~
'''\ '~
~
'''\ '~
Muzari Malum Fiil ~ekimi
'l
0 \•J°'
0 • c en Ns....
Q)
N "'C
·-
Q)E
"'C
'l
0°' °'
• <I) s.... co ~\•J
'\
0 •
°'
0 I -\•J -Q) I -
Q)
"'C Q)
E
"'C
'\
I -0 • co
°'
~°'
<I)\•J
'l
0°' -
\ ••J\
·-
Nc:
"\
0°' -
\ ••J\
"\
0°' -
\ ••J\
'\
0 •
°' -
•J\••
\:. '
' *
'l
0 •N
°'
\ cc
en
\ .1)
en s....I -
Q) Q)
"'C "'C
Q) Q)
E E
"'C "'C
s....
I -
co ~
'l
0°' °'
• co ~'l
0°' °'
•s.... s....
(]) Q)
"'C "'C
(]) Q)
E E
"'C "'C
s.... s....
ca co
~ 0
°' °' '\
• ~1 "
en ..c
co cnft .
en ..c
co cnft .
""""4
""""4
'j. ~
en ..c
co cnft .
""""4
""""4
""""4
~
1·'
1
3
(Allah)dilediğine yardım eder. Rûm (5)
ُۜءآَشَي ْنَم ُر ُصْنَي
"Şüphesiz peygamberlerimize ve iman edenlere, hem dünya hayatında, hem şahitlerin şahitlik edecekleri günde yardım ederiz." (Mü'min; 51)
اَّنِا ُر ُصْنَن َل ِةوٰيَحْلا يِف اوُنَمٰا َني ۪ذَّلاَو اَنَل ُسُر
ُۙداَه ْشَ ْ�ا ُموُقَي َمْوَيَو اَيْنُّدلا
"Halbuki (putlar) ne onlara bir yardım edebilirler ne de kendilerine bir yardımları olur."(A'râf; 192)
ْمُه َس ُفْنَا َٓ�َو ًار ْصَن ْمُهَل َنوُعي ۪طَت ْسَي َ�َو َنوُر ُصْنَي
"Allah da onların gizlice kurduklarını yazar."
(Nisâ; 81)
َۚنوُتِّيَبُي اَم ُبُتْكَي ُ ّٰ�اَو
"Yahut gaybın bilgisi onların nezdinde de, onlar mı (istedikleri gibi) yazıyorlar?" (Kalem;
47)
َنوُبُتْكَي ْمُهَف ُبْيَغْلا ُمُهَدْنِع ْمَا
Rahmetim ise her şeyi kuşatır. Onu, sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım. (A'râf; 156)
ٍۜء ْي َش َّلُك ْتَع ِسَو ي۪تَم ْحَرَو ُبُتْكَا َس َف
َني ۪ذَّلِل اَه
اَنِتاَيٰاِب ْمُه َني ۪ذَّلاَو َةوٰكَّزلا َنوُتْؤُيَو َنوُقَّتَي َۚنوُنِمْؤُي
"Onların (bu) dediklerini, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ile birlikte
yazacağız." (Âl-i İmrân; 181)
ٍّۙقَح ِ ْ�َغِب َءآَيِبْنَ ْ�ا ُمُهَلْتَقَو اوُلاَق اَم ُبُتْكَن َس
"Onların yaptıkları her işi, bıraktıkları her izi
yazarız. " (Yâsîn; 12)
ْۜمُهَراَثٰاَو اوُمَّدَق اَم ُبُتْكَنَو
"İşte onlar, cennete girecekler, orada onlara hesapsız rızık verilecektir." (Mü'min; 40)
َكِئٰٓل۬وُاَف َنوُلُخْدَي
ِ ْ�َغِب اَهي۪ف َنوُقَزْرُي َةَّنَجْلا
ٍبا َسِح
"Bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir."
(Mü'min; 60)
ي۪تَداَبِع ْنَع َنوُ ِ�ْكَت ْسَي َني۪ذَّلا َّنِا َنوُلُخْدَي َس
َ۟ني۪رِخاَد َمَّنَهَج
"Rabbinin izniyle güzel memleketin bitkisi
(güzel) çıkar" (A'râf; 58)
۪ۚهِّبَر ِنْذِاِب ُهُتاَبَن ُجُر ْخَي ُبِّيَّطلا ُدَلَبْلاَو
"İkisinden de inci ve mercan çıkar."
(Rahmân; 22)
ُۚناَجْرَم ْلاَو ُ۬ؤُلْؤُّللا اَمُهْنِم ُجُر ْخَي
"Ağızlarından çıkan bu söz ne büyük oldu!"
(Kehf; 5)
ْۜمِهِهاَوْفَا ْنِم ُجُر ْخَت ًةَمِلَك ْتَ ُ�َك
"Gözlerini korku bürümüş halde kabirlerinden çıkarlar etrafa yayılmış
çekirgeler gibi."(Kamer; 7)
ْمُهَّنَاَك ِثاَد ْجَ ْ�ا َنِم َنو ُجُر ْخَي ْمُهُرا َصْبَا ًاع َّشُخ
ٌۙرِشَتْنُم ٌداَرَج
"Sonunda O, sizi (bulunduğunuz) yerden bir
çağırdı mı hemen çıkıverirsiniz." (Rûm; 25)
ْمُتْنَا آَذِا ِضْرَ ْ�ا َنِم ًةَوْعَد ْمُكاَعَد اَذِا َّمُث َنوُجُر ْخَت
"Allah dilediğini yaratıyor." (Nûr; 45)
ُۜءآَشَي اَم ُ ّٰ�ا ُقُل ْخ َي
"Onların, Allah’ın dışında taptıkları varlıklar hiçbir şey yaratamazlar, onların kendileri yaratılmıştır." (Nahl; 20)
ِ ّٰ�ا ِنوُد ْنِم َنوُعْدَي َني ۪ذَّلاَو َنو ُقُل ْخَي َ�
ًاـْٔي َش
َۜنوُقَل ْخُي ْمُهَو
"Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa biz miyiz
yaratan?" (Vâkıa; 59)
َنو ُقِلاَخْلا ُن ْحَن ْمَا ُٓهَنوُقُل ْخَت ْمُتْنَاَء
"Benim iznimle çamurdan kuş biçiminde bir şey yapıyordun ardından ona üflüyordun ve benim iznimle derhal kuş oluyordu. "
(Mâide; 110)
ْذِاَو ُقُل ْخَت ي۪نْذِاِب ِ ْ�َّطلا ِةَـْٔيَهـَك ِ� ّ۪طلا َنِم
ي۪نْذِاِب ًا ْ�َط ُنوُكَتَف اَهي ۪ف ُخُفْنَتَف
"Size çamurdan kuş biçiminde bir şey yaparım ardından ona üflerim, Allah’ın izni ile derhal kuş oluverir." (Âl-i İmrân; 49)
يّ۪ٓنَا ُقُل ْخَا َنِم ْمُكَل
ُخُفْنَاَف ِ ْ�َّطلا ِةَـْٔيَهَك ِ� ّ۪طلا
ِۚ ّٰ�ا ِنْذِاِب ًا ْ�َط ُنوُكَيَف ِهي۪ف
"Allah'ın âyetlerini inkâr edenler, haksız yere peygamberlerin canlarına kıyanlar ve adaleti emreden insanları öldürenler (yok mu), onlara acı bir azabı müjdele!" (Âl-i İmrân; 21)
َني ۪ذَّلا َّنِا َنوُرُفْكَي
َو ِ ّٰ�ا ِتاَيٰاِب َنوُلُت ْقَي
َ ّ۪�ِبَّنلا
َو ٍّۙقَح ِ ْ�َغِب َنوُلُت ْقَي
َنِم ِط ْسِقْلاِب َنوُرُمْأَي َني ۪ذَّلا
ٍمي۪لَا ٍباَذَعِب ْمُهْر ِّشَبَف ِۙساَّنلا
(Ey Muhammed!) Onlara: Şayet siz gerçekten inanıyor idiyseniz daha önce Allah'ın peygamberlerini neden öldürüyordunuz?
deyiver." (Bakara; 91)
َمِلَف ْلُق َنوُلُت ْقَت
ْمُتْنُك ْنِا ُلْبَق ْنِم ِ ّٰ�ا َءآَيِبْنَا
َ� ۪نِمْؤُم
"Dediler ki: Ey Şuayb! Babalarımızın taptığı (putları), terketmemizi sana namazın mı emrediyor?"(Hûd; 87)
َكُتوٰل َصَا ُبْيَع ُش اَي اوُلاَق ُرُمْأَت
اَم َكُ ْ�َن ْنَا َك
ُدُب ْعَي آَنُ۬ؤآَبٰا
"Bir zaman o babasına dedi ki: Babacığım!
Duymayan, görmeyen ve sana hiçbir fayda sağlamayan bir şeye niçin taparsın?"
(Meryem; 42)
َمِل ِتَبَا آَي ِهي۪بَ ِ� َلاَق ْذِا ُدُب ْعَت
َ�َو ُعَم ْسَي َ� اَم
ًاـْٔي َش َكْنَع ي ۪ن ْغُي َ�َو ُر ِصْبُي
"(Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve
yalnız senden medet umarız." (Fâtiha; 5)
ُۜ� ۪عَت ْسَن َكاَّيِاَو ُدُب ْعَن َكاَّيِا
5
"Eğer siz yalnız Allah'a kulluk ediyorsanız
O'na şükredin." (Bakara; 172)
َنوُدُب ْعَت ُهاَّيِا ْمُتْنُك ْنِا ِ ِّٰ� اوُرُك ْشاَو
"Onlar Allah’ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar.»"
(Yûnus; 18)
ْمُهُعَفْنَي َ�َو ْمُهُّرُضَي َ� اَم ِ ّٰ�ا ِنوُد ْنِم َنوُدُب ْعَي َو
"De ki: Ben dinimde ihlâs ile ancak Allah'a
ibadet ederim." (Zümer; 14)
ۙي۪ني۪د ُهَل ًاصِل ْخُم ُدُبْعَا َ ّٰ�ا ِلُق
Ben sizin tapmakta olduklarınıza tapmam.
(Kâfirûn : 2)
َۙنوُدُب ْعَت اَم ُدُبْعَا َٓ�
"Göklerde bulunanlar, yerdeki canlılar ve bütün melekler, büyüklük taslamadan Allah'a secde eder." (Nahl; 49)
ِ ِّٰ�َو ُد ُج ْسَي ْنِم ِضْرَ ْ�ا يِف اَمَو ِتاَو ٰم َّسلا يِف اَم
ُةَكِئٰٓلَمْلاَو ٍةَّبآَد َنوُ ِ�ْكَت ْسَي َ� ْمُهَو
"Bitkiler ve ağaçlar (o ikisi) secde eder."
(Rahmân; 6)
ِناَدُج ْسَي ُرَج َّشلاَو ُم ْجَّنلاَو
"Kuşkusuz Rabbin katındakiler O'na kulluk etmekten kibirlenmezler, O'nu tesbih eder ve yalnız O'na secde ederler." (A'râf; 206)
َّنِا ۪هِتَداَبِع ْنَع َنوُ ِ�ْكَت ْسَي َ� َكِّبَر َدْنِع َني۪ذَّلا
ُهَلَو ُهَنوُحِّب َسُيَو َنوُدُج ْسَي
"İblis: «Ben, dedi, çamurdan yarattığın bir
kimseye secde mi ederim!»" (İsrâ; 61)
ًۚاني ۪ط َت ْقَلَخ ْنَمِل ُدُج ْسَاَء َلاَق
"Onlara: Rahmân'a secde edin! denildiği zaman: «Rahmân da neymiş! Bize emrettiğin şeye secde eder miyiz hiç!» derler."
(Furkân; 60)
اَمَو اوُلاَق ِن ٰم ْحَّرلِل اوُدُج ْسا ُمُهَل َلي۪ق اَذِاَو ُۗن ٰم ْحَّرلا ُد ُج ْسَنَا
اَنُرُمْأَت اَمِل
"Sonra kıyamet gününde kiminiz kiminizi
inkar edip tanımayacak." (Ankebût; 25)
ٍض ْعَبِب ْمُكُض ْعَب ُرُفْكَي ِةَمٰيِقْلا َمْوَي َّمُث
"Süleyman şöyle dedi: "Bu, şükür mü, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni denemek için, Rabbimin bana bir lütfudur. " (Neml; 40)
ي۪ٓنَوُلْبَيِل ۠يّ۪بَر ِل ْضَف ْنِم اَذٰه َلاَق ُرُك ْشَاَء
ْمَا
ُرُفْكَا
"Onlar Rahman'ı inkâr ediyorlar." (Ra'd; 30)
ِۜن ٰم ْحَّرلاِب َنوُرُفْكَي ْمُهَو
"Hayır, hayır! (Taptıkları), onların ibadetlerini inkar edip tanımayacaklar ve onlara hasım olacaklar." (Meryem; 82)
ۜ َّ�َك َنوُرُفْكَي َس ْمِهْيَلَع َنوُنوُكَيَو ْمِهِتَداَبِعِب
ًّ۟ادِض
" (Ey kâfirler!) İnkâr etmekte olduğunuz şeylerden ötürü şimdi azabı tadın!"
