Okinci
cöürk ‘Sarih
^Kurultayı
Atatürk, Türk Tarih Kurultayında
İkinci T ü rk T arih K u ru ltayı bu a y ın 20 inci gUnll İstaııb u ld a D olm abahçe S a r a y ın d a b ü yü k tö ren le ve A tatllrkU n huzurile açılm ış ve 6 günllik b ir çalışm adan sonra um ulan i y i sonuçlar elde ede r e k dağılm ıştır.
B lly llk h a z ırlık la rın sona erm esile K urultayın aç ılışı, y a ln ız m em leketim iz için değil, blltUn dtlnya ilim âlem i için b lly ü k ve mühim b ir hâdise ve yen i in k işa f etm eğe b a şla y a n in san lık ta rih in in k a ra n lık köşelerini ay d ın la ta n b ir m eşale olmuştur. V e, y a l nız biz d eğil, bütün d ü n ya bunu A tatü rk e borçludur. B a şta İsviçreli P rofesör P itta rd olm ak üzere, tanınm ış b ir çok d ü n ya âlim lerin in de iştirak ettiği k u ru lta y için D olm abahçe S arayın ın b ü yü k m era sim salonu ve bu salo n d a b ü y ü k b ir r iy a s e t k ü r süsü ile A ta tü rk için hususî b ir y e r a y rılm ıştı. K u ru ltay a iş tir a k eden ecnebi m u rah h aslarla, se fir le r , v ek ille r ve s a y la v la r için de aj^rı y e r le r h a
zırlanm ış ve daha sa a t ik id e bütün y e r le r dolmuş bulunuyordu. S a a t tam üçte A tatü rk d airelerinden k u ru lta y salonuna inm işler ve salo n dakiler ta ra fın dan hürm etle karşılanm ış ve a lk ış la n m ış la rd ır . A tatürkün y a n la rın d a h em şireleri B a y a n M ak b u le, P rofesör  fet, V e k ille r ve bazı S a y la v la r la Tarih Kurumu E rk ân ı v ard ı.
Bundan sonra T ü rk T arih Kurumu B aşkan ı H aşan C em il Çam bel kü rsü ye g elerek a ş a ğ ıy a a y nen aldığım ız nutku ile K u ru lta y ı açm ıştır.
- A tatü rk , sa y ın d in leyiciler,
Bugün ikin ci T ürk T arih kongresini açıyoruz. T ü rk T arih Kurumunun bu kongre ile ta k ib e ttiğ i g a y e , senelerle y a p tığ ı İlmî a ra ştırm alard a elde ettiğ i n eticeleri g erek T ürk ilim âlem inin ve gerekse dünyanın h er tarafın d an aram ıza gelen âlim lerin te tk ik lerin e serm ektir.
Sonra sürüldüm. Ç ok k ıy m e tli ark ad aşlarım ız v a r d ır, in k ılâb ı y a p m a lıy ız .
M ü fit a y a ğ a k a lk a r a k b a ğ ırıy o r: — Behem ehal y a p m a lıy ız .
Bu k a d a r c id d iy e t ve k a t’iy e t k arşısın d a B a y L û tfi: Ben, d iyo r, çoluk çocuk sah ib iyim . N am uslu b ir adam olduğum için size tâ b i olurum , f a k a ben den b irşey beklem eyiniz.
O d a k ik a y a k a d a r a r k a d a ş la r ın ı sadece din- liyen M u sta fa K em al: « O halde d iy o r, siz b u ra dan d erh al gidiniz: bizim bundan sonra konuşaca ğımız şe y le ri sizin dinlemeniz caiz d eğildir.»
O gittik ten sonra o rad a k a la n la r in kilâp tan , in k ilâb yolunda ölmekten b ah settiler. M u stafa Kemal: — M esele ölmek d eğil, ölmeden idealim izi y a ratm ak, ya p m ak ve y e rle ştirm e k te d ir. D edi.
Bundan sonra doktor M u stafa, bütün h arare- tile M u stafa K em ale bağlandı.
O gece o rad a in k ilâb yolunda çalışm ak üzere b ir cem iyet kurulm uş ve buna V a tan ve H ü rriy e t ad ı verilm işti.
Suriye - Makedonya
M u stafa Kem al Su riyed e mümkün olanı y a p tık tan sonra M a k e d o n y a y a g eçiyo r ve Şam d aki eserini M aked o n yad a da kuruyor.
Evrensel ve ta rih î işin, 1908 in kilâb ın ın esa sını Sam da, doktor M ustafanın evinde aram ak lâzım dır.
[1] Kırşehir saylavı Bay Müfid Özdeş. [2] Talan edilmiş mallar.
[3] Çorum saylavı Dr. Bay Mustafa Cantekin.
[4] Mutafa Kemalin müfrit inkilâbcı arkadaşlarından biri.
B u rad a, h erşeyd en önce, y ü k se k hu zu rlarile kongrem ize şeref verm ek lûtfunda bulunan ve Türk T arih Kurumunu tesis e ttik le ri günbenberi, ilm i d ire k tif ve iş a r e tle r ile ta rih a ra ştırm a la rın a yen i b ir veçhe veren hâmi Reisim iz A ta tü rk e sonsuz s a y g ı ve sevgilerim izi arzetm ekle b ah tiy arım .
Gene bu vesile ile kongrem ize iş tir a k edenleri Kurum adına selâm larım .
K u ru ltay ve sergi m ünasebetile Kuruma y a r dım da bulunan devlet m akam ların a ve bizim le te ş r ik i mesai edenlere, a y n i zam anda se rg iy e orijin al v e sik a la r gönderen T ürk ve ecnebi m üzelere, ev rak hâzinelerine ve kütübhanelere i ürk l a rih Kuru- munun te şek kü llerin i sunarım .
İkinci T ü rk T arih K u ru ltayın d ak i çalışm aların ta rih î h a k ik a tle rin b ir k a t daha aydınlan m asına y a rd ım edeceği üm idini izh ar eder ve kongreye m u v affa k iye tler temenni ederim .»
