• Sonuç bulunamadı

İstanbul fethinin kronolojisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İstanbul fethinin kronolojisi"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

. A Y L I K

ANSİKLOPEDİ

ÇIKARAN : S E R V E R İ S K İ T

A n s i k l o p e d i m i z

iki

yüze

yakın

m ü t e h a s s ı s t a n mürekkep bir heyet

tarafından hazırlanmak tadır. Bu heyet

âzası yurdun eıı tanınmış profesör, doçent,

m ü t e h a s s ı s , doktor, kurmay, hukukçu,

yüksek

mühendis,

kimyager,

ziraatçi,

tarihçi,

edebiyatçı

ve

sanatkârlarıdır.

Yukarıki renkli tablo F a t i h S u l t a n

M e h m e d’in

Istanbııla

giriş

harbini

tasvir

etmektedir. Eski bir tablodan,

ressam Münif tarafından hakikate daha

uygun

bir

tadille

kopya

edilmiştir.

Kenarlarından kesilerek metin içinde boş

b ı r a k ı l a n y e r i n e yapıştırılacaktır.

(2)

AYLIK ANSİKLOPEDİ

755

İSTANBUL FETHİNİN KRONO­

LOJİSİ

— ( 6 nisan 1 45 3 -2 9 mayıs 1453) ikinci Su ltan Mehmet, 1451 de ikinci defa olarak tahta ç ıktığ ın d a henüz yirmi bir yaşında bir delikanlıydı. Daha padişah olmadan yanındakilere : « Yemin ediyorum! T ekrar hü­ kümdar olduğum zaman ilk işim İstanbul’u zaptetm ek olacaktır! » der ve bu sözleri sık s ık t e k r a r ederdi. Bütün Bizanslılar bu genç, cesur ve çalışkan Türk prensinin İstanbul hakk ın d ak i n iye tle rin i bilirdi. Padişah olur olmaz, İkinci S u ltan Mehmedin ilk işi İstan­ bul çengine hazırlanmak oldu; tek düşüncesi Istanbulu alm ak olan genç adam, gündüz İs­ tanbul şehri ile etrafını gösteren ve kendi eliyle çizilmiş olan bir h a r it a .- kroki üzerinde e tra fın a kumandanlarını to p lıyara k muhasara işini konuşur; geceleri, plân ve proje to­ m arların ı yatağ ının baş ucuna y ığ a r a k uyurdu. İstanbul şehrinin üç t a r a f ı denizdi; e trafın ­ da, çepeçevre dünyanın en kuvvetli kale duvar­ la rı vardı. Şeh ir K aradeniz ve Akdeniz Boğaz­ ları yolu yla im dat alabilirdi. İstanbulü karadan ve denizden sarıp kuşatm ak için büyük bir ordu, kuvvetli bir donanma, sarsılmaz bir inan ve sonsuz bir cesaret lâzımdı İstanbulun kale du­ varla rın ı, o zamanın harplerinde kullanılan mancınıklar ve koç başları yıkam azdı. Top, henüz orduda ancak birkaç tane bulunan yeni bir silâhtı. Daha ziyade gürültüsü ile düş­ manı korkutm ak için kullan ılırd ı. Sultan Mehmet, ilk defa o larak ordusunda g a y e t kuvvetli bir topçu sınıfı kurdu. Ç eşitli bü­ yü k lü k te yüzleree top döktürttü. Bundan sonra, bütün dünyaya, artık k a le d u v a rla rı­ nın topa k arşı b üyük şehirleri koruyamıya- cağını ispat edecekti. Karadeniz ve Akdeniz boğazlarını kapatm ak için, evvelâ Akdeniz boğazında k a rşılık lı iki k a le y a p tır a r a k A k ­ deniz boğazını kapadı. Sonra, Karadeniz bo­ ğazı içinde de, Yıldırım Beyazıdın ya p tırd ığ ı Güzelcehisar’ın (Anadoluhisarı) tam k a r ş ı ­ sında Boğazkesen hisarını (Rum elihisarı) y a p ­ tır ttı. Geliboluda bir tersane ku ra ra k donan­ masını hazırladı. Edirnede de büyük bir kara ordusu toplamıya başladı,

Boğazkesen hisarı : Daha İkinci Murat zamanında, Bizanslılarla yapıla n bir anlaşma ile, Türk ordusunun, Rumeliden A nadoluya, Anadoludan Rumeliyç gidip gelm esi için bo­ ğazın bu noktasından geçmek hakkı kabul edilm işti. Sultan Mehmet, 1452 mayısında Anadoluya iki bin yapı ustası ve dört bin amele ile kalenin y a p ıla cağ ı y e re geldi; ve hemen işe başlandı, öyle ki, iki ameleye bir usta düşüyordu. Ameleyi Şevk ve g a y r e t e getirm ek için, kumandanlar toprak kazıyor, t a ş taşıyordu. İmparator Onbirinci Kostantin Dragazas Boğazın Rumeli yakasında bir kale yapıld ığın ı haber alınca, Sultan Mehnıede e l ­ çiler gönderdi; şehrin yanı başında böyle bir kale yaptırmanın sulh anlaşm alarına uygun olmadığını bildirdi. Sultan Mehmet evvelâ bu kalenin, imparatorun da di'şmanı olan kor­ s an lara karşı y a p tır ıld ığ ın ı söyledi. Elçiler yapının durdurulmasında ısrar edince: « İ s t a n ­ bul surlarının dışındaki bütün topraklar be­ nimdir. Babam Sultan Murat Varna Muhare­ besine gid erken , sîzler, Akdeniz Boğazından geçmesine mani oldunuz, o da buradan g eç­ mek zorunda kaldı ve burada bir kale yap- tırtm lya andiçti; ben onun yeminini yerine getiriyorum. İmparatorunuza şunu da s ö yleyi­ niz ki şimdiki Türk padişahı esk ilerin e ben­ zemez. Gücümün y e tt iğ i y erlere sizin h a y a lle r i­ niz dahi ulaşamaz » cevabını verdi. Kale, dört ay içinde, 1452 yılı ağustosunda tamamlandı.

N o. 25 ■ M ayıs 1946

F a t i h i A y a s o f y a önünde t a s v i r eden ve ta m a m la nm a m ış k a l a n bu tablonu n nerede meç hul dü r. Foto k o p y a s ı v a k t i y l e A s k e r î Müzemizden a l ın m ı ş v e Ressa m Münif Feh iniştir. B izans impar ato ru nun b a t ı n ı bi r mı z ra k ucunda h e y k e l i n k a i d es i n e d a y a l ı , vüc

(3)

Bugün İatanbulun hemen her tarafından bir b eyaz k a rta l gibi görünen bu cenk abi­ desi, Istanbulda .büyük Türk hâkimiyetinin

756

F a t i h i n S i n a n Bey t a ra f ı n d a n y a p ı l m ı ş rc un i

T o p k a p t s a r a y ı m ü z e s i n d e d i r

'ö lm ez bir gazisi v ek a riy le y a ş a m a k ta d ır. Şunu ara y a sık ıştıra lım ki, zamanının in şaat

vası-t a la r iy le g a y e vası-t kısa bir zamanda meydana g etirilen bu büyük eseri harabiden k u r ta r m a k biz, Fatihin torunlarına borçtur. Kalenin

AYLIK ANSİKLOPEDİ

mimarı Muslihiddin A ğa idi; ikisi yüksekte, karada, biri de a şa ğ ıd a deniz kenarında üç büyük kuleden, bu kuleleri birbirine b ağlıyan kuvvetli ve yü k sek du v arlarla burçlardan mü­ re kk e p ti. K aleye « B o ğ a z k e s e n » adı verildi. İçine Firuz A ğ a isminde bir kumandanın em­ rinde dört yüz er yerleştirildi. Boğazı geçen g em iler hisarı selâm lıyacaklar, kumandanın­ dan izin a la c a k la r ve bir geçit parası v e r e ­ ceklerdi. O günlerde izinsiz geçm ek istiyen bir Venedik gemisi, atıla n top larla hemen batırılm ıştı.

