• Sonuç bulunamadı

KİMYASAL MADDELER (İLAÇLAR, BOYALAR, DETERJANLAR) VE BİYOLOJİK ETKİLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "KİMYASAL MADDELER (İLAÇLAR, BOYALAR, DETERJANLAR) VE BİYOLOJİK ETKİLERİ"

Copied!
55
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KİMYASAL MADDELER (İLAÇLAR, BOYALAR,

DETERJANLAR)

VE BİYOLOJİK ETKİLERİ

BEYZA ÖZER 2016201091 ERDEM KIYIKCI 2016201044

MUSTAFA RAMAZAN YILDIZ 2016201075 ÖZNUR AVCI 2016201011

TÜRKAN UMAY TAŞ 2013201061

(2)

• Kimyasal maddeler hayatımızda birçok yerde karşımıza çıkar.

• Olumlu etkilerinin yanında olumsuz etkileri de vardır.

• Örneğin; ilaçlar hastalıkların tedavisinde kullanılır. Uygun dozda alınmalıdır. Alınmadığında çeşitli olumsuz etkileri olabilir.

(3)

KİMYASAL MADDELER

• İLAÇLAR

• BOYALAR

• DETERJANLAR

(4)

İLAÇLAR

• Canlılarda meydana getirdiği etki ile hastalıkların teşhis ve tedavisinde kullanılan yapay maddelerdir.

• İlaçlar iki kısımda incelenir. Bunlar etkin madde ve taşıyıcı kısımlardır.

• Etkin madde ilaçlarda fizyolojik etkileri meydana getiren bir veya birden fazla kimyasalın bulunduğu kısımdır.

• Taşıyıcı kısım ise kimyasal maddenin hasta tarafından kolay alınmasını sağlayan kısımdır.

(5)

Farmasötik Şekil : İlaçları insanlara verilebilir hale

getirmek için hazırlanmış tek ya da birkaç doz ilaç içeren özel sunum şekilleridir.

(6)

ŞEKİLLERİNE GÖRE İLAÇLAR

• Katı ilaçlar

• Sıvı ilaçlar

• Yarı katı ilaçlar

(7)

KATI İLAÇLAR

Tablet: Toz halindeki ilaçların özel makinalarda sıkıştırılması ile hazırlanan ilaç şekilleridir.

Başlıca tablet şekilleri:

• Normal tablet

• Dil altı tableti

• Çiğneme tableti …

(8)

Draje: Tadı acı tabletlerin alınmalarını kolaylaştırmak

amacıyla, şeker, çikolata veya diğer maddelerden oluşan ince bir tabakayla kaplanması ile hazırlanan ilaç şekilleridir.

Pilül: Toz halindeki ilaçların bal gibi maddelere karıştırılarak yassı veya küçük küreler şeklinde sunulmasıdır.

(9)

Kapsül: Lezzet veya kokuları hoşa gitmeyen katı veya sıvı ilaçların alınmasını kolaylaştırmak için hazırlanır. Silindir şeklindeki jelatinden oluşan ilaç şekilleridir.

Mide asidi ve enzimlere karşı daha dayanıklı hale gelirler.

(10)

Toz: Doğal ve sentetik yollardan elde edilen ilaçların ezilip toz haline getirilmiş halleridir.

Fitil: Rektuma uygulamaya özgü ilaç şeklidir. Oda sıcaklığında katı, vücut sıcaklığında ise sıvıdır.

(11)

SIVI İLAÇLAR

Solüsyon: İlacın etken maddesinin su, bitkisel yağ yada başka bir eriyici madde içinde

eritilmesiyle oluşturulan ilaçlardır.

Tentür: Hayvansal ve bitkisel kaynaklı ilaçların alkol yada eter içerisinde bulunan çözeltisidir.

(12)

Şurup: Yüksek oranda içerisinde şeker

bulunduran ilaçlardır. Bol miktarda şeker olduğundan dolayı içerisinde bakteri veya mantar üremesi imkansızdır.

Posyon: Şeker oranı düşük ilaç şekilleridir.

İçinde bakteri ve mantar üreyebileceği için az miktarda hazırlanmalıdır.

(13)

Losyon: Deriyi koruma, ağrı giderme gibi işlemlerde uygulanan solüsyon,

süspansiyon yada emülsiyon şeklindeki ilaçlardır.

