• Sonuç bulunamadı

Beden eğitimi ve spor yüksek okulunda okuyan öğrencilerin çoklu zeka alanları ile holland kişilik tipleri arasındaki ilişkinin araştırılması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Beden eğitimi ve spor yüksek okulunda okuyan öğrencilerin çoklu zeka alanları ile holland kişilik tipleri arasındaki ilişkinin araştırılması"

Copied!
215
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

          

  T.C.

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI

BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR YÜKSEK OKULUNDA OKUYAN ÖĞRENCİLERİN ÇOKLU ZEKA ALANLARI İLE HOLLAND KİŞİLİK TİPLERİ ARASINDAKİ

İLİŞKİNİN ARAŞTIRILMASI

YÜKSEK LİSANS TEZi

Hazırlayan

İsa YAZ

Ankara Haziran, 2013

(2)

T.C.

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI  

     

 

BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR YÜKSEK OKULUNDA OKUYAN ÖĞRENCİLERİN ÇOKLU ZEKA ALANLARI İLE HOLLAND KİŞİLİK TİPLERİ ARASINDAKİ

İLİŞKİNİN ARAŞTIRILMASI

 

YÜKSEK LİSANS TEZİ

İsa YAZ

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Kemal FİLİZ

Ankara Haziran, 2013

(3)

i Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü’ne,

İsa YAZ‘ ın “BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR YÜKSEK OKULUNDA OKUYAN

ÖĞRENCİLERİN ÇOKLU ZEKA ALANLARI İLE HOLLAND KİŞİLİK TİPLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ARAŞTIRILMASI” başlıklı tezi

... tarihinde, jürimiz tarafından “Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği” Ana Bilim Dalında “Yüksek Lisans Tezi” olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Üye (Tez Danışmanı): ... ... Üye : ... ... Üye : ... ... Üye : ... ... Üye : ... ...

(4)

ii

Her insan farklıdır, tekdir ve özeldir. Her insanın da insanlık kültürüne katkısı farklı yönlerdedir. Dünyanın en ünlü atletleri, en büyük müzisyenleri girdikleri IQ sınavlarından çok düşük puanlar almışlardır. Böylesine düşük IQ puanları ile bu insanlara zeki diyemiyorsak, onları kendi alanlarında bu denli başarılı kılan ne olabilir? Bu başarılı insanların zihinsel yeterliliği, farklı ilgi ve beceri alanları ile yeniden tanımlanabilir. Çünkü her insanın kendini ifade ederken kullandığı dil farklıdır. Bir tiyatrocu canlandırdığı rollerle, bir ressam çizgileriyle yada bir müzisyen yaptığı bestelerle kendini ifade ederken farklı diller kullanır. Gardner ‘a göre insanların sahip oldukları çoklu zekaların her biri yaşamak, öğrenmek, problem çözmek ve insan olmak için kullanılan etkili birer araçtır.

En iyi kariyer seçimi bireyin ne istediği ile bu istek için neye ihtiyacı olduğunu karşılaştırarak en iyisini bulmaktır. Bireysel kariyer planlamasındaki ilk adım, kişinin yetenekleri, ilgileri, değerleri ve tutumları hakkında öğrendikleridir. Doğal olarak insanlar ilgilendikleri işlere yönelmek isterler. Kariyer seçiminde en yaygın olarak kullanılan yaklaşım John Holland’ın mesleki tercih modelidir. Bireyin değerleri, ihtiyaçları ve motivasyonunu içeren kişiliği, kariyer seçiminde önemli bir etkendir.

Zeka ile kariyer seçiminde önemli bir etken olan kişilik birlikte değerlendirildiği zaman, içerisinde yaşanılan toplumun daha sağlıklı ve verimli olacağı düşünülmektedir.

Tez çalışmam süresince bilgi ve tecrübesinden yararlandığım, ilgi, destek ve yardımlarını esirgemeyen, araştırmamın her safhasında fikirleri ve yapıcı eleştirileriyle çalışmama yön veren tez danışmanım Sayın Yrd. Doç. Dr. Kemal FİLİZ’ e anketlerin değerlendirilmesi aşamasında büyük destek veren Yrd. Doç. Dr. Mehmet Kazım KARA’ ya ve Tez çalışmam boyunca hep yanımda olan, çalışmamı heyecan ve ilgi ile takip eden ve desteklerini hiç esirgemeyen sevgili eşim Ebru YAZ’ a canım oğlu İbrahim Miraç YAZ’ a ve aileme sonsuz teşekkürlerimi bir borç bilirim.

Uzun çalışmalar sonucunda büyük emek vererek hazırlamış olduğum tezin, akademisyenlere, konu ile ilgilenen kişilere ve öğrencilere faydalı olmasını dilerim.

(5)

iii

BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR YÜKSEK OKULUNDA OKUYAN ÖĞRENCİLERİN ÇOKLU ZEKA ALANLARI İLE HOLLAND KİŞİLİK TİPLERİ ARASINDAKİ

İLİŞKİNİN ARAŞTIRILMASI YAZ, İsa

Yüksek Lisans, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalı Tez danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Kemal FİLİZ

Mayıs-2013

Bu araştırmanın amacı, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğrencilerinin çoklu zeka alanları ile Holland kişilik tipleri arasındaki ilişkiyi araştırmaktır.

Araştırma grubunu; Gazi Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi ve Kırıkkale Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulunda öğrenim gören 282 erkek ve 228 bayan olmak üzere 510 öğrenci oluşturmaktadır.

İlk olarak araştırmanın amacına ilişkin mevcut bilgiler, literatürün taranmasıyla sistematik bir şekilde verilmiştir. Böylece konu hakkında teorik bir çerçeve oluşturulmuştur. İkinci olarak araştırmanın amacına ulaşmak için Howard Gardner tarafından geliştirilen ve Gonce Seber tarafından Türkçeleştirilerek geçerlilik ve güvenilirliği yapılmış olan “Çoklu Zeka Alanlarında Kendini Değerlendirme Envanteri” uygulanmıştır. Envanter 80 sorudan oluşmaktadır. sekiz zeka alanı ve her zeka alanından on soru mevcuttur. Yine araştırmada öğrenci kişilik tiplerini belirlemek amacıyla John Holland tarafından geliştirilen ilgi alanları envanteri olan güvenilirlik ve geçerlilik çalışmaları yapılmış olan kendini araştırma ölçeği kullanılmıştır. Envanter 90 sorudan oluşmaktadır. Altı kişilik tipi ve her kişilik tipine ait 15 soru mevcuttur.

Verilerin çözüm ve yorumlanmasında çeşitli değişkenler dikkate alınarak mutlak değerleri ve yüzdelik dilimleri hesaplanmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde ve hesaplanmış değerlerin bulunmasında SPSS (Statistical package for social sciences) paket programı kullanılmıştır.

(6)

iv

bedensel kinestetik zeka ve sosyal zeka düzeylerinin yüksek olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Beden eğitimi ve spor yüksek okulu öğrencilerinin cinsiyet değişkenine göre, öğrenim gördükleri bölüm değişkenine göre ve genel değerlendirme sonucunda ağırlıklı olarak araştırıcı kişilik tipi, sosyal kişilik tipi ve gerçekçi kişilik tipi diğer kişilik tiplerine oranla daha baskın çıkmıştır.

Bu sonuçlar ışığında beden eğitimi ve spor yüksek okulu öğrencilerinin bedensel kinestetik zeka ve sosyal zeka düzeylerinin yüksek olması ve araştırıcı kişilik, sosyal kişilik ve gerçekçi kişilik tipinin baskın olması aralarında pozitif yönlü anlamlı bir ilişkinin olduğunu ortaya koymaktadır.

Anahtar Kelimeler: Beden eğitimi ve spor yüksek okulu, zeka, kişilik

(7)

v

ABSTRACT

SEARCHING RELATIORSHIP BETWEEN PERSONALITY TYPES HOLLAND WITH MULTIPLE INTELLIGENCES AT HIGH SCHOOL STUDENTS IN

PHYSICAL EDUCATION AND HIGH SCHOOL SPORTS

YAZ İsa

Master, Physical Education and Sport Department Advisor: Yrd. Doç. Dr. Kemal FİLİZ

May- 2013

The purpose of this search is to search relationship between multiple intelligences at high school students in physical education and sport.

The group of this search is composed inculuding 282 males and 208 female students they are 510 students studing at Gazi University, Ankara University, Hacettepe University and Kırıkkale University physical education and high school sports.

Firstly, the current information about the purpose of this study is learned systematically by searching the literature. In this way , a theorical limitation about the topic has been reached. Secondly, to realize the purpose of the study; “self-assesment inventory of the areas of multiple intelligences” that have been made validity and reliability and was translated into Turkish by Howard Gardner was used. The inventory consisty of 80 questions. There are 8 intelligence areas of intelligence. Again in research, in order to determine the personality types of students; the scale of self – research thad had been made validity and reliability and that was inventory of areas of intest and was developed by john Holland was

(8)

vi

In solition and interpretation of data, absolute walues and percentage scules was calculated by taking into account wariables SPSS (Statistical Package for Social Sciences) was used in the evaluation of the data and the calcutated.

According to variable of gerder at high school students in physical education and sport and they study the veriable section and in a result of the overoll evalvation, maily their kinesthetic intelligence and social intelligence are in high levels.

According the veriable of gender at high students in physicial education and sports and they study the veriable section and in a results of the overollv evalvation mainly investigative personality type and social personality type and realistic personality type are much more dominant than the other personality types.

These results present that. There is a positive carrelation between having dominant of investigative personality type, social personality type and realistic personality type with high of the level of social intelligence and kinesthetic intelligence.

