• Sonuç bulunamadı

Psychiatric Evaluation of Child and Adolescent Forensic Cases

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Psychiatric Evaluation of Child and Adolescent Forensic Cases"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Çocuk ve Ergen Adli Olgularda Ruhsal

Deðerlendirme

Psychiatric Evaluation of Child and Adolescent Forensic Cases

Muhammed Ayaz1, Ayþe Burcu Ayaz1, Nusret Soylu2

1Uz.Dr., Sakarya Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Saðlýðý ve Hastalýklarý Kliniði, Sakarya, 2Uz.Dr., Gaziantep Çocuk Hastanesi, Gaziantep

SUMMARY

Objectives: The aim of this study was to examine the

diagnosis of mental disorders and sociodemografic vari-ables of children and adolescents who referred to child psychiatry outpatient department with the request of criminal report. Method: Children and adolescents aged

6-18 years who referred to Sakarya Training and Research Hospital Child Psychiatry Outpatient Department for criminal reports were examined retro-spectively in terms of diagnosis of mental diseases, intel-ligence levels and sociodemographic characteristics. The study was carried out on the basis of delinquent chil-dren (n=51), cases of abuse (n=100), and cases of early marriage (n=26) that make up the vast majority of crim-inal cases. Results: Mental disorders were detected in

71% of cases of abuse, 56.7% of delinquent children, and 11.5% of adolescents with request of early mar-riage. The most common mental disorders were post-traumatic stress disorder among abuse cases, conduct disorder among cases of delinquency, and major depres-sive disorder among cases of early marriage.

Conclusion: Our study revealed that high rates of

men-tal disorders were diagnosed in cases of abuse and delin-quent children. Our results highlighted the importance of training for different requirements of criminal cases in the field of forensic child psychiatry and taking necessary precautions for children and adolescents that were sub-jected to forensic events. Mental health services that provide comprehensive screening, assessment and treat-ment of treat-mental disorders for these children and adoles-cents should be developed.

Key Words: Abuse, delinquent children, early marriage.

ÖZET

Amaç: Bu çalýþmanýn amacý, adli rapor istemiyle çocuk

psikiyatrisi polikliniðine yönlendirilen çocuk ve ergenlerin ruhsal bozukluk tanýlarýný ve sosyodemografik deðiþken-lerini incelemektir. Yöntem: Sakarya Eðitim ve Araþtýma

Hastanesi Çocuk Psikiyatri Polikliniði'ne adli rapor için yönlendirilen 6-18 yaþ arasý çocuk ve ergenler ruhsal bozukluk tanýlarý, zeka düzeyleri ve sosyodemografik özellikleri açýsýndan geriye dönük olarak incelendi. Çalýþ-ma adli olgularýn büyük çoðunluðunu oluþturan suça sürüklenen çocuklar (n=51), istismar olgularý (n=100) ve erken evlenme olgularý (n=26) temelinde yapýldý.

Bulgular: Ýstismar olgularýnda %71, suça sürüklenen

çocuklarda %56.9, evlenme isteði ile baþvuran ergen-lerde %11.5 oranýnda ruhsal bozukluk saptandý. Ýstismar olgularýnda travma sonrasý stres bozukluðu, suça sürük-lenen olgularda davraným bozukluðu, erken evlenme olgularýnda major depresif bozukluk en sýk saptanan ruh-sal bozukluklar olarak belirlendi. Sonuç: Çalýþmamýz

istismar olgularýnýn ve suça sürüklenen çocuklarýn yüksek oranlarda ruhsal bozukluk tanýsý aldýklarýný göstermekte-dir. Sonuçlarýmýz adli olgularýn farklý gereksinimleri için adli çocuk psikiyatrisi alanýnda eðitimin önemsenmesi ve adli olaylara konu olan çocuk ve gençler için gerekli önlemlerin alýnmasýnýn önemini vurgulamaktadýr. Bu çocuk ve ergenlerin ayrýntýlý þekilde taranmasý, deðer-lendirilmesi ve tedavi edilmesini saðlayan ruh saðlýðý merkezlerinin oluþturulmasý gerekmektedir.

Anahtar Sözcükler: Ýstismar, suça sürüklenen çocuklar,

erken evlenme.

(2)