(14)

YARI KATI İLAÇLAR

Merhem: Cilt veya mukozaya uygulanmak üzere hazırlanan yağlı katkı maddesi içeren ilaçlardır.

Krem: Etken madde yağ içinde değildir.

(15)

İLAÇLARIN YAN ETKİLERİ:

• Doğum kusurları

• İntihar düşüncesi

• Zorlayıcı davranış

• Bağırsak kontrol problemleri

• Tuhaf uyku davranışları

• Halüsinasyonlar

• Renkli idrar

• Görme problemleri ve diğer hisler

• Hafıza kaybı

(16)

İLAÇ BAĞIMLILIĞI

Ağrı dindirmek yada hastalakların tedavisinde kullanılan ilaçların gereksizce boşa kullanımı tehlikeli ve sakıncalıdır.

İki türlü bağımlılık vardır. Bunlar:

• Fiziksel bağımlılık

• Psikolojik bağımlılık

(17)

FİZİKSEL BAĞIMLILIK

Bağımlının ilaç almayınca normal vücut faaliyetlerini yapamaması durumunu meydana getiren bağımlılıktır.

Beyin ve vücut fonksiyonları ilaç kullanmayınca aksamaya başladıysa fiziki bağımlılık başlamış demektir.

Eroin, morfin, alkol bağımlılığı buna örnektir.

(18)

PSİKOLOJİK BAĞIMLILIK

Yatıştırıcılar ve uyku ilaçlarının meydana getirdiği bağımlılıktır.

Fiziksel bağımlılıktaki gibi ağır tepkiler olmamaktadır.

(19)

BAĞIMLILIĞA NEDEN OLAN İLAÇLAR

• Sinir sistemini baskılayan ilaçlar

• Uyarıcılar

• Halüsinojenler

• Esrar

(20)

Sinir Sistemini Baskılayan İlaçlar

Sinir sisteminin etkinliğini azaltmaya yönelik ilaçlardır.

Tıpta ağrıların şiddetini azaltmak, uyku vermek, sinir

gerginliklerini yatıştırmak amacıyla kullanılabilmektedir.

Örnek olarak morfin verilebilir.

(21)

Uyarıcılar

Sinir sisteminin işleyişini hızlandırmak amacıyla

kullanılmaktadır. Bu ilaçlar kokain ve anfetaminlerdir.

Halüsinojenler

Halüsinasyon görülmesine neden olan ilaçlardır. Böyle

ilaçların kullanımında kişi benliğini yitirmemesine rağmen garip ve olmayan şeyler görmeye başlamaktadır.Karmaşık düşler görür ve olmadık sesler duyar.

(22)

Esrar

Küçük dozlarda kullanıldığı zaman sinir sisteminin

etkinliğini yavaşlatan hafif düzeyde bir halüsinojendir.

Kenevir bitkisinin çiçekli dal uçlarından elde edilmektedir

(23)

İLAÇLARIN SAKLANMASI

• Ürünlerin, ilaçların saklama koşulları düzenli yapılan stabilite testleri ile belirlenir. Ambalaj malzemesi üzerinde de belirtilmesi zorunludur.

• Saklama koşul ve ortamları 4 gruptan oluşur. Bu ortamlar;

❖ Oda sıcaklığı,

❖serin yer,

❖buzdolabı ve

❖derin dondurucu olarak adlandırılır.

(24)

• Türkiye uluslararası standartlara göre ılıman kuşağında sayılır. Sıcaklık değeri yıllık ortalamaya göre +25/-2 derece, rutubet olarak da %65 rh/-5 olarak kabul edilir.

• Oda sıcaklığı ise 25 derece ve altı sıcaklıktadır. Bu da 15-25 derece arasıdır. bir çok ürün bu sıcaklıkta saklanır.

• Bu ürün grupları, tablet, kapsül, mikropellet, draje, şurup, ampül, gargaralar, pomat, krem v.s.

• Evlerimizde oda sıcaklığı 25 derecenin üzerine çıktığı zamanlar olduğundan, ilaçların serin odalarda bulundurmalarını önermeliyiz.

(25)

• Serin odalar güneş ışığı almayan ve sıcaklık şartları uygun olan odalardır. Serin yer olarak tanımlanan sıcaklık ise 8-15 derece arasıdır.