Büyük toplar : Istanbulun zaptına h azır­ lanan T ürklerin ikinci büyük işi, Bizans sur­ larını y ıkacak olan topları dökmekti. İçlerin­ de en meşhurları S aru ca Bey ve Muslihiddin A ğ a olan Türk top mühendisleri, Edirnede geceli gündüzlü ç a lış tıla r, irili ufak lı yüzlerce top döküldü. Bunları, çok değerli dökümcü u s ta la rı, b üyük d ik katle d ö ktü le r; bu u s ta la ­ rın arasında Urban adında bir Macar da vardı. Türk top mühendisleri, İstanbul s u rla ­ rını y ıkm a k için bir tane de çok büyük bir top plânı çizmişlerdi. Bu topun namlusunun boyu 2,745 m etre, çapı 0,915 di. Edirnede ilk tec rü b e leri y a p ılırk en kimsenin korkm a­ ması için tellâ lla r bağırmıştı. O kadar korkunç bir şekilde g ü r le y e r e k patlam ıştı ki, sesi, otuz mil uzaktan işitilmişti. Güllesi 540 kilo ağ ırlı- ğ ın d ayd ı. Edirneden 1453 şubatı sonlarında yola çıkarılan bu büyük toplardan herbiri yüz elli çift öküz ile ç ekilerek Bizans s u rla rı önüne

ancak iki ayda g e tir ile b ilm iş ti. Bu nakil işin ­ de kumandan K ara ca Bey kum andasında on bin a s k e r kullanılm ıştı. Yolda, devrilmemesi için bir topu iki yanından daim î s u r e tte iki yüz k işi tutu yordu; ik i yüz yol ame­ lesi, elli d ü lg e r ve köprücü ustası da, topların önü sıra yollarda çalışıyordu. İstan­ bul muhasarasında bu büyük toplardan üç tane k u lla n ılm ıştır. Gülleleri su rla ra çarptığı za­ man, t a ş la r ı un gib i ufalıyordu. Bu toplar, bir günde en çok ye d i gülle, gecede ancak bir gülle atıyordu. Topun ağzından doldurul­ ması, güllenin sık ıştırılm a sı, atıştan sonra k ı ­ zan namlunun z e y tin y a ğ ıy le soğutulması iki s a a t sürüyordu.

İstanbul c e n g i: E trafına d e ğ e rli kuman­ d anlar, bilginler, topçu ustaları ve mühendis­ ler toplamış olan İkinci Sultan Mehmet, İstan­ bul m uhasarası plânını, kendi e liy le çizdiği bir h a rita d a kendisi hazırlamıştı. Hücumlara en uygun y e rle ri, topların y e rle ştirile c e ğ i en güzel n oktaları, g ed ik açılacak yerleri, lâğım k azılacak yerleri bu h a rita üzerinde iş a r e t e t ­ mişti. Bütün hazırlıklar b ittikte n sonra, iki yüz bin k iş ilik Türk ordusu, Edirneden îs- tanbula doğru yola çıktı. 2 nisan 1453 pazar­ tesi günü öncü kuvvetler Bizans k alesi önünde göründü. Bizanslılar da o gün, kale duvarının önündeki büyük hendek üzerinde bulunan köp rü leri y ık tıla r . Kale kapıları kapandı. A r ­ k a la r ı ta ş ve toprak y ığ ın la riy le beslendi. Bu, İstanbul kapılarının Bizans devrinde son k a ­ panışı oldu. Bir daha, İstanbul T ü rk le r ta r a ­ fından feth edildikten sonra aç ıla c a k tı. Üç gün sonra da, 5 nisanda, büyük ordu İstanbul önüne geldi. Başkumandan İkinci S u lta n Meh- metti. Diğer kumandanlar; Sadrazam Ç andarlı Halil P aşa, Zağnos Paşa, Mahmut Bey (sonra Paşa), İskender Bey (sonra Paşa), Hamza Boy (sonra P aşa), Baltaoğlu Süleym an Bey (do­ nanma kumandanı) di.

No. 25 - M a yıs 1946

Bir cuma gününe rastlıyan 6 nisanda mutlar e b e

başlad ı. İs­ tanbul fe t­kapıyan İs­

tanbul mu- hiyle, dün­

has a r a s ı cengi elli üç gün s ü r­ • . T-yanın en büyük İm­ paratorlu k­ dü ve p a r ­ larından bi­

lak bir Türk •Ls .-v İ rinin de t e ­ zafer i y 1 e

neticelendi. O r t a çağı

F a t i h i n mührü mel taşı

konmuştu. İstanbul çenginin kronolojisine geçm e­ den, en çetin muharebelere sahne olan İstan­ bul k a ra surlarının krokisini d ik k a tle gözden geçirm eyi tavsiye edeceğiz. Bu kroki, İstan- tanbul çenginde bulunmuş Türk askerlerinin ne g ü çlü k ler yendiğini pek açık olarak gösterir.

B i r i n c i g ü n (6 nisan, c u m a ) : Türk ordusu, Marm aradan Halice kadar yedi

kilo-cWf

J €

f a ,

F a t i h i n t u ğ ra sı

metre kadar uzunluğunda kale duvarlarının önünde boydan boya y e rle ş t i. Toplarla döğü- lecek ve sonra üzerine yü rü yü şler y ap ıla cak

F a t ih in 1470 de .Cos tan zo da F er rar a t a ra f ın d a n y a p ı l m ı ş po rtr es i

(4)

olan bu kale duvarlarının en önemli parçası ] Türk kıtaları tarafından tutuldu. G alata, et- Edirnekapı ile Topkapı a r a s ıy d ı. Bu p a rçad ak i rafı kale duvariyle çevrilmiş bulunan Ltanbu l- askerin kum andasını, Sultan Mehmet kendi dan a y r ı b ir şehirdi. G alata Cenevizlilerin

N o. 25 - M ayıs 1946

AYLIK ANSİKLOPEDİ

A l t ı n c ı g ü n (11 nisan, ç a r ş a m b a ): Türk toplar» hep birden ateşe başladı. Bu, ilk biiyu,. bombardımandı. Bizanslılara göz

757

A n a d o l u h i sa r ı (Giizelcehiaar)