(Enfâl; 35)
َنوُرُفْكَت ْمُتْنُك اَمِب َباَذَعْلا اوُقوُذَف
" Allah'ı nasıl inkâr edersiniz?" (Bakara; 28)
ِ ّٰ�اِب َنوُرُفْكَت َفْيَك
"O gün kişi önceden yaptıklarına bakacak."
(Nebe’; 40)
ُهاَدَي ْتَمَّدَق اَم ُءْرَمْلا ُرُظْنَي َمْوَي
"Onlar orada koltuklar üzerinde (etrafa)
bakarlar." (Mutaffifîn; 23)
َنوُرُظْنَي ِكِئآَرَ ْ�ا ىَلَع
"Deveye bakmıyorlar mı, nasıl yaratılmıştır!"
(Gâşiye; 17)
۠ ْتَقِلُخ َفْيَك ِلِبِ ْ�ا ىَلِا َنوُرُظْنَي َ�َفَا
"O vakit siz bakar durursunuz." (Vâkıa; 84)
َنوُرُظْنَت ٍذِئَني ۪ح ْمُتْنَاَو
"(Süleyman Hüdhüd'e) dedi ki: Doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mısın,
bakacağız." (Neml; 27)
َ� ۪بِذاَكْلا َنِم َتْنُك ْمَا َتْقَد َصَا ُرُظْنَن َس َلاَق
" Hâla şükretmeyecekler mi?" (Yâsîn; 35)
َنوُرُك ْشَي َ�َفَا
"Şüphesiz Allah, insanlara karşı lütufkârdır.
Fakat insanların çoğu şükretmezler."
(Mü'min; 61)
ِساَّنلا َ َ�ْكَا َّنِكٰلَو ِساَّنلا ىَلَع ٍل ْضَف وُذَل َ ّٰ�ا َّنِا َنوُرُك ْشَي َ�
"Öyle ise, Allah'tan sakının ki O'na şükretmiş
olasınız." (Âl-i İmrân; 123)
َنوُرُك ْشَت ْمُكَّلَعَل َ ّٰ�ا اوُقَّتاَف
"Allah dilediğine hesapsız rızık verir."
(Bakara; 212)
ٍبا َسِح ِ ْ�َغِب ُءآَشَي ْنَم ُقُزْرَي ُ ّٰ�اَو
"Dilediğine de hesapsız rızık verirsin."
(Âl-i İmrân; 27)
ٍبا َسِح ِ ْ�َغِب ُءآَشَت ْنَم ُقُزْرَتَو
"Onları da, sizi de biz rızıklandırırız."
(İsrâ; 31)
ْۜمُكاَّيِاَو ْمُه ُقُزْرَن ُن ْحَن
"Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder;
hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor."
(Nahl; 90)
َ ّٰ�ا َّنِا ُرُمْأَي
يِذ ِئآَتي۪اَو ِنا َس ْحِ ْ�اَو ِلْدَعْلاِب
ِرَكْنُمْلاَو ِءآَش ْحَفْلا ِنَع ىٰهْنَيَو ىٰبْرُقْلا َنوُرَّكَذَت ْمُكَّلَعَل ْمُكُظِعَي ِۚي ْغَبْلاَو
"De ki: "Şüphesiz, Allah çirkin işleri
emretmez." (A'râf; 28)
ِۜءآَش ْحَفْلاِب ُرُمْأَي َ� َ ّٰ�ا َّنِا ْلُق
"Emir senin. Ne emredersin bak düşün."
(Neml; 33)
َني۪رُمْأَت اَذاَم ي۪رُظْناَف
"Kendinizi unutup başkalarına iyiliği mi
emrediyorsunuz? (Bakara; 44)
ْمُك َسُفْنَا َنْو َسْنَتَو ِّ ِ�ْلاِب َساَّنلا َنوُرُمْأَتَا
"Ne buyurursunuz?" (Şuarâ; 35)
َنوُرُمْأَت اَذاَمَف
"Onlar, Allah'a ve ahiret gününe inanırlar.
İyiliği emrederler." (Âl-i İmrân; 114)