Keywords: Physical Education and High School Sports, İntelligence, personality

(9)

vii

İÇİNDEKİLER

JURİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI………..………...I ÖNSÖZ………..………....II ÖZET………...III ABSTRACT………...V İÇİNDEKİLER………..………..….VII TABLOLAR LİSTESİ………...XI BÖLÜM I………...1 GİRİŞ………...1 1.1. Problem………4 1.2. Araştırmanın Amacı………...4 1.3. Araştırmanın Önemi………...5 1.4. Araştırmanın Varsayımları………...7 1.5. Araştırmanın Sınırlılıkları………7 1.6. Tanımlar………...8 BÖLÜM II………...11

(10)

viii

GENEL BİLGİLER………11

2.1. Zeka………....11

2.1.1. Zekanın Özellikleri………..13

2.1.2. Zekaya İlişkin Bakış Açıları………14

2.1.3. Çoklu Zeka Kuramı………...15

2.1.4. Çoklu Zeka Alanları ve Özellikleri……….18

2.1.4.1. Dil Zekâsı / Sözel-Dilsel Zeka……….18

2.1.4.2. Mantıksal/Matematiksel Zeka……….……….20

2.1.4.3. Mekansal/ Görsel - Uzamsal Zeka………. ……….23

2.1.4.4. Müziksel/ Ritmik Zeka……….26

2.1.4.5. Bedensel/ Devinimsel (Kinestetik) Zeka……….27

2.1.4.6. Kişiler Arası/ Sosyal Zeka………...29

2.1.4.7. Kişisel/ İçsel Zeka………31

2.1.4.8. Doğacı/ Varoluşçu Zeka………...32

2.2. Kişilik……….34

2.2.1. Kişiliği Oluşturan Faktörler………38

2.2.1.1. Kalıtım ve Bedensel Yapı Faktörleri………38

2.2.1.2. Sosyal Faktörler………39

2.2.1.3. Aile Faktörü………..40

2.2.1.4. Sosyal Yapı ve Sosyal Sınıf Faktörleri………41

(11)

ix

2.2.2. Kişiliğin Özellikleri………...43

2.2.3. Kişilik İle Spor Arasındaki İlişki………44

2.2.4. Kişiliği Ölçme ve Değerlendirme Teknik ve Yaklaşımları………...45

2.2.4.1. Gözlemsel Teknikler………..…………..45

2.2.4.2. Kendini Anlatma Teknikleri………...46

2.2.4.3. Projektif Teknikler………...47

2.2.4.4. Durumsal Testler………..47

2.2.5. Kişilik ve Meslek Seçimi………...48

2.2.6. John Holland’ın Mesleki Tercih ve Kişilik Kuramı………50

2.2.6.1. Gerçekçi (Realistik) Tip………...54

2.2.6.2. Araştırıcı (Investigative) Tip………...55

2.2.6.3. Sosyal (Social) Tip………...55

2.2.6.4. Gelenekçi (Conventional) Tip………..56

2.2.6.5. Girişimci (Enterprising) Tip……….56

2.2.6.6. Sanatçı (Artistic) Tip………...57

2.2.7. John Holland’ın Mesleki Tercih ve Kişilik Kuramı Üzerine Bir Eleştirel Değerlendirme………..58

BÖLÜM III………..60

(12)

x

3.2. Evren ve Örneklem……….60

3.3. Veri Toplama Teknikleri………61

3.4. Verilerin Analizi……….61

BÖLÜM IV………..63

BULGULAR………63

4.1. Araştırma Grubunun Kişisel Özelliklerine İlişkin Bulgular………..63

4.2 Ölçme Araçlarından Elde Edilen Verilere İlişkin Bulgular………66

BÖLÜM V………...171

TARTIŞMA, SONUÇ ve ÖNERİLER………171

5.1. Tartışma………171

5.2. Sonuç………185

5.3. Öneriler……….187

KAYNAKÇA……….188

(13)

xi

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okullarında Öğrenim Gören

Öğrencilerin Kişisel Özelliklerine İlişkin Dağılım………...63 Tablo 2 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin Sözel Dilsel

Zeka Düzeyleri………...66 Tablo 3 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin Mantıksal

Matematiksel Zeka Düzeyleri………...68 Tablo 4 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin Görsel

Uzamsal Zeka Düzeyleri………...70 Tablo 5 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin

Müziksel Ritmik Zeka Düzeyleri………...72 Tablo 6 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin Bedensel

Kinestetik Zeka Düzeyleri………...74 Tablo 7 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin

Sosyal Zeka Düzeyleri……….76 Tablo 8 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin

(14)

xii

Doğacı Zeka Düzeyleri………80 Tablo 10 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin

Araştırıcı Kişilik Tipi Düzeyleri………..82

Tablo 11 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin

Sanatçı Kişilik Tipi Düzeyleri………...84 Tablo 12 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin

Sosyal Kişilik Tipi Düzeyleri………86 Tablo 13 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin

Girişimci Kişilik Tipi Düzeyleri………...89 Tablo 14 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin

Geleneksel Kişilik Tipi Düzeyleri……….91 Tablo 15 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin

Gerçekçi Kişilik Tipi Düzeyleri………93 Tablo 16 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin

Cinsiyet Değişkenine Göre Sözel Dilsel Zeka Düzeyleri……….96 Tablo 17 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin

Cinsiyet Değişkenine Göre Mantıksal Matematiksel Zeka Düzeyleri………98 Tablo 18 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin

Cinsiyet Değişkenine Göre Görsel Uzaysal Zeka Düzeyleri………...100 Tablo 19 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin

(15)

xiii

Tablo 20 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin

Cinsiyet Değişkenine Göre Bedensel Kinestetik Zeka Düzeyleri………...105

Tablo 21 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin

Cinsiyet Değişkenine Göre Sosyal Zeka Düzeyleri………107 Tablo 22 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin

Cinsiyet Değişkenine Göre İçsel Zeka Düzeyleri………...110 Tablo 23 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin

Cinsiyet Değişkenine Göre Doğacı Zeka Düzeyleri………...112 Tablo 24 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin

Cinsiyet Değişkenine Göre Araştırmacı Kişilik Tipi Düzeyleri………114 Tablo 25 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin

Cinsiyet Değişkenine Göre Sanatçı Kişilik Tipi Düzeyleri………...117 Tablo 26 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin

Cinsiyet Değişkenine Göre Sosyal Kişilik Tipi Düzeyleri………120 Tablo 27 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin

Cinsiyet Değişkenine Göre Girişimci Kişilik Tipi Düzeyleri………123 Tablo 28 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin

Cinsiyet Değişkenine Göre Geleneksel Kişilik Tipi Düzeyleri……….126 Tablo 29 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin

(16)

xiv

Gördükleri Bölüm Değişkenine Göre Sözel Dilsel Zeka Düzeyleri……….132 Tablo 31 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin Öğrenim Gördükleri

Bölüm Değişkenine Göre Mantıksal Matematiksel Zeka Düzeyleri………134 Tablo 32 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin Öğrenim Gördükleri

Bölüm Değişkenine Göre Görsel Uzaysal Zeka Düzeyleri………137 Tablo 33 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin Öğrenim

Gördükleri Bölüm Değişkenine Göre Müziksel Ritmik Zeka Düzeyleri………..139 Tablo 34 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin Öğrenim

Gördükleri Bölüm Değişkenine Göre Bedensel Kinestetik Zeka Düzeyleri……….142 Tablo 35 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin Öğrenim

Gördükleri Bölüm Değişkenine Göre Sosyal Zeka Düzeyleri………...144 Tablo 36 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin Öğrenim

Gördükleri Bölüm Değişkenine Göre İçsel Zeka Düzeyleri………..147 Tablo 37 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin Öğrenim

Gördükleri Bölüm Değişkenine Göre Doğacı Zeka Düzeyleri………..149 Tablo 38 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin Öğrenim

Gördükleri Bölüm Değişkenine Araştırıcı Kişilik Tipi Düzeyleri………152 Tablo 39 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin Öğrenim

Gördükleri Bölüm Değişkenine Sanatçı Kişilik Tipi Düzeyleri………155 Tablo 40 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin Öğrenim

(17)

xv

Gördükleri Bölüm Değişkenine Girişimci Kişilik Tipi Düzeyleri………161 Tablo 42 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin Öğrenim

Gördükleri Bölüm Değişkenine Göre Geleneksel Kişilik Tipi Düzeyleri……….164 Tablo 43 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin Öğrenim

Gördükleri Bölüm Değişkenine Göre Gerçekçi Kişilik Tipi Düzeyleri……….167 Tablo 44 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin Zeka Alanlarına Ait Anket Sonuçları Faktör Analizi Tablosu………...170

(18)

BÖLÜM I

GİRİŞ

Fiziksel aktivite hayatımızın tüm dönemlerinde psikolojik ve fiziksel sağlığımızı etkilemektedir. Fiziksel aktivitenin günlük yaşantıda alışkanlık haline getirilip hayat boyu devam ettirilmesi öncelikle birey, sonra da toplum sağlığı açısından son derece önemli bir konudur. Çağdaş eğitimin ve fiziksel aktivitenin ortak amacı sağlıklı bireyler yetiştirmek ve böylelikle sağlıklı bir toplum oluşturmaktır

Beden eğitimi ve spor dersleri zengin, ilginç ve heyecan verici olan koşu, atlama, sıçrama, sekme v.b hareketler ile bireysel ve grup oyunlarını kapsama yönüyle bireylerin gelişimi açısından çok büyük bir potansiyele sahiptir (Duman, 2003).

Erken yaşlarda fiziksel aktiviteye başlayan bireyler daha sonra da aktivite yapmaya devam etmektedirler. Erken yaşlarda fiziksel aktivite alışkanlığının kazanılmasında eğitim kurumlarına önemli roller düşmektedir. Bu alışkanlıkta eğitim kurumlarında beden eğitimi dersleriyle kazandırılabilir. Yapılan araştırmalarda gelecekteki sağlık ve esenliğini sağlamak için yeterli oranda aktif olan gençlerin sayısının 1/3 oranında azaldığı tahmin edilmektedir. Aynı zamanda erken yaşlarda spora başlayan bireylerin ilerideki meslek seçimlerini beden eğitimi ve spor branşında yapmaları kuvvetle muhtemeldir. Geçmişteki yaşantılar ve doğru yönlendirmeler insanların meslek seçimlerini isabetli yapmalarına katkı sağlamaktadır.

İlköğretim’de yöneltme yönergesinde amaç; öğrencilerin yeteneklerini, ilgilerini ve kişilik özelliklerini tanımalarına, isteklerinin farkında olmalarına, sahip oldukları benlik kavramının kendi geleceklerini ve meslek seçimini etkileyeceğini anlamalarına, tüm mesleklerin topluma yararlı olduğu bilincini geliştirmelerine, eğitim sürecinde farklı programlar, kendilerini sınayabilecekleri seçmeli dersler, ders dışı etkinlikler, üst öğrenim kurumları ve çalışma alanları hakkında bilgi sahibi olmalarına, meslek inceleme yöntemlerini kavramalarına ve bu yöntemleri uygulamalarına, yaşamları ile ilgili kararlar alabilmelerine, uygulayabilmelerine ve alacakları kararların sonuçlarını önceden kestirebilmelerine, akademik basarının üst öğrenim kurumlarına veya çalımsa hayatına yönelmelerinde önemli

(19)

olduğunu kavramalarına, niteliklerine uygun akademik eğitime, meslekî ve teknik eğitime veya güzel sanatlar eğitimine yönelmelerine yardımcı olmaktır (Korkmaz, 1999).

Öğrenim etkinliklerinin, bireyin ilgi ve ihtiyaçlarına göre tasarlanması, bireyin kendine özgü gelişim özelliklerinin dikkate alınması ve öğrencinin özel ilgi alanlarını ve gereksinimlerini karşılayabilmesi gerekmektedir. Bunun için öğretmenlerin, öğrencilerin gelişim özelliklerini ve öğrenmenin nasıl gerçekleştiğini bilmeleri son derece önem taşır. Bu amaçla bireysel farklılıklar, öğrenme ve öğretme sürecinde önem kazanmaktadır (Tomlinson, 2000).

Ortak özellikleri olmasına karşın, yaş, boy, kilo, cinsiyet, ırk, sosyoekonomik durum, kültürel çevre değişkenleri açısından birbirinden farklılık gösteren bireyler, bilişsel, duyuşsal ve psiko-motor gelişimleri açısından da farklı özelliklere sahiptirler. Bu değişkenlerin bileşiminden ortaya çıkan farklılıklar, bireyselleştirilmiş öğretim gereksinimini doğurmaktadır (Burden, 2003, Fiscus, 2002).

Eğitim programının bir parçası olarak; ders saatlerinin dışında, öğrencilerin ilgi ve gereksinimlerine yönelik, onların kişiliklerini geliştirmek için yapılan ders dışı etkinlikler, öğrencilerin ilgi ve gereksinimlerini doyurduğu gibi, onların iyi bir yurttaşlık eğitimi kazanmalarına da yardım etmektedir (İpşiroğlu, 1990, Kışlalı, 1989).

Yükseköğretim, eğitim sisteminin en üst kademesini oluşturur. Bir ülkenin kalkınması için gerekli olan çeşitli mesleklerin en iyi biçimde yürütülmesini sağlayacak yapıcı ve yaratıcı insan gücünün yetiştirilmesinde yüksek öğretim kurumları öğrencilere yalnız hazır bilgi vermekle yetinmez; ülkenin sorunlarını bilimsel yöntemle çözümleyecek, topluma önderlik edecek araştırmacı elemanlar yetiştirir (Fidan, 1994).

Bireyler zeka ve kişilik düzeylerinin ne olduğu bilinmeden sadece akademik başarılarına göre yönlendirilmektedir. Böyle bir uygulama bireyleri birbirine benzer düşünmeye itmekte ve alışa geldikleri düşünme biçiminden de uzaklaştırmaktadır. Oysa bireyin özgürce yeni ve değişik ürünler ortaya koyabilmesi onun yaratıcılığının tanınarak desteklenmesine bağlıdır. Dolayısıyla bireyin özgür kişiliğinin oluşturulmasında önemli bir dönemdir. Bu dönemde mümkün olduğunca bireyin düşünme becerisini kullanmasını, ilgi ve yeteneklerini tanımasını, yapıcı ve yaratıcı yönünü geliştirmesini sağlamak hedeflenmelidir (Özden, 2003).

(20)

Her insanın sahip olduğu bir zeka alanı vardır. Gardner’in çoklu zeka kuramına göre insanların sahip olabileceği 8 farklı tip zeka alanı vardır. Her insan bu zeka alanlarından birine sahip olabileceği gibi bir diğer zeka alanının da özelliklerini sergileyebilir (Campbell, 1992).

Gardner, çoklu zeka kuramının temelinde biyolojik ve kültürel boyutların yer aldığını savunmaktadır. Nörobiyolojik araştırmalar da öğrenmenin hücreler arasında sinaptik değişimlerin bir sonucu olduğunu göstermektedir. Buna göre yaygın olarak kabul gören çoklu zeka alanları; Sözel-Dilsel, Mantıksal-Matematiksel, Görsel-Uzamsal, Bedensel-Kinestetik, Müziksel-Ritmik, Sosyal, İçsel ve Doğacı zeka şeklinde belirlenmiştir. Kültürler de farklı zeka türlerine verdikleri değerle zeka gelişiminde önemli rol oynamaktadır ve fazla değer verilen zeka türleri de diğerlerinden daha çok ve hızlı gelişmektedir (Brualdin 1996).

Öğrencilere kendi zeka alanlarının farkına varabilmeleri için uygun ortamların sağlanması gerekmektedir. Eğitimde tek yönlü düşünmeye asla yer verilmemeli ve öğrencilerin bakış açılarına, eylemlerine ve isteklerine saygı gösterilmelidir. Çünkü her insan farklı zeka alanlarına, ilgilere sahiptir. Onlara uygun ortamlar sağlandığında yönelimleri ve ilgileri ortaya çıkar (Demirci, 2002).

Bireylerin sahip oldukları baskın bir zeka alanı olduğu gibi kişilik tipleri de vardır. Holland’ a göre insanların sahip olabileceği altı farklı kişilik tipi vardır. İnsanlar genelde baskın bir kişilik tipinin özelliklerini sergiler ve bu kişilik tipine uygun bir meslek seçimi yapar (Holland, 1973).

Kişiliği bir zaman dilimi içindeki davranış türü olarak görmemek gerekir. Kişilik, geçmişin, mevcut zamanın ve geleceğin oluşturduğu bir bütündür. Bireyin psikolojik tahlilinin yapılması istendiğinde birey, bedensel özellikleri ve sosyal ilişkileri ile birlikte değerlendirilmelidir. Kişilik, ne yalnız başına bedensel özelliğe bağlıdır, ne de çevredeki ortak kalıp ve sosyal olaylara bağlıdır. Kişilik, tüm bu olguların doğurduğu bireysel ayrılıklardır (Çelebioğlu, 1990).

Bireyler hakkında elde edilen karmaşık bilgilerin düzene konması gerektiğine inanan Holland, ilgilerin, kişilik özelliklerinin ve davranış türlerinin birkaç geniş kategori içinde açıklanabileceğini düşünmüş ve daha sonra altı kişilik kategorisini belirlemiştir. Bunlar ; gerçekçi, araştırıcı, sosyal, gelenekçi, girişimci ve sanatçı kişilik tipleridir (Kuzgun, 2000).

Holland’ın kuramına göre, kişilik dinamiği ile mesleklerin yürütüldüğü çevre veya mesleklerin gerektirdiği faaliyetler arasında anlamlı bir ilişki vardır.

(21)

Meslek seçimi, kişiliğin yansıması, bireyin çevre ile ilişkisinde benimsediği uyum yönteminin, bir meslek faaliyeti alanında ifadesini bulmasıdır (Kuzgun,1995).

Holland bireylerin kendileri ve meslekler hakkındaki görüşlerini meslek adları ile ifade ettikleri görüşündedir. Holland'a göre her birey meslek seçme yaşına gelinceye kadar çok çeşitli etkiler altında kalmakta ve meslekler hakkında kalıplaşmış yargılar geliştirmektedir. (Holland, 1973).

Kişilik bir süreçtir. Kişilikten söz edebilmek için bu sürecin oluşacağı ruhsal yapının temelinin bulunması gereklidir. Bu yapının temelinde zeka (anlak) bulunur. Zekanın kişilik gelişiminde önemli rolü vardır. Özellikle çocukluk ve gençlik çağlarında kişiliğin gelişmesi, sağlıklı ilişkiler kurulması ve sürdürülmesi kişinin zeka düzeyi ile yakından ilgilidir (Köknal, 1982).

İnsanların sahip oldukları baskın bir zeka alanı ile kişilik tipi vardır. Bu iki önemli unsurun kişinin akademik kariyerine, yaşam standartlarına ve meslek seçimine büyük etkisi vardır. Bu etki iyi yönlendirmeler, imkanlar ve sağlıklı tercihler ile kişinin bir ömür boyu kendisine uygun bir meslekte çalışmasına ve mutlu bir hayat sürmesine katkı sağlamaktadır.

1.1.Problem

Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulunda okuyan öğrencilerinin çoklu zeka alanları ile Holland kişilik tipleri arasındaki ilişkinin araştırılması.

1.2. Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın genel amacı beden eğitimi ve spor yüksek okulu öğrencilerinin çoklu zeka alanları ve kişilik tiplerini belirleyerek arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Bu genel amaca paralel olarak aşağıdaki sorulara cevap aranacaktır.

(22)

arasında anlamlı düzeyde farklılaşma var mıdır?

2. Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğrencilerinin cinsiyet değişkenine göre çoklu zeka alanları arasında anlamlı düzeyde farklılaşma var mıdır?

3. Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğrencilerinin kişilik tipleri arasında anlamlı düzeyde farklılaşma var mıdır?

4. Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğrencilerinin cinsiyet değişkenine göre kişilik tipleri arasında anlamlı düzeyde bir farklılaşma var mıdır?

5. Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğrencilerinin bölüm değişkenine göre çoklu zeka alanları arasında anlamlı düzeyde farklılaşma var mıdır?

6. Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğrencilerinin bölüm değişkenine göre kişilik tipleri arasında anlamlı düzeyde bir farklılaşma var mıdır?

7. Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu öğrencilerinin zeka alanları ile kişilik

tipleri arasında anlamlı bir ilişki var mıdır?

1.3. Araştırmanın Önemi

Zeka; diğer şeyler arasında akıl yürütme (mantıklı düşünme yeteneği) plan yapma, problem çözme, soyut düşünme, karmaşık fikirleri kavrama, çabuk ve deneyimlerden öğrenme yeteneklerini içeren genel bir zihinsel kapasitedir.

Çoklu Zeka Kuramı: Sözel-dilsel zeka, mantıksal-matematiksel zeka, görsel (şekil)-uzamsal zeka, müziksel-ritmik zeka, bedensel-kinestetik zeka, kişiler arası-sosyal zeka, kişiye dönük (içsel; öze dönük) zeka ve doğa zekası olmak üzere birbirinden bağımsız fakat birbiri ile çalışan, 8 zeka türüdür (Campbell, 1992).

