• Sonuç bulunamadı

Sentez yutturmacası

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sentez yutturmacası"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

2 ARALIK 2001 PAZAR

OKUMA LÂMBASI

ENlS BATUR —

Sentez Yutturmacası

Attilâ Ilhan’a karşı tavır geliştirmemin kişisel ne­

denlere bağlanma olasılığının yüksek olduğunu bili­ yorum. Öyle ya, Mavi Adam’da beni nereye bağla­

dığı ortada: “Biz bu yanlışın (sömürge aydın olma­ nın) içindeyiz. Osmanlı aydını oradan yanlışa tutun­ muştur. Hâlâ öyle gidiyor. Şimdi günümüzde en iyi Osmanlı aydını kimdir diye sorarsan bana, Enis Ba-

tur derim tereddüt etmeden. ” Çünkü Türkiye’nin

değil Batı’nın meselelerini tartışan, halk kendi ada­ mını tanıdığı için de halk tarafından okunmayan adam. Attilâ Ilhan’ın hakkımdaki görüşleri baştan beri bel­ liydi: Yirmi yıl önce beni “III. Yeni” hareketinin önsaf-

larına koyduğunda, açıkçası o yaftanın üzerime ya­ pışacağından korkmuştum, bereket benimseyen çık­ madı. Birkaç yıl önceki bir söyleşisinde benim için üzüldüğünü dile getirmişti: “Yazınsal bilinci bunca yük­ sek biri bütünüyle halkına yabancı şiirler yazıyor. "

Bütün bunlar, 1993’te, “Attilâ Ilhan’a övgü” baş­

lıklı bir yazı yazmama elbette engel olmadı: Ben so­ runun, Türkiye’de, külliyen ret ya da külliyen kabul tavırlarına yatkınlığımızdan kaynaklandığı inancın­ dayım, düşünce üreteceğimize kavga ediyoruz hep, bu bağlamda Attilâ Bey’in ciddi sorumluluk payı ol­ duğu kesin.

Şimdi, Attilâ Ilhan, yanm yüzyıldır bir tasfiye hare­ ketinin peşinde. Nereden başladığı, nereye geldiği, yukarıda alıntıladığım benimle ilgili cümlede belir­ ginlik kazanıyor: Tanzimat’tan günümüze. Peki, bu iki nokta arasında başka kimler, neden yer alıyor? Zey­ nep A liye ’yle söyleşisinden izleyebiliyoruz:

Cenap Şahabettin (s. 52) ve Tevfik Fikret (s. 118)

sözgelimi “acenta” şairler. Bu mantık, neden Ara­

gon-Malraux İkilisi üzerinden Attilâ Ilhan için geçer­

li değil? Çünkü, kendisinin “doğru sentez” yaptığın­

dan emin. Ben, değilim.

Edip Cansever (s. 106), Cemal Süreya (s. 90) ce­

nazelerine katılan 100 kişi tarafından okunan, hak­ larında üzüldüğü, hatta yandığı şairler. II. Yeni’nin çıkmazında kalakalmış, halk tarafından okunmayan şairler. “Türk halkı bunları benimsemez" diyor Atti­

lâ Ilhan. Özür dilerim ama, ben Cemal Süreya’nın ya- yıncısıyım, son beş yıl içinde 16 basım yaptı şiirleri, toplam 32 bin okura ulaştı, bunu nasıl açıklayaca­ ğız? Okunmak, satış sayıları bu denli belirleyiciyse, yerden yere vurduğu Orhan Pamuk’u nereye koy­

mamız gerekiyor?

Ama tasfiye listesinin henüz başındayız.

“İlerici şiir diye sunulan Garip şiiri” (s. 190), Sa­

bahattin Eyüboğlu gibi Yunan-Latin klâsiklerini yay­

maya çalışanlar (s. 191), “inanılmaz saçmalıklar ya­ zan ” ve “Tanzimat kafasına sahip "Melih Cevdet An-

day (s. 227), uyduruk Türkçenin savunucusu ve Fran­

sa temsilcisi Nurullah Ataç (s. 250-251), “Türk ay­

dını olmayan" Berna Moran (s. 252), “halknazann- da sıfır aydın tip i” Murat Belge (s. 253), “Fethullah- çı Hilmi Yavuz” (s. 279)... uzayıp giden bir yanlış in­

sanlar çetelesi.

