• Sonuç bulunamadı

Altıncı konferans:Avrupa'ya ışık Şarktan gelmiştir

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Altıncı konferans:Avrupa'ya ışık Şarktan gelmiştir"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

)

A*hc*M*. k»M****lğH' £

o«e

Jsjvvi

t A .-C ■( 11< L> L.

S & - £ -

5

~ ~

4

-

932

/

(j9 JoİtK

Avrupaya ışık Şarktan gelmiştir.

Yontulmuş taş çağı ile cilâlı taş çağı medeniyetleri arasında öyle bir fark vardır ki bu hususta bir mukayeseye teşebbüs etmeğe bile imkân yoktur,

(Paleolitik) devrinin insanları ise göçebe olup avcılıkla ve balık tutmakla geçinirlerdi. Bunlar ne ziraati biliyorlardı, ne de ehli hayvanları.

Etten ibaret olan gıdalarına etraflarından toplayabildikleri meyveleri de ilâve ediyorlardı,

(Neolitik) devrinin insanları ise göçebe değildiler. Bunların köpek,öküa,domuz,keçi ve koyun gibi bir takım ehli hayvanları vardı. Bir kaç nevi buğday,iki nevi arpa ve iki nevi dari olmak üzere hubu­ bat ekip biçerlerdi. Ekmek yapmasını bilirlerdi.

Elyafile balık ağları ve dokumalar yapmak için keten yetişti­ rirlerdi.

Çömlekçiliği ve gemiciliği de icat etmişlerdi,

A v r u p a n m bir kısmındaki göllerde kazık üstüne kurulmuş köyler inşa etmişlerdir. Bu, binlerce ağacın kesilip işlenmesini icap etti­ ren muazzam bir işti, Böylece bir araya gelerek ilk siteyi,ve şüphe­ siz, ilk kanunları, ilk içtimai ahlâkı vücuda getirmişlerdir.

Bu, Medeniyet tarihinde görülen yep yeni bir alemdir. Acaba ne gibi vaziyetler tahaddüs etmiştir ?

O devirde yaşıyan Avrupa ahalisinin, yontulmuş taş çağı olan seleflerinin, ayni yerlerde icadettikleri maddi değişiklikleri sade­ ce mitemadl ettirdiklerini mi kabul etmek lazımdır ?

(2)

2

Böyle bir faraziye ihtimal dahilinde değildir# Çünki hiç bir

yerde böyle bir istihalenin izlerini elde edememekteyiz#

Şu halde bu-» yeni medeniyetin menşeinin Avrupada olmadığını kabul etmek zar dir# Bu medeniyet acaba nereden gelmiş olabilir?

Bu, rauhakk hububatın hüdayi nabit olarak çıktığı ve ehli hayvanların getirildiği memleketlerden gelmiş olmalıdır#

Yer yüzünde hububatın vatanı olabilecek yerlerin nereleri

olabileceği hakkında uzun müddet tam bir malumatsızlık içinde kalın­ mıştır#

Tarihi oldukça eski, 19 uncu asrın başlangıcından kalma bazı müşahedeler (Mezopotamya) mıntakaeını hububatın ilk yetiştiği yer­ lerden biri olarak göstermeğe meyyal bulunuyordu#

Fakat bu müşahadelerin bir çoğu pek münferit ve meşkûk idi# F a z ­ la olarak bunlar bir iki nevi hububata münhasır kalıyordu#

Ancak (1909) dan itibarendir ki bu sahadaki malûmat katileşmeğe başladı•

.<KK.

Asrımıza ait ilk mühi)i keşifleri (Aaronsohn) isminde bir yahudu nebatat âlimine borçluyuz.

Bu keşifler Filistin*in muhtelif yerlerinde vaki olmuştur# Bu L

memleket şimalinden cenubuna kadar hüdayi nabit olarak yetişen pek Çok buğday,arpa ve yulafa tesadüf edildiğini bu keşiflerle öğrenmiş bulunmaktayız.

Burada tebarüz ettirmeğe değer bir noktada şudur ki» hüdayi nabit olarak yetişen bu hububat, Akdeniz tarafındkki sathi maillerde

(Aaronsohn)4&n keşiflerinin pek büyük bir ehemmiyeti vardır# Bu keşifleri, hububatın anavatanını şarka doğru, daha u z a ğ a t a Afganis­ tan'a kadar götüren Rus nebatat alimi (Vavilof)un keşifleri takip

etti.

