Uşak’ ıgii'in uzun cümlesi
'
■*~7r c
f*eyami SafaALÎD Ziya Uşakhgil’in neslinden sonra gelenle rin çoğunda uzun cümleye karşı bir yılgınlık görünür. Bunu kaideleştirenler de ol muştur: Halli dilinin sadeliği ni ve konuşma dilindeki cüm lelerin kısalığını ileri sürerler. Edebiyatı Cedideden sonraki iki neslin birçok muharrirleri, ellerinde bu yanlış ölçü, köprü üstünde vapura koşarken bir dostuna rastlayan adamın kı rık dökük cümlelerindeki oto matizmin nesirde sadeliğe ve tabiiliğe delâlet eden üstün bir kıymet olduğuna inanmış lardır. Bazıları da otomobil ve uçak devrinde uzun cümle yazıp okumayı, içinde yaşadı ğımız büyük hız devrinin rit mine aykırı bulurlar.
Hattâ Servetifünun nesli bile kendisini bu noktada ha talı görmeğe başlamıştı. Son romanlarımdan birinde 17 sa tırlık bîr cümle yakalayan amcam Ali Kâm iAkyüz, bana gönderdiği bir mektupta bu uzun kelime, katarının birkaç parçaya bölünmesi mümkün olup olmadığını soruyordu.
Kendisine verdiğim cevapta, o cümleyi üçe böldükten son ra gösterdim ki bütünün ya pısındaki manalar kaybol maktadır. Bundan başka, «durée» denilen sürekliliğin şuurdaki hali, bazaıı yalnız böyle uzun cümlelerle ifade edilebilir.
Edebiyatta uzun veya kısa cümle diye bir inhisar ölçüsü yoktur. Bir metinde harekete ait cümleler kısa, tahlile ait cümleler uzun olabilir. Bazan hareketin ve tahlilin bünyesi bunun aksini de gerektirir. Halid Ziya Uşakhgil, düşün me idmanından mahrum, kü çük hamleli zekâlara uzun gö rünen cümlelerile, Türk roma nına en çok muhtaç olduğu kıymeti, yani tahlilî düşünce yi getirmiştir.
Mimarlıkta bir binanın hac mi nasd maksadımı! emrinde
ise, yazıda da bir cümle muh tevasına göre uzun veya kısa Olur. Halid Ziya Uşaklıgiî, ba- tldakilere nisbetle inşa tarzı nın ve üslûbunun değeri ne olursa olsun, iki katlı sahte kübik ev kalfası değil, büyük yapı mimarıydı.
"TT-
$-£/
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi