• Sonuç bulunamadı

ENDOKRİN SİSTEM FİZYOLOJİSİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ENDOKRİN SİSTEM FİZYOLOJİSİ"

Copied!
72
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ENDOKRİN SİSTEM

FİZYOLOJİSİ

(2)

Endokrin sistem

Endokrin

sistem

bir

kontrol

ve

düzenleme sistemidir. Vücuttaki 3 ana

fonksiyon ile

yakın ilişkilidir;

1.

Vücut sıvılarındaki kimyasal maddelerin

konsantrasyonunun,

protein,

lipit

ve

karbonhidrat

metabolizmasının

düzenlenmesi,

2.

Sinir

sistemi

ile

birlikte

vücudun

streslere

karşı koymasına yardım etmek,

3.

Seksüel gelişim ve üremeyi içene alan

(3)

Endokrin bezler ve hormonlar

Endokrin

sistem

endokrin

bezler

olarak

adlandırılan

doku

ve

organlardan

oluşmuştur.

Bu

bezler

hormon

olarak

adlandırılan

kimyasal maddeleri sentezleyip

salgılarlar ve

bu

maddeler

spesifik

düzenleyici etkiler

üreterek vücudun diğer kısımlarına taşınırlar.

Buna

karşın, prostaglandinler gibi vücudun

hiçbir bezi tarafından üretilmeyen (vücudun

birçok hücresi tarafından üretilirler) ve kan

dolaşımı

yerine

dokular

arası

sıvıda

difüzyonla iletilen hormonlar da vardır.

(4)

Hormon

Klasik anlamda,

kanda serbest halde

bulunan

özelleşmiş

kanalsız

bezler

tarafından üretilen ve spesifik düzenleyici

etkiler

üreterek vücudun diğer kısımlarına

taşınan

kimyasal

maddeler

olarak

tanımlamak yerine;

Belirli bir bezde veya

vücudun birçok

bölümünde dağınık bir biçimde yer alan

hücreler

tarafından

üretilen

kimyasal

düzenleyiciler olarak tanımlamak doğru

olacaktır.

(5)

Endokrin BezlerHipofiz bezi-HipotalamusTiroid beziParatiroid beziBöbrek üstü bezleriPankreasGonadlar-cinsiyet bezleriDiğerleriBöbreklerPineal bezTimus beziKalpSindirim kanalı

(6)

Hedef

hücre-organ

Dolaşıma salgılanan bir hormon

vücudun bütün bölgelerine

gidebilir.

Ancak hormonlar etkilerini sadece

belirli hücrelerde ve dokularda

gösterir.

Bu hücrelere ve organlara

hedef

hücre veya organ

denir.

(7)

İletim şekilleri

Hormonlar yalnızca kan dolaşımıyla iletilmezler.

Epikrin iletim: Hormonlar ekstrasellüler sıvıya girmeden komşu hücreler arası boşluktan geçerler .

Nörokrin iletim: Hormonlar tıpkı birer nöyrotransmitter gibi nöyronlar arasındaki sinaptik yarıklardan yayılarak geçmektedirler. Aynı zamanda hormon (örn, oksitosin) nöyron gövdesinde sentez edilebilir, aksonda depolanabilir (nöyrotransmitter gibi) fakat kana salgılanabilir.

Parakrin iletim: Hormonlar tıpkı prostaglandinlerin yaptığı gibi, dokular arasındaki sıvıdan yayılarak geçer.

Endokrin iletim: Hormonlar kan dolaşımı yoluyla iletilir.

Ekzokrin iletim: Hormonlar vücudun dışına salgılanır. Bağırsak lumenleri vücuda göre dış kısım olarak kabul edilmektedir. Somatostatin’in etkisi bu şekildedir.

(8)

Hormonların biyokimyasal yapılarına

göre sınıflandırılması;

1. Amin hormonları, tiroit hormonu ve epinefrin ve

norepinefrin gibi kateşolaminleri kapsar. Bu hormonların hepsi tiroizin amin asidinden köken alırlar.

2. Peptit hormonları, peptitleri, polipeptitleri ve

proteinleri kapsarlar. Hipotalamus ve hipofiz bezi hormonlarının tümü ile pankreastan salgılanan insülin ve glukagon peptit sınıflamasına dahildirler.

3. Steroit hormonlar, adrenokortikal ve üreme bezi hormonları ile vitamin D’nin aktif metabolitlerini içerir.

Kolesterol steroit hormonların yaygın prekürsörüdür.

Klasik hormon olmayan Prostaglandinler bir yağ asidi olan araşidonik asitten köken alırlar.

(9)

Hormon reseptörleri

Hormonlar

etkilerini

hücre

membranı

yüzeyindeki, yada sitoplazmanın veya

çekirdeğin

içindeki

reseptörleri

aracılığıyla gösterir.

