• Sonuç bulunamadı

Riyâz-ı Belde-i Edirne : 20. yüzyıla kadar Osmanlı Edirne’si (Cilt 2/2)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Riyâz-ı Belde-i Edirne : 20. yüzyıla kadar Osmanlı Edirne’si (Cilt 2/2)"

Copied!
525
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

Ahmed Bâdî Efendi

Riyâz-ı Belde-i Edirne

20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edirne’si

2/

2

. Cilt

Mutasavvıflar • Yeniçeri Ağaları • Hattatlar • Şairler Musiki Üstadları • Defterdarlar • Vergi Müdürleri

(3)

Yrd. Doç. Dr. Niyazi ADIGÜZEL,1975 yılında Rize’nin Kalkandere İlçesinde dünyaya geldi. İlk Orta ve Lise eğitimini Rize ve Giresun’da tamamladı. 1997 yılında Trakya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. 1998 yılından itibaren Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde öğretmenlik ve yöneticilik yaptı. Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde 2000 yılında Yüksek Lisans ve 2008 yılında “Edirneli Ahmet Bâdî’nin Riyâz-ı Belde-i Edirne Adlı Eserinin Tezkire Kısmı” adlı teziyle Doktorasını

tamamlayarak Edebiyat Doktoru unvanını aldı. 2009 yılında Kırklareli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde Öğretim Üyesi olarak göreve başladı. Halen aynı üniversitede görev yapmaktadır. Daha önce basılmış bir kitabı ve çeşitli dergilerde yayımlanmış makaleleri bulunan yazar, evli ve iki çocuk babasıdır.

Yrd. Doç. Dr. Raşit GÜNDOĞDU, 1963 yılında Kırıkkale’de doğdu.

1986 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni bitirdi. 1987 yılında Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde uzman yardımcılığı görevine başladı. 1992 yılında Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nde Yüksek Lisans programını, 2000 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Doktora programını bitirdi. 2009 yılında Başbakanlık Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı’ndaki görevinden ayrılarak Kırklareli Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’ne Yardımcı Doçent olarak atandı. Halen bu göreve devam etmektedir. Millet Yazma Eserler Kütüphanesi Kataloglarının yeniden düzenlenmesi projesinde görev alan Gündoğdu’nun, çeşitli yayınevlerinde yayınlanan kitaplarının yanı sıra Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi’nde de makaleleri yayınlanmaktadır. Yazar evli ve üç çocuk babasıdır.

(4)

Ahmed Bâdî Efendi

Riyâz-ı Belde-i Edirne

20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edirnesi

2/

2

. Cilt

Mutasavvıflar • Yeniçeri Ağaları • Hattatlar • Şairler Musiki Üstadları • Defterdarlar • Vergi Müdürleri

Hazırlayanlar

Yrd. Doç. Dr. Niyazi Adıgüzel Yrd. Doç. Dr. Raşit Gündoğdu

(5)

Trakya Üniversitesi Yayını: 148 Ahmed Bâdî Efendi Riyâz-ı Belde-i Edirne

20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edirne’si Hazırlayanlar

Yrd. Doç. Dr. Niyazi Adıgüzel Yrd. Doç. Dr. Raşit Gündoğdu

Yayın Yönetmeni Mustafa Kirenci Kapak Tasarımı Davut Köse Mizanpaj Minyatür Ajans Baskı-Cilt Alioğlu Matbaacılık Orta Mh. Fatin Rüştü S. 1-3A Bayrampaşa/İSTANBUL Tel: 0212 612 95 59 Matbaa Sertifika No: 11946

1. Baskı

Trakya Üniversitesi Yayını, No: 148, Mayıs 2014. ISBN: 978-975-374-163-7 (Takım)

ISBN: 978-975-374-167-5 (2/2. cilt)

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sertifika No: 27408

© Bütün yayın hakları “Trakya Üniversitesi’ne aittir. Kaynak gösterilerek tanıtım amacıyla ve araştırma için yapılacak kısa alıntılar dışında, yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir şekil-de kopya edilemez, elektronik ve mekanik yolla çoğaltılamaz ve dağıtılamaz.

KÜTÜPHANE BİLGİ KARTI

Library Cataloging-in-Publication Data (CIP)

Ahmed Bâdî Efendi Riyâz-ı Belde-i Edirne

20. Yüzyıla Kadar Osmanlı Edirne’si ISBN: 978-975-374-163-7 (Takım) ISBN: 978-975-374-167-5 (2/2. cilt) Cilt: 2/2 Sayfa: 1413-1936

1-Mutasavvuflar 2- Yeniçeri Ağaları 3- Hattatlar 4- Şairler 5- Musiki Üstadları 6- Defterdarlar 7- Vergi Müdürleri

TRAKYA ÜNİVERSİTESİ

Trakya Üniversitesi Rektörlüğü

Balkan Yerleşkesi / EDİRNE Telefon : +90 (284) 236 49 81 Faks : +90 (284) 223 42 03 E-Posta : basin@trakya.edu.tr

(6)

İçindekiler

Ravzatü’l-Meşâyihu’t-Turuki’l-Aliyye Der-Asr-ı Çelebi Sultân Mehmed Hân

1-Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Şücâ‘addin El-Karamânî ... 1445

Der-Asr-ı Sultân Murâd Hân-ı Sânî 2-Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Muslihuddin ... 1445

3-Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Hacı Bayrâm Velî ... 1446

4- Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Celâle’ddin Çelebi ... 1447

5- Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Cemâleddin Çelebi ... 1448

Der-Asr-ı Fâtih Sultân Mehmed Hân 6- Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Emîr Ali ... 1448

7- Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Muslihu’ddin ... 1449

8-Ârif-i Bi’llâh Şeyh Mes‘ûd ... 1449

Der-Asr-ı Sultân Bâyezîd Hân-ı Sânî 9-Ârif-i Bi’llâh Şeyh Bedre’ddin ... 1450

10-Ârif-i Bi’llâh Şeyh Bâyezîd Halîfe ... 1450

11-Ârif-i Bi’llâh Şeyh Ramazan Halîfe ... 1450

12- Ârif-i Bi’llâh Şeyh Mehmed Eş-Şehîr Bi-Gül Baba... 1451

Der-Asr-ı Sultân Selîm Hân-ı Sânî 13-Eş-Şeyh Alâüddin Eş-Şehîr Bi-Cerrâhzâde Ârif-i Bi’llâh ... 1452

14- Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Bahrî Dede İbni Handân Ağa ... 1454

15- Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Âşık ... 1455

16-Ârif-i Bi’llâh Şeyh Hasan Bin Hızır Bin Mehmed ... 1456

Der-Asr-ı Sultân Murâd Hân-ı Sâlis 17- Ârif-i Bi’llâh Şeyh Sinânüddin Yûsuf El-Hatîb ... 1456

18-Ârif-i Bi’llâh Şeyh Muslihu’ddin Mustafa Bin Eş-Şeyh Alâüddin Eş-Şehîr Bi-Cerrâhzâde ... 1457

19-Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Abdü’lkerîm ... 1460

20-Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Vâlihî ... 1460

21-Eş-Şeyh Pîr Ahmed Edirnevî ... 1462

Der-Asr-ı Sultân Mehmed Hân-ı Sâlis 22-Eş-Şeyh Nûrullâh ... 1462

(7)

24-Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Mehmed ... 1463

Der-Asr-ı Sultân Ahmed Hân-ı Evvel 25-Eş-Şeyh Muhyiddin ... 1463

26-Eş-Şeyh Hasan İbni Eş-Şeyh Mehmed Çelebi İbni Eş-Şeyh Üsküdârî Mahmûd Efendi ... 1464

27-Eş-Şeyh Abdülazîz Sivâsî ... 1465

28-Eş-Şeyh Kâsım Bin Mehmed El-Ömrî ... 1465

29-Eş-Şeyh İbrâhim ... 1466

Der-Asr-ı Devlet-i Sâniye-i Sultân Mustafa 30-Eş-Şeyh Ahmed Dizdarzâde ... 1466

31-Eş-Şeyh Mahmûd ... 1466

Der-Asr-ı Sultân Murâd Hân-ı Râbi‘ 32-Eş-Şeyh Mahmûd Bin Mehmed ... 1467

33-Eş-Şeyh Veli Dede ... 1467

34-Eş-Şeyh Muslihuddin ... 1468

Der-Asr-ı Mehmed Hân-ı Râbi‘ 35-Eş-Şeyh Zeynelâbidîn İbni Eş-Şeyh Hüseyin ... 1469

36-Eş-Şeyh Seyyid Nimetullah ... 1469

37-Eş-Şeyh Mehmed İbni Veli Dede ... 1469

38-Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Abdülbâkî ... 1470

39-Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Saçlı İbrâhim Bin Mustafa Bin Abdurrahman ... 1470

40-Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Ahmed Neşâtî El-Mevlevî ... 1471

41-Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Mehmed Sâdık El-Uşşâkî ... 1472

42-Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Muhammed ... 1473

Der-Asr-ı Sultân Süleymân Hân-ı Sânî 43-Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh İbrâhim El-Gülşenî ... 1473

Der-Asr-ı Sultân Ahmed Hân-ı Sânî 44-Eş-Şeyh Mûsâ Bin Eş-Şeyh Muslihuddin... 1475

45-Eş-Şeyh Mehmed ... 1475

46-Eş-Şeyh Sırrı ... 1475

47-Eş-Şeyh Es-Seyyid Kutbuddîn... 1476

Der-Asr-ı Mustafa Hân-ı Sânî 48-Eş-Şeyh Es-Seyyid Ali Bin Eş-Şeyh Es-Seyyid Kutbu’ddin ... 1476

49-Eş-Şeyh Mehmed La‘lî ... 1477

Der-Asr-ı Sultân Ahmed Hân-ı Sâlis 50-Eş-Şeyh Abdülhayy Bin Eş-Şeyh Saçlı İbrâhim ... 1478

51-Eş-Şeyh Abdülhay Bin Eş-Şeyh Hüseyin ... 1479

52-Eş-Şeyh Rıdvân Bin Eş-Şeyh Mehmed ... 1479

53-Eş-Şeyh Hâmid ... 1479

54-Eş-Şeyh Mustafa ... 1480

55-Eş-Şeyh Mustafa El-Boluvî ... 1481

56-Eş-Şeyh Mustafa Eş-Şehîr Bi-Serrâczâde ... 1482

(8)

58-Eş-Şeyh Mehmed Hamdi Eş-Şehîr Bi-Bağdâdî ... 1482

59-Eş-Şeyh Mehmed Bin Eş-Şeyh Abdülazîz Es-Sivâsî ... 1483

Der-Asr-ı Sultân Mahmûd Hân-ı Evvel ... 1483

60-Eş-Şeyh Enîs Dede ... 1483

61-Eş-Şeyh Enîs Dede ... 1483

62-Eş-Şeyh Sezâyî ... 1483

63-Eş-Şeyh İbrâhim El-Fıtriyyü’l-Buhârî ... 1484

64-Eş-Şeyh Abdullah Enîs ... 1484

65-Eş-Şeyh Cemâli Edirnevî ... 1484

66-Eş-Şeyh Ali El-Kâdirî ... 1484

67-Eş-Şeyh Mehmed Sâdık ... 1484

Der-asr-ı Sultân Osmân Hân-ı Sâlis 68-Eş-Şeyh Müsellem ... 1485

69-Eş-Şeyh El-Hâc Ahmed ... 1485

70-Eş-Şeyh Kıyâmî Seyyid Mustafa ... 1486

71-Eş-Şeyh Mehmed Vefâ ... 1486

72-Eş-Şeyh Abdurrahman ... 1486

73-Eş-Şeyh İbrâhim Bin Ali Yazıcı ... 1486

74-Eş-Şeyh Ali Senâyî ... 1487

75-Es-Seyyid İsmâil Baba ... 1487

Der-Asr-ı Sultân Mahmûd Hân-ı Sânî 76-Eş-Şeyh El-Hâc Kâsım ... 1488

77-Eş-Şeyh Kabûlî Mustafa ... 1488

78-Eş-Şeyh El-Hâc Mehmed Sâdık ... 1488

Der-Asr-ı Sultân Abdü’lmecîd Hân 79-Eş-Şeyh Hâfız Ahmed Sünnârî ... 1488

Der-Asr-ı Sultân Abdülazîz Hân 80-Eş-Şeyh Nakşî Mustafa Dede ... 1489

81-Eş-Şeyh Dâvud ... 1489

82-Eş-Şeyh Ali ... 1490

83-Eş-Şeyh Yûsuf Bin Mehmed Bin İbrâhim ... 1490

Der-Asr-ı Sultân Abdülhamîd Hân-ı Sânî Hazretleri 84-Eş-Şeyh Mehmed Nûrî ... 1492