• Buzdolabı şartları 2-8 derece arasıdır.

• Derin dondurucu şartları -25 derece ve altı sıcaklıklardır. Genellikle referans

maddelerin saklanması için kullanılır. Bu sıcaklık değeri kimyasal reaksiyonların yürümediği ya da çok düşük hızda sürdüğü varsayıldığı içindir.

(26)

BOY ALAR

(27)

BOYA NEDİR?

(28)

BOYAYI OLUŞTURAN KİMYASALLAR NELERDİR?

• Çoğu boyalar 3 ana bileşenden oluşur; pigment, tutkal (bağlayıcı

madde) ve solvent (çözücü) bunların haricinde boyanın özelliklerini iyileştirebilmek amacıyla kullanıldığı yere göre farklı katkı maddeleri eklenebilmektedir.

(29)

PİGMENTLER:

• Pigment boyaya rengini veren kimyasaldır.

Çoğunlukla, metal bileşikler (tuzlar) farklı renkler oluşturmak için kullanılır.

• Farklı pigmentler karıştırılarak hayal edebileceğiniz her renk oluşturulabilir.

(30)

TUTKAL (BAĞLAYICI MADDE):

• Tutkalın görevi pigmentleri birbirine yapıştırmak ayrıca birbirine yapışan pigmentleri uyguladığınız yüzeye yapıştırmaktır.

• Bazı tutkallar keten tohumu gibi doğal yağlardan yapılırken çoğu sentetik

plastiklerden yapılmaktadır.

(31)

SOLVENT:

• Solventin görevi herhangi bir şeyi çözmektir.

• Solvent pigment ve tutkalı ince ve akışkan bir hale getirerek daha kolay yayılmasını sağlar.

(32)

KATKI MADDELERİ:

• Boyanın ana bileşenleri haricinde çoğu boyada farklı katkılar kullanılır.

• Örnek olarak seramik maddeler boyaya dayanıklılık ve kalıcılık için eklenir.

• Işınır(flüoresan) pigmentler boyaya karanlıkta parlaması için eklenir.

(33)

BOYALARDA ARANILAN TEMEL ÖZELLİKLER

1.Işık ve havanın bozucu etkilerine dayanıklılık.

2.Ağacın derinliğine girme özelliği.

3.Yüzeyde dengeli dağılma özelliği.

4.Eritici sıvılarda iyi erime özelliği.

5.Formaldehit ve poliester verniğe dayanma özelliği

(34)

BOYA ÇEŞİTLERİ

Özelliklerine GÖRE ; 1. İnşaat boyaları

2. Uçak boyaları 3. Ahşap boyaları 4. Zemin boyaları 5. Sanat boyaları 6. Gıda boyaları

7. Oto boyaları

(35)

ÖZELLİKLERİNE GÖRE BOYALAR

• 1)İNŞAAT BOYALARI: Evlerde kullanılan boyalar yapı itibari ile iki gruba ayrılır. Bunlar sentetik ve emülsiye (su bazlı) boyalardır.

Kullanım amacına göre ise ilk astarlar, macunlar, ara veya son kat astarlar, son kat boyalar olmak üzere dört gruba ayrılmaktadır

(36)

2-GIDA BOYASI

Teknik olarak gıda boyası; bir gıdaya, ilaca, kozmetik ürünlere veya insan

vücuduna uygulandığı, ilave edildiği zaman renk veren boya, pigment veya maddelere denir.

(37)

GIDA BOYASI NEDEN KULLANILIYOR?

• Herhangi bir gıdanın havadan, aşırı sıcaklardan, hava değişiminden, oluşacak nemden ve depolandıklarında renk kayıplarını engellemek için.

• Teknolojik açıdan ürün için renk standardı oluşturmak için.

• Gıdanın albesini arttırmak, dikkat çekici özellik kazandırmak için.

• Aslen renksiz olan bir gıdaya renk vermek

• Düşük kalitede olup cazip bulunmayan gıdaları cazip hale getirmek için kullanılmaktadır.

(38)

• Gıda boyaları elde edilmiş oldukları kaynağa bağlı olarak 3 gruba ayrılmaktadır

• 1)doğal

• 2)yarı sentetik

• 3)sentetik

(39)

BOYANIN ÇEVREYE ZARARLARI NELERDİR?