üzerine a lm ıştı. Padişahın Başkumandanlık -otağı kale duvarlarının bu parçasında Edir- nekapının karşısındaki tepeye kurulmuştu ki, bugün O tak Tepe d iy e anılagelm ektedir; fetih ten sonra şehitlerin bir kısmı da bu t e ­ peye gömülmüştü. En çetin Türk hücu ı.larına

u ğ rıy a c a ğ ı anlaşılan Topkapının müdafaasını sh Mu seutn’dadır

ı e

R u m e l i h i s a r ı (Bo ğa z k es en )

Jüstin yan i adında Cenevizli bir İtalyan şö­ valyesi ile İtalyan gönüllüleri üzerlerine a l­ mışlardı. O zamanlar, Sakız adası bir Ceneviz sömürgesi, Jüstinyani de bu sömürgenin b ey- lerindendi. Bu general, Türklere k a rşı, sava­ şın son gününe k ad ar kahram anca düğüştü. Şehrin müdafaa ordusunun başkumandanı

İm-B iz a ns lI la r ın H a li c i k a p a t t ı k l a r ı zin cir

p arato r Kostantin’ di; İmparator Kostantin de harbin sonuna kadar vazifesini kahram anca yaptı.

Halicin karşı y a k a s ı, Beyoğlu tepeleri

bir sömürgesiydi. Galata Cenevizlileri Türk lüküm darına bir elçi h e ye ti gönderdiler; ken­ dilerinin İstanbul çengine k a rışm ıyacak ların ı, Bizanslılara yardım etm iyeceklerlni sö ylediler. Türk hükümdarından da kendilerine doku- Bulmamasını dilediler; e ğ er İstanbul zapte- dilirse, G a la ta y ı savaşsız teslim ed e ce k le ­ rini sö ylediler.

Sultan Mehmet, Müslüman - Türk âde- tince, Bizans imparatoruna bir mektup gön­ derdi. « Şehri harpsiz teslim edin, kimsenin malına, canına, hürriyetin e dokunm ıyacağım a söz veriyorum» diyen bu mektuba İmparator « Şehri teslim edemem, ..ölünciye kadar mü­ d a fa a y a yemin e t t i m » cevabını verdi. Bunun üzerine emir verildi. Toplar ve tüfekler a te ş ­ lendi. Bizans kalesine Türk o kları y a ğ m ıy a başladı. İstanbul cengi b aşlam ıştı.

İ k i n c i g ü n ( 7 nisan, c u m a r t e s i ) : Şehir top ateşine tutuldu. Herbiri dört top­ luk on dört bataryanın elli altı topu, yedi kilom etre üzerine a ra lık la r la dizilmişti. Uç büyük, a ğ ır top henüz ateşe başlamamıştı. Boğaziçinde Bizansın iki küçük kalesi zap- tedildi.

Ü ç ü n c ü g ü n (8 nisan, p a z a r ) : Top ateşi devam e tti. Türk topları Bizans sur­ larında y a r a la r a ç tık ç a , müdafiler derhal k a ­ patıyordu. Fakat kapanan ya ra la r a r tık eski s a ğ lam lık ta olmu­

yordu.

D ö r d ü n c ü g ü n (9 nisan, p a­ z a rte si) : Bizanslılar; limanı kapam ak için, İstanbul duvarlariy-

e Galata duvarları izerinde iki kale :ulesi (burç) arasın a :alın bir zincir ger- nişlerdi. Türk do­ lanmasının hücu- nunu önlemek için ıu zincirlerin a r k a ­ lına dokuz büyük

re kuvvetli gemi ye rle ştirild i.

B e ş i n c i g ü n (10 nisan, s a l ı ) : Top ıteşine devam edildi. Y aya asker de kale du­ barlarını kurşun ve ok yağmuruna tu ttu .

açtırılm ıyor, a teş yam ediyordu.

geceleri de a ra lık la r la

de-Y e d i n c i Çok şiddetli bo

g ü n (12 nisan, perşembe) : nbardıman devam etti. Kale

Kat k a t İstanb ul su rla rın ı

duvarları inliyor

izah eden kroki

yer y er yıkılıyordu . Bizans­ lIlar yas içindeydi. Yıkılan ye rle ri tam ire koşuyorlardı. Bugün erkenden Türk donan­ ması da İstanbul önüne geldi. Dört yüz

(5)

sek-758

AYLIK ANSİKLOPEDİ

sen parça gemi Anadolu y ı k a s ı boyunca iler- liy e r e k , davul ve zurna se s'e ri ve gemicilerin n a ğ ra la rı arasınıia Beşiktaşm biraz berisinde bulunan bir koyda tieıuir a l t ı. Bu koy

Onye-muharebesi oldu. Ceneviz gemileri Türk do­ nanmasının elinden kurtulup liman ağzına geldiler; zincir indirildi, gemiler içeri alındı ve zincir tek r a r gerildi. Müdafıler tarafından

F a t i h i n b a k ı r üzer ine k a z ı l m ı ş port res i

A s l ı P a r i s t e B i b l i o t h è q u e N a t i o n a l e ' d e d i r

dinci Y üzyılda doldurulmuş ve adına Dolma- bahçe denilmişti. Donanma kumandanı Balta-

oğlu Sü ley man Beydi.

S e k i z i n c i , o n i k i n c i g i i n l e r ( 1 3 nisan, cuma - 17 nisan s a l ı ) : Bombardı­ man şid d etle devam e tti. Kale d uvarları üze­ rine y ü rü y ü şle r y a p ıld ı. Bugünlerde Baltaoğlu Sü le yman Bey donanma ile A d a la ra g it ti ve

A d a la rı z a p te tti

O n ü ç ü n c ü g ü n (18 ır’san çar*şamba): Bir Türk hiicum kolu hendeği geçti, kale du­ v arların a dayandı. D uvarlata merdiven d a y a ­ dılar. B izanslılarla göğüs göğüse korkunç bir savaş oldu. Bu Türk hücum kolu birçok ş e ­ h itle r verdikten sonra çekilmek zorunda kaldı. O n d ö r d ü n c ü g ü n (19 nisan, per­ şembe) : Baltaoğlu, donanma ile zinciri kırıp limana girm ek, limanı ve limandaki Bizans ve

V enedik gemilerini zaptetm ek istedi. F akat düşmanın büyük gem ileri limanı koıum ıya muvaffak oldular. Gemilerinin hepsi küçük olan Türk donanması geri çekildi.

O n b e ş i n c i g ü n (20 nisan, cuma) ; S u lta n Mehmet, zincir önündeki g e m ile ri o ra ­ dan çekilmek zorunda bırakm ak için bir h a ­ van topu y a p tır tm a y ı düşündü; ve böyle bir topun yapılm ası için mühendislere em ir verdi.

Gene bugün, Cenevizden Istanbula dört büyük gemi geldi; eşya ve erzak doluydu. Türk donanması bu gemilerin üzerine hücum e tt i. İstanbul önünde çok büyük bir deniz

bu manevra büyük hünerle b aşarılm ıştı. S u l­ tan Mehmet bu muharebeyi G alatanın az öte­ sinde, kıyıdan seyrediyordu . Ceneviz g em ile­ rinin kurtulduğunu ve birkaç Türk gem isi­ nin de zincir önünde b a ttığ ın ı görünce, ö fke ­ sinden atını denize sürdü; Baltaoğluna, limana kaçan gem ileri kovalaması ve y ak alam ası için b ağırm ıya başladı. Su ltan Mehmet, büyük deniz muharebesini kazanam ıyan Baltaoğlunu donanma kumandanlığından attı; Hamza Bey donanma kumandanı oldu.

Gene bugün, kale d uvarlarının çok şid- d e t lib ir t o p a teşiy le dövülmesine devam edildi.

O n a l t ı n c ı g ü n (21 nisan, cumar­ t e s i ) : Top a teşi devam e tt i. S u ltan Mehme- din isted iğ i havan topu da bir gece içinde y a p ılıv erm işti. Bu top, G alata burnunun buaz a şağ ısın d a bir sırt gerisin e y e rle ştirild i. İlk a teşlen d iğ i zaman gülle havaya fırlad ı, Ga- latanın üstünden aşa ra k denize düştü. İkinci gülle, havaya fırladıktan ve G alatanın üze­ rinden aştık ta n sonra zincir gerisindeki büyük gemilerden birinin tam ortasına düştü. Gemi birkaç d a k ik a içinde b a tt ı; içinden kimse kurtulam adı. Bundan sonra gem iler. G alata d uvarlarının a ltın a, daha emniyetli bir yere çekildiler. Zincir önüne, Türk donanması hü­ cuma k a lk t ığ ı zaman g elecek lerd i. Tabiî o zaman Türkler de havan topuna ateş vere- m iyeceklerdi.

O n y e d i n c i ’ g ü n (22 nisan, p a z a r ) :

Istanbulun M arm ara ve Haliç k ıyıla rın d a ki kale duvarları, yalın k a t duvarlardı. Çünkü bu d uvarların önü deniz olduğu için hücuma u ğ ra m a k korkusu yoktu. Gemilerin daracık k ı y ı y a dökecekleri kuvvetler kale d u v a rla rı­ nın üzerindeki müdafiler ta rafın d an k o la y ­ lık la imha edilebilirdi. S u ltan Mehmet, ağzı zincirle gerilm iş olan İstanbul limanını zap­ tetm ek istiyordu. Türkler e ğ e r limanı zapte- d erlerse, Haliç üzerinde köprü k u r a ra k şeh­ rin o k ıy ıd a k i duvarlarına saldırm ak mümkün o lacaktı. Sultan Mehmet, zinciri k ıra ra k li­ mana girm ek için yapıla n deniz muharebesi kazanılam ayın ca, limanı zaptetm ek için çok parlak yeni bir proje hazırladı : Donanmanın bir kısmını k ızak lara bindirerek k ara d an, Beyoğlu s ırtların d an yü rü tere k Halice indir­ mek! İşte bu proje, İstanbul çenginin on y e ­ dinci gününe rastlıyan 22 nisan pazar günü şafakla b e rab er yerine g e tir ild i. Beyoğlu s ı r t ­ larını tutm uş olan Türk askerinin kuman­ danı Zağnos Paşa idi. Türk donanmasının bulunduğu limandan (bugünkü Dolmabahçeden) Taksime, oradan Kasımpaşa deresine inmek üzere t a h t a bir yol y a p tırd ı. A ltm ış yedi tane küçük T ürk gemisi k ıza k la ra çekildi. K ızaklar da y a ğ lı ve y u v a r la k k a la s la r üze­ rinde öküzlere ç e k tirild i. F a ka t bu işe canla başla s arılan binlerce a sk e r de, heyecana g e ­ lerek h a l a tla r a sarılıp gem ileri çe k tile r. İs­ tanbul çenginde bu'unmuş biri, gemilerin k a ­ radan yürütülüşünü şö yle a n la tıy o r : « . . . G e ­ miler yolun üzerine çekildiler. A ltla rın a bü­ yük m ertekler ve her iki tarafından d estek­ ler konuldu. H a la tla rla sık ıca bağlan arak doğru durm aları emniyet a ltın a alındı. Emir verilince, a s k erler büyük bir hevesle h a la tla ra ve m a k aralara s a r ıld ıla r ve gem ileri k ıza k ­ ların üstünde yü rü tm iyd b aşladılar. T ayfa la r denizde olduğu gibi, k ara d a da tamamiyle ge­ milerin içindeydi ve gû ya denizdeymiş gibi, kum anda ile yelkenleri açm ışlardı, kürekçiler

No. 25- M a gıs r946

F a t ih in zırhı

A s k e r i m ü z e d e d i r

hava ya kürek çekiyorlardı. Gemilerin reisleri, k aptan ları da güvertede d irek le r etrafın d a ö te y e beriye koşarak, ıslık çalarak, b ağ ırarak ve kamçılı y a ra k kürekçileri g a y r e t e g e tir

(6)

i-yorlard ı. Her halde kaptan ve ta y f a la r büyük b ir şevk iç in d e y d ile r.. . » Türk gem ileri H a ­ liç te görününce, Bizanslılar dehşet içinde k a ld ılar.

O n s e k i z i n c i g ü n (23 nisan, p a­ z a rte s i) : A y n i gün, V enedik ve Bizans kap­ ta n la rı, G alatad a b ü y ü k bir toplantı y a p t ı ­ lar. Halicin Kasımpaşadan gerisini zaptetmiş -olan Türk gemilerinin b a tırılm a sı için bir deniz muharebesi yapılm asını konuştular, k a ­

r a r l a ş t ı r d ı la r , ■

En büyük Türk topları, Bizans surlarını dövm iye bugün başladı.

Halicin karşı k ıy ıs ı ile A yvansaray a r a ­ sın a , d u b a la r üzerinde bir köprü kuruldu. Ş id d e tli top ateşinin himayesinde kurulan bu köprü a l t ı yüz m etre uzunluğundaydı; üze- Tİnden yan y ana beş kişi geçecek k ad ar ge- ■nişti. ö n em li yerlerine toplar ye rle ştirilm işti. Bu köprüden geçirilen asker, A yvansa ray önündeki Haliç duvarlarını s ık ış tır m ıy a baş­ lam ıştı.

O n d o k u z u n c u - Y i r m i ü ç ü n c ü g ü n l e r (24 nisan, salı - 28 nisan, cumar­ t e s i ) : Bizanslılar H aliçteki Türk donanmasına hücum hazırlığını y a p tıla r . T ürkler de bu h a­ z ırlık ta n haber ald ıla r; k arşı koym ıya hazır­ landılar. S a lla r ve dubalar yapıp üzerine top­ la r y e rle ş tird ile r . BizanslIların ve V e n e d ik li­ lerin hücumu 28 nisan sabahı gün doğmadan i k i s a a t evvel başladı ve müthiş bir bozguna u ğ r a d ıla r . Hücum eden deniz kuvvetine ku­ manda eden am iralin gemisi batırıldı. Amiral bütüu kumanda h e y e t iy le beraber boğuldu.