Hormon salgısının kontrolü

Hormonal sekresyonlar genellikle negatif

feedback sistemler ile normal seviyede

tutulur.

(10)

Hormon etki mekanizmaları

Suda eriyen hormonlar (amino asit ve

protein

yapılı hormonlar) hücresel olayları

membrana

yerleşmiş

reseptörleri

aracılığıyla düzenlerler.

Bu

mekanizmaya

göre

hormon

(1.

haberci)

hücre yüzeyindeki reseptörüne

bağlanınca siklik AMP (cAMP; ikinci

haberci)

oluşur.

İkinci haberci olan cAMP hücre içine

diffüze

olarak

hücrenin

farklı

fonksiyonlarının

gerçekleştirilmesini

(11)

Hormon etki mekanizması

Yağda eriyen hormonlar

steroit

yapılı

hormonlardır

ve

kolesterolden

sentezlenirler.

Kortizol,

progesteron,

östrojen,

testosteron ve tiroksin hareketli

reseptör

mekanizması

ile

etki

gösterirler,

bu

hormonların

özel

reseptörleri

çekirdektedir.

Bu

mekanizma

ile

çalışan hormonlar

hücre fonksiyonlarını etkileyen proteinleri

(12)
(13)
(14)

Hipofiz bezi

İki ayrı loptan oluşmuştur;

Anterior lop (ön lop, adenohipofiz)Posterior lob (arka lop, nöyrohipfiz)

Adenohipofiz, gerçek bir endokrin bezdir ve

salgı hücreleri ihtive eder.

Nörohipofiz ise hiptalamustan köken alan pek

çok sinir ucunun sonlandığı bölümdür.

Beyinde hipotalamusun hemen altında

bulunur. Salgılatıcı ve inhibe edici hormonların hipotalamustan ön loba direkt iletilmesini ve hipotalamustaki salgılatıcı nöyronlardan arka loba direkt girişini sağlamaktadır.

(15)

Hipofiz hipotalamus ilişkisi

Hipofiz bezi kan

damarları ve sinir lifleri

ile

hipotalamusla

bağlantılıdır.

Bu

bağlantı sinir sistemi ile endokrin sistem

arasındaki direkt bir bağlantıdır.

Hipotalamus ile adenohipofiz

arasındaki

bağlantı

hipotalamik-hipofiziel

portal

sistem

adı verilen damar sistemi ile

sağlanır.

Hipotalamus ile

nörohipofiz arasındaki

bağlantı

ise

sinirler

aracılığıyla

(16)

Hipofiz-hipotalamus ilişkisi

Hipotalamus;

Adenohipofizden

salgılanan hormonların

salgılanmasını

düzenleyen

salgılatıcı

(releasing)

ve

salgıyı

durdurucu

(inhibiting)

hormonlar

salgılar.

Bu

hormonlar kan yoluyla hipofize gelir.

Antidiüretik hormon (ADH)

ve

oksitosin

hormonlarını

sentezler,

depolar

ve

nörohipofizden salgılatır. Bu hormonlar

sinirin aksonu

aracılığıyla hipofize gelir.

(17)
(18)

Nöyrohipofiz (Arka hipofiz)

hormonları

Arka hipofizden hipotalamusta

sentezlenen 2 hormon salgılanır.

1.

Antidiüretik hormon (ADH)

2.

Oksitosin

(19)

Antidiüretik hormon (ADH)

Antidiüretik: idrar atılımını azaltan

ADH diğer adıyla vazopressinin ana görevi vücut sıvı dengesinin düzenlenmesine katkıda bulunmaktır.

Dehidrasyon ve koma gibi kan sıvı miktarının azaldığı durumlarda ADH salgısı artar. Dehidrasyon meydana geldiğinde (ozmokonsantrasyon), artmış konsantrasyona karşı ozmoreseptörler, arka loptaki akson terminallerini büyük miktarda ADH çıkışı için uyararak cevap verirler.

ADH nın hedef organı böbreklerdir. Buradaki toplama tubül ve toplama kanalı hücrelerini suya karşı daha geçirgen hale getirir. Böbreklerden su geri emilimini artırarak, idrar yoluyla su atılımını azaltır.

(20)
(21)
(22)

Oksitosin

Oksitosinin biyolojik aktivitesi laktasyonu içine alan reprodüktif süreçlerle ilgilidir.

Bir nöyroendokrin refleks sonucu olarak arka hipofizden salgılanır. Emzirme veya benzer şekilde meme başının uyarılması oksitosin salgılanmasına ve takiben sütün indirilmesine neden olur.

Benzer şekilde, ovulasyon ve doğum sırasında olduğu gibi östrojenle uyarılmış miyometriyum, oksitosine karşı daha duyarlıdır ve uterusun daha da güçlü bir şekilde kontraksiyonu sonucunu doğurur.