GÝRÝÞ

Dünyada ve ülkemizde çocuk ve ergenleri konu alan adli dava sayýsý giderek artmaktadýr. Bu nedenle çocuk ruh saðlýðý alanýnda çalýþan hekimler olgularýn adli boyutu ve mesleki uygulamalar konusunda giderek daha fazla bilgi ve tecrübeye gereksinim duymaktadýr. Ülkemizde ve dünyada çocuk ve ergen psikiyatrisi eðitiminin yaný sýra adli çocuk ve ergen psikiyatri alanýnda özelleþmiþ bir eðitim bulunmamaktadýr. Bu nedenle çocuk ve ergen adli olgular bilirkiþi görüþü alýnmak üzere çocuk psikiyatrisi polikliniklerine yönlendirilmek-tedir (Schetky 2007, Þiþmanlar ve ark. 2008). Fiziksel ve cinsel istismar maðduru olma, suça sürüklenme, velayet davalarý, vasi tayini, evlat edin-me ve erken evlenedin-me gibi nedenler, çocuk ve ergenlerde adli davalara sýklýkla konu olmaktadýr. Çocuk istismarý her yaþ, renk, sosyal sýnýf, etnik grup ve dinden çocuðu etkilemektedir. Ýstismarýn inkar edilmesi, çocuk istismarýnýn farkýna varýl-masýný ve taný konulvarýl-masýný zorlaþtýrmaktadýr. Suçu iþleyen kiþiler genellikle suçu inkar ederken bazen çocuk da suçu inkar edebilmektedir. Karmaþýk hukuki gereklilikler de çocuklarý istismar eden kiþi-lerin mahkum edilmesini zorlaþtýrabilmektedir. Ayrýca genelleþmiþ toplumsal inkar da insanlarýn bu tatsýz olaylarla yüzleþmekten kaçýnmasýna neden olmaktadýr (Bernet 2007).

Çocuk istismarý dünyanýn her yerinde görülebilmekte ve konunun üzerine gidildikçe sýk-lýðýnýn oldukça fazla olduðu anlaþýlmaktadýr. Konu ile ilgili profesyonellerin sayýsý, duyarlýlýklarý ve bil-gileri arttýkça sýklýkla ilgili rakamlar da artmak-tadýr. Ülkemizde ulusal örneklem üzerinde yapýlan yeterli çalýþma bulunmamakla birlikte çocuklarda fiziksel istismar sýklýðý %30-35, cinsel istismar sýk-lýðý %13 olarak tahmin edilmektedir (Þahin 2008). Kanunlarda suç olarak tanýmlanan bir fiili iþlediði iddiasý ile hakkýnda soruþturma veya kovuþturma yapýlan ya da iþlediði fiilden dolayý hakkýnda güven-lik tedbirine karar verilen çocuklar suça sürüklenen çocuklar olarak tanýmlanmaktadýr (Çocuk Koruma Kanunu 2005). Ülkemizde yapýlan çalýþmalarda suç iþleme oranýnýn 14-15 yaþ grubundaki ergenlerde daha sýk olduðu ve en sýk karþýlaþýlan suçun hýrsýzlýk olduðu bildirilmektedir (Þiþmanlar ve ark. 2008). Cinsel istismar davranýþý gösteren çocuklarýn büyük

kýsmýnýn daha önce ihmal edildiði, fiziksel ve cinsel olarak istismara uðradýðý bildirilmektedir (Johnson 2000, Doðan 2008). Adalet Bakanlýðý 2009 yýlý ista-tistiklerine göre bir yýlda çocuk ve çocuk aðýr ceza mahkemelerine açýlan 83918 dava bulunduðu ve bu davalarý en sýk malvarlýðýna (%44.6), vücut dokunulmazlýðýna (%19.9) ve hürriyete karþý (%12.8) karþý iþlenen suçlarýn oluþturduðu saptan-mýþtýr. Ayrýca çocuk ceza mahkemelerine açýlan davalarda yargýlanan çocuklarýn çocuk nüfusunun %2.4'ünü oluþturduðu belirlenmiþtir.

Türk Medeni Kanunu (2001), erkek ve kadýnýn 17 yaþýný doldurmadýkça evlenmesini sýnýrlamaktadýr. Hakimler, sadece olaðanüstü durumlarda ve önem-li sebepler bulunduðunda on altý yaþýný doldurmuþ olan erkek veya kadýnýn evlenmesine izin vere-bilmektedir. Erken evlenmek/evlendirilmek istemiyle adli makamlara baþvuran ergenlerin ruh-sal olarak evlenmelerine engel bir durum olup olmadýðýyla ilgili yönlendirilen gençlere sýklýkla rastlanmaktadýr. Türkiye nüfus ve saðlýk araþtýr-masý (2008), 25-49 yaþlarýndaki kadýnlarýn %43'ünün 20 yaþýndan önce, %25'inin 18 yaþýna kadar, %5'inin de 15. yaþ gününden önce evlendik-lerini belirlemiþtir. Erken yaþta yapýlan evlilikler daha fazla evlilik sorunlarýna, çeþitli komplikasyon-lara ve ruhsal sorunkomplikasyon-lara açýk ergen gebeliklerine ve boþanmalara neden olmaktadýr (Figuiredo ve ark. 2008, Bumpass ve ark. 1991).

Bu çalýþmanýn amacý, Sakarya ilinde adli rapor istemiyle çocuk psikiyatrisi polikliniðine gönderilen çocuk ve ergenlerin ruhsal bozuklukluk tanýlarýný, zeka düzeylerini ve sosyodemografik deðiþkenleri-ni incelemektir.

