3
aKÎFE:
2t
FANTEZİ:
|
Tiyatro vo hayat sahneleri
YAZAN: Halikarnas Balıkçısı
Çok ro m an lara ve tiya tro eser lerine göre h a y a t başı kıçı belli tam ve kâm il bir h ikâyed ir. G ûya bilet p arasın ı to k a eder ve piyes yah u t h ikâye b aşlam adan önce içeri dalarız. H ikâye y ah u t dram hiç aksam adan , duraklam ad an , m ütem adi bir ilerlem e kaydeder. V akalar tertip li, düzenli ve m an tıki bir a kışla sıra sıra, fa sıl f a sıl birbirin in ard ın ca dizilirler. Bu surette gelişen dram âkıb et -ra h a t r a h a t a cık lı vey a seviııçli- sonuna ve sonucuna ulaşır. Oh, ne âlâ! Seyirciler bütün düğüm lerin çözüldüğüne, d âva ve m üş küllerin halled ild iğin e, h ayır ve şerrin, h ak lı ve h aksızın ayırd e- dildiklerine, fa zile tin m ü k âfat- lan d ırıld ığıh a m efsedetin cezalan d ıııld ığ ın a şahid olurlar, m üste rih o larak eve dönüp y a ta r ve u y kuya varırlar.
H ayat sahn esind e ise bu t a m am layıcı ve bütünleyici tek n ik ne gezer?. B ilâ k is ta ezeldenbe- ri devam edegelm iş olan bir d ra mın ulu ortasın a, gelişi güzel,
•raftan düşürcesine- güm diye düşekoruz.
N enin ne olduğunu an lam ak için senelerce öm ür h arcarız. B a zali nenin ne olduğuna dair güç hal ile yarım yam alak bir fik ir edinir, bazan da nen in ne oldu ğunu hiç kestirm eden, hiç bir m e ram a erm eden, h iç bir işin a rd ı nı alm ad an, h a tta ve h atta,
— Y ah u bu ipe sapa gelm ez v a kalar nedir?
Demeğe varm adan , gelişi güzel geldiğim iz gibi, u yar uym az, sıra lı sırasız, vak itli vakitsiz, yallah , güm diye gürler, ve sahne dışarı ediliriz. H ayat sahnesinde, perde
tam am lan m ış bütünlenm iş, ve sonuna erm iş bir h ik â yen in ü stü ne değil fa k a t çok h eyeca n lı o l duğu kad ar da n atam am bir m a salın üstüne inip kap an ır. B elki m uam m ayı h alletm ek için bir ip ucu elde etm işizdir, fa k a t h iç u- m ulm adık bir zam an d a b ird en bire ışık söner, ve a rtık tiya tro iîelebed k a ra n lık kalır. Seyretm iş olduğunuz dram p arçasın ın m a- badi nasıl g itti? H ikâye n asıl b it ti? F azilet mi m efsedet m i üstün geld i? Ve b ilh assa.... B ıra k ıla n ço cu k la r... İstikb ale m eydan o ku n a rak istikb alin karşısın a f ır la t ı lıp a tıla n yav ru la r ne oldular? Mesud mu oldular? T ab iî h a y a t ların ı yaşayab ild iler m i? Y oksa tra m v ay altın d a mı ezildiler? B om balarla m ı p arça p arça ed il diler? N am erde avu ç a ça c a k bir sefalete m i düştüler? İşte insan bu suallere cevap bulam az, ve yav ruların ın ne oldukların ı görm ek arzusiyle gözü a rk a d a ve a çık o- larak ölür.
H albuki insanın bu suallere c e vap bulam am ası ve gözü arkad a ve açık kalm ası için ortada hiç bir m an tıkî sebep yoktur. İnsan zekâsı tiya tro sah n esin e getird iği m an tıki, tertibi ve düzeni, fen sa h asın a getird iği h ü sn ü n iyet ve m en faat du ygu ların dan ârı sam i m iyeti h a y a t sahn esine de akset- tirse, insan bu acı suallerle y ır tın m ak tan kurtulur.
T iy atro sah n esin d en a yrılın ca nasıl eve gidip m üsterih ve m em nun y a ta ğ a uzanıp uyursa, h a yat sahnesinden de çekilirken m üsterih olarak büyük uykusun a varır.