'
Bir Fram iz Aktrisine Dâir Birkaç
Hâtıra
Fransa’nın sahne sanatkârlarının en meş hurlarından birinin, J e a n n e G r a n i e r ’- nin ölümünü haber veren Paris gazeteleri ken disinin hîn-i vefatında 87 yaşında bulunduğu nu yazıyorlar. Bunu hayretle okudum. Zirs u-zun senelerdenberi sahneye çıkm adığını bil mekle beraber, kendisini daha yirmi seneye varmamış bir müddet evvel seyrettiğim zaman nihayet ellilik bir kadın sanmıştım. Halbuki, haber verilen yaşında hiç bir tenzilât yoksa bi le, o zaman yetmişlikmiş. Kendisini ilk ve hey hat ki son defa seyrettiğim o gece son asır Fransız tiyatrosunun pek çoklarınca en büyük siması olan L u c i e n G u i t r y ’yh oğlu S a c lı a G u i t r y ’yi, onun — o zamanki karısı olan —- Y v o n e P r i n t e m p s ’ ı ve birkaç sene evvel ölmüş olub harikulade şiş man vücudu komik rollerin de muvaffakiyetinde munzam bir âmil teşkil eden P a u 1 e y ’i de ilk defa seyreyliyordum. Piyes S a c h a G ıı i t r y tarafından yazılmışdı ve bu piyes te J e a n n e G r a n i e r evlendirecek bir oğlu bulunmakla beraber bir harb zenginine izdivaçla neticelenen tek bir aşk ilham eden câmi‘i yıkılmışsa bile mihrabı yerinde — bir eski nazenin rolünü ifa eyleyordu. Tabiîden ka lın sesi ve sahneye fevkalâde hâkim oynayışı ile S a c h a 'nın bütün eserleri gibi yer yer âdeta çocukça bir eğlence hissini vermekle be raber oynanması hakikatte fevkalâde müşkül
o-
lan bu piyesteki rolünü adetâ eğlenir gibi ifa ediyor, L u c i e n G u i t r v kadar kud retli oynayor, ve hele yaşını asla sezdirmeyor- du. Kat'îyetîe emin değilim amma, galiba sah neye en son çıkışı bu piyesteki rolü olmuştur. Fakat sahneden böyle harab olmadan, oyununu seyreden gençler için eski şöh reti akla sığmaz bir efsâne şeklini al madan çekilişini herhalde, bir çok ak ran ve emsâli gibi har vurub harman savurma yarak muhafaza ettiği, servetine borçlu idi. Ne- tekim gazeteler, kendisinin Paris’te Zafer âbi- desi’ne çıkan galiba dokuz caddeden Vagram
! zaferinin adı ile müsemmâ caddedeki konağında öldüğünü yazıyorlar. Oyununun hâtırasını mu hafaza ettiğim gibi bu konağın önünden geçti ğimi ve burasının ona âid olduğunu söyledikle rini de hatırlayorum. Oyunu, üzerimde ne ka- da rte’sir yapmış!
Bununla beraber kendisini seyretdiğim za man o elbette inhitat halinde idi ve bu hafif
Le Grand Du.c
piyesindeki rolü de zâten bir ak trise mevkiini verecek ehemmiyetde bir şey de ğildi. J e a n n e G r a n i e r ’nin büyük şöhretini asıl te’sis eden âmiller, ilki ölen veöbürlerinin ihtiyar kalemleri nice zamandır ar tık işlemeyen C a p u ı ile L a v e d a n ve M a u r i c e D o n n a y ’ i n komedilerindeki rolleridir. Hele I) o ıı n a y ’ in
Education
de Prince
piyesinde,mû-zikhol
artistliğinden mevhum bir Balkan tahtının kraliçeliğine irti fa edib kral kocasının tahtdan iskatmı müteâ- ki bu dul kalan ve üvey oğlu olan veliad’ ın tah sil ve terbiyesine me’mur ettiği Parisli çapkın la Paris’te gönül macerasına girişen sabık Ma- ceste rolünü ibdâdaki muvaffakiyetini eskiler hâ lâ anlatmaktadırlar. Muasırlarından meselâ bir S a r a h B e r n h a r d t ’ daki ihtişam ve ftiyane’ daki ateşli hassasiyete mâlik olmamakla beraber, Parisli kadın neş’e ve zekâsını yaşar makta bütün rakibelerine tefevvuk etmiş. Ope ret sanatkarı bir kadının kızı olup komediye de operetten gelmiş olan bu J e a n n e G r a n i e r ’ nin yarınki tiyatro tarihinde ye ri belki miihim olmayacak. Fakat, buna muka bil, asıl tarih henüz meydana çıkarılmayan ve sikaların yardımı ile kendisini anmaya lüzum görecektir. Zira Fransa ile Ingiltere arasındaki asırlık rekabetleri en tehlikeli bir safhasında ortadan kaldırarak neticede bu iki devletin 1914 harbinde olduğu gibi bugünkü harpte de el ele yürümelerini te’min eden dostluğun Kral Y e dinci E d o ıı a r d ’ m kısa ve lâkin bütün ci han tarihi için çok mühim olan devre-i satanatı esnasında kurulmasında, bu aktrisin çok te’siri olduğu şimdiden ilân edilmiş bir keyfiyettir. Yedinci E d o u a r d ’ m sonu gelmez veli- ahdliğinin ehemmiyetli bir kısmını Paris’te ge çirmesinde ve Paris’te hoş bir şekilde geçirme sinde ve tâ o zamandan çok samimî bir Fransız dostu olmasında J e a n n e G r a n i e rpek müessir bir âmil olmuş imiş. Eğer ettilerse teâti etmiş oldukları mektuplar belki bir gün neşredilecek ve belki müverrihler için çok can lı bir m ehaz olacaktır..
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi