• Sonuç bulunamadı

Manşetlik olduk!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Manşetlik olduk!"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

í # £ }

j

£

l

M

4

Manşetlik

olduk!

/f ^ •

l vo<5

HASAN PULUR

h .p u lu r @ m illiy e t .c o m .tr

D

O Ğ R U S U , bir zamanlar yazan ve yayın koordinatörü olduğum uz

“Hürriyet”te

bir haberin unsurla- nndan biri olarak, birinci sayfanın m anşe­ tinde olacağımızı düşünemezdik bile...

Olay şu; biz 1 9 0 0 ’lü yıllann fikir insan- lanndan

Abdullah Cevdet’in,

Türk nesli­ ni ıslah için dışandan erkek getirilmesi öne­ risini yazmıştık, o günleri yaşayanlar, bu öneriyi zam an zam an anlatırlardı, biz de onlardan öğrenmiştik.

Ankara Belediye M eclisinin üyeleri de, konuyu bizim yazıdan öğrenince,

Abdul­

lah Cevdet’in

adı verilen sokağın adını değiştirmişler.

Olayın çıkışı b u... ★ ★ ★ PEKİ, olayın aslı ne?

Kimi, böyle yok dedi, kimi var dedi; ka­ falar karıştı. Tartışma, Abdullah Cevdet’in kafasına döndü, yazdıklanna uğraştıklarına baktıkça, m erhum un da kafasının bir hayli karışık olduğu anlaşılıyor.

★ ★ ★

SEFA K aplan’ın

araştırmasına göre, Abdullah Cevdet uzun süredir,

“tarım da

verim lilik”

sorunuyla uğraşıyormuş. 1925 yılında Cumhurbaşkanı Atatürk’le de görüşmüş;

“Avrupa ülkelerinin özellik­

le tarım la uğraşanlarından getirile­

cek göçmenlerle, ülkede nüfus artışı,

tarım sal gelişme sağlanm ası”

tezini anlatmış...

★ ★ ★

A B D U L L A H Cevdet’in bu görüşleri, o

dönem in muhafazakâr, tutucu gazetelerinden Tevhid-i Ef­ kard a

“Avrupa’dan dam ız­

lık adam celbini isteyen de

var!”

manşetiyle kamuoyuna duyurulmuş:

“(...) Dam ızlık Alm an ve

İtalyan erkekleri getirip

Türk kadınlarıyla izdivaç

ettirmek (...) Liberallik ve

laiklik yapacağım, diye her

gün hezeyan kusan bu ada­

mı Millet Meclisi’ne sok­

m ak değil, Toptaşı’na (Akıl

Hastanesi) tıkm ak gerek.”

Abdullah Cevdet,

“Elen öyle deme­

dim !”

diye çırpınadursun, bu iddiayı üze­ rinden atamamış...

Abdullah Cevdet aykm fikirleriyle tanı­ nan bir adam. Kendi çıkardığı

“İçtihat”

dergisinde bu fikirleri savunmuş, hatta öl­ düğü zam an

“Bu adam M üslüm an de­

ğil, cenaze nam azı kılınm az!”

tartış­ ması bile olmuş...

★ ★ ★

O dönem in yazarlan, düşünürleri, bir­ birlerini iğnelemekten, eleştirmekten haz duyarlarmış, dergiler de, gazeteler de, sof­ ralardaki sohbetlerde geçen bu takılmalan, şakaları yazarlarmış. Yani o devrin okurya­ zarlarında şaka, mizah ve Frenklerin

“hu-

m or”

dedikleri ince alay halkın ağzına dü­ şermiş...

★ ★ ★

SÜLEYMAN N azif’le, A bdullah

Cevdet

hiç geçinemezlermiş, am a birlikte olurlarmış...

Bir yemekte, Abdullah Cevdet, tavuğu­ nu bıçakla keserken tavuğun budu tabak­ tan fırlamış, Süleyman Nazif’in kucağına düşmüş. Süleyman Nazif şöyle bir bakmış:

“Be mübarek hayvan, bu adam ın

elinden bana değil, Allah’a sığın!”

de­ miş.

★ ★ ★

YİNE böyle bir sohbette, Abdullah Cev­ det, Süleyman Nazif’e demiş ki:

“Sen ölünce mezarını benden baş­

ka ziyaret eden olmayacak!”

7 7 - S ) U 5 H

Süleyman Nazif gülmüş:

“Yatıya beklerim !”

★ ★ ★

BU N LA RIN hepsi aynen yaşanmış m ı­ dır?

Eşleri dostlan tarafından anlatılıp yazıl­ dığına göre, ya olmuştur ya da onların da hoşuna gitmiştir.

Şimdi ise pek böyle şeyler anlatılmıyor, yazılmıyor.

Belki de böyle şakalan,

“gayri ciddi”

bulup kendilerine yakıştırmıyorlar. Oysa neler oluyor, neler söyleniyor.

★ ★ ★

M ESELA, rahmetli

Gündağ

Kayaoğ- lu’nun,

Sefa K aplan’a

taktığı lakap:

“Hilm i Hoca’nm (Yavuz) KDV’si!”

★ ★ ★

BİR kış günü, akşam yemekte buluşmu­ şuz,

H ilm i Yavuz’un “talebeleri

”nden biri geldi, çok üzgün bir ifadeyle

“M aale­

sef, hoca bugün gelemeyecek!”

dedi...

Kendimizi tutamadık:

“Aman kardeşim , böyle birden

söyleme, kalpten gideriz; ağır ağır,

alıştıra alıştıra söyle!”

★ ★ ★

HİLMİ Yavuz’dan bir anı daha...

Hilm i Yavuz, o tarihte Belediye Kültür D airesinin başında, hem de üniversitede öğretim üyesi...

Bir gün dersten çıkmış, acele acele be­ lediyeye giderken

O rhan Şaik Gök-

y a y ’la karşılaşmış:

“Hilm i oğlum , bu ne acele, nere­

ye?”

“Hocam, İstanbul bizden hizmet

bekliyor...”

O rhan Şaik Gökyay,

“Vah vah!”

de­ miş:

“Demek, İstanbul bu hallere düş­

tü h a!”

D Ü ZELT M E-D ünkü yazımızda geçen

“harikayı hakikat”

deyiminin anlamını

“hakikat güneşi”

olarak açıklamıştık; doğrusu

“hakikat kıvılcım ı

”dır.

Bizden kaynaklanan bu hata için özür dileriz. H.P.

Referanslar

Benzer Belgeler

CP ihlalinin s›nan- mas› için B-mezonlar› üzerinde du- rulmas›n›n nedeni, bunlar›n dedek- törlerde görece daha iyi izlenebilme- leri ve eflitsizli¤in belirlenebilece¤i

Bu çalışmanın amacı acil bir cerrahi durum olan nekrotizan fasiitte erken tanı koyabilmek için yapılması gereken girişimleri belirlemek, erken yapılan ve

Bu çalışmada, uzaktan eğitim alanında önde gelen sekiz dergi (Internet &amp;Higher Education, American Journal of Distance Education, Inter- national Review of Research in

Memleketin \6n eski ve kültürlü spor kulübü olan Galatasaraym b'r numaralı âzası, Türk Amatör spor Teşkilâtının kurucusu Ali Sami Yen'in anî ölümü

Doğal Coğrafya Bölgeleri, paleocoğrafya, yeryüzü şekilleri, iklim, hidrografya, toprak, bitki örtüsü, zoocoğrafya, biyocoğrafya, biyom, ekolojik ve doğal afet

[r]

Sıdıka Hanım, Hayrünisa Hanım, Pertev Naili, Abdurrahman Naili, Muhtar Can ve Müeyyet Boratav.. &#34;Zeki Velidi'nin talebesi olmakla iftihar ediyoruz&#34; ifadesinin geçtiği

The rearrangement of mitochondrial DNA in luteinized granulosa cells was determined in order to evaluate the fertilization capacity of oocytes and