• Sonuç bulunamadı

İktidarın ortaya attığı düşmanlık

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İktidarın ortaya attığı düşmanlık"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TELEFON: 20520

SAYI: 1401

BUGÜN

8

«MMMtttÜlUfMItlMtltftlilt

TASVİR

Telsrüfs Tasvir, Utaabui

G Ü N L Ü K S İ Y A S İ

G A Z E T E

Nuruosnuuıly« Şerel S.

8*

ÇARŞANBA 10 AĞUSTOS 1949

Halk ile mahlûk arasındaki

mesafe,

zaman mefhumu sıfıra müncer olmadıkça

ölçülemez. *

/IL İM O G L V

(Şerhi ikinci sahifede)

5 0 ,0 0 0 vatandaş İzmirde muazzam bir miting yaptı

Celal Bayar tezvir politikasına

yüzüne hakikatin sillesini vurdu

Fikir v e düşünüş ayrılıkları neticesi olarak vatandaşlar ayrı ayrı partilerde yer alabilir

veya müstakil kalırlar; bu hal vatandaşlar v e

partiler

arasında husumet hislerinin

uyanması için bir sebep teşk il etm ez.

İktidar gaflette devam ederse bu işler

bir kardeş kavgasına kadar gidebilir

™ o .• D -««-.»..* T . ı „ » , » S , . . a* {İrtifa etmevMi iktidar devlet re- faaliyet memleketin sıyası havasını Dr. Ekrem Hayri Üslündağ mi­

tingi aşağıdaki nutku ile açmış­ tır :

Aziz vatandaşlar,

D. P. ikinci büyük kongresini tam bir muzafferiyetle sona ermesinden sonra bu kongreye bağiadiğı ümit­ lerin boşa gittiğini gören iktidar evvelâ neşrettiği b ir hükümet be yanfcamesiyle partimizi ihtilâl m e. todları takip etmekle itham yoluna sapmış ve böylelikle memelket ve dünya efkârını hayali ve bir vehim olduğu gün gibi aşikâr bir takım sebeplerle aleyhimize çevirtmek is­ tenmiştir. Bundan sonra da memle. ket içerisinde sözde tetkik seyahati­

ne memur ettiği Bakanlar yer yer partimizi ve partimiz mensupları - na atfettiği siyası nezahatle telifi mümkün olmıyan isnad ve iftirala­ ra dayanarak kendi partisi lehine propagandalar yapmıştır. Bununla

da iktifa etmeyen iktidar devlet re- .faaliyet

isi ile başbakanı da harekete geçir- fena halde bulandırmış ve umumi mis, kanunları hiçe 'Sayarak memle- efkârda derin bir teessür heyecanı ketin yüksek makamlarını işgal e- uyandırmıştır. Devlet otoritesini den bu iki zatı da propagandalara k ö y l ü y e kullanmak suretiyle yapı an

teşvik etmiştir. Bu anormal yüksek _______ (Devamı Sa:b » ıı:i de)

Günün yazısı

Bundan evvel snıürde yapılan mitinglerden birinde Celâl

Bayar konuşuyor

HDrrijel kundakçıları!..

Vatandaş gözünü aç!.. Bu memlekette telkin edeceğin fikir şudur: İktidarın etrafında, çanaklarında riya, torbalannda iftira, millet haklarını çiğneyerek mevki di enediğine çık­ mak isliyenlere imkân verme... İktidardakiler de insandır. Câzib tertiplere kapılabilirler. Onları gördüğün zaman yü­ zünü çevir... Anlasınlar ki, m üeyyide’erin en ağıriyie karşı karşıyadnlar.

İzmir, (Başyazarımız­ dan telefonla)

1 # ATAN D AŞ, dikkat et! V Dünyanın her yerinde

ve her devirde bir takını in­ sanlar vadır ki, ruhan eksik doğmuşlardır. Herkes gibi on­ lar da yüreklerinde ihtiras ta­ şırlar. Fakat, ihtiraslarının kendilerini ulaştırmak istedi­ ği hedefe ancak haset yolun­ dan gidebilirler. Ruhan eksik doğuşları için, ideal ve nıak- sat uğrunda açık bir mücade­ lenin kademelerinde ağır ağır yükselmek onlara zor gelir, bu işi yapamazlar. Halk hâki­ miyetinin hükümfermâ oldu­ ğu bir diyarda kendilerini ka­ biliyetleriyle, bilgileriyle ve bilhassa karakterleriyle, o hal­ ka kabul ettirmenin mümkün olmıyacağım, olamıyacağım görünce, karanlık, yollara sa-' parlar. Millete değil, milletin;

başındaki nüfuzlu insanlara yanaşarak, onların teveccühü-! pü, kazanmanın yolunu arar­ lar.

Bu

yol fazilet, bilgi ve ka­ rakter yolu değildir. Bu yol boşa

gitme

yoludur. Bu yol hususî işlere varıncaya kadar her işde arzı hizmet yoludur.! Halk, muhit, onlar için ne di­ yor, umurlarında değildir. İl­ tica ettikleri kuvvetli adam-; fardan aldıkları nüfuzla, mu­ hitlerine karşı ceberût göste­ rirler. Yukarının elini öper­ ler, ve bu tabasbustan aldık­ ları kuvvetle aşağıya tekme âtmak isterler...

Bu memleketin yakın tarihi bunların nümunelerini çok gördü... İsimlerini hepiniz bi­ lirsiniz... Umumî bir yere gel­ dikleri zaman, o mahalli terk! etmsk ihtiyacını hepiniz duy­ muşsunuzdur.

îştv* bu adamların gözünde şimdi bir ümit belirdi... Yat­ tıkları siperlerden çıktılar... Hürriyetinizi kundaklamak is­ tiyorlar... Yarın bu vazifele­ rinde muvaffak olamazlarsa, yine çıktıkları yere dönecek­ lerdir. Bunlarla, bir kişi, beş

kişi mücadele edemez. Elle­ rinde tuttukları dalkavukluk

CIHAD BABAN (Devamı Sa: 7 Sü 1 dc)

Şiddetli yağmurlar

y ü tü n d e n

Giresun şosesi

üzerinde sekiz

köprü yıkıldı

Giıesup 9, (A .A .) 5 /8/949 akşamı bağlıyarak ertesi günü öğleye kadar fasılasız yağan şiddetli yağmurların yaptığı sel bir

(Devamı Sa: 7 Sü: 3 de)

Mareşalin sağlık

durumu ciddileşti

Fevzi Çakmak-a dün bir

konsültasyon yapıldı

ve kan verildi

Teşvikiye Sağlık Yurdunda oirkaç gün evvel mühim bir ame liyat geçiren Mareşal Çakmak’ m sıhhî durumu dün biraz ağırlaşır gibi olmuştur. Mareşale dün ak­ şam bir konsültasyon yapılmıştır. Bu konsültasyonda ameliyatı ya­ pan operatör Feyzi Taner ve Prof. Ekrem Şerif Egeli de bu­ lunmuştur.

Diğer taraftan kendisine ikinci defa bir kain plâzması tatbik edil­ miştin Kan plâzması evvelki ak­ şam Ankaradan hususî bir askeri uçakla İstanbula sevkedilmiştir. (Devamı Sa: 7 Sü: 3 de)

Boş yazarımızın miting® ait intibaları

İktidar ortaya attığı düşmanlık

hissinden nedamet duymalıdır

Dünkü mitingle muhalefet bir kere daha vuzuh ve samimiyet esaslaıile döğüşerek

meydan muharabesini kazanmış bulunuyor

İzmir. 9 (Başyazarımız las Otelindeki odamdan ya zıy o- b i akıyor, Dağ başını duman almış telefonla bildiriyor): rum. marş, gökleri doldu ru yor Bu halk Şu satırları izm irin Ankara P a - Caddeleri dolduran halk sel g ı- önde bandoları olduğu halde m

ı-Kömür ocağında

grizo patladı

32 amele yanmak suretile yaralandı ölen yok. Vali

ve İşletme müdürü ile mühendisler za­

manında tedbir aldılar

ş e h r i n

a s a y i ş i

h u s u s u n d a

•««MMMHUmHmııınmH'imuiıtMiHiııııınııtmıiHh'.IMttMitHifMu. ... -... ...

Jandarma ve polis sıkı

bir işbirliği yapacak

Mühim meşe elerde jandarma komulanı He Emniyet

Müdürü müşterek kararlarım Valiye gösterecekler

Önümüzdeki seçimler münasebe­ tiyle C. H. P. nin açtığı kampanya ile gittikçe gerginleşen siyasî hava­ nın hükümeti bazı kararlar almağa sevkettiği ve bu arada ilk iş olarak şehir içinde jandarmanızın tanı sa­ lâhiyetle polisle işbirliği yapması . çin lâzım gelen tedbirlerin alındığı söylenmekte ve bu kararın alınma­ sında son Veliefendi hâdisesinin ro­ lü olduğu iddia edilmektedir.

Blindiği gibi İçişleri Bakam Emin Erişirgil şehrimizde bulunduğu müd det zarfında Veiiefeeıdi hâdisesi de dahil olmak üzere âsâyiş ve idari işler bakımından bazı tetkiklerde bulunmuş ve bu arada Vilâyette biri Vali Lûtfi Kırdar ve jandarma genel komutam korgeneral Nuri Berközûn diğeri Başbakan Şemset­ tin Güsıaltay, Dışişleri Bakam Nec­ mettin Sadak, Adiye Bakanı Fuat

Sirmen, İstanbul Valisi Lûtfi Kır- dar ve C. H. P. müfettişi Sadi Ir­ mağın iştirak ettiği iki toplantı ya- pıimışır.

Örf idare havası estirmek mak - sadiie alındığı söylenen bu tedbirle­ rin de bu toplantılarda kararlaştırıl­

dığı ve hatta bu hususta alınması lâzım gelen tertibatın görüşülüp neticeye bağlandığı anlaşılmaktadır.

Bilhassa 3,5 saat devam eden son toplantıda Strasburgtaki Avrupa konseyinin görüşülmesi ile geçen

(Devamı Sa: 7 Sü 2 de)

Irşlltmde

Rüşvet teklif

eden iki

Türk talebesi

Manchester, 9 (A ,A .) Reutcr:

tki Türk talebesi bugün Salford Teknik Kolejinde çalışan bir ka- (Devaım Sa: 7 Sü: 3 de)

Tatbikine başlanmış olan

İl idare

Yeni kanunun

odelet

cihazının

istikbalini bozan maddeleri

B

ÜYÜK Millet Meclisi tarafın­ dan 10 Haziran 1949 tarihin­ de kabul olunan ve 31 Temmuz 1949 tarihinde meriyet mevkiine girmiş bulunan 5442 numaralı 11 İdaresi Kanunu, çok şayanı dikkat hükümleri ihtiva ediyor. Türkiye- de demokrasi dâvasını güdenler ve hukukî bir devlet nizamının tees­ süsü peşinde olanlar, bu kanun ü- zerinde durmalı ve onun ktfymuş olduğu hükümleri inceden inceye tetkik ederek, Cumhuriyet Halk Partisinin ve Hükümetinin demok rasiyi tahakkuk ettirme işinde ne

dereceye kadar samimi davrandık­ larım bu suretle bir kere daha cid ­ dî bir ölçüye vurmalıdırlar.

(Devamı Sa2 Sü:7 de)

İzmir mektupları

Yazan:

Cihad

Baban

Bugün 4cü sahifemizd©

mutlaka okuyunuz

Zonguldak, 9 (A .A .) 3ugün saat 18 sıralarında Ü zü l­ mez bölgesinin Asma ocağında m ilopera damarı tavan ayağının üst yolunda bir lâğım atılması ne­ ticesinde vukubulan b ir grizu iş­ tiali damar dahiline doğru ilerle­ miş ve orada çalışan işçilerden 32 sinin yanma suretiyle yaralanma­ sına sebep olmuştur. İşçilerin y a ­ raları umumiyetle hafiftir. İlk te­ davileri yapılmıştır, ölen olmadığı gibi yaralılar arasında sıhhî duru­

mu tehlikeli olan da yoktur. Tah­ kikat devam etmektedir.

Vaka olur olmaz bölge baş mü hendisi ile mühendisler yetişmiş­ ler ve tahlisiye ekibi derhal vaka mahalline gitmiş, bunları takiben de istihsal müdürü ile muavini ve emniyet mühendsleri de ocağa var mışlar ve mahallinde icap eden tedbirleri süratle almışlardır. Va­ kadan hemen haberdar olan genel müdür de derhal ocağa gelmiştir.

titngden geliyorlar. 2 saat evvel de aksi istikamete doğru adım a- dım gitmişlerdi. İtiraf edeyim ki, hayatımda bu kadar muazzam bir miting görmemiştim. Halkı saha

(Devam ı Sa:7 Sü:4 de)

S a d a k S t r a s b u r g ’ d a

m i t i m i i m t m i t u l u m u - « . . . .- I M I K I I I H I H I H I I I I H İ H I M ;m.m m m h ««• • • • •

*-Numan Meııemencioğlu ile Elçilik Müsteşarı Settar |

İksel, Sadak’m müşavirleri olarak toplantıya iştirak *

ettiler. Sadak dün öğle yemeğinde Strasbug Beledi­

ye Reisinin davetlisi idi

aiO M ii.m m iim .ti

Strasbourg, 9 (A .A .) A FP: Türkiye Dışişleri Bakanı N ec- meddin Sadak ilk defa, A vrupa Birliği Konseyi Bakanlar Kom ite­ sinin bu sabahki toplantısına işti­ rak etmiştir. Türkiyenin Fransa Büyük Elçisi Numan M enem enci- oğlu ile Elçilik Müsteşarı Settar İksel, Türkiye Dışişleri Bakanının yardımcıları olarak toplantıda ha­ zır bulunmuşlardır. Sadak, toplan­ tıda, İngiltere Dışişleri Bakanı

IH I IH H II H I M IH M I M

Ernest Bevin ve İsveç Dışişleri Bakanı Unsen'in arasında oturu­ yordu. Oturum açıldıktan sonra toplantıya başkanlık eden Spaak, üyelere ve bilhassa Türkiye ve Yunanistan Dışişleri Bakanlarına hararetle hoş geldiniz demiş, bu iki memleketin Avrupa Birliği Konseyi çalışmalarına çok kıym et­ li yardımları dokunacağını belirte­ rek tebriklerini sunmuştur.

(Devamı Sa:7 Sü:5 de)

Millî

husumet

andı

Bayar’ın dünkü nutkunun cn ' mühim tarafı olan M ilî Husu­ m et Andı» hakkmdaki izahları

H

USUMET hisleri vatandaşlar ve partiler arasında husu­ metin değil, ayni yurdun evlâtları olmanın telkin ettiği «karşılıklı sevgi ve itimadın hüküm sürmesi partimizin bağlı bulunduğu d e­ mokratik ideallerin hasta geiişi- dir. Fikir ve düşünüş ayrılıkları neticesi olarak vatandaşlar ayrı ayrı paralelde yer alabilir veya müstakil kalırlar. Bu hal vatan­ daşlar ve partiler arasında lıusu-

( Devamı: Sa. 6, Sü. 7 de)

TEPEDEN İNME

Yeni memuriyetine gidecek: olan Belediye reis muavinlerinden Muhtar Acar dün Gazeteciler Cemiyetine gelerek gazetecilere veda etmiştir.

Kesimde Muhtar A car gazeteciler arasında görülmektedir.

Msvlut

'"‘ g* EK Parti sisteminin, yirm i • beş senedir törpülediği kıy­ metlerden birisi de Devlet adam­ lığı vekarıdır.

Meselâ, bir muayedede hüküm­ darın huzuruna iki dakika geç çağırıldığı için, hemen oracıkta Sadaret mührünü gönderiveren o küçücük yapılı Âli Paşanın vekarı koca bir tarihe sığmıyor.

İmzasının üstünde Sadırazam kelimesini koym adığı için bu lâü- balîliği bir türlü affetm iyen v e Padişaha şikâyet ederken: Bu a - dam deli m idir? diye kükreyen zat Bursa Valisi A hm et Vefik P a­ şadır.

Bir de şimdikileri düşünün: Ha­ kikatte bir zümrenin tahakkümü­ nü sağlamak için parti propagan­ dası yapanların huzurunda ebcet okuyan çocuklar gibi diz çökü­ yorlar. Bu toplantıları tertip c - denlere karşı; Arkadaş! Ben Halk Partisinin değil, Devletin memu­ ruyum , diyebilen kahramanı, ma­ alesef daha göremedik.

Evvelkilerin hizmetlerine v e kudretlerine şahadet eden tarih­ tir. Sonrakilerin ne adam olduk­ larını nerede okuyacağız acaba!

Nerede olacak? Nasib olursa kırkıncı güıı okunacak mevlûtları gazetelerde ilân olunurken...

(2)

SAYFA S 3?wspF TASVİR 10 AĞUSTOS 1949 , y v"»

G i

#

s

Ti

B A S L A R

£ 0

Kızıl Macarisfcsndo

suçun tarifi

CydspsşfeİS fahiş® kapitalizm®

mikrop harbi ilin etmiş

Jft acaristanda medeni kanun dc-" mode olmuş. Komi'mistîei Öyle diyor. Ama. orada medeni kanunun adı başkadır, (Burjua kanunu) der­ ler, Tabiatile, burjualarla mücadele ettiğini belirten bir rejimde bu ka­ nunun hükmü geçmiş sayılacaktır. Yerine konan (Yoldaş kanunu) ise öyle enteresan bir şeydir ki bir gün «Maeariştanda ne suçtur, ne değil­ dir?» Kimse içinden çıkamaz. Size, birkaç ceza sebebi ve birkaç bera- etle neticelenen vak'a anlatalım. Hükmünüzü kendiniz verin:

T A Y Y A R E M E YD A N LA R I İmre Kelen, Budapeştenin Raday sokağındaki 12 numaralı evinin ö - nünde durmakta, biraz ileride, kal­ dırımda hararetli politika münaka­ şalarına dalmış olan bir grubu sey­ retmektedir. Bu sırada bu gruptan birisi, arkadaşlarına şöyle diyor: «Haberiniz var mı çocuklar? Kuşlar Batı Maeariştanda bize bir sürü tay yare meydanı hazırlıyorlarmış. Bu sözleri dinliyen İmre Kelen, tesa­ düfen o sırada başını çevirerek y e ­ re tükürür. Tayyare lâfı olunca hep harp içinde bir bombardımanda öl­ müş oğlunu hatırlar ve üzüntüsünü tükürerek geçirirdi. Evet.. Y ere tü­ kürdü ve sonra grupa doğru Seslen­ di: »Neden?»

Bunun üzerine İmre K elen’ i tev­ kif ettiler,

ROZETE H A Y R A N L IK ! Hırsızlıktan sabıkalı Bela Geliert Budapeştenin meşhur pâstahanele- rinden Espresso-Caie'de bir iskem­ lenin arkalığına asılmış bulduğu bir pardesüyü aşıracağı sırada ve par- desü elinde yakalanmıştı. Kendisi hakimin huzuruna çıkardıkları va­ kit hüngür hüngür ağlamaya başla­ dı. Hıçkınyor ve söyleniyordu: «E- fendinı, bende böyle bir pardesü çalacak adam bali var m ı?» Bakı­ nız beni cezbeden bu oldu işte..Şu, görüyor musunuz?.» ve elüe parde- sünün yakasında, komünst partisi tarafından çalışkan işçilere verilen hususî takdir rozetini gösteriyordu. «Şunu görüyor musunuz sayın yar­ gıcım?. Ah, ömrümde bir defa böy­ le bir rozete sahip olmak, bütün e_ı melimdi.. Fakat madem ki, ben ala mıyorum, hiç olmazsa hayatımın ye gâne gayesini teşkil eden bu rozeti bir kerecik olsun yakından yöreyim, dedim ve pardesüyü

me aldım.» ve sesin - sahte bir heyecanla

Sadec onun için!» İmre Gellert beraeı, etti.

BİR A Ş K SAHNESİ Masaristanda balen (Büyük rü­ ya) adlı bir film gösteriliyor. Başın dan sonuna kadar komünist propa­ gandası yapılan bu filmin bir ye - rinde hararetli ve romantik bir aşk sahnesi var. Delikanlı güzel, kız gü zel, sarmaş dolaş bir haldeler. Bir ara kız, birdenbire sevgilisini öpü­ yor ve ona şöyle diyor: «Sevgilimi. Şimdi fabrikadaki işimi nasıl daha mükemmel bir hale getireceğim aklıma geldi!.» Filmin tam burasın­ da, seyirciler arasında bulunan çi­ mento amelesi Laszlo Homo.noy bir kahkaha savuruverdi. Sinemadan çıkarken iki yanma birer polis di - kilmişti. Kendisini-derhal tevkif e- dip hiç de romantik olmıyan bir ha­ pishaneye tıktılar.

FAH tŞEN İN M İK RO P H A RB İ Budapeştenin sekizinci bölgesin, de "tanınmış fahişelerden (Keskin Katya) bir akşam, paralı bir kapi­ taliste misafir olmuştu.. Tam bu sıra da polis, kapitalistin evini »basıp araştırmalar yapmağa kalkmaz mı?. Doğrusu evde hayli şüpheyi calip şey’ er bulunmadı değil. Bir kere Şeksperin bütün eserleri, İngilizce bir gramer ve bir de yatakta yatan Katya bulundu. Fakat bu şüpheli şeyler, kapitalist ev sahibi için bir suç teşkil etmedi. Bilâkis fahişa Kat , yanın kendini bir kapitaliste satmış olması polisleri fena kızdırdı. Nite­ kim kafilenin âmiri olan muavin: «Bana baksana Katya, senin gibi

¿0» A . A A

an için eli-i yavaşlatarak! vylendi; «Ya!.

bir orospuya, kapitlistlerle düşüp kalkmak yakışır mı?. Bu suçtur, bilmiyor musun?. Bizimle karakola gel bakalım!.» Katya, başım salla - yarak memura: «Yoldaş! dedi. Hak sizlik ediyorsun- Ben bu pis kopitalstin evine mahsus geldim. Pa rasiyle benim gibi bir proleteri ce­ zasız satm alamıyaeağım ona isbat etmek için... Uç gün sonra kokusu çıkarsa anlar hanyayı konyayı!.»

V e polislerin bir şey anlamadığını görerek gülüp kulaklarına eğildi. O zaman, hepsinin ağfâarı, kulak - lanııa vardı.

Katya zührevî bir hastalıkla rîıa- lîddü ve mikroplarını her rastladığı na" aşılamak »uretile kapitalizme mikrop harbi açmıştı. Polisler, bu gayretli komünist fahişeyi serbest bıraktılar.

MENDİLCİ SAN DO V Budapeştede bez veya kâğıt men­ diller, apdesthane kâğıtları imâl e. derek dünyalığı doğrultan Sandor Nagy, zekâsiyle övünen bir adam, dı Nazi işgali altındayken modaya uymuş ortasına Mitlerin resmi, ke­ narlarına da gamalı haç işlenmiş mendiller çıkararak dünyanın para­ sım kazanmıştı. Nazileri hiç sevmez di. Kalabalık yerlerde, cebinden, or tasında Mitlerin resmi bulunan bir mendil çıkararak açıp, Hitlerin su­ ratına doğru gürültü ile hımkmnaki veya tükürmek, başlıca nüktelerin­ den biriydi.

Sandor, komünist rejiminde de, memleketin yeni efendilerinin hoşu­ na gidecek işler yapıp para kırmak­ tan geri durmadı. Bilhassa bir diş macunu icat etmiş, üzerine (Sağ­ lam dişler - Sağlam devlet) veeize- sini yazmıs'ı. Ayrıca çıkardığı bir sabun da talinin büsiü şeklindey­ di.

Amma Sandor en mühim buluşu, son defa piyasaya sürdüğü (Sıhhat kâğıdı oldu. Bu, makara halinde bir aıptesthane kâğıdıydı ve her iki ya­ nında süs makamında, kırmızı renk le basılmış orak çekiç vardı. Gün­ lerden bir gün, komünist efendiler­ den biri Sandor’un bu kâğıdının süs lerine dikkat edince hemen kendi­ sini tevkif ettiler.

K A Z A NETİCESİNDE ÖLÜM Darüşşafaka son sınıfına kadar daima birincilikle geçmiş kıymetli v c çauşkan bir genç olan Necdet F ıku l tatilini geçirmek üzere git-, t gı Gel,'boluda denire girerken biri kaza neticesinde boyun kemiği kı-l rılmj.ştıı-. Şehrimiz Cerrahpaşa has: tanesine getirilen Necdet, bütüni gayretlere rağmen kurtanlam ıya. rak ölmüştür. Dün Darüşşafakalı- lar arkadaşlarım omuzları üzerin­ de taşıyarak Eyüp Sultana götür­ müşler ve göz yaşları arasında top­ rağa tevdi etmişlerdir.

Kısıntı = sıkıntı

M

A R Ş A L yardımından b ek ­lediğimiz paradan bir h ayli kısıntı yapılacağı haberini diinkü gazetelerde okuyunca, Devlet Bakam Cemil Sait B ar- las’m A vrupa seyahatinden d ö­ nüşte söylediği sözleri hatırla­ dım.

Doğrudan doğruya Marşal yardım plânlyle meşgul olan Devlet Bakanımız, gazetecilere karşı, istediğimiz paradan k e­ sinti yapılması ihtimalini telâf­ fu z etmeğe bile yanaşmamıştı. Kalkınma ümitlerimizin bağlı bulunduğu Marşal yardımı hak­ kında, Cemil Sait Barlas'm pek hassas v e alıngan görünmesi hakiı-Nİdi. İç ihtiyaçlarımızı sağ­

layacak, bir miktar da ihracât yapmamıza yarayacak dolar yar­ dırmam kısıntıya uğramaslyle tasavvurlarımızdan, ferahlık v e ­ ren hayallerimizden bir çoğunun çökeceğini Devlet Bakam pek haklı olarak acı acı düşünüyor­

du. Ne çare kİ, parayı verecek ve miktarını münasip görecek olanların kanaatları, Cemil Sait Barlas’m arzuladığı gibi çıkm a­ dı. ' Bütün Avrupa devletlerine yardım miktarları üstünden in ­ dirm eler yapılmasına, parayı verecek olan Amerikadan ilham alarak karar verm ek durumun­ da kalan Avrupadaki teşkilâtın bizim için imtiyazlı bir muame­ leye razı olacağı şüphelidir.

Vakıa, Türkiye yardımının makul bir hadde kısılmasına ça ­ lışmak üzere, Marşal plânı Tür­ lüye İcra Komitesi Mümessili Mr. R. Dorr’ un memleketimiz­ den acele A vrupaya hareket et­ tiğini biliyoruz. A yni zamanda, A vrupa kalkınmasının müşterek yardımlaşma şeklinde neticelen- dirilemiyeeeği hakkında Am eri- kada epey zamandanberl izhar edilmekte olan tereddütlere de v â k ıf İdik. Harpten perişan çık ­ mış A vrupanın kendi kendine yeterliğini tem in gayesiyle razı olunan Marşal yardımının umu­ lan neticeleri verm iyeceğf ve AvrupalIların umumî kalkınma­ dan ziyade, kendi m iüî ekono­ milerini hesaplıyarak hareket ettiklerine dair tenkitlerin, A m e­ rikan matbuatında yer almağa başladığını da görüyorduk.

Efkârı umumiyeye büyük k ıy ­ met verilen Amerika gibi bir memleketten çıkacak paraların mahalline sarfedilmesi ve gaye­ yi temin eylemesi kanaatlarmm sarsılmağa başladığı bugünlerde, Türkiyeye miihım bir avantaj gösterilmesi güçtür sanırım.

Şu kaide, «hazır para çabuk tükenir» sözüne göre, kentlimizi ve işlerimizi ayarlamak m ecbu- riyetind • olduğumuzu kabul e - derek, kısıntının karşılığı olan sıkıntıyı millete açıklamak su­ retiyle hayalleri bir yana bıra­ kıp, hakikatlerle uğraşmamız zaruridir.

EŞREF ŞEFİK

M O D E R N O K Ç U L A R D A

A S K E R Î P S İ K O L O J İ

Bu enteresan makaleler seri­ sini pek yakında TASVİR sü-, tunlarında okuyacaksınız.

15 yıldanberi askerî psikoloji ve ahlâk üzerinde kitaplar ve makaleler neşreden, Askerî L i­ seler ve Deniz Harp Okulunun Felsefe ve Askerî Psikoloji öğ­ retmeni

Faik Türkmen’in

bu yazıları, uzun tetkikler ve çalışmalar mahsulüdür.

10 yıld a n b eri' (Sayag) m ec­ muasını çıkaran ve bütün vilâ­ yetlerimizde askerî psikoloji v* ahlâk konferansları veren Faik Türkmen’ in üslûbu hem aiakâ

S

İ çekici, hem düşündürücüdür. Bu makaleleri sabırsızlıkla bekleyiniz.

C. H. P. iktidrdait

neden çekilmelidir?

Müsatekaya iştirak edenler mektuplarını acele

göndermelidirler.

M ÜSABAKAYA İŞTİRAK MÜDDETİ

10 AĞUSTOS’

DA

SONA ERECEKTİR.

ve Sosyal Yardım Mü- auru Dr. F aik Yargıcı, beraberin­ de A m erikalı B eynelm ilel Sağ.ık teşkilâtı üyesi Dr. W ine olduğu halde Haydarpaşadaki V erem p a v­ y on u ile E renköyündeki Sanator­ yum u ziyaret etmiştir.

★ P ertevniyal Lisesi ile Süley- m aniye ortaokulunun ve taıebesi f Az„ ° “ -n diğer bazı ortaokulların lağvedileceği söylenm ektedir.

A A ntalya aV liiiğine tâyin o lu ­ nan sabık E m niyet M üdürü İsmail H akkı B aykal dün yen i vazifesi başına hareket etmiştir.

★ Ekonom i v e T icaret Bakanı V edat D icleli bu sabahki ekspresle şehrim ize gelecektir. Bakan, şehri­ m izdeki T icaret v e Sanayi erbabile görüşm elerde bulunacak bazı tlca- cî m eseleler etrafında izahat ala­ caktır.

•k Şehrim izde bulunan Gümrük,

ve T ek el B akam Dr. Fazıl Şerafeı- tin B ürge dün öğleden evvel T e ­ kel genel m üdürlüğünde öğleden sonra güm rüklerde m eşgul oljnuş- tur.

s i h ö b i

519 grama indirilen ekmek

yine 20 kuruşa satılacak

Karar garın tatbik edilecek,

fırınlar sıkı surette kontrol edilecek

d e daha esmer çıkmasını tabiî k a r­ şılamak gerekir. Ç ünkü fırınlara verilen un böyledir. K abahat d e­ ğirm encilerdedir.