GEREÇ VE YÖNTEM

Sakarya Eðitim ve Araþtýrma Hastanesi Çocuk Psikiyatrisi Polikliniði'ne 01.01.2010 ile 30.06.2011 tarihleri arasýnda adli rapor düzenlenmesi amacýy-la yönlendirilen ve sevk edilmeden hakamacýy-larýnda rapor düzenlenen tüm adli olgularýn (n=182) bilgi-leri geriye dönük olarak incelendi. Adli olgularýn sosyodemografik bilgileri, daha önce aldýklarý ruh-sal bozukluk tanýlarý ve geliþim öyküleri poliklinik dosyalarýndan elde edildi. Çocuk ve gençlerin Eksen I tanýlarý yaklaþýk 40 dakika süren DSM-IV'e dayalý klinik görüþme ile belirlendi. Biliþsel

(3)

beceri-lerin deðerlendirilmesinde WISC-R zeka testi uygulandý. Geçici rapor düzenlenen ya da sevk edilen adli olgular çalýþmaya alýnmadý. Olgularýn %54.9'unun istismara uðrama (n=100), %28'inin suça sürüklenen çocuk (n=51), %14.3'ünün evlen-me (n=26), %0.5'inin vasi tayini (n=1), %0.5'inin evlatlýk alma (n=1), %1.6'sýnýn velayet davalarý (n=3) nedeniyle yönlendirildiði belirlendi. Çalýþ-mamýz adli olgularýn büyük kýsmýný oluþturan istismar olgularý, suça sürüklenen çocuklar ve erken evlenme olgularý temelinde yapýldý. Çalýþma-da SPSS 15.00 programý kullanýlarak tanýmlayýcý istatistikler yapýldý.

BULGULAR

Olgularýn sosyodemografik özellikleri ve ruhsal bozukluk tanýlarý Tablo 1'de, ailelerin sosyode-mografik özellikleri Tablo 2'de özetlendi.

Ýstismar olgularýnýn (n=100) %88'i cinsel istismar (n=88), %11'i (n=11) fiziksel istismar, %1'i (n=1) hem fiziksel hem cinsel istismar nedeniyle yön-lendirilmiþti. Tüm istismar olgularýndan %81'inin (n=81) kýz, %19'unun (n=19) erkek olduðu, cinsel istismar olgularýndan %86.4'ünün (n=76) kýz, %13.6'sýnýn (n=12) erkek olduðu, fiziksel istismar olgularýnýn %36.4'ünün (n=4) kýz, %63.6'sýnýn (n=7) erkek olduðu, hem fiziksel hem de cinsel istismara uðrayan olgunun kýz olduðu belirlendi. Cinsel istismar nedeniyle yönlendirilen olgularýn %17'sinin (n=15) zanlýsý akraba, %36.4'ünün (n=32) tanýdýk, %39.8'inin (n=35) kendinden büyük erkek arkadaþ ve %6.8'inin (n=6) yabancý kiþiler olduðu belirlendi. Cinsel istismar olgularýnýn %89.8'i (n=79) ruh saðlýðýnýn bozulup bozul-madýðý, %8'i (n=7) kendilerine karþý iþlenen suçun hukuki anlam ve sonuçlarýný algýlayýp algýlamadýðý, %2.2 (n=2) olgu kendilerine karþý iþlenebilecek bir suçu ifade edip edemeyeceði hususlarý için yön-lendirilmiþti. Fiziksel istismar olgularýndan %81.8'i (n=9) ruh saðlýðýnýn bozulup bozulmadýðý, %18.2'si (n=2) kendilerine karþý iþlenebilecek bir suçu ifade edip edemeyeceði hususu için yönlendirilmiþti. Suça sürüklenen çocuklarýn %86.3'ünün (n=44) erkek ve %13.7'sinin (n=7) kýz olduðu belirlendi. Suça sürüklenen çocuk ve gençlerden %25.5'i (n=13) hýrsýzlýk, %56.9'u (n=29) mala ve kiþiye zarar verme, %5.9'u (n=3) madde bulundurma,

%11.8'i (n=6) cinsel istismar zanlýsý olma suçla-masýyla yönlendirilmiþti. Suça sürüklenen çocuk-larýn tümü iþlediði iddia edilen olayçocuk-larýn hukuki anlam ve sonuçlarýný algýlayýp algýlamadýðýnýn belirlenmesi için yönlendirilmiþti.

Erken evlenme isteðiyle baþvuran ergenlerin hepsi kýz ergenlerdi. Erken evlenme isteði nedeniyle ruh-sal deðerlendirme istenen ve herhangi bir ruhruh-sal bozukluk saptanmayan ergenlerden %80.8'ine (n=21) evlenmesine engel bir ruhsal sorunu olmadýðý yönünde rapor verildiði, %15.4'ünde (n=4) gebelik saptandýðý için istismar deðer-lendirmesi istendiði ve mental retardasyon sap-tanan %3.8'ine (n=1) evlenmesinin uygun olmadýðý yönünde rapor verildiði belirlendi.