Attilâ Ilhan, bütün bu insanları “sömürge aydını”

kategorisine yerleştiriyor. Ah ne büyük bir yük olma­ lı, N âzım ’dan bu yana, en doğru şair ve en doğru aydın olma misyonunu taşımak!

Bana kalırsa, Attilâ Ilhan’ın perspektifindeki en be­ lirgin ölçüt olarak öne çıkan “sentez” kavramına ya­

kından bakmak gerekiyor. Daha önce yazmıştım: Batı kültürünün asıl dayatması bu olmuştur: “Bizim gibi” olamazsın, ‘‘kendin " de olmamalısın, ikisinin bi­

reşimine ulaşmandır doğru olan, düşüncesi, Attilâ Il­ han’a Alliance Française yıllannda dışarıdan şınn-

galanmış alçaltıcı bir III. Dünya aydını tanımıdır. Sen­ tez, Batılılann asıl bizim “patinaj” yapmamız için bul­

duktan sihirli formüldü, “evrensel” bir bakış açısına

ulaşmamızı engellemiş, Dünya’dan kopmamıza, ken­ di içimizde sıkışmamıza, herkesten korkmamıza, her­ kesi düşmanımız saymamıza yol açmıştır.

Bu düşmanlık, içeride de tahammülsüzlüğe yol açmamış mıdır? Attilâ Ilhan’ın ömrünün önemli bir bö­ lümünü, kendisi gibi düşünmeyen, farklı değer yar- gılanna, estetik ölçütlere sahip insanlan safdışı bırak­ mak amacıyla onları suçlamakla, sık sık karalamak­ la geçirmesi gündemde kalmasından başka neye yaramıştır? Türkiye’nin genç kuşaklarının kafasını karıştırmaktan, “değer’le ri iplemez hale gelmeleri­ ne yol açmaktan çok neye yaramıştır? f

Attilâ Ilhan olsaydı, böyle birinin “görevlendirilm iş olduğunu söylemez miydi?

Referanslar

Benzer Belgeler

Kocası, daha karısının ce­ nazesi kalkmadan, onun yerini al­ mağa hazırlanan bir arkadaşile, bo­ zulan işlerini düzeltmek için yeni bir Ankara seyahatine

«Hayatımızda bütün faaliyetimiz, memleket işle­ rinde keyfî, müstebitçe hareket edenlere karşı mü­ cadele ile geçmiştir» diyen Atatürk, en kutsal

Hayat hikâyesini 1970'de yayımladığı "Yakın Tarihte Gördüklerim, Geçir­ diklerim" isimli dört ciltlik

Vaktile, benim de kalem yar­ dımımla milliyetçi “Turan,, gazete­ sini çıkarmış olan Zekeriya Beyin Türk ordusunu, Türk milliyetper­ verlerini ve Türk

Üzerinde her şeyden ziyade durmak istediğim nokta, Nasuhi Baydar’ın bu tercümesinde her satır ve parçanın aynen ve tamamen lisanımıza nakledilmemiş

Ney ve nısfiyeyi, mest olduğu demlerde; gelişi güzel, fakat bir bahçeden rastgele toplanan çiçekler gi­ bi, hoş çalar ve ayık olduğu zamanlarda ise; değil

Nâzım 10 Eylül 1959'da Rusça kaleme aldığı vasiyetnamesinde, en değerli mirası olan eserlerinin telif hakkının üçte ikisini karım Münevver ve oğlum Mehmet'e diyerek

parmak proksimal falanks tabanının radyal yüzünde uzama ile sınırlı bulgular gözlenirken, genin tamamı etkilendiğinde; elde orta falankslarda kısalık, 2.. parmak