• Sonuç bulunamadı

Necib Mahfüz'un "Allah'ın Dünyası" Adlı Hikâyesi Üzerine Bir İnceleme

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Necib Mahfüz'un "Allah'ın Dünyası" Adlı Hikâyesi Üzerine Bir İnceleme"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

NECİB MAHFÜZ'UN "ALLAH'IN DÜNYASI" ADLI HİKAYESİ ÜZERİNE BİR İNCELEME

Araş. Gör. Bedrettin A Y T A Ç 1988 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Mısırlı yazar Necîb Mahfüz (doğ. 1911), "Dünyâ Allah (Allah'ın Dünyası)"da konusu günlük hayat­ t a n alınmış bir hikaye ile karşımıza çıkmaktadır. Diğer hikaye ve roman­ larında olduğu gibi, burada da Mahfüz, vermek istediği mesajları, basit gibi gözüken, gündelik hayattan alınmış olaylarla vermeye çalışmaktadır. Hikayenin giriş ve kısmen de gelişme bölümünde mekan, bir resmi dai­ renin sekreterlik bürosudur. Yazar, hikayesine, bu büroda, aslında diğer günlerden farksızmış gibi görünen bir iş gününün başlayışını tasvirle girmekte ve büroda çalışanları da tanıtmaktadır. 22 sayfalık hikaye­ n i n kahramanı, bu büroda hademe olarak çalışan İbrahim Efendi'dir. Dairedeki memurların her ay yaptıkları gibi, yine İbrahim Efendi'den maaşlarını vezneden alıp getirmesini istemeleri, ancak onun memurların maaşlarını alarak, sevgilisi piyango bileti satıcdığı yapan Yasemin adlı genç kız ile birlikte kaçması, hikayenin temel olayıdır. E l l i beş ya­ şma gelmiş, ömrü boyunca tekdüze bir hayat sürmüş, hatta Kahire'nin dışına bile çıkmamış birisi olan İbrahim Efendi, sevgilisi ile, deniz kıyı­ sındaki Abü Kayr'a gider, orada mobilyalı bir oda kiralar ve gönlünce yaşamaya başlar. Büroda ise, maaşlarını alamayan memurlar büyük en­ dişe içindedirler. Mahfüz, dairede çalışanların olaya karşı tutumlarını ve düşüncelerini, onların kişiliklerini sunmada, onları tanıtmada bir araç olarak kullanmaktadır. Mesela, memur L u t f i ' n i n , bu durum karşısında, tek çıkar yol olarak zengin, fakat cimri karısından yardım istemeyi gör­ mesi, daktilograf Mustafa'nın, rehinciye giderek ondan yüksek faizle borç alması, Hammam'ın, bir yardım derneğinde üye olan karısından derneğin parasından bir miktar almasını istemesi, Semir'in, bu olay üze­ rine o ana kadar rüşvet almakla doğru yaptığına, yoksa büyük bir sı­ kıntıya gireceğine inanması bu bağlamda ele alınabilir. Ayrıca, bu me­ murlar içinde durumu en ümitsiz gözüken, maaşından başka bir geliri olmayan ve büyük maddi sıkıntı içinde bulunan arşiv katibi Ahmet'in, perişan bir halde eve döndüğünde karısından İbrahim Efendi'nin

(2)

sabah-2 B E D R E T T İ N AYTAÇ

leyin onun maaşını evine getirdiğini öğrenmesi de ilginç bir noktadır. Bu olay ve bir süre sonra ibrahim Efendi'nin kendisiyle bir hesaplaş­ maya girmesi ve paranın büyük kısmını onunla beraber Abû Kayr'a gelen genç kıza vermesi, hikayenin akışında önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü, yazarın kahramana karşı sempatisini göstermektedir. Yazar, İ b r a h i m Efendi'ye olumlu bir yaklaşım göstermekte ve kanunsuz bir iş yapmasına rağmen onu fazla suçlamamaktadır. Ayrıca yazar, ibrahim Efendi'nin içinde yaşadığı olumsuz şartları da bize sunmaktadır. Polisin, onu aramak için gittiği evi, hikayede şöyle tasvir edilir:

" E v eski ve duvarları yıkıldı yıkılacak bir göz odadan ibaret­ t i . Odada, sallanan bir divandan, hasırdan, sobadan, bakır bir kaptan, saç bir tabaktan ve karısı olduğu anlaışlan yaşlı bir kadından başka bir şey y o k t u . "1

Mahfüz, buralarda aslında bir çeşit eleştiri yapmakta, Mısır toplumun­ daki bazı k ö t ü şartları, dengesizlikleri tenkid etmektedir. Ayrıca Mahfüz burada, bazı insanların, içinde bulundukları kötü şartlardan, çaresizlik­ ten dolayı, istemeden kanunsuz işler yaptıkları, buna mecbur kaldıkla.-r ı , kaldıkla.-rahat bikaldıkla.-r okaldıkla.-rtamda bulunduklakaldıkla.-rı zaman daha dengeli davkaldıkla.-ranışlakaldıkla.-r içi­ ne girebilecekleri mesajını vermektedir, ibrahim Efendi, yukarıda belir­ tildiği gibi, sevgilisi genç kızı Kahiıe'ye geri gönderir ve sonra, yazlıkçı­ ların gelmesiyle Abû Kayr'ın kalabalıklaşması üzerine iskenderiye'ye gider. Ancak orada, camiden çıktığı bir sırada, bir sivil polis onu görür, ve o da polise teslim olur. Bu sırada polisin, ibrahim Efendi'ye onu bu yaşta böyle bir şeyi yapmaya iten şeyin ne olduğunu sorması da, ilginç­ tir. Mahfüz, burada sanki okuyucunun dikkatini bu soruya çekmek ve onu bu soru üzerinde düşündürmek istemektedir.

Hikayeye şekil açısından yaklaştığımızda, "o-anlatım" şeklinin kul­ lanıldığını görmekteyiz. Hikayenin i l k cümlesini bu anlatıma örnek ola­ rak verebiliriz:

"Sekreterlik bürosunda hayat, hademe İbrahim Efendi'nin içeri girişiyle başladı."2

Anlatım konumunu incelediğimizde, yazarın bazan dışarıda duracı bir izleyici gibi olayı aktardığını, bazan da figürlerin iç dünyalarını bize yansıttığım, bir takım yorumlamalarda bulunduğunu görmekteyiz.

1 Mahfuz, Necib, Dünya Allah, Maktabat Mısr, Kahire-Tarihsiz s. 14. 2 a.e., s. 6.

(3)

NECİB MAHFÜZ'UN "ALLAH'IN DÜNYASI" 3

Anlatım t u t u m u n u ele aldığımızda, yazarın genellikle eleştirici bir tutumda olduğunu söyleyebilmekteyiz. Ancak, hikayenin kahrama­ nı İbrahim Efendi'ye karşı yazarın, onu doğrulayan, ona bir ölçüde hoş­ görü ile yaklaşan bir t u t u m içinde olduğunu söylersek, hata etmiş olma­ yız. Hikayede bakış açısını incelediğimizde, daha çok, dıştan bakış açı­ sının kullanıldığı görülmektedir. Y a n i yazar, kişileri daha çok dış görü­ nüşleri ve davranışları ile bize sunmaktadır. Mesela, bürodaki memur­ ları anlatışı gibi:

"... ve içeri, gururlu bir şekilde yürüyerek Mustafa Bey girdi; Şık giyimi, altın yüzüğü, saati, kravat iğnesi ile... Onu, na­ zik, çelimsiz, kendi halindeki görünüşü ile Hammam izledi. Son olarak da, büro müdürü sayın K a m i l Bey vakarlı bir hal­ de, elinde tesbihiyle geldi."3

Ancak hikayede içe bakış açısının kullanıldığı yerler de vardır, i b r a h i m Efendi'nin Abû Kayr'da kendisiyle bir hesaplaşma içine girdiği sırada, onun içinden geçen düşüncelerin hikayede yer almasını buna örnek ola­ rak verebiliriz:

" i b r a h i m Efendi, derinliklerinde çınlayan bir ses duydu. Ses, ona şöyle diyordu: Paraları ona ver ve onu bırak."4

Yazarın, sunuş şekli olarak, rapor şeklini daha çok kullandığı görülmek­ tedir. Ayrıca, hikayede tasvirlere de yer verilmiştir. Özellikle, ibrahim Efendi'nin deniz kıyısında genç kız ile oturduğu anın tasviri ilginçtir: "... kıyıda rahat bir şekilde oturuyor ve bakışları, rüzgarın t a t l ı esişiyle saçlarının altın bukleleri uçuşan Yasemin'le de­ niz arasında gidip geliyordu. Süt gibi beyaz takkesinin altın­ da, çenesi traş olmuş, dazlak kafası örtülmüş olarak görünü­ yor ve yüzü denizde yansıyordu."5

Mahfûz'un hikayede kullandığı d i l i ele aldığımızda, kişileri sosyal durumları ve eğitim düzeylerine uygun olarak konuşturduğu ve gerçekçi bir dille yazdığı görülmektedir. Ancak hikayenin kahramanlarının gene de aynı sosyal çevreye mensup olmaları dolayısıyla, konuşma üslubu fazla farklılık göstermemektedir. Ayrıca, hikayede diyaloglara da büyük öl­ çüde yer verilmiştir ve bu da anlatımda bir canlılık sağlamaktadır.

3 Mahfüz. Necib a.e. s. 6 4 a.e. s. 20

Referanslar

Benzer Belgeler

Özetle mesele şudur; şayet bir beldede Allah'tan başkasına dua etmek ve bunun tamamlayıcıları olan ameller ortaya çı- karsa; belde ehli bunu devam ettirirse; bunun için

“Hiçbir küçük günah da ısrar edildiği takdirde, küçük kalmaz/büyür Hiçbir büyük günah, tövbe ve isti ğfar edildiği takdirde, büyük kalmaz.”.. (Ebu Hureyre

Bakillani, İbn Furek ve diğer (Eşari) büyükler de ta ki Ebu’l Meali (el-Cüveyni) zamanına, ondan sonra da Şeyh Ebu Hamid (el-Gazali) zamanına kadar böyle

Böylece gelen hediyeyi onlarla paylaşırdı.” Buhârî, Rikâk, 17 Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem ilmin önemine dikkat çekmek için bir hadisinde şöyle

İslamiyet’in tamamıyla ve resmen tanınmış ve diğer dinler ile eşit olduğu ve Müslümanlarının da bütün diğer resmen tanınmış dinler gibi, tam olarak medenî hürriyet

Vakit, ilim talebi için, ibadet, r ızık kazanmak, çocuk e ğitimi ve salih ameller için gerekli bir şeydir ve sahip oldu ğun en değerli şeydir.. Vakit tek sermayendir,

Bu iki doktor, çörek otu ile ilgili laboratuvar çal ışmalarında şu sonuca ulaştılar: "dört hafta boyunca günde iki kere bir gram çörek otu kullan ımı, lenf

Bu üç nitelik şu demektir: Güzel olan ı doğrulamak ki güzel olan cennettir, Allah’a isyandan sakınmak ve tüm hayat ını Allah için vermek üzerine inşa etmek.. Bunlar