TARTIÞMA

Çalýþmamýzda bir eðitim araþtýrma hastanesine baþvuran adli olgular istismar olgularý, suça sürük-lenen çocuklar ve erken evlenme olgularý temelinde deðerlendirilmiþtir.

Çalýþmamýzda olgularýn büyük kýsmýnýn beklendiði gibi istismar olgularý olduðu belirlenmiþtir. Yazýnda fiziksel istismar en sýk görülen ve en kolay taný konulan istismar þekli olarak tanýmlanmaktadýr (Turhan ve ark. 2006). Bulgular cinsel istismarýn adli olgulara daha sýk konu olduðu, fiziksel istismarýn ise saðlýk çalýþanlarý, aileler, eðitimciler ve hukukçular tarafýndan daha az önemsendiði, bu konuda adli bildirimlerin daha az olduðu ya da yapýlan bildirimlerde adli birimler tarafýndan ruh-sal deðerlendirme gereksinimi görülmediði þek-linde yorumlanmýþtýr. Cinsel istismara uðrayan çocuk ve ergenlerde okula gitmeme ve yaþýna uygun eðitim almama oranlarýnýn yüksek olduðu bildirilmektedir (Edgardh ve Ormstad 2000, Öztop ve Özcan 2010). Çalýþmamýzda da istismara uðrayan çocuk ve ergenlerin %38'inin okula devam etmediði ya da yaþýna uygun bir eðitim almadýðý belirlenmiþtir. Bu veriden yola çýkarak okula devam etmeyen çocuk ve ergenler için uygun bir eðitimin planlanmasý ve eðitimde zaman kaybý olan çocuk ve ergenler için koruyucu önlemlerin alýn-masýnýn istismarý önlemede katký saðlayabileceði düþünülmektedir.

Ýstismar olgularýnda ruhsal bozukluk ve komorbid ruhsal bozukluk oraný yüksek bulunmuþtur. En sýk

(4)

görülen ruhsal bozukluklar sýrasýyla travma sonrasý stres bozukluðu (TSSB), major depresif bozukluk (MDB), mental retardasyon (MR) ve dikkat eksik-liði hiperaktivite bozukluðu (DEHB) olarak sap-tanmýþtýr. Ýstismar olgularýna özgü bir ruhsal hastalýk tanýmlanmamakla birlikte fiziksel ve cinsel istismarýn ruhsal bozukluk sýklýðýný arttýrdýðý belir-lenmiþtir (Bernet 2007). Ýstismara uðrayan çocuk

ve ergenlerde eriþkin yaþlara kadar çeþitli ruhsal bozukluklar görüldüðü bildirilmektedir (Kaufman 2007). Yazýn incelendiðinde cinsel istismar olgu-larýnda ruhsal bozukluklarýn daha fazla çalýþýldýðý, istismar olgularýnda ruhsal bozukluk tanýsýnýn yük-sek olduðu ve %30-50 oranýnda görülen TSSB'nin en sýk görülen ruhsal bozukluk olduðu belirlen-miþtir (Öztop ve Özcan 2010, Fiþ ve ark. 2010, Köse Tablo 1. Olgularýn sosyodemografik özellikleri ve ruhsal bozukluk tanýlarý

Ýstismar olgularý Suça sürüklenen Erken evlenme

(n=100) çocuklar (n=51) (n=26) Yaþ 13.0±3.2 13.9±1.8 16.3±0.2 Zeka düzeyi 82.8±15.0 79.8±16.2 82.9±13.4 Cinsiyet Kýz 81 (%81) 7 (%13.7) 26 (%100) Erkek 19 (%19) 44 (%86.3)

-Çocuk ruh saðlýðý takibi

Var 6 (%6) 6 (%11.8)

-Yok 94 (%94) 45 (%88.2) 26 (%100)

Kronik fiziksel hastalýk

Var 9 (%9) 3 (%5.9) 1 (%3.8)

Yok 91 (%91) 48 (%94.1) 25 (%96.2)

Yaþýna uygun eðitime Ddevam

Var 62 (%62) 30 (%58.8) 4 (%15.4)

Yok 38 (%38) 21 (%41.2) 22 (%84.6)

Ruhsal bozukluk tanýsý 71 (%71) 29 (%56.9) 3 (%11.5)

Komorbid ruhsal bozukluk 36 (%31) 18 (%35.3)

-Mental retardasyon 15 (%15) 11 (%21.6) 1 (%3.8) TSSB 45 (%45) - -ASB 6(%6) - -DEHB 11 (%11) 12 (%23.5) -KOKGB 6 (%6) 2 (%3.9) -DB 1 (%1) 20 (%39.2) -MDB 22 (%22) 2 (%3.9) 2 (%7.7) Madde baðýmlýlýðý - 1 (%2) -Tik bozukluðu 1 (%1) 1 (%2) -Uyku bozukluðu 1 (%1) 1 (%2)

-TSSB: Travma Sonrasý Stres Bozukluðu, ASB: Akut Stres Bozukluðu, DEHB: Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu, KOKGB: Karþýt Olma Karþý Gelme Bozukluðu, DB: Davraným Bozukluðu, MDB: Major Depresif Bozukluk

(5)

Tablo 2.Ailelerin sosyodemografik özellikleri

Ýstismar olgularý Suça sürüklenen Erken evlenme

(n=100) çocuklar (n=51) (n=26)

Annenin eðitim düzeyi

Okula gitmemiþ 21 (%21) 11 (%21.6) 4 (%15.3)

Ýlkokul 59 (%59) 31 (%60.8) 20 (%76.9)

Ortaokul 4 (%4) 4 (%7.8) 2 (%7.7)

Lise ve üzeri 8 (%8) 1 (%2.0)

-Bilinmiyor 8 (%8) 4 (%7.8)

-Babanýn eðitim düzeyi

Okula gitmemiþ 5 (%5) 4 (%7.8) 2 (%7.7)

Ýlkokul 62 (%62) 31 (%60.8) 21 (%80.8)

Ortaokul 14 (%14) 4 (%7.8) 3 (%11.5)

Lise ve üzeri 12 (%12) 6 (%11.8)

-Bilinmiyor 7 (%7) 6 (%11.8)

-Annenin çalýþma durumu

Çalýþýyor/Emekli 16 (%16) 4 (%7.8) 1 (%3.8)

Çalýþmýyor 82 (%82) 47 (%92.2) 25 (%96.2)

Ölü 2 (%2) -

-Babanýn çalýþma durumu

Çalýþýyor/Emekli 81 (%81) 38 (%74.5) 15 (%57.7) Çalýþmýyor 15 (%15) 11 (%21.6) 6 (%23.1) Ölü 4 (%4) 2 (%3.9) 5 (%19.2) Ebeveyn birlikteliði Birlikte 77 (%77) 40 (%78.4) 21 (%80.8) Boþanmýþ 17 (%17) 7 (%13.7) -Ayrý yaþýyor 1 (%1) 1 (%2) -Ebeveynlerden biri ölü 5 (%5) 3 (%5.9) 5 (%19.2) Anne yaþý 39.2±8.1 40.6±6.1 41.5±7.3 Baba yaþý 43.3±8.1 44.8±7.0 46.4±6.8

Anne baba arasýnda akrabalýk

Var 9 (%9) 6 (%11.8) 3 (%11.5)

Yok 91 (%91) 45 (%88.2) 23 (%88.5)

Kardeþ sayýsý 2.1±1.3 3.0±2.0 3.0±1.57

Ailede taný konulmuþ ruhsal hastalýk

Var 17 (%17) 9 (%17.6) 1 (%3.8)

(6)

ve ark. 2011). Ayrýca cinsel istismar olgularýnda daha fazla MDB görüldüðü ve özellikle fiziksel istismar olgularýnda MDB'nin tedaviye daha dirençli olduðu bildirilmektedir (Sparato ve ark. 2004, Shamseddeen ve ark. 2011). Bazý DEHB belirtileri ile istismardan kaynaklanan belirtiler benzerlik gösterirken, ayrýca DEHB varlýðý istismara yatkýnlaþtýrýcý neden olarak belirlenmiþtir (Briscoe-Smith ve Hinshaw 2006). Ýstismara uðrayan çocuk ve gençlerde MR'nin sýk görüldüðü, MR'si olan çocuk ve ergenler algýlama ve yargýlama becerileri yeterli olmadýðý için bir cinsel yakýnlaþ-mayý istismara uðrayacaklarýný bilmeden kabul ede-bildiði ileri sürülmektedir (Morano 2001, Spencer ve ark. 2005). DEHB ve MR olan bireylerde istismar açýsýndan daha fazla önlem alýnmasýnýn istismarlarýn önlenmesine katký saðlayabileceði düþünülmüþtür.

Çalýþmamýzda cinsel istismarýn kýzlarda, fiziksel istismarýn erkek çocuklarda daha sýk olduðu belir-lenmiþtir. Yazýnda da kýzlarýn daha fazla cinsel istismara uðradýðý bildirilmektedir (Köse ve ark. 2011, Fiþ ve ark. 2010 ). Cinsel istismar olgularýnýn zanlýlarýnýn büyük kýsmýnýn tanýdýk olduðu ve yabancýlarýn uyguladýðý cinsel istismar oranýnýn düþük düzeylerde olduðu bildirilmektedir (Köse ve ark. 2011). Çalýþmamýzda kýz çocuklarýna kendi-lerinden yaþça büyük ve eriþkin yaþta erkek arkadaþlarý tarafýndan uygulanan cinsel istismar sýklýðýnýn yüksek düzeylerde olduðu belirlenmiþtir. Çalýþmanýn yapýldýðý bölgede ergen kýz-eriþkin erkek arkadaþlýðýnýn kültürel olarak onaylanmasý ve kaçarak/kaçýrýlarak evlenmelerin yaygýn olmasý eriþkin yaþta erkek arkadaþ tarafýndan uygulanan cinsel istismarýn sýklýðýný arttýrmýþ olabileceði þek-linde yorumlanmýþtýr.