B aşkanın açılış nutkundan sonra riy a s e t divanı seçimi yapılm ış ve R iy a se t divanı için B aşk an lığa K ültür B ak an ı S . A rık an , fah ri reisliğ e ecnebi dele geler reisi İsviçreli P rofesör P itta rd , A sbaşkanlığa P rofesör  fet, H aşan C em il ve H alil Ethem, k â tip lik le re de İsm ail M ü ştak M a y a k a n , F akih e Ö y- men, K em al Ü nal, M esih G üner, F aik Rüştü ve S ıd ık a İm ankur getirilm işlerd ir.
S a ffe t A rıkan kongre b aşk an lığın a geçtikten sonra k u ru lta y ü y e le rin i selâm ladı. Türk t a r ih Kurumunun çalışm a am acını anlatm ış ve ezcümle dem iştir k i :
« — T ü rk T arih Kurumunun çalışm a am acı, y a ln ız T ürk kültürünü araştırm ak d eğ ild ir. Biz o çalışm anın kıym etin i ve önemini bütün y ü ry e rd e m edeniyet h a y a tın a erm iş bulunan m illetlerin o ri jin a l v arlık la rın ı ve k ü ltü rlerin i a r a y ıp m eydana koym asında görüyoruz.
T ü rk T arih Kurumu, araştırm aların d a, te zle rin i isb at için arkeoloji ve antrepoloji gibi müsbet ilim b u lu şların a ve b u n larla b erab e r T ürk lengüis tiğine d a y a n ır.
H u ra fe le r; dinî ve siy a sî in ciz a b larla j^azılmış e s e rle r; indî m ü lâh azalar ve m ü talealar T ü rk T arih Kurumu için k ıym et alm aktan uzak tu tu lu r ; eğer o gibi eserler okunuyor ve o gibi id d ia la r dinleni y o rsa bu, an cak eserlerin i, id d iaların ı y ü re y e r üni versitelerin e k a d a r sokabilm iş olanların, ne gibi f ik ir ve hisler altın da yürüd üklerin i a n lıy a ra k , bu günkü ve gelecek nesle ilim de temiz ah lâk dersi verebilm ek h az ırlığ ı içindir.
T ürk T arih Kurumu, y ü r e y e r d e , türlü ş a rtla r yüzünden a y r ı a y r ı siy a s î id a re le r te şk il etm iş olan
Bayan  fet tezini okurken m illetler a r a s ın d a ; geçmişin eksik, y a n lış, g a y r i İnsanî d u yg u ların ın tem erküz ettird iğ i b ir takım zih n iye tlerle, insan lık arasın a sokulmuş olan düş manlıklarınım, fa sit düşüncelerinin lojiksiz olduğu k a n a a tin d ad ır.
İşte biz, T ü rk T arih Kurumu, m illetlerin ço cu k ların a v erecekleri a h lâ k î d e r s le r ; bu işaret etti ğim iz mefhumdan a lm a la rı ta r a f ta r ıy ız . T ü rkiye C um h uriyeti K ültür B akanlığının o ku llar p ro gra mını bu esa sla ra göre te rtip etmiş olduğunu b ild ir m ekle fa h ir d u yarım . »
Ç ok alk ışla n an S a ffe t A rıkanın nutkundan sonra b iri k ab lettarih ten orta çağa, d iğeri orta çağdan bugüne k a d a r olan te z le ri ve se rle ri te tk ik etm ek üzere ik i encümen seçilm iş ve b u n lara (A) ve (B) seksiyo n ları denm iştir.
Encümen seçim inden sonra d il kurumu ad ın a İbrahim Necmi Dilmen, la r i h F ak ültesi ad ın a M u z affe r G öker ve kongreye iş tira k eden ecnebi âlim ler ad ın a da İsviçreli âlim Profesör P itta rd bir nutuk söylem iş ve m edeniyetin tesisinden T ü rklerin hizm etini b ilh assa tebarüz ettiren sayın P rofesör bu hususta B ü yü k Ö nderim iz A ta tü rk le T ü rk Tarih Kurumuna şü k ra n la rın ı sunmuştur.
P rofesör P itta rd dan sonra Kongre B aşkanı, T ürk T arih Kurumu A sbaşkanı Profesör A fetin, Kurumun arkeolojik f a a liy e ti h akkın d a bir tebliğde bulunacağı bildirilm iş ve bunun üzerine kıym etli kadın alim im iz kü rsü ye gelerek ta rih kurumunun y a p tırd ığ ı h a f r iy a t 3'e rle rin i gösteren h a rita üzerin de iz a h at vermiş ve a şa ğ ıd a k i teb liğ i y a p a r a k çok alkışlan m ıştır.
Türk Tarih Kurumunun arkeolojik faaliyeti
1932 temmuzu T ü rk T arih Kurumunun birinci m illî kongresinin toplandığı ta rih itir.
1937 ikin ci kongrem iz mesaisine b aşlark en Ku- rumumuzun beş y ıllık İlmî çalışm a fa a liy e tin d e n h afirlerim izi heyetinize bildirm ek istiyorum .
Sayın Profesör Pittard Kongrede M illî tarih im izin b eşer kllltU r ta rih ile geniş
ve derin a lâ k a sı Kurumumuza b ü yü k ve çok işle-
ı rin b aşarılm ası lllzumunu gösteriyordu. O T llrk t a
rih i ki kllltU r an alığ ın ı Üzerinde ta şır.
T llrk ta rih Kuruntunun b ü yü k T ürk elile ku- ruluşundanberi, T ü rk ta rih ufku, beşer tarih in in geniş ölçüsü içindedir. H alini en b ü yü k çalışm a hızı içinde h a z ırla y a n T ürk m illeti, istikbaline en y ü k sek em n iyetle b a k ıy o r. Çünkü o ayn i zam anda m azisinin k u vv etli tem elleri üzerinde yü kselm ekte d ir. İşte bizim üzerim ize aldığım ız v azifeler, bu tem elin sağlam m alzem esini dünya ilim âlem ine ta n ıtm a k tır. Bu kutlu ödev şu esaslard an ilham ını ve p lânını a lır : T ürk ır k ı b e y az ve b ra k ise fa ld ir. Bu günkü yurdum uzun sah ih leri en eski kültür kurucu ların ın a y n i ır k ı v asıfların ı ta ş ıy a n ço cuklard ır. Bu ır k beşiği k ü ltü r izlerin in tan ık lığın a göre O rta A sy a d a d ır. Onun, k ü ltü r m eşalesile y a y ıld ığ ı sa h a la r dünyanın m edeniyete kavuşabilen y e rle rid ir. Ön A sy a A kdeniz havzası bu m edeniyete m ihrak olmuştur. A vrupa, P asifikten geçerek eski A m erika kültürü hep a y n i kökten kuvvet ve filiz alm ıştır. İşte bu geniş ölçü neolitik ve maden devirlerinin m edeniyet çerçevesidir. Bu esa sla r, ilk kongrem i zin tez izah ın d a ve m ünakaşalarında tesb it edilen h a k ik a tle rd ir. T ürk T arih Kurumu beş y ıld ır bun la r ı te y id etm ek için] ça lışm ak tad ır. T ürk tarihinin an a h atların ı y a z m a k ve cihan kültürü içindeki y e rin i verm ek kurumumuzur. kuruluş g ayesid ir.