Bugünlerde, kara surlarına karşı bom­ bardıman bütün şid d e tiy le devam etti.

Y i r m i d ö r t v e y i r m i b e ş i n c i g ü n l e r (29 nisan, pazar - 30 nisan, p a za r­ tesi) : Kara s u rların a top a te ş i devam etti. Yer y e r fedai k ıtaların ın küçük çarpışmaları oldu.

.'Alo. 25 - M ayıs 1946

Y i r m i a l t ı v e y i r m i y e d i n c i g ü n l e r (1 m ayıs, salı - 2 mayıs,

çarşam-F a t i h i n mi ğfe ri

A s k e r î m ü z e d e d i r

ba) : Küçük çarpışmalar oldu. Top ateşi de vam etti. Türk askerinin cenk n ağ raları Bi- zanslıları çok korkutuyordu. Şehirde ilk defa

olarak y iy e c e k sıkıntısı bugün başladı. Y i r m i s e k i z i n c i - Y i r m i d o k u z v e o t u z u n c u g ü n l e r (3 mayıs, p e r­ şembe - 5 mayıs, c u m a rte si): Küçük ça rp ış­

AYLIK ANSİKLOPEDİ

m alar oldu. Top a teşi şiddetle devam e tti. Bizanslılar duvarlardaki y a r a la rı tam ir için geceli gündüzlü çalışıyorlardı, im parato r a t üzerinde, durmadan müdafaa k ıta la r ın ı te ftiş ediyor, askeri ve h alkı, dayan ıklı ve cesur olmıya teşvik ediyordu.

O t u z b i r i n c i g ü n (6 mayıs, pazar) : Kara ta ra fın d a k i d u v arlara bombardıman şiddetle devam etti. Gün b a ttık ta n dört sa a t sonra T ü rkler otuz bin k işiyle kale du­ v arları üzerine büyük bir yürüyüş yap tılar; Topkapı tarafından yapılan bu hücum üç sa a t sürdü. Göğüs göğüse, boğaz boğaza cenkle­ şildi. Topkapı müdafii Jüstin yani büyük y a ­ r a rlık la r gösterdi. T ürklerden Yeniçeri Mu­ ra t ve Ömer Bey adında iki yiğ it eşsiz k ah ­ ram an lıklar gösterdiler ve şehit oldular. T ürkler geri çekilmek zorunda kaldılar.

O t u z i k i n c i - 0 t u z a l t ı n c ı g ü n ­ l e r (7 mayıs, pazartesi - 11 mayıs, cum a): Bombardıman şiddetle devam etti. Bizanslılar yas içind eyd i. Erkek, kadın, çocuk herkes taş güllelerin açtığı g e d ik le ri kapam ak için taş, k a la s ve e şy a ta şıyo rd u . Bazan, açılan g e d ik le ri yün şilteler, ot ve saman çuvalla- r iy le tık ıy o rla r d ı. Gülleler böyle yumuşak yerlere çarpınca, daha az tesir yapıyordu. Geceleri de kiliselerde sabahlara kadar dua ediliyordu. Bizanslılar arasında, şehirlerinin hâmisi olan Meryem A n a ’nın kendilerini kur­ ta ra c a ğ ı ümidi vardı.

O t u z y e d i n c i g ü n (12 m ayıs, cu­ m a r t e s i ) : Gece y a r ıs ı, elli bin kişi ile ikinci büyük yü rü yü ş yap ıld ı’. Tekfur S a ra y ı ile Edir- nekapı arasındaki kale duvarlarına yapıla n

759

bu hücum da çok kanlı oldu. Türkler bu s e ­ ter de şehre girem ediler.

O t u z s e k i z i n e i -K ı r k ı n c ı g ü n ­ l e r (13 mayıs, pazar - 15 m ayıs, salı) : Bom­ bardımana- şiddetle devam olundu. Y er y er küçük fedai çarpışm aları oldu.

K ı r k b i r i n c i g ü n (16 m ayıs, çar­ şamba) : Türkler ilk defa olarak bugün y e r altından bir lâğım k azd ılar. Böylece k a le duvarlarının altına kadar g id erek , duvarları yer altından lağım ile atmak istediler. Bu lâğım, ye r altın dan gelen kaz­ ma gürültüleri yüzünden keşfedildi, BizanslI­ lar da hemen ayni istik a m e tte bir lâğım kaz- mıya koyuldular; iki tarafın lâğımcıları a ra­ sında yer a ltın d a korkunç bir boğazlaşm a oldu; Türkler lâğımı ateşliyem ediler. Fakat müdafileri bugünden sonra bir de lâğım kor­ kusu sardı; her an her yerd e bir infilâk b e k ­ lenebilirdi; kale duyarları boyunca y e r a l ­ tından kazma sesleri dinlemiye b a şlad ılar.

K ı r k i k i n c i g ü n (17 m ayıs, p e r ­ şembe) : Kara tarafındaki kale duvarlarına ş id d etli top a teşi devam etti.

K ı r k ü ç ü n c ü g ü n (18 m ayıs, cu­ m a ): Sabahın alaca karanlığında, ortalık zor seçilirken, kale duvarları üzerindeki müdafi- lerden bir dehşet ç ığ lığ ı yükseldi : Türkler, bir gece içinde, te k e r le k le r üzerinde yürüyen tahtadan bir cenk kulesi yapm ışlardı; hem öylesine ki, büyük hendeği yüzerek ve

ses-i^atihin, son z am a n l a r ın d a y a p ı l m ı ş portresi

(7)

760

AYLIK ANSİKLOPEDİ

sizce geçen Türk u staları, bu k u le yi, kale du­ v arların ın dibinde, Bizans n öbetçilerine du­ yurmadan y a p m ışlard ı. M uhakkak ki, portatif y ap ılm ış olan bu kule, fed ailer tarafından parça p arça geçirilmiş ve hendeğin öbür t a ­ rafında şa şıla c a k bir sü r a tle kuruluvermiş o la c a k tır. Bu kulenin etrafı, ok ve a teş te s ir etmemesi için üç k a t öküz gönü ile s a r ıl­ mıştı; b irk a ç k a t olup, en üst kısm ı, birinci sıra k a le duvarlarından daha y ü k se kti; en üstünde, h a la tla r la indirilip kaldırılan bir köprüsü v a rd ı; köprü kale duvarının üzerine indirilince, akıncı f e d a iler k a le y e a tıla c a k ­ la rd ı. Bu t a h t a cenk kulesiyle k a rş ıs ın d a k i sur parçası ve burçlar arasın d a, akşam a

ka-Hava çok sisliydi. Top ateşi biraz hafifledi; fa k a t ş id d etli lâğım muharebesi devam etti. Ateşlenen lâğım larla, Bizansın meşhur surları ye r y e r çöküyordu.

K ı r k s e k i z i n c i g ü n (23 mayıs, ç a rş a m b a ): Durmadan devam eden bombar­ dıman, İstanbul surlarında artık tam ir e d ’- lem iyecek, k a p a tılam ıy ae ak ged ikler açmıştı. İmparator ve bütün şehir, halkı ümitlerini kesm işlerdi. Halk kiliselerde, M eryem A naya koruduğu bu şehri k u rtarm ası için geceli gündüzlü dua ediyordu. Bugün, Sultan Meh­ met, top ateşini d u rd u rarak, îsfendiyaroğlu I İsmail Beyi elçilikle im parato ra gönderdi. Son defa o la ra k , hâzinelerini de alıp istediği yere

k urtuiam ıyacak, İmparator kurtulsun » d iy e ­ rek Kostantinin limandaki büyük g e m ile rd e » birine binip kaçmasını tek lif e t t i l e r . İmpara­ tor bu sözlerden çok müteessir oldu ve dü­ şüp b a y ıld ı; çiçek ve gül su yiyle oğarak a y ı l t ­ tık ların d a : «Düşman benim cesedimi çiğniyerek şehire g ire ce k tir!» dedi; kaçmayı kabul etmedi. Kadınların ve çocukların kaçırılm asına karar verdiler ve kadınlarla çocuklar, d o labildikleri kad ar, binandaki beş on parça g em iye bindi­ rildi. Bombardıman şiddetle devam ediyordu.. Gece Türk ordugâhında büyük bir şenlik y a ­ pıldı. Yer ye r meşaleler yakıldı. İmparator sabaha kadar surların üzerinden bu gece şen­ liğini acı acı düşünerek seyretti.

/Ve 25 M ayıs

î9d(p-DİKKAT !

B U R A Y A K A P A K T A K İ R E S Î M K E S İ L E R E K Y A P I Ş T I R I L A C A K T I R

ı

F a t ih S u l t a n Mehmedin İstan bu l k a p ı l a r ı onundaki m u ha re be le re i şt ir a k i

B u t a b l o n u n a s l ı , m e ç h u l b i r ' y a b a n c ı r e s s a m ı n e s e r i d i r . R e s s a m M ü n i f F e h i m t a r a f ı n d a n A n s i k l o p e d i m i z e k o p y a e d i l m i ş t i r

dar çok kanlı bir cenk oldu. Akşam a doğru, müdafıler, su ile sönmiyen neftli kun daklarla kuleyi tutuşturup ya k m ıya muvaffak oldular.

Bombardıman bütün ş id d etiyle devam ediyordu. Bir ta ra fta n da lâ ğ ım lar kazılıyor, lâğım muharebesi oluyordu.

K ı r k d ö r t ve k ı r k b e ş i n c i g ü n ­ l e r ( 1 9 mayıs, cumartesi-20 mayıs, pazar): Şiddetli bombardıman ve şiddetli lâğım mu­ h areb eleri devam etti.

K ı r k a l t ı n c ı g ü n (21 m ayıs, p a­ z artesi) : Donanma, liman ağzındaki zinciri k ırm a k için son bir hücum daha yaptı; f a k a t yüksek bordalı Venedik gem ilerinin k a rşısın ­ da g eri çekilmiye mecbur oldu. Karada korkunç bombardıman ve lâğım m uharebe­ leri devam etti.

K ı r k y e d i n c i g ü n (22 mayıs, s alı):

gitm ek ş a r t i y l e şehri teslim etmesini teklif etti. Şehir halkı da, bütün malı ve servetiyle istediği ye re g itm ek te serbest bir kılıyordu. İmparator bu teklifi kabul etmedi : « Şehri teslim etmek elimde değildir; yemin e ttik , ölünciye k ad ar müdafaa e d e c e ğ iz » cevabını verdi.

K ı r k d o k u z u n c u g ü n (24 m ayıs, perşembe) : Bombardıman ve lâğım muhare­ besi şiddetle devam e tti.

E l l i n c i g ü n (25 mayıs, cu m a): Kara surları, birçok yerinde, a r tık tam bir hara­ be halindeydi. Şehir, Türkler tarafından zap- tedilmek üzereydi, imparatorun başkanlığında kumandanlardan ve kilise büyüklerinden ve şehrin ileri gelenlerinden mürekkep büyük bir meclis toplandı. Elli gündenberi uykusuz ve yorgundular. Mecliste bulunanlar : « Şehir

E l l i b i r i n c i g ü n (26 mayıs, cu­ martesi) : Çok şiddetli bambardıman devam ederken Türk ordugâhında genç Sultan Meh­ medin başkanlığında bir harb ku ru ltayı top­ landı. Sadrazam Çan darlioğlu Halil P aşa h a k ­ kında herkeste bir şüphe vardı. Kendisinin imparatorla gizlice a n la ş tığ ı, Sultan Mehmedi îstanbulu kuşatm aktan vazgeçirmek için ç a ­ lıştığ ı söyleniyordu. Bu kurultayda Halil P a­ şa, halikındaki şüpheleri kuvvetlendirecek şe y ler söyledi : «M uhasara uzuyor, y ü rü y ü ş­ lerde çok telefat verdik, bir şey yapam adık, donanmamız bir muvaffakiyet gösteremedi. Denizden Venedik donanması geliyormuş; a r ­ kadan da Macarlar büyük bir ordu ile hücu­ ma h azırlanıyorlar. Henüz vakit varken mu­ h asarayı kaldıralım , üç ateş arasında mah- volm ıyalım » dedi. Halil Paşaya karşı bütün

(8)

kum andanlar çok s e rt s ö yled iler; bunlardan bilhassa Zağnos Paşa çok acı konuştu : «Bu sözleri sadrazamdan başkası söyleseydi boynu vurularak cezalandırılırdı. Dayanıklı, cesur <No. 25 - M ayıs 1946

tu ta r a k , şehri koruması için ya lv a rd ıla r. Tam o sırada âni o larak bir fırtına koptu; ço< ağrır olan tasvir, ta ş ıy a n la r ın elinden s ı y r ı ­ larak yere düşüp kapaklandı. Bizanslılar

çıg-AYLIK ANSİKLOPEDİ

F a t i h i n İstanb ula g i r i ş i

R e s s a m D e l a c r o i x ' n ı n e s e r i n d e n b i r k o p y a d ır . F a t i h i s t a n b u l a b ö y l e g i r m e m i ş t i r

Bugün, şehirde de büyük bir tören y a ­ pıldı. E rkek, kadın, çocuk, baş açık, yalın a y a k , Meryem Ananın altından yapılm ış bü­ y ü k tasvirini ald ıla r, dualar okuyarak sur- la r a götü rdü ler; bu resm i kale duvarlarına

I st a n b u l d a ş i d d e t l i muhas ar a mu ha re be le ri

R e s s a m T i n t o r e t t o ’ n m e s e r i d i r . A s i t V e n e d i k s a r a y ı n d a b u l u n m a k t a d ı r

lık la rla a ğ la şm ıy a başlad ılar, bunu uğursuz bir felâket işareti s a y d ıla r. F ırtına ile be­ rab er bir de tufanı andıran yağmur boşandı; sokaklardan seller a k tı; bunu da ikinci bir fe lâ k e t işareti zannettiler.

erkenden k a lk tı, en büyük topları Topkapı önüne y e rle ş tird i. Yedikuleden Halice kadar uzanan ordugâhını baştan başa teftiş e tti. O akşam Türk ordugâhında ifta r sofraları kuruldu. Gece meşale şenliği yapıld ı.

Meşa-761

O gece Türk ordugâhında t e k r a r meşale şenliği yapıld ı. S u lta n Mehmet, askere, ertesi gün oruç tutu lm asını em retti.

E l l i i k i n c i g ü n (27 mayıs, pazar) A kşam a kadar, şehir ve e tr a f ı, çok kalın bir sis tabak ası altın d a kaldı. Sultan Mehmet

Katillin, ¡ r e m i l d i k ı z a k l a Boğaz s ı t l a n n d a n H a li c e indirişi

B u t a b l o i k i n c i H a m i d ’in b a ş r e s s a m ı I t a l y a l ı Z o ' n a r o ’ n ü n d ü r

ve inanlı olmak, Bizansa hemen saldırmak lâzımdır. Şehir düşmek üzeredir!» dedi ve çok alkışlandı. Bütün kurultay âzası, şehre son bir yürüyüş yapılm asını t e k lif ettiler. Su ltan Mehmet, Zağnos Paşayı orduyu teftiş e memur etti. Askerinin neşe ve imanını y a k ın ­ dan öğrenmek istiyordu.

Fa sih in A t m e y d a n ın d a k i Y ı l a n l ı S ü t u a a ok a tış ı

F a t i h b u n u n l a h u r a f e l e r e i n a n m a d ı ğ ı n ı g ö s t e r m i ş t i r . B u m i n y a t ü rH i i n e r n a m e , , d e n a l ı n m ı ş t ı r

(9)

lelerin arasında a sk e rle r, memleketlerinin oyunlarını oynuyorlardı. Davul zurna sesleri Istanbuls k a d a r geliyordu. Tam gece y a r ıs ın ­ da bütün ış ık la r söndü; sesler k es ild i. Bizans- lı l a r , sababa k ad ar u y u m ıy a ra k her an bir hücum beklediler.

E l l i ü ç ü n c ü g ü n (28 m ayıs, p a za r­ t e s i) : Bugün, büyük y ü rü y ü ş için hazırlıkla geçti. T ürk ordusu, su rla ra , E dirnekapı, Top- kapı ve Üçüncü A s k e rî Kapı denilen üç nok­ tad an bütün kuvvetiyle sa ld ır a c a k tı. S a b a h ­ tan a k şam a kadar d a ğ la r gibi o k la r, kalkan ­ la r , k ılıç la r, merdivenler y ığ ıld ı. Hendeği dolduracak top raklar ve kütükler, ç a lıla r g e ­ tirild i. Bizanslılar da barabolmuş surlarda T ürklerin üzerine atm ak için t a ş la r , neftli p açavralar yığıyordu. H alk, baş açık, yalın a y a k , kendilerini ve şehirlerini k u rtarm ak için kiliselerde a ğ la ş a ra k dua ediyorlardı. Meryem Ananın mu­

kad d es tasvirleri s o ka klard a gezdiri­ liyordu. En son A y a s o f y a d a büyük bir toplantı yapıld ı. A y a so fya d a topla­ nanla r, şehir Türk- l e r tarafından fet- hedilinciye kadar oradan a y rılm a d ıla r. Y alnız imparator, A y a s o f y a d a k i büyük duada bulundukten so nra, atına binerek harabolmuş İstan- tanbul surlarını son bir defa dolaştı, te f t iş e t t i ; a s k e rle ­ rine, kanlarının son damlasına kadar dö­ vüşm elerini em retti. A kşam üstü, Sultan Mehmet, ikinci bir harb k u ru lta y ı top­ ladı. Bu k u ru ltaya ordunun bütün za­ b itle r i ç ağrıld ı; Sul­

tan Mehmet bir

nutuk söyledi ve gece yarıs ın dan son­ ra, Istanbuls üç

koldan hücum edileceğini bildirdi.

Fatih Sultan Mehmedin hücum n u tku :

•E y benim Paşalarım, Beylerim, A ğalarım ,

şu İstanbul savaşındaki silâh arkadaşlarım ! Sizi buraya, k a ra rla ş tırd ığ ım umumî hücumda şimdiye k a d a r , gösterdiğinizden daha büyük fed akârlık ve cesaret istemek için topladım. Adı bütün cihanda ün salmış İstanbul gibi bir şehri zaptedeceksiniz. İstanbulun adı g e ­ çen yerlerd e, o şehri zaptedenler kahraman­ lar olarak şan ve şerefle anılacaksınız! Bize daima pusular hazırlıyan bu şehri z a p te ttik ­ ten sonra, emin yaşıyabileceğiz, kapımızı a ç ık bırakabileceğiz! Kale duvarlarını toplarla o k a d a r h ırpaladık ki, size, hücum hedefi o la­ rak bir kale değil, bir düzlük gösteriyorum. F a k a t bununla beraber şehrin alınmasını pek o k a d a r k o lay zannetmeyin! Sur enkazı üze­ rine a t ıla c a k y iğ itle r , büyük tehlikelerle k a r ­ ş ıla ş a c a k la rd ır. Maharetimiz, cesaretimiz her şeye üstün g e le ce k tir. Zafer rüzgârı bizden yana e s ecek tir. Kostantiniye bizim olacaktır. Bütün yiğ itliğ in iz i takınınız, askerlerinizi şevk ile döğüşmek için coşturunuz! Onlara anlatınız ki, askerlik, harb üç ş e y e bağlıdır : yılm am ak; namus; ita a t!. Ne k a d a r yüksek

762

bir m aksada hizmet ettiğinizi gözönünde bu­ lundurun! Hücumda ben sizin yanınızda bu­ lunacağım. Herkesin vazifesini nasıl y a p t ı ­ ğını göreceğim. Şimdi dağılınız, ç a d ırların ız­ da yemek yiyin iz, dinleniniz, emirlerimi as­ kerlerinize bildiriniz. Hücum emri verildikten sonrası sîzindir. Kumandanlar sizi selâmlıyo­ rum! » (Kritovolos tarihinden bugünkü dile çevrilmiş hulâsa).

T ü r k l e r i n I s t a n b u ! a g i r i ş i (29 mayıs, salı g e c e s i ) : Istanbula son büyük hücum. 28 - 29 m ayıs salı gecesi sa at bir ile iki arasında başladı. Donanma, M arm ara k ı­ y ıla rı boyunca sıralanarak, denizle kale du­ v a rla rı arasındaki daracık sahile asker ç ık a r ­ mış, Türk askeri, çok büyük bir çember ha­ linde surların üzerine atılm ıştı.

insan d a lg a la r ı, cenk nağraları arasında, kılıç, m ızrak, baita, taş, kütük... silâh vazi­

AYLIK ANSİKLOPEDİ

fesini gören her şey ve aletle, çok kanlı bo­ ğuşuyordu. Gök yüzünü kaplıyan insan ve si­ lâh seslerine, binlerce kilisenin durmadan ça­ lan çanlarının u ğ u ltu su karışıyordu. En zorlu hücum ve boğuşm a, Topkapı önünde oluyor­ du. F a k a t şehre ilk giren Türk askeri, güneş doğmadan az evvel, Kerkoporta denilen k a ­ pıdan girdi. S o k ak lard a Türklerin koşuştuğu­ nu gören Bizanslılar “ Şehir alındı ! „ diye b ağ rışarak kaçışıyorlardı. Ş afak söküyordu, Bizanslılar son bir g a y r e t le bu kapıdan giren hücum selini durdurabildiler. Bu sırada Top- k a p ıy ı müdafaa eden General Jü stin y a n i çok a ğ ır yaralanm ıştı, ask e rle riyle beraber, mem­ leketi olan Sakıza gitm ek üzere limanda bu­ lunan gemisine çekilmişti. Sultan Mehmet mü­ dafaanın gevşediğini fa rke tti, atının üzerinde d o ğ r u la r a k : « Ş e h r i alıyoruz! H attâ elimizde g ib id ir! Bakınız, karşınızda müdafaa eden asker kalmadı! A skerlerim , askerlerim !. A r ­ kam dan geliniz! İstanbul bizimdir! » diye bağırdı.

Topkapı önünde k a le d uvarlarını ilk aşan Haşan adında bir yeniçeri olmuştu. Kastamonunun Ulubat kazasından uzun boylu dev ya p ılı, güzel yüzlü y iğ it b ir delikanlıydı.

Sol elindeki kalkanını başının üzerine siper' olarak kaldırm ış, sa ğ elinde kılıç, y ık ık bir halde bulunan birinci duvarın üzerine tır m a n ­ mıştı. A rkasından üç yeniçeri daha a t ılm ış tı» Orada son m üdafilerîe göğüs göğüse kanlı bir çarpışma- oldu. Haşan, üzerine yuvarlanan büyük bir taş ile a ğ ır y a raland ı. Kale duvar­ larından yere k a y d ı. Bu s ırad a kaleden üze­ rine iri î r i k a y a la r a t tıla r ; delikanlı dizleri üzerinde doğruldu, f a k a t üzerine çullanan- yüzden fazla Bizanslınm hançer ve mızrak­ ları altında can verdi; lâk in arkasından önü­ ne durulmaz bir hücum seli boşandı. S u rların üzerine Türk b a y ra k la rı d ikild i; T ürkler, brs gedikten kol kol şehrin so ka kların a y a y ılm ıy a başladı.

Bütün üm itlerin i kaybeden İmparator Onyedinci Kostantin Dragazas üniformasını; çıkarıp bir köşeye attı, üzerinde, hüviyetini ispat edecek, yalnız a y a k la rın d a k i k ı r ­ mızı üzerine y a l ­ dızla iki başlı k a r t a l resmi işlenmiş a y a k ­ kabıları k a lm ıştı» Kılıcını çekti, k a l ­ kanını siper e d e­ rek, maiyetinden- üç zabitle b e r a b e r ölünceye kadar ç a r­ pıştı. Kılıcı kırıldı,, mızrak ve kılıç d a r ­ beleri altında y e r e yuvarlandı. Bu s a ­ vaşta Türk ordu­ sunda bıilunmuş b i r asker a n la tır : « N e ­ ferlerden biri S u l­ tan Mehmede kesik bir baş g etirm iş t «im parato run başı!» dem işti. Sultan Meh­ met bu başı e s i r edilen Bizans zabit­ lerine göstermiş, onlar da « Evet, imparatorun başı­ dır » demişlerdi. O zaman Sultan Meh­ met, neferin elin­ deki k es ik başa hür­ metle bakmış : « Ey Kostantin! Sen k ah ­ raman bir hükümdardın! Şan ve ş e r e f le öldün! Daima hürmetle anılacaksın!» di­ y e re k eğilm iş, alnından öpmüştü.Sonra bu başı gene e sirle r arasında bulunan İs­ tanbul P a triğ in e gö ndererek : « Şerefi ile uygun bir yere gizli olarak gömsünler! » em­ rini vermişti. Bu kesik başın, gümüş bir k a p içinde, A yasofyanın bilinmiyen bir y e rin e gömüldüğü söylenir. S u ltan Mehmedin, im pa­ ratorun cesedi için de parlak bir cenaze tö ­ reni y a p tır ttığ ı ve cesedin Vefa Camii yanın­ da bir yere gömüldüğü rivayet edilir.

1453 yılının 29 mayıs salı günü sabahı* güneş doğduğu zaman, İstanbul şehri a r t ı k Türklerin elinde bulunuyordu. Sultan Meh­ met, p arlak bir zekâ ile süslenmiş gençliği- nin g a y r e t iy le zafere kavuşmuştu. Tarih ona « F a t i h » diye p a r la k bir unvan verdi. Haz- reti Muhammet : « İstanbul m utlaka fetho- lunacaktır. Onu alacak kumandan ne mutlu kumandan ve onun a s k erleri ne mutlu a s k e rd ir! » demişti. Bu şanı henüz yirm i üç yaşında iken Fatih Sultan Mehmet kaz­ anmıştı. (R e ş a i E k r e m K o ç u )

No. 25 - M ayıs 194&

• - — y ■ —* * * 3 '^f ? ^

İstan bu lu n G. A m yr ot z es ta r a f ı n d a n y a p ı l a n pl ân ı

P l â n , emJ İ 9l e a a p t i r d a n b a p l â m n , O n a l t m c ı Y ü z g ı l o r t a l a r ı n d a V e n e d i k t e b a s ı l d ı ğ ı b i l d i r i l m e k t e d i r . P l a n ı n a ş a ğ ı s ı n d a n e o r t a d a F a t i h d e v r i n i n a s k e r l e r i b u l a n m a k t a d ı r . S o n r a k i b a s k ı l a r ı n d a n b i r i o l a n b a l e v h a d a

o n i k i p a d i ş a h ı n d a r e s i m l e r i g ö r ü l m e k t e d i r

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği

Referanslar

Benzer Belgeler

Bildirimizde KarS Merkez'dc 2005 2006 eğitim öhetin yılında ilköğretim ?.sınıl'ta okutulıın Türk çe ders kitapltırında bu]unalt metinlerc yönelik olarak

O zaman X in sayılabilir yo˘ gun bir alt k¨ umesi oldu˘ gunu g¨

[r]

Kı K ısaca, ki saca, ki şinin kendini ş inin kendini bilmesi olarak. bilmesi olarak tan

alınmak suretiyle hesap edilmek duru- mundadır. Öte yandan, bina yangın güvenliğine dönük genel bir kural olarak 50 kişiden daha fazla kullanıcının bulunduğu bina- larda iç

Paviyonun etrafı üstü kapalı sıra sütunlar ile (colonnade) çevrilmiş bu suretle izmir'in sıcak günlerinde ziyaretçilerin rahatça teş- hir edilen şeyleıi

Otizmli bireyler anlık düşündükleri için ve istedikleri şeyleri elde etmek için anlamsız bağırmalar,ağlamalar,öfke nöbetleri vb durumlarda olabilirler.Bu gibi

Buna rağmen film de her şey daha huzurlu olabilirmiş gibi geliyor.. Öyle bir izlenim mi