(3)

Şimdi bu hususta artık bir parça malumatımız var demektin#

/H-Hububatın menşeini, Afganistandan liarmaraya kadar uzaman coğrafi m m t a k a içinde aramamız lâzım geliyofc#

Hhli hayvanların da aşağı yukarı aynı havaliden, fakat daha şimale doğru uzanan (Aral - Hazer) mıntakasından gelmiş olması pek melhuzdur#

Böylece davanın iki rfckni h a l l e d i l m i ş e i bi görünmektedir. Bunun bir üçüncüsü kalıyor# İsviçre'nin eskikiiîi meskenlerinde* tesadüf

en

edilmiş olan, insan İskeletleri tetkik olununca bu havalinin/eskisi olan (Neolitik) devrine tekabül edenlerinde insan kafa tasının ( bra-

\d sefal) tipinden olduğu sabit olmaktadır#

Burada pek mühim olan şu vakıayı da hatırlıyalım ki (paleolitik) devrine ait muhtelif ırklar ( dolikosefal) ırkından idiler.

Şu halde Avrupa topraklarının yeni sakinleri olan bu birakise- fallşr nereden gelmişlerdir ?

Bunlar, bu fizik karaktere malik olan insanların sakin olduk­ ları memleketlerden gelmişlerdir#

Garbı Asya ise b r a k i s e f a l l e r i n büyük bir vatanı olarak görül­ mektedir# Hattâ bu (brakisefaller) d e (dinarik) ırkı doğurmuş olan­ lar ve (alpin) ırkı doğuranlar olmak üzere iki esaslı tiplerdir#

Şu ciheti de hatırlıyalım ki (brakisefal) tiplerinin Avrupa topraklarında ilk meydana çıktığı yer Baviyera da (Ofnet) de bir

(Uezolitik) istasyonudur#

(Ofnet) deki bu (^brakisefalleri) Şarktan gelmiş pişdarlar gibi telakki edebiliriz#

Bu suretle, ortaya konan davanın üçüncü esas noktasının da meydana çıktığı görülmektedir#

(4)

Hulâsa, hububat, ehli hayvanlar, ve bunları beraberlerinde getiren insanlar Garbı Asyadan gelmişlerdir.

Bu itibarla Anadolu hem bir Anavatan, hem de Avrupaya gelip yerleşmek iğin özerinden geçilmiş bir yol olarak görülmektedir,

Yukarıda isimleri geçen ve kıtamızda,yani Avrupada pek mebzul olarak temsil edilmekte bulunan iki ırk ( Dinarik ve Al p i n ırkları) menşeiaslı itibariyle Törk halkının mühim bir kısmiyle ayni cetten geldiklerini iddia edebilirler.

Bu Türk halkada menşeini (brakis e f a l l e r ) i n çok mebzul bulunduğu memleketler olan Orta A s y a n m bir yerinde^ bulacaktır.

Bu geniş havalide arkeolojik ve antropolojik hafriyatıjrf*. çoğal­ tabildiğimiz zaman kat'î mıntakaları, şüphesiz Öğronmiş olacağız.

Faaliyetinin mühim bir kısmını İlmî araştırmalara tahsis eden ATATÜRK1ün dehası, beşeriyetin ilk tarihini, hepimizin beklemekte

Referanslar

Benzer Belgeler

Enerji Bakanı Hilmi Güler ile Mısır, Kazakistan, Türkmenistan, İsrail, Hindistan ve çin Enerji bakanlar ı katılacak.. OPEC Başkanı Bin Dhalen el Hamdi ile AB'li

Selçuklu Ziraat Odası Başkanı Faruk Çöklü, ekili durumdaki 2 milyon ton hububatın yüzde 80'inin tarlalarda yandığını, bundan sonra yağacak yağmurun da hububat için bir

Genel olarak, n sayıda asimetrik karbon atomu içeren bir molekülün 2 n sayıda stereoizomeri vardır.... Doğada monosakkaritlerin çeşitli izomer

yayımlanan çalışmada 4100 yıllık geçmişi olan 14 vahşi at genomunda yapılan DNA diziliminin, 5500 yıllık geçmişi olan evcilleştirilmiş atların DNA dizilimine benzer

Olay örgüsü ilk olarak doğrudan tanımlanan bütün öykü olaylarını içerir; ancak aynı zamanda filmin bütünü olarak, diegetik (anlatılan öykü) olmayan (kurgu

Daire mimarisinin hali hazırdaki keşme- keşten kurtarılması için bir taraftan mahalli daire bürolarının salâhiyetlerini tahdit kadro- larını tasfiye ve mimarla tensik

Fransa’nın güneyinde bulunan orjinal dinozor fosilleri ve kalıplar sayesinde, müzede dinozor- ların tarihçesi çok açıkça anlatılmış- tır.. En dikkati çeken fosil,

Program ın bu bölüm ünde Halikarnas Balıkçısı olarak bi­ linen C evat Şakir Kabaağaç- lı'run hayat hikâyesi ekrana geliyor.. Bodrum a sürgüne gönderildikten