85-Eş-Şeyh Hâfız İsmâil Bin Hâfız Emin ... 1492

86-Eş-Şeyh Ali Seyfi ... 1492

87-Eş-Şeyh El-Hâc Ali Eşref Dede ... 1493

Ravza-i Ser-Bostâniyân-ı Hâssa 1-Süleymân Ağa ... 1497

2-Mustafa Ağa Gâzî ... 1497

3-Koca Sinân Paşa ... 1498

4-Ali Ağa ... 1499

(9)

6-Nasûh Ağa ... 1499

7-İsmâil Ağa ... 1499

8-Ali Ağa Âşık ... 1499

9-İsmâil Ağa ... 1499

10-Hüseyin Paşa ... 1500

11-Mehmed Ağa Salahorzâde ... 1500

12-Ahmed Ağa ... 1500 13-Ali Ağa ... 1500 14-Mehmed Ağa ... 1501 15-Ali Ağa ... 1501 16-Ahmed Ağa ... 1501 17-Hasan Ağa ... 1501

18-El-Hâc Ali Ağa... 1501

19-Ahmed Ağa ... 1502

20-Hüseyin Ağa ... 1502

21-El-Hâc Ahmed Paşa Sâniyen ... 1502

22-El-Hâc Ali Ağa Sûhte Sâniyen... 1503

23-El-Hâc Halîl Ağa ... 1503

24-El-Hâc Halîl Ağa ... 1503

25-Ahmed Bey ... 1503

26-Mehmed Paşa İbni İsmâil Paşa ... 1503

27-Ali Ağa ... 1504

28-Mehmed Paşa İbni İsmâil Paşa Sâniyen ... 1504

29-Ahmed Bey Sâlisen ... 1504

30-Mehmed Ağa ... 1504 31-Ali Ağa ... 1504 32-Mustafa Ağa ... 1504 33-Ali Ağa ... 1505 34-Süleymân Ağa ... 1505 35-Ebûbekir Paşa ... 1505 36-Yakup Ağa ... 1505 37-İsmâil Ağa ... 1505

38-El-Hâc Halîl Ağa ... 1506

39-İsmâil Ağa ... 1506

40-Mehmed Ağa Haseki ... 1506

41-Mehmed Paşa ... 1507

42-El-Hâc Ahmed Ağa ... 1507

43-Ali Bey ... 1507

44-Ömer Ağa ... 1507

45-Ali Ağa ... 1507

46-Mehmed Ağa İbni Tâhir Ağa ... 1507

47-El-Hâc Süleymân ... 1508

48-Ahmed Ağa ... 1508

(10)

50-Hasan Ağa ... 1508

51-Mehmed Ağa İbni Tâhir Ağa ... 1508

52-Osmân Ağa... 1508

53-Hüseyin Paşa Kut ... 1509

54-Ahmed Ağa ... 1509

55-Mehmed Ağa İbni Tâhir Ağa Sâlisen ... 1509

56-Tâhir Ağa ... 1509

57-İsmâil Ağa ... 1510

58-Mehmed Ağa İbni Dağdeviren Süleymân Ağa ... 1510

59-Mehmed Ağa ... 1511

60-Selîm Mehmed Paşa ... 1511

61-Mustafa Ağa ... 1511

62-Süleymân Ağa ... 1512

63-İbrâhim Ağa ... 1512

64-Dervîş Mehmed Bey ... 1512

65-El-Hâc Abbâs Nâil Mehmed Bey... 1512

Edirne Bostâniyân Ocağının Keyfiyet-i İhdâsı ... 1513

Tertîb-i Nizâm-ı Dûdmân-ı Bostâniyân-ı Edirne ... 1514

Muâyede-i Ser-bostâniyân-ı Hâssa ... 1515

Selîm Girây İbni Mehmed Girây ... 1515

Arslan Girây ... 1516

Ravzatü Şüyûhu’l-Kurrâ Mevlânâ Eş-Şeyh Mehmed Bin Mevlânâ Kutbuddin İznikî ... 1519

Eş-Şeyh Mehmed Hamdî ... 1519

Eş-Şeyh Azîz... 1519

Eş-Şeyh Muslihuddin ... 1519

Eş-Şeyh Hasan ... 1519

Eş-Şeyh Hâfız Ahmed ... 1520

Eş-Şeyh Mustafa Halîfe ... 1520

Eş-Şeyh Mehmed ... 1520

Eş-Şeyh Ahmed Rüşdü ... 1520

Eş-Şeyh Hâfız Mehemmed ... 1520

Eş-Şeyh Hâfız Mehmed Kevkeb ... 1520

Eş-Şeyh Abdullah... 1520

Eş-Şeyh Hâfız İbrâhim ... 1520

Eş-Şeyh El-Hâc Mehmed ... 1520

Eş-Şeyh Seyyid Ahmed ... 1521

Eş-Şeyh Ali Dalkara... 1521

Eş-Şeyh Ömer ... 1521

Eş-Şeyh Hâfız Mehmed ... 1521

Eş-Şeyh Mehmed ... 1521

Eş-Şeyh Ebûbekir Halîfe ... 1521

Eş-Şeyh Yûnus ... 1521

(11)

Silsileleri Muntazaman Bulunabilen Şüyûh-i Kurrâ ... 1521

Eş-Şeyh Osmân... 1521

Eş-Şeyh Ali Kudsî ... 1522

Eş-Şeyh El-Hâc Mustafa ... 1522

Eş-Şeyh El-Hâc Mehmed El-Kâdirî Eş-Şehîr Bi-Ahi Baba... 1522

Eş-Şeyh Ahmed Bin Bilâl Eş-Şehîr Bi-Koca Kurrâ ... 1522

Eş-Şeyh Hâfız Ahmed Ez-Zihnî İbni Ömer El-İsakçavî ... 1522

Eş-Şeyh Hâfız Mestân El-Fevzî ... 1522

Eş-Şeyh Hâfız Mehmed El-Hicâbî ... 1522

Eş-Şeyh Es-Seyyid Hâfız Ali El-Vahîd ... 1523

Eş-Şeyh El-Hâc Hâfız Mahmûd En-Nûrî ... 1523

Eş-Şeyh Hâfız Mehmed Tâhir ... 1523

Eş-Şeyh El-Hâc Hâfız Hüseyin Şerîf El-Hıfzî ... 1523

Eş-Şeyh Hâfız Mehmed Medhî... 1523

Eş-Şeyh Hâfız Mehmed ... 1523

Eş-Şeyh El-Hâc Hâfız Ali Er-Remzî... 1523

Eş-Şeyh Hâfız Mehmed Sabrî... 1523

Eş-Şeyh Hâfız Ârif ... 1524

Eş-Şeyh Hâfız Hüseyin ... 1524

Eş-Şeyh Hâfız Abdüllatîf ... 1524

Eş-Şeyh El-Hâc Hâfız Ârif ... 1524

Eş-Şeyh Hâfız Rif ‘at ... 1524

Eş-Şeyh Hâfız İsmâil ... 1524

Eş-Şeyh Hâfız Abdullâh ... 1525

Eş-Şeyh Hâfız Hayrî ... 1525

Eş-Şeyh Hâfız Mustafa ... 1525

Ravzatü’l-Hattâtîn Konya Gazetesinin 9 Teşrîn-i Sâni 1315 Târihli ve 1438 Numaralı Nüshasında Hatt u Kitâbetin Lüzûm-ı Taallüm ve Ehemmiyeti Hakkındaki Makalenin Fıkra-i Ahîresi Bi’l-münâsebe bu Mecelleye Derc ü Tenmîk Edildi. ... 1536

Kıyâmü’l-hikemiyyeti Bi’l-kalemi ... 1538

Istılâhât-ı Hatt Üzere Kubûrîzâde ( Rahmî tahallüsün) Türkî Bir Gazeli ile Onun Cevâbının Burada Zikri Münâsip Görülmekle Tahrîr Edilmiştir. ... 1539

Münîrî Efendi’nin Kubûrîzâde (Rahmî) Gazeline Söylediği Cevâb ... 1539

Şeyh Mehmed Vahyî’nindir Kıta ... 1540

Müstakimzâde’nindir Kıta ... 1540

El-hattü Nısfü’l-ilm ... 1540

Silsiletü’l-Hattâtîn Târîh-i Vefâtı ... 1540

Târîh-i Vefâtı ... 1541

Târîh-i Vefât ... 1542

Vefâtına Edirneli Rüşdî’nin târihidir. ... 1542

Silsile-i Kıbletü’l-Küttâb Şeyh Hamdullah (Tilke aşeretün kâmiletün) ... 1542

Hâfız Osmân Efendi Merhûmun Edirne’ye Taallük Eden Şâkirdânı Târîh-i Vefât ...1543

(12)

Târîh-i Vefât ... 1543

İkinci Silsile ... 1543

Üçüncü Silsile ... 1544

Dördüncü Silsile ... 1544

Mülûk-i Âl-i Osmân’dan Zuhûr Eden Hattâtîn Sultân Murâd Hân-ı Sânî ... 1544

Sultân Bâyezîd Hân-ı Velî... 1544

Sultân Süleymân-ı Muhibbî ... 1544

Sultân Murâd Hân-ı Sâlis ... 1544

Sultân Murâd Hân-ı Râbi‘ ... 1544

Sultân Süleymân Hân-ı Sânî ... 1545

Sultân Mustafa Hân-ı Sânî ... 1545

Sultân Ahmed Hân-ı Sâlis ... 1545

Sultân Mustafa Hân-ı Sâlis ... 1546

Sultân Mahmûd Hân-ı Sânî ... 1546

Edirne Şehrinde Zuhûr Edip Tercüme-i Hâllerine Veya Âsârına Dest-res Olunabi-len Veyahut İcâzetnâmelerle Seng-i Mezârlarından Ahvâline Vukûf Hâsıl EdiOlunabi-len Hattâtîn Hurûf-ı Teheccî Üzere Ber-vech-i Âtî Zikr Olunur. ...1546

Harfü’l-Elif İbrâhim Bin Ahmed ... 1546

Şeyh İbrâhim Bin Mehmed ... 1546

Eş-Şeyh İbrâhim Bin Ali Yazıcı ... 1547

İbrâhim ... 1547

İbrâhim Vahîd Bin Yûnus ... 1548

İbrâhim ... 1548

İbrâhim ... 1548

İbrâhim Edhem Es-Sırrî ... 1548

İbrâhim Hulûsi ... 1548

İbrâhim Nâmıkî ... 1549

İbrâhim Nâmıkî ... 1549

Ahmed ... 1549

Ahmed ... 1549

Eş-Şeyh Ahmed Efendi ... 1550

Ahmed ... 1550 Ahmed ... 1550 Ahmed ... 1550 Ahmed ... 1551 Ahmed ... 1551 Ahmed ... 1551

Ahmed bin Hacı Hasan ... 1551

Ahmed ... 1552

Ahmed ... 1552

Ahmed ... 1552

(13)

Ahmed ... 1552

Seyyid Ahmed Hilmi Bin Seyyid Hüseyin Çelebi ... 1553

Ahmed Hamdi ... 1553 Ahmed Hamdi ... 1553 Ahmed Zihnî ... 1553 Ahmed Rüşdü ... 1554 Ahmed Rüşdi ... 1554 Ahmed Rüşdü ... 1554 Ahmed Rızâî ... 1554 Ahmed Rızâî ... 1555

Ahmed Sâdık Bey İbni Süleymân Paşa ... 1555

Ahmed Sûfî ... 1556

Ahmed İlmî ... 1556

Ahmed Nûrî ... 1556

İskender ... 1556

İsmâil Bin Ahmed ... 1556

Seyyid İsmâil Efendi ... 1557

İsmâil ... 1558 İsmâil Hakkı ... 1558 İsmâil Reşâd... 1558 Emin ... 1558 Emin ... 1558 Harfü’l-Bâ Bekir Reşâd ... 1559 Harfü’t-Tâ Tâib Mehmed İbni Mustafa... 1559

Tâbi‘î ... 1559

Harfü’l-Cim Celâl Bey ... 1559

Harfü’l-Hâ Hüsâmî Dervîş Hasan ... 1560

Hasan İbni Ahmed ... 1560

Hasan ... 1560

Hasan ... 1560

Hasan Hüsnü ... 1561

Hasan Hüsnü ... 1561

Hasan Hüsni Bey ... 1561

Hasan Hattî ... 1561

Hasan Rızâî ... 1561

Hasan Vâhid Bey İbni El-Hâc Muhsin Bey ... 1562

Hasan Vasfi ... 1562

Hasan Vasfî ... 1563

(14)