Belediye kontrolleri

B elediye D aim î Encüm eni, tek tip ekmeğin bu gün kü miktar ve fia lı üzerinde yapılm ası İstenilen

değişiklik hakkında b ir karara varm ak için dün öğleden so m a b ir toplantı" yapmıştır.

Y eni belediye reis m uavini Suat K u tat’ın başkanlık ettiği toplantı­ da fırıncıların m üm essilleri de dinlenmiştir. F ırıncılar .kmeğin 500 grama indirilm esi fikrin i şid­ detle müdafaa etmişler, fiatın da 25 kuruş yapılm asını teklif etmiş­ lerdir.

Uzun süren m üzakerelerden sonra encüm en ekmeğin 510 gram olarak imalinin ve 20 kuruşa sa­ tılmasını daha m ünasip bulmuştur. A y n i zamanda ekm eğin rutubet de recesi de 38 den 38 ya indirlmiş- tir.

B u karar m u cibince ekm ek ya­ rın sabahtan itibaren 510 gram ü- zerinden francala şeklinde çık a n la cak ve tanesi 20"kuruşa satılacak­ tır.

Toplantıya iştirak eden fırın cı­ lar cem iyeti reisi, ekm eklerin fena imal edilm esinde fırıncıların hiç b ir suitaksiri olm adığını b elirte­ rek b ir m uharririm ize dem iştir ki: — Ekmekler. ı m uhtelif sem tler­ de daha beyaz, m uhtelif sem tlerde

C İP . seçim faaliyetine

hız verdi

OCAK VE B U CA K LA RD A «S A ­ M İMÎ H ASBIH ALLER» A D L I T O PLAN TILA R Y A P IL A C A K C. H. P. b u ca k ve ilçe başkanlar! dün il m erkezinde, il başkam Dr. Esad D u ru soyu n başkanlığında bir toplantı yapm ışlardır

Toplantıda parti kanaliie gelen halk şikâyetleri üzerinde durulm uş v e bunların hal çareleri araştırıl­ mıştır.

Bu arada ara seçim leri ile 1950 genel seçim leri de bahis m evzuu edilmiş ve b u münasebetle ocak, bucak ve ilçe!erce ittihaz edilmesi gereken hattı hareket etrafında bazı prensip kararlarına varılm ış­ tır.

B u cüm leden olmak üzere ocak, bucak ve ilç ler, «samimî hasbıhal­ ler» şeklinde tertip edecekleri top ­ lantılara bütün ü yeleri davet ed e­ cek ler v e parti faaliyetleri etrafın­ da açıklamalarda bulunulacaktır.

B u toplantılara parti m illetvekil­ leri ile diğer ileri gelenlerin de behem ehal iştirakleri sağlanacak­ tır.'

Şehrin mahrukat

ihtiyacı için yeni

kararlar alınıyor

Şehrin mahrukat ihtiyacını tec bit etm ek ve tem in çarelerini k o­ laylaştırm ak üzere dün sabah sa­ at 10 da Orman G en el Müdürü F aruk Şeker ve istihsal bölge'eri Orm an işletme, şeflerinin ve bele­ d iye iktisat m üdürünün iştirakile b ir toplantı yapılmıştır.

T oplantıca Jstanbulun önümüz­ deki kış odunsuz v e kömürsüz kalmaması için a] nacak Jedbh’jcr i tesbit etmiştir.

İstanbul ihtiyacı için ayrılan o- dun ve mangal köm ürü miktarının arttırılması kararlaştırılmış ve b e ­ lediye m utem etler:ne bu yolda di­ rek tif verilm esi derpiş edilmiştir.

D iğ er taraftan od u n ve köm ür bayileri belediyenin şehre odun ve köm ür bayileri belediyenin şehre odun v e köm ür sevketm esine karşı tedbirler almakta, m ân i olmıya ça­ lışmaktadır.

Fakat, belediye önüm üzdeki kış halkın odunsuz ve kömürsün kal­ maması için bütün tedbirleri ab mıya karar verrr/ştir.

Ga

p

fotoğrafçı

hâlâ buluşamadı

B ir haftadanberi kaybolan K adı­ köy’ ünde M oda caddesinde Serva- nis fotorafhanegi sahibi Mihal Servanis hâlâ bulunam am ış ve a- kıbeti hakkında şimdiye kadar en ufak bir ize dahi tesadüf edilem e­

miştir-Fotoğrafçının akrabasından Y. Servanis, kayıp Mihalin hakkında gazetelerde b irçok yalan yanlış şeyler yazıldığım söy ley erek bir arkadaşımıza demiştir ki:

— Mihal hiç de yazıldığı gibi pek zengin bir kim se değildir. Bütün serm ayesi b ir fotoğrafhanesi ve m ütevazı kazancıdır.

G eçen perşem be günü sabahle­ yin dükkâna geldi. K en d i elile dük kânını açtı; bilâhara çarşıya indi, öteberi aldı v e tekrar dükkâna döndü; annesi bu sırada dükkâna gelm işti; öteberiyi annesine ver di, kendisi de biraz gezeceğini söy- liyerek çıkıp gitti, bir daha dönm e­ di.

Mihal, evine bağlı, annesini veı karısını ço k seven hakikî b ir ev

erkeğidir.

D iğer taraftan beled iye m ura­ kıpları düne kadar 316 fırını ânı olarak kontrol etmişlerdir. B unlar­ dan 29 u hakkında daim î e n cü ­ m en kararlarına, 6 sı hakkında da M illî K orunm a Kanununa aykırı hareketten dolayı yıldırım cezası verilm iş ve hak’ rında kanunî m u­ am eleye tevessül olunmuştur. A y ­ rıca b ir fırında da 74-76 randıman lı 61 k ilo un ele geçirilmiştir.

V s S ie fe n c fi

h â d ise sin in

ik in c i s a f h a s ı

V eliefendİ A t Yarışları yerinde vııkübulan m üessif hâdise etrafın­ da savcılıkça- yürütülm ekte olan soruşturm aların b irin ci kısmının sona erdiğini, bundan evvelk i sa­ yılarım ızda bildirm iştik.

Dün, hâdisenin patlak verm esin­ d e methaldar oldukları anlaşılan 5 kişi daha nezaret altımı alınmış; haklarında soruşturm aya geçilm iş­ tir.

Soruşturm aların ikinci safhasını teşkil eden Mevzu, yarışlarda hile yapm ak m eselesi idi. S avcılık bu hususun tahkik v e tesbiti için bir ehli vu k uf heyeti teşkilini lüzum lu görmüştür. H eyet, at yarışlarının tertip ve tanzim iyle alâkalı evrak­ lar üzerinde in celem eler yapıp, du rum u tesbite çalışacaktır. ■

Temmuzun beşinde

yüriirlüğ|| giren

Çekoslovakya iic yapılan ticaret

mualıedesi dün tebliğ edildi

Mudhadanamanin başlıca esasların* veriyoruz

H er iki tarafın d evlet bankaları, karşılıklı olarak kendi m em leket ihracatını 150 m ilyon Ç ekoslovak kronuna kadar finanse edecektir. M em leketim izle Ç ekoslovakya a-

rasında 9 tem muz tarihinde Prag- da imzalanan ticaret v e ödem e’ an­ laşması dün şehrimizin ilgili m a­ kamlarına tebliğ edilmiştir.

Tem m uz bidayetinden itibaren yürürlüğe* giren m ezkûr ticaret anlaşmasının b ir ay gecikm e ile. yayınlanması iktisadı, ticarî ıneba- filde iyi karşılanmamıştır .

Bütün ticaret anlaşmalarının vaktinde duyurulm ası v e esâsları­ nın zamanında bildirilm esi lü zu ­ m unu söyliyen alâkalılar E konom i v c Ticaret Bakanlığının b u m ev­ zuda çok ağır iş gördüğünü b e ­ yan etmekte b ir ço k zararları tev- lid ¿ttiğini açıklamaktadırlar.

Birkaç gün ev vel Bakanlık tara­ fından teksir edilerek yayınlanan m ezkûr anlaşmanı nesasiarını aşa­ ğıda veriyoruz:

Anlaşma iki m em lekette y ü rü r­ lükte "bulunan ithalât v e ihracat genel rejim lerine uygun olarak yapılacaktır.

B edeli yü z T ürk lirasını, v e y a ­ hut m ukabili Ç e k ,k u r o n u veya başka b ir para ile bu m eblağın e- şitini aşmayan gönderm eler için m ense şelıadetnamesi araııılm ıya- caktır. ;

imzalanan uzlaşma v e buna ili­ şik Ç ekoslovakya ağır sanayii m a­ m u lleri teslimatına ait m ektup hüküm leri gereğin ce i k î' m em le­ ket y etk ili makamları tarafından tasdik edilmiş olan işlemler, 'k i m em leket ithalâtçıları ve ihracat­ çıları arasında akdolunm uş bu lu ­ nan söyleşm elere göre tasfiye ed i­ lecektir. Anlaşmadan önce y ü rü r­ lüğe girm i şolan hususî takas iş­ lem leri veya serbest dövizli işlem ­ ler vc yine her iki m em leketin yetkili makamları tarafından tas­ dik edilen ve anlaşmanın sona er­ diği tarihte henüz bitirilm em iş b u ­ lunan işlem ler bunların tasd’.k e-, dilmesi sırasında her iki m em le-, kette yürürlükte bulunan genel; rejim hüküm lerine g öre tasfiye e- dilecektir.

Çekoslovakyadan T ü rk iy ey e it­ hal edilecek ve T ürkiyeden Çeko: lovakyaya ihraç edilecek olan m al­ ların bedelleri Ç ekoslovakya M il­ lî Bankası nezdinde T ü rk iy e C u m ­ huriyet M erkez Bankası aç[ına a- çılan faizsiz b ir Ç ekoslovak kuro-ı nu hesabına yatırılan paralarla ö- denecektir. Y ani ted iyeler para yatırma tarihlerine göre v e her âkit tarafından kendi m illî parası üzerinden yapılacaktır.

MAHKEMELERDE:

Aktın vapurundaki

kaçakçılık hâdisesi

«A ktan » vapuru ile bazı eşya kaçakçılığına ışebbüs etm ekten sanık Izak Ş eboy, A v ra m v s Na- talla vazifelerini suiistim alden sa­ n ık Alâattin, v e Haşan adındaki m em urların m uhakem esine dün başlanmıştır. Sanıklar, sorguların­ da, kendilerine asnad olunaiı suçu, tevil y olu ile inkâr etm işlerdir. Duruşma, şahitlerin celb i için bir başka güne talik edilmiştir.

