S A N A T
• ZEYNEP ORAL
laktüalite
~1T Ş 2 4 /Q
r4-M u h İ S u # S a n a tç ı y a p t ığ ı
işin b ilin c in d e y s e ,
s a h t e lik le r e
« O tR gür ses, yalın bir söyleyiş ve
■ j saygılı bir anlayışla halk tür külerimize bir başka tazelik,
bir başka renklilik kazandınverdi
birden, yıllar önce... Kabukları kırıp öze giden, özle sözü bir eden bu ses Ruhi Su’ nun sesiydi ve gücünü halk sevgisinden, bilgili ve sabırlı bir çabadan alıyordu; çağdaş bir yorumla eski değerlere yeni bir soluk getiriyor du. O gün bugündür sürekli bir çağrı gibi yükselir durmadan bu Türkçe ve insanca ses...”
Yıllarca önce böyle diyordu Saba hattin Eyüboğlu.Ruhi Su için. O gün
bugündür; yani ilkokulun dördüncü
sınıfındayken Mehmet Tahir adlı öğret menin teşvikiyle keman çalışmaya başladığından, 1936’da Ankara Müzik öğretmen Okulu’nu, 1942’de Ankara Devlet Konservatuarı Opera Bölümü’ - nü bitirene, 1952’de Devlet Opera sındaki görevine son verilene ve bugüne dek, aramayı, araştırmayı çağrıyı sürdürdü Ruhi Su. özle sözü bir eden sesiyle, halk sevgisinden, bilgili ve sabırlı bir çabadan aldığı gücüyle, böyle bıraktı geride 68 yık. Ve 68 yılını geride bırakırken yeni bir plak hazırlığına girdi: Zeybekler.
“ öteden beri hep bir halk klasikleri albümü düşünüyordum” diyor. İşte “ Zeybekler” bu düşüncenin bir parçası olacak.Nitekim bu düşünceyle şimdiye dek on altı 45’lik plak, on tane de uzun çalar yaptı. Anımsatalım: “ Seferberlik Türküleri ve Kuvayı Milliye Destanı” , “ Yunus Emre” , “ Karacaoğlan” , “ Pir Sultan Abdal” , “ Şiirler ve Türküler” , “ Köroğlu” , “ El Kapdarı” , “ Sabahın Sesi Var” , “ Semahlar” , “ Çocuklar Göçler Balıklar” ... “ Şimdi de çıkar mayı başarabilirsem Zeybekler” diyor. “ Başarabilirse” , çünkü ekonomik so run bastırdıkça bastırıyor.
DIŞ B A S I N D A :
G Ü Ç L Ü BİR SES
O “ gür ses” den Zeybekleri bekler ken, Ruhi Su, yumuşak mı yumuşak bir sesle sorularımı yanıtlıyor. Ancak
d ü şm e z Ş
Yunus Emre,
Karacaoğlan, Pir Sultan
Abdal, Köroğlu.
Semahlar, Türküler'den
sonra Ruhi Su
şimdi de Zeybekler'i
hazırlıyor
yamtlara geçmeden, hazır ses üzerine çeşitleme yaparken, yabancı basındaki “ Güçlü bir ses” yazısına bir iki satır
ayıralım:
Fransa’da yayınlanan “ Afrique- Asie” dergisinin son sayısı Ruhi Su’ya, kişiliğine, özgeçmişine, sanatına, sa nat görüşlerine geniş bir yer ayırdı.
“ Güçlü bir ses, Türk folklorunu
yaşatan, duyuran sanatçı” diye nitele diği Ruhi Su’nun “ asıl hocalarının Anadolu’nun çeşitli yörelerindeki âşık
lar olduğunu” belirtti. Dergi ayrıca Ruhi Su’nun “ Orta Anadolu âşıkları nın kiminde müzik düzeninin Beet hoven’in 5. Senfonisi’nin nerdeyse bir eşi olduğunu” söylemesine dikkati çekiyor.
M Ü Z İ Ğ İ M İ Z D E K İ
K A R M A Ş A
Dönelim yine yumuşak mı yumu şak, sıcak mı sıcak sese: Ruhi Su’ya bugün Türkiye’deki müziğin içinde bulunduğu karmaşadan söz ediyorum. Bölümler,biçim, yöntem farklılaşmala rı, türlerin içindeki parçalanmalar, yozlaşmalar, yabancılaşmalar, ansızın moda oluveren örnekler, salgına dönü- şüveren akınlar ve bunların sonucu sürüp giden bir kavram karmaşası... Nasıl değerlendiriyor bütün bunları?
“ Cumhuriyet dönemine kadar gele nek ve görenekleriyle Doğu’lu, İslâmî bir kültürün içindeydik. Klasik sanat müziğimiz dahil, bütün sanatımız bu kültürün ürünüdür. Cumhuriyet
döne-Ruhi Su, arkadaşımız Zeynep Oral'la...