Çoklu zeka kuramında öğrenciler, kendi öğrenmelerine etkin bir biçimde katılmaktadırlar. Bu kuram ezberci eğitimden uzaklaşmayı sağlar, başarı oranını arttırır, dersleri ilginç ve zevkli hale getirir ve anlamlı öğrenmeyi sağlar. Öğrenciler kendi zeka özelliklerinin farkına varabilirler ve problem çözme, düşünme gibi becerilerini ve kendilerine olan güven duygularını geliştirirler. Böylece öğrencilerin kendi eğilim ve istekleri ön plana çıkar (Demirci, 2002).

(23)

Öğrencilerin bireysel öğrenme farklılıklarının olduğunu, bu farklılıkların göz önüne alınması ve bu farklılıklara dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan kuramlardan biri olan “Çoklu zeka kuramı” bireylerin neler yapabildiğinden çok neler yapabilecekleri konusu üzerinde durulmasını önemsemektedir.

Holland insanların tanımladığı 6 kişilik tipinden birine ait olduğunu ve ona uygun mesleklerden birini seçtiğini savunur. Bir çok insan benzerlikler dikkate alındığında altı kişilik tipinden birine yerleştirilebilir. Bunlar; gerçekçi, araştırıcı, sanatçı, sosyal, girişimci ve geleneksel tiplerdir (Holland 1973).

İnsanlar sahip oldukları beceri, yetenek, tutum ve değerleri kullanmalarına olanak sağlayacak çevreleri ararlar. Uygun çevre ve şartlar sağlanırsa her insan üstün yetenek ve performans sergiler.

Kişilik tipleri insanları birbirinden ayırır ve her kişilik tipinin belirgin karakteristik özellikleri vardır fakat bazı özellikler ise birkaç tipe uygun olabilmektedir.

Holland, insanların kişilik örüntülerinin, kişilik tiplerindeki profile benzediğini kabul etmekle birlikte, bir insanın bir tipe yakın olmakla beraber diğer bir iki tipe de benzerlik gösterebileceğini ve böylece farklı kişilik örüntülerinin ortaya çıkabileceğini belirtmektedir.

Belirtilen altı çeşit kişilik tipinin birbirleri arasında bir tutarlılık, yakınlık bulunurken aynı zamanda bir tutarsızlık da vardır. Holland kişilik tiplerini ölçmek için geliştirdiği bazı ölçekler ile her bir kategoriden alınan puanlara göre çizilebilecek bir altıgen üzerinde bireyin kişilik örüntüsünün görülebileceğini öne sürmüştür.

Uygulanan ölçekten alınan en yüksek iki kategorinin puanları yerleştirilerek oluşturulacak altıgen, insanların kişilik profili örüntülerinin tutarlı olup olmadığını da belirlemektedir.

İnsanlar genellikle kişilik tiplerinin uygun olduğu meslekleri seçmektedirler. Holland’ a göre meslek seçimi; kişiliğin iş dünyasında ifade bulan bir yansımasıdır. O, insanların, tanımladığı 6 kişilik tipinden birine sahip olduğunu ve ona uygun mesleklerden birini seçtiğini savunur. Mesleki doyum bireyin kişilik tipi içinde yer alan özelliklerin, bu tiplere uygun olarak tanımlanan iş çevresine uyumu ile pozitif ilişkilidir.

Bu doğrultuda; her insanın sahip olduğu bir zeka alanı ve kişilik tipi bulunduğu; kişilerin meslek seçimlerinin ilerleyen dönemlerde yaşam standartlarını etkileyeceği, meslek

(24)

seçiminde etkili olan etmenlerden birinin de kişilik tipinin olduğu görülmektedir. Buradan yola çıkarak bir ferdin zeka alanı ve meslek seçiminde büyük etkisi olan kişilik tipi arasındaki ilişkinin önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.

1.4. Araştırmanın Varsayımları

Araştırmada kabul edilen varsayımlar aşağıdaki gibidir.

1. Araştırmada kullanılan ilgi envanteri ölçeğinin, öğrencilerin kişilik tipini ortaya koymada geçerli ve güvenilir bir araç olduğu kabul edilmektedir.

2. Araştırmada kullanılan çoklu zeka alanları envanterinin, öğrencilerin çoklu zeka alanlarını ölçmede geçerli ve güvenilir bir araç olduğu kabul edilmektedir.

3. Seçilen araştırma grubunun evreni temsil ettiği kabul edilmektedir. 4. Kaynaklardan elde edilecek bilgilerin gerçeği yansıttığı,

5. Uygulanan istatistiki yöntem ve bilgisayar değerlendirmelerinin geçerli ve güvenilir olduğu varsayılmaktadır.

6. Araştırmaya katılanların her iki envanteri de doğru yanıtladıkları kabul edilmektedir. 7. Anketleri uygulayan araştırmacının, anket sonuçlarını objektif olarak yansıttığı kabul

edilmektedir.

1.5. Araştırmanın Sınırlılıkları

1. Araştırma Ankara ve Kırıkkale ilinde bulunan devlet üniversitelerindeki Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu öğrencileri ile sınırlıdır.

2. İlgi envanteri ölçeği ve çoklu zeka alanları envanteri ile sınırlıdır.

3. Bu araştırma, öğrencilerin; araştırıcı, sanatçı, sosyal, girişimci, geleneksel, gerçekçi kişilik tipleriyle sınırlıdır.

4. Bu araştırma, öğrencilerin baskın olan çoklu zeka alanlarını ön plana çıkaran sözel-dilsel zeka, mantıksal-matematiksel zeka, görsel (şekil)-uzamsal (uzaysal;alansal) zeka, müziksel

(25)

ritmik zeka, bedensel-kinestetik zeka, kişiler arası-sosyal zeka, kişiye dönük(içsel; özedönük) zeka ve doğa zekası ile sınırlanmıştır.

1.6. Tanımlar

Beden Eğitimi: Bireyin beden ve ruh sağlığını koruyan, beden becerilerini geliştirmeye yönelik gerektiğinde çevresel koşullara ve katılımcıların özelliklerine göre değiştirilebilen esnek kurallara dayalı oyun, jimnastik gibi spora dönük alıştırma ve çalışmaların tümünü kapsayan geniş tabanlı bir etkinliktir (İnal, A.N.2000).

Beden eğitimi sağlıklı, mutlu ve güçlü olma, kişilik, karakter ve ahlaki değerler kazanmak, kültürleşme, toplumsallaşma ve vatandaşlık eğitimidir. Eğitim bilimcilere göre beden eğitimi vücudun, ruhun ve zekânın gelişmesini etkileyen hareketlerin tümü olarak tanımlanmaktadır ( Aksoy, 1999).

Zeka:Kişinin bir veya birden fazla kültürde değer bulan bir ürün ortaya koyabilme

kapasitesi, gerçek hayatta karşılaştığı problemlere etkili ve verimli çözümler üretebilme becerisi, çözüme kavuşturması gereken yeni ve karmaşık yapılı problemleri keşfetme yeteneğidir (Saban, 2001).

Gardner, çoklu zeka kuramına göre zekayı oluşturan yetenekleri şöyle özetlemiştir:

Dilsel/ Sözel Zeka: Dilin, sözcüklerin kullanımı ve anlaşılmasına yönelik yetenektir.

Öykü, roman, şiir okuma, anlama, anlatma, yazma gibi.

Mantıksal/Matematiksel Zeka : Matematik sorularını çözme, mantıksal kuramlarla

uğraşma, kıyaslamalar ve sınıflandırmalar yapma becerisidir.

Mekansal/ Görsel – Uzamsal Zeka : Resimler, imgeler, şekiller ve çizgilerle

düşünme, üç boyutlu nesneleri algılama ve muhakeme etme becerisidir.

Müziksel/ Ritmik Zeka : Sesler, notalar, ritimlerle düşünme, farklı sesleri tanıma ve

yeni sesler, ritimler üretme becerisidir.

Bedensel/ Devinimsel Zeka : Hareketlerle, jest ve mimiklerle kendini ifade etme,

(26)

Kişiler Arası/ Sosyal Zeka : Grup içerisinde işbirlikçi çalışma, sözlü ve sözsüz

iletişim kurma, insanların duyu, düşünce ve davranışlarını anlama, yorumlama ve insanları ikna edebilme becerisidir.

Kişisel/ İçsel Zeka : Bireyin kendi duygularını, duygusal tepki derecesini, düşünme

sürecini tanıma, kendini değerlendirebilme ve kendisi ile ilgili hedefler oluşturabilme becerisidir.

Doğa/ Varoluşçu Zeka : Doğadaki tüm canlıları tanıma, araştırma ve canlıların

yaratılışları üzerine düşünme becerisidir (Yavuz, 2001; Öktem, 2001).

Çoklu zeka kuramının ayırt edici özelliklerini sınıflandırdığımızda şöyle bir görünüm elde edilmektedir (Gardner, 1999): Zeka tanımı, gerçek yaşamdaki zekaya dayanır.

 Zekaya çoğul bir bakış açısıyla bakar.

 Tüm zekalar (ki zeka alanları artabilir) evrenseldir.  Zekanın bütünsel profili gelişir ve değişir.

 Her zeka alt ya da ikincil yetenekler içerir ya da farklı biçimlerde ortaya çıkar.  Zekalar birbirinden tecrit edilmiş olarak değil; birleşerek, kaynaşarak çalışırlar.

Çoklu zeka anlayışına göre; tüm zekalar eşit değerdedir ve içlerinden biri ya da birkaçı diğerlerinden daha önemli değildir. Her ne kadar 20. yüzyıl batı kültürü dil ve matematik becerilerine değer vermiş olsa da, diğer kültürler farklı zekalara değer vermiştir. Bu durumda psikolojik boyut ile sosyolojik boyutu ayırt ederken çok dikkatli olmak gerekir (Gardner and Walters, 1992).

Kişilik: Kişiliği, bireyin kendisi ve başkaları açısından değerlendirip şöyle tanımlamak

mümkündür. Kişilik, bireyin kendisi açısından, fizyolojik, zihinsel ve ruhsal özellikleri hakkındaki bilgisidir. İnsanın başkaları açısından kişiliği, onun toplum içinde belirli özelliklere ve rollere (göreve) sahip olmasıdır. Bireyi yerine getirdiği fonksiyonların, yaptığı işin bir dilimi olarak görmeli ve kişinin fonksiyonlarının kişiliğini ortaya çıkaran bir etken olduğu düşünülmelidir (Çelebioğlu, 1990).

Holland'a göre iş dünyasındaki çeşitli meslekler, içerdikleri etkinlikler bakımından altı tür mesleki çevre oluşturmaktadırlar. Bunların her biri için altı tür kişilik örüntüsü betimlenmektedir. Bu kişilik örüntüleri kişinin çevresine uyum tarzını yansıtmaktadır. Altı tür meslek çevresinden her birine uygun kişilik tipleri şunlardır:

(27)

1. Gerçekçi Tipler: Bunlar genellikle atak, saldırgan, kas faaliyetini ve motor

koordinasyonu gerektiren işlerde başarılı, erkeksi, bedence güçlü, sade, tabii insanlardır.

2. Araştırıcı Tipler: Bu gruptaki insanlar yapmaktan çok düşünmeyi, beden güçleri

yerine zihin güçlerini kullanmayı tercih ederler. Bunlar uysal, alçakgönüllü, başarma güdüsü yüksek, düşünceleri esnek, topluluktan hoşlanmayan, bağımsız insanlardır.

3. Sosyal Tipler: Bunlar, başka insanlarla bir arada bulunmaktan, onlara yardım

etmekten, onları ikna edip yönetmekten hoşlanırlar. İnsanları ve duygularını anlama çabası gösterirler.

4. Gelenekçi Tipler: Kurallara bağlı, tertip-düzen meraklısı olan bu insanlar emir alıp

vermekten hoşlanırlar, statü ve kudret ararlar.

5. Girişimci Tipler: Dışa dönük plan bu insanlar başkalarını ikna edip yönetmek

isterler, insanlarla devamlı ilişki halindedirler.

6. Sanatçı Tipler: Estetik faaliyetlere ilgi, heyecansal kararsızlık, esneklik, ataklık,

bağımsızlık, köktencilik, şüphecilik ve duygusal çöküntü, alçakgönüllülük ve kadınsı ilgiler bu tipi belirleyen başlıca özelliklerdir.

(28)

BÖLÜM II

GENEL BİLGİLER

2.1. Zeka

Zekanın anlamının ne olduğu uzun yıllar üzerinde çalışılan ilgi alanlarından biri olmuştur. Farklı dönemlerde değişik görüşlere mensup araştırmacılar tarafından birçok tanım yapılmıştır. Bunlardan bazıları;

Eğitimci ve psikologlar, zekânın tanımı konusunda farklı görüşler belirtmişlerdir. Kimileri zekâyı doğuştan gelen genel bir bilişsel güç sayarlar. Kimileri ise, zekâyı oldukça karmaşık bir algı, bellek, değerlendirici düşünme, yakınsak ve ıraksak düşünme, tanıma olarak görürler. Fakat bu yeteneklerin neler olduğu konusunda uzlaşamamaktadırlar (Gander ve Gandiner, 1995).

İbn-i Sina’ya göre zeka; hem öğrenme sürecinden hem de dış dünyadan gelen algıların insana verdiği bilgiyi öğrenmeyle ortaya çıkmaktadır (Selçuk 2002).

Değişen yapılar veya meydana gelen yeni yapılar çevrelerini değişik veya yeni bir özellikle etkilerler. Bu durumda biz, yapı değişik veya yeni bir güç kazandı deriz. Beyin veya beyine benzer yapılar da diğer yapılar gibi etkilenerek veya etkileyerek değişirler, yeni yapılar meydana getirirler, fakat değişme ve yeni yapı meydana getirme ile kazandıkları güç diğer yapılardan farklıdır. Bu farklılığa kesin bir başlangıç noktası bulmak mümkün değilse de sinir yapılarının ve bu yapılar ile değişen beyin veya beyine benzer yapıların varlığı, farklı bir gücün ortaya çıktığı nokta olarak kabul edilebilir. Beyin ve beyin ile çok yakından ilgili yapılara zihin adı verilir. Zeka zihnin değişme ve yeni yapılar meydana getirme gücüdür ( Toker, Kuzgun, Cebe, Uçkunkaya, 1968).

(29)

Zekâ kavramını farklı bir bakış açısıyla inceleyen Edward L. Thorndike’ a göre zekâ; birbirinden bağımsız faktörlerden oluşur. Bu nedenle zekâ değil, zekâlar vardır. Bir sorunun çözümünde birden fazla faktör yer alabilir. Thorndike zekâyı soyut zekâ, mekanik zekâ ve sosyal zekâ olarak üç boyuta ayırmıştır. Soyut zekâ, sözcükler, sayılar, formüller gibi sembollerle düşünmede, bilimsel ilkeleri kavramada kendisini gösterir. Mekanik zekâ, alet, cihaz kullanma ve makine işletebilmede kendini gösterir. Sosyal zekâ, insanları anlama, kişiler arası ilişkileri görüp bunlara göre davranabilme gücüdür (Baymur, 1994:229).

Zeka, üzerinde çok tartışılan ve ilgi çeken kavramlardan birisidir. Eğitimciler, biyologlar, psikologlar gibi birçok bilim adamı tarafından farklı bakış açılarıyla tanımlanmaya çalışılmıştır.

Zeka;

• Eğitimcilere göre; Öğrenme yeteneği, • Biyologlara göre; Çevreye uyma yeteneği,

• Psikologlara göre; Muhakeme yoluyla sonuca ulaşma yeteneği, • Bilgisayar bilimcilerine göre; Bilgi işleme yeteneği olarak tanımlanmıştır (Armstrong, 2000).

Samurçay (1983) zekayı, çeşitli özelliklerinden yola çıkarak ortaya koymaya çalışmıştır. Samurçay’ a göre zeka şu özellikleriyle tanımlanabilir.

 Yeni bir şeyleri süratle öğrenme yeteneği

 Soyutlamaları, simgeleri, ilişkileri anlama ve kullanma yeteneği  Yeni ve karmaşık bileşimleri icat etme yeteneği

 Farklı verileri kontrol etme ve eleştirme yeteneği  Düşünceyi belli bir yönde tutma yeteneği

Samurçay (1983) bu özellikler bütünüyle ele alındığında zeka kavramının tam olarak anlaşılabileceği görüşündedir. Bazı araştırmacılar ise zeka testlerini geliştirerek, zekayı, “bu testlerin ölçtüğü nitelik” olarak tanımlamışlardır (Saban 2001). İlk zeka testleri 1904 yılında Fransız Alfred Bined ve arkadaşları tarafından ilköğretim birinci kademede başarısız olma riski taşıyan öğrencilerin belirlenmesinde kullanmak amacıyla geliştirilmiştir. IQ testleri denilen bu testler başta ABD olmak üzere bir çok ülkede yaygın olarak kullanılmaya

(30)

başlanmış, bunun sonucu olarak da, insan zekasının objektif olarak ölçülebileceği ve zeka seviyesinin de IQ puanı olarak bilinen tek bir sayıya indirgenebileceği görüşü bu güne kadar pek çok araştırmacı arasında yayılarak kabul görmüştür (Saban, 2001). Bu testlerin günümüzde de eleştirilen en önemli özelliği, bireylerin sadece sözel ve matematiksel yeteneklerini ölçebiliyor olması buna karşılık diğer yetenekleri konusunda bilgi vermemesidir.

Gardner, zekayı bir kişinin bir veya birden fazla kültürde bir ürün koyabilme kapasitesi, gerçek hayatta karşılaştığı problemlere etkili verimli çözümler bulabilme becerisi ve aynı zaman da çözüme kavuşturulması gereken yeni ve karmaşık yapılı problemleri keşfetme yeteneği olarak tanımlamaktadır (Gardner 1983).

Gardner, zekâyı tanımlamak için çeşitli ölçütler belirlemiştir. Buna göre bir özelliğin zekâ olabilmesi için:

a) Bir dizi sembole sahip olması, b) Kültürel yapıda değerli olması,

c) Aracılığı ile mal veya hizmet üretebilmesi,

d) İçinde problem çözebilmesi gerekmektedir (Baran, 2003)

2.1.1. Zekanın Özellikleri

1. Her insan kendi zekasını artırma ve geliştirme yeteneğine sahiptir.

2. Zeka sadece değişmekle kalmaz, aynı zaman da başkalarına da öğretilebilir.

3. Zeka insandaki beyin ve zihin sistemlerinin birbiriyle etkileşimi sonucu ortaya çıkan çok yönlü bir olgudur.

4. Zeka çok yönlülük göstermesine rağmen kendi içinde bir bütündür. 5. Her insan çeşitli zeka alanlarının tümüne sahiptir.

(31)

7. Çeşitli zeka alanları genellikle bir arada uyum içerisinde çalışır.

8. Bir insanın her alanda zeki olması için pek çok yol bulunur (Saban 2005).

2.1.2. Zekaya İlişkin Bakış Açıları

Gardner ‘in sunduğu çoklu zeka kuramına dayalı yeni zeka anlayışıyla birlikte zeka hakkındaki eski bakış açısı değişmiştir. Zekaya ilişkin eski ve yeni anlayış aşağıda verilmiştir (Saban, 2005).

 Zekaya İlişkin Eski Bakış Açısı

 Zeka doğuştan kazanılır, sabittir ve bu nedenle asla değiştirilemez.  Zeka niceliksel olarak ölçülebilir ve tek bir sayıya indirgenebilir.  Zeka tekildir.

 Zeka, gerçek hayattan soyutlanarak(yani belli zeka testleri ile ölçülebilir.

 Zeka, öğrencileri belli seviyelere göre sınıflandırmak ve onların gelecekteki başarılarını tahmin etmek için kullanılır.

 Zekaya İlişkin Yeni Bakış Açısı

 Bir bireyin genetiksel olarak kalıtımla birlikte getirdiği zeka kapasitesi iyileştirilebilir; geliştirilebilir ve değiştirilebilir.

 Zeka, herhangi bir performansta, üründe veya problem çözme sürecinde sergilendiğinde sayısal olarak hesaplanamaz.

 Zeka, çoğuldur ve çeşitli yollarla sergilenebilir.

 Zeka, gerçek hayat durumlarından veya koşullarından soyutlanamaz.

 Zeka, öğrencilerin sahip oldukları gizil güçleri veya doğal potansiyelleri anlamak ve onların başarmak için uygulayabilecekleri farklı yolları keşfetmek için kullanılır (Saban 2005).

(32)

2.1.3. Çoklu Zeka Kuramı

Bilişsel, duyuşsal, sosyal, moral ve fiziksel özellikler aynı yaş ve sosyo-ekonomik düzeydeki bireyler içerisinde bile farklılık gösterebilmektedir. Toplumsal yaşamın temel dinamiklerinden biri de bu farklılıklardır. Toplum, dinamik olarak çalışabilme, üretebilme, uygarlık ortaya çıkarma ve devamlılığını sağlayabilme özelliğini bireysel farklılıklar aracılığı ile gerçekleştirir (Özbay, 2002).

Eğitimde başarının ve kalitenin arttırılması üzerine yapılan çalışmaların yoğunlaştığı XX. yüzyılda araştırma alanlarından en önemlisi zeka ve bununla ilişkili olan öğretim etkinlikleri olmuştur. Zekanın ne olduğu, niteliği özerine yapılan araştırmalar öğrenme etkinlikleri üzerinde yoğunlaşmaya başlayınca insanların ilgilerine, ihtiyaçlarına göre oluşturulan eğitim modelleri, öğretme-öğrenme stratejileri çeşitlenmeye başlamıştır (Bümen, 2002).

Gardner, geleneksel zeka anlayışlarını inceledikten sonra 70’li ve 80’li yıllarda bireylerin bilişsel kapasitelerini araştırmaya başlamıştır. Yeteneklerin örüntüsünü anlamaya, bilişsel ya da duyuşsal kazaların etkisini belirlemeye uğraştığı araştırmalarının yanı sıra Harvard Üniversitesinde “Project Zero” adlı bir projede normal ve üstün yetenekli çocuklarla ilgili araştırmalar yapmış, bilişsel yeteneklerin gelişimini incelemiştir. Bu çalışmalar sırasında psikometrik bakış açısıyla tanımlanamayan farklı bir şeyler gözlediğini fark etmiş ve bu farklılıkları şu şekilde ifade etmiştir: “İnsanlar çok geniş, çok sayıda kapasitelerle dolu. Bir bireyin bir alandaki üstünlüğü, bir başka alandaki üstünlüğü ile karşılaştırılabilecek ve tahmin edilecek kadar basit değil ( Bümen, 2002).

Gardner, 1983 yılında yayınlanan “Zihnin Çerçeveleri” adlı kitabında yedi ayrı ve evrensel kapasite önermiştir. Bu kapasite ya da zekâlar her bireyde doğuştan var olmakta ama farklı kültürlerde farklı biçimlerde ortaya çıkmaktadır. Gardner’ın geliştirdiği kurama göre, zekâ biyopsikolojik bir potansiyeldir ve söyle tanımlanmıştır(Bümen, 2002): “Zekâ bir ya da daha fazla kültürel yapıda değeri olan bir ürüne sekil verme ya da problemleri çözme yeteneğidir”(Bümen, 2002).

Çoklu zeka anlayışına göre, tüm zekalar eşit değerdedir ve içlerinden biri ya da birkaçı diğerlerinden daha önemli değildir (Armstrong, 2000). Zekalar her zaman birlikte çalışırlar ancak bu, çok karmaşık yollarla gerçekleşir. Bir zeka, dahiler ve ( beyinden kaynaklanan ) engelli bireyler dışında her zaman birbiriyle etkileşim halindedir (Saban, 2001).

(33)

Gardner, zekânın sadece dil kullanımı ve matematikte başarılı olmaya bağlı olmadığını, daha sonra eklediği doğacı zekâsıyla birlikte sekiz zekâ alanı olduğunu savunarak; yalnızca dil kullanımı ve matematikte başarılı olanların değil, müzikte, dansta, resimde, iletişimde, sporda başarılı olan ve aynı zamanda kendini iyi tanıyan kişilerinde zeki olduğunu belirtmektedir Ayrıca zekalar ve alanlar arasında bir bağ vardır, ancak bu iki alanın birbiriyle çakıştığını düşünmemek gerekir. Müzik zekası olan biri müzik alanında başarılı olabilir. Fakat müzikal performans alanı müzik zekasının da ötesine geçen zeka unsurları (bedensel etkileşim zekası ve insan ilişkileri zekası) gerektirdiği gibi, müzik zekası da katı anlamda müziğin ötesindeki alanlara taşınabilir. (dans yada reklamcılıkta olduğu gibi ). Daha genel anlamıyla bütün alanlar bir dizi zeka unsurunda yetkinlik gerektirir ve bütün zeka unsurları kültürel bakımdan mümkün olan bir çok alanda harekete geçirilebilir (Gardner, 1993).

Gardner tanımladığı zeka alanlarına yetenek ya da beceri dememiştir. Bunun nedenini Amstrong’ un kendisi ile yaptığı görüşmede şu şekilde belirtmiştir: “ Eğer ben bu kapasitelere zeka değil de yetenek ya da beceri deseydim ve kuramın adı da Çoklu Yetenek Kuramı olsaydı insanlar bunu hemen kabul ederlerdi. Oysa ben onları sarsmak ve düşündürmek istiyorum. Bu kapasitelere zeka demekle, birden fazla olduklarını ve şimdiye kadar düşünmediğimiz bazı şeylerin zeka olabileceğini vurgulamaktayım. Eğer bu kapasitelere yetenek diyecek olursak bu yanlış bir şey olmaz. Ama bazılarına yetenek bazılarına zeka deyip hata yapmayalım. Mozart’ a çok yetenekli ama zeki değil demek büyük haksızlık!”(Bümen, 2002).

Gardner, çoklu zekâ kuramı ile zekânın çok boyutlu olduğu görüşünü paylaşmaktadır. İnsan beyninin birçok zekâ bileşenine sahip olduğunu, IQ testleri gibi geleneksel testlerin yetenek ya da performansın bir kısmını ölçebildiğini, öğrencilerin çoklu yeteneklerinin değerlendirilmesinde klasik zekâ testlerinin yetersiz kaldığını ve böyle bir değerlendirmenin okullardaki eğitimi tek düze hale getirdiğini söylemiştir. Eğitimdeki gerçek başarının; öğrencilerin ne kadar yapabildiklerinin değil, güçlü ve zayıf yönlerinin ortaya çıkarılması olduğunu belirtmiştir. Böylece pek çok gizli yetenek su yüzüne çıkacak, daha katılımcı ve üretken kişilerin yetiştirilmesi olanağı sağlanacaktır (Gardner, 1993).

Çoklu Zeka Kuramının anahtar kavramı “çoğul “ kelimesidir. Çünkü zeka çok yönlüdür. Doğuştan genetik kalıtımla getirilen zeka, geliştirilebilir, değiştirilebilir ve zeki olmak belli derecede öğrenilebilir (Selçuk, 2003).

(34)

Her insan farklıdır, tekdir ve özeldir. Her insanın da insanlık kültürüne katkısı farklı yönlerdedir. Dünyanın en ünlü atletleri, en büyük müzisyenleri girdikleri IQ sınavlarından çok düşük puanlar almışlardır. Böylesine düşük IQ puanları ile bu insanlara zeki diyemiyorsak, onları kendi alanlarında bu denli başarılı kılan ne olabilir? Bu başarılı insanların zihinsel yeterliliği, farklı ilgi ve beceri alanları ile yeniden tanımlanabilir. Çünkü her insanın kendini ifade ederken kullandığı dil farklıdır. Bir tiyatrocu kendini canlandırdığı rollerle, bir ressam çizgileriyle yada bir müzisyen kendini yaptığı bestelerle ifade ederken farklı diller kullanır. Gardner ‘a göre insanların sahip oldukları çoklu zekaların her biri yaşamak, öğrenmek, problem çözmek ve insan olmak için kullanılan etkili birer araçtır (Yavuz, 2001).

İnsanlar çok farklı zeka türlerine sahiptir. Her insan aktif olarak kullandığı zekaları ile özel bir karışıma sahiptir. Her insanın kendine özgü bir zeka profili vardır. Zekaların her biri insanda farklı bir gelişim sürecine sahiptir. Bütün zekalar dinamiktir. İnsandaki zekalar tanımlanabilir ve geliştirilebilir. Her insan kendi zekasını geliştirmek ve tanımak fırsatına sahiptir. Her bir zekanın gelişimi kendi içinde değerlendirilmelidir. Her bir zeka hafıza, dikkat, algı ve problem çözme açısından faklı bir sisteme sahiptir. Bir zekanın kullanımı esnasında diğer zekalardan da faydalanılabilir. Kişisel altyapı, kültür, kalıtım ve inançlar zekaların gelişimi üzerinde etkiye sahiptir. Bütün zekalar, insanın kendini gerçekleştirmesi yolunda farklı ve özel kaynaklardır. İnsan gelişimini değerlendiren tüm bilimsel teoriler çoklu zeka teorisini desteklemektedir. Su anda bilinen zeka türlerinden daha farklı zekalar da olabilir. Yasamda hiçbir aktivite yoktur ki tek bir zeka bölümü içersin. Yaptığımız çok basit islerde bile farklı zeka bölümlerini kullanırız. Her birey dinamik zekanın essiz bir karışımıdır. Zekanın gelişimi gerek bireysel gerekse bireyler arasında çok çeşitlilik gösterir. Tüm zekalar dinamiktir. Çoklu zeka özleştirilebilir ve tanımlanabilir. Her birey çok yönlü zekayı tanıma ve geliştirme olanaklarına sahip olmayı hak eder. Zekalardan birinin kullanımı, diğerinin artırılması için kullanılabilir. Geçmişteki kişisel yaşantıların yoğunluğu ve ayrışması, tüm zekalarda bilgi, inançlar ve beceri için kritiktir. Tüm zekalar, yas ya da çevre farkı gözetmeksizin, insani niteliklerin, farklı kaynaklar ve potansiyel kapasitelerinin artmasını sağlar. Saf bir zeka çok seyrek görülür. Gelişimsel Teori, Çok Yönlü Zeka Teorisi'ni uygular. Çok yönlü zeka hakkındaki bilgilerimiz arttıkça tüm zeka listeleri değişmeye adaydır (Vural, 2004).

Çoklu zekâ kuramına göre her insan sözel-dilsel, mantıksal-matematiksel, görsel-uzaysal, bedensel kinestetik, doğacı, bireysel-içsel, müziksel-ritmik, sosyal kişiler arası zekâ

(35)

olmak üzere sekiz zekâ alanına sahiptir ve bu zekâ alanları çevresel etkenler nedeniyle her bireyde farklı düzeylerde gelişebilir (Campbell, 1996).

Gardner şu ana kadar sekiz çeşit zekâ tespit etmiştir. Fakat belirlemiş olduğu zeka türlerinin dışında da zekâlar olabileceğini belirtmekte ve şu anda aday olarak varoluşçu zekâ üzerinde çalıştığını belirtmektedir (Gardner, 1993).

2.1.4. Çoklu Zeka Alanları ve Özellikleri 2.1.4.1. Dil Zekâsı / Sözel-Dilsel Zeka:

Sözel-dilsel zekâ, bir bireyin kendi diline ait kavramları bir konuşmacı veya bir politikacı gibi sözlü olarak ya da bir yazar, bir gazeteci gibi yazılı olarak etkili bir biçimde kullanabilmesidir (Saban, 2002).

Gardner’a göre dil zekâsı insan zekâlarının en üstünüdür. Okuma, yazma, dinleme ve konuşma ile iletişim sağlayarak, bu zekânın en belirgin özellikleri kullanılır. Daha önemlisi, dil zekâsının kullanımı, önceki bilgiyi ve anlamayı yeni bilgiye bağlamaya yardımcı olmakta ve bağlantının nasıl olduğunu açıklamaktadır. Dil zekâsı iletilenin bireysel olarak algılanmasını sağlar. Okullarda bu zekâ türüne çok değer verilir (Gardner, 1993).

Sözel-dilsel zekâ, dil kullanımının farklı biçimlerde üretilmesine ve geliştirilmesine yardımcı olur. Bazı kişiler başlangıçta, kelimeleri ve kelime örüntülerini oluşturmak ve tanımak için, görüntü, ses ve dokunmayı kullanırlar. Daha sonra, benzetme, hiperbol, sembol ve dil bilgisi gibi dil teknikleri gelir. Bunlar soyut akıl yürütme, kavramsal örüntüler, duygu, ton ve yapı ile genişleyerek sözcük dağarcını zenginleştirir. Dil gelişiminin en üst noktasına, kendilerini ifade ederken özel örüntüler, ses ve duyum kullanabilenler ulaşır. Sözel-dilsel zekânın değeri, okumayı, dil sanatlarını ve diğer içeriklerle kavramayı ölçerek ortaya çıkar (Bellanca, 1998).

Bu zeka alanında dilin retorik yönünden bahsetmek gerekir bu başkalarını bir eyleme ikna etmek için dili kullanabilme becerisinden, siyasi liderler ve hukukçuların üst düzeyde geliştirdiği, aynı zamanda bir parça pasta isteyen çocuğun da geliştirmeye başladığı bir beceridir. İkincisi dilin şifre potansiyelidir. Bu bir aracı, yeni bir makineyi kullanma

(36)

becerisidir. Dilin üçüncü yönü açıklamada üstlendiği roldür. Öğretme ve öğrenme büyük ölçüde dille gerçekleşir. Temelde sözel bazı kurallar, deyişlerin atasözlerinin ya da bazı açıklamaların kullanılmasıyla gerçekleşir (Gardner, 1983).

Bu zekâ dilin tüm formlarını içerir. Gazete, roman, hikaye, şiir okuma, deneme, şiir, rapor,mektup vb. yazma, bir kitleye karsı konuşma yapma, çevredeki insanlarla konuşma, onları dinleme ve özellikle karsıdakinin hem söylediklerini hem de söylemeye niyetlendiklerini anlama gibi davranışlar bu zekâda yer alır (Gürkan, 2000).

Sözel – Dilsel zeka alanının özündeki kapasiteler şu şekilde sıralanmaktadır (Gürkan, 2000):

a) Sözcüklerin anlamını kavrama : Bu kapasite verilen metindeki sözcüklerin anlamını kavrama ve bu anlamı değiştirmek için sözcüklerin yeniden nasıl düzenleneceğini içeren karmaşık bir süreçtir. (Örneğin 10 kelimeden oluşan bir cümledeki sözcüklerin yerlerini değiştirerek kaç cümle yapılabileceği gibi)

b) Mizaha dayalı anlatım: Bu kapasite kelimler üzerinde oynama şeklinde açıklanabilir. Kelimelere anlamlar yükleme, farklı anlamlarda ifade etme gibi. Fakat bazı kültürlerde mizahi anlatımların anlaşılmasında sosyokültürel faktörler etkilidir. Komik bir söz başka bir dilde hakaret niteliği taşıyabilir.

c) Hatırlama ve geri getirme: Bu kapasite beynin uzun ve kısa süreli bellekte bilgileri tutabilme gücünü ifade eder. Daha önce gittiğiniz bir yeri hatırlama, adresleri unutmama öğrenilen bilgileri uzun süre hafızada tutabilme gibi.

d) Açıklama, öğrenme ve öğretme: Bir bilgiyi sözel ya da yazılı olarak bir başkasına açıklayabilme ve verilen bir talimatı anlayabilme gücüdür. Örneğin bazı elektronik araçların kullanım kılavuzlarında kısa yollar açıklanır ve diğerlerini anlamak zorken; bunlar kolayca anlaşılabilmektedir.

e) Yazılı yada sözlü olarak etkili hitabet yeteneği: Sunucuların ve politikacıların topluluk önünde rahat ve etkileyici konuşabildikleri, hitabet tarsında etkili yazılar yazabildikleri ve motive edici oldukları görülmektedir.

f) Metalinguistik analiz: Bu zekânın en ilginç özelliklerinden biridir. Metalinguistik analiz, dili araştırma için kullanabilme yeteneğidir. Örneğin bazen günlük

(37)

konuşmalarda karsımızdakinin ne demek istediğini anlayamayız ve daha açık olmasını isteriz. Bu sırada genellikle bu kişinin ne demek istediği ile ilgili sorular sorulur. Böylece karsıdakinin düşüncesi, onu başka bir düşünceye itmeden öğrenilebilir ve sorun çözülür.

Sözel-dilsel zekası gelişmiş bireylerin diğerlerinden ayıran bazı özellikleri vardır. Bu özellikleri şu şekilde sıralayabiliriz (Saban, 2005):

 Normal öğrencilerden daha iyi yazar.  Uzun hikâye ve fıkralar anlatır

 İsimler, yerler ve tarihler hakkında iyi bir hafızaya sahiptir.  Yasına uygun kelimeleri doğru bir şekilde telaffuz eder.  Yasına göre iyi bir kelime hazinesine sahiptir.

 Başkalarıyla yüksek düzeyde sözel iletişime geçer.

 Tekerlemeleri, anlamsız kelimeleri ve kelime oyunlarını çok sever.  Kitap okumayı çok sever.

 Öğrendiği kelimeyi anlamına uygun olarak konuşma ve yazma dilinde kullanır..  Dinleyerek öğrenmeyi sever.

2.1.4.2. Mantıksal/Matematiksel Zeka:

Matematiksel-mantıksal zekâ, bireylerin sayıları etkili bir şekilde kullanabilmesi ya da sebep sonuç ilişkisini kurarak olayların oluşumu ve işleyişi hakkında etkileyici bir şekilde mantık yürütebilme kapasitesi olarak tanımlanmaktadır (Armstong , 1994).

Sayıları etkili kullanabilme, sonuçlandırabilme, hipotezler üretme, problem çözme, eleştirel düşünme ve bilginin parçaları arasındaki ilişkileri kurma becerisidir (Saban, 2005).

(38)

Bu zeka alanı gelişmiş olan insanlar, mantık kurallarına, neden-sonuç ilişkilerine, varsayımları oluşturmaya ve sorgulamaya ve bunlara benzer soyut işlemlere karşı çok hassas ve duyarlıdırlar (Saban, 2005).

Bu zeka türü güçlü olan insanların akıl yürütme becerilerini çok geniş alanlara uygulayabildikleri görülmüştür. Fen bilimlerinde, sosyal alanlarda, edebiyatta ve daha bir çok alanda sözcükleri kullanabilme, okuma, yabancı dil öğrenme, model inşa etme, interneti kullanma ve müzik notalarını öğrenebilme biçiminde uygulamaya yansıdığı ileri sürülmektedir. Matematik kullanımı çok erken yaşlarda, küçük çocukların somut işlemlerle uğraşırken ve bire bir eşlemeyi kavrarken başladığı belirtilmektedir. Çocuklar, sembolik dil ile formüller ve denklemlerle çalışarak somut düşünceden soyut düşünceye ilerlemekte ve mantık dünyasını soyutlaştırmayı öğrenmektedir. Soyut kavramlar ve semboller, analiz ve yaklaşık olarak hesaplama, pek çok okul programında öğretilmekte ancak öğrenmenin aktif olarak gerçekleşmesi gereği üzerinde durulmamaktadır (Belanca, 1997).

Matematiksel-mantıksal zekâsı gelişmiş olan bireyler nesneleri belli kategorilere ayırarak, olaylar arasında matematiksel ilişkiler kurarak, nesnelerin belli özelliklerini sayılaştırarak ve olaylar arasındaki bir takım soyut ilişkiler üzerine yoğunlaşarak daha iyi öğrenirler (Saban, 2002).

Mantıksal-matematiksel zekası güçlü olan bir kişi aynı zamanda; olayların oluşumu ve işleyişi hakkında çok soru sorar. Sayılarla çalışmayı ve hesaplama yapmayı, mantıksal bulmacaları çözmeyi ve satranç ve dama gibi çeşitli stratejik oyunları oynamayı, nesneleri kategorilere ayırmayı veya olayları belli bir mantıksal ilişki içinde düzenlemeyi çok sever (Saban, 2001).

Mantıksal-Matematiksel zeka alanının özündeki kapasiteler şu şekilde sıralanmaktadır (Bümen, 2002):

a) Soyut yapıları tanıma: Çevredeki örüntüleri ayırt etme gücüdür. Örneğin doğal çevrede tekrarlanan örüntüleri (spiral örüntüler, yıldız örüntüler, üçgenler vb.) bulma gibi.

b) Tümevarım yoluyla akıl yürütme: Bu kapasite parçalardan bütüne gitme sürecinde kullanılan mantıktır.

(39)

c) Tümden gelim yoluyla akıl yürütme: Bütünden parçalara gitme mantığı vardır.

d) Bağlantı ve ilişkileri ayırt etme: Bireyin kendisi için anlamlı ve önemli olanları ayırt edebilmesini ifade eder.

e) Karmaşık hesaplamalar yapma: Bu kapasite yıllardır en çok zekâ temsilcisi olarak kabul edilmekte olandır. Buna rağmen, sadece okulda öğrenilen sayı ilişkileri ve matematik işlemlerini değil; bunları günlük hayatta kullanabilme becerisini de içerir. f) Bilimsel yöntemi kullanma: Bu süreçte gözleme, yargılama, tartma, karar verme ve

uygulama vardır.

Matematiksel-mantıksal zekâsı gelişmiş olan bireylerin bazı özellikleri şunlardır (Saban, 2002; Selçuk vd.,2003; Bümen, 2004; Yavuz, 2004):

 Olayların oluşumu ve işleyişi hakkında çok soru sorar.  Matematik dersini çok sever.

 Satranç, dama gibi çeşitli stratejik oyunları oynamayı çok sever.  Fen bilgisi dersinde deney yapmayı ve yeni şeyler denemeyi sever.  Makinelerin nasıl çalıştığına dair çok soru sorar.

 Sayılarla çalışmayı ve hesaplama yapmayı çok sever.  Bilgisayar oyunlarını ilginç bulur.

 Yaşıtlarına kıyasla soyut düşünebilme ve sebep sonuç ilişkisi kurabilme yetenekleri çok iyi gelişmiştir.

 Zaman, yer, neden, sonuç ilişkilerini ortaya çıkarma becerisine sahiptir.

 Nesneleri kategorilere ayırmayı veya olayları belli bir mantıksal ilişki içinde düzenlemeyi çok sever.

 Zekâ oyunlarında başarılıdır.

 Hipotez geliştirme ve test etme becerisine sahiptir.

(40)

 Matematik problemlerini kafasında hızlıca çözer.

2.1.4.3. Mekansal/ Görsel - Uzamsal Zeka :

Boşluğu zihinde canlandırabilme, üç boyutlu bir nesnenin sekil ve görüntüsünü hayal edebilme ya da başka bir deyişle, dünyayı doğru algılama üzerine gördüklerini yansıtabilme yeteneğidir. Görsel uzaysal zeka çevremizdeki varlıkların; renk, doku, boyut açısından net olarak görülmesi, bu bağlamdaki ilişkilerin ayırt edilebilmesi gibi keskin duyusal algılarla keskindir. Görsel uzaysal zekaya sahip bireyler; yer, zaman, renk, çizgi gibi olgulara ve olgular arasındaki ilişkilere karsı hassas ve duyarlıdırlar (Saban 2002).

Gardner’e göre uzamsal zekanın özü görsel dünyayı doğru biçimde algılamak, başlangıçtaki algı üzerinde değişim ve dönüşümler yapabilmek, görsel deneyimi fiziksel uyarıcının yokluğunda dahi yeniden üretebilmektir (Gardner, 1983).

Gardner, bu zekâ alanının ana elemanları olarak üç yetenek ileri sürer. Bu yetenekler: - Nesneleri doğru bir şekilde algılamak.

- Nesnenin algılarını iki ya da üç boyutlu somut örnekler hâlinde transfer etmek.

- Bir nesneyi uzayda hareket ediyor gibi hayal ederek ya da başka birinin perspektifinden resimleyerek yönlendirmektir.

“Bir resim bin sözcük değerindedir” sözünden anlaşılacağı gibi, görsel-uzamsal zekâ, pek çok yol ile beynin kullandığı ilk dillerden biridir. Beyin sözcüklere ulaşmadan önce, imaj ve resimlerle düşünür. Görsel-uzamsal zekânın dili, renkler, şekiller, desenler, dokular, imajlar, resimler ve diğer görsel sembollerdir (Gürkan, 2000).

Görsel-uzaysal zekâ gelişirken; el-göz koordinasyonu, küçük kas kontrolü ile kişinin algılanan şekil ve renkleri, çeşitli ortamlarda yeniden üretmesini sağlar. Ressam, grafik tasarımcısı gibi bazı meslek grubundaki insanlar zihinlerdeki imgeleri oluşturdukları yeni nesnelere aktarırlar. Bu yolla görsel algılar, önceki deneyimlerle, simgelerle, bilgilerle ve duygularla karışıp başka denemeler için yeni bir görüntü oluşturulur (Bellanca, 1997).

(41)

Bireyin olası her şeyi gözünde canlandırıp hayal kurabilmesi, hayalindeki yerlere sanal yolculuklar yapabilmesi ve daha önce hiç yapmadığı şeyleri yaratabilmesi ve buluş yeteneği bu zekanın özellikleri olarak gösterilmektedir. Görsel zeka uzay-zaman sürekliliği içinde, nesnelerin yerleşimi ve aralarındaki ilişkiyle ilgilenmektedir. Bir nesnenin diğer bir nesne ile ilişkili olması, öğrenmenin görsel-uzamsal biçiminin uzamsal tarafını oluşturan çekirdeği olduğu belirtilmektedir. Bu açıklama yön duygusunu da kapsamaktadır; diğer bir deyişle, yaşanılan çevreyi dolduran nesnelere göre nerede olduğunu bilme yeteneği ve bir yerden başka bir yere kolaylıkla gidebilme becerisi bu zeka türünün özelliği olarak gösterilmektedir (Bümen, 2004).

Mekansal/Görsel – Uzamsal zeka alanının özündeki kapasiteler şu şekilde sıralanmaktadır (Bümen, 2002):

a) Aktif imgelem / hayal gücü: Yere yatılarak bulutlara bakılıp, sekilerli hayvanlara, objelere, yüzlere ve olaylara benzetmede olduğu gibi, bireylerin zihinsel hayal gücünü ifade eder.

b) Zihinde canlandırma: Olayların, kişilerin, şekillerin vb. akılda resimlenmesidir. Bu kapasiteyi arabayı nereye park ettiğimizi hatırlatırken, gözlüğümüzü kaybedip onu en son nerede kullandığımızı hatırlamaya çalışırken, kitaptan okuduklarımızı zihnimizde canlandırırken kullanırız.

c) Uzayda yer / yol bulma: Günlük yasamda sık sık yaşadığımız bir olaydır. “Bazı insanlar asla kaybolmaz; bazıları asla bulunmaz” sözü bu durumu özetleyen bir deyimdir.

d) Grafik temsili: Bu kapasite bir fikir, bir kavram veya bir duyguyu daha iyi anlatabilmek için yapılmış görsel resimler yaratmayı içermektedir. Fotoğraf, heykel, resim, kolaj, video vb. çalışmalar bu kapasitenin ürünüdür.

e) Uzaydaki nesneler arasındaki ilişkileri tanıma: Arabayı kaldırıma paralel park etme, satrançta birkaç hamle sonrasını tahmin etme gibi becerileri kapsar.

f) İmajlarla zihinsel manevralar yapma: Psikolojide kullanılan optik illüzyonlar vardır. Bunların en çok bilineni iç içe geçmiş iki yüzün bulunduğu bir resimdir. Bu resme bakanların bazıları genç bir hanımı, bazıları ise yaslı bir hanımı görürler. Yine gazete ve dergilerde yer alan üç boyutlu (3D) sihirli göz resimleri vardır. Bunlara belli bir

(42)

süre odaklaştığınızda ilk bakışta fark edilmeyen bambaşka bir resim görürsünüz. Bu kapasite bu tür becerilerin kullanılmasını işaret etmektedir.

g) Farklı açılardan objeler arasındaki benzerlik ve farklılıkları tanıma: Bu yeterlik, karmaşık, farklı açılardan, nesneler arasındaki benzerlik ve farklılıkları tanımayı işaret etmektedir.

Mekansal/Görsel – Uzamsal zekası gelişmiş olan bireylerin bazı özellikleri şu şekilde sıralanmaktadır (Saban, 2002; Bümen, 2004; Yavuz, 2004):

 Şekil, zemin ve renklere karşı çok hassas ve duyarlıdır.  Sanat içerikli etkinlikleri çok sever.

 Yaşına göre yüksek düzeyde beceri gerektiren resimleri çizer.  Filmleri, slaytları ve benzeri diğer görsel sunuları izlemeyi sever.  Yaşına göre ilginç üç boyutlu yapılar veya modeller oluşturur.  Kolaylıkla yön bulma becerisine sahiptir.

 Okurken kelimelerden çok resimlerden anlar.

 Dinlediklerinden zihinsel objeler, hayaller, resimler üretir.  Harita, tablo ve grafikleri kolayca yorumlayabilir.

 Sanat içerikli etkinlikleri çok sever.

 Arkadaşlarına oranla daha çok hayal kurar.

 Varlıkların görsel imgelerini çok iyi ve net hatırlar.

 Bulmacalar hazırlamaktan ve yap-boz oynamaktan hoşlanır.

 Farklı açılardan nesneler arasındaki benzerlik ve farklılıkları fark eder.  Okuma materyallerine sık sık karalamalar yapar.

Şekil

Tablo 1 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okullarında Öğrenim Gören Öğrencilerin  Kişisel Özelliklerine İlişkin Dağılım
Tablo 2 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin Sözel Dilsel Zeka  Düzeyleri
Tablo 4 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin Görsel Uzamsal Zeka  Düzeyleri
Tablo 6 Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu Öğrencilerinin Bedensel Kinestetik  Zeka   Düzeyleri
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

2020-1-TR01-KA103-081914 No'lu Erasmus+ Programı Projesine İlişkin Öğrenci Öğrenim ve Staj Hareketliliği Başvuru ve

İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ GEOTEKNİK ANABİLİM DALI HİDROLİK ANABİLİM DALI MEKANİK ANABİLİM DALI ULAŞTIRMA ANABİLİM DALI YAPI ANABİLİM DALI

Ortalaması en yüksek madde ve düşük madde sırasıyla şunlardır: “Doping kullanımı, sporcular arasında haksız rekabete yol açmaktadır.” ve “Büyük bir

Aytaç (2002) boş zaman kavramını değerlendirdiği çalışmasında toplumdaki refah seviyesindeki artışın katılımcıların boş zamanlarında da artışa yol

Mezunlar ayrıca; spor sağlık merkezleri, spor federasyonları, kamu ve özel kuruluşlara ait spor kulüpleri, fitnes merkezleri, büyük turizm kuruluşları, spor

sahip olmaları ve derse katılımlarını sahip olmaları ve derse katılımlarını sağlamak için farklı öğretim tekniklerinin sağlamak için farklı öğretim

• Ortopedik, işitme, görme, zihinsel engellilerin türleri ve sınıflaması.. • Engel gruplarını spor etkinlikleri içerisinde

Açık ve uzaktan öğrenmenin temel kavramları ve felsefesi; dünyada uzaktan eğitimin gelişimi; Tür- kiye’de uzaktan eğitimin gelişimi; uzaktan eğitimde öğrenen ve