Esrar Kaçıranların duruşması

M em leket dışına esrar "kaçırmak suçundan yargılanm akta olan T a­ lip, Y unus v e H alil adındaki üç kişinin duruşm aları dün sona er­ miştir. Yunusla Halil beraat et­ m iş; Talip, b ir sene hapse, 2 sene m üddetle K ıp ça k ’a .sü rgü n e v e 26 bin 500 lıiı-a para cezasına mahkûm olmuştur.

Gecekondu meselesinden çıkan cinayet

B ir gecekondu m eselesinden çı- " kan ihtilâf yüzünden, M ehm et a- dm da birisini öldürm ekten sanın balık çı K em alin yargılanm asına dün, birin ci A ğ ır Ceza M ahkem e­ sinde başlanmıştır. Sanık sorgu ­ sunda, masum olduğunu söylem iş, M ehm edin elinde dem ir parçası ile üzerine yürüdüğünü, nefsini müdafaa için onu bıçakladığım i- lâve etmiştir.

Duruşm a, şahitlerin celbi için başka b ir güne bırakılm ıştır.

Autar yolculuğuna

tedricen son veriliyor

Ç orum hâdisesinden sonra D e ­ n izyolları idaresi, vapurlarında gerekli tadilâtı yaptırm aya başla­ mıştır. Y e n i gem iler Giresun Trobzor.dan sonra Erzurum v a ­ purunda da yapılan tadilâtla g ü ­ verte y o ’ euîarm m seyahat esnasın­ da am barla, irtibatları famami!e kesilecek surette am bar kenarları kalın saçlarla kaplanmış v e yolcu lar ¿çin gereken ranzalar İnşa e diimiştir.

9 iyiOlden İzmir suikastına

7 erakkipervsr fu ka nasıl

kuruldu

ve

nede kapatıldı

Yakın tarihîmize ait gizli kalmış bir çok hâdiseleri

hakikî çekielerile ortaya çıkaracak olan bu mühim

tefrikayı merakla bekleyiniz

Yazan:

KANDEMİR

— Tefrikadan bir parça

Ben de Gazi Hazretlerinin arzuları veçhile bir Baş­

vekil olur ve arzularını ifa etmekle müreffeh ve

metut yaşayanlar araşma katılabilirdim.

Nitekim

bunu bana kendileri de teklif buyurmuşlardı... Fa­

kat şunu da söyliyeyim ki, öyle insafların yanında

bu teklife maruz kaldım ki, bunların önünde bu

mevzuda her şeyi açıklamağa imkân verecek bir şey

söylemek imkânsızdı.

| B U G Ü N L Ü K I

İl idare kanunu

(Baştarafı birincide)

Y eni II idaresi Kanamanın oııuıı eu maddesinin A , D bendlel'İ, 14 üncü maddesi, 33 üncü maddesinin A ve C benlileri, Tiü'kİycde A na­ yasa gereğince korunması k a y c - den adalet cihazının istiklâlini ta- mam iyle hırpalamakta ve adlî c i­ hazı birer siyasi memur ciaıı vali­ lerin ve onların emrinde çalış­ makta. olan kaymakamların doğru­ dan doğruya mürakabe ve müda­ halesine maruz bırakmaktadır.

Filhakika, onuncu maddenin ve otuz üçüncü maddenin A fıkrala- riyle valilere ye kaymakamlara şu salâhiyet verilmiştir; Vali veya kaymakam adalet dairelerinde gö­ rülmekte olan işlerin geciktiğini haber aldığı vakit gecikme sebebi­ ni Cumhuriyet savcılarından yazı­ lı olarak sorabilecek ve Cumhuri­ yet savcıları bu sebepleri valiye veya kaymakama bildireceklerdir. Bunun üzerine alınacak cevaba göre kaymakam işi valiye, vali işe, mütaîâasiyle birlikte Adalet Ba­ kanlığına yaşabilecektir.

Bu fıkralarla konan hükümler o kadar şümullüdür, ki, artık T ür­ kiye mahkemelerinde cereyan e - den bütün dâvalar, bütün satımla­ rında, idare âmirlerinin müraka- besi altına girmiş oluyor. Valini», veya kaymakamın politik veya hu­ susî sebeplerle üzerinde durduğu, ehemmiyetli gördüğü bir dâvanın, karara bağlanması meselâ, ma! ke­ m enin bir tevsii tahkikat karariyle biraz geciktirilmiş olsa, vali veya kaymakam işe derhal müdahale edfeeek ve İl İdaresi Kanununun kendisine verdiği salâhiyetlere da­ yanarak mahkeme karârı hakkında b ir mütalâa da de'm eyan ederek A dalet Bakanlığına müracaatta bulunabilecektir. Malûmdur, A da ­ let Bakanlığı yargıçların v e adalet cihazında çalışan bütün memurla­ rın sicillerine hâkim, nakil ve ta­ yinine müessir b ir İdarî cihazdır, İdarecilerin adalet işlerine müda­ halesi imkânını veren maddelerle adalet cihazı üzerinde bir nevi baskı_yapılmakta ve adalet işleri­ ne memur olanlar kanun hüküm - leriyle beraber, vali ve kaym a­ kamların düşün-e ve kanaatlariyle de uygun bir şekilde' hareket et­ mek mecburiyetinde bırakılmakta­ dır.

Onuncu maddenin D, otuz üçün cü maddenin C fıkralariyle vali vo kaymakamlara verilmiş olan m ü­ rakabe ve müdahale salâhiyeti ise çok ;,ayanı dikkattir. Bu fıkralar­ da deniliyor ki; «Vali veya kay­ makam ilin veya ilçenin düzen ve görevi ile ilgili işlerde âmme dâ­ vası açılıncaya kadar geçecek saf­ halar hakkında Cumhuriyet savcı­ larından yazılı olarak bilgi isteye­ bilir, Cumhuriyet savcıları gere­ ken bilgileri verm ekle ödevlidir­ ler.»

Bu m addeyi, ilin veya ilçenin düzeni ile alâkalı görülerek hak­ kında soruşturmalara başlanmış olan bir işe tatbik edelim. Çıkacak netice şudur ki, böyle bir işde, Cumhuriyet savcısı tamamile gizli cereyan etmesi kanunun hüküm ­ leri icabı olan hazırlık tahkikatı ve ilk tahkikat safhalarında bu gizli­ liği asla muhafaza edemiyeeek ve yine hu tahkikatlar neticesinde ta­ kibata lüzum olmadığı 'v e y a ınen’i muhakeme kararları vermek y o l­ larına gittiği zaman da, başında İdarî mürakabe salâhiyetinin, vali veya kaymakamlık otoritesinin de vamlı tazyikini hissedecektir. Bu tazyik, C. savcılarını büyük hır ih­ timal ile, ellerine düşen bütün iş­ ler hakkında âmme dâvası açmak boluna sevkedecek ve böylece, e f­ kârı umumiye üzerinde bir nevi m gnevî tazyik havası yaratılmış olacaktır.,

On dördüncü madde ise, Memu­ rin Muhakemat Kanuniyle zaten istisnaî bir muhakeme usulüne tg- bi tutulmuş olan devlet memurla­ rına karşı şok üstün yeni b ir te­ minat mahiyeti taşıyo*»ve Cumhu­ riyet savcılarının vazifelerine açık bir müdahale teşkil ediyor. M ad­ denin ruhu şudur; Memurlar bak- kındaki ihbar ve şikâyetler garez veya mücerret hakaret için uy­ durma ve bîr suç isnadı suretiyle yapıldığı ve tahkikatın tâbi oldu­ ğu kanunî muamele m ucibince

(Devamı beşincide)

Bıı mühim tefrikamızın

neşredileceği tarihi

yakında bildireceğiz

[■—

Haalik ile mahlûk arasmdak mesafe, zaman mefhumu sıfırı müncer olmadıkça ölçülemez.

ALlMOGLl.

Yaradılm ış olanı yaratanda! ayrı olarak tasavvur, ancak ip tidaî bir zihniyetin kârıdır. Mah lûkun Haliktan * bir parça oldu ğu, yahut bizzat Haliktan ibare bulunduğu şim diye kadar pel çok defalar söylenm iştir. Hazre ti M uham medin (M en arefe bi nefsihi), H allacı M ansur’ un (E nelhak) dem elerinden maksa da budur. M olla Cam i de diyoı ki:

«Bilmez idim ben gizli tyan hej sen imişsin «Canlarda v e tenlerde nihai hep sen imişsin «Senden bu cihan içre nişan is tçr idim ben «Ahar bunu bildim ki cihan hej sen imişsin.ı

işte H alik ile m ahlûk arasın daki mesafe.

(3)

10 AĞUSTOS 1949 T A S V I »

S A Y F A t S

H A B E R L E R

Marşal plânı tasarısı

evvelki gece kabul edildi

Tasan şimdi Ayan ve Temsilciler Meclisinin müşierek

komisyonunda incelenerek iki meclis arasındaki muh­

temel ayrılıklar ortadan kaldırılacak

Vaşington, 9 (A .A .) (United P re ss): ‘ Ayan Meclisi yabancı memleket lere 5.647.724,000 dolarlık yardım tasarısını dün gece kabul etmiştir, j Tasarının müzakeresi iiç fıafta sürmügtür. Neticede yüzde on nis betindeki kesinti hariç, diğer b ü ­ tün tadil teklifleri reddedilmiştir. Nihaî rey 7 y e karşı 62 dir.

Tasarı şimdi Ayan ve Tem

silci-Koıûfornu

vs Yugoslavs

K

OMİNFORMA tarafından T ito’ya* karşı açılmış olan savaşın önümüzdeki günler için­

de şiddetleneceği anlaşılmakta­ dır. News Chronicle gazetesinin

tanınmış yorum ­ cularından V er­ non Bartlett, bu meseleye temas­ la şöyle demek­ tedir: «Buigaris- tanda Dışişleri bakanlığına Vasil K olarov’un yerine Vladmir P op- tom ov’ un getirilmiş olması K o- m iııform ’un Tİto’ya karşı açmış olduğu savaşa artan bir şiddetle devam edeceğini göstermektedir.