Suça sürüklenen çocuklarýn çoðunluðunun erkek çocuk ve ergen olduðu belirlenmiþtir. Yazýnda da erkek çocuk ve ergenlerde saldýrgan davranýþlarýn ve suça sürüklenmenin daha sýk olduðu bildirilmek-tedir (Steiner ve Karnik 2007). Suça sürüklenen çocuk ve ergenlerde ruhsal bozukluk sýklýðý yüksek bulunurken, en sýk görülen ruhsal bozukluklar sýrasýyla davraným bozukluðu (DB), DEHB ve MR olarak saptanmýþtýr. Suça sürüklenen çocuk ve ergenlerde DB sýklýðýnýn yüksek olmasý bu çocuk ve ergenlerin baþka suçlar da iþlediði ya da baþka suçlar iþlemeye yatkýn olduðu þeklinde

yorumlan-mýþtýr. Ayrýca DEHB ve MR sýklýðýnýn bu grupta yüksek olmasýnýn koruyucu ruh saðlýðý açýsýndan önemli olduðu düþünülmüþtür. DEHB ve MR olan çocuklarda DB geliþme ve suça sürüklenme oranýnýn DEHB ve MR olmayan çocuklara göre daha yüksek olduðu ve suç iþlemeye daha yatkýn olduklarý bildirilmektedir (Mannuzza ve ark. 2008, Þenol 2008, Murray ve Farrington 2010). Suça sürüklenen çocuk ve ergenlerin tekrar suça sürük-lendiði, saldýrgan davranýþlar sergiledikleri ve eriþkin yaþta suç iþlemelerinin sýk olduðu saptan-mýþtýr (Ögel ve ark. 2006). Çalýþmamýzda suça sürüklenen çocuklarda ruhsal bozukluk sýklýðý yük-sek olarak saptanmasýna raðmen bu çocuklarýn çok azýnýn bir çocuk ruh saðlýðý merkezinde takip edildiði belirlenmiþtir. Erken yapýlacak ruhsal deðerlendirme ve tedavinin bu çocuklarda suça sürüklenmeyi azaltmaya katký saðlayacaðý düþünülmüþtür. Bu çocuk ve ergenlerin adli sürecin her aþamasýnda rehabilitasyonlarý, takipleri ve ruh-sal tedavileri gerekmektedir. Bu gereksinimlerinin karþýlanabilmesi için çocuk ve ergen adli psikiyatri alanýnda özelleþmiþ bir eðitime ve uzmanlýk birim-ine ihtiyaç duyulmaktadýr.

Erken evlenme isteði nedeniyle ruhsal deðer-lendirme istenen ve herhangi bir ruhsal bozukluk saptanmayan ergenlerin evlenmesine engel bir ruh-sal sorunu olmadýðý yönünde rapor verildiði, gebe-lik saptanan olgularda istismar deðerlendirmesi istendiði ve MR saptanan bir olguya evliliðe uygun olmadýðý yönünde rapor verildiði saptanmýþtýr. Erken evlenmek için baþvuran ergenlerin büyük kýsmýnýn eðitime devam etmediði belirlenmiþtir. Eðitimin erken sonlandýrýlmasýnýn ve düþük sosyo-ekonomik düzeyin erken evlenme/evlendirilme açýsýndan risk oluþturduðu bildirilmektedir (Gökçe ve ark. 2007). Çalýþmamýzýn bulgularý yazýný destek-ler niteliktedir. Erken evlendirme olgularýnda ruh-sal bozukluk tanýsý alma oraný düþük düzeylerde saptanmýþtýr. Yazýnda erken evlendirilen genç kýzlarýn ruhsal deðerlendirmeleriyle ilgili bir çalýþ-ma bulunaçalýþ-mamýþtýr. Ancak erken evliliklerin depresif belirtiler gibi ruhsal sorunlara ve daha fazla evlilik sorunlarýna neden olduðu bildirilmek-tedir (Figuiredo ve ark. 2008, Bumpass ve ark. 1991, Özyurt ve Deveci 2010). Çalýþmamýzda ruhsal bozukluk tanýsýnýn daha az konulmasý bu ergen-lerin ve ebeveynergen-lerinin erken evlenmek için ruhsal

(7)

deðerlendirme sýrasýnda dirençli olmalarýna baðlý olduðu düþünülmüþtür. Ayný zamanda erken evlen-mek için baþvuran olgularýn bazýlarýnda hamilelik saptandýðý ve hamile kalma yaþlarý 16'nýn altýnda olduðu için bu ergenlere yönelik cinsel istismarla ilgili bir soruþturma baþlatýlmasý yönünde bilirkiþi görüþünün adli makamlara bildirildiði belirlen-miþtir. Erken evlenme isteði nedeniyle baþvuran olgularda gebelik saptanmasý bu olgularýn cinsel istismar açýsýndan deðerlendirilmesinin önemi açýsýndan dikkat çekicidir.