Hüseyin ... 1564 Hüseyin ... 1565 Hüseyin ... 1565 Hüseyin ... 1565 Eş-Şeyh Hüseyin ... 1565 Hüseyin Hâmid ... 1565 Hüseyin Hüsnü... 1566

Hüseyin Şerîf El-Hıfzî... 1566

Hüseyin Sûfî ... 1566 Hüseyin Âtıf ... 1566 Hüseyin Âkif ... 1566 Harfü’l-Hâ Halîl ... 1567 Halîl Seyyid ... 1567 Halîl Halîmî ... 1567 Halîl Niyâzî ... 1567 Hayrî ... 1567 Hayrî ... 1568 Harfü’d-Dâl Dâ‘î Mehmed ... 1569 Dervîş Ali ... 1569 Harfü’r-Râ Râsim ... 1569

Receb Bin Şabân Ağa ... 1569

Rızâ ... 1569 Harfü’z-Zâ Zâhide Züleyhâ ... 1570 Zübeyde ... 1570 Harfü’s-sîn Sihrî ... 1570

Sirâceddin Mehmed Bin Ömer Halebî ... 1570

Sadullâh ... 1571 Sükûtî... 1571 Selîm ... 1571 Süleymân... 1571 Seyyid Süleymân... 1572 Süleymân... 1572 Süleymân Sabrî ... 1572

Seyfüddin Bin İsmâil ... 1572

Sâlim Bey ... 1572

Harfü’ş-Şın Şerîf Hulûsî ... 1572

(15)

Şerîf Fıtrî ... 1573

Şuglî Ahmed Dede İbni Mehmed Emin ... 1573

Şît ... 1574

Harfü’s-Sâd Sâdık ... 1574

Sâlih İbni Eyyüb ... 1574

Sâlih Bin Hasan Bin Sâlih ... 1575

Subhî ... 1575

Harfü’t-Tâ Tıflî ... 1575

Turhan Rüşdü ... 1575

Harfü’l-Ayın Abdülcelîl Bin Mustafa Râsim Bin Eş-Şeyh Abdurrahman ... 1575

Abdullah Bin İbrâhim ... 1575

Abdullâh ... 1576

Seyyid Abdullah ... 1576

Şeyh Abdullah Enîs ... 1577

Abdullah Reşâd İbni Mehmed İbni Hasan ... 1577

Abdullah Rüşdi ... 1577

Abdullah Vefâyî ... 1577

Abdullah Efendi ... 1578

Abdüllatîf... 1578

Abülvâsi‘ Bin Mehmed ... 1578

Abdülvehhâb ... 1579

Abdülvehhâb ... 1579

Osmân Bin Ahmed Dede ... 1579

Osmân Bin Hâfız Ahmed Er-Rızâî ... 1579

Osmân ... 1580

Osmân Necâtî Bin Mûsâ Çelebi ... 1580

İzzet ... 1580

Ali İbni Osmân ... 1581

Seyyid Ali Efendi ... 1581

Şeyh Ali İbni Ahmed Bin Halîl... 1581

Ali ... 1582

Ali Reşîd ... 1582

Ali Remzi ... 1582

Seyyid Ali Şükrü İbni İbrâhim İbiş Bin Tahtasakal Ser-Çavuş Osman Ağa ... 1582

Ali Sıdkî ... 1582

Ali Medhî ... 1583

Seyyid Ömer Bin Ahmed ... 1583

Ömer Râkım Bin Râsim ... 1583

(16)

Harfü’l-Fâ Fütûhî ... 1583 Seyyid Feyzullah ... 1583 Feyzullah ... 1584 Feyzî ... 1584 Feyzî ... 1584 Harfü’l-Kâf Kâsım Şükrü ... 1584 Kabûlî Mustafa ... 1584 Harfü’l-Kef Kâmil ... 1584

Kâmi Mehmed Efendi İbni Gülşenî Eş-Şeyh İbrâhim Efendi ... 1585

Harfü’l-Lâm Lâhikî... 1585 Harfü’l-Mîm Mecdüddîn ... 1585 Mehmed ... 1585 Mehmed ... 1586 Mehmed ... 1586 Mehmed ... 1586 Seyyid Mehmed ... 1586 Seyyid Mehmed ... 1586 Seyyid Mehmed ... 1587 Seyyid Mehmed ... 1587

Seyyid Mehmed Bin Seyyid Ali... 1587

Seyyid Mehmed ... 1588

Şeyh Mehmed ... 1588

Şeyh Mehmed İbni Şeyh Ali ... 1588

Mehmed ... 1588 Mehmed ... 1588 Mehmed ... 1589 Mehmed ... 1589 Mehmed Edîb ... 1589 Mehmed Edîb ... 1589

Mehmed Edîb Bin Ali ... 1589

Mehmed Es‘ad Ağa ... 1590

Mehmed Emin Paşa İbni Yağlıkçı Yûsuf Ağa ... 1590

Mehmed Emin ... 1590

Mehmed Emin Belgradî ... 1590

Mehmed Emin ... 1590

Mehmed Emin Bin Ahmed ... 1591

Mehmed Emin Bin Ahmed ... 1591

(17)

Mehmed Emin ... 1592

Mehmed Emin Sa‘dî ... 1592

Mehmed Emin Bin Osmân ... 1592

Mehmed Bin Hacı Ahmed ... 1592

Mehmed Bin El-Hâc Mustafa Efendi ... 1593

Mehmed Emin Fakîhî ... 1593

Mehmed Bin Hâfız İbrâhim ... 1593

Mehmed Bin Osmân ... 1593

Mehmed Bin İbrâhim ... 1594

Mehmed Bin Hasan... 1594

Mehmed ... 1594

Mehmed Bin Hacı Hasan ... 1595

Mehmed ... 1595

Mehmed Bin Ali ... 1595

Mehmed Bin Ali ... 1595

Mehmed Bin Muhammedü’l-emîn ... 1595

Mehmed Bin Mahmûd ... 1596

Mehmed Bin Ferâmerz ... 1596

Mehmed Bin Mustafa ... 1596

Mehmed Refî‘î ... 1596 Mehmed Mührdâr ... 1596 Mehmed ... 1597 Mehmed Hicâbî ... 1597 Mehmed Hicâbî ... 1597 Mehmed Hilmî ... 1597 Mehmed Dede ... 1597

Mehmed Râşid İbni Mustafa Efendi ... 1598

Mehmed Râkım... 1598 Mehmed Rahmî ... 1598 Mehmed Rüşdi ... 1598 Mehmed Rüşdi ... 1598 Mehmed Refi‘ ... 1599 Mehmed Zühdü ... 1599 Mehmed Zühdü ... 1599

Mehmed Sâlim İbni Mehmed Râkım ... 1599

Şeyh Mehmed Sa‘dî ... 1599

Mehmed Sa‘îdü’t-Tab‘î ... 1600

Mehmed Sa‘îdü’l-ferîd İbni Tâhir El-Müderris ... 1600

Mehmed Şerîf ... 1600

Mehmed Sâdık ... 1600

Mehmed Sâdık Es-Sıdkî ... 1601

Mehmed Hibrî... 1601

Mehmed ... 1601

(18)

Mehmed Tâhir ... 1602

Seyyid Mehmed Ârif Bin Mustafa Râsim Bin Eş-Şeyh Abdurrahman ... 1602

Mehmed Âsım ... 1602

Mehmed Ferîd ... 1602

Seyyid Mehmed Kâşif ... 1603

Derviş Mehmed Kevkeb ... 1603

Mehmed Muhib ... 1604

Mehmed Medhî ... 1605

Mehmed Mu‘tî ... 1605

Mehmed Necâti İbni Ahmed ... 1605

Mehmed ... 1605

Seyyid Mehmed Vehbî ... 1606

Mahmûd Çelebi İbni Murâd ... 1606

Mahmûd ... 1606

Mahmûd ... 1606

Mahmûd ... 1606

Mahmûd El-Hamîd Bin Mehmed Emin el-Müezzin ... 1607

Mahmûd Örfî ... 1607

Mahmûd Nûrî ... 1607

Muhyi’ddin Mehmed Bin Mehmed Bürdü‘î ... 1607

Müsellem... 1608

Mustafa ... 1608

Mustafa ... 1608

Mustafa ... 1608

Mustafa ... 1609

Mustafa İbni Süleymân ... 1609

Şeyh Mustafa Dede İbni Mehmed Kethudâ... 1609

Mustafa İbni Mehmed ... 1610

Eş-Şeyh Mustafa ... 1610 Mustafa ... 1610 Mustafa ... 1610 Mustafa ... 1610 Mustafa ... 1611 Mustafa ... 1611 Seyyid Mustafa ... 1611 Mustafa Tevfîk ... 1611

Şeyhu’l-Hattâtîn Mustafa Râsim Bin Abdurrahman ... 1612

En-Nessâh Bi-Şeyhzâde ... 1612

Mustafa Râsimî ... 1612

Mustafa Subhî İbni Ali ... 1612

Mustafa Safâî ... 1613

Mustafa İzzetî ... 1613

Mustafa Kesbî ... 1613

(19)

Mustafa Medhî ... 1614 Mustafa Himmetî... 1614 Mustafa ... 1614 Mu‘înî ... 1614 Memiş Mehmed ... 1614 Münîbî ... 1615 Harfü’n-Nûn Neşâtî Ahmed Dede ... 1615

Nasûh ... 1615

Nazîrâ ... 1615

Numan Enîs Bin Muhammedü’l-Hanefî El-Edirnevî Eş-Şehîr Bi-Hâcegân... 1615

Numan... 1615

Nakşî Molla Mustafa ... 1616

Nüvîsî ... 1616 Harfü’l-Vâv Veysî Hâce ... 1616 Harfü’l-Yâ Yahya Eş-Şükrü ... 1617 Yahya Es-Sûfî ... 1617

Yakup Paşa İbni İshak ... 1617

Yakup Râşid ... 1617

Yûsuf-ı Rûmî ... 1618

Yûsuf Efendi ... 1618

Tuhfetü’l-Hattâtîn’den Me’hûz Ta‘lîk Hattâtları Hüseyin Rızâî ... 1618

Sâlih ... 1618

Mehmed Şehdî ... 1619

Mehmed Hayri İbni Mustafa ... 1619

İcâzetnâmelerde Ketebe ve İmzâları Görülüp Terceme-i Hâllerine Dest-res Olunama-yan Hattâtînin Esâmîsi Dahi Ber-vech-i Âtî Teberrüken Zabt u Kayd Edildi. 1619 İbrâhim Edhem İbni Cerrâh Ahmed Ağa ... 1619

İbrâhim Hakkı ... 1619 İbrâhim Hilmî ... 1619 İbrâhim Hilmî ... 1619 İbrâhim Râsimî ... 1620 İbrâhim Fâikî ... 1620 Ahmed ... 1620 Ahmed ... 1620 Ahmed ... 1620 Ahmed Hamdi ... 1620 Ahmed Seyfî ... 1620 Ahmed Necîb ... 1620 Ahmed Nûrî ... 1620

(20)

Ahmed Vehbî ... 1620 İsmâil Recâî ... 1621 Eminü’z-Zekî ... 1621 Hasan Hayrî ... 1621 Hüseyin Rüşdü ... 1621 Hüseyin Rüşdü ... 1621 Hakkı ... 1621 Halîl ... 1621 Halîl Lutfî ... 1621 Halîl Yüsrî ... 1621 Hayrullah Es-Sürûrî ... 1621 [s.398] Süleymân Hasîb ... 1621 Süleymân Sırrı ... 1622 Süleymân Şükrü ... 1622 Şükrü Eş-Şevkî ... 1622 Sâlih ... 1622

Sâlih Şükrü İbni Abdullah ... 1622

Seyyid Sâlih Medhî ... 1622

Tâhiru’t-Tevfîkî ... 1622

Abdülkâdir Eş-Şükrü ... 1622

Abdî Es-Senâî... 1622

Osmân Zeki ... 1622

Seyyid Osmân Necâtî ... 1622

Osmân Vehbî ... 1622

Atâullah ... 1623

Ali Hamdi ... 1623

Ali Hamdi ... 1623

Ali Sabri ... 1623

Ali Mâhir Et-Tevfîkî ... 1623

Ömer Hâmid ... 1623 Ömer Yesârî ... 1623 Îsâ Fâik ... 1623 Kâsım Hattî ... 1623 Seyyid Mehmed ... 1623 Seyyid Mehmed ... 1624 Mehmed Emin Rıfkı... 1624 Mehmed ... 1624 Mehmed ... 1624 Mehmed ... 1624 Mehmed Hilmi ... 1624 Mehmed Hayri ... 1624

Mehmed Rif ‘atî ... 1624

Mehmed Remzi ... 1624

(21)

Mehmed Sa‘îd Er-Rif ‘atî ... 1625

Mehmed Sa‘îd El-Fazlî ... 1625

Mehmed Şâkir ... 1625

Mehmed Şâkir Eş-Şükrü ... 1625

Mehmed Şükrü ... 1625

Mehmed Şerîf ... 1625

Mehmed Sâdık El-Attâr ... 1625

Mehmed Tâhir Et-Tevfîkî ... 1625

Mehmed Kâdir Eş-Şükrü ... 1625

Muhammedü’l-Kâdirî Eş-Şehîr Bi-Ahi Baba ... 1625

Mehmed Kâmil El-Edîb ... 1626

Mehmed Necîb ... 1626 Mehmed Nazîf ... 1626 Mehmed Nakşî ... 1626 Mehmed Vehbi ... 1626 Mehmed Yüsrî ... 1626 Mahmûd Râsim ... 1626

Mustafa Bin Hâşim Bin Hâşimî El-Edirnevî ... 1626

Seyyid Mustafa ... 1626

Mustafa ... 1626

Mustafa ... 1627

Mustafa ... 1627

Mustafa Senâî İbni Mehmed Ağa ... 1627

Mustafa Râsim ... 1627 Mustafa Râkım ... 1627 Mustafa Şevki ... 1627 Mustafa Sıdkı ... 1627 Mustafa Fevzi ... 1627 Mustafa Kâşif ... 1627 Mustafa Medhi ... 1627 Mustafa Himmetî... 1627 Yahya ... 1627

Edirne’de ve Hâriçte El-yevm Ber-hayât Bulunan Edirneli Hattâtîn Ahmed Rif ‘atî ... 1628

Hüseyin Recâî ... 1628 Şâkir ... 1628 Şevkî ... 1629 Ârif ... 1629 Ali Remzi ... 1629 Mehmed Reşîd ... 1630 Mehmed Kâmil ... 1630 Mustafa Râsim ... 1630 Mustafa Fevzi ... 1631 Mustafa ... 1631

(22)

Mustafa Bin El-Hâcc Hasan ... 1631 İsmâil Bin Ahmed Yesârîzâde ... 1631 Mehmed Atâullah Bey İbni Râsim Ebûbekir Paşa Edirnevî ... 1631 Edirne Hattâtlarının Birinci Silsilesinin İcâzetnâmesi Sûretidir ... 1631 Edirne Hattâtlarının İkinci Silsilesinin İcâzetnâmesi Sûretidir ... 1633 İkinci Silsilenin Diğer İcâzetnâmesi Sûretidir ... 1634 Edirne Hattâtlarının Üçüncü Silsilesinin İcâzetnâmesi Sûretidir ... 1635 İşbu İcâzetnâmeler 1242 Târihinden Sonra İhtisâr Edilmiş Olduğundan Bir Nüshası-nın Sûreti Teberrüken Derc Edildi ... 1637 1267 Târihinde Ahzına Muvaffak Olduğum Ketebe-i Âcizânemin Sûretidir .... 1637 Sehî Bey ... 1638 Şevkî ... 1638 Mehmed Bin Mahmûd Bin Yûnus El-Edirnevî ... 1639 Abdullâh Bin Mehmed Efendi Eş-Şehîr Bi-Müsellimzâde ... 1639 Mehmed Emin Bin İsmâil Es-Sabûnî ... 1639

Ravzatü’ş-Şu‘arâ

Velehû Sultân Bâyezîd Hân ... 1644 Müessis-i sânî-i devlet-i aliyye-i Osmâniye Çelebi Sultan ... Mehmed Hân Gâzî hazretlerinin münâcât ü nasîhata dâir ... olan manzûmeleridir ki Atâ Târihi’nden menkuldür. ... 1644 Sultân Murâd Hân-ı Sânî İbni Çelebi Sultan Mehmed Hân ... 1645 Fâtîh-i Kostantiniyye Sultân Mehmed Hân-ı Sânî ibni Sultân Murâd Hân-ı Sânî. ..1646 Sultân Bâyezîd Hân-ı Sânî İbni Fâtîh Sultân Mehmed Hân ... 1647 Yavuz Sultan Selîm Hân İbni Sultân Bâyezîd Hân-ı Sânî ... 1648 Sultân Süleymân Hân İbni Sultân Selîm Hân-ı Evvel ... 1649 Sultân Selîm Hân-ı Sânî İbni Sultân Süleymân Hân ... 1650 Atâ Târihinde bu gazel Yavuz Sultân Selîm’in olmak üzere mukayyettir ... 1652 Sultân Murâd Hân-ı Sâlîs ibni Sultân Selîm Hân-ı Sânî ... 1653 Fâtîh-i Eğri Sultân Mehmed Hân-ı Sâlîs ibni Sultân Murâd Hân-ı Sâlîs ... 1653 Sultân Ahmed Hân-ı Evvel ibni Sultân Mehmed Hân-ı Sâlîs. ... 1654 Şehîd Sultân Osmân Hân-ı Sânî ibni Sultân Ahmed Hân-ı Evvel. ... 1654 Fâtîh-i Bağdâd Sultân Murâd Hân-ı Râbi‘ ibni Sultân Ahmed Hân ... 1655 Sultân Mustafa Hân-ı Sânî ibni Sultân Mehmed Hân-ı Râbi‘ ... 1655 Sultân Ahmed Hân-ı Sâlîs ibni Sultân Mehmed Hân-ı Râbi‘ ... 1656 Fâtîh-i Sâlis-i Belgrad Sultan Mahmûd Hân-ı Evvel ibni Sultân Mustafa Hân-ı Sânî ...1656 Sultân Mustafa Hân-ı Sâlis ibni Sultân Ahmed Hân-ı Sâlis ... 1657 Şehîd Sultân Selîm Hân-ı Sâlis ibni Sultân Mustafa Hân-ı Sâlis ... 1657 Şehzâde Sultân Cem ibni Ebü’l-feth Sultân Mehmed Hân-ı Sânî ... 1658 Şâhî Şehzâde Bâyezîd ibni Sultân Süleymân Hân-ı Kânûnî ... 1659

Harfü’l-Elif

İbrâhim Gülşenî ... 1660 Mevlânâ ve Evlânâ Ahmed Şemsü’ddin Bin Süleymân Bin Kemâl Paşa. ... 1660 Ahmed Paşa İbni Mevlânâ Veliyüddîn. ... 1661

(23)

Ahmed Bey ... 1663 Ahmed ... 1664 Ahmed ... 1664 Âzerî İbrahim Çelebi... 1665 Elîfî ... 1667 Emrî Çelebi ... 1667 Enîs Dede ... 1671 Enîs Dede ... 1675 Enîs Numan Bin Muhammedü’l-Hanefiyyu’l-Edirnevî ... 1675 Eş-Şehîr Bi-Hâcegân ... 1675 Ehlî ... 1676 Harfü’l-Bâ Bâdî ... 1677 Bâkî ... 1680 Bâyezîd ... 1680 Bahrî ... 1680 Bahşî ... 1680 Bedî‘î ... 1681 Bülendî ... 1682 Behiştî ... 1682 Beyâzî... 1682 Beyânî ... 1683 Pertev Efendi ... 1683 Pertev Paşa ... 1685 Harfü’t-Tâ Tâib ... 1688 Tâbi‘î ... 1689 Tahsin Bey ... 1690 Tevfik Bey ... 1690 Tîgî Bey ... 1691 Harfü’s-Sâ Servet Bey ... 1694 Senâyî ... 1694 Harfü’l-Cim Celîlî ... 1698 Cemâlî ... 1699 [s.457] Civânî ... 1701 Civânî-i Diger ... 1701 Cevrî ... 1702 Çemenî ... 1703 Harfü’l-Hâ Hâfız ... 1703 Hâkimî ... 1704

(24)

Hibrî ... 1704 Hüsâmî ... 1705 Hüsâmî-i Diger ... 1706 Hüsnî ... 1707 Hasîbî ... 1707 Hüseyin Çelebi ... 1708 Hüseynî ... 1708 Hıfzî ... 1709 Hakkî ... 1710 Hilmî ... 1710 Halîmî ... 1710 Hamdiyyü’l-Bağdâdî ... 1711 Hamdî-i Diğer ... 1712 Harfü’l-Hâ Hâtemî Bey ... 1713 Hâlid ... 1714 Hâverî ... 1716 Hızrî Çelebi ... 1717 Haffî ... 1718 Hulkî ... 1719 Hulûsî ... 1720 Hayâlî Bey... 1720 Hayâlî ... 1723 Hayâlî ... 1723 Hayâlî Beyzâde ... 1724 Hayrî ... 1726 Harfü’d-Dal Dâ‘i ... 1728 Dânişî ... 1729 Derviş Çelebi ... 1731 Destârî ... 1731 Dem‘î ... 1731 Harfü’r-Râ Râhî ... 1732 Râzî ... 1732 Râzî ... 1732 Râzî ... 1734 Râsim ... 1735 Re’fet ... 1736 Râmî ... 1736 Rahşî ... 1736 Rüşdî ... 1737 Rüşdî ... 1739 Rızâ ... 1740

(25)

Rızâ ... 1740 Rif ‘atî ... 1742 Reşid Bey ... 1742 Refî‘î ... 1743 Refîkî ... 1743 Rindî ... 1744 Revânî ... 1745 Rûmî Bey ... 1748 Rûmî-i Diğer ... 1748 Harfü’z-Zâ Zâhid ... 1748 Zemânî ... 1749 Zemânî-i Diğer ... 1750 Harfü’s-Sîn Sâgarî ... 1750 Sâlikî ... 1752 Sâlikî-i Diğer ... 1752 Sipâhî ... 1752 Sihrî ... 1753 Sürûrî ... 1754 Sırrî ... 1755 Sezâyî ... 1755 Sezâyî-i Diğer ... 1759 Sâmî ... 1759 Sa‘dî ... 1759 Su‘ûdî ... 1761 Sa‘îdî ... 1761 Sükkerî ... 1762 Selîsî ... 1762 Süvârî ... 1763 Sevdâyî ... 1763 Sûzî ... 1764 Sehî Bey ... 1764 Seyrî İbni Nakkâş Muhammedü’l-Hâdî ... 1765 Seyfî ... 1766 Seyfî-i Diğer ... 1767 Harfü’ş-Şîn Şâdî ... 1767 Şâhidî ... 1768 Şeref ... 1768 Şerîf ... 1769 Şu‘a‘î ... 1770 Şuglî ... 1770 Şifâyî ... 1771

(26)

Şekîb ... 1772 Şevkî ... 1772 Şehîdî ... 1773 Harfü’s-Sad Sâdık Bey ... 1774 Sâdık Efendi ... 1775 Sâlih Efendi ... 1775 Sâlih Baba ... 1776 Sâni‘î ... 1777 Sabâyî ... 1778 Sabâyîzâde ... 1779 Sabâyî-i Diğer ... 1779 Subhî ... 1780 Sabrî ... 1781 [s.508] Sıdkî ... 1784 Sıfâtî ... 1784 Safhî ... 1784 Sun‘î ... 1784 Harfü’t-Tâ Tal‘at ... 1785 Tal‘atî ... 1785 Harfü’l-Ayn Âtıf ... 1786 Âkif ... 1786 Abdü’lhay ... 1787 Abdî ... 1788 Abdî ... 1788 Ubeydî ... 1788 Itâbî ... 1790 Adnî ... 1791 İzârî ... 1792 Örfî ... 1793 İzzet ... 1796 İzzet ... 1797 Azmî ... 1799 Askerî ... 1799 Atâî ... 1801 Atâî-i Diğer ... 1802 İffetî ... 1802 Afvî ... 1803 Afîf ... 1803 İlmî Nâzik ... 1804 İlmî ... 1806 İlmî ... 1807

(27)

İlmî Mehmed Bin E’ş-Şeyh Halîl Bin Şeyh İsâ Bin Şeyh Mehmed ... 1807 Ali Efendi ... 1808 Ali Bahtî ... 1809 Ahdî ... 1809 Ahdî-i Diğer ... 1809 Harfü’l-Gayın Gâlib ... 1810 Garîbî ... 1812 Harfü’l-Fâ Fâtih Efendi ... 1813 Fânî ... 1814 Fânî-i Diğer ... 1814 Fâiz ... 1815 Fütûhî ... 1817 Fedâî... 1818 Ferâgî ... 1818 Ferîdî ... 1819 Fezâyî ... 1819 Fazlî-i Leng ... 1819 Fazlî-i Diğer ... 1820 Fıtrî... 1820 Fevrî ... 1821 Fikrî ... 1821 Feyzî ... 1822 Feyzî-i Diğer ... 1822 Harfü’l-Kâf Kâdirî ... 1823 Kabâyî ... 1824 Kabûlî ... 1824 Kudsî ... 1825 Kıyâmî ... 1826 Harfü’l-Kâf Kâmî ... 1827 Kâmî ... 1829 Kâmî ... 1831 Kerîmî ... 1831 Kesbî ... 1831 Kesbî-i Diğer ... 1833 Keşfî Bey ... 1833 Keşfî-i Diğer ... 1834 Güftî ... 1834 Güftî-i Diğer... 1834 Kenzî ... 1841

(28)

Harfü’l-Lâm Lebîb ... 1842 Lutfî ... 1842 Bâbü’l-Mîm Misâlî Bey ... 1843 Mecdî ... 1845 Muhib ... 1847 Mahrem Dede ... 1848 Mahvî ... 1849 Muhyî ... 1849 Muhyî ... 1850 Mestî ... 1850 Müsellem... 1851 Muînî ... 1854 Muînî-i Diğer ... 1854 Münzî ... 1855 Münîbî ... 1856 Münîrî ... 1856 Mûnis Dede ... 1856 Harfü’n-Nûn Nâtık ... 1857 Necâti Bey ... 1857 Necâtî-i Diğer ... 1862 Necîb ... 1862 Neşâti ... 1864 Neş’et ... 1867 Nasûhî ... 1868 Nasîbî ... 1869 Nutkî ... 1870 Nizâmî ... 1870 Nazmî ... 1870 Nazîrâ ... 1873 Nazîm ... 1875 Naîmî ... 1878 Nakşî ... 1878 Nükâtî... 1879 Nevâzî ... 1879 Nüvîsî ... 1881 Nihânî ... 1881 Nihânî-i Diğer ... 1882 Nühüft ... 1883

(29)

Harfü’l-Vâv Vâsiî ... 1884 Vâlihî ... 1884 Vecdî ... 1885 Vücûdî ... 1885 Visâlî ... 1886 Vasfî ... 1886 Vefâ... 1887 Vehbî ... 1888 Vehbî-i Diğer ... 1888 Harfü’l-Hâ’i Hâtifî ... 1890 Hâdî ... 1890 Hemdem ... 1892 Harfü’l-Lâm Elîf Lâhikî... 1892 Lâhikî-i Diğer ... 1893 Harfü’l-Yâ Yakînî ... 1893 Ârif Paşa ... 1896 Kudsî ... 1896 Kasım Paşa ... 1897 Fahrî ... 1897 Sûzî ... 1898 Subhî ... 1899 Feyzî ... 1899 Lafzî ... 1901 Nehrî ... 1902 Esrâr ... 1903 Harfü’z-Zâl Zâkirî ... 1903 Nushî ... 1904 İbrâhîm ... 1904 Abdî ... 1904

Ravza-i Urefâül-Edvâr Yani̇ Mûsikî

İmâm-ı Sultânî İbrâhim Efendi ... 1908 Ahmed Ağa El-Mehter ... 1909 Dervîş Alî-i Kudûm-zen ... 1909 Derviş Mustafa ... 1910 Küçük Müezzin ... 1910 Musallî Efendi... 1911 Hüseyin Efendi ... 1912 Eş-şeyh Ali Bey ... 1913

(30)

Kadri Bey ... 1913 Nizâme’ddin ... 1914 Nakşî Mustafa Dede ... 1915 Yahya Nazîm Efendi ... 1915 Mevlânâ Hüseyin Kefevî... 1916 Ubeydî ... 1917 Nutkî ... 1917

Ravza-i Defterdârân

Nûrî Efendi... 1921 Emin Efendi ... 1921 Hacı Mehmed Münîb Efendi ... 1921 Sa‘îd Efendi ... 1921 Ârif Zeki Efendi ... 1921 Hacı Ferîd Efendi ... 1921 Râsih Efendi ... 1922 Tevfîk Efendi ... 1922 Hacı Emin Bey ... 1922 Tâhir Efendi ... 1922 Abdülhamid Bey ... 1922 Yakup Efendi ... 1922 Tâhir Efendi ... 1922 Seyfi Efendi ... 1922 Ârif Efendi ... 1922 İbrâhim Efendi ... 1923 Süleymân Sıdkî Efendi ... 1923 Refik Bey ... 1923 Rif ‘at Efendi ... 1923 Reşâd Efendi ... 1923 Mehmed Sa‘îd Efendi ... 1923 Sadullah Mehmed Bey ... 1923 Hüsnü Efendi ... 1924 Tâhir Efendi sâniyen ... 1924 Hüsnü Efendi sâniyen ... 1925 Mehmed Emin Efendi ... 1925 Hasan Tahsîn Efendi ... 1925 Mustafa Nâilî Efendi ... 1925 Rızâ Efendi ... 1925 Mazhar Bey... 1925 Hayri Efendi ... 1925 Refik Ahmed Bey ... 1925 Râgıb Mehmed Bey İbni Edhem ... 1926 Mehmed Bey ... 1926 Süleymân Fâik Bey ... 1926 Râgıb Mehmed Bey sâniyen ... 1926

(31)

Rif ‘at Bey ... 1926 Edhem İbrâhim Efendi ... 1927 Rif ‘at Bey ... 1927 Mehmed Midhat Efendi İbni Hüseyin ... 1927

Ravza-i Müdîr-i Tahrîr ve Vergi̇

Sâlih Efendi ... 1931 Abdullah Kâmil ... 1931 Ahmed Bâdî Bin Mehmed Ağa ... 1932 Abdü’lazîz Efendi ... 1933 Emin Efendi ... 1933 Şâkir Efendi ... 1933 Reşid Bey ... 1933 Sâdık Bey ... 1934 Ahmed Bâdî ... 1934 Emin Efendi ... 1934 Hacı Hasan Rızâ Efendi... 1934 Hüseyin Hüsnü Efendi ... 1934 Hüseyin Hüsnü Efendi ... 1934 Ahmed Bâdî ... 1935

(32)
(33)
(34)

[S.282] Der-Asr-ı Çelebi Sultân Mehmed Hân

1-Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Şücâ‘addin El-Karamânî

Müşârunileyh hazretleri Şeyh Hâmid-i Kayserî hazretlerinin mürîd-lerinden jülide-mûy ü meczûb-sıfat kimesne idi. Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretlerinin zikri edebden hâriç bir mahalde ayağı kayıp helâk olacağı bir zamânda elinden tutarak halâs edip gâib olmakla ferdâsı gün sulehâ-i memleketi celb ve cemle gözden geçirip aralarında şeyh hazretlerini görün-ce hâlen merkad-i şerîfleri olan mahalde Tunca Nehri kurbunda bir mescit ve zâviye binâ ettirip fukarâsına Murâdiye evkâfından ta‘âmiye ve vazîfe tayin eyledi. Şeyh hazretleri kendisinin mezârı cihetindeki mihrâb duva-rını kerpiç ile binâ edip her kerpiçi üçer ihlâs-ı şerîf ile yerine vaz‘ eyledi. Badehû Sultân Süleymân Hân hazretleri zamân-ı saltanatlarında Edirne’yi teşrîf buyurdukları esnâda ol mescidi tamir edip câmi-i şerîfe tahvîl eyledi. (Câmi-i mezkûr şeyh hazretlerinin nâmlarına mensûb mahalle ve sokakta 2 numarada vâkidir) Hazret-i şeyhin kabr-i şerîflerindeki nokta taşında [Hazret-i Şeyh Şücâ‘a’ddîn nevvera’llâhü merkadehu] ibâresi menkûş olup târihi yoktur. Şeyh hazretleri ol mescidin mimârının vâkıasına girip İslâma davet etmegin ferdâsı gün mimâr müslümân olmakla ismini Hidâyet tes-miye eyledi. Ta‘mîri esnâda zâviyede seccâde-nişîn olan Cerrahzâde Mus-lihuddin Efendi ki şeyh hazretlerinin neslindendir. Ol duvarın hedminden sarf-ı nazar edip teberrüken ibkâ eyledi. Sicill-i Osmânî bu câmi-i şerîfi Eskişehir’den on iki saat kadar ileride ufak bir karyede olup Abdurrahman Gâzî’ye karîbdir arâzisi oraya vakftır demiştir. Heyhât.

Der-Asr-ı Sultân Murâd Hân-ı Sânî

2-Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Muslihuddin

Müşârunileyh hazretleri Debbâğlar İmâmı demekle meşhûr olup Enîsü’l-müsâmirîn ve Künhü’l-ahbâr beyânınca Şeyh İbni Vefâ

(35)

hazretle-rinin şeyhidir. Şeyh Abdüllatîf Kudsî hazretleri bunlar hakkında lücec-i hakîkatten bir bahrdır diye şehâdet etikleri Şakâyık’ta mezkûrdur. 847 târihinde irtihâl-i dâr-ı bekâ buyurmuşlardır. Merkad-i şerîfleri hâl-i hayâtında imâmı oldukları mescid-i şerîf hatîresindedir. Kabri taşında (hâzâ darîhu kutbu’l-ârifîn Muslihuddin Eş-şehîr bi-imâmü’d-debbâğân 847) ibâresi mastûrdur. Mescid-i mezkûr Ravzatü’t-tekâyâ’da Şeyh Muslihuddin Efendi Tekkesi nâmıyla mezkûr olup Şeyh Şücâ‘addin Mahallesi’nde Şeyh Muslihuddin Dergâhı Sokağı’nda (4) numara-da vâkidir. Müşârunileyh bu mescitte otuz sene kanumara-dar imâmet etmiştir. Ber-hayât oldukça hulâsa-i evkâtlarını ibâdât u tâata sarf edip ibtidâ-yı şâmdan zuhûr-ı tebâşir-i bâma dek yüzer rekat namâz kılıp her iki rekatte bir tecdîd-i vudû ederler idi.

Nazm Der-âb-ı vuzû âb-ı Hızreş hemân V’ez-ân âb mî şüst dest ez-cihân

Zât-ı fazâil-simâtları ulûm-ı zâhire vü bâtınaya mâlik olan ricâlullâhdan bir merd-i sâlik idi. İrşâdnâme ismiyle müsemmâ bir risâle tahrîr edip Şeyh Vefâzâde’ye ki Künhü’l-ahbâr beyânınca nâm-ı şerîfleri Şeyh Muslihuddin Mustafa Vefâ İbni Ahmed Es-sadriyyu’l-konevî olup zamânında Vefâzâde diye şöhret bulmuştur. Ona irsâl eylediği Tezyîl-i Şakâyık’ta mezkûrdur.