Bulgaristanm yeni Dışişleri Ba­ kam Poptom ov, M akedonya’da doğmuştur. Aslen MakedonyalI oian bu şahıs bazı ihtilâl hareket­ lerine de iştirak etmiştir. Sofya olduğu kadar Moskova da kendi­ sini M akedonya meselelerinin spesiyalitetsi olarak addetmekte­ dirler. Bunun için de bu işi ona vermişlerdir. Şimdi Yugoslav Makedonyasma karşı açılacak ye­ ni savaşta F optom ov’un baş rolü oymyacağı anlaşılmaktadır.»

News Chronicie’in belirttiğine göre, Kom iııform ’un bu mesele­ nin halli için artan bir gayret sarfetmesine sebep M akedonya'ya atfedilen stratejik ehemmiyettir.

Akdeniz kıyılarında K om in- form ’un yegâne üyesi bulunan Arnavutluk ile her türlü irtibat şu anda kesilmiş bulunmaktadır. Kom inform, Yugoslavya M ake- donyasma el atmakla Arnavutluk ve aynı zamanda Akdeniz kıyıları ile kaybolmuş olan irtibatım ye­ nilemek arzusunu gütmektedir.

Vernon Bartlett yazısına şöyle

son vermektedir:

«Sovyet Rusya, Arnavutluğa büyük bir ehemmiyet atfetmekte ve bunun için de Makedonya m e­ selesini süratle halletmeğe çalış­ maktadır.

Kom inform ’un bu hareketlerini Sezen Tlto da Yugoslavya M ake- donyasında bir propaganda turu­ na çıkmıştır. Tito burada söyledi­ ğ i bir nutukta Vladmir P opto- m ov ’a şiddetle hücum etmiş, bu­ tlun modern Yugoslavyanm azılı düşmanlarından biri olduğunu Söylemiş ve şunları ilâve etmiştir: «Bulgar ve Yunan Makedonyaları Yugoslav M akedonyası ile birleş­ tikleri takdirde hürriyete kavuş­ muş olacaklardır.»

KİBRİSİN EHEMMİYETİ

Orta Doğunıtn esaslı merkezle­ rinden birini teşkil eden Kıbrıs adasının ehemmiyetine hasrettiği b ir yazıda Times gazetesi şöyle demektedir:

«Filistinde ve Mısırda üsleri bulunmıyan İngiltere milletler camiası için Kıbrıs gayet büyük b ir ehemmiyeti haiz bulunmakta­

dır. Orta Doğunun hava alanları bakımından da Kıbrıs başta gel­ mektedir.»

Times gazetesi bu stratejik m evkideki hava alanının harppten sonra modernleştirilmiş olduğunu kaydetmekte v e gayet iyi bava şartları altında bulunan Kibrisin harpten sonra artan bir öneme sahip olduğunu ilâve etmektedir.

y r y r

Acele Satılık

İki kat üzerine ve katlar müs­ takil oturmaya ve kiraya ver­ t a g e müsait beş odalı, bodrum

katlı, elektrik ve suyu mevcut. Fatih, Kıztaşı, Pazaryeri so­ kak No. 12. İçindekilere mü-

p, racaat.

m l A İ k A A A A A A A A â

31 Ağustos 1949

keşidesinde

6 6

--Adet zengin para

ikramiyeleri

Şanşınızı denemek için,

Bankamızda (100) Lira-

lık bir hesap açmayı

unutmayınız ve acele

ediniz.

, Garanti bankan A. O ,.

A

KISA DIŞ HABERLER

ler Meclisinin müşterek komisyo­ nunda incelenerek iki meclisin gö rüşlerindeki muhtemel ayrılıkları ortadan kaldırılacaktır.

. Ayandan Kenneth W herry’nin, İngiltere ve diğer ana

endüstrile-*■<» . • -

—*-rini devletleştiren memleketlere Marshall plânı yardımı yapılma­ masını isteyen teklifi reddedilm iş­

tir.

İktisadî İşbirliği İdarecisi Paul Hoffman, müzakereler esnasında söz alarak bu gibi tekliflerin bütün programı tahrip edeceğini söylemiş ve kendisine talep edilen miktar­ da para ve gereken salâhiyet ve rilmediği takdirde istifa edeceğini bildirmiştir.

Bununla beraber Ayan Tahsisat Komisyonu tarafından yapılan 674.820.000 dolarlık kesintiyi kal­ dırmak için her hangi bir gayret sarfedilmemiştir. Komisyon, Mar­ shall plânı tahsisatından 569 m il­ y on 820 bin, Türkiye ile Yunanis- tana yapılan askerî yardım plâ­ nından 5.00.000, denizaşırı işgal bölgeleri programından da 100 m ilyon dolar kesmişti.

LON D R AD A

3 Eylüle doğru Vaşiııgtonda toplanacak olan İngiliz - A m e­ rika - Kanada malî konferansı­ nın ilgili Bakanlıklar mütehas­ sısları ve yüksek memurları ta­ rafından hazırlanmakta olduğu IVhitehall’da bugün hummalı b ir faaliyet hüküm sürmekte­ dir.

Londranm iyi haber alan çe v ­ relerinden bildirildiğine göre, bu konferans, modern malî ta­ rihin eh mühim konferansların­ dan b iri olacaktır.

VAŞ1NGTONDA

Eski Dışişleri Bakam R obert Lowett bugün temsilciler m ecli­ si silâhlı kuvvetler servisleri komisyonunda büyük bom bardı­

man uçaklarının inşası meselesi hakkında yapılmakta olan tah­ kikat gereğince ifade vermiştir.

İSRAÎLDE

Bugün bildirildiğine göre, İs­ rail D evleti Dışişleri Bakanlığı dem ir perdenin her iki tarafın­ da bulunan memleketlere silâh v e mühimmat almak üzere h e­ yetler gândermiştir. İsrail hükü­ metine mensup yüksek b ir m e­ mur hâlen Londrada, bir baş­ kası da Moskovada bulunmakta­ dır.

Milli kütüphanelerimizi ithaf olunan kıymetli bir eser

I 4 A A A .A...

Edebî Risâlet

Müellifi

Abdurrahman Azzam Puşa

Arap Birliği Genel Sekreteri

B

u sen e Ram azanın m übarek ■

gecelerinde mütalâa ettiğim e- serlerden birisi ve b e lk i de birin­ cisi «E bedî Risalet» adındaki kita­ bın tercüm esi oldu. B u kıym etli e- serde Evliyalar Hâtemi Hazreti M uham m ed Sallallahü A ley h i ve Sellem ’ in risâlet v e nübüvvetinin bütün beşeriyete şâmil olduğu ve bugün insanlığın çekm ekte olduğu elem leri, ıstırabları dindirecek üm delerin ancak İslâm dininde b u ­ lunduğu izah edilmiştir.

«E bedî Risâlet»in fa zıl m üterci­ m i Haşan Hüsnü E rdem arkadaşı­ m ız b u zadei faziletinin bir nüs­ hasını da bu sene Ram azanın ilk günlerinde bana h ed iye etm ek

lûtfunda bulunduştu.

M ahiyeti hakkında b ir fik ir edi­ nebilm ek için şöylece karıştırdığım kitabı Önce ağır, sonra da gittikçe artan b ir alâka ile okudum v e b i­ tirdim . Her mümin, Ramazanda’ y a ­ şadığı ibâdet hayatının intibaları- nı zaman zam an hatırlamakla haz ve sürür duyar. O kutlu günlerin g e ce hâtıraları arasında, benim i- çin de bu sevim li kitabın mütalâası müstesna b ir y e r alıyor. B u kitabı ok u rken du ydu ğu m zevki hatırla­ m ak dahi b ir ayrı zevk.. B u

inti-balarım ı sayın okuyucularım a b il­ dirm ek v e h iç olmazsa eserin ana bahislerinden ve hususiyetlerinden bahsederek onların da istifadesini m üm kün kılm ak istedim.

Eserin m uharriri A ra p B irliği G en el S ekreteri A bdurrahm an Azzam Paşadır. Şark ve Garbın harekâtı ilm iye v e fik riyesk ıe

va-f

--- Y azan :--- ^

Prof. Kâmil Miras

Tasvir in Büyük Spor Müsabakası

İstanbul Turu Bisiklet Yarışı

!4 Ağustosta yapılacak

Gazetemizin tertip ettiği « İstanbul Turu» büyük bisiklet yarışının teferruatını tesbit etm ek üzere bölgede mühim bir

Müsabakaya giriş şartları hakkında 4 üncü sahifenıizdeki ilânı okuyunuz.

toplantı yapılmıştır. Bisiklet spo­ runda şimdiye kadar faaliyet gös­ teren mütehassıs kimselerin işti­ rak ettiği bu toplantıda müsabaka şartlan hakkında aşağıdaki husus­ lar tesbit edilmiştir.

1 — Birinci kategoriye girecek bisikletçiler saat 8,30 da Eminönü meydanında hazır bulunarak nu­ maralanın alacak v e doktor mua­ yenesinden geçeceklerdir.

2 — Birinci kategoriye mensup bisikletçiler saat lanı 9 da Eminö­ nü meydamııda hususî otom obil­

lere tahsis edilen kavisden hare­ ket edeceklerdir.

üçüncü kategori müsabıkları bunlardan 5 dakika sonra hareket edeceklerdir.

3 — Bisiklet ajanlığının tertip ettiği müsabakalara iştirak edip de derece almamış olanlara dahi üçüncü kategoriye iştirak cdemi- yeceklerdir. Bu gibi müsabıklar ikinci kategori miisabakanna işti­ rak etm ekte serbesttirler.

4 — Büyükdereden hareket ede cek olan ikinci kategori bisiklet­ çileri, birinci kategoriden Büyük- dereye gelecek Ük bisikletçiden 5 dakika sonra yö'a çıkacaklardır. Bu müsabıkların Büyükdere yarış başlama mahallinde bulunma saat­ leri saat 9,30 dur.

Müsabakalar için baş hakem o- larak Mr. Maravgo seçilmiştir. Kendisi kıymetli bisiklet şampı- yort'arımızdan Tacettin Baştürk-

înen ile birlikte gerek müsabıkla­ rı gerekse diğer hakemleri kon­

trol edeceklerdir.

kıf olan b ü y ü k üstad ayni zam an­ da M ısır hüküm etinin elçiliğini yapm ak gib i İçtimaî hayatı tedki- k e müsait vazifelerde de b u lu n du ­ ğundan eserini ilm i v e şühûdî bir vu k u f ile yazmıştır.

B u muazzam eser, A zzam Paşa­ nın K ahire Radyosunda on sene devam eden m üsahabelerinin bazı ilim adamları tarafından b ir ara­ da neşri suretile m eydana gelm iş­ tir. H er birisi R esulü E krem in â- lî vasıflarına v e m enkıbelerine aid olan bu m usahabeler (H azreti M u- ham m edin bariz vasıfları) adı ile yayınlam ıştı. Sonra üstad sefaret­ ten K ah ireye döndüğünde tekrar ayni m evzular üzerinde konuşm a­ larına devam etti. R esulü E kre­ m in faziletkâr hayatından beşeri­ yet için şayanı im tisal örnekler al­ mak, v e tebliğ ettiği fazilet v e m e­ deniyet um delerde istidlal etm ek suretile islâmiyetin dünya çapında b ir nizam olduğunu v e bunun ışığı altında âlem şüm ul m üşküllere ça ­ re bulunabileceğini, beşeriyetin b u gün içinde bunaldığı ıstıraplardan kurtuluş yollarını sadece bu âlî di­ min gösterebileceğini izah ve isbat etmiştir. B u m uhteşem eser hak­ kında bizim gazete sütununda k ü ­ çük bir çerçevede gösterebileceği­ miz örnekler bir ambar buğdaydan alınmış b ir avuç nümunedir. Bu c i ' hetle fazıl v e m uhterem m ütercim E rdem in eser hakkm daki şu h ulâ­ sasını nakil ile iktifa edeceğiz:

«B u eser, Allahın, dünya d u r­ dukça duracak bir tek dinini in ce­ ler ve dünyayı kaplıyan ıstırap se­ beplerini ortadan kaldırmak, m e­ deniyeti ruhî kuvvetlerle destek­ lem ek v e o bu şümul yen i b ir ni­ zamı kurm ak için toplulukta, si­ yasette, harbte, barışta ve devlet­ lerarası m ünasebetlerde o dinin ir- şadlarından faydalanm ak m evzu­ unda b ir tetkiktir.»

***

Eserin dilim ize tercüm esine ge­ lince bu da aslındaki ehem m iyet derecesinde hususiyetleri haizdir. M alûm dur ki tercüm ede asla sa­ dakat birinci plânda y er alır. Bun dan sonra da çevrilen dilin m üsa­ adesi nisbetinde m ütercim in e- debî uslûbü ve lisan bilgisi gelir. B u cihetle tercüm e bahsinde m ü­ tercim in her iki dilde de m eleke ve ihtisas sahibi olm ası şarttır. Bu şartın muktezası ikinci b ir şartta tercüm e edilen eserin İlmî m ev ­ zuuna, İstılahlarına vukuftur. B ü ­ tün bu şartların ve vasıfların ta­ mam ım nefsinde cem eden H. Hüs­ n ü Erdem arkadaşımız, eserin

Türkçeye çevrilişinde ilmi ve edebî kudretini hudutsuz b ir cöm ertlikle sarfetmiş bulunuyor. T ercüm e sı­ rasında hiç b ir müsiâbare kelime kullanmamış, hattâ İlmî ıstılahlara varftıcaya kadar h er yerde, T ürk - çem izde m ütearef tabirleri arayıp bularak kıAlanmış v e ana

dilimi-THERESE

Yazan; KNITTEL

Ç e v ir e n :

Dr. Avukat Muhittin GöklU

TEFRİKA No.

105

G ottfı ied in yürüyüşünü görenler, onun a cele bir randevuya y e ­

tişmek istediğine hükm ederlerdi. B u sahilden görünüşlerine göre ne çok ümitsiz insanlar geçm işlerdi! Ş ayet geçenlerden b iri G öttfried’i durdurup n ereye gittiğini sorsalardı, delikanlı şüphesiz «b ilm iyo­ ru m !» diye cevap verirdi.

E pice yüriidükıen sonra bir kanapeye oturdu. Şim di «G am » j, Te-

rezi düşünüyordu. D erin bir acı duydu. A ca b a sevgilisi şim di ne y a - pıyord ü ? Doğumundan çek eceği acıları düşünerek müthiş bir keder­ le sarsıldı. Genç kadının hayatından endişe ediyordu. B irden «bundan kurtulacak! K urtulacak!» d 'y s m ırıldandı. Terez, doğum zamanında kendisini düşüneceğini v e zihnen onunla olacağını kendisine söyle­ mişti. A caba genç kadın bu halde m iy d i? Buna inanıyordu- B öyle his­ sediyordu. Bundan emindi. A yağa kalktı v e L im m at’nın köprüsüne doğru yürüm eğe

başladı-Y o ld a kendisine doğru yavaş adım larla gelen birini gördü. Ö n ce bunun erkek veya kadın olduğunu fark edem edi. Sadece elini ağzın­ da tuttuğunu farketti. B ir lâmbanın altından geçerken onun dişlerini karıştırdığım anladı ve o ânda bunun lokantada gördüğü papaz old u ­ ğunu

tanıdı-H em en «işte aradığım adam b u d u r!» d iy e düşündü. «A radığım dost! Neredan gelip nereye gittiğini bilm iyorum . Lâkin n ereye gider­ se gitsin ben:m acılarım dan b ir kısm ını y ü k leyip beraberinde götü r­ m esi ¡âzım !» Papazı takip etti, kendisine yetişti, geçti. İlk fenerin a l­ tında durdu saatini cebinden çıkardı.

Yolcu

yaklaşınca döndü yavaşça: — İy i akşamlar! A ffedersiniz. L ütfen saatin kaç olduğunu söy ler misiniz? B enim saatim durmuş.

Papaz kendisine evvelâ şüpheli baktı, sonra hayırhahça gülümse­ y erek uzun siyah cübbesini açtı v e altın b ir saat çıkardı.

— Saat on.jir, çocuğum .

— Çok teşekkü ederim ! Sizinle konuşabilm ek için bulduğum bu bahaneden dolayı b afedeceğinizi üm it ederim , m u hterem peder. B iraz evvel sizinle karşılaşır karşılaşmaz siz.i tanıdım. Siz Şaint-G ot- h şrd kıkantâsmdg benden iki m#$a ötede akşam yem eği yediniz. Befk

k ö le d e o^türuyoiauSı

— E vet şimdi sizi tanıdım. K atolik m isiniz? — Hayır, hususile hiç b ir dine bağlı değilim. — Hakikat; anlam ak için en emin çare de budur.

— Siz'nle biraz konuşabilir miyim , m uhterem p ed er? Size Dazı şeyler soracağım .

— Köprünün fenerine dönelim , ister m isiniz?

G ottfried ürperdi. «B ak hele! B enden emin d eğil!» d iy e düşündü. «M uhakkak ki üzerinde fena bir tesir yapıyorum .»

Kızdı;

— B enden korkm ağa mahal yok. B en âdi b ir m ücrim değilim. Kim senin y olu n u da kesm iyorum . B u sözleri âdeta heyecanla söyle­ mişti.

•— B enden şüphelenm eyin, genç dostum ! K ork tuğu m yok . — Ö yle ise beni affedin.

B eraberce sessizce b ir kaç adım attılar.

- - T u lin g ’de iiâh'yat tahsili yaptım. Lâkin hilkaten çok m addi­ yatçı olduğum dan b u tahsili y a n d a bıraktım. Daha ev vel hukuk tah­ sili yapıyordum .

— H er halde başlangıçta kötü ellere düşm üşsünüzdür? — Hayır, lâkin ben b ir kadını çılgınca sevdim.

Papaz n eşeli b ir ıslık çaldı:

. — Bu enteresan b ir şey! Şüphesiz bu kadın sizi bütün m addiyat­ çı fikirlerinizden çaydırm ıştır? T ıpkı sizi ilâhiyattan ve hukuktan cay­ dırdığı gibi değil m i?

— D üşünceniz doğru olabilir, lâkin hakikat b ö y le değildir. Aziz peder ben huzur arıyorum ve onu bu labileceğim i de asla üm it etm i­ yoru m . Ben m ânen ebediyen m ahvolm uş bir insanım.

— Vah! V ah! B u hakikaten ço k enteresan b ir iş! M âneviyatınızı tekrar bulmanız için size birazcık olsun yardım ım dokunabilirse çok m esut olurum ben Saint- A ugustin tarikatine mensubum . B u aziz d i­ y o r k i: «A llah ı idrak etm edikçe ruhum daim i ıztırap içinde yaşadı.» Siz genç m eslekdaşlarım dan birin e çok benziyorsunuz.

— G ünahlarını itilaf edenleri dinler m isiniz? — Bazan evet.

— Size itiraf edilen günahlar; hiç kim seye söylem ezsiniz, öy le d e­ ğil m i?

— B enim sevgili genç dostum, nelerde düşünüyorsunuz?

— A m a itiraf etm ek için günah itiraf odasına lüzum y o k m udur? —• Evet, filhakika âdet böyledir. Lâkin ben ihtiyar b ir papaz tanı­ y oru m k i b u rayı kendisine yatak odası yapmıştır. Papaz gü lüyordu.

(Devamı var). _

Mütercimi

H . Hüsnü Erdem

Diyanet işleri M. H. âzasından

zin zenginliği ve tatlılığına güzel

bir

örn ek verm iştir. Buna m ukabil tercü m e «u ydurm a T ü rk çe » nLn çiğliğinden d e uzaktır. M übalâğa­ sız diyebilirim k i «E bedî R isâlet» tercüm esi son zamanlarda sadelik nam v e hesabına türeyen kelim e­ lerle dilim izin asaletini lekeleyen

bir

takım yazıcılar için de sadelik­ te nüm une olacak edebî b ir kıy m et dem ektir.

• *«

«E bedî R isâlet» tercüm esi basın hususunda da b ir sanat eseridir. Ç eşitli harfler y e rli y erlerin d e kul­ lanılmış, h er bahsin ihtiva ettiği m alûm at unvanı altında icm al e- dilmiş, garbın basın tekniğine im ­ kân nisbetinde uyulm ağa çalışıl­ mıştır. ilk bakışta eseri A vrupada basılmış zannettim. Üstad H. H üs­ n ü E rdem ’i bu m üstesna m u vaffa­ kiyetinden d ola y ı teb rik ed er v e b izi taltif bu yurd u k ları için de ken dilerine teşekkür ederim .