Tüm olgularýn annelerinin okula gitmeme oran-larýnýn çok yüksek düzeyde olduðu belirlenmiþtir. Benzer þekilde ebeveynlerinden herhangi biri çalýþ-mayan olgularýn oraný da yüksek oranlarda bulun-muþtur. Düþük sosyokültürel düzey, düþük ebeveyn eðitim düzeyi erken evlenme, suça sürüklenme ve istismar açýsýndan risk faktörü olarak bildirilmekte-dir (Bernet 2007, Steiner ve Karnik 2007, Türkiye

Nüfus ve Saðlýk Araþtýrmasý 2008). Risk altýnda olan çocuklarýn çevresel faktörlerle ilgili sinyal-lerinin iyi algýlanmasý ve multidisipliner bir yak-laþýmla önlem alýnmasý çocuk ve gençlerin adli olaylara konu olma sýklýðýný azaltacaktýr.

Çalýþmamýz geriye dönük dosya inceleme yön-temiyle yapýldýðý için ölçek kullanýlmamasý, karþýlaþtýrma grubu içermemesi ve çalýþmaya alýnan çocuk ve ergenlerin sosyodemografik özellikler açýsýndan heterojen olmasý gibi kýsýtlýlýklar içerse de adli olaylara konu olan çocuk ve ergenlerin ruh-sal durumlarý ve risk faktörleri açýsýndan yazýna katký saðlayacaðý düþünülmüþtür.

Yazýþma adresi: Dr. Muhammed Ayaz, Sakarya Eðitim ve Artaþtýrma Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Kliniði, Sakarya, ayazmuhammed@yahoo.com

KAYNAKLAR Adalet Bakanlýðý (2009) Ýstatistikleri,

http://www.adlisicil.-adalet.gov.tr/istatistik_2009/cocuk/cocuk21.pdf ve http://www.-adlisicil.adalet.gov.tr/istatistik_2009/cocuk/cocuk4.pdf adres-lerinden 20 Ekim 2011 tarihinde indirildi.

Bernet W (2007) Çocuða Kötü Muamele. Kaplan&Sadock's Comprehensive Textbook of Psychiatry, BJ Sadock, VA Sadock (Ed), 8. Baský, Çev. Ed: H Aydýn, A Bozkurt, Ankara, Güneþ Kitabevi Ltd. Þti, s.3412-3425.

Bumpass LL, Martin CT, Sweet AJ (1991) The impact of family background and early marital factors on marital disruption. J Fam Issues, 12:22-42.

Gökçe B, Özþahin A, Zencir M (2007) Determinants of adoles-cent pregnancy in an urban area in Turkey: a population-based case-control study. J Biosoc Sci, 39: 301-311.

Briscoe-Smith AM, Hinshaw SP (2006) Linkages between child abuse and attention-deficit/hyperactivity disorder in girls: behavioral and social correlates. Child Abuse Negl, 30:1239-1255.

Çocuk Koruma Kanunu, T. C. Resmi Gazete, 15 Temmuz 2005, sayý: 5395.

Doðan S (2008) Cinsel istismar davranýþý gösteren ergenler: Ýki olgu ve konunun gözden geçirilmesi. Çocuk ve Gençlik Ruh Saðlýðý Dergisi, 15:157-162.

Edgardh K, Ormstad K (2000) Prevalence and characteristics of sexual abuse in a national sample of Swedish 17-year-oldgirls. Acta Pediatrica, 89: 310-319.

Figueiredo B, Pacheco A, Costa R (2007) Depression during pregnancy and the postpartum period in adolescent and adult Portuguese mothers. Arch Womens Ment Health, 10:103-109. Fiþ NP, Arman A, Kalaça S ve ark. (2010) Psychiatric evaluation

of sexual abuse cases: A clinical representative sample from Turkey. Child Youth Serv Rev, 32:1285-1290.

Johnson TC (2000) Sexualized children and children who molest. SIECUS Rep, 29:35-39.

Kaufman J (2007) Child abuse and neglect. Lewis's Child and Adolescent Psychiatry: A Comprehensive Textbook, Martin A, Volkmar FR (Ed), 4. Baský, USA, Lippincott Williams & Wilkins, s.1041-1048.

Köse S, Aslan Z, Baþgül ÞS ve ark. (2011) Bir eðitim ve araþtýr-ma hastanesi çocuk psikiyatrisi poliklinine yönlendirilen adli olgular. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 12:221-225.

Mannuzza S, Klein RG, Moulton JL (2008) Lifetime criminali-ty among boys with attention deficit hyperactivicriminali-ty disorder: a prospective follow-up study into adulthood using official arrest records. Psychiatry Res, 160:237-246.

Morano JP (2001) Sexual abuse of mentally retarded patient: medical and legal analysis for the primary care physician. Prim Care Companion J Clin Psychiatry, 3:126-135.

Murray J, Farrington DP (2010) Risk factors for conduct disor-der and delinquency: key findings from longitudinal studies. Can J Psychiatry, 55:633-642.