[s.283] 3-Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Hacı Bayrâm Velî

Evliyâu’llâh-ı kirâmdandır. Ankara kurbunda (Solfasol) karyesinden neş’etle ibtidâ ulûm-i zâhireyi ikmâl eyledikten sonra Ankara’da Melike Hâtun’un binâ-gerdesi olan Kara Medrese demekle ma‘rûf olan medresede müderris oldu. Zamân-ı ferâgat ve evân-ı terk-i uzlette Kayseriye’de Şeyh Hâmid-i Aksarâyî hazretlerine intisâb ederek o vâsıta ile ulûm-ı bâtınada dahi vâsıl-ı serhadd-i kemâl oldu. Ve şeyh-i müşârunileyhin Şâm-ı şerîf ve Mekke-i Mükerreme’ye azîmetinde berâber bulunarak Aksaray’da vukû-ı irtihâline değin yanından ayrılmadı. Hacı Bayrâm-ı Velî hazretlerinin bir aralık mürîdleri nihâyet derecede çoğaldığından hasûdları cennetmekân Gâzî Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretlerine bunun niyeti da‘vâ-yı saltanat ve halkı ilkâ-yı vâdi-i tuğyân u dalâlettir demeleriyle Edirne’de huzûr-ı pâdişâhiye ihzâr olundu ise de pâdişâh-ı ma‘ârif-penâh hazretleri gördü-ğü anda salâh u kemâline âgâh ve binâenaleyh Eski Câmi-i şerîfte kürsi-i va‘z u nasîhata çıkararak kendisinden özr ü himmet-hâh oldular. Evvelce sâika-i hasetle aleyhinde bulunan bir vezîr kurduğu dâm-ı gamz u tezvîrin bu vechle te’sîr-i nâ-pezîr olduğunu görünce tedbîr-i diğere mürâcaat ya‘ni

(36)

müşârunileyhi tesmîm garazıyla konağına davet edip esnâ-yı musâhabette bir kâse zehr sundu. Şeyh dahi (bunu biz içelim mazarratı size âit olsun) diye içmekle vezîr derhal semt-i ademe irtihâl eyledi. Müşârunileyh ara sıra tabl u nakkâre ve tuğ u alemle Ankara çarşı ve pazarında gezip toplayabil-diği akçeyi bir takım aceze ve fukarâya dağıtır ve her sene ehl ü ıyâlinin nafakası için bizzât burçak ekip biçip onunla iktifâ eyler idi. Tâi rih-leti olan (Milâdi 1429 ve Hicri 833) senesinden sonra altı nefer mürîdi zuhûr ederek tarîk-i Bayrâmiye birkaç kol olmuş ve âyîn ve sülûkleri te-nevvü‘ etmiştir. Müşârunileyhin üzerine çıkıp va‘z u nasîhat ettiği kürsü ile ol mahalde [makâm-ı Hacı Bayrâm Velî] ibâresi Edirne’de Eski Câmi-i şerîfin duvarında el-yevm mevcûttur. Şeyh-i müşârunileyh Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretleri cânibinden vukû bulan davete icâbeten Edirne’ye teşrîf buyurdukları esnâda Sâbûnî Mahallesi’nde kâin Veli Dede Dergâh-ı şerîfinde misâfir olup orada bir erba‘în çıkardıkları mervîdir. Teberrüken kayd edildi.

4- Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Celâle’ddin Çelebi

Edirne’nin (1310) senesi sâlnâmesi beyânınca müşârunileyhin pederi Emîr Âdil bin Salâhuddin bin Emîr Zâhid bin Çelebi Âbid bin Bahâüddin bin Sultân Veled hazretleridir. Kendileri umrân-ı zâhire vü bâtınla fâiku’l-akrân ve kerâmât ile müşârun bi’l-benân idi. Sefîne-i Mevleviye’nin rivâyetine göre Kırım hânlarından Tatar Hân Sultân Murâd Hân hazret-leriyle muhârabe etmek niyetiyle Edirne’nin Sarayiçi’ne karîb Maslahat Deresi nâm mahalle [s.284] kadar gelip amâde-i harb idügi ma‘lûm oldu. Rumeli fütühâtının evâili olmasından dolayı efrâd-ı müslimîn arasında kıtâli müşârunileyh hazretleri ma‘kûl görmeyip bizzât imtihân arzusu ta-rafeynden beyân olunması üzerine hân-ı mûmâileyhin hâlen medfeni olan mahalde ictimâ‘ olunmuş ve Ayı Deresi demekle ma‘rûf olan mahalden iki Mevlevî dervîşi ellerindeki pây-bend ile hânın pây-ı esb-i hücûmunu beste-bend-i idbâr eylediklerini hazret-i pâdişâh bi’l-müşâhade vüzerâya tebşîr ve hemân üzerine hücûm etmesiyle atı ile berâber düşerek seri kat‘ edilmiş-tir. Hânın efrâd-ı maiyeti dahi dâire-i ita‘ate idhâl olunmuş ve pâdişâh-ı müşârunileyh zâten Çelebi hazretlerinden arakiye-pûş olması hasebiyle bu defa cilve-ger-i sâha-i imdâd olan inâyet-i hafiyyenin taraf-ı Mevlânâ-yı Rûmî’den olduğunu derk edip edâ-yı şükr ü mahmideti esbâbının istihsâli zımnında istihâre etmiş ve ma‘nâda mevlânâ-yı müşârunileyhden fukarâ için bir hângâh inşâsı ârzusunu görmesiyle derhâl Murâdiye Mahallesi’nde

(37)

vâki câmi-i şerîfi hângâh ve el-yevm Semâ‘hâne olan mahalli dahi köşk olarak i‘mâr u ihyâ etmiştir. Ol vakit bir post-nişîn tayini Çelebi Efendi hazretlerinden taleb ü iltimâsı olunup müşârunileyh Çelebi Celâleddin mezkûr post-nişînliğe birinci defa olarak bi’t-tayin i‘zâm buyurulmuştur. Çelebi-i müşârunileyh hazret-i pâdişâhın hayli zamân şeref-i sohbetleriyle müşerref ve ziyâde mazhar-ı iltifâtı olup Karahisâr-ı Sâhib’de Güzle ve Kış-lacık ve Çiftlik nâm karyeler dergâh-ı mezkûr fukarâsı ta‘âmiyesi için vakf u tahsîs buyurulmuştur. Müşârunileyh biraz müddet sonra yani sekiz yüz kırk üç târihinde terk-i âlem-i fânî edip câmi-i şerîf-i mezkûrun mihrâbı önünde defîn-i hâk-i ıtr-nâk olmuştur.

5- Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Cemâleddin Çelebi

Müşârunileyh Çelebi Celâle’ddin’den sonra Edirne Mevlevîhânesi’ne post-nişîn tayin olunup müşârunileyhin küçük birâderidir. İlm ü kemâlde yek-tâ sâhib-i kerâmet bir zât-ı sütûde-simât idi. Bir hayli müddet edâ-yı hizmet-i meşîhat ettikten sonra sekiz yüz elli sene-i hicriyesinde vefât etmiş ve birâderleri Çelebi Celâleddin hazretlerinin merkad-i şerîfleri yanında defn olunmuştur. (intehâ makâle-i sâl-nâme) Müşârunileyhimâ Şeyh Çelebi Celâle’ddin ile birâderi Çelebi Cemâleddin’e dâir Cevdet Târihi’nden me’hûz makâledir. Sultân Veled’in kuddise sırruhu dördün-cü oğlu küçük Emîr Âdil’in oğlunun oğulları Abdülcelîl ve Abdülcemîl birbirlerinin yerine Mısır hângâhına şeyh oldukları gibi yine Âdil’in kı-zının oğulları Celâleddin ve Cemâleddin dahi birbirinin yerine Edirne Murâdiyesi’nde şeyh olup onların medfenleri Mısır’da birbirine muttasıl olduğu gibi Edirne’de dahi iki birâder birbirine karîn olmuştur. Bundan ağrebi Mısır’da Çelebi’nin fevti Edirne’de Celâl’in fevti gününe ve sâniyen Mısır’da Cemîl’in fevti Edirne’de Cemâl’in fevti gününe tesâdüf etmiştir. (intehâ)

[s.285] Der-Asr-ı Fâtih Sultân Mehmed Hân

6- Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Emîr Ali

Me’hazlarımızda bu zâtın tafsîl-i ahvâline tesâdüf olunamadı. Lügât-ı Târihiyye vü Coğrafiyye’de müşârunileyhin muhtasarca terceme-i hâli ber-vech-i âtîdir. (Emîr Ali) Meşâyih-i kirâmdandır. Ve feyzi (Takiyüddîn Ali dostu) hazretlerindendir. Vefâtı (Milâdi 1384 ve Hicrî 786) târihindedir. Fusûsu’l-hikem’e bir şerh ve (Esrâru’n-nokta) nâmında bir kitap yazdı

(38)

de-nilmiştir. (intehâ) Ancak Lügat-ı Târihiyye sâhibi müşârunileyhin târih-i vefâtını tahkîk edememiş olduğu seng-i mezârındaki târihten müstebân oluyor. Müşârunileyh sekiz yüz yetmiş yedi senesi Receb-i şerîfi evâsıtında Edirne’de vefât etmekle Dâru’s-siyâde Mescid-i şerîfi hatîresinde mihrâb önünde defn olunmuş ve seng-i mezârı âtîdeki makâlât ile menkûş bulun-muştur.

Baş taşının kabre nâzır cihetinde: Âde min dâri’l-gurûr ilâ

dâri’s-sürûr el-mevlâ en-nihrîru’r-rabbânî ve’l-hibru’n-nûrânî eş-şeyh.

Ayak taşının kabre nâzır cihetinde: Zû-fazlin ve kemâlin celiyyin

Mevlânâ mihnetü’d-dîn Emîr Ali men lâ yuhibbu ve yerzâ min makâmin aliyyin.

Baş taşının hârice nâzır cihetinde: Fî evâsıti Recebi’l-esam

met-te‘ahü’llâhü teyemmünehü’l-etemmi sene seb‘a ve seb‘în ve semâne mie (intehâ)

Hadâyiku’ş-şakâyık’ta Sultân Selîm-i kadîm asrı meşâyihi sırasında 940 hudûdunda vefât eden Şeyh Emîr Ali bin Hüseyin başkadır.

7- Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Muslihu’ddin

İpsalalı’dır. Küçük Müderris demekle ma‘rûf idi. Kasaba-i mezkûrede hücerât-ı kesîre binâ eyleyip ol hücrelerde sâkin olan talebeye ifâde eder idi. Mu‘tâdı İpsala câmiinde tullâba ifâde etmek idi. Avâze-i celâil ü fazâili ashâb-ı dîvânın sem‘-i şerîfine vâsıl oldukta sahn medresesini teklîf edip orada ifâde eylemelerini emr ettiler. Kabûl etmeyip pâdişâhlar pâdişâhı mâlikü’l-mülk hazretlerine mensûb olan Hudâyî medresede ders der iken dünyâ pâdişâhının medresesinde ders demek kusûr ve tenezzüldür diye muhakkikâne cevâb ifâze eyledi. Edirne’de vefât edip Debbâğlar imâmı Şeyh Muslihuddin’in mezârı civârında defn olundu. Şakâyık hakîkat-i hâle vâkıf olmadığından İpsala’da medfûndur dedi.

8-Ârif-i Bi’llâh Şeyh Mes‘ûd

Evâil-i hâlinde tarîk-i tedrîste iken Halvetiyye’den Seyyid Yahyâ-yı Şirvânî’nin üçüncü halîfesi Şeyh Alâüddin Rûmî nâm bir pîr-i azîz-i sâhib-i temyîze irtibâtla tarîk-i tasavvufa sâlik ve tedrîcen rütbe-i irşâda mâlik ol-dukta mahmiye-i Edirne’de tavattun edip kerâmât-ı âliyât ile meşhûr oldu. Evâhir-i ahd-i ebu’l-fethîde vefât edip Sultân Bâyezîd Hân Câmi-i şerîfi civârında Tunca Nehri kenârında kendi nâmlarına mensûb olan zâviye kurbunda defn olundu. Zâviye-i mezkûre Mihâlkoç Mahallesi’nde Sultân

(39)

Bâyezîd Caddesi’nde (15) numarada vâki Muslu Ağa’nın binâ-gerdesi olan Mes‘ûdiye Câmi-i şerîfi olup tafsîli Ravzatü’l-cevâmi‘dedir. 1015 târihinde Şeyh Mes‘ûd’un üzerine sakf binâ olunmuş ise de muahharen münhedim olmuştur.

Der-Asr-ı Sultân Bâyezîd Hân-ı Sânî

9-Ârif-i Bi’llâh Şeyh Bedre’ddin

Ki Bedreddin Baba demekle meşhûrdur. Şeyh İlâhî hulefâsındandır. Şeyhinin vefâtından sonra Bedreddin Baba Edirne’de tavattun eyledi. Halktan inkitâ‘ u uzlet ve kendi evine mülâzemet üzere oldu. Bi’l-cümle esmâ-i tarîkin bedri ve erbâb-ı hakîkatin sadrı mürşîd-i enâm merci‘-i hâss u âmm bir azîz idi.

[s.286] 10-Ârif-i Bi’llâh Şeyh Bâyezîd Halîfe

Zühd ü verâ‘ ü takvâda Bâyezîd-i Sânî idi. Eâzım-ı meşâyih-i sâlifeden ârif-i Rabbânî ve kutb-ı samedânî Şeyh Çelebi Halîfe’nin hizmetinde tahsîl-i tarîkat ve tekmîl-i hakîkat edip mahrûse-i Edirne’de tavattun et-mişler idi. 920 târîhinde irtihâl-i dâr-ı bekâ etmekle Kıyak Mezâristânı’nda bâcder-hâne nâm mahalde kendileri için binâ olunup el-yevm eser-i binâ ol-mayan zâviyede medfûndur. O zâviyeyi pâdişâh şerbet-dârlarından Hamza Bey bunlar için binâ edip bir karye vakf etmiştir. Şeyh Bâyezîd hazretleri-nin matla‘u’l-envâr olan tab‘-ı güherbârlarından hakîkat ü mecâzî beytini câmi eş‘âr dahi tâli‘ olup şuarâ ravzasındadır. Âsâr-ı ilmiyelerinden sûre-i fâtiha-i şerîfeyi tefsîr ve Tûr-i Sînâ ve Secencelü’l-ervâh ismiyle müsemmâ bir manzûm kitap ve Molla Câmî’nin Nusûs nâm kitâbını şerh eylemiştir.