Oksitosin’in bu zamanlarda salgılanması, uygun bir

uyaran ve devamında şekillenen miyometriyal kontraksiyonla ilgilidir. Bu kontraksiyonlar da çiftleşme sırasında spermin ovidukta taşınması ve doğumda fetusun dışarı itilmesini destekler.

(23)

Adenohipofiz hormonları

1.

Growth hormon(GH)-Büyüme hormonu

(BH)

2.

Prolaktin

3.

Tiroid stimüle edici hormon(TSH)

4.

Adrenokortikotropik hormon (ACTH)

5.

Gonadotrofik hormonlar; luteinizan

hormon (LH) ve follikül stimüle edici

hormon (FSH)

(24)

Büyüme Hormonu (BH)

Somatik hücreler (vücut hücreleri) üzerine olan

uyarıcı etkisi nedeniyle aynı zamanda

somatotropik hormon (STH) olarak da isimlendirilir.

Tek bir özel hedef organı olmayıp bütün vücut

bölümlerini etkileyerek büyümeyi uyarır.

En belirgin etkisi çocuklarda ve adelosan

dönemde doku kitlesini artırarak (protein

sentezi) ve hücre bölünmesini (mitoz) uyararak büyümeyi hızlandırır.

Uzun kemiklerin epifiz plakları üzerine doğrudan etkiyerek epifiz plaklarının devamlılığını sağlar.

(25)

BH yetersizliği

Büyüme dönemindeki bir kişide BH

salgısı yetersiz olursa epifiz

plakları erken kapanır ve vücut

büyümesi durur

dwarfizm (cücelik)

(26)

BH fazlalılığı

Tersine BH sekresyonu adolesan

dönemin sonuna doğru azalmazsa

giantism (devlik)

oluşur ve kişinin boyu

uzamaya devam eder.

BH sekresyonu normal büyüme bittikten

sonra fazla olursa

akromegali

(acromegaly)

adı verilen durum ortaya

çıkar.

Akromegalide baştaki, ellerdeki ve

ayaklardaki kemiklerde uzamadan ziyade

kalınlaşma ortaya çıkar.

(27)

BH nın genel etkileri

Bütün vücut hücrelerinde protein sentez

hızını artırır,

Protein yıkılımını azaltır,

Yağ dokudan yağ asitlerinin

mobilizasyonu ve yağ asitlerinin enerji

için kullanımının arttırılması

Glikoz kullanımını azaltır, önler; enerji

kaynağı olarak karbonhidrattan yağa

doğru bir kayma olmasını sağlar.

(28)

BH nın genel etkileri

BH’nın laktasyondaki ineklerin süt verimini

artıcı etkisi bir çok araştırmanın konusu

olmuştur.

Büyüme hormonu meme bezi

üzerine olan etkisini meme bezini direkt

uyararak

göstermez.

Nitekim,

ekzojen

STH’nın sürekli enjeksiyonu sonucu

şekillenen artmış süt verimi,

vücut

dokularında hazır olarak bulunan besin

maddelerinin

süt

sentezine

katılımı

sonucu meydana gelmektedir

.

(29)

BH salgısının kontrolü

BH salgısı hipotalamusta üretilip

adenohipofize aktarılan iki hormon

tarafından kontrol edilir;

1. Büyüme hormonu salgılatıcı hormon (GnRH)

2. Büyüme hormonu salgısını durdurucu

hormon (somatostatin, SST)

Günün büyük bir bölümünde büyüme hormonu ya hiç salgılanmaz veya pek az salgılanırsa da stres, hipoglisemi ve egzersiz gibi bazı uyarılarla patlamalar uyandırılabilir.

(30)

Büyüme Hormonunun sekresyonunun

düzenlenmesi ve etkileri

Egzersiz Uyku Stres Düşük Plazma Glikozu Hipotalamus Ön Hipofiz Karaciğer Protein sentezi ve büyümenin uyarılması Karaciğerde glukoneogenez artışı Glukozun dokulara girişinin engellenmesi Somatomedinler Büyüme Hormonu Somatostatin (+)

(31)

Tiroit stimüle edici hormon(TSH)

TSH tiroit bezi hormonlarının sekresyonunu ve

sentezini uyarır.

TSH nın fazla salgılanması guatr olarak

isimlendirilen tiroit bezinin genişlemesine yol açar.

 TSH sekresyonu hipotalamusta üretilen tirotropin salgılatıcı hormon (TRH) ile kontrol edilir.

 Kan dolaşımındaki tiroit hormonlarının yoğunluğu, hipotalamus ve hipofiz ön lobu üzerine etkiyerek bunların aktivitelerini azaltır. Negatif geri bildirim mekanizmasını çalıştırarak kandaki tiroit hormonlarının sabit düzeyde kalmasını sağlar.

(32)

Adrenokortikotropik hormon (ACTH)

ACTH, adrenal korteks aktivitesinin artışına sebep olur.

ACTH böbrek üstü bezinden glukokortikoidler olarak adlandırılan steroit yapılı hormonların üretimini ve salgısını artırır. Ayrıca son zamanlarda, bir mineralokortikoit olan aldosteronun sekresyonunu da artırdığı tanımlanmıştır.

ACTH’nın ayrıca, STH’nın etkisine benzer şekilde,

protein sentezi ve yağ asidi kullanımını artırıcı, glikoz kullanımını ise azaltıcı bir metabolik etkiye sahip olduğu giderek açık hale gelmektedir.

ACTH salgısı hipotalamustan salgılanan kortikotropin

salgılatıcı hormon (CRH)) tarafından düzenlenir.

Stres, insülin, ADH ve diğer hormonlar kortikotropin

salgılatıcı hormon salgısını feedback mekanizmalar ile etkileyerek ACTH salgısını artırırlar.

(33)

Gonadotrofik Hormonlar

Luteinizan hormon (LH)

LH ovulasyonu uyaran gonadotropik bir

hormondur.

Ovulasyon-Yumurtlama; overlerden olgun

yumurta hücresinin aylık periyotlar halinde

salınması

LH nın hedef organı

Ekeklerde testislerdeki interstitial hücreler ki

bu hücreler testosteron salgılarlar.

Dişilerde ise overlerdir.

LH salgısı progesteron, östrojen ve testosteron

gibi hormonlarla feedback olarak düzenlenen

gonadotropin salgılatıcı hormon (GnRH)

(34)

Follikül stimüle edici hormon

(FSH)

FSH da bir gonadotrofik hormondur.

FSH dişilerde menstruel siklus boyunca

ovelerde follikül hücrelerinin

büyümesini ve follikül hücrelerinden

östrojen salınmasını uyarır.

Erkeklerde FSH testislerde sperm

üreten hücreleri uyarır.

Salgısı gonadotrofin salgılatıcı hormon

(35)

Prolaktin

Kısa ömürlü bir hormondur. Başlıca yıkım

yerleri karaciğer ve böbreklerdir.

Prolaktinin kadınlarda iki görevi vardır;

1. Östrojen (dişi cinsiyet hormonu) ile birlikte

gebelikte meme bezlerinde meme kanallarının gelişimini uyarır.

2. Doğumdan sonra meme dokusunda süt

üretimini uyarır. Emzirme sırasında, prolaktin gonadotropin salgılanmasını inhibe edici ikincil bir etki de göstermekte olup fertiliteyi azaltmaktadır.

Koyunda aynı zamanda korpus luteumun devamlılığıyla ilgilidir.

(36)

Prolaktin salgısının kontrolü

Prolaktin salgısı hipotalamusta üretilip

adenohipofize aktarılan iki hormon

tarafından kontrol edilir;

1.

Prolaktin salgılatıcı hormon ya da

TSH-RH (tirotropin salıcı hormon)

2.

Prolaktin salgısını durdurucu hormon

(37)

Beta-lipoprotein hormon (

b

-LPH)

ACTH

salgılayan

hücreler

tarafından

salgılanır.

Fizyolojik

rolü henüz bilinmemektedir.

Ağrı önleme ürünleri (örneğin endorfinler

ve enkefalinler gibi endojen opiatlar),

b

-LPH’undan türetilmiş olabilirler.

ACTH ile

ilişkili oldukları kadar, strese

karşı verilen yanıtta

b

-LPH

salgılanması

ve

nöral

bir

yanıt

olarak

ağrının

(38)

Tiroit bezi

Birçok memelide tiroit bezi trakenin üzerinde

larinksin hemen kaudalinde yer alır. Sığırlarda

lateral olarak yerleşmiş ve biribirlerine bir istmusla bağlanmış yassı iki lop şeklinde bulunur. Atlarda lateral loplar daha belirsiz bir istmusa sahiptir, köpek ve kedide ise istmus bulunmaz. Domuzlarda

istmus yerine büyük bir median lop ve buna ek

olarak iki lateral loptan oluşan kompakt bir yapıdır.

Tiroit bezi basit kübik epitel hücreleri tarafından çevrelenmiş ve kolloit olarak bilinen sıvıyla doldurulmuş çok sayıda folikülden meydana gelmiştir. Çevreleyen epitelin yüzeysel alanı folikül içine projekte olan villuslarla arttırılmıştır.

(39)

Tiroit bezi salgısının...

% 90’ı tiroksindir (T4),

T4 ve T3 her ikisi de tirozin amino

asitine iyot bağlanmasıyla oluşur.

Tiroit bezi aktivitesinin artmasına

hipertiroidi, azalmasına ise hipotiroidi

denir.