Ögel K, Tarý I, Eke CY (2006) Okullarda Suç ve Þiddeti Önleme. Ýstanbul, Yeniden Yayýnlarý, s.9-17.

Öztop DB, Özcan ÖÖ (2010) Cinsel istismar vakalarýnýn sosyo-demografik ve klinik özelliklerinin deðerlendirilmesi. Yeni Symposium, 48:270-276.

Özyurt BC, Deveci A (2010) Manisa'da Kýrsal Bir Bölgedeki 15-49 Yaþ Evli Kadýnlarda Depresif Belirti Yaygýnlýðý ve Aile Ýçi Þiddetle Ýliþkisi. Turk Psikiyatri Derg, 22:10-16.

(8)

Kaplan&Sadock's Comprehensive Textbook of Psychiatry, BJ Sadock, VA Sadock (Ed), 8. Baský, Çev. Ed: H Aydýn, A Bozkurt, Ankara, Güneþ Kitabevi Ltd. Þti, s.3490-3494. Shamseddeen W, Asarnow JR, Clarke G ve ark. (2011) Impact of physical and sexual abuse on treatment response in the Treatment of Resistant Depression in Adolescent Study (TOR-DIA). J Am Acad Child Adolesc Psychiatry, 50:293-301. Spencer N, Devereux E, Wallace A ve ark. (2005) Disabling con-ditions and registration for child abuse and neglect: a popula,tion-based study. Pediatrics, 116:609-613.

Sparato J, Mullen PE, Burgess PM (2004) Impact of child sexu-al abuse on mentsexu-al hesexu-alth. Br J Psychiatry, 184:416-421. Steiner H, Karnik N (2007) Çocuk ve Ergen Antisosyal Davranýmý. Kaplan&Sadock's Comprehensive Textbook of Psychiatry, BJ Sadock, VA Sadock (Ed), 8. baský, Çev. Ed: H Aydýn, A Bozkurt, Ankara, Güneþ Kitabevi Ltd. Þti, s.3441-3449. Þahin F (2008) Fiziksel Ýstismar. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Temel Kitabý, FÇ Çetin, A Coþkun, E Ýþeri ve ark. (Ed), Ankara, Çocuk ve Gençlik Ruh Saðlýðý Derneði, s.462-469.

Þenol S (2008) Dikkat Eksikliði Hiperaktivite Bozukluðu. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Temel Kitabý, FÇ Çetin, A Coþkun, E Ýþeri ve ark. (Ed), Ankara, Çocuk ve Gençlik Ruh Saðlýðý Derneði, s.293-311.

Þiþmanlar ÞG, Biçer Ü, Coþkun A (2008) Adli Psikiyatri. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Temel Kitabý. FÇ Çetin, A Coþkun, E Ýþeri ve ark. (Ed), Ankara, Çocuk ve Gençlik Ruh Saðlýðý Derneði, s.770-781.

Turhan E, Sangün Ö, Ýnandý T (2006) Birinci basamakta çocuk istismarý ve önlenmesi. STED, 15:153-157.

Türkiye Nüfus ve Saðlýk Araþtýrmasý (2008) Hacettepe Üniver-sitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, Saðlýk Bakanlýðý Ana Çocuk Saðlýðý ve Aile Planlamasý Genel Müdürlüðü, Baþbakanlýk Devlet Planlama Teþkilatý Müsteþarlýðý ve TÜBÝTAK, Ankara, Türkiye.

Türk Medeni Kanunu (2011) Kanun No: 4721, T.C. Resmi Gazete, 08 Aralýk 2001, sayý: 24607.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu çalışmada çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları yataklı servisinde tedavi gören çocuk ve ergenlerin sosyodemografik özellikleri, yatış süreleri,

Yakın zamanda basılacak ve Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği web sayfası üzerinden temin edilebilecek “Çocuk ve Ergenler için BİLİŞSEL-DAVRANIŞÇI

Çalışmamız erken evlilik yapan kızların sosyoekonomik ve sosyokültürel güçlüklerini, evlilik sonrası yetersiz yaşam koşullarını, eşlerinin eğitim ve iş

Güvenir ve arkadaşlarının (2009) yaptıkları çalışmada bir çocuk ve ergen psikiyatri yataklı servisinde takip edilen olgularda en fazla duygudurum bozuklukları ve

Çocuk ve ergen ruh sağlığı ve hastalıkları polikli- niklerine adli psikiyatrik değerlendirme amacıy- la getirilen çocuk ve ergenler, en başta uğradık- ları cinsel ya da

Materials­and­Methods: File data of 405 cases in the child and adolescent group (0-18 years), who applied to Child and Adolescent Psychiatry Outpatient clinics of Adnan Menderes

Olguların acil servislerde düzenlenen adli ra- porları değerlendirildiğinde, 75 olguda (%34,9) adli olgu bildirimi yapıldığı ve adli raporun uzman hekim tarafından

Bu çalışmada, Ocak 2018- Ocak 2020 tarihleri arasında adli makamlar tarafından adli rapor istemiyle Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen