 193

ya düşmezse 194

merhaba tatlı cadım ...

uğradım yoksun...

teşrifatçı ...

keyfe erişm e...

aman sakın arkadaşım...

196 197 198 199 201

(15)

sirke... 214

muti kable ente m u ti... 218

gelen geçer...220

iz a b e l...224

hıristiyan... 227

merhaba (farsçadır haaa)... 228

sabır... 229

cam baz... 233

ne işim var sende diye düşündüm ama bulamadım... 235

eyvallah...236

oku sanma ki siyasidir... 237

hırsızın duası...239

manuple...240

iki ucu b..klu değnek...241

insan psikolojisini y ö n etm e... 243

merhaba...245

(16)
(17)

yaz yaz yaz yaz yaz yaz yaz yaz yaz yaz

der bir ses sen de yaz bu duvar beyaz ama kirletme yaz ki okuyan seni bulsun ki gelişi güzel olsun yaz ama güzel olsun seni anlatsın okumasa da sen yine yaz senin satırların olsun ama bencil olmasın mevsimleri de yaz kışı baharı yazı da yaz hem arkadaşça dostça sevgiyle sevgiyi yaz durma geleni de gideni de senden sana yaz bitmez sen oldukça bu duvar olacak yaz

(18)

yol

ama dahası var yol uzun vakit dar yola yolcu

yolcuya yoldaş gerek sen nerenin yolcususun gidiyorum gelirmisin yol aynı yol diyorsan karşılaşmak da istiyorsan bil ki aynı vakitte mümkün yok yol ayrı vakit yoksa sen ile ben ne mümkün

(19)

erteleme

sen yürüyen ol yolculuğunu erteleme bekle diyemem beklediğini erteleme ertele umutsuzlukları sevmeyi erteleme seni sevmezler sanma ve ara erteleme ararken tanıt kendini bakanı erteleme birgün diye bekleme geleni erteleme ertele beklemeyi yaşamayı erteleme

(20)

"gününüz aydın toprağınız bereketli olsun çiftçi kardeşlerim"

derdi rahmetli özay gönlüm günaydın

farkında olup yaşantının kader demeyip gayrete girenlere günaydın

erişenlere ve dahi erişmeye yol alanlara henüz başlayanlara günaydın

durmaktan vaz geçip harekete geçenlere yola çıkıp yürüyenlere günaydın

yol ne diye merak edip soranlara sorusunda sabit olanlara günaydın

(21)

farketm eli... diyor can yücel iş bunları zamanında farketmek sonrasında yürümek yola girmek yolunu neyin aydınlattığını görmek o aydınlıkla yürüdüğünü göstermek yoksa firavun da son nefeste bildi kim bilir belki can yücel de farketti farkeden de farkedilen de ona gitti bu hikaye burda bitmedi devam etti hikaye yazana bak sana ne rol biçti sen rolünü oynarken yaşantın bitti sanma senin dahlin yok yazılanlarda sen yada o yazan da bir yazılanda yazıya takılma yola düş senden sana senden vazgeç ki sen varasın sana

(22)

sebep

sebepsiz sonuç olurmu sen sor senin sebebin kim senmisin yoksa o mu sen kim o kim diye sorma

sen seni biliyorsan o da onu biliyor o seni de biliyor ama ya sen onu...

(23)

çehre

her çehre farklı

her çehreye farkeden gerek

çehre ne diyorsan sana ayna gerek ayna nedir deme ayna insandadır insan gerek insana ayna ola

(24)

gibi

her gelen gibi her geçen gibi iz bırakan gibi işte bu sen gibi

(25)

ah ah ne zor şey ilgilendirmek insanı kendisiyle

(26)

resim

istemek bilmekle kavuşmak gayretle dilemek ise ne mümkün o diledi sen istedin bu yazıldı

gerisi hikaye yaşanırsa resim

yaşanmazsa hayal

hayalini resmedebilirmisin

(27)

aynı pencereden bakanlara...

pencere

sığınmışsan sıkışmışsan bir yere ararsın pencere önce bulduklarından fazlasına götürür seni pencere sonra sana seni unutturur onda takılmakla pencere bakan da görünen de farklı ama o yine aynı pencere kırmazsan aşmazsan sınırlarını sana ne yapsın pencere kır kendi kabuğunu o zaman aramazsın başka pencere çıkmazsan kalıplardan bakıpta göreceğin aynı pencere

(28)

ayna

aynaya bakarsın gördüğüne kanarsın o kendin sanırsın baktığın aynadaki sen olsan sendeki seni ne sanırsın bak kendine sende olmayanı aramak mümkün sanırsın bilmeden istemişsen bu özenmedir sana gelir sanırsın zannetmeleri kaldırmadan bu şu o demekle aldanırsın hodri meydan dersin sözünden dönmeyi yiğitlik sanırsın dönme sözünden ki görelim hangi bezin kenarındansın

(29)

"vema yentiku anil heva"

"in hüve illâ vahyün yühâ"

ya! ya! ya! susmakdır evveli geleni söylemenin vehim öyle bir manadır ki kırka yarmalı akla gelenin gelene bakmak için bak ve tanı kim akla getirenin sonunda susturur seni dile gelense her akla gelenin nihayeti acıdır yalnızlıktır her kendinden söyleyenin

"kendinden söylemedi" diye buyruğudur o söyleyenin

(30)

evet

evet diyerek cevap vereyim evet acıyı biz var ederiz evet acısız olabilir evet yola çıkmak gerek evet kendine bakmak gerek evet sen sen içinsin

evet ben sendeyim evet sensiz sen olmaz

evet arkadaş olmalı yoksa olmaz evet hicreti hatırla

evet arkadaş seçti o evet sende seçmelisin evet başlamalısın

evet önce kabul etmelisin evet ne söylüyorsa doğrudur evet hadis i şerif okumalısın evet okuduğunu ezberlemelisin evet ancak hiç yorum yapmamalısın evet kendini beklemelisin

evet sen oluşunca yol için evet yol açılacak senin için evet ben sendeysem dinle kendini

(31)

hayata

derlerki hayat arkadaşı

sanmaki eşi evdeşi sadece arkadaşı arkadaş ah olabilmeli kişinin sırdaşı

sırrı olmayan varmı çünkü sır kişinin yoldaşı hani sırrını mezara götürür ya olmayan arkadaşı bu satırlar da uzadıkça uzuyor kapladı şimdiden telaşı hayatttttt demiş kendine yaşadıkça bilinen bilerek yaşayışı ya hayatttttt doğum günü ne ki bize gerek her an her anlayışı süpriz bu geldi kabul etmen bizce tek kurtuluşu

oh be kısaldı sonunda yazılışı hayatttttt işte yaşayışı

yazdı naciz arkadaşı

(32)

mâ zâ g'âl basara iki şey bize yâr

gören göz işiten yâr göz gördüğünde şaşırmadı ya işittiğinden korkmak niye yâr yola çıkmış gidiyor senin beklemen niye

beklediğin senden geride ise ne getirecek sana terkettiklerini mi faydası olsaydı sen terkedermiydin

(33)

popüler

gel dedim iki satır da olsa yaz ayarın belli olsun kimliğini bildirme ama ararsa nerdesin belli olsun belki sen değilsin de onun istediği kelli felli olsun aman korkma n'olacak en fazla duvaklı telli olsun

(34)

gelin

sen onun muradısın ve muradına erensin ya sonra

işte şimdi sen hayatın içindesin sıkı kavra ki senin hayatındır kıymetlidir o da kıymetini bilsin sanma ki bencilsin

sen hayatınla varsın ona ve sendekine birde meyve o ne deme sen ona meyve senin meyven cümle aleme hediye hediyeni güzel yetiştir

sonra desinler ki onun anası hayırlı

(35)

çıkan

çıkarsan bilinirsin bilinirsen tanınırsın sen seni tanırsan sen seni tanıtırsın tanıyan seçenmidir onu sen bilirsin

senden sana giden yolda yalnız değilsin

(36)

seçmek

ne güzeldir seçebilmek

daha güzeli istediğini bilebilmek bilmeden seçmek boşa emek ne emek harca ne iste bir dilek bilirsen gerisi gelir isteyerek sakın deme bilmek ne demek bilmeyene anlatmak gerek anlamak içinse yeter istemek

(37)

misafir

ziyaretçi bilir nereye neden geldiğini

ev sahibi bilirmi kimi ve neye davet ettiğini misafirlik kuralları ise ev sahibince belli kabul görmek isteyen bunlara razı gelmeli kapısı çalınsın isteyen bil ki davet etmeli davetsiz kapıyı çalansa birşey beklememeli

(38)

doğmakla başlar herşey ama bilmek sonra

bilmez nerde ve niye doğduğunu söylenir ona sonra yaşar bilmeden yaşamadan bilinmediğini öğrenir sonra bilmeden istenemez ki bilmeli önce istemek sonra bilince başla istemeye çünkü giden gelmiyor sonra istemeden kavuşmak var sanma iste kavuşmak sonra doğana değil yaşayana iyi ki doğdun denir sonra o halde sende iyi ki doğdun iyi yaşa bundan sonra doğmak

(39)

zaman çocuktum herkes büyüktü ben küçücüktüm istedim ki büyüyeyim zamanla büyünür sandım yaşantı takvimde değil arkadaşımsın varsın tesellim sensin doğum günün kutlu olsun

(40)

önemlidir doğmak ama nedense kutlanır doğum günü doğduğuna sevinmeli insan hemde hayatın her günü hem doğarken sormasalar da sen sor onlara o günü bize gelince pasta varsa ha düğün ha doğum günü arkadaşım sen sevin biz eğlenelim bu doğum günü doğum günü

(41)

evlat

dinle evlat bilesin ki herkes evlat kabul et anaya babaya aittir evlat nefesimize bile sebep onlar evlat evlatlıkla anlaşılır yaşamak evlat asla isyan edemez ebeveyne evlat evlatsın sen sevmiyor sanma evlat babaya isyan ederse fitnedir evlat sen sen ol üf dahi deme ona evlat sana kalanın daha güzeli yok evlat o ne dersen karar vericiliktir evlat evladı olmayanın bile kendisi evlat bilir sonunda onun kıymetini evlat onları görmedin sen doğunca evlat ne güzel hediyesin sen onlara evlat buyuruyor dünya süsüsün sen evlat bu yüzden kutlarız onu her yıl evlat

(42)

hatırlatıcı

her gördüğüm baktığım hatırlatır birşey munich caddeleri sende hatırladığım şey memleketimden ilk ayrılış ne acaip şey akıl bir karış havadayken önemsiz herşey yıllar geçince kıymetleniyor hatırlanan şey almanya benim için ilk gözağrısı gibi birşey orda anladım yabancı olmak nasıl acı birşey

(43)

ankara

seni gördüm ta gözlerinin içinden saklanan naz eden isteyen derinden istediği hayatı yaşamaktı en güzelinden güzellik derler değişir bakandan görenden değişmez ki güzelliğin görünen gözünden yahya kemal ankaranın demişti seferinden dönüşünü severim ama haberi yoktu senden seni gören hiç dönermi ankaraya seferinden bulamasa seni yeter bir nefes buğulu nefesinden tadmak isterim dudaklarının tadılmamış busesinden

(44)

ders sen konu sen

senden sana giderken üşüyen ben dinlesem kalbimi geleceğim hemen ama ne yapmalı ki gelme henüz diyen sensin o güzel sen ama çaresiz ben bak ne hallere düştüm bir görsen sana erişmek için tırmalayan didinen duymuyorsun çünkü kapı kapalı ne etsem aşkım hadi gel de artık diyeceksen

eriyen tükenen biten sen değilsin ben

(45)

a kıl

bak işte kelimede duruşu çok kıl başkasında görünce olursun kıl senin sanınca aldırmazsın tek kıl ah akıl vah akıl heryerde biten kıl aklı tanımayansa hep der akıl akıl aklı olmayan varmı değilse bir kıl sen aklım var deme bir araçtır akıl kullan aklı aldırma deseler de kıl aklını başkası kullanınca nerde akıl deme kim kullanır dedik ya araçtır akıl sen ehliyet almazsan götürür seni akıl ama sürücüsüne tabidir sana değil akıl kullanmayı öğrenirsen sana faydadır akıl kullanana bak ne getirir ne götürür akıl bakmak içinde araçtır bakma alık alık

(46)

mantık

ne zamandır konuşuyordum mantık için her kullanan da mantık der bilmez niçin senin kelimelerinin sence sınırıdır mantık sende olmayan kelimeye ne yapsın mantık kabulsüz duyunca yeniyi red eder mantık kabul ettiğin ise sana yepyeni mantık mantık sana fayda getirmeyen bilmeyince mantıkla bakma ne olur sözü dinle iyice mantık seni hapseder koyduğu her sınırda yeniye yol alana bekçidir mantık her sınırda yeni sana gelmez sen sınırı açmayınca mantık bekçisi açarmı sınırı sen açmayınca yeni ne deme sende ne varsa eskiyendir eskiyi sende tutarsan seni de eskitendir eskimişler ne kadar çok baksana etrafına genci yaşlısı dur der yeni bir şey yapınca sen aldırma eskilere her an yenile kendini

(47)

elveda deme

arkadaşlık güzel şey ama arkadaşlar tanışabilmeli yolda yol ne dersen her aldığın nefestir nefes nefese kalmadan bilinmeyecektir elimde değil başlayınca şiirleşiyor hemen beklediğim tanımak beni mümkün demen farkettiysen zorlama oldu cümleler dizilirken dedim ya şiirleşse de şairliğe yol yok benden tamam tamam kesiyorum daha çirkinleşmeden ya işte görüyorsun tek başına budur elden gelen ben merhaba dedim biliyorsun bir de sen desen hoşçakal diyorum ama gelmeye gitmek varken elveda deme yaşa zaten ölüm henüz çok erken

(48)

sözsüz

arkadaşım olmasan da ben yine yazayım arkadaşça anlamsız gelmesin düşün bir de deme büyüksün yaşça maksat sen ve ben değil o yüzden dert değil istemesende bana sorma sen kendin bul yazarmıydım istemesemde yazdıklarım sana ama okursan merakla değil aklen aklı kullanmadan okursa faydalanırmı sence insan insanlık sadece kelimede olsaydı sen dermiydin hayvan her gördüğünde var sanıp arama insan hatta hayvan sende bilirsin bazısı daha da vahşiyken hayvandan bazısı da nefes alıp versede farkı yok mumyadan böylelerin kılı kıpırdamaz istesen bir yudum su kuyu kazar sana ama bilmez kazılır kendi kuyusu sana yazmadan edemedim bu ne neşe ne keyif belki yazarsam bulaşır banada bir tutam keyif keyfine varınca yaşamanın istenilene ulaştın başkasına özenince keyifsizliğe sen bulaştın arkadaşın olmak zor dersen kabul ederim bil ki

(49)

komik

ya ciddi olsaydı

her komedi ızdırapla kaplı gülende mi güldürende mi ya sen hangi taraftasın gülen mi güldüren mi en iyisi seyreden olmak

bu alemi seyreden anladı ne seyrettiğini ama neden seyrettiğini anlamak

işte o iş yardıma muhtaç

yardım istemek ama kimden dersen sen iste yardım edecek mutlak duyar seni

(50)

riya

belki de bir rüya diyenlere rasul ne güzel bir misal dedi o ya sen o rasulde nerdesin riyasızlığı bilmeklemisin riyaya giren bilirmi riyasızlığı girmedim diyen nasıl bilir riyayı halbuki taallümü'şşerre li şerrin buyuran o

sen o buyruktamısın yoksa şer nedir diyenmisin

şerri ilimlenip şerre girmeyenmisin şerde yaşayan şerden habersiz sanırsın ki tümden kedersiz bir deşelesen ne irin akacak

aman yaklaşma kendini yakan senide yakacak

(51)

aramıza hoş geldin

diyorsun ki birkeresinde ölmüştüm rüyada yakaladılar kabirde bağladılar beni bana duysaydın muti ente kable muti dedi sana ölebilmeli ölüm gelmeden evvel sana bilirdin o zaman seni bağlamazlardı sana ama bil ki buradada bağlıdır insan insana gel anla artık iş devam ediyor orada da ama anla farklı sanma burayla orayı da iş işten geçseydi olmazdın burada da söylenileni işit senin için senden sana ve dahi buyurdu keşke deme anlasana narında hoş nurunda hoş deyip yalvarsana

(52)

sınır

niye sınırlamada kişi kendini o sınırsız

sen onda

ona rağmen sınırlı bu muhal düşünürsen bu sözler de düşünene

(53)

davetsiz

deme bana çünkü burda olman davetiyem kimsin deme bana kimliğim apaçık bilinen tanı kendini eğer beni tanıyacaksan

sende sen değilim sende bir noktayım nokta resmin başlangıcı

resimse yaşanılandan kalan yaşamadan bilmek mümkün değil istediğimiz ise kavuştuğumuz iş ben bunu istemedim dememek bulduklarımız istenenlerden bir demet

(54)

komşu

komşumdu firdevs

lise yıllarında sevdiğim yada öyle bir şey o vakitte bilmediğim

dahası bilmediğimi de bilmediğim o firdevs idi sen de firdevs

benim ise önceki hedefimdi firdevs müminlere müjdelenen

anladımki

sadıklar onun mülkünün muktedirliğinde beraber firdevsin ise varisi müminler oldu

buyurdu ki;

"siz isteyecekseniz firdevsi isteyin çünkü onun tavanı allahın arşıdır"

arşı bilen bilir ancak şah damarından yakınlığı

(55)

ayrılan olmak

ayırmak kendini diğerlerden ayrılmak gidilen yerden ayrı düşmek yardan ve serden ayrılma sen kendi kendinden

(56)

sen

ben bana aitim diyorsun peki sen kimsin

sen seni tanıyanmısın ya sen sendekilere ne dersin seni sen yapan senmisin

sen senden sana bakabilenmisin

sana ayna olsa sen seni görebilenmisin söyle bana sen bedenmisin

bedendeki senmisin

senin bedenini taşıyan senmisin sen bu sorularda varmısın soru soranda cevapmısın sen sana dönebilenmisin

dönersen kendine erebilenmisin erdiğinden razı gelebilenmisin söyle bitanem sen sana senmisin

(57)

zulme isyan

insan olana şarttır zulme isyan etmeli takılmamak geçmişe nisyan da olmamalı önce kendi bilmeli özü sözü bir olmalı kendi yaşamalı evvela ve yaşatabilmek gel anlaşalım ölümü sahibine bırakmalı beraber olmalı ancak boyun da eğmemeli sevse bile onun haricine secde etmemeli anla arkadaş iş ki ne yaptığını bilmeli ve dahi neden yaptığını da görebilmeli başkasını değil o yola kendini verebilmeli yaşamayı isteyip cahil ölümü istememeli isyanını işe dönüştürmeli fayda etmeli bu şarkı bitince başka şarkı söylemeli biz bizden bize var ki sen ben dememeli

(58)

THE GRANDCHILDREN OF HOLOCAUST SURVIVORS FROM WORLD WAR I I ARE DOING TO THE PALESTINIANS EXACTLY

WHAT WAS DONE TO THEM BY NAZI GERMANY...BUILDING WALLS & FENCES TO KEEP PEOPLE IN PRISONS

2. DÜNYA SAVAŞININ SOYKIRIMINDAN

KURTULANLARIN TORUNLARI, KENDİLERİNE NAZİ ALMANYASI TARAFINDAN YAPILANLARIN TAMAMEN A Y N IS IN I FİLİSTİNLİLERE YAPIYORLAR....İNSANLARI

HAPSETMEK İÇİN TELÖRGÜLER VE DUVARLAR İNŞA EDİYORLAR.

fitne....

SENCE HERKES Mİ BUNA ŞAŞIRIYOR...

BİLENLER HAYIR DİYOR....

BİLMEYEN NEDEN DİYE SORUYOR...

BİLİRSEN BUNLAR YAZILANLAR OLUYOR...

SANMA Kİ YAZILDIĞI İÇİN OLUYOR...

KİM TERCİH EDERSE RAFTAN GİDİP ALIYOR...

SONUNDA BİRİ DİĞERİNDEN DAHA VAHŞİ OLUYOR....

PEKİ ŞERRİ RAFA KOYAN NİYE SORULMUYOR...

KENDİNİ CEHİLDE TUTANA NEDEN BAKILMIYOR...

CAHİLCE İSTEKLER BAK RAFLAR DOLDURUYOR...

HEM KENDİNİ HEM ÇEVRESİNİ ATEŞE ATIYOR...

(59)

netekim

netekim hepimiz gibi o da ölecek bunu bilerek yaşıyor sanma ki yetecek ama dur dahası başına neler gelecek çığlığını çektirdikleri de işitecek ama neye yarar elinde değil geçecek bilenleri tanımasa da onlar bilecek onun çekeceğini varmı başka çekecek yok ki mazereti hem kim kabul edecek herkes o mu ki cehilde ahkam kesecek istese de istemese de başına gelecek sanma birisi gelip onu yukarı çekecek sadece odur dibe dibe daha dibe gidecek bunları yazan onu herkese ifşa edecek hem de gittiğinde onunla delil gidecek

yok bil ki yok onu kendinden başka düşünecek

(60)

gerek

ağlamak gerek ağlatmamak gerek ağlatılmamak gerek sana sen gerek aldatmamak gerek aldatılmamak gerek atlatılmamak gerek sana sen gerek anlamak gerek anlatmak gerek anlaşmak gerek sana sen gerek bıkmamak gerek dayanmak gerek düşmemek gerek sana sen gerek bir olmak gerek savaşmak gerek yenilenmek gerek sana sen gerek tanımak gerek

(61)

bir yoldayım

hedefim mülkünün muktedirliğinde beraberlik bu yol yalnızlık yolu beraberlikte

yoldaşlık ise tahammül işi

musa bile tahammül edemedikten sonra hiç kabulsüz tahammül olurmu

(62)

sessizlik

sessiz kal derler ses olmasa hayatı anlama olurmu gözlerin konuşsun dedi ama görmeyen göz olurmu duymaya tahammül etmezsen bu yola çıkış olurmu işitmiyormusun diyor sana işitmedim desen olurmu onu işitmeseydin niçin diye sana sual eden olurmu işittiğini anlayıp red etmesen ona isyan ediş olurmu işitmekle yöneliş yoksa seni cihetsiz davetçi olurmu yönelmeyince kabul etmeyiş yoksa sende acı olurmu nereye yönelirsen benim vechimdir der o aksi olurmu vechini gör ki ona erişmeden durursan yol alış olurmu yol dedim sırat dedi farketmezdi sen yol al ona olurmu

(63)

post

dostlar gider postu kalır posta oturan birşey sanır oturma sahibi seni tanır

(64)

veysel

uveysi derlermiş kendinden kendine yol bulana veysel karani aşıklar menbaıdır evveldir bilene sevdi görmeden izinliydi ya mescide ya evine sevgiyi veren hırkasını da verdi dedi verin gelene bak işte o hırkadır istemiş ki istanbulda sergilene veysele de veysel diyen bilmiş girmeyi o sevgiye veysel sevgisi devam ediyor her veyselden veysele çocukta olsa dinledi bu fakir söylerken veyseli de

(65)

rasul

rasul dedi ona o zikretti kendiyle onu o yol aldın derece derece rasule rasulü kabulünce anlarsın değerini erişince yeter diye gelmesin bir düşünce durursun kendine sınır çizince

(66)

risalet

yoktun sen rasul onun muradıyken rasulü seçen o idi rasul seni seçerken sende sen için seni taşıyan rasulken rasulü kabul et henüz vakit varken evvela sıdka er rasul olmak isterken sev ki sevgine erişen seni seyrederken sevgine erişeni taşı rasule ancak rasulken

(67)

ordamısın

yoksa duvara mı yazıyorum duvar yazıları ilginç olsa da ne yazanı var ne yazılanı

(68)

o

baktım her gelen karalamış oysa yazı beyaz bu kış geçti deme gelmem gelse de yaz eh şiir denilince böyle yazmalı

yoksa okumuyorlar kardeşim yazma manalı manaya erişmeyi kolay sanmayasın

erişmediğin manayı karalayıp aldanmayasın her söze gelen sendendir sanmayasın

duysanda bir duymasanda bir sanmayasın terket bunları daha fazla harcanmayasın

(69)

ya! ya! ya!

işte öyle bir şey

arkadaş insanın sırtını yaslayabileceği gerektiğinde kaya gibi sağlam

ihtiyacı olduğunda yumuşak bir omuz

ama en güzeli kişiyi bir noktadan bir noktaya bir anlayıştan daha gelişmiş bir anlayışa bir güzellikten daha bir güzele taşıyan

taşıyabilen tahammül edebilen anlamak ne kelime anladığının faili olan sonuçlarına katlanabilen

kendindekini paylaşabilen sınırları kaldırabilen aklında aklın sınırsızlığına seyahatinde refik olan

refik ne deme refik ile refikadır yolda giden bir diğerine bazısı yoldaş der ama

yolda taş olup takılmamak lazım kimsenin ayağına bilmem arkadaşım arkadaşlık kıymeti bilen olurmuyum bildiğim ise kendimden kendime yolculuğum

(70)

kararlılık

karar vermekle başlar adım atmaya arkadaş demeye yürümek isteyen başkasından adım atmayı beklemeye sen adım attın arkadaş dedin sıra geldi kıymet bilmeye söz vermektir arkadaşlık en azından birbirine gülümsemeye söz vermeliyim yapmayı ne gerekirse arkadaşın olabilmeye buraya yazdım ki şahit tutayım okuyanı ve sözüm silinmeye merhaba arkadaşım merhaba sana başlayalım gülümsemeye benden zarar gelmez demekmiş merhaba farisi dilini söyleyene merhaba imzamdır ve dahi çıkmaz mühürümdür beni bilmeyene

(71)

ne güzel

ne güzel ki insan harekette ve daha güzeli görünende ya görünmeseydi de bilseydi bildiği ne olacaktı görmediği mi ol dediğinde oldu ama olanda ne oldu o sana bıraktı ol dediklerinden istemeyi sen olanlardan istedin ve verdi

sen verilenlere razı değilsen

sakın kızma verene çünkü ver dediğini verdi istediğin anı hatırla nasıl istedin

bilmeyince istemeyi istenilen kadar verdi o o halde istemeden önce bilki istediğini verecek o bil nasıl ve neyi isteyeceğini

bilmek mümkünmü verilmeden dersen der ki rasulüm misal sana kabul edersen o rasul ki gösterdi neyin nasıl isteneceğini sende bir demet seç ve söyle erişmek istediğini

(72)

hayat

ya gelin hanım sen ki hayattasın hayatı yaşamak tek becerin o beceri sana verildi kullansana bakma ona buna sen kendine baksana

sen kendine bak niçin baktığını biliyormusun baktığın kendinde kendini görüyormusun senin gördüğün senmisin o sen isen sana bakan kim onu biliyormusun

kendini tanıyormusun yoksa ne soruyorsun diyormusun sen sana sormasanda sana soracaklar

biliyormusun

sorana cevabın varmı cevabın yoksa başına geleceği biliyormusun

cevabı veren sensen soranın cevabını biliyormusun çok sordun diyorsan iki sorunun cevabını biliyormusun

(73)

bayram hatırlama günüdür bayram hatırlatma günüdür bayram hatırlanma günüdür bayram sevinme günüdür bayram ümitlenme günüdür bayram paylaşma günüdür bayram gülümseme günüdür bayram bayramlaşma günüdür bayram insanlığa varma günüdür bayram sevdiğine kavuşma günüdür bayram seviyorum deme günüdür bayram sevildiğini öğrenme günüdür bayram sevgilini bulduğun gündür bayram dertlerden uzaklaşma günüdür bayram dosta erişme günüdür

bayram

(74)

bayram is the day when you remember bayram is the day of getting remember bayram is the day when you are remembered bayram is the day of enjoying

bayram is the day of hoping bayram is the day of sharing bayram is the day of smiling bayram is the day of bayraming

bayram is the day of reaching humanity bayram is the day of meeting with lover bayram is the day of telling your love

bayram is the day of hearing someone loves you bayram is the day of finding your lover

bayram is the day of leaving the troubles bayram is the day of reaching your intimate bayram is just today

bless your bayram bayraming

(75)

here

this is the first time in english see if inspires as in turkish some say do not become selfish be aware of yourself not to be a fish fish has memory that never recalls words can be told to whoever recalls as you see it is not because of language i see i have nothing in pandora's luggage accept my apology for all this rubbish i have to return as quick as in to turkish

(76)

speak do not shout

when you know no one seems to hear (from pink floyd) and know before you speak

there is one listening to your speech

when your speech goes along with the prophet your way is opened widely also with a ratchet

(77)

say say say the shortest way

is from your tongue to your ear so think about whether you hear what you say if no one seems to hear

(78)

never mind take a deep breath think again

it is different now if it is not

then never mind if it is so

so never mind

(79)

abuk

yine başladı tıktıklar sanki yanımdasın sana mesafe yok ki ta kanımdasın kan mecralarında gezeni tanırım ama sen ondan da öte kanca atmışsın bana kanırttıkça kanamada her taktığın yer balıkçı dahi oltayı senden insaflı çeker bağlamışsın ucunu bir meçhule hemde geçmişsin karşıya tam keyif o demde

(80)

keselim ayıralım

artık bunu da aşarsam bana karada ölüm yok denizde zaten ölmüştüm bir kere yenisi yok hem hüdaiyi ziyaret edene duasına mazharım aza çoğa bakmam manaya ulaşınca yazarım sakın şaşma inan elimde değil geleni yazanım gelen sanaymış banaymış bakmam paylaşanım

(81)

tercih

sanma ki lisanını seçen sensin sende konuşanı da bilmeyensin adım atınca beklerler yürüyesin ah nerde o yürek istediğinde ısrar etsin

(82)

iki satır

geldim iki satır karalayayım diye gelmedi ki o iki satır ne yapsam nafile mekandan mı zamandan mı bilemedim iki satır bile yazsaydım yeter di diye uğraştım eğdim büktüm ama çok katı bükemedim aklımdaki inadı

inat etti bir kere yazmayayım diye ama aklıma hükmeden benim ya yazacağım yine de

(83)

kafiye

bilmem ne yazacağım şu anda ah bir durgunluk geldi aklıma yazmak kolaydı aslında aklıma geleni yazdığımda akıl bana aitse nerde mana düşünmekle de olmuyor baksana eh uyduruk bir kafiyeye kalsada bu kadar satır geldi ya

şükür buna da

(84)

bu akşam bir acaip bu akşam ne yapsam olmuyor iki satır yazıyorum ama içi dolmuyor bu kadar gereksiz söz söylemezdim ama

bana bişeyler oldu oluyor kendime gelmem gerek yoksa iş işten geçiyor

hadi yeter artık bu zevzeklik demeliyim ama demek olmuyor

(85)

son çırpınış

biliyorum bu akşam gelmeyecek ne yapsam boş şaya burdayken gelemeyecek çünkü izinsiz

