• Sonuç bulunamadı

Kamu yönetiminde çıkar çatışması ve önleme yolları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kamu yönetiminde çıkar çatışması ve önleme yolları"

Copied!
143
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI

KAMU YÖNETİMİNDE ÇIKAR ÇATIŞMASI

VE ÖNLEME YOLLARI

ÜMİT ŞİMŞEK

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Prof. Dr. Orhan GÖKÇE

(2)

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

KAMU YÖNETİMİ ANABİLİM DALI

KAMU YÖNETİMİNDE ÇIKAR ÇATIŞMASI

VE ÖNLEME YOLLARI

ÜMİT ŞİMŞEK

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Prof. Dr. Orhan GÖKÇE

(3)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranıĢ ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalıĢmada baĢkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(4)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU

Ümit ġĠMġEK tarafından hazırlanan Kamu Yönetiminde Çıkar ÇatıĢması ve Önleme Yolları baĢlıklı bu çalıĢma ……../……../…….. tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile baĢarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiĢtir.

Ġsim BaĢkan Ġmza

Ġsim Üye Ġmza

Ġsim Üye Ġmza

(5)

TEŞEKKÜR

Bu tezin hazırlanmasında yardımı bulunan sayın danıĢmanım Prof. Dr. Orhan Gökçe, Yrd. Doç. Dr. Erhan Örselli, ArĢ. Gör. Mehmet Kendirci‟ye ve sevgili aileme teĢekkür ederim.

(6)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğr

enc

ini

n

Adı Soyadı Ümit ġĠMġEK Numarası: 094228001002

Ana Bilim / Bilim Dalı

Kamu Yönetimi

DanıĢmanı Prof. Dr. Orhan GÖKÇE

Tezin Adı Kamu Yönetiminde Çıkar ÇatıĢması ve Önleme Yolları

ÖZET

Kamu yönetiminde çıkar çatıĢması kavramı etikle ilgilidir. Kamu görevlisinin ve yakınlarının/tanıdıklarının kiĢisel çıkarları ile kurumun çıkarları çatıĢtığı zaman gerçekleĢir. Böyle bir durumla bütün kamu görevlileri karĢılaĢabilir. Ancak önemli olan bu durumun önlenmesidir. Çıkar çatıĢması durumlarının yönetilememesi durumunda ise etik dıĢı davranıĢlar gerçekleĢmektedir. Bu nedenle çıkar çatıĢması durumlarının önlenmesi etik dıĢı davranıĢların gerçekleĢmesini önleyecektir. Bu tez bu nedenle çıkar çatıĢması ve önlenmesi üzerinde durmaktadır. Bu konuyla ilgili kavramsal çerçeve etikle bağlantılandırılarak anlatılmaktadır. Ayrıca bu konuyla ilgili Türkiye‟deki düzenlemeler ve durumdan bahsedilmekte, Tokat‟ta kamu görevlileri arasında gerçekleĢtirilen anket çalıĢması ile de çıkar çatıĢması algısı ölçülmektedir.

(7)

T.C.

SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Öğr

enc

ini

n

Adı Soyadı Ümit ġĠMġEK Numarası: 094228001002

Ana Bilim / Bilim Dalı

Kamu Yönetimi

DanıĢmanı Prof.Dr. Orhan GÖKÇE

Tezin Ġngilizce Adı Conflict of Interest In Public Administration and Ways of Avoiding

SUMMARY

In public administration, coflict of interest is about ethics. Conflict of interest occurs when public officials and their relatives/acquaintances‟ personel interests conflict with the interest of the institution. All public officials may face such a situation. However, it is important to avoid the situation. In case of a bad management of conflict of interest situations, unethical behaviors occurs. Therefore, the avoiding of conflict of interest situations will prevent the occuring of unethical behaviors. This thesis, for this reason, focuses on avoiding of conflict of interest. The conceptual framework on this issue describes by contacting administration ethics. In addition, it is explained regulations on this issue and the situtations in Turkey, a survey which execute in public officials in Tokat is measured at the perception of conflict interest.

(8)

TABLOLAR LİSTESİ

SAYFA NO

Tablo 1. Demografik Bilgiler ……….. 87 Tablo 2.Çıkar çatıĢmasını önlemek için neler yapılmalıdır? sorusunun

dağılımı ………... 88 Tablo 3. Çıkar çatıĢmasını önlemek için kurumunuzda hangileri mevcuttur?

sorusunun dağılımı ……….. 88 Tablo 4. Yönetici veya iĢe alma konusunda yetkili olsanız yakınınızı/

tanıdğınızı/benzer görüĢte olanları iĢe alır mısınız? sorusunun dağılımı ………... 89 Tablo 5. A grubu sorularının ortalamaları ………... 90 Tablo 6. Çıkar çatıĢması kavramının kamu görevlileri tarafından

bilinmesiyle ilgili çapraz iliĢki ………... 91 Tablo 7. Kurumda etik ile ilgili çalıĢan kurumlarla ilgili soruların çapraz iliĢkisi ………... 92 Tablo 8. Meslek hayatında geçen süre ile kamu görevlilerinin tanıdıkları ve tanımadıkları kiĢilere davranıĢ Ģekli arasındaki çapraz iliĢki ……….. 93 Tablo 9. ġimdiki kurumda geçen süre ile kamu görevlilerinin kuruma ait

eĢya vb. imkanların Ģahsi iĢler ve yakınlar için kullanılması arasındaki çapraz iliĢki ………. 94 Tablo 10. ġimdiki kurumda geçen süre ile atama ve terfilerin belirli yakınlıklara göre yapılması arasındaki çapraz iliĢki ………… 95 Tablo 11. Pozisyon ile kuruma ait eĢya vb. imkanları Ģahsi iĢler ve yakınlar için kullanılması arasındaki çapraz iliĢki ………. 96 Tablo 12. Pozisyon ile kamu görevlisini tanıdığı ve tanımadığına karĢı yaklaĢım Ģekli arasındaki çapraz iliĢki ………... 97 Tablo 13. Pozisyon ile kurumda tutulan özel bilgilerin üçüncü kiĢilerle

(9)

Tablo 14. Ġdari görevi olan akademik personelin kurumda tutulan özel bilgileri üçüncü kiĢilerle paylaĢması arasındaki çapraz iliĢki ……….. 99 Tablo 15. Ġdari görevi olan akademik personel ile atama ve terfilerin belirli

kriterlere göre yapılmaması arasındaki çapraz iliĢki ……… 100 Tablo 16. Aylık hane geliri ile kurumda gerçekleĢecek düzenlemelerin

bilinmesinden ötürü kamu görevlilerinin kendileri ve yakınları

için kazanç sağlaması arasındaki çapraz iliĢki

……….... 101 Tablo 17. Aylık hane geliri ile etik dıĢı davranıĢları engellemenin mümkün

olmaması arasındaki çapraz iliĢki ……….. 102 Tablo 18. Hane halkı büyüklüğü ile kamu görevlilerinin tanıdı ve tanımadığı kiĢilere yaklaĢım Ģekli arasındaki çapraz iliĢki ……….... 103 Tablo 19. ÇalıĢtığı kuruma ait eĢya vb. imkanların Ģahsi iĢler ve yakınları

için kullanılmasıyla ilgili soruların çapraz iliĢkisi ……….... 104 Tablo 20. Kurum içi bilgilerin üçüncü kiĢilerle paylaĢılması ile ilgili

(10)

İÇİNDEKİLER SAYFA NO

BİLİMSEL ETİK SAYFASI ...i

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU ... ii

TEŞEKKÜR ... iii

ÖZET ... iv

SUMMARY ... v

TABLOLAR LİSTESİ ... vi

GİRİŞ ... 1

ETİK ve YÖNETSEL ETİK ... 3

1.1.Temel Kavramlar ... 3

1.1.1. Değer ... 3

1.1.2. Norm ... 4

1.1.3. Ahlak ... 7

1.2. Etik... 8

1.2.1. Etiğe Temel Yaklaşım Biçimleri ... 10

1.2.1.1. Betimleyici Etik ... 10 1.2.1.2. Normatif Etik ... 11 1.2.1.3. Metaetik ... 11 1.2.2. Etik Teoriler ... 12 1.2.2.1. Teleolojik Teoriler ... 12 1.2.2.1.1. Bencillik Etiği... 12 1.2.2.1.2. Faydacı Etik ... 13 1.2.2.2. Deontolojik Teoriler ... 15 1.2.2.2.3. İdealist Etik ... 15 1.2.2.2.4. Ödev Etiği ... 15 1.2.3. Meslek Etiği ... 16 1.2.4. Yönetsel Etik ... 19

1.2.4.1. Yönetsel Etiğin Tarihsel Çerçevesi ... 20

1.2.4.2. Yönetsel Etik Davranış İlkeleri ... 21

1.2.4.2.1.Adalet, Eşitlik ve Tarafsızlık ... 22

1.2.4.2.2. Sorumluluk, Hesap Verebilme ve Şeffaflık ... 23

1.2.4.3. Etik Kodlar ... 24

1.2.4.4. Etik Dışı Davranışlar ... 26

1.2.4.4.1. Maddi Çıkara Yönelik Etik Dışı Davranışlar ... 29

1.2.4.4.1.1. Rüşvet ... 29

1.2.4.4.1.2. Zimmet ... 31

1.2.4.4.2. Resmi Statü Kullanımına Yönelik Etik Dışı Davranışlar ... 31

1.2.4.4.2.1. Kayırmacılık ... 31

(11)