Boya ne olursa olsun kimyasaldır. Her ne kadar içeriğinde bir takım değişiklikler yapılıp zararlı maddelerden arındırılmaya çalışılsa da boya hala zararlı bir maddedir. Özellikle uzun süreli kapalı ortamlarda yapılan boya işlemlerinde kokuya maruz kalmak birçok kişi için hayati tehlike yaşatmaktadır.

Boya yapımında kurşun gibi ağır metallerde kullanıldığı için kurşun zehirlenmesi de sık rastlanan sağlık sorunlarındandır.

(40)

Boya imalatında, yoğun olarak sentetik maddeler kullanılır. Sıvı, toz veya buhar halde bulunabilen bu maddeler insan sağlığına son derece tehlikeli

olabilmektedir. Çözücüler, incelticiler, pigmentler, reçineler çok ciddi üst solunum yolu hastalıklarına sebebiyet vermektedir.

(41)

ALINABİLECEK ÖNLEMLER:

Boya seçimine dikkat etmek çok önemli. Bazı boyalar hava geçirgenliği olan boyalardır bazıları kalın yapılı olup hava geçişlerini kısıtlayan boyalardır. Boya seçimlerinde bu noktaya dikkat etmek önemlidir. Hava geçirgenliği olan boyalar daha sağlıklı bir seçenektir.

Ağır metaller içeren boyalar sağlığı olumsuz etkiler. Boya seçimlerinde boyanın zararların aza indirilmek istendiğinde kaliteli markalar ilk tercih olmaktadır. Bu markaların boyalarında zararlı maddeleri en aza indirgedikleri bir gerçektir.

Boya yapılan yerin bol bol havalandırılması, boya yapan kişilerin uzun süre boya yapılan yerde bulunmamaları ve boya yaparken maske kullanmaları alınabilecek önlemler arasında yer

almaktadır.

(42)

DETERJANLARIN BİYOLOJİK ETKİLERİ

• DETERJANLAR VE SAĞLIĞIMIZ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

• ÇAMAŞIR VE BULAŞIK MAKİNELERİMİZDE KULLANMAK ÜZERE BOL MİKTARDA PARALAR HARCAYARAK EVLERİMİZE ONLARCA ÇEŞİT DETERJAN ALIYORUZ. İYİ TEMİZLİK ELDE ETMEK UĞRUNA BU DETERJANLARI BOLCA KULLANMAKTAN DA GERİ KALMIYORUZ. PEKİ BU KADAR YOĞUN OLARAK KULLANDIĞIMIZ

DETERJANLARIN ZARARLARINI NE KADAR BİLİYORUZ?

(43)

• ÇAMAŞIR DETERJANI ÜRÜNLERİNİN ÇOĞU DOĞAL ORTAMDA AYRIŞTIRILIP GERİ KAZANILMAYAN MALZEMELER; FENOL, AMONYAK, NAFTALİN VE DİĞER ZARARLI KİMYASAL MADDELERİ İÇERİRLER.

(44)

• GÜNLÜK YASAMA GİRMİŞ OLAN SENTETİK DETERJANLARDAN BAHSETMEDEN ÖNCE ÇOK ÖNEMLİ BİR DETERJAN OLAN SABUNU GÖZ ÖNÜNE ALALIM. SABUN BİLİNDİĞİ GİBİ UZUN ZİNCİRLİ ORGANİK YAĞ ASİTLERİNİN NA VE K TUZLARIDIR.

SABUN AĞIR METALLERE VE ASİTLERE KARŞI STABİL DEĞİLDİR. ASİTLER VE SUYUN SERTLİĞİNİ OLUŞTURAN CA VE MG GİBİ İYONLAR SABUNLA

REAKSİYONA GİREREK DETERJAN ÖZELLİĞİNİ BOZARLAR.

(45)

• DETERJAN:

• SUDA ÇÖZÜNEN.

• YÜZEY GERİLİMİNİ AZALTARAK SULU ÇÖZELTİLERİN İÇİNE GİRMESİNİ SAĞLAYAN.

• AGLOMERA TEŞKİL EDEN PARTİKÜLLERİ SUYA BAŞKA MADDELERDEN DAHA İYİ BAŞLAYAN BİR MADDEDİR. SENTETİK DETERJAN OLARAK BİLDİĞİMİZ PEK ÇOK MADDE AYNİ ZAMANDA YÜZEY AKTİF MADDELER VEYA DETERJAN

SÜLFATTANLAR OLARAK DA İSİMLENDİRİLEBİLİR.

(46)

• 1-DETERJANLARIN ZARARLI ETKİLERİNDEN İLKİ YAYGIN OLARAK KULLANILAN

DETERJAN ATIKLARININ KANALİZASYON YOLU İLE GÖL VE NEHİRLERİ KİRLETMESİ İLE BAŞLAMIŞ VE SULARDAKİ KONSANTRASYONUN ARTMASIYLA İLE OLUŞAN

KÖPÜKLER BÜYÜK KENTLERİN ÖNEMLİ BİR SORUNU HALİNE GELMİŞTİR. ZİRA

YÜZEY AKTİF MADDELERİN BİYOLOJİK PARÇALANMAYA DAYANIKLI BULUNMASI VEYA PARÇALANMA HIZININ ÇOK YAVAŞ OLMASI BİR TARAFTAN YÜZEYSEL SULARDAKİ

KÖPÜK MİKTARININ ÇOĞALMASINA DİĞER TARAFTAN ÇEŞİTLİ YOLLARDAN İÇME VE KULLANMA SULARINA SIZAN DETERJAN ATIKLARININ ARTMASINA NEDEN

OLMUŞTUR. BU KONUDA YAPILAN PEK ÇOK ÇALIŞMA VARDIR.

(47)

• 2-DETERJANLARIN CİLT ÜZERİNDEKİ ZARARLARI İLK TESPİT EDİLENLERDİR.

(48)

• 3-TOZ HALİNDEKİ DETERJANLARIN SOLUNMASI İNSANA ZARAR VERMEKTEDİR.

(49)

• DETERJANLARIN SU ORTAMINDA UZUN SÜRE PARÇALANMADAN KALABİLMESİ, AYRICA DOLGU MADDESİ OLARAK KULLANILAN KOMPLEKS FOSFATLARIN ORTA FOSFATLARA DÖNÜŞÜMÜNÜN ÇOK KOLAY OLMASI, YÜZEYSEL SULARDA

ZARARLI ETKİLER YAPABİLECEĞİ GİBİ İÇME SUYU TEMİN EDİLEN SU KAYNAKLARINA KARIŞIP İÇME SUYU ARITMA TESİSLERİNDE BAZI PROBLEMLERE SEBEP OLABİLMEKTEDİR.

(50)

• DETERJANLARIN ZARARLARI DETERJANLARIN ÇOĞUNDA ÇOK MİKTARDA

FOSFAT VE KLOR VARDIR. BUNLARIN YUTULMASI VE SOLUNMASI ZARARLIDIR.

BU YÜZDEN DETERJANLARLA YIKANAN BULAŞIKLAR İYİCE DURULANMALIDIR

(51)

• DETERJAN HERKESE AYNİ ETKİYİ YAPMIYOR ESMER İNSANLARDA HASTALIĞA YAKALANMA RİSKİ DAHA FAZLADIR. YİNE KADINLARDA ERKEKLERE ORANLA HASTALIĞI YAKALANMA RİSKİ DAHA FAZLADIR

(52)

• KOKULU DETERJANLAR (TUZ RUHU, KEZZAP, ÇAMAŞIR SUYU) AKCİĞER HASTALIKLARINA VE BAĞIRSAK KANSERİNE YOL AÇMAKTADIR.

(53)

• ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER:

• 1.DETERJANLAR İÇİNDE YAKLAŞIK %30’A KADAR BULUNAN SODYUMTRİPOLİ

FOSFAT VE DİĞER FOSFAT TÜRLERİNİN YÜZDE MİKTARI , ŞİMDİLİK BELİRLİ SÜRE İÇİN EN AZ SEVİYEYE İNDİRİLMELİ %15 GİBİ VE FOSFAT YERİNE GEÇEBİLECEK MADDELER ÜZERİNE ARAŞTIRMA YAPILMALIDIR (ÖRNEK: ZEOLİT )

• 2.DETERJANLAR İÇİNDEKİ ABS ÜRETİMİ VE KULLANILMASI YASAKLANMALI VE YERİNE ŞİMDİLİK BİYOLOJİK OLARAK BOZUNABİLEN LAS’ LERİN ÜRETİMİNE BAŞVURULMALIDIR (YAĞ ASİDİ, METİL ESTER SÜLFONATLARI GİBİ)

• 3.SULARA KARIŞTIKLARINDA EN AZ ZARAR VEREN TEMİZLEYİCİLERİN EKONOMİK ÜRETİMLERİ İÇİN ARAŞTIRMALAR YAPILMALIDIR.