11-Ârif-i Bi’llâh Şeyh Ramazan Halîfe

Hacı Bayrâm-ı Velî tarîkinde savm-ı mücâhedeyi bi’l-itmâm hakîkate vâsıl oldukta mahmiye-i Edirne’de tavattun edip vâdî-i gaflette olan bîçâreleri hayli zamân tarîk-i müstakîme irşâda meşgûl olmuş idi. 926 târihinde azm-i riyâz-ı cinân edip Ağaç Pazarı semtinde Zincirli Kapı Mahallesi’nde Alaca Çeşme Sokağı’nda (14) numaralı zâviyede defn olunmuştur. Mervîdir ki ahd-i Bâyezîd Hânî’de bir sene aktâr-ı Edirne’den âsâr-ı emtâr münkati‘ olup alâmet-i kaht ü galâ nümâyân oldukta Edir-ne ahâlisi istiskâ için birkaç defa duâya çıkıp karîn-i icâbet olmayınca Şeyh Ramazan hazretlerini minbere çıkardılar. Henüz minberde iken bir sehâb-ı nâ-mütenâhî peydâ olup rahmet-i ilâhî nâzil oldu.

(40)

Beyt Ger-dilet hâzır u tenet nûrest Herçi hâhî bihâh destûrest

12- Ârif-i Bi’llâh Şeyh Mehmed Eş-Şehîr Bi-Gül Baba

Bu zâtın tercemesi Şakâyık’ta dâhil değildir. Enîsü’l-Müsâmirîn beyânınca Gül Baba Zâviyesi’nde şeyh olan Hayâlîzâde merhûm defterhâne-i hâkânîden merhûm Gül Baba’nın tafsîl-i ahvâlini mütezam-mın 1011 târihinde bir defter ihrâc ettirip bu terceme ondan ihrâc olundu. Defterin mazmûnu bu ki müşârunileyh Gül Baba Ebu’l-feth Sultân Meh-med Hân’ın zamân-ı saltanatlarında Şirvan vilâyetinden İstanbul’a gelerek nâmına Gül Mehmed Dede derler idi. İlm ü zühd ü takvâ ile meşhûr bir azîz olmağın pâdişâh-ı müşârunileyh hazretlerinin İstanbul’da binâ eyle-dikleri câmi-i şerîfte sekiz sene tefsîr-i şerîf ve hadîs-i nebevî nakl eylediler. Hazret-i pâdişâh dahi va‘zına hâzır olurlar idi. Ammâ hasbî va‘z edip vazîfe kabûl etmemişler idi. Hattâ medâris-i semâniyeden biri teklîf buyurulduğu hâlde onu dahi kabûl etmedi. Hazret-i pâdişâh bunlardan iki sene kadar tefsîr ü hadîs u ulûm-i şer‘iye ta‘lîm etmişler idi. Ba‘de zamânin Ebu’l-feth hazretleri mahrûse-i Edirne’ye teşrîflerinde bu zâtı dahi berâberlerinde ge-tirip Câmi-i Atîk’te dahi iki sene va‘z u nasîhat eyledi. Bu esnâda hazret-i Fâtih bir gün Karaca ve Korucu karyeleri etrâfına seyr-ü şikâra çıktığın-da Gül Mehmed Dede’yi çıktığın-dahi götürüp oralarçıktığın-da geşt ü güzâr eyler iken Gül Mehmed Dede Korucu Köy nâm mevzi‘a ifrât derecede meyl edip hazret-i pâdişâhtan vâki olan istirhâmı üzerine kendisine temlîk olundu. Gül Mehmed Dede bâ-ruhsat-ı seniyye orada mütemekkin olup evlâdına ve ba‘de’l-inkırâz ulemâya vakf eyledi. Hîn-i irtihâllerinde o mevzi‘de defn olunup meşhûr u ma‘rûf ziyâret-gâh olmuş idi. İle’l-ân Edirne ahâlisi eyyâm-ı sayfde ziyâretten hâlî olmazlar. İrtihâllerinden sonra veled-i sulb-leri Hâfız makâmlarında mukîm olmuş idi. 1046 târihinde [s.287] şeyhi İsmâil Efendi idi. Edirne şuarâsından Tîgî Bey merhûm Gül Baba vasfında bu ebyâtı demiştir.

Nazm Âşinâ-yı bahr-ı irfân u kerâmet Gül Baba Rûşenâ-yı dîde-i ehl-i basîret Gül Baba Âb-rû-yı hayl-i merdân-ı Buhârâdır özü Cûybâr-ı menba‘-ı ayn-i velâyet Gül Baba Dûdmân-ı nuhbe hem ser-çeşme-i âl-i Ali Lü’lü-i lâlâ-yı ummân-ı siyâdet Gül Baba

(41)

Sâki-i kevser Gadîr-i Hum’da buldu iltifât Eyledi bir göl kenârında ikâmet Gül Baba Cân verip Gâzî Ebu’l-feth ile râh-ı aşkda Tîgiyâ bulmuş bu menzilde şehâdet Gül Baba

Tîgî Bey merhûmun sûret-i defter manzûru olmamış olmalıdır ki naz-mında Gül Mehmed Dede’yi Buharâ’dan olmak üzere zikr etmiştir. Gül Baba’ya temlîk buyurulan bu arâzide müşârunileyhin merkadi kurbunda cesîm ve oldukça amîk bir göl olduğundan mürûr-i zamân ile Gül lafzı göl lafzına tahvîl u tahrîf olunarak elsine-i nâsda el-yevm Göl Baba denmekle şöhret bulmuştur. (İntehâ) Tîgî Bey’in nazmına Örfî’nin nazîresi:

Nazm Nâil-i eltâf-ı Hakk sâhib-i velâyet Gül Baba Şârih-i ma‘nâ-yı esrâr-ı kerâmet Gül Baba Zâhir u bâtında ârif her ulûmun remzîne Mazhar-ı tevfîk-i Hakk ehl-i saâdet Gül Baba Bü’l-feth Gâzîye olmuşlar muallim bir zamân Eylemiş bi’l-âhare bunda ikâmet Gül Baba Gülsitân-ı kabrinin etrâfı gülzâr-ı cinân Bu mahalde gûyiyâ verd-i letâfet Gül Baba Sırr-ı rûhâniyyeti bâkî değil mi Örfiyâ Ettirir dâim ahâlîye ziyâfet Gül Baba Eyle istimdâd rûhuna edüp hayr duâ Örfiyâ tâ kim ede sana şefâat Gül Baba

Şimdi evvelki şerefi zâil olmuştur. Arâzisinin kısm-ı a‘zamının Kara-caköy Çiftliği’ne gasben kalb u bel‘ edildiği mervîdir.

Der-Asr-ı Sultân Selîm Hân-ı Sânî

13-Eş-Şeyh Alâüddin Eş-Şehîr Bi-Cerrâhzâde Ârif-i Bi’llâh

Bayrâmî tarîki müntesiblerinden âtîde Sultân Murâd Hân-ı Sâlis asrı meşâyihi sırasında tercemesi mezkûr Cerrâhzâde Şeyh Muslihudin Mus-tafa Efendi’nin pederidir. Şeyh-i müşârunileyh askerî zümresinden iken 905 târihinde Sultân Bâyezîd-i Velî ile İnebahtı Seferi’ne gidip avdetle-rinde bir gün esnâ-yı râhda konak mahaline vusûl müyesser olmayıp gece karanlıkta yağmur ve kar şiddetle yağdığı bir sırada çadır içinde oldukları

(42)

hâlde çadırlarını su basmış ve Karasu nehri dahi şiddetle tuğyân ederek yollarını kesmiş olduğundan bir tarafa hareket kâbil değil idi.

Beyit Şeb-i târîk u bîm-i mevc ü girdâbî çünîn hâ’il Kücâ dânend hâl-i mâ sebük-bârân-ı sâhilhâ

Mazmûnu hasbihâl-i pür-melâl olup göz gözü görmek kâbil olmayan o karanlık gecede Karasu Köprüsü’nün başına kadar gelinebilmiş ise de etrâfı su aldığından ne ileriye azîmet ve ne geriye avdet kâbil olmayıp üs-tüne bindiği at ile berâber gark u helâk olmak rû-nümâ olduğundan her husûsda olduğu gibi bu bâbda dahi müneccî-i hakîkî olan zât-ı ecell-i a‘lâya tazarru‘ ve niyâzdan başka çâre olmadığı anlaşılarak dest-i recâ dergâh-ı ulûhiyyete kaldırılmış ve o hâlde arkadan bir sadâ işitilip atf-ı nazar olun-dukta ehl-i seferden biri kendisini semt-i selâmete davet ettiğini görmesiyle hemân ol tarafa gidip köprüye vusûlünde delîl-i merkûme peyrev olarak bir müddet gittikten sonra necât emâreleri müşâhade olundukta delîl olan zât semt-i maksûda işâretle gözden nihân olur. Şeyh-i müşârunileyh dahi ol varta-i hevl-nâkdan halâs olarak [s.288] Edirne’ye geldikte ni‘met-i halâs için şükr-gûyâ ve ol rehber-i Hızr-ı hidâyetin hâlinden hayrân iken sâkin olduğu mahalle içinde bir hânede cem‘iyyet hiss edip sebebini su’âl eder. Hazret-i pâdişâhın şeyhi sâhibü’l-kerâmât İskilibî Muhyiddin Mehmed Efendi hazretlerini davet edip meclis-i va‘zlarıyla teşerrüf ve enfâs-ı tayyi-beleriyle teberrük kasd ettik meclisimize siz dahi gelebilirsiniz cevâbını al-masıyla derhâl davete icâbetle dâhil-i sohbet olarak şeyhine nazar ettikte ol gece mübtelâ olduğu varta-i helâkdan halâs eden rehber-i ferruh olduğunu anlamasıyla meclisin hitâmına kadar sabr eder. Badehû hazret-i azîzi tenhâ bulup ayağına düşer. Ve Karasu ma‘berinden garkdan halâs buyurduğunuz bendenizim diye arz-ı hâl eyler. Şeyh-i ârif o sözden ızhâr-ı tagayyür ve ifşâ-yı sırdan işrâb-ı celâl ü tekeddür edip vukû-ı hâli bi’l-külliye inkâr ve kuvvet-i vâhimeye tâbi‘ olup iftirâ eyleme diye arz-ı gubâr eyler. Ol âşık-ı sâdık bu mukaddimâttan memnû‘ olmayıp arz-ı niyâz eder ki bu bendenin yakîni teşkîk-i müşekkek ile zâil ve re’y-i rezîni mugâlata-i tecâhül-i ârif ile mütehavvil olmaz. Min-ba‘d lutf-ı sâbıka inâyet-i lâhıka ricâ ederim. Karîne-i hâl ol tâlib-i inâyet-i aliyyenin hüsn-i irâdetini ve feyz-i terbi-yete kemâl-i kâbiliyetini müşâhade eyledikte bezl-i lutf u inâyet ve ihfâ-i esrâr-ı ricâl ile tavsiyet buyurdular. Ol günden âfitâb-ı cân-sûz-ı aşk-ı ilâhî derûnuna tâb ve cezebât-ı şu‘â‘-ı muhabbet dâlel-i dil-i ser-gerdânına kullâb salıp dâ‘î-i hidâyete icâbet ve huzûr-ı azîzde tevbe vü inâbet eyleyip

(43)

cân u dilden mürîd ve füyüzât-ı aliyyelerinden müstefîd olmuş idi. Ba‘de zamânin hazret-i Şeyh Muhyiddin vatanları olan İskilib’e avdet ettikten sonra hulefâsından Şeyh Muslihuddin Sirozî Edirne’ye gelerek ikâmet edip cenâb-ı Alâüddin bir zamân da onların hizmetlerinde bulunmuş ve şeyh-i müşârunileyh azîzlerini ziyâret kasdıyla Edirne’den İskilib’e azîmet etmekle onlara refâkat ederek o dahi gitmiş ve kendilerinde muhabbet-i ehl ü iyâl ve alâka-i mansıb u mâl kalmamış idi. Bir kaç sene hizmet-i azîzde müştagil-i riyâzât u mücâhedât olup nâil-i murâd ve murahhas bi’l-irşâd oldukta Edirne’ye avdetle Şeyh Şücâ‘uddin Zâviyesi’nde seccâde-nişîn ü mübâşir-i irşâd-ı tâlibîn olmuşlar idi. Sinn-i şerîfleri yüz seneye karîb oldukda icâbet-i davet-i dergâh-ı mücîb etmişler idi. Zâviye-i mezkûre sâhasında medfûndur. Zeyl-i Şakâyık’ta Şeyh Muhyiddin-i İskilibî’nin tercemesinde müşârunileyh Şeyh Alâüddîn’in bazı kerâmâtı mezkûrdur.

14- Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Bahrî Dede İbni Handân Ağa

Hadâyiku’l-Hakâyık beyânınca mahmiye-i Edirne’de karîn-i neşv ü nemâ ve habâb-âsâ tâc-ı Edhemî ile cilve-nümâ olup Koğacı Dede Zâviyesi’nde seccâde-nişîn badehû mahrûse-i Bursa’da vâki Murâdiye Tekkesi’nde tekke-zen-i izz ü temkîn olmuş idi. Orada idmân-ı kemâl-i uzlet u tebettül ve savm-ı visâl-i kanâ‘at u tevekkül üzere sübha-şümâr u eyyâm u leyâl iken 974 senesi evâsıtında gavta-hâr-ı bahr-ı rahmet olmuş idi. Bursa’da zâviyesi sâhasında medfûn ve ziyâretgâh-ı ehl-i derûndur. Müşârunileyh kerâmât-ı celîle ile meşhûr bahr-ı deryâ-yı kerâmât âteş-efrûz-ı riyâzât u mücâhedât dâire-i Melâmiye’de kutb-ı sâbit-kadem melek-hısâl ferişte-hilâl âdem idi. Mervîdir ki gâhî lihye vü şâribini belki müjgân u hâcibini serâpâ tırâş ve derûn-ı zâhir-bîn-i inkâr-âyîne her birin hâtır-hırâş edermiş. Ve hedef-i tîr-i ta‘n olmak için ihtiyâr ederim der imiş. Hikâyet olunur ki Bursa’da Hibe Halîfe derler bir merd-i sâde-dil gubâr-ı dahl-i melâmetle ol bahr-i kerâmeti mütekeddir ü münfa‘il kılıp bî-ihtiyâr bedduâ eyledikte maraz-ı fâlice mübtelâ olmuş badehû şeyhin ayağına dü-şüp isti‘fâ etmekle duâ edip fi’l-hâl maraz-ı hâilden rehâ bulmuş. Sultân Süleymân Hân Sigetvâr Seferi’ne azîmet eyledikte bin flori gönderip şeyhi davet ve hemrâh olmalarına ızhâr-ı rağbet ederler. Şeyh-i müşârunileyh ol meblağı zâhiren kabûl eyleyip kimse âgâh olmaksızın bir mahalle defn eder ve mevkib-i şâhî ile gazâ-i mezbûre gider. Muhâsara-i kale esnâsında fetihle tebşîr ve esnâ-i harb u nizâlde rûhânî tedbîr edip [s.289] ba‘de’l-kufûl Bursa’ya vusûl buldukta meblağ-ı mezbûru ihrâc ve mahalline irsâl

(44)

ve nakd-i cânı teslîm-i hazîne-i zü’l-celâl eder. Güldeste-i Belîğ nâm Bursa Târihi’nde şuarâ sırasında müşârunileyh Bursalı olmak üzere mukayyettir. Mahdûmu Bostân Çelebi’dir.

15- Ârif-i Bi’llâh Eş-Şeyh Âşık

Nâmı Muhammed’dir. Edirne’ye iki saat mesâfede ve Ada nâhiyesi dâhilinde kâin Ahur köyünde doğmuştur. 923 târihinde Sultân Selîm-i Kadîm hazretleriyle feth-i Mısır’da hâzır olup meclis-i Gülşenî’ye dâhil oldukta şeyh-i kerîm ile güft ü gû esnâsında kulağına bir kere hû deyip ol nefesin te’sîrinden âteş-i pinhân-ı isti‘dâdı müşta‘il ve şu‘le-i hevâ-ger-i cünûnu şevki tâk-ı dimâğa vâsıl olup te’sîr-i cezbe-i ilâhiye ile ser ü pâ bü-rehne kûh ve deşti geşt eylemeğe âgâz ve bu beyti ser-sühan-ı dîvân-ı râz eyledi.

Beyit Ser-i kûyına sehv ile nola bassa kadem âşık

Ser ü pâ fikrin etmez neylesin hem mest ü hem âşık

Bi’l-âhare Edirne huccâcı azîzden bir halîfe ricâ ettiklerinde hemşeh-riniz Âşık’ı gönderelim deyip ol sâat Âşık Dede hû diye nidâ-yı davet eyle-dikte fi’l-hâl lebbeyk-zenân-ı icâbet olur. El-hâletü hâzihi mûy-i jâlidesini tırâş ve kisve-i dervîşâne ile hâzır-ı baş ederler. Rufekâsı ile Edirne’ye gelip Süleymaniye Küçük Pazarı’nda Şâh Melek Zâviyesi’ne nâzil ve mütesaddî-i kat‘-i merâtib ü menâzil olup ol harâbe-zârı iyhâ ve gülşen-i dil-güşâ-yı etkıyâ eder. Ol âşık-ı sâdık mânend-i sahîfe-i subh sîmâyı nakş-ı sevâddan sâde levh ü hâlî ve rind-i âşık-pîşe-i lâübâli iken te’sîr-i nefes-i pîr ile vâsıl-ı derece-i tefsîr ve ser-halka-i erbâb-ı va‘z u tezkîr olup nakl-i mesnevî ve ders-i manevî ile uşşâkı behre-yâb ve teşne-lebân-ı vâdi-i muhabbeti feyz-i mâü’l-hayât-ı sermedî ile sîrâb ettiler. Ol târihte harem-i hâs-ı sultânîden çıkmış Kemâl Bey nâm merd-i sipâhî ve Vardârî Abdülkerîm Efendi nâm merd-i ilâhi ahbâbından olup binâ-i zâviyede Âşık Efendi’ye hizmetkâr ve yâr-ı gâr-ı vefâdâr olurlar. İkisine dahi birer kuyu kazmak emr eyleyip Kemâl Bey’in kazdığı çâh-ı amîki kenîf eyleyip mâldâr olmasına him-met ederler. Kerîm Efendi’nin hazır eylediği çâh menba‘-ı hoş-güvâr ol-mağın mahzen-i selsâl-ı latîf edip masdar-ı âsâr-ı ma‘ârif olmasına işâret ederler. Fi’l-hakîka hâl bu minvâl üzere karâr ve muvâfık-ı takdîr olmakla faysal-kâr bulur. 975 senesinde teslîm-i vedî‘a-i hayât ve tevdî‘-i dehr-i bî-sebât eyledi. Zâviyesi sâhasında medfûn ve ziyâretgâh-ı ehl-i derûndur. Azîz-i müşârunileyh ilm ü irfânla meşhûr-ı âlemiyân metâ‘-ı muhabbet-i ilâhiyenin âşıkı ve şâhid-i şühûd-ı irfânın âşık u sâdıkı gülşen-i vecd ü

(45)

hâlin mîr-i âşıkânı ve nihâl-i ışk-ı dil-âvîzin âşık-ı bî-cânı meyhâne-i şevkın sâkin-i uzlet-gedesi ve tekyegâh-ı terk ü tecrîdin dedesi idi. Sandukaların-da Ravzatü’ş-şuarâ’Sandukaların-da mezkûru’t-terceme Şeyh Vefâ Efendi’nin bu ebyâtı mastûrdur. Ancak semiyy-i Hayderî ifâdesinden ismine vukûfu olmadığı anlaşılıyor.

Nazm Hazret-i Âşık Efendi ol semiyy-i Hayderî Kıl ziyâret ravzasın al bûy-ı verd-i ahmerî Sırr-ı pâkine teveccüh eyle her dem ey Vefâ Olmak istersen hakîkat feyz-i sırr-ı Gülşenî

16-Ârif-i Bi’llâh Şeyh Hasan Bin Hızır Bin Mehmed

Mahmiye-i Edirne’den bedîdâr ve Hasan Dede demekle şöhret-şi‘âr olmuş idi. İntisâb-ı mukaddimât-ı fünûn ve iktisâb-ı levâzım-ı mefrûz u mesnûn ettikten sonra Sünbül Sinân Efendi’den inâbet badehû Merkez Efendi’ye hizmet edip Mısr-ı Kâhire’ye hicret ve İbrâhim Gülşenî hazretle-rinden tekmîl-i tarîkat eylemiş idi. Badehû Şam-ı şerîfte ikâmet ve ihtiyâr-ı künc-i uzlet edip 976 târihinde âlem-i kudse rihlet [s.290] eyledi. Azîz-i mesfûr ser-çeşme-i feyz-i mevfûr keşf ü kerâmet ile meşhûr-i âfâk kesîrü’s-samt u dâimü’l-istiğrâk ekseriya nergis-i gülşen-i bâsıraları nâ-güşûde ve kayd-ı ta‘ayyün-i hestîden âsûde vazîfe vü zâviye kabûlünden şânı âlî keşf-i ahvâl-i nâsı hasîse-i zât-ı bî-misâli idi. Mervîdir ki bir gün hilâl-i sohbette buyururlar ki âsitâneden fülan maslahata fülan kimse tayin olundu. Allâhü a‘lem fülan gün fülan hey’ette vâsıl olur deyip esvâb ü devâbbı a‘yân ve elvânı ile tayin eder. Fi’l-hakîka tayin ettiği a‘yân bilâ-ziyâde vü lâ-noksân mir’ât-ı şühûdda ayân olur. Ve bazı icâbetten nakl olunur ki menkûhası olan afîfe-i za‘îfe hâmil iken bî-vakt u nâ-hengâm kuzu arzusuyla azîze keşf-i merâm eder. Muktezâ-yı şefkat üzere hâline merhamet edip kıble-gâh-ı gaybe teveccüh ederler. Bir saat mürûrundan sonra kapı açılıp bir bere-i firişteh-nihâd dâhil-i savma‘a-i irşâd olur. Ve’l-uhdetü ale’r-râvî. Kezâ fî Hadâyiku’l-hakâyık.

Der-Asr-ı Sultân Murâd Hân-ı Sâlis

17- Ârif-i Bi’llâh Şeyh Sinânüddin Yûsuf El-Hatîb

Edirneli’dir. Kemâlât-ı ilmiyeyi tahsîl ü tekmîl ettikten sonra tarîk-i sa‘âdet-refîke sâlik olup ser-halka-i kavâbil ü imâme-i sübha-i emâsil olmuş iken tarîkten ferâğ ve âbrîz-i muhabbet-i ilâhiyeyi kâlıb-ı kalbe ifrâğ

Referanslar

Benzer Belgeler

 Eylemle başlayan, yani soru sözcüğü olmayan soru cümleleri yan cümleye dönüştürülürken bağlaç olarak ob alınır..  Peter Thomas’a soruyor: Heinrich de

0.1N KMnO4 solution is used in Permanganometric titrations. There are situations to be considered during the preparation of the solution. Permanganate solution is easily degraded

hacmi büyük olan daha uzun süre vücutta kalır, yani bu ilacın eliminasyon yarı ömrü daha uzundur... ➢ Hepatik Arınma (Cl h ): İlaç biyotransformasyon

Bununla birlikte odanın mevcut merdiveninin kapısı için (kadden: 3,5 zirâ‘; arzan: 2 zirâ‘) 900 akçeye çerçevesiyle birlikte bir kapı

Bu dönemde yazılan Türkçe tıp kitapları, metodolojik yöntem ve içerikleri sayesinde kendi dönemlerinde muteber (saygın-güvenilir) birer başvuru eseri olarak

[r]

x Genel çözüme dikkat edilirse, bu çözümler denklemin birer Tekil-Çözümü olduğu görülür (gözlemleyiniz!).. (Tam Diferansiyel denklem).. dx şeklinde integrasyon

İskele önündeki büyük meydan (Cümhuriyet meydanı) olarak düşünülmüştür. Bunun sağ ve sol tarafında yalnız res- mî binalar yapılıp deniz kısmı kâmilen açık