(40)

Tiroit hormonlarının etkileri

Vücudun pek çok hücresinde hücresel

reaksiyonları hızlandırır.

Böylece;

Bazal metabolizma hızı artar,Büyüme hızlanır,

Hücresel farklanma ve ve protein sentezi

uyarılır.

Karbonhidrat ve yağ metabolizması uyarılır

(41)

Tiroit hormonlarının salgısının

düzenlenmesi

Devamlı ve yeterli düzeyde tiroit hormonlarının

sağlanması, hipotalamus ve ön hipofiz geri bildirim mekanizmaları ile sağlanır.

Tiroit hormonlarının düşük düzeyleri

tirotiropin-salgılatıcı hormonun (TRH) hipofizier

portal dolaşıma sekresyonuyla sonuçlanır.

Böylece ön hipofizin tirotirop hücreleri TSH salgılamak üzere TRH tarafından uyarılır.

TSH salgılanmasını, tiroglobulin molekülünden T3 ve T4’ün serbest bırakılması, bunların kana

emilmesi ve hücrelere taşınmasını içeren

(42)

Tiroit hormonlarının salgısının

düzenlenmesi

Hayvanların soğuk ortama maruz

bırakılmasıyla TSH salgılanma oranı normalin

üzerine çıkar. Bu yanıt ön hipofizin

soğutulmasıyla sağlanır, bu da metabolik hızda ve ısı üretiminde bir artışla sonuçlanır.

Eksitasyon ve anksiyete tiroit hormonlarının

üretiminde bir azalmaya neden olur. Çünkü bu

nedenlerle sempatik sinir sisteminin

uyarılması, epinefrin ve norepinefrinin

üretiminde artışa neden olur ve bu durum da

metabolik hız ve ısı üretiminde artışla

(43)

Kalsitonin

Parafoliküler veya tiroit bezi foliküllerinin

duvarında da bulunan C hücreleri tarafından salgılanan bir tiroit bezi hormonudur.

Kalsitonin sekresyonu için uyaran,

hiperkalsemi ve daha az ölçüde olmak üzere

hipermagnezemidir.

Kalsitonin, plazma kalsiyum düzeyini;

kemik hücresinde kemik yıkımını ve kemikten

kana kalsiyum geçişini azaltarak,

Fosfat emilimini inhibe eder ve böbrekte

kalsiyum kaybını arttırarak,

(44)

Paratiroit bezler

Paratiroit bezler tiroit bezinin arkasında

bulunan küçük bezlerdir.

Parat hormon (paratiroid hormon)

(PTH) salgılarlar.

PTH kalsitoninin tersi etkilere sahiptir.

Kan kalsiyum düzeylerini artırıp, fosfat

düzeylerini azaltır.

Kan kalsiyum miktarı azaldığı zaman

(45)

Paratiroit bezler

PTH nın etkileri:

1. Kemik dokusunda kemik yıkılımını

hızlandırarak kemikten kana Ca2+ geçişini

uyarır.

2. İnce bağırsaklardan kana Ca2+ ve fosfat

emilimini artırır.

3. Böbreklerden kalsiyum geri emilimini artırır,

fosfat emilimini azaltır. Böbreklerde, ayrıca D vitaminin aktif formu olan kalsitriol’ü arttırarak kalsiyum ve fosfatın bağırsaklardan büyük

(46)

Böbrek Üstü bezleri

(Adrenal Bezler)

Adrenal bezler böbreğin üst ucunda

kraniyalde lokalize olmuşlardır.

Her bir adrenal bez iki farklı bezin

bileşiminden oluşmuştur

Medülla (iç bölümü), adrenal medülla

Kortex (dış bölüm, medüllanın çevresi),

adrenal kortex

Medülla ve kortex farklı hedef organları

(47)

Adrenal kortex

Korteks’de 3 farklı steroit hormon

sentezlenir (başlıca kolesterolden

meydana gelmiş steroitlerdir).

1.

Glikokortikoitler

2.

Mineralokortikoitler

(48)

Glikokortikoitler 2 tiptir;

Kortizol

Kortikosteron

Glikokortikoit etkinin

% 95 i

kortizole

aittir.

Glikortikoitler

karbonhidrat, protein ve

yağ metabolizması için gereklidir

.

Glukoneogenezi

(karbonhidrat

dışındaki kaynaklardan karaciğerde

glikoz sentezlenmesi) uyarır.

Allerjik reaksiyonları ve inflamatuvar

cevapları baskılar

(göz damlası deri

merhemi olarak kullanılır).