şayayı gönderemem ki bu bana izinsiz şayadan bana birşey yok benden de şayaya şaya ne diye sorma arkadaşım

şaya arkadaşımın köpeği köpek varsa bana ilham yok ilham getiren izinsiz ben çaresiz olsaydı ne yazardın dersen

belki gelenlerden bir parça tekrarlı tekrar etmeyende bunu yazmak yok yok vermeyince o bende yok olanlara yetişmek için gitmek gerek ama bu vakitte gidecek araç yok yok ta yok olurmu yok zaten yok ama o da yok bu da yok

(86)

olmuyor

ne gelirse olmuyor

doluya koyuyorum boşa koyuyorum olmuyor dolu almıyor boş dolmuyor

istediğimi biliyorum ama istediğim olmuyor o dedi iste vereceğim diye

istemesini mi bilemedim istenilen mi istemedi

çünkü o vereceğini rıza da veren razı gelemeyene önce rızasını veren

bekleten isteten dua ettiren döndüren kuvvetli ve cabbar sığınayım ona yoksa dünya bana dar

sen bu dünyada olursan dermisin bu dünya senin bana dar

darlıktan çıkaran o feraha bu iş iki kişiyle çıkar felaha

felah ne diyeyim sen daha iyi bilensin belki bildiğini de öğretensin

ama bana gelince tutuldun

söyle nolur bana sen niye duruldun neşen ne oldu kiminle paylaştın

sen sana anlatsana kendine daha yakınsın beni boşver sen kendine bakansın

bak kendine bakalım ne var belki bir nefeslik yer bana da var

(87)

destan

selamen selame derler diyor o ki sen selam verdin destan da yazma dedin o halde iki kelime o ve sen

o varsa sen yok sen varsan o yok sen onda varsan o da sende var sen onda olmasan sen sen olurmuydun o kim deme o kendisi ya sen kendin olanmısın

sen kendin isen kendini bulanmısın

(88)

dermiydin

ilerdeyse geri dönsün istermiydin dönerse sevdiğim dermiydin sevseydin dön dermiydin hiç gidene gel denirmi sen bile olsan bu istenirmi istediğin verilince

bu da nerden çıktı denirmi verene niye verdin denirmi

(89)

dahası var demiştim dahası var sen meraklananmısın meraktan soranmısın

soracaksa insan bilmek için sormalı ve dahası bildirmek için sormalı hiç alim bilmediğini sorarmı bilmeden sorarsa alimliği varmı sana sormalı sen hangisisin

meraklımı bilenmi bildiren mi alim mi

sordun söylemeli cevapsızlık tereddüte düşürür seni sen sana geleni seç gelene geç deme

işine yarayanı kullan yaramayandan vazgeçsene

(90)

savaş soruna gelince rasule gelip sordular

elimden almak istiyorlar malımı buyurdu verme sana ait olanı dediler zorla almak istedikleri

buyurdu onlarla savaş ki tek bildikleri dediler ya ölürsek bu yolda

buyurdu cennet sana daha iyi ya dediler ya öldürürsek oldu da buyurdu cehennem o yolun sonunda girecekler oraya eninde sonunda

(91)

erkek

rabiatül adeviye velayet mertebesine eren kadınlardandı onu bilen duyan bu işte çoktu

rabia başı açık geziyordu

dediler ki ne yapıyorsun islamda hiç başı açıklık olurmu o da dedi ki baş kime örtülür erkeğe karşı

peki hani erkek

bu arada hasan-ı basri hazretleri geliyor dediler hemen başını örttü

dediler noldu dedi ki işte o erkek

(92)

anneler (babalar) günü çocuğuna şefkatı ile anne

biz çocuklar annelere hizmetimizle biz babalar çocuklara şefkatimizle biz erkekler annelere hürmetimizle insanlar insana anneye sevgimizle anneler her gün mutluluk ola sizinle

(93)

kadınlık

olmasan olmazdı o en sevilen bunu bilesin sen ol diyenin olduranısın bunu bilesin ben isteyen ondan istek sana ait bilesin sen isteyince yerine getirmeyen yok bilesin sen yalnız ondan iste yoksa yanarsın bilesin

(94)

kadın erkek

ikisi ayrı ama ikisi beraberliğe yolcu kadın dedi erkek beni ben yapacak ben onda bileceğim bilemediklerimi onda tadacağım yaşamayı doyasıya ve dedi kadın bana ait benim olmalı aslını terkettirdi bu istek ikisinde de kadın sahiplenilmem dedi mal değilim erkek benim olmayana dedi akan değilim deseydi sen seninle varsın bana ve kendine iş tamam olurdu biterdi bu kavga şıp diye

(95)

nilüfer

acılarla beslenmek acıtır tamam ama asıl kötüsü alışmak be gülüm acılarla beslenirken inan

gözünü kırpmaz gelse ölüm ama acı tatlı değil sadece bak dilinde tad var binlerce dilin neden acı söyler sadece

(96)

derler ki

derler ki bir kapıya geldiğinde kapıyı çal ki ne istediğin biline bu kapıyı kaç kez çaldık ama nafile

ne bakan var ne de soran ne istiyorsun diye bu kapının sahibi kendini kaptırmış olmalı bir başını kaldırıp baksa alemde ne var

aramazsa nerden bilecek o kendindekilerle var

aramak için istemek lazım istemeyene sunulacak ne var

(97)

anlatamamak işte görüyorsun

ne sen bana ne ben sana bu böyle olmasın diyorsan hem sen bana hem ben sana nerdesin sen

seni arayamayan ben beni aramayan sen yani kim suçlu dememeli durma bu kadar mesafeli hadi artık konuşsana halin nedir diye sorsana sana sitem etmek ne haddime özledim sohbetini anlasana

(98)

anlattı kendini o

anlattı kendini kendine o o kendinde kendiyle anlatan bir işitsen anlattı kendini o işiten anladı ne ise işittiği

anladı ama kabuldü onun istediği sen işittiğini kabul edenmisin kabulsüz olduğunu işitenmisin kabul seni sokar harekete

hareket etmeyen varamaz ki hedefe hedefsiz olan döner divane gibi hedef bul kendine kalma virane gibi hedefine ulaşırsan deme ne yapayım bilseydin isterdin ki ulaşmayayım ulaşılacak hedef seçmeyesin sen kendine hedefsin bunu bilesin hedefi kendi olan yorulurmu kendine yol bulan kaybolurmu anlattı

(99)

yalnızlık

yalnızlık kaderim dersin kısa kesersin kader sence ne dersin kaderden bahsedene buyuruyor niye ubudiyeti terkedersin kaderden bahsetmeyen yok ama sence bilen varmı dersin bizde kader demeyelim ama sonunda kader bilinse ne dersin 0 derki ben gizli bir hazineyim onun muradı olsan iyi edersin muradını bilinmek olarak diledi ki inan sen bu işi bilebilensin bildiren açıklıkta sanma kendini gizledi sakın sen örtmeyesin bileni de dilemese kim bilebilirdi aman bu noktayı sektirmeyesin bilinecek ne deme bilinemeyeceğini bilmektir işte bunu bilesin bildiklerin onun diledikleri ol dedikleri başka dileyen göremezsin 01 dediklerinde sevgi istek ve seni daveti ile ancak öyle

isteyensin

istediklerin senden için ol denilen mi yoksa olanlardan mı isteyensin

bak iş buraya dayandı bakalım sen ne kadarını kader diye

(100)

anlamak anladığını sanmakmıdır yanlış anlayınca bu anlamakmıdır yanlış ne doğru ne ki

anlamak yanlış yada doğru olsun

biz bizden başkasını anlayabilenmiyiz ki doğru yada yanlış olsun

anladım dediğimiz bizdeki hayaldir

o hayalin gölgesi bile zandakine düşmeyendir sen sanma ki her görünen bilinendir

bildiren olmazsa zanlar sanki bilinendir zan kalkmazsa hepimiz zandan zana gidendir cenab-ı hak dedi zan nedir ki bak hakikat var bilen anlar haktan başka bilinecek ne var bilki insan hakta ancak haktır

haktan gayri olan sadece sanmaktır sanma yani zan dedikleri kalkmadan o hakikat ortaya çıkmayacaktır nedir hakikat diyene

anlamak

(101)

akıl

aklımı seveyim dersin aklın seni severmi bilmezsin sevgi akıldan değilse

sevgisiz aklını nasıl seversin sevdiğin aklını beğenenmisin git dediği yolda gidenmisin o yol seni götürünce ıssıza aklımı neyleyim diyenmisin aklını tanı sen o akıldanmısın aklına koyanı tanıyanmısın sen aklına geleni yapanmısın o halde sen kendinde olanmısın