(54)

1) Aşağıdakilerden hangisi fiziksel bağımlılık belirtilerinden değildir?

A. Titreme B. Baş ağrısı C. Hayal görme D. Kaygı

E. Solunumun hızlanması Cevap: D

2) I.Tablet ve draje katı ilaç şekline örnektir.

II. Merhem yağlı katkı maddesi içerirken, krem içermez.

III. İlaçlar şekillerine göre 4’e ayrılır

Yukarıda verilenlerden hangisi/hangileri ilaçlar için doğrudur?

A. I. ve II.

B. Yalnız I.

C. I. ve III.

D. II. ve III.

E. I. , II. ve III.

CEVAP: A

3)Aşağıdakilerden hangisi boyanın zararlı etkilerinden korunmak için alınan önlemlerden değildir?

A. Boya yapılan odayı sık sık havalandırmak.

B. Koruyucu maske kullanılması.

C. Hava geçirmeyen boya kullanılması.

D. Ağır metal içermeyen boyaların tercih edilmesi.

E. Uzun süre boya yapılan alanda bulunmamak.

Cevap: C

4) Aşağıdakilerden hangisi deterjanların zararlarından biri değildir ?

A. Suların kirlenmesi B. Deride kızarıklık C. Solunum yetmezliği D. Toplu balık ölümleri

E. Yabani otları yok etmek

(55)

KAYNAKÇA

HTTP://WWW.MTA.GOV.TR/V3.0/SAYFALAR/HİZMETLER/KUTUPHANE/EKONOMİ-

BULTENLERİ/2015_19/BULTEN19_107-11 8.PDF

HTTP://WWW.MKU.EDU.TR/FİLES/93-13908A7C-3A3F-4332-A392-8AED6B639611.PPTX

HTTP://KİSİ.DEU.EDU.TR/BULENT.CAVAS/DERS/BOK8.PDF

HTTP://DOCPLAYER.BİZ.TR/123738508-KİMYASAL-MADDELER-İLACLAR-BOYALAR-

DETERJANLAR-VE-BİYOLOJİK-ETKİLERİ.HTML

Referanslar

Benzer Belgeler

1- Yassı kemikler (ossa plana) 2- Kısa kemikler (ossa brevia) 3- Uzun kemikler (ossa longa). 4- Şekilsiz kemikler

Evsel atık yüke bağlı olarak nehrin anyonik deterjan yükünün de arttığı düşünülerek, Küçük Menderes Nehrindeki anyonik deterjan kirliliğini belirlemek

koreensis SDS10-1 olarak tanımlanan suşun saf kültür ve deterjan sanayi atık sularında % 83 ile 89 oranlarında SDS degradasyonu yaptığı, bu bakterinin

Ġzole edilen suĢlara sırasıyla SDS3, SDS6, SDS8 ve SDS12-1 olarak adlandırılmıĢ, aralarında SDS degradasyon yeteneği en yüksek olan suĢ SDS3 ve MTK değeri 60 g/L

• Uçucu madde terimi oda sıcaklığında kolaylıkla buharlaşabilen maddeler için kullanılır.. • Solunum yoluya kullanılabilen ancak oda sıcaklığında buharlaşmayan

Rasyonla alınan Ca serum düzeyini etkiler Rasyonla alınan Ca serum düzeyini etkiler Ca alımının azalması PTH aktivitesini artırır Ca alımının azalması PTH

• Deterjan maddelerinin, emülsiyonlama, sabunlaşma, ıslatma, dağılma, süspansiyon oluşturma, mineral birikiminin kontrolü, durulama yeteneği, korozif ve toksik

 Titrasyon: Yoğunlaştırılan amonyak 1/7’lik NaOH ile titre edil. Pembe renk sarıya dönene kadar titrasyona devam edildi. Harcanan NaOH miktarından hesap