B iliy o r ve an lıyo ru z k i o tarih in vücude gel mesi y a ln ız m illî sın ırlarım ız için d eki ça lışm a la rla d eğil, b eyn elm ilel ilim âlem inin çalışm a b irliğ ile m eydana gelecektir. Ç ünkü T ü rk ta rih i şümullü ve k ü ltü r tarihinde önemli y e r i olan b ir m evcudiyettir, İşte bunun içindir k i, m illî kongremizde m isafir b il g in le ri sa y g ı ile aram ızd a buluyoruz. Kurumumuzun bütün iş le r i Umumi K âtibim iz ta ra fın d a n sîzlere b il d irile c e k tir. İlkm ekteb, o rta ve lise ta rih k itab la- rımız öğretmen ark ad aşlarım ın te d ris program ları içindedir. D iğer bütün n eşriyatın ız, bu kongre mü- nasebetile de yü k sek tetkikin iz önündedir. Tnrih S e r gimizin b ir kısm ında A n kara, İstanbul M üzelerinde T ü rk T arih Kurumunun h afirlerin d en çıkan ese rler ve onların İlmî raporlarının te fe rru a tı basılm ış ola r a k huzurunuza sunulm aktadır. H afir h eyetlerim i zin d irek tö rle ri kendi id arelerin e tevdi edilm iş olan işler hakkın d a seksİ3^onlarda iz a h a t v ereceklerd ir. A n cak b u rad a size, bütün bu h afirlerim izin umumî levhasını çizm ek ve umumî neticelerini verm ek için söz alm ış bulunuyorum. B unlar h ak k ın d a B ükreşte toplanan « Anthropologie, Archéologie préhistorique» kongresinde iza h at vermiştim. H er yoldan ve her v asıta ile T ürk tarih in e m alzem e toplam ak ta rih î hedefim izdir. H a f r iy a t ya p m ak bunun başında ge liy o r. Esasen T ü rk iye , ta rih î eserlerinin zenginliği ve çokluğu ile, dünyanın en önde gelen m em leket lerinden b irid ir.
T ü rkiye to p ra k la rı bu zengin ve çeşidli
eser-8
le r i koynunda ve üstünde sak lam ıştır. T arih in her devir k ü ltü rü onun için j^abancı d eğ ild ir. T ürk ırkın ın bu ü lk e y e sahib oluşu ise, tarih in en eski devrinden b a şla r. Proto - E ti ve E ti bu sahibliğin b aşın d a g e lir. Ondan sonraki göç d a lg a la r ı, Tür k iy e to p ra k la rın a a y n i ırk ta n olan I ürk k a rd e ş lerin i getirm iştir. Bu yu rd u n m uhtelif ta rih î d ev ir lerin d e, s iy a s î v arlığ ın d a d eğ işik lik ve adında b aş k a lık la r görülm üştür. F a k a t ır k î vasfı hep T ürk cevherini m uhafaza etm iştir. Bu sözlerimin m üey y id e si ik id ir. B iri to p ra k la r a ltın d a binlerce y ılın sak lad ığı ced isk e le tle ri; d iğ e ri; bugün y a ş ıy a n ve bu y u r d a h ak k ile sahib olan T ürk m illeti: B iz le r.. Bunu görüp anlam ak bizim için en k o la y b ir iştir. F a k a t ilim âlem ine tan ıtm ak d a aı^ rıc a b ir borcdur.
İşte onun için d ir ki, T ü rk iye C um huriyeti hü kümetinden bütün m em lekette b ir anthropom etrik a n k e t yap ılm asın ı ric a ettim . Bu iş üzerinde ç a lı şan h e y e tle r bize en k a t ’î ilim v e s ik a la rı v erecek lerd ir. A rkeo lo jik a ra ştırm a la r, bizim ülkem izde en zengin ve verim li sa h a y ı bulm uştur. Şim d iye k a d a r m uhtelif ilim h e y e tle ri, bu ta rih b elgelerin d e a ra ş tırm a la r ve h afirlerd e bulunm uşlardır. Bu hu susta O sm anlı İm paratorluğu devrinde yeni İlmî m etodlardan istifad e ed erek T ü rk h eyetlerin in ça lışm ası p ek mahdud olmuştur. T ü rk iye C um huriye tinin h er sah ad a ile r i gid işi ta rih ve ark eo lo jiye de b ü yü k b ir p a y a y ırm ıştır. H a f r iy a t işlerinde çalışm alarım ız henüz çok y e n id ir, F a k a t alın an neticeler b e şe riy e t k ü ltü r ta rih i için çok d eğerli ve şüm ullüdür. M u h telif y e rle r d e y a p ıla n hafirlerim iz T ü rk iy e tarih in in hemen h er devri için bize b el g e le r verm iştir. B un ların k ısa n eticelerin i b ild ir meden önce h a fir ye rle rim iz i, y a p tık la rı ta rih s ır a sına göre sö yliyelim :
Atatürk Kongreden çıkarken
1 — A h la tlıb el. 1983 T ürk T arih Kurumunun
te k lifi üzerine D r. H. Z. K oşay, M a a r if V e k â le tin den ald ığı em irle, A n k a ra y a 16 km. m esafede bulu nan A h la tlıb e ld e h a friy a Ç y a p tı. O ra d a b a k ır devri ne aid b ir müstahkem y e r h arab e si bulup m eydana çık a rd ı. Bu devir üzerinde E ti devrinin de bazı eserlerin e te sad ü f edildi. Bu h a friy a tın en mühim neticesi II inci Turova m eden iyetile O rta Anadolu- nun B a k ır D evrinin m uasır oluşudur.