(49)

Kortizolün plazma glikozunun ayarlanmasına etkileri (SYA:Serbest yağ asitleri)

Trigliseritler  SYA + Gliserol Yağ Dokusu Kortizol Protein  Amino asitler Kas Glikoz  Amino asit ve Gliserol Karaciğerde Glikoneogenez SYA Oksidasyonu Dokular Glikoz Dokulara Girişin engellenmesi Kan SYA Glikoz

(50)

Glikokortikoitler

adrenal korteksin zona

fasikulata

tabakasından salgılanırlar.

Glikokortikoitlerin

sekresyonu

ön

hipofizden

salgılanan ACTH tarafından

düzenlenir.

Plazma serbest

kortizol

düzeyleri

ACTH

salgılanmasını etkiler

.

Düşük düzey,

ACTH’nun salgılanmasını ve devamında

zona

fasikulatadan

glikokortikoitlerin

salgılanmasını uyarır.

Stres gibi uyaranlar da glikokortikoit

seviyesini

normal

düzeyin

üstüne

çıkaran ACTH salgılanmasına sebep

olabilirler

.

(51)

Kortizol salgılanmasının kontrolü ve etkileri Egzersiz Kemik kırılması Yanık Stres Üst beyin merkezleri Hipotalamus Ön hipofiz bezi Böbreküstü bezi korteksi(adrenal korteks) Doku amino asitlerinin mobilizasyonu Serbest yağ asitlerinin mobilizasyonu Glukoneogenezin uyarılması Glukozun dokulara girişinin engellenmesi CRH (Kortizol sallgılatıcı (rleasing) hormon)

)hormon) ACTH Kortizol + + + + + + + + _ _

(52)

En önemli mineralokortikoit aldosterondur.

Aldosteron sodyum, potasyum kaybı ve geri

emilimi aracılığıyla mineral dengesini kontrol

eder.

Mineralokortikoit aktivite; Ter, tükrük, idrar ve mide salgısı gibi sıvılarda sodyum geri emilimini dolayısıyla

da su geri emilimini artırmaktır.

Zona glomerulozada aldosteron sekresyonunu

artıran üç durum olduğu düşünülmektedir;

1. Renin-anjiyotensin sistemi

2. Artmış plazma potasyum konsantrasyonu

3. ACTH stimülasyonu

Adrenal kortex;

(53)

Renin-anjiotensin-aldosteron

sisteminin kan basıncı, su ve tuz

dengesinin ayarlanmasındaki rolü

Plazma Volümü Böbrek kan basıncı Böbrek sempatik sinir aktivitesi Böbrek Hücreleri Su ve tuz geriemilimi BÜB korteksi Aldosteron Renin Sekresyonu Anjiotensin II Plazma Anjiotensinojen Anjiotensin I Vazokonstriksiyo n Total Periferik Direnç + + + (-) (-) (-)

(54)

Aldosteron’un hiperkalemiye yanıt olarak

salgılanması, kritik plazma potasyum

konsantrasyonunun kontrol edilmesi için bir

imkan sağlar. Aldosteron salgılanması Na+’un

geriye emilmesini destekler ve bu duruma K+

atılması eşlik eder. Bu etki; distal tübül, toplama tübülü ve toplama kanalında meydana gelir. Nefronun diğer bölümlerinde K+ geri emilir. K+’un

atılması sürecinde Na+’un geriye emilmesine

rağmen, plazmada Na+ konsantrasyonu

aldosteron tarafından düzenlenmez.

ACTH’nun aldosteron salgısını desteklemekteki

rolü daha da az önemlidir. Stresle ilişkili olarak ACTH artışı aldosteron çıkışını biraz artırabilir ve anjiyotensin II gibi diğer kaynaklar tarafından üretilen miktarı artırabilir.

(55)

Gonadokortikoitler cinsiyet organlarını

etkilerler, fakat etkileri hafiftir.

Bu hormonlar

androjenler

ve

östrojenlerdir

.

Adrenal kortex;

(56)

Adrenal Medülla

Adrenal medülladan epinefrin (adrenalin) ve

norepinefrin (noradrenalin) salgılanır.

Medüllanın ana salgısı epinefrindir, az

miktarda norepinefrin salgılanır (nor epinefrin ayrıca postgangliyonik sempatik nöyronlar tarafından salgılanır).

Bu iki hormon sempatik sinir sitemini stimüle eder.

Epinefrin ve norepinefrin sempatik sinir

sitemine benzer etki yaparlar.

Hormonal etki daha uzun sürer.

(57)

Stres durumlarında...

Hipofiz bezinden ACTH salgısı uyarılır.

ACTH kas, sindirim, dolaşım ve solunum

sistemlerinin strese karşı koyması için

adrenal kortex ve medüllayı uyarır.

Protein yıkılımı uyarılır, açığa çıkan amino asitler enerji kaynağı olarak veya yaralanma durumunda doku tamiri için kullanılır.

Amino asitler karaciğerde glikoza çevrilir.Sempatik sistem etkileri artar.

Uzamış stres durumlarında immün sistem

baskılanır ve ciddi hastalıklar ortaya

çıkabilir.

(58)

Stres

Hipotalamus

Adrenal medülla E ve NE Hiofiz bezi (ACTH) Kan glikozu

İskelet kası kan Akışı Kalp atım hızı Kan basıncı Solunum hızı Bronşiyal dilatasyon Adrenal kortex kortizol Enerji ve doku tamiri

İçin protein kullanımı

Glikoneogenez (enerji için)

Sempatik uyarılma

(59)

Pankreas

Pankreas

sindirim

kanalına

enzim

salgılayan

egzokrin bir bez

ve kana

hormon

salgılayan

endokrin bir organ

olarak

işlev görür.

Hormonlar

pankreasın

endokrin

bölümündeki

pankreatik

adacıklarda

(60)

Pankreas hormonları

Pankreatik adacıklardan;

1.

Glukogon (alfa hücreleri)

2.

İnsülin (beta hücreleri)

3.

Somatostatin (delta hücreleri)

4.

Pankreatik polipeptit (F hücreleri)

(61)

Pankreas hormonları;

Glukagon

Glikojenin glikoza çevrilmesini

(glikojenoliz) uyararak kan glikozunu

yükseltir.

Yağ dokusundan yağ asidi ve gliserol

salınımını uyararak enerji için yağ

kullanımını teşvik eder.

Bu nedenlerle glukagon hiperglisemik

(62)

İnsülin glukagonun tersi etkilere sahiptir.

Dokulara

glikoz

girişini artırarak kan

glikoz

düzeylerini

düşürür.

Dokular

insüline karşı duyarlılıklarına bağlı olarak

farklılıklar gösterirler;

Örneğin;

karaciğer,

kas,

yağ doku

ve

lökositler

insüline karşı

hemen cevap verirken

beyin,

böbrek,

bağırsaklar

ve

eritrositler

daha az cevap

verirler.

Pankreas hormonları;

(63)

İnsülin

hormonunun

insüline

duyarlı

dokulardaki

(k.ciğer hariç) karbonhidrat

metabolizması üzerine en önemli etkisi;

glikozun

hücre membranından transportuna

izin

vermesidir.

İnsülin

bu

dokularda

difüzyonu kolaylaştırır.

İnsülin

karaciğer

hücrelerinde

glikojen

üretimini

ve

lipojenezisi

destekleyen

enzimleri uyararak ve glikojenolizisi katalize

eden enzimleri inhibe ederek,

karaciğerde

glikojen

alımını arttırır.

Genel olarak

insülin,

yağ depolanmasını ve

(64)

İnsülin ve glukagonun sekresyonu doğrudan

kan glikoz konsantrasyonu tarafından kontrol

edilir. Glikozun bu çift yönlü kontrolü nedeniyle kan düzeyleri küçük değişiklikler gösterir.

İnsülin sekresyonu üzerine önemli uyarıcı

etkilere, gastrointestinal hormonlar olan gastrin,

sekretin, kolesistokinin ve diğer hormonlar yol

açar. Pankreatik glukagon da insülin

sekresyonuna yol açar.

Glukagon sekresyonu hipoglisemi, gastrin,

kolesistokinin ve stres tarafından uyarılırken,

glikoz, sekretin, insülin ve somatostatin

tarafından inhibe edilir.

İnsülin ve Glukagon Sekresyonunun

Kontrolü

(65)

Kan Glikozunda Normalin Altına Düşme Kan Glikozunda Normalin Üstüne Çıkma Pankreastan İnsülin salgılanır Pankrestan Glukagon salgılanır Kan Glikozu Normale Yükselir Glikoz karaciğere girer ve glikojen olarak depolanır, salınmaz Karaciğerde glikojen glikoza çevrilir ve kana salınır Kan glikozu normale düşer

(66)

Diabetes Mellitus

Pankreas beta hücrelerince yeterli

miktarda insülin üretilemediği zaman

diabetes mellitus

adı verilen hastalık

ortaya çıkar.

Hiperglisemi:

kan

glikozunda yükselme

Fazla insülin hipoglisemiye yol açar.

İnsülin ve glukagonun her ikisi de kan

(67)

Somatostatin, genellikle besin maddelerinin

dolaşıma geçişini yavaşlatan ve insülin,

glukagon ve büyüme hormonunun metabolik

etkilerini düzenleyen inhibe edici bir ajan gibi etkir.

Bu bakımdan somatostatin, insülin ve glukagon

sekresyonunu inhibe eder. Aynı zamanda bir

moderatör olarak; gastrin, sekretin,

kolesistokinin, pankreasın ekzokrin salgısını ve gastrik asidi inhibe eder.

Somatostatin aynı zamanda gastrintestinal motiliteyi ve glikozun emilmesini düzenler.

Pankreas hormonları;

(68)

Pankreatik

polipeptidin

sekresyonu

protein

emilimi,

egzersiz

ve

perhiz

tarafından uyarılır.

Pankreatik

polipeptidin

belirgin

bir

fonksiyonu

tanımlanmamıştır.

Pankreas hormonları;

(69)

Prostaglandinler ilk olarak eklenti

üreme bezi

sıvılarından izole edilmişler ve prostatla

ilişkileri nedeniyle prostaglandinler ismi

verilmiştir (gönümüzde başka dokulardan da

salındıkları bilinmektedir.

Prostaglandinler

araşidonik asitten köken

alırlar. Genellikle kısa etkilidirler.

Bazı

formları

hiçbir

zaman

kanda

görünmezler

(bazıları

hormon

olarak

sınıflandırılmamışlardır), diğerleri dolaşımla

karaciğer ve akciğerlere yayıldıktan sonra

indirgenirler.

(70)

Prostaglandinlerin

üreme sürecindeki rolü

üzerine çok sayıda çalışma yapılmıştır.

PGF

2a

östrus siklusunun luteal fazını

sonlandırır

ve

fertilizasyon

olmaması

durumunda yeni bir

östrus siklusunun

başlatır

.

PGF

2a

aynı

zamanda

özellikle erken

gebeliğin sonlandırılmasında etkilidir.

Prostaglandinler

inflamasyonu

(yangı)

desteklerler.

Aspirin,

PGG

2

’nin araşidonik

asitten

sentezini

inhibe

ederek

(71)

Prostaglandinlerin diğer

fonksiyonları gastrik sekresyonun

inhibisyonu ve bronşiyal düz kasların

gevşemesini içerir.

Kan damarları endotelyumunda

üretilen bir prostaglandin (kan

pıhtılaşması için esansiyel) platelet

agregasyonunu inhibe eder, diğer bir

prostaglandin derivesi (

tromboksan

A

2

) platelet agregasyonunu destekler.

(72)

Kaynaklar

 Dukes Veteriner Fizyoloji, Çeviri editörü: Sedat Yıldız, Türkçe birinci baskı, Nisan 2008.

 Evcil Hayvanların Fonksiyonel Anatomisi ve Fizyolojisi, Çeviri Editörleri: Ülker Çötelioğlu ve Mukaddes Özcan, 4. basımdan çeviri, 2012.

Fizyoloji, Ahmet Noyan, 9. baskı, 1996.

Hormonlar ve Üreme Fizyolojisi, Baki Yılmaz, 1. basım,

1999, Ankara.

Guyton Tıbbi Fizyoloji, Çevirmen: Berrak Çağlayan

Yeğen, İnci Alican, Zeynep Solakoğlu, 12. baskı, 2013.

Vander İnsan Fizyolojisi Vücut Fonksiyon

Mekanizmaları, Çeviren: Tuncay Özgünen, 13. baskı,

Referanslar

Benzer Belgeler

hastalıktan korunmayı mümkün kılan, canlılara değişik uygulama yöntemleri ile verilen doğal, yarı sentetik veya sentetik kimyasal preparatlardır.. Yüzeylerin korunması

SENTETİK DETERJAN OLARAK BİLDİĞİMİZ PEK ÇOK MADDE AYNİ ZAMANDA YÜZEY AKTİF MADDELER VEYA DETERJAN. SÜLFATTANLAR OLARAK

Yine hipotalamusta yapılan melanosit uyarıcı hormonu salgılatıcı hormon (MSH-RH) ve melanosit uyarıcı hormonun salınımını kısıtlayıcı hormon (MSH-RIH) ise

• Endokrin sistemde yer alan bezler veya özelleşmiş hücreler tarafından başka hücrelerin işlevlerini etkilemek üzere kana salgılanan kimyasal maddeler hormon yapar.. •

Hipofiz bezi, yapı ve fonksiyon bakımından ön lob (lobus anterior) ve arka lob (lobus posterior) olmak üzere iki bölümden oluşur.. Arka loba nörohipofiz, ön loba adenohipofiz

✓ Ftalatlar: Di-(2-etilhekzil) ftalat, Butil benzil ftalat, Di-n-butil ftalat, Di-n-fenil ftalat, Di-hekzil ftalat, Di-propil ftalat, Diklorohekzil ftalat, Dietil ftalat.. ✓

Belirtilen katkı maddeleri ve yardımcı maddeler, gıda maddelerinin üretiminde, vasıflarının iyileştirilmesinde ve düzenlenmesinde, endüstriyel üretim tekniklerine

▪Sekonder adrenokortikal yetmezliği olan hayvanlarda, bazal kortizol değerleri de düşük olabilir ve ACTH eksikliğinin. ciddiyetine (süresine) bağlı olarak kortizol