(102)

sevgi

sevgini ispat et dersin

sen sevdirmesen birisi seni nasıl sevsin sen bak kendine kime kendini sevdirensin sevdirdiysen kendini şüphesiz sen sevilensin

(103)

aşk

aşkı bilmek her zaman gecikir oysa beraberlik denen aşk değildir aşık olan kör derler ama değildir kör olsa aşkın haricini görenmidir yine de aşk insanı kör edendir sevgisiz aşık olan zannedendir görmek isteyen sevgiye girendir bak sevdiğine o sevgisini giyendir seviyorsan sana sevgiyi o verendir sevmiyorsa seni sevdirmeyen kimdir sevgi kelimesi sevgiyle dolmayandır seven sevgiye ona aitleri koyandır sevgi kelimende ne varsa ondandır sen o kelimeyi doldur yoksa kuruyandır ne varsa ondan gelen ayırmadan doldur ona bakarsan onda sevdiğin şey boldur

(104)

kurban

ah arkadaşım ah ki aşk istenen değil ki sevgi aşk hiç değil ki aklı yitirmek iş değil ki akılsız başı kesmeli ki kurban olur başka ne ki

(105)

mutluluk

mutluluk sevenden değil sevilendendir ancak sevgiyi sevene veren sevilendir hünerli o sevgiyi görüp alabilendir daha hünerli aynı yolu kullanabilendir o yolla sevgisini sevilene verebilendir ama ya sevgi kelimesi nedir nedendir alim işte o kelimeyi bilendir

ilmini kullanabilen hükmedebilendir gönlüne sev sev diyebilendir

sevmeyen bir gönül yaratılmayandır

(106)

seç

kendine bir yer seç

bilmeden bu alemi gel geç sorarlarsa ne anladın dersin ki hiç

bir çok yaşlıya sordum ne anladın hiç dedi hepsi birşey anlamadım hiç ki yaşantının bakiyesi

senin nefsinin sana hediyesi beğendinmi kendine yaptığını fayda yok terketsen de taptığını buyurdu bil nefsini bileceksen rabbını rabbı allah olan anladı kurtulduğunu kurtulmak ne demek demeyesin gecikirsen sonra neyleyesin aman vakit geçiyor oyalanma sakın gencim diye nefsine aldanma genci yaşlısı binmiş bu alamete cem karacayıdamı duymadın

(107)

dinleyene

söz söylemeli ancak dinleyene anlayan beri gelsin demeyene anlayış isterdi rahmetli rıza efendi anlayan geldiğinde onu saran kefendi anlamayan ah etmedi yaptığına anlayan ah dedi yapana ve yapılana ah edene ahbap gerek derdini dinlemeye paylaş ki dert yükü yalnız çekilmeye sen derdini anlat ahbap bulunur dertliyi duyan ancak onun kuludur o ki kulundan sana konuşur

aman sesini yükseltme ne söylesen duyulur

(108)

yaşamak

yaşamaktasın ki görüneni rengarenk

kapını çalan azaldığında solduğunda her renk

istemediğin biriyle yaşlandığında halini düşündünmü ya o da seni istemiyorsa onun halini düşündünmü aman ne karamsarlık deme

sana da çıkabilir bilsene

ne yapmalı ki yaşantı sürmüyor istediğince bir ters yel esmesin götürür herkes gibi senide bunları üzmek için yazmadığımı bil yinede bak ne güzel şeyler söyleyeceğim şimdide sen anda yaşa düşünme geleceği

gelecek dediğin gelmeyecek ki sandığın gibi

sen anda yaşadıkça bak ki beden eskisede sen aynı sen şükret tadını çıkar değişmedi ki sendeki sen

sen kendini bildiğinden beri baksana haline yaşlanan ânın yada hatıran varmı hayalinde insanı taşıyan bedensede bedende yaşayan insan sen seni taze yaşat aklen fikren insansın sen insan insan denilen etle kanmıdır ki yaşlandırıyorsun insana verildi bu hayat ne kendini telaşlandırıyorsun

(109)

paylaş

her anda ve her yaşta yaşamaktır hayat sanma yemek içmek nefes almaktır hayat kendinle beraber diğerleriyle anlamlıdır hayat paylaşılmayınca ne yaparsan yap dolmaz hayat paylaşan bulununca tadına doyum olmaz hayat

(110)

kitap

kitabım ben diyor bilmiyor kitap niçin okunmuyorsa bir kitap yazan sorar niçin sen kitapsan bilirmisin seni yazanı sen seni yazansan bilirmisin okuyanı okuyan seni ne bulacak sendekileri mi sendekiler seninse isteyene verirmisin okuyana beğendiysen istediğini al dermisin senin kitabın yazılmışsa sen oynayanmısın yoksa başrol bile değil figüranmısın kendi kitabında fügüran olma

kitabını kendin yaz ama okuyan olma okuyan kitabını seni bulmalı onda yoksa sen yazmışsın çizmişsin ne fayda

(111)

davet

ne güzel davetçidir o davet eder davetini işiten var işitmeyen o kim der sen bir resminle davet ediyorsun baksana seni gören hemen hal değiştiriyor anlasana bak ki neye davet ediyorsun sen

aman ev sahibini tanı misafirsin sen

(112)

mevlâna

dedi ki gel kim olursan ol gel deriz ki bil kim olursan ol ama bil bilmekle yol alır insan

bilmeden yaptığı her iş noksan bilince ver kararını

bilmezsen sen çekeceksin zararını her satır karalayan bilenmi

bilse yazdığını okuyan gülenmi sen gülersen ağlamalısın bil ki çünkü o rasul dedi ki

benim bildiğimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız ağlamak bilmenin eseri

ya gülersen sende ne var ve neyin eseri

(113)

aptal

aptal olan abdalı bilmez ki

aptallığı dışa vurur bunu bile görmez ki sen sen ol ayır aptal ile abdalı

abd kuldur ona kulluğu tasdikli ancak bilmeyen der o yol eksikli eksik gören bilmez ki eksik kendisi tam olmaya geldik bu cihana besbelli sen ona buna bakma senin yerin sende belli bil senden sana o yolu çıkma dışına sakın yoksa kurdu kuşu kapmaya gelir akın akın sonra sen bile seni kaybeder şaşırırsın

bilsen senin senden sana yolun ne güzel şaşırırsın sen şaşıranlardan olma şaşma yolundan

uyma sapanlara girse de her iki kolundan çalışmak ibadettir işte abd işi

(114)

şiir

sanma ki şiir yazanım her gelen gibi

yazılanlar düşünmek içindir düşün işine gelen gibi nerden gelir bilirim ama nereye gider okuyan bilir okumadan kayıtlardan kurtul ki sana mana verilir

manasız dersen sen bilirsin ama bilki mana bile manada verilir mana ne diyeceksen sendekilerin sende resmidir çizilir

üstelik sendeki resim istesen de istemesen de çizilir çizilene bak hangisi değiştirilebilir

sen unutsan ne değişir resmi çizen mutlak bilir

(115)

olmaz

olmaz dememeli olmaz olmaz

ne varki akla gelen var ki yok olsa olmaz 0 ol demeden hiç bir şey olmaz

01 dedi oldu ki sen seçtin seçmesen olmaz seçtiklerini o verdi başka veren olmaz sen razı ol verdiklerine yoksa o razı olmaz sanma ki o razı olmadan veren yoksa o olmaz sen sen ol senden başka birşey olmaz

(116)

kısmet

meğer senmişsin yazmıştım bilmeden kısmetlisini sende okuyunca gördüm yazılanın sebebini sende hayatı sevensin ben gibi

evet sebebi ne sen ne ben o besbelli uzatmadan bak ne yazmıştım evveli

şimdi tekrar olsada benim için yine kıymetli....