**#

Şim di biraz da, murassa b ir taç gibi «E bedî R isâlet» tercüm esinin başında parlayan m ukaddem eden bahsedeceğim . D iyan et işleri R e i­ si A . Haindi A ksek inin kudretli kalem ile yazılm ış olan bu başlan­

gıç b ir mukaddime olmaktan zi­ y a d e bu m evzu üzerinde başlı b a ­ şına b ir şaheserdir. M ukaddim e tâbirini edebiyatım ızda «önsöz» d iy e tercüm e ederek kullanıyoruz- B u tâbirin hakikî mânası da b ö y ­ ledir. Başlamazdan ön ce onunla il­ gili olarak yazılan b ir silsilei k e­ lâmdan, b ir kaç cüm leden ibaret­ tir. H albuki fazıl reisimizin m u- kaddem esi, edebî, İlmî hayatım ı­ zın «ön söz» hakkında tâyin ettiği hududdan çok geniştir. V e şu m ü­ him m evzuların izahlarını ihtiva etm ektedir:

Islâm beşeriyetin fıtrî dinidir — B eşeriyetin fitrî dine dönüşü — islâm iyetin cihanşüm ullüğü — İs­ lâm iyet ve insaniyet — Islâm tâbi­ rinin um um î ve hususî mânası — Hazreti Muhammed Sallallahü A - leyh i v e Sellem in ilk dâvası — Is­ lâm akıl dinidir; akla hitab eder — islâm iyetin h edefi beşeriyetin te- kânülüdür — İslâm dini ve şahsın h ürriyeti — Islâmda m ülkiyet hak­ kı — F erdî v e İçtimaî hakların te ­ lifi — Zekât müessesinin ehem m i­ yeti — Islâm barış dinidir — Islâm en ileri dem okratik umdeleri ihti­ va eder — V icd an h ürriyeti ve din — H a yr ile menfaatin telifi — E bedî Risâlet eserinin rtıündereca- tı ve değeri •—

Y uk arıya naklettiğim iz mevzu lar m ukaddim enin ihtiva ettiği a- na bahislerdir. B u itibarla b iz «Bu b ir m ukaddim e değil bu m evzu ü zerinde başlı başına b ir şaheı-din- derken mübalâğa etmiş değiliz. E

sasen «Ebedî Risâlet» in müellifi Azzam Paşa da bu m ukaddem ey. okuyunca sayın diyanet reisimiz tebrik etmiş v e bir m üstakil ese? halinde A rapçaya tercüm e ettire

ceğini bildirmiştir. Fikrimizce di­ yanet riyaseti de T ürk çe mukadde m eyi ayrıca bastırm alıdır. Y aln n

bastırırken sayın üstad (islâmda m ülkiyet v e tasarruf hakkı — A m m e hakları ile ferd î hakların teli fi) gibi zamanımızın nezaketli vs ehem m iyetli m evzuları Islâm h u ­ kukundan b ir takım m isaller nak lederek tevsi buyurm alı ve adına da herhalde (E bedî D in ) k oym alı­ dır' — ki «E bedî R isalâlet»le ara­ larında tenazur hasıl olsun.

İK T İS A D İ

H A R E K E T L E R İ

Nebatî yallarımız

E

SKİDEN yalnız susam, zeytin, pamuk ve haşhaş yağlariyle boyacılıkta kullanılan bezir yağı memleketimizde tanınmıştı. Halbu­ ki bütün tohumların kendilerine mahsus az veya çok hususi bir ya­ ğı bulunduğu anlaşıldıktan sonra gerek sanayide ve gerekse yem ek­ lik olarak çeşitli nebatî yağlar imal edilmeğe başlanmıştır. Bu a - rada Hindistan cevizinden kopra ve vejetalin, Hubussalâtin denilen reçine nebatî tohumlarından, soja fasulyasından, kolza (rapiska) to­ humundan, kenevir tohumundan, ayçiçeği ve Avrupada kuşyemi, buğday ve mısırdan yağ çıkarıl­ mış ve bunların b ir çoğu nebatî yağ olarak kullanılmıştır.

Bunlardan başka daha bir çok tohumlardan yüzde 2— 10 arasında yağ çıkarılması mümkündür. Fa­ kat bu tohumların mühim bir kıs­ m ı henüz memleketimizde ekilm e- diğinden mahdut Hâvilere münha­ sır kalan nebatî yağlarımız arasın­ da daha ziyade H idrojene denilen- Ier mutedil sıcak iklimli Akdeniz bölgesinde yetişmekte olan nebat­ lardan çıkarılması lâzımgelir.

Bu maksatla Antalyada Ziraat Bankasının da sermaye iştirakiyle büyük b ir yağ fabrikasının kurul­ ması kararlaşmıştır. Akdeniz böl­ gesinin bu mühim merkezinde ku­ rulacak olan fabrikanın nebati yağ ihtiyacımız için biiyük bir rolü olacağına şüphe yoktur. Çeşitli yağlı tohumlar yetiştiren bir mem leket için en mühim sanayi geliş­ mesi bu maddeleri işlemektir. Biz­ ce ziraat sanatları arasında en çok önem verilmesi icap eden hayvani v e nebatî yağ sanayiinin inkişafı­ dır.

Nebatî yağ meselesi bu şekilde ve fen n î b ir gelişmeye mazhar o - lursa memleketimiz iç ve dış tica­ ret bakımından büyük İktisadî ka­ zançlar elde edebilir. Bizim nebatî yağlarımıza Akdeniz bölgesi m em ­ leketlerinden hiç biri de rekabet edemez. Yeter ki ucuz maliyet v e yüksek kaliteli mal temin edilmiş olsun.

L ûtfi A ıif KENBER

10,35 Vapuru

K

adıköyünde oturanlar h e r gün 10.35 de K adıköyü n den kalkan vapurdan şikâyet etm ek­ tedirler. M evcu t şikâyeti derli top ­ lu olarak sütunlarımıza alarak D e ­ n izyolları idaresinin ıttılaına arze- deyoruz:

1 — 10-35 d e kalkacak olan va­ p u r iskeleye 10.30 da yanaşır, .yol­ cuların çıkışı ve girişi 5 dakika içinde m üm kün olam adığından •bilzarur bu vapur K adıköyü n den 3-4 dakika teehhürle kalkar.

2 — 10.35 vapuru K adık öyü n den tamamile dolu olarak hareket c - der. Bu durum ile Haydarpaşaya yanaşır ve b ir o kadar daha y o lcu , alır. Bu anda vapurun vaziyetini tarif etm eye hacet yok tu r: ik i va­ purluk y o lcu bir

vapurda-3 — 10.vapurda-35 vapuru rıhtım iskele­ sine yanaşır, iki vapurluk y o lcu , üç gözlü b ir kapıdan çıkm aya m ec­ b u r bırakılır. Eşyası olan yolcu da oradan çıkar, kucağında çocu ğu o- lan da- N e hikm ettir anlaşılmaz, ^ a p u rd a n çıkanlar dem ir parm ak­

lıklar üzerinde b ir levha görü rler (eşyası olan yolcu lar lütfen 3 nu­ maralı kapıdan çıksınlar) Bu ka­ pının ise şim diye kadar bir defa a- çıldığıru kimse görmemiştir.

işin fenası, binlerce y o lcu ^ ü ç gözlü kapıdan, günün en hareketli

(D evam ı: Sa- 4, Sü- 1 de)

0/ o 6 faizli birinci tertip 1949 istikrazı

ikramiyeli % 4-1/2 faizli birinci

tertip 1949 istikrazı tahvilleri

15. Ağustos. 1949 Pazartesi sabahından itibaren satı­ şa çıkarılıyor.

100 lira itibarî değerli bir tahvil

95 liradır

Bu tahviller de, diğer Devlet İç İstikraz tahvilleri nin bütün imtiyaz ve muaflıklaını haizdir. % 6 faizli tah­ villere her yılın 20 şubat, 20 ağuatos tarihlerinde bol faiz ödenir.

İkramiyeli tahvillere 20 ağustosta ödenecek faizden başka 20 şubat ve 20 ağustos tarihlerinde.

Adet

Miktar lira

1

10.000

2

3.000

4

1.000

12

500

10

250

1

337

ikramiyelerden 15. Ağustos, hiçbir 1949 pû-Ikramlye dağıtılır. Faiz ve

vergi ve resim alınmaz. Satıhlara

zartesi sabahı başlanacak ve 20. Ağustoa. 1949 cumarte­ si günü son verilecektir.

Satış Yerleri: Bütün Bankalar

EN M Ü K EM M EL V E KÜLFETSİZ

İR A D I D E V L E T T A H V L L E R İ

GETİRİR

Referanslar

Benzer Belgeler

2. İrili ufaklı her öğe tek tek genel peyzaj do- kusu bütünlüğü içinde işlenerek, yeşille oluşturulan her kompozisyonun yakın ve uzak çevre bağıntısı

si kavşağında öngörülen otobüs du- rağından (kuzeydoğu) yaya bağlantıları plânlanmıştır. Bu bağlantıları daha çekici yaparaktan halkı kendilerine ait yüksek-

Eldeki mevcut paraya göre bir düzenleme gerekiyordu, istenen konut birimi ile arazinin maliyetini opti- mum şekilde dengelebilmek için 235-247 kişi/ha'lık bir yoğunluk kabul

KUZU GÜR Zeynep Gülberk, Çalışan Evli Kadınların Evlilik Uyum Düzeyleri İle Depresyon Düzeyleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,

İridyum, göktaşı ve kuyrukluyıldızlarda, yeryüzüne göre daha yaygın olduğundan bilim insanları 1980 yılında, bir göktaşının ya da kuyrukluyıldızın tam da bu

DıĢ yüzeyi açık krem renkli astar üzerine yeĢil sırlı olup kazıma tekniğinde yapılmıĢ gövde üzerinde ortada bir bordür içerisinde yan yana daireler yer

Kuflkulu veya primer akci¤er karsinomu tan›s› olan ve toraks bilgisayarl› tomografi (BT) tetkikinde k›sa çap› 1 cm’den büyük lenf bezi saptanan 24 olguya tan› veya

Ey dünya geçerken sana bakmıştım, aşkla Ne kadar ovsam da kibrin inatçı kirini Gülün merhametine yetişemiyorum asla Ve bol geliyor her seferinde kalbim, Yüzük