2 — K aralar, 1933. A yni y ıl gene M a a r if
V e k âletin in em rile, arkeo lo g R . O. A r ık A n k a ra y a 60 km. m esafede olan K a r a la r ’d a h a f r iy a t y a p a ra k G a la t devrine a id müstahkem b ir şehir m ey dana ç ık ard ı.
3 — G öllü dağ, 1934. M a a r if V e k â le ti 1934 te
G öllüdağ’d a P ost-E ti ve F r ik j'a D evrine â id müs tahkem b ir şehri, R . O. A rıkın çalışm a la rile m ey dana ç ık a r ttı.
Türk Tarih Kongresinde bulu nan yabancı profesörler
»
4 — A laca H öyük, 1935-37. T ürk T arih Ku
rumu 1935 y ıln d a E ti im p a ra to rlu k m erkezi olan H atu sas civ a rın d a k i A la c a H ö yü kte h a f r iy a t y a pılm asını D r. H. Z. Koşayla tevdi etti. Üç yald ır buna devam ed iliyo r.
5 — Trakya H öyük leri, 1936 - 37. y ılla r ın d a
bine y a k ın tahmin edilen T r a k y a H öyüklerinden SOOtinU tesp it e ttire re k , A lpullu H öyükte, Sinan- lıd a , H ask ö y H öyüğünde, L üleburgaz H öyüğünde k a z ıla r yap ılm asın ı D r. A rif M ansele verd i.
6 — Ankara K a lesi, 1937. yalında A n kara K a
lesinde y a p ıla n so n d ajları R . O. A rık id are etti. 7 — Çankırıkapı, 1937. a y n i arkeo lo g Anka-
ran ııı Ç a n k ırık a p ı H öyüğünde h a f irle r y a p tı. 8 — Etiyokuşu, 1937. ilk b ah arın d a A n kara T arih F ak ü ltesi taleb elerin in , A n k a ra y a 5 km. u z a k lık ta Ç ubuksuyu vadisinde, E tiyokuşu m evki inde eski devirlex*e aid çanak, çömlek k ırın tıla rı b u ld u k ların ı T ü rk T a rih Kurumu h ab er a ld ı. Bu ra d a h a f r iy a t y a p ılm a sı P ro f. D r. K ansu’y a ha vale edildi.
9 — P azarlı, 1937. A laca - H öyük civarın d a
P a z a rlı m evkiinde, A la ca - H ö yükte heyetim iz t a r a fından y a p ıla n a r a ş tır m a la r , yen i b ir istasyonu arkeo lo ji h aritasın a ilâv e etti.
10 — Bu civ ard a Kuştepede tarihten evvele aid k eram ik lere tesadüf edildi. B u rad a k a z ıla r y a p tıra c a ğ ız .
11 — İzm ir N am azgâh h a friy a tın a m addeten ya rd ım d a bulunduk.
12 — İstanbul, 1937. S arayb urn un n d a a r a ş
tırm a la r ya p ılm a sın ı, M ü z ele r M üdürü B a y A ziz den r ic a e ttik . Buna İstanbul Ü niversitesi ve M ü zeler İdaresinin iş tir a k ile devam edilm ektedir.
B un lard an b aşk a mem leketim izin m uhtelif y e r lerin d ek i ta r ih î a r a ş tır m a la r la ve ta r ih î eserlerin m uhafazasında T ürk T arih Kurumu a lâ k a d a rd ır.
K ronolojiye göre, bu yen i bulunan ta rih bel g elerin i te tk ik edecek o lursak, bize şu neticeleri v e rirle r:
A nadoluda P aleo litik D evir a le tle ri çok az y e rd e tesp it ed ileb ilm iştir. P rofesör P itta r d ’m A d ıyam an d aki keşfi bunların en mühimmidir. 1936 y ılı sonbaharında B a y a n M uine A tasay an (A n kara T a rih F ak ültesi Antropoloji asistan ı) E ti d evri m aj bedi olm akla m aruf G âvurkaled e (A n k a ra civ a n ) paléolithique b ir silex buldu. Bunu, fak ü lte profe sörünün b u lu şları ta k ib etti.
Bundan sonra, E tiyokuşu h afriy atım ızd a 3,10
m etreden aşağ ıd a g ra v y e içinde p aleo lo tik a le tle r bulunm uştur. B u n lar 30 dan fa z la d ır.
T ü rk iye to p ra k la rı şim diye k a d a rk i a r a ş t ır m alard a tam m ésolithique ve néolithique istasyo n verm em iştir. C ilâ lı ta ş a le tle r m adenle b erab e r b u lun m aktadır. A n cak bizim araştırm aların ızd a néo lithique tipte k eram ik lere en a lt ta b a k a la rd a te sa düf edilm ektedir. Bu tahmin ve benzeyişe göre a y n i cins k e ram ik le r A laca-H ö yü k te, Kuştepede, P a z a rlı İninde, A lpullu H öyüğünde bulunm aktadır. Alpullu- d a bulunan keram iğin tem sil ettiğ i k ü ltü r şim al m em leketleri k ü ltü rile r a b ıta la r gösterm ektedir. B ilh assa M a c a rista n d a Toszegte bulunmuş olan ve néolithique devrin sonuna, y a h u t Tunç D evrinin b aşlan gıcın a aid olduğu an laşılan k e ra m ik le r A l pullu préhistorique keram ik lerin e güzel a n a lo jiler te şk il etm ek ted irler. T una m em leketleri ve cenubî R u sy a k era iniklerini dahi n a z a rı itib a r a alm ak icab eder. H erh ald e cenubî R u syad an büyüle b ir dalganın T una m em leketlerini is tilâ e ttiğ i ve b u ra dan d a T r a k y a y a ind iği a n la şılıy o r.
Kalkolitik çağ bizim k az ılarım ız d a zengin o la
r a k bulunm uştur. A la c a H öyüğün 9 uncu m im arî k atı 10 m. d erin lik te k a lk o litik çağd ır. A la c a Hö y ü k istratig ra fisin d e en eski k ü ltü r çağı olan bu ta b a k a d a 6 ikam et edilm iş k a t tesp it edilmiştir. Bulunan e se rle r T ru va ve A lişarın çan ak, çömlek, ta ş, kem ik çeşitlerin e benzem ektedir. Tedfin ta rz ı d a a y n id ir ; to p rağ a açılan çukur ta ş la r la sanduka halinde konmuş ve ölü d iz le ri bükük y a tırılm ıştır. Bu k ü ltü r çağı en az M ilâd d an önce dördüncü bin y ılın o rta la rın a u laşm ak tad ır.
P a z a rlı h a fr iy a tı da k a lk o litik d evri tenvir edecek eserler verm iştir. B ilh assa P az arlıd a dar boğazın ya n ın d a k i k a y a o yu k ların ın bulunduğu dik
*
m e y illi sah ad a F r ik y a s a r a y ı k a p la m a la rı a ra n ır ken bu ese rler tesadüfen bulunmuştur. M a ğ a ra içinde de bu ç a n ak la rd a n v a rd ır. H a friy a tın bu sah ad a devam ı d ah a pek çok eserler vereceğini Umid e ttiriy o r.
Bakır ç a ğ ı — A lişar ve A h latlıb ele k ıy a s la
(M . E. 3500-3000) B a k ır çağı adını verdiğimiz Hö yü k te k i üçüncü kültür çağının dört m etrelik k a lın lığ ı, dört mim arî k a tı ih tiv a ve A laca Höyüğün en mühim katın ı te şk il etm ektedir. A laca H öyük bu devrin b ir «R ésidence r o y a le » k r a lla r a mahsus ikam etgâh ıd ır. A h latlıb elde, d ereb e ylere mahsus müstahkem mevki «la place fo rtifiée seign euraiale». E tiyokuşu ise b ir k ö yd ü r (un village). A lişar da bu devrin b ir şehridir.
H öyükte, b üyük ve zengin m ezarlar Uç y ıld ır devam eden h a friy a tım ız d a hep bu çağda
bulun-1 0
Atatürk Profesör Pitlardla görüşürken
m aktad ır. Dördlincti m im arî k attan sonra y e r y e r 75 cm. den 1 m etreye k a d a r k a lın lık arzed en şu- mulltl b ir yangın ta b a k a sı gelm ektedir. Bu ta b a k a E ti k atile P roto-E tilere aid olması muhtemel B a k ır d evri k atın ı b ariz surette a y ır ıy o r . B eşinci mim arî k a t bu suretle b Uy tik b ir yan gın geçirm iş ve k alın b ir kü l ta b a k a sı p a r la k b ir m aziyi örtmUş ve unut turm uştur.
Beşinci ve altın c ı m im arî k a tla r d a Uç y ıllık h a f r iy a t sahası bize dokuz tan e zengin e ş y a ile isk elet ve h a y v a n kem iklerin i ihtiva eden m ezar lık la r verm iştir.
E ş y a la r k eram ik , b ak ır, gUmUş, altın d an ve elektrondur. D eri, kum aş ve ağaç iz leri de görülüyor.
B a k ır çağının bu zengin m ezarlığı A nadoluda 6000 y ıllık , tıp k ı M ezo potam ya ve M ısırd a olduğu gib i, çok y ü k se k b ir m edeniyetin v arlığ ın a ta n ık lık etm ektedir.
Bu devrin bulunan e ş y a la r ı Üzerinde m ukaye seli b ir etüd bizi geniş b ir sa h a y a u la ştırır. U r’d ak i k r a l m e zarları Kich, M a ri, Turova II., predinastik M ısır kültUr b en zerliği çerçevesi m üşterek olan bir m ezara iş a r e t etm ektedir. Bu analoji bize m üşterek olan m erkezin direksiyonunu g ö steriyo r. Bu da - buluntuların cinsine n azaran - an cak O rta A sya o lab ilir.
Eti ça ğ ı — E ti devri Anadolu tarih i için bü
y ü k lü k ve haşm etle doludur. O devrin y a p ıla r ı, m abedleri, h e y k e lle ri hep büyüklüğün muhteşem tim sallerid ir. A la ca H öyükte, to p rak altın d ak i eser
lerin i vermeden önce bu k ıym etlerin bekçisi Sfen ks le r ve onları d a b ek liyen asla n la r, a sırla rın ta h r ib a tı üstünde k alm ışlard ır. A slan vücudlü, kadın yü zlü bu ik i Sfenksin kuvvet ve güzellik ifad e eden durumu ve esra rlı b ak ışile E ti İm p arato rlu k dev rinin son a sırla rın ı ta rih le n d iriy o r. I löyUğUn 3,25 m etre derinliğinde 5,80 e k a d a r olan k ü ltü r katın d a 4 m im arî ta b a k a v a rd ır. Bu E ti devrinin en k a ra k te ristik kısım larını ih tiva etm ekted ir. E ti ta b a k asın a g irer girmez H öyüğün b ü yü k b ir m erkez olduğunu ta n ık lık eden büyük y a p ıla r ve zengin eserler kendini gösterm ektedir.
Bu seneki h a friy a t sahası S fen ksli kap ı h iz a sında olan sah ad a olmuştur. E ti m abedi tem elleri bu k ap ı seviyesinde bulunm uştur. D evir itib a rile S fen ksli kapıdan daha eskidir. Bu kap ı natam am k alan k a b a rtm a la rile , an laşılan b ü yü k mabedin h a tırı için ya p ılm ıştır. D u varların Ustüste eklenişine göre m abedin kendisi de b irkaç d evir geçirm iştir. H a friy a tın bugüne k a d a r açılab ilen kısm ına n azaran dahi bu m abed malûm Eti m abedlerinin en b ü yü k lerindendir. Bu suretle Höyüğün E ti devrinin dinî m erkezlerinden b iri olduğuna şüphe yo k tu r. H öyü ğün g arb ta ra fın d a , E ti k a tla rın d a hususî b in aların tem elleri bulunmuştur. B unlar küçük ta ş la rla y a p ıl m ıştır. B ü yü k m abedlere sarfo lunan itin a bu y a p ı la r d a y o k tu r. Y aln ız bu b in a la rd a çıkan eserler çok büyük d eğ erd ed ir. R yth o n lar, bronz levha üzerinde k a n a tlı güneşi tutan devler görüyoruz. Güneşin de üstünde k r a l işa re ti addedilen yıld ız v ard ır.
Bütün b u n lar E ti devri tarih in i a y d ın latan çok d eğ erli v e s ik a la rd ır.
Y eni istasy o n olan P a z a rlı m evkiinde d ah i E ti çağı te sb it edilm iştir. A n cak bun lar A la c a H ö yü k te k i k a d a r zengin d eğildir. Y aln ız E ti çağının kuş gagası biçim li em zikli k a b la r ile , k en arı kırm ızı ki- rem id leri bulunm uştur.
F rik ya ç a ğ ı — E tilerd en sonra, Anadolu F rik y a
çağını y a ş a r . Bu d ev ir, bilin d iği gibi M . E. XII nci asırd an V III e k a d a r devam eder.
A la c a H ö ylik, F r ik y a d evri için b ü yü k b ir m erkez d eğ ild ir. B ü yü k mabed bu devirde tah rib edilm iş ve y a ğ m a görm üştür. Onun üzerinde, m a bed avlusunda küçük küçük evler y a p ılm ıştır. F rik y a devrinin en zengin h a f r iy a t sahası P a z a r lı m evkiidir. B urasın ı ark eo lo ji âlem ine ta n ıta c a k k ü ltü r k a tı, F rik y a devrinin en muhteşem ve vâsi m ik y a sta iskân edilm iş olan bu müstahkem y e rid ir . E ti İm paratorluğunu y ık a n h alk lard an k ılıc ın a gü venen b aşb u ğ lar vâsi b ir ü lk e y i id a r e ederken stra te jik bakım dan mühim b u ld u k ları bu y e rle re , çok ince b ir zevkle s a r a y la rın ı ve k a le le rin i k u r m uşlardır.
S a r a y ın iç ve b e lk i de y e r y e r dış kısm ı, tu ğ la üzerine b o ya lı o la ra k hazırlanm ış k a b a rtm a la rı havi k a p la m a la rla süslenm iştir. B ir kaplam anın üzerindeki kuşbaşlı ve m ihveri sorguçlu askeri göz- önüne g e tirirse k , a y n i eserin Y un an istan d a M iken- de b ir vazo üzerinde bulunan a sk e rle rin tıp kı tıp k ısın a a y n i olduğunu tesb itte güçlük çekm eyiz. B u n lar arasın d a k ü ltü r m ünasebeti â şik â rd ır.
T ü rkiyen in bundan sonraki ta rih î d e v irle ri için h afir yerlerim iz çok zengin değild ir.
A la c a H ö yük, H elen istik, Roma, Bizans, S e l çuk, O sm anlı d evirlerin de küçük k ö y olduğana ta n ık lık eden eserler verm iştir. P a z arlıd a bulunan keram iklerd en b aşk a sik k e le r Greko-Romen devrini ta y in ed iyo r.
T r a k y a , Osmanlı d evrinin, en muhteşem a b i delerinin ve o devre has olan eserlerin toplan dığı b ir y e rd ir.
S elim iye carrpsi, insan kudretinin ve m im arlık san’atınm göklere doğru yükselen b ir b üyüklük tim salid ir. D aha eski d evirlerin T r a k y a lıla r ı ise bugüne k a d a r in tik al eden ab id elerin i to p rak yı- ğ ın larile tesbit etm işlerdir. Y üzlerce tümUİUs t a r i hin b ir sırrı o la ra k k a p a lıd ır.
T arih Kurumunun aç tırd ığ ı 5 höyükten, Al- pullu höyüğünün a lt ta b a k a sı prehistorik ç a n a k la r verdi. D iğerlerinde m. s. II. nci ve III Üncü a s ra aid olduklarına d a ir b elgeler bulundu. Bu y ıl k a
zılan U m urca höyüklerinden b iri, m ezar içinde b ir çok m alzem e verdi. Bu k e şif m ilâdın ik in c i asrın d a zengin T ra k k ad ın ların ın ne gibi ev eşy asın a m alik o ld u k la rı ve ne suretle gömüldüğü h ak k ın d a bizi te p v ir etm ektedir.
B a3'a n la r , B a y la r,
A n k a ra, y e n i T ü rk iye n in hükümet m erkezi olurken, onun eski d evir tarih in in de yen i ufukları açıldı. C iv arın d a k i arkeo lo jik a r a ş tır m a la r şim diye k a d a r bilinm iyen istasy o n la r m eyd an a getirdi.
Y eni devrin, yü k se liş için a t.la n tem ellerinde h e r kazm a eskinin izlerin i buldu. B unlardan Ah- la tlıb e l, B a k ır d e v rin in ; tümUİUsler F rik y a , Gazi fidan lığın da b ulunanlar Post E ti devrine in tik a li gösteren v e sik a la rd ır.
1933 te A n k a ra kalesinde k a r ışık b ir ta b a k a d a c ilâ lı ta ş b ir b a lta ele geçm iştir.
Esasen A n k a ra k ale si bugünkü h a lile Bizans^ Selçuk, O sm anlı d ev irlerin e şeh adet eden duvarla- r ile en hâkim tepe üzerinde asırların ihtişam ını y e n i n esillere n ak led er. Y a p ılan so n d ajlard a, daha esk i d ev irlerin y a p ı iz le ri bulunam adı. A n kara şehrinin k a le dışı y a y ılm a çevresinde, Ç a n k ırık a p ı höyüğü, h a f r iy a t için en önde gelen yerlerd en d ir. B u rası kaleden d ah a esk i b ir iskân çağını g ö steriyo r.
1937 de çalışm a la r şu n eticeleri v erm iştir: P ost-E ti k eram ik leri
M in iy en tipini andıran k eram ik ler.
Bu suretle T ürk T arih Kurumu, A n karan ın Ç a n k ırık a p ıd a Post-E ti çağındanberi iskân edilmiş olan y e rin i o rta y a çıkarm ış ve M in iyen denilen mühim k eram ik çeşidlerinin menşei h ak k ın d a yen i te tk ik le ri icab ettirecek a y d ın lık la r a varm ıştır.
Bu umumî çizgilerle an latm ağa çalıştığım a rk e olojik faaliyetim iz , Umid ederim k i size yen i buluş larım ızın ehem m iyetini tebarüz ettirm iştir.
Ümidimiz odur k i, bu b u lu şlarım ız d ak i etüdler ve d iğ e r y e rle rd e b u lu n an larla olan ıpukayeseleri, umumî cihan k ü ltü r tarih in i ay d ın la tm a k ta en bü y ü k rolü o y n ıy a c a k tır. Bundan sonraki çalışm ala rım ızda daha geniş n eticeler alacağım ıza kanaatim iz tam dır ve b üyüktür.
Bu ikinci kongrem izde, l ü r k 1 arih Kurumunun h a fir n eticelerini y ü k se k huzurunaza sunmuş ol m ak la b a h tiy a rız .»
Profesör  fetin b ir s a a t k ad ar süren ve Ku ru lta y ta ra fın d an bü3rük b ir ta k d ir ve a lâ k a ile dinlenen nutkundan sonra Kurum genel sek reteri M u zaffer Ç ö ker Kurumun d iğer İlmî f a a liy e ti hak- k ın d ak i raporu okudu.
Bu rap o rdan sonra, reis ruznam enin b ittiğ in i sö yled i ve T arih K u ru ltayın ın ilk celsesini sa a t beşe çeyrek k a la k ap ad ı.
İkinci günü
K u ru ltay ikinci umumî to p latısım 21 EyİUİ salı gUntl B a y a n P rofsör A fetin b aşk an lığ ı altın d a y a p ılm ıştır. B ü yü k ö n d e r AT A l ÜRK b e ra b e rle rinde B aş vekil İsmet İnönU ve Baş V e k â le t v ek ili C e lâ l B a y a r olduğu halde kongra salonunu ğeref- lendirm iştir. Geçen celse zab tı okunup k ab u l ed il dikten sonra P rofsör P itta r d h itab e t kUrstisUne ç ık a ra k » N eolotik devirde ktiçllk A sy a ile A vrupa a rasın d a antropolojik m ünasebetler » ad ın d aki tez in i okudu ve çok a lk ışla n d ı. P rofesör P ittard d an sonra kü rsü ye gelen İbrahim Necmi Dilm en T ürk T arih tezinde « Güneş - D il teorisinin y e r i ve de ğeri » b a şlık lı tezin i okumuş ve bunu m ütaakip k u ru lta y a b aşk an lık eden P rofesör A fet şunları sö ylem iştir.
« — B ira z evvel nutkunu dinlediğim iz P rofesör P itta rd , g arp d ü n yasın a m addî m edeniyeti götüren lerin T ü rk le r olduğunu sö yled iği gibi, şimdi de coğ r a f iy e F ak ültesi P rofesörlerinden Necmi Dilmen, m edeniyet e se rlerin i ifad e eden sözlerin T ü rk di linden in tişar ettiğin i gösterdi. G erek Profesör P itta rd ve gerek P rofesör N ecm iye k u ru lta y na mına te şek k ü r ederim .»
Bundan sonra P rofesör Z andsberger de « Ön y a s a kadim tarih in in esas mes’e le le ri » , Berlin müze D rektörlerinden D oktor A ndaca’nın « Süm er- lerin M onm antal san’a tla rı » h akkın d aki tezleri okunmuştur.
Üçüncü günü
Kongre Ç arşam b a günü H aşan C em il Çanı- b el’in b aşk an lığın d a toplanm ış ve ilk söz alan Y u suf Z iy a muhtelif m edeniyetlerin b irb irle rile olan a lâ k a la r ın ı a n la ttık ta n sonra O ksford Ü niversitesi P rofesörlerinden M y re s, İran, Yunan ve B en iisrail m ünasebet ve m üesseselerini izah ve P rofesör M y- res’i T ü rk D il Kurumu B aşkan ı P rofesör Abdül- k a d ir İnan’ın A n ta ly a d a k i PA Z IC IK h a friy a tın d a m eyd an a ç ık a rıla n a tla rın v aziy eti, T ürklerin defin m erasim i bakım ından izah ve m ezarların T ü rklere a it olduğunu isp at eden teb liğ i ta k ip etm iştir.
Bundan sonra Profesör O sten, Profesör M a- rin ato s, D oktor A rif M ü fit M an sel, D oktor Bran- destein te zlerin i okum uşlar ve celseye n ih ayet verilm iştir.
Tarih öğretmenleri kurultayda
Dördüncü günü
K u ru ltay, Umumî toplantısını Perşem be günü fah rî başkan P rofesör P itta rd ’m b aşkan lığın da y a p m ıştır. A ta tü rk bu gün de k u ru lta y ı şereflen- d irm işlard ir. İlk söz alan P rofesör M enghin « Av- ru p ad a tam ve k a r ışık neolitik devri ik i k ü ltü r ce re yan ı sayesin d e h az ır olm uştur. » D iye b a şla y a r a k tezin i okumuş ve P rofesör M enghinden sonra P rofesör Şem settin G ü n altay tebliğini yap m ıştır.
K urultayın dördüncü günü A. ve B. sekesiyon la r ı d a toplanm ışlardı. H ikm et B ayuru n B aşk an lığı altın d a y a p ıla n A. seksiyonunun, to p lan tısın da ev v elâ P rofesör H aşan R eşit T a ıık u rt d il ve ır k mü n aseb etleri h ak k ın d ak i uzun tezini okumuş, dil ile Irk a rasın d a b ir ilğ i olduğunu inanm ıyan n azari- y e le r i redetm iştir.
Bundan sonra söz alan P rofesör Persson, t a rih ten önceki Y unanistan ile küçük A s y a a ra sın d ak i m ünasebetlere d a ir olan tezini okumuştur. D ah a sonra Profesör Rohde, F ir ik3^anın b ü yü k ilâh esi olan K ibelin R o m aya nasıl ve ne suretle götürüldüğünü ve ona mahsus m abet y a p ıld ığ ın ı ve R om alıların bu İlâh eye Ene’nin valid esi İda’ da- ğının anası n a z a riy le b a k tık la rın ı ve kendilerinin Anadolu ile k ara b e tle ri h ak k ın d ak i te le k k ile rin i izah etm iştir.
Bundan sonra Profesör Ruben M ilâ tta n bin sene evvel A sy a içlerinden m uhaceret eden H indis tan dem ircileri h akkın d aki tebliğini yap m ıştır.
En sonra Profesör K erim , sümer riyaz iy en in esas ve m ahiyetine a it raporunu okumuştur.
B. Seksiyo n u F uat Köprülünün başkan lığın d a toplanm ış ve evvelâ B. Geza F eher, T ürk-B ulgar- M a c a r ve b u n lara a k ra b a olan m illetlerin kültürü ve tü rk kültürünün av ru p aya te siri mevzulu tezini te b liğ etm iştir.
Bundan soılra P rofesör F ettich, S e k e t’te bulu nan b ir prens m ezarı h ak k ın d a projeksiyonlu teb liğin i ya p m ıştır.
Profesör R eşit R ahm eti A ra t, tü rk lerd e ta rih zabtı h alik ın d ak i tezini anlatm ış ve profesör H ak k ı İzm irli Ttlrk kllltUrUnUn İslâm dan önce A rabistan- d ak i iz le r i mevzulu tezini teb liğ etm iştir. Bu teb liğ le r dinlendikten sonra to p la n tıy a n ih a y e t v e ril m iştir.
Beşinci Günü
Kongre beşinci günü umumî toplantısını B a y a n A fetin b aşk an lığın d a yapm ış ve b aşakan sözü pro fesör G a r ie l’e verm iştir. P rofesör tezini izaheder- ken ttirk lerin kurduğu m am urelere iş a re t ed erek dem iştirki:
« B izans âlem inin enkazı üzerinde, on birin ci a sırd a b ire r fa k ir k asab a cık menziline düşen eski zam anın o b ü yü k beldelerinin y e rin d e , tü rk le r y ı ğ ın la ab idelerinden, her b iri canlı b ir vesika te şk il eden bu m am ureleri k u rd u lar. » Bundan sonra söz alan P rofesör Şevket Selçuk T ü rkler, hangi beşer tipine d ah ild ir, Irk la rın teşekkülü, A n k a rad a b u lu nan eserler, S elçu k ların fizik h u su siyetleri., konu la rın a temas ederek tezini anlatm ış ve ondan sonra P rofesör V a la n ’sın tezi M oraveczikin teb liğ i, İsm ail H a k k ı Uzun çarşılının tezi dinlendi. V e P rofesör A lföldi N orm andlarda Ç ifte k ır a llık tezini okuduk tan sonra B aşkan sözü H ikm et B a y u r ’a verm iştir. H ikm et B a y u r da teb liğin i y a p tık ta n sonra M a c a r m illî müzesi genel direktö rü Kont Z iki Nuş M a c a r kavm inin menşeine d a ir tezini okumuş ve büyük b ir a lâ k a ile dinlenm iştir. En son söz alan P ro fe sör R aşan i de tebliğini yapm ış ve celse kapanm ıştır.
Kurultay kapanıyor
K u ru ltayın son günü olması d o layisile 25 E ylül cuma günü salon her gününden k a la b a lık bulunu yo rd u. K u ru ltay sa a t 14 te M a a r if v ek ili S a ffe t A rıkan ın b aşk an lığ ı altında toplanm ış ve söz P ro fesör H artm ann’a verilm iştir. P rofesör Ilartm ann uzun ve mühim b ir tebliğde bulundu, ve bu d eğerli Profesör « B ü yü k T ürk M ed en iyeti )) b aşlığı altında ve y e n i T ü rk iy e y e , h arf in k ilâb ı, m ukayese, büyük in k ilâb , T ürk nasyonalizim i, T ürklük, Anadolu H alk ı, İn tikal devresi, ga3mi m illî devlet, O sm aıılı devletinin teşekkülü, Lisan ve din f a rk ı, y e n ilik fa rk ı., gibi h er b iri b âşlı b aşın a b ire r mevzu olan bu mühim k o n u larla « Dün » U ve bu « Gün » U çok canlı b ir surette anlatm ıştır.
Ç ok alk ışlan an bu tezden sonra söz Profesör
14
A fete verilm iş ve k ıy m e tli kadın âlim im iz kuvvetli te z iy le Türkün y a r a tıc ılık ve in k ilâ p c ılık v asıfların ı anlatm ış ve şiddetle alkışlan m ıştır.
B a y a n A fetten sonra söz te k r a r P rofesör H artm annan’a y e rilm iş ve A lm a n ya nam ına söz alan P rofesörü k u ru lta y a iş tir a k eden d iğer p ro fesö rle rin n u tu k ları ta k ip etm iş ve bütün âlim ler T ürk ta rih in i d ah a d erin anlam ış olm aları için candan g a y r e t edeceklerini, T ü rkiyed e g ö rd ü k leri y e n ilik lere h a y ra n k a ld ık la rın ı, hiç b ir memlekette h arp ten sonra 3Tap ılan İslâhatın hiç birinin T ü rk iye d e gö rd ükleri k a d a r r a d ik a l olm adığını söylem işler, B ü yü k Ö nderim iz A tatü rk ü ve ikinci T ürk ta rih k u ru lta y ın ı candan selâm lam ışlard ır.
P rofesörlerden sonra söz alan kongre başkan ı S a ffe t A rık an d a b ir nu tu kla bu kongrenin ilim tarihinde geniş b ir adım olduğunu söylem iş ve ecnebi P ro fesö rlere, kongre az âsın a ve T ürk T a rih Kurumuna te şek k ü r ed erek A tatü rk e kongre adına candan b ağ lılığ ın ı ve en d erin tazim ve min n etlerin i sunmuş ve k o n greyi kap am ıştır.
S a ffe t A rıkanın N utkunu m üteakip a y a ğ a k a l kan K u ru ltay Ü3>eleri büyük b ir he3'ecan içinde B üyük Ö nderi alk ışlam ışlard ır.
Profesör Afetin Tarih Muallimlerine Ziyafeti
Bu z iy a fe ti A tâ tü rk IT uzulariyle şereflen d ird iler. İkinci T ürk ta rih k u ru lta y ın a iş tir a k eden t a rih m uallim leri şerefine P rofesör B a y a n A fet 26 E y lü l C um artesi günü s a a t 16 da b ir çay» zİ37a fe ti vermiş ve bu z iy a fe ti A tatü rk h u zu rlarile şereflen- dirm iştir.
Ç ok samimî bi h ava içinde geçen bu ziy afe tte A tatü rk m uallim lerle hasbihallerde bulunm uşlardır.
I