(117)

ziyaret

ziyaret eder her dalı her çiçeği o sanırsın bal alacak şifa olsun diye o bal yapan bilir hangi çiçeğin balıdır o bilmese şifa olurmuydu bal şifa dedi o o kim diyene bak kimlik söylemedi ki o o sadece o dur dilediğine bildirir kendini o onu bilmek mümkün olmasa da o yine o bildiğin ve dahi bilmediğin ne varsa o hadi artık sorma kendine anla işte sadece o anla ki nerde olursan ol seninle beraber sadece o

(118)

hayrihi ve şerrihi min allahü tealâ ilimlenin ilimsiz olan bilemez ki ilimlenmemeyi ilimlenin ki ilime erişilmez okumakla alfabeyi ilimlenin ki ilimdir yine öğreten ilimlenebilmeyi ilimlenin ki son sanmayın cehenneme girmeyi ilimlenin ki bırakın ona buna şuna cahil demeyi ilimlenin aklınıza geleni gideni de ayırd etmeyi ilimlenin bilin takılmadan yaşamayı öğrenmeyi ilimlenin ki bilin size sizden olan yolu görmeyi ilimlenin ilime değer yok bırakın paha biçmeyi ilimlenin hayrın ve şerrin iş ile geldiğini görmeyi ilimlenin işlerde hayrı tercih edip yolda yürümeyi ilimlenin ilimden daha ilerisine de ilimle gitmeyi

(119)

şair

en zoru yazana şair olduğunu söyleyenedir sabret anlatacağım söz yerine göredir söz seninse söylenen kime göredir sen sana söylemezsen söz seninmidir

başkasına lazım olanı söylemek mümkünmüdür kim razı gelir başkasından gelene

hadi bak kendine gelebilirsen razı gelsene rızasına ermeyen bilirmi razı gelmeyi sen senden razı olsan unutursun istemeyi istemek bile rızasızlığı gösterir

senin yazdıkların sende kimi gösterir sen seni sana göster başkasına değil yoksa teşhirciliktir başka bir şey değil

(120)

sormak

soruyor o söz kimin diye

sormalıydı kim yerine kime diye okusa anlayacak o söz niye

okumak nedir bilmeli o dedi oku diye oku bize tercümeydi o ıkra dedi biline

ıkra dedi o rasule istedi okusun kendi dilinde okuyabilenlerden değilim dedi rasul kendi kendine dedi rabbın adıyla oku anla ne okunacak diye sen oku kendini kendinde bak o rasulden hediye anladığın senin değil hepsi ondan sana hediye

(121)

karar

karar veriyordu molla kasım bu yarar bu yaramaz diye oysa yunus demişti yıllar evveli seni sigaya çeker diye anla kim kimi sigaya çekti bu işte

reddetsen de o her yerde her an bir işte onun işini bilmelisin ki sana fayda getire faydasız iş varmı düşün kendi kendine

(122)

melemek

melek diyor kendine hemde isyan edeni bilmez ki melek olan bilmedi isyan edeni melek ismini veren soktu meleği hizmete hizmete isyan etmedi ama etmedi secde de secde etmeyen melek değildi aslı cindi secdeden imtina edince ona şeytan denildi sen tanısan şeytanı ayırırdın kendini ateşe atan şeytan düşündümü kendini sen sana fayda et yoksa eden bulunmaz bu kervan yürüdümü istesende durmaz kervana dahil ol ki varasın menzile köyün en son çitinde kalırsın ünzile harekete geç demeden anla bilmeli bilmeden hareket eden erişemedi ki sen erişmek istediğin yeri bul oraya varmak için gerekir kabul kabul et senden sanadır her yol seç birini deme şu yol bu yol yol yolcuyu götürür vuslata

(123)

raslantı

rasladığımda bir ize eğer benzerse bana takılmadan edemem ve yazarım illa ona yazdıklarım kurulu sözler değil bilesin geleni yazarım ama gelen sana bilesin

sen kimsin bilen değilim ama söz sanadır bilesin sözleri manasız sanıp sakın kaldırıp atmayasın bir düşün belki ne dediğini onun anlayacaksın o ki konuşur kuluna mekansız ve zamansız sen anla ki onun sözleri gelmesin sana anlamsız anlayacak çağdasın yaşın yazılan ise

deme ne çağı anlayan anlar o çağda ise

(124)

fayda

aradığını bilsen bulduğun bu olurmuydu bunu aradım dersen faydası olurmuydu sen seni bilsen başkasına faydası olurmuydu sen farkına var ne olur gafletin faydası olurmuydu fayda ne diyorsan bilmediğinin sana faydası olurmuydu

(125)

şey

sen ona buna kızsan ne kızmasan ne kızgınlık bile senin değil farketsene bak kendine gördünmü hiç öfkeden fayda fayda istersen ki ancak senden sana fayda arama kendin dışında bulamazsın bir şey şey denilen bile sen olduğun için şey şeye isim versen de şey yine şey sen ise insansın sanma ki başka birşey

(126)

döner mi dönmez mi

uğruyorsun ama bir merhabayı çok görüyorsun yetmezmiş gibi yazdıklarımı da görmüyorsun sonra iki satır karalanınca anlayamadım diyorsun eh anla artık sen aklında gelip gidiyorsun

(127)

cevap

herkes istiyor karşıdakinde dürüstlük doğruluk ama demiyor ki bana ait bana lazım doğruluk doğruluk ki istemesi kolay yapması yaşlandırır kaybetmeye gör her şey seni telaşlandırır telaşla başlayanın eli ayağı dolaşır birbirine sen doğru olursan rastlatır seni sen gibi birine derler söyle bana dostunu söyleyeyim kimliğini kim olduğunu bilen ancak seçer dostum dediğini dost seçmek kolay değil o bilgiye ermeden

sakın dostum deme kimseye onunla gerdeğe girmeden gerdeğe girmek için önce nikah yapmak gerek

nikah nedir deme seni sende tutmak gerek sen seni terkedersen kaybolursun

çarparsın duvarlara yazık olursun

bu kadar sert söz gelmezdi sen istemeseydin sakın kimseyi suçlama ne geldiyse sen istedin her kötü gördüğünün bilki tümü kötü değil kötü de bile iyi var anlatacağım işte bil

(128)

bilemezsin

yaşamadan istesende bilemezsin tanımadan ne verecek bilemezsin keyfine varmadan farkını bilemezsin tadmadan ne farkedecek bilemezsin bilmediğini bilmeden ne getirir bilemezsin

(129)

kaabiliyet

tanınmak isteyensin sınır koyan da sensin kaldır sınırları ki seni isteyen sana gelsin istemediğin birisini anında red edebilensin önce bil bilmeden sanma ki isteyebilensin istediklerinin hepsi kendine verilensin bak kendine hep artansın sanma eksilensin

(130)

barbizede 'den gelen ilhamla doğru

doğru çoğunluk olmak demek değil ki

doğru kaç kişinin kabul ettiğiyle değişen değil ki doğru ona buna şuna göre doğru olan değil ki

doğru yapılmasıyla veya yapılmamasıyla değişen değil ki doğru kabul edip yapılınca zarar veren değil ki

doğru bir kişiye veya bir gruba veya bir zümreye ait değil ki doğru olmamak ihanet ama doğru olmak erdem değil ki doğru olmak insana ait insan olamayandan doğruluk beklenen değil ki

doğru nasıl bakarsan bak kime uygularsan uygula aynı olandır başka bir şey değil ki