ÇIKAR ÇATIŞMASI VE ÖNLEME YOLLARI ... 34

2.1. Çıkar Çatışmasının Tanım, Kapsam ve Unsurları ... 34

2.1.1 Kamu Hizmeti ve Kamu Görevlisi ... 36

2.1.2. Kamu Güveni ... 40

2.1.3. Çıkar Çatışması ve Yönetsel Etik İlişkisi ... 41

2.2. Çıkar Çatışması: Türleri ve Kategorileri ... 42

2.2.1. Çıkar Çatışması Türleri ... 43

2.2.2. Çıkar Çatışması Kategorileri... 45

2.3. Çıkar Çatışması Önleme Yolları ... 52

2.3.1. Çıkar Çatışması Politikaları ... 53

2.3.1.1. Çıkar Çatışması Politika Çerçevesi ... 53

2.3.1.2. Çıkar Çatışması Politika Uygulamaları ... 55

2.3.1.2.1. Liderlik ... 57

2.3.1.2.2. Çalışanlarla Ortaklık Kurma ... 58

2.3.1.2.3. Çıkar Çatışması Politikasını Uygulamak ... 60

2.3.1.2.4. Diğer Sektörlerle Ortaklık Kurmak ... 62

2.3.2. Çıkar Çatışması Önleme Yolları... 62

2.3.2.1. Kurallar, Kodlar ve Standartlar ... 63

2.3.2.2. Beyan Mekanizmaları ... 66

2.3.2.2.1. Mal Beyanı ... 67

2.3.2.2.2. Çıkar Beyanı ... 68

2.3.2.3. İzleme ve Uygulama Mekanizmaları ... 71

2.3.2.3.1. Denetim ... 71 2.3.2.3.1.1. Etik Kurul ... 72 2.3.2.3.1.2. Ombudsmanlık ... 73 2.3.2.3.1.3. Şikayet Mekanizmaları ... 75 2.3.2.3.2. Yaptırımlar ... 76 2.3.2.4. Eğitim ve Öğretim ... 77

TÜRKİYE’DEKİ DURUM VE UYGULAMA ... 79

3.1. Türkiye’deki Durum ... 79

3.1.2. Çıkar Çatışması ... 82

3.1.3. Örnekler Üzerinden Türkiye’de Çıkar Çatışması Durumu ... 83

3.2. Uygulama ... 85

3.2.1. Araştırmanın Yöntemi, Kapsamı, Sınırları ve Varsayımlar ... 85

3.2.2. Bulgular ... 86 3.2.4. Gözlemler ... 105 SONUÇ ... 108 KAYNAKÇA ... 111 EKLER ... 125 ÖZGEÇMİŞ ... 131

(12)

GİRİŞ

1970‟lerle baĢlayan ve günümüze kadar uzanan neo-liberal süreçler ve yöntemler sonucunda yönetimsel olarak piyasa olgusuyla bütünleĢen bir devletle karĢı karĢıya olduğumuz bir gerçektir. Ancak her ne kadar piyasa ve özel sektör anlayıĢ ve yöntemleri devlete transfer ediliyor olsa da devletin kamu hizmetini yerine getirirken hala kamu yararını önemsediği de görülmektedir. Hatta kamu yararı özel sektör ve devletten hizmet alan bütün vatandaĢlar tarafından da önemsenmekte Ģeffaflık, hesap verebilirlik, tarafsızlık, dürüstlük gibi ilkelerle beklentiler sürekli artmaktadır.

Devlette bu beklentileri karĢılamak için geleneksel bürokrasi anlayıĢı dıĢında yeni izleme ve denetleme mekanizmaları oluĢturmaktadır. Bunların baĢında da kamu görevlilerinin kamu hizmetini yerine getirirken uyması gereken temel kodları belirleyen etik ve çıkar çatıĢması yönetimi gelmektedir.

Çıkar çatıĢması kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken kamu yararı ile kiĢisel çıkar arasında oluĢabilecek çatıĢmaları ifade etmektedir. Bu çatıĢmalar gerçek olabileceği gibi, algılanan ve potansiyel çatıĢmalarda olabilmektedir. Bu çatıĢmaların olumsuz sonuçlanmasıyla da etik dıĢı davranıĢlar kendini göstermekte, bu da kamuya olan güvenin azalmasına neden olmaktadır.

Çıkar çatıĢması söz konusu olduğunda özne olarak politikacılar ve kamu görevlileri seçilmesine rağmen politikacıların konumunun tartıĢmalı olmasından dolayı – bir görüĢ politikacıların kamu sektörü içinde olmaları sebebiyle çıkar çatıĢmasına dahil edilmesi gerektiğini dile getirirken diğer görüĢ politikacıların iktidar olma ve iktidarda kalma kaygıları dolayısıyla çıkar çatıĢmasına dahil edilmelerinin imkansız olduğunu söylemektedir – kamu görevlilerini özne olarak alacak politikacılardan bahsetmeyip sadece gerekli noktalarda zaman zaman değineceğiz.

Bu çalıĢmada çıkar çatıĢması üzerinde duracağız. Çıkar çatıĢmasının tanımı, kapsamı ve türlerini, etik ve etik dıĢı davranıĢlarla bağlantılı olarak sunacağız. Bu sebeple ilk bölümü kamu yönetimi baĢlığı altında etik ve yönetsel etik konularına

(13)

ayıracak ikinci bölümde de çıkar çatıĢmasını ve önleme yollarından bahsedeceğiz. Son bölümde ise Türkiye‟deki durum ve kamu görevlilerinin çıkar çatıĢması algısı anket çalıĢması üzerinden uygulamalı olarak aktarılacaktır.

(14)

ETİK ve YÖNETSEL ETİK 1.1.Temel Kavramlar

Bu bölümde etikle ilgili değer, norm ve ahlak kavramları üzerinde durulacaktır. Değer ve norm her toplumsallığın içinde varlığını hissettiren iki önemli olgudur. Etik söz konusu olduğunda hem felsefi anlamda hem de yönetsel anlamda değer ve norm meselenin özünü oluĢturur. Çünkü özellikle meslek etikleri bir değer ya da değerler bütünü üzerinden kendilerini kurarak bireylerin hayatlarına kılavuzluk eden normlar ortaya koymaya çalıĢmaktadırlar. Etiğin ahlak felsefesi olarak adlandırılması da ahlak kavramını etiği anlamak için baĢat bir konuma getirmektedir.

1.1.1. Değer

Değer, herhangi bir Ģeyin diğerlerine göre önemini ve durumunu ayırt etmeye yarayan soyut ölçü birimi1

; bir Ģeyin karĢılığı, kıymeti ve yararlı niteliği; geçerli ilkeler, kurallar, normlar, standartlar, ölçüler bakımından bir Ģeyin, davranıĢa, role, kuruma, duruma yüklenen önem2; bir Ģeyin arzu edilebilir veya edilemez olduğu hakkındaki inanç3

olarak ifade edilmektedir.

Her toplum ortak değerler ve ortak bilinç üzerinden kendini kurmaktadır. Yani toplumlar, kötü ve iyiyi, güzeli ve çirkini, yararlı ve yararsızı, hatta neler için yaĢamdan bile vazgeçilebileceğini değerler sistemi kurarak belirlerler. Toplumun geçmiĢi, sosyo-kültürel yapısı, din ve diğer etkenler, değer yargılarını Ģekillendirmekte etkilidir.

Birey ise değer yargılarını içinde doğduğu toplumda hazır bulur, bu değerleri bilinçli ya da farkında olmadan benimser, dolayısıyla bu açıdan bakıldığında bireyden bağımsızmıĢ gibi görülmekle birlikte, değer taĢıyan her bir yargı, insandan bağımsız düĢünülemez. Çünkü bireyler bunların geliĢimine ve yaĢamasına katkı

1

Ġoanna Kuçuradi, Etik, Türkiye Felsefe Kurumu Yayını, 4. Basım, Ġstanbul, 2006, s. 181. 2 Ġoanna Kuçuradi, İnsan ve Değerleri, Türkiye Felsefe Kurumu, 4. Baskı, Ankara, 2010, s. 28. 3 Ethem BaĢaran, Örgütsel Davranış İnsanın Üretim Gücü, Ekinoks Yayınları, 1. Basım, Ankara,2008, s. 242.

(15)

sağlarlar. Dolayısıyla değerin toplumsal yönünün yanında, insan tabiatına bağlı bir yönünden de söz edilebilir.4

Değerler, tutum ve davranıĢları yönlendiren, motive eden temel inanç ve arzulardır. Bazı değerler, önemli kiĢilere dürüstlük, adalet ve sadakat yüklemek gibi doğası gereği etikle iliĢkilidir çünkü onlar ahlaki görev kavramına katkıda bulunurlar; neyin zevkli, yararlı ve arzulu olduğundan çok neyin doğru, iyi veya uygun olduğu hakkındaki tutumları yansıtırlar.5

Eylemlerin seçilmesinde önemli bir yeri olan davranıĢ standartları veya prensipleri değerleri oluĢtururken değerler ve kodlar bütünü de eylemlerin seçilmesinde kılavuz rol üstlenir ve ne yapacağımızı değerlendirmemiz için etik temel sağlarlar: „Şahıs öyle bir zihin organizasyonuna sahip olacaktır ki, daha sonra

insanlar, objeler ve davranışlar hakkındaki görüşleri bu temel atıf noktasına (frame of reference) göre şekil alsın. Böyle bir atıf noktası veya çerçevesi ancak pek çok inancın tek bir esas teşkil edecek şekilde billurlaşmasıyla meydana gelebilir.‟6

1.1.2. Norm

Latince norma (marangoz gönyesi) sözcüğünden alınan norm, ölçü veya kural anlamına gelmektedir.7

Toplumda etkileĢim halindeki her tarafın kabullendiği ve davranıĢlarına uyguladığı, düzeni sağlayan, insanlara yol gösteren, olumlu ve olumsuzu, doğru ve yanlıĢı ayırt eden ortak kurallar normları oluĢturur.8

Ancak norm kavramı birden fazla anlama gelebilir; hem çoğunluğun uyduğu davranıĢ kurallarını hem de uyulması gereken ama her zaman uyulmayan davranıĢ kurallarını da anlatmaktadır. Bu sebeple normun varlığı, toplumsal değer taĢımaya devam etmesi, ona uyulması gerektiği yönünde bir inancın bulunması ve çoğunluk tarafından bilfiil

4 ġafak Ural, “Epistemolojik Açıdan Değerler ve Ahlak”, Doğu-Batı Düşünce Dergisi, Felsefe Sanat ve Kültür Yayınları, Sayı:4, Ankara, 1998, s. 45-47.

5Robert P. Goss, “A Distinct Public Administration Ethics”, Journal of Public Administration

Research and Theory, Vol. 6, 1996, s. 576, s. 573-397.

6

Erol Güngör, Değerler Psikoloji, Hollanda Türk Akademisyenler Birliği Vakfı Yayınları 8,Amsterdam, 1993, s. 20.

7 Doç. Dr. Mine Tan, Toplum Bilimlerine Giriş: Temel Kavramları, Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yayınları, No: 97, Ankara, 1981, s. 121.

(16)

ona uyulmasıyla mümkün olur.9

Gibbs de normun bu yönünden yola çıkarak toplumsal normlar da üç özellik görür:

Belirli bir sosyal durumda davranıĢın ne olması gerektiği konusunda görüĢ birliği,

DavranıĢın ne olacağı hakkında toplumun üzerinde anlaĢtığı bir beklenti, Beklenilen davranıĢın yapılmadığı zaman herkesin “ceza vericiliği” üzerinde anlaĢtığı bir tepkidir. 10

Ancak normların bir baĢka türünde ise toplumun çoğunluğunun uyulması gerektiğini düĢündüğü ancak genellikle de uygulanmadığını kabul ettikleri kurallar söz konusudur. ĠĢte bu tarz normlar da ideal norm olarak adlandırılmaktadır.11 Mesela Türkiye‟de yaya geçidinden geçen yayalara yol vermenin uyulması gereken bir kural olarak düĢünülmesine rağmen uygulanamadığının kabul edilmesi ya da vergi vermenin uyulması gereken bir davranıĢ olarak kodlanması ancak vergi kaçırmanın yüksek seviyelerde olması gibi.

Normlar, toplumsal olarak belirlenen kurallar oldukları için bireyler üzerinde belli bir zorlama gücüne sahiptirler. Hatta normlar uyumu gözeten ve uyumsuzluğa karĢı önlemler alarak bireyler üzerinde dayatmalara neden olmaktadırlar.12

Bu görüĢ en yalın Ģekilde Durkheim‟ın Sosyolojik Metodun Kuralları adlı yapıtında toplumsal olguları, bireyin dışında bulunan ve sahip oldukları zorlayıcı güç sayesinde

kendilerini bireye empoze eden davranış, düşünüş ve duyuş tarzları13

olarak nitelendirmesinde görülebilir. Bu görüĢten bakıldığında birey toplumsal normları tamamıyla toplumsal zorlayıcılıktan dolayı kabul etmekte ve bu normlara boyun eğmektedir. Hatta bireyin dıĢında oldukları için de bireyin bu normları etkileme gücü sıfıra yakın olarak düĢünülmektedir.

9 Maurice Duverger, Siyaset Sosyolojisi, Varlık Yayınları, Sekizinci Basım, Ġstanbul, 2007, s. 76-77. 10 Akt: Doğan Cüceloğlu, İnsan ve Davranışı, Psikolojinin Temel Kavramları, Remzi Kitabevi, Ġstanbul, 1991, s. 558.

11

Duverger, a.g.e. , s. 77.

12 Anthony Giddens, Sosyoloji, Ayraç Yayınevi, 1. Baskı, Ankara, 2000, s. 184.

13 Emile Durkheim, Sosyolojik Metodun Kuralları, Sosyal Yayınlar, Dünya Klasikleri Kültür Dizisi: 15, 2. Basım, Ġstanbul, 1994, s. 38.

(17)

Bir diğer görüĢ ise normların yükümlülük kavramına dayandığını dile getirmektedir. Yani bireyler normlara uymayı kendileri kabul etmektedir. Çünkü bu görüĢ bireylerin normlara uymada normun geçerli olduğuna inandığını ve uyma davranıĢının içten bir katılımdan doğduğunu söylemektedir. Bu sebeple de normun zorlayıcı yönünün fazla abartıldığını iddia etmektedir. 14

Bireylerin içten katılması mümkün olmadığı sürece o normun varlığını sürdürmesi pek mümkün değildir. Böyle bir durum olsa bile bu ancak normun baskı, Ģiddet vb. yöntemlerle sürdürüldüğünün iĢareti olarak görülmektedir.

Ancak her iki görüĢün de çeĢitli haklılıkları olduğu görülmektedir. Normlar bireylerin kabul etmesi ve içselleĢtirmesiyle varlığı sürdürebilir. Ancak toplumsal olan her Ģeyde olduğu gibi normlarda da birey tarafından uygulanması beklenen davranıĢ ve eylem gerçekleĢtirilmeyince toplumsallık hissedilmekte bireyin çaresizliği de bu tip durumlarda oldukça net olarak görülmektedir.

Bir baĢka normlarla ilgili tartıĢma ise normların aslında bütün bu birleĢtirici ve zorlayıcı etkisinin yanında bireyleri toplumdan soyutlayan bir etkisinin olduğu yönündedir. Bu ise bireylerin toplumun normlarına en asgari düzeyde uyarak bir kiĢinin hayatına değil, nezakete giren Ģeylere ilgi göstermektir. Bu durum yakından bir birliktelik gibi görülse de ayrılığı ifade eder. Çünkü bu bireyler tarafından birbirinden uzak durmanın ve kendini tecrit etmenin bir aracı olarak kullanılmaktadır.15

Kamu yönetiminde ise bu durum özellikle bir norm olarak ifade edilen hukuk kuralları için geçerli olmaktadır. Çünkü kamu görevlileri hukuka uydukları sürece yaptıkları her Ģeyin doğru olduğuna inanma eğilimi taĢıyarak diğer kiĢi/iĢletme ve kurumlara özen göstermemektedirler.

14 Duverger, a.g.e. , s. 77.

(18)

1.1.3. Ahlak

Ahlak kelimesi Büyük Türkçe Sözlükte “toplu olarak yaĢayan bireylerin uymak zorunda oldukları eylem ve davranıĢ kuralları” olarak tanımlanmakla beraber aĢağıdaki anlamları da içermektedir:

ÇeĢitli toplumlarda ve çağlarda kapsamı ve içeriği değiĢen ahlaksal değer alanı

Belli bir dönemde belli insan topluluklarınca benimsenmiĢ olan, bireylerin birbirleriyle iliĢkilerini düzenleyen törel davranıĢ kurallarının, yasalarının ve ilkelerinin toplamı. 16

Türkçede kullanılan “ahlak” kelimesinin kökeni ise Arapça “hulk” kelimesidir. Hulk ise Arapçada huy anlamına gelmekte, insanın yaradılıĢ ve ruh özelliklerinin bütününü, mizacını, tabiatını ifade etmektedir.17

Ġngilizcede ise ahlak anlamına gelen moral kelimesi Latince kökenli, gelenek, alıĢkanlık anlamına gelen “mos”tan türetilmiĢtir.18

Toplum içinde oluĢmuĢ örf ve adetlerin, değer yargılarının, normların ve kuralların oluĢturduğu sistemi inceleyen ahlakın üzerinde durduğu baĢlıca konular; iyinin ve kötünün ayırt edilmesi, doğru ve yanlıĢın belirlenmesi, bir bireyin yapması ve yapmaması veya ondan yapması ve yapmaması beklenen davranıĢların belirlenmesidir.19

Ġyi, kötü gibi ahlaki yargılar birer değer olarak ele alındığı için ahlak değerler dünyasının bir parçasıdır. Bu yüzden de ahlak, kiĢiler arası iliĢkilerde davranıĢlara iliĢkin değere yargıları sistemleri olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu genel değerler yargıları ise, eylemlerimiz konusunda yargıda bulunmak için kullanılıyor. ÇeĢitli

16 “ahlak”, Büyük Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu

http://www.tdkterim.gov.tr/?kelime=ahlak&kategori=terim&hng=md, (EriĢim Tarihi: 10.09.201) 17

“huy” ,Büyük Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu

http://www.tdkterim.gov.tr/?kelime=huy&kategori=terim&hng=md, (EriĢim Trihi: 10.09.2011) 18 ÇoĢkun Can Aktan, Toplam Ahlak, 1. Basım, Zaman Kitap, Ġstanbul, 2004, s. 14.

(19)

gruplarda değer yargılarının farklı olduğu, hatta aynı grupta bile değer yargılarının zaman içinde değiĢtiği görülmektedir.20

Ahlak kelimesine yüklenen anlamlara bakıldığında ahlakın hem bir kurallar dizgesini, hem de aynı kurallar dizgesine ait sorunları inceleyen felsefe disiplinini ifade ettiği görülmektedir. Ancak bunların farklı olduğu ve birbirinden ayrıldığı noktalar etik baĢlığında altında dile getirilecektir.

1.2. Etik

Etik Yunanca‟da karakter anlamına gelen „ethos‟ sözcüğünden türetilmiĢtir. Antik dönemden beri iyi ve doğrunun ne olduğu, mutlak iyi ve mutlak doğrunun olup olmadığını ve bunlara ulaĢılıp ulaĢılamayacağını araĢtırmaktadır.21

Etik, felsefi anlamda değerlerin özünü ve temellerini araĢtıran, insanın bireysel ve toplumsal yaĢamındaki değer iliĢkileri ile ilgili soruları inceleyen bir dal olarak adlandırılmaktadır.22

Etik, öncelikle iyi ve kötünün veya doğru ve yanlıĢın genel sonuçları ile ilgilenmektedir. Bu yüzden de neyin doğru, adil veya iyi olarak adlandırabileceğini belirten prensiplerin doğası etiği oluĢturur. Eylemlerin seçilmesinde önemli bir yeri olan davranıĢların standartları veya prensipleri ise değerleri oluĢturur. Değerler ve kodlar bütünü de eylemlerin seçilmesinde kılavuz rol üstlenir ve ne yapacağımızı değerlendirmemiz için etik temel sağlarlar. 23

Etiğin literatürde ise iki farklı tanımı karĢımıza çıkmaktadır. Bir grup etiği bireyin izlemesi gereken ahlaki standartlar ve kurallar olarak alırken diğer bir grup bireylerin doğru olarak nasıl davranacağını açıklayan ve tanımlayan ilkeler, değerler

20

Ġoanna Kuçuradi, Uludağ Konuşmaları: Özgürlük, Ahlak, Kültür, Türkiye Felsefe Kurumu Yayınları, Ankara, 1994, s. 21.

21 Fatih Beren, “Türkiyede‟ki Polislik Uygulamalarında Polis Meslek Etiği”, Polis Bilimleri Dergisi, Cilt 3 (1-2), s.77.

http://www.pa.edu.tr/APP_DOCUMENTS/D478B2AD-3813-4555-9629-6332F8CF8D33/cms_statik/_dergi/2001/1-2/75-98.pdf (EriĢim Tarihi: 13.09.2011)

22 Bedia Akarsu, Felsefe Terimleri Sözlüğü, Inkilap Kitabevi, 11. Basım, Ġstanbul, 2010, s. 62. 23 Organisation for Economic Co-operation and Development(OECD) – Asian Development Bank (ADB), Managing Conflict of Intereset Frameworks, Tools, and Instruments for Preventing,

Detecting, and Managing Conflict of Interest, Asian Development Bank, Jakarta, 2008, s. 177. ;

Cyrille Fijnaut, Leo Huberts, “Corruption, Integrity and Law Enforcement”, Kluwer Law

International, Den Haag, 2002, s. 2. http://arno.uvt.nl/show.cgi?fid=55174 (EriĢim Tarihi: 24.04.2011)

(20)

ve standartlar sistemi olarak almaktadır. Bu bağlamda etik, insanın belirli normlara göre gerçekleĢen iliĢkiler bütünü, söz konusu iliĢkilerde eylemlerini düzenleyip anlamlandıran ilke, kural ve standartlardır.24

Etikle ilgili her türlü literatürde etik – ahlak ayrımını, birbirini besleyerek somutlaĢtırmaya çalıĢan iki görüĢ bulunmaktadır. Ġlk görüĢ meseleye yerellik – evrensellik bağlamında yaklaĢırken, ikinci görüĢ evrenselliği zaman bakımından kurmaktadır.

Ġlk görüĢ ahlakı bir toplum içinde kabul görmüĢ, bölgesel, ulusal değerler ve görgü kuralları olmak üzere ekonomik, kültürel, eğitim düzeyi ve din gibi öğelere bağlı olarak değiĢebilen uygulamalar, kurallar, emir, yasak, norm ve değerlerle düzenlenmiĢ gelenekselleĢmiĢ yaĢama biçimi olarak kabul ederken, etiği ahlaki açıdan evrensel olarak kabul edilen değer ve normlar olarak görmektedir.25

Ġkinci görüĢ ise etiğin ahlak felsefesi olarak tanımlanmasından doğmaktadır. Bu sebeple de ahlakı belli bir tarihsel dönem boyunca toplumda kabul görmüĢ değerler ve normlar olarak görürken etiği ise tüm zamanlar ve toplumlar için geçerli ahlaki düĢünüĢ ve sorgulama tarzı olarak betimlemektedir. Bu sebeple ahlak yaĢanan bir Ģey, belli bir pratik olarak ele alınırken etik bu pratiğin teorisi olarak düĢünülmektedir.

Her ne kadar literatürde farklı görüĢler olarak yer alsa da her iki görüĢ de, etik – ahlak ayrımı konusunda birbirini beslemektedir. Yerellik ve evrensellik bağlamında kabul edilen etiğin evrensel olduğu düĢüncesi ile zamansallık yönünden kabul edilen etiğin evrensel olduğu düĢüncesi evrensellik üzerinden birbirine eklemlenmektedir. Çünkü her ikisi de insanların, toplumların ve ulusların sahip olduğu farklı ahlaki değer ve düĢünüĢlerin içinde bütün insanlık için ortak olan kimi değerlerin var olduğunu varsayımına dayanmaktadır. Bu söylemde doğal olarak

24 Ahmet Cevizci, Etiğe Giriş, Paradigma Yayıncılık, 2. Basım, Ġstanbul, 2008, s. 3-4.

25Cevizci, a.g.e., s. 3. ; Cüneyt Yüksel, Devlette Etik: Dünya’da ve Türkiye’de Kamu Yönetiminde

Etik, Yasal Altyapı ve Uluslararası Uygulamalar, Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi, 1. Basım,

Ġstanbul, 2010, s. 26.; Cüneyt Yüksel, Siyasette Etik: : Dünya’da ve Türkiye’de Siyasette Etik,

siyasetin Finansmanı, Yasal Altyapı ve Uluslararası Uygulamalar , Boğaziçi Üniversitesi

(21)

insanları bu değerlerin ne olduğunun belirlenmesine iterek etiği ahlak felsefesi alanı haline getirmiĢtir.

1.2.1. Etiğe Temel Yaklaşım Biçimleri

Etik, kendi baĢına bir konu olarak ele alındığında etik konusunun ele alınıĢ biçimlerini inceleyen belli baĢlı yaklaĢımlar bulunmaktadır. Bu bölümde bu yaklaĢım biçimleri üzerinde durulacaktır.

1.2.1.1. Betimleyici Etik

Betimleyici etik, ahlak alanına bilimsel bir yaklaĢım getirir. Yani olması gerekenin ne olduğu veya değerler üzerine değil, Ģu anki durumun ve olanın ne olduğuyla ilgilenir. Bu sebeple betimleyici etik topluma bir gözlemci gibi bakarak toplumdaki ahlaki değerlerin ne olduğu, bu değerlerin nasıl iĢlediği, bu değerler arasındaki iliĢki ve varsa hiyerarĢinin ne Ģekilde olduğu bize söyler. Durkheim‟ın Meslek Ahlakı‟nda belirttiği noktalar betimleyici etikte örtüĢmektedir:

Ahlak ilminin ilk iĢi ahlak hadiselerini müĢahede etmektir; yani, onarlı baĢka ilimlerden ayıran, yalnız kendilerine ait olan ve onlara ahlaki adının verilmesini gerektiren özellikleri görmek, belirtmektir.

Ġkinci olarak ahlakın iĢi onları sınıflandırmaktır; yani, onları ahlaki kılan genel özelliklerinden baĢka, özel özelliklerine göre gruplandırmaktır.

Üçüncü olarak da ahlakın iĢi genel özellikleriyle görülen ve belirlenen olayları izah etmek, açıklamaktır; yani, onları meydana getiren sebepleri, onların cemiyet içinde gördüğü iĢleri, fonksiyonları bulmak, olayları idare eden kanunları aramaktır. 26

Betimleyici etik kimi zaman normatif etiğin kavramlarının açıklanması yoluyla normatif etiğe zemin oluĢturmak için de kullanılmıĢtır.27

26 Emile Durkheim, Meslek Ahlakı (Çev. Mehmet Karasan), Milli Eğitim Basımevi, 3. Basım, Ġstanbul, s. XIV.

(22)

1.2.1.2. Normatif Etik

Normatif etik, betimleme, açıklama ve tasnif etmenin etik için yeterli olmadığını, etiğin görevinin insanların ne yapmaları, nasıl davranmaları, hangi nihai amaç için yaĢamaları gerektiği gibi temel sorulara cevap vermek olduğunu dile getiren görüĢtür. Bu sebeple de topluma gözlemci gibi bakmanın yeterli olmadığı esas hedefin düzenleyici ilkeler belirleyerek insan eylemlerini etiğe uygun hale getirmeye çalıĢmak olarak belirlemiĢtir.

Normatif etiğin temel ahlaki ilkeleri belirlemeye çalıĢması onun teorik yönünü oluĢtururken, normatif etik pratik düzeyde ise uygulamaya yönelir ve özel alanlarla ilgili genel soruları tartıĢarak genel ahlaki ilkeleri özel alanlara uygular.28

Böylelikle de insanlara ahlaki seçimlerde bulunmak konusunda rehberlik eder ve hatta zorlar. Bu yüzden bütün meslek etikleri ya da felsefi etik kuramlarının birçoğu normatif etik kuramlarıdır, çünkü insanlara davranıĢları yönlendirmek için normlar ve değerler bütünü kurarak belirtilen norm ve değer çerçevesinde davranmalarını beklerler.

1.2.1.3. Metaetik

Metaetik, ahlak alanının ötesine geçip ahlakın kendisi hakkında konuĢan, ahlakın doğasını, temel unsurlarını ve dilini çözmeye çalıĢan bir yaklaĢımdır.29

Dilin mantıksal analizi veya kavram çözümlemesi olduğunu öne sürerek analitik felsefenin etik alanındaki tavrını ifade eder. Bu yaklaĢım normatif etiğin baĢarısız olduğunu dile getirerek öncelikle metaetiğin ahlak alanına giren kavramları, yargıları analiz etmek, ahlaki davranıĢ ölçütleri tartıĢmak ve bu kavramların anlamlarını açıklığa kavuĢturmak olduğunu dile getirir. Eğer çeĢitli düzenleyici ilkeler belirlenmek isteniyorsa yukarda belirtilen noktalar açıklığa kavuĢturulduktan sonra ancak bu ilkeler oluĢturulabilecektir. 30

28 Cevizci, a.g.e., s.8. 29 Gökalp, a.g.e., s. 34. 30 Cevizci, a.g.e., s.9.

(23)

1.2.2. Etik Teoriler

Etik ilk çağlardan bugüne üzerine çeĢitli Ģeyler söylenen ve farklı yaklaĢımların ortaya konduğu bir alandır. Burada etik teorilerden sadece modern zamana ait olanlar ve doğa, din, tanrı değil etiğin kaynağını akıl olarak alan görüĢlerden bahsedilecektir. Ayrıca tez konusunun çıkar çatıĢması olması dolayısıyla da toplum – birey, devlet – birey ikilemi üzerinden kendini kuran görüĢlere yer verilecek ve de kiĢisel çıkar – toplumsal çıkar bağlamında bu görüĢlerin tutumlarından bahsedilecektir.

1.2.2.1. Teleolojik Teoriler

Sonuçcu etik teoriler olarak bilinen teleolojik teoriler, eylemin amacından ve niteliğinden çok sonuçlarını vurgular. Birey ahlaki bir sorunla karĢılaĢtığı zaman davranıĢların yarar ve zararlarını değerlendirerek sonuçlar üzerinde odaklanır. En temel eleĢtiri bir davranıĢın tüm sonuçlarını görmenin her zaman olanaklı olmayacağıdır.

1.2.2.1.1. Bencillik Etiği

Etik egoizm diye de adlandırılan bu görüĢ Thomas Hobbes tarafından dile getirilmiĢtir. Hobbes‟un bu görüĢü toplum sözleĢmesi kuramına dayanmaktadır ve temel olarak bireyin her türlü yolla kendi çıkarını artırmasını ifade eder.

Etik egoizmin temeli psikolojik bencillik olarak düĢünülmektedir. Psikolojik bencillik, bireyin doğası itibariyle daima kendi çıkarını gözettiği, kendine üstünlük sağlayan ya da yararlı olan Ģeyleri aradığı, kendi menfaatine olacak Ģekilde hareket ettiği veya kötüye kıyasla en büyük oranda iyiyi getireceğini düĢündüğü Ģeyleri yaptığını anlatır.31

Yani birey bütün eylemlerinde psikolojik olarak kendini düĢünmektedir, hatta psikolojik bencilliğe göre baĢkasının yararına bir eylem gerçekleĢtirdiğinde bile bireyin uzun vadede kendi yararını, kendisi için iyi olanı yaptığı savlanır.

(24)

Etik egoizm, bireye, yalnızca kendi çıkarını dikkate alması gerektiğini, bütün eylemlerinde en yüksek değerin kiĢinin kendi baĢarısı, tatmini ve mutluluğu olduğunu dile getirmektedir. Bu sebeple de bireye bütün eylemlerinde ahlaki değer olarak bu normatif görüĢ aktarılır.32

Hobbes, hayatın korunması ve sürdürülmesinin insan eylemlerinin yegane ve temel amacı olduğunu söylemiĢ, etik görüĢünü de bu psikolojik durum üzerinden kurmuĢtur.33

Doğa halinde savaĢ içinde olan insanın toplum sözleĢmesiyle barıĢı sağladığını, böylelikle kimi haklarından vazgeçer gibi görünse de aslında kendi çıkarına olanı seçmiĢtir. Çünkü doğa durumu ister güçlü, ister güçsüz olun her durumda savaĢın devam etmesidir; sizden güçsüzlerle karĢılaĢabileceğiniz gibi sizden güçlülerde de karĢılaĢabilirsiniz ve bugün ki gücünüz yarın var olmayabilir. Bu durumda insan sahip olduğu çıkarından vazgeçmiĢ gibi görünse de aslında uzun vadede kendi çıkarına uygun olanı gerçekleĢtirmiĢtir.34

ĠĢte bu nokta rasyonel egoizmin baĢladığı noktadır. Yani insanlar çıkarlarını rasyonel bir Ģekilde ilkeleĢtirmektedirler.35

Bu yüzden bireyin ilk baĢta çıkarına görünmese bile bireyin hem rasyonel düĢünmesi hem de psikolojik olarak sahip olduğu egoizm bireyin eylemlerinde en önemli değerin rasyonel Ģekilde ilkeleĢtirilmiĢ kendi çıkarı olduğu kabul edilmektedir.

Hobbes‟da bu rasyonelliğin sonucunda bireylerin kimi haklarından vazgeçerek devlet denilen yapıyı toplum sözleĢmesi üzerinden kurduğunu belirtmektedir. Yani Hobbes‟a göre toplum ve devlet bireylerin çıkarlarından vazgeçerek ama aslında temelde yaĢamı sürdürme dürtüsünden doğmaktadır.

1.2.2.1.2. Faydacı Etik

Jeremy Bentham ve John Stuart Mill faydacılık yaklaĢımının önemli isimleridir. Bu yaklaĢım “haz – acı” ölçütünü merkeze almakta ve bir eylemin en çok sayıda insana en büyük oranda mutluluğu ortaya çıkarabildiği kadarıyla doğru

32 Cevizci, a.g.e., s. 98-99. 33

Ahmet Cevizci, Felsefe Tarihi, Say Yayınları, 2. Baskı, Ġstanbul, 2010, s. 469. 34 Cevizci, a.g.e., 2008, s.100-106.

35 A. Stroll, A. A. Long, V. J. Bourke, R. Campbell, Etik Kuramları, Lotus Yayınevi, Ankara, 2008, s. 115.

(25)

olduğunu söylemektedir.36

O yüzden bu yaklaĢım etik olanın ne olduğunu belirlemek için nesnel bir ölçüt getirme çabasındadır ve „en yüksek mutluluk ilkesi‟ni benimsemiĢtir.37

Bentham‟a göre, insan her eyleminde olabildiğince çok mutluluğu göz önünde bulundurursa, kendi iyiliği de bu eylemle en iyi Ģekilde sağlanır. BaĢka bir deyiĢle, insan kendi iyiliği için herkesin iyiliğini göz önüne almalıdır. Etik bir kiĢi kendi mutluluğunu isteyecektir ancak bunu çok sayıda insanın çok sayıda mutluluğunu istemeden gerçekleĢtiremeyeceğini bilmelidir.38

Benthamcı faydacı felsefe „maliyeti düĢürme ve hazzı en çoğa çıkarma veya faydayı maksimize etme‟ ilkesiyle toplumsal konularda karar alırken; bireyin değil, tüm toplumun faydasının maksimize edilmesine inanır. Kamu politikalarında da toplumda en çok kiĢiye en büyük mutluluğu veya faydayı sağlama ilkesinin benimsenmesi gerekir.39 Bu yüzden Bentham kamusal çıkara hizmet etmesi için kiĢisel çıkarın güdümlenmesini savunur.40

Mill, bir eylemin değerlendirilmesinde niteliksel değerlendirme kadar daha yüksek ve daha aĢağı hazlar ile daha çok önemli ve daha az önemli ödevler arasında ayrım yapılmasının önemli olduğunu vurgular. Mill‟e göre insanların eylemleri hem niceliksel hem niteliksel olarak en yüksek olan iyidir, yani mümkün olduğunca acıdan kaçınmak ve mutlu olmaktır.41

Kamusal iyinin özel iyilerin toplamı olduğunu savunan Mill, bireysel yarar ve mutlulukla toplumsal fayda ve mutluluğun çakıĢacağını varsaymıĢtır, çatıĢma durumunda ise genel yararın bireyin yararının önüne geçmesi gerektiğini savunmuĢtur.42

36 Stroll vd., a.g.e., s. 120 37 Cevizci, a.g.e., 2008, s. 191. 38

Bedia Akarsu, Mutluluk Ahlakı Ahlak Öğretileri – 1, Ġnkılap Yayınları, Ġstanbul, 1998, s. 169-171.

39 Songül Sallan Gül, Sosyal Devlet Bitti Yaşasın Piyasa Yeni Liberalizm ve Muhafazakarlık

Kıskacında Refah Devleti, Ebabil Yayıncılık, 2. Baskı, 2006, s. 15.

40 Özge Sanem ÖzateĢ, “Sosyal Hizmet Etiğinin Felsefi Temelleri”, Toplum ve Sosyal Hizmet, Cilt 21, Sayı 1, Nisan 2010, s. 91.

http://psikiyatriksosyalhizmet.com/wp-content/uploads/2010/02/sosyal_hizmet_etiginin_felsefi_temelleri.pdf (EriĢim Tarihi: 17.10.2011) 41 Akarsu, a.g.e., s. 172.

(26)

1.2.2.2. Deontolojik Teoriler

Görev etiği olarak da adlandırılan deontolojik teoriler, bireyin davranıĢının sonuçlarından bağımsız olarak, ahlaki açıdan doğruluğu üstünde durur. Ahlaki eylemin doğruluğu ve ödeve uygun olup olmadığı önemlidir. Bireyin tek görevi, kabul edilmiĢ, yerleĢmiĢ ahlaki ölçütlere uymaktır.

1.2.2.2.3. İdealist Etik

George Wilhelm Frederiche Hegel tarafından geliĢtirilen idealist etikte evren, Subjektif ruh ve objektif ruh diye ikili ayrıma gider. Subjektif ruhu keyfi irade ve kiĢinin kendilik bilinci olarak ortaya koyan Hegel bu iradenin egoist, öznel, belli – belirsiz, uçsuz – bucaksız bir özgürlük olduğu ve toplumsal yaĢamda bireyin canının istediğini yapmasını, dilediğince davranmasını gerçek ve doğru bir özgürlük görmez ve bu özgürlüğü reddeder. Objektif ruh‟ta ise birey toplumsal rolünün farkına varmıĢ ve böylece bireysel bilinci evrensel bilinçle özdeĢ hale gelmiĢtir. Bireyin de ancak bireysel duygularıyla değil toplumsal gerçekliğin yasalarınca hareket ettiği ölçüde özgür olduğunu savunur.43

Toplumla birey arasındaki iliĢkide bu yüzden önemli olan toplumun rasyonel düzenlenmesidir. Toplum rasyonel olarak düzenlendiği müddetçe bireyler toplumu kendisine yabancı bir Ģey olarak değil, kendi iradesinin bir görünümü, bir ifadesi olarak görür. Böylelikle ödev ile kiĢisel çıkar örtüĢür.44

1.2.2.2.4. Ödev Etiği

Immanuel Kant tarafından dile getirilen ödev etiği, hak ve ödevleri herkese eĢit olarak uygulamak üzerine kuruludur. Kant‟a göre yalnızca doğru davranıĢın uygulanması yeterli değildir, bunun yanında davranıĢın doğru güdülenmiĢ olması gerekir. Kimi zaman kiĢinin kendi çıkarı ile ters düĢebilecek görevlerin uygulanmasında temel olan, en doğru davranıĢın belirlenmesidir. Eğilim ve zorunluluk arasında ayrım yapan Kant, bireyin zorunluluk olmadığı sürece istediğini

43 Bahir GüneĢ Türközer, Hegel’in Hukuk Sistematiğine Özlü Bir Bakış, s. 1-4, http://w3.gazi.edu.tr/web/bahir/HEGEL.pdf (EriĢim Tarihi: 18.10.2011)

(27)

yapabileceğini ancak zorunluluk söz konusu olduğunda kiĢinin aksini yapmaya yönelik eğilimlerine rağmen zorunlu olduğu Ģeyi yapmasının ahlaki davranıĢ olduğu belirtir. Tayland‟da gerçekleĢen sel felaketinde ülkede posta dağıtımda çalıĢan Taylandlının “Buraya gelmek istemiyorum, çünkü su seviyesi çok yüksek ama gelmem gerekiyor çünkü insanlar mektuplarını bekliyor” 45

Ģekildeki açıklaması ödev etiğine iyi bir örnek teĢkil ediyor.

“Eylemlerimizde, övgüye değer olma gibi böbürlenmeye götüren bir durum varsa güdüye ben sevgisi karışmış, duyusallık yönünden de bir dayanak bulmuş demektir. Ancak ödevin kutsallığını her nesneden üstün tutmak, usumuz bunu kendi buyruğu olarak tanıdığından, öyle yapılması gerektiği bilincine varmak duyular dünyasının hepten üstüne yükselmek demektir. Bu durum, her zaman sonuç vermese bile, duyusallığa egemen bir yetinin güdüsü olarak, yasa bilincine sıkı sıkıya bağlıdır.” 46

Ödev, yasaya saygıdan dolayı yapılan eylemin zorunluluğudur. Bu nedenle ödev duygusu dıĢında hiçbir Ģeyin ahlaki değer taĢımadığını, bir davranıĢın ancak ödev ve yükümlülük duygusuyla yapıldığı zaman ahlaki bir değeri olabileceği belirtilir.47 Hugman‟a göre de bu ilkeden yola çıkılarak mesleki etik kurallar oluĢturulmuĢtur.48

1.2.3. Meslek Etiği

Durkheim‟a göre meslek etiği her zaman bir grubun eseridir. Çünkü meslek etiği, bir grup ya da topluluk onu koruduğu sürece var olabilir. Bu özel gruplar da

45

NTV, Haber Bülteni, 01.11.2011 – 17:46, http://video.ntvmsnbc.com/tayland-sele-teslim.html (EriĢim Tarihi: 01.11.2011)

46 Immanuel Kant, Pratik Usun Eleştirisi (Çev. Ġsmet Zeki Eyüpoğlu), Say Yayınları, 1999, s. 237-238.

47

Cevizci, a.g.e., 2008, 176.

48 Akt: Aslıhan Burcu Öztürk, “Sosyal Hizmet Etiğinde Farklı YaklaĢımlar”, Toplum ve Sosyal

Hizmet, Cilt 20, Sayı 1, Nisan 2009, s. 105. http://asosindex.com/journal-article-abstract?id=1667 (EriĢim Tarihi: 18.10.2011)

(28)

ancak aynı meslekten olan bireylerin bir araya gelerek oluĢturdukları dernek, federasyon, sendika ve meslek birlikleri gibi kuruluĢlar olabilir.49

Bu özel gruplar aracılığıyla ortaya konan normlar meslek yaĢamını anlamaya ve denetlemeye katkıda bulunur. Bu normlar sadece hizmet verilen kiĢilerle olan iliĢkileri değil aynı zamanda meslek içindeki bireylerin birbirleriyle olan iliĢkilerini de düzenlemektedirler. Böylelikle doğabilecek zarar ve diğer sorunlar ortaya çıkmadan önlenebilir.50

ÇeĢitli meslek alanlarına özel etik ilke ve kurallar ilk Batı Uygarlığı‟nda görülür. Meslek ilkeleri bilinen ilk meslek hekimliktir. Eski Yunan‟da yaĢamıĢ olan Hipokrat (M.Ö. 460 – 370) tarafından hekimlik mesleğindeki etik ilkelere kaynaklık eden bugünde Hipokrat Yemini olarak anılan bir yemin hazırlandığı bilinmektedir. Türk – Ġslam tarihinde ise fütüvvet adı verilen ve meslek ahlakı ilkelerini yazılı halde ortaya bir teĢkilatın varlığı bilinmektedir. Ayrıca Türk tarihinde Ahilik kurumunun esnaf örgütü olmanın yanında meslek sahipleri arasında rekabet ve çatıĢmaları ortadan kaldıracak kural ve ilkeler mesleki etik örnekleri olarak gösterilmektedir.51 Günümüzde ise her mesleğin dernekler, sendikalar, uluslararası kuruluĢlar gibi yapılanmalara sahip olduğu ve bu kuruluĢlar aracılığıyla da mesleğe ait belirlenen etik ilkeler, normları görmek mümkündür.

Fakat her mesleğin kendi özel Ģartları, durumları ve kavramlaĢtırması olmasına rağmen meslek etiklerinde ortak noktalarda kendini göstermektedir. Mesela kamu yönetiminde etik söz konusu olduğunda insan hakları, kamu yararı kavramları kendini ön planda gösterirken, daha çok iĢ ahlakı olarak isimlendirilen özel sektörün mesleki etiğinde ise ekonomik olmak, sorumluluk kavramları özel bir yere sahiptir. Ancak her meslek etiğinde ortak kavramlar olarak dürüstlük, güvenilirlik, mesleki bağlılık ve saygıyı bulmak mümkündür.

49 Emile Durkheim, Meslek Ahlakı (Çev: Mehmet Karasan), Milli Eğitim Basımevi, Ankara, 1949, s 12-13.

50 Timo Airaksinen, “Professional Ethics”, Encyclopedia Of Applied Ethics, Vol:3, Academic Press, California, 1988, s. 672.

(29)

Meslek etiği farklı bakıĢ açılardan incelenebilmektedir. Ġlk bakıĢ açısı meslek etiğini pratik kararlara kılavuzluk eden etik değer ve kodlar olarak gören yaklaĢımdır. Bu yaklaĢım açık ve bilinçli olarak eylemin belirleyicisi olmaktadır. Uygulamalar, sistemleĢtirilmiĢ değer ve yükümlülüklerin kendisi olarak anlaĢılmaktadır.52

Ġkinci yaklaĢım ise mesleki uygulamaların zıtlıklar içerdiğinden bahseder. Bu nedenle de ikilemli yaklaĢım olarak anılmaktadır. Mesleki etik, hem kötü mesleki uygulamaların eleĢtirisini hem de meslek alanındaki önemli sorunları ve ikilemleri içermelidir. YaklaĢım en köklü sorunları ele alarak onları derinlemesine inceler. Fakat birkaç örnek üzerinde odaklandığı için durumu daha dengeli olarak değerlendirmekte zayıf kalması eleĢtirilmektedir.53

Bir diğer yaklaĢım standartlar yaklaĢımıdır. Buna göre yapılması gereken meslek etiği standartlarının geliĢtirilmesidir. Bu standartlar mesleki uygulamalarda rol oynamakla kalmayacak bunun yanında hak ve ödev gibi kavramların uygulanmasını sağlayacaktır.54

Meslek etiğine en yeni yaklaĢım ise erdem etiğidir. Meslek içindeki kiĢinin gerçekleĢtirebileceği iyi yaĢam üzerine odaklanmaktadır. Ödev ve yükümlükler yerine karakter ve erdemleri ön plana almaktadır.55

Meslek etiği, etik ikilemler ve etik sapmalardan olumsuz etkilenmektedir. Etik ikilem, bir konunun birbiriyle çatıĢan iki tarafının bulunması ve bu iki tarafın doğruluğu tartıĢılabilir yanlarının bulunması iken; etik sapma ise etik olmayan kararlara alınması durumudur. KiĢisel çıkarı düĢünmek ve herkesten farklı etik

52 Timo Airaksinen, “The Philosophy of Professional Ethics”, Institutional Issues Involving Ethics

and Justice, Vol:1, s. 202 http://www.eolss.net/Sample-Chapters/C14/E1-37-02-02.pdf (EriĢim Tarihi: 24.10.2011) ; Ġnayet Pehlivan Aydın, Eğitim ve Öğretimde Etik, Pegem Yayınları, Ankara, 2003, s. 24.

53 Aydın, a.g.e., s.24 54 a.g.e., s.25 55 a.g.e., s.25

(30)

standartlara sahip olmak etik sapmalara neden olmaktadır. Etik ikilemlerle çok sık karĢılaĢılmaktadır.56

1.2.4. Yönetsel Etik

ĠĢ ahlakı, etik yönetim, yönetimde etik gibi çeĢitli isimlendirmeler de anılan yönetsel etik, belirli bir örgüt içinde, o örgüt tarafından belirlenmiĢ kurallarla beslenerek ortaya çıkmıĢtır.57

Belirli bir örgütte doğru davranıĢlara ulaĢmak için gerekli olan ilke ve standartları ifade etmektedir. Bu nedenle de bir tür mesleki etiktir. Ġngilizcede “Administrative Ethics” olarak geçen bu kavram yönetim faaliyetinin yürütüldüğü bütün örgütleri ve yapıları içinde barındırmaktadır. Bu nedenle hem kamu yönetim yapıları hem de iĢletme yönetim yapıları için ortak kullanılan bir kavramdır.

Yönetsel etik bir taraftan doğru davranıĢı belirleyen ilke ve standartlar olarak kullanılırken bir yandan da örgüt kültürü ve örgütte çalıĢanların sahip oldukları değer yargılarına uygun davranıĢlara dayalı oluĢumları da ifade ederek var olan durumu yansıtmaktadır.58

Bu yüzden yönetsel etik olumlu ve olumsuz yönleri içinde barındıran bir kavramdır. Olumlu yönler, genel ahlak anlayıĢındaki iyilerin ve pozitif yönlerin, örgüt amaçlarına ve örgüt kültürüne yansıma durumları, pozitif yönetsel etik bu anlamda yaygın ahlak anlayıĢının hakim olduğu dürüst bir bireyin örgüte katıldığı ve bütünün bir parçası olmasıdır. Ġkinci olarak toplumdaki yaygın ahlak anlayıĢı içinde var olan kötü ve yanlıĢın hakim olduğu negatif yönler ise, örgütlerde de Ģekillenen negatif bir ahlak anlayıĢı ortaya çıkarabilmektedir. ĠĢte bu yönetsel etiğin olumsuz yönünü oluĢturur. Örgüt içinde bu negatif yönün görünümü ise kamu personelinin bireysel fayda ya da statü kazançları sağlamak için görevini

56

ArĢ. Gör. Burcu ĠĢgüden, Prof. Dr. Adem Çabuk, “Meslek Etiği ve Meslek Etiğinin Meslek YaĢamı Üzerindeki Etkileri”, Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt:9, Sayı:16, Aralık 2006, s.63. http://sbe.balikesir.edu.tr/dergi/edergi/c9s16/makale/c9s16m4.pdf (EriĢim Tarihi: 25.11.2011)

57 Kamil Ufuk Bilgin, “Kamu Yönetiminde Yönetsel Etiğin Yönetim Ölçeğinde Değerlendirilmesi”,

21. Yüzyılda Nasıl Bir Kamu Yönetimi Sempozyumu, TODAĠE Yayınları, Ankara, 1997.

58 Ahmet Yatkın, “Etik DüĢünce ve DavranıĢın Yerel Yönetimlerde Hizmet Verimliliğinin Arttırılmasında Rolü ve Önemi (Elazığ Belediyesi Örnek Alan AraĢtırması)”, Fırat Üniversitesi

(31)

aksatmasıdır.59

Buradan anlaĢılacağı gibi yönetsel etik toplumsal değer ve normlardan etkilenmekte, hatta yönetsel etiğin sınırları ve durumu toplumsal etikten güç ya da zayıflıklar edinmektedir.

Yönetsel etik üç bölümde ele alınıp incelenebilir:

KiĢisel Uygulamalar ve Ahlaki Sorunlar: Bu tip etik sorunlar, çalıĢanların yasadıĢı olan, ancak kiĢisel doyum ve kazançla neticelenen etik seçimlerini içerir. Kaynakların yanlıĢ kullanımı, çıkar çatıĢması bu grup içerisine giren örnekler arasındadır.

Mesleki Eylemler: Yöneticilerin mesleki konularla ilgili olarak yaptıkları etik seçimleri kapsar. Kayırma örnek olarak verilebilir.

Günlük Yönetim ĠĢleri: Gücün kullanımı, örgütün ve bireylerin Ģekillendirilmesi, doğru değerlerin kararlaĢtırılması ve uygulanan seçimlerin haklılığın yargılanması ele alınabilir. 60

1.2.4.1. Yönetsel Etiğin Tarihsel Çerçevesi

Kamu yönetiminde bürokratik ethos ve demokratik ethos olmak üzere iki etkin gelenek ve paradigma kendini göstermektedir. Bürokratik ethos, Weber ve onun bürokrasi modeliyle, Wilson ve onun yönetim ikiliğiyle ve Taylor ve bilimsel yönetim anlayıĢıyla bir bütün oluĢturmaktadır. Verimlilik, etkinlik, uzmanlık, sadakat ve hesap verebilirlik olmak üzere 5 temel kavram ise bürokratik ethosu tanımlayan kavramlardır.61

Demokratik ethos ise, rejim değerlerinin temel kavramları, Frederickson ve Hart ve Cooper tarafından tanımlanan vatandaĢlık, Lippmen tarafından tanımlanan kamu yararı, ve Rawls tarafından tanımlanan sosyal adalet ve yeni kamu yönetimi anlayıĢını içermektedir.62

59 Raci Kılavuz, “Yönetsel Etik ve Halkın Yönetsel Etik OluĢumuna Etkileri”, Cumhuriyet

Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 26, No: 2, 2002, s. 259.

60

Ġnayet Pehlivan, “Yönetimde Etik Sorunu ve Kamu Yöneticisinin Etik DıĢı DavranıĢları”, 21.

Yüzyılda Nasıl Bir Kamu Yönetimi Sempozyumu, TODAĠE Yayınları, Ankara, 1997.

61Goss, a.g.k. , s. 579. 62a.g.k. , s. 579.

(32)

Yönetsel etik bürokratik ethos‟un her noktasını içerisinde barındıran fakat bunun yanında bürokratik ethos‟la demokratik ethos‟un insan hakları ile geliĢen vatandaĢlık kavramı ve kamu yararı kavramı ile iliĢkili kısımlarıyla yaĢadığı gerilimi azaltmak için yeni bir araçtır.

Tarihsel olarak bakıldığında bu kapsayıcı amacın çok daha derin bir izini bulmak mümkündür. Çünkü yönetsel etiğin yaygınlaĢmaya baĢladığı 1970‟ler Batı‟da yeni kamu yönetimi anlayıĢına geçiĢin baĢladığı ve 80‟lerle birlikte arttığı bir ortamda kendine yer edinmiĢtir. Bunun tek sebebi ise kamu sektörünün küçülerek özel sektöre alan açması ve özel sektörle artan iliĢkisidir.

Yönetsel etik, ilk kez, özel sektörle kamu sektörü arasında gerçekleĢen transferin sağlıklı iĢlemesinin bir aracı olarak kendini sunmuĢtur. Çünkü yönetsel etik çalıĢmaları, uygulamaları ve düzenlemeleri Batı‟da ortaya çıkan rüĢvet, yolsuzluk vb. sonucunda kendini göstermiĢtir. Bunda en büyük etken ise bu etik dıĢı davranıĢlardan olumsuz etkilenen özel sektörün tam rekabet koĢullarının sağlanmasını istemesidir. Bu sebeple bugün üzerinde fikir birliği bulunan birçok faktörü (kamu yararı, kamu güveni vs.) yönetsel etiğe bu ekonomik koĢuldan sonra eklemlenen toplumsal faktörler olarak görmek mümkündür.

Ancak Ģunu da belirtmek gerekir ki yönetsel etik ile ilgili bugün tartıĢılan olaylar ve durumları tarihsel olarak 1970 ve sonrasına hapsetmek yanlıĢtır. Yönetsel etikle ilgili bu konu ve durumların birçoğu çok farklı coğrafyalarda, çok farklı zamanlarda ve niceliksel olarak çok farklı olsa da bir çok devlet içinde yaĢanmaktadır. 1970 ve sonrası yönetsel etik için önemli kılan ise özel Ģirketlerle artan iliĢkilerin konuyu dikkat çekici ve karmaĢık bir hale getirmiĢtir.

1.2.4.2. Yönetsel Etik Davranış İlkeleri

Yönetsel etik, yönetsel kararların verilmesinde tutarlı, tarafsız ve gerçeklere dayalı, bireylerin varlık ve kiĢiliklerine saygı duyan, herkes için en iyi olacak Ģekilde eylemlerin seçilmesi ve bu eylemlerde adalet, tarafsızlık, dürüstlük, sorumluluk,

(33)

açıklık gibi evrensel değerleri merkeze alan ve yöneticilere kamu hizmetini yerine getirirken yol gösterici, rehber olabilecek davranıĢ ilkelerini içermektedir.63

1.2.4.2.1.Adalet, Eşitlik ve Tarafsızlık

Adalet, temelinde eĢit toplumsal koĢullar ve imkanlar ölçüsünde tüm insanların özgürce ve çok yönlü geliĢmesini, hak ve sorumlulukların eĢit paylaĢıldığı bir toplumda kiĢilerin yaratıcılıklarını sergileyerek çalıĢabilmelerini, kiĢi erdemlerinin güvence altına alınması öngören bir etik ve hukuk ilkesidir.64

Geleneksel olarak adalet kavramı ya bireylerin bir özelliği olarak adil olma ve adil davranmayı ya da kuralların uygulanmasında tarafsızlık ve bütünlüğü ifade etmek için kullanılmaktadır. Ġlk durumda adalet toplumsal ya da ekonomik bir durumun değil de bireysel bir davranıĢın niteliğini göstermekte; ikinci durumda ise, adaletin Ģekli (formel) kısmını vurgulamaktadır.65

Yönetsel etik söz konusu olduğunda her iki yaklaĢımında geçerlidir. Çünkü yönetim aygıtında çalıĢan personelin hizmeti sunarken adil davranması, yöneticilerin de görevlileri açısından yönetimde görev, yetki ve sorumlulukları eĢit bir Ģekilde dağıtması (örgütsel adalet) ve yasalara uygun davranması beklenmektedir.66

EĢitlik ise, tüm insanlara eĢit muamelede bulunmayı, herkesin yaĢ, cinsiyet, ırk, etnik ve dini köken, sosyo-ekonomik statü açısından eĢit muamele görmesini ve kamu hizmetine eĢit oranda ulaĢabilmesini ifade eder.67

Bu yüzden eĢitlik anlayıĢı sadece toplumun bireyleri arasında kapasite ve toplumsal fırsatların kullanılmasında, bireylerin toplum içindeki pozisyonları itibarıyla eĢit haklara sahip olması gerektiğini belirten fırsat eĢitliğini68 değil aynı zamanda toplumsal menfaatler, toplumsal fayda ve sorumlulukların eĢit dağıtılmasını69

dile getiren eĢit muameleyi de kapsamaktadır.

63

Ġnayet Aydın, Yönetsel, Mesleki ve Örgütsel Etik, Pegem A Yayıncılık, Ġstanbul, 1998, s. 6. 64 Aziz ÇalıĢlar, Ansiklopedik Kültür Sözlüğü, Altın Kitaplar, Ġstanbul,1983, s.9.

65 Mustafa Erdoğan, Liberal Toplum Liberal Siyaset, Siyasal Kitabevi, Ankara, 1998, s.72. 66 Aydın, a.g.e., s.58.

67

Gerald Corey, Marianne Schnider Corel, Patrick Callanan, Issues and Ethics In The Helping

Business, Brooks/Cole Pub. Co., California, 1998, s. 12-14.

68 Akt: Dr. Pir Ali Kaya, “Sosyal Adaletin teorik Çerçevesi Üzerine Bir Değerlendirme”, Prof. Dr.

(34)

EĢitlik ilkesine uyulması tarafsızlığı da beraberinde getirmektedir. Çünkü tarafsızlık, kamu hizmetinin bireylerin farklılıkları (dil, din, ırk vb.) gözetilmeksizin sunulmasını ifade etmektedir. Tarafsızlık, kamu görevlilerinin kendi duygu, düĢünce, beklenti vb. dikkate almadan muamele etmeyi anlatmaktadır. Kamu yönetiminde karĢılaĢılan temel etik dıĢı davranıĢlar söz konusu olduğunda çoğunluğunun tarafsızlık ve dolayısıyla eĢitlik ihlallerinden doğduğu görülmektedir.

1.2.4.2.2. Sorumluluk, Hesap Verebilme ve Şeffaflık

Mesleki sorumluluk tüm uygulayıcıların bir göreve giriĢte sahip olmaları gereken asgari zorunluluk ve sorumluluklardır.70 Yönetim açısından bireysel sorumluluk toplumsal, etik-yasal kurallara uymak ve iyi karar vermek olarak nitelendirilen sorumluluklardır.71

Kamu görevlileri, kamu yararı için yasalara ve devlet politikasına uygun Ģekilde kaynak ve yetkilerini kullanmakla sorumludur.Bu yüzden sorumluluk yönetimin bir üyesi olunması nedeniyle sahip olunması gereken zorunlulukları ve kamu hizmetinin sonuçları nedeniyle cevap verebilmeyi ifade etmektedir.

Sorumlulukta cevap verebilme durumu hesap verebilme ilkesine yol açmaktadır. Bürokratik hesap verebilirlik kurumsal direktiflerle temellendirilen hiyerarĢik düzenlemelere dayanırken, yasal hesap verebilirlik yasalarla garanti edilmekte, politik hesap verebilirlik ise seçilen görevlilerin müĢterilere, vatandaĢlara ve diğer birimlere cevap verebilirlik ile sağlanmaktadır.72

Hesap verme; kamu görevlileri aldıkları her türlü kararla ilgili hesap vermeye ve koĢullara göre resmi karar ve eylemlerini ilgili yetkili veya halkın önünde

Yayın No:38, Ankara, 2000, s. 236. http://www.tuhis.org.tr/yayinlar/nekinarmagan.pdf#page=238 (EriĢim Tarihi: 28.11.2011)

69

Friedrich A. Hayek, Kanun, Yasama Faaliyeti ve Özgürlük: Sosyal Adalet Serabı (Çev. Mustafa Erdoğan), Türkiye ĠĢ Bankası Yayını, Ankara, 1995, s. 97.

70 Edgar Morcher, Otto Nemer, Peter Simmons, Applied Ethics in A Troubled World, Kluwer Academic Publishers, 1998, s.167

71

Bauman, a.g.e., s.42.

72 Nancy Roberts, “Keeping Public Officials Accountable Through Dialoque: Resolving the Accountability Paradox”, Public Administration Review, Vol. 62, No. 6, November/December 2002, s. 658.

(35)

açıklaması, mevcut koĢullara, kararlara ve eylemlere dair bilgi eriĢilebilir, görünür ve anlaĢılır olması durumudur.73

ġeffaflık olarak da dile getirilen açıklık, kamu yönetiminin yaptığı eylem ve iĢlemlerin hangi yollarla yapıldığının, gerekçesinin, amaçlarının ve sonuçlarının, yani karar alırken kullanılan bütün yol ve yöntemlerin ve alınan kararların herkes tarafından açık ve net olarak bilinmesini ifade etmektedir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken tek husus, devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgeler, kamu güvenliğinin zorunlu kıldığı durumlar, kiĢisel hakların korunması durumlarında istisnanın olabileceğidir. Ancak bu istisnai durumlarında sınırları net ve açık bir Ģekilde çizilmelidir.

Hesap verebilirliği ve Ģeffaflığı sağlamak içinde; rol ve sorumlulukların açıkça belirlenmesi, prosedür ve süreçlerin iyi tanımlanması, performans beklentilerinin net olması, beklenti ve bu beklentileri karĢılayacak kaynak dengesinin kurulması ve bu süreçler sonucunda güvenilir bir raporlama ve gözden geçirmeni sağlanması gerekmektedir.74

1.2.4.3. Etik Kodlar

Etik kodlar uyum politikalarını içeren yani etik standartlar, temel değerler, prensipler, organizasyonun etiksel uyumunu ifade eden ve iĢgörenlerin davranıĢlarına veya organizasyonun tümüne rehberlik etmesi amacıyla oluĢturulan resmi ve yazılı dokümanlar; kabul edilebilir davranıĢların minimum özelliklerini ortaya koyan yapılacak iĢlerde saptanan standartlardır.75

Etik kodlar, kamu yönetiminde etiğin sınırlarını çizen ve yolun nereden geçmesi gerektiğini belirleyen kodlardır. Ancak bunları kanunlar ve yasalarla karıĢtırmamak gerekir. Kanunlar ve yasalar da kodlar içermektedir ancak etik kodlar söz konusu olduğunda nadiren detaylı ve spesifik

73TÜSĠAD, Devlette Etikten Etik Devlete: Kamu Yönetiminde Etik Kavramsal Çerçeve ve

Uluslararası Uygulamalar, Cilt:1, Ġstanbul, 2005,s. 86; Yüksel, a.g.e., s. 62

74 Erdoğan Kesim, “Bir Etik DavranıĢ Ġlkesi Olarak Hesap Verebilirlik (Hesap Verme Sorumluluğu)”, 2. Siyasette ve Yönetimde Etik Sempozyumu – Bildiriler Kitabı, Sakarya Üniversitesi, 18-19 Kasım 2005, s. 271-272

75

Çetin BektaĢ, Mehmet Ali Köseoğlu, “Etik Kodlarının Yönetsel Karar Alma Sürecine Etkileri ve Bir Model Önerisi”. “İş,Güç” Endüstri İlişkileri ve İnsan Kaynakları Dergisi, Cilt:9, Sayı: 2, 2007, s. 97; Namık Kemal Öztürk, “Yolsuzluklarla Mücadelede Ġtalya‟dan Ders Alınabilir mi?”, Amme

(36)

yasaklar mevcuttur. Daha çok belirli yasalar ve hükümet eylemlerini bilgilendirmek için tasarlanmıĢ daha geniĢ prensipler etik kodları oluĢturmaktadır.76

Yani etik kodlar daha çok yasaların hazırlanmasına, uygulanmasına ve eylemlere yön veren kılavuzlardır. Bu nedenle de yönetsel etiğin en temel yapı taĢı olarak görülmektedirler.

Kodlar sadece insanların günlük yaĢamlarında onlar tarafından mevcut inanç ve uygulamaları kapsadığı ve iyi tasarlandığı, anlaĢıldığı ve desteklendiği zaman çalıĢır ve yalnızca güven ortamı içinde etkili olabilir.77

Etik kodlar böylelikle kamu görevlilerini destekler ve dört değeri kamu görevlilerine aĢılar: Demokratik değerler, profesyonel değerler, etik değerler ve insani değerler.78

Etik kodları istek kodları, eğitim kodları ve düzenleyici kodlar olarak üçe ayırmak mümkündür. Ġstek kodları, uygulayıcıların gayret göstermesi gereken ideallerin ifadesidir. Yani istek kodları olması gerekenin ifade edildiği, uygulayıcılardan yapmaları istenen davranıĢ ve iĢlemlerin neler olduğu belirtmektedir. Eğitim kodları, geniĢ yorum ve ifadelerden oluĢmaktadır. Çünkü kodun mesleki uygulamalarla ilgili etik sorunların çözümüne nasıl yardımcı olacağını gösterir. Düzenleyici kodlar ise, temel olarak mesleki faaliyeti yönetecek ve hizmet verecek olanlar için detaylı bir kural listesini içermektedir. Böylelikle hem kuralların izlenmesi hem de yaptırımların uygulanması sağlanmaktadır.79

Etik kodların kullanımı daha çok uluslararası yolsuzlukla mücadele antlaĢmalarıyla kabul edilmiĢtir. Çünkü her meslek etiğinde olduğu gibi yönetsel etikte de bu kurallar dünyanın neresinde olursa olsun aynı meslekte çalıĢan bireylerin

76 Stuart G. Gilman, Ethic Codes and Codes of Conduct As Tool For Promoting An Ethical and

Professional Public Service: Comparative Successes and Lessons (Ph. D.), World Bank,

Washington, DC, 2005, s. 4. http://www.oecd.org/dataoecd/17/33/35521418.pdf (EriĢim Tarihi: 18.04.2011)

77C. Demmke , M. Bovens, T. Henökl, K. van Lierop, T. Moilanen, G.Pikker, A. Salminen,

Regulating Conflicts of Interest for Holders of Public Office in the European Union - A Comparative Study of the Rules and Standards of Professional Ethics for the Holders of Public Office in the EU-27 and EU Institutions, European Institute of Public Administration – Uhrect

School of Governance – University of Helsinki – University of Vaasa, 2003, s. 14. 78 OECD-ADB, a.g.e.,2008, s. 50.

Şekil

Tablo 1. Demografik Bilgiler  DEMOGRAFİK BİLGİLER i Frekans  Yüzde  Cinsiyet  Erkek  Kadın  59  29  67 33  Yaş  18-24  25-39  50-54  55 ve üstü  2  49 33 4  2,3  55,7 37,5 4,5  Meslek Hayatında Geçen
Tablo  2‟de  toplam  152  cevap  görünmektedir,  çünkü  bu  soruda  en  önemli  iki  tanesi  iĢaretlenmesi  istenmiĢtir
Tablo  4.  Yönetici  veya  işe  alma  konusunda  yetkili  olsanız  yakınınızı/tanıdğınızı/  benzer  görüşte  olanları  işe  alır  mısınız?  sorusunun  dağılımı
Tablo 5. A grubu sorularının ortalamaları
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

“Görme” yeteneğinin imajları işlemek için kullanıldığını belirten Berger, bu duyunun dünyayla ilgili temel fikirlerimizi oluşturmak için önemini bazı

Tambora Yanardağı’nın patlaması küresel düzeyde sıcaklık ve iklim değişimlerine neden olmasının yanında, sanat dünyasını da etkilemişti.. Atmosfere yayılan kül,

Radyolojik olarak anormallik tespit ettiğimiz olgularda FVC, FEV1, DLCO ve DLCO yüzde değerleri, AÖAC grafide retiküler-intersitisyel patern görülmeyen olgulara göre

Bu gü- rültü arasında beni kim duyar demeden, daha bu sabah gördüğüm kırmızı kazaklı cebinde cep saati olmayan çocuğun ne çabuk da büyümüş olduğu- nun

--bir şey göründüğünden daha fazladır, göründüğünden daha fazla anlamı vardır --kelimeler şeylere eşit değildir; anlamlar kelimelerle eşanlamlı değildir.. --nesneye

Kamu yönetiminde yaşanan çıkar çatışması durumlarının önüne geçilmesinde, yasal düzenlemelerin tek başına çözüm olmadığı, etik ilke ve değerlerin hem kamu

Buna bağlı olarak devletin varlığı için gerekli unsurlar (ülke, topluluk ve siyasi otorite) göz önünde bulundurulduğunda da devletin devamlılığı için

In this analysis to identify that Bayesian Network algorithm create the hugeamount of correct classified data compared to the Naïve Bayes algorithm. Rana Alaa El-Deen Ahmed,