(131)

erişememek

sende olana bakıyorsun hissine kapılıp sevgi diyorsun sen sevgiyi senin his ve bildiğinden ibaret sanıyorsun dahası sen seni seveceği de sendeki hisle sınırlıyorsun seni sevecekte olanları sen niye sevgiye koymuyorsun sendeki sana ise ondaki ona ait bunu niye bilmiyorsun senden ona aksın ama ondan sana gelmesin istiyorsun yağsan aksan sevsen güvensen ona diye varsayıyorsun sayıyorsun ama birşey yapmadan seni sevsin istiyorsun peki neden o zaman ne yaparsan yap ona erişemiyorsun

(132)

sevgisizlik

sevgi bir kelime kiminde boş kimiyse doldurur onu sana boş verildi sevgi kelimesi zamanla doldur onu sevgiye ne konur bilmiyorsan nasıl kullanırsın onu önce sevgi kelimesine isim koy kim hakederse onu her ne varsa o isimden sana gelen koy sevgiye onu bak o zaman sevgi doldukça nasıl seviyorsun onu sen sevmeye başlayınca inan iyi tanıyacaksın onu bilirsin senin ismini nasıl seçer eğer tanırsan onu iş böyle görülür dikkat edersen hayra çıkar sonu

(133)

birleşme

sen onu seninle sende bir etmişsin ya sen onunla onda birmisin asıl olan sen ve o birmisin o sende sen onda birmisin

sen sendeki seni kaldır ki o kalsın

o sende kendine baksın onda seni görsün o kendinden kendini yok etsin

seni kendinde sen etsin

affınıza sığınarak biraz şerh (manada açılım denebilir) edebilirmiyim

seviyorum diyen kendine bakıp sevdiğini gören ise bu vehimdir oysa sevdiğine bakabilirse ve de orada kendini görebilirse bu gördüğü sevdiğinin kendisine verdiği sevgidir

işte sevme ve sevilmenin beraberliği ancak böyledir gelelim vehime

vehim doğruyada yanlışada çıkabilen ve tahkik yani araştırıcılığa girmeyi gerektiren bir haldir

vehim ile karar verilirse sonucu hayrihi ve şerrihi denilenin tercih edilişinde cehle giriş

yani hayrı tercih edişi ilimsizlikle hayrı ve şerri beraber ediniş veya ya hayırda şer yada şerde hayrı kullanış

nasıl oluyor derseniz

(134)

sevdiği haramdır (evli) kendisi fiilsizdir yani hayırdadır ki bu durumda hayırda şerdir

fiil yani zina hali fiillenene külli şerdir ve ateşi muciptir ki temizlenmek ola

bu ise dünyada ateş yani zaniye halk içinde kötülenme ve ceza ahirette ateş ki buda zinadaki haramı kabulsüzlüğün giderilmesi yani temizlenmesi sebebi iledir

hiçbir iş yoktur ki içinde hayır ve şer beraber bulunmaya akla gelebilir ki o halde her işi yapan şerri de fullenmiş olur ve yine akla gelebilir ki zina da külli şer deniliyor

ancak fiillenene denildiğini unutmamak gerek bir iş işi görenle sınırlanan değil ki

o işden ilmel yakin ve aynel yakin ilimlenen var

dahası hadise uygunluğa girip fiillenmemeyle hayrın hakkal yakinine erişiş var

o halde nasıl ki her işde hayır ve şer beraber

bu demektir ki hayrın ve şerrin ilimlenmesindedir ayrılış

öyleyse işi yapanda şer görünmesi tercihle edinilen olduğundan burada niyet ve fiilde nihayetleniş ilimde de nihayetlenmedir ayrıca cennet ile dünya arasındadır cehennem

ve cehennemden geçişledir cennet yanmak ise temizliği mucipler içindir o halde kirlenen temizlenecektir

kir ise günah denilenler denilse de asıl kir kabulsüzlüklerdir çünkü günah denilenler derecelenmeye manidir

(135)

kişide lâ ilahe illalah durduğu müddetçe yürütülendir lâ ilahe illallahtır kişiyi yürüten

lâ ilahe illallahı olmayan veya terkedenlerle muhatap edilmemiştir alim

(136)

uymak

sevmediysen sevmeni gitmediysen gitmeni görmediysen görmeni erişmediysen erişmeni varmadıysan varmanı gelmediysen gelmeni uymadıysan uymanı gülmediysen gülmeni isterim versin sana seni

(137)

al gülüm ver gülüm

bak arakadaşım gel senle muhabbet edelim eskiler dermiş soğan ekmek yiyelim

bulamazsak tuzla ekmek diyelim ozan değilim ama söyler yine dilim kim kimdir ne nedir alıp verelim senden bana aksın sendeki ilim

varsa bizdende sana akar belki bir ilim eh okuyanada bu şiirdir diyelim

nerede dersen orayı söyle geleyim hadi şimdilik hoşçakal diyeyim

(138)

diyeyim diyesin diye

evet geldim ki arkadaş oldu unuttu demeyesin diye evet geldim ki sanmasın söylediklerim boşmuş diye evet geldim ki arkadaşım resimlerimde varsın diye evet geldim ki bende güzelliğe doyum olmaz ki diye evet geldim ki sözlerim gerçek seyredeyim seni diye evet geldim ki sana bakıp güne iyi başlayayım diye evet geldim ki görünce gözüm gönlüm açılabilir diye evet geldim ki şair olmasam da bir şiir yazayım diye evet geldim ki ne gelirse gelsin yine de razıyım diye evet geldim ki bir adım gelene on adım gelesin diye

(139)

çok güzel bir adım daha

her adım sendekini alıp sana veren demişler görene köre ne

haydi durma sor kendine yürümekle gidilecek yer değil

ama hareket etmeyene de verilen değil

(140)

bilirsin

bilirsin fazla naz aşık usandırır oysa seven ekmeğini tuza bandırır kendi yansada sanma seni yandırır bunlar çatlayan sabır taşından sızandır

Referanslar

Benzer Belgeler

«Hayatımızda bütün faaliyetimiz, memleket işle­ rinde keyfî, müstebitçe hareket edenlere karşı mü­ cadele ile geçmiştir» diyen Atatürk, en kutsal

Vaktile, benim de kalem yar­ dımımla milliyetçi “Turan,, gazete­ sini çıkarmış olan Zekeriya Beyin Türk ordusunu, Türk milliyetper­ verlerini ve Türk

Ney ve nısfiyeyi, mest olduğu demlerde; gelişi güzel, fakat bir bahçeden rastgele toplanan çiçekler gi­ bi, hoş çalar ve ayık olduğu zamanlarda ise; değil

Aslında bundan çok daha önce, yani günümüzden yaklaşık bir milyar yıl sonra Güneş’in parlaklığı okyanuslardaki suları bu- harlaştıracak kadar yükselmiş ve Dünya

NASA’n›n morötesi dalgaboylar›na duyarl› Gökada Evrim Kaflifi (GALEX) uydusu, Araba Tekeri’nin de, görünür çap›n›n iki kat›na kadar uzanan daha genifl bir

A~~z kenar~~ içe do~ru katland~ ktan sonra düzle~tirilmi~; silindir boyun altta bir bo~umla uzun ve damla biçimli gövdeye ba~lanmakta. Sivri ve içi dolu bir damlac~k

Bu çalışmada belirlenen değerler (dikey sapmanın en yüksek mutlak değeri 4°, ortanca değeri kadınlarda 2° ve erkeklerde 2,5°) sağlıklı Türk genç erişkinler için

Literatürde en sık uygulanan ve önerilen adölesan sağlığını geliştirme programlarının beslenme, egzersiz, hijyen, uyku, alkol, ilaç, sigara kullanımı ve